Karadağ, diğer ismiyle “Monte Negro” Karadağ ülkesiyle ilgili ayrıntılı bilgi vermeden önce, şunu bilmeniz gerek. Karadağ ülkesi sınırı girişi çok sıkı, daha doğrusu berbat denebilir, insanları ve araçları didik arıyorlar ve sınırda saatlerce beklemek gerekiyor.
Özellikle kiralık araba ile bu ülkeye gideceklere veya gireceklere duyurulur.
Sadece Türkçede değil, uluslar arası manada da Karadağ olarak bilinen bölgenin özelliği, güney Slavların Arnavutlarla çiftleşmesiyle oluşan halka Karadağlılar denir. Bunlar Sırpça konuşur, Ortodoks’tur, ama kökenleri Arnavut’tur.
Yani, Slavlaşan, Ortodokslaşan Arnavutlara Karadağlılar denir. Arnavutluk’ta akrabaları olmalarına rağmen, Slav kültürünü ve Ortodoks inancını benimsemişlerdir. Karadağ’da, Müslüman varlığı çok azdır.
Karadağlılar, yani bu küçük halk, Slavların etkisinin yoğun görüldüğü, artı olarak Arnavut karakteri, yani savaşçı, inanılmaz mücadeleci bir halk olarak tanırı.
Ülke, özellikle Yugoslavya döneminde, Adriyatik kıyılarına açılan harika limanlarıyla değerlendirilmiştir. Günümüzde başkent olan şehrin, Yugoslavya dönemindeki ismi Tito şehridir.
Yani “Titokrat” olan şehir uzun süre önemli bir merkez olmuş, Yugoslav ekonomisinin koordine edildiği ve dünyaya açıldığı yer olmuştur. Yugoslavya ülkesinin en büyük limanı burada kurulmuş ve tren ile doğrudan Belgrad şehrine bağlanmıştır.
Nüfusları 670 bin civarında olan bunlar çok şanslıdır. Eurozon sistemine geçmişler, Avrupa Birliğine üye olmamalarına rağmen, AB yolunda hızla ilerlemektedirler.
Sırpların savaş suçları konusunda suç ortağıdırlar. Dubrovnik şehrini bombalayan bunlardır. Hırvatistan bağımsızlığını ilan ettiğinde, Karadağlılar Sırplarla birlikte Dubrovnik şehrini bombaladılar.
Çünkü Karadağlılar; Sırpların bir ileri karakolu olarak Sırplarla her zaman yakın ilişkide bulunmuşlardır.
Ama Sırplara, Hırvatlara ve Boşnaklara bakarak, görünüşleri ve yaşayışları farklıdır. İlginç bir halk, Osmanlı, onlara her zaman kara bir kabus gibi çökmüştür. O dönemlerde Karadağlılar, Kotor merkeze, Dubrovnik şehrine kaçarlar ve her zaman için kaçak bir hayat sürmüşlerdir.
Osmanlı baskısı karşısında, sürekli Ortodoks dinini savunarak din savaşı, yani baskıyı bir din savaşı olarak algılamışlardır.
Çünkü o dönemde, Osmanlı bir ulusallık iddiası gütmemiş, tek ölçü din olmuş, dolayısıyla haçlı ittifakları oluşmuş, Karadağlılar o konuda çok çaba sarf etmişlerdir. Yani: tarih boyunca Osmanlı ile çatışmaları, gündelik yaşamlarına da yansımıştır.
1993 yılında Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra, çok şiddetli savaşlar olmuştur. Sırplar, bölgedeki Karina Sırpları tehlike altında deyip, Yugoslav halk ordusu kavramını ve güçlerini kullanarak Karadağlılarla birlikte Hırvatlara saldırmışlardır.
Hatta: aynı dönemde, Sırp Lider Slovan Miloseviç, yanına aldığı Karadağ liderine “Sonuçta, Hırvatlar, tarihi anlamda Türkler gibi düşmanımız değildir” sözünü söylemiştir. Yani: “Tarihi düşmanımız Türklerdir” demiştir.
O zamandan kalma küçük bir prenslik olan Karadağ, günümüzde Rusya’nın arka bahçesi gibidir. Ama, bu durum, olumsuzluklar da yaratmıştır. İmar konusunda yöre beter olmuş, dip dibe yapılar, maaf edilen ormanlık alanlar görülür.
Emlak konusunda, ülkemizde güneydeki yazlık kültürü neyse, Ruslar için de Adriyatik denizi kıyılarında uygun fiyatlı yazlık villa alternatiflerinin başında Karadağ gelir.
Rusya ile olan yakın ilişkilerinden dolayı, AB opsiyonu açık kalmak şartıyla, nispeten diğer balkan ülkelerine göre, çok küçük nüfusundan dolayı, refah seviyesi daha yüksektir.
Evet, Adriyatik denizi kıyısındaki bu küçük ülke, Avrupa Birliğine üye olmasıyla birlikte gelecek Shangen vizesi nedeniyle, günümüzde mutlaka gidip, tüm güzelliklerinin yaşanması uygun olan bir yer olarak önem kazanıyor. Özellikle: Sveti Stefan, Budva ve Kotor gibi yerleri, zaten dünyaca ünlü turizm cenneti denebilir.
Karadağ, günümüzde Türk yatırımcılar için de çekici olmuş ve Türk yatırımcılar burada inanılmaz yatırımlar yapmışlardır. Dubrovnik marinası, Doğuş gurubu tarafından işletilmektedir. Kotor şehrinin tam karşısındaki antrepolar, yine bir Türk yatırımcı tarafından satın alınmış ve beş yıldızlı otel yapılmaktadır.
Ayrıca, Karadağ ülkesinde Türkler: esnaf (halıcı, derici, kuyumcu gibi) olarak da karşımıza çıkarlar.