Ana karayolları dışında kaldığı için, öne çıkamamış şirin bir ilçemizdir.
Ama, Eşme denilince, akla ilk gelen kilimdir. Zaten, Belediye, simge olarak kilim kullanıyor. Çünkü: kilimcilik, burada geçmişi çok eskilere kadar giden ama son yıllarda Uzakdoğu ürünleri nedeniyle durgunluğa giren bir el sanatı olarak önem kazanıyor. Buraya yolu düşenler, mutlaka Eşme el dokuması kilimlerini görmelidirler.
Bir de, burada iken, size telefon gelip, nerede olduğunuz sorduklarında “Eşmedeyim” derseniz, bilin ki, karşı taraf büyük olasılıkla “Çeşme” de olduğunu sanacaktır.
ULAŞIM
Eşme, il merkezi olan Uşak iline, 64 km. uzaklıktadır. Demiryolu uzaklığı ise, 69 km. dir. Eşme-Alaşehir arasındaki uzaklık: 50 km. Eşme-Kula arasındaki uzaklık: 45 km. Eşme-Güney arasındaki uzaklık: 39 km.
TARİH
Eşme yöresinin ilk yerleşimcilerinin Frigler olduğu düşünülmektedir. MÖ.676 yılında Kimmerler, bölgedeki hakimiyeti ele geçirirler. Daha sonra ise, Lidyalılar ve Bergama krallığı ve takiben Roma ve Bizans egemenlikleri görülür.
1233 yılında ise, yöre, tamamen Türklerin eline geçer. 1300 yılında, bölge, Germiyanoğulları Beyliği hakimiyetine girer. 1429 yılında ise, bu kez, Osmanlılar görülür.
Bu dönemde: bölgenin ilk sakinleri “Esmeli” aşiretindendir. Aşiretin bu ismi: Eşme pınarlarından veya göç kafilelerinden almış olmalıdır. Eşmeli aşireti yanında, bölgede birçok aşiret konaklamış olmasına rağmen, özellikle Kocaeli yöresindeki bazı aşiretlerle kan bağı bulunan Eşmeli aşireti, yörede etkin olmuştur.
1920 yılında, bölge Yunanlılar tarafından işgal edilir ve 1922 yılında işgal sona erdirilir. Ancak, yine bu dönemde, Taymak köyü olarak isimlendirilen yerleşim yeri, ulaşım zorluğu nedeniyle, daha sonra günümüzdeki yerine taşınmış ve 1953 yılında kaza olarak, Uşak iline bağlanmıştır. Bu taşınmanın başkaca bir nedeni ise, yani Takmak köyünden, bugünkü yerleşime geçmenin bir başka nedeni de, Yunan işgali sonunda, Takmak köyünün Yunanlılar tarafından tamamen yakılıp yıkılmasıdır.
GENEL
Yörenin büyüklüğü yani yüzölçümü: 1338 km. karedir. Merkezin denizden yüksekliği ise, 823 metredir. Yörede, Gediz nehrinden başka akarsu yoktur. Bunun dışında, kışın yağmur suları ile beslenen Güllü ve Eşme dereleri mevcuttur.
Yörede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak: kışlar çok soğuk, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. Kışın fazla kar yağmaz.
Yöre insanının ekonomik faaliyetlerinin başında: tarım ve hayvancılık gelmektedir. Tarım ürünleri olarak: buğday, arpa, mısır, nohut, kuru fasulye, haşhaş, susam, soğan, sarımsak ve salçalık biber üretimi yapılır. Ancak, Eşme halkının büyük bölümü: yurt dışında, özellikle Almanya’da işçi olarak çalışmaktadır. Bu durum, Eşme halkının ve ilçenin gelişmesinde önemli katkıda bulunmuştur.
Yörede, son yıllarda, halk arasında “Ufo” görüldüğü hakkındaki söylentiler yoğunlaşmış ve bilahare, bölgede altın üretimi ve özellikle siyanürle altın üretimi artmıştır. Siyanürle altın üretimi, yörenin en büyük problemi olarak gündeme gelmektedir. Yani, Türkiye’nin en büyük altın madeni kaynakları burada bulunmaktadır.
EŞME KİLİMLERİ
Eşme denilince, kilim çeşitleri başlıca 3 başlık altında toplanmaktadır. Bunlar:
Altınbaş Kilimi
Bunlarda: motif ve kompozisyon, ayrı bir özellik gösterir. Tek sıra halinde sıralanmış dikdörtgen toplar: kıvrım denilen tabana yerleştirilmiştir. Bunlar: eli belinde kız ve tavşan topuğu motifleriyle doldurulmuştur. Dikdörtgen dışında kalan kilim zemini ise, yine bu kilimlere has, çok zengin motiflerle süslenmiştir.
Ablaş Kilimi
Bu tür kilimlerde: zeminde altıgen toplar bulunur ve kenarlar birbirine bitişik sıralanmıştır. Altıgenler, bıçkır motiflerinde oluşur. Toplar dışında kalan zemin: yine çeşitli motiflerle doldurulur. Madalyonlar arasına: genelde, karagöz, bazen de çakmak motifi yerleştirilir.
Toplu Kilimler
Bunlar, genel olarak baklavaya yaklaşan iç içe kancalı, basık, altıgen madalyonlar şeklindedir. Top sayısı, kilimin büyüklüğüne göre değişir. Top sayısına göre, kilime ad verilir. Üç, beş yada yedi toplu kilim gibi.
Takmak Kilimi
Bu tip kilimlerde, genellikle zemin üçe bölünmüş, basık altıgen toplar bu bölümler içinde, tek eksende sıralanmıştır. Toplar dışında kalan zemin, çeşitli motiflerle doldurulmuştur. Madalyonlar arasına genelde, karagöz ve bazen çakmak motifleri yerleştirilmiştir.
ULUSLAR ARASI KİLİM FESTİVALİ:
Her yıl, Haziran ayında düzenlenir. Genellikle 3 gün süren festival etkinliklerinde, çeşitli spor yarışmaları, konserler ve diğer yarışmalar düzenlenmektedir.
NE SATIN ALINIR
Eşme ilçesi ve çevresinde, yoğun olarak ve özellikle kış aylarında “kilim” dokumacılığı yapılmaktadır. Ancak, her ne kadar uzakdoğudan gelen kilimler, bu sektörü olumsuz etkilemiş olsa da, 1994 yılından bu yana, bölgede özellikle “Kilimcilik Festivali” yapılarak, kilimcilik sektörünün ayakta kalması için uğraş verilir olmuştur. Bu nedenle, buraya yolunuz düşerse, yörede dokunan kilimleri görün, beğendiklerinizi satın alabilirsiniz ki, bu el emeği, göz nuru ürünleri beğenmemek mümkün değil.
GEZİLECEK YERLER
KEMER DAĞI
Kemer dağı: Eşme ilçesinin eteklerine kurulduğu bir yükseltidir.
Burada, yapılış tarihi ve yapanları bilinmeyen büyük bir kemer bulunuyor. Ancak, ilginç olan, uzun yıllara rağmen, bu kemerin hala ayakta kalabilmiş olmasıdır.
Afyonkarahisar Bayat: Kilimleriyle öne çıkıyor, tarihi ve turistik yer denince, bazı yerler var, görülebilir. Frig, Roma ve Bizans dönemlerine ait kaya yerleşimleri ve kaya mezarları var.
ULAŞIM
İlçe, Ankara’yı Ege ve Akdeniz illerine bağlayan transit karayolu üzerindedir. İl merkezine 47 km uzaklıktadır.
GENEL
İlçe Ege bölgesinin doğu bölümündedir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1050 metredir. Bayat çayı, Sakarya nehrinin ilk kolu olarak Bayat yaylasından çıkıp, ilçenin içinden geçer ve doğuya doğru akar. Karların erimesiyle ilkbaharda iyice kabarır, Ağustos ayında ise kurumaya yakın olur.
Yörede genellikle karasal iklim hakimdir. Yazları kurak, kışları soğuk geçer. İlçe ekonomik bakımdan gelişmemiştir. Yer altı ve yer üstü zenginlikleri yoktur. Halkın belli başlı geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.
TARİHİ
Bayat ilçesi, Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri olan Bayat boyu tarafından, 1147 yılında bugünkü yerinde, Bayat çayının kenarında kurulmuştur. Barçınlı ve Barçın adıyla da anılan Bayat ilçesi, İstanbul-Bağdat kervan yolu üzerinde olduğundan Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir konaklama yeri olmuştur.
Bayat 1907 yılında Belediye olur. 1987 yılında ise ilçe olur.
Bu arada “Bayat” kelimesinin anlamı hakkında bilgi vermek istiyorum. Bunu bilmek için Oğuz Kağan destanını bilmek gerekir. Oğuz Han’dan 24 Türk boyu türemiştir. İşte bu 24 Türk boyundan birinin adı “Bayat” dır. Asalet sırasına göre Osmanlıların mensup olduğu “Kayı” boyundan sonra ikinci sırada gelir. Bayat’ın anlamı “Devletlü ve nimeti bol” dur. Ancak günümüzde şimdiki anlamda kullanılmaya başlamıştır. Yani tazeliğini yitirmiş, eskimiş anlamındadır. Ancak tarihi anlamı, yukarıda belirttiğim gibi farklıdır.
BAYAT KİLİMLERİ
Bayat yöresinde kilimcilik çok eskilere dayanır. Ancak 1987 yılında Bayat merkezinde ve köylerinde, kilimcilik kursları açılarak seri üretim yapılmaya başlanmıştır. Daha sonraki yıllarda kilimcilik gelişmiş, Afyon-Ankara karayolunun kenarında Bayat Kilim Atölyesi kurulmuştur. Günümüzde, Bayat ilçesindeki tek kilim üreticisi ve satıcısı Bayat Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfıdır.
Bayat kilimleri, kök boya ile boyanarak dünyada ve ülkemizde tükenmekte olan bir geleneği canlı tutmaktadır. Kilimlerde kullanılan bütün renkler % 100 kök boyadır. Bu kilimler yıkandığı zaman asla renk vermez. Boyalar birbirine karışmaz, kullandıkça ve yıkandıkça parlaklık kazanır. Kök boyanın en önemli özelliği rahat yıkanmasıdır. Bayat kilimlerinde, % 100 kirman ipi kullanılır. Kirman ipi, kirman denilen aletle güzel ve kaliteli şekilde eğirilir. Yani, makine ipi ile yapılan kilimlerden daha kaliteli ve daha uzun ömürlüdür. Son olarak Bayat kilimlerinin en önemli özelliği, saf yünden yapılan kirman ipi ve tamamıyla doğal bitkilerden elde edilen kök boyası, desenlerinin sık ve küçük motifler kullanılarak oluşturulması, motif zenginliğinin yaratılması ve ebada göre desenlerin uygun yerleştirilmesidir. Söylenenlere göre, Bayat kilimlerinin boyası, 120 yıl solmadan rengini muhafaza etmiştir.
BAYAT MESLEK YÜKSEK OKULU
Afyon Kocatepe Üniversitesine bağlıdır. 2006-2007 yılı öğretim yılında kurulmuştur. Laborant ve Veteriner Sağlık bölümü, İnsan kaynakları, İşletme ve Dış ticaret olmak üzere iki bölümde eğitim sürmektedir. Öğrenci mevcudu 641 dir.
NE SATIN ALINIR
Bayat yöresinden kök boyalı Bayat kilimleri satın alabilirsiniz.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Buralara yolunuz düşerse, yöresel yemekler olarak bükme, katmer, haşhaşlı pilav ve arabaşı çorbası tadabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
KAYMAKAMLIK BİNASI
Binanın kesin yapılış tarihi bilinmemekle birlikte, muhtemelen 1905-1912 yılları arasında Ermeni ustalara inşa ettirildiği biliniyor. Bina Kurtuluş Savaşı sırasında Afyonkarahisar ve havalisi Kuvayı Milliye Komutanı Yarbay Arif Bey tarafından karargah olarak kullanılmıştır. Kurtuluş savaşından sonra bina zaman zaman ilkokul binası, zaman zaman da mahkeme binası olarak kullanılmıştır. Bayat’ın 1987 yılında ilçe olması nedeniyle, mevcut bina Kaymakamlık hizmet binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bina 2 katlıdır. Birinci kat ve ikinci kat iç merdivenleri ve pencereleri ahşaptır. Çatısı düz bir zemin şeklinde inşa edilmiştir. Binanın 1948 yılında yandığı ve bunun sonucunda 1950 yılında yapılan tadilatla birinci ve ikinci kat taban ve merdivenlerinin betona dönüştürüldüğü, çatının orijinal halinden uzaklaştırılarak bugünkü haline getirildiği bilinmektedir. 2001yılında yapılan tadilatta, alt ve üst katın tabanı fayans kaplama ile döşenmiş, ahşap pencereler orjinaline uygun pvc pencerelerle değiştirilmiştir. Dış cephedeki beyaz taş duvarlar bakımı yapıldıktan sonra, dış cephe koruma sıvasıyla güçlendirilmiştir. Sıva üstü cephe boyası yapılmıştır. Bina 2005 yılında son dönem Osmanlı yapısı Hükümet Binası olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
MERKEZ CAMİİ
Hükümet binasının 90 metre güneydoğusundadır.
Kare planlı, camekanlı, tek şerefeli, tuğla minareli, kırma çatılı bir yapıdır. Orta camekan giriş kapısıdır. Girişten mihraba doğru, üç bölümlüdür. Mihrabı çinilidir. Giriş tarafı ahşap asma katlıdır. Minare gövdesi tuğla olup sıvalı ve taş derz desenlidir. 1957 yılında büyük onarım görmüştür.
KURT İNİ
İlçenin 3 km kuzeyinde Bökenin yurdu mevkiinde, doğal bir mağaradır. 1700 metre rakımda, orman içinde bulunan mağaranın tahminen uzunluğu 276 metre kadardır. İçinde dikitler vardır. Kaya yüzeylerinde oluşan siyah ve beyaz parlak yüzeyler, bu bölgede bulunan minerallerden kaynaklanmaktadır. Kış aylarında içinden su akmaktadır. Mağaranın tavanını çökmesi nedeniyle içinde 25-30 metreden daha ileri gidilememektedir.
İNPAZARCIK
İlçe merkezinin yaklaşık 5.5 km güneybatısında, Asar Tepenin 2 km kuzeybatısında, İmpazarcık mevkiindedir.
Burası arkeolojik kaya yerleşimidir. Yayla özelliğindeki alanın güney sınırına yakın bir yerde bulunan, büyük ölçekli bir kaya kütlesine oyulmuş kilise, işlik ve kaya mekanlarından oluşmaktadır. Bizans döneminden kalmadır. Kaya yerleşimin güneydoğusunda, yine Bizans dönemine ait iki tane kaya kilise vardır. Bu kiliseler “Hamamini” ve “Alacain” adıyla isimlendirilir. Ancak yoğun orman dokusu nedeniyle, bunlara ulaşmak oldukça zordur.
Ayrıca kaya yerleşiminin güney yamaçlarında Frig dönemine tarihlenen açık hava kaya tapınağı kalıntıları bulunmaktadır ve buranın Friglerin Midaus adlı kutsal yeri olduğuna inanılır. Ancak bu mağaraların yavaş yavaş eridiği söyleniyor. Yaylanın güney sınırını oluşturan dere yatağı üzerindeki sarp bir kaya üzerindeki kaya mezarı da, Frig dönemine aittir.
ASAR KALE-KEDREA-SİDRE
İlçe merkezinin 4 km batısında, Köroğlu dağı eteklerinde, doğal yükseltili bir kaya kütlesidir. Üzeri surla çevrilmiştir. Kale, günümüzdeki Bizans döneminde, Ankara-Afyonkarahisar yolu olarak kullanılan doğu-batı yolunu koruyan bir kaledir.
Sur içinde tonozlu sarnıç, dinsel ve idari yapılara ait temel kalıntıları vardır. Bu kalıntıların Bizanslılardan kalma din merkezi ya da metropolitlik olduğu, bir manastır kalıntısı olduğu tahmin ediliyor. Doruktaki bir mağara ağzında Meryem ana tablosundan renkli izler kalmıştır.
ELİCEK MAĞARALARI
İlçe merkezine bağlı Derbent köyü Ericek mevkiindedir. Bayat-Derbent yolunun 250 metre kadar kuzeydoğusunda bulunan, alçak bir tepe yükseltisinin üstündeki kayalıkların güneybatı yamacına oyulmuş, çok sayıda kaya mekanı ve kaya mezarı vardır. Kaya mezarları, kaya mekanlarından çok daha fazladır. Mezar odaları, genellikle tek odalı, üçgen kırma çatılı ve tonozludur. Mezar odalarında, odanın iki yanına ve karşısına oyulu tekne mezarlar vardır. Yani çoklu gömüye rastlanır. Bu kaya mezarların, Roma dönemine ve kaya mekanların ise Bizans dönemine ait olduğu bilinmektedir. Kaya mezarları, Bizans döneminde de kullanılmıştır. Mağaraların içerisindeki kaya mezarları ve bazılarının kapılarındaki yazılar dikkat çeker.
KARACAOVA-KARAAĞAÇ MEVKİİ
İlçe merkezine bağlı Çukur köyü yolunun sağında bulunan Karacaova mevkiinde, özel bir kişiye ait tarlada yapılan temizleme çalışmalarında bir yerleşim yeri ve mezar odalarına ait temel ve yapı kalıntıları ortaya çıkmıştır.
Kalıntılar Roma dönemine aittir. Mimari bir yapıya ait işlenmiş büyük boyutlu mermer öğeler ve düzgün olmayan taşlar alana yayılmış durumdadır. Karacaova doğu bölümünde bulunan kayalıklarda, giriş kapıları güneye ve batıya bakan Roma dönemi mezar odaları vardır. Yanık in’de kaya zemine oyulmuş tekne mezarlarıyla birlikte 18 tane mezar odası vardır. Üzerinde üçgen alınlığı bulunan büyük mezar odası, Sarı Hasanın Ağılı olarak bilinmektedir. Bazı mezar odalarında, insan kemikleri ortada durmaktadır.
1 Nolu mezar odası: Ön kısmı tahrip olmuş ve toprak altında kalmıştır. Görülen kısımda tavan iki aşamalıdır. Mezarlar toprak altında kalmıştır.
2 Nolu mezar odası: Büyük çoğunluğu toprakla dolu halde bulunan mezar odasına ön bölümden dikdörtgen biçimli giriş kapısından girilir.
3 Nolu mezar odası: Sağ ve solda ikişer ve cephede bir olmak üzere 5 mezar vardır. Mezar odasının solunda bulunan ilk mezar tahrip olmuştur. Mezarın içi toprak doludur.
4 Nolu mezar odası: Mezar odasının iç kısmı tonoz tavanlıdır. Sağdan ön kısmı kırık olan ve diğer mezarlardakinden farklı olarak kemere dik iki mezar bulunur. Mezar odasının solunda, çocuk mezarı vardır.
5 Nolu mezar odası: Asil bir aileye ait olduğu düşünülmektedir. Çünkü diğer odalardan farklı yapılmıştır. Girişin iki yanı düzeltilmiş, solda bir tekne mezar vardır. Kapı önündeki alanın cephesi üzerinde, içinde tahrip olmuş Medusa kabartması olan üçgen alınlık ve girişin sağında ve solunda kabartma süslemeler vardır. Bu mezar odasının içinde çok sayıda insan kemiği, hala bulunmaktadır.
6 Nolu mezar odası: Mezar odasının cephesindeki mezar belirgin değildir, çünkü mezar odasının yarısından fazlası toprakla dolu durumdadır.
DERBENT ELİCEK KAYA MEZARLARI
İlçe merkezine bağlı Derbent köyünün Ceritli mahallesindedir.
Bayat-Derbent karayolunun kenarında bulunan mezarlar yoldan görülebilmektedir. Kayalıklarda, Roma ve Bizans dönemine ait anıtsal kaya mezar odaları ve kayalar üzerinde tekne tipi mezarlar vardır. Bu bölgenin tamamen mezarlık yani Nekropol alanı olduğu bilinmektedir. Bu bölgedeki mezar odalarının bazıları, dış mimari özellikleriyle dikkat çekmektedir.