Sakarya Taraklı

Sakarya Taraklı

En son olarak Nisan 2018 tarihinde buraya gittim, gezip gördüklerimi aşağıda okuyabilirsiniz.

Öncelikle şunu bilmenizi isterim. Maşukiye-Sapanca-Taraklı şeklinde yapılan paket turlara katıldığınızda, Maşukiye ve Sapanca bölgelerinde yoğun zaman geçirildiğinden, Taraklı’ya gelindiğinde büyük olasılıkla akşam saatleri oluyor ve buraya muhtemelen 20-30 dakika kadar zaman ayırılıyor. Ziyaretçiler, elbette bu zaman içinde, burayı yeteri kadar gezip görme şansına sahip olmuyorlar, bir de günün yorgunluğu nedeniyle, Taraklı kişilerin gözünde önemini yitiriyor ve buraya gelmenin tamamen bir zaman kaybı olduğu düşünülüyor. Ancak: söylediğim gibi gerek zaman olmaması ve gerekse bütün günün yorgunluğu nedeniyle, buranın önemini anlamak pek mümkün olmuyor.

 

Sakarya Taraklı

Ulaşım

Taraklı: Sakarya ilinin güneydoğusunda, Sakarya il merkezine 65 km uzaklıkta, İstanbul’a 200 ve Ankara’ya ise 270 km uzaklıktadır.

Sakarya Taraklı

Tarih

Taraklı, antik dönemde “Bytinia” olarak isimlendirilen bölgede bulunmaktadır. İsmi “Dablar” olarak bilinir. Hisartepe bölgesinde bulunan iki su sarnıcı: MÖ 2000 yıllarına tarihlenmektedir. Daha yakın tarihlere gelindiğinde ise, yani Osmanlı döneminde: Bizans’a bağlı ve Hıristiyan halkın yaşadığı bir bölge olarak görülür.

Bölge Osman Bey komutanlarından Samsa Çavuş tarafından muhtemelen 1289-1293 yılları arasında fetih edilir. Daha sonra, bölgede Osmanlı egemenliği ve kültürüne ait gelişmeler gözlenir. Özellikle Yavuz Sultan Selim, Mısır seferine çıkarken burada konaklamış ve Veziri Yunus Paşa tarafından, yine burada, Mimar Sinan’a bir cami yaptırılmıştır.

Sakarya Taraklı
Sakarya Taraklı

 

Genel

İlçenin yüz ölçümü 334 metre karedir ve bu alanın büyük bölümü ormanlıktır.

Hıdırlık Tepesi ve Taraklı Hisarlarının yamaçlarında, bu iki tepe arasındaki vadide kurulmuştur. Yani, ilçenin çevresi tepelerle çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 485 metredir. Eski İpekyolu üzerinde bulunmasına rağmen, Ankara-İstanbul yolu, Bolu üzerinden geçince, önemini kaybetmiştir. Günümüzde “Ankara Caddesi” olarak isimlendirilen ve Taraklıyı ortadan ikiye bölen eski İstanbul-Ankara yolu halen kullanılmaktadır.

Joseph Von Hammer: Osmanlı Tarihi isimli kitabında, burası hakkında yazdıkları “Osmanlı’nın ilk fetih ettiği yerler arasındadır” sözü ilgi çeker. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Taraklı hakkında:  “Geniş üzüm bağları, bakımlı bahçeleri ve dere çevresine kurulmuş 500’e yakın evden oluşan mamur bir kasaba, bir hamamı, beş hanı, altı mektebi, 200 dükkanı var. İlçe halkı şimşir kaşık ve tarak yapmaktadır ve bu nedenle bölgeye Yenice Tarakçı ismi verilmiştir” diye yazmıştır.

Sakarya Taraklı

Unesco

Taraklı, 2013 yılında Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday olmuştur. Yani: Unesco’nun kriterlerine uygun ve korunması gereken bir kültür mirası olarak değerlendirilmiştir, bence, bu durum Taraklının gezilip görülmesi için en büyük etkendir.

Sakarya Taraklı

Cittaslow-Sakin Şehir

Cittaslow hareketi: 1999 yılında İtalya’da başlayan, büyük şehirlerin karmaşa ve koşuşturmasına karşın, küçük şehirlerdeki hayat kalitesini yavaş hareket çerçevesinde iyileştirmeyi hedefleyen bir oluşumdur. Aslında hareket İtalya’da Roma şehrinde, bir meydana açılması planlanan fast food zinciri mağazasına karşı yapılan bir tepki sonucu doğmuştur. İsmi de “Slow Food” yani “Yavaş Yemek” olarak isimlendirilmiş, zamanla “Cittaslow” yani “Yavaş şehir” olarak anılmaya başlanmıştır.

Hareket, İtalya dışında hızla yayılmış ve Norveç, İsveç, Güney Kore, Avusturya gibi birçok yerde yavaş şehir örnekleri vardır. Şehir merkezinde araba kullanımı yasaklanmış, hamburger mağazası zincirleri ve süpermarketler kapatılmıştır.

Yavaş şehir olarak seçilen şehirlerin logosu “Salyangoz” dur. Ülkemizde: Gökçeada, Yenipazar, Akyaka, Perşembe, Eğirdir, Yalvaç, Vize, Halfeti, Şavşat, Gerze, Uzundere, Göynük ve ardından, 2011 yılında Taraklı, bu ağa dahil edilmiştir.

Seçiminde en büyük etken: İlçenin en büyük özelliği göç almaması ve suç oranının yok denecek kadar az olmasıdır. Toplamda ise 7 ana başlık altında 59 kriter değerlendirilmektedir.

Sakarya Taraklı

Reklam filmi

Taraklının ülke çapında tanınmasındaki en büyük etkin, 2010 yılındaki bir reklam filmidir. Bu filimde: Şener Şen, Olgun Şimşek ve Binnur Kaya gibi sanatçılar oynamış ve filmde Taraklı “Mümkünlü kasabası” olarak lanse edilmiştir. Ünlü bir markanın reklam filmi, sürekli olarak yayınlandığında, Taraklı da ülke çapında tanınmış ve ünlenmiştir. Özellikle Şener Şen’in “Ben bu kasabada her şey mümkün demedim mi” sözü ilgi çeker.

Sakarya Taraklı

Turizm

Burada: Unesco tarafından da seçime esas olan: 100’den fazla Osmanlı dönemi mimari özelliklerini taşıyan, tescil edilmiş ev ve konak bulunmaktadır. Ayrıca: Mimar Sinan tarafından yaptırılan cami de bunlara eklenir. Ancak bu tarihi eserlerde, son yıllarda aslına sadık kalınarak, büyük bir restorasyon, bakım ve onarım çalışmaları yapılmış ve yapılmaktadır. Bunların sonucunda ise, İlçenin bozulmamış tarihi dokusu muhafaza edilmiş, Osmanlı ahşap mimarisinin en güzel örnekleri ortaya çıkarılmıştır.

Sakarya Taraklı

Fotoğraf

Görsel fotoğraf yarışmalarında dereceye giren eserlerden birkaç tanesi “Taraklı” yöresinde çekilen fotoğraflar arasından seçilmiştir. Çünkü: Taraklı, gerçekten büyük bir görsel zenginliğe sahiptir.

Sakarya Taraklı

Ne yenir

Buraya has, yöresel yemeklerin başında keşkek ve etli nohut gelir. Ayrıca, yine “Uhud tatlısı” denen bir tatlı türü vardır. Sakız haline getirilmiş bir tür buğday lapasından yapılır. Şeker katılmaz. Yapımında sadece buğday ve su kullanılır. Yapılması uzun sürdüğü için, sadece özel günlerde yapılır. Bu tatlının yapıldığı “Buğday çimi”: günümüzde Amerika’da kemoterapi karşıtı kanser hastaları tarafından tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Bunların yanında, yöreye özgü bir de köpük helvası vardır. Çöğen otu kökü, yumurta, şeker ve glikozdan yapılır, içine tahin katılır.

Ne Satın alınır

Buraya yolunuz düşerse, merkezdeki meydanda birçok satıcı göreceksiniz. Aslında buradan şimşir ağacından yapılmış objeler ve özellikle kaşık satın almanızı önereceğim, ama daha da önemlisi buradan gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için, buraya özgü “Uhud tatlısı” satın almalısınız.

Karavan Festivali

Her yıl, Haziran ayının ilk haftası içinde, daha önce futbol sahası olarak kullanılan alanda, gerekli alt yapı tamamlanarak düzenlenen “Karavan Festivali”: 2012 yılından bu yana yapılmaktadır. Yani: Haziran ayının ilk haftasında buraya giderseniz, kamping veya karavanda yaşamınızı sürdürebilirsiniz. Taraklı bunun için uygun şartlar hazırlıyor. Kamp yapanlar Hıdırlık Tepesinde çadırlar kuruyorlar ve karavanlar gelenler ise, Taraklıspor futbol sahasını kullanıyorlar.

Sakarya Taraklı

GEZİLECEK YERLER

Eğer tur ile burayı ziyaret ederseniz, muhtemelen başka yerlere de uğrayacağınızdan, buraya ayrılacak zaman genellikle 20-30 dakika kadar olur. Bu zaman için, turlar genellikle merkez meydanda serbest bırakılır ve ziyaretçiler, bu merkez meydandaki tarihi cami ve satıcıların tezgah ve dükkanlarını ziyaret ederek zamanı doldururlar.

Tabii: Taraklı bunlardan ibaret değildir, özellikle rehberiniz her ne kadar uzak dese de siz mutlaka çınarı ziyaret edin, sizi oraya götürmesini sağlayın. Yoksa merkez meydanda geçireceğimiz zaman, burayı tanımanız için yetmez, merkez meydanda söylediğim gibi, Taraklının en büyük özelliği olan tarihi özellik taşıyan evlerden sadece bir tanesi bulunuyor.

İlçenin ara sokaklarına dalıp, bu tarihi evleri görmenizi öneririm. Yukarı da da belirttiğim gibi, bu tarihi evler gerçekten muhteşem güzeldir. Ama söylediğim gibi, rehberler burayı sona bıraktıkları ve zaman kalmadığı için, çoğu zaman buranın güzelliklerini es geçmeyi tercih ediyorlar.

Sakarya Taraklı Evleri

Taraklı evleri

İlçede Hıdırlık Tepesi ve Taraklı Hisarının yamaçlarındaki vadide, yöreye has mimari özellikler taşıyan evler bulunmaktadır. Bu evlerin büyük kısmı, yaklaşık 300 yıllıktır.

Evlerin en büyük özelliği: “Osmanlı” şehir dokusunu oluşturan tarzdadır. Genellikle ahşaptan yapılmıştır. Ancak özellikle İstanbul’da, bu tür Osmanlı dönemi ahşap evleri yangın ve depremler sonucu yıkılınca, bu tür evlerin büyük kısmı yok olmuştur.

Sadece Anadolu’da birkaç yerde Safranbolu, Taraklı gibi yerlerde, bu tür evler kalmıştır. Bir kısmı konak olarak kullanılan ve bir kısmı ise harabe haldeki bu evler, genellikle üç katlı ve bahçelidir. Kafesli pencereleri, ahşap cumbaları, tarihi alınlıkları ve ilginç figürlere sahip kapı tokmakları görülmelidir.

Bu evlerin en büyük özelliği: Safranbolu evlerinden farklı olarak, birbirlerine benzememeleridir. Hepsinin kendine has tarzı ve boyası vardır. Bu evlerin arasındaki dere: yöreye ayrı güzellik katıyor. Ancak, günümüzde bu evlerin birçoğunun viran olduğunu göreceksiniz.

Çünkü Sit alanı ilan edildikleri için, sahipleri bu evlere çivi bile çakılmaz. Ancak, devlet tarafından da restore edilmediklerinden, içinde oturanların onarmasına da izin verilmeyince, evler çürümeye terk edilmiş haldedir.

Fenerli ev-Haşim ağa evi

Bu 19’ncu yüzyıl yapısı ev, mutlaka görülmelidir. Zaten, Taraklıda her yerden görülür. Aynı zamanda bölgenin en güzel yapısıdır. Zamanında Taraklının en büyük tüccarlarından olan Haşim Ağa tarafından yaptırılmıştır. Dört bir tarafı pencereli “Cihannüması” (buna fener denir) ile tanınır. Bu cihannüma, Haşim Ağa tarafından, Taraklıya gelenlerin kendi evini bulabilmeleri için yaptırılmıştır.

Sakarya Taraklı Yunus Paşa Camii
Sakarya Taraklı Yunus Paşa Camii
Sakarya Taraklı Yunus Paşa Camii

 

Yunus Paşa Camii

Hemen merkez meydanda görülmektedir. Yavuz Sultan Selim, 1517 yılında Mısır seferine giderken, burada bir gece konaklamış ve ardından veziri Yunus Paşa’ya bu caminin yaptırılmasını emretmiştir. Caminin mimarının Mimar Sinan olduğu söyleniyor. Caminin kubbesi kurşun kaplı olduğu için buraya “Kurşunlu cami” de deniyor.

Mimari olarak kare planlı ve tek minarelidir. Cephe duvarları ince yontu taşlarla yapılmış, saçak kornişleri işlenmiştir. Mimar Sinan: taş blokları yerleştirirken, taşların ortalarını oymuş, demir çubuklar yerleştirmiş ve sonra üzerine harç değil, eritilmiş kurşun döktürmüştür.

Cami, bu nedenle, uzun yıllar sağlamlığını muhafaza eden, ender eserlerdendir. Ayrıca, hemen yanında bulunan hamamın, buharları, bir tesisat döşenerek, buraya aktarılmış ve ısıtma sağlanmıştır. (Not: cami her ne kadar Mimar Sinan eseri olduğu söylense de, bazı söylentilere göre Mimar Sinan, buraya hiç gelmemiş, sadece caminin çizimlerini göndermiştir.)

Evet, ilçeye gelen ziyaretçilerin en çok uğradığı burası “bugüne kadar birçok deprem görmesine rağmen hala dimdik ayaktadır.”

Sakarya Taraklı Tarihi Hamam

Tarihi Hamam

İlçe merkezinde, Yunus Paşa camisinin yanındadır. Hamamdan çıkan buhar, ilk yapıldığında Yunus Paşa camisinde, alttan ısıtmada kullanılıyormuş. Hamam Osmanlı döneminden kalmadır. Ayrı bölümlerde: eski ve yeni olmak üzere iki havuz vardır. Caminin restorasyonu sırasında, hamam tamamen işlevini yitirmiş, yerden ısıtma özelliği kaybolmuştur.

 

Taraklı Müzesi-Kültür Evi

Merkez meydanda, eski konaklardan birisidir. Yapı 1930 yılından itibaren: okul, belediye binası ve hükümet konağı olarak kullanılmıştır. 2001 yılında ise restore edilerek kültür evi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Burada: yöresel kadın kıyafetleri, Taraklılı hattat Saim Özel’in eserleri, Taraklı evleri minyatürleri, demirden yapılmış çeşitli sanat eserleri sergilenmektedir.

Alman çeşmesi

Yunus Paşa çarşısındadır. 1930’lu yıllarda burada yaşanan susuzluğu çözmek için Alman Buderus firması tarafından bölgede yaptırılan 7-8 çeşmeden birisidir.

Sakarya Taraklı Çınar ağacı

Çınar ağacı

Yusuf Bey mahallesindedir. Yunus Paşa camisinden yürüyerek 15-20 dakika uzaklıktadır. 700 yıllıktır. Osmanlı devleti, topraklarına kattığı her yere çınar ağacı dikiyordu. Kültür Bakanlığı tarafından doğal anıt olarak tescil edilmiştir. Yakın geçmişte, bir yangın tehlikesi atlatmış, ancak zarar görmemiştir. Ağacın gölgesindeki çeşmeden 277 yıldır su aktığı söyleniyor.

Hisar Tepesi

Hisar Tepesinde tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Kale ve su sarnıcı kalıntıları görülür. Tepedeki su sarnıcının MÖ 1000-2000 yılları arasına tarihlendiği söyleniyor. Burada bir de “Hıdır Dede Türbesi” vardır.

Sakarya Taraklı Termal Kil Hamam
Sakarya Taraklı Termal Kil Hamam

 

Termal-Kil Hamam

Taraklı-Geyve karayolu üzerinde, merkeze bağlı Hacıyakup Paşalar köyündedir. Osmanlı  döneminden kalma kil hamam, günümüzde kaplıca olarak kullanılmaktadır. İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır. Burada 15 bin üyeli devre mülkler bulunuyor. Kas-iskelet hastalıkları tedavisinde kullanılıyor. Ortopedik operasyonlar sonrası, uzun süre hareketsiz kalma durumlarında, tedavi edici özellikleri olduğu söyleniyor. Spor yaralanmalarında da kullanılıyormuş.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi

Okurlarım genellikle hatırlayabilirler, ben şahsen, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesine” dahil edilerek koruma altına alınmış, tarihi ve kültürel varlıkları, yazılarımda özellikle belirtirim.

Çünkü: UNESCO denilen örgüt, bu konuda çok hassas davranmakta ve koruma altına alınan tüm varlıklar, gezginler için önem kazanmaktadırlar. Ancak, gerek son bir yıl içinde İspanya ve gerekse İtalya’da yaptığım gezilerde, yüzlerce kalıntının “Dünya Kültür Mirası” listesine dahil edildiğini öğrenince, ülkemizdeki birçok eserin, niye dahil edilmediğini sorgular hale geldim. Eminim ki, sizler de yazıyı okuduktan sonra bunu sorgulayacaksınız.

UNESCO isimli örgütün bu kısaltılmış isminin açık anlamı: Birleşmiş Milletler Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütüdür. Kurucuları arasında Türkiye’nin de bulunduğu 20 ülke tarafından 16 Kasım 1645 tarihinde kurulmuştur. Kurum ismini oluşturan harflerin açık ifadesi “United, Nations, Educational, Scientific, Cultural” ve “Ornagzation” kelimesinin baş harfleridir. 

Örgütün amacı: Dünyadaki kültürel ve doğal mirasın korunmasını sağlamaktır. Bu konudaki ilkeler: 1972 yılında imzalanan “Dünya Mirası Sözleşmesi” ile belirlenmiştir.

Sözleşme ile” hiçbir ülke veya bölgenin ayırımı yapılmaksızın, insanlığın bugüne kadar yaratmış olduğu uygarlıkların birer göstergesi olan tarihsel yapıların, sit alanlarının ve doğal güzelliklerinin korunması” hedeflenmiştir. 

Doğal ve Kültürel Dünya Mirasının Korunması sözleşmesinin amaçları: uluslararası alanda seçkin evrensel değeri olan kültürel ve doğal alanları:

1-Korumak,

2-Taraf devletlerin kültürel ve doğal mirası saptama ve koruma çalışmalarına destek olmak amacıyla uluslararası bir yardım sistemi kurmak,

3-Koruma altına alınan eserlerin tanıtımını yapmak ve bu konuda toplumların bilinçlendirilmesi için işbirliklerinin yapılmasını sağlamak mümkündür. 

Bu amaçlar doğrultusunda “Dünya Miras Komitesi” kurularak, etkinliğinin arttırılması adına “Tehlike Altında Olan Dünya Miras Listesi” oluşturulmuştur. 

Bu sözleşme gereğince: Dünya Mirası Komitesi, yılda bir kez toplanmaktadır. Bu toplantıda: uluslar arası öneme sahip doğal ve kültürel varlıklara, uygun şartları taşımaları durumunda “Dünya Mirası” statüsü verilmekte ve bu varlıklar, tüm insanlığın mirası olarak kabul edilerek koruma altına alınmaktadırlar.

Listeye dahil edilerek koruma altına alınan eserlerin korunması için, üye 175 ülkenin katılımı ile oluşturulan, Dünya Miras Fonu kullanılır ve gerekli şartları yerine getirmesine rağmen sonradan bu şartları kaybeden eserler, Listeden çıkarılırlar.

Dünya Kültür Mirası Listesine alınmak için gereken şartlar (bunlardan en az 1 tanesinin olması gerekir):

Kültürel Miraslar için

1. Kültürel bir gelenek veya yaşayan ya da kayıp bir uygarlığın tek veya en azından istisnai tanıklığını yapmak.
2. Yaratıcı insan dehasının ürünü olmalı,
3. Belli bir zaman ölçüsünde veya kültürel mekanda: teknolojisinin veya mimarisinin, anıtsal sanatların gelişimine, şehirlerin planlanmasına ve peyzajların yaratılmasına olumlu etkilerinin olması, insani değerler arasında önemli etkileşim göstermesi.
4. Evrensel anlamlar taşıyan: gelenekler, inançlar, fikirler veya sanatsal ve edebi eserlerle doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olması.
5. Bir veya daha fazla kültürü temsil eden örnekler sunması, geleneksel insan yerleşimine veya toprağın kullanımına ait önemli örnekler sunması ve özellikle bu örneklerin, geri dönüşü olmayan değişimlerin etkisinde kalarak dayanıklılığını yitirecek olabilmesi.
6. İnsanlık tarihinin, bir veya daha fazla dönemini temsil eden, yapı tipi ve mimari ve teknolojik özellikleri barındırması.

Doğal Miraslar için

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi;

1. Doğanın bir harikası veya eşsiz bir güzellik ve estetik öneme sahip olması.
2. Ekolojik ve biyolojik anlamda, henüz bozulmamış bir ekosistem ve hayvan ile bitki topluluklarına ev sahipliği yapması.
3. Bilim açısından önemli ve tehlike altındaki, doğal habitatlara ev sahipliği yapması.
4. Yaşamış canlıların kalıntıları açısından, dünyanın doğal tarihine ilişkin, eşsiz derecede önemli bilgilere sahip olmasıdır. 

Dünya Miras Listesi

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi;

Dünya Miras Listesinde 161 ülkeden 1121 eser bulunmaktadır. (2019 yılı itibarı ile) Bu eserlerden 869 tanesi kültürel, 213 tanesi doğal ve 39 tanesi karma yani doğal ve kültürel eser statüsündedir. 

Bu eserlerin en fazlasını gören de, bir Türk’tür ki, 600 eser, Atilla Ege Edremitli isimli bir Türk tarafından görülmüştür.

Listede en çok mirası bulunan ülke: İspanya’dır. İspanyanın, listede 43 eseri bulunmaktadır. Bunu 40 eser ile İtalya izlemektedir.

Bu listede, Türkiye’den: 18 kültürel ve doğal varlık bulunmaktadır. Bunlar:

Kültürel varlıklar

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi;

1. İstanbul şehrinin tarihi alanları, (1985 yılında, Listeye dahil edilen bu alanlar: Topkapı sarayı, Yıldız sarayı, Süleymaniye camii ve çevresi, Zeyrek camii (Pantocrator kilisesi) ve çevresi kara suları, Bozdoğan kemeri ve Haliç)

2. Divriği Ulu camii ve Darüşşifası, (1985 yılında)

3. Göreme Milli Parkı ve Kapadokya-Nevşehir (1985 yılında)

4. Hattuşa-Boğazköy Hitit başkenti, (1986 yılında)

5. Nemrut dağı, (1987 yılında, Listeye dahil edilen Nemrut dağı, dünyanın 8’nci harikası olarak kabul edilmiştir)

6. Xantos-Letoon, (1988 yılında)

7. Pamukkale, Hierapolis-Denizli (1988 yılında)

8. Safranbolu, (1994 yılında)

9. Troya Arkeolojik Sit alanı (1998 yılında)

10. Selimiye camii-Edirne (2011 yılında)

11. Çatalhöyük Neolitik Kenti (2012 yılında)

12.Bergama çok katmanlı kültürel peyzaj alanı (2014 yılında)

13-Bursa ve Cumalıkızık. Osmanlı imparatorluğunun doğuşu (2014 yılında)

14-Diyarbakır kalesi ve Hevsel Bahçeleri (2015 yılında)

15-Efes (2015 yılında)

16-Ani arkeolojik alanı (2016 yılında)

17-Aphrodisias (2017 yılında)

18-Göbeklitepe (2018 yılında)

19-Polatlı Gordion (2023 yılında)

Bunların yanında, UNESCO geçici listesinde bulunan varlıklarımız şunlardır:

(2019 yılı itibarıyla listede ülkemizden 78 eser bulunmaktadır.)

Bunlar arasında, en eski tarihli olan eserler şunlardır:

1-Antalya Karain Mağarası (1994 yılı)

2-Bitlis Urartu ve Osmanlı Eski Yerleşimi Ahlat Mezar Taşları (2000 yılı)

3-Mersin Alahan Manastırı (2000 yılı)

4-Antalya Alanya (2000 yılı)

5-Şanlıurfa Harran ve şehir merkezi (2000 yılı)

6-Ağrı İshakpaşa Sarayı (2000 yılı)

7-Konya Selçuklu Başkenti (2000 yılı)

8-Mardin Kültürel Peyzajı (2000 yılı)

9-Selçuklu Kervansarayları Denizli-Doğubayazıt Güzergahı (2000 yılı)

10-Antalya St Nicholas kilisesi (2000 yılı)

Evet, liste bu şekilde uzamaktadır, sonuçta 78 eser “Dünya Mirası Listesi” ne dahil edildiğinde, elbette UNESCO tarafından bu eserlerin korunması için belli bir ödenek yani para tahsis edilmesi gerekmektedir ki, duyduğuma göre UNESCO, üye ülkelerin gereken paraları ödememeleri nedeniyle, mali yönden oldukça zor durumdadır.

Ayrıca, üye ülkelerden gereken aidatlarını ödeyenlerin ve diğer bazı etkenlerin (Örneğin siyasi gibi) de listeye alınma konusunda etken olduğu da her ne kadar açık olmasa da, belli bir husustur.

Yoksa İspanya ülkesinde, Romalılar 300 yıl kalmış, geriye sadece bir tiyatro kalmış, İspanyollar bu tiyatroyu da UNESCO listesine sokmuşlar, inanın görürseniz bizim ülkemizde bu tiyatronun daha güzelleri, UNESCO listesine alınmamış öylece duruyor. 

Sizler, ülkemizi gezerken, UNESCO dünya kültür mirası listesine alınan varlıkları öncelikle geziniz, görünüz, çünkü bu varlıklar dünyaca ünlüdür.

Elbette listeye aday olup alınamayan varlıkları da gezi planlarınıza dahil ederseniz, inanın muhteşem güzelliklerle karşılaşacaksınız, asıl listeye alınması bile, aday listesindeki varlıklarımız gerçekten muhteşem güzelliktedir. 

Öte yandan: 2019 yılının son günlerinde şahit olduğumuz gibi, Hasankeyf denen bir yer var, ülkemiz sınırları içinde, tarihi binlerce yıl geriye giden bu tarihi yer, maalesef bir barajın suları altında kalıp yok edilmeye mahkum oldu.

Yani, UNESCO’yu tenkit ederken, ülkemizde tarihi ve doğa hazinesi varlıklara bakış açısını da gözden geçirmekte yarar var.