Brezilya Rio de Janeiro

Brezilya Rio de Janeiro

Rio de Janeiro şehrinde, daha önce sözünü ettiğim mahalleler dışında gezilecek belli-başlı ve aşırı ilgi çeken yerler hakkında aşağıda ayrıntılı bilgiler vereceğim. Sizler gerek şehirdeki zamanınız ve gerekse ilginizi çeken yerleri seçerek, kendinize bir gezi planı yapabilir ve bu muhteşem şehri en güzel ve tam şekilde gezebilirsiniz.

Brezilya Rio de Janeiro

 

LEBLON

Burası şehrin en lüks mahallelerinden birisidir ve tamamen sahil üzerindedir. Şehirde metrekaresi en pahalı bölgedir. Komşu mahalle Ipanema, ikinci sıradadır.

Yerel televizyon ve film yıldızları bu mahallenin restoran ve plajlarında görülebilirler.

Mahalle: dinlenmek ve güzel insanları seyretmek, butikler ve kitapçıları gezmek ve açık hava kafelerinde zaman geçirmek için idealdir. Şehirdeki en iyi restoranlar buradadır.

 

Leblon Alışveriş

Afranio de Melo Franco caddesindedir ve şehrin en iyi alışveriş merkezlerinden birisidir.

 

LEBLON BÖLGESİNDE GEZİLECEK YERLER

Brezilya Rio de Janeiro Casa de Sucos Bibi

Casa de Sucos Bibi

Bu markanın şehirdeki ilk şubesi, Leblon mahallesinde açılmıştır. Günümüzde 5 mağazası bulunmaktadır ve şehrin tüm Güney bölgesine yayılmıştır. Burası: tek gerçek taze meyvelerle içecek hazırlamaktadır. Menüde: meyve suları ve lezzetli atıştırmalık yaklaşık 50 farklı türden sandviç bulunmaktadır. Özellikle erik ve portakal suyu karışımını denemeniz önerilir. Yani karışık meyvelerin tuhaf kombinasyonları ilgi çekmektedir.

Brezilya Rio de Janeiro Leblon Plaj

 

Leblon Plaj

Burası: Ipanema veya Copacabana plajlarından daha mükemmel sörf yapılabilecek yerdir. Hemen batısındaki Ipenema plajı dururken buranın ünlenmesinin en büyük nedeni: yüksek sınıf tarafından kullanılan oteller, gurme restoranlar, sofistike barlar, alışveriş merkezleri ve lüks butiklerin bulunmasıdır.

Yani: Ipenema plajına nazaran daha lüks sınıfa hitap etmektedir.

Çünkü mahalle üst sınıf konumludur ve plaj ziyaretçileri bu yüzden genellikle üst sınıftır. Plajdaki kalabalık, Ipanema’dan daha sessizdir. Burada genellikle küçük çocuklu veya bebekli aileler görülür. Zaten plaj alanında çocuklar için çok büyük bir kapalı oyun alanı vardır. “Baixo Baby” denilen bu alan sayesinde büyükler plajın keyfini çıkarırlar. Burada birçok oyuncak bulunmaktadır.

 

Rua Dias Ferreira

Burası plaj bölgesinin kapalı eğlence mekanıdır. Burada: yerel sanatçılar ve yazarlar görülebilir. Livraria Argumento denilen kitapçıda, İngilizce kitaplar satılır. Ayrıca: “Afranio de Melo” denilen alışveriş merkezinde 200 mağaza, 4 sinema ve lagün bölgesinin muhteşem manzarası görülen hoş bir fast-food bölümü bulunur.

Brezilya Rio de Janeiro QUİNTA DA BOA VİSTA

 

QUİNTA DA BOA VİSTA

Brezilya imparatorları tarafından 19. yüzyılda kullanılan saray sitesidir. “Sao Cristovao Sarayı” olarak isimlendirilen bu yapı neoklasik tarzdadır. Bu sarayın bulunduğu yerdeki bahçedeki bu saray; I. Brezilya Cumhuriyeti zamanında 1889 yılında kurulmuş ve Brezilya imparatorluk ailesine ev sahipliği yapmıştır.

Günümüzde ise şehirdeki önemli bir halk parkıdır.

İsminin kelime anlamı “Güzel görünümlü park” demektir. Park alanında “Rio Hayvanat Bahçesi” bulunmaktadır.

Park: tamamen çim ve yüz yıllık ağaçlarla kaplı, İngiliz tarzındadır. Park alanına eğer yan kapılardan girmek isterseniz: ağaç kaplı Sapucaias caddesinden yürürsünüz ve bu yürüyüş esnasında imparatorluk bahçeleri, göller, mağaralar ve romantik yollar ilgi çekmektedir. Parkın ortasındaki gölün ortasında “Apollon Tapınağı” adı verilen küçük Greko-Romen tarzı bir yapı bulunmaktadır.

Parkta ayrıca: Çin tarzı pagoda çardak ve bir göl pergola ve göle bağlanan bir pitoresk köprü bulunur. Gölde kuğu şeklinde pedallı tekne kiralamak mümkündür.

Parkın açık alanlarında yaz aylarında popüler konserler düzenlenmektedir.

Parkın kuzey kenarında ise, bir zamanlar sarayın şapeli olarak kullanılan ve günümüzde ise restoran olarak kullanılan bir yer bulunur. Buraya yolunuz düşerse bir tür Brezilya lezzeti olan “Bahian balık güveç” yemenizi öneririm.

 

Rio Hayvanat Bahçesi

Burada 2000’den fazla hayvan bulunmaktadır. Hayvanat bahçesi 1945 yılında açılmıştır ve Brezilya’nın en eski hayvanat bahçesidir. Burada özellikle kuş ve maymunlar ilgi çekmektedir. Hayvanat bahçesi ana girişinde “Coade Taş” olarak adlandırılan bir tür “kil” anıt bulunur ve buraya İngiliz tarzı döküm kapıdan girilir. Bu kapı özel ilgi çekmektedir.

Hayvanat bahçesinde: filler ve zürafalar yanında, özellikle mavi papağan gibi Amazona özel yaratıklar ilgi çekmektedir.

 

Ulusal Müze

Müze: 1808 yılında buraya sürgün gönderilen Portekiz Kralı John tarafından kurulmuş ve 1891 yılında buradaki eski imparatorluk sarayına nakledilmiştir.

Müzenin en büyük koleksiyonu Brezilya imparatoru Petro II döneminde oluşturulmuştur. Müzenin koleksiyonunda: tarihi, etnolojik ve arkeolojik kalıntılar sergilenmektedir.
Ziyaretçiler: taht odası, büyükelçiler odası ve İmparatoriçe Teresa Christina odası gibi orijinal boyalı ve sıva dekorasyonlu odalar ilgi çekmektedir. Bu odalar orijinal parçaları dışında boş bulunmaktadır.

Neoklasik tarzdaki sarayın önündeki bahçe: geometrik çizgilerle çevrilidir ve tuğla sarayın uzantısıdır. Müzenin en ilgi çeken objesi: şimdiye kadar Brezilya’da bulunan en büyük meteor (5.4 tonluk) burada sergilenmektedir. Ayrıca Latin Amerika’da ortaya çıkan ve 11.000 yıllık olduğu tahmin edilen insan iskeleti “Luzia” görülebilmektedir.

Brezilya Rio de Janeiro

TİJUCA SEMTİNDE GEZİLECEK YERLER

Brezilya Rio de Janeiro MARACANA STADYUMU

 

MARACANA STADYUMU

Stadyum: Rio şehir merkezinin yaklaşık 5 km doğusundadır. Copacabana ve Ipanema plaj alanlarının ise 12 km kuzeyindedir. Yani stadyuma: metro ve tren ile rahatlıkla ulaşılabilir.
Dünyanın en büyük stadyumlarından birisidir. Burası şehirde bir milli müze olarak kabul edilir.
Stadyum 1950 yılında FIFA Dünya Kupası öncesinde açılmıştır. İnşaatın yapımına 1947 yılında 7 Brezilyalı mühendis tarafından başlanmıştır.

İlk taş 2 Ağustos 1948 tarihinde yerleştirilmiştir. İnşaatta günlük olarak 1500 ve bazen 2000 işçi çalışmıştır. İlk maç 16 Haziran 1950 tarihinde oynanmasına rağmen, inşaat o tarihte bitirilememişti, basın standı ve tuvaletler yoktu ve ancak tam olarak 1965 yılında bitirilmiştir.

Şehirde gezerken veya eğlenirken birçok Brezilyalının üzerinde ünlü Brezilyalı futbolcuların isimleri yazılı formaları görebilirsiniz. Özellikle plajlarda futbol oynayan çocuk ve gençlerin hareketlerin muhteşemliği mutlaka ilginizi çekecektir. Çünkü: plajda futbol oynamak, Brezilyalı futbolcuların bacak kaslarının gelişmesinde olumlu etki yaratıyormuş.

Stadyumda 2014 Dünya Futbol Şampiyonası maçları düzenlenmiş ve ayrıca 2016 Olimpiyat oyunları da açılış töreni dahil olmak üzere burada yapılacaktır.

Stadyum inşaatına 1948 yılında başlanmış ve ilk maç: 1950 yılında oynanmıştır. 1950 yılında burada düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonasında; Brezilya’nın Uruguay Milli Futbol Takımına 2-1 kaybetmesi, Brezilyalıların hafızalarında acı bir anı olarak canlanmaktadır. Bu maç yaklaşık 180.000 kişi tarafından izlenmiştir. Ancak daha sonra güvenlik nedeniyle stadyumun kapasitesi 78.000 kişiye düşürülmüştür.

Bu dünya kupasından sonra stadyum futbol kulüpleri maçları için kullanılmıştır. Aynı zamanda yerel futbol kupası finallerine de ev sahipliği yapmaktadır. Stadyum 2000 yılında seyirci kapasitesinin 103.000 çıkarılması için restore edilmiştir. 2007 yılında ise seyirci kapasitesi 82.238 kişilik oturma sırası şeklinde yenilenmiştir.

Sonuç olarak ise, stadyumun seyirci kapasitesinin 120.000 kişiye çıkarılması planlanmaktadır. Bu çalışmalarda stadyumun orijinal cephesine dokunulmamış, bir yağmur suyu toplama sistemi ile komple yeni bir çatı yapılmıştır.

Evet: günümüzde şehri ziyaret ederseniz, burada bir futbol maçı izlemeyi düşünün. Veya bir tura katılarak stadyumu gezin, soyunma odalarını görün. Stadyumun iç bölümündeki duvarlarda: Brezilya’nın kazandığı dünya kupası fotoğrafları görülüyor. Zaten futbolcuların sahaya çıkarken kullandıkları koridorlara, tirübünde bulunan seyircilerin sesi verilmiş ve yürürken tüyleriniz ürperiyor.
Günümüzde burada futbol maçları ve bir dizi konserler düzenleniyor.

Brezilya Rio de Janeiro PARQUE NACİONAL DA TİJUCA

 

PARQUE NACİONAL DA TİJUCA

Park alanı Rio şehir merkezinin güneyindedir.
Tijuca milli parkı: şehirde tamamen korumalı bir park alanıdır. Park alanı 33 kilometre karelik alanı kapsamaktadır. Bu miktar, Rio şehrinin % 3.5’luk kısmına denk gelmektedir. Yani yaklaşık 6 milyon nüfuslu bir şehirde, metropol merkezinde yeşil bir alandır.

En yüksek yeri, deniz seviyesinden 1022 metre yüksekliktedir. Park iklimi: kışın kuru dönemde bol yağmur şeklindedir ve 500 metre yüksekliğe kadar olan bölümde tropikal iklim görülür. Bu rakımın üstünde ise sıcak iklim tipi görülür.

Park 6 Temmuz 1961 tarihinde düzenlenmiştir ve yılda 2 milyon ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir. Yani, Brezilya’nın en çok ziyaret edilen milli parkıdır. Parkın ismi 1967 yılında “Tijuca Milli Parkı” olarak değiştirilmiştir. 2004 tarihinde parkın sınırları 39.51 kilometre karelik alana genişletilmiştir.

17. ve 18. yüzyıllar boyunca: park alanı, ciddi çevre sorunlarına muhatap olmuştur. Kereste çıkarmak ve özellikle kahve üretimi için alanda tahribatlar yapılmıştır. Ancak 1861 yılında Brezilya imparatoru Petro II: doğal bitki örtüsünün korunması için girişimde bulunmuştur. Özellikle: endemik nadir veya tehlike altındaki türler için koruma önlemleri aldırmıştır.

Öte yandan: parkta sunulan sayısız çevre hizmeti yanında, su kaynaklarının korunması da şehrin anahtarıdır. Erezyon kontrolü, sellerin önlenmesi, ısı değişiklikleri, yerel iklim düzenlemeleri, hava ve gürültü kirliliğinin azaltılması ve yerel doğal peyzaj estetiğinin sürdürülmesi park alanındaki diğer resmi düzenlemelerdir.

Park alanı: 4 bölüme ayrılmıştır. Bunlar

1.Tijuca orman.
2.Carioca,
3.Pedra Bonita/Pedra da Gavea
4.Siyah/Covanca

Evet: park alanı, doğal miras olarak kabul edilip, 400 yıl boyunca sürdürülen insan işgali sonucunda, günümüzde korunması gereken önemli bir koleksiyon olarak tarihi ve kültürel mirası oluşturmaktadır. Park alanında 1619 bitki türü bulunmaktadır ve bunlardan yaklaşık 433 tanesi tehlike altındadır. Ayrıca: park alanında sayısız böcek, örümcekler ve diğer bir kısım hayvanlar bulunur. Toplamda tehlike altında bulunan 16 amfibi, kuş ve memeli 328 tür hayvan bulunmaktadır.

Yollar boyunca: park alanı içinde: yollar, mağaralar ve şelaleler ile: spor ve doğa tutkunları için önemli bir rekreasyon alanı olmuştur. Ilımlı yürüyüşler ile, Pedra Bonita (693 metre), Pico Parrot (987 metre) ve Tijuca Peak (1021 metre) yüksekliklere çıkarak çevrenin muhteşem manzarasını izlemek mümkündür.

Biyoçeşitlilik “Chico Mendes Enstitüsü” tarafından yönetilmektedir.

 

Manguinhos Mahallesi 

Şehrin kuzey bölgesinde bulunan burası şehirde bir gecekondu mahallesidir. Mahallede şiddet yüksek düzeydedir. 2010 yılı nüfus sayımına göre 535 bin metre karelik bu alanda, yaklaşık 35.000 kişilik bir nüfus yaşamaktadır.
Mahallenin en iyi bilinen simgesi “Mağribi Pavilion” dur.

 

Daniel Little Beach-Aziz Daniel Kilisesi

Bölgenin önemli turistik bir kilisesidir ve mimar Oscar Niemeyer tarafından tasarlanan kilise 2 Aralık 1960 tarihinde açılmıştır.

Evet fazla ayrıntıya girmeye gerek yok, burası Rio şehrinin en tehlikeli mahallelerinden birisidir ve bırakın turistleri, şehrin yerlileri bile buraya girememektedir ve bu yüzden daha fazla ayrıntıya girmiyorum, sadece bilgi mahiyetindedir.

Brezilya Rio de Janeiro BARRA DA TİJUCA

 

BARRA DA TİJUCA

Şehrin güneybatı kısmındadır.
Burası yaklaşık 30 yıl önce geliştirilen, Rio şehrinin genç mahallelerinden birisidir. Bu mahalle “Barra Alışveriş Merkezi” ve 17 km uzunluğundaki kumsalı ile ilgi çeker. Özellikle zengin ve varlıklı aileler için birçok lüks devremülk ve büyük ofis kompleksleri bulunmaktadır. Mahallede Amerikan yaşam tarzı görülmektedir. Yani ülkeye yeni bir yaşam tarzı tanıtmıştır. Burada özellikle: sörf, uçurtma sörfü ve vücut sörfü sporları popülerdir.

Barra da Tijuca: başlangıçta tarıma elverişsiz ve büyük bir plaj alanı olduğundan 20. yüzyıla kadar izole kalmıştır. 1900 yılında “Bölgesel Tarım Şirketi” bu araziyi satın almış ve onu geliştirmeye başlamıştır. Bölge altyapısı üzerinde durularak, istikrarlı büyüme sağlanmıştır. Lagoa-Barra karayolu, gelişimi daha da hızlandırmıştır. Barra’ya bağlı “Galeao Uluslar arası Havaalanı” kentleşmeyi tamamlamıştır.

Buranın plajları: şehrin sakinleri için çok popülerdir.

2007 Pan Amerikan Oyunlarında: Pan-Amerikan köyü burada kurulmuştur. Oyunlardaki bazı spor yarışmaları: Miecimo da Silva Spor Merkezinde bulunan Algodao Gymnasium ve Campo Grande İtalo del Cima Stadyum’unda düzenlenmiştir.

Brezilya Rio de Janeiro Barra Alışveriş Merkezi

 

Barra Alışveriş Merkezi

Burada 700 mağaza ve birçok restoran bulunmaktadır. New York City Center Alışveriş merkezine benzer. Ülkenin en büyük alışveriş merkezidir. Bu mağazalarda: şık butik moda ürünleri, takı, iç çamaşırı ve C&A gibi yüksek moda ürünleri satılır. Efsanevi bikini dükkanı “Bumbum” şubesi de buradadır.

Brezilya Rio de Janeiro Plajlar

 

Plajlar

Buranın plajları, şehrin batı bölgesinin en çekici plajlarıdır. Barra’nın plaj hatları 17 kilometreye kadar uzanır. Beyaz kumlu plajlar ve kaba yani dalgalı sular: gençler ve sporcular için çekicidir. Özellikle doğal ve bakir güzellikleriyle dikkat çeken “Grumari” ve “Prainha” plajları: erişimi zor olsa da sorun edilmez. Özellikle “Joatinga” plajı şehrin en güzel plajlarından birisidir. Ama yalnızca araba ile ulaşılabilir.

Brezilya Rio de Janeiro CORCOVADO DAĞI

 

CORCOVADO DAĞI

Corcovado dağı: başlangıçta Portekizli yerleşimciler tarafından “Temptation Pinnacle” olarak tanınıp bilinirken, daha sonra kambur şeklini ifade etmek için “Corcovado” ismi verilmiştir.
Carcovado dağına: teleferik, otobüs veya taksi ile ulaşmak mümkündür.

En iyi yol: bir taksi kiralamak ve etkileyici manzaranın tadını çıkara çıkara dağa çıkmaktadır. Hatta sürücü ile anlaşın ve zaman zaman durarak manzarayı izleyin. Çünkü yol boyunca gözlem güverteleri bulunmaktadır.

Eğer trenle çıkmayı düşünürseniz “Cosme Velho” caddesinden hareket eden trene binebilir ve buraya ulaşabilirsiniz. Tren: Tijuca ulusal parkı içinde muhteşem manzaralar içinden ilerliyor. Tren elektrikli olduğundan orman alanında herhangi bir kirlenmeye neden olmamaktadır. Bilet ücretlerinin bir kısmının

Ormanı korumakla görevli “Brezilya Çevre Enstitüsü”ne gittiği söyleniyor.

Yol boyunca çok keyifli, büyük ağaçların, tropik meyvelerin ve mini durakların içinden geçiliyor. Tren hattı: Brezilya imparatoru Dom Petro II tarafından 1884 yılında açılmıştır. Amaç: Brezilya’nın bağımsızlığının ardından, zirveye bir yol açılmasıdır.

Brezilya Rio de Janeiro

İlk açıldığında buhar motoru ile çalışıyormuş ve İsa heykelinden önce yapıldığı biliniyor. Çünkü tren aynı zamanda anıtın parçalarının tepeye taşınmasında da kullanılmıştır. Günümüzde tren 3824 metre uzunluğundaki demiryolu hattında, inşaat mühendisliğinin bir mucizesi olarak hareket etmektedir. 1979 yılında İsviçre’den ithal edilen daha güvenli ve daha modern trenlerle yenileme yapılmıştır.
Trenle buraya ulaşım için ödemeniz gereken ücret yetişkinler için 50 dolar, 6-12 yaş arası çocuklar için 25 dolardır. Ücret gidiş-dönüş tren yolculuğu için geçerlidir. 5 yaşına kadar olan çocuklar ücretsizdir. 345 yolcu kapasiteli trenler: her 30 dakikada bir hareket etmektedirler. Seyahat süresi yaklaşık 20 dakikadır.

Ancak bir çok ziyaretçi buraya çıkmak için teleferik tercih etmektedirler. Bu teleferiğe binmek için “Tijuca Orman” heykelinin yanındaki istasyona ulaşmanız gerekir. Teleferikle dağa çıkmayı düşünürseniz, bu kere “Tijuca Ormanı” gibi Rio şehrinin yine çarpıcı manzaralarından birini izleme şansı bulursunuz.

Tijuca ormanı; dünyanın en büyük kentsel ormanıdır. Onun ağaçlandırılması temelde kahve üretimi için gelişigüzel dikilen ağaçlarla 19. yüzyılda başlamıştır. 3200 hektarlık alanı kapsamaktadır.

Teleferikle çıkmayı düşünürseniz, bölmenin sağ tarafına oturmanızı öneririm. Teleferik her yarım saatte bir olmak üzere saat: 08.30-18.30 arasında çalışıyor. Buraya çıkmak için en ince husus: çıkmadan önce tepede bulut ve sis olup olmadığını öğrenmenizdir. Yani, tepeye mutlaka açık bir günde çıkmalısınız. Eğer tepede maymunları beslemek isterseniz yanınıza “muz” almayı unutmayın.

Bu dağda: İsa heykelini yakından görmek dışında, mükemmel bir Rio şehri manzarası ile karşılaşacaksınız. 710 metre rakımlı dağda “İsa heykeli” ve Brezilya’nın hamisi Saint Lady onuruna yapılan bir şapel bulunmaktadır. Şapel: 8 metre kaideli ve 30 metre yüksekliktedir. Dağ üzerinde bulunan İsa heykeli ise: 1145 kg ağırlığında ve 40 metre yüksekliktedir.

Brezilya Rio de Janeiro Christ Redentor İsa Heykeli

 

Christ Redentor-İsa Heykeli

Evet burası dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir. “Christ Redentor” isminin kelime anlamı “günahtan kurtaran İsa” demektir.

Devasa İsa heykelinin bulunduğu Corvovado tepesine çıkabilmek için önce otobüse, sonra küçük bir trene biniliyor. Ama bir saat beklemek gerekiyor. Çünkü feci kuyruk oluyor.

Brezilya’da Hıristiyanlığın sembolü ve Rio’nun ikonu olan heykelin yüksekliği 30 metre, kaidesinin yüksekliği ise 8 metre uzunluğunda ve açılmış kollarının genişliği 30 metre genişliğindedir. Bu ölçü ile dünyanın en geniş heykeli denilmektedir. Heykelin toplam yüksekliği 39.6 metredir.

Heykelin başı 3.70 metre uzunluğunda, ağırlığı ise 3.5 tondur. Heykelin tümünün ağırlığı ise 1145 tondur. Üstü zarar görmesin diye özel bir madde ile kaplanmıştır.

Heykel: Fransız asıllı Polonyalı sanatçı Paul Landowski tarafından 5 yıllık bir çalışma sonucunda tamamlanmış ve ilk temel taşı 1922 yılında yerleştirilmiş ve heykel 12 Ekim 1931 tarihinde açılmıştır. Aslında heykelin yapılması için bir yarışma yapılmış ve Landowski bu yarışmayı kazanmıştır. Öte yandan: heykelin tasarımı 1921 yılında Carlos Oswaldo isimli bir Brezilyalı tarafından çizilmiştir. Çizimde “haç taşıyan İsa” düşünülmüştür. Ancak tasarım daha sonra değiştirilmiştir.

Baş ve kollar Fransa’da özel olarak yapılıp Brezilya’ya getirilmiştir.

Heykel 2007 tarihinde UNESCO tarafından “Dünyanın 7 harikasından biri olarak seçilmiştir. 2003 yılında heykele yeni aydınlatma sistemi yerleştirilmiş, en yüksek noktasına yürüyen merdivenler ve panoramik asansörlerle mekanik erişim hattı kurulmuştur. Öte yandan merdivenle ulaşım için 222 basamaklı bir merdiveni tırmanmak gerekir.

Uzun yıllar Portekiz sömürgesi olan Brezilya’da, özgürlüğün 100. yılı kutlamaları anısına yapılmıştır. Aslında aynı tarihte Brezilya Kralı Petro: buraya dikilmek üzere kendi heykelini yaptıracakmış, ama “beni bir süre sonra unuturlar, bunu asla unutmazlar” diyerek İsa’nın heykelinin yapılmasına karar vermiştir.

Sırtı şehrin fakir bölgelerine dönüktür. Brezilyalılar bunu şöyle yorumlarlar “İsa kollarını zenginlere açarken, fakirlere sırtını döner”. Kollarını açmasının anlamı olarak “insanları kucaklaması” demekmiş. Aynı zamanda bu durum “Brezilya insanının sevecenliğini” de ifade ediyormuş. Heykelin hemen arkasında bir kilise bulunuyor.

Kalabalık yüzünden rahat fotoğraf çekmek mümkün olmuyor. Çünkü heykel yılda 2 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor.

Corcovado tepesi şehre o kadar hakim ki, heykeli bir yana bırakın sadece manzarası için bile buraya çıkmaya değer. Ancak buraya çıkmadan önce hava durumunu mutlaka takip etmeniz gerekir ki, bazen öyle bir sis olur ki, bırakın şehri izlemeyi, heykelin başını bile göremeyeceğiniz hava durumu söz konusu olabiliyor.

Brezilya Rio de Janeiro Sugar Loaf Dağı

 

Sugar Loaf Dağı

Deniz seviyesinden 396 metre yüksekliktedir. Burası Rio şehrinin en yüksek tepesidir. Buraya bu ismin verilmesinin nedeni: “Portekiz için sevkiyata hazırlanan rafine edilmemiş koni biçimli şeker kamışı bloklarına” benzemesidir ve ismini 17. yüzyılda almıştır.

“Morro da Urca” dağı ise “balina” benzerliği nedeniyle bu ismi almıştır. Heybetli bir koni şeklinde yükselen dağ muhtemelen 600 milyon yıl boyunca atmosferik basınç ve sıcaklık ile kalıplaşmış, granit taş bloğudur ve yamaçlarında çok az bitki örtüsü bulunmaktadır.

Teleferiğin hizmete girdiği 1912 yılından bu yana dağ 37 milyon kişi tarafından ziyaret edilmiştir ve her yıl 1 milyon kişi tarafından ziyaret edilmeye devam edilmektedir.

Brezilya Rio de Janeiro Teleferik

 

Teleferik

Buraya teleferikle nefes kesen bir yolculukla gidiliyor. Teleferiğe binmek için “Praia Vermelha” plajına gitmek ve oradaki istasyondan bilet alarak binmek gerekir.

Teleferik, her 20 dakikada bir hareket ediyor ve saat: 08.00-21.00 arasında çalışıyor. İstasyonda: birkaç hediyelik eşya satan dükkan bulunuyor. Teleferik ücretleri, yetişkinler için 53 dolar, 6-12 yaş arası çocuklar için 26 dolar ve 6 yaş altı çocuklar için ücretsizdir. Ancak bu teleferik bilet istasyonunda bir süre sıra beklemeniz gerektiğini unutmayın.

Teleferiğin hızı, saatte 21-31 km. arasında değişir. Her araç 65 yolcu kapasitelidir. Brezilyalı mühendis Augusto Ferreira Ramos (22 Ağustos 1860 Brezilya doğumludur) tarafından tasarlanan ve 1912 yılında tamamlanan teleferik sisteminin kabloları en son olarak 2002 yılında değiştirilmiştir.

Elektronik sistem ise 2009 yılında yenilenmiştir. Sistemde en son restorasyon 2008 yılında: yeni bir havalandırma sistemi, renkli ve parlamayı önleyici camlar ile yapılmıştır. Her ne kadar yolculuk biraz korkutucu olsa da, Sugarloaf teleferik sisteminin dünyanın en güvenilir teleferik sistemlerinden biri olduğu söyleniyor.

Teleferik yolculuğu 3’er dakika süren iki aşamalı olmaktadır.

Birinci aşama: 220 metre rakımlı “Morro da Urca” yani “Urca Hill” ve Praia Vermelha bölgesine gider. Gezinin bu bölümü yaklaşık 1 km. dir. Yolculuğun bu bölümünde: Copacabana, İsa heykeli, Niteroi köprüsü ve Guanabara körfezi seyrediliyor. Ayrıca farklı yüksekliklerde değişik ve kalın bitki örtüsü görülebiliyor.

Burada: sahilin güzel manzarası izlenir ve açık bir bar, restoran ve amfi tiyatro bulunmaktadır. Burada güzel doğa yürüyüşleri yapılabilir. Bu yürüyüşlerde: tropik bitki örtüsü, kuşlar ve zaman zaman maymunlar görülür. Burası özellikle hafta sonlarında akşam saatlerinde popüler yaz konserleri ile ünlüdür. Bu konserler bazen sabaha kadar devam eder.

İkinci aşama: büyük bir teleferik her 30 dakikada bir kalkar ve Morro da Urca’nın ardından Sugarloaf dağının 528 metrelik zirvesine çıkılır. Burada ana istasyon “Avenida Pasteur” bulunuyor.
Eğer teleferik istemesseniz, buraya ulaşım için otobüs veya taksi kullanabilirsiniz.

Brezilya Rio de Janeiro

Zirvedeki istasyona vardığınızda: Brezilyalıların “Cidade Maravilhosa” yani “Harikulade Şehir” dedikleri Rio ayaklarınızın altındadır. Burada bir de fast-food dükkanı bulunuyor.

Buradan: Rio şehri Guanabara körfezi ve Niteroi ve Atlantik okyanusunun mavi sularının muhteşem manzarasını izlemek mümkündür. Burayı ziyaret etmek için en iyi zaman güneş batışı esnasındadır. Alternatif olarak tepenin çevresindeki izleri takip ederek bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Ama biraz önce de belirttiğim gibi özellikle güneş batışını mutlaka izleyin. Aslında eğer kalabalıktan kaçmak isterseniz, burayı ya sabahın erken saatlerinde ya da öğleden sonra ziyaret etmelisiniz.

Yozgat

Yozgat

Son yıllarda, büyük kalkınma hamleleri olmuş, yeni yapılar yapılmış. Ankara’nın çok yakınında, Ankara’nın yıllarca hiçbir nimetinden yararlanamamış, günümüzde ise, bunun sıkıntıları hızla giderilmeye çalışılıyor.

Yozgat

ULAŞIM

Yozgat, Ankara-Sivas kara yolu, yani E-88 kara yolu üzerindedir. Kırıkkale, Ankara, Sivas, Kayseri, Kırşehir, Nevşehir, Çorum, Çankırı, Tokat illeri ile doğrudan kara yolu bağlantısı vardır.

Yozgat-Amasya arasındaki uzaklık: 188 km. Yozgat-Sivas arasındaki uzaklık: 225 km. Yozgat-Çorum arasındaki uzaklık: 104 km. Yozgat-Tokat arasındaki uzaklık: 207 km. Yozgat—Kırıkkale arasındaki uzaklık: 142 km. Yozgat-Kırşehir arasındaki uzaklık: 112 km. Yozgat-Kayseri arasındaki uzaklık: 197 km. Yozgat-Nevşehir arasındaki uzaklık: 202 km.

Yozgat

TARİHİ

Şehir merkezine yakın yerlerde ve ilçelerde yapılan araştırmalarda: MÖ.3000 yıllarından itibaren, bölgede yerleşim bulunduğunu ifade eden eserler ortaya çıkarılmıştır. Merkeze bağlı: Büyüknefes, Damsasan ve Gündoğdu köylerinde, bu yerleşim kalıntıları görülmektedir.

Bölgede, en büyük medeniyetin ise, Hititler tarafından kurulduğu anlaşılmıştır. MÖ.2000-1500 yılları arasında bu bölgede kurulan Hitit Medeniyeti: başkentini, Hattuşaş bölgesinde kurarak, bölgenin tarih sahnesinde yerini almasını sağlamıştır.

Takip eden dönemlerde, buralarda: sırasıyla Frigler, Kimmerler, Persler ve Makedonyalılar görülür. Daha sonra ise: Galatlar görülüyor, Anadolu’yu istila eden göçebe kabilelerden olan “Galat”lar, burayı bir “Ata yurdu” gibi kabullenmiş ve yerleşmişlerdir.

MÖ.85 yılında, Romalılar Galatların hakimiyetine son vermiş, MS.395 yılında imparatorluk ikiye bölününce, bölge Bizans egemenliğine geçmiştir.

Takip eden dönemde: 1071 Malazgirt Savaşından sonra, Türkler hızla Anadolu’da yayılmaya başlarlar. Bu dönemde, Bozok bölgesi, önemli kervan ve ticaret yollarının geçtiği bir yer olarak öne çıkar. 12.yüzyıldan itibaren, Selçuklular, bölgede görülmeye başlarlar ve 1175 yılında, Selçuklular bölgeyi tamamen ele geçirirler.

1529-1530 yıllarında, Yozgat, küçük bir köy olarak görülmektedir. Bölgede birçok oymak yaşamış ve bugün Yozgat’ın yerli halkının büyük bölümü, bu oymakların neslinden gelmektedir. Zaten, bölgede, oymak adlarını taşıyan birçok köy ve kasaba, hala bu isimleriyle anılmaktadırlar.

1408 yılında,

Osmanlılar bölgedeki hakimiyeti ele geçirirler. Yavuz Sultan Selim döneminde: Yozgat ve çevresinde “Celal” adlı bir Türkmen tarafından isyan çıkarılır, isyan bastırılır ama Yozgat ve yöresi, bu isyandan büyük zarar görür. 17.yüzyılda: devlet tarafından bölgeye yerleştirilen, Türkmen oymaklarından, Çapanoğulları, büyük güç kazanırlar.

Çapanoğullarından Ahmet Ağa, 1741 yılında, bölge mütessellimliğine getirilir. 1755 yılında, İstanbul’da çıkan et sıkıntısı üzerine, bölgeden, İstanbul’a koyun gönderince, merkezi yönetim tarafından, Bozok Sancağı, Ahmet Ağa’ya, mülk olarak verilir ve bundan sonra, Yozgat ve çevresinin tartışmasız hakimi olurlar.

Ancak, bu hakimiyet, Ahmet Ağa’nın bölge ve bölge halkı üzerindeki usulsüz uygulamalarını bitirmez ve 1765 yılında idam edilir. 1772 yılında, Çapanoğulları, bölgede yine etkin olmaya başlarlar. 1842-1846 yılları arasında, Çapanoğullarından Mehmet Celalettin Paşa: Yozgat ve Kayseri kaymakamlığına atanır. 1849 yılında ise, güçlerinin doruk noktasına ulaşırlar.

Tarihi süreç içinde, Kurtuluş Savaşı dönemine gelinir. Bu dönemde, şehir herhangi bir işgal altında kalmaz, ama bir isyan nedeniyle, mahalli kurtuluş mücadelesi veren birlikleri çok zor durumda bırakır.

Milli Mücadeleyi desteklemek üzere kurulan, Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti, Yozgat Şubesinde: Müftü Hulusu Efendi ve Çapanoğlu Edip ve Celal Beyler arasındaki husumet, Milli Mücadelenin yazgısını etkileyecek ölçüde sonuçlar doğuran Çapanoğlu İsyanının nedenlerinden biri olur.

Aslında Yozgat yöresinde başlamış olmasına rağmen, daha sonra bu isyan hareketi Çapanoğulları ailesi içine çekilmiş ve Çapanoğlu isyanı olarak anılmıştır.

Halbuki,

Bu geniş ailenin yalnızca bir kısmı isyana iştirak etmiştir. İsyan; 14 Mayıs 1920 tarihinde, Yıldızeli-Kaman köyünde toplantı yapanlar tarafından, Ankara Hükümetine karşı isyan ilan ettiklerini açıklamalarıyla başlar. Yıldızeli’ndeki olaylar, gün geçtikçe büyür. İsyanların önlenmesinde, büyük zorluklar çekilir.

Çapanoğulları: 13 Haziran günü Sorgun’u ve 14 Haziran günü Yozgat şehrini ele geçirirler. 16 Haziran’da Alaca ele geçirilir. Ancak, Çerkez Ethem tarafından isyan bastırılır ve isyana katılanlar cezalandırılır. Çerkez Ethem, isyancıların toplandığını duyunca, 25 Haziran 1920 günü Alaca ilçesini ele geçirir. Daha sonra, Arapseyfi bölgesinde toplanan tüm asiler, yine Çerkez Ethem kuvvetleri tarafından, imha edilirler.

Şehir: 25 Haziran 1927 tarihinden sonra, Yozgat adını alır. Daha önce, Bozok ismi kullanılmıştır. Niye, Bozok? Oğuzların Bozok koluna mensup Türkmenlerin, bu bölgeye akını sonucu, bölge “Bozok” olarak anılmaya başlanır.

Peki, Yozgat ismi nerden gelir? Söylenenlere göre: Yozgat bölgesi, Saray köyünden itibaren, aşağıdan-yukarıya doğru, kat kat yükselmektedir. Bu kat kat yükselişinden ve rakımının yüksekliğinden dolayı, önceleri buraya “Yüzkat” denilmiş, zamanla bu isim “Yozgat” olarak söylenegelmiştir.

 

GENEL

İl’in jeolojik yapısında dikkat çeken en önemli özellik: yer altı sularının fazla oluşudur. Yeryüzü şekilleri bakımından ise, sade bir yapıya sahiptir. İl topraklarının büyük bölümünü: platolar kaplar. Bunların başında ise, Bozok platosu gelmektedir.

İklim özellikleri değerlendirildiğinde: burada, yarı kurak, karasal iklimin hakim olduğu görülür. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Yaz ile kış, gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkları yüksektir.

Yozgat, Türkiye genelinde, nüfusunun yarısından fazlasının kırsal alanlarda yaşadığı, nadir illerden biridir.

Yozgat’ta, turizm denilince: şehir, Ankara’ya çok yakın ve Ankara yöresinden, bütün doğu istikametinde ilerleyen yolların en çok kullanılanı. Yani: bu şehirden, mutlaka bir şekilde geçiliyor. Ama: şehrin turizm yönü elbette çok yoğun değil.

Yani: Arkeoloji Müzesi bulunmayan bir şehir, turizm yönünden ne olabilir? Çamlık Milli Parkı, Saat kulesi, Etnografya Müzesi. Yerli ve yabancı turist, bir yere gidip para bırakmadan önce, oranın önemini keşfetmeye çalışıyor.

Yani: “oraya gidersem orada ne görebilirim, ilginç ne olabilir “gibi. Umarım Yozgat şehrinin bu özellikleri konusunda yetkililer tarafından çalışma yapılır ve şehrin turizm yönünü öne çıkaracak çalışmalar yapılır.

 

YOZGAT SÜRMELİSİ EFSANESİ

1700’lü yıllarda, Bozok yaylasında otlayan sürülerin bir kısmını, Sürmeli Bey adında bir Türkmen yörüğü otlatırmış. Bu ozan: elinde kavalı, sırtında sazı, Yozgat-Akdağmağdeni arasındaki bölgedeki ormanlarda sürülerini dolaştırırmış.

Bazen bir çam dibinde, bazen bir derenin kıyısında kavalını çalar, aşık olduğu gönlünün sevgilisini düşünürmüş. O sevgili ki: güzelliği Bozok yaylasına yayılmış bir dilbermiş. Ancak, babası bir Türkmen beyidir ve çok serttir.

Sürmeli Bey: ailesini gönderir ve kızı babasından istetir. Ama, kızın babası, kızını bir çobana vermek istemez. Araya girenlere rağmen, bu düşüncesinden vazgeçmez.

Sürmeli Bey, buna çok üzülür. Sürüsünü bırakır ve sazını eline alarak, Beşçamlar mevkiinde, kendine bir dergah kurar. Aşkını, yanık türküleriyle, dağlara-ağaçlara anlatmaya başlar. Otağına ve obasına küser, alır başını gider, Akdağlara kadar giden çamların arasında, onu bir daha gören olmaz. Ondan geriye; içli sazına söylettiği nameler ve dertli kavalının nameleri kalır. O gün, bu gündür: Sürmeli Beyin türküleri, bu yörede, dillerde yankılanır.

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

2006 yılında kurulmuştur. Üniversiteye bağlı: Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Ziraat Fakültesi, Tıp Fakültesi ve Eğitim Fakültesi var.

2009-2010 eğitim yılı döneminde: üniversitenin öğrenci kapasitesi, 7200 kişi olmuştur. Ayrıca: 290 öğretim elemanı ve 160 idari personel görev yapmaktadır.

Yozgat Testi Kebabı

NE YENİR.NE İÇİLİR

Bu yöreye has yemeklerin başında: Testi kebabı, ayva basması, çörek, bazlama, katmer gelir. Özellikle: testi kebabı ve elbette “Arapaşı” Özellikle: arabaşı, hazırlanışı ve yenilişi ile büyük ilginçlik gösterir. Ben burada kaldığım, dört yıllık süre zarfında, arabaşını yiyemedim, daha doğrusu yutamadım. Ama, bu lezzetin, öyle bir çorbası var ki, inanamazsınız, bunun çorbasını büyük bir keyifle defalarca yemiştim.

İsterseniz, kısaca bilgi vereyim. Arabaşı yemeği: un ile bir tepsi üzerine hazırlanan bir yemek ve ayrıca: tavuk veya hindi etinden hazırlanan çorbası ile tamamlanıyor. Tepside hazırlanan hamur, parçalar halinde kaşıkla alınıyor, çorbada ıslatıldıktan sonra, yutularak tadılıyor.

Ağızda çiğnenmemesi gerekiyor, ama bu yutma işi, ya maharet ya da alışkanlık gerektiriyor. Bir kaşık büyüklüğünde hamur parçasının bir lokmada yutulması, alışkanlık gerektiren bir olay.

Testi kebabı ise, duymuşsunuzdur, bir testinin içinde, et ve çeşitli sebzelerle hazırlanan ve daha sonra testinin kapak bölümünün hamurla kapatılması, kuzinelerde pişirilmesi ve daha sonra, testinin ağız kısmının yani kapalı kısmının kırılarak, kebap bölümünün bir kaba dökülmesi ile yeniliyor.

Yozgat Arabaşı

Her ikisi de muhteşem lezzetler. Yozgat yöresine gidenler için, mutlaka tadılmasını önereceğim lezzetler. Arabaşı belki yapılışı ve yenilişi itibarıyla ilginizi çekmeyebilir ama testi kebabını mutlaka denemelisiniz.

Yozgat

GEZİLECEK YERLERİ

Yozgat Saat Kulesi

YOZGAT SAAT KULESİ

1897 yılında, Belediye Başkanı Ahmet Tevfik-i Zade tarafından, Yozgatlı Şakir Usta’ya yaptırılmıştır.

Kulenin kaidesi, kare prizma şeklindedir. En üst kısmı: şerefe gibi, bir terasla çevrilidir. En tepe kısmında ise, çan şeklinde bir külah bulunmaktadır. Saatin çanı: 250 kg. ağırlığındadır. Her yarım ve tam saatlerde, çalışmaktadır. Kuleye çıkış için, kuzeyde, yuvarlak bir kemerli kapı bulunmaktadır. Kulenin her katında ise, yuvarlak kemerli bir pencere bulunuyor.

Yozgat Çapanoğlu Camii

ÇAPANOĞLU CAMİSİ

1779 yılında, Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. 1794 yılında ise, Süleyman Bey tarafından, bu yapının önüne, benzer planda, ikinci bir mekan ekletilmiştir. Daha sonra ise, en dışa küçük bir giriş revakı eklenmiş.

Arka arkaya dizilmiş yapılar, yakın zamana kadar, Osmanlı döneminin resim sanatına özgü örneklerle bezemeliymiş. Ancak, yapılan onarımlar sırasında, resimlerin çoğu yok olmuş.

Mahvilin ikinci katında, yan kubbede: yeşil mavi ve sarı renklerin kullanıldığı, çeşitli çiçek, yaprak ve meyve resimleri var.

Evet, bu cami, iki bölümden oluşuyor ve Yozgat’ın en büyük camisi, hemen önünde de bir şadırvan görülüyor.

Yozgat Çamlık Milli Parkı

ÇAMLIK MİLLİ PARKI

İl merkezinin, 2 km. güneyindedir. İl merkezine, 2 kilometrelik asfalt bir yolla bağlanır. Ülkemizin ilk milli parkıdır. 1958 yılında, Milli Park haline getirilmiştir. Deniz seviyesinden yüksekliği: 1300 metredir.

Burada yapılan araştırmaya göre: yaklaşık 300 yıl önce, bölgede bulunan “karaçam ormanları” bilinçsizlik sonucu ortadan kalkmış ve bir daha da yetişmemiştir.

Bu karaçamlardan, bir kısmı halen milli park bölgesinde bulunuyor ve dünya üzerinde yalnızca Kafkasya ve Yozgat çamlığında bulunmalarıyla önem kazanıyorlar.

Başka yerde yok. Diğer çam türleri: 100 yaşını geçtikten sonra, büyüme ve tohum verme özelliklerini kaybetmesine rağmen, Kafkas karaçamı, 300-500 yıl arasında yaşama, büyüme ve tohum verme yeteneğine sahipmiş. Çamlıkta: 3 yıldızlı bir de otel bulunuyor.

Bunların dışında, çamlık içinde: 9 tane, 400-500 yıllık anıt ağaçlar var. Ayrıca, burası bir doğal hayvanat bahçesi konumunda.

Günümüzde, burada: akbaba, küçük atmaca, şahin, tavşan, saksağan, kurt, kaplumbağa gibi bir sürü hayvan çeşidini görmek mümkün. Çamlık içinde, bir de gölet var. Bu gölette: sazan ve turna gibi balıklar yaşıyor.

Yozgat Çamlık Milli Parkı

Çamlık içinde, birçok çeşme de bulunuyor. Kaymak donduran, kum döken gibi ilginç isimleri olan çeşmeler, bu isimlerine uygun suları ile öne çıkıyorlar. Kaymak  donduran çeşmesi: ismini, çevresindeki kar kuyularından almış.

Buz makinalarının, soğutucuların olmadığı dönemlerde, seyyar dondurmacılar ve pastane sahipleri, bu çeşmenin çevresinde kar kuyuları açarlar ve dondurma kaplarını, bu kuyuların çevresine koyarak, dondurmanın erimesini önlerlermiş.

Evet, Yozgat yöresinde yaşayanlar için, burası büyük bir imkan. Bende, defalarca Yozgat Çamlığına çıktım. Yolu, pek fazla sıkıntılı olmasa da, yine de, viraj ve inişli-çıkışlı. Ama, burada özellikle, yol üzerinde bulunan üç çeşmeden söz etmek istiyorum.

Bunlar: soğuk su çeşmesi, böbrek taşı döken su çeşmesi ve kekik kokulu su bulunan çeşme. Yozgatlılar, bu çeşmelerden bidon bidon su alırlar, sizde mutlaka bu sulardan tatmalısınız.

En tepeye çıktığınızda, biraz önce sözünü ettiğim otel veya belediye restoranında, mutlaka testi kebabını tatmalısınız.

BÜYÜKNEFES (TAVİUM-TAVİON) ANTİK KENTİ

Yozgat-Haydarbeyli köyü yolu üzerindedir. Galatların bir kolu olan, Trokmilerin başkenti olarak kullanılmıştır. Asur ticaret kolonileri döneminde, şehrin önemi ortaya çıkmıştır.

Erken Bizans döneminde, kent, şaşalı dönemini yaşarken, geç Bizans döneminde terk edilmiştir.

Halen burada kazı çalışmaları yapılıyor. Kentin büyük kale ve küçük kale olarak isimlendirilen bölgesinde, yaklaşık 3000 kişilik bir anfitiyatro ortaya çıkarılmış.

Son zamanlarda ortaya atılan söylentilere göre: günümüzdeki Almanların atalarının buradan göç ettikleri söyleniyor. Bu söylenti, yapılacak çalışmalar sonucu ne kadar doğrulanabilirse, buranın turizm kapasitesinin en üst düzeye çıkacağı tahmin ediliyor.

Yozgat Çeşka Yeraltı Şehri

ÇEŞKA YER ALTI ŞEHRİ

Kirazlı mevkiindedir. Yani, il merkezinin 3 km. kuzeydoğusundadır. Yüksekçe bir tepeye kurulmuştur. Yer altı şehrinin, üç girişi var. Ancak, bu giriş kapıları, günümüz öncesinde dolmuştur. Kuzeydeki tek giriş kapısından: alçak ve dar bir galeri ile, bir odaya ve odadan yine galeri ile, çevrede bulunan diğer odalara ve bir salona geçiliyor.

Salona açılan diğer galerinin toprak dolu olduğu görülüyor. Yıkıntılar arasında ve tepenin alt eteklerinde, tek renkli Roma ve Bizans dönemi seramik parçaları görebiliyorsunuz.

Yozgat Nizamoğlu Evi-Etnografya Müzesi

NİZAMOĞLU EVİ (ETNOĞRAFYA MÜZESİ) 

İl merkezinde, İstanbulluoğlu mahallesinde bulunmaktadır.

1985 yılında ziyarete açılan müzede, bugün itibarıyla 990’ı teşhirde olmak üzere, toplam: 4000 civarında eser bulunmaktadır. Pazartesi hariç, diğer günlerde, saat: 08.30-17.30 arasında ziyarete açıktır.

Müzenin bulunduğu yapı ise: 1871 yılında yapılmıştır. Doğu yüzü, sokağa bakmaktadır. Taban ve duvar ahşaptır. Zemin kattaki mekanlar: depo, mutfak ve hizmet odaları olarak kullanılmaktadır.

Üst katta: bir sofa var, onun iki yanında ise simetrik yerleştirilmiş odalar var. Buralarda, yöreye özgü Etnografik eserler sergileniyor. Müzeye ait bahçe içinde, bir de idari bina bulunuyor.

Sergi salonlarında sergilenen eserler, şu şekilde gruplanmaktadır.

Yazma Eserler Salonu: Salonda bulunan en önemli eser: Çapanoğlu Büyük Camisine hediye olarak yaptırılan sancaktır. Bundan başka, yine bir sancak ve el yazması panolar ve mermer yazıtlar da sergilenmektedir.

Üst Kat Hol: Yozgat’ın eski Belediye Başkanlarından, Salim Korkmaz tarafından hibe edilen Aynalı Körük olarak isimlendirilen, yörede meşhur at arabası sergileniyor. Eyvan kısmında ise, yok olmuş, sivil mimari örneklerine ait süslemeli ahşap kapı ve yüklük kapıları ile, camilerden getirilen şamdanlar sergileniyor.

Mutfak: Konağın üst kat mutfağında, vitrinler içinde Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait porselen, seramik, bakır ve ahşap mutfak eşyaları sergileniyor.

İslami Eserler Salonu: Burada, bir Kabe Örtüsü Parçası, tekke eşyalarının ve alem, şamdan gibi bronz eşyaların teşhir edildiği vitrinler var.

Silahlar Salonu: 18.ve 19.yüzyılda kullanılmış; çakmaklı tüfek, el yapımı Karadağ tabancalar, kılıçlar ve çeşitli harp malzemeleri sergileniyor.

Gelin Odası: Pirinç bir karyola, dikiş makinası, beşikler, ahşap sandıklar, kilim ve el işleri ile, 19.yüzyıla ait bir gelin odası, bu salonda sergileniyor.

Yozgat Arkeoloji Müzesi-Karslıoğlu Konağı

ARKEOLOJİ MÜZESİ (KARSLIOĞLU KONAĞI)

Eski Yozgat-Sungurlu yolu (günümüzdeki Hattuşaş yolu) üzerinde, C. Ali Efendi Camisinin yanındadır.

Yozgat yöresinde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan eserler, burada sergileniyor. Konak; 1883 yılında inşa edilmiştir. Konak, 1929-1936 yılları arasında, Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Karslıoğlu tarafından satın alınarak uzun süre kullanıldığı için “Karslıoğlu Konağı” olarak anılıyor.

Bina; 1979 yılında, Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış ve restore edilerek 1990 yılında, Arkeoloji Müzesi deposu olarak kullanılmaktadır. Yakın bir gelecekte, arkeoloji müzesi olarak hizmete gireceğini duydum.

Dikdörtgen planlı yapı, iki katlıdır. Kesme taş  duvarlar, ahşap karkas taşıyıcı sistem arasına,  taş dolgu ile örülmüş ve sıva yapılmış. Kapı, yüklük ve tavanlarda: yörenin en güzel oyma işçiliğini görebilirsiniz. Binaya giriş, güneydeki sundurmadan sağlanır.

Birinci kata: beş basamaklı, taş merdivenle çıkılıyor. Oda kapıları üzerinde haç şekilleri görülüyor. Bu nedenle yapının eskiden Rumlara ait olduğu anlaşılıyor.

Atatürk, 3 Şubat 1934 tarihinde Yozgat’a geldiğinde,

Burada kalmıştır ve daha sonra, yapı uzun süre Vali Konağı olarak kullanılmıştır. Her ne kadar, yazının başlık satırında, Arkeoloji Müzesi cümlesini kullanmış olsam da, bugün burası müze olarak kullanılmıyor. Çünkü: Yozgat Müzesi Müdürlüğü tarafından, bir takım gerekçeler öne sürülerek, buranın Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmasından vazgeçilmiş.

Bu yapı da, İl Özel İdaresine tahsis edilmiş. Peki, Arkeoloji Müzesi nerede diye düşündünüz elbette, bilmiyorum. Bilgi veren de yok, müze de yok. Kesin olan tek şey, bu konağın müze olmasından tamamen vazgeçilmiş olması.

Yozgat’ta bir arkeoloji müzesi yapılması için, 2005 yılında, yaklaşık 4400 metrekare büyüklüğünde bir arsa tahsisi sağlanmışsa da, henüz bir çalışma gerçekleşmemiştir.

Bölge gerçekten tarihi kalıntılar açısından muhteşem zengin. Ama sanırım arkeoloji bilinci bölgede tam olarak yerleştirilememiş. Benim bulunduğum dönemde: Yozgat Valiliği bahçesinde bir mermer aslan heykeli vardı, ama ilginç olan heykelin tam bel bölümünde bulunan kazma izleriydi.

Bu heykeli, tarlasında tesadüf eseri bulan vatandaşımız, bunu kırıp bahçe  duvarında taş olarak kullanmayı düşünmüş, ancak her türlü çabasına rağmen kıramamış. Tarih bilincimiz sanırım bu, eğer buluntu altın, gümüş ise, değerli, taş ise, değersiz.

Yozgat Karabıyık Köprüsü

KARABIYIK KÖPRÜSÜ

Yozgat-Şefaatli kara yolu üzerinde, yolun 38. kilometrededir. Köprü: Yavuz Sultan Selim tarafından, Mısır seferine giderken, 1516 yılında yaptırılmıştır.

Ayaklar üzerinde oturan, üç sivri kemer, iki alçak mahmuzlu, 60 cm. yüksekliğinde korkuluk duvarları olan, uçlarda ve ortada baba taşları olan bir köprü.

Kesme beyaz taşlardan yapılmış. Boyu: 54 metre, eni, 4.5 metredir. Köprü günümüzde iki durumdadır.

Yozgat Sorgun hakkındaki gezi yazım için Sorgun

İspanya San Sebastian

 

 

İspanya San Sebastian

 

ŞEHİRDEKİ ÇAĞDAŞ YAPILAR

KURSAAL CONGRESS CENTRE AND AUDİTORİUM

Denize bakan burası: günümüzde kongre ve kültür faaliyetlerinin yürütülmesi için tasarlanmış ve yapılmış bir modern projedir. Yapı mimar Rafael Moneo tarafından tasarlanmış ve 1999 yılında hizmete açılmıştır.

Tasarım: doğal ve yapay uyumu vurgulamaktadır. Saydam cam küpler: iki karadaki kayalar olarak tasarlanmıştır. Kavramsal, estetik, teknik ve yapıcı yenilik özellikleri gösteren proje: Avrupa’da verilen en önemli çağdaş mimarlık ödülü “Mies van der Rohe” ye layık görülmüştür.

Burada: yılda 300’den fazla etkinlik düzenlenmekte ve bunlara 600.000’den fazla kişi katılmaktadır. Oditoryum 1800 kişi kapasitelidir. Kongre merkezi ise, 10575 kişi kapasitelidir. İspanya’nın en büyük film festivali, burada düzenlenmektedir.

Evet: Avrupa’nın en önemli kavramsal, estetik, teknik ve yapıcı yenilik özellikleri taşıyan bu yapısını mutlaka görmenizi öneririm.

İspanya San Sebastian İesu Kilisesi

 

İESU KİLİSESİ

Kilise: çağdaş İspanyol mimarisinin en seçkin temsilcilerinden biri olarak kabul edilen mimar Rafael Moneo tarafından tasarlanmıştır.
Kilisenin yanında: Bellek parkı ilgi çeker.

BELLEK PARK-MEMORY PARK

Burası: canlı şiddet, terör ve savaşın tüm kurbanları anısına yapılmış ve 2010 yılında açılmıştır. Park alanında: meditasyon ve insan hakları barış ve özgürlük anlamını yansıtmak için beyaz çiçekler bulunan bir alan vardır.

 

BASQUE CULİNARY CENTRE

Basque Culinary Center: 2009 yılında tasarlanmış ve 2011 yılında tamamlanmıştır ve bir tepenin üzerinde “Miramon Teknoloji Parkı” alanında bulunmaktadır. Kelime olarak, aynı zamanda üst düzey bilgi ve nitelikli profesyonellerin eğitimi anlamına gelmektedir.

Gelecekte: yerel mutfağın sürekliliğini güvence altına almak için bir merkez olarak kurulmuştur. Doğrudan ve d olaylı olarak, gastronomi ile ilgili profesyoneller arasında araştırma ve bilgi transferi ve mutfağın geliştirilmesi amaçlanmıştır.

Vaumm stüdyosu tarafından tasarlanan bina: derslik, laboratuvarlar ve restoranlar bulundurur. İç mekanın düzenlemesi, tepe yamacında çevreyle uyumlu olarak yapılmıştır. Yapıya: kuzeydoğu yönünden yaklaşırsanız, plakalar üst üste yığılmış gibi görünür. Bunlar, halk arasında “salata kaseleri” diye betimlenir.

 

JUNTAS GENERALES DE GIPUZKOA

Miramon Teknoloji Parkındaki bu mekan: 3 katlı küp şeklindedir ve 3600 metre karelik alanı kaplar. Yapıda: şeffaf ve buzlu çörten çelik ve cam parçaları ilgi çeker. Açık olan iç mekan, açıklık duygusu vermesi yanında, çift cam cephe ve metal kafes ile korunmaktadır.

Bask bölgesindeki parlamento ve yasama organları toplantıları, bir zamanlar burada düzenlenmiştir. İlk dönem yani 1400-1870 yılları arasındaki toplantılar San Salvador de Guetaria kilisesinde düzenlenmiştir. 1979 yılından sonra ise, burada düzenlenmiştir.

 

MUSİKENE-PROJE

Burası “Bask” ülkesinin müzik yüksek okuludur. 2001-2002 öğretim yılında, Bask hükümeti tarafından, üst düzey müzik eğitimi verilmesi için açılmıştır. Öğrencilerden para alınmamakta, okulun giderleri genellikle Bask hükümeti ve diğer bazı firmalar tarafından finanse edilmektedir.

Okul: Eylül 2001 tarihinde kurulduğundan bu yana “Donostia-San Sebastian Miramar Sarayı” denilen yerde faaliyetlerini sürdürmektedir. Ancak: yakında, San Sebastian UPV-EHU Üniversitesinin karşısında, Plaza Europa denilen yerdeki kendi binasına taşınacaktır.

İspanya San Sebastian Bella Epoque Bölgesi

BELLE EPOQUE BÖLGESİ

Burası: mükemmel gastronomi merkezidir. Ayrıca: “San Sebastian Uluslar arası Film Festivali” ve “Caz Festivali” gibi etkinlikler, şehrin bu bölümünde düzenlenir. Yani, burada şehrin önemli kültürel mimari yapıları bulunur.

Özellikle bu bölgedeki Miramar Sarayı ilgi çeker. Miramar Sarayı: 19. Yüzyıl sonlarında, kraliçe Maria Cristina tarafından yazlık saray olarak yaptırılmıştır ve halen burada Müzik Okulu bulunur.

Tabii kraliçenin bulunduğu dönemlerde, buraya birçok ünlü gelmiş ve 1887 yılında San Sebastian Casinosu yapılmıştır. Daha sonra ise, birçok oteller, saraylar ve villalar inşa edilmiştir. 1914 yılı civarında: Mata Hari, Troçki, Maurice Ravel, Romanones ve Pastora Imperio gibi ziyaretçiler burayı ziyaret edince, şehir, Avrupa’nın kozmopolit şehirlerinden biri haline gelmiştir.

Evet, bu bölgedeki binalar şunlardır: “Diputacion Foral de Guipuzcoa” ve “Area Romantica” nehir boyundaki alanda, bölgenin en dikkat çeken yapılarıdır. Area Romantica: açıkça, Paris Opera binasından esinlenilerek yapılmıştır.

Ayrıca: “Catedral del Buen Pastor”, postane, kültür merkezi “Koldo Mitxelena” ve eski Casino bulunmaktadır. Ayrıca: müze binası “San Telmo” ilgi çeker. “Santa Mariai” ve “Parroquia de San Vicente” kiliseleri görülebilir.

Nehir ağzında “Victoria Eugenia” tiyatrosu ve “Otel Maria Cristina” bulunur. Bunlar: her yıl film festivali konuklarını ağırlarlar. Nehrin kuzey tarafında, Fransız tarzı villalar bulunur. Buradaki “Puenta de Maria Cristina” köprüsü popülerdir.

Körfezin sonunda: “Playa de Ondarreta” plajı ve hemen yanında sanatçı Eduardo Chillida tarafından yapılan heykellerle dolu “Peine del Viento” bulunur. Bunun batı tarafında, kraliyet sarayı “Palacio de Miramar” bulunur.

Saray ve bahçeleri, günümüzde halkın ziyaretine açıktır. Buradan körfezin manzarası muhteşem izlenir. Son olarak: Monte Igueldo dağında bulunan eğlence parkı da gezilebilir.

 

PLAJLAR

Şehirdeki “Concha” körfezi, Avrupa’nın en iyi plajlarına sahiptir.

Playa de la Concha

San Sebastian şehrinin en iyi bilinen ve en şık plajıdır. Burada, bölgenin sembolik yapılarından bazıları bulunur. Özellikle, sağlık tesisi “La Perla”, eski kraliyet hamamı “Casa Real de Banos” ve Kraliyet Denizcilik Kulubü “Real Club Nautico” görülebilir. Hemen yakınındaki “Miramar Sarayı” plaja özel bir ambiyans vermektedir.

Evet, burası şehirde en çok ziyaret edilen ve en çok fotoğraf çekilen yerdir. Onun manzarası ve ince kumları mükemmeldir. Keyifli şehir manzarası eşliğinde, plaj bölümü yaklaşık 1 km boyunca uzanmaktadır.

 

Ondarreta Plajı

Miramar Sarayı ve Monte Igueldo arasında yer almaktadır. Şehrin üç plajından en küçük olan burası, ayrıca mesire yeri olarak kullanılan bahçeleri kapsamaktadır. Plaj bölgesinde, özellikle voleybol, plaj tenisi ve plaj futbolu karşılaşmaları yapılır.

Rüzgarlı günlerde, sörf yapanlar da burayı tercih ederler. Evet, bu 500 metre uzunluğunda ve 100 metre genişliğindeki plajın hemen önündeki adada “Santa Clara” plajı bulunur.

Beach Adası-Isla Cristina

“Isla Santa Clara” adası, San Sebastian şehrinin dördüncü plajına ev sahipliği yapmaktadır. Bu küçük plajda 30 metreye kadar ulaşan gel-git yaşanmaktadır. Bu yüzden, her ne kadar tekneyle ulaşmak mümkün ise de, gel-git zamanlarını takip etmek ve buna göre adayı ziyaret etmek şarttır.

 

Zurriola Plajı

Burası denize açıktır. Bu nedenle, burada güçlü dalgalar vardır. Zaten burası sörfçüler tarafından kullanılmaktadır. Burada çok sayıda sörf dersi veren yerler ve yine plaj sporları etkinlikleri vardır.

 

AREA ROMANTİCA-ZONA ROMANTICA

Şehrin bu büyüleyici bölümü: şehir merkezinin güney bölgesindedir. Alan Romantica olarak bilinen özel Loyola Sokak; aynı zamanda mimarisi ve sokak lambaları ile ünlüdür ve adı gibi burası romantik bir alandır. Öte yandan, yine burası: şehrin en iyi alışveriş yerlerinden birisidir ve moda mağazaları, Paris şehrini anımsatmaktadır. Geceleri de, burada canlı yerel eğlence barları görülebilir.

İspanya San Sebastian Palacio Miramar

 

PALACİO MİRAMAR

Burası 1887 yılında kraliyet ailesinin yazları geçirmesi için bir konak olarak yapılmıştır. Bina: doğrudan ve etkileyici “Santa Clara Island” manzarasına sahiptir. Yapı İngiliz mimar Seldon Wornum tarafından 1888 yılında tasarlanmış ve tuğla ve kumtaşı ile inşa edilmiştir.

Yapı: bir bodrum ve üç katlıdır. Ön süslemelerde, Tudor dönemi kemer ilgi çeker. Yapının içinde: White Room, Müzik odası, Petit Salon, Kütüphane ve yemek bölümü bulunmaktadır. 2007 yılında binanın kulesi restore edilmiştir.

Onun bahçeleri: usta bahçıvan Pieerre Ducasse tarafından düzenlenmiştir. Günümüzde burası “Bask Yaz Kursları Üniversitesi” tarafından kullanılmaktadır. Aynı zamanda, Müzik Yüksek Okulu da buradadır. Film festivali sırasında, burada partiler düzenleniyor.

İspanya San Sebastian Santa Maria Church

 

SANTA MARİA CHURCH

Şehirde, Monte Urgull güney kanadında bulunmaktadır. Şehrin en eski kısmının tam merkezindedir. Şehrin en çok ziyaret edilen mimari yapılarının başında gelmektedir. Yapı, eski bir Roma dönemi kilisesi üzerine inşa edilmiş ve 1750 yılında yapılmıştır ve şehrin en eski kilisesi olarak bilinir.

Mimari özelliklerine gelince: yarım daire apsis ve geride kuzey kesim üzerinde yerleşmiştir. Dikdörtgen planlıdır. Kilise, iki kule ile çevrilidir. Merkezi kubbe 27 metre yüksekliktedir.

 

PARRAQUİA DE SAN VİCENTE KİLİSESİ

Bu kilise: şehrin en eski ayakta kalarak günümüze ulaşan anıtlarından birisidir. Günümüze kadar, birçok kez tahrip olmasına rağmen onarılmıştır. Kilisenin inşaatı: 15. Yüzyıl sonuna tarihlenmektedir. Gotik tarzda inşa edilmiştir.

1619 yılında yapıya barok giriş eklenmiştir. Koro bölümü 1784 ve merdiven kulesi 1856 yılı yapımıdır, büyük gül pencereler ise 1929 yılına tarihlenir. Kilise, etkileyici görünümü kurtulması için restore edilmiştir. Günümüzde, burada sık sık konserler düzenlenmektedir.

İspanya San Sebastian Ayuntamiento-San Sebastian Casino

 

AYUNTAMIENTO-SAN SEBASTİAN CASİNO

“La Concha Bay” bölgesinde “Aldrdi Eder Bahçeleri” karşısında bulunan burası: şehirdeki kumar yasağının bulunduğu 1897 ile kapatıldığı 1924 yılı arasındaki dönemde: şehrin “Gran Casino” su olarak bulunmuştur.

Yapının bu tarihteki açılışına: Avusturya kraliçesi Maria Christina katılmıştır. Buranın: rulet masaları ve dans salonunun bulunduğu “Genel Salonu”: Belle Epoque döneminde politikacılar, yazarlar ve sanatçılar için bir eğlence mekanıymış.

Ancak: 1924 yılında kumar yasaklanınca: Casino kapatılmıştır. 1928 yılında yapı: Turizm Merkezi olarak kullanılmış ve ardından Hotel Maria Christina, buraya taşınarak faaliyete başlamıştır. 1945 yılında ise, yapılan modifiye çalışmalarının ardından, şehir konseyi burada çalışmaya başlamıştır.

O tarihe kadar kullanılan Belediye Binası ise, Belediye Kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. 20 Ocak 1974 tarihinde: şehrin “Kent Konseyi” buraya taşındı. Yani, burası bir anlamda City Centre’dir.

İspanya San Sebastian Teatro Victoria Eugenia

 

TEATRO VICTORİA EUGENIA

Şehrin en ikonik binalarından birisi olan burası, şehrin merkezinde, 2012 yılında “100” yılını kutlayan bir yapıdır. Yani, 1912 yılında açılmıştır. Kumtaşı binanın ön cephesinde, 1912 yılında mimar Francisco de Urcola tarafından oluşturulan Rönesans formları motifleri ilgi çeker.

Ön cephede: Dor sütunları üzerinde: opera, trajedi, komedi ve dramı temsil eden heykeller bulunur. İç bölümde ise: kırmızı kadife koltuklar, balkonlar ve ayrıntılı avizelerle aydınlatılan freskler bulunan tavan ilgi çekmektedir. Burada “Uluslar arası Film Festivali” düzenlenmektedir. Yapı 2007 yılında yenilenmiş ve görsel-işitsel teknolojilerle donatılmıştır.

İspanya San Sebastian La Perla Centro Talaso Sports-SPA Merkezi

 

LA PERLA CENTRO TALASO SPORTS-SPA MERKEZİ

“La Concha Plajı” bölgesinde bulunan burası 20. Yüzyılın başında Kraliçe Maria Cristina tarafından, San Sebastian kraliyet yazlık sarayı olarak kullanılmıştır. 1912 yılında, burada aristokrat ihtiyaçlarını karşılamak için tahta bir kaplıca inşa edilmiştir.

1994 yılında bu SPA alanı yeniden tanzim edilmiş ve günümüzdeki görünümü ortala çıkmıştır. Günümüzde, burası: Avrupa’da benzersiz bir tedavi merkezidir ve tedavide deniz suyu kullanılmaktadır.

İspanya San Sebastian Hotel Maria Cristina

HOTEL MARİA CRİSTİNA

Urumea nehri kenarındaki otelin tasarımı: Madrit ve Paris şehirlerindeki “Ritz” otellerini de tasarlayan mimar Charles Mewes tarafından yapılmıştır. Deniz manzaralı otel, Belle Epoque döneminde aristokratların buluşma mekanıymış.

Aslında ilk yapıldığında “L” şeklinde olan bina, 1950’li yıllarda ekstra bir kanat eklenmesiyle bugün görülen “U” şekline kavuşmuştur.

Sivil savaş ve savaş sonrası dönemlerde: burası “Uluslar arası Film Festivali” ile gündeme gelmiştir. O zamandan beri, şehri ziyaret eden film yıldızları burada kalmışlardır.

Çünkü, burası aynı zamanda, festivalin düzenlendiği “Victoria Eugenia” tiyatrosuna da yakındır ve aradaki yola “kırmızı halı” döşenir. 2012 yılında otelin içi, ikonik cephe korunarak tamamen yenilenmiştir.

İspanya San Sebastian İdelgo Fenikilür Demiryolu İstasyonu

IDELGO FENİKÜLER DEMİRYOLU İSTASYONU

İstasyonun özellikle cephesi ilgi çeker. Yüz yıldan daha eski bir geçmişi olan füniküler demiryolu, Ondarreta Beach ile Monte Igeldo arasındaki ulaşımı 3 dakikaya indirmektedir.

İspanya San Sebastian Diputacion Foral De Gipuskoa

DIPUTACION FORAL DE GIPUZKOA

İl Meclis Binası: mimar Jose de Goicoa tarafından 1878 yılında tasarlanmıştır. Ancak, yapı aynı yıl bir yangında tamamen yok olmuştur. Ancak, bu yangında binanın cephesi kurtulmuş ve 1885 yılında inşaat tamamlanmıştır. Ateşten kurtulan bölümler ile birlikte, proje tam olarak 1890 yılında tamamlanmıştır.
Yapının cephesinde Gupuzkoa ve birkaç ünlü kişinin büstleri bulunmaktadır.

 

 

KOLDO MİTXELENA KÜTÜPHANESİ

1900 yılında açılan bu bina: okul ev olarak inşa edilmiştir. Daha sonradan Üniversite olmuş ve 1993 yılında ise, cepheler hariç tamamen yenilenerek “Koldo Mitxelena Kültür Merkezi” ne dönüştürülmüştür.

İspanya San Sebastian Maria Cristina Köprüsü

MARİA CRİSTİNA KÖPRÜSÜ

1893 yılında, ilk olarak ahşap olarak yapılan bu köprü: Estacion d el Norte tren istasyonu, arena ve voledrum yanından şehir merkezine doğrudan erişimi sağlamak için inşa edilmiştir.

Günümüzde görülen köprü ise, San Sebastian gününde 20 Ocak 1905 tarihinde açılmıştır. Köprü yüksekliği 18 metredir. Üzerinde dört etkileyici dikilitaş ve iki köşede heykeller gurubu bulunur.

İspanya San Sebastian Old Quarter

OLD QUARTER-LO VİEJO-PARTE VİEJA

“Parte Vieja” olarak bilinen şehrin en eski mahallesi: “Monte Urull” dibinde durmaktadır. Şehrin en çekici parçasıdır. Burada: zengin bir mirasa sahip tarihi binaların çokluğu dikkat çeker. Bir zamanlar, burası surlarla çevriliymiş ve surlar 1863 yılında yıkılmıştır.

Ancak, şehir surlarının içinde kalan bölüm, işgalci Napolyon askerleri tarafından ve 31 Ağustos 1913 tarihinde de Portekiz askerleri tarafından imha edilmiştir.

Ardından, özellikle Franco’nun diktatörlüğünün bitişinin ardından, burası yerel halk ve turistler tarafından popüler olarak kullanılan bir alan haline gelmiştir.

Liman ve çevresindeki alanda bulunan özel dükkanlar, restoranlar, Tapas barlar ve sokak satıcıları burayı canlı hale getirmektedir. Buranın her köşesinde ve sokakta: pintxos geniş bir yelpazesi sunulmaktadır.

Ayrıca, yine bu bölgede, uygun fiyatlı konaklama tesisleri/hosteller bulunmaktadır. Özellikle: 2Mercado de la Bretxa” popüler geleneksel Pazar ve alışveriş yeridir.

Old Town bölgesinin merkezinde: bir meydan bulunmaktadır.

İspanya San Sebastian Palaza De La Constitucion

PLAZA DE LA CONSTİTUCİON

Meydan: yıkıcı 1813 yangınından sonra, mimar Ugartemendia tarafından 1817 yılında inşa edilmiştir. Meydana bakan evlerin pencerelerinde numaralar göreceksiniz. Bu rakamlar, eskiden kullanılan boğa güreşi izlemek için numaralandırılmış bölümleri belirtmektedir.

Yani, eskiden boğa güreşleri burada yapılıyormuş. Daha büyük bir arena yapılınca burası artık arena olarak kullanılmamaya başlamıştır. Ancak, yine de evlerin pencereleri üzerindeki numaralar tarihin bir parçası olarak muhafaza edilmiştir.

Günümüzde, burada bazı dükkanlar ve yanı sıra bazı teraslı barlar bulunur. Ama bu meydanın en belirgin yapısı, “San Sebastian City Hall” binasıdır.

Günümüzde bu meydanda: önemli yerel festivaller düzenlenmektedir. Bunlar arasında öne çıkanlar: 20 Ocak tarihinde düzenlenen “San Sebastian Günü” ve 21 Aralık tarihinde düzenlenen “Aziz Thomas Günü” festivalleridir.

Ayrıca, yine bu meydanın en büyük özelliği: geniş balkonlu ve çekici binaların bulunmasıdır.

İspanya San Sebastian San Sebastian Günü Kutlamaları

San Sebastian Günü Kutlamaları

Her yıl 20 Ocak tarihinde: San Sebastian gününde geçit töreni düzenlenir. Kutlamalar 19 Ocak günü gece yarısı, saat 24.00 de Palaza de la Constitucion meydanında bayrak çekimi ile başlar ve 24 saat devam eder. Kutlama, ilk olarak 1836 yılında karnavalın bir parçası olarak başlamıştır.

Şehrin sokaklarında, davul çalan tören toplulukları geçit yaparlar. Onlar: bir asker topluluğu gibi aynı üniformayı giyerler. Bu üniformalar, kurtuluş savaşmış askerlerin üniformalarına benzetilmiştir. Katılımcı sayısı arttıkça, farklı üniformalar da görülmeye başlamıştır.

Evet, bu şehri 20 Ocak günü ziyaret ederseniz: şehir sokaklarında mutlaka bir “Tamborrada” denilen bando topluluğuna rastlayacaksınız.

Ellerinde bayraklar ve su taşıyıcıları ile bu topluluk 20-50 arasında davul ve 50-100 varille geçit töreni yaparlar ve kendi ezgileri ve dansları ile şehir sokaklarını hareketlendirirler.

20 Ocak gecesi, şehir yerlilerinin duygusal gözyaşları eşliğinde bayrak indirilir ve hareketlilik, bir sonraki yıl festivaline kadar biter.

İspanya San Sebastian Aziz Thomas Günü

Aziz Thomas Günü

Bu kutlamalar, her yıl 21 Aralık tarihinde yapılır. Kutlamalarda şehir muazzam bir ülke pazarına dönüşür. Tezgahlarda çoğunlukla yerel çiftçilerin ürettiği gıda ve el sanatı mallar satılır. Bunlar arasında öne çıkanlar: peynir, bal, sosis, elma şarabı ve kek başı çekmektedir.

Kutlamaların temelindeki gelenek: çiftçilerin, arazi sahiplerine yıllık kira bedeli ödemek üzere kasaba merkezine gelmeleriyle 19. Yüzyıl ortalarında başlamıştır.

Bu şekilde merkeze gelenler, yanlarında getirdikleri ürünleri satmaya başlamışlardır. Bu pazarı kurulduğu yer, zamanla “Plaza de la Constitucion” ismini almıştır.

Evet, şehrin “Old Town” bölümünü tanımaya devam ediyoruz. Buradaki etkinliklerin bir diğer bölümü de: özellikle yerli halk ve turistler tarafından ilgi çeken, bu bölgede bulunan bar ve restoranlardır. Burada: özellikle “Txakoli şarabı” ve “pintxo” içmek popülerdir.

Txakolu Şarabı

Bu meyveli beyaz şarap: Getaria ve Zarautz kıyı kasabalarında üretilen üzümlerden yapılmaktadır. Alkol oranı: 9.5-11.5 arasındadır. Bu şarap: cam içinde, tatların serbest kalması için, buzdolabı dışında, serin bir yerde servis yapılarak içilir.

Bu şekilde içildiğinde: narenciye bitki ve çiçek aromaları hissedilir. Rengi ise, soluk sarı renklidir. Bu şarap, başlangıçta söylenenlere göre ilk olarak 16. Yüzyılda üretilmiştir.

Mükemmel olgunluk ve şeker/asit oranı için: özellikle üzümler Eylül ayı sonları ve Ekim ayı başında hasat edilir. Deniz ürünleriyle mükemmel gitmektedir. Bunu beyaz ton balığı ile denemenizi öneririm.

İspanya San Sebastian Pintxos

Pintxos

Şehrin yerel yemek kültürünün en büyük hazinelerinin başında gelir. Bunun temelinde: her türlü gıda maddesinin, baget ekmek dilimleri arasında sunulmasıdır. Bunları bir arada tutmak için bir kokteyl sopası kullanılır. Öne çıkan lezzetler: bir zeytin, biber, karidesli çeşitleridir.

İspanya San Sebastian San Vicente Kilisesi

 

SAN VİCENTE KİLİSESİ

Şehrin en eski kilisesidir. Gotik tarzda yapılan kilise, 16. Yüzyıl ilk yarısına tarihlenmektedir. Çok ince Romaneks yapısı ilgi çeker. Vitray pencereleri ve 1868 yılı yapımı Fransız org görülmelidir. Cephede ise, sanatçı Jorge Oteiza tarafından yapılan “Pieta” heykeli popülerdir.

 

SANTA MARİA BASİLİCA

Calle Mayor sonundadır. 18. yüzyıldan kalma etkileyici bir barok çalışmadır. Burası şehrin koruyucu azizine adanmıştır, özellikle barok cephesi ilgi çeker. Yapı, burada daha önce bulunan bir kilise temelleri üzerine 1743-1774 yılları arasında yapılmıştır. Özgün bir Romanesk kilisesidir.

İspanya San Sebastian Museo San Telmo

MUSEO SAN TELMO

Bask toplum ve vatandaşlık müzesi: 16. Yüzyıl yapımı bir Dominik manastır binasındadır ve burada, yerel sanat eserlerinden oluşan çok geniş bir koleksiyon sergilenmektedir. Bina 20. Yüzyılda Katalan sanatçı Jose Maria Sert tarafından restore edilerek müze haline getirilmiştir.

Burada: El Greco, Rubens, Ribera ve Goya resimleri görebilirsiniz. Bölgenin en popüler turistik yerlerinden birisidir. Yapı 2011 yılında genişletilmiştir. Giriş ücretsizdir.

DOWNTOWN BÖLGESİ

Burası şehrin ortasındadır ve alana hakim Catedral del Buen Pastor ve çevresindeki yapılar ile yoğun ve canlı bir yer olarak gündeme gelir. Parte Vieja ve Amara arasındaki alandadır. Palaza de Bilbao yakın olan birçok alanda, şehrin en iyi alışveriş caddelerinden bazıları bulunmaktadır.

İspanya San Sebastian Cathedral Del Buen Pastor

CATEDRAL DEL BUEN PASTOR

Yapı: Ensanche de Amara bölgesindedir. Basklı mimar Manuel de Echave eseridir. Kilise: 1915 metre karelik bir alanı kapsamaktadır. 1953 yılında katedral olarak ilan edilmiştir. Ama, 1897 yılında açılmıştır.

Yapının mimari özellikleri: simetrik, dikdörtgen kat planlı, üç nefli, transepti ve papaz bölümü Latin haçı şeklinde çapraz oluşumludur.

Monte İgueldo ocaklarında yapılan kumtaşından inşa edilmiştir. İçinde çok geniş crypt vardır. Juan Bautista Lazaro tarafından yapılan vitray pencereler ilgi çeker.

Bunlarda: canavarlar, pinnacles gibi unsurlar dekorasyonda kullanılmıştır. Giriş ücretsizdir. Güzel mimarisi nedeniyle görülmeye değerdir.

ŞEHİRDEKİ DİĞER MÜZELER

İspanya San Sebastian Akvaryum

AKVARYUM

Şehirdeki Akvaryum: Avrupa’nın en önemli oşinografik müzelerinden birisidir. Burada “Nemo” isimli filmin ünlü balığının numuneleri bulunmaktadır. 360 derecelik, akrilik tünelde: köpekbalıkları ve diğer büyük balıkları izleyerek yürüyüş yapmak mümkündür.

İspanya San Sebastian Eureka Müzesi

EUREKA.ZIENTZIA MUSEOA

Burası bir tür bilim müzesidir. Burada eğlenmek ve öğrenmek bir arada yürütülmektedir. Müzede, 169 üzerinde modeller bulunan daimi bir sergi vardır. Ayrıca, canlı ve beş duyu hakkında bilgiler verilir. 300 metre karelik bölümde, özellikle çocuklar için mükemmel oyun alanları bulunmaktadır. Bir de planetarium bölümü bulunuyor.

İspanya San Sebastian Cristobal Balenciaga Müzesi

CRİSTOBAL BALENCİAGA MÜZESİ

Getaria’da bir tepe üzerinde duran müze; kariyerinin ilk yıllarında Balenciaga Belçika Kraliçesi Fabiola tarafından ikametgah olarak kullanılmıştır.

İspanya San Sebastian Museo Deniz

MUSEO DENİZ

Deniz Müzesi, Bask ve San Sebastian insanları tarafından deniz sırlarını öğrenmek için düzenlenmiştir. Limanın merkezinde bulunan müze: Bask ve deniz tarihi taşımaktadır.

ŞEHİRDEKİ KONAKLAR VE KALELER

 

PALACIO DEL DUQUE DE MANDAS

Cristina Enea Park alanında bulunan bina: 1890 yılında yapılmıştır ve “Fundacion Cristina Enea” tarafından kullanılmaktadır. Yapı: Jose de Osinalde eseridir.

Zemin kat: Fundacion Cristine Enea tarafından işgal edilmiştir. Ön kapıdan girildiğinde, bir resepsiyon alanı ve büyük ahşap merdiven görülür.

İkinci katta: sergi alanı olarak kullanılan Mandas dükü ofis odaları vardır. Ayrıca: eski bir şapeli, ana binaya bağlayan bir galeri, geçici sergiler için kullanılmaktadır. Ziyaretçiler için bir dinlenme alanı da mevcuttur.

İspanya San Sebastian Palacio De Aliete

PALACIO DE AİETE

1878 yılında neo-klasik tarzda yapılan bina, Fransız mimar Adolfo Ombrecht tarafından tasarlanmıştır. Burası: uzun yıllar boyunca kraliyet ve asalet üyeleri tarafından konut olarak kullanılmıştır. Birinci katta: yatak odası ve ofisler bulunmakta olup “Barış ve İnsan Hakları Evi” olarak kullanılmaktadır. İkinci katta ve tavan üzerinde: eski memurlar ve hizmetliler tarafından kullanılan yerler vardır ve buralar “Kültür Merkezi Atölyeleri” olarak kullanılmaktadır.

İspanya San Sebastian Castillo De La Mota

CASTILLO DE LA MOTA

San Sebastian merkezinde, doğal bir alandadır ve muhteşem deniz ve şehir manzarası bulunmaktadır.
La Motta kalesi: antik yolları ve surları ile: uzun tarih boyunca acı savaşlara şahit olmuş ve eski görkemini hale korumaktadır. Kale yapısı: ilk olarak Navarre kralı zamanında inşa edilmiştir. Surların dört köşesinde: birer kule bulunur ve bunlar 1150 yılı civarında yapılmıştır.

KÖPRÜLER

İspanya San Sebastian Zurriola Köprüsü

ZURRİOLA KÖPRÜSÜ

Urumea nehrinin ağzına yakın yerdeki bu köprü 1921 yılında yapılmış, 1972 yılında yıkılarak yenisi yapılmıştır. Günümüzde “Kursaal Kongre Merkezi” köprüsü olarak da bilinir. Köprü “Artdeco” tarzında Victor Arana tarafından tasarlanmıştır. Özellikle muhteşem lambaları dikkat çeker.

İspanya San Sebastian Santa Catalina Köprüsü

SANTA CATALINA KÖPRÜSÜ

Şehirde yapılan ilk ahşap köprü olarak dikkat çeker. Stratejik konumu nedeniyle, uzun yıllar çeşitli vesilelerle yenilerek günümüze kadar gelmiştir. Juan Alday tarafından tasarlanan ve 1926 yılında yapılan köprünün bu günkü yapısında özellikle lambalar ilgi çeker.

İspanya San Sebastian Mundaiz Köprüsü

MUNDAIZ KÖPRÜSÜ

1999 yılında açılan köprü, nehir destekli olmayan şehrin ilk köprüsüdür. Yeniden kentleşme döneminde, ulusal demiryolu şirketinin katkısı ile inşa edilmiştir.

İspanya San Sebastian Lahendakari Aguirre Köprüsü

LEHENDAKARİ AGUIRRE KÖPRÜSÜ

Bu köprüde, nehir yatağında destek olmadan inşa edilmiştir. Onun son derece yenilikçi tasarımı ilgi çeker. İkiz kemerler, köprünün zemini üzerinde yükselir.