İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi: Külliyenin bulunduğu 109 hektarlık alan: günümüzde Nişancı, Defterdar ve Düğmeciler Mahallelerinde kuruludur.

Külliye: Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethinin hemen ardından yaptırılmıştır. (1489-1490)

Külliyede: Cami, medrese, imaret, türbe ve hamamdan oluşmaktadır. Ancak, külliye, türbenin inşa edilmesiyle başlamıştır.

1766 yılındaki depremde cami yıkılmıştır ve ardından tekrar yapılmıştır. Külliyenin diğer yapılarında da bazı değişikliklere gidilmiştir.

Sultan III Mustafa tarafından tamir ettirilmiş, ancak başarılı olunamamıştır. Sultan III Selim tarafından külliye yeniden yaptırılmıştır.

 

Ebu Eyyüb El-Ensari

Halk arasında “Eyüp Sultan” olarak tanınan bu sahabenin asıl adı “Halid bin Zeyd Ebu Eyyüp-el Ensari’dir. Kendisi: hicretten iki yıl önce, 621 yılında eşiyle birlikte Müslüman oldu. Medine şehrinin ileri gelen iki kabilesinden biri olan “Hazrec’in Neccaroğulları” kolunun reisiydi. Annesi, Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalip ile yakınlığı vardır.

Medine şehrinin yerlileri arasında ilk Müslüman olanlardandır.

Peygamberimiz Medine şehrine hicret ettiğinde, kendisini, herkes evinde ağırlamak istiyordu. Peygamberimiz, kimsenin kalbinin kırılmasını istemediğinden, devesini işaret ederek “Şu hayvanı kendi halinde bırakınız, kimin kapısında çökerse oraya misafir olacağız” demiştir.

Peygamberimizin devesi, Halid bin Zeyd Ebu Eyyüp el-Ensari’nin evinin önünde durdu ve bu evde yedi ay misafir kaldı.

Bu nedenle: Eyüp Sultan “Mihmandar-ı Nebi” unvanıyla anılır.

Bu ev: İslam’ın öğretildiği bir okul görevi gördü. Peygamberimiz, buradan kendi evine taşındıktan sonra da, zaman zaman bu evi ziyaret ederek ev sahiplerinin gönlünü aldı.

Eyüp Sultan, Peygamberimiz ile birlikte, İslam tarihindeki çok özel yeri olan Bedir, Uhud, Hendek, Hazbergazveleri, Mekke’nin fethi ve Huneyn başta olmak üzere, bütün savaşlara katıldı.

Savaşlarda zarar gelmemesi için, Peygamberimizin yanından hiç ayrılmazdı.

Bazen çadırın çevresinde, bütün geceyi nöbet tutarak geçirirdi.

Hatta, Peygamberimizin: Eyüp Sultan’ı nöbette görünce memnun olur ve şöyle dua ettiği söylenir.  “Allahım, beni korumak için sabaha kadar uykusuz kalan Ebu Eyyüp’u sen de dünya ve ahirette muhafaza buyur”

Eyüp Sultan, döneminin katiplerindendi. Peygamberimiz zamanında Kuran-ı Kerim ayetlerinin bir araya getirilmesi için hizmet etti.

Peygamberimizin vefatından sonra, Hz Ebubekir dönemindeki savaşlarda, Hz Ömer döneminde Suriye, Filistin, Mısır ve Kıbrıs seferlerine katıldı.

Hz Osman’ın şehit edilmesinden sonraki karışıklıklarda, iç savaşlarda Hz Ali’nin yanında yer aldı.

Hz Ali, Irak’a gittiğinde, devletin başkenti Medine’de yerine vekil olarak Eyüp Sultan’ı bırakırdı.

Cesur bir asker olan Halid bin Zeyd el-Ensari’nin katıldığı son sefer: Müslümanların ilk İstanbul kuşatmasıydı. Kendisi, ilerlemiş yaşına rağmen, fetih hadislerindeki müjdeye nail olma heyecanı ile doluydu.

Kendi arzusuyla, 80 yaşında iken 669 yılında, ordu ile birlikte İstanbul önlerine geldi ve kuşatmaya katıldı. Kuşatma sırasındaki çarpışmalarda, ordunun ön saflarında yer aldı.

Ancak bir dönem geldi, hastalandı. Ordunun komutanı olan Halife Yezid, ziyaretine gelerek bir arzusu olup olmadığını sorduğunda “Dünyanızdan bir şey istemiyorum.

Fakat beni düşman diyari içinde elinizden geldiği kadar ileriye doğru götürüp surların en yakın yerine defnedin, çünkü Resülullah’dan Konstantiniye surunun dibine salih bir kimsenin defin olacağını işittim, umarım o kişi ben olurum” dedi.

Evliya Çelebinin anlattığına göre, Ebu Eyyüp, iki kere İstanbul seferi yaptır. İkincisinde, Galata’yı fethetti. İstanbul’u a fethetmek üzere iken barış yapıldı. Ayasofya’da namaz kılıp Eğri kapıdan çıkarken Bizanslılar tarafından şehit edildi.

Evet; Eyüp Sultan, kuşatma devam ederken, 669 yılında vefat etti. Cenaze namazı kılındıktan sonra, vasiyeti üzerine bir askeri birlik tarafından, bugünkü yerine defnedildi. Bizanslılar, surların gerisinden bu manzarayı şaşkınlıkla izledi.

Buraya Peygamberimizin ve Müslümanların çok sevdiği bir kimsenin defnedildiğini öğrenen Bizans imparatoru, kuşatma bittikten sonra, Ebu Eyyüp’ü mezardan çıkarttırıp vahşi hayvanlara yem yapacağını söyledi. Bu habere, İslam ordusunun tepkisi çok sert oldu.

Bizans imparatoruna gönderilen cevapta “Böyle bir durumda kilise ve Hıristiyanların çok büyük zararlar göreceği” söylendi. Bunun üzerine Bizans İmparatoru, mezarı koruyacaklarına dair teminat verdi.

Fetihten Sonraki Dönem

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra, ilk iş olarak Eyüp el-Ensari’nin kabrinin yerinin bulunmasını istedi. Hocası Akşemsettin, Eyüp Sultan’ın kabrinin yerini rüyasında gördü. Buna göre, bir yer buldu ve orayı kazdırdığında, dört köşe, yeşil somaki mermer kabir bulundu.

Kabirdeki mermerin üzerinde “Haza kabri Eba Eyyübi Ensari” yani “Bu Eba Eyyüp’ün mezarıdır” yazılıydı. Taşı kaldırdılar ve içinde Eba Eyyüp’ün vücudu safran ile boyanmış bir kefen içerisinde ve sağ elinde tunç mühürle birlikte bulundu.

Fatih Sultan Mehmet 1458 yılında burada bir türbe, cami ve çevresinde külliyeye ait yapılar yaptırdı.

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi Eyüp Sultan Türbesi

Eyüp Sultan Türbesi

Türbe: Osmanlı döneminde “Hazret-i Halid” ismiyle bilinmiştir. Günümüzde ise “Eyüp Sultan” olarak isimlendirilmektedir.

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi Eyüp Sultan Türbesi

 

Türbe, ilk olarak Fatih Sultan Mehmet tarafından 1454-1455 yılları arasında yaptırılmıştır. Bu dönemde, yani ilk inşa edildiğinde, türbe: Eyüp Camiinin medreseli iç avlusunun tam ortasında bulunuyordu. Bu avlunun revakları arkasında ise, medrese öğrencilerinin odaları vardı.

Mimari özellikleri

Türbe kesme taştan yapılmıştır. Sekizgen bir yapıdır. Türbenin üzeri, çini kaplıdır. Her cephesinde altta sivri boşaltma kemerli dikdörtgen biçimli, üstte ise sivri kemerli pencereler bulunur. Ancak depremde yıkılan cami yenilenirken, Sultan III Selim tarafından, türbeyi de ilgilendiren bazı değişiklikler yapılmıştır.

1798-1800 yılları arasındaki bu düzenleme sırasında: caminin avlusu küçültülmüştür. Ayrıca avlunun revakları arasındaki medrese odaları da kaldırılmıştır.

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi Eyüp Sultan Türbesi

Türbenin son durumu

Bu sırada: türbe, avlu dışında bırakılmıştır. Ancak türbenin mimari yapısına dokunulmamıştır. Tek kubbeli ve 8 köşeli türbe öylece kalmıştır.

Türbenin Kapıları

Türbenin tahta kapıları, Sultan I Abdülhamit tarafından tunçtan yaptırılmıştır. Kemerli kapı üzerindeki mermerde “Allah Muhammed, kelime-i tevhid” yazılıdır.

Ziyaret duvarı

Türbe avlu dışında kalınca, Sultan I Ahmet döneminde, türbenin ön kısmına bir ziyaret duvarı yaptırılır. Bu duvarın üzeri ise, çeşitli dönemlerle devşirme çinilerle süslenir.

Ayrıca: duvarın üzerinde, Sultan I Ahmet, Sultan I Mahmut ve Sultan III Selim tarafından yazılmış, bu mekanın kutsallığını belirten manzum kitabeler bulunmaktadır.

Türbe ile avlu arasında bağlantı sağlanması için, bu duvarın sol tarafına: Sultan I Ahmet döneminde, dökme tunç şebekeli bir hacet penceresi yaptırılır. (1613-1614)

Yine bu ziyaret duvarı üstünde, türbeye geçişi sağlayan bir kapı bulunur. Bu kapının üstüne: 1625 yılında, Şeyhülislam Hocazade Esad Efendi tarafından bir manzume yazılır.

Su kuyusu

Türbenin içinde duvar kenarında, sandukanın ayakucunda bir kuyu vardır. Bu kuyu, Sultan I Ahmet tarafından, 1607-1608 yılları arasında ihya edilmiştir. Söylentilere göre, bu kuyunun ayazma olarak “şifa kuyusu” olduğu yazılıdır.

Sancak-ı Şerif

Türbe içinde Sancak-ı Şerif muhafaza ediliyordu. Ancak, 1730 yılındaki Patrona Halil isyanında, isyancıların bunu almamaları için, Saraya Hırka-i Saadet Dairesine kaldırılmıştır. Günümüzde, türbe içinde Sancak-ı Şerif yoktur, sadece kılıfı bulunmaktadır.

Hz Muhammed ayak izi

Türbeye duvar içinde ayak izinin muhafaza edildiği bir hücre bulunmaktadır.

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi Eyüp Sultan Türbesi

Sanduka ve Sanduka örtüsü

Türbede bulunan sanduka, Sultan III Selim döneminde (1792-1793) gümüş bir şebeke ile çevrilmiştir ve ayrıca türbenin pencere kanatları yenilenir.  

Sandukanın örtüsü: Sultan II Mahmut tarafından konmuştur. Sandukanın siyah atlas üzerine sarı simli bir örtüsü bulunur. Örtüsünün üzerindeki simle işlenmiş yazılar Mustafa Rami Efendi tarafından hatla işlenmiştir. Sandukanın üzerindeki dairevi kandillerde, 36 ayet, buhurdan ve zemzemiye vardır.

Şamdanlar

Sultan İbrahim tarafından, türbeye 4 büyük şamdan hediye edilir. (Bu şamdanlar günümüzde Topkapı Müzesine kaldırılmıştır.)

Kılıç kuşanma törenleri

Eyüp Sultan Hazretlerine verilen önemin, resmi boyutunu en üst seviyede gösteren olay Kılıç kuşanma törenidir. Osmanlı padişahları tahta çıktıklarında kılıç kuşanırlardı. Kılıç kuşanmak, iktidar değişikliğinin ve hükümdarlığın en önemli sembolüydü. İstanbul’un fethinden sonra, kılıç kuşanma törenleri, Fatih Sultan Mehmet tarafından başlatılan bir gelenek olarak: burada yapılmaya başlandı.

Padişahlar, Sinan Paşa Köşkünden kayıkla, Bostan iskelesine gelirler, buradaki camide iki rekat namaz kılarlar, Şeyhülislam tarafından kılıç kuşanırlardı. Akşemsettin, burada öğrencisi Fatih’in beline kılıcı bağlayıp, yeni fetihler için dua etmiştir. Bu gelenek son Osmanlı hükümdarlarına kadar devam etmiştir.

Türbenin onarımları

Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa zamanında türbenin onarımı yaptırılır ve gümüş parmaklık takılır.

 

Türbenin hemen yanına

1-Cami

2-Medrese

3-Hamam

4-İmaret inşa edilmiştir.

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi Eyüp Sultan Camii
Eyüp Sultan Camii

Cami Kebir Sokaktadır.

Eyüp Sultan Camii, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1459 yılında yaptırılmıştır. Bunu belirten kitabe, cümle kapısı üstündedir. İstanbul ilinin ilk selatin (Sultan için yapılmış cami demektir) camisidir.

Düz bir zemine yaptırılan cami, bir kubbelidir. Hünkar mağfili: sağ taraftadır. Caminin: sağ ve solda 2 minaresi vardır. İç avludaki şadırvan havuzu: Çandarlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi Eyüp Sultan Camii
Yeni Caminin Yapımı

1766 yılında, depremden sonra cami 1776 yılında Sadrazam Derviş Mehmet Paşa tarafından tamirata girişilmiştir. Ancak mimarların bir arada yaptıkları keşif neticesinde caminin temeline kadar yıkılıp yeniden yapılmasından başka çare bulunmadığı söylenince, 19 Mayıs 1798 tarihinde cami yıkılır, temeline kadar inilir ve yerine yapılan yeni cami, 7 Temmuz 1800 tarihinde tamamlanır.

Bu arada türbe de tamir edilir. Yeni cami, 25 Ekim 1800 günü selamlık töreni yapılarak ibadete açılır. Sultan III Selim tarafından yaptırılan yeni cami, tamamen eski camiden farklı mimariye sahiptir. Tek büyük kubbelidir.

Bunun çevresinde ise, 8 yarım kubbe ve köşelerde de 4 küçük kubbe vardır. Mihrap, eyvan şeklindedir. Minberi mermerdir.

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi Eyüp Sultan Camii
Minareler

1724 yılında bütün selatin camilerinde, ramazanlarda mahya yapmak üzere ferman çıkmış ve bunun üzerine caminin minarelerinin boyları kısa olduğu için, ikişer şerefeli yeni minareler yaptırılmıştır. (Sultan III Ahmet döneminde, Damat İbrahim Paşa tarafından)

Yeni cami yapılırken, eski camiden sadece minareleri kalmıştır. Bu minareler: çift şerefeli ve zariftir. Sonraki süreçte, 1823 yılında, deniz tarafındaki minare, yıldırımda hasar gördüğü için yeniden inşa ettirilmiştir.

Cami avlunun ortasındaki Sofa

Avlunun ortasında; büyük bir çınar ağacı ve Sultan III Selim döneminde yaptırılan,  dikdörtgen bir sofa bulunmaktadır. (ölçüleri: 10,20 x 7.18 metredir.)

Evliya Çelebi notlarında avluda iki ulu çınar bulunduğu ve bunların Fatih Sultan Mehmet döneminde dikildiği belirtilmektedir. Ancak bu çınarlardan biri, 1910 yılında yaşlılığı sebebiyle yıkılmıştır, günümüzde tek çınar ağacı vardır.

Halkın inanışına göre Ebü Eyyüp el-Ensari’nin naaşı bu sofada yıkanmıştır. Bu yüzden sofanın çevresi parmaklıkla çevrilmiştir.

Bu sofada bulunan parmaklığın: dört köşesinde, süslemeli ve insan boyu hizasında, hacet çeşmeleri bulunmaktadır. Bunlara “kısmet çeşmeleri” de denir. Çünkü, inanışa göre, bu çeşmelerin etrafında dolanan genç kızların, kısmetlerinin açılacağına inanılmaktadır.

Yine sofada bulunan parmaklıkların üzerinde Mevlevi sikkeleri bulunur. Çünkü camiyi tamir ettirdikten sonra camiyi açıp namaz kılan Sultan III Selim, Mevlevidir. Caminin son tamiri: 1956-1958 yılları arasında Vakıflar İdaresi tarafından yaptırılmıştır.

Sebil

Avluda, türbenin önünde bulunan sebil: 1613 yılında Sultan I Ahmet tarafından yaptırılmıştır. Mermerden sebil, üç pencerelidir.

İstanbul Eyüp Sultan Külliyesi Eyüp Sultan Hamam
Hamam

Hamam, Eyüp Sultan meydanında, kuzeybatı köşededir. Külliyenin hamamı, çifte hamam olarak tasarlanmıştır. Meydana cephelidir. Günümüze ulaşabilen hamam yapısı, en eski Osmanlı hamamlarındandır. Hamam yapısının üzerinde, iki tane hamam kubbe feneri bulunur.

Hamamın çinileri, yani günümüze ulaşmayan özgün camekanda bulunan ve 1570 yılına tarihlenen 24 adet İznik çinisinden oluşan pano: günümüzde kaçırılarak götürüldüğü İngiltere Victoria Albert Müzesindedir. Hamamın: soğukluk ve hararet kısımları günümüzde de kullanılıyor.

Eyüp Sultan Medresesi

Medrese hücreleri, Cami avlusunun iki tarafından sıralanmakta iken caminin yenilenmesi sırasında ortadan kaldırılmıştır. Günümüze ulaşmadığından ayrıntılı bilgi yoktur.

Aşhane-İmaret

Avlunun güneydoğu köşesindeki aşhane ve imaret bölümleri, uzun süre harap halde durduktan sonra, 1950’li yıllarda yıktırılmış ve bulundukları yer, meydana katılmıştır. Günümüze ulaşmadığında ayrıntılı bilgi yoktur.  

Eyüp Sultan Merkezi tanıtım yazısı

Eyüp sultan genel tanıtımı

Eyüp Sultan gezi planı

Eyüp sultan külliyesi tanıtımı ve gezi planı