Tarihin derinliklerinde, Hititlerin önemli şehirlerinden birinin kalıntılarını görmek isterseniz, işte Sarissa. Tarihin en büyük dördüncü imparatorluğunu kuran Hitit ulusunun, en büyük dini merkezlerinden biri.
KUŞAKLI (SARİSSA) ANTİK KENTİ KALINTILARI
Altınyayla İlçesi, Başören köyünde, Ak kuzulu mezrasında bulunmaktadır. Burası: Sivas il merkezine, yaklaşık 60 km. uzaklıktadır. Sivas-Şarkışla yolu üzerinden gidebilirsiniz.
Yapılan arkeolojik kazılar sırasında, ele geçen amorf vaziyetteki bir seramik parçası üzerindeki hiyeroglif yazının okunması ile, kentin adının “Sarissa” olduğu öğrenilmiştir.
Bu isim: kazılar sırasında şehirde ele geçen tabletlerde de; sekiz yerde geçmekte ve kentin Hitit dönemindeki adını doğrulamaktadır. Yöre halkının, buraya kuşaklı demesinin sebebi ise, burada bulunan surlardır.
Höyük: geniş ve büyük, dairesel şekilli bir doğal tepe üzerine kurulmuş, çevresi surlarla çevrilmiş bir Hitit şehridir. Ama; dünya tarihinde, dördüncü büyük imparatorluğu kuran Hititlerin önemli şehirlerinden biridir.
Dünyanın devletler arasında ilk antlaşması olan ve Mısırlılarla Hititler arasında yapılan Kadeş Savaşı (MÖ.1285) sonunda yapılan antlaşmada: Sarissa’nın Fırtına Tanrısının şahitliğinden söz edilir.
MÖ. 1500 ve 1400’lü yıllarda, önemli bir yerleşim merkezi olan ve Hitit krallarının: Başkent Boğazköy’den gelerek, yazlık çalışmalarını yürüttükleri “Sarissa Yerleşimi”: Anadolu’da tablet buluntusu veren, beşinci merkezdir.
Ele geçen 52 tabletin bir kısmı sağlam durumdadır. Bir bölümü ise kırılmış ve parça halindedir. Tabletler üzerindeki metinlerin çözümlemelerine göre: 3 tanesinin bayramla ilgili, 12 tanesinin kült envanteri ile ilgili ve diğerlerinin ise fal metinleri oldukları saptanmıştır.
Bayram şenliklerinin anlatıldığı bir metinde: “Kupit dağında şenlikler yapıldığı anlatılmakta”, bu da o dönem coğrafyası hakkında bilgi vermesi açısından önem taşımaktadır.
Sarissa şehri
1650 metre yüksekliktedir. 1950 adımlık sur kalıntısı ile, önemli bir yerleşim yeridir. Şehre giriş: sur üzerinde bulunan 4 kapıdan sağlanır.
1992 yılından bu yana, Almanya’nın Marburg Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Andreas Müler Karpa Başkanlığında; Sivas Müzesi Müdürlüğü adına kazı çalışmaları sürdürülmektedir.
Bu kazılarda
Günümüze kadar bilinen en büyük Hitit Tapınaklarından biri, kralın sarayı ve şehrin güney-kuzeybatı sur kapıları ortaya çıkarılmıştır. Bu tapınak: Hitit başkenti Hattuşaş’taki tapınakla benzer olup, Boğazköy dışında Hitit imparatorluk çağına ait Anadolu’daki tek (MÖ.1460-1190) tapınaktır.
Şehir kalıntılarında, C yapısının büyük ölçüde dörtgen bir plana sahip olduğu ve sadece çok az sayıda odanın cephede çıkıntı oluşturduğu görülür. 76 x 73 metre ölçülerindeki bu yapı, halen bilinen en büyük Hitit Tapınağıdır.
Bu ölçüleriyle, Kuşaklı C yapısı: başkent Hattuşa’daki 1 Numaralı Tapınak yada Büyük Tapınak olarak adlandırılan ve muhtemelen Fırtına Tanrısı ile Arinna’nın Güneş Tanrıçasına adanmış olması nedeniyle: Hitit ülkesinin en önemli kutsal alanı kabul edilen yapıyı bile geride bırakır.
Ayrıca: bu kazılarda: o dönemde kutsal sayılan, yan yana durmuş, iki boğa figüründen oluşan “İkiz Boğa-Ryhton” heykeli de bulunmuştur. Ele geçirilen kalıntılar ise: Sivas Müzesinde bulunmaktadır.
Bunun bir örneği ise, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergileniyor. Bunun dışında: kazılarda, bir mektup ve çeşitli tabletler bulunmuş.
Kuşaklı höyüğünün güneyinde: Hitit barajı ve açık hava tapınağı var. Mezra yaklaşık 1.5 km. uzaklıktadır. Kuşaklı höyüğünün içme suyunun karşılandığı ve dinsel ayinlerin yapıldığı bir alandır.
Güney kısmı: kayalık ve dik yamaçlardan oluşan bir düzlükte, taşlarla set yapılarak, gölet oluşturulmuştur.
Göletin batı tarafı: Hitit yazılı metinlerinde geçen Huwaşi Taşının bulunduğu tapınma alanının mimari öğeleri, kuzeyde suyun tahliye edildiği taştan örülen kanallar, doğu ve batı yönde, bazı mimari kalıntı izleri görülür.
Kuşaklı bölgesi; Hitit Kralının, başkent Boğazköy’den gelerek, burada bazı dini törenlere katıldığı; Hitit yazılı metinlerinden anlaşılmaktadır. Ele geçen tabletlerdeki bir metinde şöyle denilmektedir.”
Kral, ilk baharda bayram yapmak için, Sarissaya gittiği zaman, Kral şehre yaklaştığında, Şerha yukarı gitmez, Bilakis yukarı yola gider, Yukarıya Fırtına Tanrısı Huwaşi taşına.”
Bu metin: açık hava kutsal alanının, Hititler için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Tüm bunların yanında: Sarissa’da ortaya çıkan yazılı belgelerde: Sarissa Hitit Bey’inin: her ay, tapınağa “bira” armağan ettiği yazılıdır.
Ön Asya’nın en büyük bira imalathanesinin burada bulunması, Sarissa’da bira üretilmesinin ve tüketilmesinin yoğun olduğunu da kanıtlamaktadır.
Sarissa: Hitit devletinin yıkılışı ile bağlantılı olarak, büyük bir yangınla yok olmuştur. Yapılan arkeolojik kazılarda: burada Hitit yerleşiminin ardından yalnızca Frig döneminde bir iskan daha olduğu ve daha sonra yerleşimin tamamen terk edildiği ortaya çıkmıştır.
Sivas Altınyayla hakkındaki gezi yazım için Altınyayla
Hitit, Roma, tam bir tarihi hazinesi bölge, tarih sevenler buraya mutlaka giden, adım adım gezin, bir zamanlar burada bulunan Hitit kutsal alanından ele geçen sunak taşları, halen İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.
ULAŞIM
Emirgazi, Konya arası uzaklık: 140 km. Emirgazi, Karapınar arası uzaklık: 38 km. Emirgazi, Ereğli arası uzaklık: 60 km.
TARİHİ
Bölgede Eski Kışla (Dikilitaş) ve Arısama (Belkaya) yörelerinde yapılan kazılarda eski çivi yazılı tabletler ele geçirilmiş olup bunlar Hitit döneminden kalmadır. Söylenenlere göre: Hititlerden kalma Eski Kışla üzerinde bulunan kale ve yeraltı şehrinde Romalılar ve Bizanslılar yaşamıştır. Bu yerleşim merkezlerindeki ve Bağlıca köyündeki halk, 500 yıl kadar önce bir kısmı Arısama dağındaki kaleye, bir kısmı da günümüzdeki Emirgazi’nin kurulu olduğu yere yerleşmiştir. İlçe ismini 2 km güneydoğuda bulunan Emrullah Gazi türbesinden almıştır. Osmanlı Salnamelerinde Emirgazi ismi geçmez. Köy durumundaki yerleşim yeri, 1990 yılında ilçe olmuştur.
Konya Emirgazi
GENEL
İlçe Orta Anadolu bölgesinde, Ereğli ovası kenarında, Karacadağ volkanik dağ kütlesinin kuzeyindedir. İlçenin topraklarının büyük kısmı ovalık ve bozkır görünümündedir. İlçenin güneyinde Karacadağ yöresinde ormanlık alanlar vardır.
Ortalama rakımı 1085 metredir. İlçede geçim kaynağının büyük bölümü tarıma dayalıdır. 1980-1990 yılları arasında da nakliyecilik faaliyeti yoğun olarak yapılmıştır. Türkiye’de deprem riskinin en az olduğu bir bölgededir. İlçede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer.
HALICILIK
Yörede halıcılık yaygındır. Atkısından çözgüsüne, her şeyi ile yünden dokunan halıcılık oldukça gelişmiştir. El dokuması halı ve kilimler meşhurdur. Kullanılan ipler kök boya ile boyanmaktadır.
EMİRGAZİ SUNAKLARI-STELLERİ
Emirgazi ilçesini tanımak için özellikle Hititleri ve bölgede bulunan Hitit yazıtlarını yani stelleri, Hitit sunaklarını bilmek gerekir. Çünkü, günümüzden binlerce yıl öncesi bölgenin durumunu bu sunaklar anlatmaktadır.
Emirgazi Stelleri olarak adlandırılan Hitit Stellerinin üzerindeki yazıtların çözümünde dikkati çeken husus: kullanılan yazı türünün Hitit öncesi dönemde Anadolu’da hüküm sürmüş olan Luvi alfabesine büyük benzerlik göstermesidir.
Konya Emirgazi Hitit Sunakları
Hitit Sunakları
Emirgazi bölgesinde beş sunak bulunmuştur. 1904 ile 1906 yılları arasında bu sunaklar, ikincil adreslerinden yani bulundukları yerden alarak kendi bildiklere yere taşıyan kişilerden alınmıştır.
Bunlar silindirik formdadır. 4 tanesi Luvi hiyeroglifleriyle yazılmıştır. Beşinci sunak ise, ikincil kullanım yerinde ağır hasar görmüştür, dikdörtgen prizması şeklindedir, üzerinde yine öncekilerle aynı yani benzer nitelikli bir yazı bulunmaktadır.
Bir diğer altıncı parça ise, 1953 yılında yine bölgede ikamet eden bir kişiden alınmış olup, bazalt bu parça dikdörtgen bir kaide veya sunağın bir köşesine aittir, iki yüzeyde de yazılıdır.
Sunakları adayan kişi: metinlerde adı geçen Kral IV Tudhaliya’dır ve MÖ 13’ncü yüzyılın ikinci yarısına tarihlenir. Bu parça halen Konya Arkeoloji Müzesindedir.
Konya Emirgazi Hitit Sunakları
Bu sunaklarda:
Sunaklar üzerindeki metinlerde:
Karacadağ’dan “Balta dağı” olarak bahsedilir. Sarpa (Arısama-Kel dağ-Kötü dağ) dağından: “Kutsal dağ” olarak bahsedilir. Zaten tarihi kaynaklarda da Sarpa dağı, önemli bir dini merkez olarak belirtilir. Sarpa dağında: koruyucu tanrı Ala’nın kültü yani tapınma yeri vardır. Bu tapınağa sunulacak kurbanların sunumu için Emirgazi Stelleri yapılmıştır. Uda şehri (Emirgazi yakınlarında kurulmuş antik bir şehirdir): koruyucu tanrı Ala’ya sunu yapmakla görevlidir.
GEZİLECEK YERLER
Konya Emirgazi Emrullah Gazi Türbesi
EMRULLAH GAZİ TÜRBESİ
İlçeye ismini veren Emrullah Gazi’nin türbesi 2 km güneydoğudadır.
KÖTÜ DAĞ (ARISAMA DAĞI)
İlçe merkezinin 3 km kuzeydoğusundadır. Tam bir dağ denemez, daha çok bir tepe kadar büyüklükte küçük bir dağ denilebilir. Buraya “Sarpa dağı” ismi de verilmektedir. Hitit metinlerinde geçen Sarpa dağı, Arısama dağıdır.
Dağ halk arasında “Kötü dağ” olarak tanınıyor. (Halk arasında bu dağa neden kötü dağ denildiğini, niye böyle bir isim verildiğini öğrenemedim.)
Dağ: Arısama ismini, dağın doğusunda bulunan eski bir Roma şehri olan “Aristama” şehrinin isminden (günümüzde burada Belkaya kasabası bulunmaktadır) almıştır.
Hititler: Sarpa dağını dini hayatlarında tanrının kendisi gibi görmüşlerdir. Ayrıca, yine dini metinlerde: Sarpa dağına, düzenli bir şekilde sunu yapılacağından bahsedilmektedir. Yine, aşağıda söz edeceğim: “Emirgazi sunak ve stellerinde yazılan metinlerde: Sarpa dağına stel dikildiğinden ve bu stele kimsenin zarar vermemesi gerektiği” yazılıdır.
Belkaya (Aristama)
Aristama kelimesine, ilk kez, Tarihçi Batlamyus’un hazırladığı haritalarda rastlanılır. 1900’lü yıllarda bölgede araştırma yapan Ramsay: Arisama şehrini, Konya bölgesinde antik dönemdeki adını koruyan tek yerleşim yeri olarak nitelendirir.
Buranın bazı kaynaklarda Hitit yerleşkesi ve bazı kaynaklarda ise Roma yerleşkesi olduğu iddia edilmektedir.
Aristama şehri, Roma döneminde de “Hyde” (günümüzdeki Gölören) antik şehrine bağlıdır. Hyde ve Aristama şehirleri arasındaki mesafe 10 km civarındadır. Bu durumda: Arista şehri, Hyde şehrinin aşağısındaki ovalara hakim olmak için bir karakol olarak kullanıldığı anlaşılır.
Evet gelelim şehrin kökenine: “Aristama” kelimesinin kökeni “Hititcedir” ve buna istinaden şehrin Hitit şehri olduğu anlaşılır. (Hitit sözlüğünde “Ardistama” kelimesi “sunu/sunak” anlamına gelmektedir.)
Belkaya şehri, Hitit döneminde kurulmuş olsa da, daha sonra Roma döneminde de bir yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Hatta: bölgede bulunan Roma dönemine ait olan bazı tabletler de dini içeriklidir ve Aristama dağının Roma döneminde de kutsallığını koruduğu anlaşılır.
Belkaya köyü ile ilgili kayıtlara devam edelim. 1097 yılında bölgede yapılan Haçlı Savaşının ardından, Türkler buralara yerleşmeye başlarlar.
Osmanlı döneminde, Arisama’da 2 camiden söz edilir. Bunlar: Arisama köyü camisi ve Ahmet Efendi Camisidir. Bu camiler günümüzde yoktur. Günümüzde burada görülen cami 1910 yılında yapılmıştır.
Yine Osmanlı döneminde Arisama’da camilerden başka bir de köy odası varlığı kayıtlıdır. Arisama köy odası, Belkaya camisini yapan Niğde Fertekli Nafi Usta tarafından yapılmıştır. Arisama yani Belkaya’da günümüzde bulunan caminin de aynı dönemde yapıldığı tahmin ediliyor.
Köy odası, taş duvarlı toprak damlı bir yapıdır. Pencereleri dikdörtgen, kapısı ise oval kemerlidir. Yapıda, bir aralık ve bir oda bulunur. Oda içindeki ahşap dolaplar üzerinde bitki bezemeler süsleme olarak kullanılmıştır. Oda üzerindeki kitabede yapım tarihi olarak 1923 tarihi yazılıdır. Bu köy odası, 1992 yılında koruma kurulu tarafından koruma altına alınmıştır.
Belkaya Camisi
Belkaya köyünde bugün kullanılan iki camiden birisi olan Belkaya camisi: 1914-1926 yılları arasında yapılmıştır. Cami inşaatını Niğde Fertekli Nafi Usta yapmıştır. Cami beş bölümlü son cemaat yeri ve tek kubbeyle örtülü harimden meydana gelir. Caminin minaresi, 1987 yılında yapılmıştır.
Eskikışla-Kıçıkışla
Arisama dağının batı yamacındadır.
Emirgazi’nin kuzeyinde Kıçıkışla veya Eskikışla adı altında bulunan mahallenin önemi: 20’nci yüzyıl başlarında beş Hitit sunağının bulunduğu yer olmasından kaynaklanmaktadır.
Kral IV Tuthaliya’ya ait olan bu eserlerin Kıçıkışla mevkiinde bir çeşmenin yanında bulunduğunu Kıçıkışla’da oturan bir çiftçi anlatmıştır. Çiftçi: sunakların Arısama Dağı’nın tepesinden getirildiğini, çocukken duymuş. Sunakların üzerindeki kitabeler Sarpa Dağından bahsetmektedir. Sarpa dağı, büyük olasılıkla Arısama dağıdır.
Eskikışla’nın 1 km doğusunda Dikilitaş mevkii vardır.
Dikilitaş Mevkii
Dikilitaş mevkii, Arısama dağının 1.92 km batısında, 1075 metre rakımdadır. Düz bir yerleşim alanıdır. Burası muhtemelen İmparator IV Tuthalija döneminde bir sunak alanı olarak kullanılmıştır ve burada 4 adet sunak bulunmuştur. (Sunaklar günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.)
Dağın batı yamacında “Dikilitaş” mevkii denen yerde: bulunan steller yani yazıtlar ve sunakların üzerindeki açıklamalara göre: Arısama dağı: gerek Hititler ve gerekse onların öncesinde Luwiler tarafından “Kutsal Dağ” ve bir dini merkez olarak kabul edilmiştir.
Hatta: bu dağda, koruyucu tanrı Ala’nın bir tapınma merkezi bulunuyordu. Bu yüzden: dağa adak sunakları ve steller yapılmıştır. Bu yüzden: bu dağın arkeolojik açıdan ayrıntılı incelenmesi sonucu, sanırım günümüzden binlerce yıl öncesine ait kalıntılar ve kültürel izler bulunabilecektir.
Günümüzde: bu dağda: tarihi önemde bir kale, kaya oyması, kilise ve büyük bir yeraltı şehri bulunmaktadır. Her ne kadar bu kalıntılardan söz edilse de, bence en önemli ve görünür kalıntı kaledir.
Roma-Bizans Kalesi
Dağın tepesinde Bizans kalesi bulunuyor. Kale, Arsima dağının en yüksek tepesindedir. Yapının surları oldukça geniştir, kulelerle tahkim edilmiştir.
Kale: kuzey güney yönünde 120 metre, doğu-batı yönünde ise 90 metredir. Sur ve kulelerin farklı evrelerde yapıldığı göze çarpar. Günümüzde 10 metreyi bulan sağlam surlar görülebiliyor. Ayrıca kalenin kuzeyinde 30 metre uzunluğunda ve 2 metre genişliğinde bir sur parçası bulunuyor.
İlk yapılış dönemi, harçsız hafif işlenmiş taşlardan ve horasan harcı ile yapılmıştır. Kalenin güneş giriş kapısında, hac desenli bir blok kireçtaşı bulunuyor. Yamaçlar: kaleden düşen taşlarla kaplıdır, çıkış zordur ve tehlikelidir. Kalede su ihtiyacının karşılanması için kullanılan sarnıçlar, bugün de görülebilmektedir.
Genel olarak bugün görülen kale yapısı Bizans’tır ama tüm duvarların altındaki temeller farklı daha erken bir döneme aittir. Demir çağı veya Hitit olması muhtemeldir. Kalede yaşayan Romalılar ve yerli halk: Arap akınlarının başlaması sonucu güvenlik tehlikesi nedeniyle buradan ayrılarak Karacadağ bölgesine yerleşmiş ve orada yaşamaya başlamışlardır.
Evet bu kaleyi günümüzde gezmek isterseniz, dağın yakınına kadar araçla ve oradan 1 saatlik bir tırmanış yapmanız gerekiyor.
Uda-Uru şehri
Hitit arşivi dışındaki arşivlere göz atıldığında, Uragit’te bulunmuş bir yazıtta “Uda” şehri ismi geçmektedir. Ancak çivi yazılı metin, şehrin yeri hakkında ipucu sağlamaz. Eski Asur metinlerinde geçen Udum şehri, Hitit kayıtlarında geçen Uda ile aynı olabilir diye düşünülür.
II Mursili dönemine tarihlenen, babası I. Suppiluliuma’nın icraatlarının anlatıldığı çivi yazılı metinde, Uda şehrinin yeri hakkında ipucu sunulmaktadır. Buna göre Uda şehri, kralın beşkent Hattuşa’dan çıkarak kült gezileri düzenleyebileceği bir uzaklıktadır.
Koruyucu tanrı için gerçekleştirilen bir ritüeli anlatan çivi yazılı metinden anlaşıldığı kadarıyla Uda şehri bir Hitit Kralı (IV Tuthamia) tarafından Sarpa dağına kurbanlar sunmakla görevlendirilmiştir. Hitit Kralının Uda şehri halkını Sarpa dağına sunu yapmakla görevlendirmesi, Uda şehrinin Sarpa dağına yakın ve günlük yürüme mesafesinde olduğunu belgeler.
Yani: Uda şehrini, Emirgazi Altarlarına yaklaşık 500 metre mesafedeki Maltepe Höyük ile lokalize etmek mümkündür.
MALTEPE HÖYÜK
İlçenin yaklaşık 2 km kuzeyindedir.
Emirgazi’nin Kale mahallesinde cumanin 1.27 km kuzeyinde, 1108 metre rakımdadır. Höyüğün ölçüleri yaklaşık 210 x 170 metredir. Yüksekliği 4 metredir. Maltepe Höyüğü yakınlarında Arısama dağı vardır.
Bu dağın batısında Eskikışla mevkii ismi verilmiş ve Emirgazi sunakları da bu bölgede bulunmuştur. Maltepe Höyük ile Arısama dağı arasında yaklaşık 1-1.5 km lik bir mesafe vardır. Bu mesafe, yerleşim yeri ile onun kutsal dağı arasındaki birkaç saatlik mesafe olduğunu ifade eder.
Ancak burada herhangi bir resmi arkeolojik araştırma yapılmadığından bazı varsayımları kanıtlamak mümkün değildir. Umarım en kısa zamanda resmi arkeolojik kazılar yapılır da bir kazanların bu en ünlü Roma kenti ortaya çıkarılır.
Konya Beyşehir hakkındaki gezi yazım için Beyşehir