Tarımsal üretim ağırlık bir yer, yani tarihi ve turistik yer yok.
ULAŞIM
İlçe İstanbul’u Ege’ye bağlayan İzmir-İstanbul devlet karayolu üzerinde bulunmaktadır. Saruhanlı, Manisa arasındaki uzaklık 19 km. dir. Saruhanlı, Akhisar arası uzaklık: 33 km.
Manisa Saruhan
TARİHİ
1918 yılında küçük bir köy olan ilçe merkezi, 7 Eylül 1922 tarihinde Yunan işgalinden kurtarılır. 1945 yılında bucak, 1953 yılında ise Belediye teşkilatı, 1959 yılında ise ilçe teşkilatı kurulur ve Manisa’ya bağlanır. Bu arada: ilçe merkezinde, hemen ilçenin girişinde İstasyon meydanında bir anıt/heykel bulunuyor.
Saruhanoğulları Beyliğinin kurucusu Saruhan Bey’in heykeli. Çünkü ilçe isimin, Saruhanoğulları Beyliğinden almıştır. Saruhanoğulları Beyliği, Anadolu’da Selçuklu Devletinin çökmesiyle Manisa yöresinde ortaya çıkmıştır. 1346 yılında vefat eden Beyliğin kurucusu Saruhan Bey’in mezarı, Manisa Muradiye Camisindeki türbede bulunuyor. Heykelin arkasında, tarihte kurulmuş Türk Devletlerinin bayrakları dalgalanıyor.
Manisa Saruhan
GENEL
İlçenin verimli toprakları vardır. İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 43 metredir. Düz ve verimli bir arazi olan Gediz ovasında bulunmaktadır. Gediz nehrinin önemli bir kolu olan Kumçayı, ilçeden geçer. İlçe halkının büyük kısmı, Balkanlardan gelen göçmenlerden oluşmaktadır. Yörede Akdeniz iklimi hakimdir.
Bölgede en fazla çekirdeksiz üzüm yetiştirilir. Oldukça fazla alanda üzüm üretimi yapılmaktadır. 19 milyon civarında asma ağacı bulunur. Yani, üzüm yörenin temel geçim kaynağıdır. Yörede işlenen üzümler, özellikle İngiltere, Almanya, Hollanda, İtalya, Fransa ve Rusya gibi ülkelere ihraç edilir. İlçenin tarımsal durumu hakkında, hoşuma giden bir deyim var, şöyle deniliyor “dağlarından yağ, ovalarından bal akıyor.”
Manisa Saruhan
Tüm bunların yanında, bu yöreye yolunuz düşerse, düz ve büyük alanlarda kırmızılıklar görebilirsiniz, bunlar domates, evet burada kurutulmuş domates üretimi de oldukça yaygındır. Domatesleri kurutmak için, düzlüklere domatesleri yayıyorlar.
Manisa Saruhan Meslek Yüksek Okulu
SARUHANLI MESLEK YÜKSEK OKULU
Manisa Celal Bayar Üniversitesine bağlıdır. Okulda: İşletme ve Gıda Teknolojileri bölümü bulunmaktadır. 1995 yılında açılmıştır. Toplam 422 öğrenci öğrenim görmektedir.
Manisa Saruhan
GEZİLECEK YERLER
Manisa Saruhan Tepe göl
TEPEGÖL
Burası aslında hani gezilecek ve görülecek bir yer olur mu bilmiyorum, ama burası hakkında anlatılan ilginç bir durum var, zamanınız varsa, gidip burayı görebilirsiniz. Şöyle ki, İlçe merkezine bağlı Aydınlar Mahallesinde, 1050 metre rakımda, üç dağın ortasında bir göl bulunuyor. Bu göl: 1970’li yıllarda kendiliğinden oluşmuştur. Yağmur suları ile beslenen gölün önüne o tarihte bir set çekilmiş ve dağlardan inen yağmur suları gölde birikmeye başlamıştır.
Manisa Saruhan Tepe göl
Ancak en ilgi çeken husus: 1942 yılında, gebe bir inek, Aydınlar Mahallesinden kaçarak, 10 km uzaklıktaki Tepegöl mevkiine gitmiştir. Burada yavrulamış ve yavrusu ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Aydınlar köylüleri, ineği getirmek için her yola başvurmuşlar ama inek ve yavrusu dönmemiştir. Takip eden yıllarda, inek buraya otlatılmak üzere getirilen sürülerdeki boğalarla çiftleşerek üremeyi sürdürmüş, halen burada yüzlerce sayıya ulaşan yabani inek bulunmaktadır. Bunlar, arazide görülebiliyor.
Manisa Alaşehir hakkındaki gezi yazım için Alaşehir
Eskişehir Sivrihisar: Yıllardır Ankara’dan güneye veya batıya giderken kullandığımız yolun hemen yanı başında kalan ve uzaklardan sivri tepeleriyle dikkat çeken, Sivrihisar ilçesi, inanın muhteşem bir tarihi-turistik hazine barındırıyor. Bir ara, buraya mutlaka zaman ayırın ve gezin, çünkü kesinlikle gördükleriniz sizi mutlu edecektir.
ULAŞIM
Sivrihisar ilçesinin en büyük özelliklerinden birisi de, Ankara-İzmir-Eskişehir kara yollarının kesişim noktasında bulunmasıdır. Sivrihisar, Eskişehir arasındaki uzaklık 90 km. dir. Sivrihisar, Ankara arasındaki uzaklık: 120 km. Sivrihisar, İstanbul arası: 427 km. Sivrihisar, Çanakkale arası: 520 k m. Sivrihisar, İzmir arası: 448 km.
TARİHİ
Yöre: tarihi yolların kesişim noktasında, Friglerden, Romalılardan, Selçuklulardan, Osmanlılardan devraldığı birçok miras ile ilgi çeker. Arkeolojik verilere göre: Sivrihisar yöresi, Tunç çağı boyunca yerleşime sahne olmuştur. Demir çağının güçlü krallığı Friglerin ana yerleşim sahasıdır. Sivrihisar dağlarının kayalık yamaçlarında Frig yerleşmesi ve kaya anıtlarına ait örnekler vardır. Frig kralı Midas tarafından kurulan Pessinus (Ballıhisar) kenti buradadır.
Dönemin ünlü Pers Kral Yolu, ilçe sınırları içinden Pessinus şehrinden geçer. Roma ve Bizans dönemlerinde, şehir ticari ve askeri önemini korur. İlçe merkezinin kuzeybatısındaki kale ve eteklerindeki yerleşim, bu dönemde “Spaleia” ismiyle bilinir. 1074 yılında yörede Selçuklular egemen olur.
Bu dönemde “Karahisar” ismiyle tanınan ilçede imar hamlesi başlar, birçok cami, medrese, hamam gibi yapılar inşa edilir. 1289 yılında bölgede Osmanlı egemenliği görülür. Daha sonra, Osman Bey, Sivrihisar ve Eskişehir bölgesinin idaresini kardeşi Gündüz Bey’e bırakır. İlçe toprakları, 1’nci Dünya Savaşından sonra Yunan işgaline uğrar, 20 Eylül 1921 tarihinde işgalden kurtarılır. 1926 yılı öncesine kadar, Sivrihisar, Ankara ilinin ilçesiydi.
Eskişehir Sivrihisar
GENEL
Sivrihisar, Eskişehir ilinin en büyük ilçesidir. İç Anadolu bölgesinin kuzeybatı bölümünde yer almaktadır. Çal Dağının uzantısı olan, volkanik bir kaya kütlesinin eteğinde kurulmuştur. Şehir, dağın eteklerinden ovaya doğru gelişim göstermiştir. Gökyüzüne doğru yükselen sivri kayaları ile dikkati çeker. Bu sivri kayalıklar, ilçeye “Sivrihisar” isminin verilmesine sebep olmuştur.
İlçenin ortalama rakımı 856 metredir. İlçenin arazilerinin büyük bölümü, ova görünümündedir. Yer yer yüksek dağ ve kayalıklar bulunur. En önemli yükseltiler “Sivrihisar dağları” dır. Bu dağların en yüksek olanı ise “Çal dağı” dır. Diğer önemli dağ ve tepeler ise: Arayıt dağı, Boztepe, Büvelik Tepe ve Yediler Tepesidir. İlçenin başlıca akarsuyu ise “Sakarya nehri” dir.
Eskişehir Sivrihisar Meslek Yüksek Okulu
SİVRİHİSAR MESLEK YÜKSEK OKULU
Eskişehir Osman Gazi Üniversitesine bağlıdır. 1994 yılında açılmıştır. 1994-1995 eğitim-öğretim yılında Bilgisayar Programcılığı ve Tarım Alet ve Makineleri programları ile başlamıştır. İlk mezunları, Haziran 1994 tarihinde verilmiştir.
NE YENİR
Sivrihisar yöresinde yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, ilk önere “Arabaşı” olacaktır. Ayrıca “bazlama” denen bir tür ekmek te meşhurdur. Ayrıca “döğme sucuk” deneyebilirsiniz. Tatlı derseniz, bu kere “muska baklava” öneririm.
NASREDDİN HOCA ŞENLİKLERİ
Her yıl 3-10 Haziran tarihleri arasında yapılmaktadır.
Eskişehir Sivrihisar Sivrihisar uçağı
SİVRİHİSAR TEYYARESİ
1921 yılında Türk Ordusu envanterinde kullanılabilir durumda sadece 5 uçak vardı. Çeşitli cephelerde savaşmış uçakların bakımsız ve eski oluşları, yeni bir uçak alınmasını gerekli kılıyordu. Bunun üzerine seferber olan Sivrihisar halkı, tüm mal varlığını bir araya getirerek Türk ordusuna yeni bir uçak alınması için, 4 bin lira bağışladı.
Bağış ile alınan çift kanatlı Fransız yapımı Bregeue 14 B2 uçağına “Sivrihisar Teyyaresi” ismi verildi. Kurtuluş savaşının ve halkın fedakarlığının sembolü olan Sivrihisar Teyyaresi her şeyden önce Sivrihisarlılar, özellikle Anadolu halkının Kurtuluş Savaşına katkısının bir kanıtıdır. Sivrihisarlılar için büyük manevi değeri olan bu uçağın maketi Eskişehir-Ankara devlet karayolu üzerine inşa edilmiştir.
Eskişehir Sivrihisar
GEZİLECEK YERLER
İlçe, ünlü kral yolunun geçtiği ve Kybele tapınağının bulunduğu Pessinus, üç kıtadan kuşların konakladığı Balıkdamı Kuş Cenneti, Anadolu’nun en büyük ikinci kilisesi Ermeni Kilisesi Surp Yerortuyun ve başta Anadolu’nun en büyük ahşap direkli camilerinden olan Ulu cami olmak üzere birçok tarihi cami, mescit, çeşme, hamam barındırmaktadır.
Eskişehir Sivrihisar Pessinus Antik Kenti
PESSİNUS ANTİK KENTİ
İlçe yakınlarındaki Pessinus antik kenti kalıntılarına ait ayrıntılı gezi yazım, yine bu sitede bulabilirsiniz.
İlçenin en önemli eserlerinden birisidir. İlçenin merkezinde kapladığı alan ve diğer özellikleri ile “Ulu” kelimesi, bu eserde tam anlamını bulmaktadır.
Sivrihisar Belediyesinin 2015 yılında yaptığı başvuru sonucunda, Ulu cami, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” geçici listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Caminin en eski kitabesi: 1231-1232 tarihlerini taşımaktadır.
İlk yapının banisi yani yaptıran: Sivrihisarlı Kadı Leşker Emir Celaleddin Ali Bey’dir. Ancak yapı bugünkü biçimine: Selçuklu döneminde, 1275 yılında Mevlana’nın müritlerinden Eminiddin Mikail tarafından yaptırılarak gelmiştir.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami
Osmanlı döneminde, Fatih Sultan Mehmet’in kadılarından, İstanbul şehrinin ilk kadısı Hızır Bey, bu camiyi 1440 yılında onartmıştır. Anadolu’da bulunan en büyük, ahşap direkli camidir. Camide, aynı anda 2500 kişi ibadet edebilmektedir.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami
Caminin 4 giriş kapısı vardır. Duvarları kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Sağ ve sol kanadı üzerinde, kitabeler bulunur. Çatısını 67 tane ağaç sütun taşımaktadır. Bu direklerin 19 tanesinin üstünde, mermer sütun başlığı vardır.
Direklerden 6 tanesinin üst bölümleri: rozet, palmet, geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiştir. Direkler üzerinde, Bizans dönemine ait başlıklar da kullanılmıştır. Kalın direklerden 4 tanesi, zamanın özgün ağaç oymacılığı ile işlenmiştir. Bu direklerin alt ve üst tarafında mermerden oyma işçiliği uygulanmış sütun başlıkları bulunur.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami Minber
Minber
Minber: 1924 yılında Kılıç Mescit camisinden burada getirilmiştir. Minberin üzerindeki kitabesinde: 1245 tarihi yazılıdır. Minber: muhteşem bir sanat eseri olarak değerlendiriliyor, çünkü çeşitli geometrik şekillerin ahenkli birleşmesi görülür. Anadolu Selçuklularının en önemli sanat eseri minberlerindendir. Minberdeki el işçiliği: Horasanlı İbn-i Mehmet tarafından yapılmıştır.
Çivi kullanılmadan geçme (kündekarı) tekniği kullanılmıştır. Ceviz ağacından yapılmıştır. İleri doğru fırlamış geometrik bölümler içerisinde: Rumi ve palmetlerle, ince işlenmiş dolgular ve ajurlu korkuluk ve şebekeleriyle Selçuklu ağaç işçiliğinin en kıymetli eseridir. Minberin kapı kanatları kapatıldığında: sivri kemer oluşturan bir şerit ile taçlandığı görülür. Kapısında “Ayet-el Kürsi” işlidir.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami Ahşap Direkler
Ahşap Direkler
Camide, kirişleri taşıyan ahşap direkler, iç mekanı, mihraba paralel 6 sahına ayırır. Cami, içte toplam 67 ahşap direkle, Anadolu’daki bu tarz camilerin en büyüğüdür. Direkler: ardıç ve sarı çam cinsi ağaçlardan yapılmıştır. Bazı antik başlıklar, kaide yapılıp direkler üzerine oturtulmuştur. Düz ağaç başlıklar yanında, Pessinus’tan getirildiği tahmin edilen çeşitli antik başlıklar kullanılmıştır.
Direkler temele kadar devam eden taşlar üzerine oturtulmuştur. Caminin güzel ve özgün süslemeleri, bu direklerin üzerindedir. Tümü Orta Asya çadır mimarisi görünümündedir. Minber ve mihrap karşısında 3, onun arkasında 1 ve çarşı çıkışında 2 olmak üzere 6 direğin orijinal kaldığı görülür. Bunların üst kısımları: zengin oyma ve kabartmalarla süslenmiş, yer yer pirinç baklava dilimi levhalar çakılmış, yeşil ve siyah kalem işleri ile boyanmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami Ahşap Direkler
Caminin çatısında küçük bir aydınlatma kubbesi-fener yapılmıştır. Caminin havalandırması, çatı ortasında bulunan bu fener ile sağlanır. Zemini tahta kaplıdır. Zemin yapılışında, yarma tabir edilen teknikle yapılmış, tahta ile kaplı iken restoresinden geçmeli taban tahtası kullanılmıştır. Caminin rutubete karşı korunması için, zemin ile taban tahta arasında 150 cm varan boşluk bırakılmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Ulu Cami Minare
Minare
Yapının güney cephesi üzerinde köşededir. Kitabesine göre: 1409 yılında (yani caminin yapılışından 139 yıl sonra) Osman oğlu Hacı Habib tarafından yaptırılmıştır. Minare kaidesi: iri mermer bloklarla yapılmıştır. Kaidenin üstü, tuğla hatıllı, kesme taşlı sekiz köşelidir.
Minare basamakları: ardıç ağacından ahşap olarak yapılmıştır. Gövde tuğladan örülmüştür. Şerefe altındaki petek, Selçuklu tuğla işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Şerefeden sonra baca üzerinde, külahın altında minare yapılırken konulmuş bir sıra cam göbeği mavisi çini bulunmaktadır.
İHSAN ERDEMGİL KONAĞI
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, 7 Mart 1922 tarihinde, Kurtuluş savaşının zor günlerinde üç gün bu konakta kalır. Gündüz cephedeki birlikleri denetler, geceleri ise bu konağı karargah olarak kullanır.
Eskişehir Sivrihisar Zaimoğlu Konağı
ZAİMOĞLU KONAĞI
Ankara dışında, Anadolu’da Bakanlar Kurulu, ilk kez Sivrihisar ilçesinde bulunan Zaimağa Konağında, Atatürk’ün katılımı ile toplanmıştır. Konak: ilçe merkezindedir. Kurtuluş savaşı sırasında ve en kritik bir dönemde, Ankara dışında Bakanlar Kurulu burada toplanmış ve önemli kararlar alınmıştır. 8 Mart 1922 günü, Başkomutan Mustafa Kemal’in davet ettiği: Sovyetler Birliği Büyükelçisi Aralov Zonaryev ve Azerbeycan Büyükelçisi İbrahim Abilov’da, Sivrihisar ilçesine gelirler.
Burada misafirler Zaimoğlu Konağında ağırlanır ve sabaha kadar gündemdeki konuları görüşürler. Sakarya Meydan Muharebesinin ardından, İtilaf Devletlerinden gelen ateşkes teklifine son şeklini vermek için, 24 Mart 1922 tarihinde, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ve Ankara Hükümetinin Bakanları, Sivrihisar’a gelirler.
O gece Zaimoğlu Konağında alınan kararlar Ankara’ya gönderilir. Bakanlar Kurulu, ateşkesi, Anadolu’nun derhal boşaltılması şartı ile kabul eder. Bakanlar Kurulu, 29 Mart 1921 günü, 1’nci Ordu Karargahına intikal eder.
Eskişehir Sivrihisar Zaimoğlu Konağı
Gelelim konağın tarihçesine
Selçuklu soyundan Zaimoğlu ailesi: Orta Asya’dan Malatya Darende’ye gelmiştir. Irak’ın fethinden sonra, Kerkük bölgesine yerleşirler ve Kara Zaim, Kerkük bölgesinde Zeamet sahibi olur. Ancak bölgede kendisini çekemeyenler tarafından, Kara Zaim, Saray tarafından azledilir ve öldürülür. Üç oğlu, Anadolu’ya sürülür. Geçen zaman içinde Kara Zaim’e haksızlık yapıldığı Saray tarafından anlaşılır ve oğullarının bulunması istenir.
Küçük oğlu bulunur ve devrin Padişahı tarafından, Sivrihisar sancağının zeamet sahibi yapılır. Zaim Zade Mehmet Ağa: Sivrihisar bölgesinde devlet adına vergi toplar, atlı sipahi besler. 3 oğlu olur ve her oğlu için bir konak yaptırılır. Konumuz olan konak: geniş bir bahçe içinde, iki katlıdır. Ayrıca, altta yarım kat yüksekliğinde bir bodrumu vardır. Ali Zaimoğlu tarafından inşa ettirilmiştir, ancak yapan usta bilinmez. Ahşap işlerin: Hafız Ahmet Elmas tarafından yapıldığı bilinir.
Eskişehir Sivrihisar Kalesi
SİVRİHİSAR KALESİ
İlçede Kral Yolu üzerinde bulunan ve bu yolu kontrol eden Sivrihisar Kalesi Bizanslılar tarafından yapılmıştır. Kral yolu nedeniyle bu kalenin Bizans dönemi öncesinde bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Günümüze kalıntıları gelen kalenin yapımında Bizanslılar, Seyitgazi Kalesinde olduğu gibi Antik Pessinus kentinin taşlarından yararlanmışlardır.
Sivrihisar kalesinin dışa açılan altı kapısı vardı. Sur duvarlarında kesme taş, mermer parçaları ve moloz taşlar kullanılmıştır. Selçuklular ve bir süre de kuruluş yıllarında Osmanlılar tarafından kullanılan kale daha sonra terk edilmiştir. Günümüze sur duvar kalıntıları ve kale içindeki su sarnıçları, tahıl depoları ve yer altına yapılmış bazı mekanlar dışında pek fazla bir kalıntı yoktur.
Eskişehir Sivrihisar Nasreddin Hoca Anıt Parkı-Kızının kabri
NASREDDİN HOCA ANIT PARKI-KIZININ KABRİ
Nasreddin Hoca, 1208 yılında Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde doğmuştur. Köy, ilçe merkezine 19 km uzaklıktadır. Eskişehir-Ankara karayoluna 8 km uzaklıktadır.
Eskişehir Sivrihisar Nasreddin Hoca Anıt Parkı-Kızının kabri
Hortu köyünün ismi, 1999 yılında “Nasreddin Hoca” olarak değiştirilmiştir. Hoca’nın evi: halen burada bulunmaktadır. Ev: 2 katlıdır. Köyde: ayrıca, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bir de temsili Nasreddin Hoca evi yaptırılmıştır. Bu ev de ziyaret edilmektedir.
Hortu halkı, Nasreddin Hoca’nın hemşerisi olmakla gurur duyuyor. Evlerin hemen hepsinin duvarında bir fıkra resmedilmiştir. Zaten Belediyenin ambleminde de, buğday başağı ve zeytin dalının hemen altında eşeğine ters binmiş bir Hoca figürü görülüyor.
Yalnız burada bir sıkıntı var. Nasreddin Hoca’nın doğduğu evi Sivrihisar ilçesinde, ancak türbesinin ise Akşehir ilçesinde bulunduğu konusunda, her iki ilçe arasında sürekli bir tartışma ve gerginlik vardır.
Evet: Ulu cami avlusunda yapılan kazı çalışmalarında taş mezar sandukası bulunmuştur. Bu sandukanın, önceleri Nasreddin Hoca’nın oğlu Ömer’e ait olduğu düşünülmüş, ancak taş sandukada yapılan bilimsel incelemeler sonucunda, sandukanın Nasreddin Hoca’ya ait olduğu anlaşılmıştır.
Burada: heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından yapılan “Bronz Nasreddin Hoca Heykeli”, Nasreddin hocanın makamında taş sandukasını, kızı Hatun’un mezarını ve 60 x 60 ölçülerinde, porselen yüzeye sır altı boyama tekniğiyle yapılan minyatürün, seramikle buluştuğu Nasreddin Hoca Bilgi taşlarını görebilirsiniz.
Eskişehir Sivrihisar Nasreddin Hoca Anıt Parkı-Kızının kabri
1888 Ankara Salnamesine göre: Nasreddin Hoca’nın kızının mezarı: ilçenin eski giriş yolu olan Kumlu yolu üzerindeki tarihi Seydiler Hamamının yanında olduğu anlaşılmıştır. Yapılan bilimsel kazılar sonucunda, burada kemiklere rastlanır. Uzmanlara göre, kemikler o dönemlere aittir. Nasreddin Hoca’nın kızının ismi Hatun olduğu öğrenilir.
Eskişehir Sivrihisar Seydiler Hamamı
SEYDİLER HAMAMI
İlçe merkezindedir. Kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak yapının Seyyid Nureddin’in kızı Seyyide Nuriye tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Seyyide Nuriye’nin 13’ncü yüzyılın ilk yarısında yaşayan (ölümü 1450) ve Karaca Ahmet’in karısı olduğundan yola çıkılarak yapının 15’nci yüzyılın ilk yarısında yapıldığı düşünülmektedir.
17’nci yüzyılın ilk yarısında I. Ahmet’in kızı Anadolu Beylerbeyi Nasuh Paşa’nın eşi Ayşe Sultan tarafından tamir ettirilmiştir. Yapı, bugün sağlam ve kullanıma açıktır.
Eskişehir Sivrihisar Alemşah Kümbeti
ALEMŞAH KÜMBETİ
Ulu caminin kuzeyinde Cami Kebir Mahallesi Park Caddesindedir. Eskiden Kümbetin çevresi medrese ile çevrili iken, daha sonra yapılan istimlak sonrasında çevresi açılmış ve park haline getirilmiştir.
Eskişehir Sivrihisar Alemşah Kümbeti
Tipik bir Selçuklu kümbetidir. Ancak üzerindeki figürleri ve sembolik anlamları yönünden, daha çok eski Türk dinlerine dayalı anlam taşır. 1327-1328 yılları arasında Melik Şah tarafından, şehit edilen kardeşi Sultan Şah için yaptırılmıştır. Yapı 2 katlıdır. Dıştan yuvarlak gövdeli türbenin üzeri, içten kubbe, dıştan da piramidal bir külah ile örtülüdür. Kare kaide üzerinde, köşelerden sekizgen kasnak üzeri kübik gövdeli bir yapıdır.
Duvarları masif mermer yığma tekniğiyle inşa edilmiştir. Kesme taş ve yer yer tuğla kullanılmıştır. Kümbet: figür yönünden zengindir. Yıldızların ortalarında bazen sarmaşık şeklinde bir sapa bağlı olarak yan yana küçük hayvan başları da tasvir edilmiştir. Soldaki sütun başlığı hizasında: ağzı yukarı doğru tasvir edilmiş bir balık figürü vardır. Muhtemelen bu balık, bir burç sembolü olarak resmedilmiştir.
Türbenin alt katında: mumyalık bölümü vardır. Mumyalığın kapı süslemelerinde: Selçuklularda çok sık kullanılan motifler görülür. Burada: balık, geçme yıldızlar, geometrik geçmeler örgü ve çengel motifleri görülür.
Eskişehir Sivrihisar Saat Kulesi
SAAT KULESİ VE SEYİR TERASI
Şehrin kuzeyinde bulunan kayalıklar üzerindedir. Her yerden görülebilir. Buraya “Kayasaat” de denilmektedir.
İlçenin en önemli simgelerindendir. 1899 yılında dönemin Kaymakamı Mahmut Bey ve Belediye Reisi Yüzügüllü Hacı Mehmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. İçinde bir çan vardır. Çan pirinçten yapılmıştır.
Kulenin saati, Avrupa’dan getirilmiştir. Saat kadranı, şehre hakim yere konulmuştur. Saat haftada iki kere kurulur. Ağırlıkla çalışan saat: tamlarda 1 dakika ara ile iki kez saat sayısı kadar, bucaklarda ise bir kez vurur. Kule: kare prizma gövdelidir. 12 metre yüksekliktedir. Kuleye, arka tarafındaki 8 basamaklı merdivenle çıkılır. Kule: üst üste bindirilmiş üç bölümden oluşur.
İkinci bölümde: parmaklıklı bir balkon bulunur. Bunun üstü kubbe ile örtülüdür. Üst bölüm: anahtar deliği biçiminde yapılmıştır. Üzeri dört yüzeyi basık bir çatı ile örtülüdür. Tepesinde: alem şeklinde bir paratoner vardır. 2015 yılında saat kulesi, Sivrihisar Belediye Başkanı Hamid Yüzügüllü tarafından restore edilmiş ve aydınlatılmıştır. Kulenin alt kısmında Atatürk’ün resmi ve Türk Bayrağı vardır.
Eskişehir Sivrihisar Cam Seyir Terası
CAM SEYİR TERASI
Asırlık saat kulesinin yanında yapılan cam seyir terası, muhteşem Sivrihisar manzarasını keyifle izleme imkanı sunar.
Eskişehir Sivrihisar Çardak Hamamı
ÇARDAK HAMAMI
İlçe merkezine bağlı Hamamkarahisar mahallesi Dutlu ve Kadıncık köyleri yol ayırımından önce, tarihi köprüden sonra sağda ve Hamamkarahisar camisinin kuzeyindedir.
Çardak hamamı: Roma döneminden bu yana kullanılan kaplıca suyu üzerine yapılmıştır. Selçuklu dönemi yapısıdır. Hamam: erkekler ve kadınlar bölümü olmak üzere inşa edilmiş, iki ayrı kubbeli, sekizgen mekandır. Kaplıcada, her iki hamamın içinde: 1.5 metre derinliğinde ve 6 x 6 metre ebatlarında iki havuz vardır. Kaplıca suyu: hafif eğimli bir tepenin yamacındaki tek bir kaynaktan çıkar.
Sıcaklığı 35 derecedir. Saniyedeki debisi 45 litredir. Bikarbonat, kalsiyum, sodyum, bromür ve radyoaktif bir birleşime sahiptir. Banyo ve içme kürleri olarak kullanılır. Kaplıca sularının iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar şunlardır: romatizmal hastalıklar, böbrek, idrar yolu hastalıkları, metabolizma bozuklukları, cilt hastalıkları ve sinir sisteminin uyarılmasıdır.
HAMAM KARAHİSAR CAMİSİ
İlçeye bağlı Hamam Karahisar-Dutlu köyü yolu üzerindedir.
Yapı mimari özellikleri değerlendirilerek 13’ncü yüzyıla tarihlenir. Yapının 1259 yılında yapıldığı söylenir. Yapının banisinin Selçuklu Emiri Seyfettin Kızıl Bey olduğu düşünülmektedir. Günümüzde ibadete kapalı olan yapı 1973 yılında yerel halk tarafından onarılmıştır. Yapının kasnak pencereleri ve kubbesi onarım görmüştür. Son cemaat yeri bulunan, kare planlı ve kubbe örtülü bir yapıdır. Halen başlatılan restorasyon çalışmaları devam etmektedir.
KUMACIK HAMAMI
İlçe merkezinde, çarşı içinde Belediye binasının yanındadır.
Hamamın 1407 yılından önce yapıldığı tahmin edilmektedir. 12 ve 13’ncü yüzyıl Türk hamamlarının karakteristik özelliğini taşıyan bu hamamın soyunmalık kısmındaki kagir kemer kalıntıları görülmeye değerdir. Ilıklık, sıcaklık ve halvet bölümlerindeki kubbeler dikkat çeker. Hamam önceleri suyunu Tabakhane çeşmesinden alırken sonra şehir suyu şebekesinden almaya başlamıştır. Suyun yeterli olmadığı zamanlarda külhan avlusunda bulunan su kuyusu kullanılmıştır.
GAVUR (ERMENİ) HAMAMI
Yazıcıoğlu kayalarının yamacında bulanan hamamın yapılış tarihi, sıcaklık bölümünün köşesinde bulunan giriş kapılarının üzerindeki kabartmalardan anlaşılmaktadır. Hamamın yapılış tarihi 1867-1868 yılları arasıdır. İnşa tarihi ile ilgili herhangi bir kitabe ve kayıt yoktur. Yapının halvet hücrelerinin giriş kapılarının üzerinde yazılı olan bu tarihlerin, yapının inşa tarihi olabileceği düşünülmektedir. Yapı, bugün yarı yıkık durumdadır.
Eskişehir Sivrihisar Kılıç Mescid Minaresi-Camisiz Minare
KILIÇ MESCİD MİNARESİ-CAMİSİZ MİNARE
İlçe merkezine bağlı Kılıç Mahallesi Kağnı pazarı meydanındadır.
Kılıç minaresi: Sivrihisar kılıçla fethedildiğinden ve kılıca dayanılarak hutbe okunan ilk mescit olmasından dolayı, bu adı aldığı söyleniyor. Bir başka söylentiye göre ise, Oğuz boylarının kılıç aşiretinden adını alır. Mescit: tümüyle ahşaptan yapılmış, sonra yıkılmış ve günümüzde sadece minaresi kalmıştır. Minare: camiye bitişik olduğu batı cihetinde bulunmaktadır.
Minarenin kapısına 4 büyük basamakla çıkılır. Minare 53 basamaklıdır. Minarede çini kuşaklar vardır. Bu kuşaklardan biri şerefe peteklik altında, diğer ikisi şerefeden sonra bacanın ortasında ve külahın altındadır. Cam göbeği yeşil renklerdedir. Minarenin çevresi, açık havada namaz kılınabilecek hale getirilmiştir.
Eskişehir Sivrihisar Kurşunlu Camisi
KURŞUNLU CAMİSİ
İlçe merkezindeki bu cami: 1492 yılında Şeyh Baba Yusuf tarafından yaptırılmıştır. Caminin yapıldığı yerde, daha önce 1343 yılında yapılmış bir mescit olduğu biliniyor, bu mescit yıkılarak yerine bu cami yapılmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Kurşunlu Camisi
Şeyh Baba Yusuf: İstanbul’da bulunan II. Beyazid Medresesinin açılışını yapmış, Beyazıd camisinde ilk Cuma namazında açılış dersi vermiştir. Kendisi Sivrihisar’da doğmuş ve buna istinaden “Sivrihisari” lakabıyla anılmıştır. Ayrıca, Sultan Beyazıd, kendisine “baba” diye hitap edermiş. Caminin yanında Şeyh Baba Yusuf’un babasına ait bir türbe vardır. Caminin kubbesi kurşunla kaplı olduğu için ismi Kurşunlu camisi olmuştur.
İç dizaynı el işçiliğiyle özenle yapılmıştır. Kare planlı caminin kapısı sivri kemerle çevrilmiştir. Kurşunlu camisi ve çevresi, kutsal bir alan ve ilahi bir mekandır. Caminin dünyanın en büyük medresesi “İrfaniye Medresesi” nin yanında olması, kutsal emanetlerin bulunması gibi çok önemli detayları vardır. Uzun yıllar hac öncesi ve sonrası ziyaret edilmiştir. Ayrıca 50 metre yakınındaki Seyyid Mahmut Suzani Külliyesi ve önemli kabirler ile Ak Cami, hemen yanı başındadır.
Eskişehir Sivrihisar Aziz Mahmud Hüdayi Camisi
AZİZ MAHMUD HÜDAYİ CAMİSİ
Cami, 1591 yılında Aziz Mahmud Hüdayi tarafından yaptırılmıştır.
Ortası büyük, çevresi yarım kubbeler şeklinde, ahşaptır. Cami, 1825 yılında Kaymakam Arif Bey tarafından büyük bir onarım görmüş, adeta yeniden yaptırılmıştır. Bu yüzden: “Yeni cami” olarak da isimlendirilir. Caminin doğu duvarında bulunan kitabede, 1914 yılında onarım gördüğü yazılıdır. Caminin minaresi: 26 metre yüksekliktedir. Külahı 3.5 metredir.
Eskişehir Sivrihisar Akdoğan Mescidi
AKDOĞAN MESCİDİ
İlçe merkezine bağlı Akdoğan mahallesi Unkapanı caddesindedir. Saat kulesinin arkasındadır.
Anadolu’nun ilk mescitlerindendir. Kapısı doğu cephesinin kuzey köşesindedir. Kayıtlara göre, Timurtaşpaşazade Umurbey oğlu Selçuk Bey tarafından yaptırılmıştır. Mescidin yanında: arkasındaki dağdan suyu gelen sivri kemerli Akdoğan Çeşmesi bulunur. Selçuk Bey, camiyi yaptırmış, köye su getirtmiştir.
Eskişehir Sivrihisar Hazinedar Camisi
HAZİNEDAR CAMİSİ
Mescit: ilçe merkezine bağlı Hazinedar Mahallesi (yeni ismi Karacalar mahallesi) Hoşkadem sokaktadır.
Eskişehir Sivrihisar Hazinedar Camisi
Burası, mescit olarak: 1274 yılında Anadolu Selçuklularından Hazinedar olan Necibiddin Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Kitabe yeri boştur. Caminin içi: muhteşem hat ve süsleme sanatıyla süslüdür. Mihrap üzerinde yine bir fresk görülür. Anadolu’da fresk olarak yapılmış olduğu bilinen “Kabe” motifli ilk örnek buradadır.
Eskişehir Sivrihisar Hazinedar Camisi
Hazinedar Mescidi: Hazinedar Medresesinin öğrencileri tarafından dershane olarak kullanıldığından; minaresiz olarak yapılmış, yanı başına ise Hoşkadem Camisi yapılmıştır. Bu mescidi yaptıran Necibiddin Mustafa ve Emineddin Mikail’in kız kardeşi Esma Sultan’ın kabirleri mescit önündedir. Yapı, 1962 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş ve bugünkü haline gelmiştir.
HOŞKADEM CAMİSİ
İlçe merkezindeki cami, Eminiddin Mikail’in hazinedarı Necibiddin Mustafa tarafından eşi Hoşkadem için yaptırılmıştır.
Yapı, Selçuklu mimari tarzına göre yapılmıştır. Kubbelidir. 300 metre kare civarında bir alana sahiptir. Vakıflar tarafından restore edilmiştir. Halen ibadete açıktır. Bu camiyi ünlü müderris Hopuşzade Mustafa Efendi, medresesinin tatbikat camisi olarak kullanılmıştır. Ayrıca bu caminin diğer bir özelliği ise, ilçede yapılan ilk minare bu camiye aittir. Minarenin çok güzel bir tuğla işçiliği vardır.
Eskişehir Sivrihisar Ermeni Kilisesi
ERMENİ KİLİSESİ
Tarihi Surp Yerotutyun Ermeni kilisesi, Anadolu’nun en büyük 3 kilisesinden biridir.
Kilise: ilçede Ermeni mahallesinin orta kısmında, saat kulesinin bulunduğu tepenin eteklerinde Kevser mahallesindedir. Ermeniler, buraya ilk olarak: 1853-1856 Kırım savaşında, Padişah Abdülmecid’in fermanı ile Kırım ve Kafkaslardan göçerek gelmişler, ilçenin kuzeyinde Hisar ve Baba çeşmesi arasında, Yazıcıoğlu Kalesi ve kayalığın eteklerine yerleşmişlerdir.
Eskişehir Sivrihisar Ermeni Kilisesi
1916 yılında ise topluca Suriye’ye dönmüşlerdir. Burada bulunan ilk kilise 1650 yılında yapılmıştır. Ancak 1876 yılındaki yangında zarar görmüş, 1881 yılında Patrik Nerses Varjabedyan döneminde mimar Mintes Panoyat tarafından yeniden inşa edilmiştir. Yapının tamamında yerel taş kullanılmıştır. Taş işçiliği görülür. Yapımında birçok Türk de çalışmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Ermeni Kilisesi
Yapımında kızıl kesme taş kullanıldığı için, bu kiliseye “Kızıl Kilise” de denir. Kilisenin arka kısmında vaftiz odası bulunur. Güney kısmında papaz odası vardır. Giriş kısmı batıdadır ve kapıda melek şekilleri vardır. Ayrıca duvarlarda ve kaidesinde birçok yazıt ve kitabe bulunur.
Kilisenin batı cephesinde bulunan, üst sıra pencerelerinin kilit taşlarına, sayılar tek tek yazılarak, kilisenin inşa tarihi verilmiştir. Buna göre yapının inşa tarihi 1881 yılıdır. Kilisenin iki tarafından çan kuleleri vardır. Kilise, restore edilmiştir. Şu an hiçbir amaç için kullanılmamaktadır. Ancak birçok turist kiliseyi ziyaret etmektedir.
Eskişehir Sivrihisar Balık Damı
BALIK DAMI
İlçenin 25 km güneyinde, Ahiler, Kurtşeyh, Ertuğrul ve Göktepe köyleri arasında, Sakarya nehri üzerindedir.
Alanın genişliği yaklaşık 5 km ve uzunluğu ise 20 km dir. Toplam alan 30 bin dönümdür. Burada çok sayıda küçük gölet ve büyük sazlıklar vardır. Önemli bir sulak alan olmasının yanında çok sayıda bitki, balık ve kuş çeşitlerine de ev sahipliği yapar. Burada bulanan Kuş Cenneti: Asya’da yaşayan yabanıl su kuşları için batıdaki son durak özelliği taşır.
Göç eden kuşlar için en önemli konaklama noktalarından birisidir. Bölgede balık bolluğundan dolayı, halk tarafından balıkların üreme ve yaşam alanı anlamında “Balıkdamı” ismi verilmiştir. Bu bölge, tatlı suda yaşayan bir balığın isteyeceği tüm koşulları fazlasıyla taşır. Balığın bolluğu kuşları buraya çekmektedir. 1980 yılında 2’nci derece doğal Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Açık Hava Heykel Müzesi
AÇIK HAVA HEYKEL MÜZESİ
Çok sayıda heykel, Ermeni Surp Yerortutyun Kilisesinin bahçesinde sergileniyor.
Heykeltıraş Metin Yurdanur’un kilisenin hemen bitişiğindeki aile evini, Sivrihisar Belediyesine süresiz devretmesinden sonra, bu konağın restorasyonu Belediye tarafından yaptırılmıştır. Konak anıt müze ve heykel atölyesi olarak tasarlanmıştır.
Eskişehir Sivrihisar Açık Hava Heykel Müzesi
Kilisenin bahçesinin yanı sıra, dağın yamaçlarına da serpiştirilen heykeller arasında dikkati çekenler: Atatürk, Kazım Karabekir, Kırkpınar ağalarından Hüseyin Şahin, ünlü Türk Halk Müziği sanatçısı ve derleyici Muzaffer Sarısözen, Yaşar Kemal, Nene Hatun, Yunus Emre, Karacaoğlan ve Nasreddin Hoca heykelleridir. Toplamda burada 100 civarında devasa boyutlarda heykel sergilenmektedir.
Çandır, bağlı bulunduğu Yozgat iline 119 km uzaklıktadır. Çandır, Boğazlıyan arası uzaklık: 29 km. Çandır, Çayıralan arası uzaklık: 15 km.
TARİHİ
İlçenin bulunduğu bölgenin tarihi hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Ancak bölgede bulunan kalıntılara göre, buranın bir zamanlar Bizans döneminde bir yerleşim yeri olduğu tahmin edilmektedir. Daha sonra ise, Selçuklular ve Dulkadiroğlu Beyliği yörede hakimiyet kurmuştur.
Çandır, 1930 yılında Belediye, 1948 yılında Bucak ve 1990 yılında ilçe olmuştur. Çandır isminin kaynağı nedir? Çandır ilçesinin isminin kaynağı “Candır” yani “cana yakın, güzel, değerli” kelimesinden türetilmiş ve “Çandır” olmuştur.
Yozgat Çandır
GENEL
İlçe İç Anadolu bölgesinin Orta Kızılırmak bölümündedir. İlçe merkezi düz bir alana kurulmuştur. Çevresi yüksekliği fazla olmayan tepelerle çevrilidir. Bu tepeler, dere ve çaylarla parçalanarak platolar oluşmuştur. Denizden yükseklik 1225 metredir. En önemli yükselti Gevencik dağıdır. (1608 metre) Bölgede iki akarsu bulunur.
Bunlar: Mera çayı ve Kozan çayıdır. Bu iki çay, ilçede birleşir ve ilçenin batısında bulunan “Uzunlu barajı” na dökülür. Yörede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve kar yağışlı geçer. Bitki örtüsü olarak bozkırlar hakimdir. Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yurtdışında da önemli oranda işçi bulunmaktadır.
Yozgat Çandır
GEZİLECEK YERLER
ŞAHRUH BEY
İlçede, Şahruh bey tarafından yaptırılan birkaç yapı bulunuyor. Bu yüzden, kendisi hakkında kısa bilgi vermek uygundur.
Dulkadiroğlunun son hükümdarı Alauddevle Bozkurt Bey (1479-1515) in oğludur. 1485-1490 yılları arasında yapılan Osmanlı-Memlük savaşında Osmanlı tarafını tutan amcası Şah Budak tarafından, 1489 yılında yapılan bir baskın sonucunda esir edilmiş ve gözlerine mil çekilmiştir.
Ancak mil çekilmesi görmesine engel olmamıştır. Şahruh Bey’in ölmekten kurtulmasının sebebi ise: Şah Budak, sonrasında Alaüddevle Bey yani Şahruh’un babası ile karşılaşır ve yenilir, kaçar. Şahruh Bey’in, babasının bu parlak zaferi nedeniyle ölümden kurtulduğu tahmin edilmektedir. Daha sonra Kırşehir Beyi olan Şahruh Bey, yörede birçok sanat eseri yaptırmıştır.
Yozgat Çandır Şahruhbey Camii
ŞAHRUH BEY MESCİDİ
İlçe merkezinde, Boğazlıyan-Çandır yolunun kenarındadır. Burası günümüzde “Merkez Camisi” olarak geçer. Mescit: Şahruh Bey tarafından yaptırılmıştır. Yaptırıldığında iki minarelidir. Günümüzde: mescitten sadece batıda bulunan bir minaresi kalmıştır. Mescidin yerine ise, başka bir cami yapılmıştır. Orijinal minare: yuvarlak gövdeli ve kare kaidelidir.
Minare, diğer Dulkadiroğulları minarelerinde olduğu gibi, oldukça kısa bir gövdeye sahiptir. Şerefeye kadar olan kısmı tuğladandır. Yuvarlak, kısa gövdeden iki sıra halinde silmeyle şerefe altlığına geçilmektedir. Şerefe korkulukları ve pabuçluk, çokgen düzgün kesme taştan örülmüştür.
Yozgat Çandır Kümbeti
ÇANDIR KÜMBEDİ (ŞAH SULTAN HATUN TÜRBESİ)
Şah Sultan Hatun: Dulkadiroğulları Beyliği döneminde, Dulkadirli Şehsuvar Bey (1467-1473)in kızı ve Dulkadir Hükümdarı Alaüddevle Bey’in oğullarından Şahruh Beyin eşidir. Babası ve amcasının hükümdar olmaları nedeniyle, saraylarda yetişmiştir. Burada bulunan zarif abide türbe, kendisini çok sevdiği anlaşılan Şahruh Bey’in eseridir.
İçeride bulunan lahdin yanlarında bulunan ifadelere göre, türbe: Şahruhun karısı Şah Sultan’a aittir ve türbe, kocası Şahruh Bey tarafından karısının ölümünden 8-9 yıl sonra yaptırılmıştır. Yani muhtemelen 1500’lü yıllarda yaptırılmıştır. Yapı: Anadolu’da bulunan eyvanlı türbeler içinde en önemli örneklerden birisidir. Çünkü altında kriptası vardır.
Yozgat Çandır Kümbeti
Sade ve düzgün çerçeveli kriptaya: 3 basamaklı bir merdivenle inilir. Kapı çerçevesi, mermer profillidir. Üstü taş kemerli profillerle sivri şekilde sonlanmıştır. Kubbenin ortasında armut veya damla şeklinde sarkıtılmış kilit taşı bulunur. Gövde kısmı, düzgün kesme taştan yapılmıştır. Üzeri piramidal külahla örtülmüştür. Gerek türbede, gerekse eyvan kısmında kullanılan açık kahve ve gri renkteki taşlarla yapılan örgü sistemi, türbenin estetik değerini arttırır.
Birçok mezarlık içinde, çevresi duvarla çevrilerek ayrılan türbe, zarar görmeden günümüze kadar ulaşmıştır. Türbenin içinde, Şah Sultan’ın sembolik lahdi vardır.
Yozgat Sorgun gezi yazısı hakkındaki yazım için Sorgun