Han nehrinin güneyindeki bu mekan, şehrin en zengin semti olmasına rağmen, aynı zamanda moda merkezidir. Burada en kaliteli yerli ve ithal ürünleri bulup satın almak mümkündür. Burası daha çok gençleri çekmektedir.
Mimari tasırım “Galleria Department Store” cephesinin parlayan ışıkları ile aydınlatılmış olduğundan, özellikle geceleri burası görülmeye değer hale gelir.
Evet, burası lüks mağazalar, mağazalar, butikler, kafeler ve restoranlarla doludur. Restoranlar: Kore, Tayland ve Japon yemek kültürlerini sunarlar.
Özellikle “Rodeo caddesi” ilgi çekmektedir. Burası ismini “Beverly Hill” moda caddesi “Rodeo Drive” dan alır. Rodeo caddesinin başlangıcı: Galleria Department Store karşısındandır. Caddenin girişi özel bir kemerle işaretlenir.
Buradaki dükkanlarda son derece uygun mallar bulup satın alabilirsiniz. Bir t-şört için 10.000 won da etiket olabilir, 100.000 wonluk etikette olabilir. Rodeo caddesinde alışverişin her türlü güzelliğini yaşamak mümkündür.
Son dönemlerde “Cineplus” ve “Nanta Theater” gibi yerlerin bu bölgeye taşınmasıyla bölge aynı zamanda gençler için bir kültür bölgesi haline gelmiştir.
Eğer şanslı iseniz ve tanıyorsanız, burada mutlaka Koreli bir ünlü ile karşılaşabilirsiniz.
Bu cadde üzerinde dikkati çeken birkaç yerden söz etmek istiyorum:
Nori Pazar
Nori Pazar: Koreli modacıların ve modellerin kendi ürünlerini satmak için kurdukları bir pazardır. Özellikle genç ve şık kadınlar için popülerdir.
Vanessa Bruno
Apgujeong yılında, Vanessa Bruno, bu markanın ürünlerinin satıldığı bir yer olarak önem kazanmaktadır. Her yıl Şubat ve Haziran ayında, bu mağazada % 50-70 civarında büyük indirimli satışlar oluyor.
Mui Mui Cafe
Cinecity tarafındaki sokakta bir yemek yeridir. Birinci katta bir kafe bulunmaktadır. İkinci katta ise teras dikkati çeker. Her kat: farklı kavramlar ve yiyecek özelliklerine ayrılmıştır. Birinci katta: risotti ve ikinci katta bibimbap, soju ve diğer çeşitli Kore geleneksel yemekleri önerilir.
Dessertree
Apgujeong mahallesinde karanlık bir sokakta yer almaktadır ve onun müşterileri çoğunlukla kadındır. Burası kadın müşterileri için inanılmaz tatlı deneyimi sunan küçük ama popüler bir kafedir.
Buranın sahibi: Paris şehrinde mutfak sanatlarını inceledikten sonra, Seul şehrinde otantik çikolatalar, kremler ve hamur işleri yapmaya karar vermiş ve burayı açmıştır.
Burada bir set menü istediğinizde 24.000 won ödemek gerekiyor ama inanılmaz lezzetleri tatma şansı bulacaksınız. Hatta şeflerin yani tatlıları yapanların bunları nasıl hazırladıklarını izlemek istiyorsanız (bence izleyin) bar kısmında bir yere oturmanızı öneririm.
Friday Restoran
Burası Cuma günleri: bir kafe, lounge ve sinema bütünüdür. Ekranda, her ay yeni bir sergi bulunur. Burada genellikle İtalyan yemekleri sunulur.
G.Kore Seul Gangnam-gu CheongdamG.Kore Seul Gangnam-gu Cheongdam
Cheongdam
Cheongdam-dong Moda caddesidir. Galleria Department Store Cheongdam istasyonu kesiştiği sokak: lüks marka mağazalar ile kaplı ve özel moda bölgesi “Cheongdam-dong Moda Sokağı” olarak belirlenmiştir.
Kore ülkesinde “Champs Elysee” caddesi üzerindeki high-end mağazalarına benzemektedir. Bunlar arasında bulunanlar: Louis Vuitton, Prada, Cartier ve Burberry. Evet klasik ve çağdaş stilde dünyanın en lüks markalarının ürünlerini burada bulmak mümkündür. Ayrıca “high-end” saç salonları ve güzellik merkezleri de buradadır.
Burada: SM, JYP ve CUBE gibi birçok eğlence şirketi bulunmaktadır. Bu yüzden: mahalledeki kafeler, restoranlar ve butikleri dolaşırken, Korenin pop idollerini görmek mümkündür. Ayrıca, yine buradaki kafe ve mağazalardan, sevdiğiniz sanatçıların albümlerini alabilirsiniz.
Horim Sanat Merkezi
Burada 10.000 den fazla Koreli: seramik, resim ve metal sanat eserleri bulunmaktadır. Bu yüzden burası sanatseverler tarafından yoğun olarak tercih edilir.
CGV Cheongdam Cine City
Burası: eşsiz özellikleri ile olağanüstü sinema deneyimi ve uzman tiyatro vaat eden, Seul şehrinin en iyi sinemasıdır.
Bar bölümünde fantastik patlamış mısır bulabilirsiniz. Burada: her koltuk: cep telefonları, huysuz bebekler ve diğer gürültüleri iptal etmek ve filmin ses kalitesini yükseltmek için mükemmel kulaklıklarla donatılmıştır.
Koltuklar oldukça büyüktür ve maksimum konfor sağlamak için geriye yaslanmaktadır. Biletler 10.000 won civarındadır.
Evet burada bir film izledikten sonra: Cheongdam-dong’u keşfetmek için bir kafe tercih edebilirsiniz.
Garosu-gil
Burada ağaçlıklı sokaklar vardır. Zaten buranın kelime anlamı “ağaçlıklı sokak” demektir. Ancak “Garosu-gil” şehrin ortasında güzel bir mesire yeri olmaktan öte: hem Koreliler ve hem de yabancı turistler tarafından gayet iyi bilinen, eşsiz kültür ve sanat merkezidir.
Gangnam bölgesinin merkezinde, Seul iş merkezinin güneydoğusunda, yaklaşık 1 kilometre boyunca uzanan ve ginkgo ağaçları ile süslenmiş bu cadde: şehrin ana alışveriş alanlarından birisi olarak kabul edilir. Garosu-gil; baharda muhteşem bir görüntü yaratırlar.
Burada: 1980’lerden kalma galeriler ve 1990’lardan kalma küçük dükkanlar bulunur. Son on yılda ise: modern iç tasarımları olan mağaza sayısında artış görülmektedir. 2000’lerin başında: tasarımcılar, sanatçılar ve stilistler tarafından işletilen mağaza sayısı artmıştır.
Açık stüdyolar, atölyeler, kafeler, restoranlar, barlar, moda mağazaları ve dükkan dizisi ile, burası şık bir şehir manzarası yaratmaktadır. Gangnam bölgesinin diğer sokaklarının fantezi ve modern olduğu söyleniyorsa da, Garosu-gi eski ve yeninin büyüleyici ikilemini bir arada sunmaktadır. Burada modern kent yaşamının serinlik ve sıcaklığı bir aradadır.
Bazı kişiler Garosu-gi’i: New York’a, bazıları ise Avrupa sokaklarına benzetirler. Garosu-gil yürümek isterseniz, yolunuz üzerinde mutlaka bir fincan çay içebileceğiniz büyüleyici yerle karşılaşacaksınız. Siz sadece çevrenize iyi bakınız.
Nonna
Burası bir İtalyan restoranıdır. Nonna İtalyanca Büyükanne anlamına gelir. Seul şehrinin en iyi İtalyan restoranlarından birisidir.
Turtle Cork
Burada üst katta şarap ve şampanya içilir. Birinci katta ise samimi bir restoran bulunur. Dekor olarak boş şarap şişeleri kullanılmıştır.
G.Kore Seul Gangnam-gu Gargnam istasyonuG.Kore Seul Gangnam-gu Gargnam istasyonu
Gargnam istasyonu
Burası Seul şehrinin en işlek alanıdır. Şehirde gerçek enerji ve heyecan, bu istasyon çevresindeki alandadır. Modern Kore gerçeklerini görmek için en uygun yer burasıdır. Şehrin güneydoğusundadır. Burada bulunan “Gangnam Main Street”, dünyanın en pahalı alışveriş caddeleri arasında, ilk 10 sırada bulunmaktadır.
Tüm alan: yoğun restoranlar, kafeler, barlar, kulüpler, butikler, hızlı moda mağazaları ve sinemalar ile doludur. Yani burası tam bir ticaret ve eğlence bölgesidir.
Evet, istasyon: Seul şehrinin en işlek metro istasyonudur. İki metro hattı ve otobüsler arasındaki transferler burada yapılır. Yine “Samsung Global Headquarters” ve diğer birkaç etkileyici bina, buradadır.
Yerin altındaki metro istasyonunda da birçok alışveriş dükkanı bulunmaktadır. Ayrıca yine bu bölgede: Kore’nin en meşhur özel okulları bulunmaktadır. Bu yüzden, burada yürüyen ve ders kitaplarını taşıyan veya kafelerde oturan öğrenciler görülür.
Burada: sokaklarda birçok insan göreceksiniz. Ancak bu sel gibi akan genç insanların alışveriş yanında sosyalleşme için burayı tercih ettikleri de söylenmektedir. Ana cadde: Gangnam Bulvarı: birkaç sokakla kesilir.
Caddenin her iki tarafında da 12.4 metre yükseklikte uzun boylu medya direkleri görülür ve bunlar dünyanın en gelişmiş dijital tabela sistemleridir. Çünkü, burası Seul hükümeti için dijital test laboratuvarı olarak belirlenmiştir.
Bu dijital tabelalarda: wifi noktalarında hareket eden insanların fotoğraflarını görebilir, oyun oynayabilir, trafik hakkında bilgi alabilir ve haberleri okuyabilir ve hatta haritalara bakabilirsiniz.
Samseong-dong istasyonu
Buranın en büyük özelliği “Asya kıtasının” en büyük yer altı alışveriş merkezini bulundurmasıdır.
COEX Alışveriş Merkezi
Burası, Asya’daki en büyük yeraltı alışveriş merkezidir ve Seul Gangnam-gu bölgesinde Samseong-dong denilen yerde “Kore Dünya Ticaret Merkezi” bodrum katında bulunmaktadır. Toplam büyüklüğü 85 bin metre karedir.
Her ne kadar yeraltında olsa da, insanları psikolojik olarak pek etkilemiyor. Çünkü alanın cilalı yüzeyleri, sayısız ışıkları yansıtıyor ve alçak tavanları hissetmiyorsunuz.
Devasa alışveriş merkezi: kuzeyde Bongeunsa tapınağı ve güneyde Samseong istasyonuna kadar uzanır. Ana rota boyunca: 16 restoran (Kore, Çin, Japon ve Batı tarzında), konser ve performansların sergilendiği bir yer ve food court bulunur.
Bandi ve Luni isimli kitapçılarda: bol miktarda kitap bulup satın alabiliriniz. Kore tarihi hakkında İngilizce kitaplarda satılmaktadır.
Ayrıca Hyundai Department Store tarafından işletilen “Gangnam Alışveriş Merkezi” nde; eğlence, spor ve giyim üzerine uluslar arası markaların satıldığı yerler dikkati çekmektedir. Megabox Cineplex filmleri: 16 salonda gösterilmektedir.
Coex Akvaryum denilen yerde su tüneli bulunur ve Kimchi Müzesi de bölgenin ilgi çeken yerlerinin başında gelmektedir.
Burada yaklaşık 3 ton suda, 650 türden 40.000 canlı bulunuyor. Bunlar arasında bulunanlar: tropik balıklar, köpekbalıkları, yarasalar, kertenkeleler, su samuru, penguenler, sincap maymunları sayılabilir.
Burada özellikle, ülkenin nehir kıyısı ekosistemlerinde, pirinç tarlalarında suda yaşayan minik balık ilgi çekmektedir. Balıkların ziyaretçilere sunulma şekilleri de ilginçtir. Özellikle bir arp içinde ve hatta bir tuvalet klozeti içinde balıklar sunuluyor. Amaç ne derseniz: amaç balıkları sevimli yapmakmış.
Yemek yerlerinde ise en sevilen Kore yemeklerini tatmak mümkündür.
Kongre Merkezi
Burası Coex kompleksinin sadece bir parçasıdır. 1979 yılında bitirilmiştir. Sergi merkezi olarak kullanılıyor iken günümüzde oteller, ofis kuleleri, bir mağaza ve bir kumarhane bulunmaktadır. Kuşkusuz kompleksin en prestijli bölümü, son yıllarda burada düzenlenen önemli olaylardır. (G-20 zirvesi gibi) Burada ayrıca ana binaya bitişik, cam duvarlı bir yapı da müzikaller sergilenen bir tiyatro da bulunur.
G.Kore Seul Gangnam-gu Bongeun TapınağıG.Kore Seul Gangnam-gu Bongeun Tapınağı
Bongeun Tapınağı
Coex’in kuzey tarafında karşıdadır. Kongre merkezinin dışında, ulusal bayrakların ilerisinde, soldadır. Tapınak 794 yılında Yeonhoe tarafından kurulmuş ve 1562 yılında bugünkü yerine taşınmıştır. Joseon hanedanlığı döneminde, Budist mezhep üyelerinin tapınağı olarak kullanılmıştır. Takip eden süreçte, Kore savaşında 1939 yılında tapınak yangın sonucu hasar gördü ve restore edilerek günümüzde ulusal hazine olarak koruma altına alınmıştır.
Gangnam-gu İstasyonu
Gangnam metro istasyonu alanı: Han nehrinin güneyindeki alandadır. Coğrafi konumu nedeniyle: kişiler için sosyal toplantılar ve buluşma için en uygun yer olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenle: genellikle hafta sonlarında akşamları aşırı kalabalıktır.
Burada toplanan ziyaretçiler: rahatlıkla moda merkezleri, sinemalar ve kitapçılara ulaşabilmektedirler.
BU BÖLGEDE GEZİLECEK DİĞER YERLER
G.Kore Seul Gangnam-gu Yıldızlı Road WalkingG.Kore Seul Gangnam-gu Yıldızlı Road Walking
Yıldızlı Road Walking
Evet, bu plazada: bir zamanlar: Audrey Hepburn, Beatles, İsabel Chungking gibi ünlüler yürümüştür. Güney Hangang Nehrinin zengin semtinde dünyanın diğer bazı şehirlerinde olduğu üzere, önemli yıldız ve ünlülerin izleri yerdeki karolara işlenmiştir.
G.Kore Seul Gangnam-gu Kore Kültür Evi-KOUSG.Kore Seul Gangnam-gu Kore Kültür Evi-KOUS
Kore Kültür Evi-KOUS
Kore Kültürel Miras Vakfı tarafından işletilmektedir. Burada geleneksel performansların görülebileceği bir sanat performans tiyatrosu da vardır.
Eğitim Enstitüsünde ise geleneksel el sanatları imkanları bulunmaktadır. Kore’de ikamet eden turistler ve yabancılar burada geleneksel Kore kültürü programlarının tadını çıkarmaktadırlar.
Sanat performansı tiyatrosunun birinci katında 163 koltuk kapasiteli bir salon bulunur.
Seul şehir merkezi: şehrin merkezindeki City Hall ve diğer önemli yerlere ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca: alışveriş merkezleri olarak, yine burada: Myeong-dong ve Namdeemun Market bulunur. Seul şehrinin en güzel yollarında ve özellikle “Deoksugung” boyunca romantik yürüyüşler yapabilirsiniz. Seul şehrinin en çarpıcı gece görüntüleri de buradadır.
G.Kore Seul Şehir Merkezi
Burada Bulunanlar
1.City Hall
2.Myeong-dong
3.Euljiro
4.Seul Tarihi Downtown Alışveriş Merkezi
5.Namsan.
G.Kore Seul Şehir Merkezi
City Hall
1926 yılında kurulan Seul Belediyesinin binası, Rönesans tarzında taş bir yapıdır. Gotik tarzdadır. Bina Japon işgali sırasında inşa edilmiş ve her Seul Büyükşehir Hükümetine ev sahipliği yapmıştır. Bina: yeni “City Hall” binasının arkasındadır. Bu bina yenisinin açılması ile günümüzde bir kütüphane olarak kullanılmaktadır.
City Hall önündeki meydanda: 1919 yılında Bağımsızlık Hareketi ve demokrasi yanlısı büyük gösteriler düzenlenmiştir. Ayrıca 2002 yılında ülkede yapılan Futbol Dünya Şampiyonasında Koreli futbol taraftarları burada tezahüratlar yapmışlardır.
Belediye binası önündeki oval çim alan: 2004 yılından bu yana çeşitli etkinlikler ve kültürel festival kutlamalarında kullanılmıştır. Özellikle burada “Seul Festivali” kutlanmaktadır.
Burada “Fala” denilen bir havuz bulunuyor, havuz zeminden yükselen 35 fiskiye ve renkli ışıklar ile güzellik yaratmaktadır.
G.Kore Seul Şehir Merkezi New City Hall
New City Hall
Burası 2013 yılında mimar Yoo Kerl tarafından tasarlanmıştır. Yapı: Seul meydanındaki kamusal alanın simgesel bir merkezidir.
New City Hall Myeong-dong
Myeong-dong
Burası şehirdeki gezilecek mekanların başında gelmektedir. Şehrin gençlik merkezi olarak kabul edilen bu bölgede, ışıklı tabelalarla dolu sokaklar bulunur ve özellikle akşam saatlerinde burada satış tezgahları kurulur.
Evet burası süper rengarenk bir yerdir ve her taraf dükkan ve seyyar satıcı doludur. Sokakta: ahtapot, kalamar, sümüklüböcek satanlar yoğundur.
G.Kore Seul Şehir Merkezi Euljiro
Euljiro
Seul şehir merkezindeki bu cadde ismini: Kore’yi istila eden Çinli Sui hanedanı Eulji Mundeok’dan almıştır. Burası: Seul şehir merkezinde geleneksel Kore kültürüne otantik bir bakış sağlamaktadır. Bölge genellikle Koreli işçi sınıfının günlük yaşamını göstermektedir.
Burada “Cheongye Deresi” boyunca yürüyüş yapabilirsiniz.
Gwangjang Market
Burası bir tekstil pazarıdır. Pazarın merkezinde birçok tezgah bulunmaktadır. Ayrıca sokak restoranları da bulunuyor ki, bu seyyar yemek yerlerinde, tabureler üzerine oturarak bir şeyler yiyebilirsiniz. Özellikle: binddatteok yani tuzlu krep ve makgeolli yani pirinç birası mutlaka tatmanızı önereceğim lezzetlerdir.
Chuncheon Makguksu
Burası bölgenin özel bir restoranıdır. 1962 yılında açılan restoranda özellikle soğuk erişte meşhurdur. Buraya yolunuz düşerse makguksu yani soğuk karabuğday eriştesi ve dalkmuchim yani baharatlı tavuk salatası tatmanızı öneririm.
G.Kore Seul Şehir Merkezi SEUL TARİHİ DOWNTOWN ALIŞVERİŞ MERKEZİ
SEUL TARİHİ DOWNTOWN ALIŞVERİŞ MERKEZİ
Seul şehri, üstün moda ve sofistike tasarımların üretilmesiyle ünlüdür. Eski şehir de dört kapı bulunmaktadır. Bunlar: Namdaemun Market, Myeong-dong, Jung Takı Arcade ve Insa-dong’dur.
G.Kore Seul Şehir Merkezi Namdaemun Market
Namdaemun Market
Tarihi 600 yıl geçmişe giden bu mekan: işçi sınıfı için bir cazibe merkezidir. Kore geleneksel açık pazarıdır. Burada: deniz ürünleri, kadın giyim, çocuk giyim, ithal mutfak eşyaları, kameralar ve askeri malzemelerin ve aksesuarların satıldığı yerleri bulabilirsiniz.
Tüm bu malların 1700 dükkan ve 10.200 tezgahta pazarlandığı söyleniyor. Bölgede, büyük güney kapısı olarak bilinen “Sungnyemun kapısı” denilen yerde bulunan Chilpae Market: Joseon hanedanlığı döneminde şehrin üç büyük pazarından birisi olarak biliniyor. Chilpae piyasası: kraliyet başkentine getirilen balıkların satıldığı bir yermiş.
1953 yılındaki büyük bir yangından sonra burası kapanmış ve Kore savaşından sonra: birçok lisanssız tüccarlar tarafından tekrar kurulmuştur. Savaştan sonra bir zamanlar ABD Askeri üslerinden yasadışı elde edilen ithal mallar: burada karaborsa satılmıştır ve özellikle konserve ürünler talep görmüştür.
Evet, burada bir de “Police Box” denilen yer bulunuyor ki, pazarda sıkıntı çekenler bu polis noktasına başvurabiliyorlar. Yani yabancı turistlerin rahatlığı için yapılmıştır.
Myenong-dong
Kozmopolit lezzet ve sanat karışımı bir alışveriş mekanıdır. Burası daha çok gençler tarafından tercih edilir. Burası Joseon hanedanlığı döneminde, Mt dağı eteklerindeki köylerin isminden, adını almaktadır. Ama aslında Japon sömürge döneminde, ticari bir bölge olarak gelişmiştir. Bölgeye yerleşen Japon sömürgeciler: ticari faaliyetleri buradaki alanlarda geliştirdiler.
Ancak 1945 yılında Japonlar çekilip Kore bağımsızlığına kavuştuktan sonra, Kore’nin genç sanatçıları ve Seul şehrinin sakinleri, buraya akın ettiler. Bölgedeki Dabang mahallesi Kore’nin 20. yüzyıl aydın ve sanatçılarının uğrak yeri oldu. Eski moda kültür ve sanat merkezleri, çay evleri şehirlilerin popüler uğrak yeri haline geldi.
Evet burası şehrin en popüler eğlence bölgelerinden birisidir. 1970’lerin ardından bir kısım büyük mağazalar buradan taşınınca bölgenin popilitesi biraz olsun azaldı.
Ancak: Myeong-dong: Kore yapımı kozmetik ve moda ürünleri yaygınlaşınca, uluslar arası turistler tarafından yoğun tercih edilmeye başlanınca buranın popilitesi yeniden arttı. Mağazalar ve açık tezgahlarda, olağanüstü tasarım ürünleri doludur.
Kore’nin popüler ve dinamik sokak gösterileri burada yapılmaktadır. Tarihi Myeongdong Tiyatrosu ve daha sonra Kore Ulusal Tiyatrosu, tepede Myeong-dong Katedrali ve bir sömürge dönemi sinema: bölgenin özellik gösteren yerleridir.
Katedral: 19. yüzyıl sonlarında Fransız misyonerler tarafından inşa edilmiş, gotik bir yapıdır. Katedral, Kore’nin Katolik cemaatinin sembolüdür, ama aynı zamanda 1970-1980 yılları arasında Kore’nin demokratikleşmesi hareketinin merkezi olarak kabul edilir.
Son bir not, buraya yolunuz düşerse: özellikle “gomtang” yani “öküz kuyruğu çorbası” tatmanızı öneririm.
G.Kore Seul Şehir Merkezi Jongno-Junk Jewelry Arcade
Jongno-Junk Jewelry Arcade
Arno nehri üzerindeki Ponte Vecchio denilen burası birçok kuyumculuk ve mücevher mağazası ile ünlüdür. Seul şehir merkezindeki “gangnam” caddesi boyunca Kore takı ticaretinin yüzde seksenlik bölümünü oluşturan kuyumcular burada yerleşiktir. Burada değerli taşlar, yarı değerli taşlar ve yabancı saatler bulmak mümkündür. Ancak düşük fiyatlara rağmen, ürün kalitesi için sertifika almanız önerilir.
Gangnam Takı Arcade: başlangıçta Myeong-dong denilen yerde başladı. Ancak buradaki takı üretim merkezleri, 1990’ların başlarında Jongno ve Yeji-dong denilen yerlere taşındılar. Daha sonra perakendeciler de, Jongno boyunca taşındılar. Günümüzde burada yaklaşık 2000 toptancı ve 1000 üretici vardır. Jongno boyunca yaklaşık 1000 perakendeci bulunur.
Toptancılar ve üreticiler sokaklarda iken, perakendeciler ana yol boyunca mağazalar şeklinde dizilirler. Dükkanların çoğu birbiriyle aynı ürünleri sunar ama fiyatlara dikkat etmenizi ve en uygun fiyatı aramanızı öneririm.
Özellikle aksesuarlar çok çeşitlidir. İlk doğum, yerli inanışlarına göre mutluluk getirmesi için kaplumbağa, evlilik uyumu için altın ördekler ve hediyelik olarak yine altın domuz en çok satılan ürünlerdir.
Düğün hazırlıkları yapan genç çiftler burayı tercih ederler.
Insa-dong
Burası bir kültürel bölge olarak öne çıkar. Onun 1 kilometre uzunluğundaki caddesi boyunca tüm detaylarıyla Kore geleneksel kültürünün iç işleyişini görmek mümkündür.
Joseon hanedanlığı döneminde, orta sınıf büyük ölçüde burada iskan edilmiştir. Hatta daha sonra mahalle kraliyet başkentinin sanatsal merkezi olarak bilinir. 1930’lardan itibaren: eski kitap ve eski sanat eserleri satan dükkanlar, burada birleşmeye başladı ve mahalle antika almak için bilinir yer haline geldi.
1970’lerde ticari galeriler hareketlenmeye başladı ve Insa-dong ana caddesi sanat ve kültür sokağı haline geldi. 1980’lerde ise galeriler, antika mobilya mağazaları ve halk sanatları dükkanları taşındı ve Insa-dong gerçekten Kore geleneksel kültürünün temsilcisi bir bölge oldu.
Her mağazada sergilenen Kore geleneksel el sanatları ya da antikaları, tam bir tarihi müze havası yaratır.
Insa-dong merkezinde Kore geleneksel mimarisinin güzelliklerinin korunduğu “Kyungin Müzesi” bulunmaktadır. Ayrıca “Ssamzie-gil” popüler bir turizm alışveriş deneyimi sunar. Burası: 4 katlıdır ve sarmal bir merdivenle çıkılır. Birinci katında zarif tasarlanmış moda trentleri görülür.
Insa-dong sokaklarından birinde, Joseon hanedanlığı dönemi filozofu Yi Yi’nin evi bulunmaktadır. Kore bağımsızlık bildirgesi, 1 Mart 1919 tarihinde bu evin bulunduğu sitede okunmuştur. Japon saldırganlığını protesto etmek için, vatansever Min Yeong-hwan: burada intihar etmiştir.
Insa-dong’un kuzey ucunda bilgi merkezi bulunur. Burada turistik bilgi kabinleri görülür ki buradan bir harita almanızı öneririm.
G.Kore Seul Şehir Merkezi NAMSAN VE ÇEVRESİ
NAMSAN VE ÇEVRESİ
Seul şehir merkezinde bulunan “Namsan” dağı gibi güzel bir dağı, başka bir şehirde bulmak zordur. Namsan dağı: Seul şehrinin önemli bir yüzüdür. O’nun mevsimlerde değişen yüzü ilgi çeker. İlkbaharda pembe çiçekler ve sarı renk hakimdir.
Yaz aylarında yoğun yeşil ormanlar hoş gölgelikler sağlar. Sonbaharda altın sarı renkle kaplı yürüyüş yolları, ayrı bir haz verir. Kışın ise, ferahlatıcı manzara sunmaktadır.
Namsan dağı: Joseon hanedanlığı sırasında, Seul kraliyet başkentini koruyan dağlardan biri oldu. Joseon hanedanlığı kurucusu Kral Taejo: günümüzde Kuzey Kore toprakları içinde kalan Kaesong şehrinden, kraliyet başkentini buraya taşıdığında, Namsan dağı tanrılarının buna aracılık ettiği söylenir.
Ardından Joseon hanedanlığı döneminde (1392-1910) yılları arasında, kraliyet başkentini korumak için, sırtlar boyunca surlar inşa edilmiştir ve zirvede: itfaiye ve çevre illerden gönderilen iletilerin iletilmesi için bir düzenek kurulmuştur.
Seul şehri: 20.yüzyılın ikinci yarısında, güneyde Hanghang nehri bölgesinde genişletildi ve buna bağlı olarak: 1989 yılında Namsan dağı ve çevresinde, dağ ve çevreyi koruma programı başlatılmıştır.
Bu programın temelinde ise “Namsan Park” bulunmaktadır ve bu proje kapsamında: sur duvarları yeniden inşa edilerek restore edilmiştir.
Şehrin merkezi ile Namsan dağı etekleri arasında rahat ve güvenilir ulaşım sağlamak üzere Kore’nin ilk feniküler hattı kurulmuştur ki bu hat ücretsizdir.
Çam ormanları, Seul şehri sakinleri için sevilen bir gezinti yerine dönüştürülmüştür. Tarih ve doğanın ortasında dağ yürüyüş yolları yapılmıştır. Park alanında: doğal ortama ek olarak, dağcılık eğitimi verilen bir merkez, Kore bağımsızlık savaşçısı Ahn Jung-geun onuruna bir anıt ve Memorial Hall gibi abideler bulunmaktadır.
Dağın kuzey tarafındaki vadide, tarihi Kore evlerinin bir koleksiyonu görülür ve bunlar geleneksel Kore mimarisinin eşsiz kalıntılarıdır.
BONGSUDAE YANGIN İHBAR İSTASYONU
Dağın zirvesinde: “Bongsudae” denilen bir yangın sinyal istasyonu bulunur. Burası yukarıda da sözünü ettiğim gibi Joseon hanedanlığı sırasında bir iletişim aracı olarak kullanılmıştır. Bu tür istasyonlar, Kore ülkesinin genelinde, ülke çapında dağ başlarında inşa edilmiş ve bir zamanlar iller arasında hızlı haberleşme için kullanılmıştır.
Burada: yağmurlu ya da sisli günlerde, mesajlar top atışı ile iletiliyormuş. Daha sonra sistem atlı habercilere dönüldüğünden terk edilmiştir. Günümüzde burada yangın haberci istasyonu görülmektedir. İstasyonda geleneksel bir tören düzenlenmektedir.
Bu törende: Bsingak Belfy denilen çan 12 kez vurunca tören öğle saatlerinde başlar ve üç bölümden oluşan tören sonunda bekçi değişmektedir. Tören yabancı turistler tarafından ilgi görmektedir. Tören sonunda, Kore geleneksel kıyafetlerini giymiş hanbokla yani bekçiyle fotoğraf çektirmek mümkündür.
NAMSAN ARBORETUM-STROLLİNG AMİDST PİNES AND WİLD FLOWERS
Burası 1997 yılında düzenlenmiştir. Burada: çam ağaçları ve başkaca vahşi çiçekler bulunur. Ancak bunların en büyük özelliği, çam ağaçlarının Kore ülkesinin her ilini ayrı ayrı temsil etmesidir. İlkbaharda, çiçeklerin açma zamanında, havuzun çevresinde çam ormanı yanında çiçekli bitkiler gerçekten muhteşem görüntü oluştururlar.
AHN JUNG-GEUN MEMORİAL
Anıt 1960 yılında yapılmıştır. Buradaki yapılarda: Kore bağımsızlık savaşçısı Ahn Jung-geun’un bir heykeli bulunmaktadır. Anıta girerseniz: yan duvarlara oyulmuş Ahn’ın vatansever yazılarını görebilirsiniz. Birinci katta, bodrum sergi salonuna girerken: Ahn’ın gri bir Koreli paltosu giymiş heykeli görülür. Heykelin arkasında “Dae Dongnip” yani “Kore Bağımsızdır” yazılı bir Kore bayrağı vardır.
Birinci kattaki sergi salonunda: Ahn’ın hapishanede annesine yazdığı mektup, onun son vasiyeti ve 20. yüzyıl başlarında Kore’nin modernleştirilmesinde etkileri olan kişilerin figürleri-portreleri bulunur. Çünkü 20.yüzyıl başlarında, Kore’nin özgürlük mücadelesi sırasında sayısız vatansever çeşitli fedakarlıklar yapmışlardır. Eğer anıt salona çıkarsanız, başka bir Kore bağımsızlık savaşçısı Kim Koonun heykelini görebilirsiniz.
Ayrıca, buradan Namsan dağı eteklerine doğru yürürseniz, Japon sömürge döneminde yıkılan ve sonra restore edilen Seul’un eski kale duvarlarını yani surları görebilirsiniz.
Ahn Jung-geun Memorial Hall solunda: Seul Eğitim ve Araştırma ve Bilgi Enstitüsünün beyaz kulesini görebilirsiniz. Kulenin ikinci ve üçüncü katında, tüm dünyadan halk sanatları sergileri bulunur. Global Village Halk Müzesi: 2005 yılında açılmıştır.
Bunun hemen solunda “Sam-sun” adımları denilen yer ilgi çeker. Çünkü bunun anlamı “Benim adım Güneş Kral Sam’dır” demektir. Bu adımların bulunduğu bölüm, ziyaretçiler tarafından yoğun ziyaret edilir.
G.Kore Seul Şehir Merkezi NAMSANGOL HANOK VİLLAGE
NAMSANGOL HANOK VİLLAGE
Kore geleneksel mimarisi, burada yani Namsangol Hanok köyünde görülebilmektedir. Çünkü eski Kore deneyimi, uluslar arası ziyaretçiler tarafından görülmek istenilmektedir.
Namsangol Hanok Village: dağın kuzey tarafında Namsangol vadisinde, Seul şehrinin çağdaş silüetinin arkasında gizlidir. Joseon hanedanlığı döneminde bu vadi doğal güzellikleriyle önem kazanmıştır ve birçok villa ve pavyona ev sahipliği yapmıştır. Seul sakinleri özellikle sıcak yaz günlerinde serinlemek üzere burayı tercih etmişlerdir.
Köyü ziyaret ederseniz, hemen girişte: beyaz giysili Joseon hanedanı esnafını görebilirsiniz. Girişte bir su birikintisi vardır ve Joseon hanedanlığı dönemindeki bir göletin rekreasyonu olarak yapılmıştır. Köyde 5 hanok yani geleneksel Kore evi vardır.
Bu evlerde, Joseon hanedanlığı döneminde insanların nasıl yaşadıkları görülmektedir. Aristokrat ve halk evleri olarak düzenlenen buralar, 1989 yılında düzenlenen bir projenin sonucudur.
G.Kore Seul Şehir Merkezi KOREA HOUSE
KOREA HOUSE
Eğer Namsangol Hanok Village atmosferinde, hanok ortamında Kore saray mutfağını yaşamak isterseniz, buraya uğramalısınız. Gyeongbokgung sarayının salonlarından birinde, Korea House denilen yerde, aynı zamanda Kore müzik ve dans performansları eşliğinde yöresel lezzetlerden tadabilirsiniz.
G.Kore Seul Şehir Merkezi N SEUL KULESİ
N SEUL KULESİ
Kule: Nasangongwon-gil, Yongsan-gu adresindedir.
Her gün saat 10.00-23.00 arasında açıktır. Gözlemevi saat 10.00-24.00 arasında açıktır. Giriş ücreti yaklaşık 10.000 KRW dir.
Kore’nin ilk entegre iletişim kulesi, televizyon ve radyo istasyonu olarak 1969 yılında yapılmıştır. Kule 1980 yılında halkın ziyaretine açılmış ve Seul şehrinin en beğenilen yerlerinden biri haline gelmiştir.
Kulenin çevresindeki alan: halk ve turistler için popüler bir dinlenme yeri olmuştur.
Kulede: her gece inanılmaz ışık gösterisi düzenlenmektedir. Her keresinde 3 dakika süren bu ışık gösterisi gerçekten inanılmaz güzelliktedir.
G.Kore Seul Şehir Merkezi Dijital GözlemeviG.Kore Seul Şehir Merkezi Dijital Gözlemevi
Dijital Gözlemevi
Kule üzerindeki dijital gözlemevinde, ziyaretçiler şehrin 360 derecelik panoramik görüntüsünü, 32 LCD ekran üzerinde, Seul tarihinin 600 yıllık geçmişi anlatılırken izleyebilirler.
G.Kore Seul Şehir Merkezi Çatı Terası
Çatı Terası
N Plaza üstünde bulunan Çatı Teras: egzotik bir atmosfer sevenler için çok popülerdir. Burada geniş bir ahşap seyir güvertesi bulunur. Buranın en büyük özelliği, çiftlerin sevgilerini ifade etmek için buraya üzerlerine isimleri yazılmış “sevgi kilitleri” takmalarıdır.
Binlerce kilit göreceksiniz. Ancak kilitleri taktıktan sonra anahtarlarını çitin üzerinden atmak yasaktır.
G.Kore Seul Şehir Merkezi Hancook RestoranG.Kore Seul Şehir Merkezi Hancook Restoran
Hancook Restoran
Burada geleneksel Kore mutfağının lezzetlerini tadabilirsiniz. Kulenin 1.katında bulunan restoranda, yemek yerken Seul şehri manzarasını izleyebilirsiniz. Burada 30 farklı Kore yemek çeşidi sunulan açık büfe hizmeti verilmektedir.
G.Kore Seul Şehir Merkezi Hancook Restoran
Hancook Restoran
Seul şehrindeki en yüksek tuvalettir. Kulenin 2.düzeyindeki tuvalet 350 metre yüksekliktedir ve burası tam bir sanat galerisi gibidir. Duvar kağıtları ve tasarım mükemmeldir.
Dublin şehrinin çevresi: günübirlik geziler ve turlar için çok elverişlidir. Dublin yakınlarındaki deniz kıyısı kasabaları ve köylerine giden DART tren yolu: kıyı şeridi boyunca, yolcularına muhteşem manzaralı yolculuklar sunmaktadır. DART: Dublin kıyıları boyunca uzanan demiryolu hattıdır ve ulusal demiryolu hattı tarafından yönetilmektedir. DART hizmeti, tüm gün boyunca her 15 dakikada bir çalışır.
İrlanda Dublin yakınları
ŞEHRİN GÜNEYİ
İrlanda Dublin yakınları Dun Laoghaire
Dun Laoghaire
Dublin şehir merkezinin yaklaşık 11 km güneydoğu kıyısında bir şehirdir. DART ile buraya ulaşmak 15 dakika sürer. Doğu kıyılarının en büyük limanı buradadır. Şehir merkezi: görkemli bir liman ve muhteşem tepelerle çevrilidir.
Buradaki iskeleden hareket eden feribotlar: İrlanda denizinde seyrederler ve Liverpool ve Holyhead şehirlerine giderler.
Burası: turistik bir noktadır, çünkü: bir ziyaretçi burada gidebileceği birçok restoran ya da bar bulabilir. İskeleler boyunca yürüyüş yapılabilir. Balıkçılık da burada oldukça popülerdir. Her yerde ve sahil boyunda balık tutmak mümkündür. Öte yandan, burada yüzmek de mümkündür. Her yere yürüyerek gitmek mümkündür.
National Maritime Museum-İrlanda Ulusal Denizcilik Müzesi
Limanın batısındadır. Burada bulunan interaktife ekranlar özellikle çocukların ilgisini çekmektedir. Müze 1941 yılında kurulmuş olmasına rağmen, 2012 yılında ziyarete açılmıştır. Çünkü: müze, 1837 yılında yapılan “Denizciler Kilisesi”nde bulunuyormuş.
Müzeye giriş ücretlidir, yetişkinler 5 euro ve yemekli bir giriş ücreti 10 eurodur.
Müzede: İrlandalı deniz kuşları, balıklar, küçük hayvanlar, bir denizcilik sanat galerisi, bir geminin telsiz odası ve bir Titanic sergisi, İrlanda sahil çevresinde yaban hayatı gibi birçok açıdan birinci sınıf eserlerin bulunduğu ilginç mekanik sergiler vardır.
Evet, burada diğer birçok benzeri gibi büyük sergiler veya sergilenen büyük gemiler yoktur. Ama, burada yerel görüntüler ve bazı özel nesneler görebilirsiniz, yani gidip gitmemek sizin tercihinize kalmıştır.
Bray
Burası: bir plaj ve eğlence merkezi barındırmaktadır. Bray Head denilen yerden: liman ve dağların muhteşem güzel manzarasını izleyebilirsiniz.
İrlanda Dublin yakınları James Joyce Museum
James Joyce Museum
Sandycove. Burası Dublin şehir merkezine 8 km uzaklıktadır. DART istasyonunda trenden indikten sonra 15 dakika yürümek gerekir. Giriş ücretsizdir.
James Joyse, İrlandalı ünlü bir yazardır ve “Ulysses” isimli eseri dünya çapında tanınmaktadır.
Burada sahil boyunca: 19.yüzyılda, Napoleon’un saldırılarından korunmak için İngilizler tarafından Martello olarak isimlendirilen bir dizi kule yapılmıştır. Bunların bazıları 12 metre yüksekliğe ve 2.5 metre genişliğe kadar ulaşmaktadırlar.
James Joyce: bugün müze olarak kullanılan en küçük kulede: 1904 yılında 6 gece yaşamıştır ve Ulyses isimli eserinin ilk bölümünü burada yazmıştır.
Müzede: kendisine ait: el yazmaları, kitap ve yazışmaları ile gitarı ve yeleği sergilenmektedir. James Joyce hayranları burayı mutlaka ziyaret etmektedirler. Kulede: panaromik manzaralı silah platformu ve kulenin iç oturma odası, onun kitabında anlattığı gibidir.
İrlanda Dublin yakınları Avoca Village
Avoca Village
Arklow.
Avoca: İrlanda dilinde “büyük nehir” anlamına gelir. Nehir yaklaşık 2 km yakından geçer. Burada iki nehir birleşir.
Glendalough ile Avoca köyü arasındaki otobüs yolculuğu yaklaşık yarım saat sürer.
Burası; muhteşem güzel manzaralı bir köy olarak bilinir ve BBC’de yayınlanan bir televizyon dizisi (Ballykissangel) burada çekilmiştir. Pembe ve sarı evleri ve ana caddeyi süsleyen çiçek sepetleriyle, Avoca: yeşil, gri ve kahverengi renklere bürünmüştür.
1720 yılında, bakır madenciliği, Avoca nehri vadisinde başlamış ve 1982 yılına kadar devam etmiştir.
Öte yandan: Avoca: kendi el dokuma ürünleri İrlanda çapında bilinen bir yerdir. Burada 1723 yılında bir el dokumacılığı şirketi kurulmuştur ve günümüzde de burayı ziyaret edenler, bu şirketin çalışanlarını, çalışırken görebilirler.
Dünyanın en eski ve ayakta kalan üretim şirketlerinden birisidir. Yapının içi: pembe, yeşil, mavi, sarı, turuncu renklerle boyanmıştır.
Eski binalardan oluşan şirket merkezinde, bir dükkan ve güzel bir kafe de bulunur. Buranın İrlanda’ya özgü Avoca ismi verilen el dokumaları çok ünlüdür ve burayı ziyaret ederseniz, bu el dokumalarına bakmanızı öneririm. Özellikle: yumuşak tiftik, kaşmir ve kuzu yününden yapılan şallar (özellikle turuncu ve pembe) ilgi çekmektedir.
İrlanda Dublin yakınları Glendalough
Glendalough
Wicklow. Dublin şehir merkezinden otobüsle yaklaşık 1 saat uzaklıktadır.
Burası “Wicklow Mountains” denilen “Wicklow Dağları Milli Parkı” içinde bulunmaktadır.
Burada: “Wicklow Mountains National Park” alanı bulunmaktadır ve park alanı içinde muhteşem güzel manzaralar, vahşi hayat ve az bulunur bitki türleri görmek mümkündür.
Ayrıca, yine burada “St Kevin” tarafından yapılan manastır; yüzyıllar boyunca “öğrenmenin kutsal merkezi” olarak Avrupa’nın birçok yerinden Hıristiyanlar tarafından ziyaret edilmiş ve bir haç yeri olarak kabul edilmiştir ve 600 yıl boyunca genişlemeye devam eden manastır 1398 yılında yıkılmıştır.
Bugün burada: orijinal binadan kalma iki kemerli geçit, taş duvara kazınmış büyük bir haç görülür. Bu kutsal şehri ziyaret eden insanlar, sadece haça dokunarak, günahlarının silineceğine inanıyorlardı. (Bu durum “David” tarafından açıklanmıştır) “St Kevin Haç”ı: günümüzde İrlanda’nın en sıra dışı haçlarından birisidir.
Büyük bir granit taştan tek parça olarak oyulmuştur. Haçın 1 metre uzunluğundaki yan kollarında herhangi bir bağlantı yoktur, yani tüm haç tek bir parça kayadan oyulmuştur. Yine burada anlatılan bir efsaneden söz etmek istiyorum. Kollarını bu haçın çevresine dolayıp ellerini birleştirebilenlerin tutacakları dileklerin olacağına inanıyorlar. Haçın çevresi bayağı geniş, birçok kişinin elleri, maalesef kavuşmuyor, siz de deneyebilirsiniz.
Kasabanın yapıları arasında: 11. yüzyıldan kalma: 34 metre yükseklikteki silindirik taş kule ilgi çekmektedir. Bu kule, ortaçağ döneminde İrlanda yerleşiminin karakteristik bir örneğidir. Kulenin sivrilerek yükselen çatısı, orijinal taşlar kullanılarak 1877 yılında restore edilmiştir.
Anlatılan bir efsaneye göre: kulenin tabanının 16 metrelik çevrinde, saat yönünde tek başına yürüyen bir bayan: evlenmek için iyi bir adam bulacaktır.
Kilisenin batısında, taş duvarlarla çevrili bir yükseltilmiş platform göreceksiniz. Burada: 8 metre yukarıda kısmen insan yapımı ve kısmen doğal bir mağara var ve içinde bir yerleşim düzeni görülüyor.
Söylenenlere göre: St Klevin, burada yatıyormuş, yaşıyor ve dua ediyormuş.
Ayrıca: 9.yüzyıldan kalma beşik tonozlu bir kilise ve çatısız bir katedral: 1214 yılındaki Viking saldırıları ve 14.yüzyıldaki büyük yangına rağmen günümüze sağlam olarak gelebilmişlerdir.
Kasabada: bir saatten kısa süreli, üç doğa gezisi hattı bulunmaktadır. Bunlar içinde seçmenizi önereceğim yürüyüş yolu: 138 km uzunlukta, Wicklow Way olarak isimlendirilen ve uzun bölümü 500 metrelik rakım üzerinde bir yükseltide yapılan huzurlu yürüyüş yoludur.
İrlanda Dublin yakınları Mount Usher Gardens
Mount Usher Gardens
Wicklow.
Bu 8 hektarlık yemyeşil alan, River Varty nehri boyunca, Ashford yakınlarında bulunmaktadır ve 1868 yılında, Walpole ailesi tarafından yaptırılmış ve 2007 yılında Avoca tarafından devralınmıştır.
Bahçeler
Vartry nehri ile 8 hektarlık bir alanı içermektedir. Bunun üzerinde, İrlanda ve İngiltere’nin birçok yerinden getirilen ağaç, çalı ve bitkilerden oluşan 4500 farklı çeşit bulunmaktadır. Çünkü: buranın öyle bir iklimi vardır ki, normalde bu kadar kuzeyde yetişmeyen bitki ve ağaçlar, burada görülebilmektedir.
Ayrıca, yine burada birçok kuşu türü ve yabanıl kuş görebilirsiniz.
Bugün İrlanda’nın en sevilen bahçeleri arasındadır.
Gölgeli dolambaçlı yollardan birini izleyin ve Vartry nehri boyunca 8 hektarlık alana yapılmış bahçeleri gezin, yorulduğunuzda dinlenmek için banklara oturabilirsiniz.
Avoca Garden Cafe ve Courtyard dükkanlar da çok popülerdir.
İrlanda Dublin yakınları Powerscourt Estate
Powerscourt Estate
Wicklow-Enniskerry
Buraya giriş ücretlidir. Yetişkinler için 8.5 euro, öğrenciler için 7.5 euro, çocuklar için 5 euro ödemek gerekir.
Dublin şehir merkezine 17 km uzaklıktaki bu şirin köy: Wicklow Mountains eteklerinde, 550 hektarlık bir alandır.
Buradaki bahçeler; 1731 yılında oluşturulmaya başlanmış ve günümüzde Avrupa’nın en büyüklerinden sayılır ve mükemmel tasarımları nedeniyle “Sugar Loaf Mountain” denilen yerin izlenmesini sağlarlar.
Ayrıca yine burada bulunan geniş teraslar: süslemeli göllerin, park içinde dolaşan geyiklerin ve 122 metre yüksekten akan ve İrlanda’nın en yüksek şelalesi olarak bilinen “Dargle” ın izlenmesini sağlar.
Şelaleye erişim ve giriş için 5.50 euro ücret ödeniyor. Çocuklar için ise 3.50 euro ödemek gerekiyor. Çünkü: şelaleye yürüyerek gitmek pek mümkün değil, yol dar ve uzun.
Burada bir de hayvan mezarlığı bulunmaktadır.
Yine burada bulunan “Paladyen” tarzı ev; “Palladian Konağı” olarak bilinir ve içinde bir balo salonu, bahçelere bakan bir restoran ve birçok dükkan ve bir bahçe ve çiçekçilik merkezi olarak restore edilmiştir.
İrlanda Dublin yakınları Russborough House
Russborough House
Wicklow-Blessington.
1740-1750 yılları arasında Richard Cassells tarafından George ve Palladio üslubunda yapılmış bu ev: İrlanda’nın en güzel evlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
80 hektardan daha geniş bir alan üzerine kurulmuş ev: 212 metre yükseklikteki “Wicklow” granitinin ön cephesindedir. Evin ön cephe uzunluğu 210 metredir. Evin dor kemerleri ve süslemeleri ilgi çeker.
Evin içinde: Lafranchini kardeşler tarafından yapılmış muhteşem alçı süslemeleri bulunmakta olup bunlar Francili kardeşlerin simgesi olan “kartal kafası” işaretleriyle süslenmiştir. Merdivenlerde bulunan ve “ağızlarında çiçekler taşıyan” şekilde betimlenen köpek alçıları da ilgi çekmektedir.
Ev: göllerin ve ötesinde Wicklow dağlarının muhteşem manzarasına sahiptir.
Süslemeler dışında: evin içinde çok zengin bir mobilya koleksiyonu, duvar halıları ve gümüşler de görülür.
Tüm bunların yanında, yine evin içinde: bir kısmı “National Gallery”de bulunan tablolardan oluşan; etkileyici “Beit” koleksiyonu bulunmaktadır. Bu koleksiyon içinde eserleri bulunan ressamların bazıları şunlardır: Goya, Reynolds Rubens, Valesquez, Vermeer. (Öte yandan, bu evin dört kez soyulduğunu ve en son 1974 yılında IRA tarafından basıldığını söylemek istiyorum)
2010 yılı Şubat ayında batı kanadında bir yangın çıkmış, ama koleksiyona ve mobilyalara zarar vermemiştir.
Özellikle: Murillo’ya ait “Savurgan Oğul” öyküsünün anlatıldığı tabloyu görmenizi öneririm. Ayrıca koleksiyonun en değerli parçası, Vermeer’in “Madame Bacelli” tablosudur.
İrlanda Dublin yakınları
ŞEHRİN BATISI
Castletown House
Kildare.Celbridge. Dublin şehir merkezinden 20 km uzaklıktadır.
Burayı ziyaret etmek için rezervasyon yaptırmak gerekiyor, giriş ücretleri yetişkinler için 4.5 euro, çocuk ve öğrenciler için 3.5 eurodur.
William Connoly: güzel bir kır evi yaptırmak istediğinde, oturduğu evin mimarı Alessandro Galilei’yi görevlendirir.
Ancak bu muhteşem bina: İrlandalı Edward Lovett Pearce tarafından 1722 yılında tamamlanmıştır. Yapıda, takvim yılının her günü için bir pencere yani 365 pencere vardır.
Sonuçta, İrlanda’da dönemin en zarif Palladion tarzı evi ortaya çıkmıştır.
Evin “Long Gallery” denilen bölümünde: Pompei fresklerine benzer tasarımlar, Simon Vierply tarafından yapılan Venedik cam işi avizeler ve Lafrancili kardeşlerin alçı çalışmaları görülmektedir. Evin içi orijinal dönem mobilyaları ile döşenmiştir.
Zemin katta bulunan oda: duvarlara doğrudan siyah ve beyaz gravür ve süslemeler yapıştırma geleneği korunarak yapılmıştır ve İrlanda’da türünün hayatta kalan tek odasıdır.
Uzun galeri: 23 metre uzunluğundadır ve üst katta bulunan bir oda: biraz önce söylediğim gibi Pompeian süslemeleri ile bezenmiş ve 3 adet zarif Venedik avizesi bulunmaktadır.
Yapı: 47 metre yükseklikteki bir dikilitaş ile süslenmiştir. Günümüzde ve 1994 yılından bu yana devlet mülkiyetindedir.
İrlanda Dublin yakınları Iris National Stud ve Japanese Gardensİrlanda Dublin yakınları Iris National Stud ve Japanese Gardens
Iris National Stud ve Japanese Gardens
Kildare.Tully
Kildare kasabası: bir at cennetidir ve atlar, İrlanda’da oldukça popüler hayvanlardır.
Burada: yarış atları damızlıkları beslenir ve ülkede en başarılı yarış atlarının yetiştirildiği “İrish National Stud” buradadır. “Tully” at çiftliği, William Hall Walker tarafından 1900 yılında Fay ailesinden satın alınmıştır.
Daha sonra, burada doğup büyüyen ve damızlık olan ve Walker’a ait “Minoru” isimli at: Kral Edward VIII zamanında, 1909 yılında ünlü bir “Derby” yarışı kazanmıştır. 1917 yılında ise, çiftlik ve tüm bölge: Sir Henry Greer önderliğinde ulusal bir at yetiştirme çiftliği haline getirilmiştir.
Çiftlikte yetiştirilen atlar: tüm klasik at yarışlarını kazanmışlardır. 1942 yılında “Sun Charıot” doğmuş ve tüm yarışları kazanarak, yarış tarihinde silinmez bir yer edinmiştir.
Burayı ziyaret ederseniz, atları eğitilirken izleyebilirsiniz. Hara bölümünde: yarış atları, emeklilik yıllarını geçirmektedirler. Yarışların en başarılı kısrakları, üremeleri için buraya gönderilirler.
Burada bir de müze bulunuyor. Müzede: atların İrlanda tarihindeki yeri ve “Arke” isimli bir yarış atının iskeleti sergilenmektedir. Onun ölümünün ardından 40 yıl geçmesine rağmen, iskeleti gururla damızlık müzesinde sergilenmektedir.
Ahırların hemen bitişiğinde ise, ahırın kurucusu tarafından yaptırılan “Japanese Garden” ve “St Fiachras Garden” görülür.
Bu Japon bahçeleri
Dünya çapında ünlüdür ve Avrupa’nın kendi türünün en güzel örnekleridir. Bahçeler 1906-1910 yılları arasında Japon usta bahçıvan Tassa Eida ve oğlu Minoru tarafından oluşturulmuştur.
Onların amacı: “İnsan yaşamını sembolize” etmek üzere ağaçlar, bitkiler, çiçekler, çimler, kayalar ve su yolları oluşturmaktı. Bu şekilde yaratılan miras, her yıl 150 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
St Fiachra bahçesi ise: ödüllü peyzaj mimarı Prof.Martin Hallinan tarafından 1999 yılında tasarlanmıştır. Bahçe, bahçıvanların koruyucu azizi St Fiachra’yı anmak için düzenlenmiştir ve Stud içindeki Japon bahçeleriyle mükemmel bir uyum ve ortaklık sağlanmıştır.
Bahçeye hakim olanlar: sulak alan, kayalar, ormanlık, şelaleler ve göller, yani muhteşem bir doğal güzelliktir.
Mayıs 2011 tarihinde, İngiltere Kraliçesi Elizabeth II ailesi için bir yarış atı üretildi ve kraliçe, onu görmek için buraya geldi.
İrlanda Dublin yakınları
ŞEHRİN KUZEYİ
Dublin şehrinin kuzeyinde, “Howth” denilen yarımada bölümü bulunmaktadır. Burası: deniz kuşları, ilginç kara kuşları ve uçurumların tepelerindeki bozkır alanlarda görebileceğiniz kelebekler ile ünlüdür. Ayrıca: yaz aylarında o kadar güzel çiçekler açar ki, bitkilerin renk uyumu izleyenlere inanılmaz güzellikler sunar.
Howth bölgesine yolunuz düşerse deniz fenerine mutlaka çıkan ve Dublin koyunun muhteşem manzarasını izleyin.
İrlanda Dublin yakınları National Bocanic Gardens
National Bocanic Gardens
Glasnevin. Dublin şehir merkezine, yalnızca 5 km kuzey batısındadır.
Rehberli turlarda kişi başı 2 euro ücret ödemek gerekir.
Burası, Londra şehrindeki “Kew Garden” model alınarak tasarlanmış ve 1795 yılında açılmıştır. İrlanda’nın başlıca bahçecilik etkinliği burada yürütülmektedir. Ayrıca: bahçecilik sektöründe istihdam edilmek üzere burada öğrenci yetiştirilmektedir.
20 hektarlık alanda, yaklaşık 15 binden fazla bitki türünün bulunduğu söyleniyor. Ayrıca dünya üzerinde 300’den fazla tehlike altındaki bitki türü burada yetiştirilmektedir. Nesli tükenmiş olan 6 bitki türü de buradadır.
Sera gurubu: 1843-1868 yılları arasında yapılmış ve kusursuz şekilde dekore edilmiştir. Bunların içinde, özellikle orkide bahçesini görmenizi öneririm.
İrlanda Dublin yakınları Marino Casino
Marino Casino
Malahide Road. Dublin şehir merkezinden yalnızca 3 km kuzeydedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 3 euro, çocuk ve öğrenciler için 2 euro ödemek gerekir. Yalnız rehberli turla girilebilir ve ayakkabı ile girilmesine izin verilmez.
Marino Casino ismi, İtalyancadan türetilmiştir ve “küçük deniz içindeki ev” anlamına gelmektedir.
Lord Charlemont adına 1750-1775 yılları arasında inşa edilen bu villa: İrlanda’nın en ilginç 18.yüzyıl neo-klasik yapılarından birisidir ve Londralı mimar William Chambers tarafından tasarlanmıştır.
Çevresindeki kötü yapılaşmaya karşın, yine de kusursuz bir uyum içindedir.
Bina: dışarıdan bakıldığında: yapı kuzey yüksekliği ve diğer yükseltiler, her biri üzerinde tek büyük bir pencere üzerinde büyük panelli kapı ile tek odalı yapı görünümüne sahiptir. Aslında ise, biraz önce söylediğim gibi 3 katlı ve 16 odalıdır. Yani: ön cepheden bakış, yanılma yaratır.
Kurnazca kavis verilmiştir. Bundan başka: belirgin balistiğin korunması için diğer birçok hile tasarımı da yapılmıştır. Binayı çevreleyen sütunların içi boştur ve çatı yağmur suyu tahliye etmek için kullanılır ve Roma dönemi mezar çömlekleri, çatılarda baca olarak yerleştirilmiştir.
İç odalarda: bazı çok ince alçı tavan ve ayrıntılı parke zemin yapılmıştır.
Bram Storek, 1897 yılında ünlü eseri “Drakula” yı burada yazmıştır.
İrlanda Dublin yakınları Malahide Castle
Malahide Castle
Malahide
Burası: 12.yüzyılda yapılmış ve 800 yıldan fazla süre “Talbot” ailesinin evi olarak kullanılmıştır. Bunlar: Norman işgali sırasında Fransa’dan gelmiş ve adının Fransızca kökeni “Tailbois” veya “Talebot” olduğu sanılan kişilerdir.
Onların ismi, ilk olarak 1086 yılında yazılı kayıtlarda görülmektedir. Richard Talbot: 1174 yılında İngiltere’den İrlanda’ya geldi ve biraz önce de söz ettiğim gibi, yaklaşık 800 yıl boyunca Malahide denilen bu bölgede yaşadılar. Onların ilk kalesi, günümüzdeki kalenin yerinde inşa edilmişti. Onların sloganı “Forte-et-Fidele” yani “cesur ve sadık” kelimeleridir ve simgeleri ise “aslan ve tazı başı” dır.
Talbot ailesi
Boyne savaşlarında, İngiltere ve İrlanda ve diğer ülkelerin tarihi değiştiren: 17. yüzyılın önemli askeri ve siyasi olaylarda öncü rol oynadılar. Burada bulunan: Boyne savaşlarının ünlü resimleri günümüzde İrlanda Ulusal Portre Koleksiyonunda, National Gallery’de bulunmaktadır.
Burayı ziyaret ederseniz: 18.yüzyıldan kalma mobilyalar, Çin porselenleri ve bazı oyuncakları görebilirsiniz. Samuel Johnson: bir Talbot kızı ile evlendiğinden, burada, onunla ilgili 20.yüzyıldan kalma birçok kağıt bulunmuştur.
Zemin katta: el yapımı eşyalar satan bir dükkan ve bir restoran vardır. Giriş katında ise bir kitapçı bulunur.
Burada: ayrıca 4 dönümlük “Botanik Bahçe&Exhibition” bölümü bulunmaktadır. Bu botanik bahçe Rab Milo Talbot tarafından oluşturulmuştur. Rab Milo Tablot ve kız kardeşinin bahçe ve bitki toplama kayıtları da yapı içinde sergilenmektedir.
İrlanda’nın dört botanik bahçesinden biri buradadır. Burada bulunan 7 serada: yaklaşık 5000 bitki türü bulunduğu söyleniyor. Batı çim bölümünü ziyaret etmeli ve en eski ağaçların yanında fotoğraf çektirmelisiniz. Hatta: 400 yaşında olduğuna inanılan bir Lübnan Sediri özellikle ilgi çekmektedir.
İrlanda Dublin yakınları Newbridge House ve Victorian Farm
Newbridge House ve Victorian Farm
Donabate. Dublin şehir merkezinin 19 km kuzeyindedir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 7 euro, yaşlılar ve öğrenciler için 4 euro.
Bu ev: piknik alanları ve yürüyüş yolları ile birlikte 140 hektarlık arazide bulunmaktadır ve 1737 yılından bu yana “Cobbe” ailesine aittir. İlk olarak 1737 yılında Dublin Başpiskoposu Dr Charles Cobbe tarafından ev olarak kullanılmıştır.
Bu ev, mükemmel şekilde restore edilerek günümüze ulaşmış olup içinde ilginç el oyması mobilyalar, portreler ve güzel alçı işleri görülmektedir. Büyük “Drawing Room” orijinal haliyle durmakta ve İrlanda’da türünün en güzel örneğidir.
Ayrıca: yine burada kırsal yaşam hakkında küçük bir müze bulunmaktadır. Bu müzede: dünyanın çeşitli yerlerinden toplanan nesneler sergilenmektedir.
Çocuk oyun alanı da çok beğenilmektedir.
İrlanda Dublin yakınları Newgrange
Newgrange
Meath-Slane. Burası, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Rehberli turlar, her gün sınırlı sayıda vardır, bu yüzden önceden rezervasyon yaptırmanızı öneririm.
Slane kasabasının 3 km doğusundaki bu alanda: Dublin çevresinde bulunan en önemli tarihi kalıntılar görülmektedir. Hatta: buranın, Avrupa’da en iyi korunmuş geçit mezarları olduğu söylenir ve bunlar Mısır piramitlerinden 500 yıl önce yapılmışlardır.
Yani, buranın 5000 yıl önce, MÖ.3200 yılında: Boyne vadisinin zengin toprakları üzerinde, zenginleşmiş bir tarım topluluğu tarafından, neolitik ya da yeni taş çağında inşa edilmiştir. Arkeologlar, burayı bir geçit mezarı olarak sınıflandırırlar.
Mezarların bulunduğu bu tepe: yaklaşık 12 metre yükseklik ve 90 metre genişlikte, büyük bir böbrek şeklinde höyüktür.
Ancak, en ilgi çeken yanı, bu tepeciğin, 200 bin ton ağırlığındaki kayalardan yapılmış olması ve bu kayaların: Wicklow Mountains bölgesinden taşınarak buraya getirilmiş olmasıdır.
Höyüğün içindeki 19 metre uzunluğunda bir geçit, bindirmeli bir çatı, haç biçiminde bir bölgeye götürür.
Öte yandan: buranın belki de dünyanın ilk güneş gözlem merkezi olduğu düşünülmektedir. Çünkü: buradaki tüm düzenleme “kış gündönümü” günlerinde güneş ışığının büyük kısmının, 17 dakika süresince içerideki Tümülüs içindeki bu salona düşmesi fikri üzerine düzenlenmiştir.
Geçit girişi üzerinde bir çatı kutusu olarak adlandırılan bir açıklık vardır. Bu şaşırtıcı delik, onu ortaya koyanlar tarafından şaşırtıcı bir sürpriz yaratmaktadır.
Güneş ışığı 21 Aralık günü, yani kış gündönümünde, yılın en kısa gününde buradan girerek yavaş yavaş bölmenin arkasına uzanır. Güneş daha yükseldiğinde, ışık, bölmenin içinde genişler.
Bu olay, saat: 09.00 gibi başlar ve 17 dakika sürer. Buranın Mısır piramitlerinden 500 yıl önce inşa edildiği düşünülürse, bu ışık olayı gerçekten ilgi çekmektedir. Onu inşa edenler, yılın başlangıcını işaretlemek için böyle bir düzenek kurmuş olabilirler.
Buna ek olarak: ölüme karşı yaşamın zaferinin güçlü bir sembolü olarak da değerlendirilmiş olabilir.
Her yıl, kış gündönümünde: Newgrange yoğun ziyaretçi akınına sahip olmaktadır. Rehberli turda rehberler: bu görüntüyü ortaya çıkaran düzenlemeyi görmeniz için salonu karanlık yapıp, daha sonra güneş ışığının yavaş yavaş gelmesini size izleteceklerdir. İnsanlar, 5000 yıl önce olduğu gibi, şafak vaktini beklemek için antik mezarda toplanmaktadırlar.
Hatta: o kadar çok insan bunun için müracaat etmektedir ki, odanın içinde olanlar piyango ile belirlenmektedirler. Gökyüzü bulutlu ise, bu olayın gerçekleşmeme şansı da var. Yani odaya girebilmek yeterli değil. Ülkemizde Siirt ili Aydınlar kazasında da buna benzer bir olay var.
Belki oraları gören veya okuyan varsa hatırlayacaktır; Aydınlar ilçesinde, ilçe yakınlarında bir tepe üzerinde bir taş duvar var ve bu taş duvarın ortasında küçük bir pencere var, her yıl 21 Aralık tarihinde bu pencereden doğan güneşin ilk ışıkları süzülür, ilçe merkezindeki bir türbenin minaresine yansır ve oradan da türbe içindeki bir mezarın başucuna yansır.
Bunu yapan kişi “yeni doğan güneşin ilk ışıkları hocamın başını aydınlatsın” diye böyle bir düzenek kurmuştur, düzeneği kuran Erzurumlu İbrahim Hakkı. Ama bu düzenekten çok daha muhteşemdir ki, güneş ışığının yansıtığı pencere burda mekanın içinde, Aydınlar da ise mekandan 1.5 km. kadar uzaktadır.
Hemen yan taraftaki “Knowth” ise, daha büyük ve eski bir komplekstir ve neolitik çağa kadar uzanır. Burada da iki mezar bulunur ve halen arkeolojik kazılar sürdürülmektedir.
İrlanda Dublin yakınları Tara
Tara
Meath.
Tara
Melt hikaye ve efsanelerde çok geçen bir isimdir. Çünkü: burası Kelt medeniyetinin dini, siyasi ve kültürel merkezidir. Tepede bulunan en eski anıt (rehineler höyüğü) MÖ.2500-2100 yılları arasında inşa edilmiş ve tarih öncesi çağlardan bu yana: kutsal bir yer olmuştur.
Buranın ilk kullanıcıları
Kelt krallarının tören merkezidir. MS.430 yıllarında St Patric’in burayı ziyaret ettiği söylenir. Krallar 6.yüzyıl sonunda siteyi terk etmişlerdir.
Yakın geçmişte burası yine önemli siyasi olayların merkezi olmuştur. 1798 yılında İrlanda devrimci isyancıları, Tara Hill denilen yerde İngiliz askerleriyle savaşmışlar ve 1843 yılında 750 bin insan, İngiltere ve İrlanda birliğini burada protesto etmişlerdir.
Günümüzde Tara tepesi
Önemli bir arkeolojik ve İrlanda manevi ve siyasi mirasının önemli bir merkezidir. Sadece iki ana alanda arkeolojik çalışmalar yapılmıştır. 1850’lerde sinodlar ve Rehineler höyüğü kazılmış ve Tunç çağı mezarları bulunmuştur. Son yıllarda ise, toprak altı görüntüleme sistemleri ile araştırmalar sürdürülmektedir.
Evet, burayı ziyaret ederseniz neler görebilirsiniz?
Boyne nehri yakınında ve yaklaşık 500 metre yükseklikteki bu alçak tepe üzerine yayılmış yaklaşık 30 anıt görebilirsiniz.
Tepenin üzeri, 2000 yıl boyunca “Tara” olarak işgal edilmiştir. Tara krallarının sarayları buradadır ve Hıristiyanlık öncesi krallar burada taç giymişlerdir.
Tara da, birçok önemli işler, ilk beş yüzyıllarda, demir çağına tarihlenen “Raıth na Riogh” yani “Karal veya kraliyet muhafaza fort) bölümünde tepenin zirvesinde bulunur.
Bu oval muhafazanın ekseni: kuzeyden-güneye 265 metre ve doğudan-batıya 318 metredir. Bu muhafaza içinde: halka şeklinde iki oluşum vardır ki, bunlara “Teach Chormaic” yani “Cormac Evi” ve “Forradh” yani “Kraliyet Seat” ismi verilmektedir.
Forradh
Buranın merkezinde: 15. metre yükseklikte “Kader Taşı” yani “Lia Faıl” bulunur. Ama aslında bu, kuzeydeki Rehineler höyüğünün bir ayak taşıdır. Bu taş: 1798 yılında, İrlanda devrimi sırasında, Tara savaşında ölen 400 isyancıyı anmak için buraya taşınmıştır.
Bazı araştırmacılar ise, bunun orijinal Tara taşı olduğunu ve orijinal tara taşının ise: Kelt krallarının taç giyme törenlerinde merkezi bir rol oynadığını düşünmektedirler. Efsaneye göre: kral haklı olduğunda ve bu taşa dokunduğunda taş haykıracaktır.
Teach Chormaic
Burası Tara’nın efsanevi ünlü kralına aittir ve burada birçok anıt inşa ettirilmiştir. Grainne ise, ünlü kralın kızının ismidir.
Rehinler Höyüğü
Burası, bir mezardır ve MÖ.2500-2100 yılları arasına tarihlenmektedir. Yerel soyluları rehin tutmak: Kelt krallarının geleneklerinden gelmektedir. Mezar, önemli insanlar ve özellikle kralların gömülmesi için kullanılmıştır. Mezarın içindeki geçit yeri yalnızca 3 metre uzunlukta yani oldukça kısadır. Mezarın özelliklerinden birisi de, bir neolitik kaya sanatı örneğinin görülmesidir.
Hıristiyanlığın gelmesiyle önemi gitgide azalan burada, günümüzde: bir tepe, demir çağından kalma bir kale ve birkaç sütun bulunur. Öte yandan: muhteşem bir manzara görülmektedir.
Yakınlarda ise, 19.yüzyıldan kalma bir Anglikan kilisesi bulunur. Rehberli turlarda: Rath na Rigoh (Kralların duvarı) ve Dumha na Giall (Tutsakların hendeği) gibi isimlere sahip yerler gezdirilmektedir.
Son bir not
Kral Arthur: İngiltere’de olduğu gibi, İrlanda’da da önemli rol oynamıştır. Kelt krallarına ait modern mitler ve teoriler, Tara Hill çevresinde gelişmiştir. 1900’lü yıllarda, bir gurup İrlandalı: İsrail’in kayıp kavimlerinden biri ve Ahit Sandığının Tara’da gömülü olduğuna inanarak, sinodlar ve Rath bölgelerini kazmışlar, ancak bazı Roma sikkelerinden başka bir şey bulamamışlardır.
Hatta: bir yazar İrlanda’da, Atlantis kayıp kıtasının, Tara’daki krallık olduğunu öne sürmüştür.