Hindistan Chhattisgarh-Raipur-Bastar

Hindistan Chhattisgarh-Raipur-Bastar

Hindistan Chhattisgarh-Raipur-Bastar: Orta Hindistan bölgesindedir. Burası, 1 Kasım 2000 tarihinde, ayrı bir eyalet olma statüsünü kazanmıştır. Ülkenin eyaletleri arasında, 10’ncu sıradadır. Bölge: 1845 yılında, İngiliz egemenliği altına girer. Bu dönemde, yöredeki ticaret gelişir.

Yörenin en büyük ekonomik etkinliği: enerji ve çelik üretim sektöründedir. Ülkenin toplam çelik üretiminin, % 15’lik bölümü burada üretilmektedir.

Coğrafi yönden: eyaletin merkezi verimli ovalar şeklinde iken, güney kısımları dağlıktır. Bölge topraklarının % 44’lük bölümü, ormanlarla kaplıdır. Bölgedeki en büyük nehir, Matanadi nehridir.

Yörede: tropikal iklim egemendir. Yengeç dönencesine yakınlık nedeniyle: nemli ve sıcak etkindir. Bunun dışında, yoğun muson yağmurları görülür. Nisan-Haziran ayları arasındaki yaz döneminde, sıcaklık 40 derece civarındadır. Kasım-Ocak aylarına denk gelen dönem, ise bu bölgenin ziyaret edilmesi için en uygun dönemdir. Yani, yaz dönemi sıcaklığı: 30 civarında, kış dönemi sıcaklık ortalaması ise, 25 derece civarındadır.

Burada: ipek ve kayıt mum sanatı etkindir. İpek kumaşlardan: ceket, gömlek yapılır. Kayıt mum sanatı ise, metal mumluklar ile kendini gösterir.

Son olarak, bu eyalette yaygın bir durumdan söz etmek istiyorum. Bu durum: Malus Usuo Tonhi yani “cadılık” olarak isimlendiriliyor. Bir anlamda “büyücülük”. Özellikle: yaşlı, dul ve anormal yüz hatlarına sahip kadınların, olağanüstü güçlere eriştiğine inanılır ve bunlar cadılıkla suçlanırlar.

Elbette bunun sonucu ölüm. Hem de, taşlama, asma, komşuları tarafından öldürülme şeklindedir. Günümüze kadar, 2500 kadının cadılık suçlaması ile, bu şekilde öldürüldüğü söyleniyor. Hatta, bunların bir kısmına “insan dışkısı yeme” türünde bir cezanın verildiği de söyleniyor. Tabii tüm bu olan-biten sonucunda, kadınları korumak için bir takım önlemler alındığı söyleniyor.

Eyaletin başkenti ve en büyük şehri: Raipur.

AKURİ NALA

Burası, kayalar ve ormanla çevrili bir alandır. Bansipur köyü yakınlarındadır. Burada: Koriya isimli küçük bir şelale var. Özellikle yaz aylarında, bu bölge “doğal klima” havasını taşıyor. Baikuntpur Sonhat veya Aklasari bölgesinden bir taksi ile buraya ulaşabilirsiniz. Yol, yaklaşık 12 km. dir.

AMRİT DHARA WATERFALL

Hasdo nehri üzerindedir. Şelalenin suları, yaklaşık 70-80 metre yükseklikten dökülmektedir. Genişlik ise, 10-15 metre kadardır. Ortamın nemli olması nedeniyle, puslu bir görüntü oluşur. Bu bölgede, bir de Hindu tapınağı bulunuyor. Tapınak: tanrı Şivaya adanmıştır.

ACHANAKMAR WİLDLİFE SANCTUARY

Hindistan Chhattisgarh-Raipur-Bastar; Burası: ülkenin bir vahşi yaşam parkıdır. Burada: nesli tükenmekte olan hayvanlar barındırılıyor. Bunlar arasında bulunanlar: leopar, Bengal kaplanları, vahşi bizonlar bulunuyor. Park: 1975 yılında kurulmuştur. 560 km. karelik bir alanda yerleşmiştir. Parka ulaşmanın başlıca yolu 176 km. uzaklıktaki, Raipur havaalanının kullanılmasıdır. Ayrıca, unutmamak gerekir ki, park bölgesinde: restoran, kahvehane ve diğer birçok kolaylık tesisi bulunmamaktadır.

BARNAWAPARA WİLDLİFE SANCTUARY

Chhattisgarh ilçesinin kuzeyinde, Mahasamund bölgesindedir. Park alanı, bölgedeki en önemli, yaban hayatı koruma alanıdır. 1976 yılında kurulmuştur. 245 km. karelik bir alanı kapsamaktadır. Düz ve engebeli bir araziden oluşmaktadır. Park alanı içindeki, yaban hayatı koruma alanında yaşayan bazı hayvanlar şunlardır: kaplanlar, dudaklı ayı, uçan sincap, çakal, dört boynuzlu antilop, leopar gibi.
Bölgeye ulaşımın en kolay yolu: 85 km. uzaklıktaki, Raipur havaalanının kullanılmasıdır.

BARSOOR ANTİK BÖLGESİ

Dantewada ilçesinin güney batısında, İndrawati nehrinin kıyısında, ilçe merkezine 75 km. uzaklıktadır. Ancak, bu yol, kısa görünse de, yaklaşık 2 saatlik yolculuk yapmak gerekmektedir.
Burada, bir zamanlar ,büyük bir Hindu medeniyeti kurulmuştur. Buna bağlı olarak, burada 147 tane tapınak kalıntısı bulunmaktadır. 10 ve 11’nci yüzyılda yapıldığı düşünülen bu tapınak kalıntıları, günümüzde de görülebilmektedir.

Nispeten sağlam olarak görülen bir Shiva tapınağında: 12 oyma taş sütun ve çıplak figürler bulunuyor. Başka bir Siva tapınağında ise, yine 32 taş oyma sütun, siyah granit Shiva taşıyıcısı boğa ve iki kutsal yer görülüyor. Burada bulunan bazı tapınaklar, yakın zamanda restore edilmiştir.

RATANPUR

Bilaspur ile Katghora yolu üzerinde, 25’nci km. dedir. Burada, eski bir kale kalıntısı görülüyor. Kalıntı bölgesinde, kapı çerçevesi üzerindeki çekici bir taş heykel ilgi çekiyor. Kalenin içinde ise, Sitchourai ve Jagarnath tapınaklarına ait kalıntılar görülüyor.
Tepenin üst kısmında: Laxmi tapınağı görülüyor. Ayrıca: Ratneswar Mahadev tapınağı da var.

RAİPUR ŞEHRİ

Burası, eyalet merkezidir. Şehirdeki ilk kuruluş ve yerleşimin: MS. 14’ncü yüzyılda, Kalchuri kralı Ram Chandra zamanında olduğu söyleniyor. Şehir, uzun süre, Haihaya krallığının başkentliğini yapmıştır.
Günümüzde de, şehir bölgenin en büyük kentidir.
Ocak-Şubat aylarında, her yıl, burada bir fuar düzenlenmektedir. Bu fuara, Aziz Vallabhacharya’nın takipçileri gelmektedirler.

CHAMPARAN KÖYÜ

Eyalet başkentine, 60 km. uzaklıktadır. Köyün başlıca özelliği: Saint dininin doğum yeri olmasıdır. Vallabhacharya, bu dini tarikatın kurucusudur. Bu yüzden, onun onuruna, burada güzel bir tapınak inşa edilmiştir. Ayrıca, her yıl, Kasım ayında, Baisakh ve Tarikatı ve takipçileri tarafından, Aziz Vallabhacharya’nın doğum yıldönümü kutlanmaktadır.

TURTİRİYA

Bu köy, ormanlarla çevrili doğasıyla öne çıkmaktadır. Burada: MS.8’nci yüzyıla ait Budist kalıntılar görülüyor. Daha sonraki dönemden kalma, Brahmanical kalıntılar da var. Bu kalıntılar arasında, pek çok zarif heykel ayağı, tanrı Vişnu figürleri ve Ganesha putları görülebiliyor.

LAXMAN TAPINAĞI-GANDESWAR TAPINAĞI

Raipur şehrinin 1 saat doğusunda, kutsal Mahanadi nehri kıyısında, Shripur denilen bir site içindedir. Bölge, Güney Kosola’nın başkentliğini yapmıştır.
Site içinde: Laxman tapınağı bulunuyor. Tapınak: Hindistan ülkesinin en iyi tuğla tapınaklarından birisidir. 7’nci yüzyılda inşa edilmiştir. Oymacılık sanatının en yoğun örneklerini burada görebilirsiniz.
Gandheswar tapınağı ise, Mahanadi nehri kıyısındadır. Bu Shiva antik tapınağı, yörede daha eskiye dayanan mimari kalıntılar kullanılarak yapılmıştır.

Hindistan Chhattisgarh-Raipur-Bastar

BASTAR ŞEHRİ

Eyaletin kuzeybatısındadır. Bastar yöresiyle ilgili olarak, gezginler açısından söylenebilecek tek şey: Chitrakoot ve Teerathgarh şelalerine yakın olmasıdır.
Burada: muhteşem el sanatları hazırlanıyor. Bunlar, büyük bir hassasiyet ve beceri gerektirmektedir. Hatta: Dhokra tekniği kullanılan eserlerin hazırlanmasında: çeltik kabuğu, inek gübresi, kırmızı toprak ve balmumu kullanılmaktadır. Metal el sanatları: sanatın en güzel parçalarını oluşturmaktadır. Mutlaka bakın, büyük olasılıkla beğenip satın alacaksınız, başka yerde bulma şansı yok.

Burada: “Karma dans” denilen bir gösteri yapılıyor. Karam ağacı: yöre halka tarafından ibadet edilen bir ağaç olarak önem kazanmaktadır. Söylenenlere göre: eski dönemde büyük bir savaş çıkmış ve genç bir çift, bu ağacın içi boş gövdesine saklanmışlardır. Savaş sonucunda, yalnızca bu genç çift sağ kalırlar. Böylece, o günden sonra, ağaç kutsal kabul edilir olmuştur. Erkek ve kadın dansçılar, bir daire oluşturarak, karam ağacının çevresinde dans ederek ibadet ederler. Dans sonunda ise, süt-pirinç ve bira ile oluşturulan bir karışım ile yıkanır.

Yörede: antik mağaralar var. Dağlık arazide, Kanger Vadisi Milli Park ormanları içinde ve bunları keşfetmek oldukça ilgi çekiyor. Tercih sizin.
Mağaralar: muson yağmurları sırasında ve sonrasında, bir süre için emniyet açısından kapalı tutuluyor. Mağaralara: 8 yaş altı ve 60 yaş üstü olanlar giremiyorlar. Çünkü, genellikle düzensiz ve kaygan bir zemin var. Altı lastik tabanlı ayakkabılar ile girmek gerekiyor. Giriş ücreti içinde: fener ve kılavuz ücreti de bulunuyor.

KAİLASH GUFA

Bu mağarada: en muhteşem sarkıt ve dikitleri görebilirsiniz. Mağara: orman içinde gömülü bulunuyor. Milyonlarca yılda oluştuğu düşünülen mağaranın genişliği 30 metre ve uzunluğu ise, 220 metredir. Derinlik, 55 metredir. Sarkıt ve dikitlerin oluşumunun, damla damla ve 6000 yıl sürdüğü düşünülüyor.

KUTUMSAR MAĞARALARI

Jagdalpur Tiratgarh şelalelerinin yakınındadır. Şehir merkezine ise, yaklaşık 38 km. uzaklıktadır. Burada, yaklaşık 40 basamaklı spiral bir merdivenden inerek, mağaraya ulaşmanız mümkündür. Mağaraya girerken, fener ve kılavuz kullanmanız şarttır. Mağara içindeki sarkıt ve dikitler: bir usta heykeltıraş titizliğiyle yapılmıştır. Mağara içindeki sulak alanda, yalnızca burada yaşadığı düşünülen “kör balık” bulunuyor.

DANDAK MAĞARALARI

Mağaraya girmek için, yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Mağaranın girişinde, olağanüstü bir kaya oluşumu görülüyor. İçeride ise, sarkıt ve dikitler, kendinizi bir kraliyet sarayına girmiş ve avizeler altında geziniyor izlenimi verecektir. Zemin ise, yumuşak ve kaygandır.

BASTAR SARAYI

Şehir merkezindedir. Bastar krallığının merkezi burada iken yaptırılmıştır. Günümüzde, hükümet tarafından bir anıt olarak koruma altına alınmış, muhafaza edilmektedir.

BASTAR MÜZESİ

Müze, bölgedeki çeşitli kabilelerin yaşam stillerinin mükemmel bir şekilde yansıtıldığı bir yer olarak önem kazanıyor.

KUTUMSAR MAĞARALARI VE KAİLASH GUFA

Bunlar, şehir merkezine 38 km uzaklıkta, Kanger Vadisi Milli Parkı içindedir. Bu mağaralar: Tiratgarh şelalelerine yakındır. Mağaralar içinde, sarkıt ve dikitler var. Mağaralar içinde, rehberler eşliğinde, fener ile dolaşılıyor.

İNDRAVATİ MİLLİ PARKI

Bastar ilçesine, 296 km. uzaklıktadır. 1982-1983 yılları arasında, kaplan rezerv alanı olarak kurulmuştur. Indravati nehrinin kıyısında: tropikal karışık ormanlar yanındadır. Bu ormanlarda özellikle “sal” ağaçları görülüyor. Parkta görülebilecek hayvanlar şunlardır: yabani ayı, panter, benekli geyik, kurt, çakal gibidir.

Parkın ana giriş kapısı: Bhopalpattanam yolunun 22’nci km. de bulunmaktadır. Buraya ulaşmak için havayolu kullanmayı tercih ederseniz: en yakın havaalanı, 486 km. uzaklıktaki, Raipur havaalanıdır.

Hindistan Chhattisgarh-Raipur-Bastar

Chitrakoot Falls-Şelale

Şelale: İndravati nehri üzerindedir. Düşme yüksekliği: 30 metredir. Genişliği ise, yaz aylarında nehirdeki su seviyesine bağlı olarak değişir. Ancak, muson yağışları döneminde, nehir suları, zaman zaman yatağı dışına çıkar. Yaz aylarında ise, sular azalır ve alüvyon taşırlar.

Ancak, muson yağmurları sırasında, nehir suyunun bulanıklaşmasına rağmen, şelaleden düşerken, sular yine bembeyaz görünüyor. Çevre ise, ormanlarla kaplıdır. Buraya: Hindistan’ın Niagara şelaleleri denilir. Özellikle, şelalenin döküldüğü yerde, sık sık ortaya çıkan “gökkuşağı” ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmektedir.

Hindistan Chhattisgarh-Raipur-Bastar

Teerathgarh Falls-Şelale

Bu şelale de, Bastar yöresindedir. Bastar merkezine 35 km. uzaklıktadır. Hindistan ülkesinin en yüksek şelalesidir. Kanger nehri üzerindedir. Aynı zamanda, Milli Park içindedir. Özellikle, park içindeki ormanda, güzel yürüyüşler ve piknik yapmak mümkündür. Şelaleleri, özellikle Ekim-Şubat döneminde ziyaret etmenizi öneriyorum.

Hindistan Delhi

Hindistan Genel

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

 

Kuzey Hindistan’da, Uttar Pradesh Eyaletindedir. Eyaletin başkenti olan Lucknow şehrine, 320 km. uzaklıktadır. Birçok önde gelen Hintli filozoflar, şairler, yazarlar ve müzisyenler, bu şehirde ikamet etmektedirler.

Diğer isimleri: Benares, Banaras, Kashi’dir.

Şehir: Ganj nehrinin kıyısındadır. Ölüm ve hayatın, bilim ve batıl inançların bir arada yaşandığı bir şehir olarak öne çıkmaktadır. Hindular, Budistler ve Jains’ler için kutsal şehir kabul edilir.

Özellikle: kutsal atmosfer, ziyaretçileri hemen etkisi altına alır. Çünkü: kutsal Ganj nehrinin kolları olan Varuna ve Asi, buradan geçmektedir. Şehir, Ganj nehrinin sol kıyısında bir hilal gibi kurulmuştur. Hindu tanrısı Şiva’nın nehrinin, Himalayalar’dan gelerek buraya döküldüğüne inanılır. Bunun sonucunda da, Varanasi şehrinin, Hindu inancına göre, dünyanın üzerinde sürekli yaşanılan en eski şehri olduğuna inanılır. Ayrıca, Hindu dininin en çok saygı duyulan ve hac yeri olan bu şehir: tapınak müzesi gibidir. Tapınak kenti olarak adlandırılan şehirde, yaklaşık 2000 tapınak bulunduğu söyleniyor. Hatta, bu tapınakların, ortaçağ dönemine kadar uzandığı biliniyor. Efsanelere göre: ilk Şiva Jyotirlinga: burada yeryüzüne geldi ve ışık sütunu olarak, göğe yükseldi. Bu yüzden, Varanasi şehri “Işık şehri” olarak da biliniyor.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

Varanasi şehrinin

MÖ.1000 yılı civarında, Hint-Ariler tarafından kurulduğuna inanılır. Tarihi süreç içinde: burada, Hindu din adamları, filozoflar ve din bilginleri yaşamışlardır. MÖ.6’ncı yüzyılda: Buda’nın vaaz verdiği “Geyik Parkı” hemen şehrin yakınındadır. MÖ.567 yılında, Gatama Buddha zamanında, şehir, Kashi krallığının başkentiydi. Ünlü bir Çinli gezgin olan “Xuanzang” şehir merkezi, dini ve sanatsal etkinliklerin, Ganj nehrinin batı kıyısında, 5 km. boyunca uzandığını yazmıştır.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

 

Ancak: 3000 yıllık olduğu düşünülen şehirde, ilk tapınak 18’nci yüzyılda yapılmıştır. Çünkü: Müslümanlar, Hinduların bu şehre olan ilgilerini, sürekli olarak, bir tehdit olarak görmüşlerdir. Hatta: Evrengzib döneminde, şehir, Müslümanlar için de, kutsal bir şehir olarak öne çıkmıştır. Hatta: yine aynı dönemde, imparator, şehre: Muhammedabad ismini vermiştir.

Şehrin diğer en büyük özelliği

Ganj ve Varuna nehirlerinin tabanından, 80 metre yüksekteki zeminde kurulmuş olmasıdır. Bu nedenle, ana kara sürekli ve nispeten kurudur. Bu coğrafi konum, eski dönemlerde yerleşimciler için son derece elverişli konum sağlamaktadır.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

 

Şehirde: nemli suptropikal iklim hüküm sürmektedir. Yaz ve kış sıcaklıkları arasında büyük farklılıklar görülür. Aralık-Şubat ayları arasında, sıcaklık 5 derece civarındadır. Ancak kuraklık sanırım buraları da etkiledi ve son zamanlarda Ganj nehrinin su seviyesi düşünce, nehrin ortasında küçük adacıklar görünür oldu.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

Burayı ziyaret ettiğinizde

Şehir merkezindeki çarşıdan: ipek kumaşlar, pirinç eşyalar ve parfüm satın alabilirsiniz. Özellikle: ipek sariler muhteşem güzeldir. Varanasi ipeğinin yumuşaklığı dünyaca meşhurdur. Şehirde, aynı zamanda: halı’da önem kazanıyor. Şehirdeki başlıca alışveriş mekanları: Chowk, Godaulia, Vishwanath Lane, Thatheri.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

 

Buraya yolunuz düşer ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, bilmeniz gerekenler şunlardır: Varanasi mutfağı zengin çeşitliliğiyle ünlüdür. Buradaki Hint yemekleri, genellikle bol baharatlıdır. Ancak, Çinli, İtalyan, Avrupalı ve Güney-Hint bölgesel yemeklerini bulabileceğiniz restoranlar da var. Evet, buraya has lezzetler arasında: Langda (mango’dan yapılır), Benarasi Paan (gül gibi aromatik esaslar kullanılır), Paapri-chaat (zencefil kullanılır) deneyebilirsiniz.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

GATLAR


Burası: Ganj nehrine inen taş basamaklardan oluşan bir yer. Zaten, Güney Asya bölgesinde, ghat kelimesi, bir su kütlesine ve genellikle kutsal bir nehre kadar uzanan bir dizi adımları ifade etmektedir.

Her yıl, burada 250-300 bin civarında insan toplanır ve hacı olurlar. Hatta: Gatlar’da yani merdivenlerde, güneşin doğuşunu izlemek için, günün erken saatlerinde uyanmak gerekir. Bu egzotik havayı izlemek istediğinizde ve Gatlara gittiğinizde ise, çevrenizdeki Hinduların “Ganj Ana’ya şükürler olsun” şeklindeki dualarını duyabilirsiniz.
Bu arınma törenlerinde: genellikle, suda, en az 3 defa çömelmek suretiyle, yıkanma töreni icra ediliyor. Kadınlar: geleneksel kıyafetleri olan “sari” leri çıkarmadan yıkanıyorlar.

Hatta

Hacıların bazıları, gezgin sofular olup: bunlar, Gatlar üzerinde durup dua ederler, yıkanırlar ve kutsal nehrin sularından içerler. Yaşlılar ve hastalar ise, burada ölmek için dua ederler. Dindar ve Hindu; öldüğünde küllerinin buraya, Varanasi sularına serpilmesini ve bu şekilde yeniden doğumun döngüsünden kurtulmak ister. Bu yüzden: nehir boyunca, basit ama ağırbaşlı cenaze törenleri göreceksiniz.

Aileler: ölülerini yakmak için, Varanasi gatlarının en kutsalı olan “Manikarnika” bölgesini tercih ederler. Ölü: beyaz kefen içinde, nehir kıyısına getirilir ve dudaklarına birkaç damla Ganj nehri suyu sürülür ve daha sonra, beden: güzel kokulu bir sandal ağacı üzerine konularak ateşe verilir ve yakılır. Küller ise, yukarıda belirttiğim gibi, Ganj nehri sularına serpilir.

Tabii, birde bu dinsel olayın başka yönü var. Ganj nehrinin gördüğünüzde, bulanık suların yani muhteşem bir kirliliğin egemen olduğuna şahit olacaksınız. Biraz önce sözünü ettiğim gibi, yakılan ölülerin külleri Ganj nehrine atılıyor ve öte yandan, bu nehrin kirli suları, kutsal diye içiliyor ve yıkanılıyor. Elbette: bunun sonunda, yıllarca burada kolera başta olmak üzere çeşitli salgınlar çıkmış. Pek çok Hintli, Ganj nehrinin kendi kendini temizlediğine inanmaktadırlar çünkü nehrin suları, yapılan araştırmalarda, belli oranda kükürtlü çıkmıştır.

Bunun sonucu olarak, nehirde bakteri üremediğine inanılır. Ancak: yine de, şehirde yaşayanların büyük bölümünde: sudan kaynaklandığı sabit olan çeşitli hastalıklar, yoğun olarak görülmektedir. Yine de, ölülerin küllerinin nehre atılması yanında, son yıllarda özellikle endüstriyel atıkların bu nehirlere atılmasının önüne geçilmesi için çeşitli çalışmalar yapıldığı söyleniyor. Bunun dışında: nehir ne kadar kutsal kabul edilirse edilsin, yine de nehir kıyısında: bol bol sabun ve şampuan kullanıldığını, çamaşır yıkandığını göreceksiniz.

Evet, Ganj nehri boyunca, çok sayıda önemli Ghats bulunuyor.

ASSİ GHATS


Burası, şehrin güney ucundadır.
Ganj ve Asi nehirlerinin birleştiği noktadadır. Burada, hacılar, Peepal denilen bir ağacın altında bulunan Şivaya saygı göstermeden önce, buradaki Ghats’da, banyo yaparlar. Özellikle: ay ve güneş tutulması günlerinde, binlerce hacı burayı ziyaret ederler.

SHAMSHAN GHATS


Bu Gat türü: gerek dini ayinler (yani ölü yıkama veya abdest almak için) ve gerekse temizlik için kullanılmaktadır.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

DASASWAMEDH GAT


Şehrin en önemli Ghats’larından biridir.
Buranın: Brahma’nın, 10 atı, dinsel törenlerle kurban ettiği yer olduğuna inanılır. Basamakların en tepesinde oturan din adamları: kısık seslerle, dini bir şeyler okuyorlar. Ayrıca: küçük bir madeni para verildiğinde, çiçek veya Ganj nehrinden alınmış su veriyorlar. Burada, güzel ve renkli bir nehir görünümü vardır. Burada, binlerce kutsal toprak lamba, kutsal Ganj sularına bırakıldığında, kayan lambalar, alacakaranlıkta, nehre ilahi bir görünüm vermektedir. Özellikle, bu şehri ziyaret ettiğinizde, bu görüntüyü mutlaka izlemelisiniz.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

GANJ NEHRİ


Ganj nehri: 2506 km. uzunluğundadır. Nehir, Himalayalar’ın, güney yamaçlarında, Gangotri buzulundan çıkmaktadır. Ganj nehrinin ağzı geniş deltası, dünyanın en büyük deltasıdır. Günümüzde, nehir üzerinde, iki büyük baraj yapılmıştır.
Hindu inanışına göre; Ganj nehrinde yıkananlar günahlarından arınırlar ve kurtuluş veya Nirvana’ya ulaşırlar. Hatta: insanlar, kendi yakınlarının küllerinin Ganj nehrine atıldığında, batmadığını ve uzak yerlere seyahat ettiklerine inanırlar. Bu uzak ve kutsal yerler: Ganj üzerinde bulunan önemli hacı yerleri : Haridwar, Varanasi ve Prayag’dır.
Evet, şehrin hayatında büyük önemi olan nehirde: kıyıdan tekne kiralayarak, gezinti yapabilirsiniz. Bu gezinti sırasında, şehrin silüetinde etkin olan tapınakları görebilirsiniz.
Ganj nehri: Bengal körfezinde deniz ile birleşmeden önce, şehirden çıkışta, kuzeye doğru ilerler ve kollarının arasında, 5 km. lik bir hilal oluşturur.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

MAN MANDİR GAT


Burası, Gatların en kutsalı olan “Manikarnika” nın, güneyindedir. Burada: Caipur Mihracesi Jai Sing’in gözlemevi bulunuyor.

SCİNDİA GAT


Burası: bir kısmı suyun içinde kalan, Şiva tapınağıdır.

PANCHGANGA GAT


Burası: Ganj nehrinin 4 yeraltı kolunun birleştiğine inanılan yerdir. Bu alanda: yıkılan bir Hindu tapınağı üzerinde kurulmuş “Alemgir camisi” hakimdir.

 

KASHİ VİSHWANATH TEMPLE – ALTIN TAPINAĞI


Şehrin en kutsal tapınağıdır. Ancak, buranın merkezine girmek için Hindu olmak gerekiyor, başkalarını sokmuyorlar.
Tapınak: Şiva adına adanmıştır. Hindular için kutsaldır. Her Hindu, hayatında bir kez, hac yapmak için buraya girmeyi bekler. Eğer mümkünse, aynı zamanda burada yakılmak ve küllerinin, atalarının küllerinin döküldüğü Ganj nehrine dökülmesini ister. Milyonlarca Hindu için, inanç merkezidir.
Evet, bu muhteşem tapınak: Ganj nehrinin batı kıyısındadır. Dünyada yaşayan en eski tapınak kentidir. Özellikle, 15.5 metre yüksekliğindeki altın sivri kulesi nedeniyle, tapınak “Golden Temple” olarak da adlandırılır. Aynen, Amritsar şehrindeki, Sih Gurudwara tapınağı gibi.
Tarihi süreç içinde, tapınak birkaç kez yıkılmış ve sonra yeniden inşa edilmiştir. Tapınağa bitişik “Gyanvapi Camisi” bulunmaktadır.

Tapınağa; hediyelik eşya satış dükkanları ve korumaların bulunduğu dar bir sokaktan girilir. Burada: ilk tapınak: 490 yılında yapılmıştır. 1194 yılında ise, bölgedeki diğer tapınaklarla birlikte tahrip edilmiştir. Ancak, daha sonra, tapınak yeniden yapılmış ve 1351 yılında, yeniden yıkılmıştır. 1585 yılında ise, yeniden inşa edilmiştir. 1669 yılında yeniden yıkılan tapınak, Gyanvapi camisinin yanında, bitişik olarak yeniden inşa edilmiştir. Eski tapınağın izleri, caminin arkasındaki alanda görülmektedir.
Mevcut tapınak yapılırken, 1780 yılında, sivri kuleleri ve kubbesinde, çeşitli kişiler tarafından bağışlanan 1000 kg. altın kaplama olarak kullanılmıştır. Bu yüzden “Golden Temple” adı verilmiştir.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

GYANVAPİ CAMİSİ


Babür imparatorları tarafından inşa edilmiştir. Kashi Vishwanath tapınağının orijinal yerinde kurulmuştur. Caminin minareleri: 71 metre yüksekliktedir. Eski tapınağın duvarı, bu caminin duvarının bir parçası olarak kullanılmıştır. Tapınak: 1780 yılında bu caminin yanında yeniden inşa edilmiştir. Tüm bu nedenlerle, yani eski tapınağın üzerine kurulmuş olması nedeniyle, cami, Hinduların hedefi haline gelmiştir. 1991 yılında, hükümet tarafından alınan bir karar ile, tapınak ve cami sitesi, koruma altına alınır.

Hindistan Uttar Pradesh-Varanasi

VARANASİ HİNDU ÜNİVERSİTESİ


Şehirdeki üniversitenin içinde küçük bir müze var. Bu müzede: 16’ncı yüzyıl Gürkanlı minyatürlerinden oluşan, muhteşem güzel bir koleksiyon var, mutlaka görmenizi öneririm.

 

RAMNAGAR FORT


Bu kale: 18’nci yüzyıldan bu yana, Kashi krallarına ev sahipliği yapmıştır. Şehir merkezinden 14 km. uzakta: Ganj nehrinin karşı kıyısındadır.
18’nci yüzyılda, Ramnagar zamanında, kum taşından yapılmıştır. Babür mimarisinin özellikleri olan oyma balkonlar, açık avlu ve pitoresk pavyonlar bulunmaktadır. Sarayın duvarları arasında, büyük bir saat var. Bu saatte: yalnızca yıl, ay, hafta ve gün değil, aynı zamanda: ay, güneş ve takımyıldızlar hakkında, astronomik değerler görülmektedir.
Kalenin içinde bir müze var. Müzede:; el yazması nadir bir koleksiyon ve özellikle dini yazılar görülmektedir. Ayrıca, Babür minyatür tarzının örnekleri bulunan birçok kitap kapakları görülüyor.

 

SANKAT MOCHAN HANUMAN TEMPLE


Şehirdeki kutsal tapınaklardan biridir. Hindu tanrısı Hanuman’a atfen yapılmıştır. Banaras Hindu Üniversitesi kampüsü içindedir.
Mevcut tapınak yapısı: 1900’lü yılların başında, Madan Mohan Malviya Banarak Hindu Üniversitesini kuran, Eğitimci ve özgürlük savaşçısı Pandit tarafından yaptırılmıştır. Tapınak dışında, çok sayıda satıcı bulunuyor. Bunlar: buraya özgü kolye, yüzük, tütsü ve kutsal çiçek satıyorlar. Her Salı ve Cumartesi günlerinde, tapınak önünde, binlerce kişi sıraya girerek, Lord Hanuman için dualarını sunarlar.
7 Mart 2006 tarihinde, buraya bir terörist saldırı düzenlenmiştir.

 

DURGA TAPINAĞI


18’nci yüzyılda yapılmış, şehrin en önemli tapınaklarından birisidir. Tapınağın küçük kulesi: üst üste yerleştirilmiş, tek katlıdır. Maymun tapınağı olarak da bilinir. Bu tapınak: Tanrıça Durga’ya adanmıştır. Tapınak mimarisi, Kuzey Hint usulü şeklindedir. Yapı: hardal sarısı ve kırmızı renge boyanmış, çok katmanlı bir shikhara’ya sahiptir. Ana yapı ise, dikdörtgen planlıdır. Efsaneye göre: Tanrıça Durga: yüzyıllar boyunca bu yerini korumuş ve aynı zamanda Varanasi şehrinin koruyucusu olmuştur. Tapınak alanında, çok sayıda maymun var. Bu yüzden, Maymun Tapınağı da denilir.

 

TULSİ MANAS TAPINAĞI


1964 yılında, bir hayırsever aile tarafından beyaz mermerden inşa edilmiştir. Lord Rama adına adanmıştır. Şehrin en ünlü tapınaklarından birisidir. Aynı zamanda, kutsal şehrin önemli bir turizm merkezidir. Tapınak: Durga tapınağı yakınındadır. Tapınağın çevresinde, muhteşem bir peyzaj görülmektedir. Tapınağın duvarlarında, Hintçe ayetler ve resimler bulunmaktadır.

BHARAT KALA BHAVAN-ARKEOLOJİ MÜZESİ


Müze binası, 1910 tarihinde tamamlanmıştır. Müzede, bulunan 5 galeride: MÖ.3’ncü yüzyılda Sarnath antik bölgesinde bulunan eserler yanında, MS.12’nci yüzyıla kadar uzanan döneme ait buluntular sergilenmektedir.
Bunların başlıcaları: Hindu ve Budist heykellerdir.

JANTAR MANTAR


Burası, bir gözlemevidir. Jai Singh tarafından, 1737 yılında inşa edilmiştir. Bu şahıs özellikle tam bir astronomi tutkunuydu. Bu gözlemevini yaptırmadan önce, kendi bilim adamlarını yurtdışına göndererek, yabancı gözlemevlerini incelettirdi. Gidenler, birçok astronomi kılavuzu ile geri döndüler ve Jantar Mantar inşa edildi.
Aslında, burası, yerel saati ölçmek için inşa edilmiştir. Güneşteki sapmalar, yıldızlar, gezegenler ve bunların hareketleri, hızları ve özellikleri incelenmiştir. Bu incelemeler için: birkaç duvar aleti bulundurulmaktadır ki bu aletler günümüzde de kullanılabilmektedir.

 

Hindistan Bihar-Patna

Hindistan Bihar-Patna

Doğu Hindistan bölgesindedir. Ülkenin en kalabalık, üçüncü eyaletidir. Ancak, nüfusun % 85’lik kısmı, kırsal kesimde yaşamaktadır.

Bihar ovası: nehir tarafından ikiye bölünmüştür. Ganj nehri: batıdan doğuya doğru akar. Bölgenin ormanlık alanı toplamı ise: 6 milyon metre karedir. Resmi dil: Hintçe ve Urduca’dır. Tüm bunlara rağmen, günümüzde, Bihar eyaleti: diğer eyaletler yanında, ekonomik kalkınma açısından geride kalmaktadır.

Bölgenin iklim durumu: kış aylarında, sıcaklık 4-10 derece arasındadır. En sıcak ay: Haziran, Temmuz ve Ağustos’tur. Ancak, bu aylarda ,yoğun muson yağmurları görülür. Ekim-Kasım ve Şubat-Mart ayları: bölgenin iklim bakımından en güzel zamanlarıdır.

Eyaletin en önemli şehirleri: Patna, Gaya, Bhagalpur, Muzaffarpur, Biharsarif şehirleridir.

VALMİKİ MİLLİ PARKI

Champaran şehrindedir. Burada, ülkenin birkaç kaplan cinsi barınmaktadır. Son yılların rakamlarına göre, park alanında 10 kaplan bulunuyormuş. Ayrıca: misk ve vahşi köpekler barınıyor. Sonuç olarak, eğer kaplanları görmek isterseniz, bu parkı ziyaret etmelisiniz.

PATNA ŞEHRİ

Doğu Hindistan bölgesinin ikinci büyük kentidir. Ayrıca, “Antik Patna şehri” dünyanın en eski, sürekli yaşanan şehridir. Şehrin varlığı, 3000’den fazla yıl boyunca çeşitli isimler kullanılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Şehirle ilgili ilk referanslar, yaklaşık 2500 yıl önceye ait Budist kaynaklarında görülmüştür.

Buda ve Mahavira öğretilerinde bölgenin 2500 yıldır yerleşime açık olduğu görülür. Şehir: MÖ.3’ncü yüzyılda, Maurya imparatorluğunun başkentliğini yapmıştır. Ama, yine aynı dönemde, şehir 3 km. eninde ve 12 km. uzunluğundadır ve bu ölçüler, burada, o dönemde, ne kadar muhteşem büyük bir şehir olduğunun en büyük kanıtıdır. İngilizler: 19’ncu yüzyılda, Çinlilerin ihtiyacını karşılamak için, şehirde, bir afyon üretim ve dağıtım merkezi kurarlar.

Hindistan Bihar-Patna

Modern Patna şehri ise

Ganj nehrinin güney kıyısındadır. Şehir, dünyanın en hızla büyüyen şehirleri sıralamasında 21’nci sıradadır. Aynı kategoride, Hindistan’da ise, 5’nci sıradadır. Şehir, her yıl, yaklaşık 2.5 milyon turist tarafından ziyaret edilmektedir. Özellikle: Çin ve Japonya’dan, Budist turistler, şehri ziyaret etmektedirler. Bodh Gaya, Racgir ve Nalanda mabetlerine yapılacak ziyaretler ideal bir yerdir. Bu şehirde, en az 1 gün ayırmanız gerekir. Bu 1 günde: birinci sınıf bir heykel müzesi, büyük bir Sih tapınağı, Ganj nehri ve ilgi çekici çarşılar görebilirsiniz.

Evet, şehir: Sihler için kutsaldır. Çünkü, Sih Guru Gobind Singh, burada doğmuştur. Budist ve Hindular için de, şehir kutsal bir hac yeridir.

İklim düşünülürse: bölgede, nemli subtropikal iklim egemendir. Mart-Haziran ayları arasında sıcak yaz günleri yaşanır.

Hindistan Bihar-Patna

Yerel lezzetlerden tatmak isterseniz: burada “khichdi” denemelisiniz. Pirinç, mercimek suyu, baharatlar ile tatlandırılmış ve lor, turşu gibi malzemelerle servis edilen bir tür yemektir. Ayrıca: yanında ince kesilmiş soğan, haşlanmış patates, yeşil biber servis ediliyor. Bu yörede yemekler, genellikle pirinç ve sebze ağırlıklıdır.

Hindistan Bihar-Patna

KUMHRAR

Burası, Pataiputra bölgesinde bir antik kent kalıntısıdır. Şehir merkezine 5 km uzaklıktadır. Buradaki arkeolojik kalıntılar: bölgedeki ilk yerleşimin, MÖ.322-185 yılları arasında, Mauryan döneminden olduğunu kanıtlamaktadır. Bu kalıntılardan en öne çıkanı: 80 sütunlu bir salondur.
Kazı çalışmaları sırasında: 80 sütun ayaklı bir meclis salonu kalıntısı bulunmuştur. Salonun, Mauryan döneminden kaldığı sanılıyor. Yine aynı bölgede: Anand Bihar denilen bir Budist Manastır kalıntıları var. Manastırın ahşap kiriş ve kil figürleri manastırı çevreleyen parkta sergileniyor.

GOLGHAR

Burası, bir tahıl ambarıdır. Şehrin batı kıyısındadır. Şehirde, İngilizlerin faaliyetlerinin Hintliler yararına olan kısmının kanıtıdır.
1770 yılındaki kıtlık sırasında kaygıya kapılan İngiliz yüzbaşı John Garstin: 1786 yılında, bu büyük tahıl ambarını inşa ettirmiştir. Yapının duvarları, 29 metre yüksekliğindedir. Tek kubbeli yapısı ile, benzersiz bir mimari harikadır. Taban genişliği 125 metredir. Duvarlarının kalınlığı: 3.6 metredir. Binanın üstüne çıkmak için, merdivenler var. Bu merdivenlerden binanın üstüne çıkıldığında ise, çevrenin muhteşem bir manzarası ile karşılaşılıyor. Evet, burada, mutlaka kubbenin tepesine çıkmalısınız.

HAR MANDİR TAKHT

Eski Patna bölgesindedir. Burası, ziyaretçilere Sih toplumu hakkında bilgi vermektedir.
Gobind Singh: yani Sihlerin 10’ncu gurusu, 1660 yılında Patna şehrinde doğmuştur. Gobin Singh: Sihlere, dinlerini silahla korumaya çağırması ile tanınıyor. 1666-1708 yılları arasında yaşamıştır.
Burası, Sihlerin dört kutsal tapınağından biridir. Orijinal tapınak: Maharaja Ranjit Singh tarafından inşa edilmiştir ve Guru ve Sih kutsal eşyalarını barındırmaktadır. Gobind Singh’in evindeki su kuyusu, dindarlık ve militanlığı örnekleyen, mermer bir kaideye dönüştürülmüştür. Burayı ziyaret ederseniz, bir rahip, önce ziyaretçilere dini açıklar ve gurudan kalma eşyalar arasında, onun beşiğini, ayakkabılarını ve silahlarını gösterecektir. Müzenin üst katındaki salonda, rahipler “Adi Granth Sahih” den dualar okuyorlar. Bu manastırın hemen yakınlarındaki “çarşı” dan, bambu ve deri eşyalar satın alabilirsiniz.

Hindistan Bihar-Patna

DİDARGANJ YAKSHİ

Bu bir heykeldir ve Mauryan sanatının en güzel örneğidir. Heykel günümüzde Patna Müzesinde sergileniyor. Heykel: tek parça taştan oyulmuştur. Heykelin, MÖ.3’ncü yüzyılda yapıldığı sanılıyor. 1917 yılında, Ganj nehri kıyısında, Didarganj kazısında bulunmuştur. Heykelin burnu: gezici bir sergi sırasında, hasar görmüştür. Evet, bu heykel, Hindistan’ın en ünlü sanat eseridir.

Hindistan Bihar-Patna

AGAM KUAN

Maurya imparatoru Ashoka zamanında yapılmıştır. Yapının çapı: 20 metredir. Dairesel planlıdır ve bu derin kuyunun üstü tuğla kaplıdır. Yüzeyinde, sekiz kemerli pencereleri bulunmaktadır. Sonuç olarak, burası bir tapınaktır. İnsanlar, dileklerinin gerçekleşmesi için, bu tapınağı ziyaret ederler. 1879-1880 yılları arasında, burada birçok heykel bulunduğu söylense de, daha sonra bu heykellerin akıbeti meçhuldür, yani şu an nerede oldukları bilinmiyor.

Hindistan Bihar-Patna

KARGİL CHOWK

Bu bir savaş anıtıdır. 2000 yılında kurulmuştur. 1999 yılında, Bihar ve Jharkhand bölgelerinde yapılan savaşlarda hayatını kaybeden askerlerin anısına yapılmıştır.

Hindistan Bihar-Patna

ŞEHİT MEMORİAL PATNA

Ağustos 1942 tarihinde, Bihar ulusal bağımsızlık hareketi sırasında hayatını kaybeden 7 genç cesur erkek anısına yapılmıştır. Heykeltıraş Deviprasad Roychoudhry. Bronz heykel, İtalya’da döktürülmüş ve daha sonra buraya yerleştirilmiştir.

PATNA HAYVANAT BAHÇESİ

Bailey yolu yakınlarındadır. 1973 yılında açılmıştır. Ülkedeki 16 büyük hayvanat bahçesinden biridir. Hayvanat bahçesi yanında, park bölgesinde, bir de botanik bahçesi bulunuyor. 1983 yılında, bölge, Eyalet Hükümeti tarafından “Korumalı Orman” olarak kabul edilmiştir. Hayvanat bahçesinde: 800 civarında hayvan bulunmaktadır. Bunlar arasında: kaplan, leopar, bulutlu leopar, su aygırı, timsah, filler, Himalaya siyah ayı, çakal, tavus, Hint gergedanı, zürafa, zebra, beyaz tavus kuşu bulunmaktadır. Botanik parkında ise, 300’den fazla bitki türü görülüyor. Park alanında: bir gül bahçesi, bir cam ev, bir orkide evi ve şifalı bitkiler evi bulunuyor.

Hindistan Bihar-Patna

PATNA MÜZESİ

Müze binası: 1917 yılında inşa edilmiştir. Müzede: arkeolojik objeler, sikkeler, sanat eserleri, tablolar, tekstil ve resimler sergileniyor. Bunlar: Hindu ve Budist sanatçılar tarafından yapılmıştır.
Müzede, bir ağaç fosili sergileniyor ve bunun yaklaşık 200 milyon yaşında olduğu söyleniyor. Yine, 1917 yılında, Ganj nehri kıyısındaki bir arkeolojik araştırmada bulunan, dünyaca ünlü “Didarganj Yakshi” heykeli, müzenin en değerli eseridir. Bu heykel: müze girişinin hemen solundadır. Parlaklığı ve yuvarlak vücut hatlarıyla dikkat çeken, ten renkli bir kumtaşı kadın heykelidir. Önemli yanı, bu heykelin, Hint heykel sanatının gelmiş geçmiş en güzel örneklerinden biri olmasıdır.
Evet, Müzede, pek çok etkileyici eser ile birlikte, Maurya önemi heykellerinden oluşan, muhteşem bir koleksiyon sergileniyor.

Hindistan Bihar-Patna

MAHATMA GANDHİ SETU

Bu bir köprüdür. Ganj nehri üzerindedir. Patna şehrinin güneyindedir. Hindistan ülkesinin en uzun nehir köprüsüdür. Mayıs 1982 tarihinde açılmıştır. Uzunluğu: 5575 metredir. Bu uzunluk ile, dünyanın en uzun köprülerinden biri olarak da öne çıkmaktadır. 121 metre aralıklı, 48 tane kemer bulunmaktadır. Genişlik 7.5 metre olup, her iki yanda yürüyüş yolları bulunmaktadır. Köprünün bulunduğu yerde, Ganj nehrinin uzunluğu, 3 km. ulaşmaktadır.

GANJ NEHRİ TEKNE GEZİNTİSİ

Ganj nehri üzerinde, klimalı yüzer restoranlar, günde iki kez, akşam yemeği sunulan geziler düzenliyorlar. Yaklaşık 4 saat süren bu gezintilere, mutlaka katılmalısınız. Bunun dışında, nehirde gezinti için, motorlu tekneler de tutulabiliyor. Ganj nehrindeki yunus balıkları, turistler tarafından ilgiyle izleniyor. Bu arada, yukarıda sözünü ettiğim, dünyanın en uzun köprüsünü de görebiliyorsunuz.

SHERSHAN MESCİDİ

Burası, Sher Shan Suri isimli bir Afgan kabile reisi tarafından inşa edilmiştir. Cami, Patna bölgesinin en eski camisidir ve 1545 yılında inşa edilmiştir.

BODH GAYA

Burası: Patna şehrinin güneyinde, Gaya’nın hemen dışındadır.
Prens Gautama: Siddharta’nın altında otururken “Aydınlanmış kişi” yani “Budha” olur. Bu olayın olduğu pipal ağacının bulunduğu yer: Budistler tarafından hac yeri olarak ziyaret edilmektedir. Hatta: Budistlerin, dünya üzerindeki 4 büyük hac yerinden biridir. Diğerleri ise: Budanın doğduğu yer olan Lumbini (Nepal ülkesindedir), ilk vaazını verdiği yer Sarnath ve öldüğü Kuşinagar’dadır.
Burada, Prens Gautama Siddharta’nın: aydınlanma olayı hakkında bilinenlerden de söz etmek istiyorum.

Bu aydınlanmanın pek kolay olmadığı söyleniyor. Çünkü: Pipal ağacının altında otururken, iblisler, kendini sürekli rahatsız ederek dikkatini dağıtmaya çalışırlar. Kendisini: tayfun, fırtına ve sel ile vururlar ama Siddharta, öylece oturmaya devam eder. Bir ara, iblis Mara: şarkı, dans ve okşamalarla, baştan çıkartmaları için kızları: Arzu, Zevk ve Tutku’yu gönderir. Hatta, kendisine, onu dünya kralı yapmayı teklif ederler. Siddharta, iblisler usanıp uzaklaşana kadar oturmaya devam eder ki, bu durum 49 gün sürer. Buda’nın iblislere karşı verdiği bu çetin sınav, Hint sanatı için vazgeçilmez temalar olmuştur. Buda’yı, insan şeklinde resmetmenin yasak olduğu ilk yıllarda, onun çektiği eziyetler ve ayartılmaya çalışılması, heykeltıraşlara zengin kaynaklar sunmuştur.

MAHABODHİ TAPINAĞI

6’ncı yüzyılda inşa edilmiştir. Eski Budacı öğretilere uygun olarak, burada, Buda’nın figürleri yoktur. Ancak, yapı içinde, daha sonraki dönemlerde yapılan, büyük, yaldızlı bir heykel bulunmaktadır. Tapınağın arkasında, 2500 yıl önce, Buda’nın altında aydınlandığı ağaçtan geliştiğine inanılan, kutsal, Bodhi Ağacının çevreye yayılmış dalları ve gövdeleri görülüyor.
Tapınağı ziyaret eden hacılar, ağacın dallarına, saygılı bir şekilde, beyaz ve safran rengi kumaşlar asarlar. Bir platform, burada, Buda’nın oturduğu yeri gösterir. Taş kaseler, dolaştığı yerleri işaretlerken, birkaç büyük ayak izi, onun varlığını simgelemektedir.
Hindular ve Budistler, onun yıkandığı yerde yıkanırlar. Tapınağın bulunduğu yerde, bir de müze var. Bu müzede: 9’ncu yüzyıldan kalma, granit Buda heykelleri görülüyor.

RACGİR

Body Gaya’nın doğusunda, eski bir şehirdir. Nalanda’ya giden yolun dışındadır. Bu şehir, MÖ.6’ncı yüzyıldan bu yana, gerek Budistler ve gerekse Caynacılar tarafından kutsal kabul edilmektedir. Çünkü: Magadha krallığının başkenti olan Racgir şehri: Buda ve Cayna dininin kurucusu Vardhamana Mahavira tarafından sık sık ziyaret edilmiştir.
Yörede, çevredeki yeşil tepeler üzerinde, çok sayıda, her iki dine ait tapınaklar bulunmaktadır. En öne çıkan tapınak: Buda’nın, şiddet yanlısı olan Mauryalı savaşçı kral Bimbisara’yı, barışçıl öğretisine döndürdüğüne inanılan Gridhakuta tapnağıdır. Japonlar: Racgir bölgesinin ana tepesine, engebeli araziyi de seyredebilmek için, teleferikle ulaşılan bir “stupa” yapmışlardır.

NALANDA

Burası, şehir merkezine 95 km. uzaklıkta, eski Patna şehrinin kalıntılarının bulunduğu bir yerdir. Antik dünya hakkında, ayrıntılı bilgi edinebilmek için ideal bir yer olduğu söyleniyor. Hatta: Buda ve Mahavira gibi önde gelen dini liderlerin, bir zamanlar burada yaşadığı da belirtiliyor.

Racgir bölgesindeki ilk manastır: Buda zamanında kurulmuş ve yaklaşık 900 yıl sonra, Gupta krallığının hakimiyeti altında, bir öğrenim merkezi olmuştur. Çinli bilge Tsang: 7’nci yüzyılda buraya geldiğinde, kent: mantık, felsefe, tıp ve Budacı öğretimde çok ilerlemiş bir üniversite idi. Nalanda Üniversitesi: Budacılık dinini, Tibet’te yaymak için, misyonerler göndermiştir. Bunun yanında: Çin, Burma, Tayland ve Kamboçya bölgelerinden bilginleri, kendisine çekmiştir. Üniversite, 12’nci yüzyılda, bölgede egemen olan Müslümanlar tarafından yıkılmış ve buradaki keşişler, Nepal ve Tibet bölgelerine kaçmışlardır.

Bölgede bir müze bulunuyor

Müzede: 9 ve 12’nci yüzyıllardan kalma, bronz heykel koleksiyonu var. Üniversitenin kazı alanında ise: banyolar, toplantı salonları, yatakhaneler, yemekhaneler, kütüphaneler ve tapınakların kalıntılarını görmek mümkündür. Çinli gezgin Hiuen Tsang’ın yazdıklarına göre: Nalanda Üniversitesinde, 1500 öğretmen bulunuyormuş.

Öğrenci sayısının ise, 10.000 olduğu ve bunların tüm masraflarının çevredeki 100 köy tarafından karşılandığı belirtiliyor. Okula kabul edilmek için, Üniversitenin girişinde bulunan bir muhafız tarafından, felsefeyle ilgili zor bir sözlü sınavdan geçmek gerekiyormuş. Öğrenci adayının, yalnızca % 10 kadarı bu soruları doğru cevaplayarak üniversiteye kabul ediliyorlarmış.