Norveç Oslo

Norveç Oslo

Bu şehir, dünyanın en pahalı şehirleri listesinde en üst sırada bulunmaktadır. Yani: ne kadar turistik olursa olsun, o kadar da pahalılığı nedeniyle turizmden uzaktır.

Şehir, Norveç ülkesinin hem en kalabalık şehri hem de başkentidir. Deniz sanayinde ve Avrupa deniz ticaretinde önemli bir yere sahiptir. Şehirde: denizcilik sektöründe çalışan birçok kuruluşun merkezi veya şubesi bulunmaktadır.

Şehirde: 1.5 milyon insan yaşamaktadır. Avrupa’da, nüfus hızının en yüksek olduğu şehirlerden birisidir. Çünkü: özellikle şehirde yerleşik göçmenler arasında, nüfus artış hızı çok yüksektir. Böylece, şehrin göçmen nüfusu hızla artmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre: Oslo şehri: dünyanın en pahalı şehirleri listesinde, en üst sırada bulunmaktadır.

Gelelim coğrafi özelliklerine: şehir, yeşil tepeler ve dağlarla çevrilidir. Şehir sınırları içinde, 40 ada bulunmaktadır ki, bunlardan en büyüğü “Malmoya” adasıdır. Ayrıca, yine şehir bölgesinde 343 göl bulunur. Bunlar, aynı zamanda, şehrin içme suyu kaynağıdırlar.

Norveç Oslo

TARİH

Oslo şehri: 1000 yılı civarında kurulmuştur. 1048 yılında, Kral Harald döneminde, şehrin ticari faaliyetlerinin önem kazandığı görülür. 1070 yılında ise, şehir piskoposluk merkezi olur.
1299-1319 yılları arasında, şehir, Kral Haakon döneminde, başkent olarak kabul edilmiş ve kraliyet, burada ikamet etmeye başlamıştır.

Akerhus kalesi de, bu dönemde yapılmıştır.

1300 yılına gelindiğinde Danimarka ve 1539-1814 yılları arasında İsveç’ten gelenler ile, şehrin nüfusu hızla artar. 1624 yılında ise, şehirde, büyük bir yangın felaketi görülür ve yeni şehir, hemen yakınlara yeniden kurulur ve Kral Christian onuruna, yeni kurulan şehre “Christiania” ismi verilir.

1838 yılında, şehirde ilk Belediye teşkilatının kurulduğu görülür. 1877-1925 yılları arasında, şehrin ismi revize edilerek “Kristiania”olarak kullanılmaya başlanır.

ULAŞIM

Şehrin ana havaalanı “Gardenmoen”(OSL): şehir merkezine 45 km. uzaklıkta ve kuzeydedir. Norveç ülkesinin en büyük havaalanıdır. Terminal ve park alanları arasında, her 15 dakikada bir hareket eden ücretsiz otobüs servisleri vardır. Havaalanındaki gümrüksüz satış mağazaları, 24 saat süresince açıktır.

Havaalanından, şehir merkezine ulaşabilmek için: ekspres tren, ekspres otobüs, yerel tren ve taksi kullanılmaktadır. Ancak, havaalanı ile şehir merkezi arasında çalışan otobüs için 50 Euro ücret ödediğinizde, gerçekten dünyanın en pahalı şehrine geldiğinizi hemen anlıyorsunuz.

İNSANLAR

Bu şehirde yaşayanların % 30 kadarı göçmendir. Bunlar arasında 6 binden fazla Türk bulunduğu da söyleniyor. Yani, bu şehirde yaşayan dört kişiden birinin göçmen yani yabancı olduğu söyleniyor. Çünkü: yabancılar arasında nüfus artış hızı da çok yüksekmiş ve şehirdeki yabancı yani göçmenler hızla çoğalıyorlar.

İKLİM

Şehirde: karasal iklim hakimdir. Şehrin kıyıda bulunması nedeniyle, kışın, kara bölgelerine göre, daha ılıman hava durumu mevcuttur. Yaz dönemindeki sıcaklık ortalamaları 20-24 arasındadır. Kışlar ise, genellikle soğuk ve karlı geçer ve ısı ortalaması, eksi 7 derece civarındadır.

Yani, kışın bu şehri ziyaret ederseniz, soğuktan donmaya karşı hazırlıklı gitmeniz şarttır.

Öte yandan: kuzey enlem bölgesinde bulunması nedeniyle: gündüzler, yaz ortasında 18 saat ve kış ortasında ise 6 saat olur. Geceler ise, tamamen karanlık geçmez. Yani, özellikle yaz aylarında hava kararın ancak gece olmaz. Özellikle: Opera binasının üstünden, havanın kararmasını izlemenizi öneririm.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Oslo şehrinde, şehir içi ulaşımın en büyük özelliği: şehir merkezine giren her türlü aracın: bir ücret ödeme durumunda olmasıdır. Şehir merkezindeki trafik yoğunluğunu azaltmak için böyle bir uygulama yapıyorlarmış.

“Ruter” denilen sistem: Oslo şehrindeki ulaşım sisteminin adıdır ve buna kayıtlı: yerel otobüsler, tramvay, metro ve vapurlar bulunmaktadır. Bu araçlara binebilmek için gereken biletler: Ruter satış noktalarından satın alınır. Vapurlarda yapılan seyahatlerde kullanılan biletler diğerlerine nazaran 20 NOK daha pahalıdır.

Ancak: şehir merkezini bisikletle gezmek isterseniz, şehir merkezinde birçok yerde bulunan bisiklet parklarından bir bisiklet kiralayabilirsiniz.

Norveç Oslo

ALIŞVERİŞ

Oslo şehrinde, hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz, en iyi tercih “City Hall” çevresinde bulabilirsiniz.
Şehirdeki alışveriş merkezlerine ulaşmanın en iyi yolu: yürüyerek gezmektir ve böylece birçok büyük alışveriş merkezi ve mağazaları görebilirsiniz.
Bunlar arasında öne çıkanlar: Byporten, Glasmagasinet, Sten&Strom, Palet, Karl Johan, Aker Brygge.

Norveç Oslo City Alışveriş Merkezi

Oslo City Alışveriş Merkezi

Stenersgata bölgesindedir. Yani şehir merkezindedir.
Norveç ülkesinin en çok ziyaret edilen alışveriş merkezidir ve 5 katlı yapıda, 90’dan fazla farkı mağaza ve restoranlar dizilmiştir. Bunlarda: giysi, ayakkabı, müzik, elektronik, kozmetik, mücevher, yiyecek vs. gibi çok çeşitli ürünler satışa sunulmaktadır.

Byporten

Jernbanetoget bölgesindedir. Yani, Oslo Merkez İstasyonunun hemen yanındadır.
Burada, 71 mağaza ve 12 restoran bulunmaktadır. Restoranlar arasında bulunan “Egon restoran” ülkenin en büyük restoranıdır.

GlasMagasinet Stortorvet

Stortorvet bölgesindedir. Norveç ülkesinin en eski ve en ünlü mağazalarından birisidir. Zemin katta: kozmetik ve bunun yanı sıra birçok küçük hediyelik eşyaların ve cam ve kristal objelerin satıldığı dükkanlar bulunuyor. 1’nci katta: 24 adet moda mağazası bulunur. 2’nci katta: bir kafe ve Alt katta ise: Norveç ülkesinin en büyük mutfak bölümü bulunur.

Norveç Oslo Sten&Strom

Sten&Strom

Nerde Slottsgate bölgesindedir.
Burada: tek bir çatı altında, çok iyi bilinen ve çekici: Norveç, İskandinavya ve uluslar arası markaların satıldığı yerler bulunmaktadır.
Bu yerlerde: kadın, erkek ve çocuk giysileri, tasarım öğeleri, gıda, şarap ve yemek ve içmek üzerine ürünler satılır.

Norveç Oslo Eger Karl Johan

Eger Karl Johan

Karl Johans gate bölgesindedir. Yani: Egertorget meydanındadır.
Burada: 300 uluslar arası moda, güzellik ve yaşam tarzı markaları sunulmaktadır.

Aker Brygge

Oslo Sentrum bölgesindedir.
Liman boyunca uzanan bu alışveriş alanında: 30 mağaza, 40 restoran ve çeşitli barlar ve yemek alanları bulunmaktadır. Eski tersane binaları ve modern mimari yapıları: gayet güzel şekilde, burada birbiriyle bütünleştirilmiştir.
Marina bölümü, 125 tekne kapasitelidir. Restoran ve barlar ise, 5000 ziyaretçi kapasitelidir.

GECE HAYATI

Şehir merkezinde, özellikle “Karl Johans Kapısı” çevresinde: popüler gece hayatı mekanlarını bulmak mümkündür. Bunlar arasında öne çıkanlar: Nasjonal Jazzscene, Herr Nilsen, Buckleys.
Oslo şehrinde, ucuz bira içmek isterseniz, bu kere “Gronland” yani şehrin doğu kısmına gitmeniz gerekir.

Norveç Oslo
Norveç Oslo
Norveç Oslo

GEZİLECEK YERLER

Norveç Oslo Akershus Festning
Norveç Oslo Akershus Festnign

AKERSHUS FESTNİNG-AKERHUS KALESİ

Kale, şehir merkezinde, Oslo Liman bölgesindedir.
Oslo şehrindeki bir ortaçağ kalesidir. Ancak, kale işlevi yanında, hapishane olarak da kullanılmıştır. Kale ilk olarak, tarihçe bölümünde de belirttiğim gibi: 1290 yılı civarında, Kral Haakon döneminde yapılmaya başlanmıştır.
1309 yılında, kalenin, İsveç Dükü tarafından kuşatıldığı görülür.
Özellikle: 17’nci yüzyılda, Kral Charles XII döneminde, etkin olarak kullanılmıştır.

Takip eden süreçte ise: herhangi bir askeri saldırı sonucu ele geçirilemeyen kale: II. Dünya savaşında, Nazi Almanya’sına, savaşsız olarak teslim edilmiştir. Bu dönemde: kalede: bazı Danimarka ve Norveç kökenli milliyetçiler, infaz edilmiştir. Kale: 11 Mayıs 1945 tarihinde, Norveç direniş hareketine teslim edilmiştir. Savaşın ardından: savaş suçlusu Norveçliler burada yargılanmış ve infaz edilmişlerdir.

II. Dünya Savaşının ardından, kale: hapishane olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Evet: tarihi süreç içinde birçok etkinlikte başrol oynayan ve 700 yıllık süreçte inşa edilen kale, günümüzde: çeşitli restorasyonlar sonucu yeniden düzenlenmiş ve ana bina: yabancı devlet adamları ve devlet başkanları için resmi etkinliklerde ve özellikle yemeklerde kullanılır olmuştur. Ancak: kale, Norveç Silahlı Kuvvetlerinin kullanımına ayrılmıştır. Norveç Savunma Bakanlığının, kale içinde modern bir merkezi bulunmaktadır.

Kaleyi ziyaret etmek mümkündür. Kale içinde bulunanlar:

Akershus Kalesi Kilisesi

Burası: Norveç Silahlı Kuvvetlerinin başlıca kilisesidir. Norveç Silahlı Kuvvetleri personelinin düğün törenleri burada yapılmaktadır. Ziyarete açıktır.

Norveç Oslo Armed Forces Museum

Norveç Armed Forces Museum-Norveç Silahlı Kuvvetleri Müzesi

Müzede genellikle ordu malzemesi sergilenmektedir. 1946 yılında kurulmuş ve 1978 yılında halka açılmıştır. Müzenin temel amacı: Norveç’in askeri tarihini ziyaretçilere göstermektir ve 6 bölümden oluşmaktadır.

Norveç Oslo Resistence Museum

Norveç Resistance Museum-Norveç Direniş Müzesi

Kale bölgesi içinde, 17’nci yüzyıldan kalma bir binada bulunmaktadır.
Müzede sergilenen koleksiyon içinde: Nazi Almanya’sının işgali sırasında, yani 1940-1945 yılları arasında, Norveç direnişine ait ekipmanlar, fotoğraflar, gazete kayıtları ve belgeler bulunmaktadır.
Müze, 1966 yılında kurulmuş ve 1970 yılında ziyarete açılmıştır.

Norveç Kraliyet Mezarlığı

Burada gömülü bulunan hanedan üyelerinden bazıları şunlardır: Kral Haakon, Kraliçe Eufemia, Kraliçe Maud, Kral Olav, Veliaht Prenses Martha, Kral Sigurd Ben.

Norveç Oslo Opera ve Bale
Norveç Oslo Opera ve Bale
Norveç Oslo Opera ve Bale

NORVEÇ OPERA VE BALE

Yapı: Bjorvika semtinde: borsa ve merkez istasyonu yakınında, kıyıdadır.
Bjorvika yılında: mermer ve cam ile yapılan bu bina: mimari stil olarak ödül kazanmıştır. Nisan 2008 tarihinde açılan bina: ünlü Norveçli mimarlık firması “Snohetta” tarafından tasarlanmıştır. Yapımı, 5 yıl sürmüştür. Norveç ülkesinde bulunan en büyük kültürel yapıdır. Açılışından bu yana, burada düzenlenen gösteriler için 8 milyon insan ziyaretçi olmuştur.

Yapının en büyük özelliği: dışarıda, ziyaretçilerin yürüyerek çıktıkları ve şehir manzarasını izledikleri, beyaz eğimli mermer çatı bölümüdür. Burada: güneş panelleri görülmektedir ki, bunlardan elde edilen enerjinin bir kısmı, yapının kendi ihtiyaçları için kullanılmaktadır.
Evet, günümüzde, opera binasını gezmek isterseniz, rehberli turlara katılabilirsiniz ve bu turlar, yaklaşık 50 dakika sürüyor.

Norveç Oslo Holmenkollen
Norveç Oslo Hollenkollen

HOLMENKOLLEN

Holmenkollen: Oslo şehir merkezinden, 20-30 dakika uzaklıkta bulunmaktadır. Metro ile, buraya rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
Burası, dünyaca ünlü, kayakla atlama pistidir. Bu nedenle: “Holmenkollen Ski Jump” olarak bilinir. Bu beton ve çelik görkemli yapı: dünyanın en modern kayak atlama pistidir. Mart 2010 tarihinde açılmıştır. Başlangıçta: yerden yaklaşık 60 metre yüksektedir ve yapının çelik ağırlığı yaklaşık 100 tondur.
Geceleri: ışıklandırılan kayak pisti, uzaklardan görülebilmektedir. Burayı ziyaret etmek isterseniz: üst platformu ziyaret edebilirsiniz.

Ski Jump Tower

Architects tarafından tasarlanan kayak atlama pisti: tam bir mühendislik harikasıdır ve sporcular için özel olarak üretilmiştir. Özellikle: sürekli rüzgar koruması, buz parça makinesi, gelişmiş kar üretim tesisleri, ışık ve ses sistemleri ilgi çekmektedir.

Ski Museum

Müze: kulenin tabanı içinde bulunmaktadır. Türünün tek örneği olan müze, 1923 yılında açılmıştır.

Müzede: Norveçli kutup kaşifi Fridtjof Nansen ve Roald Amundsen’in keşifleri ve kayak tarihine ait objeler sergilenmektedir. Ayrıca: 1952 ve 1994 yıllarında, Oslo şehrinde yapılan “Kış Olimpiyatları” hakkında da, çeşitli objeler ve fotoğraflar sergilenmektedir.

Norveç Oslo National Gallery

NATİONAL GALLERY

Universitetsgata bölgesindedir.
Ulusal Galeri içinde bulunanlar: heykeller, çizimler ve tablolardır. Bunlar: Norveç ülkesinin en büyük koleksiyonunu oluştururlar.

Norveç Oslo Doğa Tarihi Müzesi

DOĞA TARİHİ MÜZESİ

Sars/Monrads kapısı-Toyen bölgesindedir.
Oslo şehir merkezinin doğusundaki bu müzenin bünyesinde: “Zooloji Müzesi” ve “Jeoloji Müzesi” bulunmaktadır. Müzede: dünyanın dört bir yanından getirilen 7500 bitki türünün sergilendiği bir “Botanik Bahçesi” görülür. Bu bahçe: huzurlu bir zaman geçirmek için idealdir ve müzenin açık bulunduğu saatler dışında da ziyarete açıktır.
Ayrıca: müze içinde “Dinozor Bölümü” de bulunmaktadır.

Norveç Oslo Tusenfryd

TUSENFRYD

Şehir merkezinin yalnızca 20 dakika güneyindedir. Vinterbro bölgesindedir.
Burası bir eğlence merkezidir. Merkezde: 30 civarında etkinlik cihazı bulunmaktadır ki, özellikle roller coaster ilgi çeker. Bu saatte 100 km. hıza yolculuk sırasında 12 kez ulaşır ve bu maksimum hızı ile, Avrupa’da, en iyi ve hızlı 5’nci roller coaster olarak seçilmiştir.
Ayrıca: 2 saniyede 0-90 km. hıza ulaşan “SpeedMonster”: yolcularına 4G dikey hissi verir.
Evet, Norveç ülkesinin bu en büyük eğlence parkına mutlaka uğramanızı öneririm.

Norveç Oslo Polar Ship Fram

FRAM MÜZESİ-POLAR SHİP FRAM

Bygdoynesveien bölgesindedir.
Burası: dünyanın en ünlü kutup gemisi olan “Fram” a ev sahipliği yapmaktadır. Gemi: günümüze kadar yapılmış, en güçlü ahşap ve yelkenli gemidir. Gemide: kutuplara yolculuk yapan mürettebat ve onların köpekleri yaşamıştır. Unutmamak gerekir ki, bunlar: dünyanın en soğuk ve en tehlikeli yerlerine yolculuk yaparken, hayatta kalmak için büyük çaba sarf etmişlerdir.

Özellikle: 1903-1906 yılları arasında, kutuplara yolculuk yapan “Roalt Amundsen” ile ilgili objeler de sergilenmektedir.
Burayı ziyaret ederseniz: kutuplarda, günümüzden 100 yıl önce keşifler yapmış ve yeryüzünün en soğuk yerlerindeki hayatın nasıl sürdürüldüğünü görebilirsiniz.

Norveç Oslo Norsk Teknisk Museum

NORSK TEKNİSK MUSEUM-NORVEÇ BİLİM, TEKNOLOJİ VE TIP MÜZESİ

Kjelsasveien bölgesindedir.
Müzede: enerji, sanayi, petrol, tıp, uçaklar, arabalar ve trenler hakkında, 20 üzerinde kalıcı ve geçici sergiler düzenlenmektedir.
Tıp Müzesi bölümünde: halk sağlığı, tıp ve sağlık iyileştirmeleri alanında, son 150 yıl içinde yapılan değişimler sergilenmektedir. Bilim Merkezi ise, meraklı zihinler için ideal bir yer olarak kabul edilir.

Norveç Oslo Astrup Fearnley Museum
Norveç Oslo Astrup Fearnley Museum

ASTRUP FEARNLEY MUSEUM

Strandpromenaden bölgesindedir. Tjuvholmen adasında bulunan bu bölge: daha önce kirli bir sanayi bölgesiyken, daha sonra bir kültür adası haline getirilmiştir.
Müze binası, Eylül 2012 tarihinde buradaki yeni binasına taşınmıştır. Yeni müze binası: İtalyan mimar Renzo Piano tarafından tasarlanmıştır. Adada bulunan bu çağdaş sanat galerisi: toplam 7000 m. karelik bir alanı kapsamaktadır.

Yapının tasarımı: gemi biçiminde, tek bir kemer yelken şeklinde cam çatı altında, dar bir su kanalı boyunca uzanan üç bağımsız pavyondan oluşmaktadır. İç alan, doğal ışık ile aydınlatılmaktadır. Cam, çelik ve ahşap malzeme: Norveç sanatına göre: basitlik ve özgürlükçülük duygularını vurgulamaktadır.
Evet, bu sanat atölyesinde: geçici sergiler yanı sıra, özellikle çocuklar için sanat atölyelerinde çeşitli etkinlikler sunulmaktadır.

Norveç Oslo Royal Place
Norveç Oslo Royal Place
Norveç Oslo Royal Place

ROYAL PLACE-KRALİYET SARAYI

Saray: Oslo şehrinin ana caddesi “Karl Johans” üzerindedir. Norveç ülkesinin en önemli yapılarından birisidir.
Sarayın bahçesinde insanlar dolaşıyorlar, bir heykel var. Bu heykel: İsveç ve Norveç tek bir ülke iken başlarındaki krala ait bir heykeldir. Bu kral: Fransız asıllı imiş ve kendisini kral olmak üzere, bölgeye Napolyon göndermiş. Ama: Norveç halkı bu kralı çok sevmiş, hatta onun meşhur bir sözünü sürekli gündemde tutuyorlar “Benim için en büyük hediye halkın sevgisidir”

Evet, başlangıç için bir not daha verip, saray hakkında bilgi vermeye başlayacağım. Burayı ziyaret ettiğinizde: saray önünde ilginç giysili askerlerin nöbet değişim törenini izlemenizi öneririm, ilginç gelecektir. Sarayın dört bir köşesinde nöbet tutan kraliyet muhafızları, turistlere hoş gelecek şekilde nöbet değişimi yapıyorlar.

Gelelim, sarayı anlatmaya

Oslo şehir merkezinin batısında, 19’ncu yüzyılda, hanedan için ikametgah olarak inşa edilmiş ve takip eden süreçte de, Norveç hükümdarlarının resmi konutu olarak kullanılmıştır. Sarayın temel taşı: 1825 yılında Kral Carl Johan tarafından konulmuştur. Resmen kullanıma ise, 1849 yılında, Kral Oscar I tarafından başlanmıştır.

Yapıda, 173 oda bulunmaktadır. Burada, Norveç kralı tarafından: devlete ait işler yürütülür. Yani, kral ve kraliçe; günlük çalışmalarını burada yaparlar. Ayrıca: Oslo şehrini ziyaret eden devlet başkanları, bu sarayda ağırlanırlar. Kraliyet mahkemesinin üyeleri de burada çalışırlar. Sarayın önünde: Norveç-İsveç kralı Karl Johan’ın bir heykeli bulunuyor.

Evet: yaz aylarında, kraliyet sarayının belli bölümleri, rehberli turla gezilebiliyor. (rehberli tura katılım bedeli olarak yaklaşık 12 Euro ücret alınıyor)
Ayrıca: saray çevresindeki küçük park alanında güzel bir yürüyüş yapılabiliyor ve bu sırada küçük göller ve heykeller görülüyor. En büyük cazibe ise, her gün saat 13.30’da yapılan nöbet değişim törenidir.

Norveç Oslo Nobel Enstitüsü ve Peace Center
Norveç Oslo Nobel Enstitüsü ve Peace Center
Norveç Oslo Nobel Enstitüsü ve Peace Center

NOBEL ENSTİTÜSÜ VE PEACE CENTER

Norveç Nobel Enstitüsü: Nobel Barış Ödülüne layık bulunacak kişiyi seçen Nobel Komitesinin çalışması için, 1 Şubat 1904 tarihinde kurulmuştur.

Enstitü içinde: araştırma departmanı, toplantı odası, ofisler, okuma odası ve bir kütüphane bulunmaktadır.

Nobel Komitesi, bu toplantı odasında toplanır ve Barış Ödülü verilecek kişiyi seçer. Tören ise: Oslo City Hall denilen yerde yapılır.

Nobel Barış Merkezi ise: Brynjulf Bulls Plass bölgesindedir. 2005 yılında, Norveç ve İsveç kraliyet ailesi üyelerinin katıldığı bir törenle, Kral Harald tarafından açılmıştır. Yapı: İngiliz mimar David Adjaye tarafından tasarlanmıştır.

Merkezin finansmanı: Norveç Kültür Bakanlığı, özel sponsorlar ve giriş ücretleriyle sağlanmaktadır. Merkez: Barış ödülü kazananlar ve faaliyetlerinin yanı sıra, Alfred Nobel’in yaşamı hakkında bir bilgi merkezidir. Ayrıca: sergiler, tartışmalar, savaş, barış ve çatışmaların çözümü ile ilgili toplantılar burada yapılmaktadır.

Buradaki geçici sergiler, sponsor bulunarak yapılır. Bu geçici sergileri ve merkezi gezmek isterseniz, 80 NOK giriş ücreti ödemeniz gerekir. Burada, ayrıca bir kafe ve dükkan bulunmaktadır.

Nobel Barış Ödülü Törenleri: her yıl, 10 Aralık tarihinde biraz önce de söylediğim gibi, Oslo City Hall binasında yapılmaktadır.

PARKLAR

Norveç Oslo Frogner Park

Frogner Park

Şehir merkezine, birkaç dakikalık yürüyüş mesafesindedir.

İlk olarak: 18’nci yüzyılda, Hans Jacob Schell tarafından, küçük bir malikane çevresinde yapılan peyzajlı bir alan olarak ortaya çıkmıştır. 19’ncu yüzyılda genişletilen park alanı, 1896 yılında, Christiania Belediyesi tarafından satın alınarak, halkın kullanımına açılmıştır. Günümüzde, park alanı, yıllık 1 milyon civarında turist tarafından ziyaret edilmektedir.

Özellikle yaz aylarında: yüzlerce Norveçli: bu park alanında barbekü ile piknik yaparlar, aşağıda söz edeceğim park alanındaki heykeller arasında oynarlar, zaman geçirirler. Kış aylarında da, park alanı yürüyüş için gayet güzeldir.
Heykeller yanında: havuzlar ve köprüler görülür. Özellikle, parkın merkezindeki “Frogner Göleti” ilgi çekmektedir.
Parkın güneyinde “Oslo Şehir Müzesi” bulunmaktadır.

Norveç Oslo Vigelandsparken Heykel Parkı

Vigelandsparken Heykel Parkı

Evet: Norveç ülkesine gidip, Oslo şehrini gezerseniz, burayı görmeden sakın şehirden ayrılmayın. Muhteşem güzel ve etkileyici bir yer.

Bu büyük parkta, geniş bir heykel koleksiyonu bulunmaktadır. Bu koleksiyondaki heykeller: çimler ve ağaçlarla çevrili uzun bir caddenin üzerinde tasarlanmıştır.

Bu heykeller: Gustav Vigeland tarafından tasarlanmıştır ve dünyaca ünlüdür. Sanatçı: tam boyutlu bu heykelleri yaparken, diğer sanatçılardan ve öğrencilerinden herhangi bir yardım almamıştır.

Aslında: Gustav Vigeland: Oslo Belediyesiyle bir anlaşma yapmıştır. Buna göre: evinin ve atölyesinin bulunduğu bölge, kendisine tahsis edilecek ve yaşamı boyunca parasal yardım görecek ve bunun karşılığında ise, tüm heykellerini, Oslo Belediyesi için yapacaktır. Ancak: parkın son halini göremeden, yaşama veda ettiği de bir gerçektir.

Evet, dünyanın tek bir sanatçı tarafından düzenlenmiş en büyük heykel parkı olarak önem kazanır. Park alanında 212 tane bronz ve granit heykel bulunmaktadır.

Bu heykellerin bazılarından söz etmek istiyorum. En ünlü heykel “Monolith” isimli heykeldir. Bu sütun: 14 metreden daha yüksektir ve taş oyma olarak yapılmıştır.

Bu sütun üzerinde, 121 insan figürü bulunmaktadır. Bunlar arasında betimlenenler: insanın dirilişi, yaşam mücadelesi, manevi küreler, özlem, günlük yaşam, döngüsel tekrar. Park alanındaki bir diğer meşhur heykel ise kızgın çocuk heykelidir.

Norveç Oslo Vigeland Museum

Vigeland Museum

Park alanı içinde, Nobels kapısı yakınlarındadır. Müze esas olarak: heykeltıraş Vigeland (1869-1943) tarafından kullanılan bir stüdyo ve evdir. Yapı: neo-klasik mimari özellikler taşır ve Norveç ülkesindeki en güzel mimari yapılardan birisidir. Müzede bulunan koleksiyon içindekiler: Vigeland’ın erken dönem eserleri, portre ve anıtı, alçı modelleridir.

Vigeland Cafe

Cafe: park alanı içinde, ana girişte bulunur ve pastane ve hediyelik eşya satış yeri olarak kullanılır. Burada: kekler, hamur işleri, sandviçler, çeşitli içecekler, kahve çeşitleri bulabilirsiniz.

Bygdoy Parkı

Bu büyük yeşil alan, aynı zamanda “Oslo Müzesi Yarımadası” olarak da isimlendirilir. Denizle çevrilidir ve Norveç ülkesinin en pahalı yöresi olarak tanınır ve bilinir.
Burada bulunan müzeler şunlardır:

Norveç Tarihi Kültür Müzesi-Norsk Folke museum

Müzede: ülkedeki tüm sosyal guruplara ait eserler ve ülkenin çeşitli yerlerinden gelmiş koleksiyonlar bulunmaktadır. Yani bir anlamda “Etnoğrafya” ağırlıklı bir müzedir.

Norveç Oslo Vikingskipshuset

Vikingskipshuset-Viking Gemi Müzesi

Huk Aveny bölgesindedir.
9’ncu yüzyıldan kalma, dünyanın en iyi korunmuş Viking gemilerinin sergilendiği bu müze içinde, özellikle dikkati çekenler şunlardır: Gokstad gemi, Dinle gemi ve Oseberg gemi. Ayrıca, yine müzenin koleksiyonu içinde: Viking dönemine ait: çadırlar, mezarlar, ahşap oyma örnekleri, kızaklar ve bir at arabası görülmektedir.

Bu arada: Gökstad ve Oseberg gemileri: 1913 yılında, İsveçli Gabriel Gustafson tarafından bulunmuş ve Oslo Üniversitesindeki geçici barınaklarda uzun süre saklanmıştır. 1957 yılında, bu müze tamamlanınca: özellikle Oseberg araştırmalarında bulunan birçok buluntu buraya nakledilmiş ve sergilenmektedir.

Norss Maritimt Museum-Norveç Denizcilik Müzesi

1914 yılında kurulan müzenin binası: mimari ödül kazanmış olmasıyla dikkati çeker. Müzenin daimi koleksiyonu içinde bulunanlar şunlardır: deniz resimleri, gemi inşa teknikleri, tekne modelleri, balıkçılık ve deniz arkeolojisine ait objelerdir.

ŞEHİR DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Norveç Oslo Drammem

DRAMMEN ŞEHRİ

Oslo şehir merkezinin 40 km. güneybatısındadır. Buradan: Oslofjord nehrinin bir kolu geçmektedir. Bu yüzden, şehrin kelime anlamı “nehir şehri” demektir. Şehir: Norveç ülkesinin en büyük yollarının bir kavşağında yani kritik bir noktada bulunmaktadır.

Evet, Oslo’ya oldukça yakın bu şehri ziyaret ederseniz: özellikle, şehir merkezindeki “Bragernes Torg” denilen şehir meydanını görmenizi öneririm. Bu meydanın özelliği: çok geniş bir alana yayılmış olmasıdır.

Hatta: Avrupa kıtasındaki en büyük şehir meydanı olduğu bile söylenmektedir. 1866 yılında şehirde çıkan yangın sonucu şehrin büyük bölümü harap olduğundan, yeni şehir planında, bina ve yerleşim yerlerini yangından etkilenmesinler diye birbirlerine uzak yapmak istemişler ve böylece, büyük bir şehir meydanı ortaya çıkmıştır.

Evet, bu şehir meydanı, şehirde görmeniz gereken birçok şeyi barındırıyor. Burada: pazarlar kuruluyor, şehrin bütün eğlence mekanları, kafeteryalar ve barlar, publar burada bulunuyor.
Bu şehirde, daha ilginç bir yer daha var. Spiralen denilen bu yer: bir tirbüşon gibi inşa edilen bir tünel.

Tünel, II. Dünya savaşı döneminde, Almanlar tarafından, Norveçlilere zorla yaptırılmış ve Drammen şehri üstündeki tepelere kolay erişimi sağlıyor. Almanlar: toplarını bu tepelere yerleştirmek için, bu tüneli yaptırmışlar ve tünel, günümüzde araba ile geçilerek, tepelere ulaşımı sağlıyor ama tepelerde, muhteşem bir manzara izlemek mümkün.

Bu yüzden: ışıklandırılmış bu tünel içinde, araba ile ilerleyerek rahatlıkla tepelere ulaşabilirsiniz ki, bence buraya yolunuz düşerse, bu tünele çıkmayı sakın ihmal etmeyin. Sert kayadan oluşan tepeye oyulmuş ve ilginç bir yol açılmış tünel.

Evet, bu şehir hakkındaki son bir not. Ülkemiz insanı, yani Türkler, yıllarca önce bu şehre gelmişler. Bu şehirde, büyük bir kağıt endüstrisi ve fabrikaları bulunuyormuş.

Ormanlardan kesilen ağaçlar-tomruklar nehirden aşağıya gönderiliyormuş ve fabrikanın önüne gelince, bu tomruklar fabrikalara çekilerek işleniyor ve kağıt haline getiriliyormuş ki, yıllar önce, ülkemizden birçok insan bu kağıt fabrikalarında çalışmaya bu şehre gelmişler.

Yunanistan Atina Genel

Yunanistan Atina Genel

Yunanistan Atina Genel; Atina şehrini gezmeye niyetlendiğinizde, sanırım bu şehrin, tarihi özellikleri ilginizi çekmiş olsa gerek. Evet, bu şehir, tamamen tarihi geçmişiyle ilgi çekiyor.

Atina şehri, bilinen tarihi süreç içinde, MÖ.4 ve 5’nci yüzyıllar arasındaki dönemde, dünyanın en önemli şehirlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Çünkü: o dönemde, zaten bölge ve yakın çevresinde, şehir devletlerinden oluşan, toplulukların egemenlikleri söz konusuydu.

İşte, bu dönemde, kayalık  bir tepe üzerinde bulunan Akropolis çevresinde kurulan şehir, tarihçe kısmında ayrıntılı olarak söz ettiğim gibi, bir kısım nedenlerden dolayı, önem kazanıyor.

Tarihçe okumaktan hoşnut olmayan okurlar için, şehrin önemi hakkında kısa birkaç şey söylemek istiyorum.

Özellikle: sanırım batılıların yani Avrupalıların, kendilerine medeniyet geçmişi olarak burayı yani Yunanlıları kabul etmelerinin temelinde yatan en büyük neden: kendi geçmişlerinin bulunmaması, kendi geçmişlerinin sadece birkaç yüz yıllar bir geriden başlaması.

Bugün İngiltere’ye giderseniz, ülkenin müzelerinin çoğunda, 100-150 yıl önce kullanılan “ütü” gibi nesnelerin, ziyaretçiler için sergilendiğini görürsünüz.

Bunun dışında, müzelerde sergilenen çoğu obje: dünyanın diğer bölgelerinden çalınarak getirilen objelerdir.

Yani, kendilerine ait, yüzyıllarla ifade edilebilecek bir geçmişleri yok. Ama, Avrupa kıtasının bir ucunda bulunan Yunanistan ülkesinde: bir zamanlar, yani günümüzden 5000 yıl önce, Miken uygarlığı yaşamış ki, bu insanlar, gerçekten bilim, sanat ve yaşam tarzı olarak ileri düzeye ulaşmışlar.

Bir asker çıkmış, kazanılan bir zaferin haberini vermek üzere, 45 km. koşmuş ve Atina şehrine vardığında, yorgunluktan ölmüş, böylece, günümüzde  de 45 km. koşulan, Maraton yarışmaları başlamış.

Bu insanların spora olan tutkuları, günümüzdeki Olimpiyat oyunlarının ana fikrini oluşturmuş.

Dolayısıyla, Avrupalılar, kendilerine ait bir medeniyet söz konusu olmadığından, Yunan medeniyetini ve geçmişini, benimsemişler.

Demokrasinin doğduğu yer olarak öne çıkan şehir geçmişi incelendiğinde: aslında, her ne kadar burada belli bir demokrasi prensipleri oluşturulmuş olsa da, unutmamak gerekir ki, Atina şehrinde yaşayanların, o dönemde sadece % 20’lik bölümü (kadınlar, köleler hariç) bu demokrasi sisteminin içine dahil oluyorlarmış.

Zaten: şehir bir dönem o kadar zenginleşmiş ki, şehirde yaşayanlar, her türlü işlerin köleler tarafından yapılıyor olması ve herhangi bir sorunları bulunmaması nedeniyle, oturup felsefe ile bilimle uğraşmışlar, bunun sonucunda, şehirde felsefe okulları kurulmuş.

Sanırım fazlaca tarihe girdik.

Yunanistan Atina Genel;

Günümüze gelelim. Günümüze gelmeden önce, yakın geçmişe bakmak lazım, çünkü günümüzü etkileyen bir durum var. 1924 yılında, bizimle yapılan mübadele yani karşılıklı değişim sonucu, nasıl ki Yunan topraklarında yaşayan Türk uyruklular, ülkeden gönderildi ise, Anadolu topraklarında yaşayan Yunan uyruklu Rumlar da, bulundukları yerleri terk etmek zorunda kaldılar.

Mübadeleye 400 bin Türk ve 1.5 milyon Rum dahil olmuş, sadece İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada’da yaşayan Rumlar hariç tutulmuştur. Yunanistan’da ise Trakya ve Girit adasında yaşayan Türkler mübadele dışında tutulmuşlardır, Girit adasında günümüzde 5 bin civarında Türk yaşadığı söyleniyor.

Bunun sonucunda, ülkeye gelen 1.5 milyon göçmenin büyük kısmı, Atina şehrinin dış mahallerine yerleşerek, şehrin varoşlarını oluşturdular ve şehrin nüfusu birden bire aşırı arttı. Şehirde, büyük bir betonlaşma başladı. Kalabalık ve işlek sokaklar, ihtiyaçları karşılayamayan park alanları.

Bu nedenle; şehre gittiğinizde, karşınıza, büyük bir trafik karmaşası ve insan kalabalığı çıkacak. Bunları gördüğünüzde, unutmayın ki, Yunanistan 1981 yılında Avrupa Birliğine üye oldu ve birliğin milyonlarca Euro’luk fonları kullanıldı.

Yine de, şehrin en büyük imarının, 2004 yılında düzenlenen Olimpiyat Oyunları öncesinde sağlandığı söyleniyor.

Ancak Olimpiyat oyunları nedeniyle o kadar çok para harcanmış ki, bu yüzden yakın geçmişte Yunanlıların ekonomik krize girdikleri söyleniyor, ama öte yandan, özellikle şehirler arası yolların güzelliğine inanmak mümkün değil. Bu yollar söylenenlere göre Olimpiyatlar için yapılmış.

Evet, Atina, Avrupa Birliği ülkeleri içinde, en kalabalık dördüncü başkent.

Yunanistan Atina Genel;

2008 yılında yapılan bir araştırmada: satın alma yani zenginlik açısından, Atina şehrinin, dünya sıralamasında 32’nci sırada bulunduğu tespit edilmiş. En pahalı şehirler sıralamasında ise,  dünya 25’nciliği, Atina şehrinin.

UNESCO, Dünya Kültür Mirası Listesinde, bu şehirden iki yeri yazmış ve koruma altına almış. Bunlar: Akropolis ve Daphni Manastırı.

Coğrafi konumuna gelince: şehir, Attika havzası olarak isimlendirilen düzlükte kurulmuş. Havzanın dört bir tarafı, dağlarla çevrili. Güney batıda ise, Saron Körfezi bulunuyor. Güneyde,  yaklaşık 8 km. uzaklıktaki Pire bölgesi, şehir merkezine birleşmiş durumda.

Burada: Faliron körfezi var. Yani, şehrin deniz bağlantısı, Pire bölgesinde. Yani, Atina şehri, dünya üzerinde, denize kıyısı olan, ender başkentlerden birisidir.

Yüksekten şehre bakıldığında, şehrin beyaz badanalı evlerinin, deniz ile birleştiğinde, mavi-beyaz, Yunan bayrağını oluşturuyor. En azından, Yunanlılar böyle olduğunu iddia ediyorlar. Yunan bayrağında bulunan haç işareti, Yunanistan ülkesinin laik olmadığını ve din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmadığının ifadesidir.

Yunan bayrağındaki mavi denizi, beyaz ise dalgalar ve bulutları temsil eder, beyaz enine çizgi sayıları ise: “ya bağımsızlık ya ölüm” sloganındaki cümle sayısını ifade eder.

İKLİM

Yunanistan Atina Genel:

Şehirde, Akdeniz iklimi hüküm sürüyor. Yani, yumuşak bir iklim var. Kış mevsimi: çok az kar yağar ve don olayı çok nadir görülür. Yaz mevsimi: sıcak ve kuru geçer. Ancak, çoğu kez, poyraz rüzgarı eser ve bu yüzden, özellikle geceler serindir.

Yağışların çoğu: Ekim-Nisan döneminde görülür. Yaz mevsiminde, yağış çok nadirdir. Biraz önce söz ettiğim gibi, yaz mevsiminde, genellikle hava sıcaklıkları, 35 derecelerin üzerine çıkar ve kuru hava etkinleştiğinde, birçok Atinalı şehri terk eder.

YUNANİSTAN İÇİN, ÖZEL GÜNLER

1 OCAK

Aziz Basileos günü olarak bilinir.

6 OCAK

Epifanya yortu günü olarak kutlanır. Kıyıdaki limanlardan ve adalardan, denize bir haç atılır ve bölgenin genç erkekleri, suya dalarak, atılan haç ı geri getirmeye çalışırlar, Haç ı geri getiren için, bir sonraki yılın şanslı geçeceğine inanılır.

ŞUBAT

Bu ay içinde, Atina karnavalı düzenlenmektedir. Bu şenliklerde, maskeli şenlik bandosu, şehir sokaklarını, müzik eşliğinde dolaşır.

25 MART

Yunan özgürlük günü olarak kutlanır. Bu günde, Yunan askerleri, askeri geçit töreni düzenlerler.

PASKALYA

Ortodoks Hıristiyanlar için, en önemli tatil günüdür. Bu döneme denk gelen, kutsal “Cuma” gününde, insanlar, ellerinde mumlar varken, yürüyüş alayları halinde, çiçeklerde süslenmiş bir sedyeyi takip ederek yürürler. Daha sonra, kutsal “Cumartesi” gece yarısında ise, kutsal alev, bir inanç mumu yakılması için, ev ev dolaştırılır.

Takip eden “Pazar” günü ise, yeni gelen baharı kutlamak üzere “kuzu eti” kızartması yenilir. Paskalya dönemi, Atina şehrinin ziyaretçileri açısından şu önemi taşıyor: Paskalya zamanı şehre giderseniz, bu 1-2 haftalık dönemde, kentte, pek çok hizmetin, hatta uçak seferlerinin bile kesintiye uğradığını görmek mümkün. Dükkanların pek çoğu kapanıyor.

1 MAYIS

Bu gün, İşçi Bayramı ya da Bahar Bayramı olarak kutlanır.

HAZİRAN-EYLÜL

Bu dönem arasında: Atina Festival kutlamaları yapılır. Bu kutlamalarda: opera, drama, müzik ve dans gösterileri düzenlenir.

24 HAZİRAN

Vaftizci Aziz John doğum günü olarak kutlanır. Bu kutlamalarda, ziyafetler ve şenlikler düzenlenir.

15 AĞUSTOS

Meryem’in, Göğe yükseliş yortusu olarak kutlanır. Bu kutlama gününde, alaylar ve şenlikler düzenlenir.

28 EKİM

Ulusal Ohi yani “Hayır” günüdür. Yunanlıların, 1940 yılında, İtalyan işgaline karşı yaptıkları, mücadeleyi anımsatır.

HAVA ALANI

İstanbul’dan havayolu ile, Atina şehrine gelmek isterseniz, yaklaşık 1.5 saat civarında bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Hani, olur da, İstanbul-Atina arasında, karayolu ile yolculuk yapmayı düşünürseniz, bu kez: otobüs ile, yaklaşık 13-14 saat yolculuk yapmak gerekiyor.

Atina şehrinin uluslar arası havaalanı: Eleftherios Venizelos havaalanı, şehir merkezinin 30 km. doğusundadır. 2001 yılında hizmete açılmıştır. Bu uzaklık, yani havaalanı ve şehir merkezi arasındaki uzaklık; aşağıda ayrıntılı olarak söz edeceğim üzere, trafiğe bağlı olarak, yaklaşık 40-75 dakika arasında sürmektedir.

Havaalanında: bagaj taşımak için, el arabası almak isterseniz, ücretli olduğunu unutmayın ve yanınızda bozukluk bulundurun. Bunları, işiniz bittikten sonra, orijinal yerine yerleştirdiğinizde, paranızı geri alabiliyorsunuz.

Havaalanından Şehir Merkezine Ulaşım

Havaalanından, şehir merkezine ulaşım  da, en önemli husus: yanınızda çok bagaj bulunup bulunmadığı. Yanınızda çok bagaj yok ise, bence sakın taksi tercih etmeyin. En kolay ve ucuz ulaşım yolu, metro. Eğer saati uymaz ise, bu kez otobüs deneyebilirsiniz. Ama bagajınız çok ise, metro ve otobüs yolculuğu zor olabilir. Bu durumda, birkaç kişi birleşip taksi tutmak, sanırım en mantıklısı olabilir.

Metro

Havaalanı metro hattı: sizi, şehir merkezindeki: Syntagma ve Monastiraki istasyonlarının bulunduğu yere kadar götürür. Mavi renkli metro hattını kullanmalısınız. Metro biletinizi: otomatik makinelerden satın alabilirsiniz. Aman, biletsiz binmeyin, yakalanmanız durumunda, 120 Euro civarında, ceza ödendiğini duydum. Bence, 3 Euro’luk bilet almayı ihmal etmeyin.

Otobüs

Havaalanından, şehir merkezinin birçok noktasına, otobüs seferleri var. Otobüs ücreti: 3.20 Euro. Ancak, yukarıda da sözünü ettiğim gibi, trafiğe takılma şansınız çok yüksek. Yine de, boş bir trafikte, havaalanı şehir merkezi arasındaki mesafeyi, otobüsler ile, yarım saatte alırken, yoğun trafikte en fazla bir saatte almak mümkün.

Bir  de, metro belli bir saatte seferlerini sonlandırırken, ekspres otobüsler 24 saat çalışıyorlar. Şehir merkezi dedim ama, Pire Limanından Yunan adalarına gidecek olanlar için de, Havaalanı ile Pire Limanı arasında, ekspres otobüsler de var.

Atina şehrinde otobüs denince inanamadığım görüntü, bir zamanlar Ankara şehrinde kullanılan ama günümüzden yıllarca önce kaldırılan troleybüs yani üstteki tellerden elektrik alarak çalışan belediye otobüsleri oldu, caddelerin üstünde teller nedeniyle inanılmaz bir karışıklık var.

Taksi

Atina taksi sürücüleri, ziyaretçileri yanıltmak yönünde üstün yetenekliler. Havaalanından, şehir merkezine yolculuk yaklaşık 30-40 Euro arasında tutuyor, yani bir hayli fazla. Ama, sürücüler, genellikle taksimetre açmaktan yana değiller ve hatta çeşitli uygulamalar ile, şehir merkezinde gitmek istediğiniz bir yere ulaşım sonucunda, muhteşem bir ücret ödemek zorunda kalabilirsiniz. Bir de ,unutmayın, gece yarısından sonra, taksi ücretleri, iki katı oluyor.

Yani, gece tarifesi, zamlı. Atina şehrindeki taksiler sarı renklidir. Ancak Selanik şehrindeki taksiler lacivert renklidir. Taksimetre açmak istemiyorlar dedim ama, ben birkaç kere taksi kullandığımda, sürücü hiç tereddüt etmeden taksimetreyi açtı ve istediğim yere, saçma sapan yollara girmeden en kısa zamanda beni ulaştırdı ve 5.5 Euro taksi ücreti ödedim, yani pek pahalı gibi değil, ama yukarıda belirttiğim gibi özellikle taksi sürücülerinden (adres, kimlik belli olmadığından) para üstü alırken, aman dikkat, sahte para alma riskiniz yüksek, aldığınız paraları kontrol edip alın. Bir de sürücü her kilise gördüğünde istavroz işareti yapar, bu ilginç durum mutlaka dikkatinizi çekecektir.

SINIR GEÇİŞİ-İPSALA SINIR KAPISI

Özellikle son yaşadıklarımızdan sonra sınır kapısından geçiş süresi biraz uzadığını söylemek mümkündür. İpsala sınır kapısına geldiğinizde: kendi aracınız ile geçecekseniz, ehliyetinizin yeni tip ehliyet olması, aracın kendi üzerinize değilse araç sahibinin noter onaylı vekaletinin olması ve yeşil kasko sigortası yani Avrupa’da da geçerli kasko sigortası bulundurmanız gerekiyor.

Eğer tur otobüsü ile geçerseniz: otobüste rehber bütün yolcuların pasaportlarını topluyor ve topluca polise götürüyor, yapılan incelemenin ardından (1.5-2 saat kadar sürüyor) pasaportlar geri geliyor, yurt dışına çıkmasında sakınca olmayanların pasaportları yolculara dağıtılıyor ve kişiler, pasaportları ile pasaport polisinin önünde sıraya giriyor, 15 TL yurt dışı çıkış harç pulu (bu pulu daha önceden satın alın veya hemen pasaport polisinin yanında da pul satış yeri bulunuyor) ile birlikte pasaport kontrolü ve pasaporta çıkış damgası basılıyor.

Ardından: Türk tarafı Duty-Free mağazası var, sadece 1 mağaza bulunuyor. Dikkat, çıkışta bu mağazaya uğramıyorsunuz, yani çıkışta sadece 2 Yunan Duty-Free mağazasına uğranılıyor. Devam ettiğinizde: bir köprüden geçiliyor. Köprünün yarısının korkulukları kırmızı-beyaz boyanmış ve burası Türk tarafı, bitiminde yani köprünün tam ortasında Türk ve Yunan askerleri ve bayrakları görülüyor. (Türk askerine selam vermeyi unutmayın)

Köprünün Yunan tarafının korkulukları ise mavi ve beyaz boyalıdır. Yunan gümrüğüne geliyoruz. Önce pasaportlar rehber tarafından toplanıyor ve topluca Yunan polisine götürülüyor. Polis giriş damgasını bastıktan sonra, Yunan gümrük elemanları, otobüsün bagajını kontrol ediyor ve bagajdan tesadüfi 3-5 bavul indirip içini kontrol ediyorlar.

Burada önemli bir husus var. Yunan gümrüğü, ülkeye sadece 2 paket (2 karton değil) sigara sokulmasına izin veriyor. Sanırım ülkede sigara pahalı olduğu için, yurt dışından sigara sokulmasını istemiyorlar. Üstünüzde 2 paketten fazla sigara bulunursa para cezası olduğu yazılı.

Ancak bizim tur gurubu girerken Yunan gümrük görevlileri otobüsün içine girip kontrol yapmadılar, zaten sigara alanlar, sigaraları diğer yolculara paket paket dağıttılar. Devam edelim: Yunan polisi giriş damgasını bastıktan ve gümrük elamanları kontrol yaptıktan sonra (ayrıntılı kontrol yapılmadı) ülkeye giriliyor.

Dönüşte de aynı formaliteler devam ediyor. Sadece Türk tarafında gümrük görevlisi otobüsün içine giriş dolanıyor, söylenenlere göre, koltukların üzerindeki yerlerde bulunan içki poşetlerini inceliyorlarmış, çünkü Türkiye’ye 1 büyük ve 1 küçük içki haricinde içki sokmak yasak, bu kontrol ediliyormuş ama çanta-bavul gibi yerler kontrol edilmedi. Ancak bu yazdıklarım edilmeyecek anlamına gelmesin, yani 2 şişe haricinde içki alırsanız, kontrol yapılıp yapılmaması şansınıza kalıyor.

GÜVENLİK

Atina şehrine tur ile giderseniz, rehberin size güvenlik konusunda tek söyleyeceği konu “Kırmızı Alarm” cümlesidir. Çünkü, Atina özellikle son yıllarda, göçmenler nedeniyle bayağı kalabalıklaşmış ve özellikle gasp değil ama yankesicilik çok artmıştır.

Öte yandan şehirde birçok yerde olduğu gibi turistler, çevreyi görme, fotoğraf ve video çekme anlamında, dikkatsiz dolaştıklarında çanta ve cüzdanlarına genellikle sahip çıkamıyorlar. Bu yüzden: Atina şehrinde gezerken çantalarınızı çapraz asmanız ve ön tarafınızda bulundurmanızı öneririm.

Özellikle pasaport kayıpları sorun yaratıyor, bence pasaportunuzun fotokopisini yanınızda bulundurun aslını otelde kasaya kilitleyiniz. Şehirde kredi kartı kullanmamanızı öneririm. Gerek kredi kartı hırsızlıklarına karşı ve gerekse birçok satıcının sevmemesi nedeniyle, yanınızda nakit bulundurunuz. Her şehirde olduğu gibi, burada da akşam saatlerinde parklarda, ara sokaklarda ve caddelerde, karanlık bölgelerde bulunmayınız.

Polis derseniz, sık karşınıza çıkmıyor ama ara sıra Yunan polisini görmek mümkün oluyor. Özellikle merkezi meydanlarda görülüyorlar. Ama uyuşturucu içenlere ve satanlara karışmamış olmalarını hala anlayamadım.

İNSANLAR

Atina şehrinde, yaklaşık 4 milyon insan yaşıyor. Yani, ülke nüfusunun yaklaşık, üçte-biri, başkent Atina da yaşıyor. Ancak son yıllarda, artan göçmen sayısı nedeniyle nüfusun bir hayli karıştığı ve sokakların nispeten güvensiz hale geldiği söyleniyor.

Atina şehrinde, günlük hayat, sabah saat: 07.00 gibi başlıyor. Bu saatte, her yer vızır vızır kalabalıklaşıyor ve arabalar, trafik yoğunluğu yaratmaya başlıyorlar. Trafik genellikle yoğun, çünkü, şehirde yaşayan 4 milyon insan sayısı ile, 3 milyona yakın araç sayısı düşünüldüğünde, bu durumu normal kabul etmek gerek.

Yani, şehrin çoğu bölgesinde, inanın yaya yürüyenler, araçlardan daha hızlı yol alabiliyorlar. Ama, buna elbette çare bulmuşlar. Şehirdeki üniversite gençliğinin büyük bölümü, motosiklet sahibi. Yani, trafikte yoğun otomobil yanında, ondan daha fazla motosiklet te göreceksiniz.

İnsanların günlük yaşamlarında, geleneklerinin büyük önemi var. Aile, Yunan toplumunun temelini oluşturuyor. Akrabalık ilişkileri sağlam. Hafta sonlarında: bir tavernada toplanan Atinalı, akrabalar-komşular veya arkadaşlar, gürültülü-tartışmalı bir ortam eşliğinde, yemeklerini yiyorlar.

Ortodoks kilisesi, Atinalıların yaşamlarında önemli bir yer tutuyor. Zaten bu ülke laik değil, yani din ve  devlet işleri birbirinden ayrı değil, iç içedir. Şehirde yaşayan,  her yaştan ve her kesimden Atinalı, düzenli olarak kilise ziyaretinde bulunuyorlar. İnsanlar; iş dönüşü, öğle arası gibi zamanlarda, günlük yaşamlarının bir parçası olarak kiliseye uğruyorlar ve mum yakıyorlar. Hatta çalışırken çalışma ortamlarında birkaç aziz resmi görmek mümkün, hatta kilise yakınından geçerken istavroz işareti yapıyorlar.

Günün geç saatlerinde ise

Omonia ve Patission civarında, saat: 22.00’den sonra, ellerinde şırıngalar ile dolaşan ve bölgeye gelerek talep edenlere, eroin enjekte edenleri görmek mümkün. Aslına bakarsanız, emniyet güçleri bunlardan pek uzakta değil, ama anlaşılmaz bir tutumla karışmıyorlar.

Özellikle: Selanik şehrinde, şehir merkezinde Venizelos meydanının bulunduğu yerdeki parkta, birçok hırpani kılıklı kişinin uyuşturucu sattığını ve kullandığını görebilirsiniz. İşin ilginç yanı, polisin 100-150 metre uzaklıkta bulunması ve bu duruma müdahale etmemesidir. Zaten, Yunanlılar  da ülkelerinde uyuşturucu alışkanlığının yaygınlaştığından şikayetçiler.

Atinalılar ile ilgili, son olarak şunu söylemek istiyorum: elbette, Yunan ulusu içinde ne kadar Türk düşmanı varsa, o kadar da çok Türk dostu var. Ama, elbette bunları ayırt etmek kolay değil. Öyle ki, bazen “Türk” olduğunuzu duyanlar, size bir şeyler ikram etmek, bir-iki kelime konuşmak için çırpınıyorlar.

Hatta, boynunuza sarılmaya kalkanlar bile oluyor. Ama, yine de, genellikle yaşlı kesim de, hala bir Türk düşmanlığı var, “Türk” olduğunuzu duyduklarında, yanınızdan kin ve nefret dolu bakışlar atarak uzaklaşan, Atinalılar da görebilirsiniz. Ama, ben şöyle bir yorum yapabilirim, şehirde yaşayanların, büyük çoğunluğu, yani % 90’lık bölümü, Türklere karşı sevgi dolu. Ben şehirde kaldığım sürede veya Yunanistan’da kaldığım sürede insanlardan Türk  düşmanlığı görmedim.

Ancak, birkaç yerde Türk düşmanlığını tetikleyecek ve özellikle dini yerlerde Türk düşmanlığını körükleyecek resimler ve objeler gördüm, özellikle Kavala şehrinde, şehrin tam merkezinde, büyük bir tabela üzerinde, herkesin görebileceği büyüklükte Türk Düşmanlığı pekiştiriliyor. Bir de, Selanik şehrinde Atatürk evi ve

Türk Konsolosluğunun duvarlarını ve hemen yakınlarda bekleyen askerleri görünce, bu kadar korumanın elbette korkuya dayalı olduğunu tahmin etmek zor değil, zaten daha önce Yunanlı fanatiklerin defalarca buralara saldırdıkları biliniyor. Halbuki: benim evim, Ankara’da Yunan konsolosluğunun yakınında ve her gün önünden geçiyorum, Yunan konsolosluğunun önünde, bugüne kadar yıllardır bir arada 3-5 kişi görmedim, yani saldırı ihtimali hiç olmadı.

Yunanistan Atina Genel

DİL

Atina şehrinde, Yunan dilinin genel özelliği itibarıyla, normal Latin harflerinin kullanılmadığını ve değişik bir harf sisteminin kullanıldığını göreceksiniz. Elbette, bu bir kısım sıkıntı yaratır. Ama unutmamak gerekir ki, şehir tabelalarının çoğu, bu yerel dille yazılırken, aynı zamanda İngiliz diliyle de yazılıyor.

İnsanların çoğu İngilizce biliyor. Gideceğiniz herhangi bir yeri bulmakta, pek zorluk çekmiyorsunuz. Ama, çoğu dediğime bakmayın, bazen de çevrenizde İngilizce bilmeyen insanlar yoğunlaşıyor ve bu  durumda, Avrupa Birliğine girmiş bir ülkede yaşayan insanların İngilizce bilmemelerini, hayretle karşılıyorsunuz. Ancak, polislerin hepsinin İngilizce bilmesi, güzel. Hatta, turizme o kadar alışmışlar ki, birçoğu Türkçe kelimeleri de biliyor.

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Yunanistan Atina Genel: Atina’da, ulaşım sistemini öğrenmek gayet kolay. Metro sistemi ve aktarmalar, gayet basit.

Şehirde: toplu ulaşım araçlarını yani metro ve otobüsleri kullanmak için almanız gereken bilet: 1 Euro. Bu bilet ile, bir kişi, bir kez araca binip, yaklaşık 90  dakika boyunca sınırsız transfer yapabilirsiniz. Bunun yanında: 24 saat tüm toplu ulaşım araçlarında kullanabileceğiniz bilet ise, 3 Euro.

Bir hafta boyunca, toplu ulaşım araçlarında kullanabileceğiniz bilet, 10 Euro. Havaalanı ile şehir merkezi arasında çalışan ekspres otobüslerin ulaşım bileti: 3.20 Euro.

Bu biletleri: bilet gişelerinden, gazete bayilerinden veya metro istasyonlarındaki otomatik makinelerden satın alabilirsiniz.

Şehirde, özellikle toplu ulaşım araçlarında, yani metro ve otobüslerde, muhteşem hırsızlıklar oluyor, yankesicilere dikkat etmenizi öneririm.

Yunanistan Atina Genel

METRO

Atina şehir metrosu: 2000 yılında hizmete girmiştir.

Şehir içi ulaşımın en kolay, en rahat ve en ucuz yolu: metrodur. Çoğu yere, metro ile ulaşmak mümkün.

Metro istasyonuna girince, biletinizi okutmanız (insanların bir çoğu bilet okutmuyorlar, çünkü girişte kontrol yok ama metro içinde kontrol yapılıyor) ve içerideki kontrollerde görevliye göstermek zorundasınız. Aksi halde: ağır bir para cezası (bilet bedelinin 30 katı kadar) ödeniyor.

Metroda: yiyecek ve içecek tüketmek yasak. Şehir metrosu, kalabalık kent sokaklarından uzak kalmanın ve rahat yolculuk yapmanın en büyük aracıdır. Ancak, metro: saat: 01.00-05.00 saatleri arasında çalışmıyor.

47 km. uzunluğundaki metroda; 3 hat bulunmakta olup, bunlar; çeşitli renklerle (mavi-yeşil-kırmızı) belirlenmiş ve bunların ulaşım yerleri hakkında, kısacık bilgi vermek gerekirse:

1.Hat: Pire ve Kifissia bölgesi arasında çalışır.

2.Hat: Sepolia ve Daphni arasında çalışır.

3.Hat: Doukissis ve Plakentias arasında çalışır.

Elbette, bu bölgeler, başlangıç ve bitiş olarak öne çıkıyor, ara duraklar hakkında, bir metro haritası edinmeniz şart.

OTOBÜS

Atina şehrinde, metro hatlarının gitmediği yerleri birbirine bağlayan otobüs hatları var. Bu hatlarda çalışan otobüsler: saat: 05.00 der servise başlar ve 23.30 gibi servis biter.

Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, Atina Ulaştırma Bürosu tarafından bastırılan, metro ve merkezi otobüs seferlerinin hatlarını gösteren bir haritayı mutlaka edinin. Bu harita ücretsiz ve Turizm Danışma Bürolarında bulabilirsiniz.

TAKSİLER

Yunanistan Atina Genel: Şehirde çok sayıda taksi var. Aynı bizde olduğu gibi, renkleri: sarı. Yanlarında ve tepelerinde “TAXI” logosu bulunuyor. Taksiye bindiğinizde, sürücünün taksimetreyi açması zorunlu. Ancak, gece yarısından sonra, saat: 05.00’e kadar zamlı tarife uygulanıyor. Şehirde, el-kol kaldırarak, herhangi boş bir taksiyi durdurabiliyorsunuz.

Ancak, taksi sürücüleri, kısa mesafeler için yolcu almaktan pek hoşnut olmuyorlar. Hatta ve hatta, bir kısım sürücü, taksimetreyi açmayarak, turistleri kazıklamayı tercih ediyorlar. Taksi sürücüsü hakkında herhangi bir şikayetiniz olduğunda (örneğin taksimetre açmadığında) plakasını alın ve telefonla; “171” numaralı turist polisine bildirin.

Portekiz Genel

Portekiz Genel

Portekiz: Avrupa’nın güneybatısında, İber yarımadası üzerinde, Avrupa kıtasının en batısındaki ülkedir.

Portekiz, yılda 3000 saat güneş ışığı almasıyla tanınan, Avrupa’nın en gözde ülkelerinden biridir. Ülkenin başkenti “Lizbon” şehridir ve diğer önemli şehirler ise “Colmbra” ve “Porto” şehirleridir.

Portekiz Genel

DİL

Ülkede “Portekizce” konuşulmaktadır. Çünkü: Portekiz’de resmi dil Portekizcedir. İngilizce, turistik alanlarda, özellikle 35 yaş altındakiler tarafından rahatlıkla konuşulmaktadır. Nadiren olsa da, bazı Fransızca ve Almanca konuşan bulmak da mümkündür.

Portekiz Genel

İNSANLAR

Portekiz ülkesindeki insanlar, genellikle sıcaktırlar ve çoğu kez, kayıp bir gezgine yardımcı olmak için büyük çaba gösterirler.

PARA

Ülkede “Euro” kullanılmaktadır. Çünkü, 2001 yılından bu yana, ülke “Avrupa Birliği” üyesidir. Eski para “escudo” olarak bilinmektedir. Turistik alanlarda, cadde ve sokaklarda, döviz büroları bulmak mümkündür.

Portekiz Genel

TARİHİ

İber yarımadasının batı ucunda bulunan ülke: tarihi süreç içinde, sürekli olarak bölgeye yolu düşen kavimler ve devletler tarafından işgal edilmiştir. Bunlar arasında: Keltler, Fenikeliler, Yunanlılar, Romalılar ve Vizigotlar sayılabilir.

Ancak: 711 yılından sonra: ülke yarımadanın birçok yeri gibi Araplar tarafından işgal edilince: bu topraklarda da Arap dönemi başlamış olur.
Bu dönemde: pek çok cami ile birlikte, Lizbon şehrindeki tarihi surlar yapılmıştır.

12’nci yüzyılın ortalarından itibaren, Arap işgali görülmesine rağmen, Arap kültürü günümüzde de özellikle “Lizbon” ve “Algarve” şehirlerinde görülmektedir.
Portekizce de “Lizbboa” olarak söylenen şehrin adının, Latinceden değil, Arapçadan geldiği söylenir.

1147 yılında: Portekiz Kralı Afonsa I. Orduları tarafından: Lizbon, Araplardan alınarak Portekiz topraklarına katılmıştır. Yine aynı tarihte; şehirde yaşayan farklı dinlerdeki insanlar katledilmiş, camiler kiliseye çevrilmiş ve günlük hayatta Arap etkisi hızla yok edilmiştir.

12’nci yüzyıla gelindiğinde: yeni ticaret yollarının bulunmasıyla, Portekiz, Avrupa’nın en zengin ülkelerinden biri haline gelmiştir.

15 ve 16’ncı yüzyıllara gelindiğinde ise, dünyayı değiştiren keşiflerden, Portekizliler de paylarını almışlardır. Özellikle “Vasco do Gama” nın: Hindistan yolculuğu sonucunda, ülke birçok kazanç elde etmiştir. Ayrıca: Avrupa ve Uzakdoğu ve Brezilya ile ticari bağlantılar yapılmıştır.

1580 yılına gelindiğinde ise, ülke İspanyollar tarafından işgal edilir ve bunun ardından, zenginliğini yitirir.

1 Kasım 1755 tarihinde Lizbon’da büyük bir deprem ve ardından gelen tsunami, Lizbon çevresindeki birçok yerin yıkılmasına neden olur. Hatta bu deprem nedeniyle, Portekizliler, başkent Lizbon için bir yedek başkent kurmaya karar verirler ve Porto şehri kurulur.

19’ncu yüzyıla gelindiğinde bu kez “Napolyon” ülkeyi işgal eder ve yağmalar.
Bu dönemde, ülkeden kaçan kraliyet ailesi, ancak 1908 yılında geri dönebilmiştir. Ancak: 1910 yılında, ülkede “Cumhuriyet” ilan edilmiştir.

1926 yılına gelindiğinde ise, bu kez “Salazar” isimli bir diktatör, darbe yaparak iktidarı ele geçirmiş, ancak bu durum 1974 yılında sona ermiştir.

Ülke: 1986 yılında Avrupa Birliğine girmiş ve fonlardan en çok yararlanan ülke olarak, hızla kalkınmıştır.

Evet: ülke koyu Katolikdir. Futbol, ülkede en sevilen uğraşı alanlarının başında gelmektedir.

Portekiz Genel

NE SATIN ALINIR

Portekiz ülkesinde, “azulejo” denilen seramikler dünyaca meşhurdur. Ayrıca, yöresel ürünler de satın alınabilir, örneğin Porto bölgesinden Porto şarabı satın alınabilir.

Portekiz Genel

TURİZM

Portekiz denilince, bu ülkede ziyaret edilebilecek en güzel yerler listesi, şöyle sıralanabilir:
1. Lizbon ( burası büyüleyici bir şehir olarak göze çarpar)
2. Sıntra ( büyüleyici bir masal şehri)
3. Evora (bir müze kent)
4. Obidos (bir ortaçağ görünümü)
5. Porto (bir görkemli liman şehri)
6. Batahla ve Alcobaça (dünya mirası mimari harikası)
7. Tomar (şövalyeler diyarı)
8. Sagres (dünyanın sonundaki sular)
9. Marvao (muhteşem bir yer, muhteşem bir manzara)
10. Braga (barok şehir)
Portekiz ülkesinde, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmış yerler şunlardır.
1. Jeronimos Manastırı
2. Belem kulesi.
3. Sintra
4. Evora
5. Batalha Abbey
6. Alcobaça Abbey
7. Tomar en Templar Kalesi ve Manastırı
8. Guimaraes
9. Porto Eski Merkezi
10. Douro Valley
11. Coa vadisi Prehistorik kaya sanatı
12. Angra do Heroismo
13. Pico Island Vineyard Kültür
14. Laurisilva Orman