Jamsil, Asya’nın önde gelen açık ve kapalı eğlence parkıdır.
1988 yılında Seul Olimpiyatları anısına oluşturulan Olimpiyat parkı civarında bulunan Hanseong Baekje: bugünkü Seul çevresinde gelişti, burada eski bir Koreli krallığın kalıntıları bulunmaktadır.
Burada Bulunanlar
Jamsil-dong
Songpa
Jamsil-dong
Bu mahalle, Seul şehrinde doğu bölümünde; Joseon Hanedanlığı döneminde ipekböceği yetiştiriciliğinden almıştır.
Songpa-gu
Seul şehrinin güneybatı bölümünde bir ilçedir, ama kalabalık nüfusu ile şehrin en büyük ilçesidir. 1988 yılında düzenlenen Yaz Olimpiyatlarının birçok tesisi buradadır.
BU BÖLGEDE GEZİLEBİLECEK YERLER
K-Pop Müzik Sergi Salonu-Olimpiyat Salonu
Burası: Kore popüler müzik tarihin arşivlenmesine adanmış bir kalıcı yerdir. Ziyaretçiler: müzik kültürünün tarihi eğilimleri hakkında bilgi edinebilirler. Olimpiyat salonunda, Kore popüler müzik tarihine adanmış bir sergi: salonunun birinci katında ziyarete açılmıştır. Burada kalıcı sergiler yanında, özel sergiler de bulunmaktadır.
Seul Olimpiyat Müzesi
Seul Olimpiyat Müzesi, 1988 Yaz Olimpiyatları anısına 1990 yılında kurulmuştur. Müzenin 5 ana bölümü, Olimpiyatların farklı yönlerine adanmıştır. İkinci katta bir kafeterya ve hediyelik eşya dükkanı bulunmaktadır.
Müzenin bölümleri şunlardır:
Harmony Yeri
Burada ziyaretçiler, Japonya’nın Nagoya şehrinde yapılan oylamada seçilen Seul şehrinin oylama aşaması görülmektedir. Seçimin ardından duygusal ve coşkulu anlar ve açılış ile kapanış törenleri canlandırılmaktadır.
Refah Yeri
Bu bölümde ziyaretçiler Kore ve oyunlara katılan ülkelerin hatıraları bulunmaktadır. Yani burada özellikle maskotlar ilgi çekmektedir.
Hope Yeri
Burada, modern spor tanıtılması ve 1980’lerdeki gelişimi, modern toplumda sporun pozitif etkisi izlenmektedir. Ayrıca bu bölümde, Seul Olimpiyat Oyunları Stadyumu ve Olimpiyat Parkının minyatür kopyaları ve olimpiyat madalyası kazananların kapsamlı listesi bulunur.
Glory Yeri
Burada 70 metre genişliğindeki ekrandaki simülatörde, 1988 Seul Olimpiyat Oyunları manzaraları ve görüntüleri, sesleri paylaşılmaktadır.
Barış Yeri
Müzenin bu bölümünde, Olimpiyat oyunları kökeni ve antik tarihi, modern zamanlarda olimpiyat oyunları ruhu ve olimpiyatlarla ilgili çeşitli bilgiler ayrıntılı olarak sunulmaktadır.
Hanseong Baekje Krallık
Seul şehrinde, en güzel yerlerde yürüyüş yapmak isterseniz, Pungnaptoseong kalesi ve Songpa-gu Mongchontoseong kalelerinde yürüyüşler yapabilirsiniz. Onlar: Hangang nehrine çok yakındır. Açık otsu alanlar ve yeşillikler, piknik için idealdir.
Hanseong Baekje Palace Road
Mongchontoseong kalesi: MS.3 ve 4. yüzyılda farklı dönemlerde inşa edilmiştir ama özellikle Baekje hanedanlığının erken dönemlerine ait olduğu düşünülmektedir. Mongchontoseong Fortress, iyi cilalanmanış bir park duvarı ile çevrilidir. Çünkü günümüzde sessiz bir yerleşim alanını çevreleyen küçük bir höyüktür.
Chiljido Structure
Songpa futbol sahası önünde, Seongdonggyo köprüsü altındadır. Chilljido yedi kollu bıçak demektir. Baekje hanedanının demir yapım teknolojisin ifade etmektedir. Bir zamanlar kutsal olduğu düşünülen Chiljido, 4. yüzyılda Japonya’ya Baekje hanedanlığının bir hediyesi olarak sunulmuştur. Günümüzde Japonya’nın ulusal hazinelerinden birisidir. Ancak bu nesnenin dekoratif görüntüsünden öte, onu ilginç kılan hikayesidir.
Kore ve Japon tarihçileri, kılıcın Japonya’ya haraç yani hediye olarak gönderildiği konusunda hemfikirdirler. Tarihçiler: Baekje hanedanı ile Japonya’nın geçmişteki ilişkileri ve kraliyet belgelerine dayanarak bu yorumda bulunmaktadırlar. Kılıç Baekje hanedanlığı veliaht prensi tarafından, Japonya’da krala sunulmuştur. Evet günümüzde, bu kılıcın benzeri Hanseong Baekje Palace Road yolunda dikilmiş olarak görülebilir. Kılıç: Baekje hanedanı insanlarının teknolojisin göstermesi açısından ilgi çekmektedir.
Mongchon Museum of History
Olimpiyat-ro, Songpa-gu adresindedir.
Burası Seul şehrinin eski tarihi ve kültürüne adanmıştır. Burası aynı zamanda çocuklar için bir eğitim tesisidir. Mongchontoseong Fortress duvarları içinde bulunan müze: Tunç çağından itibaren tarihi emanetleri sergilemektedir ve Ocak 1992 yılında açılmıştır.
Pungnaptoseong kalesi ve Mongchontoseong kalesi ve diğer önemli yerlerden kurtarılan parçalar yani Baekje hanedanlığından kalanlar, burada sergilenmektedir.
Dugout Hut Gallery
Olimpiyat-ro, Songpa-gu adresidedir.
Dugout Hut Gallery, kale duvarının güney kısmına yakın, doğu kapısındadır. Dört sığınak kulübesi ve depolama delikleri/yerleri: Olimpiyat parkı inşası sırasındaki kazı çalışmalarında bulunmuştur. Bunlar Baekje hanedanlığı bir köylü evinin tipik örneğidir. Kulubenin kuzeydoğu köşesinde, bir mangal bulunur. Baekje hanedanlığı döneminde halktan birinin yaşadığı yeri görmek açısından ilgi çekmektedir.
Seoul Baekje Museum
Uiseong-daero, Songpa-gu adresindedir.
Müze, Baekje dönemine tarihlenen diğer birçok eser yanında, Pungnaptoseong kalesi kazılarında bulunan eserlerin sergilenmesi için kurulmuştur. Bina zemin altında iki bodrum katı ve zemin üstünde iki kattan oluşmaktadır. Ziyaretçiler: Pungnaptoseong kalesi ve tarih öncesi çağlardan beri Hanseong Baekje’de değişen eserleri görebilmektedirler.
Şehir, İngiltere’nin iç batı bölgesindedir. Şehrin denizden yüksekliği: 200-300 metre arasındadır. Mimarisinin güzelliği ve kanalları ile dikkat çekmektedir. Özellikle: kanalların bulunduğu bölgede gezinirken yorulduğunuzda bir mekana oturup güzel dakikalar geçirebilirsiniz. Bu kanallar: bir zamanlar teknelerle mal taşımak üzere yaptırılmıştır.
Söylenenlere göre: kanalları ile ünlü Venedik şehrinden daha çok kanalı vardır, ama: şehir Venedik şehrine göre daha büyük olduğundan, kanallar şehrin çevresini kaplamadığından, Birmingham, Venedik’ten daha ünlü olamamıştır. Ayrıca: bu kanalların büyük çoğunluğunun şehir merkezinde bulunmadığını da söylemem gerekir.
Ancak, her şeye rağmen: burada yaşamak veya eğitim görmek dışında, gezmek için burayı tercih ederseniz, 3-5 günden fazla kalmanız mutlaka canınızı sıkacaktır. Yani, genel anlamda ölü bir şehir denilebilir. Hareketlilik ve modernlik göremezsiniz. Görüntüde gri tema hakimdir.
Nüfus yoğunluğu değerlendirildiğinde, İngiltere’nin üçüncü büyük şehridir. Şehirde 200 park alanı bulunmaktadır ve bunların büyüklüğü 6000 dönümdür. River Lea kenarında Cannon Hill bölgesinde ise: büyük bitki ve hayvanların doğal ortamda yaşayabildikleri 6.5 dönümlük bir doğa merkezi bulunmaktadır.
Bizim açımızdan şehrin önemi, THY’nin buraya direkt uçuşlara başlamasıdır.
İngiltere Birmingham Genel;
TARİH
Şehirde, çok çok önceki tarihlere kadar uzandığı bildirilen yerleşim bulunsa da, bunu kanıtlamak mümkün olmamıştır. 1. yüzyıl boyunca İngiltere’de görülen Romalılar: Birmingham yaylası ve ormanlık alanda da görülmüşlerdir.
Bölgede: MS.48 yılında yapılan Roma yolları görülür. Edgbaston bölgesinde ise, yine aynı tarihe tarihlenen bir kale kalıntıları görülmektedir ki, ismi “Metchley Ford” dur.
Anglo-Sakson döneminde şehirde yerleşme görülür. Şehrin isminin anlamı, eski İngilizcede “ev” veya “yerleşim” demektir. Şehirdeki ilk yerleşim: MS.6. ve 7. yüzyıl başlarında görülür.
1085 yılında, Birmingham şehrinin az nüfuslu ve yoksul bir yer olduğu görülür.
1165 yılına gelindiğinde ise, şehrin bir ticaret merkezi olduğu görülür. 16.yüzyıla gelindiğinde: kömür ve demir cevheri bulunması nedeniyle bölgenin öneminin arttığı ve yeni sanayi tesislerinin kurulduğu görülür.
17.yüzyılda, İngiltere iç savaşı sırasında, şehir küçük silah üretiminin merkezi haline gelir. 1760-1850 yılları arasındaki sanayi devriminin esas merkezi ise, yine Birmingham şehri olarak bilinir. Şehirde: 1708 yılında: demir cevheri üretiminde kok kömürünün kullanılmaya başlanması sonucu “dökme demir” elde edilir.
1731 yılında ise: şehirde, mekanize pamuk endüstrisi hızla gelişmeye başlar. 1741 yılında dünyadaki ilk pamuk fabrikası, bu şehirde kurulur. 1780’li yıllarda ise, şehirde kimya endüstrisi gelişir.
En önemli gelişme ise, 1775 yılında endüstriyel buhar motorunun James Watt ve Matthew Boulton tarafından keşfedilmesiyle yaşanır. Su, hayvan ve insan kapasitesinin terk edilerek, bu gücün kullanılması ile yüzyıl boyunca sürecek sanayi devriminin temeli atılır.
19.yüzyıla gelindiğinde: Birmingham, dünyanın ilk uzun menzilli demiryolu hattına sahip olur.
1839 yılında ilk modern evrensel posta sistemi, Rowland tarafından bu şehirde icat edilir. 1889 yılında: Kraliçe Victoria tarafından buraya şehir statüsü verilir. Neville Chamberlien ilk belediye başkanı ve ardından ülkenin Başbakanı olur. 1900 yılında, şehirdeki ilk üniversite kurulur.
1950-1960’lı yıllar, şehirde büyük inşaat faaliyetlerinin olduğu dönem olarak görülür. 1951 yılında göçler nedeniyle şehrin nüfusu en yüksek düzeye ulaşır.
İngiltere Birmingham Genel;
DİL
Şehirde standart İngilizceden farklı bir lehçede dil kullanılıyor. Yani: farklı sözcük ve kelimeler var, mutlaka dikkatinizi çekecektir. Birminghamlılar bildiğiniz İngilizce dışında sanki ayrı bil dil konuşuyorlar. Zaten bu nedenle: İngiliz komedyenlerin birçoğu da bu şehirden çıkıyormuş.
İNSANLAR
Şehirde yaşayan insanların büyük çoğunluğu beyaz ırk ve bir kısmı Uzakdoğulu ve küçük bir kısmı da siyahi nüfustur. Yani, şehir, Londra gibi yabancı nüfusu fazla bir yer olarak öne çıkmaktadır. Şehirde bol miktarda Çinli ve Pakistanlı bulunması nedeniyle: değişik kültürel yapı ortaya çıkmaktadır ve bu durumun, İngiltere’deki ırkçıları rahatsız ettiği söylenir.
Birminghamlılar: İngiltere’nin diğer birçok bölgesindeki insanlardan farklı olarak: sıcak ve yardımseverdir denilebilir. Yerlilere “brummie” denilir ve bunlar genellikle “kızıl” olurlar. Öte yandan, sanayi şehri olması nedeniyle, Birminghamlıların birçoğu zengindir. Özellikle: orta yaş ve üstü Birminghamlılar harikadır.
İKLİM
Şehirde ılıman deniz iklimi hakimdir. Ancak ülkenin diğer şehirlerine nazaran daha yüksekte olduğundan, buranın karlı olduğu görülür. En yüksek ortalama sıcaklık değeri: Temmuz ve Ağustos aylarında 21 derece olarak ölçülmüştür.
En düşük ortalama sıcaklık ise, Aralık-Ocak-Şubat aylarında görülür ve 6 derece civarındadır. Şehir ziyaretinizde aşırı şiddetli rüzgar mutlaka size kendisini hissettirecektir.
Rüzgar, an gelir yolda yürümeyi dahi engelleyecek şekilde hızlanır. Ayrıca: ülkenin diğer şehirlerinde olduğu gibi, yağmur eksik olmaz.
ULAŞIM
Şehirde muhteşem bir tren yolu ağı bulunuyor. Bu yüzden: burada yaşarken, başta Londra olmak üzere, ülkenin diğer birçok yerine günübirlik gidip geri dönebilirsiniz. Şehir içinde üç tren istasyonu bulunuyor.
Bunlar: New Street, Moor Street, Snow Hill. Özellikle: New Street istasyonu: İngiltere genelinde birçok büyük kasaba ve şehirle hızlı ve sık hizmet verilen ulusal demiryolu ağının merkezi durumundadır. Buradan Londra-Euston istasyonu ile direkt bağlantı bulunmaktadır.
Gelelim havaalanına. Coventry yolu üzerinde bulunan havaalanı pek sıkıntılı değildir. İşlemler gayet hızlı ve pratik yürütülüyor ve saatlerce beklemek zorunda kalmıyorsunuz. İstanbul-Birmingham arasındaki hava yolculuğu yaklaşık 4 saat 10 dakika sürüyor.
Havaalanı şehir merkezinin 8 km. doğusundadır. Ücretsiz olarak kullanılan “Hava-Ray” bağlantısı: her gün saat: 05.00-02.00 arasında: yolcu terminallerini, havaalanı tren istasyonuna bağlamaktadır.
Yolculuk süresi 2 dakikadan azdır. Havaalanı tren istasyonu ile Birmingham uluslar arası tren istasyonu arasındaki yolculuk tek yön: 3 paund tur ve yolculuk 15-20 dakika sürer.
Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için otobüs tercih ederseniz: 2 paund ücret ödemeniz gerekir.
Taksi düşünürseniz: 30 dakikalık taksi yolculuğu için 22 paund civarında ücret ödemeniz gerekir.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI
Trafik Londra şehrine göre oldukça rahattır. Şehir içi ulaşımı büyük ölçüde otobüsler ile yapılır. Şehirde: otobüsler ile her yeri birbirine bağlayan çok büyük bir ağ bulunmaktadır. West Midlands denilen yerde: bilet alma, rota planlama ve gereken tüm çevrimiçi tarifeleri ve ücret bilgilerini almak mümkündür.
Otobüslere bir biniş bileti: 1.20 paund. Ancak gece saat 24.00 den sonra otobüs bulunmaz. Öte yandan: otobüslerin arka koltuklarına oturmamanızı öneririm çünkü bu arka koltuklarda bazen zencilerin esrar çektikleri görülür.
Taksiler
Şehirdeki taksiler, yanınızda ağır bagaj veya geç bir saatte bir yere ulaşmanız için idealdir. Şehirde “siyah” taksi operatörlerine, şehir içinde elinizi kaldırarak veya birçok taksi sırasında ulaşabilirsiniz. Ama bunlar genellikle: New Street istasyonu, Stephenson Street ve Digbeth otogarında bulunmaktadırlar.
Comcab olarak isimlendirilen taksiler ise şehir ve çevresindeki seyahatler için hızlı ve en uygun seçimdir. Bu taksiler büyük bir filo ile, şehir genelinde 24 saat ve haftanın 7 günü çalışırlar. Sürücüler, şehrin mükemmel coğrafyasına hakimdirler.
ELEKTRİK
Şehirde 230 voltluk elektrik akımı kullanılır. Ancak, priz uçları düz ve üç uçludur. Bu yüzden, ülkemizden götürdüğünüz elektrikli cihazlarınızı çalıştırabilmek için yanınızda priz ucu dönüştürücüsü bulundurmanız önerilir.
ÜNİVERSİTELER
Şehirde 6 üniversite bulunmaktadır. Bunlar: Birmingham Üniversitesi, Aston Üniversitesi, Birmingham City Üniversitesi, Univercity College Birmingham, Hukuk Üniversitesi, Newman Üniversitesi.
Bu üniversitelerde, yaklaşık 65 bin öğrencinin eğitim gördüğü söyleniyor. Üniversite kampus yaşamlarının çok güzel olduğu söyleniyor. Bu yüzden üniversitede çalışan ve eğitim görenlerin büyük kısmının: şehir merkezine pek inmedikleri söyleniyor.
Ancak: özellikle Aston Villa üniversitesi şehir merkezine çok yakındır ve buranın öğrencileri 4-5 dakikalık yürüyüş mesafesinde olan şehir merkezine sıkça inerler.
FUTBOL
Birmingham şehri, spor tarihinde önemli rol oynamıştır. Dünya üzerinde, lig tipi futbol yarışması, ilk olarak Birmingham şehrinde düzenlenmiştir. Aston Villa şehrin en ünlü futbol kulübüdür ve 1874 yılında kurulmuştur. Şehrin diğer ünlü futbol takımı ise Birmingham City takımıdır ve 1875 yılında kurulmuştur. Bir diğer ünlü takım ise “West Bronwich Albion” takımıdır ki, her üçü de İngiltere’de ünlü premier leaguda mücadele ederler.
TURİZM
Edgbaston
Broad Street
New Street
Digbeth
Balti Triangle
EDGBASTON
Bu bölge şehir merkezinin biraz dışında kalmaktadır ve üniversite buradadır.
BROAD STREET
Şehrin en hareketli caddesidir denilebilir. Ayrıca: burada kanallar bulunuyor yani bir anlamda Venedik denilebilir mi bilmiyorum ama benzeridir gibi. Ancak: bu kanalların büyük çoğunluğunun kapalı olduğunu belirtmem gerekir.
Bu bölgede: şehrin ve hatta İngiltere’nin en büyük gece kulübü olan “gatecrasher” bulunur. Bunun çevresinde de yine birçok eğlence mekanları mevcuttur. Bu mekanlar: özellikle hafta sonlarında çok hareketli ve renklidir.
THE İCC
Burası gerçekten güzel bir merkezdir.
NEW STREET
Burası alışveriş alanı olarak bilinir. Caddenin sonunda “Bull ring” denilen büyük bir alışveriş merkezi bulunuyor. Bunun yanında ise, “Open Market” ve “China Town” bulunuyor.
DİGBETH
Burada “İris” bölgesi ve devamında endüstriyel alanlar yani fabrika ve tesisler bulunuyor. Öte yandan: şehirdeki büyük İrlandalı topluluklar buradadır.
BALTİ TRİANGLE
Burası şehirdeki Hindu bölgesidir. Ancak, bu Hindular genellikle Müslümandır.
Dublin şehri İrlanda’nın başkenti ve aynı zamanda en büyük şehri ve Dublin Kontluğunun merkezidir. Medeni, temiz ve huzurlu bir şehirdir. Ara sokakları, merkezinden daha güzeldir. İrlanda ülkesinin simgesi “dört yapraklı yonca” dır.
Coğrafi olarak: şehir, İrlanda’nın doğu kıyısında, Liffey nehrinin denize döküldüğü yerde, Dublin körfezine bakmaktadır. Yani, yarım ay şeklinde İrlanda denizi boyunca uzanan, İrlanda East Coast üzerinde yer almaktadır. Şehir dramatik Wicklow dağları ile güneyden sınırlandırılmıştır.
Şehir içinde, tüm ziyaret yerlerine en fazla yarım saatlik bir yolculuk ile ulaşılabilir. 2012 yılında, şehir 3.600.000 yabancı kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Bunların: % 30 İngiltere, % 43 Avrupa ülkeleri ve % 19 Amerika ve kalan % 7’lik bölümü diğer ülkelerdendir. Yine 2012 yılında ülkenin turizm gelirinin % 43’lük bölümü Dublin tarafından sağlanmıştır. 2012 yılında 1 milyon ziyaretçi ile, “Guinnes Storehouse” ülkenin en çok ziyaret edilen yeri olmuştur.
Burada ilginç bir not vermek istiyorum. 1902 yılında İngiltere Kraliçesi Victoria ölünce: üzerinde güneş batmayan imparatorluğun merkezi Londra’dan: dünyanın dört bir yanına haber salınıp, yas nedeniyle bütün evlerinin kapılarının “siyah” boyanması istenir. Bu emre, yalnızca yaramaz çocuk “İrlanda” karşı çıkar ve “Biz İngiltere kraliçesi için yas tutmayız” diyerek, inadına tüm kapılarını rengarenk boyarlar. Yani: İrlanda denilince, uzun yıllara dayalı İngilizlere olan çekişmeleri gündeme gelmektedir.
Son bir not: Serbest İrlanda, İngiltere’ye bağlı olmadığı için İngiltere vizesi ile girilemiyor, gitmeden önce mutlaka İrlanda konsolosluğundan vize almak gerekiyor. Zaten, bu ülkeye gittiğinizde, buradaki insanlardaki İngiltere nefretini ve hoşnutsuzluğunu mutlaka sezeceksiniz ki, para birimleri bile paund/sterlin değil, euro kullanıyorlar. Yani, tüm ortak noktalarını silmişler.
ŞEHRİN İDARİ YAPISI
Dublin şehir merkezinde: Liffley nehrinin böldüğü iki bölüm bulunmaktadır. Bunlar:
1.Northside
2.Southside
Northside
Şehrin bu bölgesi: O’Connell caddesi, Parnell Meydanı, 17.yüzyılda şehrin en pahalı adreslerinden olan kuzey-güney yönünde ilerleyen Liffley yolu bulunur. General Post Office: O’Connell caddesinin aşağısında bulunur. O’Connel caddesinin Henry Street ile kesiştiği yerde popüler alışveriş merkezi bulunur. Moore Street içinde ise bir sokak pazarı görülür. Şehrin hayvanat bahçesi de bu bölgededir.
Southside
Burası genellikle daha çok işçi sınıfının yaşadığı yerdir. Burada: Temple Bar ve gece hayatı yaygındır. Ayrıca: Grafton Street çevresinde ana alışveriş bölgesi ve keyifli parklar bulunur.
Burada, İrlanda’nın en eski ve ünlü üniversitesi Trinity College, Hükümet Binası, Dublin Kalesi, LAnsdowne Road Stadyumu, Christchurch Katedrali ve St Patric Katedrali bulunur.
Outskirts
Dublin körfezi boyunca güneyde, Dublin şehrinin en güzel yerlerinden bazıları bulunur. Mükemmel sahil kasabaları ve limanları barındıran koylar, düz ve kumlu plajlar görülür. Özellikle. Sandycove, Dalkey ve Kiliney ilgi çeker. Güneşli bir günde, burada Akdeniz atmosferi bulunduğu söylenir. Dublin şehri körfezinin kuzeyinde ise, büyük bir balıkçı limanı olan Malahide ve bir park ile romantik bir 19.yüzyıl kalesi olan şirin sahil kasabası bulunur.
HAVAALANI
Dublin Havaalanı: günlük uçuşlar için kullanılmaktadır ve Avrupa’nın en işlek havaalanlarından birisidir. Şehir merkezinden 10 km uzaklıkta Collinstown ilçesindedir.
Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım için: taksiler yanında, Aircoach, Airlink ve Dublin Otobüs hizmet vermektedir. Havaalanı ile şehir merkezi arasında demiryolu bağlantısı yoktur.
Buradan; İngiltere ve Kuzey Amerika, Dubai, Abu Dabi gibi körfez ülkelerine direkt uçuşlar yapılır.
Havaalanında 2 terminal bulunur. Terminal 1 ve Terminal 2; çeşitli havayollarına tahsis edilmiştir, İrlanda ulusal havayolu şirketi, Terminal 2’yi kullanır.
Şehrin tek havaalanı günde 80 bin yolcu kapasitelidir ve bu rakamlarla Avrupa’nın en işlek 10 havaalanından biridir. Havaalanı ile bazı merkezler arasındaki yaklaşık seyahat süreleri şöyledir.
Dublin-İngiltere havaalanları: 45 dakika, Dublin-Avrupa havaalanları: 2-2.5 saat arasındadır. Dublin-New York arasındaki uçuşlar, 5.5 saat sürer. İstanbul-Dublin arasındaki uçuş süresi, 3 saat 40 dakika sürmektedir.
Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım: otobüs veya taksi ile sağlanır. Yolculuk yaklaşık 25 dakika sürer. Otobüs ile şehir merkezine ulaşmak isterseniz, 6 euro ücret ödemeniz gerekir. Taksi düşünürseniz, ortalama 25 euro ücret ödemeniz gerekecektir. Taksi tercih ederseniz, şehir merkezine yolculuk 15 dakika sürer. (Belediye otobüslerine göre daha konforlu olan Shuttle Aircoach denilen araçlar da şehir merkezine 15 dakikada ulaşırlar) 3-4 kişilik bir gurup olarak seyahat ediyorsanız taksi iyi bir seçim olacaktır. Taksi durakları, havaalanının hemen dışında otobüs terminalini geçtikten sonra görülebilir, yoksa yanınıza yanaşan taksi sürücülerini tercih etmeyin.
PARA
İrlanda’da “Euro” para birimi kullanılmaktadır. Bankamatikler yaygındır. Banka saatleri, Pazartesi-Cuma günleri: 10.00-16.00 arasındadır. Çoğu: otel, mağaza, restoranlar ve bazı barlar: tüm kredi kartlarını kabul ederler. Bir pub ziyaret etmek istiyorsanız, yanınızda nakit bulundurmanızı öneririm. Ayrıca: yine taksi ve toplu taşım araçları için yanınızda nakit bulunması şarttır.
Ancak, bu şirin şehir, maalesef çok pahalıdır. Guinness birası, birçok yerde 5 euro civarındadır. Londra şehrinde bile pahalıdır denilebilir. Yeme, içme, ulaşım, konaklama, müze girişleri aklınıza ne gelirse, hepsi diğer Avrupa şehirlerine göre pahalıdır.
ELEKTRİK SİSTEMİ
Şehirde 230 voltluk elektrik akımı kullanılmaktadır. Prizlere gelince: bazı yerlerde yuvarlak uçlu ikili prizler kullanılırken, birçok yerde iğne uçlu prizler kullanılır. Bu yüzden, burayı ziyaret etmeden önce bir dönüştürücü yani adaptör almanızı öneririm.
İKLİM
Şehrin tek kötü yanı: yazın ve özellikle Ağustos ayında bile, yanınızda ilave bir giysi bulundurmanız gerekmesidir. Çünkü, bu şehir: soğuk iklim sevmeyenler için uygun değildir.
Hava: yağmur-güneş-yağmur-güneş şeklindedir. Havanın sürekli yağmurlu olması dikkatinizi çekmiyor, ama güneş görünce insanlar şaşırıyorlar.
Genel anlamda kışları yumuşak ve yazları serin geçiyor, aşırı soğuk ya da sıcak olmaz. Çünkü, okyanus iklimi hakimdir. Ocak ayında ortalama sıcaklık 8-9 derece civarındadır. Temmuz ayında ise ortalama sıcaklık 20-22 derece civarında olur. En kuru ay: Nisandır. Temmuz ve Ağustos aylarında festivalleri düşünerek gitmenizi öneririm.
İklimle ilgili en güzel sözü yerliler şu şekilde söylerler “buranın havasını beğenmiyormusun, o zaman 10 dakika bekle”. Yani, sonuçta gökyüzünde güneş varsa on dakika sonra yağmur yağabiliyor veya tam terside olabiliyor. Bu yüzden, hazırlıklı olmanızda yarar var.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI
Dublin şehrinde, birçok yere yürüyerek gitmek mümkündür. Bu yüzden mesafeler kısa olduğundan: yürümek dışındaki en büyük seçenek bisiklettir. Bu arada, şehirde metro yok. Gideceğiniz yere göre tramvay tercih edebilirsiniz. Tramvay biletlerini duraklardaki makinelerden, otobüs biletlerini ise şöförden satın alabiliyorsunuz, ancak yanınızda tam para bulundurun, şöför çoğu zaman küçük para üstünü geri veremiyor.
Şehir içi ulaşım, daha doğrusu trafikle ilgili bir not daha vermek istiyorum. Malüm burada trafik ülkemizdekinin tersine, soldan akıyor. Bu yüzden, caddelerde karşıya geçerken, ışıklara uyulmasa ezilme tehlikesi oluyor. Çünkü araçlar hiç tahmin etmediğiniz yönden çıkabiliyor. Bu yüzden: trafik ışıkları önünde, yerlere uyarıcı yazılar yazmışlar.
Tabii bu durum, araba kiralamak isteyenler için de önemli çünkü tersten akan trafiğe alışmak zaman alıyor.
Bisiklet
Dublin: Paris, Kopenhag ve diğer birçok Avrupa şehri gibi mükemmel bisiklet düzenine sahiptir. Şehirde: bisikletle seyahat etmek çok kolaydır ve şehir merkezinde 40’dan fazla bisiklet kiralama istasyonu bulunmaktadır. 3 günlük bir bisiklet kiralamak isterseniz, yalnızca 3 euro ödemeniz gerekir. Şehirdeki yakın manzaraları görmek için mutlaka bir bisiklet yolculuğu yapmalısınız.
Tekne
Liffey nehri boyunca farklı bir yolculuk yapmak isterseniz, bu benzersiz deneyim için bir tekne gezisine katılmalısınız. Bu gezide: Dublin’in tarihi köprüleri altından geçerken, uzman rehber tarafından İrlanda tarihinin olayları anlatılmaktadır.
At Arabası
Dublin şehrinin Arnavut kaldırımlı sokaklarında at arabası ile seyahat edebilirsiniz. Bu gezi: sizin istediğiniz rotada yapılacak ve isterseniz yerel rehber de bulunacaktır. Nisan ve Ekim ayları arasında düzenlenen bu tur: St Stephen Gren caddesinden başlar.
Pedibüs
Eğer bir gurup ile şehre geliyorsanız, Dublin Pedibüs kullanabilirsiniz. Dublin Pedibüs: 10-16 kişilik bir bisiklettir. Bisiklet: Dublin manzaralarını izleyerek gezinmek isteyenler tarafından 2 saat boyunca kiralanır ve üzerinde bir de müzik düzeni bulunmaktadır. Tur yani yol planını kendiniz yapabilirsiniz.
Otobüs
Sarı renkli, 2 katlı otobüsler bulunur. Bunlara “Dublin Bus” ismi verilmektedir.
İNSANLAR
Şehirde çok sayıda Brezilyalı bulunur. Sonra ise, Suudiler ve azınlık bir gurup olarak Türkler sayılabilir. Sokaklarda pek Türk görmek mümkün değildir.
Dublinliler: çok güler yüzlü, dost canlısı ve koyu muhabbeti seven insanlardır. Bir adres sorduğunuzda, uzun uzun anlatırlar. Yaşlı insanlar çok yardımsever olmalarına rağmen, genç olanların birçoğu yabancıları sevmezler.
Öte yandan: şehirde İrlanda’nın en büyük üniversitelerinden üçü bulunur, bu yüzden Dublin genç şehirdir denilebilir. Ama, aslen şehirde her yaştan ve toplumun her kesiminden insanla karşılaşabilirsiniz. Kızları: açık tenli, kızıl saçlı ve genellikle çillidir.
GÜVENLİK
Dublin şehrinde özellikle gece saat 21.00’den sonra hırsızlık ve gasp olaylarının çok yaşanması nedeniyle, yalnız olarak sokağa çıkmamanız önerilir. Sokaklarda: çok fazla sayıda genç gurupları insanları gasp etmeye çalışırlar.
Özellikle, hafta sonlarında sokaklarda çok sayıda alkollü yani sarhoş insan bulunması, güvenliği iyice tehdit ediyor.
Bunun dışında, toplu taşıma araçlarında özellikle yankesicilere karşı dikkatli olmanızı öneririm. Hırsızlar genellikle akıllı telefonlar, ipad, ıpod gibi küçük elektronik eşyaları çalıyorlar.
DİL
Dublin şehrinde eğer İngilizceniz iyi ise, herhangi bir dil sıkıntısı çekmesiniz. Bazı İrlandalılar çok temiz İngilizce konuşurlar. Ancak, farklı aksana sahip İrlandalılar da bulunur. Onların ne söylediğini anlamakta zorlu çekersiniz.
Sokak işaretleri ve resmi binalar: İngilizce ve Gal ve yerli İrlanda dilinde belirtilmektedir. Buna rağmen, şehirde Gal dili konuşan birine rastlamanız pek mümkün olmayacaktır. Zaten bütün İrlandalılar pek kullanmasa da kendi dillerini öğrenmek zorundadırlar.
KÜLTÜREL ETKİNLİKLER
Halloween
Halloween kutlamaları sırasında Dublin’e giderseniz: her gece boyunca sokaklarda değişik ve genel olarak korkunç kostümlü insanları görebilirsiniz. Bu bir anlamda “cadılar bayramı” etkinliğidir. Bu etkinlikte, havai fişek gösterileri, aile etkinlikleri düzenlenir. Cadılar bayramı mekanları, bayram süresince ailelerin eğlendirilmesini amaçlamaktadır.
Dublin Uluslar arası Film Festivali
Bu festivale: her yıl 100 film katılmakta ve bunların galaları: tüm dünyadan oyuncular ve yönetmenleri şehre çekmektedir. Festival iki hafta boyunca sürmektedir.
Aziz Patric Günü-Parade ve Festival
İrlanda’nın koruyucu azizi, şehrin birçok yerinde kutlamalar ile anılıyor. Açık hava etkinlikleri, her yıl Mart ayının ortalarında yapılan bu etkinliklerde bir hafta sürüyor. Bu festival boyunca, şehir büyük bir parti alanı haline geliyor. Tüm şehir yeşile boyanıyor ve bu festival boyunca İrlandalılar, İrlandalı olmakla övünüyorlar.
Geçit töreninde: yeşil-beyaz-turuncu renkler hakimdir. Törene: guruplar ve dansçılar katılır. Hatta: ülke dışından, Amerika, İtalya ve Almanya’dan çeşitli guruplar da katılmaktadır. St Patric günü geçidinde Brezilya’dan bir samba okulu da katılır. İrlandalılar kahvaltıda, bu gün: pastırma, sosis, siyah ve beyaz puding, yumurta, mantar, fasülye yerler ve yeşil giysiler giyerler.
Heineken-Yeşil Enerji Festivali
Dublin şehrinin en büyük Rock ve Pop festivali: 1966 yılından bu yana kutlanmaktadır. Açık hava festivali için, şehre bu sırada 50 bin müzikseverin geldiği söyleniyor.