Dublin şehrinde, bu bölümdeki gezimize “Grafton Street” çevresindeki bölgelerden başlıyoruz.
Liffley ırmağının güneyinde bulunan cadde: Dublin şehir merkezindeki iki ana alışveriş caddesinden birisidir. Kuzeyde College Gren ve güneyde St Stephen Green arasında uzanır.
1980’lerden bu yana: cadde genellikle yayalara, müzisyenlere, şairlere ve mim sanatçılarına tahsis edilmiştir. Cadde boyunca: ünlü Brown Thomas alışveriş merkezi, Laura Ashley ve Mark&Spencer mağazaları bulunur.
Bewley’s Oriental Cafe
Yüzyıldan fazla zamandır Dublin şehrinin simgelerinden olan “Bewley’s Oriental Cafe”, şehirde ayak üstü içilen kahve kültürünün hakim olmasıyla, 2004 yılında kapılarını kapatmıştır.
İlk olarak 1927 yılında açılmıştır. Bewley ailesi, Fransa kökenlidir ve 18. yüzyılda İrlanda’ya taşınmışlardır. Bewley şirketi 1840 yılında kurulmuştur.
Cafenin en ünlü özelliklerinden biri: kahve ve çay salonlarında bulunan ve 1931 yılında ölen sanatçı Harry Clarke tarafından yapılan 6 paha biçilmez vitray pencere dizisidir. Harry Clarke odası: yüksek tavan, avizeler, tablolar ve heykeller ile binanın en büyük odasıdır. Cafenin “Oryantal Room” denilen bölümünde: bir tiyatro bulunur ve burada öğle saatlerinde tiyatro, akşam kabare, caz ve komedi gösterileri düzenlenir.
St Teressa’s Church
Cafe’nin hemen yanındaki ara sokaktadır. Burada: Phyllis Burke tarafından yapılmış vitray camları ve John Hogan tarafından yapılan heykel ilgi çekmektedir.
Kilise, Dublin şehrindeki en eski Katolik kilisesidir ve ilk olarak 1626 yılında İrlanda’ya gelen “Discalced Carmelitler” tarafından sipariş edilmiş ve 1793 yılında inşa edilmiştir. Ön cephe: granit ve Porland taş kullanılarak yapılmıştır. Bugünkü şekline, sürekli genişlemeler nedeniyle, 1876 yılında ulaşmıştır.
Evet, yeni açılan birçok alışveriş merkezi kompleksi “Graffon Street” çevresindedir. Bunla arasında: Powerscourt Townhouse Centre” en ilgi çekendir.
Powerscourt Townhouse Centre
1770’lerden kalma bu yapıda: daha önceleri Robert Mack tarafından tasarlanmış ve Viscount Powerscourt ikamet etmekteydi. Bu eski yapı: takip eden süreçte, balkonlarla çevrili ve cam çatılı avlusu ile birlikte zevkli bir şekilde yenilenmiştir.
Günümüzde: arka girişteki görkemli alçı işlerini görmek hala mümkündür.
Cuma ve Cumartesi günleri saat: 15.00 civarında binanın gezilmesine izin verilmektedir.
Öte yandan: burada, değişik fiyatlarla antika, el yapımı ürünler ve tasarımcıların elinden çıkma giysiler bulabilirsiniz. Ayrıca: birçok kafe ve restoran bulunur. En üst katta ise, bir sanat galerisi bulunur.
Evet, bu büyük alışveriş merkezinin açılış saatlerini de verelim: Pazartesi-Cuma günleri arasında saat 10.00-18.00 arasında ve Perşembe günü saat: 10.00-20.00 arasında ve Pazar günü saat 12.00-18.00 arasında açıktır.
Buradan ayrıldıktan sonra “South William No.58” de bulunan Dublin Civic Museum görülüyor.
Dublin Civic Museum
Bu küçük müzenin bulunduğu yapı: eski Şehir Meclis Binasıdır. Burada: eski resim, fotoğraf, gazete küpürleri sergilenmektedir ve böylece: Dublin şehrinin geçmişi canlandırılmaktadır.
Müzede: eski sokak işaretleri, haritalar ve baskılara ek olarak, Viking eserleri, ahşap su şebekesi ve kömür kapakları görebilirsiniz.
Özellikle: müzenin baş eseri olan ve 1966 yılında IRA tarafından bombalanana kadar “O’Connel Street” de duran “Nelson’s Pillar”ın (yani Nelson Sütununun) tepesi, günümüzde burada sergilenmektedir.
Powerscourt Centre’in ön cephesinin tam karşısındaki yoldan devam ederseniz, bu kez başka bir alışveriş merkezine ulaşacaksınız.
George’s Street Arcade
Burası, Avrupa’nın ve İrlanda’nın en eski alışveriş merkezidir ve şehrin merkezindedir. Bu kapalı Victoria tarzı alışveriş mekanında: sizi butik dükkanlar ve moda giyim, takı, koleksiyon öğeleri, hediyelik eşyalar ve harika yemek ve gıda seçenekleri ile birlikte çok daha fazla değişen tezgahlar beklemektedir.
Öte yandan, burada geleneksel ve modern karışımı kafeler de bulabilirsiniz. Tüm bunlar, 18. yüzyıla ait kemerler altında hizmet verirler.
Graffon caddesi ve Temle Bar bölgesinde yürüyün ve 1881 yılından beri Dublin şehrinde hizmet veren bu harika çarşıyı mutlaka gezin.
Evet, ilk olarak 1881 yılında yapılan bu çarşı: Ağustos 1892 tarihindeki yangından etkilenmiş ve Eylül 1894 tarihinde yeniden yapılmıştır.
Grafton Street’in yukarı bölümünde: Nassau Street ile kesiştiği yerde, bir heykel göreceksiniz.
Molly Malone Heykeli
Grafton Streettedir.
Heykel: 1988 Dublin Millenium kutlamaları öncesinde Jeanne Rynhart tarafından yapılmış ve kutlamalar sırasında Dublin Belediye Başkanı Alderman Ben Briscoe tarafından açılmıştır.
Heykelde: 17.yüzyıl kostümlü bir genç kadın olarak Molly İllustates canlandırılmaktadır.
Molly: meşhur 18. yüzyıl şarkısını anlatan, el arabası ve derin dekoltesiyle dikkati çekmektedir.
Molly: sokaklarda tarak ve midye satarak geçimini sağlayan biridir. Ancak, bu satıcı genç kadın genç yaşta ölmüştür ve onun hayaletinin Dublin sokaklarında dolaştığı söylenir.
Öte yandan: heykeli tasvip etmeyen yöre halkından bazıları: bunu “Tart with the Cart” yani “el arabalı fahişe” olarak isimlendirmişler, tepki göstermişlerdir.
Molly heykelinden aşağı doğru giden caddede ilerlerken bir bina görülür.
Bank of Ireland
College Green adresindedir.
İnanılmaz bir bina ve mimari. Neredeyse anıtsal ve güzel formu ve duvarları ile Dublin şehrinin merkezindeki bu bina, bence şehirdeki en güzel binalardan birisidir.
1729 yılında İrlanda Parlamentosuna ev sahipliği yapması için inşa edilen ve Dublin şehrindeki birçok binanın mimarı olan James Gadon tarafından tasarlanan bu çarpıcı yapı: 18. yüzyıl duvar halıları ve panelli tavanıyla birlikte etkileyici bir salonu barındırır.
Bina yapıldıktan sonra orijinal hali üzerine birçok eklemeler yapılmasına rağmen, ortaya çıkan günümüzdeki görüntü mükemmel bir uyum içindedir.
Bağımsızlıktan sonra parlamentonun burada olması için yapılan planlar gerçekleşmemiştir. Parlamento için: Kildare Street’deki “Leinster House” tercih edilmiştir. Yapı inşa edildikten sonra, 1797 yılında İngiliz Başbakanı William Pitt: İrlanda’da dini şiddete bir son getirmek için tek yol olarak İrlanda Parlamentosunu kapattı ve İngilizler ile birleşmeleri konusunda kendilerini ikna etti.
Bunun sonucunda 1801 yılında “Birlik Yasası” geçti. Ancak İngiltere Kralı George III: anti-Katolik yasaları nedeniyle, Pitt’in istifasını istedi ve bunun üzerine, İrlandalılar: kendi bağımsız hükümetini kaybetme karşılığında hiçbir şey elde edemediler.
Ardından 2 yıl boş duran bu bina: 1803 yılında satıldı. Günümüzde burası bir banka olarak kullanılmaktadır.
“Irish House of Lords” salonu: Burası binanın Parlamento olarak kullanıldığı dönemde Lordlar Kamarasının çalışma yeridir. Highlights Meclisi; oturumda iken dışarıdan dikkat dağılımının önlenmesi için: ön revak penceresiz olarak inşa edilmiştir.
Ayrıca: yine burayı ziyaret ederseniz, 18.yüzyıl duvar halıları, parlak kristal avize ve altın topuz ilginizi çekecektir.
Binanın: Amerika-Washington şehrinde bulunan “Amerika Birleşik Devletleri Capitol Binasının tasarımı üzerinde etkisi olduğu söyleniyor.
Bankanın arka tarafında: Foster Place girişinde: İrlanda Bankası Sanat Merkezi (Bank of Ireland Arts Centre) bulunuyor. Burada: sanat sergileri, konserler ve edebiyat okumaları yapılıyor.
Okumalar, öğle zamanı resitalleri ve sergilere giriş ücretsizdir. Yapının üst katında: bankacılığın tarihi ve kısa ömürlü İrlanda Parlamentosu hakkında bir sergi bulunuyor.
TRİNİTY COLLAGE (DUBLİN ÜNİVERSİTESİ)
Üniversite: görkemli binalar, geniş meydanlar ve yeşilliklerden oluşan ve dışarıdaki yoğun trafik tarafından çevrelenen “College Green” bölgesindedir.
İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth tarafından 1592 yılında: Anglo İrlanda Hanedanlığının üyelerini eğitmek için kurulan üniversite: College Street caddesindedir ve 1700 yılından bu yana: günümüzdeki konumunda olmuştur. Batı kanadı 1752 yılında Theodore Jacobsen tarafından tasarlanmıştır.
Ancak biraz önce de söylediğim gibi, başlangıçta, yalnızca Protestan erkek öğrencilere açıktır.
1793 yılında Katolik kilisesi, buraya katılan Katolikleri aforoz etmekle tehdit etti ve bir Katoliğin Protestan üniversitesine gitmesinin ölümcül günah olacağını ilan etti.
Bu durum ancak 1970 yılında değişti. Kadınlar ise, 1904 yılından itibaren buraya kabul edilmeye başlandılar.
Üniversitenin ünlü mezunları arasında: Oliver Goldsmith, Jonathan Swift, Oscar Wilde, Samuel Beckett, filozof Edmund Burke, yazarlar Dean Jonathan Swift (Gulliver’in Seyahatleri) ve Bram Stoker (Dracula) sayılabilir.
Ayrıca: İrlanda’nın ünlü direniş kahramanlarından Robert Emet ve Wolfe Tone de burada eğitim görenler arasındadırlar. İrlanda’nın eski cumhurbaşkanlarından Mary Robinson da buradan mezundur.
Trinity College
Ön batı girişinde iki heykel bulunur. Bunlardan: sağda olanı oyun yazarı Oliver Goldsmith’e aittir ve 1864 yılında John Foley tarafından yapılmıştır.
Diğer heykel: İngiliz Muhafazakarlarının babası olarak tanınan ve 1868 yılında John Foley tarafından yapılan filozof Edmund Burke heykelidir.
Günümüzde; üniversite, tüm inançlara, cinsiyet ve milliyetten öğrencilere açıktır. Yani: şehrin en güzel yerlerinden biri olmanın yanı sıra bir akademik üne sahiptir. Öte yandan: şehrin coğrafi ve sosyal merkezi konumundadır.
Burayı gezmek için en iyi yol yürüyüş turudur. Öğrenciler tarafından düzenlenen bir rehberli yürüyüş turana katılırsanız: her bina ve bölge ile ilgili anlatılan hikayeleri dinleyebilirsiniz. Bu turlar, hergün batı kapısından başlayarak yapılır ve 40 dakika sürer.
1752 yılında inşa edilen “Batı Kanadı” boyunca yürürseniz: her iyi yanda bulunan: Edmund Burke ve Oliver Goldsmith’e ait heykelleri görebilirsiniz.
Bu turlarda özellikle: eski kütüphane ve Long Room ilgi çekmektedir. Ben sizlere, diğer yerler hakkında da aşağıda bilgiler vereceğim.
Eski Kütüphane Binası-Book of Kells
Dublin şehir merkezinde Trinity College’de bulunan görkemli kütüphane binası, 18. yüzyılda inşa edilmiştir.
Burada: dünyaca ünlü, 9. yüzyıldan kalma gospel el yazması “Book of Kells” bulunmaktadır. Bu kitap: üniversitenin en önemli mirasıdır ve Başpiskopos James Usher tarafından bağışlanmıştır.
Kitap: “Turning Darkness into Light” yani “Karanlıktan Aydınlığa” olarak isimlendirilen ve eski kütüphanenin adlında bulunan “Colonnades” denilen yerde görülebilir.
Bu serginin başlangıcında: el yazmalarını aydınlatan bir dizi ışıklı pano bulunur. Kitap: diğer ışıklandırılmış el yazmaları ile birlikte görülür. Tüm kitapların sayfaları: 6 haftada bir değiştirilmektedir.
Kells Kitabı
Dünyanın en güzel el yazmalarından birisidir. Parşömen el yazması 680 sayfadır ve dört İncil’den Latince metinler içerir.
Kitabın muhtemelen: İskoçya açıklarındaki bir adada MS.561 yılında kurulan bir manastırda yazılmaya başlandığı ve İrlandalı rahipler tarafından MS.800 yılında tamamlandığı düşünülmektedir.
Daha sonra ise 806 yılında, Vikingler adaya saldırdıklarında, rahipler kitabı korkuyla toprağa gömülmüş, adayı terk etmişlerdir. Ardından: 1653 yılında kitap yeniden keşfedilmiştir.
Dikkat, bu sergi çok popüler olduğundan girişte uzun kuyrukları beklemeye hazırlıklı olmalısınız. Çünkü: her yıl 500 bin kişi bu kitabın bulunduğu sergiyi ziyaret etmektedirler. Dublin şehrinde en çok ziyaret edilen 5. yer olarak önem kazanmaktadır.
Ziyaret günleri ve saatleri şöyledir: Pazartesi-Cumartesi saat 09.30-17.00 arasında ve Pazar günleri saat: 09.30-16.30 arasındadır. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 9 Euro, öğrenciler için 8 Euro ödemek gerekir, 12 yaş altı çocuklar ücretsizdir.
Long Room
Eski kütüphane binasının yukarısındadır ve 1732 yılında açılmıştır.
Buranın uzunluğu 65 metredir ve burası 200.000 eski kitap ile doludur. Bu kitaplar 1712-1732 yılları arasına tarihlenir. Burada: düz alçı bir tavan ve kitaplar için açık bir raf bulunur. İki yanda pencereler bulunur.
1850’lerde bu raflar tamamen doldurulmuştur. 1801 yılından bu yana: İngiltere ve İrlanda’da yayınlanan her kitabın ücretsiz bir kopyası buraya teslim edilir. 1860 yılında: çatı, mevcut beşik tonozlu tavan ve üst galeri kitaplıklar yapılması için yükseltilmiştir.
Özellikle: orijinal bir Shakespeare kitabı ilgi çekmektedir.
Salonda: 14 mermer büst bulunur ve bunlar, koleksiyon olarak heykeltıraş Peter Scheemakers tarafından 1743 yılında toparlanmıştır.
Değişik heykeltıraşlar tarafından yapılan bu büstler: Trinity College ile bağlantılı, erkek, batı dünyasının büyük filozofları ve yazarlarına aittir.
Koleksiyondaki en iyi büst: yazar Jonathan Swift’e ait olandır ve heykeltıraş Louis Francois Roubiliac tarafından yapılmıştır.
Evet üniversite içinde yürümeye devam ettiğimizde: Front Square ve Parliament Square bölgeleriyle karşılaşıyoruz. Burada: solda bir yapı görülüyor.
Dining Hall
Burası: Richard Castle tarafından tasarlanmıştır ve 1740 yılında ilk defa yapıldıktan sonra tonozlar çökmüş ve defalarca yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Öğrenciler tarafından kullanılan bir restoran ve kafedir.
1984 yılındaki yangından sonra ise Dublinli mimarlar Blacam ve Meagher tarafından restore edilmiştir.
Chapel-Küçük kilise
Bu dini yapı 1798 yılında, Sir William Chambers tarafından tasarlanmıştır.
Alçı süslemeler, vitray camlar ve 18. yüzyıldan kalma bir kutuda bulunan 20.yüzyıl orgu ilgi çekmektedir. Tavanın ince alçı süslemeleri Michael Stapleton tarafından yapılmıştır. Merkez koridor boyunca birbirine bakan meşe pewsler geleneksel düzeni korur. Org: güney uçta bir galeride bulunur.
Ayrıca: tüm dini mezhepler tarafından kullanılması ile İrlanda’da benzersizdir. İç tavan içine yerleştirilen yarı dairesel pencereler ile aydınlatılır.
Chapel’in karşısında bir yapı daha görülüyor.
Examination Hall
Sir William Chambers tarafından tasarlanan burada konserler verilmektedir. Binanın alçı süslemeli tavanları, Dublin Writer’s Museum’un da tavanlarını yapan Michael Stapleton tarafından yapılmıştır.
Campaline
Kütüphane meydanı yakınındaki bu kule; 30 metre yüksekliğindedir ve Üniversitenin çanına ev sahipliği yapmaktadır. Yapı: 1853 yılında; granit, dökme demir ve porland taşından Sir Charles Lanyon tarafından yapılmıştır.
Başlangıçta her iki tarafın binalarla bağlantılı olması amaçlanmıştır.
Korint sütun çevrili ve dökme demir ızgaraları ile uzun boylu, yuvarlak başlı, açıklık taraflarından delinmiş silindirik bir hazne ile zengin detaylara sahiptir.
Çan kulesinin dibindeki heykeller: Thomas Kirk tarafından yapılmıştır ve ilahiyat (bir elinde haç tutmaktadır), bilim, tıp ve hukuk temsil e dilmektedir.
Günümüzde “Trinity College” temsil eden popüler bir yapı olarak bilinmektedir. Ayrıca: bir batıl inanca göre: bunun altından geçen öğrenciler, sınavlarda başarısız olurlar.
Berkeley Library
Piskopos George Berkeley onuruna yaptırılan kütüphane: Trinity College kampusünde Fellow Meydanının ucundadır.
1960 yılında düzenlenen uluslar arası bir yarışmada başarılı olan Mimar Paul Koralek tarafından 1967 yılında tamamlanmıştır.
Bu yeni kütüphane: eski binaların arasında bir podyum üzerinde bir avlu oluşturur. Birinci ve ikinci katlar aydınlatılmış büyük bir okuma salonu ve kitap depolama alanlarına erişim bölümlerini oluşturmaktadır.
Zemin kat ise, kataloglar ve referans bölümüne ev sahipliği yapmaktadır. Burada: yerleşik mobilya düzeni, küçük hücreler şeklinde okuma yerlerinden oluşmaktadır. Duvarlarda: beton ve granit dik forumlar görülmektedir. Binaya doğal ışık sağlayan kavisli cam cumbalı pencereleri ilgi çekmektedir.
Bahçesinde “İtalyan heykeltıraş Arnoldo Pomodoranın eseri “Sfera con Sefar” bulunmaktadır.
Douglas Hyde Gallery
Fellow Square karşısında, İrlanda’nın ilk cumhurbaşkanı onuruna 1978 yılında kurulan Douglas Hyde Gallery: Trinity College içinde bulunan bağımsız bir kuruluştur. (1984 yılından sonra bağımsız olmuştur)
Galerinin fuar programı, büyük çağdaş uluslar arası sanatçıların yanı sıra gelişmekte olan İrlandalı sanatçılar ve Etnografik ve zanaat eserleri zaman zaman sergilerle ziyaretçilere sunulmaktadır.
Galeri ayrıca zaman zaman konser ve müzik etkinliklerine de ev sahipliği yapmaktadır.
Samuel Beckett Centre
Tiyatro 1992 yılında Trinity Kolejlin açılış kutlamaları için 20. yüzyılın en yenilikçi yazarlarından Samuel Beckett onuruna inşa edilmiştir.
Merkez: tiyatro performansları, İrlandalı film müzikleri, tiyatro Drama çalışmaları ve lisansüstü derslerinde akademik dereceler sunmaktadır. Merkezde 208 sandalyeli prova alanı, soyunma odaları ve küçük bir tiyatro vardır.
Drama bölümü kampus tiyatrosudur. İrlanda dışında: Avrupa, Japonya ve Amerika: dans ve tiyatro guruplarının ziyaretlerine ev sahipliği yapmaktadır. Dublin Tiyatro Festivali de burada yapılır.
Eğer üniversite hayatını yakından görmek istiyorsanız, kampüsün ana giriş kapısının aksi yönündeki “College Park” denilen yerde bulunan “Pavillon” u tercih etmelisiniz.
Hava güzel ise, birçok öğrencinin burada çimler üzerinde güneşlendiğini görmek mümkündür. Burada dinlenebilir, rugby takımının antremanlarını izleyebilir ve öğrencilerin sohbetlerini dinleyebilirsiniz.
Hava soğuk ise: Dining Hall binasının altında bulunan, yemek de yenebilen “Buttey” tercih edilebilir.
DAWSON STREET VE KİLDARE STREET
College Green’den sonra, Nassau Street’in başlangıcına çıkıp, sağa dönerseniz “Dawson Street”e ulaşırsınız.
Burada, genellikle butikler ve kitapevleri bulunur.
Royal Hiberian Way
Burası bir alışveriş kompleksidir ve Royal Hiberian Hotel’in yerine yapıldığından bu ismi almıştır. Burası: Dublin şehrinin en işlek yaya alışveriş bölgesidir. Grafton Street’e bitişik bu butik alışveriş merkezinde 23 mağaza vardır. Birimler: Lord Mayor Walk üzerinde yer almaktadır.
St Anne’s Church
Anne Street South’a bakan bu kilise: 19. yüzyıldan kalan vitray pencereleri ve konserleriyle tanınır. Kilise: 18. yüzyılda caddenin ismiyle türetilmiştir ve 1707 yılında kurulmuştur. Ancak kilise 1707 yılında kurulmuş olmasına rağmen, bina 1721 yılında tamamlanmıştır.
Mansion House
Burası: 1715 yılından bu yana: Dublin Belediye Başkanlarını ağırlamaktadır ve günümüze kadar bu durum devem etmiştir.
Yapı: 1710 yılında Joshua Dawson isimli bir tüccar için yapılmış ve sokağa onun ismi verilmiştir. Buranın en büyük özelliği “Round Room” denilen yerdir. Burası: 21 Ocak 1919 yılında İrlanda Parlamentosunun Bağımsızlık Bildirgesini kabul ettiği yerdir.
Bina: 1930 ve 1940’lı yıllarda: yeni bir City Hall binası yapılmak için burası yıkılmak istenmiş ama sonradan vazgeçilmiştir.
Evet şehirde yürümeye devam ediyoruz. Şimdi: Molesworth Street üzerinden aşağı doğru yürüyoruz. Bu cadde üzerinde birkaç tane sanat galerisi bulunuyor. Aşağıya doğru devam ettiğimizde, yine ünlü bir yapı ile karşılaşıyoruz.
LEİNSTER HOUSE
Kildare Street üzerinde bulunan burası: bir zamanlar İrlanda Parlamentosuna ev sahipliği yapmış ve Kildare kontları burada çalışmıştır. Binanın ismi; İrlandaca “Laighean Teach” olarak bilinir.
Mimar Richard Cassels tarafından tasarlanan yapı: ilk olarak Kildare Kontu James Fitzgerald Kildare Earl tarafından 1745-1748 yılları arasında yaptırılmıştır ve Kildare Evi olarak bilinmiştir.
1776 yılında, evin sahibi Leinster Dükü olunca, evin ismi de Leinster House olarak değiştirilmiştir.
Yapının tasarımı: İrlanda ve İngiltere’de dönemin binalarının özelliğidir. Bu tasarımın: ABD Başkanının ikamet ettiği beyaz saray için bir model oluşturduğu iddia edilmektedir. Bu iddia: 1792 yılında Beyaz Saray’ın tasarım yarışmasını kazanan James Hoban tarafından uygulanarak gerçeklik kazanmıştır.
Hoban: 1762 yılında İrlanda’da doğmuş ve Dublin şehrinde mimarlık okumuş ve dolayısıyla Leinster House tasarımını öğrenmiştir.
Aynı dönemde
Evin sahibi olan Lord Edward Fitzgerald: Mayıs 1798 tarihindeki ayaklanma öncesinde yakalanmış ve yaralanarak ölmüştür.
1815 yılında: Augustus Frederick: Leinster III. Dükünden: Royal Dublin Society adına konağı satın almıştır.
Ardından: binaya “Dail Odası” başta olmak üzere, kapsamlı eklemeler yapılmıştır.
Tarihi olayların bir kısmı: Leinster House’da gerçekleştirilmiştir. İrlanda’da ilk balon tırmanışı Temmuz 1783 tarihinde Lawn Richard Crosbie tarafından buradan yapılmıştır.
Büyük Sanayi Fuarı: 12 Mayıs 1853 tarihinde, Leinster Bahçesinde açılmıştır.
1924 yılında, tüm bina, İrlanda Devleti tarafından satın alınmıştır.
Günümüzde: Leinster House içinde: Dail Eireann (Temsilciler Meclisi) ve Seanad EIREANN (Senato) ve Parlamento (Ulusal Meclis) bulunmaktadır.
1800 yılı sonlarında yapıya iki yeni kanat eklenmiş ve İrlanda Ulusal Kütüphanesi ve İrlanda Ulusal Müzesi buraya yerleşmiştir.
Bina: parlamentonun toplu bulunmadığı zamanlarda ziyarete açıktır.
Sokağın batısında “National Library” bulunmaktadır ve onun hemen yanında ise “National Museum” görülür.
National Library
Kildare Street üzerinde bulunan İrlanda Ulusal Kütüphanesi: Royal Dublin Society tarafından sahip olunan koleksiyonların bilim ve sanat hizmetinde kullanılması için, 1877 yılında çıkarılan “Bilim ve Sanat Müzesi Kanunu” gereğince Kamu Derneği tarafından kurulmuştur.
Bu düzenleme: 3 Mayıs 2005 tarihinde özerk bir kültür kurumu olarak İrlanda Milli Kütüphanesi kurulması ile sona erdi.
Koleksiyon: günümüzdeki yerine 1890 yılında taşınmıştır.
Koleksiyonda 8 milyon üzerinde ürün bulunmaktadır ve böylece: dünyada İrlanda belgesel malzemesinin en kapsamlı derlemelerine ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar arasında bulunanlar: müzik, dergi ve fotoğraflardan, haritalar, el yazmaları ve soy malzemeleri sayılabilir.
Kütüphanede bir daimi sergi bulunmaktadır. Bu sergi: “William Butler Yeats’in hayatı ve eserleri” sergisidir ve bu ödüllü sergi İrlanda’nın en büyük şairinin şiir ve mirasını keşfetmek isteyenler için gezilmesi gereken bir sergidir. Bu daimi sergi yanında, sık sık tematik sergiler düzenlenir.
Kütüphane binasında bulunan tesisler şunlardır: sergiler, secere danışmanlığı hizmeti, okuma salonu, kafe, tekerlekli sandalye.
Kütüphanenin okuma salonlarına girmek için bilet almak şarttır. Biletler: çalışma saatleri içinde alınabilir. Burada: İrlanda ile ilgili binlerce belgeye ulaşmak mümkündür. Geçici sergiler ise, genellikle görkemli binanın girişinde düzenlenir.
Kildare Street’de diğer önemli yapı ise, bir müzedir.
Museum of Archeology and History
Burası: Dublin şehrindeki en önemli tarih koleksiyonunu barındıran “National Museum” un, dört bölümünden birisidir. Müzenin açık bulunduğu gün ve saatler: Salı-Cumartesi günleri saat: 10.00-17.00, Pazar günü saat: 14.00-17.00 arasındadır.
Pazartesi kapalıdır. Giriş ücretsizdir.
1890 yılında açılan müze binasının yalnızca kendisi bile ilgi çekmektedir.
Özellikle: girişi ( bu sütunlu giriş Roma mimarisine bir saygı olarak kullanılmıştır) ,kubbemsi yapısı, mozaik yer döşemeleri, kapı üstlerindeki mavi ve sarı renkli mineli çini süslemeleri ve kapı pervazları ilgi çekmektedir.
Bina: mimar Thomas Manly Deane ve oğlu tarafından tasarlanmıştır. Victoria Palladian tarzında inşa edilen yapı: 1820’lerde Karl Schinkel tarafından tasarlanan Berlin Altes Müzesine benzemektedir.
Neoklasik etkiler, sütunlu girişi 20 metre yüksekliğe kadar yükseltir ve Roma’daki Pantheon örnek alınarak, kubbeli kubbeli görülebilir. Rotond içindeki klasik sütunlar: şehrin çevresindeki ilçelerin ocaklarından çıkarılan mermerlerden yapılmıştır.
Büyük merkez salon üzerinde bir balkon bulunur ve ince dökme demir sütunlarla desteklenmiştir. İç zenginlik, antik Yunan ve Roma uygarlıklarını hatırlatan motiflerle süslüdür. Muhteşem mozaik zeminde: klasik mitolojiye ait sahneler tasvir edilmektedir.
Lüks fayans şömine ve kapı da ilgi çekmektedir. Oyma ahşap kapıyı da mutlaka görmelisiniz.
Müzede: 7 galeride, tunç çağından kalma İrlanda altınları ve diğer arkeolojik buluntuları görebilirsiniz.
Müzenin ikinci katında: yaklaşık 400 yıl boyunca burada hükümranlık yapan Viking dönemi kalıntıları sergilenmektedir.
Müzenin kalıcı sergileri şu bölümlere ayrılmaktadır
Hazine
İrlanda’nın altınları, Prehistorik İrlanda, Krallık, Viking İrlandası, 1550-1150 yılları arası, Antik Mısır, Eski Kıbrıs Seramik ve Cam, Roma dünyasında yaşam ve ölüm.
“İreland’s Gold” (İrlanda’nın altını) bölümünde
MÖ.7000’den 2000 yılına kadar olan süreçte: kuyumcular hünerlerini sergilemişlerdir. Ortaçağdan kalma hazinelerin içinde: Ardagh Chalice (Ardagh kadehi) ve Tara Brooch’un (Tara Broşu), Derrynaflan Definesi yanı sıra Vikinglerden kalma metal işlemeler de bulunmaktadır.
Müzede ayrıca
bir Mısır Galerisi ve İrlanda’nın bağımsızlık öyküsünün anlatıldığı bir sergi de vardır. Büyüleyici antik Mısır sergisinde: mumya ve yanı sıra steller, mezar mobilyaları, tablolar, takı ve ev eşyaları görülür. Müze kayıtlarında: burada sergilenen eserlerin, 1890-1920 yılları arasında Mısır’da yapılan kazılarda elde edildiği alenen yazılmaktadır.
Bu Mısır ne alem bir memleket, dünyanın birçok ülkesi müzelerinde, buradan elde edilen eserler, gerine gerine sergileniyor, anlamıyorum, her şey bulunduğu yerde sergilenmeli.
Burada sergilenen en önemli nesneler arasında: yaldızlı ve boyalı koruyucu içinde, 22. Hanedan üyesi Tentdinebu’nun mumyası ilgi çekmektedir.
Kildare Street Club
Kildare Street ve Üniversite Kulübü: 1782 yılında kurulan Kildare Street Club ile Dublin Üniversitesi Kulubü’nün 1850 yılında birleşmesiyle oluşturulmuştur.
Victoria tarzı bu gotik bina: sütunlarının alt kısmında bulunan ve zengin bir hayal gücünün ürünü olan taş oymaları ile tanınır. 1776 yılında Joseph Leeson için inşa edilmiştir ve ardından 1851 yılında Dublin Üniversitesi Kulübü tarafından satın alınmıştır.
Bilardo oynayan bir maymunun da bulunduğu sütunlardan birisinin; kulüp üyelerini tanımladığı söylenir.
Bina günümüzde: Heraldic Museum and Genealogical Office’e ev sahipliği yapar ve armaların tarihi burada sergilenmektedir.
ST STEPHEN’S GREEN VE ÇEVRESİ
Kildare Street’in sonuna kadar yürürseniz, St Stehhen’s Green denilen yere ulaşırsınız.
9 hektar büyüklüğündeki bu alan; İrlanda’nın bilinen en iyi Victoria kamu parkıdır. Park alanı, kamuya: 1880 yılında Rab Ardilaun tarafından yeniden açılmıştır.
Park alanında: büyük çevre ağaçları ve çalılar bulunur, bahar ve yaz aylarında muhteşem çiçekler Victoria düzenindeki parka bambaşka bir güzelliğe büründürür.
Park alanında: 3.5 km uzunluğundaki yollar: tüm kullanıcılar tarafından erişilebilir. Alan boyunca bir dizi heykel görülür.
Bu alanda: gösterişli bahçeler, konserler için yapılmış bir platform, ördek havuzları ve bir çocuk bahçesi bulunur.
St Stephen’s Green Kuzeyi
Burada: Shelbourne Hotel ve karşısındaki “Wolfe Tone Memorial” bulunmaktadır. Bunun hemen arkasında ise: Famine isimli ve Edward Delaney tarafından yapılmış bir heykel görülebilir.
Three Fates
Bu havuz: İrlanda’nın, II. Dünya Savaşı sonunda öksüz kalan Alman çocuklarına kucak açmasına teşekkür etmek amacıyla, Almanya tarafından hediye edilmiştir. Çeşme üzerinde: İrlanda’nın ruhunu temsil eden, bir ip parçasına sarılan üç mahzun figür görülmektedir.
Bronz anıt, 1956 yılı yapımıdır. 1946 yılında İrlanda Kızıl Haç teşkilatı, Almanya’dan İrlanda’ya gönderilmek üzere 100 çocuk istedi ve yaşları 3 ile 10 arasında değişen 462 çocuk 1946-1949 yılları arasında İrlanda’ya gelerek koruyucu ailelerinde kaldılar ve daha sonra geri döndüler.
Heykel: İskandinav mitolojisinden alıntıyı figüre ediyor. Üç kişi: Urd (geçmiş), Verdandi (mevcut) ve Skuld (gelecek) temsil ediliyor. İskandinav mitolojisinde, bu üç kadın figürleri: tanrılar ve erkeklerin kaderini kuran Normlar olarak bilinirler.
Havuzun çevresindeki plakada ise: “1939-1945 yılları arasındaki savaştan sonra, İrlanda’nın yardımı için Alman Federal Cumhuriyeti Alman halkı adına şükranlarını sunar” yazılıdır.
St Stephen’s Green Güneyi
St Stephen’s Green güneyi boyunca yürüyünce, güzel binalar göreceksiniz.
Univercity Church
Bunlardan ilki: 1855 yılında Kardinal ve daha sonra Üniversitenin rektörü olacak olan Henry Newman tarafından yaptırılan “Univercity Church” tür.
Yapı: Hıristiyanlığın hem doğu ve hem de batı geleneklerini kucaklayan İrlandalı bir kilise olmasına rağmen, bir bazilika tarzında tasarlanmıştır.
Kilise: kırmızı boyalı kiriş ve kirişler tarafından desteklenen düz bir tavana sahiptir. Çatı pencerelerinin camları, Dublin şişe fabrikası yapımıdır. Bizans şekilli şamdanlar, pirinçten yapılmış bir haç ile birlikte sunak üzerinde durmaktadır.
Kilisenin duvarları: çeşitli yerlerden getirilen renkli mermerlerle 4.5 metre yüksekliğe kadar dekore edilmiştir. Üst yan duvarlar, büyük resimler bulundururlar. Ancak, Fransız sanatçılar tarafından 19. yüzyılda tamamlanan 22 resim, daha sonra kararmış ve kilisenin 150. yıldönümü sırasında resimler değiştirilmiştir.
Kilise aynı anda 600 kişinin ibadetini sağlayabilmektedir. Buranın içi: hayranlık uyandıran Bizans tarzı ile, özellikle şehirde nikahlar için tercih edilir.
Newman House
Burası da La Francini kardeşler tarafından yapılmıştır ve Univercity College’in bir parçasıdır. Zarif süslemelere sahip yapı: üç binada oluşmaktadır.
85.numaralı ev: Hugh Montgomery için özel olarak 1738 yılında tasarlanmıştır. Alman doğumlu mimar Richard Castle, 18. yüzyılın ilk yarısında, bunun yanında birçok bina yaparak İrlanda’nın en üretken mimarlarından biri olarak tarihe geçmiştir.
Zemin katta: Apollo odası bulunur ve şöminenin üzerinde: çeşitli tasvirler görülür. Birinci katta ise: salon bulunur ve harika bir tavanı vardır. Hatta: İrlanda’nın en iyi 18. yüzyıl salon dekorasyonu denilmektedir. Burası: 1989-1993 yılları arasında restore edilmiştir.
86.numaralı ev: 1765 yılında Richard Chapel Whaley tarafından yapılmıştır. Bir bodrum üzerinde dört katlıdır. St Stephen Green bölgesinin en büyük evlerinden birisidir. Özellikle ince alçı süslemeleri harikadır.
Evin isminin kökeni ise: İrlanda Katolik Kilisesi öncüsü Dr John Henry Newmandır. Newman: seçkin ilahiyatçı ve Victoria dönemi alimidir. Aynı zamanda ünlü bir bilim adamı ve eğitimcidir. Newman house: 1854 yılında ziyarete açılmıştır.
James Joyce
Burada öğrencilik yapmıştır ve şair Gerard Manley Hopkins: ömrünün son zamanlarında burada dersler vermiştir. Joyce: (1882-1941) İrlandalı yazardır. Getirdiği anlatım teknikleriyle, 20.yüzyıl edebiyatını etkilemiştir.
En önemli eseri: 1922 yılında Paris şehrinde basılan “Ulyses” adlı romanıdır ve roman Homeros’un Odysseia’sı üzerine kuruludur. Pek çok yeni tekniğin kullanıldığı roman, yayınlandığında büyük yankı uyandırmıştır.
Rehberli turlarda
Joyce’un öğrenci olarak bulunduğu sınıflardan birini görebilirsiniz. Hopkins’in odası da görülebilir. Burada: oldukça hoş bir teras ve Dublin şehrinin belki de en iyi restoranlarından biri olan “Commons” bulunur.
Newman House’un hemen arkasında İrlanda Dışişleri Bakanlığına ev sahipliği yapan “Ivegah House” bulunur. Bunun ilerisinde ise “National Concert Hall” bulunur. Burası: Üniversitenin eski sergi salonudur.
Bölgede
Marjorie Fitzgibbon tarafından yapılmış “James Joyce” büstünü görebilirsiniz.
Ayrıca: park alanı içinde, 1907 yılından kalma “Fusilier’s Arch” ı görebilirsiniz.
Bölgenin güney ucunda: bir alışveriş merkezi bulunur.
St Stephen’s Green Shopping Centre
Grafton Street üzerindeki burası, İrlanda’nın ilk modern alışveriş merkezidir. 1980 yılında: Victoria tarzı demir ve cam yapısıyla inşa edilmiştir.
Dublinliler, buraya “The Wedding Cake” yani “Düğün Pastası” demektedirler. Çünkü: çevresindeki kule tarzı binalar arasında Victoria seralarını çağrıştıracak bir mimari stili vardır ve olumsuz olarak değerlendirilmektedir.
Çevresindeki Gaiety Tiyatrosu, Kraliyet Kolejli ve modern bir alışveriş merkezi, aynı mahalde mimari olarak kabul edilmemektedir.
Burası: birçok dükkan ile puba ve üst katında: cam kubbenin hemen altında bir restorana ev sahipliği yapmaktadır. Burada çok sayıda yemek alanları ve alışveriş merkezleri bulunmaktadır.
Zemin katta: özellikle dünyanın dört bir yanından çay ve kahvenin bulunduğu kafeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Zaten zemin katta dükkanlar değil, galeriler bulunuyor.
Ortada ise geniş bir alan vardır. Yapıdaki ünitelerin yerleşimi kafa karıştırıcıdır ve acele alışveriş için uygun değildir. Ama şehirdeki merkezi konumu, cam ve demir mimarisinin güzelliği, dükkanlarda satışa sunulan malların çeşitliliği ve sanat galerileri ilgi çekmektedir.
Burası, tüm olağan marka isimleriyle doludur. Üst seviyede saklanmış sanat, antika, hızlı çalışan portre sanatçıları, takı ve her türlü ürünün satıldığı galeriler boyunca rahatça yürüyebilirsiniz.
Yeşil alanın batısından inen yokuşun ortalarında başka bir yapı görülür.
Royal College of Surgeons
İrlanda Cerrahi Kraliyet Kolejli: 11 Şubat 1784 tarihinde kurulmuştur. Kuruluş amacı: cerrahi uygulamaları kontrol etmek ve cerrahi eğitim için hazırlık yapmaktır. Kolej: 1810 yılında bugünkü yerine taşındı.
1916 yılındaki Paskalya Ayaklanmasından kalan kurşun delikleri, günümüzde de görülebilmektedir. Çünkü: bu bina: Countess Markievicz önderliğinde toplanan bağımsızlık savaşçıları tarafından kullanılmıştır. Günümüzde, burada: eczacılık, fizyoterapi, hemşirelik eğitimleri veriliyor.
Ivegah Gardens
Earlsfort yakınlarındaki “National Concert Hall” yapısının hemen arkasındaki bu muhteşem güzel bahçe: 1991 yılında kamuya açılmıştır. 1863 yılında İtalyan stilinde tasarlanmış bir dizi güzel bahçeden oluşmaktadır. Bahçe içinde: göz kamaştırıcı havuzlar, şelaleler ve mağaralar bulunur.
Irish-Jewis Museum
Walworth Road üzerindedir. Burası: 19.yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başlarında şehrin Yahudi mahallesidir ve mahallenin merkezinde bulunan bu eski Sinegog’da: günümüzde çeşitli anı, belge ve eski fotoğraflarla, İrlanda’da az bilinen topluluklardan biri olan Yahudilerin hikayesi anlatılmaktadır.
Buraya yolunuz düşerse, İbranice yazılı “Guinnes” şişesini görmenizi öneririm.