Kütahya Domaniç

Kütahya Domaniç; Yöre: Osmanlı imparatorluğunun kurulduğu topraklar olarak önem kazanmaktadır ve uzun süre “Hisarlık” olarak isimlendirilmiştir. Osmanlının yani ecdadımızın yerleşip yıllarca yaşadığı bu topraklar, gerçekten yemyeşil ve sizi burada muhteşem bir doğal güzellik bekliyor.

Kütahya Domaniç

ULAŞIM

Domaniç bağlı bulunduğu Kütahya il merkezine, 90 km. uzaklıktadır. Domaniç-Bozöyük arasındaki uzaklık: 55 km. Domaniç-İstanbul arasındaki uzaklık: 310 km. Domaniç-Bursa arasındaki uzaklık: 80 km. Domaniç-Kütahya arasındaki uzaklık: 80 km. Domaniç-Bilecik arasındaki uzaklık: 100 km. Domaniç-İzmir arasındaki uzaklık: 348 km. Domaniç-Ankara arasındaki uzaklık: 330 km. Domaniç-Eskişehir arasındaki uzaklık: 98 km.
Domaniç-Bursa/Yenişehir hava alanı arasındaki uzaklık: 64 km.

TARİHÇE

Yöredeki ilk yerleşimcilerin: MÖ.3000-2500 yıllarında buraya yerleştikleri anlaşılmış olup, bu durum, yüzey araştırmalarında bulunan seramik çanak-çömlek kalıntılarından teyit edilmiştir. Ayrıca: Roma ve ardından Bizans döneminde de, yerleşim etkinlikleri görülür. Özellikle: ilçe merkezinde, toprak altında, MS.2’nci yüzyıla tarihlenen bir Roma mezar yapısının bulunması, bölgedeki Roma yerleşiminin varlığını ortaya koymaktadır.

Takip eden Bizans sonrasında, Germiyanoğulları Beyliği, 13’ncü yüzyılda, bölgede egemen olur. Yörede, Türklerin ilk varlığı: 1230 yıllarında, I. Alaaddin Keykubat döneminde, Oğuzların Kayı boyundan bir kısım insanın yerleştirilmesiyle görülür. Hayme Ana ve oğlu Ertuğrul Gazi önderliğindeki Kayı boyu; uzun yıllar, burada yerleşik olarak yaşamışlardır. Hatta, Osmanlı devletinin kuruluşu, bu topraklar üzerinde gerçekleşmiştir.

Daha sonra ise, Osmanlılar görülür. Osmanlı döneminde, bölge toprakları, Ertuğrul Gazi’ye verilmiştir. Biraz önce söz ettiğim gibi, Ertuğrul Gazi önderliğindeki Kayı boyu, kendilerine yurtluk olarak verilen buraya geldikten sonra: dağların üzerine çöken dumana bakarak “Yeni yurdumuz duman içi, hayırlı olur inşallah” diyerek, yerleşim yerine “Dumaniçi” ismi verilmiş ve isim daha sonra değişerek, günümüze “Domaniç” olarak gelmiştir. Domaniç kelime anlamı ise: Ertuğrul Gazinin yanındakilerle birlikte ilk olarak konup yerleştikleri yer olarak bilinen dağın adı denilmektedir.

Osmanlı: kış aylarını Söğüt yöresinde geçirirken, yaz dönemini Domaniç yöresinde geçirirmiş. Hatta, önceleri buraya “Hisarköy” denilirken, sonradan Domaniç ismi verilmiştir.
1926 yılına gelindiğinde, büyük bir yangın ve Domaniç tamamen yanar. 1932 yılında Tavşanlı’ya bağlı yöre, 1960 yılında müstakil ilçe haline gelmiştir.

Kütahya Domaniç

GENEL

Yörenin denizden yüksekliği: 870 metredir.
Bölgenin coğrafi durumu, dağlar ve ormanlar şeklinde gelişmiştir. Bitki örtüsü, genellikle çam ve kayın ormanlarından oluşmaktadır. Hatta: yörenin hemen hemen tamamının, vasıfla çam, gürgen ve meşe ağaçları bulunan ormanlarla kaplı olduğu söylenebilir.

İlçe merkezine bağlı, Sefa köyü üzerindeki Dikili kayaya çıktığınızda: doğu yönüne bakın ve Domaniç yöresinin dağların arasında kaldığı görülür. Bu durum, yani dağların arasında kalan bu yerleşim görüntüsü: Orta Asya’daki Ergenekon bölgesinin görüntüsünü andırır.

Yörenin iklimi, karasal iklim özelliklerini göstermektedir.

İlçe halkının ekonomik etkinlikleri: Tunçbilek linyit kömür işletmelerinde çalışanlar ve Bursa-İnegöl ilçesindeki fabrikalarda mobilya işçisi olarak çalışanlardan oluşmaktadır. Bunun dışında, büyük çoğunluk, emekli olarak yaşamını burada sürdürmektedir. Çünkü, yukarıda belirttiğim gibi, arazi tarıma elverişli değildir. Bunların dışında, az sayıda: hayvancılık ve alabalık üretimi yapılmaktadır.

DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ DOMANİÇ MESLEK YÜKSEK OKULU

1994 yılında açılmıştır. Okulda: 400 civarında öğrenci eğitim görmektedir.

HAYME ANA’YI ANMA TÖRENLERİ

Ertuğrul Gazinin annesidir. Her yıl, Eylül ayının ilk Pazar günü yapılan bu anma törenlerinde: çeşitli yarışmalar düzenlenmektedir. Bunun dışında, her yıl, Haziran ayının ilk Pazar günü ise, güreşler yapılmaktadır. Güreşler, Kırkpınar güreşlerinden sonra, ülkemizde düzenlenen ikinci büyük güreş organizasyonudur.

Hayme Anayı Anma ve Domaniç Şenlikleri: Çarşamba köyü yakınlarındaki tören alanında yapılır. Burada: Yörük çadırları kurulur ve cirit oyunu ile mehter gösterileri yapılır. İlaveten: konu ile ilgili konuşmalar ve paneller yapılarak, katılanların, Hayme ana ve kuruluş aşamasındaki Osmanlılar hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanıyor. Son olarak ise, katılanlara etli pilav ve ayran ikram ediliyor.

GEZİLECEK YERLER

HAYME HATUN TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı, 10 km uzaklıktaki, Çarşamba köyündedir. Bu türbenin varlığı, bölgenin Osmanlının ilk yerleşim yeri olduğunun en büyük kanıtıdır. Türbenin sağ yanındaki bölüm türbeyi ziyaret eden kişiler için misafirhane, sol yandaki bölüm ise, medrese olarak yapılmış ve 1892-1928 yılları arasında medrese, daha sonraki dönemde ise, eğitmen yetiştiren bir okul olarak kullanılmıştır. 1948-1972 yılları arasında ise, bu yapının, ilkokul olarak kullanıldığı görülür.

Türbede çeşitli söylentiler yaşatılmaktadır. Sandukanın alt bölümünde bulunan kapaktan, zemin toprağı alınmakta ve bu toprak derdi olanlara deva olarak sunulmaktadır. Ayrıca, Hayme ananın beslediği söylenen geyiklerin, türbede bulunan boynuzları da, yıllardır, dertliler tarafından çentile çentile iyice küçülmüşlerdir. Evet, her ne kadar ziyaretgah olarak kullanılsa da, dertlerin en iyi çaresinin tıp yöntemlerinde aranması gerektiğini unutmamamız gerekir.

Hayme ana: Ertuğrul Gazinin annesi ve Osman Gazinin ninesidir. Süleyman Şahın eşi olduğu söylenir. Süleyman Şahın; Fırat nehrini geçerken atından düşerek boğulması sonucu, büyük olasılıkla, 12 yaşındaki oğlu Ertuğrul Gazi ile birlikte, aşiretin liderliğini eline almıştır. Bu dönemde, ilk olarak, Ankara’nın batısındaki Karacadağ yöresine yerleşmişler ve yine bu bölgedeki “Haymana” ilçesi, ismini, Hayme ana’dan almıştır. Hayme ana isminin kelime anlamı: çadır büyüğü demektir. Çünkü: Hayme kelimesi Arapçadır ve “çadır” anlamına gelmektedir.

Daha sonra, bu bölgeye gelerek yerleşen aşiret, Hayme Ananın önderliğinde büyüyüp hızla gelişmiş ve bu nedenle, Hayme Ana’ya “Devlet Ana” lakabı verilmiştir. Çünkü, 1250 yıllarında, aşiret lideri, Hayme Ana imiş. Daha sonra liderliği alan Ertuğrul Gazi, annesine hürmette kusur etmemiştir.

ÜÇ TEPELER MEVKİİ

Domaniç-Bilecik-Bozöyük sınırında bulunan bu bölgede: “acısu” olarak bilinen bir kaynak bulunmaktadır. Bu kaynağın suyunun şifalı olduğu söyleniyor ve yöre ve yakın çevre insanı tarafından, yoğun olarak kullanılıyor. Hatta: bu suyun kaynağına gittiğinizde, her zaman, uzun bidon kuyrukları görebilirsiniz. Bu bölgede, aynı zamanda, günübirlik piknik yapmak ta mümkündür.

Buraya yolunuz düşerse, hemen yakınlardaki “Kızın Sarayı” olarak isimlendirilen antik dönem kalıntılarını da görmelisiniz. Bu kalıntıların, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde kullanılan: saray-kervansaray binası kalıntıları olduğu söyleniyor. Ancak, elbette yıkık durumda, yani net olarak görülebilecek bir şeyler yok.

ILICAKSU KÖYÜ

Bu ilçe merkezine bağlı köy, özellikle “alabalık çiftlikleri” ile önem kazanıyor. Burada, modern alabalık üretim çiftlikleri bulunuyor. Bunlar, ülkemiz çapında düşünüldüğünde, üçüncü büyüklüktedir. Üretilen alabalıkların büyük çoğunluğu, ülkemizin birçok restoranında, marketinde satışa veya servise sunuluyor.

MIZIK ÇAMI

İlçe merkezine 3 km. uzaklıktaki Domutköy içindedir.
Mızık çamı ise: Osmanlı devletini kuran Osman Gazi’nin; bebekliğinde ninesi Hayme Hatun tarafından, dallarına salıncak kurularak avutulduğu, tarihi bir ağaçtır.

Söylenenlere göre, Hayme hatun: torunları Osman ve onun oğlu Orhan’ı: bu çama kurduğu salıncakta, ninniler söyleyerek avuturmuş ve mızıklamamaları için böyle bir şey yaptığından, bu tarihi çam ağacına “mızık çamı” ismi verilmiştir. Bazı kaynaklarda, beşik çamı olarak da geçer. Evet, günümüzde bu çam ağacı, yöre halkı tarafından kutsal olarak kabul edilmektedir. Ancak: 1980 yılında, canlılığını kaybeden bu tarihi ağaç, 1988 yılında şiddetli bir rüzgar sonucunda, bulunduğu yerde yıkılmıştır.

Evet, 1986 yılında yapılan bilimsel araştırmalarda: 11 metre boyunda, 4.7 metre çevresinde, 1.5 metre çapındaki bu çam ağacının: muhtemel yaşının 1200 civarında olduğu söylenmiştir. Bunun üzerine anıt ağaç, 1988 yılında, tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Günümüzde, yıkık durumdaki bu anıt ağacın çevresinde, park yapma ve ağaçlandırma çalışmaları sürdürülmektedir. Ağacın üzeri türbe şeklinde kapatılmış, yanları ise koruma çemberine alınmıştır.

EBE ÇAMLIĞI

Bir zamanlar, bozkır yani kıraç bölge olan burada, yöre halkının “ebe” diye çağırdığı ihtiyar bir kadın yaşarmış. Ebe kadına, bir gece rüyasında, “buraya ağaç dikmesi “ söylenmiştir. Bunun üzerine, ebe kadın, buraya ağaç dikmiş ve etrafını çevirmiştir. Zamanla, ağaçların bakımını ve sulamasını aksatmadan yapan ebe kadın, yörenin ağaçlarının büyüyüp gelişmesini sağlamıştır. Ancak, burada: ağaç kesen, ağaç koparan ve kozalak toplayanlara ilenirmiş. Evet, ebe kadın ölünce, bu bölge “Ebe çamlığı” olarak isimlendirilmeye başlanmıştır.

Ancak, yöre halkı: ebe kadının sağlığında ilenmesini düşünerek, yıllardır, burada ağaç kesmez, dal koparmaz ve kozalak toplamazmış. Hatta bunun aksine hareket edenlerin: evlerinin yanacağı ve yuvalarının bozulacağı rivayet edilmektedir. İlginç bir durum daha var, Domaniç dışından gelenler için böyle bir durumun olmadığı söylenir. Yani, yabancıların ağaç kesmesi, dal koparması, kozalak toplaması sorun yaratmıyormuş.

Burayı sonlandırmadan önce, bu bölge hakkında diğer bir söylentiden söz etmek istiyorum. Söylenenlere göre: Osmanlının ilk döneminde bu bölge çevresinin kapalı ve çam ağaçları ile kaplı olması nedeniyle, kadınların daha rahat doğum yapabilmeleri açısından “Doğum Hastanesi” olarak kullanıldığı ve bu yüzden “Ebe çamlığı” ismi verildiği de söylenmektedir.

SARIKIZ MESİRE YERİ

İlçe merkezine 5 km uzaklıktaki, Ilıcaksu köyündedir. Köy merkezinde, ilkokulun yanında, yerden çıkan su ile, burada suni bir gölet oluşmuştur. Bu yüzden gerek bu göletin yarattığı mavilik ve gerekse yeşillik nedeniyle yöre, çok tercih edilen bir piknik yeri konumundadır.
Sarıkız çevresinde birçok alabalık çiftliği var ve siz buraya yolunuz düşerse, mutlaka bu alabalık çiftliklerinde, kendinize alabalık ziyafeti çekmelisiniz.

Kütahya tanıtım yazısı.

Bozöyük tanıtım yazısı.

Bilecik tanıtım yazısı.