Dünyanın 7 harikası Genel

 

Dünyanın 7 harikası Genel

Bugün ülkemizde birçok insanımız: “Dünyanın 7 harikası” denildiğinde, özellikle tarih ve turizme meraklı ise, bir kısım güzellikten söz edildiğini anlar ama sanırım “bunları sayabilir misin” denildiğinde, bu konulara en meraklımız bile, yalnızca birkaç tanesini sayabilir. Ben kesinlikle “7 harikanın” tamamını sayabilecek olduğunu sanmıyorum.

Elbette bu durum: merak olmasına rağmen, bilgiye ulaşmanın yarattığı sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. Yani: “Dünyanın 7 harikası nedir, nelerdir, nerelerdedir, özellikleri nelerdir” gibisinden soruların yanıtlarının bulunmaması veya bu soruların yanıtlarının belli bir çerçevede ve kısa-öz notlar halinde bulunmamasıdır.

İşte: ben bu yazı dizimde: siz değerli okurlar için “Dünyanın 7 harikası” hakkında, kısa ve öz bilgiler vermek ve sizleri bu konuda bilgilendirmek istiyorum.

Öncelikle: niye “7” harika, yani niye yedi sayısı: şunu belirtmekte yarar var. “Uğurlu Yedi” denilen 7 sayısı: tıpkı bölünmez 3 sayısı gibi: büyük ve din alanındaki kullanımı sayesinde, önemli rol edinmiştir. İlk on sayının: ne çarpanı  ne da çarpımı yoktur. Bu yüzden: Yunanlı matematikçi Pythagoras ve yandaşları tarafından: bu ilk on sayı “bakire tanrıça Athena” ile anılır ve bu yüzden, bu sayılara “bakire sayılar” denir. Özellikle: 7 sayısı, bir sınır koyar ve kendi içinde sınırlayıcı olmasa da, birine öncelik verilmesini önleyen bir eşitlik demektir. Yani: antik dönemde “7” sayısının özel bir önemi ve yeri vardır. Sanırım: bu yüzden Dünyanın 7 harikasından söz edilmektedir. Yoksa: dünya üzerinde, harika olarak nitelendirilen birçok anıt-yapı-kalıntı bulunmaktadır.

Yani: Çin Seddi, Maya-Aztek tapınakları, Taj Mahal gibi birçok anıt, gerçekten muhteşem mimari ve güzellikleriyle dikkat çekmektedir, ama dünya üzerinde yalnızca “7 harika” dan söz edilmektedir. Belki size de ilginç gelen bu özellik: yani niye “7”, halbuki birçok harika daha sayılabilir diye düşünenler için, “7” rakamının bu özelliği etkin olmuş diye düşünüyorum.

Evet: Dünyanın harikaları konusu, tarih sahnesinde ilk kez: MÖ.130 yıllarında yani günümüzden 2140 yıl önceleri gündeme gelmiştir. Bu tarihlerde: Sidon ( günümüz Filistin topraklarındaki antik kent) lu yazar Antipatros: tarafından gündeme getirilmiştir.

Dünyanın bu 7 harikası olarak adlandırılan eserleri, yer olarak gündeme getirildiğinde: bunların 2 tanesinin ülkemizde, 2 tanesinin Yunanistan’da, 2 tanesinin Mısır’da, 1 tanesinin Irak’ta bulunduğu görülür. Yani: Doğu Akdeniz dışında, yalnızca, Irak toprakları sınırları içinde bulunan Babil’in Asma Bahçelerinden söz edilmektedir.

Öte yandan: bu harikalar, konumlandırıldıkları yerlerde kurulan uygarlıklar esas alındığında ise, şöyle bir tasnif yapılabilir: Anadolu, Yunan, Mısır ve Mezopotamya. Evet, bu uygarlıklar tarih sahnesinden silinince, ardından kurulan yeni medeniyetler ve doğal afetler; o muhteşem anıtların günümüze kadar ulaşmasını engellemişlerdir.

Bu 7 harika içinden: yalnızca “Keops” yani Mısır’daki Kufu tarafından yapılan büyük piramit, özgün haliyle günümüze kadar sağlam olarak ulaşabilmiştir. Hatta: bu anıt “Dünyanın 7 harikası” olarak isimlendirilen anıtların en yaşlısıdır.

Bu 7 harikadan: bir zamanlar ülkemiz sınırları içinde bulunan ve güzellikleri antik dönem yazar ve şairlerinin yazıtları ile günümüze ulaştırılan 2 anıt: Ephesos’taki “Diana Tapınağı” ve tarihin babası Heredot’un yurdu olan Halikarnasos (günümüzdeki Bodrum) daki Mausolosun Mezarıdır.

Sidonlu şair Antipatros: “Artemis’in bulutlara yükselen kutsal evini gördüğümde, diğerleri gölgede kaldı. Güneş bile onun dengini görmemişti” diye yazmıştır.

Mausolosun mezarı ise: bir zamanlar Bodrum koyunun üstünde, pırıl pırıl cilalanmış mermerleri ve yüzlerce heykeliyle, özellikle güneş ışıkları vurduğunda, muhteşem bir görüntü oluşturmaktaydı.

Evet: dediğim gibi, fazla uzatarak okuyucuyu bunaltmak istemiyorum. Yalnızca şunu bilmeniz gerek: ülkemiz sınırları içindeki bu her iki harika anıttan günümüze kalan yalnızca: bulunduğu yer ve temel kalıntılarıdır. Yani, esas anlamı ile hiç bir şeydir. Kalıntıların birçoğu, o dönemde arkeolog ismini kullanan hırsızlar tarafından çalınarak yurt dışına kaçırılmıştır.

Kendi ülkelerinde: özellikle İngiltere’de, gidin mahalli bir müzeye: muhtemelen 100-150 yıllık geçmişi olan bir “ütü” nün müzeye kaldırıldığını ve sergilendiğini görebilirsiniz. Çünkü: kendilerine ait bir geçmiş, tarih, kültür söz konusu değildir. Öte yandan: Avrupa, Yunanistan’a ayrı bir ilgi göstermekte ve önem vermektedir. Acaba neden?

Çünkü: kendi kültürleri, en fazla 300-500 yıllık bir geçmişe dayalı iken, Anadolu ve Mısır’da mevcut ve binlerce yıl geriye giden muhteşem kültürlerin baskısı altında ezilmemek için: Yunan toprakları üzerinde kurulmuş, antik “Helen” kültürüne sıkı sıkıya bağlanmışlar ve kendi kültürlerinin temelinin, Helen kültürüne dayalı olduğunu öne sürmektedirler.

Evet: günümüzde, her iki anıttan çıkarılan bir kısım eseri: Londra-British Museum’da görmek mümkündür. Umarım bir gün gelir ve bunların, ait oldukları yerde sergilenmelerine gönülleri razı olur ve geri iade ederler. Yine de, sizler, ülkemiz sınırları içindeki bu “Dünya Harikası” anıtların bulunduğu yere gidip, o havayı teneffüs edebilirsiniz.

Neyse: biz yine Dünya Harikalarına gelelim. Ülkemiz: her ne kadar kalıntıları çalınmış olsa da, dünyanın 7 harikasından ikisine sahip olması nedeniyle şanslıdır. Dünyanın bu 7 harikası hakkında, ayrıntılı bilgi sahibi olmak isterseniz: her biri hakkında yazdığım yazıları okuyabilir ve hatta bulundukları yerlere gidebilirsiniz.

1. Ephesos: Artemis Tapınağı- Türkiye
2. Halikarnasos: Mausoleion- Türkiye
3. Büyük Gize Piramidi- Mısır
4. İskenderiye Feneri- Mısır
5. Olympia: Zeus Heykeli- Yunanistan
6. Rodos Heykeli- Yunanistan
7. Babil’in Asma Bahçeleri- Irak.