Çekerek-Zile karayolunda, ilçeye 4 km. uzaklıkta, yola yaklaşık 400-500 metre içeride, ırmak kenarında, yüksek bir kayalık üzerinde bulunmaktadır. Ceneviz döneminde yapıldığı düşünülüyor. Yozgat bölgesinin, 7 harikasından biri olarak gösteriliyor.
Çok sivri bir kayanın üzerinde, toprak altından, biraz önce söylediğim gibi 200 basamak merdivenle inilen bir yerdedir.
Toprak yüzeyinden, 3 metre aşağıda, dikdörtgen kapısı var. Hemen önden, Çekerek ırmağı geçiyor. Hemen yanında ise, Çekerek ırmağı üzerine kurulan, Süreyya Bey Barajı var.
Kızlar kayasının hemen karşısında, Çekerek Belediyesi tarafından yaptırılan “Şato” isimli; meşhur piknik ve kültür parkı var.
SÖYLENTİ
Kayanın doğusundaki yüksek tepeye yerleşenler, ırmaktan su almak için, bu merdivenleri yaptırırlar. Bir Rum Beyinin hasta kızı için bu merdivenlerin yaptırıldığı da söylenir.
BİR RİVAYET
Keşişin bir güzel kızı varmış. İki genç erkek, bu kızı isterler. Keşisin ise, kızını her iki gence de vermek gibi bir niyeti yoktur.
Gençlerden birisine, bu yüksek kayadan girilerek, merdivenle ırmağın karşı tarafına geçilecek bir yol yapmasını ister.
Öteki gençten ise: ırmağın üzerinden geçecek bir köprü yapmasını ister.
Kim önce bitirirse, kızını ona verecektir.
İki genç: kendilerine verilen görevi yaparlar. Biri köprü inşa eder, diğeri merdivenleri yapar.
Ancak, gençler, birbirlerinden haberdar değildir. Keşiş köprüyü yapan gence, ötekinin daha önce bitirdiğini ve kızını ona vereceğini söyler. Bunu duyan genç, külüngü vurarak kendisini öldürür.
Keşiş, daha sonra kayayı oyan gence, kızı köprüyü önce bitirdiği için öteki gence verdiğini söyler.
Bunun üzerine de genç kendisini yüksek kayalardan atarak öldürür.
Tandoğan meydanında, MKE Genel Müdürlüğü yerleşkesi içindedir.
Müze: 22 Mayıs 2013 tarihinde kurulmuştur.
Müze: Pazar hariç her gün saat: 09.00-17.00 arasında açıktır. Giriş ücreti yoktur.
Müzenin kurulmasının amacı: gelecek nesillerin, daha bilgili ve donanımlı olarak, geçmişle geleceği mukayese yapabilmelerinin sağlanmasıdır.
Müze koleksiyonunda 1278 obje vardır. Bunlar: Osmanlı, İmalat-ı Harbiye, Kurtuluş Savaşı, Askeri Fabrikalar dönemi ve Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu döneminde savaşlarda kullanılan işlevini yitirmiş silah, araç ve gereçler, üretim tezgahları, iletişim araçları vs sergilenmektedir.
Müze Binası
Müze binası, 19’ncu yüzyıl sonunda, II. Abdülhamit döneminde, batılılaşma hareketleri kapsamında yapılmıştır.
Kurtuluş savaşının ilk dönemlerinde cephane ve malzeme temininde, imalat-ı Harbiye fabrikalarının büyük çoğunluğu işgal altındaki İstanbul’da olduğundan, büyük güçlükler yaşanmış, askeri malzemeler İstanbul’dan kaçırılarak Anadolu’ya getirilmiş ve o zaman süvari kışlası olarak kullanılan bu bina ve çevresi atölye haline getirilerek ordunun ihtiyacı olan silah, mühimmat, harp araç ve gereçleri karşılanmıştır.
Müze binası, 20 Kasım 1922 yılında lokomotif bacasından çıkan bir kıvılcımla tamamen yanmıştır.
Yangın, Ankara’nın her yanından görülür. Gazi Mustafa Kemal Paşa da yangın yerine gelerek “hepinize geçmiş olsun, bunun daha iyisinden yüzlerce yapacağız” der.
Kısa bir süre içinde binanın inşaatı tamamlanır. Açılışa Gazi Mustafa Kemal Paşa’da davet edilir.
Eşi Latife Hanımla tesisleri gezer, emeği geçenlere teşekkür eder ve “Türk Öğün, çalış, güven” veciz sözlerini burada söyler.
Kurtuluş savaşını takiben bu bina ve çevresi, günümüze kadar ülkemiz sanayisinde birçok ilklere hizmet etmiştir.
Teknoloji Müzesi
İstanbul’un fethini takiben, Topçu Ocağı bünyesinde İstanbul’da Tophane-Amire’de kurulan entegre savunma sanayii tesisleriyle Türkiye’de sanayinin de temelleri atılmıştır.
1832 yılında Tophane Müşirliği, 1908 yılında İmalat-ı Harbiye Umum Müdürlüğü ve Kurtuluş Savaşını takiben Ankara’da 1923 yılında Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü ve 1950 yılında da, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu ile savunma sanayiinde gelinen yolda Kurumun kuruluşu ile birlikte sivil sanayiinde gelişmesinin temelleri atılmış ve bugünlere gelinmiştir.
Kurum Türk sanayinde ilkleri gerçekleştirmiş, yetiştirdiği insan gücüyle sanayide bir ekol olmuştur.
Kurumun 600 yıllık tarihinde yaşanan bu süreç, MKE Sanayi ve Teknoloji Müzesi’nin ana temasını oluşturmuş ve Türkiye Sanayine yön veren bilgi ve teknoloji, Tophane-i Amire’den bu yana müzede sergilenmeye çalışılmıştır.
Gazi kovan
İstiklal Harbinde, 1.5 yıl içerisinde 8 kez doldurulan, 9 farklı cephede kullanılan ve kullanım sonrası tekrar atölyeye gelen gazi kovan, Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan 101 pare atışın en son atışı şerefini taşıyarak, Kurtuluş Savaşının destanı olmuştur.