Aslında: Eflani: sanırım Ankara-Safranbolu-Bartın-Amasra yol güzergahı üzerinde olsaydı, mutlaka bir şekilde turizmden bir şeyler elde edebilirdi? Soru işareti koydum çünki, bundan tam olarak da emin değilim.
Çünkü: Eflani, tarihi ve doğal özellikleri olan bir yer değil. Bu şirin ilçemizde, DSİ tarafından yapılmış üç suni gölet ve yeşillik bir ortam, seven-beğenen ve tercih edenler için var.
ULAŞIM
Eflani, bağlı bulunduğu il merkezi olan Karabük’e 42 km. uzaklıktadır. Eflani-Safranbolu arasındaki uzaklık: 34 km. Ama: ince bir ayrıntı var. Ankara-Safranbolu-Bartın yol güzergahı, Eflani’den geçmiyor. Eflani, daha içeride yani bu yola 24 km. içeride kalıyor. Eflani-Bartın arasındaki uzaklık: 86 km. Eflani-Amasra arasındaki uzaklık: 90 km. Eflani-Kastamonu arasındaki uzaklık: 136 km.
TARİH
Yöredeki ilk yerleşimcilerin, Hititler olduğu bilinmektedir. Hitit metinlerinde, Eflani yöresinden, Halanu (Yün) olarak göz edildiği bilinmektedir. Helenistik krallıklar döneminde ise, yine Eflani yöresinde yerleşimler görülür. Helenistik krallıklardan, Bitinler: Romalıların, Batı Karadeniz bölgesini ele geçirmelerini önlemek için, Eflani de üs görevi üstlenmişlerdir.
Eflaninin, tarihte bilinen ikinci adı, Bitinya kralı Nikomedes’in oğlunun ismine izafeten “Phylomenes Yurdu” olarak geçmektedir.
1084 yılına gelindiğinde ise, Kastamonu ve Sinop yöresini ele geçiren Kara Tigin Bey: burayı da hakimiyeti altına alır. Daha sonra Bizans görülse de, 1213 yılından sonra yöre tamamen Türklerin egemenliği altına girer.
Cumhuriyet döneminde, Eflani, Safranbolu’ya bağlı bir ilçe olarak görülüyor. 1953 yılında ise İlçe olur. 1995 yılında ise, Karabük il olunca, Eflani Karabük iline bağlanır.
GENEL
Bölge, genellikle küçük düzlük ve tepeliklerden oluşmaktadır. Orta kısımda, DSİ tarafından yapılan ve turizm amaçlı olarak kullanılan 3 adet suni gölet bulunmaktadır. Tepelerde ise, sert ve kayalık arazi görülür.
Yörede: genellikle karasal iklim hüküm sürer. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve bol kar yağışlı geçer. Ancak ova köylerinde, iklim biraz daha ılımandır.
Ancak, yöreye özgü en büyük özellik, yoğun sistir ve bazen bu yoğun sis, görüş mesafesini 5 metreye kadar indirmektedir.
Eflani bölgesinde: iklim her mevsim yağışlı olduğundan, bölge tamamen ormanlarla kaplıdır. Ancak bölgenin çok soğuk olması ve don tehlikesi nedeniyle: sebze ve meyve yetişmez. Buğday ve arpada ise verim çok düşüktür.
Eflani de yerleşik insanların büyük bölümü: Karabük Demir-Çelik Fabrikası emeklilerinden oluşmaktadır. Ayrıca: İstanbul’da çalışan fırıncı-pastacıların büyük bölümü de: Eflani yöresindendir. Çünkü: Eflani yöresi, dışarıya sürekli göç vermektedir.
NE YENİR
Eflani yöresine yolunuz düşerse, tatmanızı önereceğim yerel lezzetler: hindi eti, bandırma, çökelek gözlemesi, mantar gözlemesi olabilir. Bandırma: tavuk veya hindi eti suyuna banılarak yenilen bir tür yemektir.
Eskiden sabah saatlerinde yenen yemek, günümüzde soğuk kış akşamlarında yeniliyor. Ancak her zaman yapılmaz, sadece özel günlerde yapılıyor.
Özellikle: mevsimine göre ve emin olduğunuz takdirde, kanlıca mantarının çok lezzetli olduğu bu yörede, bu mantar türünü tadabilirsiniz. Tatlı derseniz, buraya has ve muhteşem bir lezzet Miyana helvasıdır, unutmayınız.
GEZİLECEK YERLER
KÜREİ HADİT CAMİİ
İlçe merkezine bağlı Demirciler (eski ismi Küre-i Hadid köyü) köyünde İncüvez mevkiindedir. İlçe merkezine 15 km uzaklıktadır.
Giriş kapısındaki kitabeye göre, cami 1453 yılında Candaroğlu İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. Peki neden buraya bu camiyi yaptırmıştır? Çünkü, o dönemlerde buradan önemli bir maden olan demir çıkmaktadır.
1888 yılında ise Kastamonu Valisi Abdurrahman Paşa tarafından restore ettirilmiştir. Cami halk arasında “Direkli cami” olarak da bilinir. Cami beylikler dönemi sanatını yansıtmaktadır. Cami: Orta Asya ve Türkistan geleneğini Anadolu’da yaşatan kökü süslü ahşap çadır direklerine dayanan eserlerdendir.
Caminin ustası bilinmemektedir. Candaroğlu döneminde, ustası bilinmeyen bu tipteki camiler genellikle Ankaralı ustalar tarafından yapılıyordu. Bu nedenle, bu caminin de Ankaralı ustalar tarafından yapıldığı düşünülmektedir.
Dış kısmı moloz taştan işlenmiş, taş araları sıvanmıştır. Yani dıştan oldukça sadedir. Duvarlarda dolgu duvar tekniği kullanılırken, mihrapta ise kalıplama tekniği kullanılmıştır. Dikdörtgen planlıdır.
Üzeri, iki ahşap direğin desteklediği, ahşap bir tavanla örtülmüştür. Tavan sistemi, Kastamonu Kasaba köyünde bulunan hiçbir metal kullanılmadan yapılan Mahmut Bey Camii tavanı gibi, bindirme tekniğiyle yapılmıştır. İçi tamamen ahşap olan camide, Selçuklu oyma sanatı hakimdir.
Harimin kuzeyinde, kadınlar mahfili ve mahfilin altında ise 8 tane zikir hücresi vardır. Yapıda en süslemeli yer mihraptır.
Mihrapta alçı ve kalem işi süslemeler vardır. Yöre halkı süslemelerin son zamanlarda yapıldığını belirtir. Ayrıca, ana kirişi taşıyan sütunlar üzerine, lale devrine ait olan oldukça basit bitki motifleri süslemeleri yapılmıştır.
Caminin doğu bitişiğinde bir türbe vardır. Bu türbede iki sanduka vardır. Yöre halkının söylediklerine göre bu sandukalar Şeyh Mahmut ve eşine aittir.
Bu bilgi kanıtlı değildir ancak camide bulunan 1890 yılına ait iki pirinç şamdan üzerinde “Şeyh Mahmut’un dergahı” yazısı, bu tahmini güçlendirmektedir.
Üst tarafta ise mezarlık bulunmaktadır. Bunlara bakarak köyün eskiden burada kurulu olduğu daha sonra ise biraz daha yukarıya taşındığı anlaşılmaktadır.
BOSTANCILAR GÖLETİ
İlçe merkezine, 3 km. uzaklıkta, Soğucak yolu üzerindedir. Merkeze yakın olması nedeniyle tercih edilmektedir. Gölün ebatları: genişliği 1 km. ve derinliği: 20-25 metre civarındadır. Gölde olta balıkçılığı yapılır.
Buranın bir özelliği var. Burada gölet yapılmadan önce bir ilkokul binası bulunuyormuş ve okul sular altında kaldıktan sonra uzun süre, okulun çatısı gözükmüş ve halk buraya “Okullu gölet” ismini vermiş.
ESENCİK-KULÜP KÖYÜ GÖLETİ
İlçe merkezine 11 km uzaklıkta, Pınarbaşı-Azdavay yolu üzerindedir. Yolu asfalttır. Gölün boyutları: genişliği 2.5 km. ve derinliği ise, 40-50 metredir. Gölet bölgesinde piknik yapmak için gerekli alt yapı bulunuyor. Piknik masaları ve tuvalet mevcut.
BOSTANCI-ORTAKÇILAR GÖLETİ
İlçe merkezine 3 km. uzaklıkta, Daday yolu üzerindedir. İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Göletin ebatları: genişliği 1.2 km. ve derinliği: 25-30 metredir. Gölet ormanlık iki bölgenin arasındadır ve doğal güzellik sergilemektedir. Burada da, piknik yapmak için alt yapı tamamlanmıştır. Yörenin en çok tercih edilen göletlerindendir.
ULU YAYLA
İlçe merkezine 20 km. uzaklıktadır. Bu yolun büyük kısmı asfalt, kalanı ise stabilizedir. Yaylanın genişliği 3 km. olup, burada: her yıl 8 Ağustos tarihinde yayla şenlikleri düzenlenmektedir.
BEDİL YAYLASI
İlçe merkezine 10 km. uzaklıktadır. Yolun büyük kısmı asfalttır. Yaylanın kuzeyinde: 70-100 metre arasında değişen yüksekliklere sahip, kaya bloklar bulunmaktadır. Bu kaya üzerinden, tüm ova köyleri kuşbakışı görülebilmektedir.
Zaten, kaya blok üzerinden görülen bu manzara, büyüleyicidir. Buranın bir diğer özelliği: özellikle sonbahar aylarında mantar toplamaya gelen yerliler tarafından yoğun olarak tercih edilmesidir. Çünkü, yöreye özgü, muhteşem lezzetli bir “kanlıca mantarı” türü bulunuyor.
CİNOĞLU MAĞARASI-KAYA TÜNELİ
İlçe merkezine bağlı Acıağaç köyünün 4 km kuzey batısındadır. Tamamen el yapımı olan mağara 2.5 metre yükseklikte ve 2.5 metre genişliktedir. At nalı şeklinde ve üstü tonozlu mağaranın ağzı, at nalı şeklindedir. Mağaraya girdikten sonra çoğu kazılarak tahrip edilmiş 130 basamaklı bir merdiven ve ardından temiz bir su çıkmaktadır, daha ileri gidilemiyor.
ULUGEÇİT MAĞARASI
Ulugeçit köyünün 500 metre uzağındadır. Mağaranın girişi 1 metre ve yüksekliği 70 cm dir. Kapıdan içeriye girildiğinde ise, yükseklik 3 metreye çıkar, genişlik ise 4 metredir. 1945 yılında, 2’nci Dünya Savaşı sırasında, mağara sığınak olarak kullanılmak için yöre halkı tarafından temizlenmiştir.
Mağaranın 500 metre batısında, oval biçimde bir kaya tüneli vardır. Yine oldukça dar (75 cm yükseklik ve 60 cm genişlik) olan bu tünel de, 5 metre gidildikten sonra çökmeler nedeniyle daralır ve daha ileri gidilemez, nereye gittiği bilinmemektedir.