Turizm açısından, büyük özellikleri olan ve öne çıkan bir yer değil. Burada: bir gün kaldım, söylediğim gibi, tarihi ve turistik pek fazla özellikleri olan bir yer değil.
ULAŞIM
Hendek: D-100 kara yolu üzerindedir. Hendek-İstanbul arası uzaklık: 170 km. Hendek-Ankara arası uzaklık: 275 km. Hendek-Adapazarı arası uzaklık: 30 km. dir.
TARİHİ
Söylentilere göre: bu yörede, küçük bir yerleşim yeri ve burada küçük bir han varmış. Buradan esinlenerek, bu bölgeye “Hantek” ismi verilmiş ve bu isim, günümüze “Hendek” olarak gelmiş.
Evet, buraların tarihi süreç içindeki sahipleri: Btinyalılar, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular. Ama, geriye dönüp bakıldığında, yalnızca Bizanslılara ait az sayıda kalıntı günümüze kadar ulaşmıştır.
1300’lü yılların sonunda, bölgede Osmanlılar görülüyor. 1500’lü yıllarda, Bağdat seferi için yapılan, ünlü “Bağdat yolu” kalıntıları, bugündü yerleşimin içinden geçiyor.
1907 yılında, burada, Belediye kurulur. 1920-1921 tarihlerinde, Düzce ayaklanmasında, yörenin ismi de, bu ayaklanmaya katılan olarak geçer. Kurtuluş Savaşı sırasında, Düzce’de çıkan isyanı bastırmakla, Geyve’de bulunan Tümen Komutanı Miralay Mahmut Bey görevlendirilir. Mahmut Bey, isyancıları, Hendek’te karşılar. Yapılan konuşmalar sonucu, isyancılar tarafından kandırılan, Mahmut Bey ve askeri güçler: Sanbayırı mevkiinde pusuya düşürülür ve imha edilirler.
Takip eden süreçte: 1950 yılında Karadeniz kökenli vatandaşlar ve 1980 yıllarından sonra ise, Güneydoğu kökenli vatandaşların göçmesiyle, bölgedeki nüfus yoğunluğu artar. Ancak: 1999 yılında yaşanan deprem olayından sonra, bölge göç almamaktadır.
GENEL
Çevre: zengin ormanlık alanlara sahiptir. İl merkezi yönünden, ilçeye girişte: her iki yanı kapsayan ağaçlar, muhteşem güzel bir görüntü veriyor.
İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği: 175 metredir. İlçenin ortasından, Uludere isimli bir çay geçiyor. İlçenin en büyük özelliklerinden biri: Sakarya Üniversitesine bağlı, Eğitim Fakültesinin burada bulunması. Yaklaşık 4000’e yakın öğrenci burada eğitim görüyor ve bu öğrenciler, ilçenin sosyal ve ekonomik hayatını etkiliyor.
Yörede: nakliyecilik gelişmiştir. İlçedeki araçlar ile, yöre halkı: yurt içi ve yurt dışı taşımacılık yapmaktadır. Bunun dışında: fındık üretimi de yaygındır. Ayrıca, ilçeyi çevreleyen dağlarda, kaynak suları bulunuyor. Buralarda; ülkemiz pet su piyasasının önde gelen firmaların, fabrikaları var.
İklim: bölgede, Marmara ve Batı Karadeniz iklimi hakimdir. Yazları: kısa ve sıcak, kışları ise uzun ve bol kar yağışlı geçer.
NE YENİR. NE İÇİLİR
Hendek bölgesine yolunuz düşerse, burada tadabileceğiniz birkaç lezzet: cevizli tavuk ve değişik bir şekilde hazırlanan, kuru fasulye yemeği: ağudırşışı. Bunların yanında: hamsili pilav da tercih edebilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
ÇİĞDEM YAYLASI
İlçe sınırlarındadır. Hendek-Karadere üzerinden, Dikmen ve Çiğdem köylerine ve buradan da, 1500 metre rakımlı, Çiğdem yaylasına ulaşabilirsiniz.
Özellikle, bir süre önce, bir yayın organında oluşturulan jüri tarafından, Türkiye’nin en güzel 10 yaylasından biri seçilmesi, burayı öne çıkarmıştır. Yaylada, her yıl Temmuz ayının ikinci haftasında, yayla şenlikleri düzenleniyor. Güzel ve tamamen çimle kaplı bir alan. Küçük ve hafif eğimli tepeler var. Muhteşem bir manzara bulunuyor. Kamp yapmaya da müsait olan bu alanda, gerçekten güzel zaman geçirebilirsiniz.
DİKMEN YAYLASI
İlçe merkezine uzaklık: 30 km.dir. Dikmen köyüne uzaklık ise: 7.4 km.dir. Keremali dağı eteklerinde kurulmuştur. Deniz seviyesinden yükseklik: 1727 metredir. Yaylanın zirvesinde, bir şehitlik var. Çadırla konaklama yapmak mümkün. Bunun dışında, kurulu konaklama tesisi yok. Çadır düşünürseniz, yeme-içme ihtiyaçlarınızı, köy merkezinden karşılayabiliyorsunuz.
BAYRAKTEPE
İlçe merkezinde, Bayrak tepesinde, 16 Türk devletini temsil eden bayraklar var. Bayrakların altında: bayrakların temsil edildiği devletlerin simgeleri, bir tiyatro salonu, çeşitli spor tesisleri, otopark alanları ve bir betonarme yapı bulunuyor.
ÇAMLICA BELDESİ
İlçe merkezine 12 km. uzaklıktadır. Burada, muhteşem doğal su kaynakları var. Birçok önemli su markası, buradaki suyun şişelenmesi ile ülkemizde satışa sunuluyor. Yörede: alabalık tesisleri var. Bu alabalıkların, lezzetle yenilmesinin yanında, şifa özellikleri de kullanılıyor. Balıklar, vücuda sarılarak şifa aranıyormuş. Burada: her yıl, Temmuz ayında, “Yayla Şenlikleri” yapılıyor.
MADEN DERESİ
İlçenin kuzeyinde, Çaltepe bölgesinden çıkan “Maden Deresi”, 30 km. uzunluğunda olup, Kocaeli’nin batısından Karadeniz’e dökülüyor. Dere, ormanlık alanda akıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında, burada bir altın madeni bulunmuş, ancak daha sonra terk edilmiştir. Derenin çevresi ağaçlık olup, mesire yeri olarak kullanılıyor. Dere içinde ise, alabalık ve sazan olmak üzere, tatlı su balıkları yaşıyor.
Sakarya Sapanca hakkındaki gezi yazım için Sapanca
Küçük bir yer. Turistik özellikleri ön planda değil. Burada, bir gün geçirdim, anlatabileceğim çok bir şey yok.
ULAŞIM
Pamukova, il merkezi Adapazarı’na, 40 km. uzaklıktadır. Buranın en büyük özelliklerinden biri de, bu yoldan geçen birçok otobüs firmasının duraklama tesislerinin bulunması.
GENEL
İlçe merkezi, kendi adıyla kurulmuş olan ovada olup, kuzey ve güneyi, yüksek tepelerle çevrilidir. Ovanın ortasından akan Sakarya nehri ve ilçe merkezinden geçen yoğun kara yolu, ekonomik katkı bakımından öne çıkıyor.
Pamukova ovası: İlçenin güneyindedir. Sakarya nehrinin bıraktığı alüvyonlarla oluşmuştur. Uzunluğu 25 km. ve genişliği ise 6.5 km.dir. En yüksek yeri, 100 metre, en alçak yeri ise 70 metredir. Ovada her türlü sebze ve meyve yetiştirilmektedir. İlçeye bağlı köylerin yarısı, bu ova üzerindedir.
İklim: yazın sıcak ve kışın ılık bir iklime sahiptir. Aynı zamanda, rutubetli bir havası vardır. Rutubetli havalarda, nem oranı: % 98 olur. Kışlar bol yağışlı ve ılıman, yazları ise sıcak olur.
NE YENİR. NE SATIN ALINIR
Yani: burada yetiştirilen en meşhur gıda ürünü: kuru soğan.
GEZİLECEK YERLER
PAŞALAR KALESİ
İlçenin kuzeyinde bulunan Paşalar köyündedir. Sarp bir tepe üzerinde kurulu kaleye , yaklaşık bir saatlik yaya yürüyüş sonunda ulaşılıyor. Paşalar köyünden sonra, bir saat, yaya yürüyüş yapmak gerekiyor. Yani, ulaşım biraz sorunlu. Kalenin ne zaman yapıldığı konusunda net bilgiler yok. Ancak: Roma döneminde yapıldığı ve Bizans döneminde de kullanıldığı sanılıyor.
Kale bölgesinde: surlar, tepenin bulunduğu ana kayanın çevresinde, dairesel biçimde yerleştirilmiştir. Ancak, surların bir kısmı, günümüze ulaşmamıştır. Günümüze sağlam olarak ulaşan sur duvarları ise: iri ve kesme taşlardan, mezar stellerinden, sunak parçalarından, sütun parçalarından oluşmaktadır. Evet, sur duvarlarından sonra, kale içine girerseniz, burada tam bir rezillikle, defineciler tarafından açılan birçok çukurla karşılaşacaksınız. Büyük tahribat var.
KAYMAKAM SUYU YAYLASI
İlçe merkezinde, yaklaşık 800 metre yüksekliktedir. Sürekli yukarı doğru ilerleyerek, yaklaşık 15 km. yol gitmek gerekiyor. Böylece, yaylaya ve kamp alanına ulaşılıyor. Doğal görünümüyle, her türlü ağacın bulunduğu ve bol oksijenli bir yer. Kamp kurmak mümkün.
KIRCA YAYLASI
İlçeye bağlı, Karapınar köyünden 13 km. uzaklıktadır. Her yıl, Temmuz ayında, burada yayla şenlikleri düzenleniyor.
Sakarya Sapanca hakkındaki gezi yazım için Sapanca
En son olarak Nisan 2018 tarihinde buraya gittim, gezip gördüklerimi aşağıda okuyabilirsiniz.
Öncelikle şunu bilmenizi isterim. Maşukiye-Sapanca-Taraklı şeklinde yapılan paket turlara katıldığınızda, Maşukiye ve Sapanca bölgelerinde yoğun zaman geçirildiğinden, Taraklı’ya gelindiğinde büyük olasılıkla akşam saatleri oluyor ve buraya muhtemelen 20-30 dakika kadar zaman ayırılıyor. Ziyaretçiler, elbette bu zaman içinde, burayı yeteri kadar gezip görme şansına sahip olmuyorlar, bir de günün yorgunluğu nedeniyle, Taraklı kişilerin gözünde önemini yitiriyor ve buraya gelmenin tamamen bir zaman kaybı olduğu düşünülüyor. Ancak: söylediğim gibi gerek zaman olmaması ve gerekse bütün günün yorgunluğu nedeniyle, buranın önemini anlamak pek mümkün olmuyor.
Ulaşım
Taraklı: Sakarya ilinin güneydoğusunda, Sakarya il merkezine 65 km uzaklıkta, İstanbul’a 200 ve Ankara’ya ise 270 km uzaklıktadır.
Tarih
Taraklı, antik dönemde “Bytinia” olarak isimlendirilen bölgede bulunmaktadır. İsmi “Dablar” olarak bilinir. Hisartepe bölgesinde bulunan iki su sarnıcı: MÖ 2000 yıllarına tarihlenmektedir. Daha yakın tarihlere gelindiğinde ise, yani Osmanlı döneminde: Bizans’a bağlı ve Hıristiyan halkın yaşadığı bir bölge olarak görülür.
Bölge Osman Bey komutanlarından Samsa Çavuş tarafından muhtemelen 1289-1293 yılları arasında fetih edilir. Daha sonra, bölgede Osmanlı egemenliği ve kültürüne ait gelişmeler gözlenir. Özellikle Yavuz Sultan Selim, Mısır seferine çıkarken burada konaklamış ve Veziri Yunus Paşa tarafından, yine burada, Mimar Sinan’a bir cami yaptırılmıştır.
Genel
İlçenin yüz ölçümü 334 metre karedir ve bu alanın büyük bölümü ormanlıktır.
Hıdırlık Tepesi ve Taraklı Hisarlarının yamaçlarında, bu iki tepe arasındaki vadide kurulmuştur. Yani, ilçenin çevresi tepelerle çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 485 metredir. Eski İpekyolu üzerinde bulunmasına rağmen, Ankara-İstanbul yolu, Bolu üzerinden geçince, önemini kaybetmiştir. Günümüzde “Ankara Caddesi” olarak isimlendirilen ve Taraklıyı ortadan ikiye bölen eski İstanbul-Ankara yolu halen kullanılmaktadır.
Joseph Von Hammer: Osmanlı Tarihi isimli kitabında, burası hakkında yazdıkları “Osmanlı’nın ilk fetih ettiği yerler arasındadır” sözü ilgi çeker. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Taraklı hakkında: “Geniş üzüm bağları, bakımlı bahçeleri ve dere çevresine kurulmuş 500’e yakın evden oluşan mamur bir kasaba, bir hamamı, beş hanı, altı mektebi, 200 dükkanı var. İlçe halkı şimşir kaşık ve tarak yapmaktadır ve bu nedenle bölgeye Yenice Tarakçı ismi verilmiştir” diye yazmıştır.
Unesco
Taraklı, 2013 yılında Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday olmuştur. Yani: Unesco’nun kriterlerine uygun ve korunması gereken bir kültür mirası olarak değerlendirilmiştir, bence, bu durum Taraklının gezilip görülmesi için en büyük etkendir.
Cittaslow-Sakin Şehir
Cittaslow hareketi: 1999 yılında İtalya’da başlayan, büyük şehirlerin karmaşa ve koşuşturmasına karşın, küçük şehirlerdeki hayat kalitesini yavaş hareket çerçevesinde iyileştirmeyi hedefleyen bir oluşumdur. Aslında hareket İtalya’da Roma şehrinde, bir meydana açılması planlanan fast food zinciri mağazasına karşı yapılan bir tepki sonucu doğmuştur. İsmi de “Slow Food” yani “Yavaş Yemek” olarak isimlendirilmiş, zamanla “Cittaslow” yani “Yavaş şehir” olarak anılmaya başlanmıştır.
Hareket, İtalya dışında hızla yayılmış ve Norveç, İsveç, Güney Kore, Avusturya gibi birçok yerde yavaş şehir örnekleri vardır. Şehir merkezinde araba kullanımı yasaklanmış, hamburger mağazası zincirleri ve süpermarketler kapatılmıştır.
Yavaş şehir olarak seçilen şehirlerin logosu “Salyangoz” dur. Ülkemizde: Gökçeada, Yenipazar, Akyaka, Perşembe, Eğirdir, Yalvaç, Vize, Halfeti, Şavşat, Gerze, Uzundere, Göynük ve ardından, 2011 yılında Taraklı, bu ağa dahil edilmiştir.
Seçiminde en büyük etken: İlçenin en büyük özelliği göç almaması ve suç oranının yok denecek kadar az olmasıdır. Toplamda ise 7 ana başlık altında 59 kriter değerlendirilmektedir.
Reklam filmi
Taraklının ülke çapında tanınmasındaki en büyük etkin, 2010 yılındaki bir reklam filmidir. Bu filimde: Şener Şen, Olgun Şimşek ve Binnur Kaya gibi sanatçılar oynamış ve filmde Taraklı “Mümkünlü kasabası” olarak lanse edilmiştir. Ünlü bir markanın reklam filmi, sürekli olarak yayınlandığında, Taraklı da ülke çapında tanınmış ve ünlenmiştir. Özellikle Şener Şen’in “Ben bu kasabada her şey mümkün demedim mi” sözü ilgi çeker.
Turizm
Burada: Unesco tarafından da seçime esas olan: 100’den fazla Osmanlı dönemi mimari özelliklerini taşıyan, tescil edilmiş ev ve konak bulunmaktadır. Ayrıca: Mimar Sinan tarafından yaptırılan cami de bunlara eklenir. Ancak bu tarihi eserlerde, son yıllarda aslına sadık kalınarak, büyük bir restorasyon, bakım ve onarım çalışmaları yapılmış ve yapılmaktadır. Bunların sonucunda ise, İlçenin bozulmamış tarihi dokusu muhafaza edilmiş, Osmanlı ahşap mimarisinin en güzel örnekleri ortaya çıkarılmıştır.
Fotoğraf
Görsel fotoğraf yarışmalarında dereceye giren eserlerden birkaç tanesi “Taraklı” yöresinde çekilen fotoğraflar arasından seçilmiştir. Çünkü: Taraklı, gerçekten büyük bir görsel zenginliğe sahiptir.
Ne yenir
Buraya has, yöresel yemeklerin başında keşkek ve etli nohut gelir. Ayrıca, yine “Uhud tatlısı” denen bir tatlı türü vardır. Sakız haline getirilmiş bir tür buğday lapasından yapılır. Şeker katılmaz. Yapımında sadece buğday ve su kullanılır. Yapılması uzun sürdüğü için, sadece özel günlerde yapılır. Bu tatlının yapıldığı “Buğday çimi”: günümüzde Amerika’da kemoterapi karşıtı kanser hastaları tarafından tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Bunların yanında, yöreye özgü bir de köpük helvası vardır. Çöğen otu kökü, yumurta, şeker ve glikozdan yapılır, içine tahin katılır.
Ne Satın alınır
Buraya yolunuz düşerse, merkezdeki meydanda birçok satıcı göreceksiniz. Aslında buradan şimşir ağacından yapılmış objeler ve özellikle kaşık satın almanızı önereceğim, ama daha da önemlisi buradan gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için, buraya özgü “Uhud tatlısı” satın almalısınız.
Karavan Festivali
Her yıl, Haziran ayının ilk haftası içinde, daha önce futbol sahası olarak kullanılan alanda, gerekli alt yapı tamamlanarak düzenlenen “Karavan Festivali”: 2012 yılından bu yana yapılmaktadır. Yani: Haziran ayının ilk haftasında buraya giderseniz, kamping veya karavanda yaşamınızı sürdürebilirsiniz. Taraklı bunun için uygun şartlar hazırlıyor. Kamp yapanlar Hıdırlık Tepesinde çadırlar kuruyorlar ve karavanlar gelenler ise, Taraklıspor futbol sahasını kullanıyorlar.
GEZİLECEK YERLER
Eğer tur ile burayı ziyaret ederseniz, muhtemelen başka yerlere de uğrayacağınızdan, buraya ayrılacak zaman genellikle 20-30 dakika kadar olur. Bu zaman için, turlar genellikle merkez meydanda serbest bırakılır ve ziyaretçiler, bu merkez meydandaki tarihi cami ve satıcıların tezgah ve dükkanlarını ziyaret ederek zamanı doldururlar.
Tabii: Taraklı bunlardan ibaret değildir, özellikle rehberiniz her ne kadar uzak dese de siz mutlaka çınarı ziyaret edin, sizi oraya götürmesini sağlayın. Yoksa merkez meydanda geçireceğimiz zaman, burayı tanımanız için yetmez, merkez meydanda söylediğim gibi, Taraklının en büyük özelliği olan tarihi özellik taşıyan evlerden sadece bir tanesi bulunuyor.
İlçenin ara sokaklarına dalıp, bu tarihi evleri görmenizi öneririm. Yukarı da da belirttiğim gibi, bu tarihi evler gerçekten muhteşem güzeldir. Ama söylediğim gibi, rehberler burayı sona bıraktıkları ve zaman kalmadığı için, çoğu zaman buranın güzelliklerini es geçmeyi tercih ediyorlar.
Taraklı evleri
İlçede Hıdırlık Tepesi ve Taraklı Hisarının yamaçlarındaki vadide, yöreye has mimari özellikler taşıyan evler bulunmaktadır. Bu evlerin büyük kısmı, yaklaşık 300 yıllıktır.
Evlerin en büyük özelliği: “Osmanlı” şehir dokusunu oluşturan tarzdadır. Genellikle ahşaptan yapılmıştır. Ancak özellikle İstanbul’da, bu tür Osmanlı dönemi ahşap evleri yangın ve depremler sonucu yıkılınca, bu tür evlerin büyük kısmı yok olmuştur.
Sadece Anadolu’da birkaç yerde Safranbolu, Taraklı gibi yerlerde, bu tür evler kalmıştır. Bir kısmı konak olarak kullanılan ve bir kısmı ise harabe haldeki bu evler, genellikle üç katlı ve bahçelidir. Kafesli pencereleri, ahşap cumbaları, tarihi alınlıkları ve ilginç figürlere sahip kapı tokmakları görülmelidir.
Bu evlerin en büyük özelliği: Safranbolu evlerinden farklı olarak, birbirlerine benzememeleridir. Hepsinin kendine has tarzı ve boyası vardır. Bu evlerin arasındaki dere: yöreye ayrı güzellik katıyor. Ancak, günümüzde bu evlerin birçoğunun viran olduğunu göreceksiniz.
Çünkü Sit alanı ilan edildikleri için, sahipleri bu evlere çivi bile çakılmaz. Ancak, devlet tarafından da restore edilmediklerinden, içinde oturanların onarmasına da izin verilmeyince, evler çürümeye terk edilmiş haldedir.
Fenerli ev-Haşim ağa evi
Bu 19’ncu yüzyıl yapısı ev, mutlaka görülmelidir. Zaten, Taraklıda her yerden görülür. Aynı zamanda bölgenin en güzel yapısıdır. Zamanında Taraklının en büyük tüccarlarından olan Haşim Ağa tarafından yaptırılmıştır. Dört bir tarafı pencereli “Cihannüması” (buna fener denir) ile tanınır. Bu cihannüma, Haşim Ağa tarafından, Taraklıya gelenlerin kendi evini bulabilmeleri için yaptırılmıştır.
Yunus Paşa Camii
Hemen merkez meydanda görülmektedir. Yavuz Sultan Selim, 1517 yılında Mısır seferine giderken, burada bir gece konaklamış ve ardından veziri Yunus Paşa’ya bu caminin yaptırılmasını emretmiştir. Caminin mimarının Mimar Sinan olduğu söyleniyor. Caminin kubbesi kurşun kaplı olduğu için buraya “Kurşunlu cami” de deniyor.
Mimari olarak kare planlı ve tek minarelidir. Cephe duvarları ince yontu taşlarla yapılmış, saçak kornişleri işlenmiştir. Mimar Sinan: taş blokları yerleştirirken, taşların ortalarını oymuş, demir çubuklar yerleştirmiş ve sonra üzerine harç değil, eritilmiş kurşun döktürmüştür.
Cami, bu nedenle, uzun yıllar sağlamlığını muhafaza eden, ender eserlerdendir. Ayrıca, hemen yanında bulunan hamamın, buharları, bir tesisat döşenerek, buraya aktarılmış ve ısıtma sağlanmıştır. (Not: cami her ne kadar Mimar Sinan eseri olduğu söylense de, bazı söylentilere göre Mimar Sinan, buraya hiç gelmemiş, sadece caminin çizimlerini göndermiştir.)
Evet, ilçeye gelen ziyaretçilerin en çok uğradığı burası “bugüne kadar birçok deprem görmesine rağmen hala dimdik ayaktadır.”
Tarihi Hamam
İlçe merkezinde, Yunus Paşa camisinin yanındadır. Hamamdan çıkan buhar, ilk yapıldığında Yunus Paşa camisinde, alttan ısıtmada kullanılıyormuş. Hamam Osmanlı döneminden kalmadır. Ayrı bölümlerde: eski ve yeni olmak üzere iki havuz vardır. Caminin restorasyonu sırasında, hamam tamamen işlevini yitirmiş, yerden ısıtma özelliği kaybolmuştur.
Taraklı Müzesi-Kültür Evi
Merkez meydanda, eski konaklardan birisidir. Yapı 1930 yılından itibaren: okul, belediye binası ve hükümet konağı olarak kullanılmıştır. 2001 yılında ise restore edilerek kültür evi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Burada: yöresel kadın kıyafetleri, Taraklılı hattat Saim Özel’in eserleri, Taraklı evleri minyatürleri, demirden yapılmış çeşitli sanat eserleri sergilenmektedir.
Alman çeşmesi
Yunus Paşa çarşısındadır. 1930’lu yıllarda burada yaşanan susuzluğu çözmek için Alman Buderus firması tarafından bölgede yaptırılan 7-8 çeşmeden birisidir.
Çınar ağacı
Yusuf Bey mahallesindedir. Yunus Paşa camisinden yürüyerek 15-20 dakika uzaklıktadır. 700 yıllıktır. Osmanlı devleti, topraklarına kattığı her yere çınar ağacı dikiyordu. Kültür Bakanlığı tarafından doğal anıt olarak tescil edilmiştir. Yakın geçmişte, bir yangın tehlikesi atlatmış, ancak zarar görmemiştir. Ağacın gölgesindeki çeşmeden 277 yıldır su aktığı söyleniyor.
Hisar Tepesi
Hisar Tepesinde tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Kale ve su sarnıcı kalıntıları görülür. Tepedeki su sarnıcının MÖ 1000-2000 yılları arasına tarihlendiği söyleniyor. Burada bir de “Hıdır Dede Türbesi” vardır.
Termal-Kil Hamam
Taraklı-Geyve karayolu üzerinde, merkeze bağlı Hacıyakup Paşalar köyündedir. Osmanlı döneminden kalma kil hamam, günümüzde kaplıca olarak kullanılmaktadır. İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır. Burada 15 bin üyeli devre mülkler bulunuyor. Kas-iskelet hastalıkları tedavisinde kullanılıyor. Ortopedik operasyonlar sonrası, uzun süre hareketsiz kalma durumlarında, tedavi edici özellikleri olduğu söyleniyor. Spor yaralanmalarında da kullanılıyormuş.