Dublin şehrindeki mağazalar: genellikle Pazartesi-Cumartesi günleri arasındaki süreçte: saat: 09.00-18.00 arasında açıktır. Dükkanların birçoğu ise, akşam saat 20.00 kadar açık kalırlar.
ALIŞVERİŞ MEKANLARI
Dublin şehrinde alışveriş yapılabilecek başlıca mekanlar: Grafton Street ve Nassau Street boyunda, Temple Bar ve O’Connell Street ve Henry Street üzerindedir.
Grafton Street
Burası, İrlanda’nın önde gelen alışveriş yerlerindendir. Bir yaya bölgesidir ve cadde boyunca: Body Shop, HMV records, Mark&Spencer ve Laura Ashley gibi tanınmış mağazaların şubelerini bulabilirsiniz. Ayrıca, yine bu cadde üzerinde yüksek gelir gurubuna hitap eden “Brown Thomas” mağazası da görülür.
Bu mağaza özellikle güzel art nouveau cephesiyle de ilgi çeker.
Caddenin yukarı kısmında, 3 katlı “St Stephen’s Green Shopping Centre” bulunur. Bu alışveriş merkezinin camla çevrili çatı katında alışveriş yapılabilir ve bahçe manzaralı kubbesinin altındaki restoranda akşam yemeği yenebilir.
Grafton Street’in Dawson Street’e açılan bölümünde ise, küçük bir alışveriş merkezi olan “Royal Hibernian Way” bulunur.
Dawson Street
Cadde boyunca: birçok butik ve kitapevi bulunur.
Henry Street
Cadde üzerindeki “Jerwis Centre” denilen alışveriş merkezinde: birkaç İngiliz mağazalar zincirinin de bulunduğu birçok mağaza bulunmaktadır. Burada: doğrudan ilaç alışveriş merkezi, kitaplar, çocuk oyuncakları ve el sanatları ile bayan ve erkek moda mağazalarının geniş bir yelpazesi bulunmaktadır.
Yine bu cadde üzerinde bulunan “II.AC Centre”: birçok giysi mağazasının yanı sıra İrlanda giysileri satan “Dunnes Stores’s” ait büyük bir mağaza ve yemek yerleri bulunmaktadır.
Caddenin, Mary Street ile kesiştiği ve Dublin Northside bölgesi olarak belirlenen yer: popüler bir alışveriş merkezidir. Burada: Asya, Afrika ve Ortadoğu yiyecek ve baharat ticareti ve birçok etnik dükkan bulabilirsiniz.
O’Connell Street
Bu cadde daha çok alt gelir guruplarına dahil insanların tercih ettikleri mağazaların bulunduğu bir yer olarak tanınır. Yine de burada önemli marka: kitap ve sanat malzemeleri satan “Eason’s” ve Dublin şehrindeki en büyük alışveriş mağazası olan ve çalar saati ile ünlü “Clerys” bulunur.
Clarendon Street
Cadde üzerinde bulunan “Powerscourt Townhouse” denilen yer: daha çok yüksek gelir guruplarına hitap etmektedir. Burada: özellikle güzel restoran ve kafeler ile, antika mücevherler ve özel tasarım giyseler satılmaktadır.
Yine buradaki “Westbury Mall” ise: kafeleri ve şık mücevher dükkanları ile tanınır.
Moore Street
Dublin şehrinin en eski açık hava çarşısı bu cadde üzerindedir. Burası: herkesçe bilinen “Molly Malone” şarkısına ilham kaynağı olmuş satıcıların bağırışlarıyla ünlüdür. Burada: elektronik eşyaların yanı sıra, sebze-meyve ve aklınıza gelebilecek her şeyi bulup satın alabilirsiniz.
George’s Street Arcade
Burada sokaklar arasında “George Street Market” denilen şirin bir kapalı çarşı bulunmaktadır. Süslü kırmızı tuğla cephe ve cam çatı ile kaplı bu Victoria dönemi tarzı çarşı boyunca bulunan dükkan ve tezgahlarda: müzik, giysiler, etnik eşyalar ve ikinci el kitaplar bulup satın alabilirsiniz. Burada ayrıca sokak gıda satıcıları, şarküteri ve şarap dükkanları da bulunmaktadır.
Temple Bar-Meeting House Square
Temple Bar merkezindeki meydanda bulunan “Temple Bar Food Market” ağzının tadını bilenlerin çeşitli spesiyalleri bulup satın alabileceği bir yer olarak bilinir.
Temple Bar-Funky Streetwear
Burada: 1950’lerden bu yana kurulu bulunan “vintage” butikler yanında, özel tasarımlı küçük tişört mağazaları da yaygındır. Ayrıca: el yapımı takılar, dövme ve piercing salonları bulunur.
Nassau Street
Dublin şehrindeki ünlü Trinity College kampüsüne paralel uzanan bu cadde: el örgü yün kazaklar ve İrlanda el sanatları, geleneksel İrlanda müzik ve müzik aletleri gibi tipik İrlandalı hediyeleri bulup satın alabileceğiniz büyük bir alışveriş mekanıdır. Bu cadde üzerinde yaklaşık bir kilometrelik bir yürüyüş yaparsanız, birçok yerel hediyelik eşya bulabilirsiniz.
Kilkenny Design Centre
Bu tasarım merkezi: İrlandalı tasarımcıların merkezidir. Trinity College karşısında: aydınlık ve havadar bir binada bulabileceğiniz: seramik, kristal, cam, gümüş, ahşap el işleri, el yapımı takılar, bayan giysileri, çantalar ve aksesuarlar ilgi çekmektedir. Üst katta: Trinity College bakan, çok popüler bir restoran bulunmaktadır.
Wickllow Street
Burası, Dublin şehrinin en güzel butikleri ve bazı dükkanlarına ev sahipliği yapmaktadır. Caddede aşağıya doğru yürürseniz, daha şık butikler görebilirsiniz.
NELER SATIN ALINIR
Genellikle: İrlanda’yı hatırlatacak hediyelik nesneler düşünürseniz: Trinity College yanındaki Nassau Street’e gitmeniz gerekir. Burada: İrlanda’ya özgü: yün, triko ve İrlanda el sanatı ürünleri bulup satın alabilirsiniz.
Avoca
Avoca kurucuları: Wicklow dağlarındaki küçük bir köyde, parlak, şık tasarımları ile geleneksel İrlanda yün dokumalarını birleştirirler. Avoca marka bayan giyim eşyaları ve ev aksesuarları yaygındır.
Şehir merkezindeki 4 katlı “Emprium” mağazası, İrlanda tarzı bir mağaza olarak Avoca türü ürünlerin yoğun satıldığı bir yerdir. Bu mağazaya yolunuz düşerse, üst kattaki restorana uğramayı sakın ihmal etmeyin.
Antikalar
St Stephen’s Green South üzerindeki “Newman House”ta: her ayın ikinci Pazar günü “Antika Fuarı” açılır. Eğer antikalarla ilgileniyorsanız, Dublin şehrinin antikacılar caddesi olarak bilinen ve birçok antikacı ve sanat mağazasını bulabileceğiniz “Francis Street” tam size göredir.
Resim
İrlandalı sanatçıların eserlerinin bulunduğu bir çağdaş sanat merkezi arıyorsanız: Kerlin Gallery, Taylor Gallery veya Solomon Gallery denilen yerlere gitmeniz gerekir.
Temple Bar Gallery: 40 kadar yerel ressamın eserlerini sergilediği bir yerdir.
Dawson Street üzerinde bulunan “Apollo Art Gallery” de: etkileyici ve satışa sunular koleksiyon barındırır.
Kitap
O’Connel Street üzerinde bulunan “Eason’s”: popüler kitaplar ve gazeteler, dergiler ve sanat malzemelerinin satıldığı bir yerdir. Dawson Street üzerinde: karşılıklı bulunan “Waterstones” ve “Ulyses” yine ünlü kitap satış mağazaları olarak tanınırlar.
South Street üzerindeki “İnternational Book” denilen yer, özellikle dil yayınları üzerinedir. Temple Bar bölgesindeki “Gallery of Photography” denilen kitapevi: fotoğraf hakkında birçok kaynağın satıldığı yer olarak bilinir.
Dublin şehrinde, bu bölümdeki gezimize “Grafton Street” çevresindeki bölgelerden başlıyoruz.
Liffley ırmağının güneyinde bulunan cadde: Dublin şehir merkezindeki iki ana alışveriş caddesinden birisidir. Kuzeyde College Gren ve güneyde St Stephen Green arasında uzanır.
1980’lerden bu yana: cadde genellikle yayalara, müzisyenlere, şairlere ve mim sanatçılarına tahsis edilmiştir. Cadde boyunca: ünlü Brown Thomas alışveriş merkezi, Laura Ashley ve Mark&Spencer mağazaları bulunur.
Bewley’s Oriental Cafe
Yüzyıldan fazla zamandır Dublin şehrinin simgelerinden olan “Bewley’s Oriental Cafe”, şehirde ayak üstü içilen kahve kültürünün hakim olmasıyla, 2004 yılında kapılarını kapatmıştır.
İlk olarak 1927 yılında açılmıştır. Bewley ailesi, Fransa kökenlidir ve 18. yüzyılda İrlanda’ya taşınmışlardır. Bewley şirketi 1840 yılında kurulmuştur.
Cafenin en ünlü özelliklerinden biri: kahve ve çay salonlarında bulunan ve 1931 yılında ölen sanatçı Harry Clarke tarafından yapılan 6 paha biçilmez vitray pencere dizisidir. Harry Clarke odası: yüksek tavan, avizeler, tablolar ve heykeller ile binanın en büyük odasıdır. Cafenin “Oryantal Room” denilen bölümünde: bir tiyatro bulunur ve burada öğle saatlerinde tiyatro, akşam kabare, caz ve komedi gösterileri düzenlenir.
St Teressa’s Church
Cafe’nin hemen yanındaki ara sokaktadır. Burada: Phyllis Burke tarafından yapılmış vitray camları ve John Hogan tarafından yapılan heykel ilgi çekmektedir.
Kilise, Dublin şehrindeki en eski Katolik kilisesidir ve ilk olarak 1626 yılında İrlanda’ya gelen “Discalced Carmelitler” tarafından sipariş edilmiş ve 1793 yılında inşa edilmiştir. Ön cephe: granit ve Porland taş kullanılarak yapılmıştır. Bugünkü şekline, sürekli genişlemeler nedeniyle, 1876 yılında ulaşmıştır.
Evet, yeni açılan birçok alışveriş merkezi kompleksi “Graffon Street” çevresindedir. Bunla arasında: Powerscourt Townhouse Centre” en ilgi çekendir.
Powerscourt Townhouse Centre
1770’lerden kalma bu yapıda: daha önceleri Robert Mack tarafından tasarlanmış ve Viscount Powerscourt ikamet etmekteydi. Bu eski yapı: takip eden süreçte, balkonlarla çevrili ve cam çatılı avlusu ile birlikte zevkli bir şekilde yenilenmiştir.
Günümüzde: arka girişteki görkemli alçı işlerini görmek hala mümkündür.
Cuma ve Cumartesi günleri saat: 15.00 civarında binanın gezilmesine izin verilmektedir.
Öte yandan: burada, değişik fiyatlarla antika, el yapımı ürünler ve tasarımcıların elinden çıkma giysiler bulabilirsiniz. Ayrıca: birçok kafe ve restoran bulunur. En üst katta ise, bir sanat galerisi bulunur.
Evet, bu büyük alışveriş merkezinin açılış saatlerini de verelim: Pazartesi-Cuma günleri arasında saat 10.00-18.00 arasında ve Perşembe günü saat: 10.00-20.00 arasında ve Pazar günü saat 12.00-18.00 arasında açıktır.
Buradan ayrıldıktan sonra “South William No.58” de bulunan Dublin Civic Museum görülüyor.
Dublin Civic Museum
Bu küçük müzenin bulunduğu yapı: eski Şehir Meclis Binasıdır. Burada: eski resim, fotoğraf, gazete küpürleri sergilenmektedir ve böylece: Dublin şehrinin geçmişi canlandırılmaktadır.
Müzede: eski sokak işaretleri, haritalar ve baskılara ek olarak, Viking eserleri, ahşap su şebekesi ve kömür kapakları görebilirsiniz.
Özellikle: müzenin baş eseri olan ve 1966 yılında IRA tarafından bombalanana kadar “O’Connel Street” de duran “Nelson’s Pillar”ın (yani Nelson Sütununun) tepesi, günümüzde burada sergilenmektedir.
Powerscourt Centre’in ön cephesinin tam karşısındaki yoldan devam ederseniz, bu kez başka bir alışveriş merkezine ulaşacaksınız.
George’s Street Arcade
Burası, Avrupa’nın ve İrlanda’nın en eski alışveriş merkezidir ve şehrin merkezindedir. Bu kapalı Victoria tarzı alışveriş mekanında: sizi butik dükkanlar ve moda giyim, takı, koleksiyon öğeleri, hediyelik eşyalar ve harika yemek ve gıda seçenekleri ile birlikte çok daha fazla değişen tezgahlar beklemektedir.
Öte yandan, burada geleneksel ve modern karışımı kafeler de bulabilirsiniz. Tüm bunlar, 18. yüzyıla ait kemerler altında hizmet verirler.
Graffon caddesi ve Temle Bar bölgesinde yürüyün ve 1881 yılından beri Dublin şehrinde hizmet veren bu harika çarşıyı mutlaka gezin.
Evet, ilk olarak 1881 yılında yapılan bu çarşı: Ağustos 1892 tarihindeki yangından etkilenmiş ve Eylül 1894 tarihinde yeniden yapılmıştır.
Grafton Street’in yukarı bölümünde: Nassau Street ile kesiştiği yerde, bir heykel göreceksiniz.
Molly Malone Heykeli
Grafton Streettedir.
Heykel: 1988 Dublin Millenium kutlamaları öncesinde Jeanne Rynhart tarafından yapılmış ve kutlamalar sırasında Dublin Belediye Başkanı Alderman Ben Briscoe tarafından açılmıştır.
Heykelde: 17.yüzyıl kostümlü bir genç kadın olarak Molly İllustates canlandırılmaktadır.
Molly: meşhur 18. yüzyıl şarkısını anlatan, el arabası ve derin dekoltesiyle dikkati çekmektedir.
Molly: sokaklarda tarak ve midye satarak geçimini sağlayan biridir. Ancak, bu satıcı genç kadın genç yaşta ölmüştür ve onun hayaletinin Dublin sokaklarında dolaştığı söylenir.
Öte yandan: heykeli tasvip etmeyen yöre halkından bazıları: bunu “Tart with the Cart” yani “el arabalı fahişe” olarak isimlendirmişler, tepki göstermişlerdir.
Molly heykelinden aşağı doğru giden caddede ilerlerken bir bina görülür.
Bank of Ireland
College Green adresindedir.
İnanılmaz bir bina ve mimari. Neredeyse anıtsal ve güzel formu ve duvarları ile Dublin şehrinin merkezindeki bu bina, bence şehirdeki en güzel binalardan birisidir.
1729 yılında İrlanda Parlamentosuna ev sahipliği yapması için inşa edilen ve Dublin şehrindeki birçok binanın mimarı olan James Gadon tarafından tasarlanan bu çarpıcı yapı: 18. yüzyıl duvar halıları ve panelli tavanıyla birlikte etkileyici bir salonu barındırır.
Bina yapıldıktan sonra orijinal hali üzerine birçok eklemeler yapılmasına rağmen, ortaya çıkan günümüzdeki görüntü mükemmel bir uyum içindedir.
Bağımsızlıktan sonra parlamentonun burada olması için yapılan planlar gerçekleşmemiştir. Parlamento için: Kildare Street’deki “Leinster House” tercih edilmiştir. Yapı inşa edildikten sonra, 1797 yılında İngiliz Başbakanı William Pitt: İrlanda’da dini şiddete bir son getirmek için tek yol olarak İrlanda Parlamentosunu kapattı ve İngilizler ile birleşmeleri konusunda kendilerini ikna etti.
Bunun sonucunda 1801 yılında “Birlik Yasası” geçti. Ancak İngiltere Kralı George III: anti-Katolik yasaları nedeniyle, Pitt’in istifasını istedi ve bunun üzerine, İrlandalılar: kendi bağımsız hükümetini kaybetme karşılığında hiçbir şey elde edemediler.
Ardından 2 yıl boş duran bu bina: 1803 yılında satıldı. Günümüzde burası bir banka olarak kullanılmaktadır.
“Irish House of Lords” salonu: Burası binanın Parlamento olarak kullanıldığı dönemde Lordlar Kamarasının çalışma yeridir. Highlights Meclisi; oturumda iken dışarıdan dikkat dağılımının önlenmesi için: ön revak penceresiz olarak inşa edilmiştir.
Ayrıca: yine burayı ziyaret ederseniz, 18.yüzyıl duvar halıları, parlak kristal avize ve altın topuz ilginizi çekecektir.
Binanın: Amerika-Washington şehrinde bulunan “Amerika Birleşik Devletleri Capitol Binasının tasarımı üzerinde etkisi olduğu söyleniyor.
Bankanın arka tarafında: Foster Place girişinde: İrlanda Bankası Sanat Merkezi (Bank of Ireland Arts Centre) bulunuyor. Burada: sanat sergileri, konserler ve edebiyat okumaları yapılıyor.
Okumalar, öğle zamanı resitalleri ve sergilere giriş ücretsizdir. Yapının üst katında: bankacılığın tarihi ve kısa ömürlü İrlanda Parlamentosu hakkında bir sergi bulunuyor.
TRİNİTY COLLAGE (DUBLİN ÜNİVERSİTESİ)
Üniversite: görkemli binalar, geniş meydanlar ve yeşilliklerden oluşan ve dışarıdaki yoğun trafik tarafından çevrelenen “College Green” bölgesindedir.
İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth tarafından 1592 yılında: Anglo İrlanda Hanedanlığının üyelerini eğitmek için kurulan üniversite: College Street caddesindedir ve 1700 yılından bu yana: günümüzdeki konumunda olmuştur. Batı kanadı 1752 yılında Theodore Jacobsen tarafından tasarlanmıştır.
Ancak biraz önce de söylediğim gibi, başlangıçta, yalnızca Protestan erkek öğrencilere açıktır.
1793 yılında Katolik kilisesi, buraya katılan Katolikleri aforoz etmekle tehdit etti ve bir Katoliğin Protestan üniversitesine gitmesinin ölümcül günah olacağını ilan etti.
Bu durum ancak 1970 yılında değişti. Kadınlar ise, 1904 yılından itibaren buraya kabul edilmeye başlandılar.
Üniversitenin ünlü mezunları arasında: Oliver Goldsmith, Jonathan Swift, Oscar Wilde, Samuel Beckett, filozof Edmund Burke, yazarlar Dean Jonathan Swift (Gulliver’in Seyahatleri) ve Bram Stoker (Dracula) sayılabilir.
Ayrıca: İrlanda’nın ünlü direniş kahramanlarından Robert Emet ve Wolfe Tone de burada eğitim görenler arasındadırlar. İrlanda’nın eski cumhurbaşkanlarından Mary Robinson da buradan mezundur.
Trinity College
Ön batı girişinde iki heykel bulunur. Bunlardan: sağda olanı oyun yazarı Oliver Goldsmith’e aittir ve 1864 yılında John Foley tarafından yapılmıştır.
Diğer heykel: İngiliz Muhafazakarlarının babası olarak tanınan ve 1868 yılında John Foley tarafından yapılan filozof Edmund Burke heykelidir.
Günümüzde; üniversite, tüm inançlara, cinsiyet ve milliyetten öğrencilere açıktır. Yani: şehrin en güzel yerlerinden biri olmanın yanı sıra bir akademik üne sahiptir. Öte yandan: şehrin coğrafi ve sosyal merkezi konumundadır.
Burayı gezmek için en iyi yol yürüyüş turudur. Öğrenciler tarafından düzenlenen bir rehberli yürüyüş turana katılırsanız: her bina ve bölge ile ilgili anlatılan hikayeleri dinleyebilirsiniz. Bu turlar, hergün batı kapısından başlayarak yapılır ve 40 dakika sürer.
1752 yılında inşa edilen “Batı Kanadı” boyunca yürürseniz: her iyi yanda bulunan: Edmund Burke ve Oliver Goldsmith’e ait heykelleri görebilirsiniz.
Bu turlarda özellikle: eski kütüphane ve Long Room ilgi çekmektedir. Ben sizlere, diğer yerler hakkında da aşağıda bilgiler vereceğim.
Eski Kütüphane Binası-Book of Kells
Dublin şehir merkezinde Trinity College’de bulunan görkemli kütüphane binası, 18. yüzyılda inşa edilmiştir.
Burada: dünyaca ünlü, 9. yüzyıldan kalma gospel el yazması “Book of Kells” bulunmaktadır. Bu kitap: üniversitenin en önemli mirasıdır ve Başpiskopos James Usher tarafından bağışlanmıştır.
Kitap: “Turning Darkness into Light” yani “Karanlıktan Aydınlığa” olarak isimlendirilen ve eski kütüphanenin adlında bulunan “Colonnades” denilen yerde görülebilir.
Bu serginin başlangıcında: el yazmalarını aydınlatan bir dizi ışıklı pano bulunur. Kitap: diğer ışıklandırılmış el yazmaları ile birlikte görülür. Tüm kitapların sayfaları: 6 haftada bir değiştirilmektedir.
Kells Kitabı
Dünyanın en güzel el yazmalarından birisidir. Parşömen el yazması 680 sayfadır ve dört İncil’den Latince metinler içerir.
Kitabın muhtemelen: İskoçya açıklarındaki bir adada MS.561 yılında kurulan bir manastırda yazılmaya başlandığı ve İrlandalı rahipler tarafından MS.800 yılında tamamlandığı düşünülmektedir.
Daha sonra ise 806 yılında, Vikingler adaya saldırdıklarında, rahipler kitabı korkuyla toprağa gömülmüş, adayı terk etmişlerdir. Ardından: 1653 yılında kitap yeniden keşfedilmiştir.
Dikkat, bu sergi çok popüler olduğundan girişte uzun kuyrukları beklemeye hazırlıklı olmalısınız. Çünkü: her yıl 500 bin kişi bu kitabın bulunduğu sergiyi ziyaret etmektedirler. Dublin şehrinde en çok ziyaret edilen 5. yer olarak önem kazanmaktadır.
Ziyaret günleri ve saatleri şöyledir: Pazartesi-Cumartesi saat 09.30-17.00 arasında ve Pazar günleri saat: 09.30-16.30 arasındadır. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 9 Euro, öğrenciler için 8 Euro ödemek gerekir, 12 yaş altı çocuklar ücretsizdir.
Long Room
Eski kütüphane binasının yukarısındadır ve 1732 yılında açılmıştır.
Buranın uzunluğu 65 metredir ve burası 200.000 eski kitap ile doludur. Bu kitaplar 1712-1732 yılları arasına tarihlenir. Burada: düz alçı bir tavan ve kitaplar için açık bir raf bulunur. İki yanda pencereler bulunur.
1850’lerde bu raflar tamamen doldurulmuştur. 1801 yılından bu yana: İngiltere ve İrlanda’da yayınlanan her kitabın ücretsiz bir kopyası buraya teslim edilir. 1860 yılında: çatı, mevcut beşik tonozlu tavan ve üst galeri kitaplıklar yapılması için yükseltilmiştir.
Özellikle: orijinal bir Shakespeare kitabı ilgi çekmektedir.
Salonda: 14 mermer büst bulunur ve bunlar, koleksiyon olarak heykeltıraş Peter Scheemakers tarafından 1743 yılında toparlanmıştır.
Değişik heykeltıraşlar tarafından yapılan bu büstler: Trinity College ile bağlantılı, erkek, batı dünyasının büyük filozofları ve yazarlarına aittir.
Koleksiyondaki en iyi büst: yazar Jonathan Swift’e ait olandır ve heykeltıraş Louis Francois Roubiliac tarafından yapılmıştır.
Evet üniversite içinde yürümeye devam ettiğimizde: Front Square ve Parliament Square bölgeleriyle karşılaşıyoruz. Burada: solda bir yapı görülüyor.
Dining Hall
Burası: Richard Castle tarafından tasarlanmıştır ve 1740 yılında ilk defa yapıldıktan sonra tonozlar çökmüş ve defalarca yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Öğrenciler tarafından kullanılan bir restoran ve kafedir.
1984 yılındaki yangından sonra ise Dublinli mimarlar Blacam ve Meagher tarafından restore edilmiştir.
Chapel-Küçük kilise
Bu dini yapı 1798 yılında, Sir William Chambers tarafından tasarlanmıştır.
Alçı süslemeler, vitray camlar ve 18. yüzyıldan kalma bir kutuda bulunan 20.yüzyıl orgu ilgi çekmektedir. Tavanın ince alçı süslemeleri Michael Stapleton tarafından yapılmıştır. Merkez koridor boyunca birbirine bakan meşe pewsler geleneksel düzeni korur. Org: güney uçta bir galeride bulunur.
Ayrıca: tüm dini mezhepler tarafından kullanılması ile İrlanda’da benzersizdir. İç tavan içine yerleştirilen yarı dairesel pencereler ile aydınlatılır.
Chapel’in karşısında bir yapı daha görülüyor.
Examination Hall
Sir William Chambers tarafından tasarlanan burada konserler verilmektedir. Binanın alçı süslemeli tavanları, Dublin Writer’s Museum’un da tavanlarını yapan Michael Stapleton tarafından yapılmıştır.
Campaline
Kütüphane meydanı yakınındaki bu kule; 30 metre yüksekliğindedir ve Üniversitenin çanına ev sahipliği yapmaktadır. Yapı: 1853 yılında; granit, dökme demir ve porland taşından Sir Charles Lanyon tarafından yapılmıştır.
Başlangıçta her iki tarafın binalarla bağlantılı olması amaçlanmıştır.
Korint sütun çevrili ve dökme demir ızgaraları ile uzun boylu, yuvarlak başlı, açıklık taraflarından delinmiş silindirik bir hazne ile zengin detaylara sahiptir.
Çan kulesinin dibindeki heykeller: Thomas Kirk tarafından yapılmıştır ve ilahiyat (bir elinde haç tutmaktadır), bilim, tıp ve hukuk temsil e dilmektedir.
Günümüzde “Trinity College” temsil eden popüler bir yapı olarak bilinmektedir. Ayrıca: bir batıl inanca göre: bunun altından geçen öğrenciler, sınavlarda başarısız olurlar.
Berkeley Library
Piskopos George Berkeley onuruna yaptırılan kütüphane: Trinity College kampusünde Fellow Meydanının ucundadır.
1960 yılında düzenlenen uluslar arası bir yarışmada başarılı olan Mimar Paul Koralek tarafından 1967 yılında tamamlanmıştır.
Bu yeni kütüphane: eski binaların arasında bir podyum üzerinde bir avlu oluşturur. Birinci ve ikinci katlar aydınlatılmış büyük bir okuma salonu ve kitap depolama alanlarına erişim bölümlerini oluşturmaktadır.
Zemin kat ise, kataloglar ve referans bölümüne ev sahipliği yapmaktadır. Burada: yerleşik mobilya düzeni, küçük hücreler şeklinde okuma yerlerinden oluşmaktadır. Duvarlarda: beton ve granit dik forumlar görülmektedir. Binaya doğal ışık sağlayan kavisli cam cumbalı pencereleri ilgi çekmektedir.
Bahçesinde “İtalyan heykeltıraş Arnoldo Pomodoranın eseri “Sfera con Sefar” bulunmaktadır.
Douglas Hyde Gallery
Fellow Square karşısında, İrlanda’nın ilk cumhurbaşkanı onuruna 1978 yılında kurulan Douglas Hyde Gallery: Trinity College içinde bulunan bağımsız bir kuruluştur. (1984 yılından sonra bağımsız olmuştur)
Galerinin fuar programı, büyük çağdaş uluslar arası sanatçıların yanı sıra gelişmekte olan İrlandalı sanatçılar ve Etnografik ve zanaat eserleri zaman zaman sergilerle ziyaretçilere sunulmaktadır.
Galeri ayrıca zaman zaman konser ve müzik etkinliklerine de ev sahipliği yapmaktadır.
Samuel Beckett Centre
Tiyatro 1992 yılında Trinity Kolejlin açılış kutlamaları için 20. yüzyılın en yenilikçi yazarlarından Samuel Beckett onuruna inşa edilmiştir.
Merkez: tiyatro performansları, İrlandalı film müzikleri, tiyatro Drama çalışmaları ve lisansüstü derslerinde akademik dereceler sunmaktadır. Merkezde 208 sandalyeli prova alanı, soyunma odaları ve küçük bir tiyatro vardır.
Drama bölümü kampus tiyatrosudur. İrlanda dışında: Avrupa, Japonya ve Amerika: dans ve tiyatro guruplarının ziyaretlerine ev sahipliği yapmaktadır. Dublin Tiyatro Festivali de burada yapılır.
Eğer üniversite hayatını yakından görmek istiyorsanız, kampüsün ana giriş kapısının aksi yönündeki “College Park” denilen yerde bulunan “Pavillon” u tercih etmelisiniz.
Hava güzel ise, birçok öğrencinin burada çimler üzerinde güneşlendiğini görmek mümkündür. Burada dinlenebilir, rugby takımının antremanlarını izleyebilir ve öğrencilerin sohbetlerini dinleyebilirsiniz.
Hava soğuk ise: Dining Hall binasının altında bulunan, yemek de yenebilen “Buttey” tercih edilebilir.
DAWSON STREET VE KİLDARE STREET
College Green’den sonra, Nassau Street’in başlangıcına çıkıp, sağa dönerseniz “Dawson Street”e ulaşırsınız.
Burada, genellikle butikler ve kitapevleri bulunur.
Royal Hiberian Way
Burası bir alışveriş kompleksidir ve Royal Hiberian Hotel’in yerine yapıldığından bu ismi almıştır. Burası: Dublin şehrinin en işlek yaya alışveriş bölgesidir. Grafton Street’e bitişik bu butik alışveriş merkezinde 23 mağaza vardır. Birimler: Lord Mayor Walk üzerinde yer almaktadır.
St Anne’s Church
Anne Street South’a bakan bu kilise: 19. yüzyıldan kalan vitray pencereleri ve konserleriyle tanınır. Kilise: 18. yüzyılda caddenin ismiyle türetilmiştir ve 1707 yılında kurulmuştur. Ancak kilise 1707 yılında kurulmuş olmasına rağmen, bina 1721 yılında tamamlanmıştır.
Mansion House
Burası: 1715 yılından bu yana: Dublin Belediye Başkanlarını ağırlamaktadır ve günümüze kadar bu durum devem etmiştir.
Yapı: 1710 yılında Joshua Dawson isimli bir tüccar için yapılmış ve sokağa onun ismi verilmiştir. Buranın en büyük özelliği “Round Room” denilen yerdir. Burası: 21 Ocak 1919 yılında İrlanda Parlamentosunun Bağımsızlık Bildirgesini kabul ettiği yerdir.
Bina: 1930 ve 1940’lı yıllarda: yeni bir City Hall binası yapılmak için burası yıkılmak istenmiş ama sonradan vazgeçilmiştir.
Evet şehirde yürümeye devam ediyoruz. Şimdi: Molesworth Street üzerinden aşağı doğru yürüyoruz. Bu cadde üzerinde birkaç tane sanat galerisi bulunuyor. Aşağıya doğru devam ettiğimizde, yine ünlü bir yapı ile karşılaşıyoruz.
LEİNSTER HOUSE
Kildare Street üzerinde bulunan burası: bir zamanlar İrlanda Parlamentosuna ev sahipliği yapmış ve Kildare kontları burada çalışmıştır. Binanın ismi; İrlandaca “Laighean Teach” olarak bilinir.
Mimar Richard Cassels tarafından tasarlanan yapı: ilk olarak Kildare Kontu James Fitzgerald Kildare Earl tarafından 1745-1748 yılları arasında yaptırılmıştır ve Kildare Evi olarak bilinmiştir.
1776 yılında, evin sahibi Leinster Dükü olunca, evin ismi de Leinster House olarak değiştirilmiştir.
Yapının tasarımı: İrlanda ve İngiltere’de dönemin binalarının özelliğidir. Bu tasarımın: ABD Başkanının ikamet ettiği beyaz saray için bir model oluşturduğu iddia edilmektedir. Bu iddia: 1792 yılında Beyaz Saray’ın tasarım yarışmasını kazanan James Hoban tarafından uygulanarak gerçeklik kazanmıştır.
Hoban: 1762 yılında İrlanda’da doğmuş ve Dublin şehrinde mimarlık okumuş ve dolayısıyla Leinster House tasarımını öğrenmiştir.
Aynı dönemde
Evin sahibi olan Lord Edward Fitzgerald: Mayıs 1798 tarihindeki ayaklanma öncesinde yakalanmış ve yaralanarak ölmüştür.
1815 yılında: Augustus Frederick: Leinster III. Dükünden: Royal Dublin Society adına konağı satın almıştır.
Ardından: binaya “Dail Odası” başta olmak üzere, kapsamlı eklemeler yapılmıştır.
Tarihi olayların bir kısmı: Leinster House’da gerçekleştirilmiştir. İrlanda’da ilk balon tırmanışı Temmuz 1783 tarihinde Lawn Richard Crosbie tarafından buradan yapılmıştır.
Büyük Sanayi Fuarı: 12 Mayıs 1853 tarihinde, Leinster Bahçesinde açılmıştır.
1924 yılında, tüm bina, İrlanda Devleti tarafından satın alınmıştır.
Günümüzde: Leinster House içinde: Dail Eireann (Temsilciler Meclisi) ve Seanad EIREANN (Senato) ve Parlamento (Ulusal Meclis) bulunmaktadır.
1800 yılı sonlarında yapıya iki yeni kanat eklenmiş ve İrlanda Ulusal Kütüphanesi ve İrlanda Ulusal Müzesi buraya yerleşmiştir.
Bina: parlamentonun toplu bulunmadığı zamanlarda ziyarete açıktır.
Sokağın batısında “National Library” bulunmaktadır ve onun hemen yanında ise “National Museum” görülür.
National Library
Kildare Street üzerinde bulunan İrlanda Ulusal Kütüphanesi: Royal Dublin Society tarafından sahip olunan koleksiyonların bilim ve sanat hizmetinde kullanılması için, 1877 yılında çıkarılan “Bilim ve Sanat Müzesi Kanunu” gereğince Kamu Derneği tarafından kurulmuştur.
Bu düzenleme: 3 Mayıs 2005 tarihinde özerk bir kültür kurumu olarak İrlanda Milli Kütüphanesi kurulması ile sona erdi.
Koleksiyon: günümüzdeki yerine 1890 yılında taşınmıştır.
Koleksiyonda 8 milyon üzerinde ürün bulunmaktadır ve böylece: dünyada İrlanda belgesel malzemesinin en kapsamlı derlemelerine ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar arasında bulunanlar: müzik, dergi ve fotoğraflardan, haritalar, el yazmaları ve soy malzemeleri sayılabilir.
Kütüphanede bir daimi sergi bulunmaktadır. Bu sergi: “William Butler Yeats’in hayatı ve eserleri” sergisidir ve bu ödüllü sergi İrlanda’nın en büyük şairinin şiir ve mirasını keşfetmek isteyenler için gezilmesi gereken bir sergidir. Bu daimi sergi yanında, sık sık tematik sergiler düzenlenir.
Kütüphane binasında bulunan tesisler şunlardır: sergiler, secere danışmanlığı hizmeti, okuma salonu, kafe, tekerlekli sandalye.
Kütüphanenin okuma salonlarına girmek için bilet almak şarttır. Biletler: çalışma saatleri içinde alınabilir. Burada: İrlanda ile ilgili binlerce belgeye ulaşmak mümkündür. Geçici sergiler ise, genellikle görkemli binanın girişinde düzenlenir.
Kildare Street’de diğer önemli yapı ise, bir müzedir.
Museum of Archeology and History
Burası: Dublin şehrindeki en önemli tarih koleksiyonunu barındıran “National Museum” un, dört bölümünden birisidir. Müzenin açık bulunduğu gün ve saatler: Salı-Cumartesi günleri saat: 10.00-17.00, Pazar günü saat: 14.00-17.00 arasındadır.
Pazartesi kapalıdır. Giriş ücretsizdir.
1890 yılında açılan müze binasının yalnızca kendisi bile ilgi çekmektedir.
Özellikle: girişi ( bu sütunlu giriş Roma mimarisine bir saygı olarak kullanılmıştır) ,kubbemsi yapısı, mozaik yer döşemeleri, kapı üstlerindeki mavi ve sarı renkli mineli çini süslemeleri ve kapı pervazları ilgi çekmektedir.
Bina: mimar Thomas Manly Deane ve oğlu tarafından tasarlanmıştır. Victoria Palladian tarzında inşa edilen yapı: 1820’lerde Karl Schinkel tarafından tasarlanan Berlin Altes Müzesine benzemektedir.
Neoklasik etkiler, sütunlu girişi 20 metre yüksekliğe kadar yükseltir ve Roma’daki Pantheon örnek alınarak, kubbeli kubbeli görülebilir. Rotond içindeki klasik sütunlar: şehrin çevresindeki ilçelerin ocaklarından çıkarılan mermerlerden yapılmıştır.
Büyük merkez salon üzerinde bir balkon bulunur ve ince dökme demir sütunlarla desteklenmiştir. İç zenginlik, antik Yunan ve Roma uygarlıklarını hatırlatan motiflerle süslüdür. Muhteşem mozaik zeminde: klasik mitolojiye ait sahneler tasvir edilmektedir.
Lüks fayans şömine ve kapı da ilgi çekmektedir. Oyma ahşap kapıyı da mutlaka görmelisiniz.
Müzede: 7 galeride, tunç çağından kalma İrlanda altınları ve diğer arkeolojik buluntuları görebilirsiniz.
Müzenin ikinci katında: yaklaşık 400 yıl boyunca burada hükümranlık yapan Viking dönemi kalıntıları sergilenmektedir.
Müzenin kalıcı sergileri şu bölümlere ayrılmaktadır
Hazine
İrlanda’nın altınları, Prehistorik İrlanda, Krallık, Viking İrlandası, 1550-1150 yılları arası, Antik Mısır, Eski Kıbrıs Seramik ve Cam, Roma dünyasında yaşam ve ölüm.
“İreland’s Gold” (İrlanda’nın altını) bölümünde
MÖ.7000’den 2000 yılına kadar olan süreçte: kuyumcular hünerlerini sergilemişlerdir. Ortaçağdan kalma hazinelerin içinde: Ardagh Chalice (Ardagh kadehi) ve Tara Brooch’un (Tara Broşu), Derrynaflan Definesi yanı sıra Vikinglerden kalma metal işlemeler de bulunmaktadır.
Müzede ayrıca
bir Mısır Galerisi ve İrlanda’nın bağımsızlık öyküsünün anlatıldığı bir sergi de vardır. Büyüleyici antik Mısır sergisinde: mumya ve yanı sıra steller, mezar mobilyaları, tablolar, takı ve ev eşyaları görülür. Müze kayıtlarında: burada sergilenen eserlerin, 1890-1920 yılları arasında Mısır’da yapılan kazılarda elde edildiği alenen yazılmaktadır.
Bu Mısır ne alem bir memleket, dünyanın birçok ülkesi müzelerinde, buradan elde edilen eserler, gerine gerine sergileniyor, anlamıyorum, her şey bulunduğu yerde sergilenmeli.
Burada sergilenen en önemli nesneler arasında: yaldızlı ve boyalı koruyucu içinde, 22. Hanedan üyesi Tentdinebu’nun mumyası ilgi çekmektedir.
Kildare Street Club
Kildare Street ve Üniversite Kulübü: 1782 yılında kurulan Kildare Street Club ile Dublin Üniversitesi Kulubü’nün 1850 yılında birleşmesiyle oluşturulmuştur.
Victoria tarzı bu gotik bina: sütunlarının alt kısmında bulunan ve zengin bir hayal gücünün ürünü olan taş oymaları ile tanınır. 1776 yılında Joseph Leeson için inşa edilmiştir ve ardından 1851 yılında Dublin Üniversitesi Kulübü tarafından satın alınmıştır.
Bilardo oynayan bir maymunun da bulunduğu sütunlardan birisinin; kulüp üyelerini tanımladığı söylenir.
Bina günümüzde: Heraldic Museum and Genealogical Office’e ev sahipliği yapar ve armaların tarihi burada sergilenmektedir.
ST STEPHEN’S GREEN VE ÇEVRESİ
Kildare Street’in sonuna kadar yürürseniz, St Stehhen’s Green denilen yere ulaşırsınız.
9 hektar büyüklüğündeki bu alan; İrlanda’nın bilinen en iyi Victoria kamu parkıdır. Park alanı, kamuya: 1880 yılında Rab Ardilaun tarafından yeniden açılmıştır.
Park alanında: büyük çevre ağaçları ve çalılar bulunur, bahar ve yaz aylarında muhteşem çiçekler Victoria düzenindeki parka bambaşka bir güzelliğe büründürür.
Park alanında: 3.5 km uzunluğundaki yollar: tüm kullanıcılar tarafından erişilebilir. Alan boyunca bir dizi heykel görülür.
Bu alanda: gösterişli bahçeler, konserler için yapılmış bir platform, ördek havuzları ve bir çocuk bahçesi bulunur.
St Stephen’s Green Kuzeyi
Burada: Shelbourne Hotel ve karşısındaki “Wolfe Tone Memorial” bulunmaktadır. Bunun hemen arkasında ise: Famine isimli ve Edward Delaney tarafından yapılmış bir heykel görülebilir.
Three Fates
Bu havuz: İrlanda’nın, II. Dünya Savaşı sonunda öksüz kalan Alman çocuklarına kucak açmasına teşekkür etmek amacıyla, Almanya tarafından hediye edilmiştir. Çeşme üzerinde: İrlanda’nın ruhunu temsil eden, bir ip parçasına sarılan üç mahzun figür görülmektedir.
Bronz anıt, 1956 yılı yapımıdır. 1946 yılında İrlanda Kızıl Haç teşkilatı, Almanya’dan İrlanda’ya gönderilmek üzere 100 çocuk istedi ve yaşları 3 ile 10 arasında değişen 462 çocuk 1946-1949 yılları arasında İrlanda’ya gelerek koruyucu ailelerinde kaldılar ve daha sonra geri döndüler.
Heykel: İskandinav mitolojisinden alıntıyı figüre ediyor. Üç kişi: Urd (geçmiş), Verdandi (mevcut) ve Skuld (gelecek) temsil ediliyor. İskandinav mitolojisinde, bu üç kadın figürleri: tanrılar ve erkeklerin kaderini kuran Normlar olarak bilinirler.
Havuzun çevresindeki plakada ise: “1939-1945 yılları arasındaki savaştan sonra, İrlanda’nın yardımı için Alman Federal Cumhuriyeti Alman halkı adına şükranlarını sunar” yazılıdır.
St Stephen’s Green Güneyi
St Stephen’s Green güneyi boyunca yürüyünce, güzel binalar göreceksiniz.
Univercity Church
Bunlardan ilki: 1855 yılında Kardinal ve daha sonra Üniversitenin rektörü olacak olan Henry Newman tarafından yaptırılan “Univercity Church” tür.
Yapı: Hıristiyanlığın hem doğu ve hem de batı geleneklerini kucaklayan İrlandalı bir kilise olmasına rağmen, bir bazilika tarzında tasarlanmıştır.
Kilise: kırmızı boyalı kiriş ve kirişler tarafından desteklenen düz bir tavana sahiptir. Çatı pencerelerinin camları, Dublin şişe fabrikası yapımıdır. Bizans şekilli şamdanlar, pirinçten yapılmış bir haç ile birlikte sunak üzerinde durmaktadır.
Kilisenin duvarları: çeşitli yerlerden getirilen renkli mermerlerle 4.5 metre yüksekliğe kadar dekore edilmiştir. Üst yan duvarlar, büyük resimler bulundururlar. Ancak, Fransız sanatçılar tarafından 19. yüzyılda tamamlanan 22 resim, daha sonra kararmış ve kilisenin 150. yıldönümü sırasında resimler değiştirilmiştir.
Kilise aynı anda 600 kişinin ibadetini sağlayabilmektedir. Buranın içi: hayranlık uyandıran Bizans tarzı ile, özellikle şehirde nikahlar için tercih edilir.
Newman House
Burası da La Francini kardeşler tarafından yapılmıştır ve Univercity College’in bir parçasıdır. Zarif süslemelere sahip yapı: üç binada oluşmaktadır.
85.numaralı ev: Hugh Montgomery için özel olarak 1738 yılında tasarlanmıştır. Alman doğumlu mimar Richard Castle, 18. yüzyılın ilk yarısında, bunun yanında birçok bina yaparak İrlanda’nın en üretken mimarlarından biri olarak tarihe geçmiştir.
Zemin katta: Apollo odası bulunur ve şöminenin üzerinde: çeşitli tasvirler görülür. Birinci katta ise: salon bulunur ve harika bir tavanı vardır. Hatta: İrlanda’nın en iyi 18. yüzyıl salon dekorasyonu denilmektedir. Burası: 1989-1993 yılları arasında restore edilmiştir.
86.numaralı ev: 1765 yılında Richard Chapel Whaley tarafından yapılmıştır. Bir bodrum üzerinde dört katlıdır. St Stephen Green bölgesinin en büyük evlerinden birisidir. Özellikle ince alçı süslemeleri harikadır.
Evin isminin kökeni ise: İrlanda Katolik Kilisesi öncüsü Dr John Henry Newmandır. Newman: seçkin ilahiyatçı ve Victoria dönemi alimidir. Aynı zamanda ünlü bir bilim adamı ve eğitimcidir. Newman house: 1854 yılında ziyarete açılmıştır.
James Joyce
Burada öğrencilik yapmıştır ve şair Gerard Manley Hopkins: ömrünün son zamanlarında burada dersler vermiştir. Joyce: (1882-1941) İrlandalı yazardır. Getirdiği anlatım teknikleriyle, 20.yüzyıl edebiyatını etkilemiştir.
En önemli eseri: 1922 yılında Paris şehrinde basılan “Ulyses” adlı romanıdır ve roman Homeros’un Odysseia’sı üzerine kuruludur. Pek çok yeni tekniğin kullanıldığı roman, yayınlandığında büyük yankı uyandırmıştır.
Rehberli turlarda
Joyce’un öğrenci olarak bulunduğu sınıflardan birini görebilirsiniz. Hopkins’in odası da görülebilir. Burada: oldukça hoş bir teras ve Dublin şehrinin belki de en iyi restoranlarından biri olan “Commons” bulunur.
Newman House’un hemen arkasında İrlanda Dışişleri Bakanlığına ev sahipliği yapan “Ivegah House” bulunur. Bunun ilerisinde ise “National Concert Hall” bulunur. Burası: Üniversitenin eski sergi salonudur.
Bölgede
Marjorie Fitzgibbon tarafından yapılmış “James Joyce” büstünü görebilirsiniz.
Ayrıca: park alanı içinde, 1907 yılından kalma “Fusilier’s Arch” ı görebilirsiniz.
Bölgenin güney ucunda: bir alışveriş merkezi bulunur.
St Stephen’s Green Shopping Centre
Grafton Street üzerindeki burası, İrlanda’nın ilk modern alışveriş merkezidir. 1980 yılında: Victoria tarzı demir ve cam yapısıyla inşa edilmiştir.
Dublinliler, buraya “The Wedding Cake” yani “Düğün Pastası” demektedirler. Çünkü: çevresindeki kule tarzı binalar arasında Victoria seralarını çağrıştıracak bir mimari stili vardır ve olumsuz olarak değerlendirilmektedir.
Çevresindeki Gaiety Tiyatrosu, Kraliyet Kolejli ve modern bir alışveriş merkezi, aynı mahalde mimari olarak kabul edilmemektedir.
Burası: birçok dükkan ile puba ve üst katında: cam kubbenin hemen altında bir restorana ev sahipliği yapmaktadır. Burada çok sayıda yemek alanları ve alışveriş merkezleri bulunmaktadır.
Zemin katta: özellikle dünyanın dört bir yanından çay ve kahvenin bulunduğu kafeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Zaten zemin katta dükkanlar değil, galeriler bulunuyor.
Ortada ise geniş bir alan vardır. Yapıdaki ünitelerin yerleşimi kafa karıştırıcıdır ve acele alışveriş için uygun değildir. Ama şehirdeki merkezi konumu, cam ve demir mimarisinin güzelliği, dükkanlarda satışa sunulan malların çeşitliliği ve sanat galerileri ilgi çekmektedir.
Burası, tüm olağan marka isimleriyle doludur. Üst seviyede saklanmış sanat, antika, hızlı çalışan portre sanatçıları, takı ve her türlü ürünün satıldığı galeriler boyunca rahatça yürüyebilirsiniz.
Yeşil alanın batısından inen yokuşun ortalarında başka bir yapı görülür.
Royal College of Surgeons
İrlanda Cerrahi Kraliyet Kolejli: 11 Şubat 1784 tarihinde kurulmuştur. Kuruluş amacı: cerrahi uygulamaları kontrol etmek ve cerrahi eğitim için hazırlık yapmaktır. Kolej: 1810 yılında bugünkü yerine taşındı.
1916 yılındaki Paskalya Ayaklanmasından kalan kurşun delikleri, günümüzde de görülebilmektedir. Çünkü: bu bina: Countess Markievicz önderliğinde toplanan bağımsızlık savaşçıları tarafından kullanılmıştır. Günümüzde, burada: eczacılık, fizyoterapi, hemşirelik eğitimleri veriliyor.
Ivegah Gardens
Earlsfort yakınlarındaki “National Concert Hall” yapısının hemen arkasındaki bu muhteşem güzel bahçe: 1991 yılında kamuya açılmıştır. 1863 yılında İtalyan stilinde tasarlanmış bir dizi güzel bahçeden oluşmaktadır. Bahçe içinde: göz kamaştırıcı havuzlar, şelaleler ve mağaralar bulunur.
Irish-Jewis Museum
Walworth Road üzerindedir. Burası: 19.yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başlarında şehrin Yahudi mahallesidir ve mahallenin merkezinde bulunan bu eski Sinegog’da: günümüzde çeşitli anı, belge ve eski fotoğraflarla, İrlanda’da az bilinen topluluklardan biri olan Yahudilerin hikayesi anlatılmaktadır.
Buraya yolunuz düşerse, İbranice yazılı “Guinnes” şişesini görmenizi öneririm.
Dublin şehrinde, geçmişten günümüze uzanan mimari yapıların çoğunluğu “George” döneminde yapılmıştır. Düzenli sokakları ve “Nassau Street”in güneydoğusuna kadar uzanan meydanları ile, şehrin bu bölgesi: George dönemine ait güzel mimari eserlerin görüldüğü bölge olarak dikkati çeker.
Burada: görkemli binalarla birlikte, birçok önemli müze ve galeri bulunur. Ayrıca: Grand Canal’ın kıyısında: güzel yürüyüş yolları bulunur.
MERRİON SQUARE
Burası: şehirdeki en güzel evlerin görüldüğü bölgedir. İlk olarak 1762 yılında yapılan bu evlerde: ünlü sanatçı ve yazarlar, parlamento üyeleri ve yüksek sınıftan insanlar oturmuş ve oturmaktadırlar.
Evlerin özellikle kapıları ilgi çeker. Bu kapıların üstünde resimler ve pencereler bulunur. Kapı tokmakları ise: balık ya da insan eli şeklindedir.
Merrion Square denilen yerde: günümüzde National Gallery ve Doğal Tarih Müzesi bulunmaktadır.
Bugün: evlerin çoğu ofis olarak kullanılmaktadır. Bir zamanlar, Oscar Wilde 82.numaralı evde bir çocuk olarak yaşamış, 58.nolu evde ise Daniel O’Connell yaşamıştır.
Park alanında: 1930 yılında Roma Katolik kilisesi tarafından, katedral yapılmak üzere büyükçe bir alan satın alınmıştır. Ancak bu proje hayata geçirilememiş ve Başpiskopos Dermont Ryan, 11.7 dönümlük bu araziyi 1974 yılında kamu parkı için belediyeye devretmiştir.
Parkın en önemli özelliği, parkta bulunan güzel heykellerdir. Özellikle “Oscar Wilde” heykeli ilgi ekmektedir.
Park: yerli halk ve ziyaretçiler için çekici ve rahatlatıcı bir atmosfer sağlar. Meydanın merkezinde ve parkın doğu girişi yakınlarında “Park Coffee” denilen bir mobil kafe bulunmaktadır.
Günümüzde park alanında çeşitli etkinlikler düzenlenmekte olup, bunlar: yürüyüş turları ve müzik performanslarıdır. Noel öncesi, bu meydanda “İrlanda Tasarım Pop-Up Shop” kuruluyor ve yüzlerce ziyaretçi buraya gelerek noel alışverişi yapıyorlar.
“Goverment Buildings” olarak isimlendirilen evlerin bulunduğu bölgede ise rehberli turlar düzenlenir. Mart 1922 tarihinde tamamlanan bu yapı: İrlanda’da İngiliz yönetimi tarafından sahiplenilmiştir.
İrlanda’nın bağımsızlığının ardından ise İrlanda Ulusal Hükümeti tarafından işgal edilmiştir. Yakın zamanda ise, yenileme çalışmaları yapılmış ve birçok devlet ofisi buraya taşınmıştır.
Burada bulunan binalarda: Başbakan ve kabine üyelerinin ofisleri ve toplantı salonları bulunur. Ancak: en büyük özellik eski ve yeninin etkileyici ve uyum içindeki birlikteliğidir. Başbakanın ofisi olarak kullanılan yere: mermer şömine yapılmış ve odaya güzel sanatların çeşitli dallarından etkileyici örnekler yerleştirilmiştir.
Burada girişteki “Evie Hone” yapımı vitray cam, “Mary Fitzgerald” tarafından tasarlanmış halı ve parmaklıklar uyum içindedir.
National Gallery
Merrion Square meydanındadır. Kalıcı koleksiyonlara girmek ücretsizdir. Salı-Cumartesi günleri arasında, saat: 10.00-17.00 arasında açıktır. Pazar günü ise, saat: 14.00-17.00 arasında açıktır ve Pazartesi günü kapalıdır.
Ancak, son dönemde galerinin yenileme çalışmaları sürmektedir ve buraya gitmek isterseniz, önceden açık olup olmadığını teyit etmenizi öneririm.
Dublin şehrinde en çok ziyaret edilen 4. yerdir.
Galeri: 1854 yılında Parlamento tarafından çıkarılan bir kanunla kurulmuştur ve ilk koleksiyon 112 resimle toplanmıştır. Bunlardan 39 tanesi Roma’dan satın alınmış, diğerleri ise Londra National Gallery’den ödünç alınmıştır.
Ardından, 10 yıl sonra, galeri kapılarını ziyarete açmıştır.
Galerinin binası: Ocak 1864 tarihinde Francis Fowke tarafından tasarlanmıştır.
54 galeriden oluşan binada: İrlanda resim sanatının geniş bir koleksiyonu bulunmakta, ama aynı zamanda: İtalyan Barok ve Hollandalı ustaların da resimleri sergilenmektedir. Bunların galeride bulunan eserleri: 14 ile 20.yüzyıl arasındaki dönemi kapsamaktadır.
Bunların dışında: galeride: suluboya resimler, çizimler, baskılar ve heykellerden oluşan; 2500 parça resim ve 10.000 parça sanat eseri bulunmaktadır.
Galeride eserleri bulunan bazı sanatçılar şunlardır: Vermeer, Picasso, Van Gogh, Monet, Caravaggio, Degas, Goya, Brueghel, Tiziano, Rembrant. Bunlar arasında en çok ilgi çekeni: Carvaggio’nun uzun süre kayıp olan ve 1993 yılında bulunan “Taking of Christ” yani “Mesih’in Alınması” adlı eseridir.
Bu özgün eser sergilenmek üzere, bizzat bulunduğu evin sahibi Jesuit Brothers tarafından galeriye verilmiştir.
Jack Yeats’in (1871-1957)eserlerinin bulunduğu salon ise: İrlanda resminin birçok örneğini barındırması nedeniyle önem kazanmaktadır. Bu geniş koleksiyon, ziyaretçilerin daha fazla erişimi için, birkaç ayda bir değiştirilmektedir.
Müzeye bağlı “Millienium Wing”: 2003 yılında açılmıştır. Burası: Galeri kompleksine en son eklenen bölümdür. Londra merkezli mimarlar Benson & Forsyth tarafından tasarlanmıştır. Burada, müzenin koleksiyonun başyapıtları: burada sergilenmektedir.
Bu çarpıcı tablolar arasında: erken Rönesans yani 20.yüzyıl ortalarına kadar, Avrupa koleksiyonundan seçkin eserler bulunmaktadır.
Natural History House-Doğa Tarihi Müzesi
Bu müze: Merrion Street üzerinde, Leinster House ön bahçesinin hemen yanındadır. Müzeye giriş ücretsizdir.
Müze: Dublin şehrinde en çok ziyaret edilen 12. yerdir. 1857 yılında Dr. Livingstone tarafından açılmıştır. Bundan iki yıl sonra, Charles Darwin’in “Türlerin Kökleri” isimli eseri yayınlanmıştır.
Müzede: İrlanda ve dünyanın uzak köşelerinden getirilen seçkin hayvan örnekleri bulunmaktadır. Hatta, bunların bir kısmının soyu tükenmiştir. Yaklaşık 2 milyon bilimsel örnek bulunduğu söyleniyor.
Müzede bulunanlar arasında: özellikle devasa boyutlu iki İrlanda geyiğinin iskeleti ön plana çıkmaktadır. Filler (hala görünür ölümcül yara girişi), İrlandalı kaşif Leopold McClintock tarafından getirilen Tazmanya Aslanı ve bir kutup ayısı da görülebilir.
Ayrıca: bölmelerin içi: balıklar, kelebekler, memeliler, kuşlar ve böceklerde doludur ve Dublinliler, buraya “Dead Zoo” yani “Ölü Hayvanlar Bahçesi” adını vermektedirler. Kuşların ve memelilerin çoğunluğu: tahnit edilerek korunmuştur. Balıkların büyük bölümü ise alkolle korunmaktadır.
Zemin katta: modern ve soyu tükenmez ve İrlandalı hayvanlar bulunmaktadır. Dev İrlanda geyiği buradadır. Burada 103 büyük hayvan iskeleti vardır. Bunlar: Buz çağından önce İrlanda’da yaşıyorlarmış ve buz çağı ile ülke buzlar altında kalınca nesilleri tükenmiş ve yok olmuşlardır.
Onların omuzları 2 metre genişliğindedir ve boynuzları 4 metredir. Bu katta: İrlanda’da yaşayan birçok memeli de sergilenmektedir. Hayvanlar, çeşitli sahneler sunularak gösterilirler. Bir gelincik, bir tavuğun üzerine atlarken betimlenmiştir.
Salonun çevresinde: İrlanda’da bulunan balık ve kuşlar sergilenmektedir. Böcekler, gün ışığından korunmak için kapalı yerlerde muhafaza edilirler.
Birinci katta: Burası, Dublinliler tarafından yukarıda belirttiğim gibi “Ölü Hayvanlar Bahçesi” olarak bilinir. Burada: filler, su aygırları ve zürafalar bulunur.
Zürafa burada ilk olarak 1899 yılında sergilenmeye başlamıştır. Ancak, günümüzde burada görülen zürafa yenidir ve Ocak 2003 tarihinde buraya getirilmiştir.
İkinci Katta: Burada: diğer omurgalılar sergilenmektedir. Özellikle deve kuşları ilgi çekmektedir. Fil kuşu gibi soyu tükenmiş kuşların iskeletleri de vardır. Burada balıklar da bulunmaktadır ama bazı durumlarda balıkların cam modelleri yerine, gerçek numuneler kullanılmaktadır.
Üçüncü Katta: Burada omurgasızlar bulunur. Bunlar arasında, kuş yiyen örümcekler ve örümcek yengeç en ilgi çekenleridir. Müzenin bu bölümünde, yumuşakcaların benzersiz cam modellerine ait bir koleksiyon bulunur.
Merrion Square çevresinde, bu meydanın bir parçası olan sokaklarda keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.
Fitzwilliam Square
Dublin şehrinin, George tarzı meydanlarının sonuncusu olan burası; 1830 yılında tamamlanmıştır. Ancak, meydanın çevresindeki evlerin tarihi 1700’lü yılların başına kadar uzanır. Bu meydanda: George dönemi: kapıları ve vasisdasların etkileyici detaylarını ve balkonların demir işlemelerini görebilirsiniz.
Ulusal Galeri demiryolu öncüsü ve kurucusu William Dargan 2 nolu evde yaşamıştır. Sanatçı Jack Yeats (1871-1957) ise 18.nolu evde yaşamıştır. İrlandalı doğa bilimcisi Robert Lloyd Praeger, 30 yıl süresince 19.nolu evde yaşamıştır.
Günümüzde meydan tıp mesleği için bir merkezdir.
St Stephen’s Church
Upper Mount Street’in doğu ucundadır ve 1824 yılında yapılmıştır. Yunan tarzı mimari stili ilgi çekmektedir.
2010 yılında tamamlanan restorasyon sonucunda: farklı bakır kubbe ilgi çekmektedir. Kilisenin adı: Ortaçağ döneminde burada cüzamlılar için bulunan ve Mercer olarak isimlendirilen hastaneden gelmektedir.
18. yüzyılda şehir nüfusu hızla artmaya başlayınca bu Kilis yapılmıştır.
Burası: “Pepper Pot Church” yani “Biber bidonu kilisesi” olarak tanınır ve burada günümüzde sık sık konserler ve çeşitli kültür etkinlikleri düzenlenir.
Öte yandan, yapı: birçok İrlandalı film için fon olarak kullanılmıştır.
Number Twenty Nine-Geongian House Museum
Bu müze ev: Merrion Square güneydoğu ucundadır. Bu tipik burjuva evi: bir müze olarak restore edilmiştir.
George dönemine ait bu sevimli ve müstakil ev: 18. yüzyıl sonu ve 19.yüzyıl başında: orta sınıf hayatını kusursuz bir şekilde yansıtan güzel bir örnektir. Bu evde ilk yerleşenlerin, Kasım 1794 tarihinde yerleştikleri biliniyor.
1991 yılında müze olarak ziyarete açılan bu ev: 10 kişilik guruplar halinde, rehberli turlarla gezilebiliyor. Yarım saat süren turun ardından: evin önceki sahibinin yani Bayan Olivia Beatty ve onun hizmetçisinin hayaletlerini konu alan bir gösteri sunuluyor.
Grand Canal
Burası, 1755 yılında açılmıştır. Burada bulunan iki hattın uzunluğu 131 km olmaktadır ve Shannon nehri ile iç kesimleri, Dublin şehrine bağlamak için tasarlanmıştır. 1804 yılında tam olarak tamamlanan kanal, 1951 yılında ticari trafiğe kapatılmış ve kullanım için restore edilmiştir.
Grand Canal’ın ana hatları tamamen gezilebilir. Kanal kıyısında 117 km boyunca: yapraklarla kaplı yollarda, teraslı evlerin-ofis ve apartmanların bahçelerinin yanından geçerek keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Rota boyunca: pek çok kasaba ve köyler, konaklama olanakları ve toplu taşıma seçenekleri bulunmaktadır. Kanal üzerinde köprüler, 18.yüzyıl izlerini taşır.
Evet, şimdi Liffey ırmağının kuzeyini geziyoruz.
Irmağın kuzeyinde de, güneyde olduğu gibi görkemli binalar ve müzeler bulunmaktadır. Ayrıca, Dublin şehrinin en önemli iki tiyatrosu yani Abbey ve Gate Tiyatroları bu bölgededir.
O’Connel Bridge-Carlisle Köprüsü
Dublin şehrinde, Liffey nehri üzerindeki bu ilk köprü üzerinden ırmağı geçerken: sağ yanda uzakta yeşil kubbeli “The Custon House” ve sol yanda, aynı derece etkileyici “Four Courts” manzaralarını izleyebilirsiniz.
Köprü: 1795 yılında ünlü mimar James Gandon tarafından tasarlanmış ve 1887 yılında ortadaki kambur kaldırılarak köprü genişletilmiştir. Çünkü artan trafik için dar gelmiştir. Yapı malzemesi olarak portland taş ve granit seçilmiştir.
Köprü mükemmel bir kare değildir, genişliği uzunluğundan biraz daha fazladır, genişliği uzunluğundan 5 metre daha fazladır. Dublin şehrindeki, ikinci O’Connel Köprüsü: St Stephen Green bölgesindedir.
Merkez yani orta kemerinin üstündeki heykel kafası: Anna Livia, River Liffey kadın düzenlemesini temsil eder. Çünkü İrlanda ülkesinde tüm nehirler, bir insan temsili tarafından sembolize edilirler ve Liffey hariç bunların hepsi erkektir.
Kemer üzerindeki taşlar batıya bakmaktadır. Çünkü: Atlantik denizine doğru bakan “Anna Liffey” temsil edilmektedir. Son zamanlarda merkez adayı süsleyen lambalar ve fenerler ilgi çekmektedir.
Ha’penny Bridge
Nehrin kuzey kıyısında: rıhtım boyunca 1500 metre daha yürürseniz, bu kez, dökme demirden yapılan bu köprüye ulaşırsınız.
Köprü: Merchant’s Arch ile Liffey Street arasındaki bağlantıyı sağlamaktadır. Köprünün ismi: bir zamanlar üzerinden geçenlerden para alınmasına bir gönderme yapılan ve 1816 yılı yapımı bir üst geçitten gelmektedir.
Yani, burası Liffey nehri üzerindeki ilk yaya köprüsüdür. Ama asıl dikkati çeken geçişin ücretli olmasıdır. O dönemde köprü üzerinden günde 450 kişi geçiyormuş, bugün ise bu köprü üzerinden her gün ortalama 30 bin kişi geçmektedir.
1999 yılında Millenium köprüsü açılana kadar, 184 yıl boyunca nehir üzerinde ilk ve tek ücretli yaya köprüsü unvanını korudu. Köprü 43 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğindedir.
Nehir üzerinden 3 metre yüksekliktedir. Köprü 2001 yılında kapsamlı bir yenilemeye tabi tutulmuş ve orijinal köprünün % 85’i olduğu gibi muhafaza edilmiştir.
Millenium Bridge
Nehrin yukarısına doğru yürürseniz son köprü burasıdır ve 20 Aralık 1999 tarihinde açılmıştır. Köprü: mimarlar Myers ile Tierney Harrington tarafından, çelik ve betonarme kullanılarak yapılmıştır. Köprünün tasarımı için açılan yarışmaya 153 İrlandalı ve uluslar arası tasarımcı katılmıştır. Liffey nehrinin ikinci yaya köprüsüdür.
Köprünün nehir üzerindeki uzunluğu 51 metre ve genişliği 4 metredir. Hafif eğimli köprü, orta bölümde düzleşir ve böylece her yaştan insan ve tekerlekli sandalyeli yolcular için kullanım kolaylığı sağlar. Korkuluk pirinç kaplıdır.
Doğuda Ha’penny köprüsü görülmektedir. Batıda ise Thormapple köprüsü görülür. 60 ton ağırlığındaki köprü: tek bir vinç tarafından kaldırılarak pozisyonuna yerleştirilmiştir.
Buradan manzarayı izlerseniz uzakta: Guinnes Brewery tesislerinin yel değirmenlerinin yeşil kollarını görürsünüz ki, bunlar Avrupa’nın en büyüğü olarak önem kazanmaktadır. Buradan ayrıca: Christ Church ve Catholic St Audoen de görülebilir.
Four Courts
Dublin şehir merkezinde, kuzey iskele üzerinde bulunan burası: mimarının ölmesi nedeniyle 1785 yılında James Gandon tarafından tasarlanmıştır. Kanatları ise 1802 yılında yapılmıştır ve günümüze kadar olan süreçte, İrlanda hukuk sisteminin merkez üssü olmuştur.
Yapının: göz alıcı heykelleri ve korint sütunları ve sütunlu kubbesi ilgi çekmektedir ve yapıya muhteşem bir görünüm vermektedir. Kubbe: Dublin şehrinin silüetinde en çok tanınan özelliklerinden birisidir. Bu kubbe: bir kütüphane olarak kullanılmak için inşa edilmiş, ancak genel denetçi kayıtlarının tutulduğu bir arşiv olarak kullanılmıştır.
Savaşta zarar gören kubbe: savaştan sonra yapısal restorasyona rağmen, iç dekorasyonu sonsuza dek kaybolmuştur.
Bina: İrlanda tarihinde önemli bir role sahiptir. 1916 Paskalya İsyanı sırasında Ned Daly komutasındaki askerler tarafından bina ele geçirilmiştir. Şehir merkezinin büyük kısmı, İngiliz topçusu tarafından bombardıman edildi. Altı yıl sonra ise, 14 Nisan 1922 tarihinde, İrlanda iç savaşı sırasında, bina Cumhuriyetçi kuvvetler tarafından işgal edildi.
Birkaç ay sonra ise, yeni geçici hükümet isyancıları çıkarmak için binaya saldırdılar. Dublin şehrinde, bu bir haftalık savaşın ardından, tarihi bina yıkıldı.
Yapılan anlaşma sonucu teslim edildiğinde, binanın batı kanadı ve Public Record Ofisi yok olmuştu. Aynı çatışmalarda, 1000 yıllık ve yeri doldurulamaz arşivler de yıkıldı ve yok oldu.
1932 yılında: yapı yeniden inşa edildi ve hizmete açılmıştır. Ancak, orijinal binanın içinin dekorasyonu oldukça hasar görmüştü ve belgesel arşivde yoktu.
Binanın dışı ise, karmaşık tarihini insanlara hatırlatmak için olduğu gibi bırakılmıştır ve cephesinde 1922 olaylarını hatırlatacak kurşun delikleri günümüzde de görülmektedir.
St Michan’s Church
Four Courts’un ilerisinden kuzeye doğru Church Street’e doğru yürürseniz, buraya ulaşırsınız.
Bu kilise: bir Viking şapeli yerine, 17.yüzyılda yapılmıştır ve Dublin şehrinin en eski yapılarından biri olarak önem kazanmaktadır. Orijinal kilise 1095 yılında inşa edilmiş ve muhtemelen 14 Mayıs 1096 tarihinde kutsanmıştır.
Kilise 19.yüzyılda restore edilmiştir. Ünlü klasik müzik bestekarı Handel: “Mesiah”ı bestelerken, buradaki 1724 yılı yapımı orgu kullandığı söylenmektedir.
Öte yandan, bu kiliseyi önemli yapan esas unsur: kireçtaşından yapılmaları nedeniyle, mumyalanmış cesetlerin saklanabildiği mezarlarıdır. Yıllar içinde kilise değişmiş olsa da, crypt aynı kalmıştır. Burada bulunan beş uzun mezar tonozunda, 17, 18 ve 19. yüzyıllarda Dublin şehrinin en etkili ailelerinin mumyalanmış kalıntıları bulunmaktadır.
Sabit kuru atmosfer organların mumyalama ve tabut korunmasına neden olmuştur. Diğer bir söylentiye göre: kilise eski bataklık arazi üzerinde inşa edilmiştir ve bu metan gazı organları korumuştur. Her ne sebeple olursa olsun, bir zaman sonra ahşap tabutlar parçalanmakta ve iyi korunmuş mumyalar dışarı çıkmaktadırlar.
Victoria döneminden bu yana, mumyaların ziyaret edildiği ve “Dracula” öyküleri yaratıcısı genç yazar Bram Stoker’in de burayı ziyaret ettiği ve ortamdan etkilendiği düşünülüyor.
Günümüzde, bu mumyalanmış ve bozulmamış cesetlerden birkaç tanesi sergilenmektedir. Tarihi mumyaları görmek için Crypt bölümü ziyaret edilebilir. Sergilenen mumyalardan ortada olanın bir el parçaları eksiktir, söylenenlere göre hırsız olduğu ve elinin ceza olarak kesildiği ve sonrasında bir rahip ya da kiliseye saygın bir adam haline geldiğine inanılıyor. Veya hırsız değildi ve başka bir nedenle elini kaybetmişti.
1803 yılında İngilizler tarafından öldürülen İrlandalı asi liderlerinden Robert Emmet’in bu kilisenin mezarlığında gömülü olduğu sanılmaktadır ve Parnell’in cenaze töreni de burada yapılmıştır.
Buradan çıktıktan sonra: kaldırım taşlı “Bow Street” üzerinden başka bir mekana ulaşacaksınız.
Old Jameson Distillery
Bu mekan: eski Dublin şehrinin merkezi olan “Smithfield” denilen yerde Bow Street’tedir.
İrlanda yumuşak viski yapma sanatı hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, ödüllü burayı ziyaret etmeniz önerilir.
1780 yılında kurulan bu mekan: içki fabrikalarının tarihi hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Su, arpa ve mayanın sırrını burada keşfedebilirsiniz.
Bu tura katılırsanız, tur sonunda tüm ziyaretçiler, bir Jameson imzalı içki ile ödüllendiriliyorlar. Tur ücretleri, yetişkinler için 14 euro, öğrenciler için 10.60 euro, çocuklar için 7.70 eurodur. Yılda, 350 bin kişinin bu tura katıldığı söyleniyor.
Tur: damıtım yerinin gösterildiği bir yürüyüş ile başlar, ardından bir görsel-işitsel sunum ve daha sonra Jameson Discovery Bar’da sona erer. Bu bar bölümünde: biraz önce söylediğim gibi ücretsiz bir içki ve bir kalifiye Irısh Whisey tadıcı olmanız için bir şans verilir ve ardından bir belge veriyorlar.
Perşembe ve Cumartesi geceleri, burada harika bir gece geçirebilirsiniz. Jameson Barrelman şölenini katılırsanız: müzik eşliğinde Old Jameson Distillery eğlencesiyle eşsiz bir akşam yaşamanız mümkün olacaktır.
Chimney Viewing Tover
Binanın arkasında: Chimney Viewing Tover bulunur. Eski fabrikanın bacasının üstüne camlı bir platform eklenerek, şehrin muhteşem güzel manzarasının görülebileceği bir yer haline getirilmiştir. Yani, burası bir anlamda Dublin izleme kulesidir.
Baca: 1896 yılında inşa edilmiş ve günümüzde tepesinde iki katlı bir görüntüleme platformu bulunmaktadır. Burayı ziyaret ederseniz, bu fantastik yerden, koylara ve dağlara doğru muhteşem bir manzarayı izleyebilirsiniz.
O’Connell Bridge’den sağa dönerseniz, başka bir mekan görülecektir.
Custom House
Burası: Dublin şehrinin mimari başyapıtlarından biridir. Rehberli turlar ücretli olup, yetişkinler için 1 euro, öğrenciler için ücretsizdir.
1791 yılında inşa edile ve James Gandon isimli mimarın Dublin şehrindeki ilk eseri, günümüzde yenilenmiş haliyle karşımıza çıkmaktadır.
İlk olarak Dublin limanı için tasarlanmıştır. Ancak: Dublin limanı daha sonra başka yere taşınınca: özel vergilerin toplanması için bina kullanım dışı kalmış ve İrlanda’da yerel yönetim karargahı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
1921 yılında ise: İrlanda bağımsızlık savaşı sırasında, İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu tarafından, İngiliz karargahı olarak kullanılan burası yakılmıştır ve yangın 5 gün sürmüştür.
Yapının orijinal içi, bu yangında tamamen yok olmuş ve merkezi kubbe çökmüştür. Tarihi kayıtlarda ise büyük hasar meydana gelmiş, doğum belgeleri dahil birçok belge yok olmuştur.
1928 yılında restorasyon çalışmaları tamamlanmış ve bugünkü görünüm ortaya çıkmıştır.
Kubbe: orijinal yapımında kullanılan portland taşından daha belirgin, koyu İrlanda kireçtaşı kullanılarak yeniden inşa edilmiştir. 1980 yılında yeniden restorasyon ve temizlik yapılmıştır.
Binanın asaleti: 114 metre ulaşan yüksekliği ve 61 metre olan genişliğine rağmen bozulmamıştır.
16 metrelik kubbesinde: ticareti sembolize eden heykel görülür ve Henry Banklar tarafından yapılmıştır.
Ana kapının üzerine ise ünlü İrlandalı heykeltıraş Edward Smyth tarafından yapılmış, nehir tanrılarının heykelleri görülür. Binanın kuzeyinde ise, Joseph Banks tarafından yapılmış: Avrupa, Amerika ve Afrika’yı temsil eden heykeller görülür.
Günümüzde burası finansal hizmetler sektörü olarak kullanılmaktadır.
Famine (Kıtlık) Memorial
Heykel: 19.yüzyılda İrlanda kıtlığı sırasında göç etmek zorunda kalan İrlandalı insanlara adanmış bir hatıra eseridir.
Bronz heykeller tasarlanmış ve Dublinli heykeltıraş Rowan Gillespie tarafından yapılarak, Dublin Docklands Custom House Quay üzerine yerleştirilmiştir.
Burası: 1846 yılında kıtlık döneminde, St Patric günü, Custom House Quay’dan kalkan “Perserverance”nin ilk hareket yeridir. Gemi, 74 yaşındaki kaptan William Scott yönetiminde Atlantik üzerinde 210 yolcusu ile tarihi yolculuğunu yapmıştır. Bunlar 18 Mayıs 1846 tarihinde New York’a vardılar.
Bu heykeller: sık ve sağlıksız görüntüleri ve Irish Sea’ye doğru bakarak “Allied Irish Bank” ın ışıltılı ön cephesine doğru yürüyor gibi durmaktadırlar.
2007 yılında, Haziran ayında: Rowan Gillespie tarafından yapılan ikinci bir dizi kıtlık heykeli: Kanada’da bu mültecilerin gelişini hatırlatmak için, Toronto’nun İrlanda Park rıhtımı üzerine yerleştirildi.
Kıtlık heykellerinin hemen yanındaki alanda: “Dünya Yoksulluk Taşı” denilen hatıra taş bulunur. Bu taş blok: Birleşmiş Milletler Uluslar arası “Dünya Yoksullukla Mücadele” günü nedeniyle yapılmıştır.
Bu kireçtaşı anıt: dünyada yoksulluk içinde yaşayan insanlarla dayanışma için yapılmıştır. 1948 yılında imzalanan “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” hatıra taş üzerinde yazılıdır.
Her yıl Ekim ayının 17. günü burada tören düzenleniyor.
O’Connell Street
Bu büyük bulvarda, birçok anıt ve heykel bulunmaktadır. Ayrıca, yine cadde üzerinde çok sayıda dükkan ve ince binalar bulunmaktadır.
Cadde: ayaklanma sırasında hasar görmüş ve ardından 1920’li yılların sonunda yeniden onarılmıştır. Günümüzde: cadde üzerinde yaya bölgelerinin yaratılması ve General Post Office binasında ışıklandırma yenilemesi projeleri sürdürülmektedir.
Dublin şehrini ziyaret edenler burayı mutlaka görürler. Çoğu otobüsler de bu cadde üzerinde çalışırlar. Zaten, bu cadde, Avrupa’nın en geniş kentsel caddesi olması ile ünlüdür. Ancak: mesai saatleri içinde çok kalabalıktır. Geceleri ise pek güvenli değildir.
Daniel O’Connell Anıtı
John Foley tarafından yapılan ve Köprünün ayağında bulunan bu anıt, 4 zafer kahramanı tarafından çevrelenmiştir. Hemen altında ise, İrlanda’nın tüm sosyal sınıflarını temsil eden heykel topluluğu görülüyor.
1882 yılında yapılan anıtta: 1916 yılından kalma kurşun delikleri görülebilmektedir. Özellikle Daniel O’Connell heykelinin kollarında ve göğsünün merkezindeki kurşun izleri görülüyor.
Bu heykelin bulunduğu yer, Dublin şehrinde özellikle evsizlerin buluşma yeri gibidir, yani burada gezinirken çevrenizde korkutucu görünüşlü insanlar görebilirsiniz.
Daniel O’Connell: 1828-1829 yıllarında çıkan ve Katoliklere sınırlı sayıda oy hakkı veren Katolik Kurtuluş Yasasını yapmış ve 1831 yılında Dublin Belediye Başkanı olarak seçilen ilk Katoliktir.
Ancak: Birlik Yasasının yürürlükten kaldırılması için çağrıda bulunması nedeniyle bir süre hapis yatmıştır.
Jim Larkin Anıtı
Sosyalist, iyi bir konuşmacı ve bir işçi sınıfı kahramanı olan “Jam Larkin” anısına, Oisin Kelly tarafından yapılan bu anıt: İrlanda’nın en büyük alışveriş merkezi olan “Clerys” in meşhur çalar saatinin hemen karşısındadır. Anıtın üzerindeki yazıtta: ünlü konuşmalarından biri Fransız, İrlanda ve İngilizce dil ile yazılıdır.
Aynı zamanda Big Jim olarak da bilinen Larkin: 1876-1947 yılları arasında: İrlandalı Ulaştırma ve Genel İşçiler Sendikası genel sekreteri oldu. O bir ömür boyunca sosyalist ve işçi hakları için savaştı.
General Post Office
İrlandalı posta servisi merkezi olan General Post Office (GOP) Dublin tarihine en fazla tanıklık eden bir yerdir ve O’Connel Street’in merkezindedir.
Yapı: 1815-1819 yılları arasında, Dublin şehrinde, George mimari akımının son dönemlerinde mimar Francis Johnston tarafından yapılmıştır. İlk yapıldığında, bir Roma Katolik Katedrali olması düşünülmüştür.
Yapıda: 6 tane yivli sütun ve Edward Smyt tarafından yapılmış figürleri bulunan: heybetli İon portik önemlidir.
Ancak: 1916 yılı Paskalya ayaklanmasında: İrlanda gönüllüleri ve İrlandalı Vatandaşlar Ordusu üyeleri, burayı ele geçirdiler. Patrick Pearse: İrlanda Cumhuriyetinin kuruluşunu ilan etti ve binayı işgal etti.
Ancak, çıkan çatışmalarda bina tamamen yıkıldı ve yandı. Yeni bağımsız İrlanda hükümeti, 1924 yılında, bu yıla kadar sahipsiz kalan binayı yeniden restore ettirmeye başladı.
Bu nedenle: yapı: mimari önemi yanında, İrlandalılar için özellikle sembolik önemli bir yer tutar. Başarısız 1916 Paskalya ayaklanmasının ikonik sembolüdür. Burada: kısa ömürlü İrlanda Cumhuriyeti, Patrick Pearse tarafından ilan edilmiştir.
Ana girişte, Posta salonunda, ön revakta bir pencere içinde: 1916 yılındaki ayaklanma anısına, halk kahramanı -efsanevi kahraman Cuchulain’in bronz bir heykeli ve arkasında, isyandan çeşitli görüntüler sunan on tablo bulunmaktadır.
Çatıdaki heykeller: heykeltıraş John Smyth tarafından yapılmıştır. Bu heykeller: Vefa ve Merkür ile İrlanda adasının, kadın şeklindeki klasik bir gösterimidir.
Yapının bir köşesinde: “Post Museum” bulunmaktadır. Burada: uzun yıllar boyunca İrlanda toplumunun gelişiminde, Postane ve buradaki kişiler tarafından oynanan rolle ait bir bakış açısı sunuluyor.
Pul ve pul koleksiyonculuğu, 1916 Bildirgesi ve Paskalya Pazartesi günü, buradaki personelin çok az bilinen hikayesi burada betimleniyor. Ayrıca: İrlandalıların hayatında, Postanenin önemi vurgulanıyor. Müzeye giriş 2 eurodur.
Spire of Dublin
Dublin şehrinde özellikle yabancıların buluşma yeri olan bu anıt, hemen Jim Larkin anıtının yanındadır ve bölgenin en yeni anıtıdır ve daha önce, 1966 yılında IRA tarafından havaya uçurulan “Nelson’s Pillar” anıtının bulunduğu yere 2002 yılında dikilmiştir.
Büyük ve çarpıcı ve yenilikçi anıt: ünlü General Post Office önünde, O’Connell caddesinin ortasında durmaktadır.
Anıtın uzunluğu 120 metredir, çapı ise 3 metredir ve anıtın altına mühürlü bir zaman kapsülü yerleştirilmiştir. Dünyanın en yüksek heykelidir. General Post Office binasından, 7 kat daha yüksektir. Ağırlığı 126 tondur. Şekli: içi boş konidir. Çelik levha kalınlığı: 10-35 mm arasında değişmektedir.
Teknik olarak, mümkün olduğu kadar ince ve zarif bir şekilde, O’Connell Street üzerinde yükselir. Onun tepe çapı 15 cm dir.
Spire’ın üst kısmı hafifçe sallandığı zaman: şehrin iklim karakterini yansıtan rüzgarın estiği bilinir. Anıtın ucu, aşırı rüzgar durumunda, 1.5 metre esneyebilir.
Anıtın paslanmaz çelik ve yaklaşık 10 metre olan tabanı: kalan kısmından biraz daha yüksek bir yansıtıcı bir yüzey yaratmak için bir arka plan tasarımı ile kısmen parlatılmıştır. Alacakaranlıkta: Spire’ın paslanmaz çelik yüzeyi: ortam aydınlatması ile yanar.
Hafifçe aydınlatılmıştır ve ucu, Dublin üzerinde gece gökyüzünde bir yansıtıcı yüzey sağlamak için içinde bir ışık kaynağı yanar. Özellikle geceleri, farklı ışıklar buraya ayrı bir hava vermektedir.
Dublinliler, bu anıta: “Stiffey by the Liffey” yani “Liffey kıyısındaki yükselti” ismini vermişlerdir.
Abbey Theatre
National Theatre’ın bir parçası olan ve caddenin bitiminde bulunan burası: 1904 yılında W.B.Yeats, Lady Augustine ve Edward Martyn tarafından kurulmuştur ve kuruluşundan itibaren İrlanda oyun yazarlığının merkezi olmuştur. Bunlar arasında öne çıkanlar: Sean O’Casey ve John Synge’dir.
1951 yılında çıkan yangında bina hasar gördü ve 15 yıl sonra, 18 Temmuz 1966 tarihinde, aynı sitede, Michael Scott tarafından tasarlanan bugünkü yerine taşındı.
St Mary’s Pro-Cathedral
Abbey Theatre’ın kuzeyinde; Manchester Street adresinde bulunan bu dini yapı: Dublin şehrindeki Katolik cemaatinin şehir merkezindeki başlıca kilisesidir. Yapı: 1816-1825 yılları arasında yapılmıştır. Dublin şehrindeki üçüncü katedraldir. (diğerleri Chirist Church ve St Patric)
Ama resmi bir katedral değildir. Çünkü: Papa, Christ Church katedralini kutsamıştır. Christ Church katedrali, yüzyıllardır Protestan olmasına rağmen, hiçbir Papa bunu değiştirmemiştir ve şehir: çoğunluğunun dinine hizmet edecek bir Katolik katedrali olmadan bırakılmıştır. Yani, St Mary’s katedral statüsüne yükseltilmemiştir.
Oldukça etkileyici bir ara sokakta, köşeye sıkışmış olan kubbeli kilise: klasik dor tarzı dış görünümü ile, ürkütmektedir. Rönesans tarzındaki iç mekan: mavi ve grilerden oluşmaktadır ve süsleme bulunmamaktadır. Mimari stil olarak neo-klasik dor tarzı kullanılmıştır.
Michael Collins ve Eamon de Valera’nın cenaze törenleri burada yapılmıştır.
Tyrone House
Katedralin hemen karşısındaki bu bina günümüzde “Eğitim Bakanlığı”na ev sahipliği yapmaktadır. Bina: 1742 yılında Richard Cassels tarafından yapılmıştır. İç dekorasyon ve güzel bir merdiven ve alçı işleri ise: Francini kardeşlere aittir. Ana giriş kapısının üzerinde, merkezi Venedik tarzı pencere cephe dekorasyonunu daha ihtişamlı hale getirmektedir.
Monument to Parnell
Caddenin kuzey ucunda: Dublin doğumlu Amerikalı heykeltıraş Augustus Gaudens tarafından yapılmış “Monument to Parnell” anıtı bulunur. Bu anıtta: gerçek hayatta olduğu gibi, Parnell: iki palto giyer biçimde tasvir edilmiştir. Caddenin sonundaki O’Connell anıtının aksine, Parnell anıtı caddenin uzunluğu aşağıya bakacak şekilde, sırtına üçgen dikilitaşla dibinde duruyor.
Charles S.Parnell (1846-1891) 1880’lerde milliyetçilik konusunda İrlanda’nın başlıca sözcüsü olmuştur. 1900 yılında Parnell onuruna bir anıt yapılmasına karar verilmiş ve anıtın inşasına 1903 yılında başlanmıştır. Anıtın arkasındaki dikilitaş 57 metre yüksekliktedir. Anıt 1 Ekim 1911 tarihinde günümüzdeki yerinde açıldı.
Evet, şimdi “Parnel Square” denilen yere ulaşıyoruz.
Rotunda Hospital
Meydanın güneyindeki bu mekan: Palladio tarzında, 1751-1755 yılları arasında ünlü mimar Richard Cassels tarafından yapılmıştır. Önem kazanan yanı: Avrupa’nın en eski kadın doğum hastanesi olmasıdır. Günümüze kadar olan süreçte, burada 300 bin bebek doğduğu söyleniyor. 1889 yılında ilk sezaryan burada yapılmıştır.
Yapının ilk katta bulunan şapel: vitray camları ve rokoko tarzı alçı süslemeleriyle dikkati çekmektedir. Burası bir zamanlar konferans salonu olarak kullanılmış ve Charles Dickens, burada bir konferans vermiştir.
Gate Theatre
Meydanın güneyindeki bu tiyatro binası, 1784 yılında inşa edilmiştir. 1930’lu yıllarda kurulan tiyatro topluluğu: yenilikçi oyunlarıyla günümüzde burada faaliyetlerini sürdürmektedirler. James Mason ve Orson Wells: oyunculuk kariyerlerine burada başlamışlardır.
Dublin şehrinde görülebilecek en iyi sahne, bu tiyatro içindedir.
Gadren of Remembrance
Meydanın kuzeyindeki bu park alanı: haç şeklindeki gölü ve Oisin Kelly tarafından yapılan “Children of Lir” isimli muhteşem heykeliyle ilgi çeker. Park alanı: Daithi Hanly tarafından tasarlanmış, İrlanda’nın özgürlük mücadelesine hayatını adamışlar anısına yapılmıştır.
Bahçede: bütün dinler, inançlar veya renk dahil olmak üzere tasarlanmış, bir mezhebe bağlı olmayan “haç” şeklinde bir havuz bulunmaktadır. Bu havuzun zemini: paramparça kılıç ve kalkanlarla, kırık mozaiklerle kaplıdır.
Bunun anlamı: savaşın sonunda silahlarını kırmak ve bir çatışmanın sonunu sembolize etmek yönündeki eski klan ritüelleridir. Haç başında, büyük bir bronz heykel, sihirli kuğu dönüştürülmüştür.
Bu görüntü, Kelt mitolojisinden alınmıştır. Lir’in çocuklarını temsil eder.
2011 yılı Mayıs ayında: İngiltere Kraliçesi Elizabeth II buraya bir çelenk koydu. Bu durum, iki ülke arasındaki silahlı çatışmanın sona erdiğinin kanıtı olarak İrlanda medyası tarafından değerlendirildi ve sevinçle karşılandı.
Dublin City Gallery
The Hugh Lane denilen yerdeki bu yapı: Sir William Chambers tarafından, Lord Charlemont için yaptırılmıştır. Yapı; 1991 yılında restore edilmiştir.
Burada, müthiş bir sanat koleksiyonu bulunmaktadır. Bu koleksiyon: Sir Hugh Lane: 1908 yılında ölmeden önce, tablo koleksiyonunu: İrlanda hükümeti ve Londra National Gallery’e miras bırakmıştır.
Ardından koleksiyon büyüyerek günümüzde 2000’den fazla esere ulaşmıştır.
Bu koleksiyonda: Degas, Monet ve Fransız empresyonistleri ve onların İrlandalı ardıllarının eserleri bulunmaktadır. Öte yandan: Jack Yeats’in post empresyonist tabloları da ilgi çekmektedir.
Dublin Writers Museum
Dublin: yazar ve edebiyat şehri olarak tanınır.
Bu bina 1991 yılında restore edilmesine rağmen, George dönemine ait öğeleri taşımaya devam etmektedir.
İrlanda edebiyatı ve tiyatrosu, İrlanda yazın geleneğini anlatan kitapların ilk baskıları, tiyatro: programları-yazışmaları-giysileri burada sergilenmektedir.
Müzede bulunan koleksiyon: ortaçağ İrlanda edebiyatından başlamaktadır.
Üst katta: resim sergisi bulunmaktadır.
Phoenix Park
O’Connell caddesine 1.5 km uzaklıktadır.
Liffey nehri kıyısında, 709 hektarlık bir alan üzerine kurulmuştur. Avrupa’nın en büyük şehir parkıdır. Günümüzde de kalın taş duvarlarla çevrili park alanının duvar uzunluğunun 7 mil olduğu söyleniyor, park alanına giriş sekiz büyük kapıdan ve altı yaya kapısından yapılmaktadır.
Park: 1662 yılında, Kral Charles II adına, Ormond Dükü James Butler tarafından kurulmuştur.
Park alanında: oyun alanları, düzenli bahçeler ve ağaçla-çayırlık alanlar bulunur.
Alanın % 30’luk bölümü: meşe, ıhlamur, kayın, çınar gibi geniş yapraklı ağaçlarla kaplıdır. Alageyik sürüsü 1660 yılından beri park alanında yaşamaktadır.
Öte yandan, park alanı: birçok memeli ve kuşlar için bir sığınak ve yaban hayatı habitatlarına ev sahipliği yapmaktadır. Park alanında, günümüzde de 600 geyik bulunduğu söyleniyor.
Park alanı içinde: 1750-1774 yılları arasında inşa edilmiş İrlanda Cumhurbaşkanı konutu ve Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği konutu bulunmaktadır. Ayrıca, yine park alanı içinde birçok tarihi bina ve anıt bulunmaktadır.
1864 yılında: Parkgate sokak girişinde bulunan Victoria tarzı çiçek bahçeleri 9 hektarlık alanda açılmıştır. Burası, en iyi Victoria dönemi çiçeklerini görüntülemek için idealdir. Süs gölü, çocuk oyun alanı, piknik alanı da görülebilir.
Burayı ziyaret ederseniz: güzel dağ manzaraları görebilirsiniz.
Park alanında bulunan en eski yapı: Ashtown Castle’dır. Burası, günümüzde “Phoenix Park Visitor Centra” ev sahipliği yapmaktadır.
Castle içinde: 17.yüzyıldan kalma ve İrlanda meşesi ile restore edilmiş bir kule ev ilgi çekmektedir.
Papal Cross
Park alanında: 29 Eylül 1979 tarihinde, Papa II. John Paul’un ziyareti anısına yapılan; basit büyük beyaz haç; “Papal Cross” da görülmektedir. Her yıl, burada 1.25 kişiye açık hava vaazı vermiştir. Bu anıt: Tallon Walker Mimarlar ve John Sisk&Sons tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir.
116 metre yüksekte durmaktadır ve çelik krişlerle desteklenmiştir. Haçı dikmek için birkaç deneme yapılmış, sonunda Exaltation bayram günü, 14 Eylül tarihinde dikilebilmiştir.
Papa II. John Paul: 2 Nisan 2005 tarihinde Roma’da öldüğünde, burada bir anma töreni yapılmıştır.
Phoenix Columm
“Phoenix Columm”: parkın ismini aldığı doğal kaynağın yanındadır ve 1747 yılı yapımıdır. Phoenix Columm: Gal dilinde “temiz su” anlamına gelmektedir. Anıt: 1747 tarihinde Earl tarafından dikilmiştir. Kolon portland taştan oyulmuştur. Korint sütunun zirvesinde, küllerinden yükselen bir phoenix kuşu bulunmaktadır.
Wellington Anıtı
Öte yandan: 1861 yılında dikilen, Avrupa’nın en yüksek dikilitaşı olan, 62 metre uzunluğundaki “Wellington Anıtı” da, park içinde ilgi çekmektedir. Anıt: Wellington Dükü Arthur Wellesley anısına Roıbert Smirke tarafından tasarlanmıştır.
Bu anıt: Wicklow graniti ile yapılmış ve üzeri, Waterloo savaşında elde edilen topların eritilmesiyle yapılan dört bronz plaka ile kaplıdır.
Dublin Zoo
Phoenix park içinde bulunan hayvanat bahçesi: Dublin şehrinde, yabancılar tarafından ziyaret edilen en yoğunluklu 2. yerdir. Burası, 2012 yılında 1 milyon ziyaretçiyi ağırlamıştır. Öte yandan, dünyanın en eski ve popüler hayvanat bahçelerinden birisidir.
Hayvanat bahçesine giriş ücretlidir. Ücret yetişkinler için 15 euro, çocuklar için 10.5 euro ve öğrenciler için 12.5 eurodur. Guruplar ve aileler için indirim yapılmaktadır.
1831 yılında kurulan hayvanat bahçesi: 26 hektarlık bir alana yerleştirilmiş olup, doğal ortamlarında 600 hayvana ev sahipliği yapmaktadır. Hayvanlar: tasarımcı Decimus Burton tarafından düzenlenen alanlarda yaşamaktadırlar.
Bunlar arasında: çok nadir bulunan ve egzotik hayvanlar da vardır. Örneğin: Asya filleri, zürafalar, zebralar, Afrika antilopları, deve kuşları bulunur. Ayrıca: içlerinde kar leoparı, altın aslan gibi soyu tükenmekte olan hayvanlar da bulunur.
Hayvanat bahçesinin en dikkat çekici yeri: büyük boyuttaki hayvanları bulunduğu “African Plains” tir. Burada “Nakuru Safari” turu yapılır.