İngiltere Londra St Paul’s Cathedral

İngiltere Londra St Paul’s Cathedral

İngiltere Londra St Paul’s Cathedral;
St Paul Churchyard adresindedir. Her gün saat: 08.30-16.00 arasında gezilebilir. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 16 paund, öğrenciler için 14 paund, 6-17 yaş arası çocuklar için 6 paund ve aileler için (2 büyük 2 çocuk) 39 paund.

Burada: 400 yıldan fazla süredir, St Paul için adanmış bir katedral, City bölgesinin yüksek noktasında durmaktadır.

Büyük yangının (1666) ardından Ortaçağdan kalan St Paul Katedrali bir harabeye dönmüştü. Yeniden inşası için Wren görevlendirildiğinde, mimarın dört kolu da eşit uzunlukta olan Yunan haçı üzerine yaptığı plan, ciddi bir direnişle karşılaştı.

Wren: kendi zamanına uygun İngiliz Barok stilinde yepyeni bir tasarım yapmıştı.
Yetkililer: cemaatin ilgisini atlara çekecek olan uzun nefli ve kısa transeptli klasik Latin haçı modelinde ısrar etti.

Bu gibi engellere rağmen Wren; 1675-1710 yılları arasında tamamlanan ve birçok resmi törene ev sahipliği yapan bu harika Barok katedrali yaratmıştır.

Katedralde hizmetler 1697 yılında başlamıştır. 16.yüzyılda İngiliz Reformasyon sonrası inşa edilen ilk katedral olmuştur.

Katedralin yapımı için, açık renkli Portland taşı “Dorset” kullanılmıştır.

Londra şehrinin bu Anglikan Katedrali: İngiliz Protestan inanışı için yapılmış kilisedir ve mimar Wren’in dahiliğinin anıtı gibidir.

Biraz önce söylediğim gibi, 1710 yılında bittiğinde: muzaffer bir kubbenin yükseldiği, görkemli mermer ve mozaik yapı halini almıştır.

Yapının 113 metrelik bu incelikli kubbesi, dünyanın en yüksek kubbelerinden birisi olarak kabul edilmektedir.

 

Kutlamalar ve Anıtlar

Ludgate Hill’in zirvesinden, St Paul’s Cathedral’in önünde göz korkutan bir manzara vardır; basamakların 9 metreye çıktığı Great West Door.1981 yılında yapılan Lady Diana Spencer’in

Prens Charles ile olan düğünü gibi seramoniler için kullanıldı.

St.Paul’s Wellington Dükü (nef içinde) ve Amiral Lord Nelson (South Transept’te) gibi ulusal kahramanların anıtlarını da barındırmaktadır.

Amiral Nelson, Wellington ve Churchill’in cenaze törenleri burada yapılmıştır.

 

Harika Süslemeler

Kilise bir haç şeklinde yapılmıştır. Kraliçe Victoria yapıyı “kasvetli, pis ve dindarlık dışı” bir yer olarak tanımladığında, tavana mozaikler eklenmiştir. Koro sahnesi: İngiltere’nin en çok tanınmış ahşap oymacısı olan 18. yüzyıl uzmanı Grinling Gibbons tarafından dekore edilmiştir.
Katedralin her yerine yayılmış harika yaldızlı dökme demir işleri ise Fransız döküm ustası Jean Tijou tarafından yapılmıştır.
Yüksek mihrap: 1958 yılında, Wren’in bir gölgelik skecinden ilham alınarak yapılmıştır. Ayrıca, yine 1958 yılında mihrabın arkasındaki Amerikan Memorial Chapel (Amerikan Anıt Şapeli) açılmıştır. Burası: II.Dünya Savaşında Avrupa’yı korumak için ölen 28.000 Amerikalı onuruna yapılmıştır.

 

Kubbe

111.3 metre yüksekliğindeki kubbe, neredeyse Vatikan’daki St Peter’s Bazilikası kadar yüksektir. Dünyanın en büyük katedral kubbelerinden birisidir ve yaklaşık 65.000 ton ağırlığındadır. Katedralin altındaki alan, ibadet için başlıca yerdir.

Evet bu büyük katedralin muhteşem kubbesi: üçlü bir yapıya sahiptir. İç kubbe: iç mimari ve çok daha büyük ve etkileyici olması için dış kubbe ile orantılı olarak artmasına imkan sağlar.

Bu: Londra silüetinin üzerinde belirgin olan dış kubbe kabuktur. İç kubbe ise: katedral içinde yerden yukarıya doğru baktığınızda gördüğünüz boyalı kubbedir. Bu iki kubbe arasında, destek sağlayan üçüncü bir kubbe bulunur.

Wren: iç kubbenin mozaik ile dekore edilmesini istemiş, ancak 1708 yılında katedral komisyonu: mozaik pahalı olduğundan kubbenin monokrom boya ile James Thornhill tarafından boyanmasını uygun görmüştür.

Thornhill: 1715 yılında kubbe üzerinde çalışmaya başlamış ve dört yıl sonra boyama işlemi tamamlanmıştır. Bu gün gördüğümüz tasarımlar, 1853 yılında yeniden boyanmasına rağmen, Thornhill’in tasarımlarına sadık kalınmıştır. Çünkü: tasarımların orjinalleri, Londra şehrinin iklim ve aşırı sisi nedeniyle kötüleşmiştir.

 

Whispering Galeri

Kubbeyi 259 adım kadar tırmandığınızda, kubbenin iç çevresinde bulunan bu galeriye ulaşırsınız. Burası aynı zamanda “Fısıltı Galerisi” olarak da bilinir. Çünkü: burası karşı tarafta, kendi duvarına bir fısıltı sesi yapar, bu durum: inşaatın şirin bir cilvesi olarak kabul edilir. Burada: duvara dönükken bir şey fısıldarsanız, odanın karşısında, 32 metre uzaklıktaki bir kişi, sizi rahatlıkla duyabiliyor. Burada: kubbeyi dekore eden Thornhill’in yaptığı “St Paul” tablolarını görebilirsiniz.

Taş Galeri

Taş Galeri: kubbenin dışını çevreleyen Whispering Galerisinden yukarıya uzanan iki galerinin ilkidir. Taş Galeri, zemin seviyesinden 53.4 metre yüksekliktedir ve buraya ulaşmak için 378 adımlık bir merdiveni tırmanmak gerekir.

Golden Gallery-Altın Galeri

Altın Galeri: galerilerin en küçüğüdür ve bu galeriye tırmanmak için 528 adımlık merdiveni tırmanmak gerekir. Ziyaretçiler: Thames nehri ve Tate dahil güzel bir Londra panoramik manzarasını izlemek isterlerse, dış kubbeye yani 85.4 metre yükseklikteki en yüksek noktaya çıkarlar.

Top ve Haç

Orijinal top: 1708 yılında Andrew Niblett isimli bir vatandaş tarafından dikilmiştir. Ancak bu orijinal top ve haç: 1821 yılında R.E.Kepp tarafından yapılan yeni bir top ve haç ile değiştirilmiştir. Bunlar, 23 metre yükseklikte durmaktadır ve yaklaşık 7 ton ağırlığındadır.

 

Kripta-Mezarlık

Katedralin mezar yeri; milletin hayatına önemli katkı yapmış olanların günümüzdeki dinlenme yeridir.

 

Nelson Tomb

Lord Nelson, ünlü 1805 yılındaki Trafalgar Savaşında öldürüldü ve bir devlet cenaze töreni sonrasında burada gömüldü. O savaşta mağlup olan bir Fransız gemisinin ahşabından yapılan bir tabut içinde gömülmüştür.

Onun mezarını süsleyen siyah mermer lahit: aslında erken 16. yüzyılda Kral Henry VIII döneminde, Kardinal Wolsey için yapılmıştı. Uygun bir alıcı buluncaya kadar kullanılmadan kaldı ve bu taç yani güzel anıt, günümüzde Nelson mezarını süslemektedir.

 

Wellington Mezarı

Rab Wellington Cornish: granitten yapılmış basit ama heybetli bir tabutun içindedir. 1815 yılında Waterloo Savaşında Napolyon’u mağlup etmesiyle tanınır. Wellington türbesinin çevresindeki asılı pankartlar, onun cenaze alayı için yapılmıştır.

 

Sir Christopher Wren Mezarı

St Paul Katedralinin mimarı Wren’in mezarı: kriptonun doğu ucunda güney koridorundadır. Onun mezarı, basit bir taş ile işaretlenmiştir. Mezarı üstündeki Latince yazılmış kitabe, oğlu tarafından yazılmıştır ve kitabede şu sözler yazılıdır: “okuyucu, onun anıtını arıyorsan, çevrene bak”

Kriptonun bu bölümünde: pek çok sanatçı, bilim adamı ve müzisyenin mezar anıtı bulunmaktadır. Bilim adamı Sir Alexander Fleming: penisilini keşfetmiş, besteci Sir Arthur Sullivan ve heykeltıraş Henry Moore, ressamlar: Sir Joshua Reynolds ve Sir John Everett Millais.

 

St İman Chapel-İngiliz İmparatorluğunun Şapeli

Büyük yangının ardından, St Paul’s un yeniden inşası sırasında: bu şapel yakınlarında eski bir kilisenin temelleri bulunmuştur. 1960’larda bu şapel, İngiliz İmparatorluğunun manevi evi olmuştur. Özellikle, I. Dünya Savaşı sırasında kadınlar tarafından yapılan katkıların tanınması için burası hazırlanmıştır ki, Florence Nightingale dışında hiçbir kadın bu ödüle layık görülmemiştir.

 

Dış Cepheler

 

İngiltere Londra St Paul’s Cathedral;

Batı Cephesi

Batı ön cephede: katedralin azizine ait bir üçgen kabartma hakimdir. Diğer elçiler ve dört misyoner tarafından korunan St. Paul yukarıda durmaktadır. Bu: Roma kilise mimarisinin etkisiyle 1718-1721 yılları arasında Francis Bird tarafından yapılmıştır. Hemen ön tarafta: Queen Anne oyma heykeli görülüyor. Kendisi: katedralin tamamlanması sırasında, hükümdar idi.

 

Batı Towers

Barış, refah ve konukseverlik sembolüdür. İki batı kulesi: ananas ile süslüdür. Güneybatı kulesinin üstünde: 1893 yılında takılan ve çapı 5 metre olan bir saat bulunur. Saatin üstünde ise, saat zili ve Avrupa’nın en büyük sallanan çanı asılıdır.
Kuzeybatı kulesinde 12 çan asılıdır. Zaman çanları: her gün şu saatlerde çalınır: 09.45-10.15, 11.00-11.30-14.40-15.15.

 

Papazlar Meclisi Binası

Paternoster Meydanında, içe dönük, zarif bir tuğla binadır. Günümüzde: burada katedral idari merkezi bulunmaktadır.

 

Koleksiyonlar

Kütüphane

Kitaplar ve el yazmaları: Londra’nın en iyi korunmuş, 18.yüzyıl yapımı katedral iç kütüphanesinde yerleştirilmişlerdir. Günümüzde, bu kütüphanede: basılı kitaplar, el yazmaları ve broşürler dahil olmak üzere, yaklaşık 21.500 parça obje bulunduğu söyleniyor. Bu koleksiyonun büyük bölümü: günümüzde akademisyenler, öğrenciler ve her türlü araştırmacılar tarafından kullanılırlar.

Nesne Koleksiyonu

Nesne koleksiyonu içinde: modeller, resim ve arkeolojik taşlar bulunmaktadır. Ayrıca yine katedralin dekorasyonunda kullanılan nesneler de koleksiyon içinde görülür.

Mimari Arşiv

Bu arşiv: danışmanlar, yükleniciler, sanatçılar ve tasarımcılar tarafından yapılan çizimler, ilgili belgeleri içerir. Wren tarafından hazırlanan çizimler ve tasarımlar, günümüze kadar binanın mimari tarihini göstermektedir.

 

Katedralde bulunan heykeller/anıtlar

 

Saraybosna-Nicola Hicks

Ekim 2013 tarihinde katedrale yerleştirilen bu bronz heykelde: kollarında ölü ya da kötü bir şekilde yaralanmış başka bir adam tutan adamın görüntüsü betimlenmektedir. Heykel: 1993 yılındaki acımasız Bosna Savaşına duyulan öfke için yapılmıştır. Katedralin doğusunda, 1983 yılında Henry Moore tarafından yapılan “Anne ve Çocuk” heykelinin karşısındadır.

 

Sabah Kirişler-Yoko Ono

St Pauls katedralinde, açık pencereler ve yansıtıcı duvarlar ile belirgin bir iç parlaklık oluşturulmuştur. William Hunt tarafından hazırlanan bir temada: bina, aynı zamanda elinde parlak bir fener tutan İsa’nın elindeki feneri yani ışığı betimlemektedir. Yoko Ono: doğal bir kaynaktan yayılan ışığın yansımalarını yaratmak için birçok halat kullanarak katedral içinde çekici bir kurulum yaratmıştır.

 

Ayna-Rebecca Horn

Katedralin batı ucundaki bu medyatik heykel, Alman sanatçı Rebacca Horn tarafından yapılmıştır. Parça: derin bir kuyuya bakan bir yanılsama yaratarak bir döner ayna oluşturmaktadır. İzleyici: katedral tavanına asılmış ayna üzerinde ışıl ışıl olan bir ay görür.

Malezya Perlis

Malezya Perlis

Malezya’nın en küçük eyaleti Perlis’te manzara, düz pirinç tarlalarından birçoğu gizli mağazalar içeren ıssız kireçtaşı kaya çıkıntılarına doğru değişir. Tayland ile Kedah Eyaletleri arasındadır.

Başlıca şehirler, kraliyet şehri Arau ve Malezya ve Tayland demiryollarının buluştuğu Padang Besar’dır. Bu şehirde, Malay ve Tayland gelenekleri birlikte görülür.

Eyalet başkenti Kangar’ın güneyindeki Kuala Perlis’ten feribotla Langkawi’ye 1 saatte gidilir. Yerel pazarda uygun fiyatlara meyve satın alabilirsiniz. Burada gayet büyük bir yılan çiftliği bulunuyor. Sungai Batu denilen yerdeki bu yılan çiftliği, turistler tarafından ziyaret edilir.

Pirinç, eyaletin başlıca geçim kaynağıdır. Burada gezerken: yeşil pirinç tarlaları, tarlalardaki kamıştan yapılmış kulübeler görebilirsiniz. Köylerde ise, büyük bir sessizlik hakimdir ve şehirlerin gürültüsünden kaçanlar için, burayı çok uygundur. Köylerde, yüzlerce yıllık gelenekler halen sürdürülmektedir.

Kuala Perlis denilen yerde: gayet ucuz deniz ürünleri sunan restoranlar bulunmaktadır.

 

Kars Arpaçay

Kars Arpaçay

Arpaçay, Kars il merkezine 41 km uzaklıktadır. Bu yol çift şeritlidir ve ulaşım yaklaşık 30 dakika sürer. Ulaşımda, Kars’taki havaalanı da kullanılmaktadır. Arpaçay, Akyaka arası uzaklık: 35 km. Arpaçay, Çıldır arası uzaklık: 27 km.

 

TARİHİ

Yavuz Sultan Selim, Tebriz dönüşünde Kars ve Arpaçay’ı Osmanlı topraklarına katmıştır. 1534-1877 tarihleri arasında Kars ve ilçeleri, Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. 17-18’nci yüzyıllarda ise İran hakimiyeti görülür ve 1828 yılında Ruslar, Kars’ı işgal etmişlerdir, ardından bir yıl sonra şehri terk ederler. 1855 yılında Kars ve ilçelerine hücum eden Ruslar, bozguna uğrayarak geri çekilirler.

Ancak ardından şehirde baş gösteren açlık, hastalık ve soğuk yüzünden, Kars ve ilçeleri Ruslara bırakılır. 1856 yılında Paris anlaşması sonucunda şehir ve çevresi Ruslardan geri alınır. 1877 yılında Ruslar yeniden hücum ederler, Gazi Ahmet Muhtar Paşa bu hücumları bir süre durdurur, ancak yardım gelmeyince Ruslar şehre girerler.

Kars ve ilçeleri, 1878-1918 yılları arasında Rus hakimiyetinde kalır. 30 Ekim 1920 tarihinde Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk ordusu Kars ve İlçelerindeki işgale son verir.

Kars Arpaçay

 

GENEL

Arpaçay, 1927 yılında Şüregel (Kızılçakçak) ile Zerşat (Arpaçay) kazalarının birleştirilmesiyle günümüzdeki halini almıştır. İlçeye bugünkü ismini hemen doğusundan geçen “Arpaçay” vermektedir. Arpaçay nehri, Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturur.

Nehir üzerinde bir baraj bulunmaktadır ve bu baraj kapakları kapatıldığı zaman nehir oldukça sığ hale gelir. Arazide küçük çaplı tepeler vardır, yani az dalgalıdır. Bölgede sadece Kars çayı vardır. Kars çayının Arpaçay ile birleştiği yere kadar olan toplam uzunluğu 120 km kadardır. Arpaçay’ın Kars çayı ile birleştikten sonraki ismi kaynaklarda “Akhuryan” ırmağı olarak geçer.

İlçenin rakımı 1675 metredir. Ermenistan ile olan sınır uzunluğu 10 km dir. Bölgede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçer. İlçe insanının ekonomik geçim kaynağı, tarım ve hayvancılıktır.

Tarımsal üretim genellikle hayvancılığı desteklemek için yapılır. Yani tahıl ve ot üretimi çoğunluktadır. Ayrıca halıcılık yaygındır. Hemen hemen her köyde halı dokunmaktadır. Halılar geleneksel Kafkas modelleriyle ve tamamen doğal boyama yöntemi kullanılarak dokunur.

Kars Arpaçay

 

ARPAÇAY KAZ

İlkbaharda meralarda otlatılan, Ekim ayından sonra ise besiye alınıp irileşmesi için sadece arpa ile beslenen kazlar, kar yağışının ardından kesime alınır. Etinin lezzetli olması için, kar yedikten sonra kesilir, sonra tuzlanır, kurutma işleminden sonra satışa sunulur.

GEZİLECEK YERLER

Kars Arpaçay Çanaksu Kütük Ev

 

ÇANAKSU KÜTÜK EV

Kars Valiliği tarafından, Kasım 2017 tarihinde Çıldır gölü kıyısında yaptırılan küçük ev: butik otel, cafe ve restoran olarak hizmet vermektedir. Kütük ev, Kars il merkezine 61 km ve Arpaçay ilçe merkezine 22 km uzaklıktadır. Kütük ev, saat: 08.00 ile 21.00 arasında hizmet vermektedir.

Kars Arpaçay

Ziyaretçilere yemek yeme ve konaklama imkanı sunar. Kütük ev içinde: 5 adet butik oda bulunmaktadır. Göl kıyısındaki kütük evde, yaz aylarında gölde tekne gezisi imkanı sunulmaktadır. Ayrıca yine kütük evin hemen yanında, piknik yapmak için uygun kamelyalar bulunmaktadır.

Kars Arpaçay Kuyucuk Gölü Kuş Cenneti

 

KUYUCUK GÖLÜ KUŞ CENNETİ

İlçe merkezine bağlı 15 km uzaklıktaki Kuyucuk köyündedir. Kuyucuk köyü, göle yaklaşık 1 km uzaklıktadır.

Kars-Akkaya yolu üzerindedir. Göl, 1617 metre yükseklikte, sığ bir göldür. Gölün en derin yeri 13 metredir. Tatlı su gölü olmasına rağmen, gölde balık yoktur. Göl, konum olarak dünyadaki 34 biyolojik çeşitlilik noktasında, Kafkasya ve İran-Anadolu biyolojik çeşitlilik noktalarının kesiştiği bir yere bulunur.

Ayrıca sığ bir göl olduğundan ve Afrika-Avrasya göç yolu üzerinde bulunduğundan, yüksek kuş çeşitliliğine sahiptir. Burada 207 kuş türü tespit edilmiştir.

Kars Arpaçay Kuyucuk Gölü Kuş Cenneti

Göl zamanı ise bu sayı 250 civarına ulaşmaktadır. Göl kış döneminde donduğu için, bu dönemde alanda hiç su kuşu bulunmaz. Göl özellikle angıt ördekleri açısından çok önemlidir.

Eylül 2004 tarihinde, bir gün içinde dünya angıt nüfusunun yaklaşık yüzde 12’si (20 bin üzerinde kuş) burada gözlenmiştir. 2009 yılında Kuyucuk gölü yaban hayatı geliştirme sahası, Türkiye’nin 13’ncü ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun ilk Ramsar Alanı (Uluslararası öneme sahip sulak alanlar) olarak ilan edilmiştir.

Kars Arpaçay Çıldır Gölü

 

ÇILDIR GÖLÜ

Göl, Doğu Anadolu Bölgesinin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci gölüdür.

Kars ve Ardahan arasında yer alır. Akbaba dağı ve Kısır dağı arasında kalır. Deniz seviyesinden 1959 metre yüksekte olan gölün en derin yeri 42 metredir. 123 km kare büyüklüktedir. Kış aylarında büyük ölçüde donar. Göl: bir lav akıntısı ile, bir moloz mahrutu tarafından, müştereken meydana getirilmiş bir doğal set gölüdür. Birçok pınar ve derelerle beslenir.

Gölün tek çıkış yeri, Ermenistan sınırında olan Arpaçay’ın kolu Telek çayıdır. Gölde büyük adacıklar vardır. Bunlardan birisi Akçakale harabelerinin yanında bir adadır ve bu adanın tarihinin MÖ 8000 yılına kadar gittiği söylenir. Göl çevresinde çok az bitki örtüsü gelişmiştir.

Kars Arpaçay Çıldır Gölü

Gölü çevreleyen otlaklarda yoğun hayvancılık yapılır. Balıkçılık da, dört mevsim yapılır ve yöre halkı için önemli bir ekonomik etkinliktir. Kışın buz tutan gölde, kalın buz tabakası kırılarak balık avlanır. Gölde yakalanan en önemli balık türü: aynalı sazan balığıdır.

Kurak mevsimlerde göl seviyesi hızla düşer ve bu dönemde sazan balıklarının üremesi için gerekli sazlıklar daralır ve kontrolsüz avlanma da eklenince balık stokları olumsuz etkilenir.

Evet, Çıldır gölü denilince, turistik anlamda genellikle kış döneminde buz tutmuş göl üzerinde binilen atlı kızak gezintileri akla gelir, bir de yukarıda belirttiğim gibi kalın buz tabakası kırılarak tutulan balıklar, bu yüzden bölgenin turizm özelliklerinin bitmemesi için, gölün kesinlikle kirlenmemesi gerekir ki, bunun için de göl çevresinde yapılanma olmamalıdır.

Kars Arpaçay Çıldır Gölü

Eğer Çıldır gölüne yaz döneminde giderseniz, gölün inanılmaz temiz sularında yüzme imkanı olmasına rağmen, göl kıyısı dik ve kayalıktır, yani plaj yoktur. Bunu dikkate almak gerekir. Ayrıca yine yaz döneminde, gölde mutlaka gün batımını izlemenizi öneririm.

DOĞRUYOL (CALA) KÖYÜ KİLİSESİ

İlçe merkezinin 28 km kuzeyinde bulunan, eski adı Cala/Çala olan Doğruyol köyündedir.

Kilise, beş kademeli platform üzerine inşa edilmiştir. 1863 yılında, kilisenin güneyine, sadece kilisenin güney duvarından açılan kapı ile giriş sağlanan cami ve batı duvarının güneyine minare eklenmiştir. Günümüzde kilisenin doğu cephesine bitişik imam evi vardır.

Ayrıca kilisenin kuzey cephesi, belli bir seviyeye kadar toprakla doludur. Kilise: kesme taştan dolgu duvar tekniğiyle inşa edilmiştir. Tek nefli, tek apsisli ve tonoz örtülüdür. Kilisenin batı duvarının güneyde devam etmesi, yine aynı eksende doğuda apsis yarım dairesinin bir kısmının algılanması, cami yapılmadan önce burada kilisenin orijinaline ait bir mekan olduğunu göstermiştir.

Kilisenin batı ve doğu cepheleri, kademeli dikdörtgen duvar payeleri üzerindeki düz yastıklara oturan, ortadaki daha uzun, üç yuvarlak kemerle hareketlendirilmiştir. En ilginç olanı, kilisenin Ermeni mimari araştırmacıları tarafından Ermeni kilisesi, Gürcü mimari araştırmacıları tarafından ise Gürcü kilisesi olduğu iddiasıdır.

Kars Arpaçay Polat Kalesi

 

POLAT KALESİ

İlçe merkezinin 5 km kuzeydoğusunda bulunan Polat köyünün 1.5 km kuzeybatısındadır. Kale doğu-batı doğrultusunda olup batı kısmı sarp bir uçurumdur. Batısından büyük bir dere akmakta olan kalenin doğusunda ise yayvan bir tepe bulunur.

Verimli Arpaçay ovasına egemen olan kale, stratejik açıdan son derece önemlidir. Kalenin girişi güney sur duvarı ile batı sur duvarının birleştiği yerde, 1.5 metrelik bir kapıdan sağlanır. Girişi güçlendirmek için savunma açısından daha elverişsiz olan doğu tarafına 3-3.5 metre genişliğinde daha kaba taşlardan ikinci bir sur duvarı yapılmıştır. Bölgenin en önemli kalelerinden birini oluşturan kalede elde edilen keramikler İlk Tunç Çağına aittir.

Kars tanıtımı.

Sarıkamış tanıtımı.

Ani harabeleri tanıtımı.