UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi

Okurlarım genellikle hatırlayabilirler, ben şahsen, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesine” dahil edilerek koruma altına alınmış, tarihi ve kültürel varlıkları, yazılarımda özellikle belirtirim.

Çünkü: UNESCO denilen örgüt, bu konuda çok hassas davranmakta ve koruma altına alınan tüm varlıklar, gezginler için önem kazanmaktadırlar. Ancak, gerek son bir yıl içinde İspanya ve gerekse İtalya’da yaptığım gezilerde, yüzlerce kalıntının “Dünya Kültür Mirası” listesine dahil edildiğini öğrenince, ülkemizdeki birçok eserin, niye dahil edilmediğini sorgular hale geldim. Eminim ki, sizler de yazıyı okuduktan sonra bunu sorgulayacaksınız.

UNESCO isimli örgütün bu kısaltılmış isminin açık anlamı: Birleşmiş Milletler Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütüdür. Kurucuları arasında Türkiye’nin de bulunduğu 20 ülke tarafından 16 Kasım 1645 tarihinde kurulmuştur. Kurum ismini oluşturan harflerin açık ifadesi “United, Nations, Educational, Scientific, Cultural” ve “Ornagzation” kelimesinin baş harfleridir. 

Örgütün amacı: Dünyadaki kültürel ve doğal mirasın korunmasını sağlamaktır. Bu konudaki ilkeler: 1972 yılında imzalanan “Dünya Mirası Sözleşmesi” ile belirlenmiştir.

Sözleşme ile” hiçbir ülke veya bölgenin ayırımı yapılmaksızın, insanlığın bugüne kadar yaratmış olduğu uygarlıkların birer göstergesi olan tarihsel yapıların, sit alanlarının ve doğal güzelliklerinin korunması” hedeflenmiştir. 

Doğal ve Kültürel Dünya Mirasının Korunması sözleşmesinin amaçları: uluslararası alanda seçkin evrensel değeri olan kültürel ve doğal alanları:

1-Korumak,

2-Taraf devletlerin kültürel ve doğal mirası saptama ve koruma çalışmalarına destek olmak amacıyla uluslararası bir yardım sistemi kurmak,

3-Koruma altına alınan eserlerin tanıtımını yapmak ve bu konuda toplumların bilinçlendirilmesi için işbirliklerinin yapılmasını sağlamak mümkündür. 

Bu amaçlar doğrultusunda “Dünya Miras Komitesi” kurularak, etkinliğinin arttırılması adına “Tehlike Altında Olan Dünya Miras Listesi” oluşturulmuştur. 

Bu sözleşme gereğince: Dünya Mirası Komitesi, yılda bir kez toplanmaktadır. Bu toplantıda: uluslar arası öneme sahip doğal ve kültürel varlıklara, uygun şartları taşımaları durumunda “Dünya Mirası” statüsü verilmekte ve bu varlıklar, tüm insanlığın mirası olarak kabul edilerek koruma altına alınmaktadırlar.

Listeye dahil edilerek koruma altına alınan eserlerin korunması için, üye 175 ülkenin katılımı ile oluşturulan, Dünya Miras Fonu kullanılır ve gerekli şartları yerine getirmesine rağmen sonradan bu şartları kaybeden eserler, Listeden çıkarılırlar.

Dünya Kültür Mirası Listesine alınmak için gereken şartlar (bunlardan en az 1 tanesinin olması gerekir):

Kültürel Miraslar için

1. Kültürel bir gelenek veya yaşayan ya da kayıp bir uygarlığın tek veya en azından istisnai tanıklığını yapmak.
2. Yaratıcı insan dehasının ürünü olmalı,
3. Belli bir zaman ölçüsünde veya kültürel mekanda: teknolojisinin veya mimarisinin, anıtsal sanatların gelişimine, şehirlerin planlanmasına ve peyzajların yaratılmasına olumlu etkilerinin olması, insani değerler arasında önemli etkileşim göstermesi.
4. Evrensel anlamlar taşıyan: gelenekler, inançlar, fikirler veya sanatsal ve edebi eserlerle doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olması.
5. Bir veya daha fazla kültürü temsil eden örnekler sunması, geleneksel insan yerleşimine veya toprağın kullanımına ait önemli örnekler sunması ve özellikle bu örneklerin, geri dönüşü olmayan değişimlerin etkisinde kalarak dayanıklılığını yitirecek olabilmesi.
6. İnsanlık tarihinin, bir veya daha fazla dönemini temsil eden, yapı tipi ve mimari ve teknolojik özellikleri barındırması.

Doğal Miraslar için

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi;

1. Doğanın bir harikası veya eşsiz bir güzellik ve estetik öneme sahip olması.
2. Ekolojik ve biyolojik anlamda, henüz bozulmamış bir ekosistem ve hayvan ile bitki topluluklarına ev sahipliği yapması.
3. Bilim açısından önemli ve tehlike altındaki, doğal habitatlara ev sahipliği yapması.
4. Yaşamış canlıların kalıntıları açısından, dünyanın doğal tarihine ilişkin, eşsiz derecede önemli bilgilere sahip olmasıdır. 

Dünya Miras Listesi

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi;

Dünya Miras Listesinde 161 ülkeden 1121 eser bulunmaktadır. (2019 yılı itibarı ile) Bu eserlerden 869 tanesi kültürel, 213 tanesi doğal ve 39 tanesi karma yani doğal ve kültürel eser statüsündedir. 

Bu eserlerin en fazlasını gören de, bir Türk’tür ki, 600 eser, Atilla Ege Edremitli isimli bir Türk tarafından görülmüştür.

Listede en çok mirası bulunan ülke: İspanya’dır. İspanyanın, listede 43 eseri bulunmaktadır. Bunu 40 eser ile İtalya izlemektedir.

Bu listede, Türkiye’den: 18 kültürel ve doğal varlık bulunmaktadır. Bunlar:

Kültürel varlıklar

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi;

1. İstanbul şehrinin tarihi alanları, (1985 yılında, Listeye dahil edilen bu alanlar: Topkapı sarayı, Yıldız sarayı, Süleymaniye camii ve çevresi, Zeyrek camii (Pantocrator kilisesi) ve çevresi kara suları, Bozdoğan kemeri ve Haliç)

2. Divriği Ulu camii ve Darüşşifası, (1985 yılında)

3. Göreme Milli Parkı ve Kapadokya-Nevşehir (1985 yılında)

4. Hattuşa-Boğazköy Hitit başkenti, (1986 yılında)

5. Nemrut dağı, (1987 yılında, Listeye dahil edilen Nemrut dağı, dünyanın 8’nci harikası olarak kabul edilmiştir)

6. Xantos-Letoon, (1988 yılında)

7. Pamukkale, Hierapolis-Denizli (1988 yılında)

8. Safranbolu, (1994 yılında)

9. Troya Arkeolojik Sit alanı (1998 yılında)

10. Selimiye camii-Edirne (2011 yılında)

11. Çatalhöyük Neolitik Kenti (2012 yılında)

12.Bergama çok katmanlı kültürel peyzaj alanı (2014 yılında)

13-Bursa ve Cumalıkızık. Osmanlı imparatorluğunun doğuşu (2014 yılında)

14-Diyarbakır kalesi ve Hevsel Bahçeleri (2015 yılında)

15-Efes (2015 yılında)

16-Ani arkeolojik alanı (2016 yılında)

17-Aphrodisias (2017 yılında)

18-Göbeklitepe (2018 yılında)

19-Polatlı Gordion (2023 yılında)

Bunların yanında, UNESCO geçici listesinde bulunan varlıklarımız şunlardır:

(2019 yılı itibarıyla listede ülkemizden 78 eser bulunmaktadır.)

Bunlar arasında, en eski tarihli olan eserler şunlardır:

1-Antalya Karain Mağarası (1994 yılı)

2-Bitlis Urartu ve Osmanlı Eski Yerleşimi Ahlat Mezar Taşları (2000 yılı)

3-Mersin Alahan Manastırı (2000 yılı)

4-Antalya Alanya (2000 yılı)

5-Şanlıurfa Harran ve şehir merkezi (2000 yılı)

6-Ağrı İshakpaşa Sarayı (2000 yılı)

7-Konya Selçuklu Başkenti (2000 yılı)

8-Mardin Kültürel Peyzajı (2000 yılı)

9-Selçuklu Kervansarayları Denizli-Doğubayazıt Güzergahı (2000 yılı)

10-Antalya St Nicholas kilisesi (2000 yılı)

Evet, liste bu şekilde uzamaktadır, sonuçta 78 eser “Dünya Mirası Listesi” ne dahil edildiğinde, elbette UNESCO tarafından bu eserlerin korunması için belli bir ödenek yani para tahsis edilmesi gerekmektedir ki, duyduğuma göre UNESCO, üye ülkelerin gereken paraları ödememeleri nedeniyle, mali yönden oldukça zor durumdadır.

Ayrıca, üye ülkelerden gereken aidatlarını ödeyenlerin ve diğer bazı etkenlerin (Örneğin siyasi gibi) de listeye alınma konusunda etken olduğu da her ne kadar açık olmasa da, belli bir husustur.

Yoksa İspanya ülkesinde, Romalılar 300 yıl kalmış, geriye sadece bir tiyatro kalmış, İspanyollar bu tiyatroyu da UNESCO listesine sokmuşlar, inanın görürseniz bizim ülkemizde bu tiyatronun daha güzelleri, UNESCO listesine alınmamış öylece duruyor. 

Sizler, ülkemizi gezerken, UNESCO dünya kültür mirası listesine alınan varlıkları öncelikle geziniz, görünüz, çünkü bu varlıklar dünyaca ünlüdür.

Elbette listeye aday olup alınamayan varlıkları da gezi planlarınıza dahil ederseniz, inanın muhteşem güzelliklerle karşılaşacaksınız, asıl listeye alınması bile, aday listesindeki varlıklarımız gerçekten muhteşem güzelliktedir. 

Öte yandan: 2019 yılının son günlerinde şahit olduğumuz gibi, Hasankeyf denen bir yer var, ülkemiz sınırları içinde, tarihi binlerce yıl geriye giden bu tarihi yer, maalesef bir barajın suları altında kalıp yok edilmeye mahkum oldu.

Yani, UNESCO’yu tenkit ederken, ülkemizde tarihi ve doğa hazinesi varlıklara bakış açısını da gözden geçirmekte yarar var. 

 

Dünyanın 7 harikası Genel

 

Dünyanın 7 harikası Genel

Bugün ülkemizde birçok insanımız: “Dünyanın 7 harikası” denildiğinde, özellikle tarih ve turizme meraklı ise, bir kısım güzellikten söz edildiğini anlar ama sanırım “bunları sayabilir misin” denildiğinde, bu konulara en meraklımız bile, yalnızca birkaç tanesini sayabilir. Ben kesinlikle “7 harikanın” tamamını sayabilecek olduğunu sanmıyorum.

Elbette bu durum: merak olmasına rağmen, bilgiye ulaşmanın yarattığı sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. Yani: “Dünyanın 7 harikası nedir, nelerdir, nerelerdedir, özellikleri nelerdir” gibisinden soruların yanıtlarının bulunmaması veya bu soruların yanıtlarının belli bir çerçevede ve kısa-öz notlar halinde bulunmamasıdır.

İşte: ben bu yazı dizimde: siz değerli okurlar için “Dünyanın 7 harikası” hakkında, kısa ve öz bilgiler vermek ve sizleri bu konuda bilgilendirmek istiyorum.

Öncelikle: niye “7” harika, yani niye yedi sayısı: şunu belirtmekte yarar var. “Uğurlu Yedi” denilen 7 sayısı: tıpkı bölünmez 3 sayısı gibi: büyük ve din alanındaki kullanımı sayesinde, önemli rol edinmiştir. İlk on sayının: ne çarpanı  ne da çarpımı yoktur. Bu yüzden: Yunanlı matematikçi Pythagoras ve yandaşları tarafından: bu ilk on sayı “bakire tanrıça Athena” ile anılır ve bu yüzden, bu sayılara “bakire sayılar” denir. Özellikle: 7 sayısı, bir sınır koyar ve kendi içinde sınırlayıcı olmasa da, birine öncelik verilmesini önleyen bir eşitlik demektir. Yani: antik dönemde “7” sayısının özel bir önemi ve yeri vardır. Sanırım: bu yüzden Dünyanın 7 harikasından söz edilmektedir. Yoksa: dünya üzerinde, harika olarak nitelendirilen birçok anıt-yapı-kalıntı bulunmaktadır.

Yani: Çin Seddi, Maya-Aztek tapınakları, Taj Mahal gibi birçok anıt, gerçekten muhteşem mimari ve güzellikleriyle dikkat çekmektedir, ama dünya üzerinde yalnızca “7 harika” dan söz edilmektedir. Belki size de ilginç gelen bu özellik: yani niye “7”, halbuki birçok harika daha sayılabilir diye düşünenler için, “7” rakamının bu özelliği etkin olmuş diye düşünüyorum.

Evet: Dünyanın harikaları konusu, tarih sahnesinde ilk kez: MÖ.130 yıllarında yani günümüzden 2140 yıl önceleri gündeme gelmiştir. Bu tarihlerde: Sidon ( günümüz Filistin topraklarındaki antik kent) lu yazar Antipatros: tarafından gündeme getirilmiştir.

Dünyanın bu 7 harikası olarak adlandırılan eserleri, yer olarak gündeme getirildiğinde: bunların 2 tanesinin ülkemizde, 2 tanesinin Yunanistan’da, 2 tanesinin Mısır’da, 1 tanesinin Irak’ta bulunduğu görülür. Yani: Doğu Akdeniz dışında, yalnızca, Irak toprakları sınırları içinde bulunan Babil’in Asma Bahçelerinden söz edilmektedir.

Öte yandan: bu harikalar, konumlandırıldıkları yerlerde kurulan uygarlıklar esas alındığında ise, şöyle bir tasnif yapılabilir: Anadolu, Yunan, Mısır ve Mezopotamya. Evet, bu uygarlıklar tarih sahnesinden silinince, ardından kurulan yeni medeniyetler ve doğal afetler; o muhteşem anıtların günümüze kadar ulaşmasını engellemişlerdir.

Bu 7 harika içinden: yalnızca “Keops” yani Mısır’daki Kufu tarafından yapılan büyük piramit, özgün haliyle günümüze kadar sağlam olarak ulaşabilmiştir. Hatta: bu anıt “Dünyanın 7 harikası” olarak isimlendirilen anıtların en yaşlısıdır.

Bu 7 harikadan: bir zamanlar ülkemiz sınırları içinde bulunan ve güzellikleri antik dönem yazar ve şairlerinin yazıtları ile günümüze ulaştırılan 2 anıt: Ephesos’taki “Diana Tapınağı” ve tarihin babası Heredot’un yurdu olan Halikarnasos (günümüzdeki Bodrum) daki Mausolosun Mezarıdır.

Sidonlu şair Antipatros: “Artemis’in bulutlara yükselen kutsal evini gördüğümde, diğerleri gölgede kaldı. Güneş bile onun dengini görmemişti” diye yazmıştır.

Mausolosun mezarı ise: bir zamanlar Bodrum koyunun üstünde, pırıl pırıl cilalanmış mermerleri ve yüzlerce heykeliyle, özellikle güneş ışıkları vurduğunda, muhteşem bir görüntü oluşturmaktaydı.

Evet: dediğim gibi, fazla uzatarak okuyucuyu bunaltmak istemiyorum. Yalnızca şunu bilmeniz gerek: ülkemiz sınırları içindeki bu her iki harika anıttan günümüze kalan yalnızca: bulunduğu yer ve temel kalıntılarıdır. Yani, esas anlamı ile hiç bir şeydir. Kalıntıların birçoğu, o dönemde arkeolog ismini kullanan hırsızlar tarafından çalınarak yurt dışına kaçırılmıştır.

Kendi ülkelerinde: özellikle İngiltere’de, gidin mahalli bir müzeye: muhtemelen 100-150 yıllık geçmişi olan bir “ütü” nün müzeye kaldırıldığını ve sergilendiğini görebilirsiniz. Çünkü: kendilerine ait bir geçmiş, tarih, kültür söz konusu değildir. Öte yandan: Avrupa, Yunanistan’a ayrı bir ilgi göstermekte ve önem vermektedir. Acaba neden?

Çünkü: kendi kültürleri, en fazla 300-500 yıllık bir geçmişe dayalı iken, Anadolu ve Mısır’da mevcut ve binlerce yıl geriye giden muhteşem kültürlerin baskısı altında ezilmemek için: Yunan toprakları üzerinde kurulmuş, antik “Helen” kültürüne sıkı sıkıya bağlanmışlar ve kendi kültürlerinin temelinin, Helen kültürüne dayalı olduğunu öne sürmektedirler.

Evet: günümüzde, her iki anıttan çıkarılan bir kısım eseri: Londra-British Museum’da görmek mümkündür. Umarım bir gün gelir ve bunların, ait oldukları yerde sergilenmelerine gönülleri razı olur ve geri iade ederler. Yine de, sizler, ülkemiz sınırları içindeki bu “Dünya Harikası” anıtların bulunduğu yere gidip, o havayı teneffüs edebilirsiniz.

Neyse: biz yine Dünya Harikalarına gelelim. Ülkemiz: her ne kadar kalıntıları çalınmış olsa da, dünyanın 7 harikasından ikisine sahip olması nedeniyle şanslıdır. Dünyanın bu 7 harikası hakkında, ayrıntılı bilgi sahibi olmak isterseniz: her biri hakkında yazdığım yazıları okuyabilir ve hatta bulundukları yerlere gidebilirsiniz.

1. Ephesos: Artemis Tapınağı- Türkiye
2. Halikarnasos: Mausoleion- Türkiye
3. Büyük Gize Piramidi- Mısır
4. İskenderiye Feneri- Mısır
5. Olympia: Zeus Heykeli- Yunanistan
6. Rodos Heykeli- Yunanistan
7. Babil’in Asma Bahçeleri- Irak.