Konya; binlerce yıl önce “deniz” iken, Ermenek, bir “ada” imiş. Bu bir söylenti, ancak bu söylentiyi destekleyecek kanıtlar var. Şöyle ki: Ermenek’te bulunan dağın zirvesinde, deniz hayvanlarının kabukları ve fosilleri görülmüş. Evet,
Ermenek ilçesinde, 2 gün bulundum. En dikkatimi çeken: tamamen meyilli bir arazi üzerine kurulu olması, ilçenin hemen yanında bir duvar gibi yükselen kayalık, mağaranın ağzına asılan bir “Galatasaray” bayrağı ve gece, saatlerce uğraştığım sivrisinekler.
Ha bir de, buraya ulaşmak için olan yolun, maalesef kötülüğü ve ulaşımın zorluğu. Ancak: Karaman’dan çıktıktan sonra, özellikle: Mut’a yaklaşıldığında ve Mut-Ermenek arasında, eğer mevsiminde giderseniz, tamamen kayısı bahçeleri arasında ilerliyorsunuz.
ULAŞIM
Ermenek-Karaman arasındaki uzaklık: 163 km. Ancak, buranın en büyük özelliği: bağlı bulunduğu ile ulaşmak için, başka bir il topraklarından (Mut) geçmek zorunda kalınmasıdır. Ama: bu yol, özellikle döneminde gidildiğinde: tamamen “kayısı” bahçeleriyle çevrilidir. Bu yol üstündeki bahçelerden, mutlaka kayısı almalısınız.
Evet, Ermenek’in çevreye olan uzaklıkları şöyle: Ermenek-Mut arasındaki uzaklık: 90 km. Ermenek-Başyayla arasındaki uzaklık: 25 km. Ermenek-Göktepe arasındaki uzaklık: 51 km. Ermenek-Sarıveliler arasındaki uzaklık: 47 km. Tüm bunların yanında: unutmamak gerekir ki, Ermenek-Alanya arasındaki uzaklık, sadece 1 saatte alınabiliyor. Bu mesafe, yörede yaşayanlar için büyük bir imkan.
TARİHİ
Yörede ilk yerleşimcilerin Hititler olduğu ve bu dönemde, ilk bilinen isminin “Maras” veya “Marassa olduğu söylenmektedir.
Daha sonra, Ermenek yöresindeki yerleşim yeri: MS.1.yüzyılda: Romalı komutan Germanicus tarafından kurulmuştur. Bu şahıs: Roma İmparatoru Augustus’un kızı Luvai’nın oğludur. Şehre verilen isim olan “Germanicopolis”, zamanla farklılaşarak “Ermenek” olmuştur.
MS. 395 yılında, Romanın bölünmesiyle, yöre, Bizans egemenliği altına girer. Bu dönemdeki isim: Germanikopolis. Bu dönemde: yörede, Hıristiyanlık anlayışı, Bizans yönetiminin tüm baskılarına karşı benimsenir. Hıristiyanlığın, Bizans devletinin resmi dini olarak kabul edilmesine kadar geçen sürede ise, insanların, sığındıkları mağaralarda ibadet ettiği, bu basit ve anlamlı mağara ve kaya kovuklarının, yani kaya manastırlarının, ilk dönem, Hıristiyanları için çok önemli olduğu anlaşılmaktadır.
Tarihi süreç içinde takip eden dönemde yörede Abbasiler egemenliği ele geçirirler. Karamanoğulları Beyliği döneminde ise, Ernemek, Karamanoğulları Beyliğinin başkenti olur. 1475 yılında ise, bu kez Osmanlılar yörede görülürler.
Gedik Ahmet Paşa yönetimindeki Osmanlı ordusu, Ermenek’i ele geçirir, Karamanoğulları Beyliğini yıkar, Mennan kalesini fetheder. Böylece: Karamanoğulları Beyliği, tarih sahnesinden silinir.
Ermenek: dağlık bir arazi üzerine kurulmuştur. Kentin yaslandığı dik yamaçlar üzerinde, çok sayıda, Roma ve Bizans dönemlerine ait, mesken ve mezar kalıntıları bulunmaktadır.
GENEL
İlçe merkezi: Göksu havzasında, Ermenek suyunun oluşturduğu derin vadinin yamaçlarında, yaklaşık 1250 metre yükseklikte kurulmuştur. Arazi yapısı: zengin su kaynaklarını barındırmaktadır.
İklim olarak: bölgede Akdeniz iklimi egemendir. Türkiye’nin en yüksek barajı “Ermenek Barajı” dır. Hatta, söylenenlere göre, yöredeki büyük kömür yatakları, bu barajın suları altında kalmıştır.
Bölgenin ekonomik imkanları değerlendirildiğinde: orman varlığı yanında, kömür-demir-krom-kurşun gibi zengin maden yatakları da görülmektedir. Tarım ürünleri bakımından ise: özellikle: elma, armut, kiraz öne çıkmaktadır.
Nüfus olarak, Karaman il merkezinin en kalabalık ilçesidir. Yüz ölçümü olarak da, Karaman ilinin en büyük ilçesi olarak öne çıkmaktadır.
Oğuzlar, Anadolu’da ilk yerleşim yeri olarak buraları seçmişler ve MS.1015 yıllarında, yani Malazgirt zaferinden 50-60 yıl öncesinde, Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli adımlar atmışlardır.
Dünyanın en büyük: yer altı nehri ve yer alta şelalesi (Maraspoli) Ermenek’te bulunmaktadır. Ayrıca: ülkemizde, kardelen çiçeği, nadiren bu yörede (Dumlugöze köyü) yetişmektedir.
NE YENİR. NE İÇİLİR
Ermenek yöresinde, yöresel lezzetleri tatmak isterseniz “batırma” yemelisiniz. Belki de, yine bu yöreye özgü “Arabaşı” yemeyi deneyebilirsiniz. Ama, bu yöresel yemek, biraz tecrübe gerektiriyor.
NE SATIN ALINIR
Ermenek’te, içine herhangi bir katkı maddesi konulmadan, bağ ve bahçelerden toplanan üzümlerden: helva yapılmaktadır. Bu helva, içinde şeker olmadığından, çok tercih edilmektedir. Sizler de, mutlaka bu helvayı tatmalı ve hatta, kendiniz ve yakınlarınız için hediyelik olarak satın almalısınız.
Bunun yanında: Balkusan yaylasından üretilen ballardan bulabilirseniz, satın almalısınız. Çünkü, burada üretilen bal: yörenin en beyaz ve en lezzetli balıdır. Ayrıca: buranın “kaşar peyniri” de meşhur. Son olarak: Ermenek pekmezi de satın alabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
ZEYVE PAZARI
Buraya gidip, su değirmenleri ve su ile çalışan hızarın fotoğrafını çekmelisiniz. Evet, Zeyve pazarı, yaklaşık 600 yıllık bir geçmişe sahiptir. İlçe merkezine, 26 km. uzaklıktaki, İkizçınar köyü ve Yaylapazarı köylerini ayıran dere üzerinde ve çevresinde kurulmuştur.
Burası, birçok tarihi çınar ağacı ile tam bir doğa cenneti. Pazar yerinde: bolca su kaynakları, su değirmeni ve su hızarı var. Ayrıca: Pazar günleri, burada Pazar kuruluyor. Çevre köylüleri, ihtiyaçlarını buradan karşılıyorlar, ürettikleri ürünleri burada satıyorlar.
ULU CAMİ
İlçe merkezinde: Gülpazar Mahallesindedir. İlçede bulunan camilerin en büyüğüdür.
Karamanoğulları döneminde, 1302 yılında, Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. Ağaç sütunların taşıdığı kirişler üzerine oturtulmuş, toprak damlı bir yapılıdır. Mihrabı, güzel oyma taştandır.
Kesme taştan yapılan yapı; kabartmalarla süslü, alçı mihrabında, çeşitli mavi çinilerle bezenmiştir. Ağaç oyma süslemeleri, göz alıcı ve hayranlık uyandırıcıdır. Özellikle, caminin kapısı: çınar ağacından yapılmış olup, üzerinde, güzel hat örnekleri görülüyor.
MERASPOLİS (MERASPULLA) MAĞARASI
İlçe merkezinde: Ermenek kalesinin altında bulunmaktadır. Mağaranın iki giriş kapısı var. Çok ilginç ki, mağarada büyük bir yer altı nehri var. Bu nehirden: Ermenek ve çevre yörelerin içme suyu ihtiyacı karşılanıyor.
Ayrıca: bu mağaradan çıkan su ile, uzun süre, Ermenek ve çevre yörelerin elektriğini karşılayan hidroelektrik santralı çalıştırılmış. Böylece: Ermenek, Türkiye’de, elektriğe kavuşan üçüncü ilçe olmuştur.
Hidrolojik olarak aktif bir mağaradır. Ancak, mağara içi traverten birikimi çok azdır.
Mağara bu özellikleriyle, dünyanın üç en büyük mağarasından biri olarak biliniyor. Toplam uzunluğu: 196 metredir.
Ermenek ilçesinde, ilçenin çoğu yerinden baktığınızda, buradaki mağarayı görebiliyorsunuz. Hatta, bazen bu mağara ağzına, büyük bayrak asıyorlar. Mağaranın içinde: sifon, şelale gibi oluşumlar ve göçme tehlikesi bulunduğundan, gezi amaçlı girilmesi yasak.
FİRAN-ERMENEK KALESİ
İlçe merkezinin kuzeyinde, çok dik ve yüksek bir kaya sığınağının güneyinde yapılmıştır. Ermenek ilçesinin kuzeyini, baştan başa kaplayan, büyük kayanın tam ortasındadır. Yapımda: kesme taş ve harçla yapılan mazgal duvarları kullanılmıştır.
Kale: sığınak, mesken ve zindan olarak kullanılmıştır. Amasyalı gezgin Trabon: bu kaledeki mağaraları “Zağfiran” mağaraları olarak nitelendirdiğinden, kale “Firan” adıyla anılmaktadır.
Kaleye çıkış iki yolla olmaktadır. Birinci yol: doğudan, kayalara kazılarak yapılan, çok dar bir giriştendir. Diğer yol ise: dik kayalığın alt bölümlerinden başlayan ve kayaya oyularak yapılan 72 basamaklı bir merdivenle sağlanmaktadır.
Kale: Karamanoğulları Beyliğinin ilk kalesidir. Gedik Ahmet Paşa tarafından, Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ünlü gezgin Evliya Çelebi: karada ve denizde gezdiği birçok yerde, böyle bir kale görmediğini yazmaktadır.
GÖRMEL (ALA) KÖPRÜSÜ
Ermenek-Anamur-Gülnar yolu üzerinde, Göksu nehri üstünde kurulmuştur. Ermenek ilçe merkezine, 18 km. uzaklıktadır.
Büyük Türk Alimi Ermenekli Saffet Hoca: bu köprüye verilen “Ala” adını “çok yüce, çok büyük” anlamına gelen, Arapçada “Ala” kelimesinden yumuşatıldığını söyler.
Köprü: kesme taştan, biri büyük ve biri küçük, iki gözlü olarak yapılmıştır. Başlama ve bitiş noktaları, kayalar üzerine oturtulmuştur. Köprünün: genişliği 7 metre ve uzunluğu ise, 67 metredir. Su seviyesinden yüksekliği ise: 27 metredir.
Köprüde bulunan kitabeden, köprünün: 1306 yılında, Karamanoğulları’ndan Mirza Halil Bey zamanında yapıldığı anlaşılmaktadır. Mimarı ise, Yusuf oğlu Süleyman’dır. Köprünün yapılışı hakkında bir söylenti var. Buna göre: “ Köprüyü yapan çırak, ustasına: “Bir köprü yaptım, gezmeli değil, görmeli” der. Köprünün “Görmel” ismi, bu efsaneden gelmektedir.
TOL (MUSABEY) MEDRESESİ
İlçe merkezinde Çınarlı mahallesindedir. Medrese yapısı: Karamanoğulları döneminde, Emir Musa Bey tarafından, 1339 yılında yaptırılmıştır. Karamanoğlu döneminde yaptırılan, ilk büyük medrese olarak öne çıkıyor. Mut-Anamur-Silifke yörelerinde ve hatta Karaman’da, tanınmış bir eğitim ve öğretim kurumu olarak öne çıkmaktadır.
Burada: o zamanlarda, dini bilimler yanında, matematik ve Astronomi de okutulmuştur. Osmanlılar ile olan ilişkilerde, sorunların çözümü için, bu medresenin müderrislerinden Türk Bilgini Molla Vali, elçi olarak görev yapmıştır.
Evet: medresenin bezemesi, taç kapı üzerinde yoğunlaştırılmış, diğer bölümler yalın bırakılmıştır.
ALA İN
Kazancı kasabası yöresindedir. Bir tepe üzerinde kurulmuştur. Mevcut kalıntılardan, Bizans döneminden kalma bir yerleşim yeri olduğu tahmin edilmektedir. Güneyde, Bizans döneminden kaldığı sanılan bir “kilise” bulunmaktadır.
Burada: kireç taşı arazide, doğal bir kaya sığınağı “kiliseye” dönüştürülmüştür. Doğu bölümüne ise, bir duvar yapılmıştır. Ancak, bu duvar, günümüzde yoktur.
Kilise yapısı içinde: boya ile yapılmış bir kısım freskoların izleri görülebilmektedir. Ayrıca, kuzey bölümde, bir su kaynağı bulunmaktadır. “Ala in” ismi, bu kiliseden gelmektedir.
DİNEK KULESİ
Kazancı kasabası, Dinek mevkiindedir. Burada, bütün bölgeye hakim olan bir tepe üzerinde: Roma dönemine ait bir yerleşim yeri kalıntıları görülüyor. Ancak, buradaki yapılar, temel seviyesinden yıkılmışlardır. Yüzeyde, nadir olarak mimari elemanlara rastlanmaktadır.
Yerleşim yerinin, tam zirve noktasında: doğal-iri bir kaya üzerine: iri blok kesme taşlardan, bir anıt mezar yapılmıştır. Anıt, kısmen sağlam olarak günümüze kadar gelebilmiştir. Üzerinde bulunan doğal kayanın değişik bölümlerine, nişler açılmış olup, anıtın çevresinde, yapıldığı dönemde başkaca yapıların da bulunduğu anlaşılmaktadır.
İKİZ İN KABARTMASI
Güneyyurt kasabasının, 2 km. doğusundadır. Burada, bahçeler arasında bulunan antik kalıntıda: büyük bir kayanın, güneye bakan yüzü düzeltilmiş ve oyularak, ikiz kaya mezarı yapılmıştır. Doğuda kalan mezarın alınlığında: 2 aslan, 1 boğa ve 1 yılandan oluşan, hayvanlar gurubu, kabartma olarak işlenmiştir.
Aslan: sağa doğru yatar vaziyette, sol pençesiyle boğanın başına basar şekilde görülüyor. Ancak, en üstte bulunan bu aslan figürü, nispeten tahrip olmuş durumda. Mezar odaları ise, gayet iyi durumda olarak günümüze kadar gelmiştir. Bunların, Roma döneminde yapıldığı sanılıyor.
ILISI ŞELALESİ
İlçe merkezine 30 km. uzaklıkta olup, araba ile yanına kadar gitmek mümkündür.
Ilısu şelalesi: Erik deresinden ve Ilısu’dan çıkan su kaynaklarıyla beslenir. Şelale: kayalık dağın, suyun gücü sonucu ikiye ayrılmak zorunda kaldığı bir yerden akıyor. Bu görüntü muhteşem. 100 metrelik blok kaya, su tarafından oyulmuş, 4 metrelik bir yarık şeklindeki bölümden, şelale akıyor.
Düştüğü yerde ise, yerdeki taşlara çarparak, doğal bir fıskiye gibi, yaklaşık 15-20 metre uzaklığa kadar, sürekli yağmur misali yağıyor.
Çam ağaçlarıyla kaplı orman içinde, araba ile şelaleye giderken, tam bir cennet görüntü içinde ilerleyeceksiniz.
Şelaleden döküldükten 5 km. sonra, Ermenek çayı ile birleşir ve buradan “Gezende” barajına ulaşır. Evet, şelale çok yüksekten akıyor. Yüksekliği: 55 metre. Bunu canlandırmanız için, şunu söyleyebilirim. Amerika’daki ünlü Niyagara şelalesi, 48 metre yükseklikten akmaktadır.
Şelalenin en büyük su kaynağı olan Ilısu kaynağı da, şelalenin 2-3 km. yukarısındadır. Kayaların içinden çıkan su, çevre köy ve kasabaların, içme-sulama su ihtiyacının büyük bölümünü karşılamaktadır. Diğer kolu olan Erik deresinden gelen suyun önüne gövde yapılmış ve yaklaşık 5 km. lik bir tünel açılarak, su, Görmeli Barajına aktarılmıştır.
MENNAN KALESİ
Ermenek-Mut-Gülnar kara yolu üzerinde, Ermenek ve Erik çaylarının birleştiği yerde, dağın üzerinde kurulan bir kaledir. Kelime anlamı: sığınılacak yer.
Kale: ele geçirilmesi zor, savunulması kolaydır. Birçok orduya sığınaklık ve barınaklık yapmıştır. Haçlı Seferlerinin üçüncüsünde: Haçlılar, Mennan kalesine sığınarak, Selçuklu akınlarından korunmaya çalışmışlardır.
Karamanoğulları, kaleyi onarmışlardır. Ancak: son Karamanoğulları Beyi, Pir Ahmet Bey: Osmanlılarla yaptığı savaşı kaybedince, kaçarak Mennan kalesine sığınır. Bunun üzerine, Osmanlı ordusunun başında bulunan Gedik Ahmet Paşa, Mennan Kalesi önlerine gelir ve toplar ile, kaleyi yıktırır.
Kalede: günümüze kadar ayakta gelen yapılar: depolar, sarnıçlar ve bina kalıntılarıdır.
KARAMAN BEY VE OĞLU MAHMUT BEY TÜRBELERİ VE KARAMAN BEY İMARETİ
İlçe merkezine, 25 km. uzaklıktaki, Balkusan köyündedir. Bu köy, adını: Uygur Türklerinin Orta Asya’daki başkentleri olan “Balgasan”dan almıştır.
Türbe: Karamanoğullarından Mahmut Bey tarafından yaptırılmıştır. Türbede, 2 sıra halinde, 5 adet, yekpare taş sanduka var. Günümüzde: Karamanoğlu Ahmet Bey’e ait bu türbe: yerel köylüler tarafından dileklerin kabul edildiği bir manevi ziyaret yeri haline getirilmiştir.