Tunus Hammamed

Tunus Hammamed

Bon yarımadasındadır. Başkent Tunus şehrine, otoyol üzerinden, 64 km. uzaklıktadır. Ülkenin en önemli turizm merkezlerinin başında gelir. Tunus havaalanına, 72 km. uzaklıktadır. Ancak, ulaşım kolaydır. Ulaşım, yaklaşık 45 dakika sürüyor. Eğer taksi kullanmayı denerseniz, havaalanı-şehir merkezi arasında, muhtemelen otelininiz yerine göre: 70-100 dinar arasında ücret ödemeniz gerekebilir. (gece, bu ücretler, % 50 zamlı) En yakın tren istasyonu: şehir merkezine 13 km. uzaklıktadır.

Tunus Hammamed

Hammamed ve Nabul arasında uzanan kumsallar

Ülkenin en güzel plajlarını barındırmaktadır. Bu bölgede: palmiyeler, portakal bahçeleri, mis kokulu yaseminler var. Deniz ise: turkuaz renkli ve ılık. Kumsallar ise: sığ. Gece hayatı: şehirde, özellikle güney bölgesinde diskolar ve İngiliz tipi barlar var. Bu diskolarda bazen ünlü DJ’ler görev yapıyormuş. Bu diskolar arasında öne çıkanlar: Calypso ve Oasis.

Tunus Hammamed

Hammamed şehri

Bon yarımadasının güneyindedir. Şehrin, önem kazanması: 1920 yılında, aşırı zengin George Sebastian tarafından keşfedilmesiyle olmuştur. Yoksa, daha önceleri, sakin bir balıkçı köyüdür. Biraz önce sözünü ettiğim: George Sebastian: burayı ilk gördüğünde, kumsalda kendisi için bir villa yaptırır.

Bu villa: günümüzde, şehrin “Uluslar arası Kültür Merkezi” ni barındırıyor. Burada: belli zamanlarda, konserler verilir, konferanslar ve sergiler düzenleniyor. 1960 yılından sonra ise, bölgede oteller yapılmaya başlanır. Günümüz itibarıyla, otellerin yatak kapasitesi 40.000 kişiliktir.

Tunus Hammamed

Evet, bu ismi bilinen şehir: günümüzde, kıyısında yüzlerce otel bulunan bir turizm-tatil beldesidir. Zaten ülkeyi ziyaretinizde, büyük olasılıkla buradaki otellerden birinde konaklayacaksınız.

Gelelim şehirden söz etmeye

Şehir: temiz sokaklarına dizilmiş beyaz badanalı evleriyle ve dükkanlarıyla dikkati çekiyor. Yani: genel olarak  derli-toplu ve bakımlı bir yer  denilebilir. Özellikle: çeşitli restoranlar, kafeler ve mağazalar, kente canlılık kazandırıyor.

Şehrin güney ucunda: plajın yakınlarında, sonradan inşa edilmiş, küçük bir “Medina” yani “Eski şehir” görülüyor. Onun hemen kuzeybatısında ise “Kasba” denilen yer gezilip-görülmelidir.

Tunus Hammamed Kasba

KASBA

Burası, bir kaledir. Müslümanlar zamanında yapılan kale, takip eden sömürge döneminde, Fransız Lejyonu tarafından kullanılmıştır. Buradan, kentin ve denizin güzel görüntülerini izleyebilirsiniz.

Tunus Hammamed Medina

MEDİNA

Burası, her ne kadar tarihi çok eskilere gitmese de sevimli yapısıyla önem kazanır. Burada: çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı dükkanlar var. Bunları gezebilirsiniz.

Tunus Hammamed Putput Roma Kalıntıları

PUTPUT ROMA KALINTILARI

Eski adı: Neapolis. Hammamed şehrinden kısa bir taksi yolculuğu ile ulaşabilirsiniz. Burada, Bizans döneminden kalma, oldukça etkileyici mozaikler görebilirsiniz.

Tunus Hammamed

Tunus Çöl safarisi

Tunus Çöl safarisi

Ülkenin güney bölümlerinde, büyük çöl alanları var. Çöllerde gezinmek ve safari yapmak isterseniz, birçok seyahat acentası, bu tür organizasyonları düzenlemektedir.

Bu organizasyonlarda: arazi araçlarıyla, ülkenin güneyindeki Matmata ve Kasr köylerine geziler yapılıyor ve hatta, bu iki günlük gezilerde, Bedevi çadırlarında konaklayabiliyorsunuz.

Ülkeye gittiğiniz acentanın bu tür etkinliği yoksa veya müstakil olarak gittiyseniz: özellikle Hammamet, Cerbe, Duz, Kabis gibi yerlerde, çöl safarileri düzenleniyor.

Özellikle

Sahra çölündeki bir safariye katılmanızı öneririm. Burada, deve çiftlikleri var. Bir noktadan sonra, yol bitiyor ve sadece kum tepelerinin arasında ilerliyorsunuz. Dört bir yanınız kum. İşte, burası çöl. Uzaktan baktığınızda, tepe gibi oluşumlar göreceksiniz. Bunlar, aslında  kum tepeleri. Yağmur yağdığında, kum çok ince olduğundan bunlar sertleşerek, kayalık gibi değişik görüntüler oluşturuyorlar. Çölün ortasında, değişik bir görüntü.

Çölde: 6 metre derinlikten çıkan ve “çöl gülü” denilen bir tür taş var. Bundan satın alabilirsiniz. Orta boyda bir çöl gülü: yaklaşık 2 dinar civarında satılıyor.

Tunus Çöl safarisi

DOUZ ŞEHRİ

Develerle yolculuğa çıkılıyor. Önce, çöle uygun rahat bir giysi giydiriyorlar. Deveye binmek kolay değil. Ayağa kalktığında, yaklaşık 2 metrelik bir yükseklik oluyor. Özellikle, kalkarken önce arka ayaklarını kaldırdığından, öne devrilmemek için dikkat etmeniz şart. Turistik deve gezisi, yaklaşık 1 saat sürüyor. Bunun ücreti ise: 50 dinar.  Karşınızda, kum ve palmiyelerden başka bir şey yok.

Çölde, develere gemi deniliyor. Hakikaten, okyanusta ilerleyen gemiler gibiler. Bütün her şey onlara göre ayarlanmış. Kervansarayların birbirlerine uzaklıkları, develerin sabahtan çıkıp akşama kadar ulaşabileceği yola göre ayarlanmış. Deve hakikaten olağanüstü. Günlerce susuz kalabiliyor. 50 derece sıcaklıkta, bana mısın demiyor. Su kaybı ise, vücudunun % 25’i kadar su kaybetse bile, bana mısın demiyor. Diğer memelilerin dayanabileceği su kaybı oranı: %  4.

Beyaz olan develer normalde polisler tarafından kullanılıyormuş. Çünkü, onlar diğerlerine göre daha hızlı hareket edebiliyorlarmış. Saatte: 60 km. hız yapabiliyorlarmış.

Bu yolculuk sırasında, karşınıza at üzerinde değişik giysili adamlar çıkıyor. Bunlar, turistlere at üzerinde gösteri yani şov yapıyorlar. At üzerinde, ayakta duruyorlar.

Tüm bunların yanında

35 dinar verirseniz, çöl üzerinde uçmak ta mümkün. Basit bir aletle, 10 dakika çöl üzerinde uçuruyorlar. Çölü, tepeden de görebiliyorsunuz. Bu alet: üstünde kanatları bulunan, arkada bir motor bulunan basit bir alet. Sadece ilk kalkerken biraz heyecanlanacaksınız.

Bu çöl safarisinde: öğlen yemeği de var. Saatler sonra, bir kamp alanına varılıyor. Burada çadırlar var. Çadırların içinde: yataklar, masalar var, misafirler ağırlanıyor. Gece soğuk olduğundan, elektrik sobaları var. Çadır dışında, daha lüks olan odalar da bulunuyor. Bu odalarda, dört yatak var.

Gündüz çok sıcak olduğundan pervane ve gece çok soğuk olduğundan elektrik sobası var. Zaten, bir sürü de battaniye veriyorlar. Yüzme havuzu var. Şezlonglar var. Kamp alanının dört bir yanı bomboş. Bir yerleşim alanına varmak için, yaklaşık, en az 2 saatlik bir yolculuk yapmak gerekiyor. Burası, tam bir kafa  dinleme yeri. Hiç ses yok. Burada, çay içmelisiniz. Hem de ülkeye özgü, naneli çay öneririm.

Çöl safarimizde, bu kez durak

Tuz gölü. Ayaklarınızın altında, bu kez kum değil, göz alabildiğine tuz bulunuyor. Afrika’nın en büyük tuz gölü, üzerinde yürüyebilirsiniz. Buz tabakası gibi görülüyor, ama aslında tuz tabakası. Ayaklarınız altında tuz var.

Bembeyaz bir yer. Mutlaka gidip görülmesi gereken bir yer. Tuzun üzerinde yürümek, değişik bir duygu. Tuz gölünün üzerinde yürümek ve hatta araba ile dolaşmak mümkün. Ama zemin yumuşak. Adeta bir film seti gibi. Tuzu hep kar gibi algılıyorsunuz. O kadar devasa bir alanın, komple tuz ile kaplı olmasına akıl ermiyor.