Hayvanat Bahçesi diyorum ama şu an için, bir süredir burada hayvan bulunmuyor. Hayvanat bahçesindeki hayvanlar: Temapark çalışmalarından etkilenmesinler diye: Kayseri, Gaziantep ve Bursa hayvanat bahçelerine gönderilmiş ve Temapark projesi bittiğinde bu hayvanların yeniden geri alınacağı söyleniyor.
Yani sayıları 700 civarında olan 100 hayvan türü: halen burada değiller.
Eğer bir hayvanat bahçesi ziyaret edeyim, hayvanları göreyim veya çocuklarıma, öğrencilerime göstereyim diyorsanız: buraya gitmeyin.
Biraz önce de söylediğim gibi, burası şu an ziyarete açık ama hayvanlar yok.
Yılların hayvanat bahçesi, Ankaralıların piknik alanı, çocukların kültürel gelişim ve eğitimine katkı sağlayan hayvanat bahçesi artık yok, HAYRET EDİYORUM, Ankara gibi bir başkentte hayvanat bahçesi yok ve açılma ihtimali de yok. Aşağıdaki yazı sadece NOSTALJİ, yani okursanız eski anılarınız canlanır.
Bu yazıyı, ilk olarak 2009 yılında yazdım, 2020 yılında ise yeniledim. Yukarıda yıllar önce belirttiğim gibi, Ankara’da hala bir hayvanat bahçesi yok.
Hatta, Hayvanat Bahçesi için bahane edilen Temapark yaptırıldı ama o da kapatıldı ve hatta uzun süredir virane bir şekilde bekletiliyor.
Hayvanat Bahçesi, belirttiğim gibi hem çocukların hayvanları görmesi hem de Ankaralıların piknik yapabilmesi için büyük bir imkan yaratan yerdi, ancak bir anda yok oldu ve bir daha geri gelmedi, hayvan niyetine, bir zamanlar şehrin bazı yerlerini süsleyen dinozor maketleri ve sokaktaki kedi ve köpekleri görmek mümkün, bunların dışında, maalesef yılların hayvanat bahçesi bir anda yok edildi.
Yazının bundan sonraki bölümünü: Atatürk Orman Çiftliği hayvanat bahçesinin tarihine, geçmişine ilişkin notlar olarak değerlendirin.
Buraya ulaşım için, toplu taşım araçlarını kullanabilirsiniz. Özel aracı ile gelmek isteyenler için; en kolay yol, İstanbul yoluna çıkmak ve Demetevler kavşağına gelindiğinde, sola dönerek, yaklaşık 200 metre sonra buraya ulaşmak.
Tek sorun, Demetevler kavşağını kaçırmayın. Burada; hemen giriş kapısının karşısında, 750 araç kapasiteli, açık otopark var, yani araç park etme sorunu yok. 5 TL. ödediğinizde, otomobiliniz, saat kısıtlaması olmadan, burada kalabiliyor.
Evet; burası, yılda ortalama bir milyon kişi tarafından ziyaret ediliyormuş. Türkiye’nin ilk hayvanat bahçesi. İlk kez; 1933 yılında, bugünkü Müdürlük binasının arkasında: kurt, çatal, tilki, ayı, domuz, süne, kımıl gibi tarıma ve halka zarar veren hayvanların teşhir edilmesi amacıyla kurulmuş.
Halk, bunlara aşırı ilgi gösterince, Atatürk; zamanın Tarım Bakanına, daha modern bir hayvanat bahçesi açılması talimatını vermiş.
Bunun üzerine hazırlanan, bugünkü hayvanat bahçesi ise, 29 Ekim 1940 tarihinde hizmete açılmış. Yani; bayağı eski ve özellikle bu eskiliği, içeride göreceğiniz, yaşlı ve muhteşem ağaçlardan hissedebiliyorsunuz.
Tel örgü ile çevrili sınırlar içinde, 22 hektarlık bir alan var. Bu alanın, bir kısmı hayvanat bahçesi olarak ayrılmış, kalan kısmı ise günübirlik piknik alanı olarak düzenlenmiş, tahta masalar var.
Bugün, burada 47 tür memeli, 62 tür kuş, 11 tür sürüngen, 70 tür balık olmak üzere, toplam 2500 civarında hayvan bulunuyormuş.
Bu rakamlarla, Türkiye’nin en büyük hayvanat bahçesi konumunda. Genellikle, yabani hayvanların; teşhir amacıyla sergilendikleri bir yer.
Soyu tükenmekte olan hayvanları koruma altına alarak, nesillerinin devamını sağlamaya çalışıyorlar. Bunun yanı sıra, hayvan sevgisi aşılamak, hayvanlarla iç içe olabilmek ve doğa sevgisiyle bütünleşmek amacıyla kurulmuş bir mekan.
Benzerleri olsa da, bu kadar büyük ve ayrıntılı hayvan türü bulunan bir hayvanat bahçesi görmeniz zor. Çünkü; bir hayvanat bahçesi oluşturmak, gerçekten masraflı imiş.
Örneğin: bir zürafa yavrusunun değerinin, yaklaşık, 50 bin Euro olduğunu ve buna, nakliye ve sigorta masraflarının da ayrıca ilave edilmesi gerektiği söyleniyor. Sonuçta, gerçekten büyük rakamlar ortaya çıkıyor. Özellikle, burada belirtmek istediğim bir husus daha var.
Ankara Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi;
Bu hayvanat bahçesi, aslında kamusal olmasına rağmen, hiçbir devlet yardımı almadan, tamamen kendi imkanları ile ayakta kalmaya, mevcut hayvanları yaşatmaya çalışan bir yer. Bu özelliği nedeniyle; ufak tefek aksaklıkları görünce, yönetimi suçlamamak gerek diye düşünüyorum. Çünkü; gerçekten böyle bir yeri ayakta tutmanın zor olduğu kesin.
Neyse; aracımızı otoparka bıraktık. Caddenin karşısına geçiyoruz. Bu arada; bu caddenin araç trafiği çok yoğun. Size bir ipucu, trafik lambalarındaki zil butonuna basarsanız, yayalara yeşil yanar, yoksa yani bu butona basmazsanız, karşıya geçmek için saatlerce beklemek zorunda kalırsınız.
Evet, karşıya geçtiniz ve üçlü gişeden sıraya girerek, giriş biletinizi alıyorsunuz. Tam 5 ve öğrenci 2.5 TL. Sonra, turnikelerden içeri giriyorsunuz. Son olarak: 3 Eylül 2012 tarihinde burayı ziyaret ettiğimde: giriş ücretinin alınmadığını gördüm.
Evet, buraya gitmek isterseniz, giriş ücretsiz, bu uygulama ne zamana kadar bilmiyorum, ama şu bir gerçek ki: diğer ülkelerdeki birçok hayvanat bahçesine giriş ücretli ve hatta bu giriş ücretleri bir hayli yüksek, çünkü burada bulunan hayvanların bakımı, bu giriş ücretleriyle sağlanıyor.
Buranın girişi ücretsiz ve içeride ki ilgisizlik ve bakımsızlığı görünce, bazı şeyleri daha iyi anlamak mümkün oluyor.
İçeri girdiğinizde; ilk karşınıza çıkan “Mescit”, sanırım yeni yapılmış, yani son üç-beş aylık süreçte yapılmış.
Burayı gezmek istediğinizde: üzerinde sıra numarası olan oklar bulunan tabelalar, sizi yönlendiriyor. Önce, sağ yönden gezinize başlıyorsunuz. Timsah ve sonra, balıkların bulunduğu bölüm. Sürüngen dedim de, belki basından takip ettiniz, buradaki bir boa yılanı, iki yıl önce bulunduğu yerden kaçmış ve yaklaşık 3 hafta sonra bulunmuştu.
Nasıl kaçtığını düşününce, şöyle bir çevreme baktım, hiç bir görevli yoktu. Sanırım, yılan, tabiri caizse, başı boş kalınca kaçtı. Neyse ki, bir süre sonra bulundu. Burada: bir timsah var, uzaklardan görebilirsiniz. Hemen kıyıdaki camekan içinde sergilenen yumurtalar ilginizi çekecektir.
Evet, devam ediyoruz. Köpek balığı şeklinde bir yapı var. Boşuna burada ne var, içinde ne var diye düşünmeyin, çünkü kapalı. Hatta: uzun zamandır, aylardır kapalı. Önünde bir fotoğraf çektirin, başka bir şey yok. İçinde ne var derseniz, ben en son girdiğimde yani yedi-sekiz ay önce, içinde tam bir mezbelelik vardı.
Bu mezbelelik bölümde: birkaç akvaryum. Sonunda: burayı düzeltmeyi, geliştirmeyi değil de, tamamen kapatmayı uygun bulmuşlar.
Neyse, balık bölümünün karşısında güzel bir kafeterya var. Hemen yanında ise, tuvaletler. Devam ediyoruz; parkın en muhteşem ve ilgi çeken bölümü, maymunlar. Evet; maymunlar bölümü, özellikle çocukların aşırı ilgisini çeken bölüm.
Maymunlar öyle hale gelmiş ki, yiyecek bir şeyler attığınızda, size çeşitli şovlar sergiliyorlar ama unutmamak gerekir ki, bu hayvanlar doğal gıdaları dışında bu tür yiyeceklerle beslendiklerinde hasta oluyorlar.
Bunu belki yazmak anlamsız oldu, çünkü hayvanat bahçesi ziyaretçileri her türlü hayvana bir şeyler atarak beslemek için tüm gayretlerini gösteriyorlar.
Devam ettiğinizde: akbabalar, şahinler, köpekler, zürafalar, su aygırı, sonra fil, kuşlar, aslan, kaplan, pumalar. Arada; elbette saymayı unuttuğum hayvanlar vardı.
Bunları gezerken göreceksiniz. Bu arada; zürafalara varmadan önce, hemen sağda, çocuk hayvanat bahçesi olarak düzenlenen yer var.
Burada; küçük faytonla gezinti yapmak mümkün, ayrıca küçük boyutlu midilli atlarına çocuklarınızı, ücreti karşılığında bindirebiliyorsunuz. Mutlaka ilgisini çekecektir, bu bölüm uğramayı sakın unutmayın. Zürafaların hemen ötesinde, sol da, su aygırı bulunan bölüm var, burası da ilgi çekiyor.
Köpeklerin bulunduğu bölümü geçtikten sonra: sağ koldan devam ederseniz: hayvanat bahçesinin yeni yapılan bölümlerini görebilirsiniz. Ankara-İstanbul kara yolunun kıyısında yapılan bu bölümde: kurt, çakal, ayı gibi hayvanlar doğal ortamda, daha geniş alanlarda kendileri için ayrılan, tanzim edilen alanlarda yaşıyorlar. Bu güzel bir uygulama olmuş.
Kuşlar; sanırım parkın ilk kurulduğu günden bu yana aynı mekan içindeler. Lütfen, bu kuşlara yeni ve daha modern bir mekan yapın. Umarım duyarlar.
Neyse, devam ediyoruz. Filler, parkın en çok izleyici toplayan bölümü. (3 Eylül 2012 tarihindeki ziyaretimde filler yoktu, fillerin yaşadığı bölümde yenileme çalışmaları vardı)
Hemen yanında; kaplan ve aslan. Bu bölümdeki hayvanlar, öyle sıkı bir tel engeli arkasındaki, tellerden, hayvanları görmek mümkün değil inanın, ama öyle gerektiği de kesin. Neyse; sonra pumalar var. Bu bölüm yeni yapılmış. Pumalar, aslan ve kaplanlara göre, daha rahat, geniş ve ferah bir ortamdalar.
Evet; park içindeki gezinti bundan ibaret. Aslında; elbette kısaca anlattım, Ankara hayvanat bahçesi veya Atatürk Orman Çiftliği hayvanat bahçesi olarak isimlendirilen bu mekan, gerçekten çok büyük. Zaten; insanlar, buraya hayvanat bahçesinin gezme yanında, günübirlik piknik yapmak içinde yoğunlukla geliyorlar.
Bunun dışında; özellikle hafta içi; sakin, yemyeşil ağaçların altında, güzel bir yürüyüş yapmak isterseniz, burası bu düşüncelerinizi gerçekleştirmek için ideal.
Hafta sonları, günübirlik piknikçiler nedeniyle çok kalabalık olduğunu söylemek şart. Yine de; alan çok büyük. Mutlaka gidin, mutlaka görün diyorum. Bu arada; internet sitelerinde, fok balıkları, yunus balıklarının gösteri havuzu, dolfinaryum filan denmiş, yok, aramayın, bu da yapım aşamasında.
Evet; güzel bir yarım gün geçirmek isterseniz; en az 3 veya 4 saat ayırın, burası ideal, mutlaka gidin. Burada: Atatürk Orman Çiftliği dondurması yemeyi unutmayın. Özellikle: maymunlar bölümünü gezmeyi sakın ihmal etmeyin.