Hint yarımadasının kuzeyinde, Bengal körfezindedir.
Büyük bir nüfus oranına sahiptir ve dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden birisidir. Ayrıca, Ganj deltasında, yani dünyanın en büyük deltasındadır. Deltanın güney kesiminde Sundarbans denilen yerde, dünyanın en büyük mangrov ormanı bulunmakta ve bu orman içinde ise “Bengal kaplanı” yaşamaktadır. Ancak, Bengal kaplanının neslinin, 1997 yılında tehlike altında bulunduğu belirlendi ve koruma altına alındı.
Eyaletin toplam yüzölçümü: 232 km. karedir. Eyaletin büyük bölümü: deniz seviyesinden 10 metre daha aşağıdadır. Eğer burada deniz seviyesinde 1 metrelik artış olsa, eyaletin arazilerinin % 10’luk bölümü, sular altında kalacaktır. Ancak, yine de yoğun muson yağmurları, eyalette sık sık su baskınlarına neden olmaktadır. Muson sezonunda, Ganj kıyısındaki su birikimleri nedeniyle, geçici adalar oluşur. Bunlar, çok verimli topraklardır.
Eyaletin kuzeyinde Himalaya’lar, güneyinde ise Bengal körfezi bulunmaktadır.
Bölgenin en büyük özelliği: Doğu Pakistan bölgesindeki Bengal bölümüne komşu olmasıdır. Hint silahlı kuvvetleri, 1971 yılında yapılan Hint-Pakistan savaşı sonrasında, Bengaldeş bölgesi bağımsızlığını kazanmıştır. Uzun süren siyasi istikrarsızlık: 1991 yılında biter ve eyalette parlamenter demokrasi kurulur. Böylece, Batı Bengal bölgesinde kurulan eyalet, Hindistan’a bağlı olarak varlığını sürdürmeye başlamıştır.
Sonuç olarak: fakir ve yoksulluğun hüküm sürdüğü bir bölge olarak biliniyor.
Bölgenin öne çıkan şehirleri
1. Kalküta-Calcutta
2. Dakka-Dhaka
DARJEELİNG
Burası: Darjeeling bölgesidir. Burası, ortalama 2050 metre yüksekliktedir. Küçük Himalaya aralığında yer almaktadır. Burası: doğal güzellikleri, karla kaplı Himalaya dağları ve çay bahçeleriyle bilinmektedir. Turistler tarafından yoğun olarak ziyaret edilir. Özellikle yaz aylarında, yoğun turist akımı görülmektedir. Buranın en bilinen özelliklerinden birisi de “çay” dır. Darjeeling çayı, mükemmel lezzeti ile tüm dünyada bilinmektedir. Zaten şehrin manzarasında çay bahçeleri büyük yer tutar. Turistler, çayın nasıl imal edildiğini de izleyebilmektedirler. Bunun dışında, yine turistlere yönelik olarak, şehirde: oyuncak tren bulunmaktadır. Bu tren ile, doğal manzaranın izlenebileceği geziler yapılmaktadır. Burada, ayrıca 1875 yılından kalma bir manastır ve çok iyi korunmuş eski evler görülmektedir. Özellikle, Dalai Lama tarafından kurulan Tibet Mülteci Merkezinden, çok güzel el sanatı ürünler bulup satın alabilirsiniz.
SUNDERBANS
Sunderbans: eyaletin güney ucundadır ve burada mangrov ağaçları ormanları bulunmaktadır. Burası, 1989 yılında UNESCO tarafından, orman rezervi olarak ilan edilmiştir. Toplam alanı: 2585 km karedir. Ülkenin en büyük kaplan varlığı bulunan Milli Parkı buradadır. Milli park alanında, 250’den fazla Bengal kaplanı bulunmaktadır. Ayrıca, buradaki ağaçlar: yüksek tuzluluk oranını, toprak erozyonunu tutarlar. Yüksek gel-git sırasındaki su baskınlarını dengelerler.
KALİMPONG
Burası da, eyaletin en güzel manzaralı şehirlerinden birisidir. Şehri ziyaret etmek için en uygun zaman: Eylül-Kasım ayları arasındaki dönemdir.
Küçük Himalayalar aralığı denilen bir tepe üzerindedir. Şehir, deniz seviyesinden 1250 metre yüksekliktedir. Darjeeling gibi popüler bir turistik merkeze yakın olması, buranın önemini arttırır.
Şehir: Hint-Çin sınırına oldukça yakındır ve bu nedenle, Hint ordusunun bir kısmı burada yerleşiktir. Tarihi süreç içinde: Hindistan, Çin ve Tibet arasında çeşitli mücadelelere tanıklık yapmıştır. Şehir: ziyaretçilerine, büyük Himalaya aralığına ait panoramik manzara sunmaktadır. Gezginler: burayı ziyaret ettiklerinde, sakin ve huzurlu bir atmosfer bulurlar. Şehir aynı zamanda, Budizm dininin bir merkezi konumundadır. Budist manastırı “Zang Dhok Palri” de: birçok rahip ve tanrısallığı aramak için buraya gelen insanlar bulunmaktadır. Başkaca, burada birçok kilise de bulunmaktadır.
Şehirde bahçe bitkileri yetiştiriciliği de önemlidir. Özellikle, orkideler ile öne çıkan, büyük bir çiçek pazarı bulunmaktadır. Ayrıca, Himalaya çiçek soğanları da satılır. Yerel pazarlarda, Tibet el sanatı ürünleri, takılar, bakır eşyalar da bulup satın alabilirsiniz.
DİGHA
Bengal körfezinin kuzey ucundadır. Kalküta şehrine, 187 km. uzaklıktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 6 metredir. Batı Bengal bölgesinin en popüler deniz tatil beldesidir.
Bölge: 18’nci yüzyılın sonlarında, İngilizler tarafından keşfedilmiştir. Digha bölgesindeki sahil kesiminde: sakin ve sığ denizde: yüzme ve başta sörf olmak üzere, su sporları yapılabilmektedir.
Şehir aynı zamanda ülkenin en büyük akvaryumuna sahiptir.
TAJPUR
Digha şehri yakınlarındadır. Tajpur-Kalküta arasındaki uzaklık, 180 km. dir.
Burası muhteşem sessiz ve sakin bir yer olarak önem kazanıyor. Şehirde öne çıkanlar: plaj, düz, sakin ve mavi bir gökyüzü ve Bengal körfezi. Yeşil casurina ağaçları, plaja kadar uzanmaktadırlar. Gel-git sırasında, parlak kırmızı yengeçleri, plajda izleyebilirsiniz.
SİLİGURİ
Hindistan ülkesinin en güzel yerlerinden birisidir. Gürültü ve kirlilikten uzak, sakin bir yer. Kuzeydoğu ve Nepal ülkeleri için, önemli bir ticaret merkezidir. Şehirde, en iyi çay bulup satın alabilirsiniz. Ayrıca, her ne kadar taşıma problemi olsa da, bilmeniz açısından, burada muhteşem bambu kamışı mobilyaları üretiyorlar. Burada gezebileceğiniz yerler: Jaldapara (burada, vahşi yaşam şartlarında, bizonlar, geyikler ve filler var), Jaldhaka (Butan sınırındadır ve Jaldhaka nehri kıyısında, harika bir piknik yeridir), Gourmara (burası da, vahşi yaşam alanıdır), Mahananda ( burası da, şehir merkezine 19 km. uzaklıktaki bir piknik alanıdır. )
Eyalet, ülkenin kuzeydoğusundadır ve ülkenin en kültürel ve coğrafi yönden farklılık taşıyan yöresidir. Doğal kaynakları ve coğrafyası ön plana çıkar. Ayrıca: Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde de, bu yöreden önemli katkılar sağlanmıştır. Ama bence en büyük özelliği: Belgaldeş isimli ülkenin kuzeyinde bulunması ve Hindistan yarımadasına küçük bir bağlantı ile bağlanmasıdır.
Assam kelimesinin en önem kazanan anlamı: çaydır. Bölgedeki ilk çay faaliyetleri, 1836-1837 yılları arasında, İngiliz Camellia Sinensin tarafından yürütülmüştür. Çünkü: buradaki toprak ve iklim, çay tarlaları için uygundur. 1870’li yıllara gelindiğinde ise, çay hazırlamak için yeni teknolojiler ve makineler geliştirilir. Assam çayı: günümüzde, Çin çayları ile rekabet içindedir.
Ayrıca, bölgede büyük petrol yatarları ve ipek dokumacılığı öne çıkar. Zaten, bu yüzden bölge uzun süre, İngilizler tarafından işgal altında tutulmuştur. Assam bölgesinde, yaban hayatı da önem kazanır. Özellikle: tek boynuzlu Hint gergedanı, neslinin tükenmesi tehlikesine karşın, korunma altında yaşatılmaktadır. Buna: Asya tek boynuzlu gergedan denir. Ağırlıkları: 1600-3500 kg. arasında değişmektedir. Bu ağırlıkları ile, dünya üzerindeki en büyük dört veya beşinci kara hayvanı sınıfına girerler. Nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya bulunan gergedan, günümüzde dünya üzerinde yaklaşık 3000 tane olduğu ve bunların 2000 tanesinin bu eyalette koruma altında bulunduğu biliniyor.
Ayrıca, yine Asya kıtasına ait: kaplan ve birçok kuş türü ve Asya filleri, yine bu bölgede koruma altında yaşatılıyorlar. Hatta: bu doğal yaban hayatı, bölgenin turizminde büyük rol oynuyor.
Assam bölgesinde,
Dünyanın birçok yerinde günümüzde yok olmuş “Sal ağacı” da görmek mümkün. Sal ağacı: çoğunlukla Nepal bölgesinde bulunur. Ancak, günümüzde dediğim gibi, koruma altına alınmıştır. Çünkü: nesli tükenme tehlikesi mevcut. Bu ağaç, yavaş büyüyor. Yüksekliği: 2 ile 2.5 metre arasında değişirken, gövde çapı: 30-35 metre olabiliyor. Yaprakları: 10-20 cm. uzunluğunda ve 10-15 cm. genişliğindedir. Yapraklarını dökmez. Budist inanışa göre: Sakya Kraliçe Maya, Buda’yı, bir sal ağacı bahçesinde doğurmuştur. Özellikle: Nepal-Katmandu vadisinde, sal ağacından yapılmış tapınakların bulunduğu söyleniyor.
Bölgedeki yüksek yağışların katkıda bulunduğu nehirler ve kolları: menderesler ve göller oluşturarak, eşsiz bir doğal ortam yaratmışlar.
Assam eyaletinde
Tropikal muson iklimi egemendir. Buna göre: hava genellikle ılıman veya yoğun yağışlı olarak hareketlenir. Nem oranı yüksektir. Yaz sıcaklarının azalması ve kış aylarında, özellikle sabahları kuvvetli muson yağmurları yağar. Öğleden sonra ise, bazen fırtınalar çıktığı söyleniyor. Bahar yani Mart-Nisan ve sonbahar yani Eylül-Ekim aylarında, genellikle, yağışlar orta derecededir ve sıcaklık normal düzeydedir. Yani, buraya, bu bölgeye gitmeye niyeti olanlar, bu ayları seçmelidirler.
Bölgenin metropol şehri: Especialized, Guwahati.
KAZİRANGA NATİONAL PARK
Parkın yanında bulunan büyük şehirlerin uzaklıkları şöyle: Guwahati: 217 km. Jorhat: 97 km. Furkating: 75 km.
Park: 1905 yılında kurulmuştur. 2005 yılında, parkın, yüzüncü kuruluş yıldönümü kutlanmıştır. Kuruluşunda: 1904 yılında buraya gelen, İngiliz Mary Victoria Letter ve Hindistanlı eşi Viceroy: etkin olmuşlardır. Çünkü: bunlar, burada tek bir gergedan görmüşler ve kendini koruması için bir planlama başlatarak, azalan türlerin korunması için acil önlem almak üzere, bu park bölgesi planlanmıştır.
Parkta, Dünya Mirası olarak kabul edilen, tek boynuzlu gergedanlar yaşıyorlar. Ayrıca, kaplanların korunduğu alanlar da var. Burası, 2006 yılında, kaplan koruma alanı ilan edilmiştir. Bunun dışında: filler, vahşi mandalar ve bataklık geyikleri görebilirsiniz.
Evet, burası uçsuz bucaksız, bataklıkları bulunan, yoğun nemli tpopikal ormanları bulunan ve üzerinden 4 ana nehrin geçtiği büyüklükte bir park. Bu nedenle: burada, birçok belgesel çekilmiştir. 430 km. karelik alanda kurulan park, 1974 yılında, merkezi hükümet tarafından “Milli Park” alanı ilan edilmiştir. 1985 yılında ise, yukarıda belirttiğim gibi: UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmıştır.
Ancak, söylenenlere göre
Burada Brahmaputra nehrinin zaman zaman taşması nedeniyle, hayvanların bir kısmının telef olduğu söyleniyor. Bunun yanında: bölge insanının orman örtüsünü tahrip etmesi de, olumsuz etkilerin başında gelmektedir.
Günümüzde burayı ziyaret etmek mümkündür. Park ve çevresinde, doğal hayatı izlemenin ana faaliyet alanı: kuşçuluktur. Bunun dışında, fil veya jeepler ile rehberli turlar var. Park içinde yürüyüş yasaktır. Gözlem kulelerinden, yaban hayatını izleyebiliyorsunuz. Ancak, muson yağmurları nedeniyle, özellikle Ekim-Nisan ayları arasındaki dönemde, park kapalı bulunuyor. Parkı gezmek isteyenlerin, önceden “Park yönetim merkezine” rezervasyon yaptırmaları şart.
GUWAHATİ ŞEHRİ
Assam eyaletinin en büyük kent merkezidir ve şehir nüfusu, 2.5 milyon civarındadır. Doğu Hindistan bölgesinin: Kalküta ve Patna’dan sonra üçüncü büyük şehridir. Hindistan ülkesinin en hızla büyüyen şehridir. Dünyanın en hızlı büyüyen 100 şehri listesinde, 5’nci sıradadır.
Şehir: tapınaklar şehri olarak bilinmektedir. Çünkü, şehir içinde birçok antik Hindu tapınağı bulunmaktadır.
Şehir aynı zamanda: doğu Hindistan bölgesinde, çeşitli uluslararası kurumlara ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, Hint Teknoloji Enstitüsü buradadır. Gauhati Üniversitesi ve Pamuk kolejli de, şehrin öne çıkan eğitim kurumlarıdır. Aynı zamanda: şehir çevresindeki alanlarda: Asya filleri, Tiger ve primatlar gibi nadir memeli hayvanların, yaban hayatı alanıdır. Şehir içinde ve evresinde, zengin çeşitli kuş türleri de bulunmaktadır.
GELENEKSEL EL SANATLARI
Assam bölgesi, geleneksel el sanatları bakımında çok zengindir. Özellikle: kamış ve bambu el sanatları, metal çan ve pirinç el sanatı ürünleri, ipek ve pamuklu dokumalar, oyuncak ve maske yapımı, seramik ve pişmiş toprak eserleri, ahşap el sanatları, takı yapımı, müzik aletleri yapımı öne çıkmaktadır. Özellikle: geleneksel metal çan ve pirinç objeler, bu bölgenin en önemli hediyelik eşyaları arasındadır. İpek denildiğinde ise: yine şehirdeki çeşitli ipek dokumalar önem kazanmaktadır. Bunlar: Muga doğal altın ipek, krem parlak gümüş renkli ipek ve kış için sıcak giysiler yapımında kullanılan dokumalar var. Yani, buradan ipekli giysiler satın alabilirsiniz.
ALIŞVERİŞ
Şehrin çeşitli yerlerinde alışveriş merkezleri bulunuyor. Bunların bazıları: Big Bazaar, Bazaar Kalküta, Vishal Magamart, Eastrends, Hub, Ohio, Fort gibi.
KAMAKHYA TEMPLE
Shakti Peeth Nilachal Hill bölgesinin batısında, şehir merkezine 5 km. uzaklıktadır.
Tapınak bölgesi, Hindular için hac yeridir. Mevcut tapınak yapısı: 1565 yılında yapılmıştır. Yapının içinde: Hindu tanrıları ve tanrıçalarının heykel panelleri görülüyor. Tapınak: 3 büyük odadan oluşuyor. Orta odası tanrıçaya ayrılmıştır. Kare şeklindeki bu odada bir put var. Duvarlarında ise, yazıtlar ve tanrı figürleri görülüyor. Orta oda: kutsal bir yere açılıyor.
BALAJİ TEMPLE
Tapınak: şehirde, güney Hint mimarisinin en güzel örneğidir. Betkuchi bölgesindedir. Bu tapınak, şehirdeki diğer tapınakların aksine: akşamları, muhteşem güzel bir şekilde ışıklandırılıyor.
NAVAGRAHA TEMPLE
Chitranchal tepesi üzerindedir. Tapınağın isminin kelime anlamı “dokuz gezegen” dir. Ahom kralı Rajeswar Singha tarafından yaptırılmıştır. Tapınağın içinde, güneş sisteminin bir taş damgası bulunmaktadır.
BASİSTHA TEMPLE
Şehrin güney kesiminde, Sandhyachal tepesi üzerindedir.
UMANANDA TEMPLE
Brahmaputra ırmağı ortasındaki ada üzerindedir. Bu ada, dünyanın en büyük nehir adasıdır. Her yıl burada “Shivaratri” kutlamaları yapılır. Tapınak, 1664 yılında inşa edilmiştir. Tapınağın bulunduğu ada, dünya üzerinde, üstünde insan yaşayan en küçük adadır.
SHANKARDEVA KALAKSHETRA
Burası bir kültür sitesidir. Sitenin içinde: müze, sanat galerisi ve çocuk parkı bulunuyor. Şehrin önemli turistik bölgelerinden biridir. 1990’lı yıllarda inşa edilmiştir. Müzede: Assam Eyaletinde yaşayan çeşitli aşiretler tarafından kullanılan malzemeler sergileniyor. Ayrıca: çeşitli kültürel nesneler de var. Sitede bulunan açık hava tiyatrosu: 2000 seyirci kapasitelidir. Burada: geleneksel dans ve tiyatro gösterileri yapılıyor.
PAN ÇARŞISI
Brahmaputra nehri kıyısındadır. Şehir merkezinin en gelişmiş bölgesi buradadır. Bu bölgede: Pamuk Collage, Devlet Müzesi, Bölge Mahkemesi ve çok sayıda kütüphane, büyük devlet daireleri ve alışveriş bölgeleri bulunmaktadır. İlaveten: ilaç ve eczacılık ürünleri satan dükkanlar görülüyor. Geleneksel sanatlar ve el sanatları ürünleri hediyelik eşyalar satılan dükkanlar da çoğunluktadır.
POLTON BAZAAR
Şehir merkezinin orta kısmındadır. Burada: çok sayıda otel bulunuyor. Yani, şehrin oteller merkezidir. Ayrıca: tren istasyonu, bölgesel otobüs terminali ve restoranlar, ofisler ve sayısız özel otobüs servis sağlayıcıları terminalleri bulunuyor. Ayrıca: burada, geleneksel giysiler satılan dükkan ve mağazalar görülüyor. Şehrin en işlek caddesi: crowdiest buradadır.
RİVER CRUİSE
Şehrin en önemli turistik mekanlarından biri, Brahmaputra ırmağı üzerindeki River Cruise’dir. Bunlar, bir tür gemi. Nehirde, bu gemilerle yapılan yolculuklar, özellikle turistler tarafından yoğun ilgi görüyor ve akşam günbatımı saatlerinde muhteşem manzaralar izlemek mümkündür.
ASSAM EYALET MÜZESİ
Dighali Pukhuri yakınlarındadır. Müzede: özellikle Ahom hanedanına ait çok nadir bulunan örnek evler, eyaletin geçmişine ait giysiler, antikalar, heykeller, el yazmaları sergileniyor.
HAJO
Şehir merkezine 24 km. uzaklıktadır.
Hajo: üç dinin yani Müslümanlar, Hindular ve Budistler için, eski bir hac merkezidir. Madhava Mandır, bölgenin en ünlü tapınağıdır. Tapınak: Ganesha zamanında inşa edilmiştir. Ayrıca: Kedareswara tapınağı, Siva tapınağı, Rajeswar Singha tapınağı da bulunmaktadır.
Hayagriva Madhava Temple: Monikut tepesi üzerindedir. Günümüzdeki tapınak yapısı: 1583 yılında, kral Raghudeva Narayan tarafından yaptırılmıştır. Burada, Budist rahipler: Hinduizm ve Budizm konusunda vaazlar vermektedirler. Hajo bölgesinde, bir de cami var. Caminin, bir kısım kutsal özellikleri olduğu söyleniyor.
SUALKUCHİ
Burası: Brahmaputra nehrinin kuzey kıyısında, şehir merkezinin 35 km. uzağındadır. Dokumacılık endüstrisi ile tanınmaktadır. Burada, özellikle: “Muga” ipeği ve “Pat” ipeği üretimi yaygındır.
Doğu Hindistan bölgesindedir. Ülkenin en kalabalık, üçüncü eyaletidir. Ancak, nüfusun % 85’lik kısmı, kırsal kesimde yaşamaktadır.
Bihar ovası: nehir tarafından ikiye bölünmüştür. Ganj nehri: batıdan doğuya doğru akar. Bölgenin ormanlık alanı toplamı ise: 6 milyon metre karedir. Resmi dil: Hintçe ve Urduca’dır. Tüm bunlara rağmen, günümüzde, Bihar eyaleti: diğer eyaletler yanında, ekonomik kalkınma açısından geride kalmaktadır.
Bölgenin iklim durumu: kış aylarında, sıcaklık 4-10 derece arasındadır. En sıcak ay: Haziran, Temmuz ve Ağustos’tur. Ancak, bu aylarda ,yoğun muson yağmurları görülür. Ekim-Kasım ve Şubat-Mart ayları: bölgenin iklim bakımından en güzel zamanlarıdır.
Eyaletin en önemli şehirleri: Patna, Gaya, Bhagalpur, Muzaffarpur, Biharsarif şehirleridir.
VALMİKİ MİLLİ PARKI
Champaran şehrindedir. Burada, ülkenin birkaç kaplan cinsi barınmaktadır. Son yılların rakamlarına göre, park alanında 10 kaplan bulunuyormuş. Ayrıca: misk ve vahşi köpekler barınıyor. Sonuç olarak, eğer kaplanları görmek isterseniz, bu parkı ziyaret etmelisiniz.
PATNA ŞEHRİ
Doğu Hindistan bölgesinin ikinci büyük kentidir. Ayrıca, “Antik Patna şehri” dünyanın en eski, sürekli yaşanan şehridir. Şehrin varlığı, 3000’den fazla yıl boyunca çeşitli isimler kullanılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Şehirle ilgili ilk referanslar, yaklaşık 2500 yıl önceye ait Budist kaynaklarında görülmüştür.
Buda ve Mahavira öğretilerinde bölgenin 2500 yıldır yerleşime açık olduğu görülür. Şehir: MÖ.3’ncü yüzyılda, Maurya imparatorluğunun başkentliğini yapmıştır. Ama, yine aynı dönemde, şehir 3 km. eninde ve 12 km. uzunluğundadır ve bu ölçüler, burada, o dönemde, ne kadar muhteşem büyük bir şehir olduğunun en büyük kanıtıdır. İngilizler: 19’ncu yüzyılda, Çinlilerin ihtiyacını karşılamak için, şehirde, bir afyon üretim ve dağıtım merkezi kurarlar.
Modern Patna şehri ise
Ganj nehrinin güney kıyısındadır. Şehir, dünyanın en hızla büyüyen şehirleri sıralamasında 21’nci sıradadır. Aynı kategoride, Hindistan’da ise, 5’nci sıradadır. Şehir, her yıl, yaklaşık 2.5 milyon turist tarafından ziyaret edilmektedir. Özellikle: Çin ve Japonya’dan, Budist turistler, şehri ziyaret etmektedirler. Bodh Gaya, Racgir ve Nalanda mabetlerine yapılacak ziyaretler ideal bir yerdir. Bu şehirde, en az 1 gün ayırmanız gerekir. Bu 1 günde: birinci sınıf bir heykel müzesi, büyük bir Sih tapınağı, Ganj nehri ve ilgi çekici çarşılar görebilirsiniz.
Evet, şehir: Sihler için kutsaldır. Çünkü, Sih Guru Gobind Singh, burada doğmuştur. Budist ve Hindular için de, şehir kutsal bir hac yeridir.
İklim düşünülürse: bölgede, nemli subtropikal iklim egemendir. Mart-Haziran ayları arasında sıcak yaz günleri yaşanır.
Yerel lezzetlerden tatmak isterseniz: burada “khichdi” denemelisiniz. Pirinç, mercimek suyu, baharatlar ile tatlandırılmış ve lor, turşu gibi malzemelerle servis edilen bir tür yemektir. Ayrıca: yanında ince kesilmiş soğan, haşlanmış patates, yeşil biber servis ediliyor. Bu yörede yemekler, genellikle pirinç ve sebze ağırlıklıdır.
KUMHRAR
Burası, Pataiputra bölgesinde bir antik kent kalıntısıdır. Şehir merkezine 5 km uzaklıktadır. Buradaki arkeolojik kalıntılar: bölgedeki ilk yerleşimin, MÖ.322-185 yılları arasında, Mauryan döneminden olduğunu kanıtlamaktadır. Bu kalıntılardan en öne çıkanı: 80 sütunlu bir salondur.
Kazı çalışmaları sırasında: 80 sütun ayaklı bir meclis salonu kalıntısı bulunmuştur. Salonun, Mauryan döneminden kaldığı sanılıyor. Yine aynı bölgede: Anand Bihar denilen bir Budist Manastır kalıntıları var. Manastırın ahşap kiriş ve kil figürleri manastırı çevreleyen parkta sergileniyor.
GOLGHAR
Burası, bir tahıl ambarıdır. Şehrin batı kıyısındadır. Şehirde, İngilizlerin faaliyetlerinin Hintliler yararına olan kısmının kanıtıdır.
1770 yılındaki kıtlık sırasında kaygıya kapılan İngiliz yüzbaşı John Garstin: 1786 yılında, bu büyük tahıl ambarını inşa ettirmiştir. Yapının duvarları, 29 metre yüksekliğindedir. Tek kubbeli yapısı ile, benzersiz bir mimari harikadır. Taban genişliği 125 metredir. Duvarlarının kalınlığı: 3.6 metredir. Binanın üstüne çıkmak için, merdivenler var. Bu merdivenlerden binanın üstüne çıkıldığında ise, çevrenin muhteşem bir manzarası ile karşılaşılıyor. Evet, burada, mutlaka kubbenin tepesine çıkmalısınız.
HAR MANDİR TAKHT
Eski Patna bölgesindedir. Burası, ziyaretçilere Sih toplumu hakkında bilgi vermektedir.
Gobind Singh: yani Sihlerin 10’ncu gurusu, 1660 yılında Patna şehrinde doğmuştur. Gobin Singh: Sihlere, dinlerini silahla korumaya çağırması ile tanınıyor. 1666-1708 yılları arasında yaşamıştır.
Burası, Sihlerin dört kutsal tapınağından biridir. Orijinal tapınak: Maharaja Ranjit Singh tarafından inşa edilmiştir ve Guru ve Sih kutsal eşyalarını barındırmaktadır. Gobind Singh’in evindeki su kuyusu, dindarlık ve militanlığı örnekleyen, mermer bir kaideye dönüştürülmüştür. Burayı ziyaret ederseniz, bir rahip, önce ziyaretçilere dini açıklar ve gurudan kalma eşyalar arasında, onun beşiğini, ayakkabılarını ve silahlarını gösterecektir. Müzenin üst katındaki salonda, rahipler “Adi Granth Sahih” den dualar okuyorlar. Bu manastırın hemen yakınlarındaki “çarşı” dan, bambu ve deri eşyalar satın alabilirsiniz.
DİDARGANJ YAKSHİ
Bu bir heykeldir ve Mauryan sanatının en güzel örneğidir. Heykel günümüzde Patna Müzesinde sergileniyor. Heykel: tek parça taştan oyulmuştur. Heykelin, MÖ.3’ncü yüzyılda yapıldığı sanılıyor. 1917 yılında, Ganj nehri kıyısında, Didarganj kazısında bulunmuştur. Heykelin burnu: gezici bir sergi sırasında, hasar görmüştür. Evet, bu heykel, Hindistan’ın en ünlü sanat eseridir.
AGAM KUAN
Maurya imparatoru Ashoka zamanında yapılmıştır. Yapının çapı: 20 metredir. Dairesel planlıdır ve bu derin kuyunun üstü tuğla kaplıdır. Yüzeyinde, sekiz kemerli pencereleri bulunmaktadır. Sonuç olarak, burası bir tapınaktır. İnsanlar, dileklerinin gerçekleşmesi için, bu tapınağı ziyaret ederler. 1879-1880 yılları arasında, burada birçok heykel bulunduğu söylense de, daha sonra bu heykellerin akıbeti meçhuldür, yani şu an nerede oldukları bilinmiyor.
KARGİL CHOWK
Bu bir savaş anıtıdır. 2000 yılında kurulmuştur. 1999 yılında, Bihar ve Jharkhand bölgelerinde yapılan savaşlarda hayatını kaybeden askerlerin anısına yapılmıştır.
ŞEHİT MEMORİAL PATNA
Ağustos 1942 tarihinde, Bihar ulusal bağımsızlık hareketi sırasında hayatını kaybeden 7 genç cesur erkek anısına yapılmıştır. Heykeltıraş Deviprasad Roychoudhry. Bronz heykel, İtalya’da döktürülmüş ve daha sonra buraya yerleştirilmiştir.
PATNA HAYVANAT BAHÇESİ
Bailey yolu yakınlarındadır. 1973 yılında açılmıştır. Ülkedeki 16 büyük hayvanat bahçesinden biridir. Hayvanat bahçesi yanında, park bölgesinde, bir de botanik bahçesi bulunuyor. 1983 yılında, bölge, Eyalet Hükümeti tarafından “Korumalı Orman” olarak kabul edilmiştir. Hayvanat bahçesinde: 800 civarında hayvan bulunmaktadır. Bunlar arasında: kaplan, leopar, bulutlu leopar, su aygırı, timsah, filler, Himalaya siyah ayı, çakal, tavus, Hint gergedanı, zürafa, zebra, beyaz tavus kuşu bulunmaktadır. Botanik parkında ise, 300’den fazla bitki türü görülüyor. Park alanında: bir gül bahçesi, bir cam ev, bir orkide evi ve şifalı bitkiler evi bulunuyor.
PATNA MÜZESİ
Müze binası: 1917 yılında inşa edilmiştir. Müzede: arkeolojik objeler, sikkeler, sanat eserleri, tablolar, tekstil ve resimler sergileniyor. Bunlar: Hindu ve Budist sanatçılar tarafından yapılmıştır.
Müzede, bir ağaç fosili sergileniyor ve bunun yaklaşık 200 milyon yaşında olduğu söyleniyor. Yine, 1917 yılında, Ganj nehri kıyısındaki bir arkeolojik araştırmada bulunan, dünyaca ünlü “Didarganj Yakshi” heykeli, müzenin en değerli eseridir. Bu heykel: müze girişinin hemen solundadır. Parlaklığı ve yuvarlak vücut hatlarıyla dikkat çeken, ten renkli bir kumtaşı kadın heykelidir. Önemli yanı, bu heykelin, Hint heykel sanatının gelmiş geçmiş en güzel örneklerinden biri olmasıdır.
Evet, Müzede, pek çok etkileyici eser ile birlikte, Maurya önemi heykellerinden oluşan, muhteşem bir koleksiyon sergileniyor.
MAHATMA GANDHİ SETU
Bu bir köprüdür. Ganj nehri üzerindedir. Patna şehrinin güneyindedir. Hindistan ülkesinin en uzun nehir köprüsüdür. Mayıs 1982 tarihinde açılmıştır. Uzunluğu: 5575 metredir. Bu uzunluk ile, dünyanın en uzun köprülerinden biri olarak da öne çıkmaktadır. 121 metre aralıklı, 48 tane kemer bulunmaktadır. Genişlik 7.5 metre olup, her iki yanda yürüyüş yolları bulunmaktadır. Köprünün bulunduğu yerde, Ganj nehrinin uzunluğu, 3 km. ulaşmaktadır.
GANJ NEHRİ TEKNE GEZİNTİSİ
Ganj nehri üzerinde, klimalı yüzer restoranlar, günde iki kez, akşam yemeği sunulan geziler düzenliyorlar. Yaklaşık 4 saat süren bu gezintilere, mutlaka katılmalısınız. Bunun dışında, nehirde gezinti için, motorlu tekneler de tutulabiliyor. Ganj nehrindeki yunus balıkları, turistler tarafından ilgiyle izleniyor. Bu arada, yukarıda sözünü ettiğim, dünyanın en uzun köprüsünü de görebiliyorsunuz.
SHERSHAN MESCİDİ
Burası, Sher Shan Suri isimli bir Afgan kabile reisi tarafından inşa edilmiştir. Cami, Patna bölgesinin en eski camisidir ve 1545 yılında inşa edilmiştir.
BODH GAYA
Burası: Patna şehrinin güneyinde, Gaya’nın hemen dışındadır.
Prens Gautama: Siddharta’nın altında otururken “Aydınlanmış kişi” yani “Budha” olur. Bu olayın olduğu pipal ağacının bulunduğu yer: Budistler tarafından hac yeri olarak ziyaret edilmektedir. Hatta: Budistlerin, dünya üzerindeki 4 büyük hac yerinden biridir. Diğerleri ise: Budanın doğduğu yer olan Lumbini (Nepal ülkesindedir), ilk vaazını verdiği yer Sarnath ve öldüğü Kuşinagar’dadır.
Burada, Prens Gautama Siddharta’nın: aydınlanma olayı hakkında bilinenlerden de söz etmek istiyorum.
Bu aydınlanmanın pek kolay olmadığı söyleniyor. Çünkü: Pipal ağacının altında otururken, iblisler, kendini sürekli rahatsız ederek dikkatini dağıtmaya çalışırlar. Kendisini: tayfun, fırtına ve sel ile vururlar ama Siddharta, öylece oturmaya devam eder. Bir ara, iblis Mara: şarkı, dans ve okşamalarla, baştan çıkartmaları için kızları: Arzu, Zevk ve Tutku’yu gönderir. Hatta, kendisine, onu dünya kralı yapmayı teklif ederler. Siddharta, iblisler usanıp uzaklaşana kadar oturmaya devam eder ki, bu durum 49 gün sürer. Buda’nın iblislere karşı verdiği bu çetin sınav, Hint sanatı için vazgeçilmez temalar olmuştur. Buda’yı, insan şeklinde resmetmenin yasak olduğu ilk yıllarda, onun çektiği eziyetler ve ayartılmaya çalışılması, heykeltıraşlara zengin kaynaklar sunmuştur.
MAHABODHİ TAPINAĞI
6’ncı yüzyılda inşa edilmiştir. Eski Budacı öğretilere uygun olarak, burada, Buda’nın figürleri yoktur. Ancak, yapı içinde, daha sonraki dönemlerde yapılan, büyük, yaldızlı bir heykel bulunmaktadır. Tapınağın arkasında, 2500 yıl önce, Buda’nın altında aydınlandığı ağaçtan geliştiğine inanılan, kutsal, Bodhi Ağacının çevreye yayılmış dalları ve gövdeleri görülüyor.
Tapınağı ziyaret eden hacılar, ağacın dallarına, saygılı bir şekilde, beyaz ve safran rengi kumaşlar asarlar. Bir platform, burada, Buda’nın oturduğu yeri gösterir. Taş kaseler, dolaştığı yerleri işaretlerken, birkaç büyük ayak izi, onun varlığını simgelemektedir.
Hindular ve Budistler, onun yıkandığı yerde yıkanırlar. Tapınağın bulunduğu yerde, bir de müze var. Bu müzede: 9’ncu yüzyıldan kalma, granit Buda heykelleri görülüyor.
RACGİR
Body Gaya’nın doğusunda, eski bir şehirdir. Nalanda’ya giden yolun dışındadır. Bu şehir, MÖ.6’ncı yüzyıldan bu yana, gerek Budistler ve gerekse Caynacılar tarafından kutsal kabul edilmektedir. Çünkü: Magadha krallığının başkenti olan Racgir şehri: Buda ve Cayna dininin kurucusu Vardhamana Mahavira tarafından sık sık ziyaret edilmiştir.
Yörede, çevredeki yeşil tepeler üzerinde, çok sayıda, her iki dine ait tapınaklar bulunmaktadır. En öne çıkan tapınak: Buda’nın, şiddet yanlısı olan Mauryalı savaşçı kral Bimbisara’yı, barışçıl öğretisine döndürdüğüne inanılan Gridhakuta tapnağıdır. Japonlar: Racgir bölgesinin ana tepesine, engebeli araziyi de seyredebilmek için, teleferikle ulaşılan bir “stupa” yapmışlardır.
NALANDA
Burası, şehir merkezine 95 km. uzaklıkta, eski Patna şehrinin kalıntılarının bulunduğu bir yerdir. Antik dünya hakkında, ayrıntılı bilgi edinebilmek için ideal bir yer olduğu söyleniyor. Hatta: Buda ve Mahavira gibi önde gelen dini liderlerin, bir zamanlar burada yaşadığı da belirtiliyor.
Racgir bölgesindeki ilk manastır: Buda zamanında kurulmuş ve yaklaşık 900 yıl sonra, Gupta krallığının hakimiyeti altında, bir öğrenim merkezi olmuştur. Çinli bilge Tsang: 7’nci yüzyılda buraya geldiğinde, kent: mantık, felsefe, tıp ve Budacı öğretimde çok ilerlemiş bir üniversite idi. Nalanda Üniversitesi: Budacılık dinini, Tibet’te yaymak için, misyonerler göndermiştir. Bunun yanında: Çin, Burma, Tayland ve Kamboçya bölgelerinden bilginleri, kendisine çekmiştir. Üniversite, 12’nci yüzyılda, bölgede egemen olan Müslümanlar tarafından yıkılmış ve buradaki keşişler, Nepal ve Tibet bölgelerine kaçmışlardır.
Bölgede bir müze bulunuyor
Müzede: 9 ve 12’nci yüzyıllardan kalma, bronz heykel koleksiyonu var. Üniversitenin kazı alanında ise: banyolar, toplantı salonları, yatakhaneler, yemekhaneler, kütüphaneler ve tapınakların kalıntılarını görmek mümkündür. Çinli gezgin Hiuen Tsang’ın yazdıklarına göre: Nalanda Üniversitesinde, 1500 öğretmen bulunuyormuş.
Öğrenci sayısının ise, 10.000 olduğu ve bunların tüm masraflarının çevredeki 100 köy tarafından karşılandığı belirtiliyor. Okula kabul edilmek için, Üniversitenin girişinde bulunan bir muhafız tarafından, felsefeyle ilgili zor bir sözlü sınavdan geçmek gerekiyormuş. Öğrenci adayının, yalnızca % 10 kadarı bu soruları doğru cevaplayarak üniversiteye kabul ediliyorlarmış.