İsrail Kudüs Tarih

İsrail Kudüs Tarih

 

Şehir, tarihi süreç içinde, 2 kez yok edildi ve 23 kez ise işgal edildi.
Şehirdeki ilk yerleşimcilerin: MÖ.4000 yılında burada bulundukları tahmin edilmektedir. Şehrin ismi ilk kez: Mısır-El Arma bölgesinde bulunan bir çivi yazılı “Akatca” tablette görülmektedir.

İbraniler döneminde, şehrin ismi “Jebus” olarak kullanılmıştır. Şehir, çöl kıyısında, bir pınarla sulanan ve doğal yapısı nedeniyle savunmaya çok elverişlidir. İlk kez: kral Davut tarafından, MÖ.1000 yılında, bölge ele geçirilince, burada “Yebusiler” yaşamaktadırlar.

Ancak: şehir, kral Davut tarafından bölgede yaşayan 12 İsrail kabilesi için başkent olarak seçilmiştir. MÖ.970-930 yılları arasındaki dönemde ise, Davut’un oğlu kral Süleyman, şehirde hakimiyet kurar.

MÖ.960 yılında, şehirde, ilk tapınak ( günümüzde “Büyük Tapınak” olarak bilinen) kurulur. Ölümünün ardından ise: İsrail ve Yahuda, ayrı krallıklara dönüşür ve Yahuda krallığının başkenti “Kudüs” olur.

MÖ.720-700 yılları arasındaki dönemde: bölgenin kuzeyinde, Asurlular büyük bir güç haline gelirler ve bu bölgede bulunan İsrail kabilelerinin büyük bölümü, Yahuda krallığının içlerine doğru göçerler ve başkent Kudüs’ün nüfusu hızla artar.

Ancak yine aynı dönende, İsrail’in “On kabile” si kaybolur ve tarih sahnesinden silinir. Günümüzde, “DNA” testleriyle, bu kayıt 10 Yahudi kabilesi üyeleri aranmaktadır.

MÖ.586 yılına gelindiğinde, Babil kralı Nebukadnezar: Kudüs şehrindeki: kutsal Ahit sandığının içinde bulunduğu Süleyman Tapınağını yıkar, hazineleri yağmalar ve bölgedeki Yahudileri “Babil” şehrine sürgüne gönderir. Bu sürgün olayı: Yahudilerin ulusal kimlik kazanmasındaki ilk adım olarak önem kazanır.

MÖ.538 yılında ise, Babil topraklarını ele geçiren, Pers imparatoru Büyük Kiros; bölgedeki Yahudileri serbest bırakır ve Kudüs şehrinde, ikinci bir tapınak inşa etmelerine izin verir. Tapınak, MÖ.516 yılında tamamlanır.

MÖ.332 yılında: Büyük İskender, birçok yeri olduğu gibi, Kudüs şehrini de hakimiyeti altına alır. MÖ.332 yılında ölümünün ardından ise, General Ptolemaios, şehri, kendi Mısır krallığı topraklarına katar. MÖ.198-165 yılları arasında ise, Suriyeli Selevkoslar: şehri ele geçirirler.

MÖ.167-140 yılları arasında: Yahudiler, bölgeyi işgal eden Selevkoslara karşı isyan ederler ve MÖ.164 yılında, şehirdeki tapınak yeniden kutsanır. MÖ.140-62 yılları arasında ise: şehirde, Hasmoniler olarak isimlendirilen kral ve rahiplerin hüküm sürdüğü görülür.

Ancak: bunlar, kendi aralarındaki bir anlaşmazlığı çözmek için, MÖ.62 yılında, Romalı Pompeius’u şehre davet ederler, Pompeius bu fırsatı kaçırmaz ve şehri işgal eder.

MÖ.40-3 yılları arasında: şehirde, Roma yönetimi tarafından atanan Kral Herod’un hakimiyeti görülür. Kral: MÖ.10 yılında, büyük tapınağı restore ettirir ve genişlettirir.

MÖ.3 ve MS.30 yılları arasında ise, şehir tarihinde yine önemli bir olay: Nasıralı İsa’nın yaşamı gündeme gelir.

MS.70 yılında: bir Yahudi ayaklanmasını bastıran Roma askeri güçleri, şehri ve büyük tapınağı yıkarlar. Bölgede yaşayan Yahudilerden sağ kalanların büyük kısmı, sürgün edilir.

MS.135 yılında ise, çevrede bulunan Yahudiler, ikinci kez ayaklanır, ayaklanma Romalılar tarafından bastırılır ve daha sonra Yahudilerin Kudüs şehrine girişi yasaklanır. Yine bu dönemde, şehir yeniden inşa edilir “aelia capitolina” ismi verilir ve bir Roma vilayeti olur.

MS.313 yılına gelindiğinde: Roma imparatoru Konstantinus, Hıristiyanlığı kabul edince, şehir, takip eden 300 yıllık süreçte, Bizans’ın bir parçası olarak; Hıristiyanlar tarafından bir haç yeri olarak ziyaret edilir.

Çünkü: yine bu dönemin başında, Aziz Helena: Kudüs şehrine gider ve Hz. İsa’nın gerildiği çarmıhın parçalarını bulur. MS.335 yılında: İsa’nın çarmıha gerilişi, defni ve dirilişini simgeleyen “Kutsal Kabir Kilisesi” açılır.

MS.638 yılında: şehir Müslümanlar tarafından ele geçirilir. Halife Ömer: fazla bir direnişle karşılaşmadan, Bizanslılardan şehri teslim alır.

Ancak, Yahudi ve Hıristiyanların, şehirde yaşamalarına izin verir. MS.691 yılında “Kubbet-ül Sahra” ve MS.715 yılında “Mescid-i Aksa” açılır.

15 Temmuz 1099 tarihinde, şehir, haçlıların eline geçer. Bu dönemde şehirdeki Müslüman ve Yahudi nüfusu tamamen olmasa da büyük ölçüde yok edilir. “Kubbet-ül Sahra”; kiliseye dönüştürülür. “Mescid-i Aksa” ise haçlı şövalyelerin karargahı haline gelir.

“Davud” kulesinde savunma yapan, şehirdeki son Müslümanlardan vali İftiharüddevle ve adamları: canlı kalmaları şartı ile burayı haçlılara teslim ederler, bunun dışında, şehirde hiç Müslüman kalmamıştır ve hepsi haçlılar tarafından öldürülmüştür.

Hatta: şehirde yaşayan Yahudilerden, Sinegog’a sığınanlar, yine haçlılar tarafından canlı canlı yakılarak yok edilmişlerdir.

1187 yılında, şehir “Selahattin Eyyübi” tarafından, haçlılardan teslim alınır. Şehirde, Hıristiyanların ve Yahudilerin yaşamasına da izin verilir.

1260 yılında: Mısırlı Müslüman hanedanı Memlüklüler: şehri, yeni binalarla yeniden inşa ederler.

1516 yılında: Filistin ve Kudüs şehri yöresi: 400 yıl sürecek Osmanlı hakimiyeti altına girer. Yavuz Sultan Selim, şehri ve bölgeyi ele geçirir.

1538 yılında: Kanuni Sultan Süleyman tarafından, şehri çevreleyen surlar ve kapılar yaptırılmıştır.

Günümüzde, bu surlar: Eski Şehri: dört parçaya bölmekte ve bu parçalarda: Ermeniler, Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanlar, ayrı ayrı bölgelerde yaşamaktadırlar. Ayrıca: yine Kanuni tarafından “Kubbet-ül Sahra” ve “Harem-i Şerif” yenilenir.

1885 yılında: Yahudi düşmanlığının sonunun gelmeyeceğini düşünen “Theodore Herzl”: Yahudi devleti kurmak amacıyla, Siyonizmi, dinden, siyasi boyuta taşımıştır.

1897 yılında, ilk Siyonist kongre: İsviçre-Basel şehrinde toplanır ve Filistin bölgesinde toprak satın almak üzere, bir BANKA kurulur.

Hatta: Herzl: Osmanlı Sultanı II. Abdülhamit’ten: Filistin bölgesinde toprak istemiş, karşılığında ise Osmanlının borçlarını ödemeyi teklif etmiştir.

Ama: Sultan II Abdülhamit: “Kanla alınan topraklar, ancak kanla verilir” diyerek, tarihe muhteşem bir not düşmüştür.

1917 yılına gelindiğinde: I. Dünya savaşı sırasında, İngiliz birlikleri, Kudüs şehrini Osmanlılardan alırlar. 1922 yılında, Milletler Cemiyeti, Filistin bölgesinin yönetimini, bölgedeki İngiliz idaresine bırakır.

Ama, İngilizler, savaş öncesinde, Kudüs şehri ve bölgedeki kutsal toprakları, Yahudilere verme sözü vermiştir.

Yahudiler ise, buna karşılık, görevlerini yerine getirirler ve hatta Çanakkale savaşlarına, 800 kişilik bir Yahudi ulaştırma askeri gücü gönderirler. Ayrıca, yine Yahudi ajanlar, Ortadoğu bölgesinde ajanlık faaliyetleri sürdürmüşlerdir.

Tüm bu hareketlenmeler: 1917 yılında imzalanan “Balfour” deklerasyonu ile imza altına alınmıştır. Ancak: takip eden süreçte, özellikle Kudüs şehrinde, Yahudi “Haganah” gibi örgütler, gerek Araplara ve gerekse İngilizlere karşı direniş gösterirler.

Hatta: yine aynı yıl, Kudüs şehrinde, İngilizler tarafından karargah olarak kullanılan King David Otelinin dinamitlenmesi eyleminin: tarihte ilk modern terör eylemi olduğuna inanılmaktadır.

1947 yılında: Birleşmiş Milletler Cemiyeti: Filistin bölgesinde, ayrı ayrı Yahudi ve Arap devletleri kurulmasına karar verir. Kudüs şehrini ise, Birleşmiş Milletler gözetiminde, tarafsız bir bölge olarak kabul eder.

1948 yılında, İsrail, bağımsızlığını ilan eder. Bunun üzerine, bölgedeki Arap güçleri, saldırıya geçerler ve savaş, 1949 yılında yapılan ateşkes ile biter ve Batı Kudüs İsrail’e, eski şehir ise Ürdün’e verilir.

Bu savaş sırasında, Filistin’deki “Der Yasin” köyünde, büyük bir katliam yaşanır ve 90 kadar Arap, İsrail güçleri tarafından öldürülür ve köy, haritadan silinir.

1967 yılına gelindiğinde, İsrail “6 gün savaşları” sonunda, Kudüs şehrindeki, eski şehir bölümünü de ele geçirir. İsrail toprakları, bölgede iki katına çıkmıştır. Ağlama duvarının kontrolü, İsrail’e geçmiştir.

Takip eden süreçte, yine bölgede ilginç gelişmeler yaşanır. Bir çok Yahudi organizasyonu: Kudüs şehri ve çevresindeki Müslümanların evlerini ve arazilerini, çok büyük paralar ödeyerek satın almaya çalışırlar ve Kudüs şehrinin tamamen Yahudi toprağı olması amaçlanır.

Buna karşılık, bazı Filistin güçleri de anti propaganda yapmalarına rağmen, tam olarak başarılı olamamışlar ve Kudüs şehrindeki birçok Müslüman Arap arazi ve evleri, Yahudiler tarafından büyük paralar ödeyerek satın alınmıştır.

Hatta: bu satın alınan yerler arasında, Yunan Ortodoks kilisesine ait İmperial Otel’de bulunmaktadır.

1981 yılına gelindiğinde ise, eski Kudüs şehri: 1981 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Şehrin modern yani yeni bölgesi ise: eski şehir sınırlarını aşarak büyümüştür.