Mısır, Arap dünyasının edebiyattan sinemaya kadar uzanan bir yelpazedeki kültür merkezidir. Ayrıca: her türlü eğlence açısından da zengindir. Gezinizle çakışacak festivaller ve etkinlikler olabilir. Bunların detaylarını, turizm bürolarından öğrenebilirsiniz.
SES VE IŞIK GÖSTERİSİ
Mısır’da ilgi çeken her antik alanda: Mısır kültürüne ilişkin ses ve ışık gösterileri yapılıyor. Işıklandırılan anıtlar arasında: senfonik müzikle vurgulanan bir yorum, müzik sesi de yankılanır. Gize’de ki piramitlerde: geceleri İngilizce gösteriler düzenleniyor. Luksor’daki gösteri: Karnak Tapınaklarında yapılıyor. Öykü anlatılırken: seyirciler, dikilitaşlar ve sütunlar arasında gezebiliyorlar. Daha sonra, gösterilerin devamında, kutsal gölün kıyısında oturabiliyorlar.
Asuan’daki ses ve ışık gösterisi: kentten 20 dakika uzaklıktaki: Philai Tapınağında yapılıyor. Bütün ses ve ışık gösterileri için: turizm bürolarından bilgi alabilirsiniz. Akşamları: soğuk olabileceği için, kış aylarında kalın giysilerinizi yanınıza almayı sakın unutmayın.
FOKLOR VE BAYRAMLAR
Sina Bedevilerinin ilgi çekici bir yaşam tarzı var. Çoğu, daha düzenli bir yaşam için göçebelikten ve pek çok şeyden vazgeçmiş olmasına karşın: geleneksel yaşam biçimlerini sürdürerek, ev yerine çadırda yaşamayı tercih ediyorlar. Bazı Bedevi aileleri, son zamanlarda turistlere evlerini açmaya başlamışlar ve onlar ile bir akşam yemeği yemek, kültürleriyle ilgili daha çok şey öğrenmek ilginizi çekebilir mi, bilmiyorum.
Yukarı Mısır’daki Nübye gösterilerinin özel bir havası var. Bütün büyük otellerde, geleneksel müziklerin ve dansların 21’nci yüzyıla uyarlandığı gösteriler yapılıyor. Büyük otellerin çoğunda, müzik ve oryantal dans gösterileri düzenleniyor. İzleyiciler, değişmez biçimde sonunda dansa kaldırılıyorlar.
Et-Tannoura Egytian Heritage Dance Troupe:
Geleneksel sufi dansı yapılıyor. Dönen dervişlere benziyorlar. Gösteri 90 dakika sürüyor. El-Ezher yakınlarındaki: her zamanki yerleri: El-Gavri külliyesindeler. Ama, bazen gösterilerini Kale’de yapıyorlar.
GECE HAYATI
ORYANTAL DANS
Mısır eğlence yalnızca, turistik bir gösteri olarak kabul edilmemelidir. Mısırlılar arasında yaygındır. Başkent civarındaki kulüplerde, ciddi veya belki biraz daha hafif gösteriler izleyebilirsiniz.
KUMARHANELER
Kahire’de, ondan fazla kumarhane var. Çoğu: zengin müdavimleri olan büyük otellerde bulunuyorlar. Mısırlılara kumar yasak olduğu için, yalnızca yabancılar girebiliyorlar. 21 yaşından büyük olmanız ve kimlik göstermeniz: girebilmek için zorunlu.
KULÜPLER
Belli başlı uluslar arası otellerde bulunuyorlar. Turistler kadar Mısırlılar da kulüplere rağbet ediyorlar.
OPERA
1988 yılında açılan Kahire Opera Binası, Japon Hükümetinin hediyesidir. Binanın içinde: sergi salonları da bulunuyor. Gösteriler: Ekim ayından Mayıs ayına kadar sahneleniyor. Resmi kıyafet giyilmesi isteniyor, girişte.
Cape Town şehri, ülkenin diğer büyük şehri olan Johannesburg şehrine nazaran gece hayatı açısından daha hareketli değildir. Ama yine de Cape Town şehrinde, akşam hava karardıktan sonra yapılacak çok şey vardır.
Aslında güvenlik açısından şehirde veya Güney Afrika genelinde gece dışarı çıkılmaması öneriliyor. Ama: özellikle Long Street denilen yerde: hafta sonlarında, Cuma ve Cumartesi akşamlarında hayatın saat: 19.00’dan sonra başladığını bilmeniz gerekir.
Buradaki mekanların hepsi doluyor ve insanlar geç saatlere kadar içki içmeye ve dans etmeye devam ediyorlar. Hatta: yine bu bölgede restoranlar öyle dolu oluyor ki, ya rezervasyonlu gitmeniz ya da isminizi bir listeye yazdırıp kapıda beklemeniz gerekiyor.
Long Street denilen buraya gündüz saatlerinde gelirseniz: kendi ürettikleri “Taps” isimli biralarından tadabilirsiniz. Devasa ve uzun masalar olan mekanlarda: insanlar bira içiyorlar ve birbirleriyle tanışıp sohbet ediyorlar.
Evet: Long Street, Cape Town şehrinin bir anlamda “Barlar Sokağı” dır denilebilir. Burası: şehrin geneline göre daha siyah ağırlıklıdır. Ama her ne kadar gürültülü de olsa, burayı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.
TİYATRO VE CANLI MÜZİK
Şehirde, yerel tiyatro oldukça başarılıdır. Şehir merkezindeki “Nico Theatre”da: bale, piyes ve klasik opera örnekleri bulabilirsiniz.
“Rosebant”da: “The Baxter Theater” denilen yerde: çağdaş müzik ve danslar sunulur.
Eğer, daha geleneksel bir şeyler izlemek isterseniz: “Wynberg” bölgesinde bulunan “Maynardwille Open Air Theater”da: romantik bir ortamda Shakespeare oyunları izleyebilirsiniz.
Şehrin bütün tiyatrolarında canlı müzik dinlenebilir. Bu: klasikten popülere ve artan bir şekilde de Afrika müziği üzerine geleneksel ve çağdaş çeşitlenmelere kadar değişmektedir.
Cape Town Filarmoni Orkestrası: çoğu zaman “Nico Theatre” da çalmaktadırlar. Cape Town Senfoni Orkestrası ise: her hafta “City Hall”de çalmaktadırlar.
“Kirstenbosch National Botanical Gardens”de: açık hava gösterileri düzenlenir. Bu esnada: piknik yapıp müzik dinlemek mümkündür.
“Adderley Street” ve “Church Street” üzerinde bulunan “Mannenbergs Caz Cafe”de: gecekondu tarzında muhteşem müzik ziyafetleri sunulmaktadır.
GECE KULÜPLERİ
Şehirde çoğu gece kulubü: tatil sezonunun başlamasıyla açılır ve turistler ayrıldıktan sonra kapanır. Şehirde: Waterfront ve Long Street bölgesi: bar ve gece kulübü bölgesidir.
SANAT GALERİLERİ
Şehirde: sanatseverleri tatmin edecek çok yer vardır. Galeriler ve müzelerde: eski çağların gizemli kaya resimlerinden, Avrupa eski usta ressamları ve çağdaş Afrika resim ve heykel sanatı örneklerine kadar birçok şeyi kapsayan çeşitli sergiler sunulmaktadır.
İskoçya sınırındaki bu şehir: Tyne nehrinin kuzey yakasındadır. Yaklaşık 500 bin kişilik nüfusu ile, burası nispeten küçük bir şehir olarak bilinir. Şehrin asıl ismi “Newcastle Upon Tyne” dır. Çünkü: iki tane Newcastle şehri bulunmaktadır. Diğeri “Newcastle Under Lyme” dir ve Manchester şehrinin 50 km kadar güneyindedir. Burada 6 küçük kasaba vardır ve şehir bunlara bitişiktir.
Şehir: nispeten küçük bir yer olmasına rağmen: kültürel aktiviteler, alışveriş imkanları ve tarihi yapılarıyla dikkati çekmektedir. Şehirdeki evler: Victoria dönemi stilinde, kırmızı tuğlalarla yapılmış, 2-3 katlı müstakil evlerdir.
Şehirde, büyük bir üniversite öğrencisi nüfusu barınmaktadır ki, bunlar yaklaşık 40 bin kadardır. Yani şehirde yaşayan her 7 kişiden 1 tanesi öğrencidir.
TARİH
Şehir, Romalılar döneminde “Pons Aelius” yani “Aelius köprüsü” adıyla: MS.2.yüzyılda Roma İmparatoru Hadrian tarafından kurulmuştur. Şehirde batı yolu boyunca, Kuzeydeki kabilelerin istilasını önlemek için kurulan “Hadrian Duvarı” halen görülmektedir. Bu duvarın, ilk yapıldığında 117 km. olduğu bilinmektedir.
410 yılında Romalılar İngiltere’den ayrılınca, bölge Anglo-Sakson krallığı tarafından ele geçirilmiştir. 1088 yılında Normanlar bölgede hakimiyet kurarlar. Zaten: şehrin “Newcastle” ismi: bölgeyi fetheden I. William’ın oğlu Dük Robert Carthose tarafından 1080 yılında burada yaptırılan kaleden gelmiştir.
Ortaçağ boyunca, şehir, İngiltere’de kuzey bölgesinin bir kalesi olarak kalmıştır. 13. yüzyılda şehir çevresinde 7 metre yüksekliğinde sur duvarı inşa edilir. İskoç kralı Kral William: 1174 yılında burada yapılan savaşta esir edilir. 14. yüzyıl boyunca, şehir, İskoç saldırılarına başarıyla karşı koyar.
1535 yılında: kraliyet şehre kömür ticareti karteli olma izni verir ve böylece kasaba gelişmeye başlar. Nehir kıyısında ve gemilerde çalışan halk: kömür ticaretinin hızla gelişmesini sağlar. 1636 yılındaki veba salgınını birçok ölü vererek atlatan şehir: İngiliz iç savaşı sırasında, 1644 yılında aylarca kuşatma altında kalmıştır.
18. yüzyıla gelindiğinde: şehir İngiltere’nin en büyük dördüncü şehridir. Kristal cam üretimi gelişir.
19.yüzyıla gelindiğinde sanayi devrimi ile birlikte: şehirde gemi yapımı ve ağır mühendislik gelişir. 1901 yılında elektrikli tramvay şehir sokaklarında yürümeye başlar.
Motorlu aracın gelmesiyle: yol ağı gelişmiş, köprüler yapılmaya başlanmıştır.
1930 yılındaki büyük buhran sırasında: şehirdeki işsizlik rekor düzeylere çıkmış, Tyne nehri kıyısındaki tersaneler yavaş yavaş kapanmaya başlamıştır ve en son tersane 1990 larda kapanmıştır. Ancak: I Dünya savaşında donanmanın en büyük gemilerinin buradaki tersanelerde yapıldığı söylenir.
Ortaçağ döneminde: şehir önemli bir yün ticaret merkezi olarak bilinir. Daha sonra ise, kömür ticareti gelişmiştir. Liman ise: İngiltere içine ve dışına gönderilen ticari malların odak noktası olmuş ve 16. yüzyılda hızla gelişmiştir. Ayrıca: liman yakınlarında, tezgahlar kurularak gemi yapımına başlanmıştır.
Hatta: I. Dünya savaşında: İngiliz donanmasının en büyük ve güçlü gemilerinin burada yapıldığı söyleniyor.
Ancak: 20. yüzyıla gelindiğinde, şehrin ekonomik yönden gelişimini sağlayan sektörlerde büyük krizler ortaya çıktı ve birçok firma kapandı.
ULAŞIM
Şehir merkezinden: İngiltere’nin birçok büyük ve ünlü şehrine hızlı tren bağlantıları bulunmaktadır. Ayrıca: yine şehirde uluslar arası bir havaalanı bulunmaktadır. Şehir ile Londra arasındaki tren yolculuğu 3 saat sürmektedir. Şehrin havaalanı şehir merkezine 7 km. uzaklıktadır.
DİL
Şehirde konuşulan dil her ne kadar İngilizce olarak bilinse de, değişik bir aksan kullanılmaktadır ve bu aksana “geordie” denilmektedir.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
Şehir içinde, şehri baştan başa geçen metro ağı bulunuyor. Metro kullanarak şehrin hemen hemen tüm noktalarına gidebilirsiniz. Metro kullanırken, şehri: a-b-c olmak üzere üç bölgeye ayırmışlar ve ona göre bilet ücreti ödüyorsunuz.
Sarı renkli metrolar: nostaljik ve eskidir ve sesli-görüntülü sistemleri bulunmaktadır.
İKLİM
Şehirde tipik okyanus iklimi görülmekte olup buna bağlı olarak: şehir nispeten kuraktır. Ortalama sıcaklıklar, Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında 18 derece, Ocak ve Şubat aylarında ise 6 derecedir. Bu şehirde: rüzgar ve yağmur çok yoğundur. Yılın 270 günü hava kapalıdır.
ALIŞVERİŞ
Şehirde yaklaşık 600 mağaza bulunduğu söyleniyor. Pazar günleri: pazara benzeyen açık marketler kuruluyor ama buralarda meyve-sebze satılmıyor. Buralarda: ev yapımı kurabiye, çörek, tatlı gibi şeyler satılıyor. Ayrıca: el işi örgüler, tablolar, ikinci el kitaplar satılan tezgahlar bulunuyor. Tyne nehri kenarındaki bu pazarları ziyaret etmenizi öneririm. Bunun dışında, şehir İngiltere’nin diğer birçok şehrine göre daha ucuzdur denilebilir.
NE YENİR-NE İÇİLİR
İngiltere’de yerel yemek kültürünün tek ve başlıca objesi: Fish&cips yani balık ve patates kızartmasıdır. Bunun dışında: şehirde özellikle İtalyan, Çin ve Uzak doğu mutfaklar egemendir. Öte yandan, İngiltere’de hayvancılık geliştiğinde et fiyatlarının ucuz olması, yemeklerde özellikle et kullanımının yoğun olmasına neden olmaktadır.
Burayı ziyaret ederseniz, mutlaka “Newcastle Brown Ale” birasını tatmanızı öneririm.
Şehirdeki birkaç restoran önerim şunlar olabilir.
Jesmond Evi
Şehir merkezinin yalnızca 1 km. dışında, sakin ve ormanlık bir vadidedir. Burada: tamamen organik sığır eti ve taze sebzelerden yapılan yemekler sunulmaktadır.
Blackfiars
Buranın: ülkenin en eski restoranı olduğuna inanılıyor.
Altı
NE8-3BA-South Shore Road, Gateshead Quays-Gateshead, Tyna and Wear adresindedir.
Şehir merkezinde bir ortaçağ manastırının altındadır. Çarpıcı ve panaromik manzarası ilgi çekmektedir. İçecekler ve kahve, hergün saat: 12.00-17.00 arasında servis edilmektedir.
GECE HAYATI
Şehirde: birçok kulüp, bar ve restoran bulunan caddeler vardır ve şehirdeki gece hayatı gerçekten hızlıdır. Çünkü: üniversite öğrenci nüfusu fazladır ve gerek bu öğrenciler ve gerekse Newcastlelılar, özellikle Cuma ve Cumartesi günleri sabah saatlerine kadar eğlenirler.
Şehir merkezinin: Bigg Pazar ve rıhtım alanı çevresindeki yerlerde: barlar, gece kulüpleri bulunur. Bazı popüler alanlar: Central Station, Collingwood Street, Neville Sokak ve Osburne Sokak: bölgelerinde çok sayıda bar vardır.
Şehrin “Pink Meydanı” ise: gay sahnelerine ev sahipliği yapmaktadır.
Stowell caddesi üzerinde ise, çok sayıda Çin restoranı ve bir Çin köyü bulunmaktadır. Şehrin en beğenilen Hint ve Japon ve İtalyan restoranları da bu cadde üzerindedir.
Pub saatleri, son yıllarda: Newcastle barlar ve kulüpleri, her gün 24 saat açıktır. Newcastle halkı: özellikle Cuma ve Cumartesi geceleri sabahlara kadar eğleniyorlar. Yolda içenler, sarhoş olanlar, bağıranlar, işeyenler görebilirsiniz. Ancak kimse kimsenin hayatına karışmıyor.
Publar: söylediğim gibi her an açıktır. Buralarda: oturup sohbet etmek, içmek, günün her saatinde bir şeyler yemek mümkündür. Bara gidip istediğinizi söylüyorsunuz ve istedikleriniz masaya getiriliyor.
ÜNİVERSİTELER
Şehirde: Newcastle Üniversitesi ve Northumbria Üniversitesi bulunmaktadır. Ancak kampus kültürü bulunmuyor. Üniversiteler: 15-20 katlı devlet binası gibi binalarda bulunuyor.
Bu üniversitelerde eğitim gören öğrenciler, şehrin kültürel hayatını etkilemektedirler. Ama bu öğrencilerin birçoğunun çekik gözlü olduğunu söylemek gerekir.
FUTBOL
İnglitere’nin birçok şehrinde olduğu gibi, burada da futbol yaygındır. Şehir halkı: Newcastle United denilen futbol takımına aşırı şekilde bağlıdır. Kulübün muhteşem zeminli St.James Park stadyumu her zaman doludur.
Öbür takım ise “Sunderland” futbol takımıdır.
RİVER TYNE
River Tyne nehri: 100 km. uzunluğundadır. Kuzey Tyne ve Güney Tyne nehirleri: Northumberland Haxham yakınlarında karşılaşırlar ve birleşerek “Waters Meet” ismini alırlar.
Günümüzde kullanılmamasına rağmen: hala gemilere kömür yüklemek için kullanılan özgün yapıların bazıları görülmektedir.
Nehir üzerindeki ilk köprünün Roma döneminde yapıldığı biliniyor. Bugün ise nehir üzerinde 7 köprü bulunmaktadır. 1928 yılında inşa edilen Tyne Köprüsü: şehrin sembolü olması açısından önemlidir. Bu köprü: Avustralya-Sydney şehrindeki Harbour Bridge köprüsüyle çarpıcı bir benzerlik taşımaktadır.
Nehir üzerinde bulunan hidrolik salıncak köprüsü ise: 1876 yılında inşa edilmiştir. 1849 yılında Robert Stephenson tarafından inşa edilen bitişikteki High Level Bridge köprüsü üzerinde ise modern raylar ve yollar bulunmaktadır. Kraliçe Victoria: demiryolu devrimini teşvik ederken, köprüden geçen ilk yolculardan birisi olmuştur.
TURİZM
Şehre gelen herkesin uğraması gereken ilk yer: “Quayside” yani “rıhtım bölgesi” dir. Burası: şehrin en ilgi çekici bölgesidir. Bölgede: değişik köprüler ve ilginç mimariye sahip binalar görebilirsiniz.
Köprülerin başında: “Tyne Bridge” gelmektedir
Ayrıca: “Millenium Bridge” de ilgi çekiyor.
Yapılardan ise “The Sage Gateshead Concert Hall” dikkat çekiyor.
Evet, bu şehirde de, İngiltere’nin diğer birçok şehrinde olduğu gibi, büyük bir turizm potansiyeli bulunmamaktadır. Özellikle: tarihi binaların pek fazla olmadığı görülür, çünkü: II. Dünya savaşında Alman bombardımanı şehri etkilemiştir. Bir de şehir tarihinde büyük yangın olayı bulunmaktadır ki, bu da şehri büyük oranda tahrip etmiştir. Sonuç olarak: şehir merkezinde sizlere ayrıntılı olarak belirteceğim turistik yerleri yürüyerek gezebilirsiniz, ama bazı yerleri görmek isterseniz araç kullanmanız gerekir.
Örneğin: şehrin bir simgesi ve hatta İngiltere’de en çok bilinen 12 simgeden biri olan “Angel” anıtını görmek için mutlaka araç kullanmanız gerekir ki, buraya yürüyerek ulaşmanız mümkün değildir, zaten bu heykeli görenlerin büyük bölümünün heykeli uzaktan gördüğü de belirtilmektedir.