Hong Kong Central District

Hong Kong Central District

Evet, Hong Hong adasının en etkileyici, bölümünden gezimize başlayacağız. Buraya ulaşmak için, en güzel yol: Victoria Harboor’dan “Star Ferry” (bunlar bir tür feribottur) ile geçerek, Central District denilen yere ulaşmaktır.

Bu ulaşım sırasında: yeşil ve beyaz renkli, çift katlı feribotlar kullanılır. Bu feribotlar, iskeleden ayrılmadan önce çanlar çalar, iskele yolcu biniş tahtası kaldırılır ve palamarlar çözülür. Yolculuk yaklaşık 8-9 dakika sürer ve bu esnada, büyüklü-küçüklü deniz araçlarından oluşan yoğun bir deniz trafiği aşılır ki, aynı İstanbul boğazı geçişi gibidir. Yolculuk ilerledikçe, yani Hong Hong adasına yaklaşıldıkça, şehrin, muhteşem güzel silüeti gözler önüne serilir.

“Star Ferry” filosunda: adını yıldızlardan alan feribotlar bulunmaktadır. Bunların en eskisi olan “Celestial Star” ise, 1956 yılında inşa edilmiştir. Star Ferry iskeleleri ise, denizden kazanılan alanlara inşa edilmişlerdir.

Bölgeyi tanıtmaya başlamadan önce, burada yapılan, dünya çapında ünlü bir etkinlikten söz etmek istiyorum. Bu etkinliğin adı Işıklar Senfonisidir.

Victoria Harbour bölgesinde yapılmaktadır ve limanın her iki tarafında, 40’dan fazla binada, gece, multimedya gösterisi yapılır. Gösteri: “Guiness Dünya Rekorları” kitabında: “Dünyanın en büyük, daimi ışık ve ses gösterisi” olarak tescil edilmiştir.

Gösteriye: renkli ışıklar, lazer ışıkları ve ışıldaklar katılır. Müzik ve ışık çeşitliliğinin yaratıldığı senkronize, unutulmaz görüntüler ortaya koymaktadır ki, bunu mutlaka izlemelisiniz. Gösteride sunulan  temalar: Uyanış, Enerji, Miras, Ortaklık, Final. Evet, kutlama 5 ana tema başlığı altında düzenleniyor.

Gösterinin müziklerini ve İngilizce anlatımını dinlemek isterseniz, her Pazartesi, Çarşamba ve Cuma gecesi “Tsim Sha Tsui” rıhtımında, limanın ön kısmında bulunmanız gerekir. Tropikal siklon uyarısı 3 veya yağmur fırtınası olasılığı olduğunda, gösteri askıya alınıyor.

 

Central District

Şehrin iş merkezi olan, çok uluslu finansal hizmetler şirketlerinin birçoğunun merkezinin bulunduğu, birçok konsolosluğun bulunduğu bölgede, ilk karşımıza çıkan, büyük bir gökdelendir.

Hong Kong Central District

Two IFC

Burası “Uluslar arası Finans Merkezi” binasıdır.
412 metre yükseklikteki bina, dünyanın en yüksek 7’nci binası olarak önem kazanmaktadır. En üst katın yüksekliği: 387 metredir. 88 kat bulunmaktadır. 1998 yılında başlanan inşaat, 1999 yılında bitirilmiştir. 18 tane yüksek hızlı asansör bulunuyor. Ancak, bina da, bir seyir platformu yoktur.

 

IFC Mall

Bu kompleks, yaklaşık 200 mağaza ile, uluslar arası önde gelen markaların ürünlerinin satıldığı bir yer olarak önem kazanmaktadır. Burada: alışveriş yanında ayrıca eğlence, gezi ve yemek yerleri de bulunuyor.

Hong Kong Central District

Bu binanın hemen yakınında “Four Seasons Hotel” binası var. Burası da, 2005 yılında tamamlanmış, 206 metre yüksekliğinde, 60 katlı, 400 odalı bir oteldir.

Bölgenin önemli binaları, kaldırımlar ve üst geçitler ile birbirlerine bağlanırlar. Şehrin şaşırtıcı özelliklerinden birisi olan, 800 metre uzunluğundaki açık hava yürüyen merdiveni “Central Mid-Levels Escalator” bölgesine gider.

 

 

Mid-Levels Escalator

Merdivenler, alttan üste doğru 135 metre kadar yükselir ve Guiness Rekorlar Kitabında belirtildiğine göre “Dünyanın en uzun yürüyen merdiven sistemi” olarak öne çıkar. 1993 yılında inşa edilmiştir. Toplam seyahat süresi, 20 dakikadır. Ancak: bunlarla katedilen mesafe, araba ile seyahat edilmesi halinde, birkaç kilometreye eşdeğerdir.

Her gün saat: 06.00-22.00 arasında çalışır. Ziyaretçilerini, apartman bloklarından aşağıya, Central bölgesine taşır ve bu sırada, Central bölgesindeki sokak yaşantısını, kuşbakışı izlemek mümkündür. Bu sırada: Cochrane Street üzerinden geçilir ve 140 yıllık canlı bir sokak pazarı olan “Gage Street” ve “Graham Street” boyunca ilerlenip, “Holywood Road” yoluna ulaşılır. Özellikle: bir sokak ağırlıklı Pazar olan “Gage Street” ilginçtir.

Daha sonra ise: SoHo denilen bölgeye ulaşılır ki, burada gayet güzel restoranlar ve barlar bulunur. Evet, bu yürüyen merdivenler günlük 55 bin kişiye hizmet vermektedir.

IFC’den çıktıktan sonra: Exchange Square denilen yeri geziyoruz. Hemen burada, yine ilginç bir yapı var.

Hong Kong Central District

Jardine House

Burası da bir ofis binasıdır. 1972 yılında tamamlandığında, şehirde ve Asya kıtasındaki en yüksek bina idi. 1980 yılında ise, bu özelliğini yitirmiştir. Bina: bir metal çerçeve ve yuvarlak pencereli bir perde duvar ile inşa edilmiştir. Pencerelerin dairesel tasarımı, ilgi çekmektedir.

Buradan, kaldırımları doğuya doğru takip ediyoruz ve “General Post Office” denilen yere ulaşıyoruz.

 

General Post Office

Deniz kıyısındaki bina: 1976 yılında yapılmıştır. Burada, pul meraklılarının ilgisini çekebilecek “pul sergileri” düzenleniyor.

Post Office binasının solundan, alt geçidi kullandığımızda: “Statue Square” denilen yere ulaşıyoruz.

Meydanın doğu bölümünde: Legco Building var.

Hong Kong Central District

Legco Building-Yasama Konseyi

1912 yılında yapılan bina, bölgedeki birkaç koloni dönemi yapısından birisidir ve 1985 yılına kadar Hong Kong Yasama Konseyine ev sahipliği yapmıştır. 2 katlı granit yapıdır. Neo klasik mimari tarz, İon sütunları ile desteklenmiştir. Hemen önünde ise; adaleti temsilen “Themis” heykeli bulunmaktadır. Yapı: II. Dünya savaşında, işgal edildiğinde, Japonlar tarafından karargah olarak kullanılmıştır. Günümüzde, burası “Yüksek Mahkeme Binası” olarak kullanılıyor.

Statue Square ve Chater Garden bölgesinde, modern mimarinin çarpıcı yapılarını görmek için gökyüzüne bakmalısınız.

Hong Kong Central District

Bank of China Tower

I.M. Pei tarafından tasarlanmıştır. 70 katlıdır. İki direklerinin yüksekliği 368 metredir. Bina: 1989-1992 yılları arasındaki süreçte, ABD dışında, 300 metreden yüksek bulunan tek bina olarak tarihe geçmiştir. Günümüzde ise, şehrin, dördüncü en yüksek binasıdır.

Sonuç olarak, bu tasarım, her ne kadar ödüllü bir mimar tarafından gerçekleştirilse de, bölgede yaşayanlar bu yapıyı sevmezler. Çünkü: yapının üçgen prizmaları ve keskin açıları, buradaki insanların yaygın olarak sahiplendikleri “fenk-shui” ilkelerine ters gelmektedir. Ayrıca, yapının radyo antenleri, bir böceğin antenlerini çağrıştırır. Son bir not: bu binanın 43. katında bulunan gözlem kulesi, ziyarete açıktır.

Rakip “HSBC Hong Hong Genel Merkez Binası”; Norman Foster tasarımıdır.

Hong Kong Central District
Hong Kong Central District

 

HSBC Hong Kong Genel Merkez Binası

Bina, 1933 yılında yıkılan “Hong Kong Belediye Binası” yerine inşa edilmiştir. Günümüzde görülen bina, 1985 yılında tamamlanmıştır. Tamamlandığında, dünyanın en pahalı binası ünvanını almıştır. Binanın tasarımında, askı çerçeve kullanılmıştır. Yani, iç destek yapısı yoktur. Ayrıca: güneş, binanın içindeki aydınlatmanın en önemli kaynağıdır. Doğal güneş ışığı kullanımı sayesinde, enerji tasarrufu yapılmaktadır. En büyük özelliği: üst katlara erişim kolaylığıdır. Zemindeki lobi, prestijli bir resepsiyon alanı yaratmaktadır.

Bu binanın bir diğer özelliği ise, hemen kapısında: yine “fenk-shui” ilkelerine uygun olarak “iki bronz aslan” heykelinin koruyuculuk görevini yerine getirmek üzere, bekliyor olmalarıdır.
Çünkü: Honk Kong şehrine yerleşen ilk İngiliz yerleşimcilerin “Fenk-Shui” ilkelerine ilgileri vardı. Bu yüzden, şehirde yapılan erken dönem yapılarının çoğu, Fenk-Shui felsefesine uygun olarak inşa edilmiştir. Bu ilkeye göre: bir vücut: su için, bir nehir ister, deniz yada okyanus ister.

Bu yüzden: HSBC binasının önünde, görünümü engelleyen başka bir bina yoktur ve büyük açık bir alan (Statue Square) bulunur ve buradan “Victoria Limanı” görülür.
Gelelim “aslan heykelleri” ne: HSBC şirketi, 1935 yılında, burada karargahını yaptırmaya karar verdiğinde, Şangay ofisinde görevli İngiliz heykeltıraş Wagstaff’a, 2 bronz aslan heykeli siparişi verilir.

Şanghay ofisindeki bu aslan heykelleri: oranın bir parçası haline geldi ve yayaların ilgisini-sevgisini çekti. Daha sonra bu aslanların benzerleri yaptırıldı ve 1982 yılında, bu binanın girişine taşındılar. Son bir not: binanın akıllı aydınlatma sistemi bulunmaktadır ve limanda yapılan toplu ışıklandırma gösterilerinde kullanılmaktadır.

Hong Kong Central District

Alexandra House

Hemen, HSBC bank binasının karşısındadır. 37 katlıdır. 1976 yılında tamamlanmıştır. Bu binada, bir restoranın yanı sıra, Prada, Burberry, Dolce Gabana, Ermenegildo Zegna gibi uluslar arası markaların satıldığı yerler var.

Hong Kong Central District

 

Landmark

Yine aynı yerde olan bu yapı: bir ofis ve alışveriş merkezidir. Genellikle, çok sayıda, prestijli uluslar arası markanın satış yerleri buradadır. Yapıdaki son restorasyon, yenileme çalışmaları 2006 yılında tamamlanmıştır. Evet ,burada fiyatlar yüksektir ama gezmekte, görmekte yarar var.

 

Des Voeux Road

Burada, Hong Kong şehrinin tarihi tramvaylarına binebilir ve “Central” bölgesinden “Causeway Bay” bölgesine seyahat edebilirsiniz. Tramvay hattı yolun ortasındadır ve dolambaçlı yollardan ilerler. Bu tarihi ve 2 katlı tramvaylar, 1904 yılında, kıyı boyunca çalışmak üzere düzenlenmişler, ancak denizin doldurulmasıyla bulundukları bölüm, denizden uzaklaşmıştır.

HSBC Genel Merkezinden: Quenn’s Road Central bölgesine geçiyoruz.

Buradan sonra ise: 1917 yılı yapımı French Mission Building binasına (günümüzde Temyiz Mahkemesi olarak kullanılmaktadır) gitmek üzere, “Battery Path” e yöneliyoruz.

St. John’s Cathedral, hemen yakınlardadır.

Hong Kong Central District

St. John’s Cathedral

Bu yapı: 1847-1849 yılları arasında inşa edilmiştir. Şehirdeki 5 katedralden biridir ancak en eskisidir. Hatta, Doğu Asya bölgesinin en eski Anglikan kilisesi olduğu söylenir. Mimari tarz: Neo-Gotik ve Norman karışıdır. II. Dünya savaşında, yapı, bölgeyi işgal eden Japon subaylar için, bir kulüp haline getirilmiştir. Bu dönemde, yapının orijinal parçalarının çoğu ve orijinal vitray pencereler tahrip edilmiştir.

Ancak, savaştan sonra restore edilmiştir. Burayı ziyaret ettiğinizde: yapının içinde “Quier Chapel” bölümünde, 1950’li yılların sonunda “Joseph Edward Nuttegens” tarafından tasarlanan “vitray pencereleri” ne dikkat etmenizi öneririm.

Katedralin hemen yanında: 1921 yılında, I. Dünya savaşında ölen askerlerin anısına dikilen “çapraz düz bir granit sütun” şeklinde anıt bulunmaktadır. Bu anıt: Japon işgali sırasında, yere düşürülmüştür. 1952 yılında anıt yeniden restore edilmiştir. Anıtın, I. Dünya savaşında ölen askerlerin isimleri yazılı orijinal bronz tableti: katedralin içinde görülebilir.

Katedrali geçiyoruz. Üst geçitten, Garden Road yolundan Citibank Plaza’ya gidiyoruz.

Hong Kong Central District

Citibank Plaza

Burası: modern bir cam ve çelik kompleksi olan kuledir. Yapıda, 10 bin civarında insan çalışmaktadır. Yani, şehrin en büyük ofis komplekslerinden birisidir. Yapının yüksekliği 205 metredir ve 50 katlıdır. 1992 yılında tamamlandığında, şehrin ilk ofis binası olarak öne çıkmıştır. 1994 yılında “Honk Kong Enstitüsünün Mimarlar Yüksek Ödülü” buraya verilmiştir.

Hong Kong Central District

Goverment House

Katedralin hemen karşısındadır. Bina, 1855 yılında inşa edilmiş ve koloni valisinin resmi ikametgahı olarak kullanılmıştır. Ancak, II. Dünya savaşında Japon işgali sırasında bina yıkılmış ve Japon mimari özellikleri kullanılarak yeniden yapılmıştır. Şehirde görev yapan, 28 koloni valisinden, 25 tanesi burada ikamet etmiştir.

Yapının ön ve arka tarafında çim bahçe görülür. Bahçede, muhteşem güzel bir düzenleme var, özellikle yaz döneminde, buradaki açelyalar görülmeye değerdir. Yapının içinde ise, resmi faaliyetlerin yürütüldüğü özel bölümler var.

Evet, burayı da gördükten sonra, yine yakınlardaki bir parkı geziyoruz.

 

HONK HONG PARK

Burası: manzaralı bahçeleri ve gölleri olan, 11 hektar büyüklüğünde bir park alanıdır. Mayıs 1991 tarihinde ziyarete açılmıştır. Park alanında, daha önceleri askeri kışla varmış ve kışla, 1979 yılında hükümete teslim edilmiş ve 1988 yılına kadar okul sitesi olarak kullanılmış ve daha sonra ise, günümüzdeki park haline getirilmiştir. 8 hektarlık bir alanı kapsamaktadır.

Ayrıca, eski bir kışla olması nedeniyle, park alanı içinde bazı tarihi binalar bulunmaktadır.

Parkın içinde, bir bina-müze dikkati çekiyor.

 

Flaggstaff House-Museum of Tea Ware

Park alanı içindeki “Flaggstaff House”: 1846 yılında yapılmıştır ve bölgenin en eski koloni dönemi yapısıdır.
Yapı: 2 katlıdır ve beyaz badanalıdır. Günümüzde burada: “Museum of Tea Ware” bulunuyor. Bu müzede: çayın, MÖ. Yıllardan günümüze kadar olan tarihi sürecini anlatan sergiler bulunuyor.

 

Cassels Blok

Bu bina: kışlada görevli, evli İngiliz subaylar için yapılmıştır. Günümüzde ise, 1992 yılından bu yana “Hong Kong Görsel Sanatlar Merkezi” olarak kullanılmaktadır.

 

Wavel House

Yine kışlada görevli, evli İngiliz subaylar için yapılan bu bina, 1991 yılından bu yana “kuşhane” olarak kullanılmaktadır. Burada, yöreye özgü “egzotik” kuşlar görebilirsiniz.

Parkın hemen bitişiğinde, büyük bir alışveriş merkezi var. Buranın en büyük özelliği, park alanına, yürüyen merdivenlerle bağlı olmasıdır.

Hong Kong Central District

 

Pacific Place

Şehrin en büyük ve en şık alışveriş merkezidir ve 2004 yılında tamamlanmıştır. 4 katlı alışveriş merkezi bölümünde: 130 mağaza ve butikler var. 2 butikte, lüks markaların çağdaş moda tasarım ürünleri satılıyor. Alt katlarda sıradan dükkanlar varken, üst katlarda, marka butikler ve tasarım mağazaları bulunuyor. Komplekste: ayrıca oteller, ofis kuleleri ve özel daireler bulunuyor. Uğramanızı öneririm.

 

HARCOURT GARDEN

Şehirdeki, küçük bir parktır. 1990’ların ortalarında yapılmıştır. Çok önemi ve özellikleri olan bir yer değil.

Parkın denize bakan tarafında: “HK Academy for Performing Arts” bulunur. Bu bölge aynı zamanda “Wan Chai” olarak da bilinir.

 

WAN CHAİ

Bölge: bir zamanlar salaş kulüpler ve barlarla doluydu. Vietnam savaşına katılan Amerikan askerlerinin, 1960’lı yıllarda, buradaki barlar ve kulüplerde, milyonlarca dolar harcadıkları söylenir. Ama, biraz önce de sözünü ettiğim gibi, bu kulüpler ve barların birçoğu kalitesizdir.

 

HK Academy for Performing Arts

Burada: dans, drama, film, televizyon, müzik ve tiyatro dallarında, eğitim veriliyor. 1984 yılında kurulmuştur. Asya kıtasında, yüksek düzeyde sanat eğitimi verilen önemli bir kurumdur. Eğitim politikası, Çin ve Batı gelenekleri ve disiplinleri esas alınarak belirlenmektedir. Yani, tam bir kültürel çeşitlilik yaratılıyor. Buraya, tam zamanlı programlar için, her yıl 700 civarında öğrenci kabul edildiği söyleniyor. Kompleksin içinde, çeşitli oturma kapasitelerine sahip, salonlar bulunmaktadır.

“Gloucester Road” yolundan ilerlemeye devam ediyoruz.

 

Revenue Tower

Burası, 181 metre yüksekliğinde, 49 katlı bir kuledir. Yapı, 1990 yılında tamamlanmıştır. Tamamen ofis alanlarından oluşmaktadır.

Deniz kıyısında: karşılıklı olarak bulunan iki tane şehrin en büyük kongre ve sergi merkezleri bulunuyor. Bunlar: Victoria Limanı boyunca inşa edilmişlerdir. Bu bölge: sahildeki oteller ve ticari binalar ile, kapalı yürüyüş yolları ile bağlantılıdır. 1988 yılında hizmete açılan binanın, cam perdesi, Victoria Limanına bakmaktadır.

Hong Kong Central District

Expo Dr Central

Wan Chai bölgesinde bulunan burası: Hong Kong şehrinin merkez kütüphanesidir. Aynı zamanda “Kongre ve Sergi Merkezi” olarak da kullanılmaktadır. Hong Kong adasının silüeti üzerinde etkin bir görüntü vermektedir.

Buradaki fuar merkezinde: kitap, elektronik, gıda, saat, oyuncak ve oyun, mücevher fuarları düzenlenmektedir. Bunlar, yıl boyunca planlı olarak düzenlenir. Şehir ziyaretçileri, fuar dönemlerinde burada yoğunlaşırlar. Elbette, uygun fiyatlı, en son teknolojik ürünlerin bulunması mümkündür.

Hong Kong Central District

HK Convention&Exhibition Centre

Burası da, diğerinin hemen karşısında, şehrin en büyük kongre ve sergi merkezlerinden birisidir. Burada: 6 sergi alanı, 2 kongre salonu, 2 tiyatro, 52 toplantı odası, 7 restoran ve büyük bir otopark alanı bulunmaktadır.

Kapasite: günlük, 140 bin ziyaretçidir. Yapının 40 bin. m. karelik Alüminyum çatısı bulunmaktadır. Hemen önünde ise “havaya doğru yükselen/uçan bir deniz kuşu” heykeli görülür. 2012 yılında: “bir kongre ve sergi merkezi” olarak, Asya kıtasının en iyisi ödülünü, dokuzuncu kez kazanmıştır. 1997 yılındaki devir-teslim töreni, buradaki sergi alanında yapılmıştır.

Golden Bauhinia Meydanı

Bauhinia “Hong Kong” şehrinin amblemidir. İsim “Expo Promenade” de yaygın olarak kullanılmıştır. Meydan: Haziran 1997 tarihinde, devir-teslim töreni için düzenlenmiştir. Meydanda bulunan “Golden Bauhinia” heykeli, 1997 yılındaki devir-teslim töreni anısına, Çin hükümeti tarafından hediye edilmiştir.

Heykel: Wan Chai sahiline bakan, Hong Kong Kongre ve Sergi Merkezi yakınındaki meydana yerleştirildi. Burası, günümüzde “Golden Bauhinia Meydanı” olarak biliniyor. Heykel: meydanın hemen köşesindedir. 20 metre yüksekliğinde ve 206 taş tabletten oluşmaktadır. Her tablet: yuvarlak şekilli ve hafif renkli granitten yapılmıştır.

Onlar Hong Kong tarihinin, altı önemli yıllarını temsil ederler. 1997 ise, dönüm yılı olarak olağanüstü bir tablet ile işaretlenmiştir. Anıtın gövdesi üzerinde ise, Merkezi Yönetim eski Başkanı Jiang Zemin tarafından yazılan, 9 ışıltılı Çince karakterler görülür.

Burayı ziyaret ederseniz: günlük bayrak törenini izlemenizi öneririm. Her ayın: ilk günü hariç, her gün saat: 07.50-08.03 arasında yapılan törende, tören üniforması içinde, Hong Kong polis memurları ve milli marş izlenir. Her ayın, ikinci pazar günü ise, tören farklı üniformalı gençlik gurupları tarafından düzenlenir.

Her ayın ilk günü ise, tüfekli ve üniformalı Hong Kong polis memurları, daha ayrıntılı bir bayrak töreni düzenlerler. Tören sonunda, Polis Bandosu tarafından, on dakikalık bir konser düzenlenir.

Maiden Rock

Burası “Aşıklar kayası” olarak bilinir. Bowen Road yolu üzerindedir. Burada: her yıl, geleneksel “Bakireler Festivali” yapılır. Çünkü, kaya, yerel geleneklerde önemli bir yer tutar. Her yıl “Ağustos” ayında, genç kızlar, burada tütsü yakarlar ve iyi bir talip bulmayı dilerler, bu  sırada da 9 metrelik kayaya tırmanırlar.

Evet: Gloucester Road üzerinde yürümeye devam ediyoruz ve “Causeway Bay” bölgesine giriyoruz.

Hong Kong Alışveriş

Hong Kong Gece Hayatı

Hong Kong, Yakın çevresi, Macau

 

Hong Kong Çevre adaları

 

Hong Kong Çevre adaları

Hong Kong şehrinin çevresindeki sularda, 235 civarında ada bulunduğu söyleniyor. Ancak, bunların birçoğunda yaşam yoktur ya da çok küçük yerleşim birimleri bulunmaktadır.

En büyük adalar ise: Lantau, Cheung, Lama.

Evet: şehirde yeterli zamanınız varsa, bu adaları gezmenizi öneririm. Adaları gezmek için: IFC’nin önündeki “Outlying Islands Ferry Piers” dan; yerli halkında kullandığı, ucuz ama konforlu feribotları kullanabilirsiniz.

Hong Kong Çevre adaları

LANTAU

Bu adaya, feribot yanında, karayolu ve MTR (teleferik) ile de gitmek mümkündür. “Disneyland” bölgesine gitmek isteyen ziyaretçiler: özellikle “Sunny Bay” ile “Disneyland Resort” istasyonları arasındaki, 3.5 kilometrelik hattı: özel MTR Disneyland Resort trenlerini kullanarak aşabilirler.

Adaya ulaşmak için teleferik te kullanılır. Ngong Ping bölgesindeki Tung Chung MTR istasyonundan teleferiğe binerseniz, adaya ulaşabilirsiniz. Bu teleferik hattı, 5.7 km. dir. Yolculuk, 20-25 dakika sürüyor.

Evet: adaya feribot: gün boyunca, her saat başı hareket etmektedir.

Adanın isminin kelime anlamı “aydınlatılmış” demektir.

Hong Kong’un en büyük adası olarak, Pearl River nehrinin ağzındadır. Adada 47 tane köy bulunmaktadır. Bunların yalnızca üç tanesi “Mui Wo, Tai O, Tung Chung” gelişme göstermiştir. Bunun dışında, adada 7.84 km. karelik “Vahşi Kırsal Park” bulunmaktadır.

Adanın: kuzeybatı kıyısında, 1990’lı yıllarda “Chek Lap Kok” denilen yerde: “Honk Hong İnternational Airport” açılmıştır. Aynı dönemde: “Tung Chung” denilen yerde, yeni bir kasaba inşa edilir. Bu gelişmeler üzerine: kara ve demiryolundan oluşan “Tsing Ma” köprüsü, adayı, ana karadaki “New Territories” denilen bölgeye bağlar.

Takip eden tarihi süreçte “Disneyland Resort” buraya açılınca, sakin bir hayat sürülen ada, milyonlarca ziyaretçiyi buraya çekmeye başlar. Ancak, yine de adanın günümüzde büyük kısmı, park alanı olarak koruma altındadır.
Ayrıca: yine ada içinde, 70 km. lik dairesel bir yürüyüş yolu bulunmaktadır.

Tung Chung

Burası: adanın kuzey-batı bölümündeki en büyük yerleşim yeridir. Bölge: 250.000 kişilik bir nüfusu barındırmak üzere hazırlanmış ve ilk aşama, 1994 yılında tamamlanmıştır. Günümüzde, burası bir konut, ofis ve otel alanı olarak kullanılmaktadır.

Tung Chung Fort

Bu kale yapısı, 1817 yılında yapılmıştır. Qing hükümeti: korsanlıkla ve afyon ticareti ile mücadele için, bu kaleyi yaptırmıştır. Yapı: 1979 yılında “Ulusal anıt” olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Burada: özellikle 6 eski top ilgi çekmektedir. Takip eden dönemde, kale: önce bir polis karakolu, daha sonra ise okul olarak kullanılmıştır.

Hau Wong Temple

Bu tapınak, 1765 yılında, Song hanedanı döneminde inşa edilmiştir. Yakın zamanda restore edilen tapınağın özellikle iç dekorasyonu ilgi çekmektedir. Saçaklardaki minyatür insan figürleri de görülmeğe değerdir. Ay takvimine göre, her yıl, sekizinci ayın, 18’nci günü, burada Çinli opera sanatçısı Hau Wong’un doğum günü kutlama etkinlikleri düzenlenmektedir.

Çin Beyaz Yunuslar

Lantau adasında, Tung Chung denilen kapalı sularda “Çin Beyaz Yunusları” yaşamaktadır. Bu yunuslar: doğal pembe renktedirler. Ancak, günümüzde, burada 100-200 arasında yunus bulunduğu ve nesillerinin yavaş yavaş tükendiği bildiriliyor. Bu pembe yunusları görmek için, bir tekne turuna çıkabilirsiniz.

Lantau Peak-Tepe

Ada üzerinde, 934 metre yükseklikteki bu alan: en sıcak günlerde bile serin esintisiyle önem kazanmaktadır.

Cheung Sha Beach

Ada üzerinde plaja gitmeyi isteyenler, harika beyaz kumsalı ve her türlü olanaklarıyla, 3 km. uzunluğundaki burayı tercih ederler.

Hong Kong Çevre adaları
Hong Kong Çevre adaları
Hong Kong Çevre adaları

Po Lin Temple-Big Buddha

Adanın en önemli özelliklerinden birisi de, “dünyanın en yüksek oturan Buda heykeli” nin burada bulunmasıdır. Heykel: Ngong Ping yaylasında bulunan Po Lin Manastırındadır. Manastır 1906 yılında 3 rahip tarafından kurulmuştur.

Heykel: kuzeye, Çin’e doğru bakar. Bir lotus taht üstünde, 26.4 metre oturur ve taban dahil 34 metre yüksekliğindedir. Bronzdan yapılmıştır. Ağırlığı 250 ton üzerindedir.

Heykelin bulunduğu yere yani “Po Lin Monastery” tepesine çıkmak için, 268 basamak merdiven tırmanmanız gerekir. Bu muhteşem heykeli yakından görmek için bu zahmete inanın değer. Ayrıca: tepenin üzerinde muhteşem bir manzara bulunduğunu unutmamak gerekir. Manastır: katı vejateryanları barındırır ve bu yüzden, ziyaretçilerin de yanlarında et getirmemeleri veya bulundurmamaları, özellikle belirtilir. Burası, özellikle Budist hacıları için bir ziyaret yeridir. Çünkü, heykelin hemen karşısındaki “Po Lin” manastırı, Hong Kong’un en önemli Budist kutsal yerlerinden birisidir.

Hong Kong Çevre adaları

Ngong Ping

Burası bir köydür ve “Po Lin” yakınlarındadır. Köyün hemen yanında “MTR” yani teleferik istasyonu bulunuyor. Bu köyün mükemmel manzarası öne çıkmaktadır. Burada: geleneksel Çin çayı dükkanları ve Buda’ya adanmış, iki multimedya sinema bulunan “Buda Parkı” bulunmaktadır.

 

Tai O

Yüksek “Tung Chung” bölgesinden ayrıldıktan sonra, tepelerin arasında kalan karayolunu takip ederek, bu köye ulaşabilirsiniz. Adanın kuzeybatısındadır.

Köy, sevimli bir balıkçı köyüdür. Köydeki “Kwan Tai” tapınağının ilk kuruluşu, 1530 yılına kadar uzanmaktadır. Köylülerin çoğu: balıkçılıkla geçinen “Tanka” soyundandır ve suyun üzerinde, deniz üzerinde, kazıklarla yükseltilmiş evlerinde yaşarlar.

Burada: denizde, nesli tükenmekte olan “pembe yunuslar” ı görebilirsiniz. Köyde: ayrıca geleneksel Çin savaş sanatının temsilcisi “Hong Hong Shaolin Wushu Centre” bulunmaktadır.
Burayı ziyaret edenler, yerel lezzetlerden de tadarlar ki, bunların başında “tuzlu balık” ve “karides” gelmektedir.

Hong Kong Çevre adaları

Bu adada bulunan “Disneyland” konusunda, yine bu sitede, “Hong Kong Disneyland” başlığı altında, ayrıntılı bir yazı bulabilirsiniz.

Hong Kong Çevre adaları

CHEUNG CHAU

Burası, Hong Kong adasının güneybatısında, 10 km. uzaklıktadır. Ada, aslında 2.5 km. kare yani küçük olmasına rağmen, kalabalıktır ve yaklaşık 20 bin nüfus barındırmaktadır.
Ada: Ming hanedanı (1368-1644) döneminden bu yana balıkçılıkla uğraşmaktadır. Tüm gün boyunca, limanda balıkçı tekneleri görülür. Akşamları ise, güneşin batışı, büyük bir keyf ile izlenir. Evet, bu ada, şehir hayatının gürültüsünden kaçmak için hoş bir yerdir.

Hong Kong Çevre adaları

Bun Festival

Bir yıllık sezonda, dört kez festival düzenlenir. Festivallerde: yüzlerce yıllık geleneklere uygun olarak: tütsü çubukları yakılır ve sanatçılar etkinliklere katılırlar. Bu muhteşem ve eğlenceli festivale katılmak isterseniz, 15 veya 16 Nisan tarihlerinde (Çin takvimine göre) burada bulunmanız gerekir. Antik çağda: adada salgın bir hastalık çıkar.

Ada sakinleri, bu salgın hastalığı yenmek için, büyük bir mücadeleye girişirler ve salgın hastalık yok olur. Bu mücadele “Bun Festivali” olarak günümüze kadar süregelmiştir. Festival zamanında, büyük bir geçit alayı düzenlenir ve bu geçit alayı, tüm cadde ve sokakları dolaşarak, izleyenlere hoş anlar yaşatır.

 

Plajlar

Adada önemli plajlar var. Bunlar: “Tung Wan” ve “Kwun Yam Wan” plajlarıdır. Bu plajlara, özellikle yaz aylarında, çok sayıda turist akın etmektedir.

Tung Wan

Burası: ziyaretçiler için harika bir yerdir ve burada güzel turistik tesisler bulunmaktadır. Burada rüzgar sörfü yapılabilmektedir.

Kwun Yam Wan

Burası, su sporları rekreasyon alanıdır.

Hong Kong Çevre adaları

Park Tai Temple

“Pak Tai” kelimesi “kuzeyin hakimi” anlamına gelmektedir. Bu tasvir: genellikle bir ayağı bir kaplumbağanın ve diğer ayağı bir yılanın üzerinde, oturur olarak betimlenir. Özellikle, yöre insanı “Pak Tai” nin bu heykelinin, 18 nci yüzyılda bölgeyi kasıp kavuran bir salgın sırasında, köyü koruduğunu söylemektedirler.

Evet, tapınak yapısı, 1783 yılında inşa edilmiştir. Burada güzel oymalar ve 600 yıllık olduğu söylenen bir kılıç bulunmaktadır.

San Wai

Adanın merkezindeki bir köydür. Köyde “Tin Hau” isimli bir tapınak bulunmaktadır. Bu tapınağın: deniz tanrıçası ve balıkçıların koruyucusu adına yapıldığı söylenir. Buraya ulaşmak isterseniz, feribot iskelesinin yanından, bir deniz taksisine binebilirsiniz.

Praya

Burası, feribot iskelesinin önündeki yürüyüş yoludur. Bu yürüyüş yolunda yürürseniz: limandaki jongları ve balıkçı teknelerini görebilirsiniz. Ayrıca, yine bu bölgede, taze deniz ürünlerinin sunulduğu restoranlar bulunmaktadır.

Hong Kong Çevre adaları

Cheung Po Tsai Mağarası

Burası, 19’ncu yüzyıldan kalma, bir korsan gizlenme mağarasıdır. Adanın güneybatı ucunda bulunan mağara: eski efsanelere göre:”Po Tsai” isimli, kötü üne sahip bir korsan tarafından, Cheung bölgesinden çaldığı paraları saklamak için kullanılmıştır. Hazine, daha sonraki süreçte bulunamamıştır.
Birçok kişi: el fenerleri ile, burayı ziyaret ederler. Ziyaretin nedeni: belki de “Po Tsai” nin hazinesini bulmak umudu.

Hong Kong Çevre adaları
Hong Kong Çevre adaları

 

LAMMA

Bu ada; şehir merkezinde “Cenral” bölgesinden hızlı feribot ile, yaklaşık yarım saatte ulaşılabilecek uzaklıktadır. Yani, Hong Kong adasının, güneybatısındadır. Adanın uzunluğu 7 km. dir. Toplam alanı ise, 13.5 km. karedir. Adada: birkaç tane köy var. Bunlar: “Yung Shue Wan” ve “Sok Kwu Wan” dır.

Ada: yüzmek, yürüyüş yapmak, piknik yapmak, kuş gözlemlemek veya kafa dinlemek için idealdir.

Evet, şehrin üçüncü büyük adası, yaklaşık 12 bin kişilik nüfus barındırır. Ancak, adanın büyük kısmı, gelişmemiştir.

Adanın diğer ilginç bir yönü: burada yapılan arkeolojik kazılarda, yaklaşık 4 bin yıllık geçmişe ait objeler tespit edilmiş olup, bu yüzden, adaya “Honk Hong’un Taş Dönemi Adası” da denilmektedir.

Ada: hafta sonları ve tatil günlerinde, dolup taşmaktadır.

Bu yüzden, bu adayı ziyaret etmek isterseniz, diğer adalarda olduğu gibi hafta arası günleri tercih etmenizi öneririm. Adada: “Yung Shue Wan” ve “Sok Kwu Wan” isimli iki yerleşim yeri bulunmaktadır. Her iki yerleşim yerinde ise, taze deniz ürünlerinin sunulduğu restoranlar mevcuttur.

Adada ayrıca: yürüyüş mesafesinde, denize girilebilecek yerler de bulunmaktadır. “Yung Shue Wan” köyü: hareketli kafeleri ve Çin, Japon, Tay, Hint, İtalyan yemekleri sunulan restoranları ile ünlüdür.

Son bir not: 1 Ekim 2012 tarihinde, burada bir feribot ve yolcu gemisi çarpıştı ve bu çarpışma sonucunda 39 ölü ve 100 den fazla yaralı oldu.

Hong Kong Çevre adaları
Hong Kong Çevre adaları

 

Yung Shue Wan

Adanın en büyük yerleşim yeridir. Burada, yaklaşık 6 bin kişi yaşamaktadır. Köyde: dükkanlar ve restoranlar bulunmaktadır. Yerli sakinler, balıkçılıkla uğraşmaktadırlar. Bunun dışında, bu bölge, plastik sektörünün merkezidir ve birkaç fabrika bulunmaktadır.

Hong Kong Çevre adaları

Tin Hau Tapınağı

Hong Kong adasında, bu ismi taşıyan 70 civarında tapınak bulunmaktadır.

Hong Kong Çevre adaları

Hung Şing Yeh Beach

Burada, temiz deniz ve kumsaldaki toz kum insanların ilgisini çekmektedir. Barbekü alanında, kum üzerinde, akşamları nefis partiler yapılabiliyor.

Hong Kong Çevre adaları

Kamikaze Mağarası

II. Dünya savaşı sırasında, Japonya, Hong Kong merkezli “Kamikaze Ekibi” burada bulunuyor ve faaliyetleri buradan düzenleniyordu. Onlar, müttefik gemilerine karşı, intihar saldırıları düzenlemek üzere, burada, gizli yerde konuşlandırılmışlardı.

Hong Kong Çevre adaları

Ling Shan Kok Yürüyüş Yolu

Yol: eski köy ve keyifli sahil yolu takip edilerek sürer ve yaklaşık 2.5 saatte biter. Hareket noktası: merkez feribot iskelesidir.

 

Sham Wan

Burası, Hong Kong ülkesinin en önemli arkeolojik alanlarından birisidir. 1970 yılında yapılan çalışmalarda, burada “Tunç Çağı” döneminde bir yerleşim bulunduğu anlaşılmıştır. Yani, buradaki ilk yerleşimcilerin “MÖ.3800-3000” yılları arasında yaşamışlardır.
Burada: aynı zamanda “yeşil deniz kaplumbağaları” üreme alanları bulunmaktadır. Nesli tükenmekte olan, bu yeşil deniz kaplumbağaları: burada mevcut yuvalarına yumurtlamaktadırlar.

Disneyland

New Territories

Guangzhou

Aberdeen

Portekiz Sintra

Portekiz Sintra

Sintra: 1995 yılında: UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Çünkü: 19’ncu yüzyılda, Sintra, Avrupa Romantik mimarisinin ilk merkezi olmuştur. Ferdinand II, dönemindeki bu yeni duyarlılık: Gotik, Mısır, Fas ve Rönesans elemanlarının bir karışımı olarak gündeme gelmiştir.

Kale içindeki manastır, ağaçların yerel ve egzotik türleri, aynı çizgide inşa edilen yapılar Avrupa’da peyzaj mimarisinin gelişimini olumlu etkilemiş, parklar ve bahçeler ile benzersiz bir kombinasyon yaratılmıştır.

Tarihi süreç incelendiğinde, buranın ilk yerleşimcilerinin “Romalılar” olduğu görülür. Romalılar: burayı bir kült ayin ve ibadet yeri haline getirip, ay tanrıçasının ismini yani “Cynthia” adını verdiler.

Ayrıca: yemyeşil bitki örtüsüne hayran oldular ve tepenin üstüne bir saray ve şehrin çevresinde ise birçok yerde havuzlar yaptılar. Bölge, takip eden süreçte ise, Portekiz kraliyet ailesinin yazlık ikametgahı olarak seçildi ve aristokratlar için büyük bir konak ve villalar inşa edildi.

Portekiz Sintra

Lizbon şehrinde: Rua Augusta sonundaki Praça Dom Pedro VI meydanındaki “Rossio” istasyondan trene binerseniz, yaklaşık 40 dakika sonra buraya ulaşırsınız. Karayolu ile giderseniz yaklaşık 30 dakikada ulaşırsınız.

Gidiş-dönüş tren bileti, 4.5 Euro’dur.
Tren yolculuğunun bitiminde Sintra bölgesinde trenden indiğiniz yer: Sintra ilçesinde yaşayanların ikamet alanıdır.

Burada gezebilecekleriniz:

Ancak buraya turla giderseniz, sadece Ulusal Sarayı gezebiliyorsunuz. Diğer yerler, zamanınız ölçüsünde gezmenizi önereceğim yerlerdir.

SİNTRA MUSEU DE ARTE MODERNA-MODERN SANATLAR MÜZESİ

Müzede, olağanüstü Berardo koleksiyonunun bir parçası bulunmaktadır. Koleksiyonun diğer büyük bölümü: Belem Kültür Merkezindeki müzede sergilenmektedir. Sintra’da bulunan bu müzede: Andy Warhol, Pollock, Francis Bacon, Miro ve Picasso’nun eserleri bulunmaktadır.

Evet: tren istasyonunun önündeki otobüs durağından kalkan 434 numaralı otobüs, Sintra bölgesinde gezilecek yerler arasında ring seferleri yapıyor, yani buradan otobüse binerseniz, gezilecek yerlerde inip, sonra yine aynı otobüse binebiliyorsunuz. Ancak: eğer Cabo de Roka bölgesine, yani Avrupa’nın en batı ucuna gitmek isterseniz, farklı bir otobüse binmeniz gerekiyor ve yolculuk yaklaşık 45-50 dakika sürüyor.

Biz: 434 numaralı otobüs güzergahı üzerinde gezilecek yerlerden söz edelim.

Portekiz Sintra
Portekiz Sintra
Portekiz Sintra

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

CASTELO DOS MOUROS-MOORİSH CASTLE

Burası: bir tepe üzerinde, dağlık bir uçurumun kenarında, 9’ncu yüzyılda yapılmış ve Arap dönemi kalesidir. Kalenin surlarından: muhteşem bir manzara izlenmektedir.

Kale, ilk olarak 9’ncu yüzyılda: Arap işgali döneminde yapılmıştır. 1147 yılında ise, Lizbon şehri teslim olunca, kale, bölgeyi ele geçiren Hıristiyanlara, teslim edilmiştir.

1383 yılında kale terk edilmiş, ancak kale içinde bulunan şapel kullanılmış ve şapel de, 1493 yılında terk edilmiştir. Sintra şehrini ziyaretimde kaleye çıkmadım.

Portekiz Sintra

 

 

 

 

 

Portekiz Sintra
Portekiz Sintra

 

 

 

 

 

 

PENA SARAYI

Buraya ulaşmak için, Pena Bahçelerinin aşağı girişinde bulunan otobüs durağında inmek gerekiyor. Bu bahçe: 1995 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Park alanı ve saraya giriş ücreti 11 Euro’dur.

Bahçe içinden ister yürüyerek, isterseniz 2 Euro ücret ödeyerek küçük bir tren ile tepe üzerine çıkılıyor. Ancak: ben sizlere, burada mutlaka trene binmenizi öneriyorum, çünkü tepeye çıkış bir hayli zorludur.

Evet: 1840 yılında kral Ferdinand II tarafından başlatılan çalışmalar sonucunda: bahçe içinde: çeşitli tarihsel figürler, özel bitki türleri, küçük gölcükler, farklı mimari stildeki havuzlar, çeşmeler, mağaralar, şapeller, 1840 yılı yapımı bronz bir kral heykeli ve en tepedeki gözlem alanında, 529 metre yüksekliğe konulmuş bir büyük “haç” görülüyor. Park alanı ve kale dahil olmak üzere, bütün park alanı: taş bir duvar ile çevrilidir.

Park alanının, yaklaşık 2200 hektar olduğu söyleniyor. Yerli bitki örtüsü yanında, pek çok egzotik türler bulunmaktadır. Kral: park alanında dikilen ağaçların, uzak sömürgelerden getirilmesini sağlamıştır.

Bunlar arasında: Avustralya ve Yeni Zellanda’dan getirilen eğrelti otları ve ağaçlar, Çin’den Ginkgo, Japonya’dan Cryptomeria sayılabilir.

Ayrıca: park alanı içinde, doğrudan saraya bağlanan labirent benzeri yollar, patikalar ve tüneller de bulunmaktadır. Yüksek alanlar ise: meşe, selvi, çam ormanları ve daha klasik bahçelerle kaplıdır.

Bu bahçelerin en önemli özellikleri arasında: Kamelyalı Bahçe ve İngiliz Bahçesi bulunmaktadır. Park alanındaki bütün yapılar; 1755 yılındaki depremde tahrip olmuştur.

Park ve saray: aynı dönemde oluşturulmuştur.

Portekiz ulusal anıtlarından biri olan Pena Sarayı: parkın tam ortasında bulunuyor ve Portekiz ülkesinin yedi harikasından biri olarak kabul ediliyor.

Park alanında bir tepe üzerinde bulunan saraydan, açık havada, Lizbon şehrinin görülebildiği söyleniyor.

Saraydan önce, buradaki manastırda: yüzyıllar boyunca az sayıda rahip yaşamış, sakin ve küçük bir dini ibadet yeri olarak kullanılmıştır. 1755 yılındaki depremde manastır harabeye dönüşünce, 1838 yılında, kral Ferdinand II: eski manastır ile Magribi kalesi arasındaki bölümü, yeniden düzenlettirmiş ve buraya, kraliyet ailesi için bir yazlık saray yaptırmaya karar vermiştir.

Disneyland’daki masalımsı şatolara benzeyen sarayda, mimari stil olarak: manulin yani Portekiz mimari tarzının bir kopyası gibi: kubbeler, mazgallar, kuleler ve karmakarışık pastel renklere sahiptir. Avrupa’da bulunan diğer ortaçağ şato ve sarayları ile karşılaştırıldığında: burası, Avrupa’nın en muhteşem sarayı olarak seçilmiştir.

Sarayın içi ise: 1840 yılında: kral Ferdinand tarafından, Alman mimar Baron Eschewege’ye yaptırılmıştır. 1940 yılında, kraliyet ailesi Portekiz’den kaçtıktan sonra, saray, olduğu gibi, yani o günkü haliyle korunmuş olarak günümüze ulaşmıştır.

Bu iç bölümde: abartılı Victoria ve Edward dönemi mobilyaları bulunmaktadır. Zengin süs eşyaları, resimler ve paha biçilmez porselenler korunmuştur.

Son Portekiz kraliçesi Amelia: sürgüne gitmeden önce, son gecesini burada geçirmiştir. Saray, 1910 yılında Cumhuriyetin ilanının ardından, ulusal anıt kategorisine alınarak koruma altına alınmıştır.

Gelelim sarayın ayrıntılarına: Saray karmaşık görüntüsüne rağmen, çok büyük değildir. İki geniş iç avlu bulunmaktadır. Cephesinde: tam bir karmaşa hakimdir. Ancak: konumu iddialıdır. Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, bulunduğu konum nedeniyle geniş bir ormanlık alana hakimdir ve buna bağlı olarak muhteşem bir manzaraya sahiptir.

Sarayın iç dekorasyonunda: Magribi etkisi hakimdir. Ziyaretçiler tarafından: rehberli turlar ile: sarayda; Kraliçe ve kralın odaları, aile odaları, teras, çalışma odası, şapel, büyük salon ve mutfak gezilebilmektedir.
Bu gezide: en ilgi çekenler ise: türbanlı Magribi heykelleri tarafından tutulan elektrikli avizelerdir. Bu heykellerin türban benzeri kafalarına takılanlar: Osmanlı kavuklarına da benzemektedir.

Sarayın: diğer muhteşem bölümleri: geniş balo salonu, Arap room ve etkileyici 16’ncı yüzyıl kilisesidir.

Evet: saray gezimizden sonra, yine küçük trene binerek aşağıya park alanının kapısına gidiyoruz. Duraktan otobüse binerek, bu kez tarihi Sintra Merkezine gidiyoruz.

Portekiz Sintra

PALACİO NACİONAL-ULUSAL SARAY

Sintra şehrini ziyaret ederseniz, bence burayı mutlaka görmelisiniz. (Zaten turlar, ekstra ücret karşılığı ziyaretçilerini buraya mutlaka götürüyorlar, bence gidin ve görün.)

Burası dünyanın en büyük sırlı çini ve azilejo koleksiyonunu barındırır. Ancak, özellikle yaz döneminde kapıda büyük kalabalıklar olduğunu unutmayın ve sabah erken saatlerde gitmeye çalışın.

Rehberli turlarda genellikle yerel rehberler kullanılıyor. Yine de aşağıda yazdıklarımı özellikle sarayı gezerken mutlaka yanınızda bir not olarak bulunmasını öneriyorum. Çünkü, aşırı kalabalıkta zaten rehbere yakın olamıyorsunuz.

Portekiz ülkesinin en eski ve en iyi korunarak günümüze ulaşmış saraylarından biridir.

Tarihi geçmişi

10’ncu yüzyılda Magribi coğrafyacı Ali Bakri, sarayı şöyle anlatır. Tepelerin yüksek zirvelerine yerleştirilen ve bugün Magribi kalesi olarak adlandırılan kale ile sarayın bağlantısından söz eder.

1147 yılında Lizbon Kralı Afonso Henriques, bölgeyi ele geçirir ve Sintra yöresinde 300 yılı aşkın süren Magribi egemenliği biter, teslim olurlar.

Sarayın bulunduğu yerde bulunan yapıda: o zamanlar, muhtemelen Magribi valilerin ikamet etmektedir. Ancak o dönemden kullanılan yapının kalıntıları günümüze ulaşmamıştır.

Evet, 13 ve 20’nci yüzyıllar arasında birçok kral ve kraliçe burada yaşarlar. Çünkü, bölgede avlanma bolluğu, yaz aylarında iklimin serinliği ve veba dönemlerinde başkente yakın bir sığınma yeriydi.

Portekiz kral ve kraliçeleri, Sarayda, kendi yaşamlarına dair, kendi izlerini ve anılarını geride bırakmışlardır.

1281 yılında burada sarayın varlığına ait yazılı kayıtlar var.

O dönemde, Kraliyet Sarayı, mevcut sarayın sadece üst kısmına ve Sintra’da ibadet edilen kutsal bir şapele kadar uzanıyordu.

Sintra sarayı ve kasaba ile çevresindeki topraklar, 1287 yılında, Kral Dinis tarafından Kraliçe Elizabeth’e bağışlandı.

Takip eden 100 yıl boyunca, Sintra’nın Kraliçelere hediye edilmesi geleneği devam etti.

1356-1433 yılları arasında, Kral Joao döneminde, sarayda oldukça geniş kapsamlı yenileme yapıldı.

Yeni saray, merkez avlu çevresinde yapılandırıldı. İki devasa konik baca ile tamamlanan mutfak yapıldı.

15’nci yüzyılda, Kraliyet ailesi sarayda daha fazla zaman geçirmeye başladı. Sintra kasabasındaki saray, Portekiz krallarının evi haline geldi.

1822 yılında meşrutiyetin kaldırılmasının ardından, birkaç oda, kraliyet ailesinin yeni işlevlerini barındıracak şekilde yeniden düzenlendi. Sarayda yaşayan son Portekiz kraliçesi Maria Pia’dır.

Saray 1910 yılında Ulusal Anıt olarak ilan edilerek koruma altına alındı.

Mimari özellikleri

Sarayın mimari stili: görkemli bir gotik-manulin karışımıdır. Yapının en ilgi çeken özelliği: dış cephesinde, ne olduğu konusunda net fikir sahibi olunamayan iki konik bacadır.

Bunların muhtemelen: mutfak bacası olduğu tahmin ediliyor. Sarayın odalarında: renkli sırlı çiniler kullanılmış olup, bunlar ilgi çekmektedir. Saray içinde, rehberli turlarla geziler düzenleniyor ve bu gezilerde: sarayın için ve tablolarla kaplı odalarını görebilirsiniz. Sintra Müzik Festivali burada yapılmaktadır.

Sala Dos Archeiros-Okçular Odası

16’ncı yüzyıl öncesinde, bu alan, Saray’ın en büyük salonundan önce gelen, üstü kapalı bir varendaydı. Burası bir oturma odasıdır. Zeminde, üç farklı renk kullanılmıştır. Birkaç ahşap ve cam kapı var. Burada eskiden okçular olarak adlandırılan tören muhafızları bulunurmuş. Saray muhafızları, seçkinlik sembolü olan bir tür silah “teberle” dururlarmış.

Sala dos Cisnes-Kuğular Odası

Burası, büyük oda olarak adlandırılır. Sarayın ana odalarından biridir. Burası, 19’ncu yüzyılda saray mensuplarının toplandığı ve ziyafetlerin verildiği, umumi davetlerin, dini bayramların ve hatta cenaze törenlerinin yapıldığı bir odadır. Adını tavan panellerinin dekorasyonundan alır. Ancak yapılış tarihi bilinmez.

Muhtemelen 14’ncü yüzyılda, Kraliçe Filipa de Lencastre tarafından yönetimi sırasında yapıldığı düşünülüyor.

Kuğuların boyunlarında taç var. Taçlı kuğu: Kraliçenin kardeşi İngiltere kralı IV Henry tarafından kullanılan bir amblemdi. 1755 yılındaki Lizbon depreminde duvarlar ve tavanın bir kısmı yıkılmış ve çökmüştür.

Ancak kısa süre sonra yeniden inşa edilir. Bu sırada, tavanın tamamı boyanmış ve çeşitli konumlarda kuğu resimleriyle süslenmiştir.

Duvardaki şömine

15-16’ncı yüzyıllara tarihlenir.

Avize

17-18’nci yüzyıllara tarihlenir. Bronzdur.

Kuğular odasının diğer ucuna kadar takip edip gidin.

Patio Da Audıencıa

Burada, önde 15’nci yüzyıldan kalma Rönesans sütunlar var. Magribi çinileriyle süslenmiş bir bank ve taht var. Burası, muhtemelen 16’ncı yüzyılda toplantılar veya seyirciler için kullanılmıştır. Başlangıçta tamamen açıktı, sonradan kapatılmıştır.

Sala Das Pegas-Saksağanlar Odası

Burası saraydaki ikinci odadır. Kral ve seyirciler için kullanılmıştır.

Duvarlar

Sevilla’da yapılmış, 16’ncı yüzyıldan kalma çinilerle süslüdür.

Tavan

Bu odanın tavanındaki tablo, 136 saksağanın (dünyadaki en zeki türlerden biri olarak kabul edilen, karga ailesinden kuşlar) resmedildiği, sarayın en eski tablosudur. Her tabloda, bir gül bulunur ve iyilik ifadesidir. Çünkü Kraliçe Dona Filipa de Lencestre’nin evinin simgesi güldür.

Efsane

Kral Jaoa I (1385-1433) sarayda, bir gün, düşmek üzere olan bir hanımın elini tutar ve öper. Herkes kralın bir fahişeyi öpmesine şaşırır ve sarayda hızla dedikodu yayılır. Kral, iyi niyetli olduğu bahanesiyle kraliçeyi ikna eder ve kendini haklı çıkarır.

Sonra, buranın tavanını, saygı duyulması gereken sağduyu düzeyini unutmamaları için, 136 kollu (o sırada saraydaki hanımların sayısı kadar) saksağan resmiyle boyatır.

Yer halısı

Sandalye ve gölgelik bulunan odanın, kralla birlikte seyirciler yani saray efradı tarafından kullanıldığı sanılıyor. 19’ncu yüzyılda, kraliyet seyircileri önemini kaybetmiş ve bu salon ziyafetler için kullanılmaya başlanmıştır.

Devasa halı, 16 ve 17’nci yüzyıllar arasında, en lüks halıların üretildiği günümüz İran’da üretilmiştir.

Bu halı, Kral ve kraliçenin seyircilere tahsis ettiği odada, kraliyet majestelerinin alanını işaretlemeye hizmet ediyordu. Yani, sadece kral ve kraliçe bu halının üstüne çıkabiliyordu. Halıya çıkmak, hiyerarşinin tepesindekilere yaklaşmak anlamına geliyordu.

Şömine

Mermer şömine, 1515 yılında Papa X Leon tarafından Kral D. Manuel I’e hediye edilmiştir. Eski Paço de Almeriim’de yapılmıştır. Şömine, 1898 yılında bu odaya yerleştirilmiştir. Çünkü burası ziyafet salonu olarak kullanılmaya başlanmıştır.

CAMARA DO OURO-ALTIN ODASI

Burası Sarayın üçüncü odasıdır. Avusturya Kraliçesi Catarine (1507-1578) ve kral, önemli kişileri burada kabul etmişlerdi. Burası aynı zamanda, kralın yatak odası olarak kullanılıyordu ve D. Sebastio odası olarak da bilinir.

Adını: 15 ve 16’ncı yüzyıllarda, odanın altınla kaplanmış olmasından alıyor. 19’ncu yüzyılda mekan, yemek odası olarak kullanılmıştır.

Yatak

17 ve 18’nci yüzyıl başlarında üretilen yatak başlığı, mitolojik sahnelerin resmedildiği madalyonlarla süslenmiştir. Kırmızı gölgelik var. En üstte, gümüş kaplı pirinçten, eski sahipleri olan Sabugal Kontlarının arması görülüyor. Yatak eski sahipleri Sabugal Kontlarının bir armağanı olarak, 20’nci yüzyılda buraya getirilmiştir.

DENİZ KIZI ODASI-GARDROP-SALA DAS SEREİAS

Sarayın dördüncü odasıdır. Kral ve kraliçeler için, giysiler, mücevherler, gümüş eşyalar ve diğer eşyalar gibi önemli eşyaları sandıklarda saklamakta kullanılıyordu. Odanın mavi duvarları, 16’ncı yüzyıldan kalma mavi ve yeşil renkte çinilerle dekore edilmiştir. Yerler, kabartmalı karolarla döşenmiştir. Tavan, deniz kızı tasarımıyla dekore edilmiştir.

GİYİNME ODASI

Burası giyinme odası olarak kullanılıyordu.

Portekiz Sintra

Sezar ve Spurina Goblen-Tepeçaria de Julio Cesar:

17’nci yüzyıl Flaman duvar halısı, yün ipektir. Halıdaki resimde: kahin Spurina’nın Roma İmparatoru Julies Ceasar’ı, suikasta kurban gideceği tarih olan Mart ayına dikkat etmesi konusunda uyarması resmedilmiş.

Duvar halıları, soylu bir hanedeki en gösterişli ve pahalı tasarımlardı. Klasik tarih ve mitolojiden bölümler bulunurdu. Goblen halı, 1939 yılında saraya getirildi.

Portekiz Sintra

 

 

 

 

 

Gök küre-Globe da Camara do Ouro

Yer küreyi temsil eden bu obje, iki tane olarak yapılmıştır. Ancak diğeri kayıptır. Sarı metal ve demirden yapılmıştır. Evrenin 16’ncı yüzyılda anlaşıldığı şekliyle görülür. 1575 yılında Almanya’da Christopher Schissler tarafından yapılmıştır. Aynı dönemde, evren hakkındaki en gelişmiş bilgileri ortaya koymaktadır. Bu 16’ncı yüzyıl küresi, Portekiz’de bulunan en eski küredir.

Çalışma masası

Fildişi ve kaplumbağa kabuğu işlemelidir. Masa üzerindeki sahneler: müjde, Babil kulesi, İsabet ve Joaquim ve bir baş melek vardır. 17’nci yüzyıl İspanya yapımıdır.

Duvardaki Tablolar

Bunlar 17’nci yüzyıl İtalyan, Portekiz ve Hollanda yapımı yağlı boya tablolardır.

Vazo

Çin porselenleri 1662-1722 King hanedanı dönemine aittir. 16’ncı yüzyılda bu tür malzemeler, Portekiz’e sömürgelerden gelmeye başladı.

Yürümeye devam ediyoruz ve merdivenlerden yukarı çıkıyoruz.

Portekiz Sintra

TAÇ ODASI

Oda, mavi tonda çinilerle ve yeşil ve sarı detaylarla dekore edilmiştir. Küçük oda, adını boyalı ahşap tavandan alır.

Portekiz Sintra

Bu tavanda bulunan merkezi arma, 18’nci yüzyıl sonlarında yapılmıştır.

Portekiz Sintra

SALA GRANDE-SALA DAS GALES-YÜRÜYÜŞ ODASI

16’ncı yüzyılda, Kral Jaoa III tarafından yaptırılmıştır. Torunu Kral Sebastio, buraya şekerleme yapmak ve efendileriyle sohbet etmek için gelmiş olmalıdır.

Tonozlu tavan ve gemiler

Portekiz, Osmanlı imparatorluğu ve Hollanda kadırgalarını gösteren tavan, 19’ncu yüzyıldan kalmadır. Bu kadırgalar, uzun ve kapaksız savaş gemileriydi. Bu kadırgalar, önemli bir olayı anmak için yapılmış olmalıdır, ancak anlamı bilinmiyor.

Portekiz Sintra

Duvardaki tabaklar

Bunlar, İspanya’nın Valensiya bölgesinde 15 ve 18’nci yüzyıllar arasında üretilen Magribi seramik parçalarıdır. Bu örneklerin çoğu, Kral II Fernando (1816-1885) tarafından bir araya getirilmiş ve aslen Pena Sarayında sergileniyordu. Sonradan buraya taşınmıştır.

Bir araya toplandıkları dönemde, Hıristiyan ve Müslümanlar arasındaki birkaç kültürün buluşmasının olumlu bir ürünü olarak tanımlanan Portekiz kültürünü özdeştirdikleri görülmüştür.

Bu aradaki bölümde, 15’nci yüzyıldan kalma Portekiz kraliyet silahları ve Flaman duvar halısı var. Bu goblen halının önü camla kaplıdır.

Portekiz Sintra

SALA DOS BARASOES-ARMALAR ODASI

Burası, Sarayın en etkileyici odasıdır. Avrupa’nın sanatsal açıdan en önemli hanedan odalarından biridir. Bir söylentiye göre, buranın Magribi döneminde cami olduğudur.

Oda: 16’ncı yüzyılda, Kral Manuel I tarafından yaptırılmıştır. Kulenin alt katını tamamen kaplar. Bir kenarı 12 metre olan, kare şeklindedir.

Portekiz Sintra

Kubbe

Kral Manuel I’in, hükümdarlığındaki ideal monarşinin en yüksek ifadesini temsil ediyor. Oda, 1517-1518 yılları arasında inşa edilirken, bu kubbe yapılır.

Kubbede, tepede, Kral Manuel I’in arması var. Kendisini hiyerarşik bir yapının merkezi ve tepesi olarak tasarlamıştır. Bunun çevresinde Kralın 8 çocuğunun arması bulunur.

Gücü soyluların desteğine bağlıydı ve onlar, konumları için gerekli olan sosyal ayırımı kraldan aldılar. Aşağısında ise, Portekiz soylularından 72 ailenin arması var. Armalar, ilişkili bireylerin kimliklerini aktarır ve açık bir sosyal ayırım biçimi sağlar.

Kral, en yüksek yargıç olarak ortaya çıkar ve bu düzeni sağlamakla yükümlüdür. Aile armalarından bir tanesi silinmiştir. Çünkü Tavore ailesinin arması, Kral I Joseph’e karşı komplo kurduktan sonra silinmiştir.

Yazıt

Odanın çevresini dolaşan yazıtta: ataları tarafından sağlanan hizmetlerin anıları hatırlatılır.

Portekiz Sintra

Karolar-Çiniler

Oturma odasının duvarları, 1710 ile 1715 yılları arasında boyanmış, mavi ve beyaz çinilerle kaplıdır. Çinilerde, geyik ve ayı avı ile soylular boş zamanlarında ve dışarıda eğlenirken görülüyor.

Portekiz Sintra

LEİTO DA CAMARA DE AFONSO VI-AFONSO VI ODASI

Sarayın en eski kısmıdır. 1430-1440 yılları arasına tarihlenir. Kral, Sintra topraklarını Kraliçenin yetkisine devrederek, köyün yönetimini ona bırakır. Kraliçelerin odası, Sarayın en ulaşılmaz olan bu bölgesindeydi.

Odanın zemini 15’nci yüzyıldan kalma, sarayın en eskisi olan seramik zemindir.

Sürgündeki Kral

17’nci yüzyılda, Afonso VI, erkek kardeşi tarafından sürgüne gönderilir. Afonso VI, 1647 yılına kadar, 9 uzun yıl, ölümüne kadar, bugün hala adını taşıyan bu odaya hapsedildi ve 300 asker tarafından korunarak hapsedildiği bu odada zamanını geçirdi.

Sadece bir yardımcısı vardı ve başka bir kimse ile konuşması yasaktı. Sadece bir gün, ayin günü kiliseye gitmesine izin veriliyordu.

Odanın zemini oldukça aşınmış görünür, söylenenlere göre, kral sürekli odada yürümekten zemin aşınmıştır.

Portekiz Sintra

Yatak

Odada sergilenen yatak, 17’nci yüzyıldan kalmadır. Gül ağacından ve yaldızlı metalden yapılmıştır. Lizbon şehrindeki Ajuda Ulusal Sarayından, 1939 yılında buraya nakledilmiştir.

Portekiz Sintra

ŞAPEL

Şapelin orijinali, 13’ncü yüzyılda D. Dinis ve Aragonlu İsabel döneminde yapılmıştır. 15’nci yüzyılda Afonso V döneminde, Kral şapeli genişletti. Şapelin tavanı, karmaşık geometrik desenlerle, İber-Müslüman tarzı unsurları bir araya getiren Mudejar mimari tarzına sahiptir.

Zemin seramik ve poligonal mozaik tekniğiyle yapılmıştır. Çeşitli renklerde, geometrik desenlere sahiptir. 18 ve 19’ncu yüzyıllarda şapel değiştirildi.

Portekiz Sintra

SALA DOS ARABES-ARAP ODASI

Kral I Manuel döneminde (1495-1521) duvarlara geometrik çiniler yerleştirilmiştir. Merkezinde, ortada Magribi tarzı beyaz mermer bir kurna var. 16’ncı yüzyıldan kalma bu havuzun üzerinde, içinden suyun aktığı, mitolojik deniz figürlerinin bulunduğu, geç döneme ait bir heykel takımı bulunuyor.

Burası yargıçlar ve danışmanlar için, toplantı odasından önce gelen bekleme odasıdır.

Takip eden oda, toplantı odası. Burada, kralın koltuğu, danışmanlardan daha yüksektedir.

Portekiz Sintra

MUTFAK

Merdivenlerden aşağı katta bulunan mutfağa iniliyor. Mutfak, Kral Joao I tarafından, tüm saraya hizmet etmek için yaptırılmıştır. Yani, sarayı oluşturan ve ziyafetlere katılan yüzlerce kişiye hizmet etmek için, sürekli hareket halindeydi.

Avusturya Kraliçesi Catarina’nın tüm yardımcı personel, şekerlemeciler, fırıncılar ve peynircilere ek olarak 29’dan fazla aşçısı vardı. Mutfakta sürekli su, yakacak odun ve yiyecek bulunuyordu. 15’nci yüzyılın başından beri, borulu su kullanılmıştır.

Bir küçük demir ocak var. Bu demir ocak, yiyecekler hazırlandıktan sonra servis edilmek üzere masalara götürülene kadar sıcak tutmak için kullanılmıştır. Burada kocaman bakır tavalar ve büyük ahşap mobilyalar görülür.

Avlanan bütün geyikler, şişlerde kızartılarak yeniliyordu.

Bu gerçek, Portekiz krallarının 15’nci yüzyılda sahip oldukları yaşam tarzı hakkında fikir veriyor ve onların büyük şövalyeler ve avcılar olarak ünlerini doğruluyor.

Portekiz Sintra

Arma

Sarayda yaşayan son kraliçe D. Maria Pi ( 1847-1911) nin arması, 1895 yılında buraya yerleştirildi. Üzerinde Portekiz ve Savoy’un kraliyet arması bulunuyor.

Bacalar

Sarayın dıştan görüntüsünde en dikkati çeken, iki bacası işte buradan çıkıyor. Mutfağın üzerinde, Kral Joao ve Kral Filipa de Lencaster döneminde yapılmış iki baca var.

Bunların uzunluğu 33 metredir.

Çünkü, özellikle geyikler pişirildiğinde yoğun dumanın saraydan uzaklaşması böyle sağlanıyordu. İki beyaz baca, saray mimarisinin en dikkat çekici özelliklerindendir.

 

MUSEU DO BRİNQUEDO-OYUNCAK MÜZESİ

Burası, çocuklu ziyaretçiler için ilgi çekicidir. Müze: Jao Arbue Moreira isimli bir şahıs tarafından toplanan ve kendi ürettiği oyuncaklardan oluşmaktadır.

Müzenin birinci katında, özellikle: 3000 yıllık, Mısır taş oyuncaklarını görmelisiniz. Ayrıca: 1930’lu yıllardan kalma trenler ve Alman oyuncak arabaları, oyuncak askerler, sömürgelerden gelen tahta oyuncaklar ilgi çekmektedir. Müzede, toplam 20 binde fazla oyuncak bulunduğu söyleniyor.

Tarihin merkezin biraz dışına doğru yürürseniz, bu kez, bir saray daha göreceksiniz.

Palacio da Regaleira

Burası, Sintra bölgesinin en süslü yapılarından birisidir. 19’nci yüzyılda, zengin bir Brezilyalı için yapıldığı söyleniyor.

Tarihi şehir merkezinden sonra: tren istasyonunun önündeki otobüs durağından: 435 numaralı otobüse binerseniz, bu kez: başka bir saraya gidebiliyorsunuz.

Monserrat Sarayı

Burası, Sintra şehir merkezinin bayağı dışında kalıyor. Saray: 1793 tarihinde, ünlü İngiliz mimar Sir Francis Cook için tasarlanmıştır.

Sarayın bahçesi, 1000’den fazla farklı bitki türü ile bezenmiştir ve bu bahçeler daha ünlüdür. Bahçeler: yarı doğal meşe ormanı ile çevrilidir.

Saray: bazen burada kalan İngilizler tarafından ünlü hale gelmiştir. Mimari stil olarak: yapı Hindistan mimarisi ve neo-gotik mimari özellikleri birleştirmektedir.

Evet: tren istasyonunun önündeki otobüs durağından: 403 numaralı otobüse binerseniz: Cabo de Roca’ya gidebilirsiniz. Yolculuk sırasında: park alanındaki ormanlık alandan geçtikten sonra, okyanusa yaklaştıkça, iklimin sertleştiğini ve bitki örtüsünün değişerek: ormanlık alanın: yosun, liken, çalılık tipine dönüştüğünü görebilirsiniz.

Portekiz Sintra
Portekiz Sintra

Cabo de Roca

Cascais ve Sintra arasında yer almaktadır. Sintra şehrine 18 km ve Lizbon şehrine 40 km uzaklıktadır.

Evet, burası Lizbon kayası olarak da bilinir.  Atlantik Okyanusuna bu kadar yakın olmanın tek sıkıntısı, kuvvetli rüzgardır.

Burası: “Karaların bitip denizlerin başladığı yer” olarak tanımlanır.

14’ncü yüzyıl sonlarına kadar, buranın dünyanın ucu olduğuna inanılıyordu.

Portekiz’in en ünlü şairi Luis Vaz de Camoes, burayı ölümsüzleştirmiştir.

Burada: bir kafe, bir restoran, hediyelik eşya mağazası ve bir deniz feneri ile turizm ofisi var. Bu turizm ofisine müracaat ederek, 11 Euro karşılığında, Avrupa’nın en batı ucunda bulunduğunuzu gösteren, adınız yazılı bir sertifika alabilirsiniz.

En uç nokta, Okyanus kıyısından 140 metre yüksekliktedir. Derin bir yar üzerindedir. Buradan Okyanusu seyrederken, her ne kadar okyanus sakin görünse de, aşağıda kıyıdaki kayalara vuran dalgalar, okyanusun gücünü ve şiddetini hissettirir.

Burayı ziyaret edenlerin en merak ettikleri konu: hemen karşıda Amerika’nın olup olmadığıdır, hatta Amerika’yı görmeyi düşünenler bile olabiliyor ama elbette karşıda Amerika olmasına rağmen, arada oldukça fazla bir uzaklık var.

Deniz Feneri

1772 yılında faaliyete geçmiştir. Deniz seviyesinden 160 metre yüksekliktedir. Kulenin yüksekliği ise yerden 22 metredir. Son derece parlak ışığı, denizde 46 km uzaktan fark edilir.

Taş Anıt

Üstünde haç işareti bulunan taş anıtın ön cephesinde: ünlü Portekizli şair Camoes’in kısa bir şiiri kazınmıştır. Portekizce “Burası karanın bittiği ve denizin başladığı yer” yazılıdır.

Taşta ayrıca, Cabo da Roca’nın koordinatları, deniz seviyesinden yüksekliği ve Avrupa’daki en batı noktası olduğu yazılıdır.

Taşın üzerinde bulunan armada, iki yanda ay-yıldız göreceksiniz. Bu ay-yıldız, buranın bağlı bulunduğu Sintra ilçesinin simgesidir.

Sintra ilçesinde bulunan kalede, sık sık gökyüzünde ay ve yıldız bir araya geliyormuş ve bu yüzden şehrin simgesi ay-yıldız imiş ve buraya da o yüzden kazınmış.

Praia da Adraga

Kuzeydeki bu plaj: Avrupa’nın en güzel ve bozulmamış, en büyük 20 plajından birisidir.

Son bir not: Sintra bölgesinde, buraya has bir tür yiyecek olan “quaijades” denemelisiniz. Bu, Sintra’ya özgü bir tür pastadır.