Kahramanmaraş Göksun: Göksun yöresini birkaç kelime ile anlatmam gerekse, şunları söyleyebilirim: soğuk hava, yemyeşil bir tabiat ve kendine has aksanları olan insanlar.
Bunların yanında, yol ayrımında olmasına rağmen, bu durumu avantaj olarak değerlendirememiş, çevresindeki bir Osmaniye gibi olamamış, şirin bir yöremiz.
ULAŞIM
İlçe merkezi bağlı bulunduğu Kahramanmaraş il merkezine, 90 km. uzaklıktadır. Göksun-Kayseri/Pınarbaşı arasındaki uzaklık: 94 km. Göksun-Elbistan arasındaki uzaklık: 71 km. Göksun-Malatya arasındaki uzaklık: 195 km. Göksun-Gaziantep arasındaki uzaklık: 171 km.
TARİHİ
Göksun yöresi hakkında elde edilen en eski bilgiler, bir zamanlar, buranın bir Asur kolonisi olduğu yönündedir. Çünkü: ilçe merkezindeki höyükte yapılan kazılarda, Asur medeniyetine ait olduğu sanılan bir kısım çanak-çömlek ve tabletler ele geçirilmiştir. Asurlular, özellikle, bölgedeki en büyük ticari kolonileri olan “Kültepe” yani günümüzdeki “Kayseri” şehrine giderken, buradan geçmişlerdir.
Takip eden dönemde ise, bölgede Medler, Persler ve sonra da Romalılar egemenlik kurmuşlardır. MÖ.333 yılına gelindiğinde, Makedonyalı Büyük İskender, İssos ovasında son Pers kralı III. Darius’u yenince, bölge tamamen kendisinin hakimiyeti altına girer. Sonraki Roma döneminde ise, bölge, yol güzergahında bulunması nedeniyle, bir konaklama beldesi olarak kullanılmıştır.
1071 yılından itibaren ise, bölgedeki hakimiyet, Türklere geçer. Sultan Alpaslan’ın komutanlarından Çavuldur Bey ve Afşin Bey, bölgeyi tamamen ele geçirirler. 1515 yılında ise, Yavuz Sultan Selim, yöreyi Osmanlı egemenliğine sokar.
Göksun, 1908 yılında, Kahramanmaraş iline bağlı bir ilçe haline gelmiştir. Yörenin ismi: “Cocussus” yani “Kokusus” kelimesinin türemesinden gelmiştir. Cocussus ismi, yörenin Roma dönemindeki ismidir. İsim, Bizans döneminde “Koksen” olarak değişmiş ve daha sonra “Köksun” ve “Göksün” olarak değişmiştir.
GENEL
Bölge ormanlık olması nedeniyle, Kereste fabrikaları bulunmakta olup, yöre insanının ekonomik etkinliğini sağlamaktadır. Bunun dışında, Göksunlular: tarımla uğraşırlar ki, başlıca üretilen tarım ürünleri: buğday, şeker pancarı, fasulye, nohut, elmadır. Ama, Göksun yöresinin en lezzetli meyvesi kirazdır. Kiraz, kalitesi ve lezzetiyle öne çıkar.
Yörede, Akdeniz iklimi hüküm sürmekte olup, bunun yanında Torosların olumsuz etkisi ve yükseklik nedeniyle, deniz etkisi görülmemektedir. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve kar yağışlıdır.
Hem de o kadar soğuktur ki, yılın 5 ayı, kar yerden kalkmaz, hatta Mayıs ayında kar yağdığı görülmüştür. Ancak, bölgedeki bu değişik iklim örtüsü, doğal bir klima gibi de görev yapar. Özellikle, Karadeniz iklimini andıran yapısı, bölgenin bir kısım yerinde, fındık üretimi yapılmasını sağlamaktadır. Ayrıca, bölgede bulunan 3000 civarında bitki türü, buranın botanik alanında da önemini ortaya koyar.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Göksun yöresini yolunuz düşerse, tadacağınız başlıca yerel lezzet “Çerkez tavuğu” dur. Çünkü, burada Çerkezler yaşıyorlar.
GEZİLECEK YERLER
GÖKSUN HÖYÜK
İlçe merkezindeki bu höyük, halen su deposu olarak kullanılmaktadır.
Ancak, 300 x 150 metre boyutlarında ve 12 metre yüksekliğindeki bu höyükte yapılan araştırmalarda, MÖ. 2500 yıllarına kadar tarihlenen, çanak-çömlek parçaları bulunmuştur.
Yine, aynı döneme ait ve “Göksun Yazıtı” olarak isimlendirilen bir kalıntı, günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir.
Höyük üzerinde bulunan “Kalepark” isimli yerde, çayınızı içerken, ilçenin panoramik manzarasını izleyebilirsiniz.
BÜYÜK KIZILCIK İÇMESİ
İlçe merkezine 16 km uzaklıkta, Büyük Kızılcık köyü yakınındadır.
Söylenenlere göre, kaplıca suyu içildiğinde idrar yollarıyla böbreklere ve yıkanıldığında ise, cilt hastalıklarına iyi gelmektedir. Burayı, günübirlik ziyaret edebilirsiniz, konaklama tesisi yok.
AYBASTI KALESİ
İlçe merkezine bağlı, Yağbasan ve Varsak köylerinin bulunduğu bölgedeki Hançer deresi kanyonundadır.
Antik dönemde birçok medeniyet tarafından kullanıldığı tahmin edilen kalenin üzerinde, demir madeni var.
Kalede, yüzeyde, birçok çanak-çömlek parçalarına rastlanmaktadır.
HAMAMGÖZÜ
İlçe merkezine bağlı, Büyükkutlu ve Küçükçamurlu köyleri arasındaki bölgedeki, antik döneme ait bir şehir kalıntısı bulunmaktadır. Çok geniş bir alana yayılan, bu şehir kalıntısında, bir zamanlar: 10 bin civarında insan yaşadığı tahmin ediliyor.
Bu antik şehir, kurulduğu dönemde, sulak bir alana yerleştirilmiştir. Şehrin arka bölümünde ise, korunma amaçlı, yüksekçe bir tepe görülmektedir.
Kalıntılar içinde, hamam olarak nitelendirilen bir yapı yıkıntısı var. Burada: hemen öndeki bir sur kalıntısı ve kemer kalıntıları dikkat çekmektedir. Çevrede ise, birçok kaya mezar bulunuyor. Çevrede dolaştığınızda, yaklaşık 400-500 metre uzaklıkta, yine bir amfi tiyatro olduğu düşünülen bölümün sahne kalıntılarını görebilirsiniz. Bu tiyatronun hemen yanında: kayalar içine oyulmuş bir kilise ve sunak bölümü görülüyor.
ROMA YAZITI
İlçe merkezine 5 km. uzaklıktaki Temurağa köyünün yakınlarındadır.
Buranın: MS.4 ile 5’nci yüzyıllar arasında bir Roma yerleşim yeri olduğu anlaşılmıştır.
Burada: bir yazıt var. Yazıt: mozaik üzerinde, 3 x 6 metre ebatlarında ve 5 satırdır. Bitkisel ve geometrik motiflerle süslüdür. Yazıtta bulunan yazının anlamı: “Eşin Hedia ve çocuklarınla, burada sağlıklı banyo yap.
İphikradtes, düşmanlarına karşı müşfik, dostlarına karşı kararlı ol, tek başına olsan bile kendini büyük bir kalabalık gibi sunarak, en güzel şekilde yaşa, benim için ne istiyorsan, Tanrı, sana iki katını versin“
Evet, güzel ve anlamlı bir yazıt, yöreye yolunuz düşerse, mutlaka gidin ve görün.
MERYEMÇİL YAYLASI
Meryemçil yaylası, birçok yayla bulunan Göksun yöresinin en gözde yaylasıdır. Hatta: ünlü ozan Karacaoğlan’ın ezgilerinde de, bu yayladan söz edilmiştir.
Evet, yayla, Geben beldesine 10 km. uzaklıktadır. Tarihi ipek yolu üzerinde bulunması nedeniyle, stratejik öneme sahiptir.
Yaylanın en önemli özelliği: boğaz yönünde hava akımının olması ve havanın rutubetsiz oluşudur. Yayla bölgesinde alışveriş yapabileceğiniz herhangi bir yer yok ve bu yüzden, ihtiyaçlarınızı Geben beldesinden karşılayabilirsiniz. Evet, bu yayla, özellikle Çukurova bölgesinde yaşayanların yaz sıcaklarından kaçtıkları bir yer olarak önem kazanıyor.
BERİT GÜMÜŞKAYALAR MAĞARASI
İlçe merkezine bağlı, 35 km. uzaklıktaki Ericek kasabasındadır.
Kasabanın Haytalar mezrasında, karnıyarık mevkiinde, 70 yerden su kaynamakta ve bunlar, Esendere çayını oluşturmaktadır. Bu gözlerin hemen yukarısında ise, iki tane gümüş kayası mağarası bulunuyor. Bunlardan yeni açılan bir tanesinin içinde, traverten
oluşumları, kolon ve havuzun içinde oluşan adacık, ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmektedir. Burada ayrıca Karagöl ve Berit kızı kayası da görülebilir.
Pınarbaşı tanıtımı.Kayseri Pınarbaşı