Şehrin bu bölümü: Mathew Street ve Cavern Club yani dünyanın en ünlü kulübünü oluşturmaktadır. Bu külüp, Beatles tarihinde bir odak noktasıdır. Bölgenin diğer önde gelen yerleri: Fame Müzik Duvarı, Cavern Pub, Hard Days Night Hotel, Cavern tasarımcı alışveriş merkezi, diğer dükkanlar, barlar ve restoranlardır.
Evet: Liverpool şehrinin ziyaretçileri, Beatles temalı birçok obje göreceklerdir ve müzeleri ziyaret edeceklerdir.
Beatles ile ilgili bu bölgede özellikle: “Cavern Club” görülmelidir. Ayrıca: “Hard Day Night” isimli ve dört yıldızlı, temalı lüks bir otel de görülmelidir.
MATHEW STREET
Taşıt trafiğine kapalı olan bu caddede gezerken: önce John Lennon heykelini görebilirsiniz. Daha sonra: Alışveriş merkezi “Cavern Walks Shopping Centre” ve ünlü “Üzüm Pub” denilen yere doğru yürümeye devam edin. Alışveriş merkezinin hemen çarpraz karşısında “Viev Two Gallery” denilen sanat galerisi bulunuyor.
Hard Days Night Hotel
Mathew Street caddesinin başlangıcında, caddenin köşesindedir. Otelin asıl cephesi, 52 Nort John Street caddesi üzerindedir.
Burası, dört yıldızlı bir oteldir. Ancak eşsiz ortamda, en kaliteli olanakları birleştirir ve dünya üzerinde “Beatles” temalı tek oteldir. Şehrin: Beatles mahallesinin merkezindedir. Otelin mimarisi ve özellikle cephelerinde bulunan heykeller ilgi çekiyor.
John Lennon Heykeli
Mathew street üzerindedir. Artur Dooleys tarafından yapılmıştır.
Cavern Club
Mathew Street üzerindedir.
Beatles gurubunun, 1960’lı yıllarda sahne aldı dünyaca ünlü müzik mekanıdır. Burası: Beatles’in ilk başlangıcının yapıldığı orijinal kulüptür. Ancak: “Üzüm Pub” karşısında bulunan orijinal mağaza: 1973 yılında kapatılmış ve yıkılmıştır. Ancak mevcut Cavern Club binası: orijinal kulübün atmosferini tamamen yansıtmaktadır.
Beatles, ilk olarak 50 yıl önce burada sahneye çıkmış olmasına rağmen, günümüzde de bu mekan, Liverpool şehrinin en iyi müzik mekanlarından birisidir. Beatles: Mathew Street üzerinde bodrumda bulunan bu kulüpte, Şubat 1961 ile Ağustos 1963 tarihleri arasında yaklaşık 300 konser yaptı.
Bugünkü kulüp, geniş bir yelpazede canlı müzik sunmaktadır ve iki aşamalıdır.
Günümüzde görülen Cavern: orijinal alanın yaklaşık dörtte üçünü kaplamaktadır. Geri kalan bölümde ise, orijinal tuğla evler bulunmaktadır.
Kulüp: her gün saat: 10.30 da açılır. Çarşamba günleri tüm gün ve Pazartesi günleri akşamları: ücretsiz giriş vardır. Pazar akşamları ise, küçük bir ücretle girilir. Çocuklu ailelerin, yalnızca gündüz kulübü ziyaret etmesine izin verilir. Kulübün bar bölümünde: kahve, şarap ve bira servisi yapılmaktadır. Hediyelik eşya dükkanında ise: t-shirtler, CD ler, kitaplar, rozetler ve kartpostallar satılmaktadır.
Cavern Pub
Mathew Street üzerinde, Cavern Club yanındadır.
Burası: Beatles hatıraları ile harika bir atmosfer sunan temalı bir pub olarak dikkati çeker.
Fame Cavern-Cavern Walks Shopping Centre
Mathew Street caddesi üzerinde bulunan bu mekan: Beatles müzik cd lerinin satıldığı bir yer olarak bilinir.
Matthew Street Viev Two Gallery
Merseyside bölgesinde, Matthew Street adresinde, ünlü Cavern Club ve Hard Days Night Hotel yanındadır. Galeride: John Lennon’a ait etkileyici parçalar ve resimler bulunmaktadır.
Ayrıca: tanınmış resimlerin baskılarının satıldığı bir hediyelik eşya dükkanı vardır.
Afyonkarahisar Sinanpaşa; ilçesi bölgesinde: Başkomutanlık Tarihi Milli Parkı ve şehitlikler önem kazanıyor, ayrıca ilçenin ismini aldığı Sinan Paşa külliyesi de görülmeye değerdir.
ULAŞIM
Sinanpaşa ilçesi Afyonkarahisar-Uşak-İzmir karayolu üzerindedir. İl merkezine uzaklık 33 km dir.
GENEL
İlçe ovalık bir arazide kurulmuştur. İlçe ekonomisinin temelini tarım oluşturur. Hayvancılık da önemli yer tutar. İlçede kök boyalı kilim ve halı dokumacılığı yaygındır.
İlçede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar kurak ve sıcak geçer.
TARİHİ
İlçe MÖ 4000’li yıllardan itibaren yerleşim görmüş, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Zaman içinde, bölgede Hititler, Romalılar ve Bizanslılar egemen olmuştur. 12’nci yüzyılda ise Türkler görülür.
Sinanpaşa ilçesine adını veren Sinan Paşa: Akkoyunlu devletinin ileri gelen beylerinden Mehmet Bey’in küçük oğludur. 1473 yılında Fatih Sultan Mehmet ile Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan arasında yapılan Otlukbeli savaşından sonra babasıyla Fatih Sultan Mehmet’e sığınmış, sarayda ve enderunda eğitim görmüştür.
Pek çok sefere katılan ve sancaklarda görev yapan Sinan Paşa, daha sonra emekli olmuş, Sincanlı ovasında Çathöyük ve Küçükhöyük köylerinde yaşamıştır. Çathöyük köyü yani günümüzdeki Sinanpaşa ilçesi, Kırka ve Ahmetpaşa mevkiinde cami, imaret, okul ve hamam yaptırmıştır.
Halk, cami çevresinde yerleşmeye başlamış ve çiftlik, Sinanpaşa adını almış, Sincanlı’nın kadılık merkezi olmuştur.
Sinanpaşa, 1894 yılında nahiye merkezi olur. Ardından Kurtuluş Savaşı öncesinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. 30 Ağustos Meydan Muharebesinde, Yunan işgalinden kurtarılmıştır. Sinanpaşa, Cumhuriyetten sonra 1934 yılına kadar köy olarak kalmış, sonra nahiye merkezi olmuştur. 1948 yılında belediye teşkilatı kurulmuş, 1953 yılında ilçe merkezi olmuş ve Sincanlı ismini almıştır. Sincanlı ismi, 2004 tarihinde TBMM tarafından Sinanpaşa olarak değiştirilmiştir.
NE SATIN ALINIR
Bu yörede, taş fırınlarda yapılan patatesli köy ekmeği almalısınız. Bu ekmekler, yaklaşık 1 hafta tazeliğini korur. Ayrıca Taşoluk beldesinden bal, Kırka beldesinden taş değirmende öğütülen buğday, kırka beldesinden kaymak böreği satın alabilirsiniz.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Buraya yolunuz düşerse, gözleme, yöresel kahvaltı ve ızgara önerilir. Izgara için, Antalya yolundaki Akören beldesi uygun.
SİNANPAŞA MESLEK YÜKSEK OKULU
2006-2007 yılında öğrenci alarak eğitime başlamıştır. Kampüs alanı, ilçe merkezindedir. Kampüs alanında: tarihi taş bina, eğitim binası, kantin ve okul bahçesi vardır. Yüksek okulda, Bilgisayar programcılığı programı vardır. 4 program daha açılması planlanmaktadır.
GEZİLECEK YERLER
Tınaztepe bölgesindeki 32 inler ve Taşoluk Beldesindeki gerdeklik ve altı kapılı inler Frig kaya yerleşimi, Çobanözü ve Yörükmezarı köyünde MS 6’ncı yüz yılda yasaklanan Hıristiyanlığın kalıntısı olan kilise, çeşme Hıristiyan mezarları vardır.
SİNANPAŞA KÜLLİYESİ
İlçe merkezindedir.
Amasyalı mimar Mustafa tarafından Osmanlı mimarisine uygun olarak 1525 yılında Osmanlı vezirlerinden Sinan Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Külliye: cami, hamam, imaret, sıbyan mektebinden oluşur. Günümüzde, külliyenin çevresine ilçe yerleşimi kurulmuştur. Cami: Kitabesine göre 1524-1525 yılları arasında inşa edilmiştir. Caminin bulunduğu yerin adı aslında “Sıçanlı” iken “Sincanlı” olarak değiştirilmiş, resmi adı son yıllarda “Sinanpaşa” olmuştur. 16’ncı yüzyılda Osmanlı imparatorluğunda çok sayıda Sinan Paşa vardır. Bu külliyeyi yaptıran Sinan Paşa, Celaleddin Sinan Paşa olarak kabul edilir.
Bir söylentiye göre: Sinan Paşa, Çathöyük’ten bir çoban olarak hayata atılmış ve Yavuz Sultan Selim’in gözüne girerek vezir yapılmıştır. Ama biraz önce de söylediğim gibi, Osmanlı tarihinde birçok Sinan Paşa vardır ve bu külliyeyi yaptıran Sinan Paşa ile ilgili bir bağlantı tespit edilememiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivinde sureti bulunan vakfiyeye göre, Kanuni Sultan Süleyman dönemi vezirlerinden Sinan Paşa’nın imaretin banisi olduğu anlaşılmaktadır.
Evliya Çelebi, külliyenin yapımından 140 yıl sonra, 1671 yılında çıktığı bir seyahatinde buraya uğrar ve şunları yazar “Karye-i Sinan Paşa 200 haneli bir Müslüman köyüdür ve Karahisar Paşasının voyvodalığı hükmünde bulunur. Haftada bir büyük Pazar kurulur. “Evliye Çelebi, imaretin kurucusunu Gazi Sinan Paşa adıyla yazar. İmareti teşkil eden yapıların kubbelerinin kurşun kaplı olduğunu işaret eder.
Külliyenin merkezinde olan cami, Osmanlı dini mimarisinin 14 ve 15’nci yüzyıllarda çok sayıda örneğine rastlanan, fakat 16’ncı yüzyılın ilk yarısı içlerinde artık yapımına devam edilmeyen, zaviyeli camilerin sonuncusudur. Tabhane mekanlarında gezgin dervişler misafir edilirdi.
Caminin sağ tarafında ve avlu duvarına bitişik olarak inşa edilen tek kubbeli bir yapı vardır. Avluya bakan cephesinin bir kenarında bir kapısı ve bir penceresi olan bu binanın ne olduğu bilinmemektedir. Bu tek kubbeli mekanın sıbyan mektebi olduğu düşünülmektedir. Nitekim Sinan Paşa vakfıyesinde burada bir mektep olduğu bildirilmektedir.
Aşhane ve imaret binası, avlunun sağ tarafında bir sıra üzerinde dizilmiştir. Hepsi de beşik tonozla örtülü değişik ölçülerde dört mekandan ibarettir. Avlu kapısının hemen sağında, bugün biraz çukurda kalmış olan Sinan Paşa’nın açık türbesi vardır.
Dört sütuna dayanan dört kemer üzerinde küçük bir kubbe bulunur. Türbede bulunan bozuk kitabede 1896 tarihi okunmaktadır. Buna göre türbenin kubbesi çok geç bir devirde büyük bir tamir geçirmiştir. Türbenin içinde mermer bir lahit vardır. Sinan Paşa külliyesinin bir parçası olan hamam, külliyenin biraz uzağındadır.
Dış mimarisi pek açıkça görülmemekte, soyunmalık yeri ise geç bir döneme aittir. Bir ılıklık bölümünden sonra gelen sıcaklık kısmı dört eyvan şemasına göre inşa edilmiştir. Hamamın batı cephesine bitişik, çok yeni tarihlere ait bir çeşme vardır. Bu çeşmenin taşları, eski işlenmiş parçalardan oluşuyor.
BOYALI-KUREYŞ BABA KÜLLİYESİ
İlçe merkezine bağlı 25 km uzaklıktaki Boyalı köyündedir. İzmir-Afyon karayoluna 3 km uzaklıktadır.
Ne zaman ve kim tarafından yapıldığı belli değildir.
Akkoyunlu boyundan gelme Oğuz oğlu İlyas Bey oğlu Mimar Kureyş Bey tarafından 1210 yılında yaptırıldığı düşünülen külliye: Selçuklu dönemine ait bir yapı topluluğu olan külliyede: hankah, kümbet ve eyvan tipi iki anıt mezar vardır. 1671 yılına Afyonkarahisar’a gelen Evliya Çelebi, Boyalı köyüne de uğrayarak izlenimlerini yazmıştır.
Çelebiye göre “Boyalı, Ali dağı eteğinde 100 haneli bir Müslüman köyüdür. Külliye İrem Bağı misali güzel bir bahçe içerisindedir. Asitanede hazreti Peygamberin alem-darı (bayraktarı) Kurtebi (Kureyşi) gömülüdür. Osmanlı döneminde bir ziyaretgah olan külliyenin tekke kısmında 17’nci yüzyılda Bektaşi dervişleri bulunuyordu.” Bu yazılardan hareketle, türbedarda bulunan kişinin kimliği konusunda çelişkiler vardır. Yapının bütünü 22 metre uzunluğunda ve 15 metre genişliğindedir.
Duvarlarda düzgün olmayan yontma taşlar kullanılmış, kemerlerde tuğlalara yer verilmiştir. Yer yer Bizans yapısından toplanan malzeme de kullanılmıştır. Külliye: çeşitli kaynaklar tarafından medrese, karakol binası ve türbe olarak ve başka kaynaklar tarafından ise sadece medrese olarak nitelendirilir. Ancak 1968 yılında yapılan araştırmada, buranın bir hankah-tekke olduğu anlaşılmıştır. (hankah: dervişlerin toplanıp zikir yaptıkları yerlere denir.)
Bu çeşit yapıların çoğunda olduğu gibi fethedilen toprakların Türkleştirilmesinde fonksiyonu gereği, bir Bizans yapısının yakınında veya yerinde, hatta bir dereceye kadar onun malzemesiyle inşa olunmuştur. Fakat hankah plan ve üst yapı bakımından tamamen Türk mimari geleneklerine bağlıdır.
Dergah olarak nitelendirilen bu yapının girişinde 2 büyük oda, ortada yarım kubbeyle desteklenen küçük bir kubbenin örttüğü avlu, bunun da çevresinde üçer oda vardır. Bu binanın doğusunda ve onunla aynı yükseklikte, düzgün kesme taştan yapılmış olan türbeye “Eyvan Türbe” ismi verilir. Bu külliye, Anadolu’da Türk yerleşkesine işaret eden eserlerdendir ve Orta Asya’dan gelen Türk (Horasan) boylarının iskanıyla ilgilidir.
Orta Asya geleneklerini sürdüren, bir eyvan türbenin ve insan, hayvan, av tasvirleriyle süslü İslami mezar taşlarının varlığı da bu külliyenin bu bağlantısının başlıca işaretidir. Külliyenin birimleri 1971-1972 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Külliyeden günümüze kadar ulaşmış olan kümbet, Kureyş Bey’e ait anıt mezardır.
SİNANPAŞA OTUZİKİ İNLER
İlçe merkezine bağlı Tınaztepe kasabasının güney batısındaki dağların yamaçlarındadır. Sinanpaşa ovasının tümüne hakim tepelerde kayalara oyularak yapılmıştır. Maalesef ayrıntılı araştırma ve bilgi yoktur.
BAŞKOMUTANLIK TARİHİ MİLLİ PARKI
Toplamda 348 bin dekarlık alanı kaplayan park, Uşak, Kütahya ve Afyonkarahisar il sınırları içine yayılmıştır.
Büyük Taarruzun yaşandığı ve büyük bir başarıya şahit olan Kocatepe ve Dumlupınar bölgeleri, tarihi ve kültürel değerleriyle birlikte 8 Kasım 1981 tarihinde Türkiye’nin 17’nci Milli Park olarak ilan edilmiştir.
Milli parkın en önemli kaynak değeri olan harp tarihi, arazinin jeolojk yapısı ve bitki örtüsüyle de desteklenmektedir. Ormanlık alanlar içinde, bütün yıl su bulunan vadi boyları, pek çok endemik türleri kapsayan bitki örtüsü ve yaban hayatı zenginlikleri bulunur.
Her yıl 25 Ağustosu 26 Ağustosa bağlayan gece tüm ülkeden gelen ziyaretçilerle birlikte Mustafa Kemal Paşa ile diğer komutanlar ve Türk birliklerinin, Şuhut’tan Kocatepe’ye ilerledikleri güzergahta Zafer Yürüyüşü etkinlikleri düzenlenir.
Milli park alanı içinde, Kurtuluş Savaşının yaşandığı tarihi yerler, anıtlar ve şehitlikler vardır.
Parkın Afyonkarahisar bölümünde
Kocatepe Anıtı ve Kitabesi, Yzb Agah Efendi şehitliği, Büyük Taarruz şehitliği ve Mustafa Kemal Atatürk Anıtı, Alb Reşat Çiğiltepe şehitliği, Zafer Müzesi bulunuyor.
Kocatepe Anıtı ve Kitabesi
Kocatepe, Anadolu’nun ve Türk ulusunun kurtuluşunu sağlayan Büyük Taarruzun, 28 Ağustos 1922 tarihinde Başkomutan Mustafa Kemal tarafından başlatıldığı, sevk ve idare edildiği yerdir. 1874 metre rakımlı tepededir. Üzerinde boy çukuru, Atatürk anıtı, kitabe ve seyir terası vardır.
Yzb Agah Efendi Şehitliği
Büyük Taarruzun 2’nci günü olan 27 Ağustos 1922 günü, Kurtkaya tepesinde şehit düşen 12.Tümen 36.Piyade Alayı, 6.Bölük Komutanı, Bayburtlu Ziver Bey oğlu Yüzbaşı Agah Efendi ve Sinoplu Üsteğmen Feyzullah Efendi ve 100 Mehmetçik adına yapılan şehitlik, 26 Ağustos 1972 yılında inşa edilmiştir.
Büyük Taarruz Şehitliği ve Mustafa Kemal Atatürk Anıtı
26 Ağustos 1922 günü Kocatepe’de Büyük Taarruz Harekat Emrini vermesiyle birlikte, 26-27-28 ve 29 Ağustos 1922 tarihlerinde şehit düşen 275 subay ve 2150 Mehmetçik, toplam 2425 Şehit anısına yapılan, sembolik bir şehitliktir. (500 şehidin mezar taşları vardır.)
Zafer Müzesi
Afyonkarahisar şehrinin 27 Ağustos 1922 günü, saat 17.30’da 8.Tümen, 189.Alay tarafından alınmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün Kocatepe’den inerek, arabasıyla Afyonkarahisar’a geldiği ve aynı zamanda 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesinin planlarının yapıldığı, taarruz emrinin verildiği binadır.
Binada: Atatürk, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü kendilerine ayrılan odalarda kalırlar ve kaldıkları odalar, kendi adlarına ayrılarak düzenlenmiştir.
Zafertepe Anıtı
30 Ağustos 1922 günü sabahı Mustafa Kemal Paşa, Afyonkarahisar’dan otomobille, bu tepeye gelerek saat 14.00’den itibaren, Başkomutanlık Meydan Muharebesinin rasat noktasından sevk ve idare eder. Çatılmış silahların uzaktan görünüşü veya alev alev meşale hissini uyandıran Zafertepe Çalköy’deki Zafer Abidesi, asıl manası ile Kurtuluş savaşını ve Türk milletini içte ve dışta meydana gelebilecek kötü tesirlere karşı er geç birleşerek zafere gidebileceğini temsil eder.
İSTİKLAL TANITIM MERKEZİ
İzmir-Antalya-Afyonkarahisar karayolu kavşağında, şehir merkezine 17 km uzaklıkta, Sinanpaşa ovasındadır. 26 Ağustos Tabiat parkının hemen yanı başındadır.
Gelecek nesillere yurt topraklarının nasıl kurtarıldığının şuurunu ve ruhunu vermek amacıyla İstiklal Tanıtım Merkezi açılmıştır. Panaromik Müze niteliğinde yapılan İstiklal Tanıtım Merkezi, 2 kattan oluşur. Müze içinde Türk tarihinin önemli olaylarının anlatıldığı ve eski Türk devletlerinin tanıtıldığı panolar yer almaktadır. Büyük Taarruz bölgesinin 3 boyutlu maketinin üstünde projektörle orduların hareketi görsel anlatımı yapılmakta olup Kurtuluş Savaşının resim sergisi gösterilmekte ayrıca Büyük Taarruz Harekatının resmedildiği 700 metre karelik panaroma alanı görülmektedir.
BÜYÜK TAARRUZ ŞEHİTLİĞİ
Şehitlik Afyonkarahisar il merkezine 16 km uzaklıkta, Işık Tepe (Sarıkız) mevkiindedir.
Ankara-Antalya-İzmir karayollarının kavşağında, çok geniş bir alandadır. Yol kavşağına çok yakındır.
Burada: 26-29 Ağustos 1922 tarihlerinde Dumlupınar ve Afyon arasında yapılan savaşlarda şehit düşen 275 subay ve 2150 Mehmetçiğin anısına 1993 yılında yapılmış sembolik bir şehitlik vardır. Şehitlik olarak seçilen Işık tepe: Sincanlı ovasının başlangıcındadır ve savaşın en yoğun olarak geçtiği yerdir.
3000 metre karelik alanı kaplar. Şehitliğin giriş kapısı: 8 metre yükseklikte sivri kemerlidir. Şehitliğin giriş bölümünde, solda namazgah, sağda şadırvan ve girişin tam karşısında mermerden yapılmış, sekizgen kaide üzerinde, tepeyi sembolize eden toprak ve kaya parçalarının üzerinde gösterilmiş, bronzdan Atatürk’ün Kocatepe’de düşünceli duruşunu gösteren anıt vardır.
Kapı ile Atatürk anıtı arasındaki kısımda, şehit olan 500 er ve 100 subayın künyelerini içeren temsili mezar taşları vardır. Bu anıt: kaidesiyle birlikte 18 metre yüksekliktedir. Alttaki mermerden sekizgen kaidenin her cephesine, Büyük Taarruza katılan komutanların isimleri yazılıdır. Anıtın her iki tarafında, savaş sahnelerini canlandıran 45 metre karelik iki rölyef vardır.
Evet, bugün bu ülke topraklarında özgür bir şekilde yaşamamızı borçlu olduğumuz, bu uğurda canlarını veren şehitlerimiz için, biraz zaman ayıralım ve şehitliği ziyaret edelim.
MİRALAY REŞAT ÇİĞİLTEPE ŞEHİTLİĞİ
Afyonkarahisar il merkezine 43 km uzaklıkta, 1591 metre rakımlı Çiğiltepe’de yer almaktadır.
Çiğiltepe’de şehit olanların anısına sembolik olarak 1996 yılında yapılmıştır.
Çevresi mermer korkuluklarla çevrili şehitliğin içinde, çimenle kaplı yerde, küçük mermer plaketlere, burada şehit düşenlerin isimleri yazılıdır.
2004 yılında, Afyonkarahisar valiliği tarafında çevre düzenlemesi ve ağaçlandırma yapılmıştır. Ayrıca, şehitliğe giden Afyon-Antalya yolu üzerindeki ayırım noktasından itibaren 10 km lik yol asfaltlanmıştır. Yani, geçerken buraya biraz zaman ayırıp girebilirsiniz, yol sorunu yok.
Şehitliğin girişinde, Albay Reşat Çiğiltepe’nin bronz büstü ve kitabe var.
27 Ağustos 1922 günü Çiğiltepe’yi ele geçirmekle görevlendirilen 57’nci Tümen Komutanı Miralay Reşat Bey, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’e tepeyi yarım saat içinde ele geçirmek için söz vermiştir. Ancak sözünü yerine getiremez ve tabancası ile intihar eder. Ne var ki, bu kahramanın intiharının ardından kısa bir süre sonra Çiğiltepe, Türk askerleri tarafından ele geçirilir.
CİDYESSUS
İlçe merkezine bağlı Küçükhöyük kasabasında höyük mevkiindedir. Küçükhöyük kasabası, İlçenin en büyük kasabasıdır.
Burada bulunan höyük üzerinde yapılan yüzey araştırmalarında, MÖ 3000’lerde burada yerleşim tespit edilmiştir. Zaman içinde, burada Hititler, Romalılar ve Bizanslılar hakim olmuştur. Bölgede bulunan ve müzede sergilenen “kol biçiminde konik bir kap” ile “yonca ağızlı testi” kasabada, Hitit hakimiyetinin kalıntıları olarak görülür ve buranın Hitit zamanında yerleşim yeri olarak kullanıldığını kanıtlar.
Hitit ve Roma dönemindeki döneme ait bilgi yoktur. Roma döneminde buranın ismi “Cidyessus” olmuştur. Cidyessus, Roma döneminde para basımı yapılan bir yerleşim yeri olmuş, İmparator adına yarı özerk olarak bronz kent sikkeleri bastırılmıştır. (Afyon yöresinde para basılan 18 şehirden biridir.)
Ayrıca mevcut belgelerde: Ciidyessus’ta üç piskoposluktan bahsedilir. Bunlardan Herakleios, 451 yılında Kalsedon konseyine katılır. Andreas 787 yılında İznik konseyine ve Thomas ise 879 yılında Konstantinopolis konseyine katılır. Günümüzde, Cidyessus Katolik Kilisesi tarafından kutsal yer olarak kabul edilir.
YILDIRIM KEMAL ŞEHİTLİĞİ
İlçe merkezine 12 km uzaklıkta, Yıldırımkemal köyündedir.
Eski adı Küçükköy iken Yıldırım ismini alan köyde, şehitlik tren istasyonu bitişiğinde yapılmıştır. Yıldırım Kemal: Konya’da hastanede iken, kaçarak Fahrettin Altay Paşa’nın bulunduğu cepheye gelmiş, Paşa onu 2’nci Tümene göndermiş, bu arada Küçükköy’de muharebe etmekte olan 2’nci Alaya katılmıştır.
Yıldırım, 27 Ağustos 1922 tarihinde Küçükköy tren istasyonundaki Yunan birliklerini ortadan kaldırmakla görevlendirilir. Yapılan çarpışmalar sonunda, Küçükköy, düşmandan temizlenir ancak Üsteğmen Yıldırım Kemal ile 4 subay ve 30 er, burada şehit olur.
Topluca gömülen şehitlerin mezar ve anıtları, 1966 yılında bugünkü biçimde yapılır. 1996 yılında ise yeni düzenleme olur.
Muratlı, küçük bir yer. Özellikle: bir zamanlar, burada göçmenlerin yerleşmiş olmasıyla tanınıp biliniyor. Bunun yanında: yine bölgede olduğu gibi, burada da yoğun fabrika yapılaşması var. Bunun doğal sonucu olarak, bu fabrikalarda çalışan işçilerin yerleştiği ve yaşadığı bir yer olarak biliniyor.
ULAŞIM
Muratlı ilçesinin bağlı bulunduğu Tekirdağ il merkezine olan uzaklığı: 23 km. dir. Muratlı-İstanbul arasındaki uzaklık: 150 km. Muratlı-Çorlu arasındaki uzaklık: 40 km. Muratlı-Lüleburgaz arasındaki uzaklık: 36 km.
TARİH
Osmanlı Sultanı I. Murat: bir sefer dönüşü, bu bölgeden geçerken, bu bölgeyi çok beğenir ve eski kara yolu köprüsü yanında, ordugah kurar. Bu sırada: yaveri, hükümdara: “Sultanım, bu beldeyi çok beğendiniz, buraya ne isim koyalım?” der. Bunun üzerine, Sultan Murat “Murat Eli olsun” der. Böylece, yöreye “Muratlı” ismi verilir.
Yörenin tarihi geçmişindeki diğer öne çıkan hususlar: Sultan II Beyazıt ile oğlu Yavuz Sultan Selim’in: bu topraklarda savaşmış olmalarıdır. Ayrıca: Yavuz Sultan Selim; Edirne istikametinde ilerlerken, Muratlı ilçesinin Yukarı Yeşilsırt köyü, Ulaz mevkinde ölmüştür.
Muratlı yöresi: küçük bir köy iken, 1870 yılında buradan demiryolu geçirilmiş ve bunun üzerine hızla gelişerek, 1910 yılında nahiye ve 1957 yılında ilçe olmuştur.
Özellikle, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında, çeşitli yerlerden (Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Yuğoslavya) getirilen göçmenler buraya yerleştirilmişlerdir.
GENEL
Yörenin büyüklüğü yani yüz ölçümü: 408 km. karedir.
İlçe arazilerinin büyük bölümü: sulanabilir durumdadır. Bunun sonucu olarak toprakların büyük bölümü, tarıma elverişlidir. Ama, orman yapısı, yok gibidir. Bölgenin iklim özellikleri düşünülürse: karasal bir iklim yapısına bağlı olarak, kış aylarının soğuk ve yağışlı, yaz aylarının ise sıcak ve kurak geçtiği görülür.
NE YENİR/NE İÇİLİR
Buraya yolunuz düşerse “Tekirdağ köftesi” yemenizi öneririm.
GEZİLECEK YERLER
İSTASYON BİNASI
İlçe merkezindeki istasyon binası: 1870 yılında, Avrupa-İstanbul demir yolu yapımı sırasında inşa edilmiştir.
İNANLI ÇEŞMESİ
1914 yılında yapılmıştır. İlçe merkezinin kuzeyindedir. 1914 yılından sonra, 1934 yılında, çeşmenin onarım gördüğü bilinmektedir. Bu çeşmenin en büyük özelliği: suyunun, uzun yıllar boyunca Tekirdağ iline getirilerek içme suyu olarak satılmış olmasıdır.
ATATÜRK TARAFINDAN ZİYARET EDİLEN GÖÇMEN EVİ
Burası: 1936 yılında, Büyük Önder Atatürk’ün, burada yapılan göçmen evlerini görmek üzere, bölgeyi ziyaret ettiğinde kaldığı evdir. Ev: günümüzde demir yolu boyunca Gazi caddesi üzerinde bulunmaktadır.
Aynı yıllarda, Bulgaristan ve Romanya’dan göç ederek buraya gelenler için, Kazım Dirik paşa tarafından, buraya göçmen evleri yaptırılmıştır.
Bu göçmen evlerinde, Atatürk tarafından ziyaret edilen evin bahçesinde bir anıt bulunuyor. Anıtın üzerinde, şöyle bir yazı bulunmaktadır.” Ey bahtlı göçmen, Unutma, üç Haziran, Yurdun en büyük insanı, Konuk oldu evinize, Sevgi sundu hepimize.”