Andorra

Andorra

Andorra

Önümüzdeki aylarda, belki de adını sık duyacağımız bir yer. Çünkü: Avrupa’da, İspanya-Fransa arasında, Pirene dağlarının üzerinde sıkışmış bu küçük ülke: Avrupa’nın pek çok ülkesinde, her ne kadar kayak turizmi ve vergisiz alışveriş ile tanınsa da, ülkemizde pek tanınmıyor.

Andorra

ULAŞIM

Andorra’ya İspanya üzerinden gitmeyi düşünürseniz: Barselona şehrinden ulaşım mümkün. Barselona-Andorra arasındaki karayolu uzaklığı: 180 km. Ancak, her ne kadar fazla uzun görünmese de, bu yolculuk, yaklaşık 3 saat sürüyor ve bu arada, yol üzerinde, yaklaşık 20-30 dakikalık bir mola veriliyor. Yani, toplam yolculuk süresi, 3.5 saat sürüyor.

Neden uzun? Çünkü: Andorra, konum itibarıyla Pirene dağları üzerinde bulunduğu için, karayolu ulaşımının özellikle, son bölümleri, dağlara tırmanış şeklinde, virajlı ve inişli-çıkışlı ve bunun doğal sonucu olarak, yol mesafe olarak kısa görünse de, zaman olarak uzun.

Andorra’ya ulaşım için, günümüzde üç yol bulunduğu ve dördüncünün yapıldığı söyleniyor. Dördüncü yol bittiğinde ulaşımın yarım saat  daha kısalacağı belirtiliyor. Bu yeni yolun finansmanı, turizm gelirlerini doğrudan etkileyeceği için Andorra devleti tarafından karşılanıyormuş, çünkü: gerçekten bütün gelirleri, buraya gelecek turistlere bağlı.

Sonuç olarak

Barselona-Andorra arasındaki yol pek keyifli değil. Hani: değişik bir ortam, yeni yerler görebilmeyi umsanız da, bu da mümkün değil. Uzun süre, yeşilliklerle kaplı araziden başka bir şey görmek mümkün değil. Bunun dışında, geçilen birkaç yerleşim yerinde de, pek görülebilecek bir şey yok. Yani: 3.5 saatlik yolculuk, tam bir uyku molası denilebilir.

Tur şirketlerinin organizasyonu dışında, Andorra’ya kendi başına gitmek isteyenler: Barselona havaalanından, Andorra’ya servis yapan otobüslerden yararlanabilirler. Eurolines Terminal B kapısı önünden kalkan otobüsler ile Andorra ülkesine, tek yön 23 Euro ve gidiş-dönüş 40 Euroya gidebilirsiniz. Tur şirketlerinin talebi ise, 60 Euro civarında oluyor.

TARİHİ SÜREÇ

Andorra: tarih boyunca varlığını sürdürmüş, küçük bir ülke. Ancak, bir zamanlar, halen merkezden 13 km. uzaklıkta bir köy olarak bulunan, Uren kontluğuna bağlı imiş. Günümüzdeki Urjen köyü, bir zamanlar, kontluk olarak bölgenin hakimiyetini elinde bulunduruyormuş.

Ancak, takip e den süreçte: bölge Fransızların egemenliğine girer. Sonra: İspanyollar ve sonra yine Fransızlar ve son olarak İspanyollar.

Yani: Fransızlar ve İspanyollar arasında, bölgedeki hakimiyet için sürekli bir çatışma ve kavga yaşanır ve birbirlerini sevmezler. Hatta: Fransızlar, “Afrika, Pireneler’den sonra başlar” diyerek, gerek İspanyollar ve gerekse Portekizlileri, Avrupalı saymazlar.

1900’lü yılların başına gelindiğinde ise, İspanyollar, biraz da sırtlarındaki kamburu atmak için, Andorra’ya bağımsızlık verirler.

Her ne kadar, 1992 yılında demokrasiye geçilmiş olsa da, ülke, Prenslik sistemiyle yönetilmektedir. Ancak: ülke idaresi, biri Fransa’da yaşayan prens ve diğeri Andorra sınırları içinde Urjel köyünde yaşayan başpapaz olmak üzere, iki prens tarafından yürütülmektedir. Resmi aktivitelerde, her ikisi de bulunmaktadır.

Andorra

GENEL ÖZELLİKLERİ

Andorra: Avrupa’nın en küçük ülkelerinden biridir. Ülke topraklarının büyüklüğü, 485 km. karedir. Ancak, bu toprakların büyük kısmı dağlık olması nedeniyle: tarım, hayvancılık ve sanayi yapılamamaktadır.

Bu coğrafi konum nedeniyle: havayolu ve tren yolu da kullanılamamaktadır. Hatta: ülkede tüketilen tüm gıda maddeleri: başta İspanya olmak üzere, çevre ülkelerinden ithal edilmektedir.

Ülkenin en büyük şehri: Andorra La Vella. Bu şehir: 1023 metrelik rakımı ile, Avrupa’nın en yüksek başkenti olarak öne çıkmaktadır. Başkentin nüfusu 20 bin kişi iken, ülkenin toplam nüfusu: yalnızca 60 bin kişidir.

Andorra

Biraz önce söylediğim gibi: ülke, Pirene dağları üzerinde kurulmuştur. Başlıca iki nehir bulunmaktadır. Bunlar:  doğu ve batı Balira nehirleridir. Bu iki nehir, Andorra’dan çıkmadan önce birleşirler ve büyük Balira nehrini oluştururlar.

Büyük Balira nehri: İspanya sınırlarına girince büyüklüğünü bırakır ve Balira ismi ile bir süre daha devam eder ve daha sonra Segre nehrine kavuşur.

Ülkede konuşulan ana lisan “Katalanca”dır. Ancak: Katalanca ile birlikte, hemen hemen herkes İspanyolca ve Fransızca da bilir ve konuşur. Özellikle, Fransa’ya yakın olan kesimlerde Fransızca ve İspanyaya yakın olan kesimlerde İspanyolca bilinir ve konuşulur.

Ancak, ortak lisan, Barselona’da konuşulan Katalancadır.

Andorra
Andorra’da pek fazla tatil yok.

365 günlük bir yıl boyunca, yalnızca 4 gün tatil yapıyorlar. Bunlar: 1 Ocak: yeni yıl, 14 Mart: Anayasa günü, 8 Eylül: Milli gün ve 25 Aralık: Noel günüdür. Bu günlerde: dükkan ve mağazalar kapanıyor.

Ülkede; dağlık coğrafi konum nedeniyle tarım, hayvancılık ve sanayi yok dedim ama, kişi başına  düşen milli gelir: 46 bin dolardır. Turizm, bu milli gelirin en büyük nedenidir. Suç oranı derseniz, son derece  düşük. Andorralılara bu  durum sorulduğunda “çalışmaktan suç işlemeye vaktimiz yok” şeklinde cevap veriyorlarmış.

Andorra

TURİZM

Andorralılar: gerek tarım, gerek hayvancılık ve gerek sanayide coğrafi konum nedeniyle yapılanamayınca, zor şartlar altında yaşarlar. Ancak, 1970’li yıllara gelindiğinde, çevre ülkelerinden Fransa ve İspanyaya olan büyük turist akımı ilgilerini çeker. Bundan pay almayı düşünürler.

Özellikle: kar yağışının yoğunluğu nedeniyle, kayak pistleri yaparlar. Hatta: emekliler için kamp yerleri oluştururlar. Ancak: yine de, yeterli turisti ülkeye çekmeyi başaramazlar.

Bunun üzerine: ülkeyi “açık Pazar” haline getirirler. Ülke dışından getirttikleri kaliteli ve marka ürünleri: herhangi bir ilave vergi koymadan satmaya başlarlar ve böylece, alışveriş meraklısı turist yoğunluğunu yakalarlar.

Hatta, bir ara

Andorra’ya ilgi o kadar çok yoğunlaşır ki, turistler  dışında, Almanlar, Fransızlar ve İspanyollar, kamyonetleri ve minübüsleriyle, ülkeye gelirler ve başta beyaz eşyalar olmak üzere tüm gıda maddelerini buradan satın almaya başlarlar.

Bunun üzerine, az da olsa ekonomileri etkilenen Almanya ve Fransa’nın etkilemesiyle, Avrupa Komisyonu tarafından, turistlere alışverişlerde kota uygulanması konusunda yaptırımlar gündeme getirilir.

Buna göre: ülkeye gelen turistler: kişi başına 2 karton sigara, 1.5 litre alkollü içki, 150 ml. Parfüm ve tek parça eşyada 1100 Euro’luk alışveriş hakkı ile sınırlandırılırlar. Değeri yüksek ürünlerden birkaç parça alındığında, bu 1100 Euro’luk sınırlama olmuyor.

Örneğin: 800 Euro’luk, 3 adet video kamera alınabilir, bunların değeri her ne kadar 2400 Euro olsa da, önemli olan tek parça malda ve üründe, 1100 Euro’luk kota bulunmasıdır.

Bu arada: Andorra’nın Avrupa Birliği üyesi olmadığını da belirtmekte yarar var. Ama, yine de bu kotalar uygun hareket edilir. Çünkü, Andorralılar, günü birlik gelip giden turistlerden ziyade, ülkelerine gelip, birkaç gün kalacak turisti arzulamaktadırlar.

Sonuç olarak: günümüzde, 60 bin nüfuslu bu küçük ülkeye, her yıl, yaklaşık: 12-14 milyon arasında turist gelmektedir. Ancak, yine de, bunların büyük çoğunluğu, günü birlik ülkeye giriş yapan, yani ticaret için gelen turistlerden oluşmaktadır.

Andorra

Biraz önce kotalardan söz etmiştim.

Bu kotalar nasıl kontrol ve takip edilmektedir? Andorra ülkesinden çıkarken, gümrük sahasında her türlü araç durduruluyor ve kısa bir aramadan geçiriliyor. Ayrıntılı bir arama yok. Ama yine de, böyle ayrıntılı bir aramanın olmaması, hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmez.

Turistler de, bu kotaları aşmanın yolunu bulmuşlar. Pahalı bir cihaz, örneğin bir saat alındığında ve bunun bedeli,  tek parça halinde 1100 Euro’yu geçtiğinde, saat kola, kutusu çöpe, evrakları çantaya konularak, gümrük sahasını geçmenin yolu bulunmuş.

Diğer: sigara, alkollü içki, parfüm gibi ürünlerde kotaların aşımında ise; alınan malzemeler, kota standartlarında ayrı ayrı poşetlenip, turistlerin kendi aralarında paylaşılması suretiyle, kota uygulamasının sıkıntıları gideriliyormuş.

Evet, Andorra’nın turizm gelirlerindeki  temel faktör, alışveriş turizmi olsa da, ülkenin diğer turistik etkinlikleri de bulunuyor. Bunların başında: El Tarter ve Pal Soldue bölgelerinde yoğunlaşan kayak merkezleri var.

Andorra, kış turizmi çok canlı. Ülkede mevcut 3 kayak pistinde, binlerce insan kayak yapmanın tadına varıyor. Ayrıca, özellikle Fransız, İspanyol ve İngiliz kayak severlerin akın ettiği ülkedeki kayak okulları, Avrupa’nın en büyükleri arasındadır.

Son olarak, tüm bunların yanında, ülkede: başkentte, Caldea isimli büyük bir termal merkez bulunmaktadır. Burası, Avrupa’nın en büyük “SPA” merkezlerindendir.

Dağların arasında, hava serinken, sonbaharda ise dağlar yeşilken, jakuzinin altında ya da suyun içinde bulunmak muhteşem bir keyif. Andora da olursa, mutlaka buna da zaman ayırmalısınız.

Andorra

ALIŞVERİŞ TURİZMİ

Her ne kadar turistler için çeşitli alternatifler yaratılsa da, Andorra günümüzde, vergisiz alışveriş cenneti olarak bilinip  tanınıyor. Özellikle: Avrupa ülkeleri vatandaşları için, Andorra ucuzluk ülkesi. Hani: bizim ülkemizdeki fiyatlarla karşılaştırıldığında çok büyük farklılıklar ortaya çıkmıyor.

Hatta: Euro’nun yüksek olması nedeniyle, etiketlerdeki her görünen değeri, 9 ve hatta 10 ile çarpma gerekliliği, ülkedeki fiyatların bizim açımızdan ucuzluğunu pek ortaya çıkarmıyor.

Gümrük ve pasaport kontrol alınlarını geçtikten sonra: Andorra ülkesinin başkentine giriliyor. Kentin ortasından bir nehir geçiyor. Üstünde şirin köprüler bulunan nehrin  hemen iki yanında, çam ağaçlarıyla dolu, yüksek kesimler yükseliyor.

Andorra’nın başkenti:

İki dağ yükseltisi arasında kalmış. Her iki yana baktığınızda, çam ağaçlarıyla dolu yükselti görüyorsunuz. Tam ortadan geçen nehrin her iki yakasındaki caddeler ve ara sokaklarda: mağazalar, dükkanlar ve hipermarketler sıralanmış.

Bunların toplamının 2000 civarında bulunduğu söyleniyor. Yani: bu ülkede yaşayan her 40 kişiye, 1 dükkan düşüyormuş.

Bu arada: şunu da önemle belirtmek gerekir ki: şehre vardığınızda öncelikle küçük dükkan ve mağazaları gezmenizi öneririm. Çünkü: bunların çalışanları, her gün saat: 13.30 ile 16.00 arasında siesta denilen öğlen tatiline giriyorlar ve dükkanlarını kapatıyorlar.

Siz; şehre vardığınızda, öncelikle küçük dükkan ve mağazaları gezmelisiniz ki, siesta saatinde bunlar kapandığında büyük hipermarketleri gezebilirsiniz.

Andorra

Tur otobüsleri

Şehir merkezindeki otoparka girmiyorlar. Bu durumda: sizi, şehir merkezinde belli bir yerde bırakması ve belirlenen saatte yine aynı yerden alması gibi bir uygulama var. Elbette, bu uygulama sonucunda; elinizde yaptığınız alışverişin onca yükü ile, saatlerce dolaşmak yorucu ve sıkıcı oluyor.

Yine de, hemen ana cadde üzerinde bulunan, ünlü bir fast-foot restoranını: gerek kısa molalar-dinlenmeler ve gerekse tuvalet ihtiyacı için rahatça kullanabilirsiniz.  Zaten, başka alternatif de yok. Evet, ana caddelerde dolaşmaya başladığınızda: elbette, ilk gördüğünüz ürünlerde hayal kırıklığı yaşıyorsunuz.

Çünkü

Andorra’yı, ucuz bir alışveriş cenneti olarak kafanızda kurdu iseniz, yanıldığınızı anlamak için pek fazla zaman gerekmiyor. Andorra: kaliteli ve marka ürünlerin satıldığı bir yer. Bu bir ülke politikası. Yani, burada sahte ürün bulmak veya satın almak mümkün değil.

Andorralıların prensibi: kaliteli ve marka ürünleri, vergisiz satmak. Yani: öyle büyük ucuzluklar beklemek hayal. İnsanlar, buraya gitmeden önce, burada her şeyin 1-2 Euro olduğu gibi, yanlış bir hisse kapılıyorlar.

Unutulmaması gereken başlıca konu: burası gerçekten bir pazar yeri değil. Yani, burada kaliteli ve marka ürünler, çok cüzi kar marjları ile satılıyor ve bu durum, fiyatların çok yüksek olduğu Avrupa ülkesi insanları  tarafından ucuz olarak değerlendiriliyor.

Ama, inanın bizim ülkemizde, burada satılan birçok ürün ya aynı fiyat ya da yakın fiyatlardadır. Elektronik cihazların fiyatlarının daha uygun olduğu söylenebilir. Bunun dışında, havaalanlarımızdaki free-shop mağazalarımızdaki ürün fiyatları, burası ile başa baş veya çoğu üründe biraz daha aşağıda.

Andorra

Evet, Andorrada gezmeye devam ediyoruz.

İlk rastladığınız mağazalardaki ürün fiyatlarını gördüğünüzde, biraz önce söylediğim gibi tam bir hayal kırıklığı  yaşanıyor. Özellikle: parfümeri ve kozmetik ürünlerinde, şehirdeki tüm mağazalar, etiket fiyatları üzerinden yüzde 10 indirim yapıyorlar ve böylece etiket fiyatlar, ülkemizdeki fiyatlara kavuşuyor.

Ancak: kesinlikle, ilk rastladığınız mağaza ve dükkanlardan alışveriş yapmamanızı öneriyorum. Ara sokaklara girin ve daha yüksek indirim oranları ile karşılayabilirsiniz.

Özellikle, parfüm ve kozmetik ürünlerinde, ara sokaklarda, etiket fiyatları üzerinden yüzde 25 indirim oranlarını bulmak mümkün.

Söylediğim gibi: kesinlikle bir ürün almak istediğinizde, birkaç mağaza ve dükkana bakmanızda yarar var. Bu arada: şunu da belirtmek gerekiyor. Ürünlerin fiyatları, şehirdeki mağaza ve dükkanlar içinde fazlaca oynamıyor.

Oynadığını görürseniz yani bir ürünü, bir mağazada diğerlerinden  daha yüksek görürseniz, bilmelisiniz ki, o ürünün ilave özellikleri (çantası, kılıfı, teknik özellikleri gibi) vardır. Yoksa: burada, aynı ürünün fiyatları arasında, çok büyük farklılıklar bulunmuyor, yani en fazla 10-20 Euro’luk farklar olabilir.

Andorra

Andorra’dan neler satın alınabilir, hangi ürünler ucuzdur?

Sigara ve tütün mamülleri

Mağazalarda, her türlü marka sigara ve tütün mamullerini bulup satın alabilmek mümkün. Fiyatları, aşırı ucuz değil. Avrupa ülkelerine göre fiyatlar pahalı olsa da, ülkemiz havaalanında fiyatların daha ucuz olduğunu gördüm.

Saat ve gözlük

Andorra’da üst marka tasarım saatleri bulmak mümkün. Özellikle: yüksek rakamlı bu ürünlerdeki fiyatlar, diğer ülkelerdeki satış fiyatlarının çok altında bulunuyor. İyi marka güneş gözlükleri: yaklaşık 100-150 Euro civarında satılmaktadır. Yani, güneş gözlüklerinde de uygun fiyatlar bulabilirsiniz.

Alkollu içecekler

Son derece ucuz. Şarapların fiyatları, 2-3 Euro’dan başlıyor. Yüksek kaliteli viskiler ise, yine diğer Avrupa ülkelerinden çok daha ucuz. Ancak: yukarıda sözünü ettiğim gibi, gerek ülke çıkışındaki gümrük ve taşıma sorunu, zaten fazla sayıda alma şansını ortadan kaldırıyor.

Özellikle: çok sayıda alınacak alkollü içkinin, uçak binişlerinde bagajları ağırlaştırıp fark ödemenize  neden olabileceğini ve bu durumda buradan sağladığınız indirimin, bagaj farkı ödediğinizde kaybolacağını unutmamak gerek.

Kozmetik ve parfümeri ürünleri

Özellikle parfümerinin ucuz olduğu söyleniyor. Ancak, merkezdeki birçok kozmetik mağazasının ürünleri, etiket fiyatları, ülkemizdeki havaalanı fiyatlarının üzerinde. Yani, yüzde 10 indirim yapıldığında, fiyatlar, ülkemizdeki havaalanı fiyatları düzeyine geliyor.

Yine  de, merkez yakınlarındaki ara sokaklarda, yüzde 25 indirim yapan kozmetik mağazaları var. Buralardan alacağınız ürünler, yüzde 25 indirim yapıldıktan sonra, karlı hale gelebiliyor. Kesinlikle, yukarıda da söylediğim gibi, hemen merkezdeki dükkanlara girip alışveriş yapmayın, unutmayın ki, merkez yakınlarındaki ara sokaklarda, çok daha uygun fiyatlar bulabilirsiniz.

Çikolatalar

Ünlü bir çikolata markasının ürünleri: havaalanında 7 Euro’dan satılırken, burada aynı ürünü 3 Euro’ya bulup satın alabilirsiniz. Ancak: elbette taşıma sorun olacaktır.

Bal

Andorra, çam ağaçları bulunan dağlarla çevrili bir yer olması nedeniyle, burada üretilen çam balı tavsiye ediliyor.

Cep telefonu

Andorra’da cep telefonları her ne kadar ucuz olsa da, garanti şartlarının uygun olmaması nedeniyle alınması önerilmiyor.

Elektronik cihazlar

Ülkede: elektronik cihazlar için: Fransa ve İspanya vatandaşlarına 2 yıl ve diğer ülke vatandaşlarına ise 1 yıllık garanti süresi tanınıyor. Fotoğraf makinası, kamera gibi cihazların fiyatları uygun. Ancak, ben yine de buradan satın almayı düşündüğünüz ürünün fiyatını, Türkiye’den gitmeden önce takip etmenizi öneririm. Çünkü: birçok ürün, aynı fiyata satılıyor.

Giysi ve ayakkabı

En iyi fiyatları ve en iyi markaları bulabilirsiniz. Ancak; yukarıda da söz ettiğim gibi, tur organizasyonu ile gittiyseniz, kesinlikle zaman sıkıntısı oluyor. Ama yine de şunu bilmekte yarar var. İspanya’da ki benzerlerini, burada, daha uygun fiyata satın alabileceğiniz giysi, ayakkabı ve çantalar bulabilirsiniz.

Markalı bir kot pantolon, 12 Euro civarında satılıyor. Özellikle, malum İspanyol tekstil sektörünün öne çıkan markalarının mağazaları burada ucuzluk yapıyorlar.

SONUÇ

Andorra: yazının bir kısmında belirttiğim gibi, gerçekten aşırı ucuz bir ülke değil. Zaten buraya ulaşım için; tur şirketine belli bir ücret ödemek zorunda kalınıyor ve daha sonra, alınacak objelerden edilecek kar ile, bu meblağ karşılansa bile, değişik bir ülke ve kültür göreyim şeklindeki düşüncelerin boş olduğu görülüyor.

Yani: Andorra’da görülebilecek tarihi veya doğal bir güzellik yok. Yaşanılacak veya izlenecek değişik bir kültür yok. Andorra: yalnızca,  vergisiz olması nedeniyle ucuz olduğu söylenen bir alışveriş ülkesi. Ama: inanın bu söylenen ucuzluk, dikkati çekecek ölçülerde değil.

Özellikle: tur ile toplu gittiğinizde, verilen 4-5 saatlik mola süresi, zaten rahat alışveriş yapmanıza izin vermiyor. Dolayısı ile, kısa sürede, birçok mağazaya girip-çıkmayı düşünürken, aldığınız veya alacağınız birkaç parça ürünün fiyatında, anlamsız ve çok cüzi ucuzluk olduğunu görüp, beklentilerinizin oluşmadığını görüyorsunuz.

Özellikle: etiketlerde yazan rakamların Euro olması ve her rakamın 2 ve hatta 2.5 ile çarpılmasının gerekmesi sonucu ortaya çıkan rakamlar; hayal edilen ucuzluğu karşılamıyor.

Belki: 10.000 Euro fiyat ile, ülkemizde veya Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde satılan bir saati; burada, 7.000 veya 8.000 Euro’ya bulabilir ve satın alarak kar ettiğinizi düşünebilirsiniz. Andorra’da alışveriş düşlerken, bu prensibi unutmamalısınız.

Son bir not: tur organizasyonu ile buraya giderseniz, verilen zaman yani 4-5 saatlik zaman limiti kesinlikle yeterli gelmiyor. Bir yandan  da ödenen ücret ( 60 Euro) var.

Kendi imkanlarınız ile yani otobüs veya birkaç kişi araç kiralayarak giderseniz, Andorra’da kalma süreniz ve alışveriş için ayırabileceğiniz süre  daha uzun olup, belki bir şeyler bulup satın alabilecek zaman rahatlığına  kavuşursunuz.

Aksi halde, tam bir koşuşturmaca, hayal kırıklığı. Kendi imkanlarınız ile gittiğinizde rehberlik ve tanıtım olmaz  diye düşünenler için; yukarıdaki satırların bulunduğu bu yazının bir suret çıktısını alarak gittiğinizde, inanın hiçbir kimseye ve bilgiye ihtiyacınız kalmayacaktır.

Yunanistan Alonissos adası

alonissos.en.3
Yunanistan Alonissos adası

Yunanistan Alonissos adası;

Adanın bir havaalanı yok. Feribot bağlantısı ise: Pire limanından yok. Yalnızca: Agios Konstantinos (4 saat) ve Volos (3 saat) limanlarından, feribot bağlantıları var.

alonissos.en.4
Yunanistan Alonissos adası

GENEL ÖZELLİKLERİ

Alonissos’a diğer Ege adalarından çok daha uzun zaman önce yerleşilmiştir. Bu tarih, arkeologlara göre, MÖ.10’ncu yüzyıla kadar uzanmaktadır. MS.2’nci yüzyılda, Romalılar tarafından ve sonra Bizanslılar tarafından egemenlik kurulmuştur.

Bunlar: Chorio ve kale duvarlarını inşa etmişlerdir. Ancak: adada sık sık deprem olması nedeniyle, bunlar parçalanmış.

Ada’da üretilen şarap, yüzyıllar boyunca çok beğenilmiştir. Phylloxera salgını, bütün asmaları öldürmüş ve 1965 yılındaki büyük depremde, adanın önemli yerleşimleri yok olmuştur.

adonis.deniz parkı.1
Yunanistan Alonissos adası

Alonissos, günümüzde,

Doğal güzellikleriyle ön plana çıkmıştır. Ada çevresindeki denizin büyük kısmı, bazı küçük adalarla birlikte, “Sporadlar Ulusal Deniz Parkı” adını taşıyan bir koruma alanı olarak ayrılmıştır. Burada, Akdeniz foku nüfusu ve diğer deniz hayatının yanı sıra, deniz yatağındaki arkeolojik kalıntılar da korunmaktadır.

Bu değerli doğa parkı; 1992 yılında kurulmuş. Yunanistan’ın ilk deniz parkı. Altı küçük adadan oluşuyor. Bu küçük adalardaki ıssız kayalıklarda: tehlike altındaki türler ve Akdeniz foku yaşam alanı oluşturulmuş.

Kısa süre öncesine kadar göç dolayısıyla nüfusu sürekli azalan Alonissos’ta, bugün bu durum, yerlilerin adanın hem halk geleneklerini hem de tabiat güzelliklerini korumak istemeleri sayesinde, tersine dönmüş.

Burada: Avrupa’nın nadir hayvanlarından, yalnızca yaklaşık 800 tanesi var. Balık, kuş, sürüngen ve memeli hayvanlar için önemli bir üreme alanı.

Ada: turizmde, yavaş bir hızla büyüyor, bakir ve sakin bir yer. Yüzeyi: 66 km. karedir ve nüfusu yaklaşık 2700 kişidir.

Ada: huzurlu bir yer. Dar sokakları ve pitoresk binaları ve evleriyle, tam bir Yunan köy hayatını yansıtıyor.

1965 yılındaki ciddi bir deprem sonrasında: ada, bütün kasaba halkı tarafından terk edildi ve daha kasaba, daha güvenli yeni bir alana inşa edildi.

alonissos.en.1
Yunanistan Alonissos adası Gezilecek Yerler

GEZİLECEK YERLER

Patitiri:

Adadaki en büyük yerleşim yeri, adanın merkezinde, ulaşım hizmetlerine yakın, Yunan anakarası ve diğer adalar ile buranın bağlantısının yapıldığı yer. Buranın çevresinde: güzel yerler ve kiralık evler var.

Biraz yukarıda, ama yürüyerek uzak, otobüs ile beş dakikalık uzaklıktaki Chora tarihi merkezi, depremlerden çok ciddi zarar görünce, terkedilmiş ve merkez limanında bulunduğu Patitiri’ye taşınılmış.

Chora’daki eski evleri, yabancı yatırımla yavaş yavaş canlandırılmaya başlanmıştır. Bizans duvarlarından görülen manzara, göz alıcıdır. Ege denizine hakim bir tepede kurulu, parke kaplı dar sokaklardan birindeki kafede, güneş batımını seyredebilirsiniz.

alonissos.en.2
Yunanistan Alonissos adası

Kıyı şeridinde, çok daha huzurlu: Rousoum köyü ve Votki köyü var. Buralar tam bir huzur cenneti yerler. Denize bakan, tipik kasaba evleri var.

TARİH VE FOKLOR MÜZESİ

Adada: tarihi süreç içinde: Bizans, Venedik ve Türkler tarafından birçok izler bırakıldı. Bu belirtiler; müzede sergileniyor. Bunlar, yani müzede sergilenen en ilginç eserler: 20’nci yüzyılın başlarından kalma bir fotoğraf, bazı eski haritalar.

Yol ağının sınırlı olmasına rağmen, en popüler plajların bulunduğu Kokkiokastro Yarımadasına, otobüsle gitmek mümkündür.

alonissos.1
Yunanistan Alonissos adası

Küçük kayık filolarıyla, kıyı şeridindeki diğer uzak plajlara da gidebilirsiniz.
Steni, adada bulunan başka olağanüstü bir yer. Tipik bir Ege balıkçı limanı olup, Patiriri’den 12 km. içeride bulunuyor.

Yunan adaları genel özellikleri

 

 

Özbekistan Genel

Özbekistan Genel

Türk soyundan geldikleri bilimsel olarak kanıtlanmış soydaşlarımızın bu güzel ülkesini mutlaka gitmek ve görmek gerektiğini düşünüyorum. Özellikle tarihi geçmişe ve tarihi yelere düşkün gezginlerin mutlaka burayı ziyaret etmelerini öneririm.

Özbekistan Cumhuriyeti: Orta Asya’da bulunmaktadır. Ülkenin sınırlarının uzunluğu 6220 km. dir. Ülke topraklarının kuzeyden güneye uzunluğu 1500 km ve doğudan batıya genişliği 1000 km. dir.

Ülkenin deniz seviyesinden en yüksek yeri: Hisar Range denilen yerdir ve 4640 metredir. Ülke, iki ana nehir havzasında yer almaktadır. Bunlar: “Syrdarya” ve “Amu Darya” dır.

Ülke topraklarının çoğu ovalardan oluşur. “Kızıl Kum” çölü: Özbekistan topraklarının kuzey orta kısmında, dünyanın en büyük çöllerinden birisi olarak bilinir.

Dünya üzerinde Liechtenstein ile birlikte, denize komşu olmayan tek ülkedir. Semerkand 2750 yaşındadır ve Roma ile birlikte dünyanın en eski şehirlerinden birisi olarak kabul edilir.

Özbekistan Genel

Özbekistan Genel

Özbekistan Genel

Özbekistan Genel

Ülkenin başkenti “Taşkent” şehridir. Ülke 12 il ve Karakalpakstan Özerk Cumhuriyetinden oluşmaktadır.

Ülkenin ekonomisi: ülkede: altın, bakır, kurşun, çinko, uranyum, doğal gaz ve petrol gibi doğal kaynakların önemli rezervleri bulunmaktadır. Özbekistan altın rezervleri: Güney Afrika, ABD ve Rusya’dan sonra dünya üzerinde dördüncü sıradadır. Doğal gaz üretimi ise, dünyanın ilk on ülkesi arasındadır.

Ekonominin diğer bir önemli kaynağı: tarımdır. Ülkede: özellikle pamuk yetiştirilir ve dünyanın en büyük pamuk üreticilerinden birisidir. Diğer önemli tarım ürünleri ise: ham ipek, meyve, sebze, üzüm kavundur.

Ülke turizm denilince ise: Batı’da “Buhara” ve “Semerkant” görülür.

Özbekistan Genel

TARİHİ

Özbekistan: Amu Derya ve Siri Derya isimli iki büyük nehrin ortasında, Asya kıtasının kalbinde yer almaktadır. Bu yüzden, bu topraklardaki insan yaşamının bin yıldan daha eskiye gittiği düşünülmektedir.

İnsanlar önce Özbekistan topraklarına yerleşmişler ve yüzyıllarca yaşamışlardır. Ancak özellikle komşu kabileler tarafından tehdit edilince, Semerkand, Buhara, Hiva ve diğer güzel şehirleri inşa etmişlerdir. Bu topraklar Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan Büyük İpek yolunun kavşak noktası olmuştur.

Evet, arkeolojik çalışmalara göre: Özbekistan insan yerleşiminin en eski yerlerinden birisidir. Baysun Tau dağlarında eski konutlar ve Semerkant’da ilkel araçlar bulunmuştur.

Özellikle Teshik-Tash Mağarası: bu arazi üzerinde ilk kurulan topluluklardan olan Neandertaller’e kadar uzanmaktadır. 8-9 yıllık çalışmaların ardından arkeologlar tarafından bulunan mezar alanlarında, Orta Asya topraklarında defin yapılmış eski bir çocuk iskeletine ulaştılar.

Çocuğun vücudu bir dağ keçisi kemikleriyle çevrili bir çukurun içine atılmıştı. Kazılar, o dönemin insanlarının avlandığını ve doğal kaynaklardan gıda topladıklarını göstermektedir. İlkel araçlar taş ve ahşap ve kemikten yapılmıştır.

Kaya resimlerinde: avcılık, savaşlar ve ritüeller görülür.

5.yüzyıla gelindiğinde Ephtalites: Orta Asyanın bütün şehirlerini fethetti ve Kaşgar Hazar denizine kadar uzanan büyük bir imparatorluk kurdu. Öte yandan, birçok Budist tapınak inşa ettirdi ve Budist geleneklerini tanıttı.

Büyük İpek yolu boyunca, aktif bir dış ticaret yönetti. Çin, Hindistan ve Bizans ile iyi ilişkiler kurdu. İpek, takı ve baharat ticaretini geliştirdi.

6.yüzyılda: Ephtalite devleti: çeşitli göçebe kabileler ve Türk hanlıkları tarafından imha edildi. Türk hanlığı, Orta Asya’nın bir parçası haline geldi. Türklerin egemenliği altında haraç ödeyen şehirlerin özerklikleri korundu.

Türk hanlığı: Bizans, Sasani imparatorluğu, İran ve Çin ile İpek Yolu üzerindeki kontrolü ele geçirmek için mücadele etti. Erken ortaçağ döneminde, pamuk ve ipek bölgenin başlıca gelir kaynakları olarak görülür.

7.yüzyılda: 673 yılında Araplar bölgede görülmeye başladılar. Araplar: 709-712 yılları arasında Semerkand, Buhara ve Harzemşah şehirlerini ele geçirdiler. Sonuçta Özbekistan ve tüm Orta Asya, Bağdat halifelerinin kontrolü altına girdi ve bölgede Arap etkisi egemen oldu. Araplar İslam’ı getirdiler ve fethedilen toprakların sahiplerine zorla kabul ettirdiler.

10. yüzyılda: bölgedeki tüm nüfus İslam’ı kabul etti. İşgalcilere karşı yerel halkın tüm ayaklanma girişimleri başarısız oldu. Bağdat halifeleri, fethedilen topraklara valiler atadılar. 821 yılında Abdullah İbn Tahir: Horasan valisi olarak atandı ve kendisi Takhirid hanedanını kurdu.

Bu Arap işgali sırasında, bölgenin ekonomik ve kültürel geçmişi neredeyse yok edildi. En değerli anıtların yüzlercesi tahrip edildi. Arapça, devletin resmi dili oldu. Araplar su kaynaklarını geliştirdiler ve yeni kanallar inşa ettirdiler.

900 yılına gelindiğinde, Samanilerin Buhara bölgesinde merkezi feodal devlet kurdukları görülür. Samaniler, kültürel yaşamda görülmemiş katkıda bulundular.

Buhara, Merv, Semerkand, Urgenç şehirleri dünya çapında, erken ortaçağ döneminde önemli bilim ve kültür merkezleri haline geldiler. Ticaret gelişti ve özellikle Semerkand: kağıt, cam, deri, kumaş, ipek ve yün üretiminde gelişti.

10.yüzyılın sonunda, Türk kabileleri Karahanlılar tarafından yönetilen bir devlet kurdular. 999 yılında Karahanlı hanedanı, Semerkant ve Buhara şehirlerini ele geçirdi. 13.yüzyıldaki Moğol istilasına kadar, Karahanlılar 200 yıl boyunca yörede iktidarı elde bulundurdular.

Samani hanedanı döneminde, Gazneli Mahmut, Horasan valisi olarak atandı. Samani devletine karşı ayaklanmalardan yararlanarak, kendisi, Samanilerin mirasını ele geçirmeye başladı ve Harşemşah devletini kurdu. 1017 yılında Hindistan’ı ele geçirmeye karar verdi ve Hindistan’a çeşitli seferler düzenledi.

1040 yılında Gazneli Mahmut tarafından oluşturulan devlet: sayısız fetihler sonucunda büyük bir imparatorluk oluşturdular. Bu imparatorluğun toprakları Anadolu, Orta Doğu ve Ermeni-Kürt dağlık bölgesini içine aldı. Batıda Selçuklular olduğundan, bu yeni imparatorluk hedefini

Doğuya yöneltti. 1097 yılına kadar olan bu süreçte, çağdaş Özbekistan toprakları birçok harika saray ve binalar ile dekore edildi. Mimarlık, el sanatları, sanat ve kültür konusunda büyük ilerlemeler kaydedildi.

11.yüzyılda Selçuklu hükümdarlarının desteklediği Harzemşahlar, en güçlü Orta Asya ülkesini yarattılar. Bilim ve kültürü geliştirdiler.

1215 yılında Çin’i fetheden Cengiz Han: Maveraülnehir bölgesini işgale başladı. Harzemşahlar bölgeden çekildiler ve yapılan çatışmalarda Moğollara yenildiler. Moğollar zorlanmadan vaha ve şehirleri tahrip ettiler. 1220-1221 yıllarında Moğollar Semerkant ve Urgenç şehirlerini yok ettiler.

Orta Asya’nın antik kültürünün birçok anıtı yıkıldı. Moğol hükümdarları: Müslüman tüccarlar için büyük vergiler belirlediler ve Maveraülnehir bölgesine valiler atadılar. İsyanlar acımasızca bastırıldı.

1363 yılında Emir Tumir: daha sonra büyüyecek imparatorluğunun başkenti olması için Semerkant şehrini ele geçirdi ve 1370 yılında Maveraülnehir bölgesinin yüce hükümdarı ilan edildi. Bu dönemde tüm kervan yolları Maveraülnehir şehirlerinden geçmeye başladı. Timur tarafından başkent yapılan Semerkant, yeryüzündeki en güzel şehirlerden biri haline getirildi.

Saraylar, camiler, türbeler ve hala güzelliklerini ve büyüklüklerini korumaktadırlar.
14.yüzyılın ikinci yarısında: Timur, Karadeniz’den Ganj nehri ve Aral Denizine kadar olan bölgede büyük bir imparatorluk kurmuştur.

1405 yılında Timur öldüğünde: devlet bölündü. Semerkant, oğlu Ulugbek tarafından yönetildi. Ancak 1449 yılında sinsice oğlu Abdüllatif tarafından öldürüldü.

1499 yılında Maveraülnehir toprakları, göçebe kabileler ve yeni fatihler tarafından fethedildi. Shaybanid hanedanı 1500-1501 yılları arasında kuruldu. Taht için yapılan iç savaşlarda, yüz yıllık süreçte hanedanın tüm üyeleri öldürüldü.

1599 yılında Ashtarkhanids iktidara geldi. Bölge üç ayrı devlete bölündü.

16.yüzyılda bölge Kıpçak kabilelerin hanları tarafından yönetilir oldu.

18.yüzyılın ortalarından itibaren, Buhara: Manghit hanedanı tarafından yönetilmeye başlandı ve bunlara Buhara Emirliği denildi.

19.yüzyılın ortalarında Orta Asya hanlıkları tipik feodal devletler şeklindeydi. 1960’lara gelindiğinde, Rus askerlerinin silahlı işgali sonrasında bölgedeki Hokand hanlığı yıkıldı ve 11 Temmuz 1867 tarihinde Buhara Emirliği ve Hiva Hanlığı oluşturuldu.

Tüm askeri ve sivil güç, atanan valinin elindeydi. Yeni hükümet, Özbekistan ekonomisini tarım sektörüne odaklandırdı. Rus sanayisinin ihtiyaçları için pamuk üretimi büyütüldü. Pamuk yağı fabrikaları ve madencilik gelişti. Trans-Hazar demiryolu inşa edildi.

1917 yılına gelindiğinde, bölgede Sovyet iktidarı ilan edildi. Buraya, Sovyet Cumhuriyeti statüsü verildi. Ülke milliyetçileri bu kararla birlikte dağlara çekilerek özgürlük mücadelesi başlattılar. 1924 yılında SSCB içinde beş yeni cumhuriyet kuruldu ve bunlardan biri de Özbek Cumhuriyetiydi.

1941-1945 yılları arasındaki Dünya savaşında: SSCB Cumhuriyetlerinin erkek nüfusunun büyük bölümü tahliye edildi. Bu dönemde, Taşkent şehri, bütün Sovyetler Birliğinden mültecilerin barınma ve tahliye yeri olarak kullanıldı.

1966 yılına gelindiğinde, Taşkent şehrinde ağır bir deprem oldu ve şehrin büyük kısmı yok oldu. Ardından, şehir SSCB mimarları tarafından Sovyet tarzında yeniden inşa edildi. 1977 yılında Taşkent metrosu işletmeye alındı. (Orta Asya’daki ilk metrodur)

SSCB’nin çöküşünün ardından Özbekistan 31 Ağustos 1991 tarihinde siyasi bağımsızlığını ilan etti. 1 Eylül tarihi bağımsızlık günü olarak kutlanır.

Özbekistan Genel

ULAŞIM

Ülke ulaşımı genellikle Taşkent Uluslar arası havaalanından yapılıyor. Taşkent havaalanı ile ilgili bilgileri, Taşkent şehri tanıtım yazısında belirttim. Küçük bir havaalanıdır.

Özbekistan Genel

İKLİM

Ülkede: düşük yağış, uzun sıcak yazlar ve ılıman kışlar şeklinde kıta iklimi hakimdir. Mevsimler arasında sıcaklık farkı oldukça önemlidir. En sıcak ay Temmuz ayıdır.

Özbekistan Genel

DİL

Özbekistan Cumhuriyetinde: resmi dil Özbek dilidir. İkinci dil olarak “Rusça” konuşulur. Semerkand ve Buhara gibi bazı bölgelerde, yöre insanı “Tacik” dili konuşur.

Özbekistan Genel

PARA

Para birimi: Özbekistan Somu’dur.
1 Sum = 100 tiyindir.
1 Amerikan doları, 1290 Özbek Som. 100 euro=370.000 Özbek Som.
Ancak, Özbek Som para biriminin en büyüğü 1000 Som dur. Bu yüzden, para bozdururken az az bozdurmak gerekir.

Özbekistan Genel

 

NÜFUS-İNSANLAR

Ülkenin nüfusu: 27 milyon civarındadır. Birleşik devletler içinde, Rusya ve Ukrayna’dan sonra üçüncü sıradadır.

Bunların % 49’luk bölümü şehirlerde yaşamaktadır. Bu nüfus yoğunluğu içinde bulunanlar: % 77 Özbeklerdir ve geriye kalanlar: Ruslar, Tacikler, Kazaklar, Tatarlar, Kırgızlar, Koreliler, Türkmenlerdir. Nüfus yoğunluğu açısından, Orta Asya Cumhuriyetleri içinde en kalabalık ülkedir.

Gelelim en önemli hususa: Özbekler “Türk” kökenlidir. Çoğunluğu ise “Sünni” Müslümandır.

 

RESMİ TATİLLER

1 Ocak Yeni yıl
8 Mart Dünya kadınlar günü
21 Mart Nevruz
9 Mayıs Anma günü
1 Eylül Bağımsızlık günü
1 Ekim Öğretmenler günü
8 Aralık Anayasa günü

Özbekistan Genel

TAKKE

Özbekistan’da takke, ulusal kostüm parçasıdır. Genellikle bir takke, içine parlak ulusal detaylar eklenerek, modern giysilerle birleştirilir. Erkekler, kadınlar, çocuklar ve yaşlılar tarafından kullanılır. Ayrıca her takke, bölgelere göre farklılık gösterir.

Öte yandan, festival, dini ve günlük giyim için ayrı takkeler kullanılır. Yumuşak ve sert kumaştan yapılan, nakış ve boncuklarla dekore edilen bu takkeler, yuvarlak veya kare şeklindedir.

Özbekistan Genel

Özbekistan Genel

Özbekistan Genel

 

NE YENİR

Özbek mutfağı, Doğunun en renkli mutfaklarındandır. Çünkü asırlık bir geçmişe sahiptir ve halkın geleneklerinin çeşitliliğini yansıtır. Mutfağın gelişmesi; Büyük İpek Yolu ülkelerinden geliş yeni bitkilerle iyice zenginleşmiştir. Ayrıca yerel yöneticiler, fethettikleri ülkelerden iyi mutfak uzmanlarını kendi ülkelerine getirtmişlerdir.

Kuzey bölgelerinde pilav, ızgara etler, pasta ve kek tercih edilir. Güneyde ise pilav ve sebzeler ve mükemmel tatlılar bulunur. Yemeklerde önemli ölçüde koyun eti, at eti, sebze, süt ürünleri, ekmek ve mükemmel çorbalar önde gelir.

Ana yemek olarak, bizdeki benzeri “mantı” önerebilirim. Taşkent şehrinde “düğün pilavı” tatmayı sakın unutmayın. Son bir not: Surkhandarya tandır kebabı da muhteşem lezzetlidir.

Özbek mutfağının ana yemeği “pilav” yani “plov” dur. Pilav, herhangi bir festival yemeğinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Bir düğün veya herhangi bir diğer önemli günler: pilavsız düşünülemez. Efsanelere göre: pilav pişirme yöntemi, Büyük İskender tarafından Sogdiana fethi sırasında icat edilmiştir. Güya: uzun bir sefer sırasında, ordunun: bir çuval pirinç ve yaban koyunu dışında yiyecek bir şeyi kalmamıştır.

Aşçı: bazı bozkır otları tohumları ile birlikte pirinç ve koyun etini pişirmiş ve ilk pilav, tüm orduyu beslemiştir. Özbekler kendi dillerinde de “pilav” için saygı ifadesi kullanırlar.

Özbek pilavı, kelimenin tam anlamıyla yemek anlamına gelen “Oş” kelimesiyle ifade edilir. Öte yandan, pilav gerek zengin ve gerekse fakir için günlük bir bayram yemeğidir. Yine söylenenlere göre, Buhara emiri bir gün pilav pişirme yarışması düzenlemiştir.

Özbek pilavı: baharatlı ve biraz yağlıcadır.

İçinde: kuru üzüm, havuç ve et parçaları bulunur. Yine bu ülkeye özgü “şaşlık” tercih ederseniz: bu da kıyma, kuşbaşı ve tavuk olarak çeşitleri bulunan bir çeşit şiş kebaptır.

Yemekler gelmeden önce yeşil çay servisi yapılıyor ve çay, bir kasenin içinde sunuluyor, şeker kullanılmıyor, tatlandırıcı olarak bal kullanılıyor.

Özbekistan Genel

 

NE SATIN ALINIR

Shakhrikhan hanedanı döneminden gelen kalıtsal demirciler tarafından dövülmüş ince örümcek çizgisini kesecek kalitede bıçak-pichak satın alabilirsiniz. Shakhrisabz el yapımı eski geleneksel nakış işlemeleri “Basma” ve “İroki” stilleri taşırlar ve bunlar da hediyelik olarak düşünülebilir. Margilan saten, Fergana ahşap oymacılığı, Andican seramik tabaklar, Richtan pişmiş testiler de düşünülebilir.

Özbekistan Genel

İPEK YOLU

15. ve 16. yüzyıllar arasında, İpek yolu buradan geçen yollarla Asya kıtasını geçerek batıya ulaşmıştır. Binlerce kilometrelik yol: egzotik kıyafetler, oryantal mallar ve baharatlarla doluydu. Kasabalar ve şehirlerde kervansaraylar vardı. Ulusal el sanatları, sanat okulları, medreseler, saraylar ve türbeler bulunuyordu.

Tüccarlar, misyonerler ve hacılar: farklı kültürler arasında yapılan bu yolculuklarda yeni dinler, yeni mallar (cam, porselen, sabun, barut gibi) taşıdılar. Bu nedenle: yüzyıllar önce Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan İpek yolu Orta Asya’nın da gelişimine büyük katkıda bulunmuştur.

İpek yolu üzerinde 32 kasaba ve Orta Asya’nı en oryantal şehirleri bulunuyordu. Bu şehirlerde öne çıkanlar: Taşkent, Semerkant, Buhara, Hiva ve Fergana vadisi şehirleridir. Eğer geçmişe dair heyecanlı bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, bu şehirleri ziyaret etmenizi öneririm.

1994 yılında UNESCO bünyesinde, Tarihi İpek yolunun canlandırılması için “Semerkant Deklerasyonu” kabul edildi.

 

Özbekistan Mağaraları

Mağara: suyun etkisi altında, kireç taşı oluşumundan kaynaklanmış, olağan dışı bir yerdir. Aslında Özbekistan topraklarının dağlık kesimlerinde, doğal yolla oluşmuş 400 den fazla mağara bulunduğu söyleniyor.

Kili Cave Mağarası

Bunlar arasında en derin olanı 1082 metre ile “Kili Cave” mağarasıdır.
Mağara “Zarafşan dağı”nda bir plato üzerindedir ve Kamashi alanı sınırları içinde, Mingchukur dağlarının batı tarafında, duvar gibi yükselen alandadır. Mağara 2 katlıdır ve birinci katta uzunluğu 570 metreye ulaşan bir nehir akmaktadır.

Hazrati Davut-Saint David Mağarası

Zarafşan dağlarının kuzeyinde, Semerkant şehrinin güneybatısındadır. Uzunluğu 50 metredir. Mağarada birkaç büyük oda vardır. Doğa mağaranın duvarlarını dekore etmiş ve inanılmaz güzel kireçtaşı şekilleri oluşturmuştur.

Yetti Kız-Seven Sisters Mağarası

Zarafşan dağlarında Takhtikaracha geçişi yakınlarındaki mağaranın uzunluğu 80 metredir.

Amir Temurs Mağarası

Kashkardarya bölgesinde Chirakchi ilçesindedir. Uzunluğu 450 metredir. Bu mağara da sarkıt ve dikitler açısından çok zengindir.

Kiyikkamar Mağarası

Makrid isimli yerleşim yerinden 15 km uzaklıkta, Kitab ilçesinde, dağların güney tarafındadır. Uzunluğu 26 metredir ve mağaranın muhteşem özelliği vardır.

Duvarlar ve mağaranın dış kısmında sağlıklı mumya “Shilajit” bulunmuştur. Neandertal adamının kemikleri bulununca, bu mağara dünyaca bilinir olmuştur.