Antakya Dörtyol

Antakya Dörtyol Genel

İskenderun ve Hatay yöresine giderken, hemen Dörtyol’un yanından geçiliyor. Dörtyol ilçesinin en önemli özelliği, Kurtuluş Mücadelesinde işgalci düşmana karşı ilk kurşun’un burada atılması ve ilk direniş örgütünün yine burada kurulmuş olmasıdır.

Antakya Dörtyol Ulaşım

ULAŞIM:

İlçe merkezi, E-91 karayoluna, 3 km. uzaklıktadır. Karayoluna paralel olarak demiryolu da geçmektedir. Antakya il merkezine 25 km ve İskenderun’a 30 km uzaklıktadır.

TARİHİ:

Yörenin tarihi incelenirken en büyük etken, MÖ 5 binli yıllardan MS 50’li yıllara kadar üzerinde yerleşim bulunan Kinet höyüktür. MÖ 333 yılında, Büyük İskender, Pers kralı Darius’u İsos savaşında İsos ovasında yenmiştir.

1338 yılında Memlükler, Çukurova’yı fetih ettikten sonra Türkmen boyları, Özerli ve Ocaklı mahallelerine yerleşmiştir. 1909 yılında, Dörtyol, Cebel-i Bereket Sancağına bağlı bir kaza merkezi olur.

Dörtyol adına ilk kez, 1870 yılındaki tapu kayıtlarında, Payas kazasının bir mevkii olarak rastlanılmaktadır. 1910 yılından itibaren, Dörtyol kazasının ismi “Ümraniye” olarak değiştirilir. 1912 yılında ise, buraya yine “Dörtyol” ismi verilir.

11 Eylül 1918 tarihinde, Dörtyol işgal edilir. Ancak Milli Mücadelede, ilk kurşun burada 19 Aralık 1918 tarihinde Karakese köyünde Özerlili Hoca Ömer oğlu Mehmet Çavuş tarafından atılır.

Bu olaydan birkaç gün sonra, Kara Hasan Paşa tarafından Milli Mücadelenin ilk Kuvay-i Milliye örgütü, burada kurulmuştur. 9 Ocak 1922 tarihinde işgal biter. 7 Temmuz 1939 tarihinde, Seyhan’a bağlı olan Dörtyol, Hatay’ın Anavatan’a katılmasıyla Hatay’a bağlanmıştır.

Antakya Dörtyol Genel

GENEL:

Bölgenin iklimi: yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Yani, tipik Akdeniz iklimi hüküm sürüyor. Bu yöre: yurdumuzda, Rize’den sonra, en fazla yağış alan merkezlerdendir. İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 70 metredir.

İlçe sınırları içinde: petrol boru hattı ve gaz dolum tesisleri bulunuyor. Yörede: yoğun olarak tarım yapıldığından, ilçe dışından yoğun şekilde, mevsimlik işçi gelmektedir. Tarıma elverişli arazilerde: hububat, narenciye, sebze ve endüstriyel bitkiler yetiştirilmektedir.

İlçede yaşayanların ekonomik düzeylerinin temelinde: narenciye üretimi, özellikle mandalina ve portakal gelmektedir. Sebze ve meyve çiftçiliğide yapılmaktadır. Payas çevresindeki fabrikalar ve işletmeler, halkın geçim kaynaklarıdır.

Antakya Dörtyol Ne yenir Ne içilir

NE YENİR-NE İÇİLİR:

Dörtyol’un yöresel yemekleri: içli köfte, mantı, zeytinyağlı sarma, muhacir ekmeği ve sıkma.

ATATÜRK VE DÖRTYOL:

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, 14 Ocak 1925, 16 Mayıs 1926 ve 15 Şubat 1931 tarihlerinde olmak üzere, Dörtyol ilçesine 3 kere gelmiştir.

Antakya Dörtyol İlk Kurşun Kültür Sanat ve Turunçgil Festivali

İLK KURŞUN KÜLTÜR SANAT VE TURUNÇGİL FESTİVALİ:

Her yıl kış yaklaşırken 19-22 Aralık (çünkü ilk kurşun 19 Aralık tarihinde atılmıştır.) tarihlerinde ilçede festival düzenlenmektedir. 3-4 gün süren bu festivalde: hem turunçgil ürünlerinin tanıtımı, hem de kültür sanat alanındaki faaliyetleri halkla paylaşılmaktadır. Festival, Çaylı caddesi Atatürk Parkı önünden kortej yürüyüşü ile başlar.

Antakya Dörtyol Deniz

DENİZ:

İlçe deniz turizmi açısından, bölgenin en önemli merkezlerinden birisidir. Burada denize girilecek yerler: Metalurji limanı kuzeyi boyunca dizilidir. Öğme İş Yazlık Sitesi önü, Dörttaş sitesi, Dörtyol Yeşilköy izcilik kampı, Yeniyurt Halk Plajı ve Seçil tatil sitesi önünde denize girilmektedir. Ayrıca, biraz daha kuzeyde Sarı Su mevkii ve Erzin Burnaz Plajı bölgesi de yüzmek için uygundur.

Antakya Dörtyol Gezilecek Yerler

GEZİLECEK YERLER:

Antakya Dörtyol İlk Kurşun Anıtı

İLK KURŞUN ANITI:

11 Aralık 1918 tarihinde Dörtyol’u işgal eden Fransızlar, bu işgalde 400 Ermeni’den oluşan bir Fransız Taburunu kullanmışlardır. Fransızlar, Ermenilere Fransız askeri üniforması giydirirler. Bunlar, işgalin hemen ardından, bölgede terör estirmeye başlarlar.

Kısa zamanda, Dörtyol ve çevresine 12 bin Ermeni yerleştirilir. Bunlar Dörtyol çevresindeki köylere baskın düzenlerler. Bunlar olurken, Dörtyol’a bağlı Özerli köyünden Hacı Hüseyin Oğullarından, Emin Hoca ve üç kişilik heyet bölgenin İngiliz Komutanlığına müracaat ederler.

Ancak bir süre sonra Fransızlar ve Ermeniler Özerli köyüne saldırırlar ve Muhtar ile birlikte ihtiyar heyetinde olanları öldürürler. Bunun üzerine bu yapılanlara katlanamayan Ömer Hoca Oğlu Mehmet Çavuş (Mehmet Kara) Karakese köyüne geçerler.

Bunun üzerine, Ermeniler ve Fransızlar Karakese köyüne taarruza geçerler, Fransız ve Ermenilere karşı köylüler taştan barikat kurarak yolu kapatırlar ve silahla ateş açarak karşı koyarlar.

İlk kurşunu sıkan ve ateş emrini veren, Ömer Hocaoğlu Mehmet Çavuş’tur. Bu karşılık üzerine Fransızlar geri çekilirler. (19 Aralık 1918) Evet, ülkenin işgali sırasında, düşmana ilk kurşun burada atılmıştır.

Takip eden süreçte, Kara Hasan, Fransızlardan kardeşinin intikamını almak için Kuzuculu köyünde bir teşkilat kurarak direnişe geçer. Mal ve hayvanlarını satarak silah satın alan yöre halkı da Kara Hasan’a katılır.

Böylece, zamanla sayısı 300-400 kişiye varan bir milli teşkilat ortaya çıkar. Kara Hasan Paşa ve çetesi, Türkiye’de işgal güçlerine karşı milli direnişi ilk başlatan teşkilat olarak bilinir.

Tüm bunlar için, yani düşmana atılan ilk kurşun ve düşman işgaline karşı kurulan en büyük Kuvay-i Milliye Teşkilatı için, Dörtyol yöresinde, 9 Ocak 1994 tarihinde bu anıt açılmıştır.

Antakya Dörtyol İlk Kurşun Müzesi ve Atatürk Evi

İLK KURŞUN MÜZESİ VE ATATÜRK EVİ:

İlçe merkezinde Özerli Mahallesinde, Kurtuluş savaşının anısını yaşatmak üzere, 9 Ocak 2014 tarihinde açılmıştır. Müze 3 kattır.

Müzede balmumu materyaller kullanılarak hazırlanmış heykeller (Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Selim Çavuş, Hacı Emin Hoca, Mustafa Deliağa, Çifte tabancalı Müftü, Mehmet Kara, Karahasan Paşa), tarihi resim ve tablolar, istiklal madalyaları, resmi belgeler, Milli Mücadelede Türk kadınının resimleri, Kamalar, tarihi kılıçlar, hançerler, süngüler, silahlar sergileniyor.

Antakya Dörtyol Kırık Köprü

KIRIK KÖPRÜ:

Deliçay (Pinaros) çayı üzerindedir. Yeşilköy mevkiinde, deniz kenarında, gaz dolum tesislerinin yanındadır. Deliçay, Amanos dağlarından doğar ve Dörtyol istasyonunun 2 km kuzeyinden denize dökülür.

Köprü üzerinde herhangi bir kitabe bulunmamaktadır. Köprü muhtemelen Roma döneminden kalma, 6-8’nci yüzyılda yapılmıştır. Köprünün ismi “Roma köprüsü” dür ancak köprünün birçok yeri sökülüp yok olduğu ve koptuğu için halk arasında “Kırık köprü” olarak isimlendirilir.

Köprünün uzunluğu 64 metre, yüksekliği 2.70 metre ve genişliği 2.25 metredir. Köprünün yapıldığında beş kemerli olduğu ancak bir kemerinin yıkıldığı anlaşılmıştır.

1993 yılında, Nehir yatağının yükselmesi nedeniyle, köprünün kuzeybatı ucundan, orta kısmına doğru kazı gerçekleştirilmiştir.

Yapılan kazıdan anlaşıldığına göre: köprü ayakları, kesilmiş düzgün dikdörtgen taşlardan yapılmıştır.

Kemer kısımları çevrede bulunan sivri ve yamuk taşlardan yapılmıştır. Kemer kısımlarında tahripler oluşmuştur.

Antakya Dörtyol Mancınık Kalesi
Antakya Dörtyol Mancınık Kalesi
Antakya Dörtyol Mancınık Kalesi

MANCINIK KALESİ:

İlçe merkezine bağlı, Konaklı (Rabat) köyünden yaklaşık 6 km uzaklıkta Amanos dağları üzerindedir. Eski Roma yolu üstündedir. Kaleye, ana yoldan ayrılan bir patika ile ulaşılır. Yani, buraya sadece yürüyerek gitmek mümkündür.

Kalenin kitabesinde “Bu kale 1290 yılında Ermeni kralı Hethum tarafından tamamlanmıştır” yazılıdır. Kale, Amanos dağları üstünde 700 metre yükseklikte, hakim bir tepede kayalıklar üzerindedir. Bu yüzden, kaleden Akdeniz ve Dörtyol ovaları görülebilmektedir.

Zaten yapılış amacı: Dörtyol limanı gözetlemektir. Kale, 1290 yılında, Dörtyol-Payas arasında büyük bir manastır olarak da kullanılmıştır.

Çevresi uçurumlarla ve sarp kayalıklarla kaplıdır. Ancak kale günümüzde tamamen sahipsiz bırakılmış, çevresi makilerle kaplıdır. Kalenin girişi kuzeydendir.

Giriş kısmında bulunan ve dönemin önemli bilgilerini içinde barındıran yazıtların bulunduğu taşlara da define avcıları tarafından zarar verilmiştir. Burada define avcıları yöreyi aşırı şekilde tahrip etmişlerdir.

Çünkü, burası daha önce Ermenilerin yaşadığı bir yer olarak biliniyor. Define avcıları o kadar ileri gitmişler ki, kalede dinamit patlatıyorlarmış, elbette kale büyük hasar görüyor.

Günümüzde kalenin içinde: kale odaları, merdivenler, sarnıçlar, kale burçları ve ok atmaya yarayan mazgal pencereleri, mahkum odaları ve tuvaletler bulunmaktadır.

Antakya Dörtyol Kinet Höyük

KİNET HÖYÜK (BİR KUZEYDOĞU AKDENİZ LİMANI):

İlçe merkezine bağlı Yeşilköy mahallesinde, denize 500 metre mesafededir.

Burası: antik dönemde, doğu Kilikya (Kizzuwatna-Çukurova’nın antik dönemdeki ismidir) bölgesindeki en büyük yerleşimdir. Bu bölgede bulunan İsos (Hititçe İzziya) ovasında, MÖ 333 yılında, Büyük İskender, Pers kralı Darius’u yenmiştir.

Kinet höyükte 5000 yıldır yerleşim olduğu düşünülmektedir. Çünkü 26 metre yükseklikteki höyükte, 20 yerleşme katı bulunmuştur. Bu yerleşmeler: Erken Tunç Çağı’ndan Demir Çağı’na kadar uzanır. Höyüğün kuzeyinde alçak arazide bir antik kent kalıntıları bulunmaktadır.

Antik dönemde, Kinet yerleşimi, geçimini sahip olduğu iki limandan sağlamaktaydı. Kuzeyinde doğal bir koy vardı. Güneyinde ise, bugün 2.5 km öteye kaymış olan Deliçay ırmağının ağzı bulunuyordu.

Böylece, bir nehrin halicinin kuzey kıyısında, korunaklı bir liman olarak önemini uzun yıllar sürdürmüştür.

Antakya Dörtyol Çökek Yaylası

ÇÖKEK YAYLASI:

İlçe merkezine 8 km uzaklıktadır. Yol stabilizedir.

Yaylada ahşap yayla mimarisine ve yer yer betonarme evlere rastlanır. Dörtyol halkı, buraya yaz aylarında ilgi gösterir. Temiz havası, bol suları bulunan bu yaylada, kamp kurmak, piknik yapmak ve orman içinde treckging yürüyüşleri yapmak mümkündür.

Ancak kamp yapmak isteyenlerin bütün ihtiyaçlarını yanlarında götürmeleri gerekir.

Antakya Dörtyol Topaktaş Yaylası

TOPAKTAŞ YAYLASI:

İlçe merkezine 18 km uzaklıktadır. Bu yolun 14 km orman alanı ve 8 km tırmanma şeklindedir. Yaylada rakım 1180 ile 1360 metre arasındadır. Yayla yaz döneminde oldukça kalabalık, ormanlık alan içerisinde bir yerleşim yeri, çok katlı binalar yapılmış.

Manzara oldukça güzel. Ağaçlarla evler birbirine karışmış durumdadır. Orman ile iç içe olan yaylada kamp kurmak, piknik yapmak ve yürüyüş yapmak mümkündür.

Hatay şehir merkezi gezi ve tanıtım yazısı için.

İskenderun gezi ve tanıtım yazısı için.

Hassa gezi ve tanıtım yazısı için.

 

 

Antakya Erzin

Antakya Erzin

Hatay ilinin, en kuzeydeki ilçesidir. Osmaniye-Toprakkale’ye yakın, buraya giderken, Hitit uygarlığına ait tarihi eserlerin, bölgede bulunabileceğini düşünerek gittim.

Antakya Erzin

ULAŞIM:

Erzin-Adana arası uzaklık: 85 km. Erzin-Osmaniye arası uzaklık: 23 km. Erzin-Dörtyol arası uzaklık: 15 km. Erzin-İskenderun arası uzaklık: 45 km. Erzin-Antakya arası uzaklık; 110 km.dir.

Antakya Erzin

TARİHİ:

İlçenin bulunduğu yerdeki ilk yerleşim: Fatih Sultan Mehmet ile Uzun Hasan arasında, 1473 yılında yapılan Otlukbeli Savaşından sonra, doğudan gelen Türk boyları tarafından yapılmıştır. Bunların: Orta Asya’da, Tannu dağları civarında bulunan Erzin şehrinin isminden geldiği sanılmaktadır.

1903 yılında: Mutasarrufluk olan Erzin, 1906 yılında, Bucak haline dönüşür. 1939 yılında ise, Adana’dan ayrılarak, Hatay iline bağlanır.

I. Dünya Savaşından sonra, Erzin, Fransızlar ve Ermenilerin işgaline uğrar. Ancak, 1922 yılında, yani işgalden 4 yıl sonra, özgürlüğüne kavuşur.

1987 yılında, Erzin, İlçe statüsüne kavuşur. Hızla büyür ve gelişir.

Antakya Erzin Genel

GENEL:

İlçe: Amanos dağlarının batı eteklerindeki düzlüğe kurulmuştur.

İlçe merkezi, denizden 14 km. içeridedir. Rakımı ise: 165 metredir.

İklim: kışın ılık ve yağışlı, yazın ise, nem oranının artmasıyla aşırı sıcaktır. Bu dönemde, ilçe halkı deniz ve yayla bölgelerine gider.

Deniz: güzel bir kumsal var.

İlçe ekonomisinin temeli: ziraattır. Narenciye üretimi ileri düzeydedir. Özellikle: Washington portakal, greyfurt, mandalina, limon üretimi yaygındır. Burada üretilen satsuma mandalina: Rusya ve Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilmektedir.

Antakya Erzin Portakalı

NE YENİR-NE İÇİLİR:

Erzin yöresinin en büyük yöresel lezzeti: ekşili çorbadır. Ayrıca: “Tav” adı verilen bir yemek meşhur. Bu yemek: kuşbaşı doğranmış etlere, halka halka soğan  doğranıp, domates, bol baharat, biber salçası eklenerek yapılıyor.

Bu yemeğin yanında: özel pide ekmek olması gerek. Ayrıca: bu güzel yemeği yerken, çatal-bıçak kullanmak ta yasak. Malzemeleri alıp, fırıncılara verdiğinizde, yemek onlar tarafından da hazırlanabiliyor.

NE SATIN ALINIR:

Burada: nar ekşisi çok bol olarak kullanılıyor. Bu yöreden geçerken, siz de nar ekşisi satın alabilirsiniz.

Antakya Erzin Gezilecek Yerler

GEZİLECEK YERLER:

Antakya Erzin İsos Harabeleri

İSOS HARABELERİ:

İlçe merkezine 7 km uzaklıkta, İstasyon Mevkiinde, Erzin-Dörtyol karayolundadır.

Arapça kaynaklarda, şehir, genellikle siyah taş yani bazalttan yapılan binalarıyla ünlüdür ve ismi “Kanisat as-sauda” olarak geçer.

Şehir: Geç Hitit, Seleukos, Pers, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde yerleşim görmüştür. Çünkü: Mezopotamya’yı Yunan kültürüne, Anadolu’yu İslam ülkelerine bağlayan bir merkez konumundadır.

Hierokles’e göre: İsos şehri, MÖ 5 ve 6’ncı yüzyıllarda kurulmuş, Kilikya şehridir.

MÖ 540 yılında bölge Pers hakimiyetine girer.

Antakya Erzin İsos Savaşları

İsos Savaşı:

MÖ 333 yılında, Pers kralı III Darius ile, Büyük İskender arasında bu bölgede yapılan İsos savaşlarını Büyük İskender kazanmış ve bölgede Helenistik dönem başlamıştır. Tabii konunun öncesi var, yani burada oldukça büyük bir savaş yaşanmış, ancak bu savaşın öncesi de var.

Efsaneye göre: “Bölgenin acımasız olarak bilinen kralı, kentin susuzluk sorununun çözümü için bir ferman çıkarır. Buna göre, her kim kente içme suyu getirirse, güzeller güzeli kızını onunla evlendirecektir.

Fakir bir çoban, prensesle evlenmek fikrinin yarattığı hevesle, toprak künklerle, Amanos dağlarından İsos şehrine su getirir. Ama zalim kral sözünü tutmaz. Kızını vermediği gibi, çobanı da öldürtür. Kralın zalimliğinden bıkan halk onu İskender’e şikayet eder.

Genç İskender, (henüz 23 yaşındadır), o sırada Çukurova’yı fetih etmek üzere, Tarsus’ta konuşlanmıştır. Halkın, İskender’e haber gönderdiğini duyan kral ise, onun amansız düşmanı Pers Kralı Dara’dan yardım ister. Pers kralı Dara, Çukurova’yı Makedonyalı İskender’e bırakmamak için bölgeye, İssos şehri önlerine gelmiştir.

İskender, Dara’yı yenmeden dünya hükümdarı olamayacağını bildiğinden, Dara’nın ordusunun üstün gücüne aldırmadan savaşı göze alır. Böylece dönemin önemli kenti İssos, İskender ile Dara’nın kavgasının tarihi tanığı olur.

İskender’in tarihçisi Aryantos, bu savaş için tarihin yaprakları arasında “Yıl 300” diye not düşer.

O dönemde, İssos kenti Kilikya diye anılan Çukurova’nın güneydoğu ucunda, körfez ile Amanos dağları arasındaki bir düzlüğü kurulmuş, önemli bir yerleşim yeridir. Kenti, Pers kralı adına bölgesel kral denen “Satraplar” yönetirdi.

İskender, Hocası Aristo’dan aldığı taktikle, kişisel cesaretini birleştirerek, bu kentin önünde Dara’yı bozguna uğratmıştır.

Ve bu zaferi kazanmasından sonra, İsos’un yanı başına kurulduğu körfez isim değiştirir. Artık körfez: İskender’in körfezi ismi verilir ve isim o günden günümüze kadar gelir. Körfezin ismi, sadece İskenderun diye küçük bir değişikliğe uğrar.

Yerleşim yeri, Helenistik dönemde kurulmuş ve Roma döneminde de varlığını sürdürmüştür.

Antakya Erzin İsos Harabeleri Günümüzdeki durumu

Günümüzdeki durumu:

Ören yerinde: 1-2 km uzunluğunda, yükseklikleri 7-8 metre arasında değişen ve günümüze sağlam olarak ulaşan su kanalları görülür. Su kanalları yukarıda sözünü ettiğim arazinin volkanik yapısının bir ürünü olan siyah renkli taşlarla örülmüştür.

Bu su kanalı: Amanos dağları eteklerinden, Akdeniz’de Cenevizli gemicilere su iletmek için yapılmıştır.

Antakya Erzin İsos harabeleri Su Kanalları

Sadece su kanalları değil, elbette bölgede birçok kalıntı bulunduğu tahmin edilmektedir.

Ancak kalıntıların önemli bir kısmının metrelerce toprak altında bulunduğu tahmin edilmektedir.

Bölgede resmi arkeolojik kazı çalışmaları, yoğun değildir, küçük ekipler halinde yapılmaktadır.

Ara sıra bazı buluntular ortaya çıkarılsa da, bölgede araştırmayı bekleyen tiyatro, spor kompleksi, sütunlu caddeler, tapınaklar, hamam, su sarnıçları, mezarlıklar ve sahildeki iskelesi bulunmaktadır.

Kent, günümüzde üzeri otlarla kaplı vaziyette çaresizce beklemektedir.

EPİPHANEİA:

Bazı kaynaklarda buranın İsos kenti olduğu belirtilse de, buradaki kent, İskender’den sonra yöreye hakim olan Selevkos Nıcator tarafından kurulmuş bir yerdir. İsos ve Epiphaneia kentleri birbirine çok yakındır.

Halk arasında kentin ismi “Leçelik” diye bilinir.

Kent, volkanik püskürme oluşumunun eteğinde, İskenderun körfezinin kuzey batı yakasındaki en uç yerinde kurulmuştur. Kent merkezinin güneyinde Kinet höyüğü (İsos şehri) ve batısında Yumurtalık (Ayas) kentleriyle bağlantıları vardı.

Antik kentin boyutları: 800 x 1000 metredir. Könt merkezinin doğu bölgesinde küçük bir höyük bulunur. Su kemerleri, kentin doğusundan başlar ve höyüğün üst bölgesinden geçerek ilerler.

Şehrin tam ismi “Oeniandos- Epiphaneia” dır. Oeniandos ismi, MÖ 2’nci yüzyıla kadar kullanılmıştır. Daha sonra ise Epiphaneia ismi kullanılmıştır. Aslında: Selaukoslar devletinin kralı olan Antiokhos IV Epiphanes: eski adı Oeniandors olan şehri genişletip imar etmiş ve bu kente kendi ismini yani Epiphanes ismini vermiştir.

Kent, Selevkoslardan sonra Roma ve Bizans dönemlerinde de önemini sürdürmüştür.

Roma dönemindeki meşhur hatiplerden Çiçero’nun bu şehirde kaldığı ve yörenin valisi olduğu söylenmektedir. Romalı Çiçero: Amanoslar da korsanlar ve eşkıyalar üzerine yürüttüğü askeri seferler sırasında Epiphaneia kentini karargah olarak kullanmıştır.

Kentin tiyatrosu, höyüğün kuzey eteklerindedir. Höyüğün batı bölgesinde sütunlu bir cadde uzanmaktadır. Sütunlu caddenin kuzeyinde: Odeon ve güneyinde kilise bulunur. Kentin kuzey ve batı bölgelerinde: bazalt taştan yapılmış yapı kalıntıları vardır.

Kent, İslam hakimiyeti yıllarında kullanılmamış ve harabe haline gelmiştir. Haçlı seferlerinden sonra ise işlevini kaybetmiş ve höyük haline dönüşmüştür.

Epiphaneia Hamamı:

Yapının 18 mekanı ve alt yapısının bir kısmı ortaya çıkarılmıştır. Hamamın doğusunda Roma dönemine ait dükkanlar ve sütunlu cadde bulunur. Ayrıca, taş döşeli bir meydan ve üst tabakasında Abbasilere ait mekanlar görülür.

Hamam, Roma dönemine tarihlenir. Hamam odalarının dizilişi: asimetrik bir plana göredir. Hamam yapılırken: bölgenin volkanik olan bazalt taşları ve tuğla kullanılmış ve sıvanmıştır.

Hamamın orta bölgesinde bulunan soğukluk mekanındaki mozaiğin orta bölümünde: “Artemis ve av sahneli” bir pano bulunur.

Antakya Erzin Burnaz Plajı

BURNAZ PLAJI:

İlçe merkezine 22 km uzaklıktadır. Ulaşım sorunu yoktur.

Plaja yakın termik santral kurulmuş ve plajın bir bölümü kapatılmıştır.

Küçük bir çay, buradan denize dökülüyor.

Antakya Erzin Burnaz Plajı

Burnaz sahili, yaklaşık 6 km uzunluktadır ve genişliği ise 1 km dir.

Deniz, 100 metreye kadar derinleşmez, sonra derinleşiyor. Bu yüzden çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler tarafından tercih edilmektedir.

Antakya Erzin Burnaz Plajı

Denizin içi taşlık değildir, kumludur.

2020 yılı sonbaharında Erzin Belediyesi tarafından plajda oldukça güzel düzenlemeler yapılmış ve çeşitli sosyal tesisler açılmıştır. Bir zamanlar oldukça pis, bakımsız ve sahipsiz olan bu plajda yapılan bu güzel hizmetleri mutlaka değerlendirmek lazım, bu yüzden burayı ziyaret etmenizi öneririm.

Antik Liman:

Aşağı Burnaz köyü sahilinde, 1987 yılında antik liman kalıntıları bulunmuş ve 1’nci derece arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Epiphaneia kenti limanı, günümüzdeki Burnaz limanı ve Kısık geçidine hakim bir görüş alanına sahiptir.

Liman kalıntıları ilk bulunduğunda, Epiphaneia antik yerleşiminin limanı olarak kabul edilmiştir.

Ancak 1994-1995 yılları arasında yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında, kısmen kumulların altında kalan 18 yapı veya yapılara ait duvar kalıntıları tespit edilmiştir. Buna göre, antik liman yerleşiminin yapılarının nasıl konumlandığı anlaşılmıştır.

Antik limanın: erken İmparatorluk döneminde kurulduğu ve MS 7’nci yüzyıla kadar aktif olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Antakya Erzin İçmeleri

 

ERZİN İÇMELERİ

İlçe merkezinin 3 km doğusunda İçmeler mevkiindedir. Şifalı içmeler, travertenlerden çıkar. Buradan 2.5 km daha doğuya gidildiğinde ise, Erzin Kaplıcalarına ulaşılır.

Çevre: karışık bir orman örtüsüyle kaplıdır.

Özellikle yaz aylarında, yoğun ziyaretçi akını olmaktadır.

Antakya Erzin İçmeleri

Belediye Moteli:

Buradaki Belediye tarafından işletilen motel; 150 yataklıdır. Motel, yılın 12 ayı açıktır. Şahıslara ait pansiyonlar da bulunmaktadır. Ancak yine de özellikle yaz aylarındaki talebi karşılamakta zorluk yaşanmaktadır.

İçme Sularının Özellikleri:

Suların sıcaklığı 24 derecedir. PH değeri ise 6.7 dir. Suların bileşiminde bulunanlar: bikarbonat, sülfat, magnezyum, kalsiyum, karbondioksit, bromürdür.

İçme kürlerinde kullanılan suların yararları ise şunlardır: sindirim sistemi rahatsızlıkları, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıkları ve metabolizmal bozukluklardır.

Antakya Erzin İçmeleri

ILICA KAPLICALARI:

Erzin içmelerinin 2.5 km doğusunda, Erzin ilçesine bağlı başlamış köyündedir. Kaplıcalar, özellikle romatizmal hastalıkların tedavisinde kullanılır. Burada özel kişilere ait birkaç pansiyon bulunmaktadır.

Antakya Erzin Karıncalı Yaylası

KARINCALI YAYLASI:

Erzin içmeler mevkiinden, yayla yoluna girdiğiniz zaman Amanos dağlarına yaklaşık 20 km tırmandıktan sonra yaylaya ulaşılır.

Amanos (Gavur) dağında ve 1700 metre yükseklikteki tepe, çıplak gibi gözükür ama gerçekte otsu bitkilerle kaplıdır. Tepenin ismi “Keldaz” tepesidir.

Zirvenin 500 metre aşağısında: Küçük ve Büyük Karıncalı düzlükleri vardır.

Antakya Erzin Karıncalı Yaylası

Bu düzlüklerde yani yaylalarda, yaklaşık 450 hane ev bulunmaktadır.

Ayrıca: Karıncalı yaylasında, kuruluşundan bu yana simge haline gelmiş futbol sahası görülür.

Bu yayla: özellikle yaz aylarında, sıcak havalarda yöre halkı tarafından yoğun tercih edilmektedir. Yayla sakinleri, akşamüstü saatlerinde yaylanın hemen yakınındaki Taşoluk beldesinde yürüyüş yaparlar.

Antakya Erzin Karagöl

KARAGÖL VE KARAGÖL YAYLASI

Gökdere köyü Mevkiindedir.

Göl, denizden 273 metre yükseklikte, doğal bir göldür.

Antakya Erzin Karagöl

Göl: yağmur ve kar suları ile beslenir, su derinliği zaman zaman değişmektedir.

Gölün en büyük özelliği, yörede ve çevrede yaşayanlar tarafından gölden toplanan sülüklerdir.

Antakya Erzin Şirinsu

ŞİRİNSU:

Şirinsu mevkii, Karıncalı yayla yolu diye bilinen Amanos dağları eteğindedir. Bunlar yangın göletleridir. Aynı zamanda burası bir mesire alanıdır. Özellikle yaz aylarında yerli halk tarafından yoğun tercih edilmektedir.

Hatay şehir merkezi gezi ve tanıtım yazısı için.

Dörtyol gezi ve tanıtım yazısı için