Dublin şehrinde, geçmişten günümüze uzanan mimari yapıların çoğunluğu “George” döneminde yapılmıştır. Düzenli sokakları ve “Nassau Street”in güneydoğusuna kadar uzanan meydanları ile, şehrin bu bölgesi: George dönemine ait güzel mimari eserlerin görüldüğü bölge olarak dikkati çeker.
Burada: görkemli binalarla birlikte, birçok önemli müze ve galeri bulunur. Ayrıca: Grand Canal’ın kıyısında: güzel yürüyüş yolları bulunur.
MERRİON SQUARE
Burası: şehirdeki en güzel evlerin görüldüğü bölgedir. İlk olarak 1762 yılında yapılan bu evlerde: ünlü sanatçı ve yazarlar, parlamento üyeleri ve yüksek sınıftan insanlar oturmuş ve oturmaktadırlar.
Evlerin özellikle kapıları ilgi çeker. Bu kapıların üstünde resimler ve pencereler bulunur. Kapı tokmakları ise: balık ya da insan eli şeklindedir.
Merrion Square denilen yerde: günümüzde National Gallery ve Doğal Tarih Müzesi bulunmaktadır.
Bugün: evlerin çoğu ofis olarak kullanılmaktadır. Bir zamanlar, Oscar Wilde 82.numaralı evde bir çocuk olarak yaşamış, 58.nolu evde ise Daniel O’Connell yaşamıştır.
Park alanında: 1930 yılında Roma Katolik kilisesi tarafından, katedral yapılmak üzere büyükçe bir alan satın alınmıştır. Ancak bu proje hayata geçirilememiş ve Başpiskopos Dermont Ryan, 11.7 dönümlük bu araziyi 1974 yılında kamu parkı için belediyeye devretmiştir.
Parkın en önemli özelliği, parkta bulunan güzel heykellerdir. Özellikle “Oscar Wilde” heykeli ilgi ekmektedir.
Park: yerli halk ve ziyaretçiler için çekici ve rahatlatıcı bir atmosfer sağlar. Meydanın merkezinde ve parkın doğu girişi yakınlarında “Park Coffee” denilen bir mobil kafe bulunmaktadır.
Günümüzde park alanında çeşitli etkinlikler düzenlenmekte olup, bunlar: yürüyüş turları ve müzik performanslarıdır. Noel öncesi, bu meydanda “İrlanda Tasarım Pop-Up Shop” kuruluyor ve yüzlerce ziyaretçi buraya gelerek noel alışverişi yapıyorlar.
“Goverment Buildings” olarak isimlendirilen evlerin bulunduğu bölgede ise rehberli turlar düzenlenir. Mart 1922 tarihinde tamamlanan bu yapı: İrlanda’da İngiliz yönetimi tarafından sahiplenilmiştir.
İrlanda’nın bağımsızlığının ardından ise İrlanda Ulusal Hükümeti tarafından işgal edilmiştir. Yakın zamanda ise, yenileme çalışmaları yapılmış ve birçok devlet ofisi buraya taşınmıştır.
Burada bulunan binalarda: Başbakan ve kabine üyelerinin ofisleri ve toplantı salonları bulunur. Ancak: en büyük özellik eski ve yeninin etkileyici ve uyum içindeki birlikteliğidir. Başbakanın ofisi olarak kullanılan yere: mermer şömine yapılmış ve odaya güzel sanatların çeşitli dallarından etkileyici örnekler yerleştirilmiştir.
Burada girişteki “Evie Hone” yapımı vitray cam, “Mary Fitzgerald” tarafından tasarlanmış halı ve parmaklıklar uyum içindedir.
National Gallery
Merrion Square meydanındadır. Kalıcı koleksiyonlara girmek ücretsizdir. Salı-Cumartesi günleri arasında, saat: 10.00-17.00 arasında açıktır. Pazar günü ise, saat: 14.00-17.00 arasında açıktır ve Pazartesi günü kapalıdır.
Ancak, son dönemde galerinin yenileme çalışmaları sürmektedir ve buraya gitmek isterseniz, önceden açık olup olmadığını teyit etmenizi öneririm.
Dublin şehrinde en çok ziyaret edilen 4. yerdir.
Galeri: 1854 yılında Parlamento tarafından çıkarılan bir kanunla kurulmuştur ve ilk koleksiyon 112 resimle toplanmıştır. Bunlardan 39 tanesi Roma’dan satın alınmış, diğerleri ise Londra National Gallery’den ödünç alınmıştır.
Ardından, 10 yıl sonra, galeri kapılarını ziyarete açmıştır.
Galerinin binası: Ocak 1864 tarihinde Francis Fowke tarafından tasarlanmıştır.
54 galeriden oluşan binada: İrlanda resim sanatının geniş bir koleksiyonu bulunmakta, ama aynı zamanda: İtalyan Barok ve Hollandalı ustaların da resimleri sergilenmektedir. Bunların galeride bulunan eserleri: 14 ile 20.yüzyıl arasındaki dönemi kapsamaktadır.
Bunların dışında: galeride: suluboya resimler, çizimler, baskılar ve heykellerden oluşan; 2500 parça resim ve 10.000 parça sanat eseri bulunmaktadır.
Galeride eserleri bulunan bazı sanatçılar şunlardır: Vermeer, Picasso, Van Gogh, Monet, Caravaggio, Degas, Goya, Brueghel, Tiziano, Rembrant. Bunlar arasında en çok ilgi çekeni: Carvaggio’nun uzun süre kayıp olan ve 1993 yılında bulunan “Taking of Christ” yani “Mesih’in Alınması” adlı eseridir.
Bu özgün eser sergilenmek üzere, bizzat bulunduğu evin sahibi Jesuit Brothers tarafından galeriye verilmiştir.
Jack Yeats’in (1871-1957)eserlerinin bulunduğu salon ise: İrlanda resminin birçok örneğini barındırması nedeniyle önem kazanmaktadır. Bu geniş koleksiyon, ziyaretçilerin daha fazla erişimi için, birkaç ayda bir değiştirilmektedir.
Müzeye bağlı “Millienium Wing”: 2003 yılında açılmıştır. Burası: Galeri kompleksine en son eklenen bölümdür. Londra merkezli mimarlar Benson & Forsyth tarafından tasarlanmıştır. Burada, müzenin koleksiyonun başyapıtları: burada sergilenmektedir.
Bu çarpıcı tablolar arasında: erken Rönesans yani 20.yüzyıl ortalarına kadar, Avrupa koleksiyonundan seçkin eserler bulunmaktadır.
Natural History House-Doğa Tarihi Müzesi
Bu müze: Merrion Street üzerinde, Leinster House ön bahçesinin hemen yanındadır. Müzeye giriş ücretsizdir.
Müze: Dublin şehrinde en çok ziyaret edilen 12. yerdir. 1857 yılında Dr. Livingstone tarafından açılmıştır. Bundan iki yıl sonra, Charles Darwin’in “Türlerin Kökleri” isimli eseri yayınlanmıştır.
Müzede: İrlanda ve dünyanın uzak köşelerinden getirilen seçkin hayvan örnekleri bulunmaktadır. Hatta, bunların bir kısmının soyu tükenmiştir. Yaklaşık 2 milyon bilimsel örnek bulunduğu söyleniyor.
Müzede bulunanlar arasında: özellikle devasa boyutlu iki İrlanda geyiğinin iskeleti ön plana çıkmaktadır. Filler (hala görünür ölümcül yara girişi), İrlandalı kaşif Leopold McClintock tarafından getirilen Tazmanya Aslanı ve bir kutup ayısı da görülebilir.
Ayrıca: bölmelerin içi: balıklar, kelebekler, memeliler, kuşlar ve böceklerde doludur ve Dublinliler, buraya “Dead Zoo” yani “Ölü Hayvanlar Bahçesi” adını vermektedirler. Kuşların ve memelilerin çoğunluğu: tahnit edilerek korunmuştur. Balıkların büyük bölümü ise alkolle korunmaktadır.
Zemin katta: modern ve soyu tükenmez ve İrlandalı hayvanlar bulunmaktadır. Dev İrlanda geyiği buradadır. Burada 103 büyük hayvan iskeleti vardır. Bunlar: Buz çağından önce İrlanda’da yaşıyorlarmış ve buz çağı ile ülke buzlar altında kalınca nesilleri tükenmiş ve yok olmuşlardır.
Onların omuzları 2 metre genişliğindedir ve boynuzları 4 metredir. Bu katta: İrlanda’da yaşayan birçok memeli de sergilenmektedir. Hayvanlar, çeşitli sahneler sunularak gösterilirler. Bir gelincik, bir tavuğun üzerine atlarken betimlenmiştir.
Salonun çevresinde: İrlanda’da bulunan balık ve kuşlar sergilenmektedir. Böcekler, gün ışığından korunmak için kapalı yerlerde muhafaza edilirler.
Birinci katta: Burası, Dublinliler tarafından yukarıda belirttiğim gibi “Ölü Hayvanlar Bahçesi” olarak bilinir. Burada: filler, su aygırları ve zürafalar bulunur.
Zürafa burada ilk olarak 1899 yılında sergilenmeye başlamıştır. Ancak, günümüzde burada görülen zürafa yenidir ve Ocak 2003 tarihinde buraya getirilmiştir.
İkinci Katta: Burada: diğer omurgalılar sergilenmektedir. Özellikle deve kuşları ilgi çekmektedir. Fil kuşu gibi soyu tükenmiş kuşların iskeletleri de vardır. Burada balıklar da bulunmaktadır ama bazı durumlarda balıkların cam modelleri yerine, gerçek numuneler kullanılmaktadır.
Üçüncü Katta: Burada omurgasızlar bulunur. Bunlar arasında, kuş yiyen örümcekler ve örümcek yengeç en ilgi çekenleridir. Müzenin bu bölümünde, yumuşakcaların benzersiz cam modellerine ait bir koleksiyon bulunur.
Merrion Square çevresinde, bu meydanın bir parçası olan sokaklarda keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.
Fitzwilliam Square
Dublin şehrinin, George tarzı meydanlarının sonuncusu olan burası; 1830 yılında tamamlanmıştır. Ancak, meydanın çevresindeki evlerin tarihi 1700’lü yılların başına kadar uzanır. Bu meydanda: George dönemi: kapıları ve vasisdasların etkileyici detaylarını ve balkonların demir işlemelerini görebilirsiniz.
Ulusal Galeri demiryolu öncüsü ve kurucusu William Dargan 2 nolu evde yaşamıştır. Sanatçı Jack Yeats (1871-1957) ise 18.nolu evde yaşamıştır. İrlandalı doğa bilimcisi Robert Lloyd Praeger, 30 yıl süresince 19.nolu evde yaşamıştır.
Günümüzde meydan tıp mesleği için bir merkezdir.
St Stephen’s Church
Upper Mount Street’in doğu ucundadır ve 1824 yılında yapılmıştır. Yunan tarzı mimari stili ilgi çekmektedir.
2010 yılında tamamlanan restorasyon sonucunda: farklı bakır kubbe ilgi çekmektedir. Kilisenin adı: Ortaçağ döneminde burada cüzamlılar için bulunan ve Mercer olarak isimlendirilen hastaneden gelmektedir.
18. yüzyılda şehir nüfusu hızla artmaya başlayınca bu Kilis yapılmıştır.
Burası: “Pepper Pot Church” yani “Biber bidonu kilisesi” olarak tanınır ve burada günümüzde sık sık konserler ve çeşitli kültür etkinlikleri düzenlenir.
Öte yandan, yapı: birçok İrlandalı film için fon olarak kullanılmıştır.
Number Twenty Nine-Geongian House Museum
Bu müze ev: Merrion Square güneydoğu ucundadır. Bu tipik burjuva evi: bir müze olarak restore edilmiştir.
George dönemine ait bu sevimli ve müstakil ev: 18. yüzyıl sonu ve 19.yüzyıl başında: orta sınıf hayatını kusursuz bir şekilde yansıtan güzel bir örnektir. Bu evde ilk yerleşenlerin, Kasım 1794 tarihinde yerleştikleri biliniyor.
1991 yılında müze olarak ziyarete açılan bu ev: 10 kişilik guruplar halinde, rehberli turlarla gezilebiliyor. Yarım saat süren turun ardından: evin önceki sahibinin yani Bayan Olivia Beatty ve onun hizmetçisinin hayaletlerini konu alan bir gösteri sunuluyor.
Grand Canal
Burası, 1755 yılında açılmıştır. Burada bulunan iki hattın uzunluğu 131 km olmaktadır ve Shannon nehri ile iç kesimleri, Dublin şehrine bağlamak için tasarlanmıştır. 1804 yılında tam olarak tamamlanan kanal, 1951 yılında ticari trafiğe kapatılmış ve kullanım için restore edilmiştir.
Grand Canal’ın ana hatları tamamen gezilebilir. Kanal kıyısında 117 km boyunca: yapraklarla kaplı yollarda, teraslı evlerin-ofis ve apartmanların bahçelerinin yanından geçerek keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Rota boyunca: pek çok kasaba ve köyler, konaklama olanakları ve toplu taşıma seçenekleri bulunmaktadır. Kanal üzerinde köprüler, 18.yüzyıl izlerini taşır.
Evet, şimdi Liffey ırmağının kuzeyini geziyoruz.
Irmağın kuzeyinde de, güneyde olduğu gibi görkemli binalar ve müzeler bulunmaktadır. Ayrıca, Dublin şehrinin en önemli iki tiyatrosu yani Abbey ve Gate Tiyatroları bu bölgededir.
O’Connel Bridge-Carlisle Köprüsü
Dublin şehrinde, Liffey nehri üzerindeki bu ilk köprü üzerinden ırmağı geçerken: sağ yanda uzakta yeşil kubbeli “The Custon House” ve sol yanda, aynı derece etkileyici “Four Courts” manzaralarını izleyebilirsiniz.
Köprü: 1795 yılında ünlü mimar James Gandon tarafından tasarlanmış ve 1887 yılında ortadaki kambur kaldırılarak köprü genişletilmiştir. Çünkü artan trafik için dar gelmiştir. Yapı malzemesi olarak portland taş ve granit seçilmiştir.
Köprü mükemmel bir kare değildir, genişliği uzunluğundan biraz daha fazladır, genişliği uzunluğundan 5 metre daha fazladır. Dublin şehrindeki, ikinci O’Connel Köprüsü: St Stephen Green bölgesindedir.
Merkez yani orta kemerinin üstündeki heykel kafası: Anna Livia, River Liffey kadın düzenlemesini temsil eder. Çünkü İrlanda ülkesinde tüm nehirler, bir insan temsili tarafından sembolize edilirler ve Liffey hariç bunların hepsi erkektir.
Kemer üzerindeki taşlar batıya bakmaktadır. Çünkü: Atlantik denizine doğru bakan “Anna Liffey” temsil edilmektedir. Son zamanlarda merkez adayı süsleyen lambalar ve fenerler ilgi çekmektedir.
Ha’penny Bridge
Nehrin kuzey kıyısında: rıhtım boyunca 1500 metre daha yürürseniz, bu kez, dökme demirden yapılan bu köprüye ulaşırsınız.
Köprü: Merchant’s Arch ile Liffey Street arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Köprünün ismi: bir zamanlar üzerinden geçenlerden para alınmasına bir gönderme yapılan ve 1816 yılı yapımı bir üst geçitten gelmektedir.
Yani, burası Liffey nehri üzerindeki ilk yaya köprüsüdür. Ama asıl dikkati çeken geçişin ücretli olmasıdır. O dönemde köprü üzerinden günde 450 kişi geçiyormuş, bugün ise bu köprü üzerinden her gün ortalama 30 bin kişi geçmektedir.
1999 yılında Millenium köprüsü açılana kadar, 184 yıl boyunca nehir üzerinde ilk ve tek ücretli yaya köprüsü unvanını korudu. Köprü 43 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğindedir.
Nehir üzerinden 3 metre yüksekliktedir. Köprü 2001 yılında kapsamlı bir yenilemeye tabi tutulmuş ve orijinal köprünün % 85’i olduğu gibi muhafaza edilmiştir.
Millenium Bridge
Nehrin yukarısına doğru yürürseniz son köprü burasıdır ve 20 Aralık 1999 tarihinde açılmıştır. Köprü: mimarlar Myers ile Tierney Harrington tarafından, çelik ve betonarme kullanılarak yapılmıştır. Köprünün tasarımı için açılan yarışmaya 153 İrlandalı ve uluslar arası tasarımcı katılmıştır. Liffey nehrinin ikinci yaya köprüsüdür.
Köprünün nehir üzerindeki uzunluğu 51 metre ve genişliği 4 metredir. Hafif eğimli köprü, orta bölümde düzleşir ve böylece her yaştan insan ve tekerlekli sandalyeli yolcular için kullanım kolaylığı sağlar. Korkuluk pirinç kaplıdır.
Doğuda Ha’penny köprüsü görülmektedir. Batıda ise Thormapple köprüsü görülür. 60 ton ağırlığındaki köprü: tek bir vinç tarafından kaldırılarak pozisyonuna yerleştirilmiştir.
Buradan manzarayı izlerseniz uzakta: Guinnes Brewery tesislerinin yel değirmenlerinin yeşil kollarını görürsünüz ki, bunlar Avrupa’nın en büyüğü olarak önem kazanmaktadır. Buradan ayrıca: Christ Church ve Catholic St Audoen de görülebilir.
Four Courts
Dublin şehir merkezinde, kuzey iskele üzerinde bulunan burası: mimarının ölmesi nedeniyle 1785 yılında James Gandon tarafından tasarlanmıştır. Kanatları ise 1802 yılında yapılmıştır ve günümüze kadar olan süreçte, İrlanda hukuk sisteminin merkez üssü olmuştur.
Yapının: göz alıcı heykelleri ve korint sütunları ve sütunlu kubbesi ilgi çekmektedir ve yapıya muhteşem bir görünüm vermektedir. Kubbe: Dublin şehrinin silüetinde en çok tanınan özelliklerinden birisidir. Bu kubbe: bir kütüphane olarak kullanılmak için inşa edilmiş, ancak genel denetçi kayıtlarının tutulduğu bir arşiv olarak kullanılmıştır.
Savaşta zarar gören kubbe: savaştan sonra yapısal restorasyona rağmen, iç dekorasyonu sonsuza dek kaybolmuştur.
Bina: İrlanda tarihinde önemli bir role sahiptir. 1916 Paskalya İsyanı sırasında Ned Daly komutasındaki askerler tarafından bina ele geçirilmiştir. Şehir merkezinin büyük kısmı, İngiliz topçusu tarafından bombardıman edildi. Altı yıl sonra ise, 14 Nisan 1922 tarihinde, İrlanda iç savaşı sırasında, bina Cumhuriyetçi kuvvetler tarafından işgal edildi.
Birkaç ay sonra ise, yeni geçici hükümet isyancıları çıkarmak için binaya saldırdılar. Dublin şehrinde, bu bir haftalık savaşın ardından, tarihi bina yıkıldı.
Yapılan anlaşma sonucu teslim edildiğinde, binanın batı kanadı ve Public Record Ofisi yok olmuştu. Aynı çatışmalarda, 1000 yıllık ve yeri doldurulamaz arşivler de yıkıldı ve yok oldu.
1932 yılında: yapı yeniden inşa edildi ve hizmete açılmıştır. Ancak, orijinal binanın içinin dekorasyonu oldukça hasar görmüştü ve belgesel arşivde yoktu.
Binanın dışı ise, karmaşık tarihini insanlara hatırlatmak için olduğu gibi bırakılmıştır ve cephesinde 1922 olaylarını hatırlatacak kurşun delikleri günümüzde de görülmektedir.
St Michan’s Church
Four Courts’un ilerisinden kuzeye doğru Church Street’e doğru yürürseniz, buraya ulaşırsınız.
Bu kilise: bir Viking şapeli yerine, 17.yüzyılda yapılmıştır ve Dublin şehrinin en eski yapılarından biri olarak önem kazanmaktadır. Orijinal kilise 1095 yılında inşa edilmiş ve muhtemelen 14 Mayıs 1096 tarihinde kutsanmıştır.
Kilise 19.yüzyılda restore edilmiştir. Ünlü klasik müzik bestekarı Handel: “Mesiah”ı bestelerken, buradaki 1724 yılı yapımı orgu kullandığı söylenmektedir.
Öte yandan, bu kiliseyi önemli yapan esas unsur: kireçtaşından yapılmaları nedeniyle, mumyalanmış cesetlerin saklanabildiği mezarlarıdır. Yıllar içinde kilise değişmiş olsa da, crypt aynı kalmıştır. Burada bulunan beş uzun mezar tonozunda, 17, 18 ve 19. yüzyıllarda Dublin şehrinin en etkili ailelerinin mumyalanmış kalıntıları bulunmaktadır.
Sabit kuru atmosfer organların mumyalama ve tabut korunmasına neden olmuştur. Diğer bir söylentiye göre: kilise eski bataklık arazi üzerinde inşa edilmiştir ve bu metan gazı organları korumuştur. Her ne sebeple olursa olsun, bir zaman sonra ahşap tabutlar parçalanmakta ve iyi korunmuş mumyalar dışarı çıkmaktadırlar.
Victoria döneminden bu yana, mumyaların ziyaret edildiği ve “Dracula” öyküleri yaratıcısı genç yazar Bram Stoker’in de burayı ziyaret ettiği ve ortamdan etkilendiği düşünülüyor.
Günümüzde, bu mumyalanmış ve bozulmamış cesetlerden birkaç tanesi sergilenmektedir. Tarihi mumyaları görmek için Crypt bölümü ziyaret edilebilir. Sergilenen mumyalardan ortada olanın bir el parçaları eksiktir, söylenenlere göre hırsız olduğu ve elinin ceza olarak kesildiği ve sonrasında bir rahip ya da kiliseye saygın bir adam haline geldiğine inanılıyor. Veya hırsız değildi ve başka bir nedenle elini kaybetmişti.
1803 yılında İngilizler tarafından öldürülen İrlandalı asi liderlerinden Robert Emmet’in bu kilisenin mezarlığında gömülü olduğu sanılmaktadır ve Parnell’in cenaze töreni de burada yapılmıştır.
Buradan çıktıktan sonra: kaldırım taşlı “Bow Street” üzerinden başka bir mekana ulaşacaksınız.
Old Jameson Distillery
Bu mekan: eski Dublin şehrinin merkezi olan “Smithfield” denilen yerde Bow Street’tedir.
İrlanda yumuşak viski yapma sanatı hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, ödüllü burayı ziyaret etmeniz önerilir.
1780 yılında kurulan bu mekan: içki fabrikalarının tarihi hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Su, arpa ve mayanın sırrını burada keşfedebilirsiniz.
Bu tura katılırsanız, tur sonunda tüm ziyaretçiler, bir Jameson imzalı içki ile ödüllendiriliyorlar. Tur ücretleri, yetişkinler için 14 euro, öğrenciler için 10.60 euro, çocuklar için 7.70 eurodur. Yılda, 350 bin kişinin bu tura katıldığı söyleniyor.
Tur: damıtım yerinin gösterildiği bir yürüyüş ile başlar, ardından bir görsel-işitsel sunum ve daha sonra Jameson Discovery Bar’da sona erer. Bu bar bölümünde: biraz önce söylediğim gibi ücretsiz bir içki ve bir kalifiye Irısh Whisey tadıcı olmanız için bir şans verilir ve ardından bir belge veriyorlar.
Perşembe ve Cumartesi geceleri, burada harika bir gece geçirebilirsiniz. Jameson Barrelman şölenini katılırsanız: müzik eşliğinde Old Jameson Distillery eğlencesiyle eşsiz bir akşam yaşamanız mümkün olacaktır.
Chimney Viewing Tover
Binanın arkasında: Chimney Viewing Tover bulunur. Eski fabrikanın bacasının üstüne camlı bir platform eklenerek, şehrin muhteşem güzel manzarasının görülebileceği bir yer haline getirilmiştir. Yani, burası bir anlamda Dublin izleme kulesidir.
Baca: 1896 yılında inşa edilmiş ve günümüzde tepesinde iki katlı bir görüntüleme platformu bulunmaktadır. Burayı ziyaret ederseniz, bu fantastik yerden, koylara ve dağlara doğru muhteşem bir manzarayı izleyebilirsiniz.
O’Connell Bridge’den sağa dönerseniz, başka bir mekan görülecektir.
Custom House
Burası: Dublin şehrinin mimari başyapıtlarından biridir. Rehberli turlar ücretli olup, yetişkinler için 1 euro, öğrenciler için ücretsizdir.
1791 yılında inşa edile ve James Gandon isimli mimarın Dublin şehrindeki ilk eseri, günümüzde yenilenmiş haliyle karşımıza çıkmaktadır.
İlk olarak Dublin limanı için tasarlanmıştır. Ancak: Dublin limanı daha sonra başka yere taşınınca: özel vergilerin toplanması için bina kullanım dışı kalmış ve İrlanda’da yerel yönetim karargahı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
1921 yılında ise: İrlanda bağımsızlık savaşı sırasında, İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu tarafından, İngiliz karargahı olarak kullanılan burası yakılmıştır ve yangın 5 gün sürmüştür.
Yapının orijinal içi, bu yangında tamamen yok olmuş ve merkezi kubbe çökmüştür. Tarihi kayıtlarda ise büyük hasar meydana gelmiş, doğum belgeleri dahil birçok belge yok olmuştur.
1928 yılında restorasyon çalışmaları tamamlanmış ve bugünkü görünüm ortaya çıkmıştır.
Kubbe: orijinal yapımında kullanılan portland taşından daha belirgin, koyu İrlanda kireçtaşı kullanılarak yeniden inşa edilmiştir. 1980 yılında yeniden restorasyon ve temizlik yapılmıştır.
Binanın asaleti: 114 metre ulaşan yüksekliği ve 61 metre olan genişliğine rağmen bozulmamıştır.
16 metrelik kubbesinde: ticareti sembolize eden heykel görülür ve Henry Banklar tarafından yapılmıştır.
Ana kapının üzerine ise ünlü İrlandalı heykeltıraş Edward Smyth tarafından yapılmış, nehir tanrılarının heykelleri görülür. Binanın kuzeyinde ise, Joseph Banks tarafından yapılmış: Avrupa, Amerika ve Afrika’yı temsil eden heykeller görülür.
Günümüzde burası finansal hizmetler sektörü olarak kullanılmaktadır.
Famine (Kıtlık) Memorial
Heykel: 19.yüzyılda İrlanda kıtlığı sırasında göç etmek zorunda kalan İrlandalı insanlara adanmış bir hatıra eseridir.
Bronz heykeller tasarlanmış ve Dublinli heykeltıraş Rowan Gillespie tarafından yapılarak, Dublin Docklands Custom House Quay üzerine yerleştirilmiştir.
Burası: 1846 yılında kıtlık döneminde, St Patric günü, Custom House Quay’dan kalkan “Perserverance”nin ilk hareket yeridir. Gemi, 74 yaşındaki kaptan William Scott yönetiminde Atlantik üzerinde 210 yolcusu ile tarihi yolculuğunu yapmıştır. Bunlar 18 Mayıs 1846 tarihinde New York’a vardılar.
Bu heykeller: sık ve sağlıksız görüntüleri ve Irish Sea’ye doğru bakarak “Allied Irish Bank” ın ışıltılı ön cephesine doğru yürüyor gibi durmaktadırlar.
2007 yılında, Haziran ayında: Rowan Gillespie tarafından yapılan ikinci bir dizi kıtlık heykeli: Kanada’da bu mültecilerin gelişini hatırlatmak için, Toronto’nun İrlanda Park rıhtımı üzerine yerleştirildi.
Kıtlık heykellerinin hemen yanındaki alanda: “Dünya Yoksulluk Taşı” denilen hatıra taş bulunur. Bu taş blok: Birleşmiş Milletler Uluslar arası “Dünya Yoksullukla Mücadele” günü nedeniyle yapılmıştır.
Bu kireçtaşı anıt: dünyada yoksulluk içinde yaşayan insanlarla dayanışma için yapılmıştır. 1948 yılında imzalanan “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” hatıra taş üzerinde yazılıdır.
Her yıl Ekim ayının 17. günü burada tören düzenleniyor.
O’Connell Street
Bu büyük bulvarda, birçok anıt ve heykel bulunmaktadır. Ayrıca, yine cadde üzerinde çok sayıda dükkan ve ince binalar bulunmaktadır.
Cadde: ayaklanma sırasında hasar görmüş ve ardından 1920’li yılların sonunda yeniden onarılmıştır. Günümüzde: cadde üzerinde yaya bölgelerinin yaratılması ve General Post Office binasında ışıklandırma yenilemesi projeleri sürdürülmektedir.
Dublin şehrini ziyaret edenler burayı mutlaka görürler. Çoğu otobüsler de bu cadde üzerinde çalışırlar. Zaten, bu cadde, Avrupa’nın en geniş kentsel caddesi olması ile ünlüdür. Ancak: mesai saatleri içinde çok kalabalıktır. Geceleri ise pek güvenli değildir.
Daniel O’Connell Anıtı
John Foley tarafından yapılan ve Köprünün ayağında bulunan bu anıt, 4 zafer kahramanı tarafından çevrelenmiştir. Hemen altında ise, İrlanda’nın tüm sosyal sınıflarını temsil eden heykel topluluğu görülüyor.
1882 yılında yapılan anıtta: 1916 yılından kalma kurşun delikleri görülebilmektedir. Özellikle Daniel O’Connell heykelinin kollarında ve göğsünün merkezindeki kurşun izleri görülüyor.
Bu heykelin bulunduğu yer, Dublin şehrinde özellikle evsizlerin buluşma yeri gibidir, yani burada gezinirken çevrenizde korkutucu görünüşlü insanlar görebilirsiniz.
Daniel O’Connell: 1828-1829 yıllarında çıkan ve Katoliklere sınırlı sayıda oy hakkı veren Katolik Kurtuluş Yasasını yapmış ve 1831 yılında Dublin Belediye Başkanı olarak seçilen ilk Katoliktir.
Ancak: Birlik Yasasının yürürlükten kaldırılması için çağrıda bulunması nedeniyle bir süre hapis yatmıştır.
Jim Larkin Anıtı
Sosyalist, iyi bir konuşmacı ve bir işçi sınıfı kahramanı olan “Jam Larkin” anısına, Oisin Kelly tarafından yapılan bu anıt: İrlanda’nın en büyük alışveriş merkezi olan “Clerys” in meşhur çalar saatinin hemen karşısındadır. Anıtın üzerindeki yazıtta: ünlü konuşmalarından biri Fransız, İrlanda ve İngilizce dil ile yazılıdır.
Aynı zamanda Big Jim olarak da bilinen Larkin: 1876-1947 yılları arasında: İrlandalı Ulaştırma ve Genel İşçiler Sendikası genel sekreteri oldu. O bir ömür boyunca sosyalist ve işçi hakları için savaştı.
General Post Office
İrlandalı posta servisi merkezi olan General Post Office (GOP) Dublin tarihine en fazla tanıklık eden bir yerdir ve O’Connel Street’in merkezindedir.
Yapı: 1815-1819 yılları arasında, Dublin şehrinde, George mimari akımının son dönemlerinde mimar Francis Johnston tarafından yapılmıştır. İlk yapıldığında, bir Roma Katolik Katedrali olması düşünülmüştür.
Yapıda: 6 tane yivli sütun ve Edward Smyt tarafından yapılmış figürleri bulunan: heybetli İon portik önemlidir.
Ancak: 1916 yılı Paskalya ayaklanmasında: İrlanda gönüllüleri ve İrlandalı Vatandaşlar Ordusu üyeleri, burayı ele geçirdiler. Patrick Pearse: İrlanda Cumhuriyetinin kuruluşunu ilan etti ve binayı işgal etti.
Ancak, çıkan çatışmalarda bina tamamen yıkıldı ve yandı. Yeni bağımsız İrlanda hükümeti, 1924 yılında, bu yıla kadar sahipsiz kalan binayı yeniden restore ettirmeye başladı.
Bu nedenle: yapı: mimari önemi yanında, İrlandalılar için özellikle sembolik önemli bir yer tutar. Başarısız 1916 Paskalya ayaklanmasının ikonik sembolüdür. Burada: kısa ömürlü İrlanda Cumhuriyeti, Patrick Pearse tarafından ilan edilmiştir.
Ana girişte, Posta salonunda, ön revakta bir pencere içinde: 1916 yılındaki ayaklanma anısına, halk kahramanı -efsanevi kahraman Cuchulain’in bronz bir heykeli ve arkasında, isyandan çeşitli görüntüler sunan on tablo bulunmaktadır.
Çatıdaki heykeller: heykeltıraş John Smyth tarafından yapılmıştır. Bu heykeller: Vefa ve Merkür ile İrlanda adasının, kadın şeklindeki klasik bir gösterimidir.
Yapının bir köşesinde: “Post Museum” bulunmaktadır. Burada: uzun yıllar boyunca İrlanda toplumunun gelişiminde, Postane ve buradaki kişiler tarafından oynanan rolle ait bir bakış açısı sunuluyor.
Pul ve pul koleksiyonculuğu, 1916 Bildirgesi ve Paskalya Pazartesi günü, buradaki personelin çok az bilinen hikayesi burada betimleniyor. Ayrıca: İrlandalıların hayatında, Postanenin önemi vurgulanıyor. Müzeye giriş 2 eurodur.
Spire of Dublin
Dublin şehrinde özellikle yabancıların buluşma yeri olan bu anıt, hemen Jim Larkin anıtının yanındadır ve bölgenin en yeni anıtıdır ve daha önce, 1966 yılında IRA tarafından havaya uçurulan “Nelson’s Pillar” anıtının bulunduğu yere 2002 yılında dikilmiştir.
Büyük ve çarpıcı ve yenilikçi anıt: ünlü General Post Office önünde, O’Connell caddesinin ortasında durmaktadır.
Anıtın uzunluğu 120 metredir, çapı ise 3 metredir ve anıtın altına mühürlü bir zaman kapsülü yerleştirilmiştir. Dünyanın en yüksek heykelidir. General Post Office binasından, 7 kat daha yüksektir. Ağırlığı 126 tondur. Şekli: içi boş konidir. Çelik levha kalınlığı: 10-35 mm arasında değişmektedir.
Teknik olarak, mümkün olduğu kadar ince ve zarif bir şekilde, O’Connell Street üzerinde yükselir. Onun tepe çapı 15 cm dir.
Spire’ın üst kısmı hafifçe sallandığı zaman: şehrin iklim karakterini yansıtan rüzgarın estiği bilinir. Anıtın ucu, aşırı rüzgar durumunda, 1.5 metre esneyebilir.
Anıtın paslanmaz çelik ve yaklaşık 10 metre olan tabanı: kalan kısmından biraz daha yüksek bir yansıtıcı bir yüzey yaratmak için bir arka plan tasarımı ile kısmen parlatılmıştır. Alacakaranlıkta: Spire’ın paslanmaz çelik yüzeyi: ortam aydınlatması ile yanar.
Hafifçe aydınlatılmıştır ve ucu, Dublin üzerinde gece gökyüzünde bir yansıtıcı yüzey sağlamak için içinde bir ışık kaynağı yanar. Özellikle geceleri, farklı ışıklar buraya ayrı bir hava vermektedir.
Dublinliler, bu anıta: “Stiffey by the Liffey” yani “Liffey kıyısındaki yükselti” ismini vermişlerdir.
Abbey Theatre
National Theatre’ın bir parçası olan ve caddenin bitiminde bulunan burası: 1904 yılında W.B.Yeats, Lady Augustine ve Edward Martyn tarafından kurulmuştur ve kuruluşundan itibaren İrlanda oyun yazarlığının merkezi olmuştur. Bunlar arasında öne çıkanlar: Sean O’Casey ve John Synge’dir.
1951 yılında çıkan yangında bina hasar gördü ve 15 yıl sonra, 18 Temmuz 1966 tarihinde, aynı sitede, Michael Scott tarafından tasarlanan bugünkü yerine taşındı.
St Mary’s Pro-Cathedral
Abbey Theatre’ın kuzeyinde; Manchester Street adresinde bulunan bu dini yapı: Dublin şehrindeki Katolik cemaatinin şehir merkezindeki başlıca kilisesidir. Yapı: 1816-1825 yılları arasında yapılmıştır. Dublin şehrindeki üçüncü katedraldir. (diğerleri Chirist Church ve St Patric)
Ama resmi bir katedral değildir. Çünkü: Papa, Christ Church katedralini kutsamıştır. Christ Church katedrali, yüzyıllardır Protestan olmasına rağmen, hiçbir Papa bunu değiştirmemiştir ve şehir: çoğunluğunun dinine hizmet edecek bir Katolik katedrali olmadan bırakılmıştır. Yani, St Mary’s katedral statüsüne yükseltilmemiştir.
Oldukça etkileyici bir ara sokakta, köşeye sıkışmış olan kubbeli kilise: klasik dor tarzı dış görünümü ile, ürkütmektedir. Rönesans tarzındaki iç mekan: mavi ve grilerden oluşmaktadır ve süsleme bulunmamaktadır. Mimari stil olarak neo-klasik dor tarzı kullanılmıştır.
Michael Collins ve Eamon de Valera’nın cenaze törenleri burada yapılmıştır.
Tyrone House
Katedralin hemen karşısındaki bu bina günümüzde “Eğitim Bakanlığı”na ev sahipliği yapmaktadır. Bina: 1742 yılında Richard Cassels tarafından yapılmıştır. İç dekorasyon ve güzel bir merdiven ve alçı işleri ise: Francini kardeşlere aittir. Ana giriş kapısının üzerinde, merkezi Venedik tarzı pencere cephe dekorasyonunu daha ihtişamlı hale getirmektedir.
Monument to Parnell
Caddenin kuzey ucunda: Dublin doğumlu Amerikalı heykeltıraş Augustus Gaudens tarafından yapılmış “Monument to Parnell” anıtı bulunur. Bu anıtta: gerçek hayatta olduğu gibi, Parnell: iki palto giyer biçimde tasvir edilmiştir. Caddenin sonundaki O’Connell anıtının aksine, Parnell anıtı caddenin uzunluğu aşağıya bakacak şekilde, sırtına üçgen dikilitaşla dibinde duruyor.
Charles S.Parnell (1846-1891) 1880’lerde milliyetçilik konusunda İrlanda’nın başlıca sözcüsü olmuştur. 1900 yılında Parnell onuruna bir anıt yapılmasına karar verilmiş ve anıtın inşasına 1903 yılında başlanmıştır. Anıtın arkasındaki dikilitaş 57 metre yüksekliktedir. Anıt 1 Ekim 1911 tarihinde günümüzdeki yerinde açıldı.
Evet, şimdi “Parnel Square” denilen yere ulaşıyoruz.
Rotunda Hospital
Meydanın güneyindeki bu mekan: Palladio tarzında, 1751-1755 yılları arasında ünlü mimar Richard Cassels tarafından yapılmıştır. Önem kazanan yanı: Avrupa’nın en eski kadın doğum hastanesi olmasıdır. Günümüze kadar olan süreçte, burada 300 bin bebek doğduğu söyleniyor. 1889 yılında ilk sezaryan burada yapılmıştır.
Yapının ilk katta bulunan şapel: vitray camları ve rokoko tarzı alçı süslemeleriyle dikkati çekmektedir. Burası bir zamanlar konferans salonu olarak kullanılmış ve Charles Dickens, burada bir konferans vermiştir.
Gate Theatre
Meydanın güneyindeki bu tiyatro binası, 1784 yılında inşa edilmiştir. 1930’lu yıllarda kurulan tiyatro topluluğu: yenilikçi oyunlarıyla günümüzde burada faaliyetlerini sürdürmektedirler. James Mason ve Orson Wells: oyunculuk kariyerlerine burada başlamışlardır.
Dublin şehrinde görülebilecek en iyi sahne, bu tiyatro içindedir.
Gadren of Remembrance
Meydanın kuzeyindeki bu park alanı: haç şeklindeki gölü ve Oisin Kelly tarafından yapılan “Children of Lir” isimli muhteşem heykeliyle ilgi çeker. Park alanı: Daithi Hanly tarafından tasarlanmış, İrlanda’nın özgürlük mücadelesine hayatını adamışlar anısına yapılmıştır.
Bahçede: bütün dinler, inançlar veya renk dahil olmak üzere tasarlanmış, bir mezhebe bağlı olmayan “haç” şeklinde bir havuz bulunmaktadır. Bu havuzun zemini: paramparça kılıç ve kalkanlarla, kırık mozaiklerle kaplıdır.
Bunun anlamı: savaşın sonunda silahlarını kırmak ve bir çatışmanın sonunu sembolize etmek yönündeki eski klan ritüelleridir. Haç başında, büyük bir bronz heykel, sihirli kuğu dönüştürülmüştür.
Bu görüntü, Kelt mitolojisinden alınmıştır. Lir’in çocuklarını temsil eder.
2011 yılı Mayıs ayında: İngiltere Kraliçesi Elizabeth II buraya bir çelenk koydu. Bu durum, iki ülke arasındaki silahlı çatışmanın sona erdiğinin kanıtı olarak İrlanda medyası tarafından değerlendirildi ve sevinçle karşılandı.
Dublin City Gallery
The Hugh Lane denilen yerdeki bu yapı: Sir William Chambers tarafından, Lord Charlemont için yaptırılmıştır. Yapı; 1991 yılında restore edilmiştir.
Burada, müthiş bir sanat koleksiyonu bulunmaktadır. Bu koleksiyon: Sir Hugh Lane: 1908 yılında ölmeden önce, tablo koleksiyonunu: İrlanda hükümeti ve Londra National Gallery’e miras bırakmıştır.
Ardından koleksiyon büyüyerek günümüzde 2000’den fazla esere ulaşmıştır.
Bu koleksiyonda: Degas, Monet ve Fransız empresyonistleri ve onların İrlandalı ardıllarının eserleri bulunmaktadır. Öte yandan: Jack Yeats’in post empresyonist tabloları da ilgi çekmektedir.
Dublin Writers Museum
Dublin: yazar ve edebiyat şehri olarak tanınır.
Bu bina 1991 yılında restore edilmesine rağmen, George dönemine ait öğeleri taşımaya devam etmektedir.
İrlanda edebiyatı ve tiyatrosu, İrlanda yazın geleneğini anlatan kitapların ilk baskıları, tiyatro: programları-yazışmaları-giysileri burada sergilenmektedir.
Müzede bulunan koleksiyon: ortaçağ İrlanda edebiyatından başlamaktadır.
Üst katta: resim sergisi bulunmaktadır.
Phoenix Park
O’Connell caddesine 1.5 km uzaklıktadır.
Liffey nehri kıyısında, 709 hektarlık bir alan üzerine kurulmuştur. Avrupa’nın en büyük şehir parkıdır. Günümüzde de kalın taş duvarlarla çevrili park alanının duvar uzunluğunun 7 mil olduğu söyleniyor, park alanına giriş sekiz büyük kapıdan ve altı yaya kapısından yapılmaktadır.
Park: 1662 yılında, Kral Charles II adına, Ormond Dükü James Butler tarafından kurulmuştur.
Park alanında: oyun alanları, düzenli bahçeler ve ağaçla-çayırlık alanlar bulunur.
Alanın % 30’luk bölümü: meşe, ıhlamur, kayın, çınar gibi geniş yapraklı ağaçlarla kaplıdır. Alageyik sürüsü 1660 yılından beri park alanında yaşamaktadır.
Öte yandan, park alanı: birçok memeli ve kuşlar için bir sığınak ve yaban hayatı habitatlarına ev sahipliği yapmaktadır. Park alanında, günümüzde de 600 geyik bulunduğu söyleniyor.
Park alanı içinde: 1750-1774 yılları arasında inşa edilmiş İrlanda Cumhurbaşkanı konutu ve Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği konutu bulunmaktadır. Ayrıca, yine park alanı içinde birçok tarihi bina ve anıt bulunmaktadır.
1864 yılında: Parkgate sokak girişinde bulunan Victoria tarzı çiçek bahçeleri 9 hektarlık alanda açılmıştır. Burası, en iyi Victoria dönemi çiçeklerini görüntülemek için idealdir. Süs gölü, çocuk oyun alanı, piknik alanı da görülebilir.
Burayı ziyaret ederseniz: güzel dağ manzaraları görebilirsiniz.
Park alanında bulunan en eski yapı: Ashtown Castle’dır. Burası, günümüzde “Phoenix Park Visitor Centra” ev sahipliği yapmaktadır.
Castle içinde: 17.yüzyıldan kalma ve İrlanda meşesi ile restore edilmiş bir kule ev ilgi çekmektedir.
Papal Cross
Park alanında: 29 Eylül 1979 tarihinde, Papa II. John Paul’un ziyareti anısına yapılan; basit büyük beyaz haç; “Papal Cross” da görülmektedir. Her yıl, burada 1.25 kişiye açık hava vaazı vermiştir. Bu anıt: Tallon Walker Mimarlar ve John Sisk&Sons tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir.
116 metre yüksekte durmaktadır ve çelik krişlerle desteklenmiştir. Haçı dikmek için birkaç deneme yapılmış, sonunda Exaltation bayram günü, 14 Eylül tarihinde dikilebilmiştir.
Papa II. John Paul: 2 Nisan 2005 tarihinde Roma’da öldüğünde, burada bir anma töreni yapılmıştır.
Phoenix Columm
“Phoenix Columm”: parkın ismini aldığı doğal kaynağın yanındadır ve 1747 yılı yapımıdır. Phoenix Columm: Gal dilinde “temiz su” anlamına gelmektedir. Anıt: 1747 tarihinde Earl tarafından dikilmiştir. Kolon portland taştan oyulmuştur. Korint sütunun zirvesinde, küllerinden yükselen bir phoenix kuşu bulunmaktadır.
Wellington Anıtı
Öte yandan: 1861 yılında dikilen, Avrupa’nın en yüksek dikilitaşı olan, 62 metre uzunluğundaki “Wellington Anıtı” da, park içinde ilgi çekmektedir. Anıt: Wellington Dükü Arthur Wellesley anısına Roıbert Smirke tarafından tasarlanmıştır.
Bu anıt: Wicklow graniti ile yapılmış ve üzeri, Waterloo savaşında elde edilen topların eritilmesiyle yapılan dört bronz plaka ile kaplıdır.
Dublin Zoo
Phoenix park içinde bulunan hayvanat bahçesi: Dublin şehrinde, yabancılar tarafından ziyaret edilen en yoğunluklu 2. yerdir. Burası, 2012 yılında 1 milyon ziyaretçiyi ağırlamıştır. Öte yandan, dünyanın en eski ve popüler hayvanat bahçelerinden birisidir.
Hayvanat bahçesine giriş ücretlidir. Ücret yetişkinler için 15 euro, çocuklar için 10.5 euro ve öğrenciler için 12.5 eurodur. Guruplar ve aileler için indirim yapılmaktadır.
1831 yılında kurulan hayvanat bahçesi: 26 hektarlık bir alana yerleştirilmiş olup, doğal ortamlarında 600 hayvana ev sahipliği yapmaktadır. Hayvanlar: tasarımcı Decimus Burton tarafından düzenlenen alanlarda yaşamaktadırlar.
Bunlar arasında: çok nadir bulunan ve egzotik hayvanlar da vardır. Örneğin: Asya filleri, zürafalar, zebralar, Afrika antilopları, deve kuşları bulunur. Ayrıca: içlerinde kar leoparı, altın aslan gibi soyu tükenmekte olan hayvanlar da bulunur.
Hayvanat bahçesinin en dikkat çekici yeri: büyük boyuttaki hayvanları bulunduğu “African Plains” tir. Burada “Nakuru Safari” turu yapılır.