Yunanistan’ın Megara kentinden yola çıkanların amacı; yeni bir koloni kurmaktır. Kralları ise; Kral Byzas. Ancak; bunların geleneklerine göre; yeni bir kent kurmadan önce, Delphi şehrindeki kahinlerin görüşü alınmaktadır. Bunlar da, yola çıkmadan önce kahine danışırlar. Kahin; ” körlerin ülkesinin karşısına ” yerleşmelerini söyler. Kral Byzas ve adamları; buraya geldiklerinde, daha önce yine Megara’lılar tarafından kurulan Khalkedon (Kadıköy) kentini bulurlar.
Hemen karşısında olan ve her bakımdan daha uygun konumdaki Sarayburnu’na yerleşmeyip de buraya yani Kadıköy’e yerleşenlerin; olsa olsa kör olmaları gerektiğini düşünürler. Kral Byzas; aradıkları yeri bulduklarını düşünür. Karşı sahilde; eğimli bir araziye, Marmara’ya, Boğaza ve Haliç’e hakim konumdaki Sarayburnu’na yeni kenti kurar. Adını ise, kendi adından hareketle “Byzantion” koyar.
Bir başka efsane ise şöyle anlatılır. Bosphorus (Boğaz) adını, Tanrılar Tanrısı Zeus’un çapkınlığından ve karısı Hera’nın kıskançlığına kurban olan, güzel İo’nun hikayesinden alır.
İstanbul Kuruluş Efsanesi;
Zeus; Argos kralının kızı İo’ya aşık olur. Ancak, karısı Hera’dan çekinmektedir. İo ile birlikte olduktan sonra, onu, beyaz bir ineğe çevirerek karısı Hera’nın hışmından korumak ister. Hera ise olanları bilmektedir. Önce; ineğin başına, 100 gözlü bir bekçi diker. İo, bu engeli Zeus ve Hermes vasıtasıyla atlatır. Hera, bu sefer ineğin başına bir at sineği musallat eder. Zavallı İo; bu at sineğinden kurtulmak için, bütün antik dünyayı gezer durur.
Bu arada; İstanbul Boğazından geçer ve burası İnek/Öküz geçidi (Bosphorus) adını alır. Ancak; Hera, hamile olan İo’ya acır ve at sineğini ensesinden alır. İo; Asya yakasındaki sahilde bir kız çocuğu dünyaya getirir. Adını; Keroessa koyar. Bu kızın; daha sonra, deniz tanrısı Poseidon’dan “Byzas” adında bir oğlu olur. Byzas’da doğduğu yere, bu kenti yani İstanbul’u kurar.
Bunları niye anlattım? Sonuçta; İstanbul yurdumuzun en büyük kentlerinden biri. Tarihi süreç içinde, çok önemli rol oynamış bir kent. Her ne kadar efsane desek de; buranın kuruluşu mutlaka, bu iki anlatılan efsane ile bağdaştırılmaktadır. Özellikle; yabancılar ve ülkemizdeki bazı uzantıları; bu güzel şehrimizde, boğaza hala Bosphorus demekte, İstanbul’a ise hala Byzantion, Kostantinapolis gibi, antik çağa ait değimleri kullanmaktadırlar. Sebep? Bilinçli mi kullanılıyor? Bilmiyorum, bu deyimlerin temelinde Helen daha doğrusu yunan etkileri görülmekte. Ama aradan asırlar geçmiş, hala o binlerce yıl öncesi isimleri kullanmak niye?