Alışveriş konusunda bilgi vermeden önce: şunu bilmelisiniz: Japonya’da birçok yerde kredi kartı kabul edilmiyor. Özellikle: Japonya dışından alınmış kredi kartları kesinlikle kabul edilmiyor, bu yüzden yanınızda mutlaka yeteri kadar nakit bulundurmalısınız.
Bir de: satılan malların birçoğu ki, özellikle elektronik cihazlar, Japonya şartlarında çalışmak üzere düzenlenmiştir ki, buna dikkat edin, öte yandan, garanti şartlarına da bakın, uluslar arası garanti olmasına dikkat edin.
Alışveriş bölgelerindeki mağazalar: genellikle saat: 10.00 gibi açılır ve 19.00-20.00 gibi kapanır.
Akihabara:
Yani Elektronik kent ve Shinjuku bölgeleri, elektronik alışverişin merkezidir.
Harajuku ve Shibuya:
Modanın merkezidir. Bu merkezler: modaya uygun ve muhteşem giysilerin, aksesuarların satıldığı dükkan ve mağazalarla doludur.
Harajuku’da bulunan Oriental Pazarı ve Asakusa’daki Nakamise çarşısı:
Geleneksel hediyelik eşyalar ve el sanatlarının satıldığı önemli merkezlerdendir.
Şehir: sokak pazarları ile de ünlüdür. Ueno’daki Ameyoko ve Taito’daki Yanaka Ginza: şehrin en önemli açık pazarları olarak dikkati çeker. Chuo-ku’da bulunan Tsukiji Merkezi Balık Pazarı: dünyadaki en büyük balık pazarı olarak öne çıkmaktadır.
Evet: yukarıda da sözünü ettiğim gibi, Tokyo’da alışveriş denilince, ilk akla gelen “elektronik” ürünlerdir.
Öte yandan: bu şehirde, dünyaca ünlü modacıların kreasyon ürünlerini bulup satın almakta mümkündür. Ama: bence en iyisi, birçok alışveriş merkezinde bulunan, Japon el sanatlarına ait ürünleri satın almaktır.
Aşağıda: Tokyo ziyaretinizde neler satın alabileceğiniz, nerelerden satın alabileceğiniz hakkında bilgiler vereceğim. Ayrıca: gezi yazıları içinde de, yer yer o bölgede alışveriş yapabileceğiniz ilginç yerlerden söz edeceğim.
NELER SATIN ALINABİLİR
Kimono
Gerçek kimonolar: boyanmış ipekten yapılır ve çok pahalıdır. Bunların ikinci ellerini, yani kullanılmışlarını ise, açık hava pazarlarında yaklaşık 10.000 yen civarında bulup satın alabilirsiniz. Ancak: açık hava pazarlarına ulaşamazsanız: dükkanlarda satılan yazlık kimonolardan satın alabilirsiniz. Bunlar: geleneksel mavi-beyaz desenli, pamuklu ve yazlık olarak kullanılırlar. Şehirde en iyi kimonolar: Sensoji Tapınağı civarında ve Asakusa çarşılarında satılır.
Ahşap Baskı İşleri
Edo dönemine ait ahşap baskı işlerini: özellikle Hibiya bölgesindeki İmperial Hotel yakınlarındaki Sakai Kokoda denilen yerde bulabilirsiniz. Ancak: reçinesinin akmaması için, ahşap boyama eşyaları nemli ortamlarda tutmanız gerekir. Hatta: ahşap boyama işlerini, plastik kaplarda eve götürmenizi öneririm.
Oyuncak Bebek
Japonya’da oyuncak bebekler: genellikle dekoratif ve törenlerde kullanılan objelerdir. Birçok farklı bebek çeşidi bulup satın alabileceğiniz yer olarak: Kyugetsu veya Taito-ku bölgeleri olabilir.
Seramik
Japonya’da çanak-çömlek yapımı, binlerce yıl önce başlamıştır. Alışveriş merkezlerinde birçok çeşitli seramik ürünleri bulup satın alabilirsiniz. Ancak, bunlar arasında stil olarak öne çıkanlar: Seto, Bizen, Şigaraki, Mino, Kutani, Raku.
Kağıt
Japonya’da kağıtlar, çeşitli bitki liflerinden yapılır ve bu uygulama yüzyıllardır sürdürülür. Yapılan bu kağıt olağanüstü yumuşak ve dayanıklıdır ve bu kağıttan, yüzlerce çeşit dekoratif ve kullanışlı objeler yapılır.
Hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz: hafif ve kırılgan olmaması nedeniyle, bunları tercih edebilirsiniz. Bunları bulabileceğiniz yerler: İtoya, Kyokyoda bölgelerindeki çeşitli mağazalarda bulabilirsiniz.
İnci
1893 yılından bu yana, Japonya’da kültür incisi yetiştirilmektedir. Ancak: kalite ve fiyat konusunda yanılmamak için, inci almaya niyetlenirseniz, şehrin tanınmış inci satıcılarını tercih etmenizi öneririm. Bunları bulabileceğiniz yerler: Mikimoto, Tasaki, Minato-ku.
El Sanatı Ürünleri
Japonya Geleneksel El Sanatları Merkezi (Metropolitan Plaza), her çeşit el sanatlarını bulabileceğiniz başlıca yerdir. Buralarda: kaliteli ve sertifikalı el sanatları bulup satın alabilirsiniz. Oriental Bazaar bölgesi de, el sanatı satın alabileceğiniz başlıca yerlerden birisidir.
Burada: Çin ve Kore kökenli hediyelik eşyalar da bulup satın alabilirsiniz. İmperial Hotel yanındaki Uluslar arası Alışveriş Çarşısında ise, gümrüksüz alışveriş yapabilirsiniz. Burada: el sanatlarının yanı sıra, inciler, elektronik cihazlar ve kameralar satılmaktadır.
ALIŞVERİŞ YERLERİ
Tokyo şehrindeki alışveriş merkezlerinde çalışanlar çok nazikler ve bazıları İngilizce konuşmayı bilirler.
Alışveriş merkezlerinin alt katlarında, genellikle: yemek yerleri bulunuyor. Hatta: birçok yemek yerinin tezgahlarında tadabileceğiniz eşantiyon yiyecekler bulunuyor. Alışveriş merkezlerinin üst katlarında ise, restoranlar ve kafeler bulunuyor. Ginza ve Nihombaşı bölgesindeki alışveriş merkezleri, aynı zamanda birer kültür merkezi haline gelmişlerdir. Sponsor oldukları sergilerle, sanatseverlerin ilgisini çekerler.
Alışveriş merkezleri: genellikle haftanın Salı-Çarşamba günleri, sıra sıra kapanırlar.
Burası: Akdeniz’de kıyısı olmamasına rağmen, tam bir Akdeniz şehridir.
Günümüzde şehirde 600 bin kişi yaşıyor. Şehir, Atlantik okyanusu kıyısında, Tejo nehrinin oluşturduğu haliçte bulunmaktadır. Yani bir anlamda, İstanbul’daki haliç gibi düşünülse de, aynı güzelliği burada bulmak mümkün değildir. Siz: şehirde okyanus manzarası izliyorum diye düşünürken, aslında Tejo nehrini izliyorsunuz. Okyanus, sadece köprünün ötesinden görülüyor.
Şehirde: her yer yokuş ama sık ve dik yokuşlar var. Roma ve İstanbul gibi, 7 tepe üzerine kurulmuştur. Yani, bir anlamda “Yedi Tepeli Şehir” de denilebilir. Bu yüzden: şehirde yürüyerek gezerken, yanınızda çok eşya bulunmamasına dikkat etmek gerekir.
ULAŞIM
İstanbul-Lizbon arasındaki havayolu ulaşımı: yaklaşık 4 saat 50 dakika sürüyor. Lizbon şehrindeki “Portella Havaalanı”; şehir merkezinden 7 km. uzaklıktadır. 2012 yılında havaalanı, 15.3 milyon yolcu tarafından kullanılmıştır. Havaalanında, ülkeye girişte “Freeshop” bölümü bulunmuyor. Pasaport kontrolünden sonra, yalnızca kahve satan birkaç dükkan bulunuyor. Havaalanı ile şehir merkezi arasında, her yarım saatte bir kalkan servis otobüslerini kullanabilirsiniz. Bunlar, 3.5 euro ücret alıyorlar ve şehir merkezine, 25-30 dakika da ulaşıyorlar. Taksi isterseniz, şehir merkezine ulaşmak için, muhtemelen 15-20 euro ödemeniz gerekir.
TARİHİ SÜREÇ
Şehir: Fenikeliler tarafından kurulmuş ve “Ulissipo” yani “güzel liman” adıyla anılmış ve ilk çağlarda: İber kabileleri tarafından yerleşilmiştir.
1255 yılında ise, şehir, Portekiz krallığının başkenti olarak seçilmiş ve ardından önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir.
Takip eden dönemlerde ise: 1290 yılında, ülkenin ilk üniversitesi bu şehre taşınmıştır. 1531 ve 1756 yıllarında meydana gelen depremler: şehri tamamen yok etmiştir. Bunun üzerine: Pambal Markisi isimli şahıs tarafından, şehir yeniden planlanmış ve yeniden yaratılmıştır.
Hatta: şehrin aşağı kısmına, Marki’nin anısına “Baixa” yani (Aşağı Mahalle) “Pombalina” ismi verilmiştir.
1755 yılındaki büyük depremde: şehirde, 100 bin civarında insan öldüğü söyleniyor. II. Dünya savaşında ise, Lizbon, tarafsız bir liman olarak bilinir. Ancak: 1988 yılına gelindiğinde, şehirde, yine büyük bir felaket, yangın çıkar.
İKLİM
Lizbon şehrinde, soğuk pek etkili olmuyor. Gezginleri etkileyecek tek hava olayı yağmurlardır. Bu şehirde yıl boyunca hava sıcaklıkları nadiren 5 derecenin altına düşer. Zaten şehirdeki evlerde kalorifer tesisatı bulunmadığını öğrendim. Ortalama sıcaklık, 10 derecedir. Şubat ayında burada gayet güzel güneşli bir havada gezme şansı buldum. Evet, Lizbon şehri, Avrupa’nın en sıcak başkentlerinden birisidir. Burada, tipik Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI
Lizbon şehrinde: yüzyıldan fazla zamandır kullanılan “tramvay” ve “feniküler” bulunmaktadır. Şehri gezerken, bunları kullanabilirsiniz. Ayrıca: şehirde, 4 hatlı metro sistemi bulunmaktadır. Lizbonlular yoğun olarak metroyu kullanıyorlar. Metro istasyonları: gayet güzel ışıklandırılmış ve sıcak yaz günlerinde klimalar ile soğutuluyor. Ancak: turistler yani ziyaretçiler, metro değil, genellikle “tramvay” kullanıyorlar ki, zaten bu sarı tramvaylar, şehre ait tüm hediyelik objelerde işlenmiştir.
Şehirde kalış süresine göre: “Lizboncard” alırsanız, bütün toplu taşım araçlarında, bu kartı kullanabilirsiniz. Bu kart, aynı zamanda bazı müzeler ve restoranlarda da indirim sağlamaktadır. Bu kart, 50 cent ödenerek satın alınıyor ve içine istediğiniz kadar para yükletebiliyorsunuz.
Ancak: otobüse veya tramvaya bindikten sonra, şöföre veya kondörtöre para ödeyerek de seyahat edebiliyorsunuz. Ayrıca: günlük seyahat kartı da satın alabilirsiniz. 4.60 euro ödeyerek alacağınız bu kart ile, bir gün boyunca, tüm metro, otobüs ve trenlere binebilirsiniz.
Şehirdeki en turistik hat ise “28” numara olarak biliniyor ve onun ücreti 2 eurodur. Turistik seyahat otobüsleri gibi, birçok turistik yeri, bununla gezebilirsiniz.
Şehirde, taksi kullanmak isterseniz, taksiler ucuzdur. Yani: genellikle 5-6 euro ödeyerek, birçok yere taksi ile ulaşabilirsiniz.
ALIŞVERİŞ
Alışveriş ile ilgili öncelikle şunu bilmeniz gerekir ki, şehrin birçok yerinde “kredi kartı” geçmiyor ve nakit alışveriş yapılıyor. Yani, bu şehirde gezerken, yanınızda mutlaka yeterli nakit bulundurun.
Şehrin ana alışveriş caddesi olan “Avenida da Liberdade”: Rossio’dan başlayıp, VII Eduardo Parkı’na kadar devam etmektedir. Bu cadde üzerinde: şık kafeler ve alışveriş mekanları bulunmaktadır.
“Chiado” ise: yine hoş mağazaların bulunduğu bir yerdir.
“Campo de Santa Clara” meydanında: cumartesi günleri, “Feira de Ladra” isimli, bit pazarı kurulmaktadır.
“Rua de Sao Pedro” da: hafta içi, her sabah erken saatlerinde balık pazarı kurulur.
Evet, peki bu şehirden ne satın alınır. Lizbon şehrinde en güzel hediyelik “el yapımı” mallardır. Antik döneme ve çağdaş döneme ait el boyaması fayanslar, lüks sabunlar, farklı bölgesel seramikler ve masa örtüsü, nakış gibi tekstil ürünleri bulup satın alabilirsiniz. Portekiz’de satılan altın objelerin hepsi, en az 19.2 ayardır.
Lizbon şehrinde, buraya has seramiklerden satın almak isterseniz: Praça Principe Real, 33 adresinde bulunan: Principe Real’i tercih edebilirsiniz. Burası, Portekiz’in en ünlü seramiklerini üreten fabrikanın malları satılır. Bir diğer adres ise, Chiado bölgesinde, Rua do Alacrim, 95 adresinde bulunan, Azulejos Sant’Ana olabilir. Burası da bir fabrika satış mağazasıdır.
Bunların yanında, Lizbon şehrinde alışveriş merkezi gezmek isterseniz: bu kez: Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezlerinden bazılarının burada olduğunu göreceksiniz. Colombo en büyük, Amoreiras ise en eski olanıdır.
Şehirde, özellikle yağmurlu bir günde, bu alışveriş merkezlerinde gayet güzel zaman geçirebilirsiniz. Bu alışveriş merkezlerinden, öncelikle önerim “Uptown” bölgesinde, Av Muh.Duarte Pacheco adresinde bulunan “Amoreiras” olacaktır. Şehrin en eski alışveriş merkezi göz alıcı post-modern kulesi ile ilgi çekmektedir.
Bir diğer öneri “Centro Vasco Da Gama” olabilir. Parque das Naçoes bölgesindedir. Popüler alışveriş merkezi: bir okyanus tema ile dekore edilmiştir. Mağazalar ise, uygun türe göre kümelenmiş, açık oturma alanları ve 10 sinema salonu ve fast-foot bölgesi bulunmaktadır.
Son öneri: “Colombo” olacaktır. Uptown bölgesinde, Av. Colegio Militar adresinde bulunan bu alışveriş merkezi de, Avrupa’nın en büyüklerinden birisidir.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Burada: akşam yemeği çok geç saatte yeniliyor. Hatta: akşam yemeği için, fado söylenen bir restorana gitmenizi öneririm. Ama unutmamak gerekir, Fado müziği pek iç açıcı bir müzik türü değil, melankolik bir müzik. Ben gittim, bir daha gider misin derseniz gitmem, karar sizin.
Deniz kıyısında bulunması nedeniyle, Portekiz mutfağı, deniz ürünleri ağırlıklıdır. Daha doğrusu Portekiz mutfağının balık lezzetlerinin cenneti olduğu söylenebilir.
Evet: Portekiz, Avrupa’nın en çok balık yenilen ülkesi olarak biliniyor. Burada özellikle bir tür okyanus balığı olan “Bacalhau” denemelisiniz. Bu balık, genellikle şarap katılarak pişiriliyor. Diğer tür yemeklerde ise, genellikle zeytinyağı kullanılıyor. “Sardinhas assadas” isimli yemek, bir tür mangalda pişirilmiş sardalya balığıdır. “Pasteis de bacalhau” ise: balık kekleri olarak bilinir ve yine Lizbon şehrinin en popüler yemekleridir.
Yemek yeme yerleri için öneriler: Rossio meydanı ve Rua Agusto bölgesindeki restoranların fiyatlarının yüksek olduğunu unutmayın. Rua Agusto caddesinin bir arka paraleli olan Rua dos Sapateiros sokağındaki “A Licorista Bacelhoeiro” isimli restoranı düşünebilirsiniz.
Fiyat ve lezzet dengesi iyidir. Burada, tüm deniz ürünlerini tadabilirsiniz. Ama özellikle ahtapot salatası yemelisiniz. Hatta: ülkemizde bulunmayan ancak Portekiz’in ulusal balığı olan “Codfish” yani “morina balığı” deneyebilirsiniz.
Yani bizim Karadeniz bölgesinde hamsi neyse, onlarda da aynısı. Bu balığın binbir çeşidini yapıyorlar.
Tatlı olarak ise “Pudin” denilen, kremalı tatlıyı denemelisiniz. Ayrıca: Belem kurabiyesini tatmayı sakın unutmayın. Sıcacık ve içi puding dolu, dışı çıtır çıtır ve üstü pudralı, muhteşem bir lezzet. Ama mutlaka Belem bölgesindeki pastaneden yemelisiniz.
Şehri ziyaret ederseniz: “Casa Brasileira Cafe” de oturmalı ve bol köpüklü bir “bica kahvesi” içmelisiniz. Gerçekten, bu kahve, lezzeti itibarıyla muhteşem bir kahve olarak hafızanıza yer edecektir. Otururken: hemen ön tarafta, ünlü Portekizli yazar Fernando Pessoa’nın heykelini de görebilirsiniz.
Yine, şehirdeki bir lezzet mekanı “Cafe Pastelaria Suiça” var. Petro IV meydanına bakan kafede, muhteşem lezzetli filtre kahve içebilirsiniz.
Bunun dışında: Porto şehrinde üretilen “brendi aromalı Porto şarabı” denemelisiniz. Ayrıca; Madeira şarabı ve Vinho verde şarabı da denenebilir. Zaten: Portekiz, kaliteli şarabıyla ünlü bir yerdir. Şarap: Lizbon mutfak kültürünün vazgeçilmez bir parçasıdır.
Sardalya
Sardalya, Lizbon’un simgesi olan bu balık, Lizbon şenliklerinde ekmekle yenir. Tutulduğu her ay lezzetli olan sardalya, özellikle Saints Popülaires sırasında lezzetlidir. Evet, ızgara sardalya, Lizbon yazının en sembolik yemeklerinden biridir.
Bir dilim ekmekle ya da közlenmiş biber ve haşlanmış patatesle yenen bu balık, yaz boyu mis kokularıyla Lizbon sokaklarını doldurur. En ünlü saldalyalar “Setubal” de bulunur.
Geleneksel mahallelerde de ızgaralar kurulur. Hediyelik olarak, şehirden sardalya konservesi alabilirsiniz.
FADO MÜZİĞİ
Fado müziği “kader” anlamına gelmekte ve Portekiz’in ulusal müziği olarak bilinmektedir. Portekiz müzik tarzı: Lizbon’un kültürü ve ruhunu meydana getirir.
Gitarın eşlik ettiği kederli söz ve nağmelerden oluşan bu müzik tarzı: derin duygularla bağlı bulunulan bir kimseye veya bir şeye duyulan özlemi anlatır. Yani: Fado, Lizbon şehrinin popüler kültürünün önemli bir parçasıdır. Denizin hikayesini anlatır.
En çok söylenen temalar: melankoli, nostalji, mütevazi mahallerde günlük yaşamdan küçük hikayeler ama özellikle kadercilik ve hayal kırıklığıdır.
Şarkılar genellikle bir erkek veya kadın tarafından, akustik gitar ve Portekiz’e özgü bir gitar eşliğinde söylenir.
2011 yılında, UNESCO tarafından Fado müziği “İnsanlığın somut olmayan kültürel mirası listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Lizbon şehrinin eski mahallelerinde çok sayıda küçük Fado evlerinde amatörler tarafından icra edilir. Ancak, Fado müziği dinlemek için en ünlü yerler: “Alfama” ve “Bairro Alto” bölgesidir.
TURİZM
Lizbon şehri, idari bakımdan, 6 bölgeye ayrılmaktadır. Bunlar: 1. Baixa bölgesi (burada, geniş meydanlar, 18’nci yüzyıl mimarisi ve desenli kaldırımlar, popüler kafeler bulunur) 2. Bairro Alto ve Chiado (Burada, canlı gece hayatı, klasik ve alternatif kültür, şık alışveriş yerleri, restoranlar bulunur) 3. Belem (Şehrin bu bölümünde: keşifler çağına ait görkemli anıtlar ve müzeler görülür) 4. Alfama ( Ortaçağ döneminden kalma cadde ve sokaklar, muhteşem ve görkemli bir kale, fado sesleri) 5. Uptown ( burada, müzeler ve alışveriş merkezleri bulunur) 6. Parque das Naçoes ( Tagus nehri tarafında, 21’nci yüzyılın modern mimarisi görülür)
Müzeler
Lizbon şehrindeki en iyi 10 müze, şöyle sıralanmaktadır. 1. Calouste Gulbenkian Müzesi. (Doğu ve Batıdan hazineler) 2. Berardo Müzesi. (Modern sanatın dünya standartlarında eserleri) 3. Antik Sanat Müzesi. (Büyüleyici Doğu ve Avrupa sanatı örnekleri) 4. Tasarım Müzesi. (Dünyanın önde gelen tasarım koleksiyonlarından birisi) 5. Çini Müzesi. (Cömert bir eski manastır sanat formu) 6. Orient Müzesi. (Asya’da Lizbon, Lizbon’da Asya) 7. Antrenör Müzesi.(Muhteşem kraliyet antrenörleri, dünyanın en büyük koleksiyonu) 8. Denizcilik Müzesi. (Dünya keşiflerinde Portekiz’in öncü rolü) 9. Chiado Müzesi. (Portekizce çağdaş sanat) 10. Medeiros e Almeida Müzesi. (Güzel sanatlara ait üstün bir koleksiyon)
Evet, Lizbon şehrini gezmek isteyen okurlar için, şehirde mutlaka görmenizi önereceğim yerler ise şunlardır: (Buralar ile ilgili kısa bilgiler vereceğim, ayrıntılı bilgileri daha aşağıda bölgelere ait bölümde bulabilirsiniz.)
1. Jeronımos Manastırı (Burası, ünlü kaşif Varco do Gama’nın dinlenirken kullandığı bir yer olarak biliniyor. 1500’lü yıllarda inşa edilmiş bir kilisedir. Odun dehlizleri, dünyanın en güzel yerleri olarak değerlendirilmektedir ve UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.) 2. Belem Kule (Lizbon şehrinin simgesidir. 1500’lü yıllarda inşa edilen bu süslü gözetleme kulesi, UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.) 3. St George’s Kalesi (Bu kalenin eski surlarında yürürseniz, şehrin kuşbakışı muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Kalenin içinde küçük bir arkeoloji müzesi bulunmaktadır. ) 4. Calouste Gulbenkian Museum (Burası, bir adam tarafından toplanan Doğu ve Batı’nın ve antik dünyanın hazinelerinden oluşan, dünyanın en iyi özel sanat koleksiyonlarından birini sergilemektedir. Koleksiyon içinde: Rubens, Rembrandt, Monet ve Rene Lalique gibi sanatçıların eserleri de bulunmaktadır.) 5. Parques das Nacoes (Burası bir semttir. Ancak, şehrin en eski mahalleleriyle zıt bir zemin oluşturan, Avrupanın en uzun köprüsünü de bir arada barındırmaktadır. Burada ayrıca bir akvaryum, bir kumarhane ve harika deniz kıyısı manzarası bulunmaktadır.) 6. Berardo Museum (Bir Portekizli milyarder Andy Warhold: Picasso ve Dali gibi sanatçıların eserlerinin de bulunduğu, Avrupa’nın en büyük modern sanat koleksiyonunu oluşturmuştur ve bu koleksiyon, bu müzede sergilenmektedir. ) 7. Madre de deus Convent (Dünyanın tek ve en lüks manastırıdır. Aynı zamanda müze olan bu manastırda, dekoratif seramik sanatı objeleri görülmeye değerdir) 8. Sao Roque Kilisesi (Burası dünyanın en pahalı şapeli olarak bilinir. Sömürge döneminde, Brezilya’da bulunan altın sonucu şaşırtıcı derecede zengin olan Portekiz: bu şapelin içini Roma şehrinde tam bir Avrupa başyapıtı gibi yaptırmış ve daha sonra buraya getirerek şapel içine yerleştirmişlerdir.) 9. Antik Sanat Müzesi (Burada: büyüleyici doğu ve Avrupa sanatı, Portekiz sanatı eserleri bulunmaktadır. Bunların çoğu: Portekiz’in Asya ve Afrika’daki sömürgelerinden getirilmiştir. 10. Tasarım ve Moda Müzesi (Moda ve tasarım konusunda, üst düzey uluslar arası isimlerin yarattıkları kalıcı koleksiyon ve geçici sergilerin sunulduğu bir müzedir. Eski bir bankanın merkezinde, 2009 yılında açılan müze, dünyanın önde gelen tasarım ve moda müzelerinden biri olarak kabul edilir.
Plajlar
Lizbon şehri, Avrupa ülkeleri başkentleri içinde, kumlu plajlara en yakın başkent olarak da bilinir. Bu plajlardaki sular: güney denizlerindeki ve özellikle Akdeniz’deki kadar sıcak olmasa da, küçük koylar ve kumlu plajlar ilgi çekmektedir.
Bu plajların çoğu: “Mavi Bayrak” standartlarını taşımaktadır. Lizbon şehrinde iken, şehrin en iyi plajından denize girmek isterseniz “Portinho Da Arrabida” yı tercih etmeniz gerekir.
Portinho Da Arrabida
Burası Lizbon şehrinin en iyi plajıdır. Bu koydaki küçük plajda: yüzme ve dalış için mükemmel, mavi-yeşil sular bulunmaktadır.
Cascais
Demiryolu hattı üzerinde bulunan bu plaj bölgesi, özellikle Lizbon şehrindeki işçi sınıfını, tatil günlerinde çekmektedir. Özellikle, plaj futbolu oynamak çok yaygındır. Cascais merkezinde bulunan “Prala da Conceiçao” ve “Praia da Rainha” plajları ilgi çekmektedir. Praia da Rainha: uçurumlar ortasında gizli, küçük bir plajdır. Burayı bulmak için “Hotel Albatroz” u bulmalısınız.
Guincho
Burası, özellikle dünya çapında bir sörf alanı olarak bilinir ve şehir merkezine 20-30 dakika uzaklıktadır.
Meco
Avrupa’nın en iyi plajlarından birisi olarak bilinir.
Turistik Gezi Otobüsü
Şehirdeki gezi otobüsü: şehrin kalbi olan “Parque das Naçoes” den kalkar ve Tagus nehrini izler. Tur, yaklaşık 1 saat 45 dakika sürer. Her gün, saat: 09.45 ile 18.45 arasında, her yarım saatte bir hareket eder. Başladığı yerde biter. Yetişkinler 13.50 euro, çocuklar (4-10 yaş arası) ise 7.50 eurodur.
LİZBON SOKAK LAMBALARI
Eski, duvara sabitlenmiş, metal veya daha modern, sütun şeklindeki bu sokak lambaları, şehirdeki kamu aydınlatmasının hikayesini anlatır. Kraliçe D. Maria I tarafından taktırılan kandillerin yerini, gazlı sokak lambaları ve ardından 1878 yılında ilk elektrikli küreler aldı. Ferforje, dökme demir ve alçı yapılar, şehri süsleyen romantik ve modern tarzları temsil ediyor.
Yazının hemen başında ilginç bir hikayeden söz etmek istiyorum. Ülkenin ismi: burayı kuşatan atalarının başındaki şahsın köpeğinin isminden almaktadır ve Moldovalılar: vatanlarına bir köpeğin isminin verilmesinden hiç de sıkıntılı değillerdir.
Aslında tabii bu giriş: ülkenin isminin gerçekten anlamını izah etmek içindi. Halbuki: bizim ülkemizden, buraya giden birçok gezginin amacı: gezmek denemez, çünkü zaten burada çok büyük turistik özellikleri olan yerler yok.
Alışveriş deseniz o da yok, hoş ülke çok ucuz, içki ve sigara gerçekten çok ucuz ama ülkemizden buraya gidenlerin en büyük düşüncesi: aklınıza geldiği gibi, Moldova’nın sarışın ve mavi gözlü kızları. Hatta: iş o kadar ileri düzeyde ki, ülkemizdeki birçok firma: başarılı bayilerini ödüllendirmek isteyince, onları Moldova’ya Kişinev şehrine götürüyorlar.
Ama: elbette, bu geziler genellikle yalnız, yani bekar yapılıyor. Neyse: biz yine de, Moldova ülkesine ve özellikle Kişinev şehrine gidip te, bu şehrin tarihi ve turistik özelliklerini bilmek ve güzelliklerini gezmek isteyenler için: birkaç hususu belirtelim.
Ülke: genel anlamda “fakir” olması ile bilinir, kişi başına düşen milli gelir, yalnızca 417 Euro imiş, yani Avrupa Birliği ülkelerinin tümü arasında en düşük milli gelir, zaten bu yüzden, bazı Moldova vatandaşları, çalışmak üzere, ülkemize geliyorlar. Çünkü, kendi ülkelerinde, bir ay çalışıp 100 dolar kazanan insanlar, kendilerini diğer ülkelere atmak için büyük uğraş veriyorlar.
Moldova: Ukrayna-Romanya arasında bir ülkedir ve başkenti Kişinev’dir. Ülke: 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından, bağımsızlığını kazanmıştır. Ülkenin başkenti Kişinev’dir. Ancak: başkent Kişinev: hem Almanlar ve hem de Ruslar tarafından talan edilmiş ve her defasında yeniden inşa edilmiştir. Alman tehdidinin ardından, bölgede günümüzde de Rus ve Romanya etkinlik mücadelesini sürdürmektedirler.
Kişinev: Avrupa’nın yeşilliği en bol şehridir. Şehirde birçok park ve 23 tane göl bulunmaktadır.
Şehir: Dinyester nehrinin bir kolu olan “Bic” nehri kıyısındadır. Büyüklüğüne gelince, toprakları: 33.700 km. karedir. Denize kıyısı yoktur, ancak Karadeniz’e çok yakındır. Dünya üzerinde sırf karasal sınırları olan 42 ülkeden birisidir. Ancak: Rusya ve Ukrayna üzerinden Avrupa’ya aktarılan doğal gaz ve elektrik enerjisi, bu ülke üzerinden aktarılmaktadır ve bu yüzden, ülke stratejik konumdadır.
Ülkenin coğrafi konumunda en öne çıkan: tepelerdir. Moldova’nın en yüksek noktası “Balanesti” denilen tepedir. Bu tepenin yüksekliği, yalnızca 430 metredir. Bu kadar çok tepe olmasına rağmen, bunların hepsinin birbirinden farklı olması ilginçtir.
Bazı tepeler ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlardaki ağaçların yaprakları: yeşil, altın renkli ve bazen kırmızıdır. Özellikle: sonbaharda tam bir renk cümbüşüdür. Zaten: Moldova topraklarının % 9’luk bölümü ormanlarla kaplıdır.
Ancak, mevcut tepelerin birçoğu da, halk tarafından sürülerek tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Yani: Moldova, bir anlamda tarım ülkesidir denebilir. Ülke topraklarının % 55 lik bölümü tarım arazisidir. Tarımın büyük bölümü ise “üzüm bağları” şeklindedir.
Günümüzde Moldova Cumhuriyetinde çeşitli farklı etnik guruplar yaşamaktadırlar. Bunlar arasında: % 65 Moldovalılar, % 14 Ukraynalılar, % 13 Ruslar ve diğerleri bulunur. Kırsal alandaki nüfus, % 45’dir. Nüfusun büyük yoğunluğu, başkent Kişinev’de yaşamaktadır.
Moldova denilince, akla gelen bir diğer özellik şaraplardır. Moldova şarapları, dünya çapında üne sahiptir. Hatta, ülkede bazı ülkelerde, eski maden ocakları bile, şarap mahzenlerine dönüştürülmüştür.
Dünya üzerinde, en büyük yer altı şarap mahzenleri, bu ülkede bulunmaktadır. Bu şarap mahzenlerinin uzunluğunun, kilometrelerce olduğu söyleniyor. Bu yüzden ülkede konyak ve şarap oldukça ucuzdur. Ayrıca, kalite konusunda da oldukça iyiler.
Moldova Kişinev
TARİH
Moldova: bulunduğu coğrafi konum nedeniyle, tarih boyunca sık sık işgallere uğramıştır. Çünkü: Prut ve Dinyester nehirleri arasındaki bölge: “Besarabya” olarak bilinir ve çevredeki bütün ulusların ilgisini çekmiştir.
16’ncı yüzyılda, ülke toprakları Osmanlı egemenliğine girmiştir. 1812 yılında: Osmanlı-Rus savaşının ardından imzalanan barış antlaşması sonucunda ise, Rusya’nın egemenliğine girmiştir. 1918 yılına kadar Rus imparatorluğunun hakimiyetinde kalan ülke: Rusya’nın Kırım savaşında yenilmesinin ardından, Romanya egemenliğine geçmiştir. 1874 yılında, Rusya, burayı yeniden ele geçirmiştir.
I. Dünya savaşından sonra bölge tekrar Romanya egemenliğine geçmiş, 1924 yılında ise Moldova Özerk Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur.
1939 yılında, Sovyetler, burayı yeniden ele geçirmiştir. 27 Ağustos 1991 tarihinde ise, Moldova bağımsızlığını kazanmıştır.
Evet, sonuç olarak şöyle özetlenebilir. II. Dünya Savaşında, Nazi Almanya’sı: bir dönem Sovyetlerin topraklarının içlerine kadar girmiştir. Ancak: daha sonra Sovyetler karşı atağa geçerek, batıya doğru sınırlarını taşımaya başlamıştır.
Bu sırada Romanya içlerine kadar dalmışlar ve savaş öncesinde Romanya toprağı olan bu bölge, savaş sonrasında Sovyetlerin elinde kalmıştır.
Ancak, Sovyetlerin dağılmasının ardından ise, tarihte olmayan ( eskiden buralar Boğdan olarak bilinirmiş) ve Moldova ismi verilen bu ülke ortaya çıkmıştır.
Bir aralar: burada yaşayanlar, yine Romanya’ya bağlanmak istemişler ama Sovyetler döneminde buraya yerleştirilen “Rus-Ukraynalı” azınlığın karşı çıkması sonucu bağımsız ama ne olduğuna tam olarak karar veremeyen bir ülke haline gelmişlerdir.
ULAŞIM-HAVAALANI
İstanbul-Kişinev havaalanı arasındaki havayolu yolculuğu, yaklaşık 1 saat 20 dakika sürmektedir.
Moldova havaalanında: şehir merkezine gitmek isterseniz, çevrenizi saracak taksi sürücüleriyle mutlaka fiyat konusunda anlaşarak taksiye binin, aksi halde büyük bir ücret ödemek zorunda kalabilirsiniz.
Zaten şehir içinde de buna dikkat etmeniz gerekir ki, normalde 50 leu alınması gereken bir yolculuk için, yabancı olduğunuzu anlayan şöför sizden 100 leu isteyecektir.
Mutlaka ve mutlaka, taksiye binmeden önce pazarlık yapın, fiyat konusunda anlaşın. Hatta: Moldova’daki yaşamınızda, sürekli olarak bir turist olduğunuzu ve yerli halk tarafından bir şekilde “kazıklanacağınızı” aklınızdan çıkarmayın ve tetikte olun.
Moldova Kişinev
İKLİM
Deniz kıyısında olmamasına rağmen, denize çok yakın olması nedeniyle: burada ılıman iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazlar sıcak, kışlar ılık geçer.
Moldova Kişinev
PARA
Burada “Moldova Leus” kullanılmaktadır.
1 Amerikan Doları = 12.53 leus
1 Euro = 16.38 leus
1 Leus ise= 1.64 TL.
Alışveriş sırasında, şehirdeki dükkanların birçoğunda Amerikan doları ve Euro kabul edilmiyor. Ancak, Moldova Leus’u uluslar arası geçerliliği olan bir para birimi olmadığından, bozdururken az az bozdurun, yoksa elinizde kalınca, hani derler ya, para pul oluyor.
Moldova Kişinev
DİL
Kullanılan resmi dil Moldovacadır.
Romen ve Moldova dilleri büyük benzerlik göstermektedir. Ancak, tüm otel ve restoranların personelleri, az da olsa İngilizce biliyorlar. Yine de, burada halkın büyük çoğunluğu Rusça biliyor, yani İngilizceye güvenmemek gerekir. Halkın yalnızca okumuş ve zengin kesimi İngilizce biliyor.
Aslında: Moldova dili, tamamen Romanca diline benzemektedir. Ancak, Ruslar, bunları Romanya’dan tam olarak koparmak için “Kiril” alfabesi kullanmaları için zorlamışlardır.
Öte yandan: ülkenin eli-yüzü düzgün gençleri ve Gagavuz Türkleri: ülkemize gelip çalışmaktadırlar ve bu yüzden başkentte, bazı yerlerde Türkçe konuşan insanları duyabilirsiniz.
Moldova Kişinev
İNSANLAR
Yukarıda da söz ettiğim gibi, Moldova’da, Moldovalılar yanında Sovyet yönetimi sırasında buraya yerleştirilen Rus-Ukraynalı azınlıklar da bulunmaktadır.
Bayan nüfusunun muhteşem güzel olan bu halkın: % 65 Moldovalı, % 14 Ukraynalı, % 13 Rus ve % 4 Gagavuz Türklerinden oluşmaktadır. Gagavuz Türkleri: ülkenin güneyinde, kendilerine ait bölgede, otonom yönetim altında yaşamaktadırlar.
Gagavuz Türkleri: Hıristiyan Türklerdir.
Bayanları: sarışın ve mavi gözlü ve çok güzel olmasıyla bilinir ve tanınır. Manken gibi güzeller ve onların gözünde Türkiye: zengin bir ülkedir.
Öte yandan: Moldova insanının bir özelliğinden daha söz etmek istiyorum. Kendinizi hazırlayın: burada, her türlü hizmetin karşılığında “bahşiş” adı altında rüşvet isteniliyor. Yani, bu gayet normal kabul ediliyor.
Hatta ve hatta: havaalanında uçaktan indiğiniz anda, pasaport kontrolü, bagaj kontrolü derken: bir bakıyorsunuz, bir polis gözünüzün içine baka baka “bahşiş” istediğini rahatlıkla söylüyor ve bence 1-2 dolar veya birkaç sigara vermekten imtina etmeyin.
Çünkü şehrin sokaklarında bile dolaşırken, yabancı olduğunuz anlaşıldığında, polis yol ortasında pasaport kontrolü yapabiliyor ki, bunun amacı, yalnızca bahşiş adı altında rüşvet istemektir. Hatta: gece sokağa çıkarsanız, yanınıza mutlaka pasaportunuzu alın çünkü polis mutlaka yol kesip pasaport kontrol yapıyor. Konuyu bilin ve istenen rüşveti verin ki, rahatınız keyfiniz kaçmasın.
Moldova Kişinev
NE YENİR-NE İÇİLİR
Moldova mutfağında farklı yemekler ve lezzetler tatmak mümkündür. Çünkü, geçmiş tarihi süreçte, buradan birçok farklı kültür geçmiştir. Bunlar: Ukraynalılar, Ruslar, Yahudiler, Almanlar ve diğerleri.
Ancak: ülke genel anlamda: üzüm, meyve, sebze, koyun yetiştiriciliği ve tavukçuluk ile bilinir. Ülkenin favori yemekleri: beyaz peynir, polenta (mısır unundan yapılan bir tür püredir), sebze, meyve ve et yemekleridir.
Koyun yetiştiriciliği çok popüler olduğundan: beyaz peynir ve keçi peyniri, 17’nci yüzyıldan bu yana ülkede yaygın olarak yapılır. Ulusal mutfakta, farklı yemeklerin hazırlanmasında, peynir hep baş köşede bulunur. Ayrıca: meze olarak da kullanılır.
Biraz önce söz ettiğim “Polenta” (mamaliga) ise: tamamen pişmiş mısır unu, beyaz peynir, süt, kırmızı pancar çorbası, tuzlu balık ile servis edilir.
Moldova mutfağında diğer ana yemeklerde ise: geleneksel sığır eti (mititei) ve domuz eti (cirnetei, costita, mushka), tavuk eti (zama), koyun eti (ciorba) ve balık kullanılır.
Moldovalıların en favori mahalli yemekleri: “mititei” yani “ızgara et” dir. Ayrıca: “costita” (sebzeli et yemeği). Jöleli tavuk (racituri), lahana dolması ( bunun yöresel ismi “sarmale” dir ve dikkat ederseniz, Türk yemek kültüründen geçmiş olduğu isminde de anlaşılmaktadır) ve tavuk çorbasıdır.
Etli yemeklere, bu ülkede, kayısı ve ayva gibi meyveler de ekleniyor. Ayrıca: soslara şarap ve domates suyu kullanımı çok yaygındır. Bu soslar eti yumuşatır.
Evet, neredeyse bütün yemeklerinde “patates” bulunuyor. Yerel lezzetleri tatmak isteyenler, mutlaka “borç” çorbası içmelidirler. Ancak, burada çok fazla “domuz eti” tüketildiğini de bilmeniz gerekir, buna dikkat edin.
Burada: “konyak” yani “divin” özellikle meşhur ve birçok farklı çeşidi üretiliyor. Öte yandan: Moldova şaraplarının ünü de, bütün Avrupa’da yaygındır. Ülkedeki üzüm bağlarının çokluğu, bu ülkenin şaraplarının kalitesini olumlu etkilemektedir.
Şaraplar, hemen hemen her yemeğe eşlik etmektedir. Koyun eti yemekleri, genellikle beyaz veya kırmızı şarap ile servis edilir. Sığır eti ve kümes hayvanlarının etinden yapılan yemekler, beyaz şarap ile servis edilir. Baharatlı et yemekleri, likör ve alkol oranı yüksek içkilerle servis edilir.
Moldova Kişinev
ALIŞVERİŞ
Bu ülkede satın alınabilecek başlıca buraya has hediyelik eşya “şarap” ve “konyak” olacaktır. Alkolle arası olmayanlar ise: açık Pazar yerinde, eski Sovyet dönemine ait objeleri bulup satın alabilirler, hatta “matruşka” bile bulup satın alabilirsiniz.
Ama unutmayın, alışverişte pazarlık esas, yani turist olduğunuzu anladıklarında hemen kazıklamayı düşünüyorlar, pazarlık yapın. Ayrıca: para bozdururken, büyük meblağlar bozdurmayın, çünkü paralarının uluslar arası geçerliliği yok, fazla para bozdurursanız dönüşte elinizde kalır, hatıra olarak duvara asar, sonra çöpe atarsınız.
Kişinev Souvenir Bazaar
Şehrin ana Pazar yeridir. Burada: el yapımı objeler, resimler bulup satın alabilirsiniz.
Unic
Sovyet tarzı ürünlerin satıldığı bir alışveriş merkezidir.
Moldova Kişinev
Moldova Kişinev
Moldova Kişinev
Moldova Kişinev
GEZİLECEK YERLER
Moldova Kişinev HOLLY GATES
HOLLY GATES
Bu mimari anıt: 1846 yılında, I. Zaushkevich tarafından inşa ettirilmiştir. Yapılış amacı: Osmanlının burada bıraktığı toplardan dökülecek bir çanın buraya asılmasıdır. Çan: 6.4 ton ağırlığındadır. Anıtın inşaatı: beyaz taştan yapılmış, 4 dikme şeklindedir.
Burada, Korint düzeninde 16 yan sütun bulunmaktadır. Büyük çan ve saat mekanizması: tavan seviyesinde oluşturulan taş kemerler üzerine yerleştirilmiştir. Bu seviyenin üzerinde, ikinci bir taş korniş görülür.
Anıtın üzerindeki bir mermer levhada: 29 Ağustos 1944 tarihinde, Alman-Romen işgalcilerden, şehrin Sovyet güçleri tarafından kurtuluşu hakkında bir yazı bulunmaktadır.
MOLDOVA ULUSAL TARİH MÜZESİ
31 Ağustos 1989 caddesindedir. Yani, şehrin tam merkezindedir.
Müze, 1983 tarihinde kurulmuştur. Binanın ilk yapılış amacı: bölgesel erkek lisesidir.
Müzenin önünde: Romus-Romulus ve ünlü Roma kurdu heykeli görülüyor. Binanın içinde ise, 10 sergi salonu bulunuyor.
Burada: eski çağlardan günümüze kadar olan sürece ait 300 bin civarında öğenin sergilendiği söyleniyor. Bunlar arasında: belge koleksiyonları, fotoğraflar, nadir el yazması kitaplar, haritalar, silahlar, askeri teçhizatlar vs bulunuyor.
Bunlar arasında en ilgi çekenler: 4-5’nci yüzyıllara tarihlenen Getae savaş arabası halkası, MÖ.4’ncü yüzyıldan kalma, bronz şamdan, Getae-Makedonya kaskı ve 1781 yılına tarihlenen F.Bauer tarafından yapılan Moldova haritasıdır.
Moldova Kişinev ETNOĞRAFYA VE DOĞA TARİHİ MÜZESİ
Moldova Kişinev ETNOĞRAFYA VE DOĞA TARİHİ MÜZESİ
ETNOĞRAFYA VE DOĞA TARİHİ MÜZESİ
Bu müze, Moldova’nın en eski müzesidir. Ekim 1889 tarihinde, Baron Stuart’ın girişimleriyle kurulmuştur. Başlangıçta “Tarım Müzesi” olarak düzenlenmiştir. Müzenin binası: 1903-1905 yılları arasında, mimar V.Tsigonkov tarafından hazırlanmıştır.
Günümüzde: müze, Beserabya bölgesi için önemli bir bilim ve kültür merkezi olarak bilinir ve tanınır.
Müze 2 bölüme ayrılmıştır. Birinci bölüm: Moldova topraklarında flora ve fauna için ayrılmıştır. Burada: doğanın nasıl değiştiği, yıllar öncesi ve bugün arasındaki farklılıkları ve doğanın gelişimi izlenir. Müzenin diğer kısmında ise, bu topraklarda yaşayan insanların, kendi gelenek ve görenekleri izlenmektedir.
Burada, bu insanlar tarafından kullanılan günlük yaşamdan birçok giysi, teçhizat ve günlük kullanım araçları görülmektedir. Geleneksel kostümler, geleneksel ev içi ve yerel düğün sahnesi ilgi görmektedir.
Müzenin, 1906 yılından kalma bir de botanik bahçesi bulunuyor. Bu bahçe, Beserabya bölgesinin ilk botanik bahçesi olarak ilgi çekiyor. Müzede sergilenen ürünler arasında önem kazananlar: günümüzden 5 milyon yıl önce yaşadığı sanılan bir dev dinozor iskeleti bulunmaktadır. Bu iskelet 1966 yılında bulunmuştur.
Moldova Kişinev NATİVİTY KATEDRALİ
NATİVİTY KATEDRALİ
Bu “Ortodoks” kilisesi, şehrin ana kilisesidir. Katedral: 1830 yılında: Prens Mikhail Semyonoviç tarafından yaptırılmıştır.
II. Dünya savaşında bombalanan katedral ve çan kulesi, 1962 yılında yerel komünistler tarafından tamamen tahrip edilmiştir. Yeni çan kulesi, 1997 tarihinde yeniden yapılmıştır.
Moldova Kişinev STEFAN CEL MARE PARKI VE ANITI
STEFAN CEL MARE PARKI VE ANITI
Park: ilk olarak, 1818 yılında, Rus döneminde mühendis Alexander I tarafından: yüzlerce akasya ve ıhlamur ağacı ve çiçek dikerek başlamıştır. Hatta: yine aynı dönemde, park alanına inek, keçi gibi hayvanların girmesini engellemek için, alanın çevresine çit çekilmiştir.
Bugün park: şehrin ana park alanıdır. Eskiden “Puşkin Park” olarak bilinen yer: 17 dönümlük bir alanı kapsamaktadır. Park, oldukça eski ağaçları barındırmaktadır ve başta dut ve akasya olmak üzere, 50 tür ağaç bulunduğu söyleniyor.
Stefan Cel Mare anıtı ise: aynı adı taşıyan bu parkın içindedir. Kişi ise: 15’nci yüzyılda Osmanlı saldırılarına direnmesiyle tanınmaktadır. Moldova’nın ulusal kahramanıdır.
ROSE VALLEY PARKI
9 hektarlık bu park alanında: 3 büyük göl ve çeşitli restoranlar bulunmaktadır. Aslında park alanı, eski Slav kabilelerinin yerleşim yerinde kurulmuştur.
Rus halkının efsanevi atası: Ros vadisinde yaşadığına inanılan Slav kabileleridir. Burada: birçok Slav tanrı ve atalarının heykelleri ve sunakları bulunmuştur. Bu pagan tanrılarına tapanlar: tatil günlerinde burayı ziyaret ederler, halk vadi ve göllerde şenlikler düzenlenmiş.
Günümüzdeki park alanı, 1950’lerde tamamlanmıştır. 1960’ların sonunda ise, yeni gelişmeler yaşanmıştır. Park alanı içinde, 1000 seyirci kapasiteli bir Açıkhava tiyatro salonu, içinde dönme dolapta bulunan bir eğlence parkı ve restoranlar bulunur.
Moldova Kişinev PUŞKİN MÜZESİ
PUŞKİN MÜZESİ
Müze: Anton Pann caddesi üzerindedir.
Rusya’dan sürgün edildiğinde, Puşkin’in 1820-1823 yılları arasında yaşadığı ev, günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Müze: şehrin kuzeydoğu bölümündeki parkların birkaç blok ötesindedir. 1982 yılında restore edilmiştir.
İlk açılışı ise, Şubat 1948 yılıdır. Rus imparatorluğundan uzak, ünlü yazar, bazı eserlerini burada yazmıştır. Evet, burayı ziyaret ederseniz, Puşkin’in yaşadığı küçük mekanda, objelerin güzel düzenlendiğini ve hayatından ilginç karelerin yansıtıldığını görebilirsiniz. İngilizce konuşma klavuzu yok, Rusça bilmek gerekiyor.
Moldova Kişinev MEMORİAL PARK
Moldova Kişinev MEMORİAL PARK
MEMORİAL PARK
1945 yılında: II. Dünya Savaşında Sovyet askerlerinin kazandığı zafer anısına yapılmıştır. Burada: sürekli yanan bir meşale de bulunuyor.
Yani bir anlamda “meçhul asker” anıtıdır da denilebilir. Parkın ortasında ise, 1990’lı yıllarda Moldova’nın bağımsızlığı çatışmalarında hayatını kaybedenler için yapılmış bir anıt görülüyor.
Parkın uzak kuzey ucunda ise, sivil bir mezarlık bulunuyor.
Moldova Kişinev
ŞEHİR YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER
Moldova Kişinev SERPENİ
Moldova Kişinev SERPENİ
SERPENİ
Kişinev şehir merkezine 50 km. uzaklıkta bir anıttır. Anıt: 22 Ağustos 2004 tarihinde, ülkeyi Alman-Romen işgalcilerden kurtaran 12.000 Sovyet askerinin anısına, Moldova’nın kurtuluşunun 60’ncı yılında dikilmiştir. Çünkü: bu kurtuluş mücadelesinde en şiddetli çarpışmalar “Serpeni” köyü yakınlarında olmuştur.
Anıtın inşaatına, Sovyetler döneminde başlanmıştır. Anıt: 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm: mermerle dekore edilmiştir. Bu mermer üzerinde, 12.000 kahramanın, kabartma isimleri yazılıdır.
Orta ve üst kısımda bir haç görülür. 2 yüksek dikmenin altında ise, sonsuz ışık görülür. Bu sonsuz ışık: vatan savunulurken ölen, bu cesur askerlerin onuruna vardır. Ancak: bu sonsuz ışık, yani meşale: hafta içi yanmaz.
Anıtta, ayrıca, Dinyester manzaralı bir çan kulesi bulunur.
Evet, silüeti, çok uzaklardan da görülebilen bu anıtı, ziyaret etmeyi unutmayın.
Moldova Kişinev ORHEİ
Moldova Kişinev ORHEİ
Moldova Kişinev ORHEİ
ORHEİ ANTİK KALINTILARI
Şehrin 60 km kuzeydoğusunda, Orhei köyü yakınlarında bir açık hava müzesidir. “Orhei” kelimesi “sur” anlamına gelir. Altınordu devleti döneminde, “Shehr el-Cedid” şehri burada kurulmuştur. Kelime anlamı “yeni şehir” demektir.
Ancak, 14. yüzyıl ortalarında şehir tarih sahnesinden silinir ve kaybolur. 16’ncı yüzyılda, Orhei sakinleri: burada “Orhei” ismini verdikleri yeni bir şehir kurarlar.
Günümüzdeki arkeolojik şehir kalıntıları: mağaralardan oluşmaktadır. Zaten eski Orhei şehrine “Pestere” denilir ve bu kelimenin anlamı mağaradır. Bu kireçli kaya parçalarında onlarca geniş ve küçük mağara bulunmaktadır. Bu mağaralar ve çevrenin manzarası: harika görünüm ile ziyaretçileri etkilemektedir.
Özellikle: burada bulunan mağara manastır ilgi çekmektedir. Çünkü, bu manastır, erken Hıristiyanlık döneminin önemli manastırlarından birisidir. Dış dünyadan izole edilmiştir. Çünkü: o zamanlar, bölgeye gelen Hıristiyanlar, bu topraklarda yaşayan yerli kabilelerden uzaklaşmak ve korunmak için daha büyük mağaralar oluşturmuşlardır.
Zamanla Orhei mağaraları, bu erken dönem Hıristiyanları tarafından kullanılır olmuştur. Ortaçağ döneminde mağaralarda rahipler yerleşmiştir. Ayrıca, yeni mağaralar yapılmıştır.
Evet: günümüzde, aradan geçen süreçteki birçok depreme rağmen bazı mağaraların iyi korunmuş oldukları gözleniyor.
Burada, bir de kale kalıntısı bulunuyor. Gaetic kalesi olarak isimlendirilen kale: Butuceni burnu üzerindedir. Doğu ve Batı yönünde, oval ve uzun bir hattadır. Kale, dar bir geçitle çevresine bağlanır. Çünkü, bu dar geçit herhangi bir tehlike anında, tehlikeyi engelleyecek durumdadır. Kalenin MS.3’ncü yüzyılda yapıldığı sanılıyor. Çünkü: Germen ve Bastarnae kabilelerinin istilalarından korkuluyordu.