Aydın Karacasu; Karacasu, İl merkezi olan Aydın’a 90 km uzaklıktadır. Karacasu, Tavas arası uzaklık: 50 km. Karacasu, Kuyucak arası uzaklık: 28 km.
TARİHİ
Bölgedeki ilk yerleşimin, Geç Neolitik döneme kadar gittiği bilinmektedir. Tarihi süreç içinde, bölgede çeşitli devletler egemenlik kurmuştur. Roma ve ardından Bizans hakimiyeti görülür. 1071 yılından sonra Türklerin Anadolu’ya girmesiyle, Selçuklu akınları karşısında, Latmos körfezi (Bafa gölü) ve Menderes vadisindeki keşişler, bölgeyi terk ederler. 1243 yılından sonra kalabalık Türkmen aşiretleri, Antalya, Denizli ve Kütahya yörelerinden hareketle Muğla, Aydın, Balıkesir ve Manisa yörelerine gelip buralara yerleşirler.
Yine bu dönemde, yöredeki Bizans dokumacılığının yerine, daha canlı Türk dokumacılığı alır. 1261 yılında bölgede Menteşe Beyliği kurulur. Ancak yöre daha sonra Aydınoğulları Beyliği hakimiyetine girer. 1426 yılında ise Osmanlı hakimiyeti görülür. Karacasu yerleşiminde ilk kurulan yerin ismi “Yenişehir” dir.
6000 yıllık tarihi olan beldede, Belediye teşkilatı 1867 yılında kurulmuş ve İlçe olarak Aydın iline bağlanmıştır. Kurtuluş savaşı yıllarında Menderes nehrinin güney kısmı İtalyanlara bırakılmıştır. Karacasu ilçesi İtalyanlara bırakılan bu güvenli bölge sınırları içerisindeydi. Bu yüzden işgal sırasında, çevre ilçelerde Yunan zulmünden korunmak için halk Karacasu’ya sığınmıştır.
GENEL
İlçe, Menderes ovasına açılan Dandalaz vadisinde, Karıncalıdağın kuzey doğu eteklerinde 40 km uzunluğunda bir vadide kurulmuştur. İlçenin rakımı 600 metredir. En yüksek yeri Karıncalı dağıdır. İlçenin en önemli akarsuyu Dedeler köyünden çıkıp Büyük Menderes ırmağına dökülen Dandalaz çayıdır. Yörede Akdeniz iklimi görülür. Ancak rakımın kısmen yüksek olması nedeniyle, burada kış mevsimi daha soğuk ve yaz mevsimi ise daha serin ve kurak geçer. Bu yüzden, Aydın ilinde sıcaktan kaçanlar buraya gelirler. İlçe halkının başlıca geçim kaynağı tarımdır. Elma, zeytin, tütün ve nar tarımı yapılır. Ayrıca el sanatları (çömlekçilik, demircilik, dericilik gibi) da oldukça yaygındır.
PİDE-PİDECİLİK
Yörede pidecilik oldukça ünlüdür. Karacasulu pideciler özellikle Ege bölgesi başta olmak üzere ülkenin birçok yerine dağılmıştır. Karacasu pidesinin meşhur olmasının sebebi, pidenin hamurunun ve pişirme şeklinin farklı olmasıdır. Her yıl Karacasu’da yapılan festivalde, pideciler en uzun pideyi yapmak için yarışırlar. Yani, burayı ziyaret ederseniz, mutlaka “pide” yemelisiniz. Özellikle “Karacasu yuvarlağı” (bir tür pidedir) yemelisiniz. Hani olur da pide sevmezseniz, kahvederesi’ne uğrayıp “Kuyu tandır” yiyebilirsiniz.
KARACASU ÇÖMLEKÇİLİK
İlçe merkezine 13 km uzaklıktaki Afrodisias antik kenti kazılarında bulunan kalıntılar doğrultusunda yörede çömlekçiliğin tarihi dönemlerden beri yapıldığı tahmin edilmektedir. Günümüzde çömlek yapımında kullanılan toprak, Karacasu Belediyesi tarafından çömlekçilere temin edilir. Çömlek yapımında kullanılan toprağın en önemli özelliği, demir oranının yüksek olmasıdır.
Demir oranının yüksek olması nedeniyle çömleklerin rengi koyu ve güzel bir kırmızıdır. Karacasu çömleklerinde kullanılan kil, yöre yakınındaki Yazır köyü ve Eşek Koşağı denen mevkiden temin edilir. Bir diğer hammadde ise, Karacasu çömleklerinin dekor yapımında kullanılan mika ağırlıklı, pişme rengi beyaz olan mavimsi renkte bir maddedir.
Bu maddeyi çömlekçiler yakın çevreden kendi imkanlarıyla çıkarırlar. Karacasu’da üretilen belli başlı çömlekler: güveç, testiler, kupalar, çaydanlık, cezve, şekerlik, küllük, küpler, vazolardır.
Sonuç, buraya yolunuz düşerse özellikle “Gelin Testisi” denen muhteşem güzel testiden almanızı öneririm.
DEMİRCİLİK
Karacasu’da demircilik çok eski bir kültürel faaliyet olarak önem kazanır. Üretim, günümüzde de usta-çırak esasına dayalı devam etmektedir. Günümüzde, demircilik faaliyetleri olarak: bıçak, nacak, balta, tarım aletleri ve hediyelik eşyalar üretilmektedir. Evet, burayı ziyaret ettiğinizde gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için bir hediyelik satın alabilirsiniz.
DERİCİLİK
Yörede, dericiliğin hammaddesi olan palamudun bolca yetişmesi, tabakhanelerin açılmasına sebep olmuştur. Osmanlıdan itibaren yürütülen dericilik faaliyetleri, 1985 yılında Dandalaz’a modern deri işletme tesisi kurulmasıyla artmıştır. Burada, çoğunlukla yöreye özgü olan vaketa deri üretimi yapılmaktadır. Özellikle, giyilen sandaletlerin derileri, Karacasu’da üretilmektedir.
ARA GÜLER VE PROF. DR. KENAN ERİM’İ ANMA VE ULUSLARARASI AFRODİSİAS FOTOĞRAF, KÜLTÜR SANAT VE TURİZM FESTİVALİ
Evet, isim biraz uzun oldu, ama gerek Ara Güler, gerek Kenan Erim ve gerekse Afrodisias, Karacasu için çok çok önemli kişiler ve yerdir. Bu yüzden: her yıl Ağustos ayı içinde düzenlenen bu festival büyük bir coşkuyla kutlanıyor. Festivalde: fotoğraf sergileri ve dans ekiplerinin gösterileri, konserler düzenleniyor. Bu arada, çeşitli ülkelerden gelen Halk Dansları ekipleri de gösteriler sunuyorlar.
Ara Güler
Ünlü foto muhabiri Ara Güler: günümüzden 60 yıl önce çektiği fotoğraflarla Karacasu ilçesine bağlı kırsaldaki Geyre Mahallesinde Roma İmparatorluğuna ait, tarihi MÖ 500’lü yıllara kadar giden ve ismini tanrıça Afrodit’ten alan Afrodisias antik kentinin bulunmasını sağladı. Ara Güler’in çektiği fotoğraflar sonucu, bölge turizme kazandırıldı, kültür mirası olarak seçildi ve tüm dünyanın bölgesi tanımasına neden oldu.
Prof. Dr. Kenan Erim
Kenan Erim, Karacasu ilçesinde Afrodisias antik kentindeki kazılar ile özdeşmiş bir Türk arkeoloğudur. 1953 yılında New York Üniversitesinde Klasik Arkeoloji bilim dalından mezun olduktan sonra, Princeton Üniversitesinde yüksek lisans ve doktora yapar.
1961 yılında şahsi girişimleriyle ve bizzat organize ettiği keşif ve gezi programıyla Afrodisias antik kentinde çağdaş kazı çalışmalarını başlatmış ve ölümüne kadar, kazıların başkanlığını sürdürmüştür.
Kazılar için ABD kaynaklı finans temin edilmesinde de büyük emek harcamıştır. Ayrıca yine şahsi çabaları ile yurt içi ve yurt dışında Geyre Vakfı aracılığı ile Afrodisias Sevenler Derneği kurarak çalışmalara katkı sağlamıştır.
Erim, 3 Kasım 1990 tarihinde vefat etmiştir. Naaşı, Bakanlar Kurulu kararı ile Afrodisias kentinde Anıtsal Tören Kapısının güney tarafındaki alana defnedilmiştir. Şimdi o kendi değimiyle “Sevgilisinin koynunda” yatmaktadır.
KARACASU MEMNUNE İNCİ MESLEK YÜKSEK OKULU
Aydın Adnan Menderes Üniversitesine bağlıdır. İlçe merkezinde okulun öğrencileri nüfusun çoğunluğunu oluşturur. Okul, 2000 yılında yörenin ekonomik ve kültürel zenginlikleriyle uyumlu olarak açılan Seramik ve Dericilik programlarına alınan 42 öğrenciyle yola çıkmıştır. Son gelinen noktada ise, okulda 9 programda 1100 öğrenci bulunmaktadır.
GEZİLECEK YERLER
KARACASU ETNOĞRAFYA MÜZESİ
Karacasu Belediyesine ait bir binadaki müze: 500 metrelik kapalı bir mekanda 2007 yılında açılmıştır.
Müzede: Karacasu’nun ve tüm yörenin sosyo-kültürel geçmişi hakkında bilgi veren eserler sergilenmektedir. Mankenlerle canlandırma yapılmaktadır. Müzede sergilenen ilgi çeken bir obje: 1933 yılında yapılan “Onuncu Yıl Anıtı” dır.
APHRODİSİAS ANTİK KENTİ
Karacasu denilince elbette ilk akla gelen “Aphrodisias antik kenti” dir. Antik kent, ilçe merkezine 13 km uzaklıkta, Geyre kasabası yakınındadır.
Antik çağda, mimarlık, sanat, heykeltıraşlık ve tapınma merkezi olarak oldukça ünlenen bu kentin kalıntıları, günümüze oldukça sağlam bir şekilde gelmiş olup, mutlaka ve mutlaka gidip gezilmesi ve görülmesi gereken bir yer olarak öne çıkmaktadır.
Evet bu muhteşem antik kent kalıntılarını, buraya sığdırmak mümkün olmadığından, yine bu sitede sadece “Aphrodisias” antik kentini anlattığım yazıyı incelemeniz eminim buraya ziyaret ederseniz size oldukça yardımcı olacaktır.
SIRTLANİNİ MAĞARASI
İlçe merkezine 14 km uzaklıkta Çamardı Mahallesindedir. Karayolu ile ulaşılır. Ancak burayı bulmak biraz sıkıntılı, yerel rehber almanızı öneririm. Mağaranın bulunduğu yer, deniz seviyesinden 1060 metre yüksekliktedir. Mağaranın toplam uzunluğu 348 metre, en derin yeri 40 metredir. Ancak mağaranın girişi oldukça dardır (yarım metre kadar), sadece sürünerek yaklaşık 4 metrelik bölümden mağaraya girilir.
Ağız kısmındaki bu bölümden sonra mağara birden büyük bir galeri haline gelir. Galerinin girişe yakın bölümlerinde bulunan seramik parçaları, buranın antik dönemde bir yerleşim yeri olarak kullanıldığını gösterir. Mağarada çok sayıda sarkıt ve dikit bulunur. Ancak bu mağara şu anda resmen turizme, ziyarete açık değil, yani gerek bulmak ve gerekse içinde ilerlemek oldukça tehlikelidir.
KARABAĞLAR-GÖRLE KANYONU
İlçe merkezine 20 km uzaklıkta Aşağı Görle köyündedir. Kanyonun girişi: Karabağlar köyü ile Aşağı Görle köyü arasındaki yoldadır. Kanyonun içinden akan su ise, Kemer Baraj Göletine dökülür. Yaykın ovasından 250 metreye yakın aşağı inilmektedir. Başlangıçta derinliği az olan kanyon, ilerledikçe derinlik 50 metreyi bulur. Genişlik ise yer yer sadece bir insan geçebilecek kadar daralır. Ayrıca, yine kanyonda ip inişi gerektiren üç şelale geçişi vardır. Kanyonun başlangıcı ile bitişi arasında 200 metrelik bir yükseklik farkı vardır. Yükseklik 100 ile yer yer 250 metre arasında değişir. Burası doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için idealdir. Ancak yanınızda mutlaka ekipman olmalıdır, yani amatörce yürüyüş yapılacak bir yer değildir.
BAHÇEKÖY ŞELALESİ
Bahçeköy Mahallesi sınırları içinden başlayan ve 3 kilometrelik bir parkurun ucunda bulunan şelale, yaklaşık 100 metreden akmaktadır. Şelalenin çevresinde mesire alanı oluşturulmuş, ahşap köprü ve şelaleye uzanan 50 metrelik yol yapılmıştır. Şelalenin aktığı yerde, set yardımıyla göl oluşturulmuştur.
Afrodisias antik kenti tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.