İtalya Siena; Şehir Toskana tepelerindedir. Chianti’nin zeytinlikler ve üzüm bağlarıyla çevrilidir. Toskana bölgesinin en güzel şehirlerinden birisidir. Üç tepe üzerinde kuruludur. Dolambaçlı yollar ve dik basamaklar bulunur. Şehrin güneyindeki Arbia vadisi: ünlü Brunello şarabına ev sahipliği yapan tepedeki Montalcino kasabasına götürür.
Şehir merkezi araç trafiğine kapalıdır. Eğer şehre araç ile geliyorsanız, aracınızı şehir kapılarının dışında bulunan otoparklara bırakmalısınız.
Dünyaca ünlü filmlerden: James Bond filmi “Quantum of Solace” Siena ve Palio yarışları görülebilir.
Şehirde: 13’ncü yüzyılda zaman durmuş gibi görünür. Muhteşem güzel bir Ortaçağ kentidir.
UNESCO, 1995 yılında Siena şehrinin Piazza del Campo meydanını, Dünya Mirası Sit alanı olarak kabul ederek koruma altına almıştır.
ULAŞIM
Siena şehri, Floransa şehrine sadece 70 km uzaklıktadır. Roma şehrine uzaklık 233 km dir. Pisa arasındaki uzaklık; 117 km. Grosseto arasındaki uzaklık: 75 km. Livorno arasındaki uzaklık: 131 km.
TARİHİ
Şehrin: Roma’nın iki efsanevi kurucusundan olan Remus’un oğlu Senius tarafından kurulduğu söylenir. Bu yüzden Siena şehrinin amblemi Remus ve Romulus’u emziren dişi kurttur.
Daha sonraki süreçte: şehir Roma İmparatoru Augustus tarafından bir Roma kolonisi olarak kurulmuştur. Şehre Saena Julia ismine atfen “Siena” ismi verilmiştir.
Sonraki yüzyılda, Siena, yakındaki Floransa’ya rakip olan müreffeh ve önemli bir Ortaçağ kasabası haline geldi. Ancak 1348 yılındaki veba yani kara ölüm, kasabanın bankacılık işinde düşüşe sebep oldu ve servetinin büyük kısmı yok oldu. Aynı zamanda nüfusun da büyük kısmı öldü. Bunların sonucunda Siena şehrinin yıldızı söndür.
Siena şehri: 17 bölgeye bölündü. Contrada denen bu bölgelerin kendi hayvan amblemleri vardı. (tırtıl, zürafa, kaz ve benzeri gibi) Contrade arasındaki rekabet: Siena şehrinin en büyük turistik cazibe merkezi olan Palio’da her yıl iki kez gündeme geldi. Conrade’yi temsileden atlar (bu atlar yerel kiliseler tarafından kutsanırdı) Piazza del Campo çevresindeki tehlikeli bir yarışta yarışıyorlardı. Tüm olay tarihsel bir gösteri, bayrak sallama ve tezahürat alemiyle çevriliydi. Günümüzde de devam eden Palio geleneği: her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde sürmektedir.
Floransa ile savaş yıllarında, büyük sanatçılar şehirde önemli işler gerçekleştirir. Siena Okulunun ustaları: Lorenzetti kardeşler, Duccio di Boninsegna, Simone Martini gibi ustalardır. Bu dönemde, şehir muhteşem yeni anıtlarla süslenir.
SİENA ÜNİVERSİTESİ
Siena Üniversitesinin tarihi, Ortaçağ döneminden başlayarak Toskana’nın kültürel geleneği boyunca gelişmiştir. Üniversite hakkındaki bilinen ilk belge, 1240 yılına tarihlenir. Üniversitenin en büyük gelişmesi, 1321 yılında Bologna Üniversitesinin buraya taşınmasıyla gerçekleşti. Siena Belediyesi, üniversiteyi her yönden destekledi. Siena Üniversitesi: 1859 yılından sonra, şehir kurumlarının da yardımıyla hızla büyüdü.
NE YENİR
Siena şehrinin yerel lezzetlerinden tatmak isterseniz: bir kadeh Vin Santo eşliğinde Cantuccini olmalıdır. Bölgede Toskana mutfağının önemli ürünleri olan: çorbalar, kavrulmuş et, av etleri ve çeşitli ev yapımı makarna türleri bulunmaktadır. Bruschetta: domatesli ve otlu sarımsaklı bir tür ekmektir. Mutlaka denemenizi öneririm. Ayrıca: yerel sosisler, peynir, karaciğer, ribollita çorbası denenmelidir. Tatlı olarak ise: klasik Vin Santo eşliğinde cantucci bisküvileri, Ricciarelli, Panforte ve Cavalucci vardır.
NE İÇİLİR
Siena ve çevresinde, harika şaraplar vardır. Chianti, Brunello di Montalcino, Montepulciano ve Vernaccia di San Gimignano.
GECE HAYATI
Siena şehrinde gece güzel bir restoranla bir akşam yemeği ile başlar ve ardından dar sokaklarda yürümeye başlayın. Siena geceleri çok canlı olan Piazza del Campo civarında hareketlidir. Akşam dünyanın dört bir yanından gelen çok sayıda öğrenciler: şarap imalathaneleri ve bira fabrikaları, barlar ve revaçta kulüpleri doldururlar.
ALIŞVERİŞ MEKANLARI
Şehirde San Domenico bölgesinde yerel ürünler sunan mağazalar ve zanaatkar atölyeleri vardır.
SİENA PALİO
Palio, Siena Belediyesi tarafından düzenlenen bir etkinliktir. Siena şehrindeki en büyük geleneksel festivaldir.
Bu etkinlikte: at yarışları düzenlenir. Ancak bu yarışlar aynı zamanda dünyanın belki de en kötü şöhretli at yarışı olarak bilinmektedir. Çünkü yarışlar parke taşları üstünde yapılmaktadır. Eyersiz olduğu için oldukça tehlikelidir. Sadece 2 dakikadan daha az süren bu yarışlar, yıl boyu süren tartışma ve rekabet konusu olmaktadır.
Atlı ilk palio, kesintiye uğramadan 1644 yılından beri sürmektedir. Yani oldukça uzun bir geçmişe sahiptir ve asla kesintiye uğramadan devam etmektedir.
Geleneksel Palio yarışları, her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde “Campo” da yapılır.
Palio yarışından önce: antik Siena Cumhuriyetinin kurumlarını temsil eden 600’den fazla kişinin orijinal kıyafetlerle katıldığı bir geçit töreni düzenlenir. Bu törene “Tarihi Yürüyüş” denir.
Geçit alayı: öğleden sonra Piazza del Duomo’dan başlar ve Piazza del Campo’ya gelmeden önce şehir merkezindeki bazı sokaklarda dolanarak ilerler.
Palio günü, bu geleneksel yarışa tanıklık yapmak için, güneşe, sıcağa ve terlemeye istekli olan seyirciler, öğleden itibaren meydanda toplanmaya başlarlar. Daha sakin olanlar genellikle 8 ay önce satılan ve meydanın kenarında bulunan koltuklar için bilet alırlar. Meydan, Palio başlamadan birkaç dakika önce kapatılır ve sonunda atlar çekilir ve toz çökmeden önce biter. Kazanan Cantrada haftalar boyunca ziyafet çeker ve kutlar.
Geçit töreninin ardında yapılan yarış ise: uygun şekilde düzenlenmiş ve teçhiz edilmiş, eyersiz olarak Piazza del Campo çevresinde 3 tur şeklinde yapılır.
GEZİLECEK YERLER
PİAZZA DEL CAMPO
Campo: günümüzde görülen şekilde asfalt bir meydana dönüşene kadar, eskiden olduğu gibi “tarla” anlamına geliyordu.
Kentin ana meydanıdır. Yamuk biçimdedir ve yavaşça kenarlardan merkeze doğru iner. Burası şehrin kalbidir. Siena’ya giden ve buradan ayrılan üç ana yolun kesiştiği yerdedir. Siyasi ve sivil bayramlar burada kutlanır.
Burada: barlar ve restoranlar, fantastik anıtlar ve kalabalıklar bulunur. Meydana eğimli bir amfitiyatro da vardır. Ayrıca burada ünlü Palio koşusu yapılır. Her yaz meydanda iki kere at koşuları yapılır. (ayrıntılı bilgiyi yukarıda verdim.)
Meydan ve çevresinde “kırmızı” renk hakimdir. Çünkü hükümet: meydanın ve sivil binaların fiili inşasından önce 1297 yılında bazı kararlar almıştır. Çünkü binalar ve meydan arasında uyumlu bir yapı yaratılmak istenmiştir.
Meydanın çevresi: 333 metredir. 10 sıra beyaz traverten taşla bölünen, kırmızı tuğladan, balık kuyruğu tasarımıyla kaplanmıştır. Her bölüm, 9 validen birini temsil eder.
PALAZZO PUBBLİCO-MUSEO CİVİCO-KENT MÜZESİ
Piazza del Campo’dadır.
Siena şehrinin en önemli yapılarından birisidir.
13’ncü yüzyıl sonu ile 14’ncü yüzyıl başında Lordlar Nove’nin emriyle inşa edilmiştir.
Dokuzlar Konseyi: 1287-1335 yılları arasında, 70 yıl buradan yönetilmiştir. Dokuzlar Hükümeti: orta sınıftan seçilen halkın dokuz temsilcisi nedeniyle böyle isimlendirilir.
Bu dokuz adam: 2 ay görevde kalmış ve görevde kaldıkları süre boyunca belediye binasından hiç ayrılmadıkları için, şehri dış etkiler olmadan yönettiler. Aslında binada en önemli odalardan biri: Dokuzun Odası “Sala dei Nove” dir.
Mevcut bina üzerine zamanla diğer kamu daireleri ve çoğu soylu aileler için yeni ilaveler yapılmıştır.
Palazzo’nun hem iç hem de dış duvarlarında gösterilen aile armaları; bu konutlarda yaşayan ünlü yargıçlar, doktorlar, askerler ve soylu ailelere aittir. Bu armalar yüzyılın farklı sanatçıları tarafından yapılmıştır.
Zemin katta: Belediye başkanının günümüzdeki ofisinde eski adıyla Şansölye ve Bilanceria di Biccherna armaları görülür. Diğer armalar ise, 2’nci katta anticonsiglio’nun tavanındadır.
Evet, burası Siena şehrinin bağımsızlığının ve zenginliğinin sembolüdür.
Museo Civico-Kent Müzesi
Binanın en güzel odalarından bazıları, Şehir Müzesine aittir ve ziyarete açıktır. Müze 1930 yılında kurulmuştur.
Binanın sağ tarafındaki giriş ofislere açılır. Sol tarafındaki ana girişten, Cortile del Podesta adlı avluya geçilir ve oradan şehir müzesine ulaşılır. Yine bu bölümden, aşağıda ayrıntılı olarak anlatacağım Torre del Mangia kulesine çıkmak mümkündür.
Gelelim müzeye:
Avlunun sonunda Şehir Tiyatrosu girişi yanında, müzenin bilet gişesi bulunur. Giriş ücreti 9 Euro’dur. Burada Siena sanatının başyapıtları bulunmaktadır.
Açık hava sundurması
Bir zamanlar Sinea şehrinin Gaia çeşmesinin bir parçasını oluşturan Jacopo della Quercia’nın soluk boyalı panellerine sahiptir.
Giriş bölümünde, Siena’nın sembolü olan bronz bir dişi kurt yer almaktadır.
İlk odada-Sala del Mappomonda-Dünya Haritası Odası:
Bir zamanlar duvara asılan büyük ve yuvarlak küre nedeniyle, en büyük salona “Sala del Mappamondo-Globe Salonu” denir.
1345 yılında Ambrogio Lorenzetti: Siena’nın Palazzo Publico’sundaki Mappomondo olan bir dünya haritası yarattı. Sala del Mappalondo (Dünya Haritası Odası); eskiden Cumhuriyet Konseyinin Karargahıydı. Oda, Cumhuriyet topraklarını betimleyen Ambrogio Lorenzetti’nin muazzam ahşap diskinden sonra sözde idi.
Çok büyük boyutlara sahip (muhtemelen 4.83 metre çapında) ve formunda yuvarlak, tek bir merkezli pivot üzerine monte edildi ve çeşitli kısımları izleyiciye daha yakın hale getirmek için arka arkaya döndürüldü. Siena’nın böyle bir imaja sahip olma arzusu, 13’ncü yüzyıl sonlarında portolan haritaların ortaya çıkışıyla ilgilidir.
Evet, Ambrogio Lorenzetti’nin çizdiği dünya haritası eşsiz tasarımın muhteşem izlerini bırakmadan kayboldu. Dönen bir tekerlek olan çalışma, asıldığı duvarın yüzeyine bir dizi büyük eşmerkezli halkı çizdi ve böylece altına gizlenmiş bir önceki boyama katmanına zarar verdi.
Duvarın üst kısmında, iki tahkimat ve arka planda güzel bir mavi gökyüzü ile atının üstündeki ünlü bir şövalye freski görülür. Eser: Guidoriccio da Fogliano’ya aittir.
Odanın diğer ucunda: Sienalı ressam Simone Martini’nin en ünlü iki eseri bulunur.
Solda ilk resim: bir başyapıt olan Maestra’dır. İnanılmaz bir şekilde bu onun ilk resmiydi. 1315 yılında tamamlandı. Martini resimlerini zengin desenli kumaşlarla karakterize etme eğilimindedir ve tahtta oturan Mary’nin elbisesi bir istisna değildir.
Resim: Melekler ve Azizlerle çevrili çocuklarla tahta geçen Madonna, ön taraftaki dört figür şehrin koruyucu azizleridir. Maestra dini sahnesi: Siyen resminin en eski örneklerinden birisi olarak önem kazanır.
Sanatçının diğer eseri: Siena birliklerinin Montemassi’yi fethini anlatan Guidoriccio da Fogliano freskidir. Siena ordusunun komutanını, yeni fetih ettiği topraklarda yine kumaş elbiseli görülmektedir. Son zamanlarda bazı sanat tarihçileri, bu eserin Martini’ye atfedilmesine itiraz ettiler.
Çünkü 1980 yılında, duvarın altında biraz daha eski, hasarlı bir fresk tespit edildi. Bu daha önceki resim, ahşap çitlerle çevrili bir kalenin önünde duran iki figürü tasvir ediyor. Bazıları bunun Martini’nin freski olduğunu iddia ederken, bazıları ise bu eski freskleri başka sanatçılara atfediyorlar.
Burada: ülkenin birleşmesinden sonra hüküm süren İtalya’nın ilk kralı Victor Emmanuel II’ye ithaf edilmiş bir 19’ncu yüzyıldan kalma bir fresk bulunmaktadır.
İkinci odada-Salla della Pace:
Buraya “Sala dei Nove yani Dokuzların Odası, Nine Hall” ve Şehir Meclisinin toplandığı oda yani Salla della Pace’de denir.
Burada fresk döngüsü içinde: Ambrogio Lorenzetti (1319-1348) tarafından yapılan “İyi ve Kötü Hükümeti” ilgi çeker. Odanın üç duvarını kaplayan resimler, zamanın sanat tarihinde istisna niteliğindedir. Dini konular yerine, seküler konular temsil edilmiştir.
İyi yönetim;
Pencerenin karşısındaki duvarda: İyi Hükümet freskinin bir parçası var. Konsept: Nove hükümdarının (kral tahtta siyah-beyaz giysiyle sembolize ediliyor. Siyah-beyaz renkler, iki ikiz ve kurt tarafından da anılan Siena renkleridir.)
Kralın insani erdemleri: kralın yanında oturan 6 bayan tarafından kişiselleştirilir. Sağında: barış, kale, sağduyu var. Solunda ise: yüce gönüllülük, ölçülülük, adalet var.
Kralın ilahi erdemleri olan inanç, umut ve sadaka, başının üzerinde dolaşır. Bununla birlikte, hükümetin toplam fazileti: “Adalet” dir. İkinci olarak: sahnenin sol ucunda izole edilmiş, ona hakim olan “Bilgelik” ten esinlenerek oturan soylu kadın tarafından temsil edilir.
Böylece tüm vatandaş sınıfları, hükümete saygı gösterme konusunda hemfikirdir. Burada iki dizge sahip 24 karakter tarafından temsil edilir. Son olarak: hükümetin askeri güvenliği, bir gurup tutsağı koruyan silahlı şövalyeler tarafından freskin sağında gösterilmiştir.
Lorenzetti, freskte tasvir edilen karakterlerin sembolize etmeleri gereken ahlaki nitelikleri ve duyguları ifade etmesini sağlamak için: bakışlarına itina gösterdi. Bu nedenle, özellikle odaya adını veren “Barış, Concordia, Prudence ve acı çeken savaş esirlerinin resimlerinde“ görmek mümkündür.
Giriş duvarındaki freskte, kırsal kesimden kente iyi yönetimin etkilerine adanmış bir bölüm var. İyi yönetilen bir şehrin, binalarının niceliğinden ve nezaketinden, vatandaşlarının lüks giysisinden, şenlikli iyimserliğinden, pazarlarının refahından da görülebileceği gibi aynı zamanda ne kadar zengin ve mutlu olduğunu anlatır. Böylelikle Lorenzetti, izleyiciye birçok kule evleri, sokakları, kızların klavsen çaldığı ve dans ettiği, düğünlerin yapıldığı meydanlarıyla Siena şehrinin bir ateşli ticaret vizyonunu veriyor.
Hükümet iyiyse, etkileri kırsal kesimde de görülebilir. Bu nedenle Lorenzetti, izleyiciyi duvarın diğer büyük freskinde, kentin iki kompozisyon arasında bir bölge çerçevesi oluşturan mazgallı duvarların ötesinde, tepelik bölgeyi çağrıştırıyor.
Malgovernment freski-Kötü yönetim
Odada karşı duvardadır. Ancak fireskdekiler kolayca okunamayacakları için odadaki en hatalı fresklerdir. Yani kötü hükümetin olduğu duvar ağır hasar görmüş ve sadece kısmen görülmektedir. Elbette önceki yani iyi yönetim fresklerindeki kavramların tersine çevrilmesidir. Özetle: iyiden kötüye geçiliyor.
Böylece öfke kılıcıyla Mal Governo, ayaklarını siyah bir keçiye dayayarak aç gözlülük kadehine hükmeder, kafasından kaçan boynuzlar gibi iki kavisli dişle ve gözlerle ifade edilir. Onun iki yanında: açgözlülük ve vanagloria vardır. Diğer yanında ise: zulüm, aldatmaca, sahtekarlık, gazap görülür. Adalet zincirler içinde güldü ve ayaklar altına alındı. Kötü yönetimin etkilerine gelince, birkaç parça sağlam olup olmadıklarını, harabeye indirgenmiş ve haydutlar ve kasvetli bir şiddet ve ölüm krallığı tarafından istila edilmiş bir şehrin ölümü hayal edilmektedir.
Sonuç:
Odanın çevresindeki banklar oturun ve zamanın şehir hayatını ve ayrıntılarını izleyin. Bağlar ve zeytin tarlaları ile kentin çevresinde tasvir edilen peyzajdan günümüze kırsalın manzarası pek farklı değildir.
Yönetim Alegorisinin merkezinde, beyazlar içinde, zırh üzerinde yatan bir kadın, UNESCO tarafından seçilen “Barış’ın evrensel” amblemidir.
Ayrıca: altından yapılmış zarif bir gül ağacı (Bir Papa’dan Siena şehrine armağandır) da görülmeye değerdir.
TORRE DEL MANGIA
Piazza Del Campo meydanındadır.
Güç ve zarafetin sembolü olan kule, Francesco ve Muccio di Rinaldo kardeşler tarafından, 1325 yılında yapılmaya başlanmış ve 1348 yılında tamamlanmıştır. Kırmızı tuğladan yapılmıştır ve halk ile olan yakınlığının bir sembolü olarak 87 metre uzunluğunda tuğla ve geri kalanı muhtemelen görsel olarak daha belirgin hale getirmek için beyaz travertendir.
Evet kulenin ikinci bölümü: beyaz travertenden yapılmıştır. Lippo Memmi’nin bir tasarımına dayanarak Agustino di Givanni tarafından yapılmıştır. 1666 yılında, Sunto olarak da bilinen “Campanone” adı verilen büyük bir çan yerleştirilmiştir.
Kule ismini: kulenin ilk koruyucusu olan ve belirlenen zamanlarda 400 basamaklı merdiveni tırmanan ve kasaba halkı için saatin zillerini çalacak olan ilk kişiden almıştır. Mangiaguadagni lakaplı (niye bu lakap verilmiştir, çünkü kendisi tüm kazancını Siena tavernalarında yiyerek geçirdiği için, kelime anlamı: kazanan yiyen) Giovanni di Balduccio: 1347 yılında saatin zillerini çalmak için görevlendirilmiştir.
O tarihten sonra ise kuleye ismini vererek tarihe geçmiştir.
Kulenin toplam yüksekliği 102 metredir. İtalya’nın üçüncü en yüksek kulesidir.
Eğer kendinize güvenirseniz, 500 basamaklı bir merdivene tırmanarak kulenin tepesinden 88 metrelik yükseklikten, Siena ve çevresinin muhteşem bir manzarasını görebilirsiniz. Ancak kuleye çıkış için bilet almak gerekiyor. Ayrıca: tırmanışın nefes kesici olduğunu unutmayın, ayrıca bir kerede sınırlı sayıda ziyaretçinin çıkmasına izin veriyorlar, merdivenlerin ne kadar dar olduğunu da söylemeden geçemem.
Cappella di Piazza:
Kulenin ayaklarında, Gotik nişlere yerleştirilmiş güzel heykeller bulunan Meryem Ana Şapeli bulunur. Bu şapel, Meryem Ana onuruna, 1352-1376 yılları arasında inşa edilmiştir. Sebep: 1348 yılında Kara vebanın etkilerinden korunmanın onurunadır. Tonozlu tavan, dönemin yerel sanatçıları tarafından aziz resimleriyle süslenmiş ve 4 pilasterle desteklenmiştir. Palio oyunları sırasında jokeyler için ayin: şapelin sunağında yapılır.
FONTE GAİA
Şehrin ünlü havuzu: Palazzo Pubblico ve Torre del Mangia’nın tam karşısındadır. Hem merkezi konumu hem de bir sanat eseri olan Piazza del Campo nedeniyle, Siena çeşmelerinin kraliçesi olarak kabul edilir. Deniz seviyesinden 321 metre yüksektedir. Şehirdeki tüm çeşmelerin en yüksek kotundadır.
1346 yılında inşa edilen Siena şehrinin gururu ve eğlencesidir.
Çeşmenin panoları: Jacopo della Quercia tarafından 1409-1419 yılları arasında tamamlanmıştır. O döneme ait İtalyan heykelinin güzel örnekleri olarak kabul edilir
Günümüzde görülen mermer figürler ise, Jacopo della Quercia tarafından yaptırılan orijinal figürlerin: daha sonra Tito Sarrochi tarafından yapılmış kopyalardır. Orijinal heykeller ve alçak rölyefler, Santa Maria della Scala (Museo Civico) müzesinde sergilenmektedir.
Havuzun suyu, 30 kilometreyi aşan yer altı tünellerinden gelmektedir.
Evet: günümüzde şehirde “Civediamo alla fontana” ismi sık sık kullanılmaktadır. Çünkü şehirliler ve turistler, bu ismin bir buluşma yeri olduğunu ve bu buluşma noktasının şehrin en ünlü ve görülmeyi kolay burayı belirttiğini bilmektedir.
TERZO DI CİTTA
Terzo di Citta meydanın sağındaki binada bulunan dünyanın en küçük penceresine sahip Piazza Postierla günümüzde de bulunmaktadır. Önceleri bölgenin en yüksek tepesinde bulunan Via di Castelvecchio ve Remus’un sığınağı Castelsenio efsaneye göre ve şehrin ilk şehidinin hapsa atıldığı söylenen Cappella delle Ceneri di Sant’Ansona vardır.
Via di Stalloreggi’de: efsaneye göre bir karganın düştüğü yerde inşa edilmiş “Karga Madona” vardır. Bu karga, 1348 yılında şehre vebayı yayıyor. Terzo di Citta’da heybetli siyah-beyaz mermerden katedral Duomo ve Avrupa’nın ilk hastanelerinden birisinin yapısında bulunan Santa Maria della Scala müzesi var. Ayrıca: ünlü Çağdaş Sanat Merkezine sahip olan Palazzo delle Papesse artık kapalıdır.
TERZO DI CAMOLLIA
Adını geleneksel düşmanı Floransa’nın yönüne bakan ve bu nedenle her zaman sıkı bir şekilde korunan Porta Camollia denilen şehir kapısından alır. Terzo di Camollia: diğerlerinin yanı sıra, günümüzde şehrin ana alışveriş, bankacılık ve eğlence caddesi olan Via Banchi di Sopra’yı, 2 meydanı, Piazza Salimbeni ve Piazza Tolomei’yi içerir. Terzo di Camollia’da birkaç bazilika bulunmaktadır.
SİENA VİEW OF THE CATHEDRAL-DUOMO
Piazza II Campo’nun çok yakınında, Duomo meydanındadır.
Katedrale giriş ücretlidir. Duomo, vaftizhane, kripto ve müzeyi gezmek için, kişi başı 20 Euro olan karma bilet satın almanızı öneririm.
Katedral: Avrupa sanatsal panoramasının en önemli anıtlarından bazılarına ev sahipliği yapmaktadır. Her yıl 1 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Ancak Floransa şehrindeki katedrale girmek için 3-4 saat beklemek gerekirken, buradaki katedralde o derece yoğun bir bekleme gerekmiyor.
Yani muhtemelen bilet almak için 20-25 dakika beklemek gerekiyor. Katedralin içinde fotoğraf çekmek serbest ama flash ve tripod kullanımına izin verilmiyor.
Katedral: daha önceki bir yapının yerine: 1215-1263 yılları arasında inşa edilmiştir. Şehrin servetinin çöküşünden (veba salgını ile şehir nüfusunun yarısından çoğu ölmüş, serveti çökmüştür.) önce Siena şehrinin yapıyı dünyanın en büyüğü olarak genişletmek için iddialı planları vardır.
Hafif çıkıntılı bir kubbe ve çan kulesi ile Latin Haçı şeklindedir.
Çan kulesi sadece 77 metre yüksekliktedir. Çan kulesinin konumu tepeden 10 metre daha yüksektedir. Yani şehrin siluetine bakarken, daha yüksek olan Mangia kulesi ve katedralin çan kulesi aynı boyda görünüyor.
Dış ve iç mekanlar: beyaz ve yeşilimsi-siyah mermerle değişen, şeritlerle dekore edilmiştir. İçte ve dışta zebra çizgili beyaz ve siyah mermer, yapıya benzersiz ve çarpıcı bir görünüm kazandırıyor. Siyah ve Beyaz: Siena şehrinin sembolik renkleridir. Siyah ve beyaz: efsanevi kentin kurucuları Senius ve Aschius’un siyah-beyaz atlarıyla etiyolojik olarak ilişkilendirilir.
Yapıda: Pisano, Donatello ve Michelangelo VE Pintiricchio’nun sanatsal şahaserleri bulunmaktadır.
Katedralin dış cephesi:
Oldukça etkileyicidir. Katedralin cephesinin yapımına 13’ncü yüzyıl sonlarında Giovanni Pisano tarafından başlanmıştır. Cephenin duvarlarında üç büyük mozaik görülür. Bunlardan büyük merkezi mozaik “Meryem Ananın taç giymesini”, her iki taraftaki daha küçük mozaikler ise İsa’nın Doğuşu ve Tapınakta Meryem’in sunumunu gösterir.
Katedralin içi:
Katedralde bilet gişesine doğru giderken: kilisenin sağında; Piazza Jacopo della Quercia’da bulunan duvar oldukça büyüktür.
Bu duvar önemlidir. Çünkü 14’ncü yüzyıl başlarında kiliseyi büyütme çalışmaları başlamış, ancak 1348 yılında veba salgını nedeniyle şehir etkilenince, nüfus azalmış ve bu çalışma yarım kalmış, hiçbir zaman yeniden başlatılmamıştır.
Çünkü duvarın bulunduğu yerde, yerin çökmesi de söz konusu olmuştur. Duvarın üzerine çıkmak mümkündür, buradan şehrin manzarası izlenir. Buraya “Panaroma dai Facciatone” ismi verilmektedir. (Duvara çıkmak için erişim Museo dell’Opera tarafındandır.)
Katedralin içine girdikten sonra, katedralin bir haritası var, bu haritanın cep telefonu ile resmini çekin ve bu haritaya göre katedrali gezin.
Katedralin içinde, sütunlar beyaz-siyah mermer çizgili motiflerle devam ediyor. Yukarıda ise, geçmişte Siena’nın dindar adamlarının yani azizlerin aşağı bakan büstlerini görürsünüz.
Katedralin kubbesi, destekleyici sütunlarla birlikte, altıgen bir tabandan yükselmektedir. Kubbe 1264 yılında tamamlanmıştır. Kubbenin üzerindeki fener, Gian Lorenzo Bernini tarafından eklenmiştir. Ayrıca: Bernini’nin Mary Magdalena ve Aziz Jerome heykelleri görülmeye değerdir. Bu heykeller, tutkulu ve yoğun bağlılığın ifadesidir.
Minber
Gotik minber, 13’ncü yüzyıldan kalmadır. Nicola Pisano’nun mermer minberi gerçek bir gösteri eseridir.
Katedralin zemini:
Katedralin zemininde ise: en etkileyici hazineler bulunur. Kaldırım: çeşitli teknikler kullanılarak yapılan mozaiklerle süslenmiştir. Bu mozaiklerle çeşitli hikayeler anlatılır. Bu hikayeler genellikle “İncil’den” alıntılardır. Zeminde kullanılan mermerler, bölgeye özgü olan sarı mermerdir ve oldukça canlı bir renge sahiptir, altına benzer.
56 tane kazınmış ve işlenmiş mermer panellerin tümü: 1369-1547 yılları arasında Siena’da yaşamış önde gelen 40 sanatçı tarafından tasarlanmıştır. Tasarımların tamamlanması, 600 yıl sürmüştür. Son tasarım 1800’lerde tamamlanmıştır.
Günümüzde, nef ve koridorlardaki mozaik panolar: genellikle bariyerlerle kapatılarak, ayak basılması engellenmiş ve böylece koruma altına alınmıştır. Ancak bu mozaiklerin en kıymetli olanları: apsis altı ve geçişlerdedir. Bunlar, genellikle insanların toplu olarak oturdukları yer olduğu için özel döşemelerle korunmaktadır.
Bunlar: Palio onuruna ve yıl boyunca birkaç ay ve genellikle Eylül ve Ekim aylarında ortaya çıkarılmaktadır. Evet burası çok önemli, yani mozaikler yıl boyunca sadece Eylül-Ekim ayları arasında görüşe açılmaktadır.
En eski tasarımlar: girişin yanındaki merkezde bulunanlardır. Bunlar: Çarkıfelek ve Müttefik Şehirlerin sembolleriyle çevrelenmiş siyen kurdudur. Bunun yapım tarihi, 1369 yılına kadar uzanmaktadır. Ancak bazı parçaları oldukça yıpranmıştır.
Her panelin, kendisine ait bir hikayesi vardır. Bu paneller, ziyaretçileri katedralin her yerine bakmaya davet eder. Hatta: kitapçıda satılan küçük rehberlerden birini satın alırsanız, panellerin hikayelerini de öğrenebilirsiniz.
Piccolomini Kütüphanesi-Papa Kütüphanesi
Evet bu muhteşem güzel resimlerle dekore edilmiş salonu giriş ücretli ama bence mutlaka girin, görün. Katedrale girdikten sonra nefin solundadır. Kapısı önündeki aşırı kalabalıklar nedeniyle burayı kaçırmamaya dikkat edin.
Enea Silvio Piccolomini: İmparator III Frederick’i Papalık devletiyle uzlaştırmaya çalışırken: İmparatorun Aragonlu Elanora ile evliliğini ve Roma’daki taç giyme törenini düzenlemeye yardımcı olur. Bunun üzerine ödül olarak: 1447 yılında Trieste Piskoposu ve 1450 yılında Siena Piskoposu olur. Roma’da büyük başarılar elde eder. 1456 yılında Kardinal olur ve sadece 2 yıl sonra papa seçilir ve Papa II Pius ismini alır.
Katedraldeki kütüphane: Papa II Pius’un yeğeni tarafından inşa edilir. Amaç: amcası ve sevgiyle topladığı zengin el yazması kitap koleksiyonunu korumak içindir.
Ancak: kütüphanede bu el yazması koleksiyonlardan ziyade: Pinturicchio’un freskleri ve genç Rafaello Sanzio’nun eserlerine hayran kalacaksınız. Bu eserlerde: her kişinin renklerine, lüks giyimli figürlerine ve detaylarına, ince iç mekan ayarlarına, ayrıntılı manzaralara ve kıyafetlere bakmak gerekir.
Her sahneyi çevreleyen boyalı sütunlarda ve arka planda perspektif ustalığı hayranlık uyandırır. Duvarlar: Papa II Pius’un yaşamındaki çeşitli önemli aşamaları temsil eden, 10 sahneye bölünmüştür.
Odanın ortasında: “The Three Güzelleri” heykellerinin kopyaları vardır. Bunlar: Hellenistik dönemden kalmadır.
Gül pencere
Sunağın üzerindeki dairesel pencere, 1288 yılından kalmadır ve onu İtalya’daki hayatta kalan en eski vitray pencere yapmaktadır. Vitray pencere: Duccio di Buoninsegna eseridir.
Ports del Cielo
Katedralde, mutlaka “Ports del Cielo” yani “Cennetin kapısı” turuna katılmalıdır. Bu turda: tavan tonozlarının yakınındaki görkemli rota, ziyaretçilerin katedralin içinde ve dışında güzel panorama görmelerini sağlar. Tur esnasında: ünlü kaldırım, Ulusse De Matteis’in çok renkli pencereleri, heykeltıraşlık anıtları görülebilir. Daha sonra Siena şehri ve anıtların muhteşem manzarası izlenir.
THE CRYPTA, VAFTİZHANE, MUSEO DELL’OPERA DEL DUOMO Dİ SİENA
Katedralin hemen yakınındadır.
The Crypta:
Crypta: 1999 yılında keşfedilmiş ve 2003 yılında ziyarete açılmıştır. 13’ncu yüzyılda Katedralle birlikte aynı yıl depolama için mahzen olarak inşa edilmiştir. Ancak daha sonra terk edilmiş ve 700 yıl saklanmıştır. Odanın herhangi bir özelliği yoktur, ancak duvarları İsa’nın ölümünden hemen önceki hayatından çok renkli fresklerle süslenmiştir. Sanatçılar kesin olarak bilinmemekle birlikte, muhtemelen Dietisalvi di Speme, Guido di Graziano ve Rinaldo da Siena’dır.
Vaftizhane-Battistero
Katedralin aşağısındaki bu oda, 1325 yılında inşa edilmiştir. Kentin en önemli dini sitelerinden birisidir. Yüzyıllar boyunca, Siena şehrinin tüm sakinleri, ünlü olsun ya da olmasın, Vaftizhanenin kaburga kemeri altında vaftiz edildi.
Tonozlar tamamen: Siyen Rönesans’ının en kapsamlı dini döngüsünü temsil eden renkli fresklerle dekore edilmiştir. Jacopo della Quercia’nın mermer bir yazı paneli bulunmaktadır.
Ortada: Donatello’nun ağırlıklı olarak mermer ve bronzdan yapılmış altıgen vaftiz yazı tipini ve Vaftizci Aziz John’un hayatını gösteren panelleri görebilirsiniz. Tüm panelleri görebilmek için yakından bakılmalıdır.
Dell’Opera del Duomo
Dumo’nun bitişiğindedir. İtalya’nın en eski özel müzelerinden biridir.
Katedralin orijinal sanat eserleri burada sergileniyor. Duccio’nun çalışmaları da dahil olmak üzere, 1300’lerden 1500’lere kadar olan döneme ait kutsal eserler burada bulunuyor. Galleria della Statua’da: Giovanni Pisano ve Jacopo Della’nın “Donatello” heykelleri de sergilenmektedir.
Ayrıca: tamamlanmamış yapının cephesini süsleyen Siena dini heykelleri, vitray pencereleri, duvar halıları ve el yazmaları bulunmaktadır. Ayrıca bir klimalı oda: müzenin hazinesi olan Duccio di Buoninsegna’nın Maestra sunağına ev sahipliği yapmaktadır.
Sanatçı 1311 yılında eseri bitirdiğinde, din adamları, devlet adamları ve kasaba halkı tarafından katedrale alay halinde taşındığı söyleniyor. Ziyaretçiler 1339 yılında yeni bir katedralin cephesi olması planlanan, merdivenlere tırmanabilir ve Siena şehrinin muhteşem manzarasını görebilirler.
Burası müzenin en popüler kısmıdır. Katedralin yanı sıra Siena çatılarının ve Toskana tepelerinin muhteşem manzarasına sahip tepedeki panoramik manzara yeridir. Çok dar kıvrımlı merdivenleri tırmanmaya cesaret ederseniz, tepede muhteşem manzarayı izleyebilirsiniz.
SANTA MARİA DELLA SCALA-ULUSAL ARKEOLOJİ MÜZESİ
Müzenin giriş ücreti tam bilet 9 Euro, indirimli bilet 7 Euro’dur.
Müze, şehrin merkezinde, katedralin karşısındadır. Duoma’nun önündeki tepenin tüm eğimini yukarıdan yamaçlara kadar kaplar ve arka cephesi, aşağıdaki vadiye bakar.
12’nci yüzyılın sonunda, katedralin önüne inşa edilen ve 15’nci yüzyılın ortalarında büyük bir bina kompleksine dönüşen yapı: bir Ortaçağ hastanesi olarak doğmuştur. Yapılış amacı: Roma yolunda hacılara yardım etmek için Via Francigena boyunca inşa edilen, dünyanın en eski hastanelerinden birisidir.
898 yılından 1990’lara kadar burada yoksullara, yetimlere ve hacılara tıbbi yardımlar yapıldı. Yerel bir efsaneye göre: hastane kompleksin kurulduğu arazi, bir kilise tarafından yönetilmektedir ve üzerinde bir kunduracı tarafından kurulmuştur. 15’nci yüzyılda Siena şehri yönetimi devir aldı.
Geçen yüzyılın sonlarında çağdaş şehrin sıhhi işlevleri ortadan kalktığından, bina yapılan restorasyon sonunda müze yapılmıştır. Daha sonra ünlü arkeolog Ranuccio Bianchi Bandinelli katkılarıyla düzenlenmiştir. 1990’larda ziyarete açılmıştır.
Sala dei Pellegrinaio’nun resim döngüsü: tıbbi bakım ve aynı zamanda yardım sağlamaktan sorumlu olan hastanenin yaşamını anlatmaktadır. Burada “gettateli” denen terk edilmiş çocuklar da yaşamıştır.
Bodrum kattaki odalar:
Bodrum katta: tüf içine kazılmış odalar ve tünellerden oluşan bir labirentte; Ulusal Arkeoloji Müzesi bulunmaktadır.
Girişte: Domenico Beccafumi’nin “Porta Andrea’daki Buluşma” adlı: 15’nci yüzyıl yapımı bir fresk vardır. Bir zamanlar hastalar için yatak bulunan ana koğuş odasının duvarlarında: hastanenin tarihini tasvir eden fresklerle kaplıdır.
Diğer odalarda da: Siyen sanatçılarının etkileyici bir koleksiyonu sergilenmektedir.
Santa Caterina della Notte’nin “Oratory” si vardır. Geleneğe göre, Aziz Catherine, hastalara yardım ettikten sonra sol duvardaki bir pencereden görünebilen bir yatakta dinlenmeye gitti.
Günümüz:
Evet: Ortaçağ kökenli eski bir hastane olan Santa Maria della Scala, günümüzde binanın tarihi, mimari, sanatsal ve işlevsel karmaşıklığı ve içerdiği eserlerle bağlantılı bir yapıdır. Kalıcı sergiler, sergiler ve konferanslara ev sahipliği yapmaktadır.
Fonte Gaia
Jacopo della Quercia tarafından, 1419 yılında tamamlanmıştır.
Campo’nun ortasında bulunan kaynak: Şehrin koruyucusu olan Madonna’nın kabartmalarıyla süslenmiş ve iyi erdemler tarafından kuşatılmıştır. Yapıda kullanılan zayıf malzeme ve meydanda yaşanan günlük yaşam, kaynağın maddi bozulmasına sebep olur. En büyük olaylardan biri ise, 1743 yılında Palio’nun ilerleyişini dahi iyi görmek için raunddaki iki heykelden birine (Rea Silvia) ya tırmanıp onu kıran bir kişi tarafından yaratılır.
1859 yılında Jacopo çeşmesinin heykeli: başka bir kopya ile değiştirilmiştir. Bu kopya: Sinealı Heykeltıraş Tito Sarrocchi tarafından daha dayanıklı malzeme olan Carrara mermerinden yapılmıştır.
Orijinal heykel ise, Santa Maria Della Scala müzesine taşınmıştır.
Hazine
Müzenin hazinesi: Konstantopolis (günümüzdeki ismiyle İstanbul şehrimiz) İmparatorluk şapelinden gelen: altın, gümüş ve değerli taşlardan yapılmış önemli kalıntılar gurubudur.
Bunlar: 1359 yılında Floransalı tüccar Pietro di Giunta Torrigiani tarafından İmparatorluk evinden satın alır ve mali olarak sıkıntıya düşünce, bu objeleri tekrar Santa Maria della Scala’ya satar.
Satış sözleşmesi, kutsal objelerin ticaretinin yasak olması nedeniyle, 1359 yılında bağış olarak düzenlendi.
Kutsal objelerde bulunan “Haç kısmı”: İmparatorun annesi Saint Helena tarafından yapılan muazzam keşif sonucu ele geçmiştir. Kemerin parçası: Saint Thomas tarafından toplanıp korunmuştur. Haçın kutsal çivisi: hem dini değeri ve hem de bütünlüğü açısından istisnai olarak İmparator Konstantin’e ait olan objeler içinde en öne çıkandır. Kalıntılar uzun süre hastane şapelinde saklanır. 25 Mart tarihinde ise, Hastane Bayramında özel bir pencereden halka teşhir edilir. Meydanda toplanan halkı kutsamak için kullanılır. Şehir içinde geçit töreniyle taşındılar.
Bu objelere, sonraki yüzyıllar boyunca başkaları da eklenmiştir. 1443 yılında hastane yöneticileri: kiliseye yaslanan yeni bir büyük oda yaratarak, kutsal emanetlerin farklı bir düzenlemesini sağladılar.
MUSEO DELL’ACQUA-SU MÜZESİ
Müze: mimar Roberto Santini, Goffredo Serrini, Calaudio Zagaglia tarafından tasarlandı ve mimar di Paco Lanciano tarafından inşa edildi. Müzede: şehre su getiren kaynaklar ve eserler sergileniyor.
Müze: 3 katlıdır. Bu katlardan ilk ikisinde: 18’nci yüzyıl ve üçüncü katta ise 19’ncu yüzyıl etkindir. Müze gezi güzergahı: multimedya yaklaşımıyla tasarlanmıştır. Ziyaretçiler: filmler, anlatılar ve nesneler aracılığıyla kaynakların hikayesine ulaşırlar.
Bottini:
Bottini şehrin tarihi kaynaklarını hala besleyen bir yeraltı su kemerleri sistemidir. Siena şehrinin Ortaçağ sokaklarında dolaşırken, sanat ve mimarinin harikalarını seyrederken, çoğu kişi altında 12’nci yüzyıldan beri şehrin evlerine akar suyu getiren 25 kilometrelik tüneller sisteminin farkına varmaz. Bu tünellere “Bottini” denir.
Siena şehri, engebeli konumu ve önemli suyollarının olmaması yüzünden, her medeniyet için öncelikle su temini için alternatif seçenekler yaratmak öne çıkmıştır. Bunların başında ise, ustaca bir kazma tünel sistemi gelir. Yaya olarak ve yürüme yolunun dibinde, küçük bir kanal olan gorello’da toplanan yağmur suyu, tarihi kaynaklara ulaşana kadar bu tünel sisteminde akar.
Bu tarihi su kemerleriyle ilgili ilk kayıtlar, 1226 yılından kalmadır ama net yapım tarihi belli değildir.
Antik suyolu, kollarıyla birlikte toplam 25 km uzunluktadır. 1918 yılında Siena şehrinde evlere su getiren yeni su kemeri inşa edilene kadar, yüzlerce yıl tek su kaynağı, Bottini ve ana dalları olmuştur.
Eğer Bottini’yi gezip görmek isterseniz, ilkbahar ve sonbaharda, Bottini’ye rehberli turlar düzenlenmektedir.
ORTO BOTANICO-BOTANİK BAHÇESİ
Via Pier Andrea Mattioli adresinde, yani şehrin merkezinde birçok bitkinin bulunduğu oldukça güzel bir doğal alandır.
Bahçenin kökeni: Santa Maria della Scala hastanesinin Orto dei Semplici’nin tıbbi özelliklere sahip bitkilerinin yetiştirilmesi için kullanıldığı 17’nci yüzyıl başlarına kadar uzanmaktadır. Bahçe: Biagio Bartalini tarafından 1784 yılında kurulmuştur. 1856 yılında ise günümüzdeki yerine taşınmıştır.
Girişi, Piazza Sant Agostino’nun yanındadır. 2.5 hektarlık bahçe, Siena şehrindeki Porta Tufi’nin yanındaki duvarların hemen içindeki küçük bir vadide bulunuyor. Bahçenin üç farklı bölümünde, çeşitli bitkiler sergileniyor.
İlk bölüm: tıbbi, aromatik ve yemeklik bazı bitki örnekleriyle doludur. Ayrıca Toskana bölgesinin yerel bitki çeşitleri de vardır.
İkinci bölüm: ayva, nar ve hünnap gibi yerel iklime dayanamayan daha egzotik ağaçlar ve çalılar ile su bitkilerini barındırır.
Üçüncü bölüm: meyve veren bitkilere ayrılmıştır. Ayrıca kaktüsler vardır.
PİNACOTECA NAZİONALE
1932 yılında açılan ve özellikle İtalyan sanatçıların geç Ortaçağ ve Rönesans resimlerini barındıran, ulusal bir müzedir. Galeri: 14 ve 15’nci yüzyıldan kalan en büyük Siena resim koleksiyonlarından birine sahiptir. Sanat kolleksiyonerlerinin bağışladığı uluslararası ressamların değerli resimleri sergileniyor.
Pinacoteca Nazionale Sanat Galerisine: iki saray yani Brigidi ve Buonsignori Sarayları ev sahipliği yapmaktadır.
Brigidi Sarayı:
Pannocchieschi ailesinin ikametgahı olarak hizmet veren 14’ncu yüzyıldan kalma bir yapıdır.
Buonsignori Sarayı:
Cephesi 19’ncu yüzyıla kadar uzanmasına rağmen, 15’nci yüzyıldan kalma bir yapıdır. Sanat koleksiyonu: 18’nci yüzyılda Abbott Giusseppe Cicacheri tarafından kuruldu ve bağışlar ve satın almalarla genişletildi. İtalyan Hükümeti müzeyi, 1930 yılında devir aldı. 1977 yılından itibaren müze uluslararası sanatçıların eserlerini sergiledi.
Pinacoteca Nazionale’nin 2’nci katında, 14 ve 15’nci yüzyıllardan kalma altın zemin üzerine, değerli bir Siena resim koleksiyonu vardır. Galeride eserler; kronolojik sırayla belgelenir ve sergilenir. Galeride yer alan tanınmış Siyen sanatçıları: Sodoma, Lorenzetti kardeşler ve Simone Martini’dir.
1’nci Katta:
15’nci yüzyıldan itibaren Siena sanatçılarının eserleri vardır. 1977 yılında eklenen Spannocchi Koleksiyonunda Kuzeyli ve Flaman ustaların eserleri bulunmaktadır.
Zemin kat:
Karikatürlere, eskizlere ve heykel sergilerine adanmıştır.
MUSEO DİOCESANO D’ARTE SACRA
Müze, tarihi San Francesco Kilisesi içindedir. Oratorio di San Bernardino’dadır.
Siena şehrinin zengin tarihi ve dini gelenekleri bu müzede sergileniyor. Müzedeki sergiler arasında dini sanat eserleri bulunuyor.
Oratorio: Saint Bernardino’nun halka Hıristiyanlığı vaaz ettiği yere 1400’lerde inşa edildi. 20’nci yüzyılın sonunda restore edilerek müzeye dönüştürüldü. Müze: 2 katlı oratoryonun birkaç odasını kapsıyor ve Siena ve diğer tanınmış İtalyan sanatçıların freskleri ve diğer resimlerine sahiptir.
Ayrıca: İtalya Hükümeti tarafından önemli antika olarak ilan edilen birçok eserde müzede bulunmaktadır. Sergilenen önemli eserler arasında: Mark di Monaventura, Tomme Luca, Ambrogio Lorenzetti ve Andrea Vanni gibi sanatçıların, 14’ncü yüzyıl eserleri bulunmaktadır.
Ayrıca: Domenico Beccafumi’nun “Bakirenin hayatını tasvir eden döngü freski”, Sodoma’nın ve tanınmış Sienalı ressam Pietro Lorenzetti’nin “Madonna del Latte” nin bazı muhteşem freskleri vardır.
İtalya Floransa şehri tanıtımı ve gezi planı hakkındaki yazım için.
İtalya Pisa şehri tanıtımı ve gezi planı hakkındaki yazım için.