İskoçya Edinburgh Old Town

İskoçya Edinburgh Old Town

Old Town bölgesinin ana alteri “Kraliyet Mile” denen bu caddedir ve Edinburg Castle ile Holyrood Sarayı arasındaki bağlantıyı sağlar. Bölgede çok sayıda yer altı sokakları ve önceki dönemlere ait tonozlar bulunmaktadır.

Bunun yanında: Old Town bölgesinde bulunanlar şunlardır:

Evet: bölgedeki ilk durak: Edinburgh Castle’dir.

Edinburgh kalesine çıkmak için: kalenin aşağısındaki “Waverly Bridge” köprüsünün hemen sağında, çukurluk alanda kalan parktan geçerek yürümenizi öneririm.

 

EDİNBURG CASTLE-KALESİ

Castle Hill, EH1-2NG adresindedir.
Kaleye giriş ücretlidir. Yetişkinler için (16-59 yaş arası) 14 paund, çocuklar için (5-15 yaş arası) 7.5 paund ve 5 yaş altı çocuklar ücretsizdir. Nisan-Eylül ayları arasındaki dönemde: saat: 09.30-18.00 arasında ve Ekim-Mart ayları arasındaki dönemde: saat: 09.30-17.00 arasında açıktır.

Kale: şehrin silüetine hakimdir yani şehrin birçok yerinden görülebilecek coğrafi konumda: Castle Rock üzerindedir. Bu kayalık bölgede, yapılan araştırmalara göre: MS.2.yüzyıldan bu yana yerleşim bulunduğu söyleniyor. Şehir ziyaretçilerinin ortak kanısı gereği: sırf bu kaleden şehrin manzarasını izlemek için bile, bu kaleye çıkmak gerekir.

Kale: İskoçya’da en çok ziyaret edilen turistik yerlerin başında gelmektedir. Çünkü: İskoçya’nın sembolü olarak tanınır. Şehrin ambleminde: Edinburgh City ve Edinburgh Üniversitesi arasında: kale görülür.

Kale: 1510 yılı civarında: James IV tarafından dikilmiş ve kraliyet ailesinin konutu olarak kullanılmıştır. 17.yüzyılda, kale bir askeri kışla olarak kullanılmıştır. 19.yüzyılda ise çeşitli restorasyonlar yapılarak İskoçya’nın tarihi mirasının bir parçası olarak kabul edilmiştir.

Kale: Castle Rock tepesinde: tepeye ilaveten 80 metre daha yükselmektedir. Güney, Batı ve Kuzey bölümündeki kayalıklar, kalenin deniz seviyesinden 130 metre kadar yükselmesini sağlamaktadırlar. Yani, kaleye ulaşmanın tek yolu: daha yumuşak eğimli olan doğu tarafındandır. Ancak: her ne kadar bu kadar avantajlı bir konumda olmasına rağmen, yine söylenenlere göre kale de, büyük su kıtlığı olduğu ve uzun süreli kuşatmalarda su yönünden dışarıya bağlı kalındığı belirtilmektedir.

İngiliz ordusu: varlığını büyük ölçüde törensel olarak sürdürmesine rağmen, günümüzde de kalenin bazı yerlerinde İngiliz askerleri görülmektedir. İskoç ordusu ise, resmen 1923 yılında Redford kışlasına taşınmıştır. Ancak, yine de kale: büyük ölçüde törensel ve idari amaçlarla, ordu ile bağlantısını sürdürmektedir.

Kalede yine orijinal ve geleneksel bir uygulamadan söz etmek istiyorum. 1861 yılında burada tekerlekli bir kaide üzerine yerleştirilen top ile: yaklaşık 3.4 km. uzaklıktan duyulacak şekilde: her gün (Pazar, Cuma ve Noel günü hariç) saat: 13.00 de atış yapılmaktadır. (bir anlamda, ülkemizdeki ramazan topu gibi bir şey)
Böylece: limandaki gemiler için bir zaman sinyali verilmektedir. Ancak: sisli havalarda, görsel sinyal etkisizdir. Sesli sinyal duyulmaktadır. Öte yandan, gayet yoğun sis görülen bu bölgede: top atıldığında sesli olarak liman hakkında gemilere bilgi verilmektedir. Yani, top sesini duyan gemiler, karaya ne kadar yakın olduklarını anlıyorlarmış.

Atışın yapıldığı orijinal top namlusuna: 18 kg. olan kuru-sıkı barut yerleştirilmektedir ve 2011 tarihinde, günümüzde görülen top hizmete girmiştir. Evet, bu top atışından: geziden önce söz ettim çünkü her gün saat: 13.00 de yapılan bu atış tam bir tören şeklinde düzenleniyor ve bütün ziyaretçiler bunu izliyor, siz de gezi rotanızı buna göre ayarlamalısınız.

Kale gezi planını açıklamadan önce: kaleye özellikle akşam saatlerine doğru gitmenizi öneririm. Çünkü: akşam saatlerinde, gece: kalede “ghost” turları düzenleniyor ve bu turlarda gayet güzel şovlar yapılıyor.

 

Gelelim kalenin gezi planına

Kalenin içini gezmek isteyen ziyaretçilerin, saat 18.00 de kalenin kapılarının kapatıldığını unutmamaları gerekir. Biraz önce sözünü ettiğim, hayalet turları, kalenin bulunduğu tepede düzenleniyor.
Kalenin hemen girişinde: iki heykel dikkatinizi çekecektir. Bunlar: William Wallace ve Robert The Bruce aittir. Bunlardan: Wallace, bağımsızlık yolunda şehit olan kişi ve Robert ise, bağımsızlığı ilan eden kişi olarak tanınır, yani İskoçlar her ikisine de saygı duyuyorlar.

 

Gatehouse

Gatehouse: kale içinde etkileyici bir ana giriş, ek bir savunma olarak değil: estetik nedenlerle 17.yüzyılda 1888 yılında inşa edilmiştir. Ana kemerli giriş standının üstünde: 1929 yılında eklenen İskoç özgürlük kahramanları William Wallace ve Robert Bruce’e ait bronz heykeller bulunmaktadır. Gatehouse giden köprünün her iki tarafında, bir zamanlar Oliver Cronwell tarafından 1650 yılında yaptırılan bir kuru hendek görülmektedir.
Günümüzde Gatehouse içinde ofisler bulunur ve içeriye girmek için buradan bilet satın alınır.

 

Portcullis Gate ve Argyle Kulesi

1570-1573 yılları arasındaki “Lang” kuşatması sırasında yıkılan Constable kulesi yerine: bu kapı yapılmıştır. 1584 yılında: bu kapı: biraz önce sözünü ettiğim Gatehouse ile birleştirilmiştir. Kuleye gelince: kule: 1886-1887 yıllarında yapılmıştır.

 

Askeri Binalar

18.yüzyıla gelindiğinde, kale bir askeri garnizon olarak kullanılmaya başlanınca; Argyle kulesinin kuzey ve batı bölümlerine, büyük ölçüde askeri binalar dikilmiştir. 1742 yılında: güney bölüme: Vali evi ve konaklama evi inşa edilmiştir. 19.yüzyılda burası vali tarafından boşaltılınca, bu kere: hastanede görevli hemşireler tarafından konaklama yeri olarak kullanılmıştır. 1936 yılında bu vali evi restore edilmiştir ve ofis olarak kullanılmaktadır.
Vali evinin aşağısında: 1799 yılında tamamlanan 600 asker kapasiteli bir kışla bulunur. Kışlada büyük bir salon ve konaklama yerleri vardır. Günümüzde, burası: İskoçya Kraliyet Alayı ve Müzesi olarak kullanılıyor.

 

Citadel Castle Rock:

17.yüzyıl yapımı Foog kapısından girilen bu bölüm: kalenin en büyük kısmını oluşturmaktadır. Kaya zirvesinde: St Margaret şapeli bulunmaktadır. Bu bölgenin altındaki küçük bir çıkıntıya ise: askerlerin gömülmesi için mezarlık yapılmıştır. Buranın yanından ise: Lang merdivenleri kullanılarak, Argyle Pill denilen, kalenin ortaçağ bölümüne geçilir.

 

St Margaret Chapel

Edinburgh şehrinin en eski binası olarak kabul edilir ki 12.yüzyılda Kral David I döneminden (1124-1153) kaldığı düşünülmektedir.

Özel bir şapel olarak kraliyet ailesi ve annesi için adandığı söylenir. Kral David: bu şapeli annesi için yaptırmıştır. Çünkü: 1093 yılında annesi Saint Margaret, kalede ölmüştür.
Uzun bir süre ibadet için kullanılan şapel: 1192 yılında Robert Bruce emriyle tahrip edilir. 16.yüzyılda ise, şapelin bir barut deposu olarak kullanıldığı görülüyor.

1845 yılında ise, Daniel Wilson tarafından buranın büyük garnizonun şapeli olduğu tespit edilmiş ve 1852 yılında restore edilmiştir. Şapel: peviously St Margaret’e ait bir gospel kitap içerir. Ayrıca: Douglas Strachan tarafından tasarlanan ve 1922 yılında yapılan vitray pencereler ilgi çekmektedir. Bu pencerelerde: St Andrew, St Columba, St Margaret ve Sir William Wallace betimlenmektedir.
Günümüzde, şapel: düğün ve dini törenlerde kullanılmaktadır.

 

 

Köpek Mezarlığı

Şapelin hemen yan tarafından: kraliyet köpekleri için yapılmış bir mezarlık ilgi çekmektedir. Çünkü: bu mezarlığın ne kadar bakımlı ve düzenli olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız. 1840 yılından bu yana: kraliyet ailesinin evcil köpekleri ve Alay maskot köpekleri öldüklerinde buraya gömülmüşlerdir.

 

 

Mons Meg

Günümüzde: St Margaret şapeli önünde görülen bu top: 1449 yılında yaptırılmış ve Kral James II ye takdim edilmiştir. Top: 15.yüzyılda kuşatma sırasında kalenin savunması için İngilizlere karşı bir kez kullanılmıştır. İsminin “Mons” olmasının nedeni: Belçika’da “Mons” denilen yerde yapılmış olmasından gelmektedir.

Topun ağırlığı: 6 tondur. Top ile 150 kg. ağırlığındaki gülleler: yaklaşık 2 km. uzaklığa kadar atılabilmektedir. Günümüzde bu güllelerden birkaç tanesi topun yanında bulunmaktadır.
Mons Meg: son olarak 14 Ekim 1681 tarihinde, Albany ve York Dükü James VII’nin doğum gününü kutlamak için ateşlendi ve Foog kapısı yanından, Aziz Margaret Chapel dışına yerleştirildi. Daha sonra: 1754 yılında Londra kulesine giden top, 1829 yılında yine buraya, kendi yerine döndü.

 

Half Moon ve David Kulesi

Kalenin doğu tarafında bulunan bu kuleler: 1570-1580 yılları arasındaki dönemde, Regent Morton tarafından inşa edilmiştir. Kulenin David Kulesi kalıntıları üzerine, iki katlı olarak inşa edildiği söyleniyor.
Kulenin yüksekliği: 16 metredir.

David kulesi: 1912 yılındaki mevcut kulenin bakım çalışmaları sırasında keşfedilmiştir. Kulenin alt kısımları genellikle kapalı olmasına rağmen: çeşitli odalara zaman zaman erişmek mümkün olmaktadır. Ayrıca: mevcut kule üzerinde, 1573 yılındaki kuşatmada yapılan bombardımanın izleri görülebilmektedir.

 

Crown Meydanı-Palace Yard:

Burası, 15.yüzyılda yapılan kalenin ana avlusudur ve kale kayasının güneye bakan yamacında yapay platform üzerinde inşa edilmiştir. Başlangıçta Palace Yard olarak bilinen buranın ismi; 1818 yılında İskoç Crown Jevels tarafından keşfedilince ismi değiştirilmiştir.
Bu avlunun doğusunda Kraliyet Sarayı, güneyinde Great Hall ve batıda: Kraliçe Anne binası ve kuzeyde: ulusal savaş anıtı bulunmaktadır.

 

 

Royal Apartments-Kraliyet Sarayı

Burası: Stewart hükümdarları döneminde kralların ikametgahı olarak kullanılmak üzere yapılmıştır. 1617 yılında, bina: 1615 yılında, James VI tarafından yenilenmiştir ve bu sırada: bazı devlet daireleri ilave edilmiştir. Zemin katta: doğum odası olarak bilinen yerde: İskoç kraliçesi Mary; İskoçya’da James VI ve İngiltere’de James olarak bilinen oğlunu doğurmuştur.

 

 

Taç Odası

Royal Apartments binasının birinci katında: 1615 yılında inşa edilen tonozlu odada: İskoç kralları taş giyiyorlarmış. Burası: Taç odası olarak da adlandırılıyor. 1707 yılında İngiltere ve İskoçya arasında birlik anlaşması imzalanınca: İskoçya’nın bu saygın emanetleri için bir yer aranmış ve yıllar geçtikçe bu eski emanetlerin Londra’ya kaldırıldığı hakkındaki rahatsız edici dedikodular çıkınca: büyük yurtsever Sir Walter Scoot: 1818 yılında kalenin bu bölümünü emanetlerin muhafazası için tanzim etmiştir.

Günümüzde: bir zamanlar İskoç kralları tarafından kullanılan: bir taç, kılıç ve asa görebilirsiniz. Bunlar arasında: büyük Bruce zamanında yapılan taç da bulunmaktadır. Sergilenen taç: 1540 yılında James V tarafından yenilenmiştir. Bu taç: Crawford Moor madeni ve İskoç altınından yapılmıştır. Yapanların ise, Fransız ustalar olduğu söyleniyor. Burada bulunan asa: 1494 yılında, Papa tarafından, James IV’e hediye edilmiştir.

sanın üstünde: bir İskoç incisi ve kesilmiş ve parlatılmış kaya kristali bulunmaktadır. Yine burada bulunan devlet kılıcı: 1507 yılında Papa tarafından James IV’e hediye edilmiştir. Kılıcın güzel işçiliği ilgi çekmektedir ve 1 metre uzunluğundadır. Ayrıca: yine Papa tarafından kutsanmış bir şapka hediye edilmiştir.

 

 

Kader Taşı-Scone Taşı

30 Kasım 1996 tarihinde: St Andrew günü: İskoçya’nın taç giyme taşı (Kader Taşı): Westminter Abbey’den İskoçya’ya geri döndü ve Edinburg Kalesindeki Taç odaya yerleştirildi.
Aslında: bu taş, sıradan bir kum taşı parçası olarak görülse de: derin sembolik anlamı vardır ve yüzyıllara yayılan Anglo-İskoç rekabetinin anılarıyla doludur. Bu taş: yüzyıllar boyunca: İskoç kralları ve kraliçeleri tarafından, geleneksel olarak taç giyme törenlerinde koltuk gibi kullanılmıştır. Son olarak: 1292 yılında, King Edward Balliol: bu taş üzerinde oturarak taç giymiştir.

Ancak: bu taş; Kral Edward tarafından buradan çalınarak Westminster Abbey’e kaçırılmıştır. 1950 yılında ise, bir gurup İskoç milliyetçisi tarafından, İskoçya taşı çalınır ancak geri iade edilir.

Peki bu taşın ortaya çıkışı nasıldır? Taş: 9.yüzyılda Sicilya, Mısır, İspanya ve İrlanda dahil uzun bir yolculuk yaptıktan sonra İskoçya’ya getirilmiştir. Birçok kişi: Scone kutsal taşını: gerçek ev olarak nitelendirmektedirler.

 

Great Hall

Burası, 1510 yılında: James IV tarafından yaptırılmıştır. Valiliğin hemen yanındaki bu mekan: bir süre mühimmat deposu olarak da kullanılmıştır.
İskoçya Parlamentosu: yüz yıllık bir süre boyunca bu salonda bir araya gelmiştir.

Salonun: dekoratif oyma tas konsolları, yanlardaki Rönesans detaylar ve diğer güzel süslemeler: İskoçya’da sanat çalışmalarının 1500’lü yıllarda ne ölçüde ileri gittiğini kanıtlamaktadır.
Salonun 1504 yılında yapılan duvarları: İngiltere’nin en iyi ahşap oymalarıdır. Tavan ahşabı: gemi iskeleti şeklinde yapılmıştır ve yine söylenenlere göre: bu ahşap işlemelerde hiç çivi kullanılmamıştır.

Binanın avlusunun güney ucunda: bir müze bulunmaktadır.

 

İskoçya Ulusal Kurtuluş Savaşı Müzesi

Müzede: İskoçya’nın askeri tarihinin 400 yıllık geçmişine ait objeler sergilenmektedir. Bunlar arasında bulunanlar: üniformalar, madalyalar, silahlar ve diğer askeri malzemelerdir. Ayrıca: çok başarılı şekilde fotoğraflanmış ve yerleştirilmiş savaş resimleri de görülüyor.

 

 

İskoç National War Memorial-İskoç Ulusal Savaş Anıtı

1917 yılında I. Dünya Savaşı (1914-1918)sonunda, mimar Sir Robert Lorimar tarafından böyle bir anıtın yapılması fikri ortaya atılmıştır. Ortaçağ döneminde: St Mary kilisesi buradadır. 1540 yılında, kuzey kışlasına yer açmak için yıkılmış ve 1755 yılında burası cephane evine dönüştürülmüştür. 1863 yılında ise, bina: Robert Billings tarafından geliştirilmiştir. Ordu 1923 yılında binayı boşaltmış ve Sir Robert Lorimer’in önerisi, burada hayata geçirilmiştir.

1923 yılında anıtın yapımına başlanmış ve 1927 tarihinde bitirilmiştir. Açılışı: Prince of Wales Kral Edward VIII tarafından 14 Temmuz 1927 tarihinde yapılmıştır.

Anıt: her iki dünya savaşında görev yapan ve ölen İskoç askerleri anısına yapılmıştır.
Yapının içindeki sunağın üzerine, en yüksek noktaya yerleştirilen mühürlü bir tabut üzerinde: I. Dünya savaşında ölen 147.000 ve II. Dünya savaşında ölen 50.000 İskoç askerinin isimleri yazılıdır.

 

ST GİLES KATEDRALİ

Katedral: Royal Mile yakın, Edinburg kalesi ve İskoçya Müzesi ve Hoyrood House Sarayı ile birlikte aynı konumda, Old Town bölgesinin kalbindedir. Yani: Parlamento Meydanı yanında, Hight Street üzerinde yer alan görkemli bir katedraldir. Bu dini yapı: her zaman dini ve siyasi gelişmelerde önemli bir rol oynamıştır. Hatta: günümüzde her yıl Ağustos ayında kutlanan Fringe festivalinin açılışı burada yapılmaktadır.

Protestan reformcu Knox’un görev aldığı ve Hıristiyanların ilk toplandıkları ve ibadet ettikleri yer olan, Presbiteryanizmin ana kilisesi bu katedral: 1495 yılında yapılmıştır. Ama, burada 8.yüzyılda küçük bir kilise bulunduğu ve bu küçük kilisenin İskoç Reformasyon hareketinde önemli rol oynadığı söylenir. Çünkü: Knox: Katolikler ile Protestanlar arasındaki mücadelede önemli rol oynamış ve hatta Katolik Kraliçe Mary’nin öldürülmesini sağlamıştır.

Ülke insanları, Protestanlığı kabul edince: Kraliçe Mary, kafası kesilerek öldürülmüştür. İlginç bir rastlantı olarak: Mary’nin oğlu VI. James: I. Elizabeth’in İngiliz tahtına varis bırakmadan ölmesi üzerine: I. James olarak İngiliz tahtına geçmiştir.

300 yıllık süreçte, bu bina: polis karakolu, yangın istasyonu, bir okul ve kömür deposu olarak kullanılmıştır. Şehirdeki fahişeler, burada hapsedilmiştir. Yapı: 17. yüzyılda bir katedral olur ve günümüzde de, İskoçya kilisesinin Edinburgh şehrindeki ibadet yeri olarak bilinir. Buranın çan kulesi: şehrin silüetinde belirgin şekilde görülmektedir.

Kilisede bulunan vitraylar ilgi çekicidir. Ayrıca: burada “Thistle Şapeli” de görülmelidir.
Katedrale giriş ücretsizdir. Ancak ziyaretçiler, kişi başına 3 paund bağış yapmaya davet edilirler. Fotoğraf çekmek isterseniz, 2 paund daha ödemeniz gerekir. Katedral dükkanında: katedral ile ilgili hediyelik eşyalar, kitap ve cd ler bulunmaktadır.

 

 

HUB.TOOLBOTH KİRK-İSKOÇYA KİLİSESİ GENEL KURUL SALONU

Hight Street üzerinde bulunan bu gotik tarzı bina: 1842-1844 yılları arasında, İskoçya kilisesi Genel Kurulu olarak: Augustus Pugin (1812-1852) ve James Gillespide Graham (1777-1858) tarafından inşa ettirilmiştir. Yapının etkileyici, sivri kulesinin uzunluğu 74 metredir ve hemen dikkati çekmektedir.

1984 yılından sonra kapalı tutulan yapı: 1999 yılındaki Edinburg Festivali sırasında “HUB” ismiyle açılmıştır. Günümüzde: özellikle Edinburgh Uluslar arası Festivali ve Edinburgh Noel kutlamalarında: sanat ve eğlence etkinlikleri için kullanılmaktadır. Çünkü: her ne kadar İskoçya Kilisesi Genel Kurulu toplantı salonu olarak yapılmış olsa da: günümüzde bir kafe/restoran ve iç performans alanı olarak kullanılmaktadır. Yapının etkinlik salonu; 420 koltuk kapasitelidir.

 

NMS-İSKOÇYA ULUSAL KRALİYET MÜZESİ

Chambers Street.EH1-1JF adresindedir. Giriş ücretsizdir.
Bu müze: İngiltere’de en çok ziyaret edilen 10 yerden birisidir ve dünya çapında ise, en çok ziyaret edilen 20 yerden birisi olarak bilinir.

Müze 1985 yılında kurulmuştur. Kuruluşunda: İskoçya Kraliyet Müzesi ve ulusal müze koleksiyonları birleştirilmiştir. Ayrıca: yine burada İskoç arkeolojik buluntuları, ortaçağ nesneleri ve dünyanın dört bir yanından getirilen jeolojik, arkeolojik ve doğal tarihi eserler, bilim ve teknoloji bulguları sergilenmektedir. Bunlar arasında öne çıkanlar: doldurulmuş Dolly koyunudur. Bu: bir yetişkin memelinin, ilk başarılı klonlanmış örneği olarak müzede sergilenmektedir.

Müzede: ayrıca, eski Mısır sergileri, ünlü şarkıcı Elton John’un abartılı giysileri, Milenyum saat adında büyük bir kinetik heykel.
Müzede: 20.000 üzerinde büyüleyici eser bulunmaktadır. Bu muhteşem koleksiyon: İskoçya tarihi boyunca ziyaretçileri ilham verici bir yolculuğa çıkarır.

 

NEW ASSAMLY HALL-İSKOÇ PARLAMENTO BİNASI

Bu etkileyici bina: aslında 1859 yılında serbest kilise için inşa edilmiştir. Bir yüksekçe höyük üstünde, Princes Street’e bakmaktadır.
İskoç Parlamentosu: Ekim 2004 tarihinde Holyrood bölgesinde yapılan yeni Parlamento Binasına geçene kadar burada faaliyetlerini sürdürmüştür.
Günümüzde ise, burası: meclis salonunda İskoçya kilisesinin yıllık genel kurul toplantıları yapılmaktadır. Ayrıca: Festival süresince, büyük ölçekli tiyatro gösterileri burada düzenlenir.

 

 

AUGUSTİNE UNİTED CHURCH

George IV Bridge.EH1-1EL adresindedir.
Bu kilise: Royal Mile sadece birkaç dakika uzaklıkta, Old Town bölgesinin kalbinde yer almaktadır. Kilise: St Augustine adanmıştır.

 

 

BEDLAM TİYATROSU

Bristo Street.EH1-1EZ adresindedir.
Burası öğrenciler tarafından kullanılan bir tiyatro salonudur. Burada: Edinburg Üniversity Theatre Company tarafından, düzenli olarak, geleneksel oyunlar ve müzikaller, doğaçlamalar ve komedi gösterileri düzenlenmektedir. Bu öğrenci topluluğu: 1896 yılında kurulmuştur ve İngiltere’nin en eski öğrenci tiyatro topluluğudur.
Ancak: salon: Ağustos ayında, Fringe festivali sırasında 33 yıldır diğer tiyatro şirketlerine ev sahipliği yapmaktadır.

Burada: 90 kişilik oditoryum bulunmaktadır.

Tiyatronun bulunduğu bina: mimar Thomas Hamilton tarafından tasarlanmış ve 19.yüzyılda neo-gotik stilde yapılmış ve 1980 yılında Edinburgh Üniversitesi Tiyatro Şirketine verilmiştir. Bu tarihten önce ise, burası kilise olarak kullanılıyormuş. Tiyatro: şehrin ilk ruh sağlığı hastanesinin adını almıştır. Yapının asırlık taş cephesi: Edinburgh Üniversitesi tarafından yürütülen bir proje ile kapsamlı onarımdan geçirilmiştir.

 

CANONGATE KİRK

Canongate.EH8-8BR adresindedir.
1688 yılında inşa edilmiş bu aydınlık ve ferah kilise: Holyroad Sarayı ve Edinburgh kalesine hizmet vermektedir. Burada harika akustik bulunmaktadır, herhangi bir konsere denk gelirseniz, bu akustiği yaşamanızı öneririm.

 

CAMERA OBSCURA&WORLD OF İLLUSİON

Castelhill. Kraliyet Mile.EH1-2ND adresindedir.
Buraya giriş ücretlidir, yetişkinler için 10.95 paund, çocuklar için 7.95 paund ücret ödenir. Pazartesi-Pazar günleri arasında açık bulunduğu saatler: 09.30-19.00 arasındadır. Son kamera sunumu: kapanış saatinden 1 saat önce başlamaktadır.

5 katlı burası: 1851 yılında yapılmış ve günümüze kadar 150 yıldır hizmet vermektedir.
Burada: özellikle: Magıc Gallery, Giant Fortex, Giant Kaleidoscope ve Light Fantastic bölümlerini mutlaka gezmelisiniz.

Burası tam bir sihir ve illizyon dünyası olarak ilgi çekmektedir.
Hatta: 98 basamaklı bir merdivenden çıktığınızda: karanlık bir odada, daire şeklindeki bir perde üzerine yansıtılan canlı şehir manzarası gerçekten muhteşemdir.
Kulenin tepesinde ise, ücretsiz olan teleskopları kullanarak gökyüzünü izleyebilirsiniz.

 

 

EDİNBURGH WRİTERS MUSEUM

Dar Lady merdivenlerinden yukarı doğru tırmandığınızda: 1622 yılında inşa edilmiş, Lady evinin bulunduğu bu müzeye ulaşabilirsiniz. Bu ev: John Dalrymple (1648-1707) tarafından satın alınmış ve ölünce dul eşine kalmıştır.

Burada: Sir Walter Scott, Robert Louis Stevenson ve Robert Burns gibi seçkin yazarlara ait objeler sergilenmektedir. Burayı ziyaret ederseniz: nadir kitaplar, portreler, Burns’ün yazı masası, Scott’un satranç tahtası, sallanan at, yemek masası ve onun Wavaley romanlarını ürettiği matbaanın orijinal araçlarını görebilirsiniz.

 

REAL MARY KİNG’S CLOSE

Yerin altındaki burayı mutlaka görmelisiniz.
Hayalet ve veba eşliğinde: o zamanın doktorlarının kuş gagasına (bu gaganın bulunduğu yere: güzel kokan çiçek polenleri ve baharatlar yerleştiriyorlarmış) benzer bir maske takarak nasıl görev yaptıklarına şahit olabilirsiniz. O dönemde: vebanın özellikle kötü koku ile yayıldığı düşünülüyormuş ve bu tür bir önlem alınıyormuş. Yani, bir anlamda: maske içine yerleştirilen bu güzel koku ve baharatların kokusunun: kişilerden, her türlü haşaratı uzaklaştırdığı görülüyormuş ve böylece veba önleniyormuş.

 

 

EDİNBURGH CASTLE GARDEN

Burası: Edinburgh kalesi ve güney batıda bulunan Princess Street Garden ve kuzey doğuda ise demiryolu hattı ile çevrilidir. Yani: park alanı: Edinburgh kalesinin sarp kuzey bölümündedir ve Princes Street Gardens’den çok daha az ziyaretçi almaktadır. Zaten: kalenin bulunduğu bölümden kaya düşme tehlikesi nedeniyle park alanı bazen güvenlik nedeniyle kapalı bulundurulur. Bu nedenle: parkı ziyaret etmeden önce: açık olup olmadığını öğrenmeniz gerekir.
Parka ulaşmak isterseniz: West Princes Street Garden karşısındaki demiryolu karşısından ulaşabilirsiniz.

 

ROYAL MİLLE STREET

Kalenin hemen çıkışında, günümüzde otopark olarak kullanılan bu alan: ortaçağ döneminde idamların yapıldığı yer olarak biliniyor. Hatta: burada günümüzde de görülen bir bar: “Last Drop” denilen bir bar bar: idam edilecek kişi, buraya getiriliyor ve son içkisini içmesine izin veriliyormuş.
Günümüzde ise, otopark görevi dışında, dünyanın en büyük açık alan festivallerinden birisine ev sahipliği yapmaktadır. Her yıl: burada, yüzlerce gösteri, konser ve şov düzenleniyormuş.

Bu cadde: ortaçağ döneminde: şehrin merkeziymiş. Burada yaşayanlar: ortaçağ döneminde “gardy-loo” yani “suya dikkat” diye bağırarak: evlerinin pencerelerinden lazımlıktaki idrar ve dışkılarını sokağa, yollara dökerlermiş. Caddeye bu ismin verilme nedeni ise, caddenin toplam “bir İskoç Mili” olmasıdır. Yani: cadde 1.12 mil, 1.8 km. dir.

Evet, gelelim günümüze

Royal Mille Street üzerinde yürürken ise: caddenin her iki yakasında yüzlerce hediyelik eşya satan dükkanlar görebilirsiniz ve buralardan alışveriş yapabilirsiniz. Dükkanlarda: hediyelik eşyalarla birlikte, viski ve kaşmir atkılar da satılıyor. Caddeye açılan bazı sokaklara, en fazla yan yana iki kişi sığabiliyor, bu sokakları da gezebilirsiniz.
Ayrıca, yine bu cadde üzerinde, ulusal çalgı gayda çalan ekose etekli erkekleri görebilirsiniz. Bu ekose eteklere “kilt” ismi veriliyor.
Cadde 2 km. uzunluğundadır ve Edinburgh kalesi ile Holyroad House (Kraliyet Sarayı) nı birbirine bağlamaktadır. Bu cadde üzerinde bulunan yapılar şunlardır:

1. Edinburgh Casle
2. Castle Hill
3. The Lawnmarket
4. Parliament Square
5. The High Street
6. The Canongate
7. Holyrood
8. Holyrood Park

 

CASTLE HİLL-KALE TEPESİ

Kale tepesinde, kaleye girmeden önce görebilecekleriniz şunlardır.

Sol Bölümde

1. Castle Esplanade
2. Castle Wynd Step
3. Cannonball House
4. Scatch Whisky Experience
5. Witchery Tours Buluşma Noktası
6. By Castle Witchery
7. Witch Restaurant
8. Boswell’s
9. Tolbootk Kirk

 

Castle Wynd Steps

Grassmarket’ten sonra: Castle Hill bölgesinde, kalenin girişindeki Castle Esplanade bölgesine çıkmak için bu 187 basamaktan oluşan merdivenleri tırmanmak gerekmektedir. Bölgedeki en yakın genel tuvaletler buradadır.

 

Castle Esplanade

Kale önünde: Esplanade denilen bir avlu vardır. Burası: 16.yüzyıldan itibaren vardır ve 1750’li yıllarda buranın tören alanı olarak kullanıldığı görülür. Bu tören alanı: 1845 yılında genişletilmiştir. Bu alanın başında: Gatehouse denilen bir bina bulunur.
1820 yılından bu yana: buradaki açık hava sahnesinde, her yıl “Askeri Tatoo” bando gösterileri ve pop ve rock konserleri etkinlikleri düzenlenmektedir. Burada konser veren ünlü sanatçılar arasında bulunanlar: Tom Jones, Elton John sayılabilir.

 

Cannonball House

Castle Esplanade’ye yürürken, Cannonball House, sağ tarafta yer almaktadır. Bina: batı yönünde, yarısına kadar duvara gömülü bir gülle ile anılır ve adını buradan almıştır.
Bu güllenin neden orada olduğu hakkında, iki hikaye anlatılmaktadır.
İlk hikaye: gülle 1745 yılında kaleden ateşlenmiştir. Amaç: Bonnie Prince Charlie’nin Holyrood Sarayıdır.
İkinci hikaye: 1621 yılında, Edinburg’un 7 km. güneyindeki tepelerden buraya tatlı su getirmek için çalışmalar yapan mühendisler tarafından yerleştirildiği yönündedir.

İskoçya Edinburgh Old Town

 

Scotch Whisky Experience

Sansasyonel bir yolculuk için: burayı ziyaret etmelisiniz. Eğer viski yapma sürecinin bir parçası olmayı düşünürseniz, bu tur mutlaka hoşunuza gidecektir. Yol boyunca, uzman tur rehberleri ve viski danışmanları, sizlere viski yapımı hakkında bilgi vereceklerdir. Ayrıca: damağa hitap edecek Single Malt Whisky’leri tadabilir ve kokularını keşfedebilirsiniz.

Buranın dükkanında: 300 den fazla malt scoth whisy çeşidi bulunuyor. Burada: ziyaretçilerin kendi benzersiz tatma paketini oluşturmaları için, minyatür viskiler bulunuyor. Ancak: tur satın almış olanlara: 70 cl. Şişe ve tatma paketleri özel bir indirimle satılmaktadır. Burada: Whisky Shop yanında: Özel etkinliklerin düzenlenebileceği bir yer, Amber Restaurt ve viski kursları verilen yer de bulunur.

 

 

Bay Castle Witchery

Witchery: Royal Mile üstündedir ve Edinburg kalesi yaklaşım yolunun sol tarafında: Old Town merkezinde pitoresk binalar topluluğu içinde gizlidir. Girişinde: yaldızlı bir hanedan işareti bulunmaktadır.

Burası: büyülü İskoçya’da olağanüstü bir yemek deneyimi için, dünya çapında bir üne sahip olmuştur. 40 yıllık hizmetini sürdüren restoran: hem Edinburglular ve hem de pek çok ünlü hayranı ve ziyaretçiler tarafından sevilen bir dönüm noktasıdır.

Burada: İskoç deniz ürünleri, sığır eti, kuzu eti yemekleri bulabilirsiniz. Aynı zamanda: buraya özel Angus eti biftek tartare, tuzlu taze deniz ürünleri ve diğer İskoç ürünleri menüde görülmektedir. Restoran her gün saat: 12.00 ile 23.30 arasında açıktır.

Burada bir de otel bölümü bulunuyor. Otel: Cosmopolitan dergisi tarafından: dünyanın yedi harikasından biri olarak seçilmiştir. Otel odalarında: tüm objeler antika ve tarihi parçalardan oluşmaktadır. Elbette fiyatların çok uçuk olduğunu yani yüksek olduğunu tahmin etmişsinizdir. Bu yüzden fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.

 

 

Boswell’s Court

Dr Johnston James Boswell: 18.yüzyılda burada yaşamış ünlü bir din adamıdır. Günümüzde Witchery Restoran’ın girişindeki bu giriş bölümü: Boswell’in yeğeni James Boswell (1740-1795) tarafından yaptırılmıştır.

 

 

Greyfriars Kilisesi

Greyfiars Toolboth ve Highland Kilisesi olarak da bilinen bu yapı: Reformasyon sonrasında, Edinburg şehrinde inşa edilen 1621 yılında açılan ilk kilisedir.
Dini hizmeti dışında, yapı: özellikle Fringe festivali sırasında: klasik resital ve konserlere ev sahipliği yapmaktadır.
Günümüzde kilise mezarlığında, biraz önce sözünü ettiğim: terrier Greyfiars Boby ve efendisi olarak bilinen Eski Jock’un mezarları da bulunmaktadır.

 

Sağ Bölümde

1. Princes Street Garden
2. Cadılar
3. Ramsay Bahçe
4. Goospie evi
5. Tartan Weaving Mill
6. Camera Obscura
7. Skinner
8. Semple
9. Kale Gift Shop
10. Jollie’s
11. Yeni Meclis Salonu
12. The Lane Market

İskoçya Edinburgh Old Town

 

Withhes Well-Cadılar Kuyusu

Kalenin batı duvarı, Esplande girişinde “Tartan Weaving Mill” denilen yerin yanındadır. Burada: duvarda dökme demir bir yazıt bulunur. Bu yazıtta: burada 300 kadının cadı olmakla suçlanarak yakıldıkları yazılıdır. 16.yüzyılda Castlehill denilen burada cadı yakma eylemleri yapılmıştır. Kurbanlar: genellikle öldürülmeden önce acımasız işkencelere tabi tutulmuşlardır.
Belki hatırlayacaksınız, Edinburgh şehrinin genel özelliklerinde de anlatmıştım. Cadı olmakla suçlanan kadınlar: önce “Nor Loch” denilen gölette suya batırılırlarmış. (Bu göletin nasıl yapıldığını da aşağıda anlatacağım)

Douking Tabure denilen oturağa oturtulan kadınlar: başparmak ve ayak parmakları birbirine bağlı olarak: Loch denilen göletteki dışkıların (şehirde yaşayan insanlar dışkılarını bu gölete atmaktadırlar) içine, iki kere batırılmaktadır. Cadı şüphesi bulunan kadın: sandalye ile birlikte gölete, dışkıların içine battığında boğularak ölürse onun masum olduğu anlaşılırmış ama kadın öldüğüyle kalırmış. Eğer boğulmaz, hayatta kalırsa, o suçlu bulunurmuş ve Castlehill yani burada yakılarak öldürülürmüş.

Bu kurbanlardan birisi de: Leith dışında büyük kullanarak bir gemiyi batırdığına ve Kuzey Berwick bölgesine girerken Kral James VI nın gemisini batırmaya çalışmakla ve cadılıkla suçlanan “Dame Euphane MacCalzean” dır.

 

 

Nor Loch

1460 yılında: Kral James III: Old Town ve Princes Street arasında kalan toprak bölüme: kalenin kuzey bölgesinin savunmasının güçlendirilmesi için suni bir su göleti yapılmasını emretmiştir. Bunun üzerine: burada bir baraj inşa edilir. Kalenin dibinde, orijinal St Margaret kuyusundan akan doğal kaynak suyu: buraya toplanır. Burası: başlangıçta Edinburg sakinleri için: güzel ve rahatlatıcı bir yer olarak kullanılmış, yazın tekne binilmiş, kışın paten yapılmıştır. Ayrıca: göl, kalenin manzarasını yansıtarak güzel bir görünüm ortaya koymuştur.

Ancak, bu uygun destinasyon, zamanla bir lağım haline getirilmiştir. Çünkü: insan dışkıları dahil her türlü atık: yıllar içinde buraya dökülmüştür. Bunun sonucunda ise: iğrenç duman ve metan gazları: yöre halkının sağlığını tehdit etmeye başlamıştır. 1759 yılına gelindiğinde: kuzeyde New Town binasının yanından, Loch gölü suları tahliye edilmeye başlanmıştır. Vadi, günümüzde “Princes Street Gardens” dir.

 

 

Ramsay Garden

Bu kırmızı çatılı, beyaz duvarlı evler: öncü şehir planlamacısı ve mimar Sir Patrick Geddes (1854-1932) tarafından 1893 yılında tasarlanmıştır.

 

 

Goose pie House

Burası: ünlü şair Allan Ramsay (1686-1758) tarafından konut olarak kullanılmıştır ve 1740 yılında yapılmıştır. Evin ismi: sekiz taraflı pasta şeklinden gelmektedir. Bu evin çevresindeki evler de: şair sonrasında “Ramsay Garden” olarak isimlendirilmişlerdir.
Princes Street Gardens’e bakan ev: evlerin ön tarafında yer alır ve en eski olanıdır. Ramsay sokaktan aşağıya doğru yürürseniz bu evi görebilirsiniz.

 

 

Tartan Weaving Mill

Burası: Royal Mill yolcuları için başlıca su kaynağı olarak kullanılan yerdir. 5 katlı değirmen ilgi çekmektedir. Çalışma tezgahlarında: yoğun bir fabrikanın atmosferi görülmektedir. Burada: İskoç hediyelik eşya dükkanları ve seyahat acentaları bulunmaktadır.

 

 

Skinner’s Close

Bu kapının ismi: 1635 yılında burayı işgal eden Edinburglu kürkçülerden gelmektedir.

 

Semple’s:

Lady Semple: 8.Rab Semple’nin dul eşidir. Burada: 1638 yılından kalma bir konağın kalıntılarını bulabilirsiniz.

Gezimize devam ediyoruz.

IV. George köprüsünden sapınca: bir heykel göreceksiniz ki, bu meşhur heykeli mutlaka görmelisiniz.

 

GREYFİARS BOBBY HEYKELİ

1872 yılında Terrier cinsi bu köpek: sahibi ölünce, tam 14 yıl boyunca mezarının başından ayrılmamış olarak tanınıyor. Soğuk ve açlık duygularını bastırarak yıllarca sahibinin mezarı başından ayrılmayan bu köpek: Edinburghlular tarafından fahri hemşeri olarak kabul edilmiş ve buraya heykeli dikilmiştir. Heykelin üzerinde “Dostluk, sevgi ve şefkati senden öğrendik” yazısı bulunuyor.

 

TOPLANTI SALONU

Bu meclis salonu: İskoçya Kilisesi Genel kurulunun yıllık toplantılarının yapıldığı bir yerdir ve Edinburg kalesinin doğusunda bulunan bir neo-gotik mimari stilli yapıdır. Yapının ikiz kuleleri, şehrin silüetinde hemen görülmektedir. Yapı: 19.yüzyılda yapılmıştır. Üzerinde: armaları, Victoria portreleri, resimler ve ahşap paneller ilgi çekmektedir. Salon 750 koltuk kapasitelidir.

 

KRALİYET KOLLEJİ

Nicolson Sokak.EH8-9DW adresindedir.
Rolay College: 1505 yılından bu yana kurumsal bir organ olarak, dünyanın en eski şirketlerinden birisidir. Burada: iki konferans tesisi, bir müze ve küçük bir otel bulunmaktadır.

 

HOLYROOD PARK

Holyrood park bölgesinin zirvesi: Arthur’s Seat’ dir. UNESCO’nun “Dünya Kültür Mirası Listesi’ndedir.
Buraya ulaşmak için uzunca bir yol yürümeniz gerekiyor, yani gününüzün yarısını buraya ayırmalısınız, ama bu volkanik tepeye ulaştığınızda karşılaşacağınız manzara gerçekten muhteşem, bence kesinlikle gidin. Parlamento meydanından binilen otobüsler buraya ulaşır ama yine de otobüsten inince, yarım saatlik bir yürüyüş yapmanız gerekir.
250 metre yükseklikteki bu tepenin eteklerinde: yürüyüş yapan, koşan, köpeklerini gezdiren insanları görebilirsiniz.

İngiltere York Gezilecek yerler

İngiltere York Gezilecek yerler

 

İngiltere York Gezilecek yerler

 

YORK MİNİSTER-KATEDRAL

Katedrale giriş, yetişkinler için 14 ve çocuklar için 8 paunddur.
Dünyanın en büyük hazinelerinden biri olan bu yapı: İngiltere eski tarihinin köklü ve dünyanın en görkemli katedrallerinden birisidir. Ortaçağ döneminin en büyük katedrali olarak bilinir. Günümüzde ise İngiltere kilisesinin iki numarası burada yaşamaktadır.
Bu muhteşem binanın yapımı: 250 yıl sürmüş ve 1472 yılında kutsanmıştır. Binanın kulesinin yüksekliği 186 metredir.

Dünyada vitray alanı olarak en büyük alanın burada bulunduğu söylenir. Büyük doğu penceresi: Ortaçağ döneminde İngiltere’nin en büyük vitray alanı olarak bilinir ve uzunluğu 23 metredir ve John Thomson tarafından yapılmıştır.

Bu vitraylar. 12. yüzyıla kadar uzanır. Bu vitraylarda kullanılan camların Almanya’dan geldiği söyleniyor. Katedralde, toplam 129 vitray pencere bulunduğu söyleniyor.
Burada bir söylentiden söz etmek istiyorum. Katedralin, büyük batı penceresinin bir parçası olan “Yorkshire Heart” penceresinin altında: öpüşen çiftlerin: sonsuza dek birlikte kalacakları söylenmektedir.

Gelelim çan kulelerine: yapıda batıda iki çan kulesi bulunmaktadır. Kuzey batı kulesindeki çan: 11 tondur. 6 saat çanı ise: 3 tondur. Güney batı kulesinde ise, 14 çan bulunmaktadır ve bunların ağırlığı 3 tondur. Saat çanı: gündüz her bir saat başında ve çeyrek saatte çalmaktadır.
Şehrin muhteşem bir manzarasını izlemek isterseniz: katedralin; 230 metrelik sarmal kulesindeki 275 basamaklı merdivenine tırmanmanız gerekir. Kuleyi ziyaret ücretlidir, yetişkinler için 15 paund ve öğrenciler için 14 paund, çocuklar için 5 paund dur.

 

CLİFFORD KULESİ

Tower Str.North Yorkshire.YO1-9SA adresindedir.
Buraya giriş ücretlidir. Yetişkinler için 4.2 paund ve çocuklar için 2.5 paund ücret ödemek gerekir.

“York tarihçesi” Kral George VI ile birlikte İngiltere’nin tarihidir. Öte yandan: Clifford kulesi tarihi: York tarihidir denilir.

1068-1069 yıllarında: William: kuzeyde asker tutmak için York şehrinde: ahşap Monte ve Bailey kalelerini inşa ettirdi. Eski Bailey kalesi: bir höyük üzerinde yani yapma bir tepe üzerinde; Clifford adı ile, nehrin karşısında açıkça görülebilen bu kuledir. Ancak kısa zaman sonra: bu ahşap kaleler: York halkı tarafından da desteklenen Danimarka filosu tarafından yakılmıştır. William bunun üzerine, ceza olarak kaleleri yeniden inşa ettirdi. Bu kulede; York kalesinin çekirdeği olarak 1245-1272 yılları arasında inşa edilmiştir. Kulenin tasarımı: Fransa’da bulunan Etampes kalesini andırmaktadır.

Bu arada: 1190 yılında kulenin tarihi geçmişinde yine önemli bir olay meydana gelmiştir. O yıl: şehirdeki halkın bir kısmı: şehirde yaşayan Yahudilere karşı ayaklanırlar, Yahudiler kulenin bulunduğu ahşap kalenin içine sığınırlar, ancak Yahudilerin çoğu: saldıranlar tarafından yakalanır ve kale ateşe verilir ve ölürler. Kalanlar da, yine bunlara saldıran şehirliler tarafından öldürülürler.
Kule tarihinde en önemli olay: kule duvarlarında: isyancıların lideri Roger de Clifford’un, ihanet suçundan Edward II tarafından 1322 yılında idam ettirilmesidir. Clifford: kulenin duvarlarındaki zincirlere asıldı ve kule bu yüzden “Clifford kulesi” olarak bilinmektedir.

Takip eden süreçte: Kuzeydeki en önemli kalelerden birisinin çekirdeği olan bu kule: bazen kraliyet hükümetinin merkezi yerleşkesi ve çoğu kez de, Yorkshire idari noktası olarak kullanılmıştır. 1644 yılında ise, kule bir askeri garnizon olarak kullanılıyordu. Ancak: 1684 yılındaki iç savaş sırasında: yerel bir sabotaj eylemi olduğu düşünülen bir yangın sonucu: kulenin askeri kariyeri sona erdi.

1825-1935 yılları arasında ise: kule, York hapishanesinin duvarları arasında gizli kalmıştı ve daha sonra hapishane yıkılınca Clifford kalesi yeniden görülmeye başlandı ve şehrin ünlü bir turistik yeri ve hatta simgesi olarak kullanıldı.

Günümüzde, burayı ziyaret ederseniz: mutlaka sarmal merdivenlerden kulenin üstüne çıkın ve York şehrinin panoramik manzarası ve çevrenin kırsal alanını izleyebilirsiniz. Öte yandan, kulenin ortaçağ taş işçiliği ilgi çekmektedir.

 

DEMİRYOLU MÜZESİ-NATİONAL RAİLWAY MUSEUM

Leeman Road, YO26-4XJ adresindedir.
Burası: York şehrinin tek ulusal müzesidir. Yılda 1 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Giriş ücretsizdir.

İngiltere’nin kendi alanında bu en büyük ve ödüllü bu ulusal demiryolu müzesi 1975 yılında kurulmuştur ve bütün bir aile olarak, bu fantastik müzede gayet güzel zaman geçirebilirsiniz. Özellikle çocuklar burada: açık oyun alanında minyatür tren sürüp, interaktif sergileri gezebilmektedirler. Çünkü: müzede demiryolu sisteminin tarihini gözler önüne seren 100 lokomotif ve 200 civarında demiryolu vagonu bulunuyor.

Hatta; “Hary Porter” isimli sinema filminde kullanılan “Hogwarts Ekspresi” de burada sergileniyor. Genç ziyaretçiler: demiryolu temalı açık oyun alanında, buharlı trenle kısa yolculuklar yapıyorlar. Greet Hall National Collection bölümü ise: en büyük lokomotiflerden bazılarına ev sahipliği yapmaktadır. Müzede bir de öğrenme ekibi bulunuyor. Burayı ziyaret eden öğretmen ve öğrencilere bilgiler veriliyor.

Ulusal Demiryolu Müzesinin koleksiyonundaki en büyük lokomotif Çin yapımıdır. Ancak: bu büyük makine aslında normal standartlardan 1 metreye yakın daha geniştir. Hatta: İngiliz ana hatlarında çalıştırılmak istendiğinde ise, 2 metreye yakın daha geniş olduğu görülmüş ve çalıştırılamamıştır. Müzenin koleksiyonundaki bir diğer önemli parça: Japonya dışında, Japon Bullet Train treninin yalnızca burada bulunmasıdır.

Shinkarsen Bullet treni: yüksek hızda, konforlu ortamda insan taşımak için tasarlanmış ilk demiryolu hattıdır. Servis uçak yolculuğuna göre daha hızlı ve 270 km/saat hıza kadar ulaşıyordu.

Müzede: koleksiyonda 300 lokomotif ve vagonları, 628 sikke ve madalya, demiryolu üniforma ve 4899 kostüm parçası, demiryolu ekipmanları, belge, kayıt, sanat ve demiryolu fotoğrafları bulunmaktadır.

Koleksiyonda: “Kraliyet trenleri” ayrı bir yer tutmaktadır ve Kraliçe Victoria tarafından kullanılan Queen Elizabeth II kraliyet vagonları ilgi çekmektedir.

Evet, son bir not: müze, bugüne kadar 20 den fazla prestij ödülü ve son olarak turizmle ilgili “Beyaz Gül” ödülü kazanmıştır.

 

JORVİK VİKİNG CENTRE

Coppergate Walk.YO1-9WT adresindedir.
Burada: 1000 yıllık bir geçmişi olan Viking şehri kalıntıları bulunmaktadır. Vikingler: erken ortaçağ döneminde, İskandinav deniz kaynaklı akıncılar olarak bilinen bir ulustur. Anglo-Sakson kaynaklarında, kendilerinden korsan olarak söz edilmektedir. Bunlar: başlangıçta balıkçılık ve çiftçilik yaparken, sadece yaz aylarında bir yerel liderin çağrısı üzerine: baskın, ticaret ve yerleşmek için yeni topraklar bulmak için denize açılıyorlardı.

Ama bu kalıntılar: müzenin tabanında üstü cam ile kaplı olarak, yani modern arkeolojinin en ünlü ve şaşırtıcı keşiflerinden birisi olarak durmaktadır.

30 yıl önce arkeologlar: burada Viking çağına ait evler, atölyeler ve bahçeler ortaya çıkardılar. Ayrıca: yine müzede: Viking dönemine ait sikkeler, neler yedikleri, nasıl yedikleri, nasıl öldükleri konusunda keşiflerde bulunabilir ve onlara ait kemikleri görebilirsiniz.
Onlar: şehir kalıntıları üzerinden 8 ton moloz çıkardılar ve 40 bin obje buldular. Bu buluntulardan: 800 tanesi müzede sergilenmektedir.

Müze: geçmiş 29 yıllık süreçte, 16 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Müzede: 1000 yıl önceden günümüze kalan Viking şehri sokakları ve dört heyecan verici sergi bulunmaktadır. Biraz önce de söylediğim gibi: 1000 yıllık eski evlerin kalıntıları ayaklarınızın altındadır. Ayrıca: sesli ve görüntülü olarak: Vikinglerin buraya neden geldiği, nereden geldikleri ve nasıl yaşadıkları gibi konularda bilgiler verilmektedir.

Tüm bir aile olarak burayı ziyaret ederseniz, inanın çok güzel zaman geçirebilirsiniz. Hatta: müzede gezerken gerçek bir Viking ile yüz yüze gelebilirsiniz. Ayrıca: yine müze içinde Viking hayaletleri her an karşınıza çıkabilecek şekilde animasyonlar yapılıyor.

Müzeye giriş ücretlidir. Yetişkinler için 9.95 paund ve çocuklar için 6.95 paund ücret ödemek gerekir. Müzede bir de hediyelik eşya satış yeri bulunuyor.

 

YORSHİRE MUSEUM

Burada: arkeolojik ve jeolojik buluntular sergilenmektedir.

Müze: York şehrinin zengin tarihine büyüleyici bir bakış sunmaktadır. Müzede: Gardens ve Rasathane bölümleri de bulunmaktadır. Daimi koleksiyonların bulunduğu yer ise, 4 bölüme ayrılmaktadır. Bunlar:

1. Arkeoloji Bölümü

Bu bölümdeki buluntular, erken tarih öncesinden 20. yüzyıla kadar uzanan döneme aittir. Bunlar yaklaşık 1 milyon nesnedir. Londra dışında, bu konuda İngiltere’nin en kapsamlı müzesidir.

2. Astronomi Bölümü

Müzenin astronomi koleksiyonunun parçaları: York gözlemevi ve Müze bahçesidir. Buralar: 1832-1833 yıllarında inşa edilmiştir.

3. Biyoloji Bölümü

Son 180 yılda, Yorkshire Müzesi: şimdi, tüm önemli biyolojik guruplardan, 200.000 i aşkın örnekleri içeren bir biyoloji koleksiyonu toplanmıştır.

4. Jeoloji Bölümü

Bu bölüm: toplama mineraller, kayalar ve İngiltere ve dünya genelinde bulunan fosilleri içermektedir. Hatta: meteor taşları bile bulunmaktadır.

Müzenin en popüler eserleri

Dünya tarihine ait eserler: bunlar arasında bulunanlar:
Viking definesi olarak isimlendirilen bir yaldızlı gümüş kap.
Constantin Başı: bu muhteşem mermer heykel: MS.306 yılında Roma İmparatoru ilan edilen Constantin’in başıdır ve York şehrinde bulunmuştur.

York Kask: Avrupa’da günümüze kalan tek Anglo-Sakson dönemine ait en önemli nesnedir. Viking kol bandı: Bu York şehrinde bulunan altın kol halkası: muhtemelen MS.93 yılından kaldığı ve Viking kraliyet ailesinin bir üyesinin ya da tercihan bir savaşçınındır.

St William Mabedi: bu heykel; 1330 yılında St. William’ın mezarı üzerine yerleştirilmiş olarak bulunmuş ve ardından müzeye getirilmiştir.

Müzeyi ziyaret ederseniz: gerçek bir Roma mozaik zemini üzerinde yürüyebilirsiniz. Bu mozaikte: Yorkshire şehrinin kıyısında deniz altında, derinlerdeki canavarlar resmedilmiştir.

Müzeyi ziyaret etmek ücretlidir. Yetişkinler için 7.5 paund ve çocuklar için 6.5 paund ödemek gerekir. Burada bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. İngiltere’de paralı girişi olan müzelerde ilginç bir uygulama var, bir müzeye girmek için bir bilet aldığınızda, bir yıl boyunca yine o müzeye defalarca girebilirsiniz. Ama bu biletleri bir başkasına devredemezsiniz.

Müze Bahçesinde bulunan kalıntılar ve binalar şunlardır

 

St Mary Manastırı

Müzenin bahçesinde bulunan bu manastırın kalıntıları hakkında: İlk olarak 1088 yılında inşa edilen St Mary Manastırının kalıntıları: İngiltere’nin en zengin ve en güçlü Benedictine manastırıdır. Yapıldığı dönemde: Manastır rahibi: zamanının en güçlü din adamı olarak biliniyor. Ancak: Kral Henry VII; 1530 yılında İngiltere’de tüm manastırları yasakladı.

1540 yılında bu manastırdaki rahipler emekliye sevk edildi ve Manastır binaları, kral için bir saraya dönüştürüldü. Ancak, takip eden süreçte site binaları yavaş yavaş yıkılmış ve 1820 lerde Yorkshire Felsefe Kurumu tarafından restore edilmiş ve tarım binaları olarak bir süre kullanılmıştır.

 

Abbey Duvarları ve Geçidi

Taş duvarlar, 1260 yılında inşa edildi ve ülkede manastır duvarlarının korunması için yapılmıştır. Manastırı savunmak için yapılan bu duvarlar, şehir ve manastır arazi mülkiyeti ve vergiler üzerinde darbeler geldiğinde, birkaç kez kullanılmıştır.

 

Hospitium

Bu ahşap ve taş binanın zemin katı: ortaçağ döneminde, manastır içinde bir misafirhane ya da ahır olarak kullanılmıştır. Birinci kat: 20.yüzyılda yeniden inşa edilmiş ve müzenin büyüyen arkeoloji koleksiyonlarını depolamak için kullanılmıştır. Bir dönem: tarım binası olarak da kullanılmıştır. Günümüzde ise: York Müzesi Vakfı tarafından: bir konferans ve düğün mekanı olarak kullanılmaktadır.

 

St Leonard Hastanesi

Ortaçağ döneminde, burası İngiltere’nin en büyük hastanelerinden birisi olmuştur. Burası aynı zamanda: York Castle mahkumları için yemek sağlayan bir yer olarak da kullanılmıştır. Günümüzde burada: Roma ve ortaçağ dönemleri taş koleksiyonu örnekleri bulunmaktadır.

 

Roman Fortress

Manastır inşa edilmeden bin yıl önce, Romalılar York bölgesine gelmişler ve VI lejyonun 5000 askeri için, burada bir kale, MÖ.70 yılında inşa edilmiştir. Ancak, bu kale, 3.yada 4.yüzyılda yeniden inşa edilmiştir. Bu kalenin köşe kulesi: Müzenin bahçesinde görülmektedir. Günümüzde burası “Multangular kulesi” olarak bilinmektedir.

 

York Observatory

Burası şehrin rasathanesidir ve 1832-1833 yıllarında inşa edilmiştir. Gözlemevi: 1981 yılında restore edilerek yeniden kurulmuştur.
Burası: Müzenin bahçesinde, müzenin astronomi koleksiyonunun önemli bir parçasıdır. Rasathanenin: 4 inç refraktör teleskopu: dünyanın en büyük teleskoplarından birisidir ve 1850 yılında Yorklu Adam Thomas Cooke tarafından yaptırılmıştır.

 

 

YORK DUNGEON

Burası şehrin bir korku merkezidir ve İngiltere’de yalnızca birkaç şehirde bulunmaktadır.
Müzenin içinde: 11 tane olan farklı odalar ve gezerken girilen her odada: York şehrinin kanlı tarihi: heyecanlı, korkutucu ve eğlenceli şovlarla izleyenlere sunuluyor.
Bu şovlar: 8 tane profesyonel aktör tarafından, otantik setlerde, kostümlü olarak ve şaşırtıcı özel efektler kullanılarak yapılıyor.

Özellikle: hain çizici Guy Fawkes ve rezil highwayman Dick Turpin ilgi çekiyor. Popüler şovlarda öne çıkanlar: Clifford Kulesi, Veba, Guy Fawkes…

Yani: yeterince cesur iseniz burayı ziyaret etmenizi öneririm, özellikle çocuklar için uygun değildir. Ancak gurup halinde gezildiği için, fazla korkutuculuğu kalmıyor, sonuçta tercih sizin. Zaten müzeye girişte 10 yaş altı çocuklar yasak, 16 yaş altı çocukları ise, yanlarında bir erişkin ile müzeye girebiliyorlar.

Buraya giriş ücretlidir, 70 dakikalık tur: yetişkinler için 15.90 paund ve çocuklar için 11.40 paund ödenir.

 

ORTAÇAĞ SUR DUVARLARI VE KALE

Ortaçağ döneminde şehrin merkezi bu sur duvarlarıyla çevrilmiştir ve şehre giriş: bu sur duvarları üzerinde bulunan 4 kapıdan yapılıyormuş.
Şehrin merkezinde bulunan bu surlarda popüler yürüyüş yerleri bulunmaktadır. Roma ve Norman dönemlerinde yapılan ve 19. ve 20. yüzyıllarda tadilat geçiren bu surlar: toplam 4 km. uzunluğundadır.

Evet, burayı ziyaret ederek sur duvarları üzerinde yürüyüş yapabilirsiniz. Hatta: şehir gezinize ilk olarak buradan başlarsanız, şehri kuşbakışı görerek gezi rotası düzenleyebilirsiniz. Bir zamanlar, bu sur duvarları üzerinde yürüyen İskoçluları, ok atarak öldürmek suç değilmiş. Surlar dışında: kalenin kuleleri de bulunuyor.

Kale: eski bir hapishane olarak kullanılmış. Günümüzde ise burada bir müze bulunuyor.

İngiltere York Gezilecek yerler

 

York Castle Museum

York kalesi müzesinde: otantik bir Victoria sokağında dolaşırken “Dick Turpin” in hücresini ziyaret edebilirsiniz. Burada, dünya çapında binlerce eser bulunmaktadır. Hatta: o kadar büyük bir alana yapılmış ki, müze içinde gezerken, sokak ve caddelerde ortaçağ atmosferi canlandırılmıştır ve burada Ortaçağ döneminde faaliyet gösteren her türlü dükkan görülebilmektedir. Müzenin sokaklarında, o dönemin ev hayatına ait görüntüleri de görebilirsiniz.
Müzeye giriş ücretli olup, yetişkinler için 8.5 paund ve çocuklar için 7.5 paund ödemek gerekir.

Müzede bulunan özel sergiler şunlardır

Kirkgate, Victoria Caddesi

Burası: 2012 yılında açılmış, dünyaca ünlü Victoria sokağının zengin ve yoksul yaşamını göstermektedir. Victoria sokak: aslen 1938 yılında inşa edilmiş ve Kırkgate York kalesi Müzesinin en ikonik bir parçası haline gelmiştir. Yeni araştırmalar: sokakta 1870-1901 yılları arasında birçok mağaza bulunduğunu ortaya koymuştur. Burayı ziyaret ederseniz, özel kostümlü kılavuzlar tarafından her dükkan önünde, ziyaretçilere bilgiler verilmektedir.

Müzenin Koleksiyonunda Bulunanlar

Kostüm ve Tekstil

Müzede bulunan kostüm koleksiyonu: İngiltere’nin en büyüklerinden birisidir. Bu koleksiyonda: erkek, kadın ve çocuk giysileri ve aksesuarları, ev mobilyaları ve iğneleri içerir ve 200 yıldan fazla bir süreyi kapsamaktadır.

Askeri Tarih

Müzenin koleksiyonunda: toplama kılıçlar ve silahlara ait kapsamlı bir koleksiyon ve 16. ile 17. yüzyıla ait zırh koleksiyonu bulunmaktadır.

Sosyal Tarih

Burada: İngiltere’de insanların gündelik hayatlarına ilişkin 98 bin öğe bulunuyor ve ülkede, bu konudaki en kapsamlı koleksiyonlardan birisidir.

Müzenin Popüler Nesneleri

Dünya Değişiyor

Bu koleksiyonda: 1914-1918 yıllarına ait fotoğraflar, nesneler ve resimler bulunuyor.

Otomat Saat

1780’lerde yapılan bu saat: abartılı, çok süslü ve hareketli figürler ve ses içermektedir. 2011 yılında restore edilen saat eski ihtişamını kazanmış olarak sergilenmektedir.

Dick Turpin

Dick Turpin: York kalesi cezaevinde, 6 ay tutulduktan sonra: 7 Nisan 1739 tarihinde asıldı, kendisiyle ilgili fotoğraflar ve objeler sergileniyor.

 

NEWBY HALL&GARDENS

Ripon, Kuzey Yorkshire, HG4-5AE adresindedir.
Burası: İngiltere’nin en iyi şahıs ikamet evlerinden birisidir. İngiltere’nin en güzel evlerinden birisidir. 1690 yılında, Sir Chriptopher Wren tarafından evin inşasına başlanılmış ve daha sonra genişletilmiştir.

Compton ailesine aittir. William Weddel’in dedesi Comptons: Dilettanti toplumunun önemli bir üyesi olarak bilinir ve 1765-1766 yılları arasında “Grand Tour” yapmıştır. Bu gezileri sırasında: Avrupa’dan muhteşem klasik heykeller ve Goblens halılar alıp buraya getirmiştir. Bütün bu hazineler: mimar Robert Adam tarafından yapılan: görkemli kubbeli heykel galerisi ve Goblen odasında sergilenmektedir.

25 dönümlük alan: Avrupa’nın en büyük çitle kaplı otsu alanıdır. 18.yüzyıla tarihlenen iç dekorasyonu istisnai bir örnektir.

Yapıda: Chippendale mobilyaları, Goblen halıları ve klasik heykeller bulunmaktadır ve Sir Chiristopher Wren tarafından tasarlanmıştır. .

Ayrıca: 25 dönümlük bahçede muhteşem bitkiler ve ormanlık yürüyüş alanı ve çağdaş bir heykel parkı bulunmaktadır. Ayrıca: minyatür bir demiryolu bulunuyor.
Nisan 2014 tarihinde açılacak olup giriş ücretlidir, yetişkinler için 22 paund ve çocuklar için 12 paund dur.

 

BENİNGBROUGH HALL, GALLERY&GARDENS

Beningbrough, York, Y030-1DD adresindedir.
Giriş ücretlidir. Ücretler yetişkinler için 9.20 paund, çocuklar için 4.60 paund dur.
Burası: ulusal portre galerisidir. İtalyan mimari stili esintili bir ev içindedir.
Yapıda birçok interaktif galeriler bulunmaktadır. Özellikle: kraliyet portreleri ayrı ilgi çekmektedir. Bunlar: 1714 yılında yapılan yanının, 300.yıldönümü nedeniyle 2014 yılında sergilenmektedirler.

18. yüzyıl tarzı ve hatta 21.yüzyıl dijital portrelerini görmek mümkündür.
Portrelerin zengin koleksiyonu için büyük odalar yapılan yapının mükemmel zemini vardır ve İtalyan esintili yapı, İngiliz tarih ve kültürünü yansıtmaktadır.

Portreler yanında: evin bölümleri de ilgi çekmektedir ki, bunlar: giyinme odası, heykel modelleme odası, Victoria tarzı çamaşırhane ve merdiven altındaki hizmetçi yaşam yeri.
Yapının park alanı ise: çocuklar için oyun alanları ve uzun yürüyüş yollarını bulundurmaktadır.

 

YORK MAZE

Elvington Lane, YO19-5LT adresindedir.
Burası: dünyanın en büyük labirent alanıdır. Mısır bitkilerinden oluşturulmuştur. Burada 1 milyondan fazla mısır bitkisinin bulunduğu söyleniyor. Alanın büyüklüğü, 10 futbol sahası kadardır. Ancak, burada şunu unutmamak gerekir.

Mısır bir yıllık bitkidir ve bu yüzden her bahar döneminde, Maze yönetimi: yeni bitkiler ekmekte ve farklı bir tema ile yeni labirent oluşturmaktadırlar. Bu yüzden: buraya daha önce gitmiş dahi olsa insanlar labirentten herhangi bir yardım alamadan çıkamazlar, zaten çıkanlara yani bulmacayı çözenlere ödül veriliyor.

Öte yandan: bahar döneminde budanan bu bitkiler: soğuk kış aylarında, çiftliklerdeki ineklere veriliyormuş. Bu yüzden: York Labirentti: yalnızca yılın belli bir kısmında açık bulunduruluyor.
Ayrıca: golf ve çiftlik hayvanlarıyla tanışabileceğiniz eğlenceli bir geziye katılabilirsiniz.

Tesiste bulunan diğer yerler

Aynalar Labirenti

Bu mini labirent içinde: bükülmeli bulmacalar ve yansımalar bulunuyor. Aynalar labirentinde gözlerinize inanmayacaksınız. Aynalardaki yansımalar ilgi çekiyor.

Parmak Labirenti

Bu mini labirent alanında, yolunuzu bulmak için parmağınızın ucu ile, renklendirilen istasyonları bulmanız gerekiyor. Tüm beş istasyonu bulduğunuzda, kodları değerlendirerek, labirentin çıkış noktasına ulaşabiliyorsunuz.

 

CASTLE HOWARD

YO60-7DA adresindedir.
Kale, York şehir merkezine 15 km. uzaklıkta “North East” bölgesindedir. Yorkshire bölgesinin en iyi tarihi evi ve gayrimenkulüdür.Howard ailesi: 300 yıldır 18.yüzyılda yapılan burada ikamet etmiştir.
Burada: 1000 dönümlük arazi içinde, muhteşem 18. yüzyıl nefes kesen bahçelerini, tarihi bir yapıyı ve Stable Courtyard ı görebilirsiniz.
Buraya giriş ücretlidir.

İngiltere York Gezilecek yerler

GODDARDS

Tadcaster Road, YO24-1GG adresindedir. Şehir merkezine yalnızca 1 mil uzaklıktadır.
Burası: ünlü Terry York çikolata firması sahibi Noel Tery’nin evidir. Onlar: bu araziyi 1925 yılında Albay Wilkinson’dan satın almışlardır. Noel Terry: yeni evinin tasarımını Walter Brierley ve bahçelerin tasarımını George Dillstone yaptırmıştır.
Ev; 1927 yılında tamamlanmasına rağmen, bahçe daha sonra yani 1931 yılında tamamlanmıştır. Kathleen ve Noel Terry: nin ölümlerinin ardından, burası 1984 yılında Goddards tarafından satın alınmıştır.

Evin odaları: aile için odalar ve ofis olarak kullanılmıştır. 4 dönümlük bahçe bulunmaktadır. Bahçede, her sezon yeşil bitkiler bulunmaktadır.

Evde: çikolata fabrikasının ünlü ailesi ve hayat hikayesi hakkında çeşitli objeler sergilenmektedir. Evin güzel bahçeleri de ilgi çekmektedir.
Ev: Çarşamba-Pazar günleri arasında saat:11.00-17.00 arasında açıktır.

İngiltere York Gezilecek yerler

YORKBOAT

Şehirde, muhteşem nehir Ouse boyunca: özel botlarla güzel bir yolculuk yapabilirsiniz. Bu esnada: şehrin tarihi ve mimarisi konusunda tüm güzelliklere sahip olabilirsiniz.
Şehrin gürültüsünden kaçmak isteyenler mutlaka bu geziye katılmalıdırlar. Turlar: gece ve gündüz olmak üzere ayrı ayrı düzenleniyor.
Turlara katılmak için, yetişkinler 7.5 paund ve çocuklar 6.5 paund ödemelidirler.

 

 

YORK GEZİ OTOBÜSÜ

York gezi otobüsü: 45-60 dakika üstü açık otobüs turudur. Turda: rehber, tura katılanlara York şehrinin tarihi merkezi çevresindeki şaşırtıcı manzaraları anlatmaktadır.
Tur otobüsüne katılmak isterseniz, ücret olarak, yetişkinler için 12 paund ve çocuklar için 5 paund ödemeniz gerekir.

İngiltere York Genel

İngiltere York Genel

Şehir: 2007 yılında Avrupa’da: 130 şehir arasından “Yılın Turizm Şehri” seçilmiştir.

Antik tarih, romantik bir atmosfer ve eğlenceli aktiviteler. İşte: York şehrini tanımak için üç kelime. Şehir: çiftler, aileler ve guruplar için mükemmel bir tatil yeri olarak bilinir. Şirin Arnavut kaldırımlı sokaklarında, zarif mimariyi izleyerek gezebilirsiniz. Nehir kenarındaki kafelerde bir şeyler yudumlarken: şehrin canlı kafe kültürünü görebilirsiniz.

Şehir: Roma döneminde Ouse ve Foss nehirleri çevresindeki araziyi savunmak için buraya kurulmuştur. Ancak: bu arazi çok bataklık olması ile bilinmektedir. Özellikle: Ouse nehri nedeniyle sürekli sel tehdidi ve sel baskınları yaşanmıştır. Bu yüzden: Ouse nehri boyunca duvarlar yapılmıştır. En son olarak Ekim 2000 tarihide: şehir yine sel felaketine uğramış ve 300 ev sular altında kalmıştır. Şehrin içinde ve çevresindeki birçok arazi: yıllar boyunca sel tehdidini yaşamış ve yaşamaktadır. Ouse nehri boyunca: günümüzde taşkın çayırları yapılarak önlemler alınmıştır.

Amerika keşfedildikten sonra, İngiltere’den buraya ilk gidenler “York” şehrinden gitmişlerdir ve Amerika’da yaşadıkları şehri “New York” ismini vermişlerdir. Öte yandan yine bir söylenti var. İlk olarak Hollandalılar tarafından kurulan ve “New Amsterdam” ismiyle bilinen “New York” şehri, 1665 yılında İngilizlerin eline geçince, İngilizler buraya “New York” ismini vermişlerdir.

Şehir: günümüzde “düşesi” ile meşhurdur. İngilizler: bu küçücük şehri hatta kasabayı tanıtmak için reklam unsurunu had safhada kullanmışlardır. Yani: gidilip görülesi yerleri biraz abartılmıştır. Her yeri müze ve yokuş olan bu İngiltere şehrinde yalnızca: turistik açıdan düşündüğünüzde “Katedral” mutlaka ve mutlaka görülmesi gereken yer olarak bilinir, hadi bir de “Clifford” kulesi ve “Demiryolu” müzesi: başka derseniz yok.

Yine de şehrin daracık sokaklarında gezinebilir, pub ve barlarında zaman geriçebilirsiniz. Tüm tarihi binalar günümüzde dükkan olarak kullanılsa da, iç yapılarının bozulmamış olduğunu gördüğünüzde, İngilizlerin tarihe ne ölçüde bağlı kaldıklarını anlayacaksınız. Hatta: şehrin ortasından geçen yıkılmamış surlar: İngiltere’de tarihin nasıl yaşatıldığının en büyük ifadesidir. Özellikle: tam bir ortaçağ havasını yaşamak isterseniz, mutlaka “The Shambles” caddesini ziyaret etmelisiniz. Şehrin merkezindeki bu sokakta, birçok dükkanlar, restoranlar ve ilgi çekici mekanlar bulunuyor.

 

TARİHİ

Şehir ilk olarak Romalılar tarafından bölgeye gönderilen 9. lejyon tarafından, MS.71 yılında “Eboracum” ismiyle kurulmuştur. Ancak, Romalılar gelmeden önce bölgede “Keltler” yaşıyorlarmış. Yaklaşık 50 dönümlük alanı kapsayan kalede, 6000 asker barınıyordu. Takip eden dönemde birkaç Roma İmparatoru bölgeyi ziyaret etmiştir.
MS.400 yılında, Romalıların bölgeden çekilmesinin ardından: Anglo-Saksonlar bölgeyi işgal etmişler ve 7. yüzyılda Kral Edwin York şehrini başkent olarak ilan etmiştir.
627 yılında ilk Minister kilisesi buraya inşa edilmiştir. Böylece: şehir dinsel bir merkez haline gelmiştir.

866 yılında şehir Vikingler tarafından işgal edilir ve şehre “Jorvik” adını verirler. Bu dönemde, şehir Viking ticaret yollarının bir parçası olur.

1068 yılında, Yorklular ayaklanır ve isyanın ardından bu kez Kral William: şehirde Mottes nehri yanında iki kale inşa ettirir. 11.Yüzyılda şehirde pamuk üretimi yoğunlaşır ve şehir İngiltere’nin en önemli ikinci şehri olur.
1080 yılında, bu kez şehirde Başpiskopos Thomas tarafından bir Minster katedrali inşa edilmeye başlanır.

12. yüzyıla gelindiğinde, şehrin hızla geliştiği görülür. Ortaçağ döneminde önemli bir yün ticaret merkezi olarak büyümüş ve gelişmiş ve ülkenin kuzey bölgesinin başkenti olmuştur.
Tudor döneminde ise şehirde gerileme süreci başlamıştır. Çünkü pamuk üretimi ülkenin başka yerlerine kaymıştır.

1644 yılındaki iç savaş sırasında şehir kuşatılır ve bütün ortaçağ dönemi evleri yok olur.
1839 yılında şehre demiryolu getirilir. Bu demiryolu: York şehrinin hızla gelişmesine neden olur. 1968 yılında ise: şehirdeki önemli varlıklar: koruma altına alınmıştır.

 

ULAŞIM

Mükemmel demiryolu ve otoyol ağları nedeniyle, York şehri, İngiltere’de en kolay ulaşılır şehirlerden birisidir.
Demiryolu bağlantıları ile: Londra şehrine 1 saat 50 dakika uzaklıktadır. Edinburg: 2 saat 23 dakika, Manchester: 1 saat 24 dakika, Newcastle: 55 dakika, Nothingham 1 saat 58 dakika, Liverpool: 2 saat 13 dakika, Birmingham 2 saat 14 dakikadır.
Şehirde: “York Leeds Bradford” uluslar arası havaalanı bulunmaktadır. Buradan şehir merkezine ulaşmak için 757 otobüs ve sık tren seferleri bulunuyor.

 

İKLİM

Şehirde ılıman iklim egemendir. Kış, ilkbahar ve yaz aylarında: sis, soğuk rüzgarlar ve don görülebilir. Yaz aylarında ise, ortalama sıcaklık 22 dereceye kadar çıkar. Aralık-Nisan ayları arasında düşebilen kar yağışı, yerde fazla kalmaz ve hemen erir. Mayıs-Temmuz ayları arasında ise, şehir güneşlidir ve günde 15-16 saat güneş görülür.
Şehirde en sıcak ay ortalaması: Temmuz-Ağustos aylarında görülür. En soğuk ay ortalaması ise: Ocak-Şubat aylarında hissedilir.
Sonuç olarak, burada da klasik İngiliz havasını görülür. Yani: zaman zaman açan güneş ve zaman zaman yağan yağmur.

 

FUTBOL

Şehrin futbol takımı “York”: İngiltere II. Liginde bulunmaktadır. Şehirde ayrıca “Rugby” ligi popülerdir.

 

ÜNİVERSİTELER

Burası: İngiltere’de güvenli öğrenci şehirlerinden birisidir. İki lider üniversite: gelişen bir öğrenci nüfusunu barındırmaktadır.

 

 

YORK GIDA VE İÇECEK FESTİVALİ

Her yıl: Eylül ayının son günlerinde: 10 gün olarak düzenlenen bu festival: İngiltere’nin en büyük gıda ve içecek festivali olarak bilinmektedir. Bu festivalde: özellikle peynir, ekmek, kakao çekirdeklerinden çikolata ve bira yapımı etkinlikleri düzenlenir.