İskoçya Glasgow

İskoçya Glasgow

Glasgow şehrindeki gezimize başlamada önce, en yakın turizm ofisinden veya otel lobinizden şehrin haritasını almalı ve aşağıda yazdığım yerlerden ilginizi çeken yerleri harita üzerinde işaretlemenizi ve ona göre kendinize bir yürüyüş rotası çizmenizi öneriyorum. Şehirdeki birçok yeri yürüyerek gezebilirsiniz. Şehir bir baştan öbür başa yürüyerek, 45-50 dakika sürüyor.

İskoçya Glasgow

RİVERSİDE MUSEUM

Müzeyi tanıtmadan önce, şunu bilmeniz gerekir: Bu müze 2013 yılında Avrupa’da yılın müzesi seçilmiştir. Yani: burayı kesinlikle ziyaret etmenizi öneririm.
Pointhouse Place, GS3-8RS adresindedir.
Müzeyi ziyaret etmek isterseniz, açık bulunduğu saatler: her gün, saat: 10.00-17.00 arasındadır.

Bu müze: dünyanın en iyi araba, bisiklet, gemi modelleri, tramvay ve lokomotiflerine ev sahipliği yapmaktadır. İnteraktif ekranlarda: Glasgow şehrinin sokaklarından sahneler ve yaşamdan görüntüler izlenmektedir.

İskoçya Glasgow

The Tall Ship at Glasgow Harbour-Tarihi Gemi

Üç direkli bu yelkenli gemi: 1896 yılında Glasgowlu sahipleri için inşa edilmiş bir kargo gemisidir ve 1922 yılına kadar görev yapmış, aynı yıl İspanyol Deniz Kuvvetlerine eğitim amacıyla verilmiştir. Geminin uzunluğu 75 metre, genişliği 11.4 metre ve derinliği 7 metredir.
Gemi, günümüzde: Glasgow Limanında, Riverside Müzesinde “Tall Ship”olarak sergilenmektedir.

İskoçya Glasgow

KELVİNGROVE SANAT GALERİSİ VE MÜZESİ

Argyle Street.G3-8AG adresindedir.
Haftanın tüm günleri açık müzenin ziyaret saatleri: saat: 10.00-17.00 arasındadır.
Burada: Avrupa’nın en büyük sanat koleksiyonlarından biri sergilenmektedir. Müze: Londra dışında Birleşik Krallıkta en çok ziyaret edilen müzelerden birisidir.

İskoçya Glasgow

GOMA-GALLERY OF MODERN ART-MODERN SANAT GALERİSİ

Royal Exchange Spuare G1-3AH adresindedir.
Müze, haftanın her günü saat: 10.00-17.00 arasında açıktır. Perşembe günleri, saat: 20.00 de kapanır.
Şehir merkezinde bulunan bu müzede; dünyanın dört bir yanından sanatçıların çalışma yöntemlerini vurgulayan eserleri sergilenmektedir. Adada: en çok ziyaret edilen sanat galerilerinden birisidir.

 

İskoçya Glasgow

DUKE OF WELLİNGTON STATUE-ANIT HEYKEL

At üzerindeki Wellington heykeli: Royal Exchange Meydanında; Modern Sanat Galerisinin önünde ve şehrin en ikonik görüntülerinden birisi olarak bilinmektedir. Heykel: 1844 yılında İtalyan sanatçı Carlo Marochetti tarafından yapılmıştır. Kendisi: Waterloo savaşında Napolyonu yendikten sonra, İngiltere’nin en büyük generali olarak kabul edilmiştir.

Anıt: 2011 yılında Loney Planet Rehberi tarafından: “Dünya üzerindeki en iyi 10 en tuhaf anıt” tan birisi olarak seçilmiştir. Çünkü: heykel, sık sık sarhoş ve müzip öğrencilerin ilginç saldırılarına hedef olmaktadır.

Heykeldeki atın ve dükün başına: trafik honileri konulmaktadır.
Kent konseyi, bu tür saldırıları önlemek için anıtın kaidesini yükseltmeyi düşünürken, bu kez Glasgowlular tarafından yapılan kampanya sonucu 10 bin imzalı dilekçe oluşturulunca, bu düzenlemeden vazgeçilmiştir.

İskoçya Glasgow

POLLOK COUNTRY PARK

Pollokshaws Road.G43 adresindedir. Şehir merkezine yalnızca 3 km. güneybatıdadır.
Glasgow şehrinin en büyük parkıdır ve son yıllarda, hem İngiltere (2007 yılında) ve hem de 2008 yılında Avrupa’nın en iyi parkı seçilmiştir.

Bu büyük yeşil alanda, dünyaca ünlü “Burrel Collection ve Pollok Evi” bulunmaktadır. Bu ev: bölgenin en şık ve eski aile evlerinden birisidir.

İskoçya Glasgow
İskoçya Glasgow

 

The Burrel Collection

Pollok Country Park.Pollokshaws ROAD.G43-1AT adresindedir.
Haftanın her günü saat: 10.00-17.00 arasında açıktır.
Şehirde, “Pollak Country Park” merkezinde; güzel ve ormanlık bir alanda bulunan bu ödüllü binada: Sir William Burrel ve eşi Constance Lady Burrel’e ait eşsiz bir koleksiyon sergilenmektedir.

Bu koleksiyonda yaklaşık 8000 nesnenin bulunduğu söyleniyor ve bir kişi tarafından oluşturulmuş olması ile önem kazanıyor. Çünkü: William Burrel: gençliğinden itibaren sanat koleksiyoncusu olmuş ve tüm dünyadan geniş bir eser yelpazesi toplamıştır.

Evet, burayı ziyaret ederseniz, özellikle Rodin’in dünyaca ünlü “Düşünen Adam” heykelini mutlaka görmelisiniz.

İskoçya Glasgow

Pollok House

1752 yılında yapılan bu ev: o dönemlere ait mimari özellikler göstermektedir. Ev: 1269 yılından bu yana Pollok bölgesinde yaşadığı bilinen Maxwell ailesinin izleyen nesilleri tarafından inşa edilmiştir.

Merdivenlerden çıkıldığında: lüks aile odaları, dönem mobilyaları ve El Greco, Goya ve Murillo gibi ünlü ressamların eserleriyle süslenmiştir. Bunlar: İngiltere’deki İspanyol resim sanatının en iyi koleksiyonudur. Merdiven altında: hizmetkarların odası bulunur ki o dönemde konakta 48 hizmetkar bulunduğu söyleniyor.

Ayrıca: üst katlarda gündelik odalarda bilardo salonu (günümüzde yemek salonudur) bir müzik odası ve 7000 kitap bulunan bir kütüphane mevcuttur.
Maxwell ailesi, hala Pollok evinde yaşamaktadırlar.

 

BRİGGAİT

Glasgow şehrinde, ortaçağ döneminden kalma bu güzel bina: görsel sanatlar ve kültürel organizasyonlar için uygun bir yere dönüştürülmüştür.

İskoçya Glasgow Hunterian

HUNTERİAN

Glasgow Ünivirsity Avenue.G12-9QQ adresindedir.

Burası: Glasgow Üniversitesi tarafından işletilmektedir. Koleksiyon: bir doğum uzmanı ve öğretmen olan Dr William Hunter (1718-1783) tarafından toplanmıştır. Kendisi: Glasgow Üniversitesinde öğrenim görmüş ve ardından: Kraliçe Charlotte’nin hekimi ve anatomi öğretmeni olarak Londra’ya yerleşmiş ve orada servet ve şöhret bulmuştur.

1783 yılına gelindiğinde ise: kendisi bir müze oluşturmak için, Üniversiteye geniş özel koleksiyonunu ve servetini miras bırakmıştır.

İlk Hunterian Müzesi: 1807 yılında: İskoçya’nın kültürel mirasını barındıran en eski müzesi olarak kapılarını açmıştır. Glasgow Katedrali yakınlarında: East End denilen yerde: William Stark tarafından tasarlanan klasik tarz binadaydı.

Ancak: Üniversite: 1870 yılında bugünkü yerine taşındığında: Hunterian koleksiyonları da, müzenin bugünkü “Gilbert Scott” binasındaki yerine taşınmıştır.

Ancak: ilk koleksiyon, daha sonra yapılan toplamalarla genişlemiş ve üniversitenin diğer bölümlerine de yerleşilmiştir. Zooloji Koleksiyonları: günümüzde Graham Kerr binası içinde muhafaza edilmektedir. Glasgow Üniversitesi Kütüphanesinde ise, kitap ve el yazmaları bulunmaktadır. Hunter Anatomik koleksiyonları: Glasgow Royal Thomson Binasında yerleşiktir.

Evet: 200 yaşındaki Hunterian, günümüzde dünyanın en iyi Üniversite koleksiyonlarından birisidir ve İskoçya’nın en önemli kültür varlıklarından birisine ev sahipliği yapmaktadır.
Müzede bulunanlar: Roma eserleri, büyük ve doğal bilimlere ait objeler, anatomik öğretim koleksiyonu, James Watt-Joseph Lister-Lord Kelvin tarafından kullanılan bilimsel aletler bulunmaktadır.

Ayrıca: dünyanın en büyük madalyalar koleksiyonu, Kaptan Cook’un Pasifik seferleri ve büyük bir sanat koleksiyonunu etkileyici Etnoğrafik öğeler sergilenmektedir.

Hunterian: dünyanın dört bir yanından bilim adamları ve ziyaretçileri: çeken beşeri bilimler, sanat ve doğal ve tıp bilimleri araştırma ve öğretimi için bir kaynak olarak değerlendirilmektedir.
Gelelim, Hunterian Koleksiyonun sergilendiği yerleri, ayrı ayrı gezmeye:
(buralara giriş ücretsizdir ve Glasgow Üniversitesinin bir parçası olan burası, şehir merkezinin 3 km. batısında, Gilmorehill kampüsünde bulunmaktadır.

Hunterian Museum

Üniversity Avenue adresinde bulunan burada: William Hunter’in orijinal koleksiyonu: dünyada, ziyaretçilerin bilgisini geliştirmek için monte edilen ve sergilenen nadir ve önemli nesnelerle doludur.

Bu nesneler: büyük bir çeşitlilik içerir. Bunlar arasında bulunanlar arasında, özellikle İskoç fosilleri ve mineraller muhteşem güzelliktedir. Bu bölümdeki arkeolojik eserler: Eski Mısır’dan Yunan ve Roma’ya kadar gider ve Akdeniz tarihi hakkında birçok bilgi edinilmektedir.
Burada ayrıca: kuşlar, mercan içinde böcekler, dinazorlar gibi yaşamın 500 milyon yıllık evrimini görmek mümkündür.

Hunterian Sanat Galerisi

Hilhead Street üzerindedir.
1807 yılında, Hunterian resimlerinin yerleştirildiği bir galeri: İngiltere’nin ilk müzesi olmuştur. Müzede eserleri bulunan sanatçılardan bazıları şunlardır: Rembrant, Rubens, Chardin, Stubbs.

Mackintosh House

Burası: 1906-1914 yılları arasında Charles Rennie Mackintosh ve sanatçı eşi Margaret Macdonalt tarafından kullanılmıştır. Evin içi: Kackintosh tipi özgün mobilyalarla döşenmiş ve bu olağanüstü sanatçı çiftin kişisel düzenlemeleriyle, tam bir sanat eseri olarak önem kazanmıştır.

Hunterian Zooloji Müzesi

Graham Kerr Binasındadır.
Hunterian’ın bu bölümünde: hayvanlar aleminin şaşırtıcı çeşitliliği üzerine görüntüler görebilirsiniz. Galerinin ortasında: antiloplar ve sevimli bir koala görebiliyorsunuz.

Bu tanıdık hayvanlar yanında: cam vitrinlerde çeşitli sürüngenler ve mikroskobik deniz canlıları da görülüyor. Evet, burada yaklaşık iki milyon hayvan türü örnekleri bulunuyor.

Burada: çeşitli canlı hayvan görüntüleri de bulunuyor ki, bunlar arasında bulunanlar: kertenkele, yılan, kurbağa ve çeşitli omurgasızlardır. Bunlar arasında öne çıkanlar: sakallı ejder, Avustralya’dan gelen büyük ve dikenli kertenkeledir.

Anatomi Müzesi

Thomson binasındadır.
William Hunter: insan form ve fonksiyonlarının tüm yönlerini göstermek ve öncü bir anatomist ve doğum uzmanı olarak ömür boyu başarılı bir kariyer yapmıştır. Bu müzedeki objeler: büyük ölçüde öğretim ve araştırma için kullanılan, tıp tarihi ve gelişimine ait nesnelerdir.
Buraya, yalnızca randevu alınarak girilebilir.

 

İskoçya Glasgow Tenement House

TENEMENT HOUSE

145 Buccleuch Street caddesindedir.

Dört odalı bu evde: yarım yüzyılı aşkın süre, Bayan Agnes yaşamıştır. 1892 yılında: hızlı sanayi patlaması sırasında yapı inşa edilmiş ve 1911 yılında Mrs Agnes Reid ve annesi buraya taşınmıştır. Mrs Agnes’in metal ticaretiyle uğraşan babası: kendisi üç yaşında iken ölmüştür. Kendisi: evli ve bağımsız bir iş kadını olarak çalışmıştır. Annesi 1939 yılında ölmüş ve kendisi 1965 yılına kadar burada yaşamıştır.

Günümüzde restore edilen burayı ziyaret ettiğinizde: 20. yüzyılın başlarında Glasgow şehrindeki yaşamın izlerini görebilirsiniz. Özellikle: otantik gaz aydınlatması ilgi çekmektedir. Çünkü: 1960 yılına kadar, şehirde elektrik aydınlatması yoktur. Evin zemin katındaki sergide: günümüzde Bayan Agnes’in kişisel arşivindeki objeler sergilenmektedir. Mutfakta bulunan akümülatörlü radyo: Bayan Agnes tarafından 1939 yılında, 9.15 paund’a satın alınmıştır ki, bu para: bir işçinin 3 haftalık ücretine eşdeğerdir.

 

 

SKOYA MUSEUM

İskoçya Street.G5-8QB adresindedir.
Haftanın her günü: saat: 10,00-17.00 arasında açıktır.
Bir okul olarak günümüzde müze haline getirilen burası: özellikle “Charles Rennie Mackintosh” hayranları için önem göstermektedir. Müzede: 19.yüzyılın sonu ile 20. yüzyıl arasındaki 100 yıllık döneme ait eğitim faaliyetleri ve hizmetlerine ait nesneler sergilenmektedir.

 

İskoçya Glasgow Trongate 13

TRONGATE 13

Burası: Glasgow şehrinde bir sanat kaynağıdır. Burası: Glasgow merkezli yaratıcı bir dizi kuruluşa ev sahipliği yapmaktadır. Sanat görmek, sanat yapmak ve yaratıcı olmak isteyenler, burayı ziyaret ediyorlar. Zemin ve binanın birinci katında çeşitli sergiler düzenleniyor. Diğer katlarda ve bölümlerde ise, halk için eğitim ve katılımcı faaliyetleri bulunuyor. Bu faaliyetlerde: örnek çocuklar, gençler, aileler ve özel guruplar hedefleniyor. Sanatsal çalışmalar arasında ise: animasyon, film ve video üretimi, dijital görüntüleme, baskı resim, fotoğraf üzerinedir.

İskoçya Glasgow Fosil Grove

FOSİL GROVE

Victoria Park.Drive North G14 adresindedir.
Şehrin batısında: Victoria Park bölgesindedir. Burada: 1887 yılında bölgede keşfedilen bir antik orman, fosilleşmiş kalıntılar barındırılmaktadır. Fosilleşmiş ağaç kütüklerinin 330 milyon yıllık olduğu düşünülmektedir.

Evet: Fosil Grove: dünyanın en ünlü karbonlu orman örneklerinden birisidir. Ormanlık alanın altında: Glasgow şehrinin önemli bir sanayi kenti haline gelerek büyümesine yardımcı olan kömür damarları bulunmuştur.

Fosilleşmiş ağaç kütükleri: eski bir taşocağının park haline dönüştürülmesi sırasında, 1887 yılında kayaların kaldırılması sonucunda keşfedilmiştir.

Sitenin en belirgin özelliği: 90 santimetre boyunda 11 fosil ağaç kütüğünün bulunmasıdır. Yaklaşık 8 metre uzunluğunda ve düşen gövde: dal ve kökler, küçük parçalar halinde kalmıştır.

Bu fosil kalıntıları: dev clubmoss olarak bilinen ve soyu tükenmiş bir bitki türüdür. Bu ağaçlar ayakta iken: Glasgow şehrinin iklimi: sıcak, nemli ve buharlıdır.

Ağaçlar: bir tropikal bataklıkta büyümüşlerdir. Clubmoss ağaçları: öldükten sonra, içleri boşalmış ve çürümüşlerdir. Ardından: büyük nehirler tarafından taşınan kademeli kum ve çamur: ağaç kütüklerini gömmüş ve sonunda tamamen kumtaşına dönüştürmüştür.

Milyonlarca yıl sonra ise: volkanlarda erimiş lavlar, bu kumtaşı tabakalar arasında yerleşir ve daha sonra soğuduğunda ise, bu tabaka erezyonu, fosil ağaçları korumuştur.

 

BORU/GAYDA MÜZESİ-THE NATİONAL PİPİNG CENTRE

McPhater Street.G4-0HW adresindedir.
Bu müze: Pazar günü hariç hergün ziyarete açıktır ve saat: 09.00-17.00 arasında ziyaret edilebilir. Giriş ücretlidir ve yetişkinler 4.5 paund ve çocuklar için 2.5 paund giriş ücreti ödenir.
Burası: İskoçya’nın ünlü “gayda” sının gelişiminin sergilendiği bir yer olarak önem kazanmaktadır. Müze, yaklaşık 300 yıl süresince, gaydanın tarihi gelişimini ziyaretçiye sunmaktadır.

Müzede: dünyanın en eski Highland gayda’sı “Chanter Chanter” bulunmaktadır. Bunun: Iain Dall (1650-1740) döneminden kaldığı düşünülüyor. Sergide, ayrıca: İskoçya Ovası ve İngiliz Adaları yanı sıra, Avrupa kıtasında diğer bölgelerden gelen gaydalar da sergileniyor. Ayrıca: gayda imalatı, gaydanın tarihi, kültürel özellikleri ve üretilen müzikle ilgili nesneler görülüyor.

İskoçya Glasgow Katedrali

GLASGOW KATEDRALİ

Castle Street.G4 adresindedir.

Katedralin ilk inşası: 1136 yılında Kral David I dönemine kadar inmektedir. Mevcut yapı ise, 1197 yılında kutsanmıştır. Eski İngiliz krallığının içindeki ilk piskopos olan St Kentigem ya da Mungo olarak isimlendirilen kutsal kişinin MS.612 yılında burada gömüldüğü düşünülmektedir ve bu yüzden, buraya katedral yapılmıştır.

St Mungo: Göller ve Kuzey Galler bölgelerinde vaazlar vermiş, Roma’ya hacca gitmiştir. Ocak 614 yılında ölünce, buradaki kiliseye gömülmüştür. Onun mezarının muhtemelen günümüzde, aşağı koro bölgesinin merkezinde bulunduğu düşünülüyor. Onun ölümünün ardından mezarı üstüne inşa edilen ilk orijinal kilise: ahşaptan imal edilmiş ve 500 yıl boyunca değişerek günümüze ulaşmıştır.

Sitede ilk taş kilise, biraz önce de belirttiğim gibi, King David I zamanında, 1136 yılında yapılmış ve zamanla genişletilmiştir. Bu ilk taş kilise: ya tahrip edilmiş ya da kötü bir yangın sonucu harap olmuş ve onun yerine 1197 yılında yeni bina yapılmış ve Piskopos Jocelin tarafından takdis edilmiştir.

İskoçya Glasgow Katedrali

Katedral aynı zamanda: 1560 Reform döneminden, günümüze kadar gelmiş İskoç anakarasındaki tek ortaçağ katedralidir. Yapıdaki bazı bölümlerin ölçüleri şöyledir: Katedralin uzunluğu 87 metre, genişliği 20 metre ve nef çatısının yüksekliği 32 metredir.

Günümüzde, burayı ziyaret ederseniz: erken döneme ait önemli parçaları, pencere dipleri seviyesine kadar nefin duvarlarını görebilirsiniz.

Bunlar: 1200 yıllarına kadar geri gitmektedirler. Yapılan restorasyonlar sonucu, yapı, 2 Haziran 1999 tarihinde Prenses Anne tarafından açılmıştır.

Yapıda: John Clark tarafından yapılan ve en zorlu teknikle üretilen vitray pencereler ilgi çekmektedir. Bunlardaki ana hakim renk mavidir. Yapıda: St Mungo Müzesi de bulunmaktadır.
Katedralin hemen yanında bir mezarlık bulunuyor.

St Mungo Museum-Dinler Müzesi

Castle Street.G4-ORH adresindedir.
Müzenin açık kaldığı saatler: haftanın her günü, saat: 10.00-17.00 arasındadır.

Glasgow şehrinin koruyucu azizi: St Mungo’dur. Müze: St Mungo ile ilgili eserler ve dünya çapında ve zaman boyunca insanların hayatında dinin önemine ait çarpıcı eserler sergilenmektedir.

Burası, dünya üzerindeki dinlerin tümüne ait objelerin sergilendiği ve dünyada benzeri olmayan bir dinler müzesidir. Burada: seccadeler, teşbihler de görebilirsiniz.

Provand en Lordship

Castle Street.G4-0RB adresindedir.
Haftanın her gün ziyarete açıktır ve saat: 10.00-17.00 arasında ziyaret edilmektedir.
Burası: şehirde ayakta kalarak günümüze ulaşmış, ortaçağ dönemine ait dört yapıdan birisidir. 1471 yılında inşa edilmiş bu yapı: şehrin en eski binalarından birisidir ve Glasgow şehrinin eşsiz tarihini tanıtmaktadır.

İskoçya Glasgow City Chambers-Hükümet Binası

CİTY CHAMBERS-HÜKÜMET BİNASI

George Square.Strathclyde.G2-1DU adresindedir.
City Chambers: şehrin tam merkezinde, şehrin en önemli ve prestijli yapılarından birisidir. George meydanına bakan bu heybetli yapı: şehirdeki siyasi gücü ve tarihsel zenginliği etkileyici biçimde ifade etmektedir. 1888 yılında tamamlanan yapı: yüz yılı aşkın bir süredir, Glasgow şehir hizmetlerini yürüten konseylerin merkezi olmuştur.

Burası, rehberli turlarla gezilebiliyor. Turlar, her gün iki kere saat 10.30 ve 14.30 da düzenleniyor. Turlar 45 dakika sürüyor ve ücretsizdir. Ancak, bina günümüzde çalışmaya devam ettiğinden, bazen rehberli turlar kısıtlanıyor ve iptal edilebiliyor.

 

İskoçya Glasgow Science Centre

GLASGOW SCİENCE CENTRE-BİLİM MERKEZİ

Pasifik Quay. G51-1EA adresindedir.
Bilim merkezi: saat: 10.00-15.00 arasında ziyarete açıktır. Giriş ücretlidir, yetişkinler için 9.95 paund, çocuklar için 7.95 paund ödemek gerekir.
Bilim merkezinde, üç katlı bölümlerde interaktif sergiler düzenlenmektedir.

 

Planetarium

Burada: yukarıda binlerce ışık noktası bulunuyor ve bir gece gökyüzünü görme şansı sunuyor. Planetarium’da 9000 üzerinde parıldayan yıldız bulunuyor. Bunlar: Carl Zeiss Starmaster, yani dünyanın en iyi yıldız projektörü kullanılarak yaratılmaktadır. Ancak, en büyük özelliği ışık kirliliğinin olmamasıdır. Onlar, yeryüzünün herhangi bir yerinden bakıldığında görülecek görüntüyü yansıtmaktadırlar.

Evet, Avrupa’nın en iyilerinden birisi olarak kabul edilen Planetarium’u mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. Burada olağanüstü ayrıntılı ve inanılmaz gerçekçi bir gökyüzü izleyebilirsiniz.

 

Cineworld IMAX

Burada bilimselliklerin anlatıldığı sinema filmleri gösteriliyor.

 

Glasgow Kulesi

127 metre yükseklikteki bu kule: dünyada, bu yükseklikte ve dönen tek yapıdır. Ziyaretçiler: buradan şehrin eşsiz panoramik manzarasını izleyebilirler.

Canlı Gösteri Merkezi

Burada: canlı sahne performansları ve büyüleyici gösteriler düzenlenmektedir. Burada, bir de hediyelik eşya satış dükkanı bulunuyor.

İskoçya Glasgow The Light Hould

THE LİGHT HOULT

Mitchell Lane.G1-3NU adresindedir.
Pazartesi-Cumartesi günleri arasında, saat: 10.30-17.00 ve Pazar günleri, saat: 12.00-17.00 arasında açıktır.

The Light Hoult: eski Glasgow Herald binasında, Charles Rennie Mackintosh tarafından tasarlanmış ilk kamu yapısıdır. 1895 yılında tasarlanan bina: Glasgow Herald baskı ofisinin arkasında bir depo olmuştur. Mackintosh kule dizaynı: binanın önemli bir özelliğidir ve 8000 litrelik su tankı içermektedir. Bunun nedeni, yangın riskine karşı bina ve onun tüm içeriğini korumaktır.

Eski Glasgow Herald binası yenilenince, burası 1999 yılında İngiltere Şehir ve Tasarım komitesi tarafından yürütülen bir proje ile restore ediliştir.

Burası: tasarım ve mimari açıdan önem kazanmakta olup: şehir merkezinde bir sergi ve çeşitli etkinlikler alanı olarak kullanılmaktadır. Yani, burada fuar ve etkinlikler düzenleniyor. Hatta: düğünler bile düzenleniyormuş.

 

KELVİNGROVE PARK

Otago Street.G12-8NR adresindedir.
Kelvin nehri kıyısındaki bu klasik Victoria park alanında: spor tesisleri, ünlü Kelvingrove Müzesi ve Sanat Galerisi bulunmaktadır.
Park: Sir Joseph Paxton tarafından tasarlanmıştır. Victoria tipi parkların klasik bir örneğidir. 1872 yılında dikilen Steward Anıt Çeşmesi: ilgi çekmektedir.

Kelvingrove Art Gallery and Museum

Park alanı içindeki bu sanat galerisi ve müze: Avrupa’nın en iyi sivil koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapmaktadır. Burada güzel ve dekoratif sanatlar, arkeoloji ve doğal dünyaya kadar; her şeyi kapsayacak koleksiyonları görebilirsiniz. Yalnız, doğa tarihi bölümündeki öğelerin sayısı diğerlerinden fazladır.

BOTANİK BAHÇELERİ VE KIBLE SARAYI

Great Western Road.G12-0UE adresindedir.
Park alanında bahçe bölümü: her gün saat: 19.00’a kadar açıktır. Glasshouse bölümü ise: 10.00-18.00 arasında açıktır.
Şehrin gürültüsünden kaçmak isteyenler için idealdir. Kıbbe sarayı: Victoria stilinde, 1873 yılında inşa edilmiş ve dünyanın dört bir yanından gelen tropikal bitkilerle doludur. Ayrıca: güzel bir mermer heykel koleksiyonu görülmektedir.

İskoçya Glasgow Bellahouston Park

BELLAHOUSTON PARK

Dubbreck Road.G41-5BW adresindedir.
Park alanı: Art Lover Charles Rennie Mackintosh evi, resmi bahçeleri ve spor tesisleriyle önem kazanmaktadır. Parkın bahçelerinde: 19.yüzyıl bitki koleksiyoncusu Peter Bar tarafından toplanan eğrelti otları ve nergis çiçeklerinin güzel koleksiyonu bulunmaktadır. Ayrıca, at nalı bahçesi de ilgi çekmektedir. Park alanında, öte yandan kapsamlı spor tesisleri bulunur. Bunlar arasında: yüzme havuzu, kayak merkezi, bisiklet aktivite merkezi, iki bowling alanı ve bir oryantiring sahası bulunmaktadır.

Art Lover House

Bellahouston Park.Dumbreck Road.G41-5BW adresindedir.
Park alanı içindeki bu yapı: dünyaca ünlü mimar Charles Rennie Mackintosh tarafından tasarlanmış ve 1901 yılında yapılmıştır. O ve eşi: çift giriş holü, yemek odası, oval oda ve müzik odası gibi detaylı iç tasarımları, odaların tüm düzenlerini tasarlamışlardır.
Ev: günümüzde popüler “Sanatseverler Cafe”, “Galeri” ve “Shop” bölümlerine ev sahipliği yapmaktadır.

 

İskoçya Glasgow Holmwood House

HOLMWOOD HOUSE

Netherlee Road.Cathcart.G44-3YU adresindedir.
Burası: ünlü İskoç mimar Alexander Rum Thomson tarafından yapılmış olması ile önem kazanan bir villadır. Ev: 19. yüzyılda yerel bir işadamı James Couper için inşa edilmiştir. Odaların çoğu: zengin ahşap, alçı ve mermerlerle süslenmiştir. Thomson’un orijinal oda dekorasyonu: ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Evin bulunduğu bölgede, çevrede: çekici bir nehir ve bir bahçe bulunmaktadır.

 

MUSEUM OF TRANSPORT-ULAŞTIRMA MÜZESİ

Kelvin Salonunda bulunan müze: 1964 yılında kurulmuş ve uluslar arası öneme sahip birçok obje sergilenmektedir.
Müze: yılda yaklaşık 500 bin ziyaretçi çekmektedir. Britanya adalarında, ulaşım alanında en popüler müzedir. Glasgow şehrinde: kara ve deniz yoluyla ulaşımın hikayesini izlemek isteyenlerin, bu müzeyi ziyaret edip müzede sergilenen araçlar ve modelleri görmeleri önerilir.

 

GAZİLER DUVARI

Burası: Silahlı Kuvvetler bünyesinde, ülkeye hizmet eden yaşayan ve ölen Glasgowlular ve tüm vatandaşların onuruna yapılmıştır. Şehir merkezinde: Public Square batı köşesinde, Beaulah C. Nunn Parkı içindedir.

 

WAVERLEY

Bu gemi: dünyadaki son denizde giden çarklı gemi olarak önem kazanmaktadır. Gemi: River Clyde nehrinde: seyir yapar ve Largs, Dunoon ve Rothesay dahil kıyı kasabalarını ziyaret eder. Bu gezilerde: her yıl 150.000 ziyaretçi bulunur. Yolcular: bu gezilerde İskoçya’nın en muhteşem manzaralarını izleme şansı bulurlar.

 

İskoçya Glasgow Green Park

GLASGOW GREEN PARK

Greendykess Street.G1-5DB adresindedir.
136 dönümlük alana yerleşik park, her zaman açıktır. Park alanında: birçok etkinlik, konserler düzenlenmektedir.
Glasgow parkında kurulan kürek takımı üyeleri, d aha sonra futbol üzerine yoğunlaşmışlar ve 1872 yılında Glasgow Rangers kulubü burada kurulmuştur.

Parkta bulunan çeşitli anıtlar aşağıdadır.
Doulton Fountain

Kelvingrove yılında, 1988 yılında Uluslar arası sergi sonrasında: 1890 yılında bu anıt havuz buraya, Halk Sarayı önüne taşınmıştır.

Viscount Horatio

Nelson deniz zaferlerinin anısına, 1806 yılında bu sütun anıt buraya dikilmiştir. Bu anıt: Amiral Nelson anısına İngiltere’de dikilen ilk anıt olarak önem kazanmaktadır.

Collins Çeşmesi

Sir William Collins tarafından, 1881 yılında dikilmiştir.

McLennan Arch

Bu anıt kemer: Robert ve James Adam tarafından bir zafer takı olarak tasarlanmış ve 1890 yılında yapılmıştır. Kemer, son olarak 1992 yılında restore edilmiştir.

Tayland Phuket

Tayland Phuket

Tayland’ın güneybatısında ve Andaman Denizinde bir adadır. Tayland ülkesinin dünyaca ünlü turizm adasıdır. Adanın arazi alanı, 500 kilometre kareden fazladır ve kuzey-güney istikametinde 50 km uzunluğundadır. Adanın bir ucundan diğer ucuna yaklaşık 1 saatte gidiliyor.

Başkent: Phuket City şehridir. Hava alanı: adanın kuzey ucunda, merkeze 45 km uzaklıktadır.

Tayland’ın en büyük köprüsü olan Sarasin köprüsüyle, ana karaya bağlanmıştır. Bangkok-Phuket arasındaki uzaklık: 840 km dir ve karayolu ile 12 saatlik yolculuk gerektirir.

Batı kıyısı boyunca birçok plaj vardır. Doğu sahili ise daha çok mangrov ormanları, balıkçı köyleri, tekne marinaları ve karides çiftlikleriyle doludur. Adanın iç kısımlarında ise: özellikle adanın kuzey kesiminde büyük ölçüde tarım yapılmakta, kauçuk ve ananas tarlaları görülmektedir.

Adanın en yüksek yeri, deniz seviyesinden 540 metre yüksekliktedir. Para birimi: Tayland Bahtı ve elektrik 220 voltdur. Nüfusun geneli Budisttir. Şehrin esas ismi: bir alışveriş merkezinin ismi olarak da kullanılan “Jungceylon” dur.

Ana gelir kaynağı turizmdir. Ancak buradaki kalay madenciliği, 16’ncı yüzyıla kadar uzanır. Diğer gelir kaynakları: lateks, ananas, dondurulmuş balık, kaju fıstığı ve hurma yağıdır.

Tayland Phuket

Önemli hususlar

Tayland ülkesinde yasalar gereği alkol sadece; 11.00-14.00 ve 17.00-24.00 arasında mağazalarda satılabilir. Yani, bir öğleden sonra bira veya alkollü içki içmek isterseniz, önceden almanız gerekir.

Tayland ülkesinde fuhuş yasadışı olarak kabul edilmektedir. Ancak Patong’da olduğu gibi bazı yerlerde tolöre edilmektedir.

Eğer ulaşım için bir tuk-tuk kullanmayı düşünüyorsanız, binmeden önce mutlaka pazarlık yapın. Pazarlık Tayland ülkesinde her konuda geçerlidir, örneğin bir tekne gezisi için sizden 4000 baht isterler, siz sonuçta o tekne gezisine 1200 bahta gidersiniz.

Tayland Phuket

İKLİM

Tayland ülkesinde iki mevsim vardır. Bunlar: yüksek ve alçak mevsimdir. Burayı ziyaret için en uygun mevsim: Aralık-Mart ayları arasındadır. Ancak bu sezon yani yüksek sezonda oteller için daha fazla ücret ödemeniz gerektiğini unutmayın.

Bu sezonda, her gün yağmur yağmaz. Bunun dışındaki sezonlarda (Haziran, Eylül-Kasım ayları arasında) sık sık yağmur yağar, hatta bazen durmaksızın yağmur yağar.

Yağmur yağdığında, o güze mavi deniz, bulanık olur. Ancak son zamanlarda, yüksek sezonda bile yağmur yağdığı görülmektedir. Muson ilginç bir yağmur, bir anda başlıyor, durmaksızın yağıyor ve hatta bazen tüm gün boyu sürüyor, hatta şemsiye fayda etmiyor, sanki başınızdan aşağı kovayla su döküyorlar.

İlginç olan o anda hava sıcaklığının 40 dereceden fazla olması, ama ıslanınca tabii bütün güzellikler kayboluyor ve nem insanı rahatsız ediyor. Hava sıcaklığı 20 derece olduğunda, yerliler havanın çok soğuk olduğunu söylerler.

Tayland Phuket

ALIŞVERİŞ

Burada alışveriş için büyük bir mekan ararsanız, Jungceylon Alışveriş Merkezini seçebilirsiniz. Bağnla yolunun tam karşısında, şehir merkezindeki bu alışveriş kompleksi, Patong’daki alışveriş alışkanlıklarını tümden değiştirmiştir.

Kompleksin iki ana mağazası: parıldayan iyi aydınlatılmış  “Robinson” ve “Big C” süpermarketidir.

Alışveriş merkezindeki 200 mağazadan: kıyafetler, gözlükler, kozmetik, cep telefonu ve aksesuarları, elektrikli ürünler ve parfümeri satın alabilirsiniz. Alt katta: bir Keşmir yapımı halıların satıldığı yer bulunuyor.

Robinson: kadın ayakkabısı ve aksesuarları ile, muhtemelen Tayland’ın en büyük kadın iç çamaşır serisini sunmaktadır. Buranın ayakkabı bölümü de çok güzeldir, mutlaka uğrayınız, Pierre Cardin, Lacoste, Matino ve Polo gibi markaların güzel ayakkabılarını uygun fiyata bulup satın alabilirsiniz.

Big C’nin üst bölümü: spor aksesuarları, televizyonlar, dijital kameralar ve bilgisayar aksesuarlarına ayrılmıştır. Alt katta, büyük bir yemek yeri, süpermarket, bir dergi ve DVD standı ve ev eşyaları satılan yer bulunuyor.

Alışveriş merkezinin ana girişi yanında, iki büyük spor mağazası vardır. SuperSports ve Sport World isimli bu mağazalarda, her türlü ürünü bulup satın alabilirsiniz.

Tayland Phuket Patpong Gece Pazarı
Şimdi Phuket içindeki gece pazarlarından söz etmek istiyorum:

Phuket içindeki gece pazarları her zaman eğlencelidir. Bunlar: Chillya Market, Naka Weekend Market ve Phuket Town’daki Sunday Walking Market’tir.

Gece pazarlarının ortak özellikleri: kalabalık, renkli, şaşırtıcı, kokulu, dağınık, labirent gibi karmaşıktır. Gece pazarlarının kuruluş nedeni, gecenin serinliğinden yararlanmaktır.

 

Chillya Market

Adadaki en yeni Pazar yeridir. Tesco Lotus ve Phuket şehir merkezi arasındadır. Perşembe günleri saat: 17.00-23.00 arasında açıktır. Özellikle Taylandlı gençler burayı çok tercih ederler. Pazar yerinde, eski konteynerler kullanılıyor. Konteyner bölümü, her gün saat 17.00-23.00 arasında açıktır.

 

Sunday Walking Market

Buraya yerel halk “Lard Yai” der. Günümüzde Phuket şehrinin en popüler pazarıdır. Şehrin tarihi kısmı olan Thalang yolundadır. Burada çok sayıda: sahte taklit tişört ve ucuz kot pantolon satılmaktadır. Burası, her Pazar günü, saat: 14.00-22.00 arasında Thalang Road’da yani şehrin tam ortasında açıktır.

 

Naka Weekend Market

Bu aşırı büyümüş Phuket şehri gece pazarına, turistler “Naka Market” ismini verirler. Yerliler ise “Car Boot Sale” anlamına gelen “Talad Tairod” ismini verirler. Naka market, son zamanlarda bayağı popüler olmuştur. Bankok şehrindeki devasa hafta sonu pazarına referans olarak kullanılıyor. Phuket kasabasının eteklerinde bulunan bu Pazar yeri: Cumartesi ve Pazar günleri, saat: 16.00-21.00 arasında açıktır.

patong.jungceylan.1
Tayland Phuket Jungceylon

 NEREDE NE YENİR

Jungceylon alışveriş merkezinde, hem alışveriş hem de yemek yiyebileceğiniz harika mekanlar vardır. Ayrıca, yine şehirde Liman Meydanı, Silang Bulvarı ve Çin Phuket bölgesi olarak bilinen bölgenin çevresinde Tayland, Avrupa, Kore, Japon ve Çin yemekleri sunan çeşitli restoranlar bulunur.

Sino Phuket bölgesi: bir açık hava restoranları bölgesidir. Burada: aslında kapalı ama çatısı açık, ancak yüksek olduğundan fark edilemeyen çoğu mekanda yine yemek servisi yapılmaktadır. Buralar açık havada oturup bir şeyler yemek için idealdir.

Yöresel yiyeceklere ait, bir-iki önerim:

Pad Thai yani kızarmış erişte düşünebilirsiniz.

Som Tam, yine buraya özgü papaya’dan yapılan bir tür salatadır.

Ancak unutmayın ki, burada yiyebileceğiniz yöresel yemeklerin, birçoğunda domuz eti kullanılmaktadır.

Tayland Phuket
Tayland Phuket
Tayland Phuket

 

GECE HAYATI

Şehirde Soi Bangla denen yer bayağı kalabalık oluyor ve bu kalabalık içinde dolaşmak gerçekten zordur. Neon ışıkları ve sağır edercesine yüksek sesle çalınan müzik ve barlar, buranın en ilgi çeken özellikleridir.

Bangla yolunun yanı sıra, Patong Plajı, iki ana şeridi olan Rat-U-Thit yolu ve Thaweewong yolu boyunca, yine ilginç gece kulüpleri bulunmaktadır. (Paradise Complex denen yer, eşcinsellerin gece hayatı merkezidir.)

Hard Rock Cafe ve Hooters gibi uluslar arası markaların mekanlarında güzel zaman geçirmek mümkündür. Banana Disco, 1993 yılında, Patong’da açılan ilk dans kulübüdür.

Aslında Patpong gece hayatı hakkında yazılacak pek bir şey yok, Tayland Pattaya şehrini ziyaret edenler varsa, burası da oranın bir benzeri, yani özellikle akşam saatlerinde, genç kızlar cadde ve sokakları dolduruyorlar, amaç belli.

Öte yandan, barlarda içtiğiniz içkilere özellikle dikkat edin, içkinin kapağının yanınızda açılmasını görün, aksi halde içkinize uyku hapları veya diğer uyuşturucular rahatlıkla karıştırılabiliyor.

 

GEZİLECEK YERLER

patong.genel.3
Tayland Phuket Patong

Patong

Patong bölgesini anlatmaya başlamadan önce, bir önemli husustan söz etmek istiyorum. 26 Aralık 2004 tarihinde, Patang Plajı, Phuket ve Tayland’ın batı kıyıları, Hint Okyanusu depremi sonucu oluşan Trunami tarafından vuruldu, dalga sahil ve iç kısımlarda büyük yıkımlara sebep oldu ve birçok kişi öldü. Ancak Tsunaminin ardından, Patong büyük ölçüde yeniden düzenlendi.

Burası, Phuket adasındaki en ünlü sahil beldesidir. Nemli sıcak sokaklar, neon ışıkları ve Patong’un kaotik atmosferi, egzotik Doğu’da bulunduğunuzu hemen hissettiriyor.

Çok çeşitli aktiviteleri ve gece hayatıyla hareketli bir yerdir.

Özellikle gece, burada yüzlerce restoran, bira barı ve gece kulüpleri, ziyaretçilere hareketli bir gece hayatı sunuyor.

Gece hayatı özellikle Soi Bangla yolu çevresinde yoğunlaşıyor. Gece hayatında, Tayland’ın diğer şehirlerinde olduğu gibi, seks ağırlık kazanıyor.

patong plajı.1
Tayland Phuket Patong Plajı
patong.beach.1
Tayland Phuket Patong Plajı
patong.beach.23
Tayland Phuket Patong Plajı

 

Patong Beach-Plajı

Plajlardan söz açılınca hemen şunu söylemek istiyorum. Adanın doğusunda gel-git nedeniyle kayalıklar ortaya çıkıyor ve bu yüzden yüzmek mümkün olmuyor.

Yani, adanın sadece batı bölümünde yüzülebiliyor. Eğer oteliniz adanın doğu bölümünde ise, denize girmek için batı bölümüne gelmeniz gerekiyor.

Plajı anlatmadan önce, birçok kaynakta gördüğüm bir hususu sizinle paylaşmak istiyorum. Burada: denizin kirli olduğu söyleniyor.

Özellikle Patong çevresindeki okyanusun oldukça kirli olduğu, denize girdiğinizde, kendinizi plastik torbalar içinde bulabileceğinizden söz ediliyor. Hatta Kasım 2017 tarihinde, deniz kirliliğine önlem için, plajda sigara içmek yasaklanmıştır.

Yani, denizin keyfini çıkarayım derken, denizdeki kirlilik nedeniyle hasta olabilirsiniz. Ayrıca, sahil boyunca birçok cankurtaran olmasına rağmen, iyi bir yüzücü değilseniz, denize girmeden önce iyi düşünün.

Çünkü denizde bazen akıntılar ve güçlü akımlar olabiliyor. Mayıs-Ekim ayları arasındaki muson mevsiminde, Patong çevresindeki okyanus, gayet vahşi olabiliyor. Bu durumda, deniz kıyısındaki plajlarda, kırmızı bayrak çekiliyor, denize girerken buna dikkat etmelisiniz.

Evet, bu uyarılardan sonra, Patong plajı hakkında bilgiler:

Yaklaşık 3 km uzunluğundaki altın kum şeridinden oluşan Patong plajı: Hindistan cevizi, hurma ve tropikal badem ağaçları dizili, Phuket’in en geniş plajlarından biridir.

Yüksek sezonda: plajın kuzey kısmında deniz çok sığ ve temizdir.

Mayıs’tan Ekim’e kadar (güneybatı Muson zamanında) büyük dalgalar ve tehlikeli şişlikler görülür. Bazı günlerde, denize girmeden önce kırmızı bayraklara dikkat etmelisiniz.

Plaj boyunca: küçük tezgahlar ve gezgin satıcılar görülür. Bunlar: çeşitli yiyecekler, içecekler, atıştırmalıklar ve dondurma satıyorlar. Ayrıca: plajda kullanmak için yer örtüsü, güneş gözlüğü ve el işi hediyelik eşya satıcıları da bulunuyor.

“Beach Road” büyük kısmı, MacDonalts, KFC ve Burger King gibi uluslar arası zincir markaların fast food restoranları ve kafelerle doludur. Sahilde: Sole Mio (eski Barefoot Beach Shack), Chez Bernard, Patong Beachfront Food Court, Beach Seafood ve daha fazlası olmak üzere, birçok restoran ve bar seçenekleri görebilirsiniz.

Gelelim gece hayatına: Phuket adasındaki en iyi gece hayatı buradadır. Simon Cabaret (Asya’daki en büyük travesti gösterisi), Patong Boks Stadyumu, Kathu Şelalesi, Wat gibi doğal ve insan yapımı, cazibe merkezlerinin yanı sıra, çok çeşitli eğlence aktiviteleri sunulmaktadır. Patong Tapınağı, Kathu Madencilik Müzesi de bu bölgenin görülmesi gereken yerlerindendir.

Plaj tesislerine

Plajın popülaritesi yoğun olduğundan, iyi bir yer tutabilmek için sabah erken saatlerde gelmek uygundur. Plajın bazı bölgelerinde şezlonglar bunuluyor. Plaj boyunca, kendi minderinizi veya havlunuzu da yere koyarak oturabilirsiniz. Plaj boyunca genel tuvaletler bulunuyor.

Plajın kuzey ucunda, kayaların bulunduğu bölgede şnolkerle yüzmek mümkündür ve gerekli ekipmanları kiralayabileceğiniz bir yer bulunuyor. Ayrıca yine plaj boyunca: geleneksel “Tay masajı” yaptırabilirsiniz. Masözler, ağaçların altındaki gölgelik alanlarda bulunuyorlar.

Yine plaj bölgesinde jet ski ve parasailing deneyebilirsiniz. Bunlar, Bangla Yolunun bitiminden birkaç yüz metre ötededir. Ayrıca: muz botu, su kayağı, rüzgar sörfü de yapılabiliyor.

Bangla Boks Stadyumu

Burada haftada 3 gece, düzenli Tay Boksu (veya Muay Thai) düzenlenir. (Çarşamba, Cuma ve Pazar günleri) Bu ringde, sadece gerçek müsabakalar yapılır ve burası profesyonel bir Muay Thai promoter ekibi tarafından yönetilir.

Boks stadyumu, binanın ikinci katındadır ve iyi bir şekilde aydınlatılmış, büyük açık alan, tüm bahisçilere ringi ve içindeki maçı en net şekilde görebilecekleri şekilde düzenlenmiş, konforlu koltuklara sahiptir.

Maç sırasında, geleneksel Sarama-hipnotik Muay Thai geleneksel müziği çalınır ve müzik gerek boksörleri ve gerekse izleyicileri bambaşka havaya taşır. Maç öncesi, bir tür ritüel dansı olan wai kru ram muay dansı yapılır. Boks maçları, saat 21.00 de başlar ve gece yarısına kadar devam eder. 12-14 yaş arasındaki genç boksörler, gösteriyi başlatırlar. Daha sonra diğer tecrübeli boksörler ringe çıkarlar.

Evet, Bangla Boks Stadyumu, Tayland’ın en popüler sporuna tanıklık etmek için harika bir yerdir. Tayland’da yasa dışı olmasına rağmen, her maçta, bahisçiler, kırmızı veya mavi üzerine bahis oynarlar.

 

Boon Kaw Kong Tapınağı

Burası, bir Çin tapınağıdır. 1980 yılında inşa edilmiştir. Yapı çok büyük olmamasına rağmen, yerel halk arasında büyük saygı görür. Burayı ziyaret edenler adak adarlar, adakları kabul edildiğinde ise, genellikle ateş karakterleri kurarak tapınağı saygılarını gösterirler. Bazı ziyaretçiler, türbenin bakımı için para bağışlarlar, tapınak içinde fotoğraf çekmek kesinlikle yasaktır.

 

Amari Phuket Breeze Spa

Amari Phuket belgesindedir. Burada, ziyaretçiler için masaj ve spa terapisi yapılmaktadır. Sadece ziyaretçilere açık (yerel halka açık değil) bu mekanda, herkes tropikal ormandaki keyifli uygulamaların tadını çıkarabilir.

 

Dragonjet Tekne Yolculuğu

Patong’da heyecan verici bir yolculuktur. 20 dakikalık bu yolculuk boyunca, su üzerinde bir rollercoster üzerinde 360 derece keskin dönüşler ve yıldırım hızıyla hareket ediliyor. Tüm aile için güvenli, bir metre boyunda minimum bir yükseklikte olan herkes buna binebiliyor.

 

Özgürlük Plajı-Freedom Beach

Phuket’in batı kıyısında, mükemmel bir plajdır. 300 metre uzunluğunda, beyaz kum şeridi, granit kayalarla süslü ve kalın ve bereketli ormanlarla kaplı tepelerle çevrili muhteşem bir koyda yer alır.

 

Karon Viewpoint-Kata Viewpoint

Burası: Kata Plajına 10 dakika ve Nai Ham Plajına 10 dakika yürüme mesafesindedir.

Karon Viewpoint; Phuket adasında en çok ziyaret edilen yerlerden biridir. Ayrıca, yine burası, Phuket’te en çok fotoğraf çekilen yerdir.

Buradan, adanın muhteşem manzarası görülebilir. Nai Harn ve Kata Noi plajları arasında uzanan manzara, yılın çoğu günü büyük kalabalıklarla birlikte izlenir.

Burada çok sayıda park yeri vardır. Hatta, park yerleri kalabalıklaşınca insanlar yol kenarlarına park ediyorlar. Gölge için büyük bir çardak ve altında içecekler ve aperatiflerin sunulduğu stantlar bulunuyor.

 

Phuket Town Khao Rang (Rang Hill)

Şehir merkezinin kuzeybatı kesiminde bulunan bu zirve, şehrin üzerinden adanın güneyine, komşu adalara ve üzerinde etkileyici Big Buddha’nın bulunduğu adanın omurgasını oluşturan tepelere kadar uzanmaktadır.

Burada 2014 yılında inşa edilmiş park alanında: çocuk oyun alanı, üç restoran ve bar, fitness parkı bulunur.

 

Wat Khao Rang

Sumnak Song Khao Rang: Khao Rang tepesinin yamacında popüler bir tapınaktır. Burası ziyaretçilerin “Büyük Altın Buda” yı görebilecekleri bir yerdir. Ancak buraya hafta sonu gitmeyin çünkü ada yerlileri, hafta sonunda burayı dolduruyorlar.

 

Khao Rang Viewoint

Phuket çevresindeki birçok seyir alanının en ünlülerinden birisidir. Tepenin kenarında, güvenlik için korkulukları bulunan büyük bir izleme platformu bulunmaktadır.

Büyüleyici konum, adanın ana şehri karşısında ve uzaktaki tepelerin üzerinde bulunan Büyük Buda’ya kadar güneyde eşsiz manzaralar sunar. Hatta, Phuket adasının doğu kıyısındaki küçük adaların bazıları da görülebilir. Tüm alan peyzajlı bahçeler ve kauçuk ağaçlarıyla doludur. Buraya yolunuz düşerse, küçük bir kafe var, orada dinlenme için mola verebilirsiniz.

 

Tung Ka Cafe-Restaurant

Phuket adasında, batı kıyısında, gün batımının en iyi izlenebileceği yerlerden birindeki restorandır. Ancak batı sahilinin bu ve benzeri yerleri, saat 18.30’dan itibaren çok kalabalık olmaktadır. Ancak Phuket tepesindeki Rang Hill veya Khao Rang, Tung Ka Cafenin bulunduğu yerler, nispeten daha sakindir.

 

Khao Rang Breeze

Adada, güneybatıya bakan bu restoran, Phuket şehir merkezi Rang Hill’in zirvesinde, günün her saatinde muhteşem manzaralara sahiptir. Burada, birçok Phuket restoranından farklı olarak, Khao Rang Breeze, menü çeşitleriyle oldukça uluslararasıdır. Yani Tayland yemekleri yanında, birçok farklı çeşit yemek de bulunmaktadır.

Buranın en büyük özelliği: ahşap zemin kaplaması ve restoranın koruyucu çıtasından itibaren yerleşmiş bulunan birkaç ağaçtır. Bunlar güçlü dallarla, restoranın çevresini sarmıştır.

 

Khao Rang Hill Restoranları

Zirvede, şehrin muhteşem manzarasını sunan üç restoran ve King Rama V’in saltanatı sırasında, Ratsada Korsimbi Na Ranong’un ön plana çıkan valisinin Bronz heykelleri görülür. Burada, piknik yapmak için çimenlik alanlar vardır.

2014 yılında Phuket Town Belediyesi, kentin olağanüstü manzaralarını sunan geniş bir platform ve açık bir Tay pagoda tarzı kule inşa ederek, bölgenin seyir terasını güzelleştirdi.

Burada bulunan restoranların her birinin kendine has çekiciliği vardır. Kullanılmayan raylı traverslerden yapılmış basamaklarla “Tung Ka Cafe” ye çıkılıyor. Burada güzel şaraplar, Batı ve Tay yemekleri sunuluyor. Phuket View Restoran ise, daha geniş ve neredeyse aynı manzaraya sahiptir.

Khao Rank Breeze: bakış açısı olma konusunda oldukça iyidir. Her üç restoran da gayet havadar ve güzeldir. Özellikle geceleri Phuket’in ışıkları açılıp aşağısı pırıl pırıl parladığında, muhteşem manzara da da güzelleşiyor.

 

Layan Plajı

Adanın batı tarafında, Bang Tao plajının sonundadır. Burası geniş bir ormana uzanmakta ve sıcak güneşte, bolca gölgeli köşeler sunmaktadır.

 

Phuket Trickeye Museum

Loch Palm Golf Kulübü ve İngiliz Uluslar arası Okulu arasındaki yolda, Kathu’da bulunan Phuket Madencilik Müzesi, adanın en ilginç müzelerinden birisidir. 2008 yılında açılan bu müze, yeterli ölçüde turist çekmeyi başaramamıştır. Bunun en büyük sebebi, Patong merkezine uzak inşa edilmiş olmasıdır. Zaten buraya giden yol bile gayet kötü durumdadır.

Müzenin büyük çift kemerli giriş kapısı ve göl boyunca uzanan anıtsal Çin-Portekiz mimari özelliklerini yansıtan pembe binası vardır.

Bu müze, Phuket’in kalay madenciliği döneminde neyle ünlü olduğu konusunda açıkça fikir vermektedir.

Müzenin en ilgi çeken üç bölümü: birincisi, muhtemelen yüzlerce heykelcik kullanılarak yapılan, bir madenin ölçekli modelidir. En çok fotoğraf burada çekilir. İkinci özel bölüm: muhtemelen ziyaretçileri korkutmak için, köşelerin arkasına saklanan, tarih öncesi mağara insanlarına ait balmumu heykellerdir. Üçüncü ilginç bölüm: mavnalar, dükkanlar ve atölyelerle canlandırılan eski Phuket kasabasının küçük bir örneğidir.

 

Sirinat Milli Parkı

Phuket’te iki milli parktan biridir. Adanın kuzeybatı kenarı boyunca, 8 km uzunluğunda bir plajı kaplamaktadır. Mangrov ormanları ve kuzeye doğru beyaz, kumlu Hat Sai Kaeo plajı mutlaka görülmesi gereken yerlerdir. Burası Phuket havaalanına yakındır.

 

Khao Phra Taew Milli Parkı

Adanın diğer tarafındadır. Phuket’in son kalan bakir yağmur ormanlarını barındırır. Burada: geyikler ve maymunlar gibi vahşi yaşam için doğal, bozulmamış bir yaşam alanı vardır.

Tayland Phuket Hayvanat Bahçesi

Phuket Zoo

Phuket körfezi yakınında, Muang bölgesindedir. 1997 yılımda kurulan hayvanat bahçesi, giriş 500 baht olduğu için, bazı ziyaretçilere pahalı gelebiliyor. Ancak özellikle aile olarak Phuket adasını ziyaret edenlerin, buraya mutlaka gitmesini öneririm.

Çünkü burada bir sürü gösteriler (fil, maymun, timsah, papağan gibi) izleyebilirsiniz ve bu gösteriler özellikle çocukların ilgisini çekiyor. Buranın bir diğer en önemli özelliği, hayvanlarla birlikte ziyaretçilerin fotoğraf çektirebilmesidir, ama unutmamak gerekir ki, bu hayvanlar, uyuşturuluyor ve insanlara saldırmıyor, fotoğraf çektiriyorlar.

patong.madencilik müzesi.0
Tayland Phuket Madencilik Müzesi
patong.madencilik müzesi.1
Tayland Phuket Madencilik Müzesi
phuket.chincparca hause.1
Tayland Phuket Madencilik Müzesi

 

Chinpracha House

Burası: Muang ilçesinde, Talat Nuea bölgse Krabi yolunda, zengin Phuket doğumlu Çinli bir aileye ait konuttur.

Yapı: Kral Rama V döneminde, 1903 yılında, Hokkienchinese işadamı Phra Pitak Chinpracha tarafından yaptırılmıştır. Ailesi, Phuket’te kalay madenciliği ve Penang’da diğer ticaret işleriyle uğraşıyordu.

Yapı: Phuket’teki ilk Ang-Portekiz evidir. Günümüzde, güzel bir Phuket mimari tarzı ile, bu konut halkın ziyaretine açıktır. Bu binada: panjurlu pencereler ve kesikli altın kapı panelleri gibi ilginç özellikler görülür.

Havalandırma amaçlı açık alanlar ve Çin tarzına göre inşa edilen merkezi alanda küçük bir havuz bulunur. Evin en büyük özelliği: Tayland, Çin ve batı kültürleri arasındaki karışımı mükemmel şekilde yansıtmasıdır. Bu konut, bazı düğün törenlerinde ve film çekimi gibi kültürel aktivitelerde kullanılmaktadır.

 

Khao Phing Kan Adası-James Bond Adası

1974 yılı yapımı James Bond filmi “The Man with Golden Gun” burada çekilmiştir. Adanın Tayca kelime anlamı: “birbirine yaslanmış tepeler” demektir. Çünkü sahilden yaklaşık 200 metre uzaklıkta, denizin ortasında, dimdik duran meşhur kayalık bunu kanıtlıyor.

 

Wat Suwan Kuha Tapınağı

Bir mağaranın içindeki bu tapınağın en ilgi çeken yanı, hemen girişinde bulunan yüzlerce maymundur. Bu yüzden, tapınak gezisine giderken, elinizde veya omuzda çanta, torba gibi şeyler sakın taşımayın, çünkü maymunlar bunları kapıp kaçıyorlar.

Öte yandan, bu maymunlarla fazla yakın olmamaya özen gösterin çünkü herhangi bir temas açıkçası ısırılma halinde, bu maymunlardan çeşitli virüslerin (hatta AİDS gibi) geçme olasılığının fazla olduğu söyleniyor, en azından böyle bir durum olursa mutlaka sağlık biriminde aşı olmayı unutmayın.

Mağaranın içinde “Altın Buda Heykeli” bulunuyor. Yatan durumda görülen heykel, sarı rengiyle altın görünümü yaratıyor. Burada, aynı zamanda yerel halkı ve Budist rahipleri de görebilirsiniz.

 

Big Buddha-Büyük Buda Heykeli

Heykel: Phuket adasının en yüksek noktası olan Chalong ve Kata bölgeleri arasında kalan Nakkerd Tepeleri üzerindedir. Adanın en yüksek noktasındaki heykel, 45 metre yüksekliktedir. Buradan aynı zamanda, adanın tüm çevresini, 360 derece panoramik şekilde izleyebilirsiniz.

Heykelin bulunduğu yerde: Dharma müziğinin ve rüzgarlı havada rüzgarın sesini dinleyebilirsiniz. Heykel, New York şehrindeki özgürlük heykeliyle aynı boydadır.

Bu yüzden, adanın güney tarafından, nereden bakarsanız bakın, mutlaka heykel görülür.

Portekiz Porto

Portekiz Porto


Şehir ilk bakışta: kocaman köprüleriyle dikkati çeker ve hafızalara işler. Burayı ziyaret ettiğinizde, tipik ve bakımlı bir Avrupa şehri beklemeyin. Burada: daracık, yokuşlu sokaklar, bu sokaklarda bulunan itsen yıkılacakmış gibi duran ve inanılmaz eski ama güzel evler göreceksiniz.

Şehrin bu özellikleri dışında, tercih edilmesinin en büyük nedenlerinden birisi de “ucuz” olmasıdır. Gerek yiyecek-içecek ve gerekse hediyelikler yönünden, Avrupa’nın diğer birçok şehrine nazaran çok ucuzdur.

Giriş kısmı için bir not daha: Douro nehrinin sağ yanındaki yani kuzeydeki büyük bölüm “Porto” ve sol yanındaki bölüm ise “ Villa Nove de Gaia” olarak biliniyor. Sol yandaki bu bölümde, genellikle şarap mahzenleri bulunuyor ki, bu şarap mahzenlerine yapılan geziler de, gayet ilginçtir. Ama şarap tadımı yapmak isteyenler için bir not: şarap tadımı ücretli. 

Portekiz Porto

ULAŞIM

Porto şehri, ülkenin başkenti olan Lizbon şehrine, karayolu ile 300 km. uzaklıktadır. 
Porto şehrinde oldukça güzel bir havaalanı var. Burası, Portekiz ülkesinin en yoğun üçüncü havaalanıdır ve şehir merkezine 15 km. uzaklıktadır.

Portekiz Porto

Havaalanı ile şehir merkezi arasında metro bulunuyor, ama bu metro hiç yeraltına inmiyor, sürekli yer üstünden gidiyor. Yani, sokakların arasından giden bir metro düşünün. Havaalanından, şehir merkezi “trindate” ye ulaşım, yaklaşık 25 dakika sürüyor. Havaalanı ile şehir merkezi arasında taksi kullanmak isterseniz, muhtemelen 20 Euro ödemeniz gerekebilir.
 

COĞRAFİ KONUM

Şehir, Portekiz ülkesinin kuzeyinde “Douro” nehri ağzında kurulmuştur.
Nehrin kuzey yakasında bulunan şehir merkezi: 1996 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Nehir: İspanya’nın Leon bölgesinde Soria ilinde doğar ve burada, Atlas Okyanusuna dökülür. İber yarımadasında: Tajo ve Ebro’dan sonra en büyük üçüncü nehirdir. Toplam uzunluğu 897 km. dir. Bunun 571 km. lik bölümü İspanya topraklarında, 213 km. lik bölümü Portekiz topraklarında ve 113 km. ise, İspanya-Portekiz arasında sınır oluşturmaktadır. Şehirde, nehir üzerinde 5 tane köprü bulunmaktadır.
 

TARİHİ KONUM

Şehir: Roma döneminde, bir karakol olarak görev yapmıştır. Bu dönemdeki ismi: “Portus Cale” dir. MS.71 ile 997 yılları arasındaki dönemde ise, yörede Müslüman Araplar egemenlik kurmuşlardır.
1130 yılına gelindiğinde: Portekiz’in ilk kralı Afonso I Henriques: bölgeyi ele geçirmiştir.

Portekiz Porto

PORTO ŞARABI-PORTWİNE

Porto şehri denilince akla ilk gelen dünyaca ünlü Porto Şarabıdır.
Douro nehri kıyısındaki üzüm bağlarında yetiştirilen üzüm, bu meşhur şarabın yapımında kullanılmaktadır. Bu bağlardaki üzümler: olgunlaştığında elle toplanıp, 8-9 gün kadar fermantasyona tabi tutuluyormuş. Bu süreçte hafif alkol katılan şarabın, alkol yüzdesi bozulmaması için arttırılıyormuş.

Daha sonra, şarap, fıçılarda 4 yıl kadar bekletiliyormuş. Aslında: şarabın rengi (beyaz, pembe, kırmızı): üzümün renginden değil, bekleme süresindenmiş. Fıçılarda az bekletilen şarap beyaz, daha fazla bekletilen pembe ve en çok bekletilen şarap kırmızı olurmuş.

Hatta: 1755 yılında çıkarılan bir yasa ile, Porto şarabının üzüm çeşidi ve yapım şekli, standart halinde kayıt altına alınmıştır.

Şarabın tadı şekerli gibi, belki de likör gibi, ama alkol oranı yüksektir. Bu şarabı içmek için: nehir kenarındaki mekanları tercih ederseniz, yüklüce bir hesap ödemeniz gerekebilir.

Ancak: tren istasyonunun yanında “Avenide Vimara Peres” caddesindeki marketleri tercih ederseniz, bu marketlerin birçoğunda özel Porto Şarabı, çok uygun fiyatla satılmaktadır. Ayrıca, şehir merkezindeki birçok markette de Porto şarabı satılıyor. 

Alkol derecesi yüksek dedim. Bunun çok özel bir sebebi bulunmaktadır. Anlatılanlara göre: 18’nci yüzyılda, İngilizler, kendi ürettikleri İngiliz kumaşlarına Portekiz’de gümrük vergilerinin düşürülmesini isterler. Buna karşın,
Portekizlilerde, Porto Şarabına İngilizlerin uyguladığı verginin düşürülmesini talep ederler ve vergiler karşılıklı olarak düşürülür.

Ardından, Porto Şarabı: gemilerle İngiltere’ye taşınır, ancak bu uzun yolculuklarda şaraplar bozulmaktadır. Bunu araştıran Portekizliler, şarabın uzun beklemelerde bozulmaması için, içine yoğun alkol koymaya başlarlar ve böylece Porto Şarabının alkol oranı yükselir.

Portolular: yemek sırasında beyaz şarap ve yemek sonunda ise kırmızı şarap içerler. Şarap mahzeni gezinizde de, şarap tattırırken, önce beyaz, sonra kırmızı şarap tattırıyorlar. Buna dikkat etmenizi öneririm. Ancak en başta da belirttiğim gibi, burada şarap tadımları ücretli, küçük bir kadeh şarap tadım için 7.5 Euro ödeniyor. 

Sonuç olarak: Porto şarabının başlıca özellikleri: tatlıdır ve alkol oranı normal şaraplara göre oldukça yüksektir. Porto şarabı asla yemekle birlikte içilmez. Tatlı ve yoğun tadı nedeniyle, yemekten önce veya yemekten sonra, mümkünse peynirle birlikte içilir. 

Portekiz Porto

İKLİM

Porto bölgesinde, tipik Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir ve buna bağlı olarak yazlar: kuru ve ılık, kışlar ise serin ve yağışlı geçmektedir. Yazları, hava sıcaklık ortalamaları 15-25 derece arasındadır. Ancak: 35 derecenin üzerine çıktığı da görülür.

Bu şehirde gerek havanın nemli olması ve gerekse okyanus kıyısında bulunması: sürekli bir nem ve okyanus kokusu hissetmenize neden olacaktır.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Porto şehrindeki şehir içi ulaşım sisteminde “Andante” denilen bir tür kart kullanılıyor. Tramvay hatları ise, renklerle belirlenmiştir. Ulaşım kartı, her kişi için ayrı ayrı satın alınıyor ve kullanılıyor. Trenlere binerken, aldığınız bu karta: gideceğiniz yere, bölgeye (zone) göre bilet yükletiyorsunuz.
Bu karta bilet yüklettikten sonra, turnikelerden geçmiyor ve sarı makinalarda kartı okutarak trene biniyorsunuz. Kartı okutmadan geçmeyi denememenizi öneririm çünkü tren içinde kontrol edildiğinde, yüklüce bir ceza ( 100 euro imiş) ödemek gerekiyor.

Ancak şehir çok fazla büyük değil, sadece inişli-çıkışlı ve yokuşlardan oluşuyor, bunu göze alanlar için, şehri mutlaka yürüyerek gezmenizi önereceğim. 

Portekiz Porto

NE YENİR-NE İÇİLİR

Atlantik kıyısında bulunmanın verdiği avantaj ile deniz ürünlerinin her türlüsünü en taze şekilde bulmak mümkündür. Öte yandan, burada: özellikle Douro nehri kıyısındaki restoranlarda deniz mahsulleri yemelisiniz. Ama bu nehir kıyısındaki restoranların pahalı olduğunu bilmeniz gerek, bence girmeden önce menülerini ve fiyatları incelemelisiniz.

Çünkü bütün restoranların kapısında menüler var ve hesap alırken kesinlikle bu menülerin dışına çıkmıyorlar. 

Bunun dışında şehrin meşhur bir sandviçi var “francesinha”, gayet lezzetli tadabilirsiniz. Bu sandviç: dünyanın en iyi on sandviçinden biri olarak seçilmiştir. Salçalı bir su içinde, bol peynirli bir tost düşünün. Yanında ise, “Porto şarabı” düşünebilirsiniz.

Sabah kahvaltısında ise “Pasta de Nada” denemelisiniz. Çanak şeklindeki milföy hamurunun içine konulan krem karamel benzeri bir tatlı fırınlanarak servis ediliyor. Sabah kahvaltısında, Portolular, bunu kahve ile birlikte yiyorlar.

Ne içilir sorusunun cevabı ise çok basit, elbette Porto Şarabının tadına bakmalısınız. Şarap sevmeyenler ise “bock” olarak isimlendirilen buraya özgü birayı tercih edebilirler.

Bacalhau yani tuzlanmış borina balığı şehirde oldukça meşhurdur ve en sevilen yemektir. Ancak aşırı tuzlu olduğunu unutmayın. Morina balığı: morinalı makarna, kızarmış morina, ızgara morina şeklinde servis ediliyor. 

Portekiz Porto

ALIŞVERİŞ
 

El Corte Ingles

Moda tutkunları için, bu çok katlı cennetin raflarında, uluslararası ve İspanyol markaları var. Merkezde, yerel ve uluslararası ve çoğunlukla İspanyol ürünlerin bulunduğu büyük bir de süpermarket bulunuyor.

 

Mare Shopping

Avenida Dr Oscar Lopes Matosinhos adresindedir. Burada 200’den fazla mağaza var. Ayrıca oldukça büyük bir “İKEA” bulunuyor. Zara ve Massimo Dutti gibi mağaza guruplarının şubeleri de var.

 

Villa Do Conde The Style Outlets

Avenida Fonte Cova Modivas Villa do Conde adresindedir. Uygun fiyatlar ve iyi markalar arıyorsanız, buraya birkaç saat ayırmalısınız. Outlet bölümünde kadın, erkek, çocuk, spor, aksesuar, ayakkabı, ev ve kozmetik ürünlerin en prestijli markalarının satıldığı 140 mağaza var. Burada sürekli indirim var ve hatta bazen indirimlerde yüzde 70’lere kadar ulaşıyorlar.

 

Rua de Santa Catarina

İşte Porto şehrinin en ünlü alışveriş caddesi. Burası şehrin ana alışveriş caddesidir. Caddenin uzunluğu 2 km dir. Caddenin 550 metrelik bölümü araç trafiğine kapalıdır. Batalha meydanında başlar, Plaza del Marquez de Pombal da biter.

Caddenin tamamı, mağazalar, sokak satıcıları, restoranlar ve kafelerle doludur. Bir de insan kalabalığı. En ünlü mağazalar: Zara, Benetton, Calzedonia, Fnac. İspanya dışındaki ilk Zara Mağazası 1988 yılında burada açılmış. Başka bir alışveriş merkezi olan La Vie ise, 1996 yılında açılmış.

Yine bu cadde üzerinde kestane satıcıları göreceksiniz. Ama bunlar kestaneyi tuzda, tezgah üstü ilginç bir mangalda pişiriyorlar. Bence mutlaka tadın. Evet, Santa Caterina caddesi, şehirdeki gezilerde olmazsa olmaz.

Santa Caterina caddesi üzerinde görmenizi önereceğim birkaç yer var. 

Bunlardan ilki, Via Catarine AVM

Bu caddede ilerlerden, Mercado do Bolhao ya çok yakın olan bu alışveriş merkezini göreceksiniz. Cam çatıdan doğal ışık alan, üstü kapalı bir alışveriş merkezidir. 1996 yılında açılan merkez, 4 katlıdır ve 95 mağaza bulunmaktadır. Burada: Levis, HM, Kiko, The Body Shop gibi markaların mağazaları var. 

Yine caddede gezerken küçük bir kilise göreceksiniz.

Capela das Almas isimli bu kilise, ilginç dış cephesiyle mutlaka dikkatinizi çekecektir. Bu kilise, Portekiz’e özgü mavi çinilerle kaplıdır. Yapı, daha önce burada bulunan eski bir ahşap şapelin yerine inşa edilmiştir. Günümüzde görülen yapı, 17’nci yüzyıl yapımıdır. Kilisenin cephesi, 1929 yılına kadar beyaz boyalı iken, daha sonra burada 390 metre karelik bir alanı kaplayan “Assisili Aziz Francis” in hayatının tasvir edildiği 15.497 çini bulunmaktadır.

Yine bu caddede gezerken, tatmanızı önereceğim bir aperatif “Confeitaria Aquarela”; Porto şehrinde börek hamurundan yapılan kuru savanlar bir kült gibidir. Santa Caterina caddesinde 534 numarada bulunan pastanede, şehrin en lezzetli kuru savanları pişirilir. Bunları: sade, peynirli veya jambon ve peynir ile deneyebilirsiniz. Eğer kızarmış isterseniz prensado olarak sipariş vermelisiniz. Evet bunlar tek kelimeyle oldukça lezzetlidir.

Cadde üzerinde bulunan son ikonik yer “Cafe Majestic”:

Burası Porto şehrinin en ikonik yerlerindendir. 1921 yılında Elif Cade olarak hizmete giren bu mekan, kısa sürede dönemin ünlülerinin buluşma yeri haline gelir. Aynı zamanda: şairler, yazarlar ve sanatçılar için ilham kaynağı olur.

Harry Porter kitaplarının bir kısmının, yazarı Rowlings tarafından burada yazılmıştır. Kafe, bir süre yaklaşık 15 yıl kapalı kalmış ve 1983 yılında Portekiz devleti tarafından Kültür Mirası ilan edilmiş ve 1994 yılında yeniden açılmıştır. Sonuç, bir şeyler içmek için burada mola verebilirsiniz, ama kapıda ucun bir kuyrukta sıra beklemeniz gerektiğini sakın unutmayın, ayrıca içeride fiyatlar da oldukça pahalı.

 

 

AZULEJO TEKNİĞİ

Bu mimaride kullanılan bir teknik olup, seramik işçiliğidir. Evler ve yapıların bazı bölümleri, bu renkli seramikler döşenerek süslenir ve aynı zamanda, bu durum ısı kaybını da engeller.
Kiliselerin iç ve dış cephelerinde, evlerde, saraylarda ve hatta tren ve metro istasyonlarında bile, dekorasyon için Azulejo tekniği kullanılmıştır.
Evet, mimari olarak uygulandığı yapıya çok güzel bir görünüm veriyor. Mutlaka dikkatinizi çekecektir.

Portekiz Porto

TURİZM

Şehir merkezi, oldukça kolay keşfedilebilecek durumdadır. Ancak: yürüyerek dolaşırsanız, yokuşların biraz yoracağını kabullenmeniz gerekir. Yürürken önünden geçtiğiniz evlere ve binalara dikkat ederseniz, önlerinde yapım yılları yazılıdır ve bunların birçoğu: 12-13’ncü yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Bakın bunlar tarihi eser değil, insanlar hala bu evlerin içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Şehir merkezinde kocaman evler var. Bunların bombeli balkonlarından çamaşırlar sarkıyor. Şehirde, yalnızca bir tane kale bulunuyor. Çünkü: Portekizliler tarafından, bu şehirde, kaleye ihtiyaç duyulmayacak kadar güçlü bir imparatorluk kurulmuş. Öte yandan, sanırım Akdeniz değil de Atlantik Okyanusu kıyısında olmasının da etkisi var. Ama öte yandan, yine de: 15’nci yüzyılda, Fransız yani Napolyon’un işgalinden kurtulamamışlar.

Şehir: pahalı değildir. Güvenlik yeterli ve insanları sakin ve güzeldir. Yardıma ihtiyacınız olduğunda, çekinmeden yardım talep edebilirsiniz ve inanın gideceğiniz yere kadar sizi götürürler. Bir şey sorduğunuzda, kesinlikle çok yardımseverler.

Evet: UNESCO tarafından koruma altında alınan yerlerin, mutlaka birçok özelliklerinin olduğu kesindir. Şehrin bu tarihsel kesimine “Barredo” deniliyor. Bu bölümde: özellikle yukarıda sözünü ettiğim Portekiz’e özgü bir tür seramik işliği olan “Azulejo” döşeli yapıları görmelisiniz. Ayrıca: evlerin balkonlarını, demir ferforjelerini, çiçeklerini de büyük bir keyfle izleyebilirsiniz.

Yani: bir anlamda, şehrin eski bölümünü, sokak ve caddelerini sıkılmadan gezebilirsiniz. Tarihi bir atmosferde, renkli evlerin bulunduğu sokaklarda kaybolabilirsiniz. Zaten: Porto şehrine gitmeyi düşünenler: böyle bir ortamla, yani egzotik ve tarihi bir ortamla karşılaşacaklarını bilmelidirler.

Burası, herhangi bir düzenli Avrupa şehrine benzemez. Tüm bunların yanında, şehri ziyaret ettiğinizde, nehrin karşı kıyısında bulunan “şarap mahzenlerini” de mutlaka gezmelisiniz. Gaia bölgesindeki bu şarap mahzenleri: gerçekten ilgi çekici boyuttadır.

Portekiz Porto

NEHİRDE TEKNE GEZİSİ

Praça da Ribeira meydanının nehir kıyısından: teknelere binebilirsiniz. Tekne gezisi için: geleneksel “kaikas” yani geleneksel balıkçı teknelerini tercih etmenizi öneririm.
Neyse, buradan bineceğiniz tekne gezisinde: Ribeira yani tarihi merkez kıyılarını görebilirsiniz. Tarihi şehir, nehirden bakıldığında kademe-kademe ve renkli renkli görülür.

Daha sonra: Ponte Louis köprüsünün güzelliğini izlersiniz. Nehir yatağının daha iç bölümünde kalan ve trenle üstünden geçilen Ponte Maria Pia köprüsü ise, bir öncekinden daha basit görünür.
Tekne: köprüden geri dönüp, Douro nehrinin Okyanusa döküldüğü yere doğru ilerleyince, bu kez, Porto şehrinin modern yüzünü görebilirsiniz.

Daha sonra, Ponte Arabiata köprüsü, teknelerin dönüş noktasıdır ve aslında Okyanus bölgesini tam olarak göremeden geri dönülür.

Portekiz Porto
Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

GEZİLECEK YERLER

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

GAİA

Ribeira bölgesinden, Dom Luis I köprüsünden geçilip, buraya ulaşılır. Köprüden geçmek ve Gaia bölgesine ulaşım, yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş gerektirir. Evet, burası Porto şehrinin ana cazibe merkezidir. Yerel halkın deyişiyle Gaia, kendi belediye binasına sahip bir şehirdir. Ancak genellikle Porto ile ilişkilendirilir. Gaia ile ilgili en iyi şey “Porto” şehrinin manzarasıdır.

Gaia, Porto şarap mahzenleriyle ünlüdür.

Burası “Port Wine” sayesinde Porto tarihinde çok önemli rol kazanmıştır. Çünkü Rabelo tekneleri burada demirliyor ve mahzenlere giden şarap fıçıları burada boşaltılıyor. Ancak, bu şarap mahzenleri, daha önce Porto merkezdeymiş, ama şarap yapımcıları Gaia’da daha iyi koşullar bulmuşlar ve buraya taşınmışlar.

Günümüzde Douro nehrinin sağ yanında bulunan Gaia, genellikle Port Wine markasının 50’den fazla şarap mahzenine sahiptir. Yani burada şarap mahzenlerinde şarap tadımı yapmak ve şarap satın almak mümkündür. 

Şarap Tadımı: şarap tadımı ücretli. Size önce bir liste gösteriyorlar. Bu liste, şarap fiyat listesi ama ayrı bir bölümde tadım listesi de var. Tabii liste Portekizce olduğundan farkına varılmıyor, şarap tadımı ücretli. Seçtiğiniz bir veya birden fazla şarap markasının tadımı için, özel bir alanda, masa ve sandalyelere oturarak birer küçük kadeh şarap ve yanında birer parça çikolata veriliyor.

Her kadeh yaklaşık 7.5 Euro, eğer şarap satın almak isterseniz, tadım ücretini de ilaveten hesaba ekliyorlar. Peki şarap fiyatları nedir? Fiyatlar burada 20-200 Euro arasındadır. Yani en ucuz şarap 20 Euro, ama şehirdeki marketlerde 3-5 Euro’ya da şarap bulmak mümkün.

Evet, Gaia bölgesinde, nehir kıyısında oldukça güzel restoranlar, barlar ve kafeler de var. Bu mekanlarda yemek yiyebilirsiniz, daha önce belirttiğim gibi her mekanın önünde menü var, fiyatları inceleyin ve hesap kesinlikle bu fiyatlardan getiriliyor, fiyatlar çok uçuk değil.

 

RİBEİRA-RAİS DE RİBEİRA-ZONA RİBEİRİNHA

Douro nehrinin Gaia karşısında kalan bölümü. Burası tarihi şehir merkezi olarak da biliniyor. Douro nehri ağzında bulunan tepeler boyunca kurulan ve geçmişi 2000 yıl öncesine kadar dayanan tarihi şehir merkezi: 1996 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır ve buraya “Barredo” denilmektedir.
Burada: mimari olarak özellik taşıyan bir kısım binalar bulunmaktadır.

Ribeira Square

Douro nehrinin kıyısındaki bu alanda, birçok kafe ve restoran var. Burası çok hareketli. Meşhur Dom Luis I köprüsü, buradan çok güzel görünüyor. Sahil şeridinde, renkli evler ve nehirde gondol şeklinde renkli tekneler var. Restoranların menülerinde genellikle deniz ürünleri var. Yanında ise yeşil Porto şarabı vino veya bira servis ediliyor. Porsiyonlar gayet büyük, deniz ürünleri oldukça lezzetli. 

 

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Se do Porto-Porto Katedrali

Terreiro da Se bölgesindedir. Buraya ulaşmak için Sao Bento istasyonundan yürüyebilirsiniz.

Katedralin yapımına 1147 yılında başlanır. Yani şehrin en eski yapısıdır. Muazzam boyutu ve konumu nedeniyle, askeri bir kaleyi andırır. Yapının içi etkileyici değildir. Binanın dışı oldukça gösterişlidir. Kare planlıdır ve taç kubbesi bulunur.

Giriş ücretsiz. Ancak ücret karşılığında gezilen bölümleri var. Bu bölümlerde avlu duvarlarında seramik panolar görülmeye değerdir. Her iki tarafında, iki sağlam kule görülür. Yapının Gotik dehlizlerinde, 18’nci yüzyıldan kalma mavi ve beyaz çiniler görülmeye değerdir. 

Portekiz Porto

 

Rua de Cedofeita

Praça Carlos Albetro meydanınında, Carmo Kilisesinin sağındaki sokaktır. Burada: eski binalar ve konut alanları bulunmaktadır. Bu eski binalardan en dikkat çekeni “Teatro Carlos Alberto” dur. Burada: düzenli kültürel etkinlikler düzenlenmektedir.

Meydanın yanı “Praça Carlos Albetro” meydanının ortasında ise “Kahramanlar Anıtı” bulunmaktadır ki, anıt 1914-1918 yılları arasında yapılmıştır. Bu meydan, daha sonra Porto şehrinin en karakteristik caddelerinden olan “Rua de Cedofeita” caddesine ulaşır.

Bu cadde, yayalara ayrılmıştır ve geleneksel Portekiz Arnavut kaldırımı ile kaplıdır. Cadde üzerindeki dükkanlarda hediyelik eşyalar satılmaktadır.

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Palacio da Bolsa

Rua de Ferreira Borges bölgesindedir. Buraya ulaşmak için, otobüs kullanmanız gerekir. Bu yapı, Porto şehrinin tarihi merkezinin tam kalbinde bulunmaktadır ve aynı zamanda yapılın bulunduğu “İnfante D.Henrique” meydanı da, UNESCO tarafından, bu yapı ile birlikte koruma altına alınmıştır. Ayrıca Portekiz devleti tarafından Ulusal Anıt olarak tescil edilmiştir. 

Burayı yılda 250 bin kişinin ziyaret ettiği söyleniyor. 

Gelelim tarihi sürece

Eski bir manastır olan Convento de Sao Francisco’nun yerine inşa edilmiştir. Çünkü eski manastır 1832 yılında bir yangında yok olur. 1834 yılında ise, Porto şehrinin tüccar sınıfı, şehrin zenginliğinin sergilenmesi için gösterişli bu borsa binasını inşa ettirirler. Borsa binası, Avrupalı yatırımcıların güvenini kazanmak için yaptırılmıştır. 

İnşaatın büyük kısmı 19’ncu yüzyılın ortalarında tamamlanır, ancak süslemeler 20’nci yüzyıl başlarına kadar devam eder. Borsa binasının dış kısmı yanında, iç mekan oldukça etkileyicidir. Yapıdaki devasa oturma odaları, kolonilerden gelen kaliteli ahşaplarla ve birbirine bağlanan karo zeminlerle doludur. Farklı oda ve salonlarda, freskler, tablolar ve etkileyici heykeller vardır. 

 

Veranda das Naçoes-Giriş Holü-Milletler Holü

Burada en çok Tomas Soller tarafından tasarlanan demir ve cam kubbe ilgi çeker. Portekiz’in o dönemde dostluk ve ticari ilişkiler sürdürdüğü ülkeleri temsil eden 20 arma ile çevrelenmiştir. Zemin seramik mozaiklerle kaplıdır. 1990’lı yılların ortalarına kadar, Porto Menkul Kıymetler Borsası burada faaliyette bulunmuştur.

Arap Odası

Elhamra Sarayından ilham alan Mimar Sousa, tarafından yapılmıştır. İnşası, 1862 yılında başlamış ve 1880 yılında tamamlanmıştır. Gül ve akçaağaç kullanılmıştır. Duvardaki sıvalara altın karıştırıldığı söyleniyor. Portekiz ülkesini ziyarete gelen yabancı devlet başkanları burada karşılanıyormuş.

Evet ziyaretin sonunda geleneksel hediyelik eşyaların satıldığı bir mağaza var. 

 

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Liberdade Meydanı ve Avenida Dos Aliados

Burası şehrin merkezinde: büyük binalarla kaplı bir bulvardır. Merkezinde bulunan bahçe ünlü mimar Alvaro Siza Vieira tarafından tasarlanmıştır.

2006 yılında, binaların çoğu, oteller ve büyük bankaların yapıları yenilenmiştir.
Cadde üstünde bulunan “Town Hall”: bir saray gibi durur ve çan kulesinin yüksekliği 70 metredir. Granit ve mermerden yapılan yapının tasarımı, Fransız belediye mimarisinden etkilenmiştir. Binanın önünde ise: Portekizli yazar Almeida Garrett’in bir heykeli görülmektedir. Caddenin diğer bir ucunda ise, Praça da Liberdade meydanında, bir at üzerinde Kral Pedro IV heykeli bulunmaktadır.

Portekiz Porto
Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Rail Station Sao Bento Tren istasyonu

Porto şehir merkezindedir. İstasyon, burada daha önce bulunan Benedictine Manastırının adını almıştır. İnşaat, ancak son rahibe öldüğünde, 1904 yılında başlar ve istasyon 1916 yılında hizmete girer. Ana girişte: kitap fuarı, konserler ve akşam yemekleri için çeşitli mekanlar var. Yapıda: 20’nci yüzyılın başlarında, Jorge Colaça tarafından yapılan, Portekiz ülkesinin

tarihindeki önemli olayları tasvir eden, el boyaması devasa karo paneller görülmeye değerdir. Bunlar: mavi-beyaz çini süslemelerdir. Azulejos olarak isimlendirilen çinilerin sayısı, yaklaşık 20 binden fazladır. 

Girişi çevreleyen panellerde: ulaşımın evreleri, yılın dört mevsimi, güneyin yeniden fethi ve Ceuta’ın Infante Dom Henrique tarafından fethi gibi, Portekiz tarihindeki birkaç destansı olay tasvir edilmiştir. Tavanın yanında, bölgenin en önemli nehirleri olan Douro ve Minho yazıtları var. Evet Porto şehrini ziyaret ederseniz, burayı mutlaka görmelisiniz.

Portekiz Porto

Palacio de Cristal-Kristal Sarayı

Rua D.Manuel II bölgesindedir.
Buranın bahçeleri ve ilginç anıtları görülmelidir. Bu güzel manzaralı park içinde, 1956 yılında inşa edilmiş, büyük bir kubbeli yapı bulunmaktadır. Günümüzde, bu kubbeli yapı: konser ve spor etkinlikleri için kullanılmaktadır. Bahçede ise, bir göl, çiçekler ve tavus kuşları, yürüyüş yolları bulunur. Ayrıca: bahçe içinde, bir multimedya kütüphane, bir oditoryum, kafeterya ve Romantik Müzesi bulunmaktadır.

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Igreja dos Clerigos-Clerigos Tower-Torre dos Clerigos

Rua de Sao Filipe de Nery bölgesindedir. Avenida dos Aliados’dan yüreyerek ulaşabilirsiniz.
Şehrin ortasında bulunan bu kule, kesinlikle çıkılması gereken bir yerdir. Merdivenler dik ve dar ama rahat çıkılıyor. 240 basamak vardır. Yükseklik 75 metredir.

Kulede 49 çan var.
Gözünüzü korkutmasınlar. Sadece uzun bir yürüyüşten sonra buraya gidip, merdivenleri çıkmaya kalkışmamalısınız. Yani, bu merdivenleri çıkmak için zinde olmak şart.
Kişi başına 2 Euro giriş ücreti alıyorlar. Porto şehrinin muhteşem manzarası için, bu merdivenleri çıkmaya değer.

1763 yılında yapılan kule: Lizbon şehrindeki Vasco da Gama kulesi yapılanan kadar, Clerigos kilisesi kulesiyle birlikte, Portekiz’in en yüksek yapısı olarak kalmıştır. Kulenin tasarımı İtalyan mimar Niccolo Nazzoni tarafından yapılmıştır ki, vasiyeti üzerine ölünce, kendisi de kulenin hemen ayak dibindeki barok kiliseye gömülmüştür.

Aslında Nazzoni bir ressamdır, buraya geldiğinde bir Portekizli kıza aşık olur ve buraya yerleşir, önce heykeller yapar, sonra ise bu kuleyi yapar.

Kulede bulunan müze: müzenin bulunduğu yapı, 1754-1758 yılları arasında yapılmıştır. 19’ncu yüzyıl sonlarına kadar, din adamlarından hasta olanların tedavisi için revir olarak kullanılmış, daha sonra sergi salonuna dönüştürülmüştür. Müzede: resim, heykel, mobilya ve kuyumculuk koleksiyonları sergileniyor. 

Kilise; Kilisenin projesi 1731 yılında tamamlanmış ve 1732 yılında yapımına başlanmış ve 1749 yılında tamamlanmıştır. Portekiz ülkesinde, elips planlı ilk kilisedir. Ayrıca, tüm nefi çevreleyen ve kilisenin bir bütün olarak izlenmesini sağlayan galeri, bu yapının benzersiz bir özelliğidir. Kubbe, 6 sütun üzerinde durur. Kilisede, altın oymacılığının en eski örnekleri, 4 yan sunakta görülür. 

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Funicular dos Guindais

Douro nehrinin üzerinden, manzarayı izleyerek çok keyifli bir şekilde, şarap mahzenlerine ulaşabilirsiniz. Kişi başına 2 Euro ücret ödemek gerekiyor. Ancak, fotoğraf çekmek için muhteşem güzel bir ortam yakalıyorsunuz.

Evet, burası: ilk olarak 1891 yılında inşa edilmiş olsa da, daha sonra ciddi bir kaza yaşanmış, kapatılmış ve modernleştirilerek Şubat 2004 tarihinde yeniden açılmıştır. Ribeira bölgesinde yani tarihi merkezde, dik bir uçurumda çalışmaktadır.

Hattının uzunluğu 271 metredir. 90 derece yükseklikten 61 derece yüksekliğe iner. Saniyede 5 metre hızla çalışır ve 25 yolcu ve 2 araç kapasitelidir. Yolculuğun tümü 3 dakika sürmekte olup tünel dışında geçen bölümünde, çevrenin muhteşem manzarasını izlemek mümkündür. Özellikle: Dom Luis I köprüsü, görülmektedir.

Misericorida-Merhamet Kilisesi

Rua das Flores bölgesindedir.
Burası, şehrin en tarihi sokaklarının birindeki zengin barok kilisedir. Rua das Flores, Porto şehrinin en çekici caddelerinden birisidir. Bu caddenin sokaklarındaki yapılar, genellikle 16’ncı yüzyıldan kalmadır. Cadde üzerindeki bu kilise: barok cepheli ve 16’ncı yüzyıl yapısıdır. Günümüzde kilise müze olarak kullanılıyor.

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

St.Calara-Santa Calara kilisesi

Largo 1 de Dezembro bölgesindedir. Kilisenin yeri biraz zor bulunuyor.
Mimari stil olarak rokoko ve barok karışımıdır. Cephesi düzdür. Ancak içeride kullanılan ahşaplar, Portekiz ülkesinin en güzel örneklerindendir ve 17’nci yüzyıldan kalmadır.

Portekiz Porto
Portekiz Porto

 

Ponte de Dom Luis I Köprüsü

Douro nehri üzerinde, Cais de Ribeira bölgesindedir.
1886 tarihinde yapılan, şehrin tam ortasında, nehrin iki yakasını birbirine bağlayan meşhur köprü: Paris şehrindeki kuleyi yapan, ünlü Eiffel tarafından tasarlanmıştır.

Zaten: köprünün tamamen çelik konstriksüyondan yapılmış olduğunu gördüğünüzde, Paris-Eiffel kulesini anımsattığını düşüneceksiniz. Bu nedenle, gündüz demir yığını gibi görünen köprü, gece olup ışıklandırılınca, bambaşka bir manzaraya bürünüyor. Öte yandan: köprüyü bizzat Gustave Eiffel’in değil öğrencilerinden Seyring’in yaptığı da söylenenler arasındadır.
Evet, köprünün uzunluğu 394 metredir.

Köprünün altındaki bölümde: Ribeira tarafında köprüye yakın yerlerde: gece, köprünün manzarasını izleyerek, deniz ürünlerini tadabileceğiniz restoranlar bulunuyor. Buralarda: şarap eşliğinde güzel ve romantik akşam yemeği yiyebilirsiniz. 

Yaz aylarındaki festivaller bu köprü üzerinde yapılıyor. Ayrıca: yine bu köprü üzerinde sık sık havai fişek gösterileri de düzenleniyormuş.

Çift katlı köprünün: üst katı: yayalar ve şehrin metro hatları için ayrılmıştır. Alt kat ise, düzenli trafik için ayrılmıştır.

Evet: yayalar da köprüyü kullanıyorlar. Siz de, Porto şehrini ziyaret ederseniz, köprünün ikinci katına çıkıp çevrenin muhteşem manzarasının fotoğrafını çekmeyi sakın unutmayın.

Largo do Carmo-Carmo Meydanı

Carmo meydanında, 14’ncü yüzyıldan kalma Carmo manastırının kalıntıları var. Bu kalıntılar, 1755 yılındaki Lizbon depremini hatırlatır. Günümüzdeki yeni Gotik manastır yapısı, arkeoloji müzesine ev sahipliği yapmaktadır. Meydanda, çok sayıda bank ve yine çok sayıda büfe bulunuyor. 

Praça Gomes Teixeira

Meydanın ortasında, 1700’lerin sonlarından kalma anıtsal bir havuz var. Yerel halk bu anıtsal havuzdaki aslanlar nedeniyle, meydana “Aslanlar Meydanı” ismini vermiştir.

Carmo ve Carmelitas Kiliseleri ve Casa Escondida Evi

Şehrin en büyük kilisesi gibi görünür. Ancak bu iki kilisenin arasında, dünyanın en dar evlerinden biri bulunur. Bu evin genişliği, yani iki kilise arasındaki mesafe sadece 1 metredir. Yani, bu yapının sağında Carmo kilisesi, solunda Carmelitas kilisesi var.

Üç katlı Escondida evi: 1980’lere kadar iskan edilmiş, yani kullanılmıştır. Efsaneye göre: Carmelitas rahibeleri ve Carmo rahipleri arasında, herhangi bir ilişkiyi önlemek için bu ev inşa edilmiştir. Bir diğer söylentiye göre ise, bu ev, iki kilise arasında, göze hoş görünmeyen bir boşluğu doldurmak için tamamen estetik nedenlerle inşa edilmiştir.

Ev, yukarıda da belirttiğim gibi uzun yıllar papazların ikametgahı olarak kullanılmış ve aynı zamanda her iki kilisenin iç ve dış dekorasyonunda çalışan sanatçılar ve Carmo hastanesinde görev yapan doktorlar burada kalmıştır. 

Napolyon’un Portekiz’i işgali ve 1832-1933 yılları arasında Porto işgal yıllarında, evde çeşitli gizli toplantılar yapılmıştır. Günümüzde bu ev biletli olarak gezilebiliyor. Evin içinde, çeşitli yatak odaları, oturma odası ve mutfak var. 

Carmo Kilisesi

18’nci yüzyılda yapılmıştır. Barok mimarinin güzel bir örneğidir. Dışarıdaki panel Silvestri tarafından tasarlanmıştır. Ayrıntılar, perspektif ve renk açısından çok zengindir. Dış cephenin mozaik fayansları, 1912 yılında keklenmiştir. Sahne, yine Silvestri tarafından tasarlanmış, Carlos Branca tarafından boyanmış ve Villa Nova de Gaia’daki fabrikada yapılmıştır.

Mozaiklerde: Klasik Portekiz beyaz ve mavi “Azilejo” çinilerinden yapılan sanat eserlerinde “Carmelite” tarikatının kuruluşu ve Karmel dağı sahneleri tasvir edilmiştir. Kilisenin dış cephesi, dikdörtgen bir portal ile zengin şekilde işlenmiştir.

Bu dış cephede, iki heykel var. Bunlar, İtalya’da oyulmuş Peygamber İlyas ve Elişa’ya aittir. Kilisenin iç kısmında ise, 7 gösterişli yaldızlı sunak, heykeltıraş Francisco Pereira Campanha tarafından yapılan bir dizi güzel yağlı boya tablo ve tek bir nef vardır.

Carmelitas Kilisesi

17’nci yüzyılda bir manastırın parçası olarak yapılmıştır. Dış cephesi 1628 yılında tamamlanmıştır. Üç kemerli giriş olan cephe, heykellerle kaplıdır ve granitten yapılmıştır. Solda, tepesi mavi-beyaz azilejo çinileriyle kaplı, tek bir çan kulesi bulunur.

Yapının içi, süslü bir şekilde dekore edilmiştir. Altı yan şapeli olan tek bir nefe sahiptir. Beyaz tavan, birçok büyük pencere yardımıyla, iç mekana özel bir güzellik katar. Kilise, Fransızların Porto şehrini istilası (1808-1814) sırasında kışla olarak kullanılmıştır. Kilisenin iç kısmında, ana sunak ve yan şapellerdeki yaldızlı ahşap oymalar ve zengin bir Barok ve Rokoko stili hakimdir.

 

Lello-Irmao Kitapevi-Tarihi kitapçı Lello

Dünyada para ile girişen tek kitapçıdır. İlk olarak 1869 yılında kurulmuştur. Ancak günümüzdeki ismiyle 13 Ocak 1906 yılında yeniden açılmıştır. “The Guardian” gazetesine göre, dünyanın en güzel kitapçılarından biridir. “Lonely Planet” dünyanın en güzel üçüncü kütüphanesi olarak seçmiştir. 

“Lello” aile ve “Irmao” ise kardeş anlamına gelir.

Evet buraya gittiğinizde kapının önündeki metrelerce uzunlukta kuyrukta sıra beklemeyi ve giriş için 5 euro ücret ödemeyi göze alırsanız, bence şehirde zamanınız varsa, burayı mutlaka ziyaret edin. Unutmayın bilet alma ve kitapçıya girme kuyrukları ayrı ayrı.

Evet giriş ücretli, ancak içeride herhangi bir kitap satın alırsanız, bu giriş ücreti yani 5 Euro, kitabın ücretinden düşüyorlar ve giriş ücretsiz oluyor. Sadece uzun sıra beklemek sıkıntılı. Bir not daha, içeride fotoğraf çekmek yasak.

Bir diğer not: 2022 yılında Bob Dylanlı liseli bir gencin: kız arkadaşına yazdığı dokunaklı ve bazen ileri görüşlü kişisel mektuplarından oluşan koleksiyon, burada yapılan müzayede de yaklaşık 670 bin dolara satılmıştır. 

Evet yapının cephesi, Neo gotik tarzdadır.

İç mekan: Art nouveau tarzındadır. İki katlıdır. Oymalı ahşap vitray ve muhteşem merdivenleriyle büyüleyicidir. Vitray pencere: 8 x 3.5 metre ölçülerindedir. Raflar, her duvarı kaplar ve tavana kadar uzanır. Bu raflarda, her şekil ve boyutta kitaplar bulunur. Ayrıca, duvarlar, büyülü bir atmosfer yaratan süslemelerle doludur.

İç sütunlarda, Portekiz edebiyatındaki önemli figürlerin bronz kabartmaları var. Tavan: mavi ve kırmızı vitraydır. Kitapçının ortasında, zarif bir ahşap ve kırmızı kadife merdiven var. Bu merdiven, her iki katı birbirine bağlar. Üstteki vitray pencere, dükkanı doğal ışıkla doldurarak odayı canlandırır. Bir zamanlar, kitapları raflarda taşımak için kullanılan raylar ve ahşap araba, halen durmaktadır. 

JK Rowling ve Harry Porter

Ünlü Hary Porter serisi yazarı JK Rowling, 1990’ların başında, İngilizce öğretmeni olarak 10 yıl Porto şehrinde çalışır. Ünlü yazar, sürekli olarak bu kitapçının ikinci katında bir fincan kahve içermiş. Bazı yerel halk “Hogward Cadılık ve Büyücülük Okulu” nu yaratmak için, buradaki kitapçıda bulunan büyük merdivenden ilham aldığına inanırlar. Ayrıca, Porto Üniversitesi öğrencilerinin giydiği siyah bir takım elbise ve siyah bir ceketten ve pelerinden oluşan kostümden de ilham aldığı söylenir. 

 

Liberdade Square-Avenida Dos Aliados-Praca da Liberdade

Burası Porto şehrinin en önemli meydanıdır. İsminin anlamı Özgürlük Meydanıdır. Bütün turist otobüsleri, City Buslar ve havaalanına giden araçları, varış ve hareket noktası burasıdır. Buluşma yeri olarak genellikle burası kullanılır. 

1718 yılında Porto şehrinde şehirleşme projesi başlatılmış ve bu meydan yapılmıştır. 1788 yılından sonra, şehrin Orta çağdan kalma surlarının bir kısmı yıkılır. Dini yönetim tarafından, bir Neo klasik cepheli manastır yapılır. Manastırın etkileyici neo klasik görüntüsü ilgi çeker. Manastır: Veteriner hekimlerin, atların, kuyumcuların ve demircilerin koruyucu azizi “Aziz Eligius” un dini tarikatı tarafından inşa edilmiştir. Ayrıca, yine surların yerine günümüzde de ayakta duran “Cardosas Sarayı” yapılır. 

19’ncu yüzyıla doğru meydan iyice önemli hale gelir. 1819 yılında kuzey tarafa Belediye binası yapılır. Yakınlara ise, Dom Luis Köprüsü (1887) ve Sao Bento Tren İstasyonu (1896) inşa edilir. Böylece, bu meydan şehrin politik, ekonomik ve sosyal merkezi haline gelir. 1900’lü yıllarda Belediye binası yıkılır ve yerine modern “Dos Aliados Bulvarı” yapılır ve meydan kuzeye doğru genişler. 

 Sao Francısco Kilisesi-Igreja De Sao Francısco

Yapı, Porto şehrindeki olağanüstü bir yapı olarak önem kazanır ve UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Şehirdeki en muhteşem kilisedir. Giriş ücretlidir. İçeride fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor.

Yapının dış görünümü: 14’ncü yüzyıl Barok ve Gotik unsurlarını birlikte barındırır. Bu yüzden, tüm Avrupa’nın en inanılmaz ve zengin görüntüsüne sahiptir. Portekiz’in en zengin ve en güzel yaldızlı oymacılık depolarından biridir.

Oyma kaplamaların Barok zenginliği: 17’nci yüzyıldan 18’nci yüzyıl ortalarına kadar olan dönemde yapılmıştır. Kiliseye girildiğinde: hala orijinal Gotik tasarıma bağlı kalan büyük bir gül pencerenin altından geçilir. 

Yaldızlı oymacılığın en önemli eserlerinden biri: “İsa’nın soyunun, Yusuf’un ağacın dibindeki bir teknede yatan Meryem Ana’ya kadar, çeşitli görüntülerin yer aldığı “İşay Ağacı-Jesse Ağacı” dır. Bu ağaç, İsa’nın soy ağacını temsil eder. 

Giriş sundurmasının solunda, Antonio de Florentim’e atfedilen Senhora da Rosa’yı temsil eden ülkedeki en iyi korunmuş, en eski duvar resimlerinden biri var. 

Geniş yivli Gotik kemerin, 400 kilo olduğu söyleniyor. Bunlar, saf altındır ve küçük mermerlerle süslenmiştir.

Ayrıca, kilisenin iç kısmında 4300 kilodan fazla altın tozu kullanıldığına inanılan, yaldızlı oymalarla kaplı üç nef var.

Manastırın bodrumunda, bayraklar altında muhafaza edilen yer altı mezarlar var, bunlar kemiklerle doludur. Cesetler açık çömleklerde saklanıyormuş. Ancak korkunç koku ve hastalık riski nedeniyle taşınmıştır. Bazı kemikler, cam zeminden hala görülebiliyor. Geri kalanlar ise, güvenli bir şekilde saklanmaya devam ediliyormuş.

Günümüzde burası kilise olarak kullanılmıyor, sadece klasik müzik konserlerinde kullanılıyormuş.

Jesse Ağacı

Kilisenin içinde, sol koridorda, kilisenin en ilgi çekici yerlerinden biri olan, dünyadaki en iyilerden biri olarak kabul edilen, çok renkli ahşap bir heykel olan Jesse Ağacı var. Jesse Ağacı: 1718-1821 yılları arasında oyulmuştur. O zamanlar popüler bir İncil öğretisi, Mesih’in soy kütüğüdür.

Özellikle onun Yahudi ve İsrail Krallarının soyundan geldiği gösteriliyordu. Okuryazarlık, insanlar arasında yaygınlaşmadan önce, bu öğretiler genellikle vitray pencerelerde İncil olayları veya Jesse Ağacı gibi ayrıntılı oymalarla ifade ediliyordu. 

Çok renkli tahtaya oyulmuş Yahudanın 12 kralının figürlerini, Beytüllahimin uzanmış bir Jessesinden filizlenen ağacın dalları birbirine bağlıyor. Ağacın tepesinde, Meryem Ana ve Yusuf ile İsa var. Bu eserin, Portekiz’in en eskilerinden biri (15’nci yüzyıl sonlarına ait olduğu tahmin edilir) olduğu düşünülüyor. Kral Davut’un babası Jesse, onun insan doğasını vurgulamanın bir yolu olarak, uzanmış veya uyku halinde görünür. Dallarında ise, İsa’nın atalarının temsil edildiği ağaç büyür. 

Portekiz Porto

 

Serralves Müzesi

Rua D.Joao Castro bölgesindedir.
Dünya çapındaki bu müze: Pritzker ödüllü mimar Alvaro Sıza Vieira tarafından dizayn edilmiştir. Müzenin kurulu bulunduğu 18 hektarlık alanda birçok modern heykel görülmektedir. Çağdaş sanat meraklıları, bu müzeyi mutlara ziyaret etmelidirler.

Portekiz Porto

Soares Dos Reıs Müzesi

Rua D.Manuel II bölgesindedir. Buraya ulaşmak için otobüs kullanmanız gerekir.
Burası, Portekiz ülkesinin en eski ulusal müzesidir. Müze içinde, değerli bir resim koleksiyonu, cam, seramik ve takı koleksiyonları sergilenmektedir. Müze, ilk olarak 1833 tarihinde kurulmuştur. Burada, özellikle 19 ve 20’nci yüzyıllara ait, Portekizli ressamların ve heykeltıraşların eserleri görülebilmektedir.

 

FOZ MAHALLESİ

Douro nehrinin Okyanusa döküldüğü yerde, eski bir balıkçı köyüdür. Bu sahil şeridi, üzerine devasa Atlantik Okyanusu dalgalarının geldiği, granit çıkıntıları arasına yerleştirilmiş küçük kumsallardan oluşur. Burada 18’nci yüzyıla kadar balıkçılar yaşarmış. Günümüzde ise, sahil caddesinde şık restoranlar ve barlar var. 

Portekiz Porto

Sea Life Porto

Küçük bir yer. Yani, tümünü eğlene eğlene gezseniz, en fazla 45 dakikada bitiyor. Giriş için 13 Euro ödemek gerekiyor. Akvaryumun ortasında: kaplumbağa, köpekbalığı görülüyor. Dev ıstakozda görülmeye değerdir. Ancak: penguenler, yunuslar yoktur.

Oueijo Kalesi

Atlantik Okyanusu kıyısında, Okyanusa hakim bir noktadadır. Douro nehri ağzına yakındır. İsminin Türkçe anlamı Peynir Kayasıdır. Çünkü, kale peynir şeklinde yuvarlak bir granit kaya üzerine yapılmıştır. Kale: 1640-1688 yılları arasında, Portekiz’in bağımsızlık savaşları sırasında İspanyollardan korunmak için inşa edilmiştir. Köşelerde gözetleme kuleleri var. Kalede, tarihi toplarla süslenmiş atış yerleri ve hizmet binaları da görülebilir. Ayrıca: anıtsal giriş kapısının hemen üstünde Portekiz arması var.

Farol de Felgueiras-Deniz Feneri

Bu güzel granit deniz feneri, 1886 yılında inşa edilmiştir. Uzunluğu 17 metredir. 2009 yılında devre dışı bırakılmıştır. Ancak deniz fenerine giden iskele halen açıktır. Ancak bölge kayalıklarla doludur. Her yıl bazı kişilerin buraya giderken, Okyanusa düştükleri söyleniyor.