Çameli, Denizli arasındaki uzaklık 107 kilometredir. Çameli, Fethiye arası uzaklık 80 kilometredir. Çameli, Antalya arası uzaklık 160 kilometredir.
TARİHİ
Çameli ve köylerinde bulunan tarihi kalıntılar ve seramik buluntuları, yöredeki yerleşimin MÖ 2 binli yıllara kadar gittiğini gösterir. Özellikle Roma devrinde yörenin önemi artmış, daha önce kurulan yerleşim yerleri gelişerek büyümüştür. Özellikle, Cun Makri (bugünkü Fethiye) körfezinden yapılan kaliteli kereste ticareti bu bölgeyi oldukça geliştirmiştir.
Çameli yöresinden elde edilen keresteler, Dalaman çayı yolu ile taşınıyordu. Bölgeye çoğunluğu Karaman Türklerinin oluşturduğu Avşarlar, Kınık ve Kayı boyuna mensup Oğuz Türkleri yerleşmiştir. Takip eden dönemde, Çameli ve çevresinde Menteşe Beyliği kurulur. 1953 yılında burası Denizli’ye bağlı bir ilçe olur. 1953 yılında yapılan idari düzenlemeler sırasında, Cumayanı (Karaman) olan ilçenin ismi Çameli olarak değiştirilmiştir.
Neden önceki ismi Cumayanı, çünkü ilk mescit burada yapılmış, çevreden Cuma namazı kılmak için buraya gelinirmiş. Çevredeki ormanlardan esinlenilerek ilçeye Çameli ismi verilmiştir.
Denizli Çameli
GENEL
İlçenin rakımı 750-2313 metre arasındadır. İlçe toprakları genellikle ormanlık, az yayla karakteri gösterir. İlçe topraklarının yüzde 75’lik bölümü ormanlıktır. Yörede Akdeniz bölgesi dağ iklimi hakimdir. Buna bağlı olarak kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçer.
Kış aylarındaki yağışlar genellikle kar şeklinde olur. Toros dağlarının batı kısmında bulunan ilçenin en yüksek yeri, Akdağ (2303 metre) dır. İlçede yaşayanların başlıca ekonomik etkinliği, tarıma dayalıdır. Mevsimlik işçilik ve büyük baş hayvan besiciliği de yaygındır. Bazı köylerde büyük kapasiteli alabalık üretimi yapılmaktadır.
ALABALIK ÜRETİMİ
Yılın büyük bölümünde karlı dağlardan çağlayan kaynak sularının birleşmesiyle oluşan Kanlıçay üzerinde yıl boyunca alabalık üretimi yapılır. Suların serin ve bol mineralli olması nedeniyle, burada üretilen alabalıklar oldukça lezzetli ve besin değeri yüksektir.
ÇAMELİ FASULYESİ
Yörede kuru fasulye üretimi yapılmaktadır. Çünkü iklim, fasulye üretimine elverişlidir. İklim ve toprağın yetiştiriciliğe uygun olması nedeniyle yetiştirilen kuru fasulyeler ayrı bir tat ve lezzete sahiptir.
ÇAMELİ CEVİZİ
Yörede ceviz yetiştiriciliği yapılmaktadır. Üretilen cevizlerde hiçbir kimyasal madde kullanılmamaktadır. Cevizin kaliteli olmasının başlıca sebebi, rakımın oldukça yüksek olmasıdır. Toprak ve iklim yapısı ceviz yetiştirilmeye son derece uygundur.
ÇAMELİ MESLEK YÜKSEK OKULU
Denizli Pamukkale Üniversitesine bağlı olarak 2017 yılında kurulmuştur. Mimarlık ve Şehir Planlama ve Tapu Kadastro programları vardır. Okuldaki eğitim 3+1 dönem şeklinde verilmekte, 1 dönem staj olarak değerlendirilmektedir.
Denizli Çameli
ÇAMELİ TAŞ KONAKLARI
İlçe merkezine 15 km uzaklıktadır. Fethiye yolunda oldukça güzel bir konaklama yeridir.
Burası kısa süreli köy havası almak isteyenler için ideal ortam sunuyor. Emecik kanyonu ve Kolak gölünü ziyaret etmek mümkündür. Tesiste 10 adet taş konak bulunmakta ve her biri ayrı dizayn edilmiştir.
Denizli Çameli
GEZİLECEK YERLER
Denizli Çameli Kibrya Antik Kenti
KİBYRA ANTİK KENTİ
Kibyra antik kendi, Gölhisar ilçesi sınırlarındadır ve Çameli ilçe merkezine 23 km uzaklıktadır. Buralara yolunuz düşerse ve tarihe merakınız varsa, burayı ziyaret etmenizi öneririm. Şehir, Akdağ kütlesinin eteklerinde, Gölhisar ovasına hakim tepeler üzerinde kurulmuştur. Antik dönemde: Likya, Karya, Pisidia ve Frigya kültür bölgelerinin kesişim noktasında kurulmuştur.
Kuzeyi-güneye ve doğuya-batıya bağlayan ticaret yollarının tam merkezindedir. Günümüzde de bu bağlantı özelliğini sürdürür, Gölhisar-Antalya-Burdur-Fethiye karayollarının kesişim merkezindedir. Bir zamanlar, bu şehirde 80 bin kişilik bir nüfus bulunuyormuş.
Evet, eğer burayı ziyaret etmek isterseniz, yine bu sitede Gölhisar ilçesini tanıttığım yazıda, Kibyra (Cbyra) antik kenti hakkında ayrıntılı bir tanıtım yazısı bulabilirsiniz.
Denizli Çameli Kolak Gölü
KOLAK GÖLÜ
Göl kıyısı, mesire yeri olarak düzenlenmiştir. Oturma alanları, barbekü, çeşme ve otopark bulunmaktadır. Göl kıyısında yürüyüş yolları, karavan ve çadırlı kamp alanları yapılmıştır. Gölde balık tutmak da mümkündür.
KIZ TÜYDÜ
İlçe merkezine bağlı Kirazlıyayla ve Karabayır köyleri arasındadır. Burada, isimle ilgili bir efsane anlatılıyor. “Bu yörede koyun-keçi otlatan güzel bir köylü kızının peşine eşkıyalar takılır. Kız korkar ve kaçmaya başlar, ancak öyle bir yere gelir ki, azgın akan ırmak genişler ve karşıya geçiş mümkün olmaz.
Yine de kız karşıya atlar, karşı kıyıda kayaların üzerinde oluşan yosunlar nedeniyle kayar ve azgın sulara kapılarak kaybolur.“ Evet burası efsaneden de anlaşılacağı üzere oldukça azgın suların bulunduğu bir yer, ülkemizin en güzel rafting ve trekking alanlarından birisidir.
Denizli Çameli Yaylacık dağı ve yamaç paraşütü
YAYLACIK DAĞI VE YAMAÇ PARAŞÜTÜ
Yaylacık dağı, Batı Akdeniz ve Güney Ege bölgeleri arasında kalan, 2150 metre yükseklikte bir dağdır. Denizli-Fethiye güzergahındadır. Fethiye ilçesine 70 km ve Denizli iline ise 110 km uzaklıktadır. Dağ, 2150 metre zirvesinde, dört taraflı uçulabilen mükemmel bir konuma sahiptir.
Denizli Çameli Yaylacık dağı ve yamaç paraşütü
Burada uzun mesafeli paraşüt yarışmaları, dünya kupası, Türkiye Paraşüt Şampiyonası yapılmaktadır. Bölgede yüksek termikler bulunduğundan maksimum 6 ile 8 saat süren uçuşlar yapılabilmektedir. Yaylacık dağının zirvesinden başlayan uçuşlar, Çameli ovasında biter.
Denizli Çameli Sazak Mağarası
SAZAK MAĞARASI
Sazak kanyonu içindedir. Kirazlıyayla ve Sazak mahalleleri arasında, Karabayır çayı üzerindedir. Mağara sarkıt ve dikitlerden oluşur ve bunların yükseklikleri yer yer 5-6 metreyi bulur.
Bozkurt, Denizli arası uzaklık: 52 km. Bozkurt, Dinar arası uzaklık: 89 km.
TARİHİ
İlçe, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında, Balkanlardan Anadolu’ya göç eden muhacirler tarafından kurulmuştur. Kurulduğu yıldan, 1955 yılına kadar köy statüsünde bulunan yerleşim, 1955 yılında bucak ve 1956 yılında Belediyelik olur. 1990 yılında ise ilçe olur. İlçenin isminin kaynağı: 1930’lu yıllarda ovanın ortasında bu istasyonda konaklayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün buraya Bozkurt ismini verdiği tahmin ediliyor.
Bozkurt ismini almadan önce, yerleşim “Hamidiye” ve “Mamudiye” isimli iki köyden oluşmaktadır. Sultan II. Mahmut döneminde yerleşenler köylerinin ismini Mahmudiye, Sultan II. Abdülhamit döneminde yerleşenler ise köylerinin ismini “Hamidiye” koymuşlardır.
Denizli Bozkurt
GENEL
İlçe bağlı bulunduğu Denizli ilinin doğusundadır. İlçe topraklarının büyük kısmı Hambat ovasındadır. Hambat ovası: güneyde Maymun dağı, kuzeyde Söğüt dağları ile çevrilidir. Bu coğrafya, antik dönemlerden beri geçit yoludur. Efes’ten Pamfilyaya giden antik Roma yolu, Konya-Beyşehir-Eğirdir-Laodikea-Ayasuluk’a giden Bizans yolu buradan geçer.
Hambat ovası ismini: Bozkurt ilçesi ile aynı ovayı paylaşan, komşu Çardak ilçesinde bulunan Anadolu Selçukluları döneminde I. Alaaddin Keykubad tarafından 1230 yılında yaptırılan Han-Abad Kervansarayından alır. Yörede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. İlçenin en büyük özelliklerinden birisi de, bisiklet sayısının fazla olmasıdır. İnsanlar bir yerden bir yerlere giderken genellikle bisiklet kullanırlar ve hatta bisiklet sayısının insan sayısından fazla olduğu söyleniyor.
NE YENİR
Muhacir Somunu
İlçeye özgü lezzetlerden biri olan muhacir somunu, Balkanlarda yaşayan Türklerin Anadolu’ya göç ederken beraberlerinde getirdikleri tatlardan birisidir. Bu somunun üretimi, ilçenin genelinde yapılmaktadır. Daha çok ev halkının günlük ihtiyacını karşılamak için yapılan bu ekmek, mikro ölçekli olarak ticari amaçla da üretilmektedir. Katkısız hamurun mayalanmasıyla yapılan muhacir somunu, kendine has özellikleri bulunan toprak fırınlarda ateş görmeden fırının kendi ısısıyla pişirilir.
Fırının ısıtılmasında talaş, çalı, pür gibi çabuk alev alan ve hemen geçen malzemeler kullanılır. Ekmeğin mayasından kaynaklı olarak kendisine has hafif ekşimsi bir tadı bulunur. Bunun sebebi hazır maya yerine ekşi maya kullanılmasıdır. Muhacir somunu aynı zamanda geç bayatlama özelliğine sahiptir.
Un, patates, su ve maya karışımından üretilen Muhacir Somunu’na peynir suyu da katılarak daha besleyici ve lezzetli olması sağlanır. Somuna patates katılmasının sebebi ise erken bayatlamasını önlemektir. Çörek otu olarak da pişirilen bu ekmek fırından yeni çıktığında tereyağı ile kahvaltıların vazgeçilmez tadı olur.
NE SATIN ALINIR
Avdan Bardağı
Bu ahşap testinin içinde su yazın sıcakta serin kalır. Aynı zamanda suyu içenlerin burunlarına nefis çam kokusu gelir. Oyulup şekil verilen bardağın sızıntı olmayacak şekilde alt kısmı ağaç kabuğu ile doldurulur. Dikkat edin, fiyatı yüksek diye kızmayın, çünkü bir usta günde sadece birkaç bardak yapabiliyor. Bence satın alın, mutlaka beğeneceksiniz.
Denizli Bozkurt Ters Lale
TERS LALE
Buraya gelen ve yerleşen muhacirler, Bulgaristan Deliorman bölgesinden, ters lale soğanı getirmişlerdir. Sadece 1000 metrelik rakım üzerindeki topraklarda yetişen bu çiçek, 1400 metre rakımlı yayla köyünde: Hambat, Dazkırı ve Baklan ovasında, düz damlı kerpiç evlerin arasında yetişmektedir. Her yıl Nisan ayında bu köyde (Hayrettin köyü) ters lale şenlikleri düzenleniyor.
Tuşaya, Ağlayan gelin gibi isimlerle de anılan ters lale, Hıristiyanlarda, Hz İsa’nın çarmıha gerildiği gün, üzüntüden boyunlarını büktüklerine inanıldığı için kutsal kabul ediliyor. Müslümanlarda ise nektarlarını döktükleri için ağlayan lale olarak görülen bu hüzünlü çiçeğin her dalında ters büyüyen dört lale bulunuyor. Çiçeklerin boyu 50-60 cm kadar büyüyebiliyor.
TERS LALE (TUŞAYA) YAYLA ŞENLİĞİ
Her yıl Nisan ayında Hayrettin Mahallesinde düzenleniyor. Şenlikte konserler düzenleniyor, halk dansları topluluğu gösteriler yapıyor.
Denizli Bozkurt
OFOROAD YARIŞLARI
2015 yılında ANDOFF Ankara kupası 2 Yarışı “Birsen Çelik” etabı, Bozkurt ilçesinde yapılmıştır. Yarış, Türkiye’nin en ünlü ofroad sporcularının katılımı ile ilçenin Poligon mevkiinde bulunan doğal parkurda yapılmıştır. Etabın yapıldığı parkur, iş makinesi değmeden tamamen doğaldır.
GEZİLECEK YERLER
Denizli Bozkurt Tren İstasyonu
BOZKURT TREN İSTASYONU
İlçe merkezinde, Sütlaç-Kaklık-Goncalı demiryolu uzatma hattı üzerindedir. 1902 yılında İngiliz Oriental Railway Company tarafından yapılmıştır. Alanda istasyon binasının yanı sıra, hangar, kantar binası ve tuvalet bulunur. Ayrıca hareket memurunun ikamet edebilmesi için tasarlanmış küçük bir lojman vardır.
İstasyon binası: enine dikdörtgen planlı, tek katlı ve kırma çatılıdır. Hangar binası, dikdörtgen planlı, ahşap ve tek katlıdır. Yapının çatısı beşik çatı şeklinde, iki yöne eğimli ve saç kaplıdır. Kantar binası, Cumhuriyet döneminde eklenmiştir. İstasyon binası, 1990’lı yılların başında restore edilmiştir. Günümüzde kullanılmıyor.
Denizli Bozkurt Tutluca Meydan Çeşmesi
TUTLUCA MEYDAN ÇEŞMESİ
İlçe merkezine bağlı Tutluca Mahallesi meydanındadır. Görkemli bir köy çeşmesidir. Cumhuriyet dönemi eseri olan çeşme, betondan yapılmıştır. İki kısımdan oluşan çeşmenin her iki kısmında da beton aharı mevcuttur. Çeşmenin ana kısmının ortasında, ay-yıldız motifi ile bitkisel motif bulunur.
Ana kısım, orta bölüm üzerinde yükseltilmiş dikdörtgen kaideli ve yuvarlak kemerli bir kürsüye sahiptir. Kürsünün sağında ve solunda birer adet eğimli simetrik yükseltiler bulunur. Yükseltiler ile kürsü arasındaki kısımlar, çite benzer bağlantılarla kapatılmıştır. Çeşmenin ana kısım üç cephelidir.
Diğer kısmı dikdörtgenler prizması şeklinde, üzeri beton süslemeli çatıyla örtülü bir yapıya sahiptir. Diğer kısmın sadece ön cephesinde üç adet musluk vardır. Bu cephede basit bitkisel motifler dikkat çeker. Çeşmenin tamamı 2014 yılında yenilenmiştir. Bu aşamada yapı tamamen kırmızı ve cam göbeği yeşil renklere boyanarak üzerine kaplumbağa motifleri işlenmiştir. Çeşme günümüzde kullanılmaktadır.
Denizli Bozkurt Çarşı Camisi
BOZKURT ÇARŞI CAMİSİ
İlçe merkezinde Mahmudiye Mahallesi Atatürk Bulvarı Belediye binası karşısındadır. Cami: dikdörtgen planlı, kırma çatılı bir camidir. İki şerefeli bir minaresi vardır. İç mekanda ahşap tavanda iki tavan göbeği bulunur. Cami: güzel ahşap işçiliği ile göze çarpar.
Denizli Bozkurt Kısık Kanyonu
KISIK KANYONU
İlçe merkezine bağlı İnceler köyünün kuzey doğusunda, köye 7 km uzaklıkta Emir çayının doğduğu yerdedir. Kanyon bu coğrafyanın büyüleyici güzelliklerinden biridir. Zaman zaman su ile buluşur. Bir zamanlar buradan kervanlar geçiyormuş. Acıpayam-Tavas ilçeleri arasında geçit olarak kullanılmış. En derin yeri 4 metre ve yüksekliği 200 metredir.
Tabanı geçirgen kum ile kaplıdır. Bu geçirgen tabaka, kanyon içerisindeki 5 metreden başlayıp aşağılara inildikçe 150 metreye kadar uzanır. 1800’lü yıllarda kanyona raylar döşenmiş ve dağdan, Beylerli’deki ağaç fabrikasına ağaçlar taşınmış. (Ray izleri hala görülebilmektedir.) Kurtuluş savaşı sırasında da kanyon silah ve cephane taşımak için kullanılmıştır.
Denizli Bozkurt Karagöl
KARAGÖL
Bozkurt-Çambaşı köyünün güneybatısında, köye 1250 metre uzaklıkta, ormanlık alandadır. Bir heyelan ve set gölü olan Karagöl olarak bilinen mesirelik alanda, çeşitli su kaynakları, kar ve yağmur suları ile beslenen küçük bir göl bulunur. Bu göl kıyısında, asırlık ağaçlar, su kuşları ve sazlıklar bulunur. Gölün çevresi mesire alanı olarak düzenlenmiştir ve bahar-yaz aylarında bölge halkı tarafından yoğun olarak ziyaret edilir.
Denizli Bozkurt Çambaşı Tapınağı
ÇAMBAŞI TAPINAĞI
Bu Tümülüs, ilçe merkezine bağlı Çambaşı bölgesindedir. 1081 rakımlı tepede bulunan bu Tümülüs, günümüzde Bozkurt ve Çardak ovalarına bakar. Tümülüs: Frigya bölgesinde, MÖ 7’nci yüzyıldan bu yana kullanılan tipik tonozlu Tümülüs mezar tipindedir. Tümülüs: kuzey-güney doğrultusunda uzanır.
Batı duvarı define avcıları tarafından tahrip edilmiştir. Mevcut yüksekliği 6.5 metredir. Tümülüsün üzerinde: küfeki taşından yapılmış dromos, ön oda ve mezar odasından oluşur. Duvarlarında herhangi bir fresk izi yoktur. Tümülüs bölgesinde bulunan seramikler, buranın bir Roma dönemi yapısı olduğunu izah eder. Mezar odasının örgü tekniği de bu görüşü destekler.
Denizli Bozkurt Gökdirekler
GÖKDİREKLER
İlçe merkezinde İnceler mahallesinde bulunan mezar taşları ve ahşap mezar başlıkları ilginçtir. Avdan köyünde bir bayır üzerindeki mezarlıklarda da ahşap mezar başlıkları bulunmaktadır. Eski Türk kültüründe: gökyüzünün, göğe gerilmiş bir çadır olduğuna ve bir direği olduğuna inanılır, bu gökdireklerin bunu ifade ettiği söylenir. Bu mezar başlıklarında, yörede kutsal kabul edilen ardıç ağacı kullanılmıştır. Güzel kokusunun dualarla birlikte ölenlerin ruhlarına ulaşılacağı düşünülmüştür.
Kensington Gardens’ın batı ve kuzey kısmanda kalan bölge büyükelçilikler ve konutlarla doludur.
Kensington High Street ve Knightsbridge’de şık mağazalar dikkat çeker. Kengsington Church Street ise, nitelikli antikalarla ilgilenenler için mükemmel bir kaynaktır.
Holland Park’ın çevresinde yer alan, Victoria döneminin sonundan kalma muhteşem malikanelerin ikisi halka açıktır. Fakat Bayswater ve Notting Hill, şehrin çok daha canlı ve kozmopolit yüzünü gösterir.
Burada alçı bezekli evler, ucuz oteller ve restoranlar bir aradadır.
Westbourne Grove, modayı yakından takip eden gençlerin gözdesidir. Queensway’in Whitetely, 1912 yılında Belcler ve Joass tarafından gözde bir mağaza olarak tasarlanmış, 1980’lerde ise hareketli bir alışveriş merkezi halini almıştır.
Daha batıda uzanan Portobello Road, yiyeceklerden antikalara dek her şeyi bulabileceğiniz bir sokak pazarıdır. Notthing Hill ise 1972 yılından bu yana, Ağustos ayının dördüncü hafta sonu boyunca sokakları şenlendiren “Karayip Karnavalı” ile canlanmaktadır.
HOLLAND PARK
Notting Hill Gate adresindedir.Park her sabah saat: 07.30 da açılır.
Bu küçük (54 dönüm) ama sevimli park, doğusunda bulunan kraliyet parklarından daha ağaçlık ve daha samimidir. Batı Londra’nın en huzurlu ve romantik parklarından birisi olarak bilinir.
Park ilk olarak: Kral James I, döneminde maliye bakanı olan Sir Cope Walter tarafından 17.yüzyıl başlarında: 1605 yılında burada yaptırdığı konutun bahçesi olarak inşa edilmiştir.
(Bahçede bulunan ev ile ilgili olarak aşağıda bilgi vereceğim)
1952 yılına gelindiğinde ise, park alanı halkın ziyaretine açılmış ve parkın bir bölümü “Holland House” arazisi üzerine kurulduğu için, buranın adı da “Holland Park” olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Bu arazinin diğer kısımları, kuzeyindeki ve batısındaki büyük evlerin ve sıra evlerin inşası için satılmıştı.
Holland House’un 19.yüzyılda yapılan bahçelerinin bazıları hala bu parktadır. Burada, bir de 1991 yılında Londra Japonya Festivali için inşa edilen bir Japon Bahçesi vardır. Kyoto Ticaret Odası tarafından bağışlanan bu bahçe içinde; sincaplar ve tavus kuşları doğal yaşamla iç içedir.
Bahçe: seçkin bir Japon Bahçesi tasarımcısı ve ekibi tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir.
Ayrıca: dev bir satranç seti, bir kriket sahası, tenis kortu ve gençlik yurdu bulunur. Öte yandan: şehrin en iyi çocuk alanlarının da burada bulunduğu söylenebilir.
HOLLAND HOUSE
Victoria istasyonuna sadece birkaç dakika uzaklıktadır. Holland Park alanı içinde, tamamen yeşilliklerle donatılmıştır. 1605 yılında Elizabeth döneminde, Jakoben tarzda Kral James I döneminin Maliye Bakanı Sir Walter Cope için mimar John Thorpe tarafından düzenlenmiştir ve başlangıçta “Cope Kalesi” olarak bilinir. Bir merkez blok ve iki revaktan oluşan yapı: zamanın büyük evleri için bir örnek oluşturmuştur.
Cope öldükten sonra yapı karısı Hollandalı Lady Rich Earl’ye kalmıştır ve yapının ismi “Holland House” olarak değiştirilerek kullanılmaya başlanmıştır.
Ardından dünya savaşı sırasında Alman kundaklaması sonucunda ev büyük hasar görmüş, bir kanadı tamamen tahrip olmuştur. 1719 yılında: İngiliz şair ve politikacı Joseph Addison, bu evde ölmüştür.
Yapı: 1721 yılında Edwardes ailesine geçer. 19.yüzyıla gelindiğinde: 3.Baron Holland ve eşi Elizabeth: evde partiler vermeye başladılar ve ev ünlü ziyaretçilerin akınına uğradı, sosyal, ebedi ve politik bir merkez haline geldi. Lord Palmerson gibi devlet adamları ve Byron gibi sanatçılar burada bir araya gelirdi. 1859 yılında: 4.Baron’un ölümünün ardından dul eşi: parkın uzak parçalarını satarak, burada yaşamını devam ettirdi.
1940 yılında: Kral George VI ve Kraliçe Elizabeth: burada düzenlenen son toplantıya katıldılar ve ardından: 27 Kasım gecesi, Holland House: 10 saatlik bir baskın sırasında 22 yangın bombası ile kundaklandı. Bu saldırı sonucunda, evin kütüphanesi hasarsız kalmış, sadece doğu kanadı yıkılmıştır.
1947 yılında, bina I. Sınıf binalar statüsüne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Günümüzde: Holland House’un kalıntıları: açık havada, Holland Park Tiyatrosu içinde bulunmaktadır ve Holland Park Operası için zemin oluşturmaktadır.
Ayrıca: yapının sağlam bölümleri “Hostel” olarak kullanılmaktadır ve 105 kişinin kalabileceği düzen kurulmuştur.
Yapının yanındaki “limonluk” bir restoran, “Belvedere” sergi ve fonksiyon alanı, “buzhane” ise galeri alanı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca: yine yapının arkasındaki alanda: bir kriket sahası, futbol sahası ve 6 tenis kortu bulunur.
LEGİHTON HOUSE MUSEUM
Hemen Holland House bahçesinin arkasında, yine yeşillikler içinde bir müzedir.
1864-1879 yılları arasında Victoria döneminin saygıdeğer ressamı Lord Leighton için inşa edilen bu güzel ev, döneminin estetiğini yansıta sıra dışı bir anıt olarak korunmuştur. Leighton: Victoria döneminin en ünlü İngiliz sanatçılarından birisidir.
Kendisi: 1855 yılında yaptığı ilk büyük resmin Kraliçe Victoria tarafından satın alınması ve 1878 yılında Kraliyet Sanat Akademisi Başkanı olması ile ün kazandı. Leighton: 1896 yılında kalp yetmezliğinden öldü ve St Paul Katedraline gömüldü.
Leighton: 1864 yılında ev yaptırmak üzere bir arsa satın aldı. Ev ile ilgili ilk çalışmalar, 1865 yılında başladı ve 3 yılda tamamlandı.
Birinci katta: stüdyo çalışmaları için doğu duvarı yıkıldı ve 5 metre uzatıldı.
Leighton: 1867 yılında Türkiye, 1873 yılında Suriye ve Mısır gezilerine çıktı. Bu gezilerinde: tekstil, seramik ve bugün evde sergilenen diğer nesneleri topladı.
Ancak: 1873 yılında: Şam gezisinde, bugün evinde “Arap Hall” olarak isimlendirilen yerdeki hat duvarı fayanslarını buldu ve koleksiyonunun ilk temelini attı. Öte yandan: başta diplomat ve kaşif Sir Richard Burton olmak üzere birçok başkaları tarafından koleksiyon için parçalar toplanılmasına devam edildi.
Arap Hall (1877-1881)
1877 yılında ise, evinde “Arap Hall” olarak isimlendirilen yeri yaptırmaya başladı. Ancak, bu pahalı ve iddialı bir girişim oldu. Çünkü, model olarak: Sicilya-Palermo şehrindeki “La Zisa” denilen ve 12.yüzyıldan kalma bir Norman Sarayının içi seçilmişti.
Aitchison ve Leighon: projeye katkı sağlamaları için birçok kendi çağdaşlarını bir araya topladılar ve sonuçta “Arap Hall” ortaya çıktı. Çoğunlukla Şam ve 15. ile 16.yüzyıl kaynaklı , içinde bazılarında “Kur-an” dan bölümleri içeren İslami çini koleksiyonu: İngiltere’de benzeri olmayan müthiş bir koleksiyonu ortaya çıkarmıştır.
İpek Oda (1894-1895)
Burası: evin son ekidir ve Leighton’un ölümünden yalnızca bir ay önce tamamlanmıştır. Evin birinci katında yapılan oda: Leighton’un daha önce çatı terasında bulunan resimlerinin genişleyen koleksiyonu için yapılmış ve galeri olarak kullanılmıştır.
Duvarları yeşil ipek kaplı burada: önde gelen ressamların eserleri de sergilenmektedir. Bunlar arasında sayabileceklerim: Albert Moore, John Everett Millais, Gegorge Frederic Watts, John Singer Sargent.
Koleksiyonlar
Leighton Resimleri
Bu koleksiyonda 76 yağlı boya tablo bulunmaktadır. Bunlar arasında: Kraliyet Akademisinde sergilenmek üzere yapılan büyük ölçekli resimler ile, küçük ve renksiz eskizler bulunmaktadır. Resim koleksiyonunda bulunan iki önemli eser ilgi çekmektedir ki, bunlar: “Brunelleschi Ölümü” ve “Clytie” dir. Clytie: ölüm anına kadar üzerinde çalıştığı, başarı ve hırs kanıtı bir resmidir ve 2008 yılında müze tarafından satın alınarak koleksiyona dahil edilmiştir.
Leighton Heykel
Leighton: heykel olarak yalnızca 3 eser sergilemesine rağmen, İngiliz heykeltıraşlığı ve yeni heykel hareketi için büyük etkisi oldu. Müze, bu eserleri koleksiyona katmıştır. “Güreşçi bir sporcu” heykeli; kroki modeli alçı kalıplara dökülerek yapılmış olup sınırlı sayıdadır ve Leighton’un arkadaşı ve yakın komşusu Sanatçı GF Watt tarafından 1900 yılında müzeye hediye edilmiştir.
Bunların dışında, müzede bulunanlar: Leighton çizimleri, baskılar, photogravures, heykeller, De Morgan ve Post De-Morgan Çömlekçilik objeleridir.
LİNLEY SAMBOURNE HOUSE
Holland House ve Park alanının öbür yanındadır.
1870’lerde yapılan ev, her ne kadar elden geçirildiyse de, Çin süs eşyaları ve kalın kadife perdeleriyle, Linley Sambourne tarafından yapılan Victoria dönemi dekorasyonuna sadık kalmıştır.
Ev: 1875 yılında: Punch karikatürist Edward Linley Sambourne, karısı Marion ve iki çocuğunun evi olarak kullanılmıştır. Sambourne: çizim için bir yaşam boyu tutku verdi. O birçok stilleri geliştirdi ve insanların ve hayvanların grotesk ve hayali karikatürlerini çizerek sivrildi. 23 yaşında, 1867 yılında popüler mizah dergisi “Punch”da çalışmaya başladı.
Ev: Sambourne ailesinin kişisel hayatları için bir fikir verir ve aynı zamanda iç estetiğinde “House Beautifull” tarzı olarak bilinen nadir bir örnek olarak kabul edilir. 19.yüzyılın estetik hareketi: ev dekorasyonunda yabancı ve egzotik etkilerin kullanılmasına yol açmıştır.
Bu durum, Sambournes evinde kullanılan nesnelerin: Japon, Ortadoğu, Çin kökenli olmasıyla belirgindir.
Linley ve Marion Sambourne’un ölümünden sonra ev kendi torunları tarafından korunmuştur.
1980 tarihinde ise Victoria Derneği tarafından halkın ziyaretine açılmıştır.
Punch hiciv dergisinde karikatürler çizen Sambourne’un çizimleri evin duvarlarını kaplar.
Bazı odalar William Morris’in tasarladığı duvar kağıtlarıyla kaplıdır.
KENSİNGTON ROOF GARDENS
99.Kensington.Hight Street adresindedir.
Kensington Hight Street’in 30 metre kadar üstünde Londra’nın en iyi korunmuş sırlarından biri saklıdır.
6.000 metre kare büyüklüğündeki bir çatı bahçesidir. Burada 1.5 metre büyüyen ve tam yetiştirilen meşe ve meyve ağaçları dahil, 1.5 dönüm arazi üzerine yayılan temalı bahçeler, balık ve yaban hayatı ile dolu akan bir dere vardır.
Bahçe ilk defa 1930’larda, altında bulunan büyük mağaza Derry and Toms’un sahipleri tarafından düzenlenmiştir. Peyzaj için mimar Ralph Hancock görevlendirilmiştir.
Hayal gücünün sınırlarını zorlayan temalı bahçelerde, sık ağaçlı bir bahçe, palmiye ağaçlarıyla bezeli bir İspanyol bahçesi ve gölünün yanı sıra, canlı ördekleri ve bir çift flamingosu olan klasik bir İngiliz bahçesi de bulunmaktadır.
İspanyol bahçesi: Granada Endülüs stiline dayanılarak yapılmış bir Magribi bahçesidir.
Tudor bahçesi: morsalkım ve onun narin kokusu havaya yayılır ve bu bahçe, yaz aylarında kokulu lilyum, gül ve lavanta ile çevrili çalılıklar ile doludur.
Woodland: Nergis, çiğdem, muscari ve anemon doludur. Bahar aylarında en güzel yer burasıdır. Burada aynı zamanda filamingolar bulunur.
Günümüzde bu üç temalı bahçede, yüzden fazla görevli çalışmaktadır. Bunların arasında 10 yıldır burada çalışanlar bulunmaktadır.
Bunların en güzeli de burada dolaşmaktır. Burada düzenlenen etkinliklere katılabilirsiniz. Bahçeler ücretsiz olarak ziyarete açıktır.
KENGİNGTON SQUARE
Burası şehrin en eski meydanıdır. 1680’lerde düzenlenen meydanı, 18.yüzyılın başından kalma güzel evlerle dikkate değer. Bu ev tipleri büyük çeşitlilik gösterir.
Ünlü filizof John Stuart Mill ve erken Raffellocu ressam Edward Burne-Jones burada yaşamışlardır.
KENSİNGTON PALACE AND GARDENS
Kensington Palace: Kensington Garden içinde bulunmaktadır.
Kraliçe Victoria burada doğmuş ve Prenses Diana: 1981-1997 yılları arasında burada yaşamıştır. Genç Prenses Victoria: kraliçe olduğunu, burada Victoria Rooms denilen odada öğrendi. Burada: aile portreleri ve kraliçenin yaşadığı bölümü süsleyen mobilyalar görülüyor. Sarayın içindeki interaktif ekranda: Kraliçe Elizabeth II tarafından giyilen göz kamaştırıcı elbiselerin modelleri görülebilir.
Kralın Bölümü
Kralın merdivenleri, Kralın devlet galerisini oluşturan odaların ilk halkasıdır. Bu muhteşem güzel merdivenlerden yukarı tırmanıldığında kralın galerisine ulaşılır. Bugün burada: George II’nin oğlu Frederick tarafından kullanılan, taht benzeri, yaldızlı bir koltuk görülür.
Hasoda denilen bölüm: Kraliçe Caroline’nin favori eğlencelerini düzenlediği yerdir. 1723 yılında burası, bazı etkileyici halılarla döşenmiş ve William Kent tarafından tavan muhteşem güzel bir şekilde boyanmıştır. Kral Gallery bölümünde: Kral William III ve onun küçük yeğeni: 1702 yılında üşütmüş ve burada ölmüştür.
Evet, odalarda birçok heykel ve sanat eseri bulunmaktadır. Durum odasındaki şömine: Griling Gibbons tarafından yapılmış oymalarla çevrilidir. Ayrıca yine bu galeride: Kral George II ve eşi kraliçe Caroline’ye ait büstler görülür. Bunlar: 1738-1739 yılları arasında Michael Rysbrack tarafından yapılmıştır.
Duvarlardaki duvar halıları: Kral I. Charles tarafından kurulan “Mortlake Goblen” atölyesinde yapılmıştır. Özellikle: Kral’ın Drawin Room denilen odasında: duvardaki Vasari tarafından yapılan “Venüs ve Aşk Tanrısı” tablosunu görmenizi öneririm. Kraliçe Caroline: kocası buradan uzakta iken bu tabloyu başka yere taşıtmış, ancak kocası Kral döndüğünde, öfkeyle tabloyu bugün bulunduğu yere geri astırmıştır.
Kralın Galerisi
Kensington Sarayının en uzun bölümüdür. Bu galeri: 1727 yılında Kral George I için dekore edilmiştir. Burada: resimler bulunmakta olup, özellikle: galerinin doğu ucunda, at üstünde Charles I resmi, Van Dyck tarafından yapılmıştır ve görmenizi öneririm.
Şöminenin üzerinde özel bir düzenek bulunmaktadır. Bu düzenek: rüzgarın hangi yönden estiğini göstermektedir ve muhtemelen çatıda bir rüzgar pervanesine bağlıdır. King William III zamanında yapılan bu düzen ilgi çekmektedir ve hala çalışmaktadır.
Kralın Merdivenleri
Kralın merdivenlerinin duvarları Kral George I döneminde, 18.yüzyılda William Kent tarafından boyanmıştır. Resim 1724 yılında tamamlanmış ve Christopher Wren tarafından ahşap panelle değiştirilmiştir. Resimler: merdivenlerden yukarı yürürken, boyalı korkuluklar üzerinden bakar gibi görünmektedir.
Kraliçenin devlet odası
Kraliçenin devlet apartments denilen ikametgah bölümü: günümüzde tiyatro şirketi “Coney” tarafından kullanılmaktadır. Kraliçe Mary II: Kralın merdivenin dibinden, bahçelere ulaşırdır. Kraliçenin galerisinde bulunanlar: Türk halıları, işlemeli ve oryantal porselenlerdir. Yan oda: kraliçenin 17.yüzyıldan kalma yemek odasıdır. Drawing Room denilen odada: Çin’den gelen Queen Mary porselenleri bulunur. Galerideki son oda ise, kraliçenin yatak odasıdır.
Garden/Bahçe
Astım hastası olan Kral William III için, buranın havasının sağlığına iyi geldiği düşünülmüş ve 1689 yılında burada kırmızı tuğlalı Kensington Sarayı Sir Christopher Wren tarafından yapılmıştır.
Sarayın bahçesi: Queen Anne bölümünden 30 dönümlük kısmın transferi sonucu genişlemiş ve 1704 yılında Hyde Park yapılında görevlendirilen Orangery tarafından oluşturulmuştur. Bahçe: güzel havalarda güneşlenmek ve piknik yapmak için çok popülerdir. Yolları yürüyüş yapanlar ve koşucular tarafından doldurulur.
Güzel bahçenin bitkileri ve çiçekleri, 1908 yılında dikilmiştir. Bahçede, 18. yüzyıl bahçe stili uygulanmıştır. Bahçenin en güzel göründüğü zaman: Nisan-Ekim ayları arasındaki dönemdir. Yaz aylarında: sardunyalar, cannas, begonya ve daha birçok çiçek bahçeyi süsler.
Her yıl milyonlarca Londralı ve turist: başkentin 8 Royal Parkından birisi olan burayı ziyaret ederler. 242 dönümlük bahçe içinde: Kensington Sarayı, İtalyan Bahçeleri, Albert Memorial, Peter Pan heykeli ve Serpentine Gallery görülür.
Gelelim: Kensingtop Palace Road bölümüne
Bir zamanlar Kensington Palace’ın mutfak bahçelerinin yer aldığı bu özel yol, günümüzde lüks evlerle doludur.
Bunların güney yönünde kalanlarının adı Palace Green’dir. Yayalara açık olan yol, burada işyeri bulunan kişilerin araçları dışında yayalara ayrılmıştır. Binaların büyük kısmı büyükelçiliklere ve elçilik çalışanlarına ayrılmıştır.
Kokteyl saatlerinde, yolun iki tarafındaki yükseltilmiş bariyerlerden geçen diplomatik plakalı siyah limuzinleri görebilirsiniz.
THE DİANA, PRİNCES OF WALES MEMORİAL PLAYGROUND
Kensington Gardens’da bulunan üç oyun alanından en yenisi. 30 Haziran 2000 yılında açılmış ve merhum Princess Diana’ya adanmıştır. 750.000 den fazla çocuk, her yıl burada ücretsiz oyun keyfi çıkarırlar. Çocuklar oyun alanlarında eğlenirken, büyükler için de dinlenme/oturma alanları yapılmıştır.
Bayswater Road yakınlarındaki bu maceralarla dolu yeni oyun alanı, büyümek istemeyen bir çocuğu konu edinir. Peter Pan hikayelerinden esinlenilerek, çocuklar burada oyun oynarlar ve oyun oynarken öğrenme, hayal güçlerini keşfetme güçleri teşvik edilir.
Burada, 15 metre uzunluğundaki korsan gemisinin bulunduğu bir koy, rampa ve geçitlerden geçilerek çıkılan bir ağaç ev ve içinde pinekleyen timsahlarıyla bir denizkızı çeşmesi gibi yeni etkinlikler vardır. Büyük ahşap korsan gemisi: Prenses Diana Memorial Playground’un merkezidir.
12 yaşından küçük çocuklara bir yetişkinin eşlik etmesi zorunludur. Ama yine de görevliler gerektiğinde çocukların güvenliğini sağlayacak biçimde iş başındadırlar.
Oyun alanındaki pek çok oyuncak engelli çocukların da kullanabilmesi için özel olarak tasarlanmıştır.
QUEENSWAY
Londra’nın en kozmopolit caddelerinden biri olan Queensway (Kraliçenin Road) Soho’nun dışında, yeme-içme mekanlarını en yoğun olduğu yer olarak bilinir. Caddenin adı, prensesken burada at binen Queen Victoria’dan gelmiştir.
Bu çok sayıda restoran içinde: özellikle Arap, Çin ve Akdeniz kültürlerinin restoranları ilgi çekmektedir. Öte yandan, burası Londra’nın 35 önemli merkezinden birisi olarak kabul edilir.
Gazete büfeleri yabancı dilde gazetelerle doludur. Yolun kuzey ucunda “Whiteley’s” alışveriş merkezi bulunur. 1863 yılında Yorkshire’da doğan William Whiteley tarafından kurulan çok katlı mağaza, muhtemelen dünyadaki ilk örneklerden birisidir.
Mağaza: Kralın emriyle, 1896 yılında Kraliçe Victoria’ya verilmiştir. Mevcut binanın cephesi 1911 yılı yapımı olmasına rağmen, aynı bina 1989 yılında yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir.
Londra şehrinin en büyük buz pateni pisti (Queen Ice&Bowl) buradadır.
İngiltere Londra Kensington ve Holland Park PORTOBELLO ROAD
İngiltere Londra Kensington ve Holland Park PORTOBELLO ROAD
İngiltere Londra Kensington ve Holland Park PORTOBELLO ROAD
PORTOBELLO ROAD
İngiltere Londra Kensington ve Holland Park;
Londra şehrini ziyaret edenlerin mutlaka görmelerini önereceğim bu bölgede: 1837 yılından bu yana burada bir Pazar bulunuyor. 1 kilometre uzunluğundaki bu yolun güney ucundaki bölgede, antikalar, mücevherler ve hediyelik eşyalar satan şık tezgahlar ve dükkanlar bulunuyor.
Londra şehrinde, her şeyin en ucuza temin edilebileceği bir sevimli bit pazarı olarak ilgi çeker. Hatta: burayı ziyaret ettiğinizde şansınız varsa güzel ve ilginç sokak gösterilerine de şahit olabilirsiniz. Yolun sonunda ise: ünlü “Portobello Market Place” ı bulabilirsiniz. Londra şehir merkezinde 100 paund olan yünlü elbiseler, burada 30 paund fiyatla satılmaktadır. Ayrıca: bayanlar için küpe, kolye, yüzük gibi takılar da çok uygun fiyata satılıyor.
Turistler arasında çok revaçta olan Pazar, yaz aylarında özellikle hafta sonları çok kalabalık olur. Pazar günü açık olan dükkanların yarısının Türk olduğunu görünce şaşırmamalısınız. Ancak vatandaşlarımızın sattığı malların çoğunun taklit olduğunu da bilmeniz gerekir.
Bir şey satın almaya niyetiniz olmasa bile, canlı ve neşeli atmosferini paylaşmak için pazarı ziyaret etmenizi öneririm. Ama yine de alışveriş yapmaya karar verirseniz, bilin ki iyi pazarlık yapma fırsatı bulamayabilirsiniz. Çünkü tezgah sahipleri sattıkları malların gerçek değerini gayet iyi bilirler. Öte yandan burayı ziyaret edecekseniz yanınıza nakit para almanız önerilir, çünkü bir şey beğendiğinizde ödemeyi nakit yapmanız istenir.
Evet: antikalar ve biblo tezgahları yalnızca Cumartesi günleri açıktır. Meyve-Sebze bölümü: Perşembe: 09.00-18.00 arasında, Pazartesi-Çarşamba günleri: saat: 09.00-13.00 arasında açıktır. Özellikle, cumartesi günleri: yüzlerce antika ve uzman dükkanları ve tezgahları açılır.
Bu dükkan ve tezgahlarda: Milattan Önce ve 1960’lı yıllar arasındaki döneme ait: cam, kristal, gümüş, kitap ve diğer pek çok harika ve geniş yelpazede antikalar bulup satın alabilirsiniz. Bazı dükkanlar: Cuma günü saat: 08.30-09.00 gibi açılır ama Cumartesi günü asıl işlem günüdür. Eğer kalabalıktan hoşlanmıyorsanız, pazarı saat: 11.30 dan önce ziyaret etmenizi öneririm.
NOTHİNG HİLL
İngiltere Londra Kensington ve Holland Park;
Günümüzde Avrupa’nın en büyük sokak karnavalına ev sahipliği yapan bölgenin büyük kısmı, 19.yüzyıla kadar tarım arazisi olarak kullanılıyordu.
1950’lerde ve 1960’larda, Notting Hill, İngiltere’ye geldiklerinden beri burada yaşayan Karayipliler’i merkezi haline geldi. Özellikle: Trinidadlılar, güçlü bir geleneğin (tüm köleliğin kaldırılması ve köle ticaretinin bitişi) kutlanması için 19.yüzyılda Karaip karnavalları düzenlemeye başlamışlardır.
İlki 1966 yılında Ağustos ayında yapılan ve her yıl Ağustos ayının son hafta sonu tatilinde düzenlenen ve 3 gün süren karnavalda, sokaklar eğlenceli ve rengarenk kostümlü geçit törenleriyle canlanır.
Pazar günü çocuklar için, Pazartesi günü ise yetişkinler için karnaval geçit töreni, saat: 19.00 da düzenlenir. Gösterilere 1 milyondan fazla kişinin katıldığı söyleniyor.
Evet, her yıl batı Londra’nın sokakları: Avrupa’nın en büyük sokak festivali sesleri ve kokuları ile canlanır.