Van-Tatvan karayolu üzerinde bulunuyor. Özellikle: ülkemizdeki çoğu kişi, bu ilçenin adı geçtiğinde, sanırım “Vizontele” filmlerini hatırlayacaklardır. Çünkü: Vizontele filmlerinin bu ilçede çekilmiş olması, ilçenin populitesinin artmasına neden olmuştur.
Ayrıca, burada, yine büyük bir turizm potansiyeline sahip Akdamar adasına ulaşım iskelesinin bulunması da öne çıkıyor. Yöreyi gezerken, ilçeye iki kez uğradım, özellikle Akdamar adasının güzelliklerine hayran olmamak mümkün değil.
Akdamar adasına, iki kez gittim ve her seferinde, kilisenin özellikle dış cephesindeki bezemeleri, daha doğrusu muhteşem bezemeleri, büyük bir keyifle izledim. Taşa bu şekilde, güzellik vermek, inanılır gibi değil. Mutlaka ve mutlaka gidin-görün. Kimin yaptığı, kimin kültürü umurumda değil, bu güzellik bizim topraklarımız üzerinde, gidin, bu güzelliği görün, çünkü bize ait.
ULAŞIM
Gevaş ilçesi, il merkezi olan Van şehir merkezine, 40 km. uzaklıktadır. Gevaş-Tatvan arası uzaklık: 104 km.
TARİHİ
İlçe merkezinin bulunduğu yer, Urartular tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. O dönemlerde, yerleşim yerinin adı: Vostan olarak geçer. Ancak, bu yerleşim yeri: günümüzdeki ilçenin yeri olmayıp, Akdamar adasının karşısında bulunmaktadır.
Bu yerleşim yeri: MS. 421 yılında, Sasani devletinin egemenliğine giren Ermeni bölgesini yöneten, İran kökenli valilerin ikametgahı olarak önem kazanmıştır.
7.yüzyılda: Sasani devletinin İslam egemenliğine girmesinden sonra, Vostan şehrinde Ermeni kökenli Rştuni Beyliği hüküm sürmeye başlamıştır. Ancak: 705 yılında, Ermeni beylerinin birleşerek Rştnuni’yi öldürmesinin ardından: bölge, Başkale kökenli Ardzruni hanedanlığının egemenliği altına girer.
908 yılına gelindiğinde ise, I. Gagik Ardzruni: bazı Arap beylerinin de desteğini alarak, Vostan şehrinde, “Ermenistan kralı” olarak taç giyer.
Ancak: Vostan şehrindeki ikametgahını, Akdamar adasına taşır. Adada yeni inşa edilen kasabada yaşamaya başlar. Ardzruni isimli bu beylik: 1021 yılında Bizanslılar tarafından tasfiye edilinceye kadar, varlığını sürdürür.
Takip eden dönemde: 1264 yılında, Moğol egemenliği döneminde, kasaba, bugünkü yerine taşınır. 1380 yılında, Hakkari ve Van yörelerini içine alan bölgede, güçlü bir beylik kuran: İzzeddin Şir: burayı, başkent yapar. İlçenin en önemli anıtı olan: Celme Hatun Türbesi; İzzettin Şir’in, Karakoyunlu hanedanından olan kızına aittir.
GENEL
İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 1750 metredir. Artos dağının eteklerinde kurulmuştur.
Yörede: kışlar soğuk ve sert, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. Sonbahar aylarında, fırtına çıkmaktadır.
İlçenin temel geçim kaynağı, tarım ve hayvancılıktır. Ayrıca: önemli düzeyde arıcılık faaliyetleri sürdürülmektedir. Yıllık, 100 bin ton civarında bal üretimi yapılmaktadır. Ayrıca: Van gölünden, inci kefali avcılığı da yürütülmektedir.
AKDAMAR ADASI EFSANESİ
Adaya yaşayan keşişlerden birinin “Tamara” isimli genç ve güzel bir kızı varmış. Tamara, karşı kıyıda oturan bir çobana aşık olur.
Çoban: haftanın belli günlerinde, Tamara’nın ada kıyısından tuttuğu ışığı takiben, yüzerek ada kıyısına ulaşır ve Tamara ile buluşurmuş.
Ama, bir gün Tamara’nın babasının, bu durumdan haberi olur. Daha sonra ise, kızını bir odaya hapseder. Çobanın geleceği gün ise, ada kıyısına inerek, ışık yakar ve bunu gören çoban adaya doğru yüzmeye başlar.
Ancak, Tamara’nın ışık yakan babası, ada kıyısında sürekli yer değiştirir ve bunun sonucunda, çoban, ada kıyısını bulamaz, yorulur ve boğularak ölür. Ancak, ölürken, olanların Tamara tarafından yaratıldığını düşünerek “Ah Tamara” diye bağırır.
Bunun üzerine, adaya “Ah Tamara” cümlesinden gelen “Akdamar” adası ismi verilir.
NE SATIN ALINIR
Buradan: bal satın alabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
İZZETTİN ŞİR CAMİSİ VE KÜLLİYESİ
İlçe merkezinde, Karşıyaka Mahallesindedir. Van ve Hakkari Hakimi, İzzettin Şir tarafından yaptırıldığı biliniyor. Selçuklu dönemi mimari özelliklerini taşıyor.
Yapılış tarihi ise: 1257 yılıdır. En son 2005 yılında restore edilmiştir. Günümüzde, kullanılmaktadır. Ancak: cemaatten yoksundur, çünkü bulunduğu mahallede nüfus azalmıştır.
Burada: cami ve medreseden oluşan bir külliye var. Cami: düzgün kesme taştan yapılmış olup, batı cephesindeki minaresi, sonradan eklenmiştir. Cami: anıtsal taş mimarisi ve mihrap önündeki kubbesiyle önem taşıyor.
HALİME (CELME) HATUN KÜMBETİ
İlçe merkezinde, Selçuklu mezarlığının doğusundadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre: 1325 yılında, Melik İzzeddin tarafından, kızı Halime Hatun için yaptırılmıştır. Gerek mimarisi ve gerekse bezemeleriyle, Osmanlı öncesi Türk sanatının en zarif ve güzel örneklerinden biridir.
Bir hanım adına inşa edilmesinden olsa gerek, zarif ve dengeli yapısıyla Türk-İslam mezar mimarisinde önemli bir yere sahiptir. Geometrik ve bitkisel süsleme şeritleri, gülbezekler, damla motifleri celi sülüs yazı kuşağı, mukarnaslar ve diğer süslemeler ile, Selçuklu geleneğini sürdürmektedir.
1396 yılında, Ahlat bölgesinde yapılan Erzen Hatun Kümbetiyle büyük bir benzerlik göstermektedir.
(Ancak: İzzettin Şir, bu bölgede 1380 yılında Beylik kurar, bu kümbetin yapılış tarihinde bir hata olduğunu düşünmeyin, çünkü, yörenin tarihinde hüküm sürmüş, 2 tane İzzettin Şir var.)
Ustası: Ahlatlı Pehlivan oğlu Esed. Bu durum: güney cephesindeki tek satırlık kitabeden anlaşılmaktadır.
Üstten piramidal bir külahla örtülmüş kümbet, kare kaide üzerine, onikigen gövdeli olarak yaptırılmıştı. Kümbetin çevresinde “Besmele ve Fetih surelerinin tamamı” kemer üzerine, büyük bir ustalıkla yazılmıştır. İki katlı olarak gerçekleştirilen yapıda, kare planlı cenazelik bölümüne merdivenle inilmektedir. Buraya, doğu cephesindeki kapıdan giriliyor.
SELÇUKLU TÜRKLERİ MEZARLIĞI
639 yılında, Selçuklular tarafından ele geçirilen Gevaş, uzun yıllar Selçuklular için önemli merkezlerden biri olmuştur. Bu nedenle: o döneme ait, birçok mezarlık bulunmaktadır.
Mezarlıkta gömülü olanların sayısının, muhtemelen 60 bin civarında bulunduğu tahmin edilmektedir. Mezarlık yakınlarında, çok sayıda “yatır” bulunmaktadır.
Günümüzde, mezarlık ortasından geçirilen bir asfalt yol, mezarlık alanı ikiye ayırmıştır. Güney kanattaki mezarlık bölümünü, bir anıt taç kapı süslemektedir. Bu hemen: Celme Hatun Kümbetinin yanındadır.
Ahlat ilçesinde bulunanlardan sonra, Türk sanatının en güzel mezar taşlarını burada görmek mümkün. Çoğunluğu: 14.yüzyıl ikinci yarısına ait olan bu mezar taşlarının, beyaz kalkerden yapılmış olması, Ahlattaki benzerlerinden farklılık gösterir.
Ancak, Ahlat bölgesindeki mezar taşı ustalarının bir kısmının burada da çalışmış olması ve eserlerinin bulunması, Gevaş Mezarlığının önemini ortaya koymaktadır.
Mezarlıkta tespit edilen en eski mezar taşı: 1340 yılına aittir.
AKDAMAR ADASI
Ada, Van gölünde, kıyıdan yaklaşık 4 km. açıkta bulunmaktadır. Gevaş iskelesinden kalkan teknelerle ulaşılıyor. Gevaş iskelesi, Van şehir merkezine 50 km. uzaklıkta. Van tarafından gelirseniz, Gevaş ilçesini geçtikten sonra, Akdamar İskelesine ulaşacaksınız.
Ancak: gölde herhangi bir rüzgar ve dalga durumu söz konusu olduğunda, Adaya olan ulaşım aksıyor. Bu yüzden, gitmeden önce, İskele bölgesine telefon ederek, adaya ulaşım olup olmadığını sormanızı öneririm. (İskele telefon numarası: 432-6123864)
Ada: üzerinde bulunan badem ağaçlarının yarattığı eşsiz güzellik sergiliyor. Ama, adanın en büyük özelliği: adaya yaklaştıkça dikkati çeken sivri kuleli bir yapı var. Bu yapı: bir kilise. Geçen aylarda, Ermenistan’dan gelen binlerce Ermeni tarafından dini ayin yapılan bu kilise, Ermeniler için çok önemli.
Evet, bu kilise, yani ada üzerinde bulunan kilise: MS.915-922 yılları arasında, Vaspurakan kralı I. Gagik tarafından, bir saray kilisesi olarak yaptırılmıştır. İsa’nın gerildiği, Kutsal Haça, ithaf edilmiştir. Kilise: adanın bu kısmındaki doğal bir podyum üzerinde yapılmıştır.
Yaklaşık: 15 x 20 metre boyutlarındadır. Haç planındadır. Kubbesi ise, tam ortada, yerden 20 metre yüksekliktedir. Güneydeki çan kulesi, daha sonra yapıya ilave edilmiş. Kuzeydeki şapelin yapılış tarihi ise bilinmiyor.
Kilisenin mimarı ise, aynı zamanda bir keşiş olan: Manuel. Söylenenlere göre, kral, mimarın yarattığı bu güzelliği görünce, aynı güzelliği başka yerde yaratmasın diye “ellerini kestirmiş”.
Kilisenin taşları: günün her saatinde ve değişen mevsimlerde: gün ışığına bağlı olarak renk değiştirmektedir. Taşlar: kırmızı, sarı ve gri renkleri yansıtıyor. Ayrıca: yapının dış cepheleri, gayet güzel süslemeler ile bezenmiş. Bu bezemeler, renk değiştiren taşlarla birlikte, bambaşka bir görüntüye bürünüyor.
Kilise: muhtemelen buradaki sarayın ortadan kalkmasından sonra, çevresine yapılan binalar ile, manastır kilisesine dönüştürülmüştür.
DIŞ CEPHE RESİMLERİ
Yapının dış cephesini saran: bitki ve hayvan motifli kabartmalar, muhteşem. Kabartmalarda, İncil ve Tevrat’tan sahneler ve günlük olaylar canlandırılmış. Bunlar arasında: Yunus Peygamberin Van gölünde sandal içinde ve sandalın altında, çok büyük boyutlu bir canlı kabartması var.
Bu kabartmada görülen garip canlının, Van gölü canavarı olduğu söyleniyor. Aynı zamanda: kabartmaların en üst bölümünde görülen insan başı tasvirlerinde, göz çukurlarında, yapıldığı dönemde, değerli taşların bulunduğu söyleniyor.
Tek bir gerçek var ki, muhteşem kabartmalar, mutlaka görülmesi gereken bir tarih hazinesi. Özellikle: dış cephede, alt bölümlerdeki Hıristiyan dini konularını içeren kabartmalar yanında, üst kısımlarda, İslam sanatı etkili kabartmaların birlikteliği, mutlaka görülmesi gereken bir özellik olarak öne çıkıyor.
Bu cephede bulunan resimler hakkında ayrıntılı bilgi:
KUZEY CEPHESİ
Cephesi: Burada: başta İncil yazarı St. Markos olmak üzere, aşağıya doğru inildikçe: sırası ile, Adem ve Havanın yasak meyveyi yemeleri, cennetten kovulma sahneleri, Samson’un düşmanı öldürme sahnesi, rozetler içinde veya ayakta havariler, azizlerin resim programı ve diğer ana konular görülüyor. Aynı cephede: deve, tavşana hücum eden kartal ve iki tavus kuşu ile Yuda kentinin hükümdarı Lezekiel ve Esaias canlandırılmış.
DOĞU CEPHESİ
Bu cephede: haç kolu duvarının üst kısmında: İncil yazarı Vaftizci Yahya ve hemen altındaki kabartma gurubunun ortasında: madalyonun içinde, bağdaş kurmuş oturur vaziyette: Abbasi Halifesi Muktedir olduğu tahmin edilen bir kişiye ait figür görülüyor.
Altındaki iki nişin çevresinde: aziz, havari ve peygamber figürleri var. Sağ elleri yukarı kalkık bu figürler: bir şeyi işaret ediyorlar.
Ortadaki, dar ve uzun pencereyi kuşatan kabartmaların altındaki hayvan figürleri: günlük hayattan kesitler veriyor.
Bu cephenin batısındaki figürlerde: ateşten üç İbrani genci ve aslan ininde Daniel efsaneleri canlandırılmış.
GÜNEY CEPHESİ
Bu cephedeki haç kolunun üst kısmında, İncil yazarı Lukas var. Tepedeki madalyonun içinde, Peygamber Samuel’in büstü bulunuyor. Bu cephede: Tevrat ve İncil’den sahneler görülüyor. Sonradan eklenen çan kulesi, orta mekandaki figürleri örtmüş.
İki yan duvarda, konu olarak Hz. Yunus, Davut ve Goliath efsaneleri canlandırılmış. Hz. Davut’un : sapanıyla: kılıç, kalkan ve zırhlı Goliath’ı nasıl yendiği görülüyor. Bu cephenin batısında: tahtta oturan ve kucağında Hz. İsa’yı taşıyan Meryem Ana figürü görülüyor.
Daha batıda, pencere altında: sırası ile, Hz. İbrahim’in oğlunu kurban etme sahnesi, Hz. Adem’in yasak meyveyi yemesi ve Hz. Yunus’un denize atılıp, balina tarafından yutulması ile kurtulması efsaneleri canlandırılmış.
BATI CEPHESİ
Ana giriş bu cepheden. Ancak, buraya sonradan ilave edilen ön mekan, çoğu figürleri kapatmış. Bu cephede, haç kolunun üstünde, İncil yazarı St.Matheus var. Bu yöndeki, ana konu Vaspurakan kralı I.Gagik’in, kilisenin maketini, Hz. İsa’ya sunması efsanesi canlandırılmış.
Bu yöndeki diğer motiflerde ise, Hz. İsa, melekler ve kerubinler ile birlikte görülüyor.
YAPI İÇİNDEKİ RESİMLER
Yapı içinde: önemli bir resim veya figür yok. Duvarların iç yüzlerini kaplayan sıvanın üzerine, boyalarla yapılmış resimler yani fireskolardan bir kısmı dökülmüş, bir kısmı tahrip olmuş ve bir kısmı da, üzerine siyah boya dökülerek örtülmüştür.
Yine de, kilise içinde, bir miktar resim görülüyor. Bu resimlerde: yani kilise kubbe kasnağında: sıralamayla, Adem ve Havanın yaratılmaları ve sonrası olayları anlatan Tevrat’ın yaratılış öyküleri resimlendirilmiş.
Ancak, günümüzde sadece kasnaktaki çok az fresko görülüyor. Kilisenin apsis duvarındaki: 6 havari resmi iyi korunmuş ve görülebiliyor. Ayrıca, payeler üzerinde, üst üste panolarda, tam boy figürlü azizlerin resimleri görülüyor.
Adada, kilisenin hemen yanında, bir de mezarlık var. Mezar taşlarının en erkeni, 1336 tarihli ve Katolikos IV.Stefanos’a ait.
En yeni mezar taşı ise, 1893 yılına ait. Taşlardan birisi dikdörtgen ve üzerinde muhteşem bir işçilik örneği var. Derin oymalı çizgilerle, motiflerin yer aldığı bezeme ile süslenmiş.
Kilise bölgesini gezdikten sonra: hemen arka bölümde bulunan ve mevsimi uygunsa badem ağaçlarının bulunduğu bölümü dolaşın ve hatta bademlerden tadın.
Bu arada: adanın arka bölümlerinde, Van gölünün en güzel kıyılarından biri bulunuyor. Buradan, göle girmek, kumsalda güneşlenmek mümkün.
Tercih ederseniz, buraya gitmişken, göle de girmeniz mümkün. Ancak: dönüşte motor ulaşım saatini mutlaka öğrenmenizi ve hatta son motor saatini mutlaka öğrenmenizi öneririm.