Ülkenin üçüncü büyük eyaletidir. Umman denizinin batı kıyısındadır. Ülkenin sanayi üretiminin: % 15’lik bölümü, buradan sağlanmaktadır.
Eyaletin batısı: ortalama 1200 metre yükseklikte, kıyıya paralel uzanan tepelik bir bölgedir. Eyaletin doğusu ise düzlüktür.
Eyaletin turizm etkinlikleri: çeşitli yaban hayatı bölgeleri, tapınaklar, milli parklar ve kaplan yaşam alanlarıdır. Günümüzde eyalet sınırları içinde, 6 tane Milli Park bulunmaktadır.
Eyaletin başkenti: Mumbai (Bombay) şehridir. Eyaletin diğer büyük şehirleri: Pune, Nagpur, Navi.
GEZİLECEK YERLER
NAVEGAON MİLLİ PARKI
Eyaletin doğusunda, Gondia şehri yakınlarındadır. Burada: kuşlar, geyikler, ayı ve leoparlar doğal yaşam alanlarında görülebiliyorlar. Ayrıca, ülke genelinde bulunan kuş türlerinin, yaklaşık % 60’lık bölümü, bu park alanında izlenebilmektedir.
NAGZİRA VAHŞİ YAŞAM ALANI
Gondia şehrindedir. Muhteşem güzel bir manzara ile bütünleşmiştir. Sınırları içinde: küçük göller, tepeler bulunmaktadır. Bu göller, yaban hayatı için su kaynağıdır. Park alanında: 34 tür memeli, 166 tür kuş, 36 tür sürüngen bulunmaktadır.
TADOBA ANDHARİ TİGER
Burası: Chandrapur şehrine 40 km. uzaklıkta bir kaplan yaşam alanıdır. Bölge: 1935 yılında kurulmuş ve 1955 yılında Milli Park alanı olarak ilan edilmiştir. Eyaletin en eski ulusal parkıdır. Park: 623 km. karelik bir alanda yerleşiktir. Parkın ortasındaki Tadoba gölü, timsahlar için mükemmel bir yaşam alanı sunmaktadır. Ziyaretçiler: Milli Park içinde, 6 kişilik guruplar halinde, rehber eşliğinde gezintiye alınırlar. Bu gezide: kuşlar, hayvanlar, böcekler ve diğer canlılar izlenebilmektedir. Park alanında, günümüzde 45 civarında kaplan bulunduğu söyleniyor.
PENCH NATİONAL PARK
Nagpur şehrindedir. Park boyunca, kuzeyden-güneye, Pench nehri uzanmaktadır. Park: 464 km. karelik alana yayılmıştır. Parkı ziyaret için en uygun zaman: Şubat-Nisan ayları arasındaki dönemdir. Park: saat: 06.00 ile 15.00 arasında ziyaret edilebilmektedir. Temmuz-Ağustos ve Eylül aylarında ise kapalıdır.
CHANDOLİ MİLLİ PARKI
Sangli şehrindedir. Başkent, Mumbai şehrine 380 km. uzaklıktadır. Geniş bir flora ve fauna çeşitliliği bulunmaktadır. Burada, ayrıca Prachitgad kalesi ve Chandoli barajı bulunmaktadır. Park, 2004 yılının Mayıs ayında kurulmuştur. Parkı ziyaret etmek için en uygun zaman: Şubat-Ekim ayları arasındaki dönemdir. Eylül-Haziran ayları arasında yoğun yağış görülür.
GUGAMAL MİLLİ PARKI
Amravati şehrine 80 km. uzaklıktadır. Burası da, kaplan doğal yaşam alanıdır. Park: 167 km.karelik bir alana yayılmıştır. 1974 yılında inşa edilmiştir. Park alanında görülebilecek hayvanlar: kaplan, panter, dudaklı ayı, vahşi köpek, çakal, sırtlan, sarsar, uçan sincap, hint ceylanı, yaban domuzu, 25 tür kelebek, balıklar.
SAGARESHWAR WİLDLİFE SANCTUARY
Sangli şehrine 30 km. uzaklıktadır. Burada: Hindu tanrıları Şiva ve Jain için yapılmış, antik büyük bir tapınak bulunmaktadır. 10 km. karelik bir alanda kurulmuştur. Park alanında bulunan hayvanlar: geyik çeşitleri, yaban domuzu ve tavus kuşu. Ayrıca, tilki, kirpi, sırtlan gibi hayvanlar da görülür. Park alanı, Ağustos-Şubat ayları arasında ziyaret edilebilmektedir. Park içindeki en güzel aktivite, yürüyüş yapmaktır.
AJANTA MAĞARALARI
Ülkede, 2’nci yüzyıldan kalma, tarihi mağaralardır. Mağaralar içinde: heykeller, resimler ve Budist dine ait tasvirler bulunmaktadır.
Mağaralar: 1983 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
1.Nolu Mağara
Bölgenin doğu ucunda, at nalı şeklindeki bir uçurum üzerinde yapılmıştır. Yakın zamanda tamamlandığı düşünülmektedir. Mağarada: saçaklar ve sırtlar üzerinde kabartma heykeller ve cephede, ayrıntılı oymalar görülüyor. Bu oymalarda: Buda’ya ait sahneler işlenmiştir. Mağaranın her iki ucunda, basit hücreler ve bir sundurma bulunuyor.
2.Nolu Mağara
Duvarları, diğer mağara ile bitişiktir. Tavanlar ve sütunları üzerinde, resimler bulunmaktadır. Diğer mağaraya göre, daha iyi korunmuş durumdadır. Cephe bölümündeki oymalar farklıdır. Mağara tasarımı, süslü sütunlar ile desteklenmektedir.
ACENTA VE ELLORA TAPINAKLARI
Acenta ve Ellora tapınakları: Evrengabad şehri yakınlarındadır. Vandhya dağlarındaki, granit mağara tapınakları olarak, ülke çapında ünlüdür. Basit aletler kullanılarak oyulmuşlardır ve etkileyici duvar resimleri ve heykeller barındırmaktadır.
Bu muhteşem güzel tapınakları gezmek için, uzun zaman ayırmaya dikkat etmelisiniz. Öncelikle: MÖ.2’nci yüzyıldan kaldığı düşünülen Acenta tapınağını gezmelisiniz. Sonra: Ellora tapınağını gezin. Ancak, mağaraları gezmek için, özellikle gün ışığı ile aydınlatılan bir öğleden sonra zamanının seçmelisiniz.
ACANTA MAĞARALARI
Acanta mağaraları: ikametgah olarak kullanılan Ellora mağaralarına göre daha avantajlıdır. İlk mağara: yarım kubbeli oda şeklindedir. MS.4’ncü yüzyılda: büyük salonlarda yaşayıp ibadet eden keşişler, mabedin duvarlarını, Buda ve onunla ilişkili sembollerle süslemeye başlamışlardır. Günümüzde, burada: batıdan doğuya doğru sıralanan: 29 Budacı mağara bulunmaktadır. Bunlar: küçük bir derenin aktığı, dar bir vadinin çevresinde, 75 metrelik bir alanda, at nalı şeklindeki yamaçta oyulmuşlardır. Her mağaranın, dereye inen bir merdiveni bulunmaktadır. Günümüzde, bu 29 mağaranın, yalnızca 9 tanesi görülebilmektedir.
1.Nolu Mağara
Bekleme odasında, iki ruhani Bodhisattva bulunuyor. Mağaradaki resimlerde, parlak gözlü geyikler, tavus kuşları, maymunlar, filler ve atına binmiş Siddhartha simgesi görülüyor.
9.Nolu Mağara
MÖ.1’nci yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Ön cephesinde, kemerli pencereleri var. 6’ncı yüzyılda eklenen, duvar nişlerinde ise, Buda figürleri bulunuyor.
10.Nolu Mağara
MÖ.150 yılından kaldığı düşünülmektedir. Arka bölümde, bir kubbe bulunmaktadır. Hacı olmak isteyenler: yarım kubbe şeklindeki mabedin çevresinde tavaf ederler. Burada: Buda’nın herhangi bir tasviri bulunmuyor.
16.Nolu Mağara
Burada, hemen girişte diz çökmüş pozisyonda 2 fil figürü bulunuyor. İçeride ise, geleneksel şekilde oyulmuş bir Buda heykeli görülüyor. Tavanda ise, iki heykel var.
17.Nolu Mağara
Duvar resimlerindeki zenginlikle dikkati çekiyor. Bu mağara resimleri: bölgenin zenginliğinin en üst noktasını oluşturuyor. 5’nci yüzyıldan kalma duvarlarda, Buda’nın aydınlanmasının 12 öyküsü anlatılıyor. Resimlerde: Buda, öfkeli bir fili evcilleştirirken ve Ogresses Adasına saldıran savaşçı Simhala olarak tasvir edilmiştir. Elinde ayna ile süslenmekte olan karısı Rani ise, güzellik ürünlerini tutan hizmetkarlarıyla birlikte görülüyor.
19.Nolu Mağara
Oyma ön cephesi, iç kısımlardaki Buda heykelleri ve girişinde nişler bulunan figürleriyle önem kazanıyor.
26.Nolu Mağara
Buradaki mimari çeşitlilik görülmeye değerdir. İncelikle oyulmuş sütunlar ve bir oturan Buda heykeli görülüyor.
ELLORA MAĞARALARI
Bunlar, bütün bir bazalt kayalığına oyulmuş ve Acanta mağaralarına nazaran daha büyüktürler. Buradaki mağaralar, uzun yıllar, yörenin köylüleri tarafından: musonlar veya salgın hastalıklar sırasında, sığınak olarak kullanılmışlardır. Bu yüzden, duvar resimleri yok olmuştur. Ama, heykeller günümüze kadar ulaşmıştır.
Acanta bölgesinin terk edilmesinden sonra, Budacı sanatçılar, Ellora bölgesine göçmüşler ve 7 ile 12’nci yüzyıllar arasında, bu bölgede, 34 mağara yapmışlardır. Bu mağaraların, ilk 12 tanesi Budacı, 17 tanesi Hindu ve 5 tanesi Caynacıdır.
Mağaralar: kuzey-güney doğrultusunda, 3 km. lik bir mesafe boyunca uzanırlar. Bu mağaralardan bazılarına girişinden, bazılarına ise arkalarından tırmanılarak ulaşılmaktadır. 14 ve 24.nolu mağaralar tamamlanmamış olup, bunların yapıları incelendiğinde, yapım aşamasında, yukarıdan aşağıya doğru bir sıralamanın izlendiği görülmektedir.
10.Nolu Mağara
En önemli Budacı tapınaktır ve 8’nci yüzyıldan kalmadır. Kubbeli bölümde, büyük bir Buda heykeli oturtulmuştur. Hindu zanaatkarlar: Buda’ya, “Visvakarma” yani “Tanrıların marangozu” olarak taparlar ve bu yüzden, bu mağaraya “Marangozlar Mağarası” ismi verilir.
12.Nolu Mağara
3 katlıdır. Buranın kadınsı heykelleri: Hindu Tantrizminin etkilerini ortaya koymaktadır.
14.Nolu Mağara
Vişnu: Hindu tanrılarının, Buda’dan dönüştüğü izlenimi vermesiyle önem kazanmaktadır. Heykellerde: iblisleri öldüren ya da Himalayalar’da barbut oynayan Şiva, kutsal boğayla oynayan genç erkekler ve çocuklarla birlikte ana tanrıçalar görülüyor.
16.Nolu Mağara
Ellora bölgesinin başyapıtıdır. Burası, aynı zamanda “Kailasa Tapınağı” dır. Burada: geniş zemin planı ve onun yarısı kadar yüksek olan ana yapı bulunmaktadır. Yapı: 8’nci yüzyılda, Dekkan kralı Krişna tarafından yaptırılmıştır. Tapınağın uzunluğu: 80 metre, genişliği ise, 48 metredir. Avlunun arka tarafı: 30 metre yükseklikte bırakılarak, 200 bin tonluk bir kaya kütlesinin
Ülkenin batı kıyılarındadır. Bombay şehrinin 400 km. güneyindedir. Uzun yıllar, Portekiz ve İngiliz sömürgesi altında kalan bölge: bunun sonucunda, hareketli ve girişimci ruhlu insanların yerleşim yeri olmuştur. Bu nedenle, buradaki yaşam standartları, çevre yörelere göre daha yüksektir.
GENEL
Yörenin daha eski tarihsel geçmişine bakılırsa: ilk yerleşimcilerin, burada, 10 bin yıl önce bulundukları görülür. MÖ.3’ncü yüzyılda, bölgede “Maurya İmparatorluğu” kurulmuştur. Budist imparator, aynı dönemde rahipler aracılığı ile, Budizmin yayılmasını sağlamıştır. 1302 yılında ise, bu kez “Delhi Sultanlığı” bölgede egemen olurlar. 1510 yılında ise, bu kez, Portekizliler, yörede bulunan Bijapur krallığını yok ederler ve bölgeyi sömürge yönetimine sokarlar. Ancak, daha önce, 1498 yılında, Vasco da Gama, Malabar kıyılarına çıkarak, Hindistan ülkesini keşfetmiştir.
Portekizliler, yaklaşık 450 yıl boyunca, yörede egemen olurlar ve 1961 yılında ayrılırlar. Ancak bu uzun yıllar boyunca, Goa eyaleti, Portekiz sömürge ticaretinde önemli bir yere sahip olmuştur. Özellikle: misyonerlerin önemli bir üssü olmuş ve dini yayılmacılık üst düzeyde yürütülmüştür. Cizvit tarikatının başında, 1543 yılında bölgeye gelen Aziz Francisco Javier: bölgede Katoliklerin koruyucu azizi olarak kabul edilmiştir.
Günümüzde, sömürge dönemi tüccarları her ne kadar yok ise de, misyonerler hala etkindir. Bu yüzden, nüfusun üçte birlik kısmı Katoliktir. Eski dönemlere ait pek çok kilise ise, günümüze kadar ulaşmıştır.
Evet
Yukarıda söz ettiğim gibi, eski bir Portekiz sömürgesi olan bölge, dinlenmek için ideal ortamlar sunar. Özellikle: beyaz kumlu ve palmiye ağaçlı kumsalları ziyaretçilerin ilgi odağıdır.
Şehrin tek havaalanı: Dabolim havaalanıdır. Özellikle turizm sezonunda, yurt dışında birçok noktaya, charter seferleri düzenlenmektedir. Ancak, buraya gelmeyi tercih edenler, genellikle uçak yerine, Mumbay sahilinden, bölgenin başkenti Panji’ye uzanan “Konkan demiryolu” nu tercih ederler. Çünkü, bu demiryolu yolculuğunda, sahile doğru uzanan “Batı Gatlar” manzaralarını görebilirsiniz.
Güney Batı Hindistan bölümünde, Konkan olarak bilinir. Ülkenin en zengin bölümüdür. Kişi başına düşen gelir bir hayli fazladır.
Bölgenin en yüksek yeri: batıdaki Deccan yaylasındaki Sonsogor bölgesi olup, buranın yüksekliği: 1167 metredir. Zuari nehrinin denize döküldüğü yerde, Güney Asya bölgesinin en iyi doğal limanı bulunmaktadır. Ayrıca: yine bölgede bulunan: yukarıda sözünü ettiğim Zuari, ayrıca Chapora ve Sal nehirleri, ülkenin en işlek nehirleridir. Bunların gezilebilir uzunluklarının toplamı: 250 km. dir.
İklim değerlendirildiğinde
Yörede, tropikal muson iklimi görülür. Yılın büyük bölümündeki iklim etkileri, sıcak ve nemlidir. Özellikle, Mayıs ayı, en sıcak dönemdir ve bu dönemdeki sıcaklık: 35 derece civarındadır. Haziran ayı başlarında ise, muson yağmurları başlar. Bunun öncesindeki yüksek sıcaklık ve nem oranları, buradaki yaşamı olumsuz yönde etkiler. Gezinizi bu tarihler dışında yapmanız şarttır. Eylül ayında ise, en yüksek muson yağmurları yoğunluğu görülür, yine Eylül ayında buraya gitmemek gereklidir. Aralık-Şubat ayları arasında, kış mevsimi yaşanır. Bu aylarda bile, gece sıcaklıkları 21 derece civarında oluyor.
Bölgenin öne çıkan özellikleri: plajlarıdır. Sahil şeridinin uzunluğu: 105 km. dir. Bölgenin özellikle bir kısım ibadet yeri: UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Yani: bölgenin mükemmel plajları, kiliseler ve tapınakları ünlüdür. Ayrıca: çoğu harap durumda olmasına rağmen, yörede birçok Hint-Portekiz tarzı mimari tarzda yapılan konaklar görülmektedir.
Bunun sonucunda: her yıl, bölgeye çok sayıda turist gelmektedir. Ayrıca, bu ibadet yerleri, ülke içi turistler içinde çekicidir. Eyaletin batı bölümünde de, zengin bitki örtüsü bulunan tabii yerler görülmektedir. 2010 yılında, yöreye gelen turist sayısı: 2 milyon üzerindedir. Özellikle: Avrupa’dan gelen turistler, kış aylarında, Goa ikliminin güzelliğini yaşarlar.
Goa eyaletinde
Yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz: balık ve köri soslu pirinç düşünebilirsiniz. Yemeklerde genellikle Hindistan cevizi yağı kullanıyorlar ve bu kokuyor. Ayrıca: yine yemeklerde baharat, biber ve sirke yaygın olarak kullanılıyor. Ama, burayı ziyaret ederseniz, özellikle deniz mahsullerini tatmanızı öneririm.
Eyaletin başkenti: Panaji. Ancak, yörenin en büyük şehri: Vasco da Gama.
ESKİ GOA KİLİSE VE MANASTIRLARI
Bölgede Katoliklik öndedir. St. Franis Xavier: Goa bölgesinin koruyucu azizi olarak kabul edilir. Bu tapınakların birçoğu, bağımsızlık ardından, yani 1961 yılı sonrasında yıkılır ve yerli Hint tarzında yeniden yapılırlar.
Evet, Goa eyaletindeki Hindu tapınaklarının büyük bölümü “Eski Goa” bölgesinin, güneyinde kalan “Ponda” civarındadır.
Goa Hindu tapınaklarında, çok katlı bir fener kulesi bulunmaktadır. Işıklar yakıldığında, kule, tanrılara adanan bir alev sütunu gibi görülür. Buraya özgü, bu ışıklı sütunlar, 18’nci yüzyılda, Gürkanlılar ile yapılan “Maratha savaşları” sırasında alışkanlık haline getirilmiştir. Hatta, bazı kaynaklar bu ışıklı kuleler hakkında yorum yaparken, bunların Marathalar ve Müslümanlar arasındaki ilişkilerde, camilerin minarelerinden esinlenilerek oluşturulduğunu düşünmektedirler.
Bölgedeki en önemli Hindu tapınağı, Quela bölgesindeki, Shanta Durga tapınağıdır.
SHANTA DURGA TAPINAĞI
Tapınak: Panaji dağı eteklerinde, Kavalem bölgesine 33 km. uzaklıktadır. Tapınak: Hindu tanrısı, Shantadurga’ya adanmıştır. Tapınak: iki tanrı arasındaki kavgada, arabuluculuk yaparak, onları uzlaştırmasıyla “Barışçı Durga” unvanını alan kaplanlı tanrıçaya adanmıştır.
Orijinal tapınak yapısı: 1565 yılında Portekizliler tarafından, yöre ele geçirilince tahrip edilmiştir. Mevcut yani günümüzdeki tapınak ise, Maratha hükümdarı Shahu döneminde, 1739 yılında yapılmıştır. Tapınak kompleksi: dağ eteklerinde, yemyeşil bir bitki örtüsü içindedir. Ana tapınak çevresinde: diğer tanrılar adına inşa edilmiş, üç küçük tapınak görülmektedir. Ana tapınak: ilginç bir kubbe ile piramit şeklindeki çatılardan oluşmaktadır. Taş sütunlar dikkati çekmektedir.
Tapınak festivali: yıllık olarak, ayın evrelerine göre, Şubat ayı içinde yapılmaktadır.
Yörede, diğer tapınaklar şunlardır:
MANGUESHİ TAPINAĞI
Panaji şerinin 22 km. uzağındadır. Margao şehrine ise, 26 km. uzaklıktadır.
Eyaletin, en büyüleyici, sakin ve yoğun ziyaret edilen tapınaklarındandır. Tapınak: Mangueshi denilen Hindu tanrısına adanmıştır. Goa eyaletindeki tapınakların en güzeli olarak kabul edilir.
Tapınak yapısı içinde, yaklaşık 500 kişinin ibadet edebileceği büyük bir salon bulunuyor. Salonda: 19’ncu yüzyıldan kalma avizeler dikkat çekiyor.
Gece: tapınağın dışı ışıklandırılıyor ve muhteşem bir görüntü ortaya çıkıyor.
MAHALASA TAPINAĞI
Bu tapınak, Hindu tanrılarından Vişnu için yapılmıştır.
Tapınakta, pirinç bir çan bulunuyor. Bu çan: anlatılanlara göre: sadece yanında bulunan kişi yalan söylediğinde çalıyormuş. Bu nedenle, Portekizliler döneminde, burada bir hukuk mahkemesinin bulunduğu ve bu mahkemede tanıklık edenlerin, çan sesine göre değerlendirildikleri söyleniyor.
PLAJLAR
Goa eyaletinde, 100 km. lik sahil şeridi boyunca, sakin kumsallar bulunmaktadır. Bu plajların güzelliklerinin farkına varan yabancı ziyaretçiler, 1960’lı yıllardan bu yana, bu güzellikleri ziyaret etmektedirler.
Kuzey Goa bölgesinde, Calangute plajı bulunmaktadır.
CALANGUTE
Burası, 11 km. uzunluğunda bir kumsala sahiptir. Ayrıca, bölgenin başlıca turizm merkezi olarak öne çıkmaktadır. Burada: bankalar, iletişim merkezleri, barlar, dükkanlar, restoranlar bulunan caddeler, sokaklar ve meydanlar bulunmaktadır. Eyalet başkenti Panjin şehrinde, buraya günübirlik gelmek mümkündür.
Plaj bölgesinin güney ucunda: Candolim denilen bir yer var. Burada: İngilizler yerleşiktir ve yine Portekizliler tarafından yapılan “Aguada kalesi” görülmeye değerdir.
AGUADA
Old Goa bölgesinde, Panaji şehrine 18 km. uzaklıktadır.
Burada bir kale yapısı ve deniz feneri bulunuyor. Bunlar, 17’nci yüzyılda, Portekizliler tarafından yapılmıştır. Yapının hemen ön kısmında ise, Sinquerim beach bölümü var.
Kale: özellikle Hollandalı ve Marathas gemilerine karşı, bölgenin korunması için yapılmıştır. Mandovi nehrinin hemen kıyısındadır. Kale çevresinde, kara tarafından hendek bulunmaktadır.
Kalenin içinde: gelen gemilerin ihtiyaçlarını karşılamak için bir tatlı su kaynağı bulunmaktadır. Zaten, kalenin ismi de, bundan gelmektedir. Aguada kelimesinin anlamı “su” dur. Genellikle, bölgeden geçen gemiler, tatlı su depolarını, kaledeki bu kaynaktan doldururlarmış.
Yazının başında belirttiğim gibi, burada bir de deniz feneri var. Bu fener yapısı, 1865 yılında yapılmış, 4 katlı ve Asya kıtasında kendi örnekleri arasında en eski olanıdır.
Günümüzde, burada büyük bir otel bulunuyor. Ayrıca, restoranlar bulunuyor. Çünkü: burası aynı zamanda, güzel bir plaj bölgesine sahiptir. Bunun yanında: tenis, dağcılık, su sporları da yapılabiliyor.
Yine, aynı plaj bölgesindeyiz.
Bu plaj bölgesinin tam tersi yani kuzey ucunda ise “Baga” denilen bir yer var. Burası, daha çok genç ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Çünkü, kıyı şeridinde “Tito’s” isimli, ünlü bir gece kulübü bulunuyor. Ayrıca, bir çok eğlencenin yapıldığı mekanlar, Keşmir el ürünleri satılan tezgahlar ve otantik İtalyan mutfağı, İngiliz kahvaltıları ve Happy Hours saatleri düzenlenen yerler var. Özellikle, hafta sonu, Cumartesi geceleri, tüm halk ve ziyaretçiler “İngo Gece Pazarı” bölgesinde toplanırlar. Burada, ülkenin dört bir yanından gelenler, tasarım ürünlerini, turistlere satarlar.
Kıyının hemen yukarısında ise, ikinci el pazarı var. Bunun ismi: Ancuna. Burada, yine ülkenin dört bir yanından gelenler, el ürünleri ve yerel giysileriyle, turistleri ağırlıyorlar ve satış yapıyorlar. Buradaki turizm merkezi, yani Ancuna turizm merkezi, aynı zamanda, uyuşturucunun yaygın olarak kullanıldığı bir yer olarak da biliniyor, dikkatinizi çekmek isterim.
Ancuna bölgesinin kuzeyine doğru giderseniz: bu kez karşınıza “Arombol” köyü çıkar. Burası: masaj yaptırmak, meditasyona katılmak veya yoga yapmayı öğrenmek isteyenler için ideal ortamlar sunar.
Evet, eyaletin güney bölümü: nispeten daha sakindir. Buradaki ziyaretçiler, genellikle beş yıldızlı otellerine yerleşirler ve oradan çıkmayı pek düşünmezler. Sahil şeridi, 25 km. gibi bir uzunluğu sahip olsa da, biraz önce söylediğim nedenle, yüksek sezonda bile, yine de ıssızdır. Bu bölgede yerleşenler, ziyaret için “Benaulim” köyünü tercih ederler. Eyaletin en hesaplı konaklama mekanları, buradadır. Lüks arayanlar ise, bu köyün daha güneyindeki beş yıldızlı otelleri tercih edebilirler.
Daha güneyde: birkaç saatlik yolculuktan sonra ulaşılan “Palolem” bölgesi bulunmaktadır.
PALOEM
Chaudi kasabasının 2 km. güneyindedir. Goa bölgesinin en hoş tatil yörelerinden birisidir. Eskiden her ne kadar tenha ise de, günümüzde sırt çantasını yükleyen gezginlerin başlıca ziyaret yerlerinden biri haline gelmiştir. Ama, yörenin en büyük özelliği, betonarme yapılaşmanın, yerel yönetim tarafından yasaklanmış olmasıdır. Ziyaretçiler, genellikle palmiye yapraklarıyla örtülü, kulübelerde konaklamaktadırlar.
Bölgedeki el değmemiş kıyı kesimi ve yerel balıkçıların yaşadıkları barakalar ve köy: yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmektedir. Bu sahil kesimi: 1.6 km. kadar uzunlukta ve hilal şeklinde uzanmaktadır. Bu kumsalın her iki ucunda ise, denize doğru uzanan kayalıklar görülmektedir. Deniz derseniz, özellikle plajın kuzey ucunda fazla derin olmayan, yavaş yavaş derinleşen yapısı ile, tercih sebebi olmaktadır. Her hangi bir akıntı bulunmaması da, önem kazandırmaktadır.
ARAMBOL
Goa eyaletinin en güzel plajlarından biridir.
Dabolim havaalanına, yaklaşık 1 saatlik uzaklıktadır. Özellikle: Kasım ve Mart ayları arasındaki kış döneminde: bölge, pek çok yabancı turist tarafından tercih edilmektedir. Bölgede: büyük oteller bulunmaktadır. Ana plaj bölgesinin hemen kuzeyinde, tatlı su gölünün kıyısında, küçük bir plaj daha bulunmaktadır. Buradaki plaj: tatlı su ve deniz suyu karışımı bulundurmaktadır. Hemen arkadaki alçak tepeler arasında ise, Banyan ağaçları bulunan bir ormanlık alan var. Yine bu ormanlık alanda: taş bir anıt var ki, bölgeye yolunuz düşerse, burayı mutlaka görmelisiniz.
Anıt: 1982 yılında, aslen Polonya doğumlu olup, buraya yerleşmiş bir sanatçı olan Jacek Tylicki tarafından yapılmıştır.
Bu anıtın bulunduğu yerdeki bir bölüme: para atıp, dilekte bulunabiliyorsunuz. Yöreyi ziyaret edenler, bu taş anıtı da yoğun olarak ziyaret ediyorlar.
VAGATOR
Burada, kızıl kayalıklar var. Bu kayalıklar: deniz ve iki tatlı su kaynağı arasındaki bölgededir. Bölge: iki ana plaj bölgesine ayrılmıştır. Araç park yeri ve bir sürü: giysi, yiyecek ve içecek satılan, ayaküstü atıştırmalık bir şeyler yenilebilen tezgahlar bulunmaktadır.
Gün batımında, kızıl kayaları izlemek muhteşem bir görüntü sunuyor. Bu görüntü nedeniyle, bölge, ülke çapında ün kazanmıştır.
ANJUNA
Anjuna bölgesinin en büyük özelliği: turizm sezonu boyunca, sahil kesiminde düzenlenen dünyaca ünlü eğlencelerdir. Bu eğlenceler sırasında: bölgede kurulan ikinci el pazarında: giyim ve elektronik eşyadan, meyvelerden takılara kadar birçok şey bulup satın almak mümkündür. Bunun dışında, bu bölgede, bir de ünlü kilise var. 1595 yılında kurulan kilise, St. Michael kilisesi olarak biliniyor. Her yıl Ocak ayının ikinci haftasında, bu kilisede, dini kutlamalar yapılıyor.
KALELER
TİRACOL
Terekol kale olarak da bilinir. Çünkü: Terekhol nehrinin ağzındadır. Buraya ulaşmak için, Querim şehrinde, feribota binmeniz gerekiyor.
Yapı: ilk olarak, 17’nci yüzyılda, Raja Sawantwadi zamanında yaptırılmıştır. Nehir ağzında, denize hakim bir konumda olması nedeniyle, önem kazanmaktadır. Yapı içinde: bir kışla ve şapel bulunmaktadır. Şapel: St. Antony kilisesi: 1800’lü yıllarda, Almeida tarafından kale fethedildikten sonra yapılmıştır.
Kalenin tarihi süreç içindeki en önemli rolü: özgürlük savaşları sırasında, burada yapılan gösteriler, özgürlük hareketinin sembolü olmuştur.
Günümüzde kale içinde bir otel bulunmaktadır. Ayrıca: yine yapı içinde: Özgürlük savaşçıları anıtı ve St. Andrew heykeli bulunmaktadır.
CHAPORA
Portekizliler zamanında: 1717 yılında yapılan kale, daha sonra birkaç kez el değiştirmiştir. Kale: dik yamaçlarda bulunmaktadır. Ana giriş kapısı, küçük ve gösterişsizdir. Büyük top mazgalları ve burçlar, düzensiz aralıklarla yerleştirilmiştir.
Kalenin içinde, günümüzde herhangi bir yapı kalıntısı bulunmamaktadır. Kalenin hemen aşağısında, kayalıklarla çevrili doğal bir vadinin kıyısında plajı yani deniz bulunmaktadır.
CABO DE RAMA
Margao şehrinin 25 km. güneyindedir. Bölgenin en eski kalesidir ki, Portekizliler yöreye gelmeden önce kurulmuştur. Kalenin, 1762 yılında, Hindu savaşçıları tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Portekizliler bölgede hakimiyeti ele geçirince, kale yenilenmiştir.
Portekizliler zamanında, kale: çeşitli silahlar, askeri bir kışla ve bir kilise ile donatılmıştır. Portekizliler, burayı terk ettikten sonra, burası, yerel hükümet tarafından, 1955 yılına kadar hapishane olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise, kale kalıntıları, turizm açısından, önem kazanmaktadır.
Kale içindeki kilise: mükemmel durumu ile, günümüzde de yoğun ziyaretçi akımına uğramaktadır. Ama: siyah kale yapısı içinde, beyaz kilise yapısı, orijinal bir görünüm sunmaktadır. İnsanlar kaleyi ziyaret ettiklerinde, hem kalenin atmosferini ve hem de kilisede dua ettiklerinde ortamın mistik havasını yaşamaktadırlar.
OLD GOA-ESKİ GOA
Bu bölgede bulunan kiliseler, genellikle 16 ve 17’nci yüzyıllardan kalma olup, titizlikle restore edilerek günümüze ulaştırılmışlardır.
Bir zamanlar, yaklaşık 400 bin kişi nüfusu bulunan şehirde, 100 kilise bulunduğu söyleniyor. Günümüze kadar ayakta kalabilmiş kilise yapılarında ise, muson yağmurları nedeniyle oluşan nem izlerinin silinebilmesi için, beyaz ve krem renkli boyalar kullanılmıştır. Bu kiliselerden öne çıkanı:
AZİZ FRANCESCO KİLİSESİ
Aslında günümüzde, yani 1660 yılında yapılan kilise yapısından önce, burada yine eski bir kilisenin bulunduğu söyleniyor. Kilisenin içindeki freskler dikkati çekiyor. Bunlar, genellikle yerel sanatçılar tarafından yapılan ve motif ve çiçek desenlerinden oluşan fresklerdir. Ancak, misyonerlerin etkisiyle çizildiği sanılan aziz portrelerinde ise, aynı titizlik ve özen görülmez.
AZİZE CATHERİNE KATEDRALİ
Ülkenin en büyük katedralidir. 1777 yılında, ön cephesinde bulunan kulesi, yıldırım çarpması nedeniyle yıkılmıştır. Katedral, İskenderiyeli Azize Catherin’e adanmıştır.
BASİLİCA OF BOM JESUS TAPINAĞI
Old Goa bölgesindedir. Kilisenin adı “Bebek İsa” demektir.
UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Goa bölgesinin azizi olarak kabul edilen “St. Francis Xavier” in, naaşı burada bulunmaktadır. Naaş: gümüş bir tabutta durmaktadır. Üzerinde ise, 17’nci yüzyılda Floransalı heykeltıraş Foggini tarafından tasarlanmış, türbe bulunmaktadır. Bunun tamamlanması, 10 yıl sürmüştür.
Söylenenlere göre: gömüldüğü ilk günkü gibi, vücudu bozulmadan durmakta imiş. Çünkü: burada bir alışkanlık var. Her 10 yılda bir, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Hıristiyan olan ve olmayan bir kısım insan ve azizler tarafından: azizin vücudu inceleniyormuş. Bu incelemelerde görüldüğüne göre, gömüldüğü ilk günkü gibi durmakta imiş. Bunun yanında, kalıntılar, her 10 yılda bir, kilisede çıkarılarak sergilenmek üzere, katedrale taşınmaktadır. Ancak, yine söylenenlere göre: 1555 yılında, Portekizli bir kadın, naaşın ayak parmaklarından birini ısırmış ve diğer bir ayak parmağı ise düşmüştür ve günümüzde, ayrı bir kristal kutuda saklanmaktadır. Azizin sağ eli, Japonya-Nagazaki’de bir Katolik topluluğuna bağışlanmış, diğer parçaların birçoğu da Roma’ya gönderilmiştir. Yani: kısacası, günümüzde azizden geriye pek bir şey kaldığı söylenemez ama yine de törenlerine yapıyorlar.
Kilise: 1595 yılında yapılmıştır. Yapımında, kumtaşı ve granit kullanılmıştır. Ülkenin ilk küçük bazilikası ve barok mimarinin ilk örneklerindendir. 1605 yılında takdis edilmiştir. Hıristiyanlık tarihinde, bir dönüm noktası, bir anıt olarak öne çıkmaktadır. Zemin mermer olup, değerli taşlarla işlenmiştir. Ama, kilisenin iç kısmı nispeten basittir. İç kısımda: Aziz Francis’in yaşamından bazı sahneler resmedilmiştir.
Evet, Hıristiyanlar için kutsal olan bu yapı: 400 yıldır halkın ziyaretine açıktır. Kilisenin içindeki duvar resimleri, gerçek anlamda bir sanat eseri olarak düşünülmektedir. Her yıl, 2 Aralık tarihinde, eyaletin her yerinden gelen Katolik hacı adayları, kilise içinde bulunan azizin kalıntılarını ziyaret ederler. Aslında, sadece Katolikler değil, bölgede yaşayan bir kısım Hindu da, burayı ziyaret etmeyi, kutsal kabul etmektedirler.
PANAJİ ŞEHRİ
Diğer ismi: Ponnji. İsminin kelime anlamı “sel ülkesi” dir.
Goa eyaletinin başkentidir. Kuzey Goa bölgesindedir. Şehrin nüfusu: 100 bin civarındadır. Mandovi nehrinin sol kıyısında, teraslı tepeler üzerinde yerleşilmiştir. Mandovi nehrinin denize döküldüğü yerde kurulmuştur.
Şehir: bahçeler, heykeller ve caddeleriyle, tam bir doğal cennet görünümündedir. Evlerin kırmızı kiremitli çatıları, balkonları Latin mimari tarzını yansıtmaktadır. Arnavut kaldırımlı sokaklar ve ilginç binalar, gerçekten Portekiz mimari tarzını yansıtması açısından ilginç. Bu şehre yolunuz düşerse: Portekizce isimleriyle dikkat çeken dükkanlara, küçük kafe ve barlara uğramayı sakın ihmal etmeyin.
Şehrin denizden yüksekliği: 7 metredir. Her yıl Şubat ayında, şehirde şenlikler düzenleniyor.
İMMACULATE CONCEPTİON OUR LADY
Burası bir kilisedir. Daha doğrusu “Roma Katolik kilisesi” dir. Kilisenin isminin anlamı “Günahsız doğum kilisesi” dir.
Kilise, güzel villa olarak da bilinen şehrin ana meydanındadır. 1540 yılında yapılan kilise, eyaletin en eski kilise yapısıdır.
ADİLSHAHİ SARAYI
İdalcao sarayı olarak da bilinir. 16’ncı yüzyıldan kalmadır.
FONTAİNHAS
Şehrin eski bölümündeki bir Latin mahallesidir. Buradaki yapılarda, Portekiz mimari etkisi görülmektedir. Dar sokaklar, canlı renklerle boyanmış villalar, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
GOA BİLİM MERKEZİ
Panjim bölgesindedir. Burayı ziyaret etmeyi düşünürseniz, yapı, büyük bir park içindedir ve park içinde güzel bir yürüyüş yapabilirsiniz. Ayrıca, burada birçok sergi bulunuyor. Bu sergilerde, örneğin: temel fizik prensipleri hakkında bilgiler veriliyor.
Bilim merkezinde, ilaveten 140 kişi oturma kapasiteli bir de toplantı salonu bulunuyor. Yani, ilk anda aklınıza tercih edilebilir bir yer olarak görülmese de, açıldığından bu yana, bu bilim merkezinin, yaklaşık 1 milyon kişi tarafından ziyaret edildiğini bilmenizi isterim.
GOA DEVLET MÜZESİ
Müze kompleksi: 1996 yılında açılmıştır. Günümüzde, burayı ziyaret ederseniz görebilecekleriniz: oymalar, resimler, el yazmaları, sikkeler, madalyalar, ahşap objeler, taş heykeller var. Toplam eser sayısının: 8000 olduğu söyleniyor. Yapıda: 12 tane galeri bulunuyor.
Şehir yakınlarında, Goa eyaletinin plajları ünlüdür. Bunlar: Miramar ve Dona Paula plajlarıdır.
Miramar Beach: Şehrin ve bölgenin en kalabalık plajlarının başında gelmektedir. Yıl boyunca, yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilmektedir.
Dona Paula: Goa eyaletinin en meşhur iki ırmağının buluştuğu yerdedir.
VASCO DA GAMA
Goa eyaletinin ikinci büyük şehridir. Şehrin ismi ise: ünlü Portekizli kaşif Vasco da Gama’dan gelmektedir. Kendisi, 1524 yılında, Hindistan’ı keşfetmiştir. Şehir ilk olarak, burada 1543 yılında kurulmuştur. 1961 yılına kadar Portekiz hakimiyetinde kalmıştır.
Şehir: eyaletin en büyük şehridir. Goa eyaletinin en fazla nüfusuna sahip şehridir. Panaji şehrine, 30 km. uzaklıktadır. Dabolim havaalanı ise, 5 km. uzaklıktadır. Havaalanına yakın olması nedeniyle, eyaletin en çok turist ziyaret edilen bölgesidir.
Kent yakınlarındaki Mormugao limanı: özellikle yöreden temin edilen demir cevherinin ihracatında büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, iç bölgelerden elde edilen “mangan” cevheri, nehirler üzerinde teknelerle limana getirilir ve dışarı ihraç edilir. Bu liman, yolcu taşımacılığında da kullanılmaktadır. Özellikle, Mumai ve Panaji bölgelerini birbirine bağlayan Katamaran servisleri düzenlenmektedir.
Şehrin tüm ekonomik etkinliği: turizm ile bağlantılıdır. Özellikle: yıllık olarak düzenlenen “Shri Damador Bhajani Saptah” festivali, çok ünlüdür. Festival öncesinde bir fuar düzenlenir.
ANDREWS KİLİSESİ
Hemen şehrin girişindeki kilise, yaklaşık 400 yıllık olması nedeniyle, önem kazanmaktadır.
BOGMALO BEACH
Şehir merkezine 4 km ve Dabolim havaalanına 9 km. uzaklıktadır.
Burası, küçük bir sahil köyüdür. Ancak, konaklama ve yemek yerleri açısından, bir hayli gelişmiştir. Yine de, genellikle sessiz bir kumsal düşleyenler için idealdir. Yaklaşık 1 km. uzunluğundaki bir kavisli kumsalı bulunmaktadır. Son bir not: bu plaj bölgesinde, deniz dibinde, dip akıntıları oluyor ve bu yüzden, plaj bölgesi, sürekli olarak cankurtaranlar tarafından izleniyor. Yani, iyi yüzme bilmeyenler için çok tehlikeli olduğunu söylemem gerek.
DENİZ-HAVACILIK MÜZESİ
Ülkede, kendi türünün tek örneğidir. Vasco da Gama şehrine: 6 km. uzaklıktadır. Müze iki bölümden oluşmaktadır. Birincisi: açık hava sergisi ve diğeri 2 katlı, kapalı bir galeridir. Açık alanda: 1940’lardan günümüze kadar olan sürece ait 12 uçak sergileniyor. Bunlar: Hindistan hava ve deniz kuvvetleri tarafından çeşitli tarihlerde kullanılmıştır. Kapalı galeride ise, özel odalar bulunuyor. Bu odalarda: giysiler, denizaltı ve gemilerde kullanılan çeşitli makine, alet ve cihazlar sergileniyor. Ayrıca, çok sayıda fotoğraf bulunuyor.
Müzeye giriş ücretlidir. Giriş ücreti 20 Rupi. Pazartesi hariç, hergün saat 10.00-17.00 arasında açık bulunuyor.
Himachal Pradesh Eyaletinde bir şehirdir. Kul-anti-peetha olarak da bilinir. Kelime anlamı: “yaşanabilir bir dünya”.
Aynı zamanda, “Tanrıların vadisi” olarak da bilinir. Vadinin uzunluğu 80 km. dir. Burası, aslen Himalaya manzaralı bir tatil beldesi olarak öne çıkıyor.
Vadi: Beas nehri kıyısında ve denizden 1200 metre yüksekliktedir. Ortalama yükseklik ise, 1360 metredir. Bhuntar havaalanı, şehir merkezine 10 km. uzaklıktadır. Manali denen bu merkezde, çok sayıda: oteller, pansiyonlar, restoranlar ve Pazar yerleri bulunuyor.
Manali ve Beas nehirleri arasındaki bu vadide: güzel manzara, ahşap tapınaklar, elma bahçeleri ve yerel dans ve müzik öne çıkmaktadır. Ayrıca: Himalaya sedir ağaçları, alt kayalıklardaki Pine ağaçları ve çamlarla kaplı görkemli tepeleri barındırır. Ayrıca, Beas nehri üzerinde rafting ve alabalık üreticiliği yapılıyor. Özellikle, elma bahçeleri çok ünlüdür.
Bölgede: Tibet ve Nepal karışımı toplulukların oluşturduğu, farklı kültürler bulunmaktadır.
Buranın turistik etkinlikleri: tırmanış, rafting, yürüyüş ve balık avlama şeklinde gelişmiştir. Kayak yapmayı düşünürseniz: kar yağışları Ekim ve Kasım aylarında oluyor. Ocak ayına kadar kayak yapmak mümkündür.
Alışveriş düşünürseniz: buraya özgü el sanatlarından olan: şal, şapka almayı düşünebilirsiniz.
Özellikle: Dussera Festivali döneminde, halk, altın tapınak tanrıları onuruna düzenlenen kutlamaları görmek için, şehre akın ederler. 7 gün süren festival: Hindu takvimine bağlı olarak Ekim veya Kasım ayı içinde yapılmaktadır.
GEZİLECEK YERLER
RAGNUHATHJİ TAPINAĞI
Bu tapınak: Raja Jagat Singh tarafından, 17’nci yüzyılda yaptırılmıştır. Günümüzde, Hindular tarafından büyük saygı görmektedir.
NAGGAR
Burası, 1400 yıl boyunca, Kulu bölgesine başkentlik yapmıştır. Burada, günümüzde, 16’ncı yüzyıldan kalma taş ve ahşap yapılı bir kale bulunuyor. Kale: otel olarak kullanılıyor. Ayrıca, yine antik dönemlere ait 3 tapınak var. Şehrin 12 km. kuzeyinde kalan kale, uzun yapıldıktan sonra uzun süre Rupi sultanlarının ikametgahı olarak kullanılmış ve 1846 yılında ise, İngilizlere satılmıştır. Günümüzde ise, yaz sıcağından kaçan turistler için önemli bir uğrak yeri haline gelmiştir.
HADİMBA TAPINAĞI
Burası bir mağara tapınağıdır. Tapınak mağaranın bulunduğu tepenin etekleri, sedir ormanlarıyla kaplıdır. Tapınak: zeminde, dışarı çıkık kocaman bir kaya üzerine: 1553 yılında inşa edilmiştir.
Tapınağın: ince ahşap kapı oyması ve 24 metre boyundaki ahşap kulesi dikkati çekiyor. Kule: keresteden yapılmış ve üstünde pirinç koni şeklindeki bir çatıdan oluşur. Tabanı ise, çamur kaplı taş işçiliğinde oluşmaktadır. Kaya üzerinde ise, 7.5 cm. büyüklüğünde, tanrıça Hidimbi Devi’nin pirinç görüntüsü var.
Tapınağın 70 metre ilerisinde, Tanrıça Hidimba’nın oğluna adanmış başka bir yer daha var.
BİJLİ MAHADEVA
Kulu vadisi merkezinin 8 km. güneyindedir. Kulu ve Paravati vadilerinden, bu tapınak görülebilmektedir. Tapınağın uzun bayrak direğiyse, yine uzaklardan, gümüş bir iğne gibi görülür.
Bölgenin en önemli tapınağıdır. Ama, ülkenin en mükemmel tapınaklarındandır. 2438 metre yüksekliktedir.
Yapı: büyük taş bloklarla, çimento kullanılmadan yapılmıştır. Özellikle: 60 metre yükseklikteki bayrak direği, şimşekleri çektiği inancı ile önem kazanmaktadır. Bu özelliği: tanrıların bir lütfu olarak değerlendirilmektedir. Direği yıldırım düştüğünde: iç bölümdeki “Şiva” nın sembolü paramparça olur. Bunun üzerine, rahip tarafından, sembol, tekrar bir araya getirilir ve başka bir şimşek çakana kadar böylece kalır. Burayı ziyaret etmek için en uygun dönem: sonbahar mevsimidir. Mart ayında ise, hava şartları nedeniyle, ziyaret önerilmez.