Karadeniz turu

20170718_085350
Karadeniz turu

Kendi aracı veya otobüsle tur satın alarak Karadeniz turuna çıkmayı düşünenler için, kendi katıldığım gezide gördüklerimi aşağıda yazıyorum.

Otobüsle tur

Öncelikle turu satın alırken: otobüsün kaç model olduğu, otobüste mini televizyon ve priz bulunup bulunmadığını, tuvalet olup olmadığını sorunuz. Çünkü, uzun saatler boyunca yolculuk yapacağınızdan bu hususlar büyük önem taşıyor.

Otobüste: genellikle ve zorunlu olarak 2 şoför bulunması yanında, muavin bulunup bulunmadığını sorun. Çünkü her ne kadar çay-kahve ikramı var denilse de: muavin olmadığında gerek bagajdan bavulların indirilip çıkarılması ve ikram da sorunlar çıkıyor, şoförler bu işlemleri yapmaktan imtina ediyorlar.

Son bir not: turu satın alırken mutlaka koltuk tercihi yapın, yani koltuğunuz belli olsun. Aksi halde, tur boyunca, her otobüsten indiğinizde, otobüse binerken, önlerden yer kapmak için bir koşuşturmaca yaşamak zorunda kalırsınız. Unutmayın ki, turu satın alırken, koltuk numarasını da belirleyen turlar var ve bence bu uygulama son derece olumludur.

KARADENİZ TURU ROTASI

Karadeniz gezi turu rotasını belirlemeden önce: bilmenizi isterim ki: gezilen yerleri burada sadece isim olarak vereceğim, yani amaç gezi rotası belirlemek. Gezilen yerlerle ilgili ayrıntılı bilgi istediğinizde, yine bu sitede, bilgi istediğiniz yerin ismini yazarak bulabilirsiniz.

Yollar

Karadeniz sahil şeridinde, birçok yerde kıyı doldurularak yapılmış (keşke kıyı doldurularak değil de viyadükler yapılarak yapılsa idi) muhteşem güzel bir yol bulunuyor. Yani: ana yollar çok güzel, birçok tünel yapılmış ve ulaşımda sıkıntı yaşanmıyor.

Yol sıkıntısı sadece: yaylalara çıkarken yaşanıyor ki, özellikle Uzungöl yaylalarına çıkarken ve Zil kaleye giderken mutlaka yerel minibüsleri kullanın. Çünkü yayla yollarında kendi aracınızı kullanmak kesinlikle çok sıkıntılı olacaktır, gerek yolların darlığı, toprak olması, virajlar, iniş-çıkışlar sıkıntı yaratacaktır.

Yemekler

Karadeniz yöresinde; hani deniz kıyısı diye deniz ürünlerini beklemeyin, daha çok et ve sebze yemekleri bulunuyor.

Kara lahana ki, Karadeniz’de çok meşhurdur sadece 1-2 yerde sarma şeklinde karşıma çıktı. Sarı mısır ekmeği boldu. Kahvaltılar genellikle klasik kahvaltılıklardan oluşuyor.

Hani  dikkat çeken ve mutlaka yiyin denebilecek bir yiyecek türü pek yoktu. Akçaabat köftesi denenmelidir. Alabalık genellikle pek lezzetli değil ve bol yağlıdır. Mıhlama yine sadece 1 yerde karşımıza çıktı, değişik bir lezzet. Ama dediğim gibi, aklımda kalan ve önerebileceğim bir lezzet olmadı.

Kıyafet

Unutmayın ki, insanların birçoğu buraya yani Karadeniz turuna, sıcaklardan kurtulmak için geliyorlar. Burası ve özellikle yaylalar serin oluyor. Yanınızda mutlaka yağmurluk, şemsiye ve su geçirmeyen ve altı lastik ayakkabılar bulundurun.

Hatta kış aylarında gidiyorsanız çok daha fazla giysi almanız gerekiyor, yaz aylarında ise, özellikle geceler soğuk oluyor. Yağmur zaten her an ve her yerde yağabiliyor. Hava sürekli nemli, hani giysilerimi yıkar giyerim derseniz o da mümkün değil, çünkü hava nemli, kurumaz, yani bolca giysi götürmelisiniz.

Bu arada: Karadeniz yöresinde özellikle Fırtına deresi çevresinde bolca sivrisinek var, yanınızda sivrisinek savar götürmenizi öneririm.

Fırtına deresi ve rafting

Yörede bilindiği gibi, birçok derenin üstünde “Elektrik tirbünleri” yapılmış ve derelerin suları bu tirbünlere çekilmiş, yolculuk boyunca bu tirbünleri bolca göreceksiniz.

Hani bu dere sularını tirbünlere çektik ama dereceler can suyu verdik diyorlar ya, görünce bunun inanılacak bir söz olmadığını göreceksiniz Çünkü birçok derenin suyu çok cılız, sadece Fırtına deresi bu durumdan kurtulmuş ve yazın ortasında bile çok gürültülü ve yoğun akan suyu vardır.

Fırtına deresinde rafting yapılıyor. Dere kıyısında bolca rafting yaptıran yerler var. Ama dere gerçekten çok coşkulu, yani rafting yaparken dereye düşerseniz sıkıntı olacağı kesindir. Bu yüzden, özellikle amatörler yani daha önce rafting tecrübesi yaşamamış olanlara önermiyorum. Zaten tura çıktığınızda, dereye düşerseniz en baştaki sıkıntı ıslanan giysiler olacaktır.

Fırtına deresinde “Ziplane” denen bir etkinlik daha yapılıyor. Derenin her iki kıyısına çekilen çelik bir halat, halatın altında bir oturma yeri olan düzenek, buna biniyorsunuz.

Bir kıyıdan öbürüne git ve öbür kıyıda bir eleman sizi karşılıyor, başka bir halata geçip geldiğiniz kıyıya geri gidiyorsunuz. Derenin üzerinde, hızla süzülerek yapılan yolculuk heyecan verici oluyor.

Fırtına deresinin kıyısında birçok otel, konaklama tesisi ve restoran bulunuyor. Özellikle coşkun akan derenin kıyısındaki restoranlarda mola vermenizi öneririm.

Güvenlik

Karadeniz turu yaptığım süre içinde, birçok yerde, gerek akşam saatlerinde ve gerekse ara sokak ve caddelerde gezindim. Hiçbir güvenlik sorunu yaşamadım. Ancak bu söylediklerim güvenlik sorunu yaşanmayacak anlamına gelmez, tedbirli olmakta yarar olduğunu unutmayınız.

Çay ve Çay Fabrikaları

Karadeniz yöresinin en önemli tarım etkinliği çay, geziniz boyunca birçok yerde çay bitkisini ve çay kesen yöre insanını göreceksiniz.

Karadeniz gezisinde, bu bölgede bolca bulunan çay fabrikalarını ziyaret etmek isterseniz, fabrikalar genellikle bu ziyaretlere açık olmuyor. Tirebolu tarafında, sadece bir fabrika ziyaret için açıktır.

Burada, size ikram edilen çay eşliğinde, fabrikanın çalışma sistemi anlatılıyor ve ardından, çay ürünlerinin satışının yapıldığı yere geçiliyor. Burada dikkatimi çeken ve ilk kez duyduğum “Beyaz Çay” konusu var. Beyaz çay: elle toplanan ve çayın en değerli ürünüymüş ve kilosunun 900 TL. olduğunu duyunca şaşırdım.

Bence Çay Fabrikası pek ilginç değil, ama buraya kadar gelmişken çay ürünlerinden satın almak gerekiyor. Özellikle: yılda 3 kez hasadı yapılan çay ürününün ilk hasadı yani Mayıs ayı hasadı ürününü satın almanız öneriliyor.

Rize Bezi

Rize yöresinde bir bez dokunuyor ve bu bezden çeşitli giysi ürünleri yapılıyor. Ürünlerin satıldığı yerde bir dokuma tezgahında, Rize bezinin dokunmasını da görebiliyorsunuz. Gömlekler ve her türlü tekstil ürünleri satılıyor ama bana biraz sert kumaş gibi geldi, tercih sizin.

Tulum ve Horon

Karadeniz’de birçok yörede, birçok kere tulum denen çalgı ile karşılaşacaksınız. Tulum çalan kişi ve ona uyarak bir tür halay şeklinde oynanan oyuna katılan birçok kişi, bence eğlenceli, ama bir anlamda bilmek gerek.

Horon tam bir teknik oyun türü, turistlere bir şey diyen yok ama gerçek Karadenizliler arasında horon oynanırken, ritmi tutturamayanlar, halkadan atılıyor. Ama dediğim gibi bilmeseniz de, mutlaka birileri yol gösteriyor, katılın, deneyin. Unutmadan: kefenin cebi yok ama tulumun cebi var, tulumcuya mutlaka bahşiş vermeyi unutmayın.

Sürmene ve Bıçakcılar

Karadeniz gezisinde, Sürmene ve bıçakçıları ziyaret etmeden olmaz. Bıçakçılardan, meşhur Sürmene bıçaklarından satın alabilirsiniz, fiyatları uygun.

Akçaabat köftesi

Türkiye’de en iyi köfteler yarışması düzenlendiğinde, birinci Sultanahmet, ikinci İnegöl ve üçüncü Akçaabat köftesi seçilmiş olduğu söyleniyor. Güzel bir lezzet, buralara kadar gelip tatmamak olmaz, Akçaabat yöresinde, mutlaka yemenizi öneririm.

GEZİ PROGRAMI

2017.07.17.Ordu.Boztepe.2
Karadeniz turu

1.GÜN

Karadeniz turuna: Ordu şehrinden başlıyoruz. Ancak: Ordu şehrinde sadece Boztepe’yi görüyoruz ve teleferik yolculuğundan sonra şehir merkezine girmeyip (dönüşte girilecek) yola devam ediyoruz. Boztepe’de büyükçe bir restoran var, manzarası gayet güzel, burada kahvaltı yapabilirsiniz ki, muhteşem güzel bir manzara eşliğinde kahvaltı güzel gidiyor.

Ardından: sahil yolundan yola devam ediyoruz ve Giresun kalesi ve Giresun adasını gördükten sonra kıyı yolundan ayrılıyor. Harşit vadisine giriyoruz. Bu arada: denizin doldurulmasıyla yapılmış Ordu-Giresun havaalanını göreceksiniz.

Torul üzerinden Karaca Mağarasına varıyoruz. Burası tam bir doğa harikası ve mutlaka görmenizi öneriyorum. Gerek mağaranın içi ve gerekse hemen önünden çevrenin manzarası muhteşem güzeldir.

Ardından: yeşillikler içinden geçerek, Zigana dağlarının eteğindeki Hamsiköy’e gidiyoruz. Burada: yine tam bir doğa harikası bu diyarda, Hamsiköy Sütlacı yemenizi öneririm. Hatta, köyün içinde yemyeşil ortamda yürüyüş yapın.

Bu yolculuğun ardından: Maçka yöresinde konaklayabilirsiniz.

20170718_085350
Karadeniz turu
20170718_135500
Karadeniz turu
20170718_125756
Karadeniz turu
20170718_142012
Karadeniz turu

2.GÜN

Maçka Altındere Milli Parkına gidiyoruz. Burada: her ne kadar kapalı da olsa, uzaktan Sümela Manastırını görüyoruz. Bu muhteşem yapıyı, uzaktan da olsa mutlaka görmenizi öneririm. Altındere Milli Parkı içinde, otobüs ve araçların park ettikleri alandan biraz ileriye yürüyünce, seyir terası var, oradan manastırı görebilirsiniz.

Ardından: Uzungöl’e hareket ediyoruz. Derken, merakla beklediğiniz ve çok meşhur Uzungöl’e varıyorsunuz. Ama bir bakıyorsunuz ki, göl filan kalmamış. Daha doğrusu küçücük bir göl ve çevresinde yüzlerce tesis, hani gölün kıyısındaki caminin göl yüzeyine yansıyan fotoğrafı çok meşhurdur ya, öyle çok yapı var ki, göle yansıması filan mümkün değil.

Zaten bu kadar çok yapı olunca göl de kirlenmiş, göl mavi değil (eskiden mavi olduğu söyleniyor), tamamen yemyeşil olmuş, ben gittiğimde gölde dip temizliğinin yapıldığı söyleniyordu.

Neyse: yoğun tesisler derken hani bunları öyle büyük tesis sanmayın, birçoğu derme çatma otel, motel ve restoran şeklinde yapılmıştır. Kalabalık, özellikle kara çarşaflı ve hatta peçeli Arapları bolca görebilirsiniz. Bisiklet türü araçlarla insanlar gölün çevresinde dolaşıyorlar. Yürüyenler de var. Ama özellikle Araplar, havası nedeniyle burayı tercih ediyorlar.

Uzungöl’e gidip te yaylalara çıkmamak olmaz. Burada birçok minibüs var ve bunlara binerek yaylalara çıkabilirsiniz. Ama cesaretiniz olması gerek, çünkü bu minibüs sürücüleri daracık, toprak ve virajlı yollarda çıkıp inerek araç kullanırken, bir yanınızın sürekli yükselen bir uçurum olduğunu sakın unutmayın. Asla kendi aracınız ile çıkmaya kalkmayın diye öneririm.

Kendi aracınızı otoparka bırakın ve minibüslerle çıkın. Çünkü bunlar yolları ezberlemiş, aksi halde sıkıntı yaşarsınız. Anlatılanlara göre: Arap turistler, kendi ülkelerinde hep düz yollarda araba kullandıklarından, burada araba kiralayarak yaylalara çıkmaya kalktıklarında: o dar, virajlı ve toprak yollarda karşıdan bir araba geldiğinde ve özellikle minibüs geldiğinde şaşırıp kendi kullandıkları arabaları yolun ortasında park ediyorlarmış.

Sonuçta elbette şoförler arasında tam bir curcuna çıkıyor. Gerçekten yol kötü, sakın kendi aracınız ile çıkmayın, 30 TL verin ve minibüsler le çıkın.

Lostra yaylası: bir başka güzeldir. Burada herhangi bir tesis, kafeterya yoktur. Yola devam ediyoruz, sırada: Karestel yaylası vardır.

Aşağıda, yüzlerce metre aşağıda, Uzungöl manzarası ve hemen karşınızda bembeyaz bulutları görebilirsiniz, yani bir anlamda uçakta gibisiniz. En büyük sıkıntı: havanın güzel olması, yani sis olduğunda, hiçbir şey göremiyorsunuz, umarım yukarı çıktığınızda sis olmayan, açık bir hava ile karşılaşırsınız.

Yukarıda, yaylara bir tane kafeterya var, burada oturup bir şeyler içebilirsiniz. Hani, süt-yoğurt, doğal güzellikler diye düşünüp ayran içmeyi düşünürseniz, ümidiniz kırılır. Burada süt o kadar yoğunmuş ki, ayran yapılırken içine daha hafif olsun diye soda ilave ediliyormuş. Bir dikkatimi çeken husus daha: kafeteryada kasanın üstündeki bir ilan oldu, küçük bir ilanda “10 mermi 20 TL” yazıyordu. Sanırım buraya gelip te havaya birkaç el ateş etmekten bahsediyor, yorum sizin.

Evet, yine farklı bir yoldan ama yine zahmetli, sıkıntılı, korkunç bir yoldan Uzungöl kıyısına geri dönüyoruz. Yolun zahmetli olması yanında, yol aynı zamanda kalabalık, dar yollarda iki araba karşılıklı geldiğinde tam bir rezillik yaşanıyor.

Uzungöl’de bir şeyler yemek isterseniz: alabalık değil, özellikle köfte yemenizi öneririm, çünkü alabalık aşırı yağlı yapılıyor.

Uzungöl dönüşünde: dere üzerinde ünlü “Kiremit köprü” görülmelidir. Kısa bir mola verebilirsiniz. Ardından: Rize ilinin Pazar ilçesi ve burada ünlü kız kulesi görülüyor. Artvin Arhavi ve Hopa ilçeleri üzerinden yola devam edilerek Hopa ilçesinde gece konaklanıyor.

3.GÜN

Karadeniz gezisinde, bu günü Gürcistan Batum şehri gezisine ayırabilirsiniz. Bu gezi için tam bir gün gereklidir. Eğer Batum şehrinde konaklamayacaksanız, dönüşte Hopa veya Fırtına deresi kıyısındaki otellerde konaklayabilirsiniz. Batum otellerinde gecelemenin çok pahalı olduğu unutulmamalıdır.

20170720_091626
Karadeniz turu
20170720_154142
Karadeniz turu

4.GÜN

Bu gün, yolculuk: Hopa-Çamlıhemşin üzerinden Ayder yaylasıdır. Yol üzerinde: Çamlıhemşin ilçesinde minibüslerle Şenyuva köyündeki tarihi Çinçiva köprüsü görülmelidir. Yolun sıkıntılı olması nedeniyle, kendi aracınız ile değil, minibüslerle buraya gitmeyi düşünün.

Ardından yine yol üzerinde bulunan Zil kale görülmelidir. Zil kale: muhteşem manzarası ile tam bir doğa harikasıdır, mutlaka uğrayın ve hemen kapısındaki kafeterya da mutlaka mola verin. (burada Laz böreği yemenizi öneririm) Kaleye çıkma durumunda, sürekli yağan yağmur ve nem nedeniyle merdivenlerin kaygan olduğunu unutmayın. Ayakkabılarınızı uygun ayarlayın, umarım sis olmaz, aşağıda muhteşem bir manzara izleyebilirsiniz.

Ardından “Ayder Yaylasına” hareket ve günümüzde, aynen Uzungöl gibi tamamen tesislerle doldurulmuş Ayder yaylasını mutlaka görmelisiniz. Yine burada da çimlerin üzerine oturmuş, piknik yapan, hatta yağan yağmur altında ıslanan Arap turistleri göreceksiniz.

Kara çarşaflı ve peçeli Arap turistler burada da çok kalabalıklar. Ayder yaylasında önce “Gelintülü” şelalesini görün, bu şelale metrelerce yüksekten aşağı doğru akarken, gelin tülü gibi açılarak genişliyor.

Ayder Yaylası: havası ile dikkat çekiyor, tabii tüm gördüğünüz yerlerim yemyeşil olması da başka bir güzellik sunuyor. Ama biraz önce belirttiğim gibi, burası da tamamen tesisleşmiş. Burada, yürüyüş yapabilirsiniz, tertemiz havası mutlaka ilginizi çekecektir. Tek sıkıntı: yoğun yağmur olmayan ve sis olmayan bir günde burada bulunmanızdır, bu güzelliği yaşamak için bunlar gerekiyor.

Ayder Yaylasında birçok otel ve konaklama tesisi var.

Burada gecelemenizi öneririm. Ancak yoğun Arap turistler nedeniyle önceden yer ayırtmanızı öneririm. Çünkü size 100-110 TL. civarında verdikleri bir gece konaklamalı ve kahvaltılı odayı, Arap turistlere çok daha fazla fiyata satıyorlar.

Ayrıca: dikkatimi çeken bir husus: yamaçta olan otellere ulaşım için yürüyorsunuz ancak bavullar otellerin kendi yaptırdıkları özel bir teleferik hattı ile taşınıyor.

Bir de, otellerde, kahvaltıda, çeşit az olmasına rağmen, otel görevlilerinin kahvaltılıkların başını bekliyorlar. Açık büfe olmasına rağmen, ikinci bir tabak almamanız için her türlü tedbiri almaları, yani 2-3 zeytinin üstünde bekçilik yapmak pek hoş olmuyor.

Son bir not: Ayder yaylasında kaplıca da bulunuyor, uzaktan düzgün bir tesis gibi görünmesine rağmen ben gitmeyi tercih etmedim, çünkü çıkışta üşütüp hasta olma riski yüksek.

20170721_105317
Karadeniz turu
20170721_112520
Karadeniz turu

5.GÜN

Bugün Ayder Yaylasından hareket ediyoruz ve istikamet Trabzon şehir merkezidir. Trabzon şehir merkezinde Atatürk Köşkü ve Ayasofya camisini mutlaka görmenizi öneririm. Büyük önderimiz Atatürk’ün köşkü gerçekten ilginizi çekecektir. Ayasofya camisi ise, tarih severlerin mutlaka uğramasını önereceğim önemli bir tarih hazinesidir.

Trabzon şehir merkezinde gezdikten sonra, rotamız Ordu şehir merkezidir.

Yol üzerinde bolca bulunan fındık ürünleri satış yerlerinden birine uğrayıp, yöreye özgü fındık ve mamullerinden satın alabilirsiniz. Bu ürünlerde palmiye yağı olmadığını ve tamamen doğal olduğunu söylüyorlar.

20170721_181026
Karadeniz turu

Yine yol üstünde: Yoson Burnu denen yerde mutlaka mola verin, sitedeki yazımda hikayesini ayrıntılı anlattığım Yoson Burnu: gerçekten tam bir doğal güzelliktir.

Burada kısa bir mola verin ve fenere kadar yürüyüş yapın, özellikle güneşin batış saatine denk getirin. Ülkemizde güneşin yılın büyük bölümünde aynı yerden doğup aynı yerden battığı ender yerlerden biridir. Aynı yer deyimi: denizdir.

Ordu şehir merkezinde, daha önce Boztepe’ye çıkmadı iseniz, şimdi çıkmanızı önerimi, çünkü Boztepe gerçekten güzel bir yerdir.

Ardından: gecelemeyi Fatsa’da yapabilirsiniz.

20170722_091401
Karadeniz turu

6.GÜN

Ünye-Terme üzerinden Samsun şehir merkezine ulaşım. Samsun şehir merkezinde: Bandırma vapuru ve ilk adım anıtını gezmelisiniz. Bandırma vapurunun içine giriliyor ve bence ilginç, mutlaka girin ve gezin. Samsun gerçekten tam bir büyük şehir olmuş, muhteşem büyük ve güzel bir şehirdir.

20170722_132158
Karadeniz turu

Ardından: Amasya şehir merkezine hareket. Yeşilırmak’ın hayat verdiği bu şirin şehrimizde merkezde: Mini Amasya müzesinin gezilmesi, Beyazıt Külliyesinin görülmesi, uzaktan Krallar mezarlarının izlenmesi ilginç gelecektir.

Mutlaka mola verin ve hatta Amasya şehrinde öğlen yemek yiyin, özellikle et tercih edin. Çünkü Amasya şehrinin et yemekleri çok lezzetlidir. Ülkemizde denizi olmamasına rağmen yalıları olan tek şehir Amasya’da Yeşilırmak kıyısındaki yalıları gezip görmenizi öneririm.

SONUÇ

Ben Ankara’dan hareketle Karadeniz turu yaptım. Siz de: bu tur programını incelediğinizde: kendi bulunduğunuz yerden hareket ederek, kendinize ait bir Karadeniz tur programı yapabilirsiniz. Önemli olan: hareket noktanız ve tur için ayıracağınız süredir.

Yukarıdaki programda mutlaka görmeniz ve yapmanız gereken hususları not alırsanız, kendinize ait güzel bir Karadeniz tur programı yapabilirsiniz. Öte yandan: Karadeniz bölgesi elbette bu şehirlerden ve yörelerden ibaret değildir.

Ancak benim Temmuz 2022 tarihindeki yaptığım tur da gezip gördüğüm yerler için yaptığım plan yani tur programında buralar vardı. Yoksa: Sinop, Karadeniz Ereğli, Akçakoca, Kefken, Kerpe, Şile elbette Karadeniz yöremizin güzel yerleri arasındadır.

Unutmamak gerekir ki: dünyanın birçok güzelliklerini gezerken, kendi ülkemizin birçok güzelliklerini görmüyor, göremiyoruz. Mutlaka zaman ayırın ve Karadeniz turu yapın.

Ordu Ünye

Ordu Ünye

Karadeniz bölgesinin en modern ilçelerinden biri olarak öne çıkıyor.

Ordu Ünye

ULAŞIM

Çarşamba uluslar arası hava alanının, Ünye’ye uzaklığı: 40 km. dir. Ünye’nin il merkezi Samsun’a uzaklığı ise: 89 km. dir. Ünye’nin Ordu il merkezine uzaklığı ise: 76 km. dir.

İç Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayan en kısa yol da: Ünye-Niksar Kara yoludur. Bu yolun diğer adı: Tarihi İpek yoludur.

Ordu Ünye

TARİHİ

Ünye ve çevresinde yaşadığı öğrenilen ilk topluluk: Kaşkalar. Bunlar: MÖ.2000 yıllarından itibaren tarih sahnesine çıkarlar ve günümüzdeki Sinop ve Perşembe arasında kalan bölgede yerleşirler. Zaman zaman, komşuları Hititlerle büyük mücadele içine girerler. Ama: bu iki komşu devletin ömrü, MÖ. 9’ncu yüzyılda sona erer ve bu tarihten itibaren, bölgede İskitler egemenlik kurarlar.

MÖ. 8’nci yüzyıldan itibaren ise, Ege denizi kıyılarındaki kolonilerden gelenler, Karadeniz kıyılarında ve bu arada Ünye de de koloniler kurarlar. Yani: Ünye’nin kuruluşu olarak, MÖ. 750 tarihleri söylenebilir.

Bu dönemde: Ünye ve çevresinde Khalibler isimli bir kavim yaşamakta olup, bunlar demircilikle uğraşmışlardır. Bu demir madenleri; son dönemlere kadar, işletilmeye devam edilmiştir. Tarihi süreç içinde, bölgede: Persler ve İskender hakimiyetinin ardından; Karadeniz kıyılarında kurulan Pontus devletinin egemenliği görülür. Ancak: Pontus devletini kuranlar:

Yunanlı değildir. Bunlar: bir önceki Pers imparatorluğunun asilleridir. Devlet gelenekleri: Persler ile aynıdır. Onlar gibi: Ahuramazda (Hürmüz) adındaki tanrıya taparlar. Ancak: her zaman olduğu gibi, Yunanlılar yine tarih sahnesinde kendi görüşlerini yayma konusundaki ustalıklarını göstererek, Pontus Devletinin kökeninin Yunan olduğu konusunda, dünyayı ikna etmeyi başarmışlardır.

Bu arada: Pontus Devletinin, zamanla, özellikle Makedonyalı prenseslerle evlenme ve Helen kültürüne meyletmeleri nedeniyle, eski özelliklerini ve güçlerini kaybettikleri de bir gerçek olarak tarih sahnesinde görülmektedir.

MÖ. 1’nci yüzyılda: bölgede hakimiyeti ele geçirmek için, Roma ve Pontusluların mücadeleleri görülür. MÖ.71 yılında, Kelkit vadisinde yapılan savaşta, Pontuslar, Romalılara yenilir. MÖ. 63 yılında Pontus devleti yıkılınca, Romalılar, bölgede hakimiyeti ele geçirirler.

Abbasiler: Türk komutanı Ahmet İbn İnanç et-Türki komutasında, 893 yılında, bölgeyi ele geçirirler. 1080 yılında ise, Ünye dahil, bütün Karadeniz sahilleri, büyük Selçuklu İmparatorluğuna bağlanır.

Ünye’nin Türkleşmesi ve İslamlaşmasında önemli rol oynamış olan Danışmentlilerdir.

1346 yılında: Ünye, Hacı Emir Bey tarafından ele geçirilir. 1398 yılında: Sultan Yıldırım Beyazıt; Canik üzerine bir sefer düzenler ve Kubadoğlu Beyliğine ait Samsun şehrini alır.

Bunun üzerine; bütün Canik bölgesi emirlikleri, Osmanlı devletine tabii olmayı kabul ederler. Böylece: Ünye de Osmanlılara bağlanmış olur. Osmanlılar zamanında: Ünye çevresinde, uzun ve huzurlu bir dönem başlar.

1914 yılında, Ünye ve civarında, çok sayıda can ve mal kaybına neden olan seller olur. Aynı yıl, Osmanlı imparatorluğu, I. Dünya savaşına girer. Bu dönemde, Ruslar Harşit Irmağına kadar olan bölgeyi işgal ederler. Bunun üzerine, işgal edilen bölgelerde, yeni ve büyük bir Müslüman ahali göçü başlar.

Aynı sıralarda, Ruslarla işbirliği yapan Ermeniler, çeşitli yerlerde ve bu arada Canik bölgesinde isyan hareketlerine başlarlar. Savaşta, Ünye işgale uğramaz ama büyük kıtlık, göç ve sefalet çekilir. 1916 yılında, denizden Rus gemileri tarafından bombalanır.

Ordu Ünye

GENEL

İlçede: tipik Karadeniz iklimi görülür. Ancak, arkadan geçen dağ yükseltilerinin azalması nedeniyle, diğer bölgelere nazaran daha az yağış alır.

İlçenin ekonomisinin can damarını: fındık oluşturur. İlçede, yerleşimlerini büyük kısmını: fındık bahçeleri kaplar. Özellikle: Temmuz ve Ağustos aylarında, fındık hasadı nedeniyle, ilçe merkezindeki insanların büyük bölümü, köylere gider ve ilçe merkezi boşalır. Bunun dışında: son yıllarda, iklimin elverişli olması nedeniyle, burada, kivi üretimi artmaktadır.

 

NE YENİR

İlçede, başta hamsi olmak üzere, Doğu Karadeniz’e has, balık yemeklerinin tamamı yapılır. Ayrıca: birçok sebze ve otun yanı sıra, meyvelerin de yemekleri yapılır. Fasulyeden hamsiye, karalahanadan bibere, biber yaprağından kiraza, her şey tuzlanarak kışa saklanır.

Sahil kesiminde, balık yemekleri belirgin olarak ön plana çıkar. Özellikle: biraz öncede söylediğim gibi, hamsinin çeşit çeşit yemeği yapılır. İç kesimlerde ise, balık yerine et yemekleri, hamur işi ve sebze yemekleri öne çıkar.

Ünye’de: size önereceğim başlıca yiyecek çeşitleri: öncelikle hamsi. Eğer balık sevmeseniz: etli karalahana  dolması, Çerkez tavuğu, ısırgan çorbası, pide. Mısır unu; ekmek yanında, tatlı yapımında da kullanılır. Burma baklava, kabak tatlısı ve çalmaç denilen muhallebiyi deneyebilirsiniz.

Ordu Ünye

NE SATIN ALINIR

Öncelikle: sepet, sele ve hey olarak adlandırılan: ağaç örme işleri burada yaygın olarak yapılan el işlerinin başında geliyor.

Halen, ilçede faaliyetini sürdüren birkaç atölyede üretilen: su testileri, çiçek saksıları, güveç kapları ve süs eşyaları da ilginizi çekebilir.

Ordu Ünye

GEZİLECEK YERLER

Ordu Ünye Kalesi

ÜNYE KALESİ:

Ünye-Niksar kara yolu üzerinde, kale köyü sınırları içinde, ilçe merkezine 9 km. uzaklıktadır. Ünye’den şehir içi dolmuşlar ile veya taksi ile ulaşılabiliyor. Yolun solunda 200 metre yükseklikte bir tepenin üzerine kurulmuştur. Jeologların söylediklerine göre: kale, eski devirlerde yanardağ iken, faaliyetini tamamlamış ve yanardağın krateri üzerine inşa edilmiştir.

Kalenin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Muhtemelen MÖ.200-250 yılları arasında yapıldığı  düşünülmektedir.  Pers kökenli Pontus kralı II. Mitridates, kaleyi bu krater üzerine yaptıran ilk kişi olarak bilinir.

Tarihin çeşitli dönemlerinde, kale, çeşitli uygarlıklar tarafından kullanılmıştır. Bu dönemlerde çeşitli eklentiler ve ilaveler yapılmıştır. Kaledeki kaya mezarları: 6.yüzyılda yapılır. Ayrıca: dehlizler, kuyular, mağaralar, kral mezarları, eski sur kalıntıları, uzun tüneller bulunmaktadır.

Duvar ve sur kalıntıları: kısmen Yunan ve Roma kısmen de Osmanlı mimarisi izlenimi vermektedir. Kaleyi en son kullanan Osmanlılar da bir takım eklemeler yapmışlardır.

Zirveye yakın bölümlerde: tüneller ve dehlizler var. Güney cephesinde, duvarlarda, 3 metre genişliğinde bir kaya mezar var. Mezarın üçgen alınlığında, her üç noktasında da Bizans’ı simgeleyen kartal figürleri bulunuyor.

Evet, kale gerçekten görülmesi gereken bir yer.  Çevresinde: yöresel yemeklerin yapıldığı kır lokantaları da bulunuyor.

Ordu Ünye Yunus Emre Türbesi

YUNUS EMRE TÜRBESİ

Büyük tasavvuf şairi Yunus Emre’nin mezarı: Ünye’dedir. Mezar: ilçe merkezine 2 km. uzaklıktaki, Kiraztepe mevkiindedir. Türbeye ulaşım: merkezden Çınar dibinden dolmuş ve taksilerle sağlanmaktadır.

Türbenin bulunduğu tepe, Ünye’ye kuş bakışı bakıyor. Türbenin bulunduğu bölgede yapılan araştırmalarda: birçok Selçuklu sanatı ile yazılmış mezar taşları bulunarak sandukanın içine konulmuştur. Ayrıca eski mezarın baş ve ayak uçlarında, Selçuklu tarzı mezar taşı bulunmuş, ancak taş yöredeki insanlar tarafından çimento ve sıva ile onarıldığı için üzerindeki yazılar okunamamıştır.

Ancak: daha önce, bu taşın üzerinde: “Ali İbni Emre” yazısının okunduğu söylenmektedir. Taştaki yazıların, Türkçe tercümesi “Ali oğlu Yunustur”. Ali ise, Yunus’un babasının adıdır.

Türkiye’nin 13 yerinde, Yunus Emre’nin türbesi ve mezarı olduğu iddia edilen yerler var. Ama bunlardan gerçekten en öne çıkanı: Ünye’deki mezardır.

Mezarın üzerine; 1998 yılında Ünye Belediyesi tarafından türbe yaptırılmıştır. Çünkü: Ünyeliler, Yunus Emre’yi çok sevmektedirler. Zamanla, burası bir ziyaret yeri haline gelmiştir. Türbe çevresinde herhangi bir yiyecek, içecek imkanı bulunmuyor.

AYA NİKOLA

Ünye’nin kuzeybatısında, şehir çıkışında bulunan küçük bir yarımada üzerindedir. Çevre duvarlarının günümüze ulaşan kalıntılarından, buranın bir kilise olduğu anlaşılmıştır.

Son yıllarda yapılan araştırmalarda, Hıristiyan aleminde “Noel Baba” olarak bilinen “Aya Nicholas (Aziz Nikola)”nın burada yaşadığı sanılmaktadır. Bu araştırmalarda elde edilen sonuçlara göre: Aya Nikola: Oğuz boylarından bir Türk ailenin çocuğudur.

Sarı Saltuk olan adı, 6 yaşında iken, ailesinin Hıristiyan olması sonucu Nicholas olarak değiştirilmiştir. Nikola, büyüdüğünde, Yarımadadaki bu kilisede rahiplik yapmış, denizcilikle uğraşmıştır.

Evet: Ayanikola, 1800’lü yıllarda Hıristiyan halkın yaşadığı küçük bir balıkçı köyü idi. Bu kilisede, o yıllarda yapılmış ve 1930’lardan sonra tamamen yıkılmıştır.

Hıristiyanlar için kutsal sayılan bu kiliseye, hastalar iyileştirilmek üzere götürülmüş, yeni evlenen çiftlerin mutlu olabilmeleri için burada evlenme törenleri düzenlenmiştir. Ayrıca: denizciler sefere çıkmadan önce, denizcilerin hamisi sayılan Aya Nikola’ya geldikleri ve dua ettikleri biliniyor.

Ordu Ünye Eski Evler

ESKİ ÜNYE EVLERİ

Tipik Karadeniz mimarisinin en güzel örneklerindendir. Şehir merkezinde bulunan evlerden, yaklaşık 80 tanesi, günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Mimari özellikleri ve süslemeleriyle ilgi çeken evlerden, bir kısmı, son dönemde restore edilmiştir.

Bunların dışındakilerin bir kısmı ise yıkık dökük olmasına rağmen, bazılarının içinde halen oturulmaktadır. Arzu ederseniz, oturanlardan izin alarak, bu tarihi evleri de gezebilirsiniz. Bu evlerin yoğun olarak bulunduğu Çarşı hamamının arkasına, yürüyerek ulaşabilirsiniz.

Bu bölgedeki gezinizde, küçük bir mola vermek isterseniz; Yunus Emre parkında, kendinize, yöreye has “Tereyağlı Ünye Pidesi” ziyafeti çekmenizi, özellikle öneririm.

Ordu Ünye Kadılar Yokuşu

KADILAR YOKUŞU

Osmanlı imparatorluğu döneminde, Ünye’den çok sayıda: ünlü kadı (hakim) yetişmiştir. Kadılık: Ünye’de babadan oğula sürmüştür. Zamanın kadıları ve kendilerinden sonra gelenler, bu yokuşta konak yaptırmışlar, oturmuşlar ve burası bir kadılar mahallesi haline gelmiştir.

Bugün, bu konaklardan birçoğu günümüze ulaşmıştır. Orijinal taş döşemeli yolu, taş işçiliğinin en güzel örneklerinin işlendiği giriş kapıları ve eski Ünye evleri ile, bir müze sokak gibidir.

Şehir merkezinden, kıyıya dik olarak iner. Cumhuriyet meydanına bağlanır. İlçede, mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Çünkü: tarihi Ünye evlerinin en güzelleri buradadır.

Ordu Ünye Kilise

KİLİSE

Orta yılmazlar Mahallesindedir. Ayakta kalan tek kilisedir. Yürüyerek ulaşmak mümkündür. Yalı mevkiindeki kesme taştan yapılan binanın çatısı kiremit örtülüdür. Süsleme ve resim bulunmayan sade bir yapıdır.

Yapının mimari biçimi nedeniyle, 17.yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. 1920’li yıllardaki mübadelede Rumların Ünye’yi terk etmeleri ile kapanan kilise, 1960’lı yılların başına kadar Ünye’ye elektrik sağlayan elektrik santralı olarak kullanılmıştır.

Ünye Belediyesi tarafından, 1994 yılında restore edilmiştir, içinin orijinal mimarisi bozulmuştur. Bugün düğün salonu olarak kullanılmaktadır.

Ordu Ünye Bakırcılar Arastası

BAKIRCILAR ARASTASI

İlçenin merkezindedir, yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yüzyıllar boyunca, hem Ünye’nin hem de yörenin en önemli alışveriş merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Burada hala çekiç seslerini duyabilir, otantik eşyaları ve birer küçük müze gibi duran dükkanları gezebilir ve geçmişe bir yolculuk yapabilirsiniz.

1960’lı yıllara kadar: bu sokak içinde sıra ile bakırcı dükkanları vardı. Bakırcı esnafı, ellerinde çekiçlerle, bakırlara hayat verir ve yöre halkı için: çeşitli kullanım araçları, tencereler, tavalar, kazanlar, yemek kapları imal ederek satarlardı. Ayrıca: kalay işleri de yapılırdı. Bakırcılık: Ünye’de o zamanlar çok gelişmiş bir iş kolu idi.

Bugün ise, ustaların çocukları ve torunları, az sayıdaki dükkanlarında, ev ve mutfak eşyaları ve bunların yanında süs eşyaları, aksesuarlar ve turizme dönük ürünler üretmekteler. Bakırcılar çarşısında gezindikten sonra, çevredeki otantik kahvehanelerde, çay içerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz.

Ordu Ünye Saray ve Saray Surları

SARAY  VE SARAY SURLARI

Evet, burada çok güzel bir saray bulunuyormuş. Ancak: 1860 yılında, fırtınalı bir gecede, mutfağında ve ahırlarında çıkan bir yangın sonucu yanmış. Söylentilere göre: İstanbul’daki sultanlar kıskanmış ve bu yüzden saray yaktırılmış.

Bu resim: o dönemlerde sarayda misafir edilen bir Fransız ressam tarafından çizilmiş olup, bugün Paris Güzel Sanatlar Akademisinin giriş salonunun duvarında bulunmaktadır. Evet, bu saray: 19. yüzyılda, deniz kenarında, Sancak Beyi Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Ordu Ünye Saray Surları

Cumhuriyet Meydanında, anıt çınar ağacının önünden, kuzeye giden yolun yanında görülecek surlar: bir saraya aittir. Surlar: 10 metre yüksekliğinde olup, 20-30 metrelik bir kısmı ayakta sağlam kalabilmiştir.

Ordu Ünye Anıt Ağaçlar

ANIT AĞAÇLAR

Cumhuriyet meydanında bulunan tarihi çınar ağacının, yaklaşık 500 yaşında olduğu hesaplanmıştır. Fatih Sultan Mehmet Caddesindeki çınar ağacının da, aynı yaşta, olduğu tahmin edilmektedir. Çınarın çevresi: 9 metre, çapı: 2.5 metre ve boyu: 30 metredir. Çınarın gövdesinden biri, 1950 yılında isabet eden bir yıldırım sonucu parçalanmış ve yanmış.

Fatih Sultan Mehmet Caddesindeki çınar ağacı: Fatih Sultan Mehmet’in, Trabzon fethinden dönerken, Ünye’de konakladığı sırada diktiği söylenmektedir. Trabzon’dan yelkenlilerle Ünye’ye çıkan Fatih Sultan Mehmet, buradan Ünye-Niksar yolu ile İstanbul’a ulaşmıştır.

Ünye’de, çınarın olduğu yere çadırını kuran Fatih, vezirine dönerek “Lala, burada hiç ağaç yoktur, tez çadırımın önüne bir fidan dikile, bir daha buradan geçmek nasip olursa, dibinde dinleniriz” demiştir. İşte, bugün Ünye’nin ortasındaki anıt çınar ağacı, böyle dikilmiştir.

Ordu Ünye Saray Camisi

SARAY CAMİSİ

Ünye’de, orijinal olarak, günümüze ulaşan tek camidir. 1710 yılında yapılmıştır. Zaman zaman onarım görse de, büyük ölçüde orijinalliğini korumuştur. Şehir merkezinde, çınar ağacının yanındadır, yürüyerek ulaşılabilir.

Ordu Ünye Çamlık

ÇAMLIK

İlçenin kuzeybatısındadır. İlçe merkezinden yürüyerek ulaşabilirsiniz. Cumhuriyet Meydanından başlayarak, Yunus Emre parkını takip ederek, Yalı kahvesinde, Ünye koyunun muhteşem manzarasının önünden, Yüzyıl parkını geçerek çamlığa ulaşabilirsiniz. Toplam uzaklık: 1 km. kadar. Ayrıca: buraya, ilçe merkezinde çınar dibinden dolmuş ve belediye otobüsleri de kalkıyor.

Denize bakan bir yamaç üzerindedir. Deniz ile sahil kara yolu arasındadır. Bütün Karadeniz boyunca, benzeri olmayan ender bir yerdir. Ön tarafı alabildiğine masmavi deniz, arkada ise çam ağaçları, sağında Fener kayalıkları ve solunda tertemiz kumlu koyları ile, bir tabiat harikasıdır. İçinde: çocuk parkı ve barbeküler ve taş masalar var.

Vatandaşların çok tercih ettikleri bir piknik alanı. Hatta: çevre ilçelerden bile çok sayıda gelen bulunur. Burada ayrıca bir motel ve restoran bulunuyor. Motel: 50 yatak kapasiteli ve Belediye tarafından işletilmektedir.

Çamlık bölgesinde: güneşin, koyların ve Ayanikola adasının üstünden batışının seyrine doyum olmaz.

Ordu Ünye Çakır Tepe

ÇAKIR TEPE

İlçe sınırları içindedir. İlçe merkezinden, dolmuşlarla, özel araçlarla veya yürüyerek, Ünye’nin otantik sokaklarından geçerek gidebilirsiniz. Kentin ve denizin kuş bakışı seyredilebileceği bir tepe üzerinde kurulmuştur.

Yaz akşamlarında,  doyumsuz manzarayı seyretmek için, tercih edilebilecek güzel bir yer. Burası: Ünye’nin bir balkonu gibidir. Yüzünüzü Ünye’ye döndüğünüzde: aşağıda şehir bütün muhteşemliği ile ayaklarınızın altında kalıyor. Deniz ise, masmavi bir halı gibi duruyor.

Burada özellikle pide yapan tesisler var. Ünye’ye gelip de burada pide yemeden ayrılmak, büyük bir eksiklik.

Ayrıca: küçük bir hayvanat bahçesi, çay bahçeleri ve ağaçtan yapılmış, iki adet otantik kafe var. Buranın diğer bir adı da “Sami Soysal Parkıdır. Önceki Belediye Başkanlarından Sami Soysal, burayı düzenleyerek Ünyelilere armağan etmiş.

Ordu Ünye Asarkaya Milli Parkı

ASARKAYA MİLLİ PARKI

İlçenin güneydoğusundadır. Şehir merkezine, 5 km. uzaklıktadır. Sahil kara yolundan, ayrılan stabilize bir yolla ulaşılır. Kente ve denize hakim bir tepe üzerinde kurulmuştur.

Denizden: 385 metre yüksekliktedir. Yabanı hayat yönünden de, zengin bir yerdir. Ağaçlar arasında dolaşırken, karşınıza aniden bir geyik ve kara çıkabiliyor. Piknik ve tabiatla baş başa olmak için ideal bir yer.

YAZ KONAĞI MAĞARASI

İlçeye, 3 km. uzaklıkta, Yaz konağı yolu üzerindedir. 2003 yılında keşfedilmiştir. 200 metre uzunluğunda ve 3 ayrı galeriden oluşmaktadır. Sarkıt ve dikitler ve benzerlerine az rastlanır kubbeli odalar bulunmaktadır.

Kireç taşından oluşmuştur.

Şu an için turizme açık değildir. Ziyarete açılması düşünülen kısım: yaklaşık 250 metredir. Bu kısmın yüksekliği: 10 metredir ve 20 metre yükseklikteki bir üst merkezden dökülen bir suyun aktığı görkemli bir boşluk ile son bulur. Buradan sonraki bölüme, ziyaretçilerin girişi uygun bulunmamaktadır.

Ordu Ünye Koylar ve Kumsallar

PLAJLAR

Karadeniz bölgesinin en geniş ve en temiz doğal plajları: Ünye kıyılarındadır. Uzunkum, Kavaklar ve İnciraltı Plajları, bunların bazılarıdır. Özellikle, çamlık kıyılarına gidenler, ilginç kaya şekillerini görebilirler. Karadeniz’in dalgalarının uzun yıllardır sabırla ve ustalıkla çizdiği, garip şekiller vererek figürler oluşturduğu bu kayalıklar, gerçekten ilginizi çekebilir.

Ordu Ünye Uzun Kum

UZUN KUM

Karadeniz’in en uzun plajlarından biridir.

Ordu hakkındaki gezi yazım için Ordu

Rize İyidere

Rize İyidere

 

Rize il merkezine çok yakın, minik, şirin bir ilçe.

Rize İyidere

ULAŞIM

Rize il merkezine: 14 km. uzaklıktadır. İlçede, dağınık bir yerleşim var.

Rize İyidere

TARİH

Tüm yörede olduğu gibi, burası da tarihi süreç içinde: Roma, Bizans ve Pontus imparatorluğu egemenliği altında kalmış ve 1461 yılında, Fatih Sultan Mehmet tarafından, Osmanlı topraklarına katılmıştır. İlçenin eski adı: Aspet. Burada üretilen çay nedeniyle: İyidere ismi verilmiş. 1990 yılında, ilçe olmuş.

İlçenin eski adı: Aspet. Burası: Cumhuriyet kurulmasından sonra, Bucak olarak yapılandırılmış. İyidere ismini ise: İyidere çayından dolayı almış. 1990 yılında, ilçe olmuştur.

Rize İyidere

GENEL

İlçe merkezi: deniz kıyısında kurulmuş olmasına rağmen, ilçenin güneyini bir duvar gibi, boydan boya Doğu Karadeniz dağları kaplamaktadır. Güneye gidildikçe, rakım yükselir.

İlçenin en önemli akarsuyu: İyidere deresidir. Kıyı kesiminde: ılık ve bol yağışlı iklim hakimdir. İçlere doğru gidildikçe: rakımın artmasıyla, iklimin sertleştiği görülür.

İlçeden insanların yaşamları ise şu şekildedir. Kadınlar: çay tarımında çalışırlar. Erkekler ise, daha çok ilçede faaliyet gösteren çay fabrikalarında çalışırlar. Bunun yanında: balıkçılık da önemli yer tutar.

İlçede, çay tarımı: 1938 yılında başlamıştır. Çay tarımına bağlı olarak, 3 tanesi Çaykur a ve 12 tanesi özel sektöre ait olmak üzere, 15 tane çay fabrikası faaliyet göstermektedir.

FERETİKO-RİZE BEZİ

Bu, bir cins bez. Rize bezi. II. Dünya Savaşı yıllarında ülke geneline yayılmaya başlamış. Çünkü, o dönemlerde, burada birçok evde, el dokuma tezgahı bulunuyormuş. Ancak, tarihi süreç içinde, günümüze gelirken, bu tezgahların büyük çoğunluğu, hatta tamamı ortadan kalkmış. Ancak: üç yıl önce, Rize Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Rize bezini canlandırmak için burada bir proje başlatılmış ve bu Rize bezinin dokunulmasına yeniden başlanılmıştır.

Yaklaşık 6-7 ay süren bu kurslara katılan kursiyerlerin ürettikleri ürünler; pazarlanıyorlar. Siz de, hemen ana yolun kıyısında bulunan “Rize Bezi” mağazalarını gezebilirsiniz. Burada: özellikle gömlek, elbise gibi ürünler satılıyor. İlginizi çekebilir.

NE YENİR

İyidere ilçesinde, tel helvası yemenizi öneriyorum. Bunun dışında: tüm yörede olduğu gibi, hamsi ile birlikte yapılan yemeklerden tadabilirsiniz.

Rize İyidere Ne Satın Alınır

NE SATIN ALINIR

Buraya özgü: Feretiko bezinden yapılmış, el işleme ürünlerden satın alabilirsiniz. Ayrıca: buraya has: gümüş işleri de var, onları da düşünebilirsiniz.

Rize İyidere

GEZİLECEK YERLER

HACI EFENDİ CAMİSİ

Eski bir caminin yerine, 1930’lu yıllarda yapılmıştır. Eski caminin ahşap ağırlıklı geleneksel bir cami olduğu tahmin edilmektedir. Bugünkü cami, zemin katında Kuran kursu ve harim katından meydana gelmektedir. Kırma çatılı bir yapıdır. Süsleme bakımından sadedir.

Rize İyidere Pileki Mağarası

PİLEKİ MAĞARASI

Bu mağaranın turizme kazandırılma çalışmaları sürdürülüyor. Mağaranın, günümüze kadar geziye açılan bölümünün uzunluğu: 1500 metre. Ancak, çalışmalar biraz önce söylediğim gibi sürdürülüyor.

Evet, bu mağara insan eliyle yapılmış. Bölge halkı tarafından, pileki taşı çıkartılmak için, MÖ. 2300’lü yıllardan, günümüzden 30 yıl öncesine kadar kullanılmış. Ancak, teknolojik gelişmeler ve alışkanlıkların değişmesi nedeniyle, artık buradan taş çıkarılmıyor.

Pileki taşı ne amaçla kullanılıyordu?

Pileki: bir zamanlar, ekmek pişirmek için, yöre mutfağında mutlaka bulundurulan bir taş idi. Ekmek: içi oyulmuş pileki taşı üzerinde pişiriliyormuş. Mağaradan: çevresi oyularak alınan taşların içleri oyulur, ihtiyaç fazlası ise, deniz yolu ile çevre yörelere pazarlanırmış.

Günümüzde: az da olsa, mısır ekmeği yapımında, pileki taşı kullanılıyor. Pileki taşının ekmek pişirmedeki en önemli özelliği: bünyesinde biriktirdiği ısıyı, hamura yavaş yavaş vermesi, kısa sürede soğumaması ve tam kıvamında bir pişirme sağlaması. Yöre halkı tarafından, ekmeğe farklı bir lezzet verdiği için önemsenen pileki  taşını yapan usta sayısı, günümüzde yok denecek kadar azalmış.

Mağara bugün gezilebilecek durumda. İçinde biriken toprak tamamen çıkartılmış. Daha sonraki dönemde: burada bir sergi açılarak, pileki taşının çıkarılmasında kullanılan araçlar ile ekmek yapımında kullanılan eşyalar sergilenecekmiş. Bu sergi: mağarada, ekmeğin yapımının bütün aşamalarının gösterileceği müze şeklinde olacakmış. Ayrıca: mağara içinde, doğal yemeklerin sunulacağı bir restoran yapımı da, proje kapsamında.

Rize İyidere Plajı

İYİDERE PLAJI

Rize ilinin en önemli plajıdır. Karadeniz otoyolunun sahil şeridinin büyük bölümünün doğal dokusunu bozması, buradaki plajın daha da öne çıkmasına neden olmuştur. Burası: Rize yöresinde, denize girilebilecek ender yerlerden biri. Hava sıcaklıklarının artması ile birlikte, burası, binlerce insana hizmet vermeye başlıyor. İyidere ilçesinde: Sarayköy ve Yalıköy plajları bulunuyor. Bu plajlar: gece saat 23.00’e kadar hizmet veriyor.

YALIKÖY

Burası balıkçı kasabasıdır. Ayrıca fındık ta geçim kaynağıdır. Fatsa yolu üzerindedir.

Buranın en büyük özelliği: yerleşimin tam arkasında, güneşin doğduğu yerin tıraş edilmesidir. Böylece, güneş 15 dakika daha erken doğuyormuş. Dağın üstü tıraş edilmiş, kesilmiş gibi görünüyor. Ancak, güneşin 15 dakika erken doğması sonucunda, şehir merkezinde romatizmal hastalıklarda azalma görüldüğü istatistiklerle saptanmıştır.