Japonya Tokyo çevresi

Japonya Tokyo çevresi

Tokyo şehrinin yakın çevresinde, günübirlik turlarla gezebileceğiniz birkaç yer önermek istiyorum.

Japonya Tokyo çevresi

NİKKO

Buraya ulaşmak için çeşitli alternatifler bulunmaktadır. Tokyo şehir merkezinden, 2 saat kuzeyde bulunan “Nikko” bölgesine ulaşmak için: JR hattı veya daha ucuz olan Tobu hattı kullanabilirsiniz.
Burada: Tokugava Şogunluğunun kurucusu olan ve 1616 yılında ölen “İeyasu” nun mezarı bulunmaktadır. Kendisi: ölümünün ardından tanrılaştırılmış ve “Toşo Daigongen” yani “Doğuyu Aydınlatmak için vücut bulmuş) olarak nitelendirilmiştir.
Burada: iki tane anıt tarzı yapı görebilirsiniz. Bu anıtların Japonya’da görebileceğiniz diğer anıtlardan farklı olan ortak özellikleri: karışık oymalar ve renkleri barındıran Çin esintilerinin, mimaride etkin olarak kullanılmış olmasıdır. Bu da “Tokugava” zenginliğini ifade etmektedir.

 

Toshogu Shrine

Her gün saat: 08.00-17.00 arasında açıktır ve giriş ücreti olarak 1300 yen ödenir.
Bu ibadet yeri: 250 yıl boyunca Japonya’yı yöneten Tokugawa şogunluğu kurucusu “Tokugawa Ieyasu” na adanmıştır. Başlangıçta, basit şekilde yapılan ibadethane: 17’nci yüzyılın ilk yarısında: Ieyasu’nun torunu Iemitsu tarafından genişletilerek muhteşem bir kompleks haline getirilmiştir.
Evet, ibadethanenin süslemesinde: sayısız ahşap oymalar ve altın varaklı yapraklar kullanılmıştır. Ama özellikle, burayı ziyaret ederseniz, dünyaca ünlü “ 3 maymun” heykelini görmelisiniz. Bunlar: görmeyen-konuşmayan-duymayan maymunlardır.

Japonya Tokyo çevresi

 

İemitsu Mabedi-Taiyuinbyo

Burası: İeyasu’nun torunu hatırasına yaptırılmıştır. Burada da, Şinto ve Budist elemanlar birleştirilmiştir.

Japonya Tokyo çevresi

 

Rinnoji Temple

Burası: Nikko bölgesinin en önemli tapınaklarından birisidir. Tapınak: 8’nci yüzyılda, Budist bir rahip tarafından kurulmuştur. Ama, Budizmin bir kolu olan “Tendai” tapınağı olarak da bilinir.

Japonya Tokyo çevresi

Tamozawa Imperial Villa

Giriş ücreti, 500 yendir.
Burası: Edo ve Meiji döneminin mimari özelliklerini taşımaktadır. 106 odalıdır. Bir süre, imparatorluk sarayı olarak kullanılmıştır. Daha sonra ise, hanedan ailesi tarafından, yazlık olarak kullanılmıştır. Ancak: II. Dünya savaşından sonra, yapı, ihmale uğramış ve 2000 yılında, yenilenerek ziyarete açılmıştır.

Yapı: öte yandan, Japonya’nın en eski ahşap yapısı olarak önem kazanmaktadır. Villanın içi: Japon ve Batı tarzında karışık bir stilde döşenmiştir. Zemindeki halılar ve tavana asılı avizeler görülebilir. Evet: ne kadar ihtişamlı ve etkileyici olsa da, villa, günümüzde, mevcut konumundan üçte bir büyüklükte kalmıştır. Günümüzde: müze ve anıt park olarak kullanılmaktadır. Villayı çevreleyen bahçede: çeşitli akçaağaçlar bulunur ve sonbaharda, bunlar muhteşem renk armonisi sunarlar.

Japonya Tokyo çevresi

 

Kanmangafuchi Abyss

Nantai dağı yamaçlarındadır. Merkeze yakın bu küçük geçitte: yürüyüş yapabilir ve Nikko’nun manzarasını izleyebilirsiniz.
Burada: yaklaşık 70 tane taş heykel bulunmaktadır. Bunlara “Jizo heykelleri” yani “Hayalet heykeller” denir. Heykeller: nehir üzerinde, Nikko Botanik Bahçesinde bulunmaktadır.

Japonya Tokyo çevresi

Futarasan Tapınağı

Burası, Budist rahipler tarafından, 782 yılında kurulmuştur. Tapınak: Nikko’nun en kutsal dağı olan “Nantai” ye adanmıştır.
Evet, burası: Tokugava hanedanından önce, 900 yıl boyunca hüküm süren “Toşogu” ya tapınılan en eski yerdir. Bu mekan: bir Japon sedir ormanı içindedir ve Japonya’nın en etkileyici yerlerinden birisidir. Eğer: Mayıs ayının üçüncü haftası ve Ekim ayı içinde burayı ziyaret ederseniz: “Toşogu Festival” etkinliklerine denk gelirsiniz.

Bu festival etkinliklerinde: o dönemin kıyafetlerini giymiş 1200 cemaat üyesi, 1617 yılında, Tokugava İeyasu’yu, anıtmezara götüren korteji canlandırırlar. Ayrıca: yine aynı festival etkinliklerinde, törensel bir gösteri olan “yabusame” yani “at üstünde okçuluk” yarışmaları düzenlenir.

Japonya Tokyo çevresi

Shinkyo Köprüsü

Kelime anlamı “kutsal köprü” demektir. Köprü: Japonya’nın en iyi tarihi içerikli, üç köprüsünden biri olarak tanınır ve bilinir. Mevcut köprü: 1636 yılında inşa edilmiştir. 1973 yılına kadar, köprü kullanıma kapalı bulundurulmuştur. Ancak: 1990’ların sonları ve 2000’lerin başlarında yapılan yenileme çalışmaları ile, köprü onarılmış ve ziyaretçilerin geçişine izin verilir olmuştur. Giriş ücreti ödeyerek köprü üzerinden geçilebilmektedir. Geçiş ücreti, 300 yendir.

Japonya Tokyo çevresi

 

Lake Chuzenji-Chuzenjiko

Burası: Nikko bölgesinin Chuzenji şehrinin yukarısındaki dağlarda, doğal bir göldür ve Nantai dağı eteklerinde bulunur. Sıcak yaz aylarında: gölün yüksek ( deniz seviyesinden 1269 metre yüksekliktedir) kesimlerinde, kıyı boyunca uzanan villalarda, yabancı elçilikler ve zengin Japonlar ikamet etmektedirler.
Burayı ziyaret ederseniz: yürüyüş parkurlarını kullanarak, 25 km. lik bir yürüyüş yapabilirsiniz. Alternatif olarak ise, gezi tekneleriyle göl üzerinde gezi yapabilirsiniz.

Japonya Tokyo çevresi

Yumoto Onsen

Yumote: “sıcak su kaynağı” demektir. Nikko milli parkı içindedir.

KAMAKURA

Tokyo şehrinin güneyinde, 1 saat uzaklıkta, bir sahil kasabasıdır. Buraya günlük gezi yapabilirsiniz.
Burası: Japonya’nın ilk askeri hükümeti olan “Kamakura” şoğunluğunun merkezidir. 12’nci yüzyıl sonlarında: İmparatorluk sarayını kontrol altına almak isteyen iki asil gurubun; uzun ve kanlı mücadelesi sonrasında kurulmuştur. Bu çatışmada galip gelen “Minamoto” aşireti: üç tarafı dik ve ağaçlıklı tepelerle çevrili, doğal bir kale olan, balıkçı köyü, Kamakura’yı yönetim merkezi olarak seçmişlerdir.

Sonuç olarak: Japonya’da, 700 yıl hüküm sürmüş “Samuray” tarzı burada yaratılmıştır. Bu kültürün büyük kısmı: Zen Budizm disiplin duygusu, oto-kontrolü, çetin hayat ve sanat felsefesinden etkilenmiştir.
Günümüzde: Kamakura, küçük bir şehir, ancak popüler bir yer olarak bilinir ve tanınır. Özellikle: tapınaklar ve diğer tarihi yapılar yanında, kumlu plajları yaz aylarında büyük kalabalıklar çekmektedir.

 

Kamakura Great Buddha-Daibutsu

Bu bronz heykel: Kotokuin Tapınağı için yapılmıştır. Yüksekliği: 13.35 metredir. Bu yükseklik ölçüsüyle: Japonya’nın ikinci en yüksek bronz Buda heykelidir.
Heykel: aslında, 1252 yılında yapılan bir tapınağın ana salonu içinde bulunuyordu. Heykelin, 1292 yılında döküldüğü söyleniyor. 120 ton ağırlığındadır. Heykelin: Nara bölgesinde, 748 yılında yapılan heykele rakip olarak yapıldığı düşünülüyor. Bu heykel aynı zamanda, Japonya ülkesini ziyaret edenler tarafından “Fuji” dağından sonra en çok fotoğrafı çekilen obje olarak önem kazanmaktadır.
Ancak: tapınak binaları, 14 ve 15’nci yüzyıllarda: tayfunlar ve deprem dalgası sonucunda yıkılır ve heykel, açıkta kalır. Yani, 1495 yılından bu yana, heykel, açık havada durmaktadır. Heykelin içi, 20 yen ücret ödeyerek gezilebiliyor.

Japonya Tokyo çevresi

Hase Tapınağı-Hasedera

Tapınak “Jodo mezhebi” için yapılmıştır. Tapınak alanında bulunan “Merhamet Tanrıçası” heykeli ilgi çekmektedir. Heykel: 9.18 metre boyunda, yaldızlı, ahşaptır. Tek parça ağaç gövdesinden oyulmuş ve altın varaklarla kaplanmıştır. Bu özelliği nedeniyle, Japonya’nın en büyük ahşap heykeli özelliğini taşır. Heykel: tapınağın ana binası “Kannon-do” salonunda görülebilir.
Evet gelelim tapınağa: Tapınak ormanlık tepenin yamacında inşa edilmiştir. Havuzları bulunan güzel bir bahçe içindedir. Ana binaya merdivenle ulaşılır. Yol boyunca: ölen çocukların ruhlarını cennete ulaştırmakta yardımcı olan, yüzlerce Jizo Bodhisatttva heykelcikleri görülür.
Buraya yolunuz düşerse, özellikle: Mitarashi Dango isimli küçük bir restorana uğramanızı ve orada, soya sosu ile yapılmış, yapışkan bir sosla kaplı, küçük prinç unu köfte ve diğer yöresel lezzetlerden tatmanızı öneririm.

Japonya Tokyo çevresi

Engakuji Tapınağı

Burası, Doğu Japonya’nın önde gelen “Zen” tapınaklarından birisidir. Engakuji iktidar naibi tarafından 1282 yılında kurulmuştur. “Beş dağlar” denilen itibarlı Zen manastırlarından ikincisidir. Ancak: Kamakura bölgesinin bu en büyük tapınak kompleksinin orijinal 46 yapısından, yalnızca 17 tanesi ayakta kalarak günümüze ulaşmıştır.
Evet, tapınak, ormanlık tepelerin yamaçlarındadır. İlk temel yapısı: 1783 yılına denk gelir. Eski bina, 1964 yılında yeniden onarılmıştır.
Tapınak alanında, Japon devleti tarafından ulusal hazine olarak belirlenen objeler şunlardır: Shariden olarak isimlendirilen salonda bulunan “Buda” heykeli, ulusal hazine olarak seçilmiştir. Bir başka ulusal hazine ise “çan” yani “ogane” dir.

Japonya Tokyo çevresi

Enoshima

Burası, deniz kıyısında çok güzel bir sayfiye yeridir. Ada: bir köprü ile anakaraya bağlanmıştır. Ada üzerinde: bir ibadethane, park, gözlem kulesi, mağaralar bulunmaktadır. Burada: Fuji dağı manzarasını izleyerek yemek yiyebilirsiniz.
Evet, Tokyo şehrinin en iyi plajları buradadır. Ancak, Temmuz ve Ağustos aylarında aşırı kalabalık olmaktadır. Burayı yani adayı ziyaret etmek isterseniz: bahçe, gözlem kulesi, mağaralar ve yürüyen merdiveni kullanmak için, 1000 yen ödemeniz gerekir.

Japonya Tokyo çevresi

Tokeiji Tapınağı

Zen Budizm dalının içinde, küçük bir kol olan Rinzai mezhebi tapınağıdır. Tokeiji naip eşi tarafından kurulmuştur. Edo döneminde, tapınak, kocaları tarafından istismar edilen yani kötü muameleye tabi tutulan kadınlar için, sığınma evi olarak kullanılmıştır. O dönemde, resmi bir boşanma için, kadının 3 yıl bu tapınakta kalması gerekirmiş.
Evet, burası: mutsuz evliliklerden kaçış arayan, savaşçı kadın sınıfı için kurulmuş bir tapınaktır. “Boşanma” tapınağı olarak da bilinir. Buranın hazine dairesi: “Kamakura” dönemine ait, önemli bir sanat ve kaligrafi koleksiyonu barındırmaktadır.

Japonya Tokyo çevresi

FUJİ FİVE LAKES

Göl: Fuji dağının kuzeyinde ve deniz seviyesinden 1000 metre yüksekte bulunmaktadır. Burada: yani Fujigoko bölgesinde: yürüyüş, kamp, balıkçılık ve kar sporları yapabilirsiniz. Ayrıca: yine bu bölgede kaplıcalar ve müzeler bulunuyor. Fuji Q Highland ise, Japonyanın en eğlenceli popüler parklarından birisidir. Buraya yolunuz düşer ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, öncelikle “Hoto Noodless” denemenizi öneririm.

Japonya Tokyo çevresi

Hoto Noodless

Bu doyurucu bir güveç yemeğidir. Yamanashi bölgesine özeldir. Genellikle, Takeda Shingen sırasında, bölgesel savaş ağaları tarafından yenmiş olduğu düşünülmektedir. Yemek: genellikle demir tencerede servis edilir. İçinde: miso tabanlı çorbası ve kalın buğday eriştesi bulunur. Çorba: geleneksel kabak ve eklenen diğer mevsim sebzeleriyle yapılır.

Japonya Tokyo çevresi

 

Fuji Dağı Tırmanışı

Fuji dağı: 3776 metre yüksekliktedir ve Japonya’nın en önemli dağıdır. Honshu adasında bulunan dağ: Japonya’nın aynı zamanda en yüksek dağıdır. Havanın açık olduğu bir günde: dağ, Tokyo şehir merkezinden görülmektedir. Yıllık periyotlarda: üzeri birkaç ay karla kaplı bu dağ: Japonya’nın simgesidir ve bu yüzden sık sık üzerine çıkılarak ziyaret edilir ve ülkenin en çok fotoğraflanan yeridir.

Dağa ilk çıkış: 663 yılında bir keşiş tarafından yapılmıştır. Zirve: eski zamanlardan beri, kutsal olarak kabul edilmektedir ve Meiji döneminde, zirveye kadınların çıkışına izin verilmemiştir. Dağa çıkan ilk yabancı: Sir Rutherford Alcock olmuştur. Eylül 1868 yılındaki bu tırmanış: yaklaşık çıkış için 8 saat ve iniş için 3 saat olarak gerçekleşmiştir.1869 yılında ise: İngiliz Büyükelçisinin eşi Harry Parkes: zirveye tırmanan ve Japon olmayan ilk kadın unvanını almıştır. 2010 yılında, 300 bin kişinin dağa çıktığı söyleniyor.

Evet: günümüzde, Fuji Dağı uluslar arası bir tırmanış alanı olarak kabul edilmektedir. Çıkışa geçmeden önce, bölgedeki iklim şartlarından söz etmek istiyorum. Dağın zirvesinde “tundra” iklimi egemendir. Dolayısıyla yükseklerde sıcaklık düşer ve yukarıda sözünü ettiğim gibi, dağın üst yani koni bölümü, bir süre karlarla kaplıdır. Genellikle: en iyi sıcaklık şartları: Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında görülür. Diğer dönemlerde, sıcaklık eksi değerlere düşer.

Dağa çıkış:

Kuzeydeki “Kavaguçi gölü” bölgesinden başlamaktadır. Dağcılar: gölün bulunduğu bu alandan bir otobüse binerler ve zirveye yapacakları muhtemelen 5 saatlik yolculuk için: tırmanışın başlangıç noktası olan “Go-gome” denilen yere otobüsle giderler. Bu işi profesyonel olarak düşünenler: gece yarısı tırmanışa başlarlar ve gün doğumunda zirveye ulaşırlar. Çünkü: çok iyi işaretlenmiş tırmanış yolunda, kaybolma ihtimali çok düşüktür. Gece tırmanışı düşünürseniz: sıcak tutacak giysiler, başlık, eldiven ve tırmanış botlarınızın bulunması gerekir. Son bir not: tırmanış sezonu: her yıl MAYIS ayında başlar ve KASIM başında biter.

Dağa tırmanma niyetinde olanların: resmi sezon olan “Temmuz ve Ağustos” aylarını kullanmaları gerekir. Dağ genelinde, bu iki ay boyunca kar görülmez. Bu dönemde, toplu taşıma araçlarının ulaşımı olumsuz etkilenmez, dağ kulübeleri açık bulunur. Özellikle, dağ yürüyüş tecrübesi olmayanların, mutlaka bu iki aylık periyoda dağa tırmanmaları önerilmektedir.

Ancak: öte yandan: özellikle Ağustos aylarında, dağa tırmananların yoğunluğu nedeniyle, bazı yerlerde uzun kuyruklar oluşmaktadır. Bu kalabalıklarla karşılaşmamak için, yabancı ziyaretçilerin, Japonya’da okul tatili başlamadan önce, yani Temmuz ayının ilk yarısında, Fuji dağına tırmanış önerilmektedir.

Takiben, Ekim ayından itibaren, Haziran ayına kadar olan süreçte, dağa tırmanmak tehlikelidir. Çünkü: aşırı rüzgar ve hava koşulları, buz, kar ve çığ riski bulunmaktadır. Bunun dışında, belirtilen sezonda yani iki aylık periyoda dağa tırmanmayı düşünürseniz: zirveye tırmanış sırasında aşırı beceriler gerekmemektedir.

Sadece, bazı noktalarda arazi oldukça dik ve kayalıktır. Yol boyunca işaretler bulunan yerlerde, ani rüzgar ve kaya düşmesi tırmanışı etkileyebilir. Ama, işin en zor yanı: çok yorucu olması ve irtifa kazandıkça havanın daha yoğun olmasıdır.

Çıkışa geçmeden önce son bir not: burası UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

 

Parkur

Fuji dağına tırmanış için çeşitli parkurlar bulunuyor. Zaten, bu konuda merakı ve ilgisi olanlar, tırmanış öncesinde parkurlar hakkında ayrıntılı bilgiler edineceklerdir. Ben kısa bilgiler vermekle yetineceğim. Dağ eteklerinde, ilk istasyon ile zirve arasında on istasyon bulunmaktadır.

Zamanlama

Çoğu ziyaretçi: zirvede gün doğumuna tanıklık etmek istemektedirler. Ayrıca: sabahın ilk saatlerinde, dağda bulutlanma durumu nispeten düşüktür. Gün doğumuna tanıklık etmek isteyenler: ilk günde 7 veya 8’nolu istasyonu ulaşırlar ve oradaki dağ kulübesinde gecelerler, birkaç saat uykunun ardından, saat: 04.30-05.00 gibi tırmanışa devam ederek, zirvede gün doğumunu izleyebilirler.

Japonya Tokyo çevresi

Kubota Itchiku Sanat Müzesi

Kubota Itchiku (1917-2003): kimono yapımında kullanılan ipek boyama sanatını canlandırma ustasıdır. Kendisi, yirmili yaşlarında, emek yoğun ipek boyama tekniğini öğrenmiş ve hayatının geri kalan bölümünü bu işe adamıştır. Tokyo Ulusal Müzesinde sergilenen “Tsujigahana” tekstil parçası, kendisine aittir.
Müze: Kawaguchiko gölünün kuzey kıyısında, ormanlık tepede bulunuyor. Müzede: doğa, evren ve mevsim temalarını gösteren, sanatçının kimono kreasyonlarından bir kısmı sergileniyor. Ayrıca, ekranlarda, yine ona ait, bitmemiş yapıt olan “Işık Senfonisi” ve “80 kimono” resminden oluşan “Fuji dağı” eserleri de gösteriliyor.

Japonya Tokyo çevresi

 

Fuji-Q Highland

Burası, büyük bir eğlence parkıdır. Japonya’nın en popüler temalı parklarından birisidir. Eğlence ön planda olduğundan, park alanındaki eğlence araçları her 5 yılda bir yenilenir. Özellikle, Guinness Dünya Rekorunu kıran “roller coaster” ilgi çekmektedir.
1996 yılında ilk açıldığında: park alanındaki tren, dünyanın en uzun ve hızlı lunapark treni olarak kayıtlara geçmiştir.

Dodonpa denilen bu tren: 2001 yılında yapılmış ve hızlı ivme ile dünya rekoruna sahip olmuştur. Ayrıca: 2006 yılı yapımı, araç içinde dönen koltukları bulunan, 4 boyutlu, roller coaster, ilgi çekmektedir. Son olarak, 2011 yılında inşa edilen Takabisha, dünyanın en dik roller coaster’i olarak ilgi çekmektedir.

Bunlar dışında: park alanında bulunan eğlence araçları şunlardır: dönme dolap, atlıkarınca, gökyüzü salıncakları, çay bardağı, korsan gemisi ve kule tipi yükseklik aracı.
Ayrıca: hediyelik eşya dükkanları ve karnaval oyunları da bulunur.
Evet: yolunuz buralara düşerse, gerçek bir eğlence istiyorsanız, bu parkı ziyaret edin ve 5000 yen ödeyerek, bütün araçlara ücretsiz olarak yalnızca sıra bekleyerek binin.

Japonya Tokyo çevresi

HAKONE

Hakone: Fuji-Hakone-Izu ulusal parkı içindedir ve Tokyo şehir merkezine, yalnızca 100 km. uzaklıktadır. Burada: ünlü kaplıcalar bulunur. Özellikle hafta sonlarında, Tokyo şehir merkezinden gelenler tarafından yoğun olarak ziyaret edilir. Çünkü, dediğim gibi şehir merkezine yakındır.

Park alanı: 2 Şubat 1937 tarihinde kurulmuş ve Japonya’nın ilk kurulan milli parkı olarak bilinmektedir. 1950 yılında, İzu adaları, park alanına dahil edilmiştir.

Günümüzde, park alanı toplam olarak 1227 km. karedir. Park alanında: doğal kaplıcalar, sahiller, dağlık alanlar, göller ve 1000’den fazla volkanik ada bulunmaktadır.

Dağlara tırmanıp, sisler içindeki volkanik Ovaku vadisinden geçerek “Aşi gölü” kıyısına giden “teleferik” e binmek için “Gora” kasabasına gitmeniz gerekiyor.
Gölün karşı kıyısındaki “Hakone-maçi” ye giden gezi tekneleri: Togendai’ deki iskeleden hareket ederler. Havanın güzel olduğu bir günde: Fuji dağının göl üzerine yansıması muhteşemdir.

Japonya Tokyo çevresi

Aokigahara Ormanı

Dağın kuzey bölümünde 35 kilometre karelik alana yayılmış meşhur bir orman bulunmaktadır. Yaban hayatı bulunmaması ve ağaçların rüzgarı engellemesi nedeniyle, ormanın son derece sessiz olduğu biliniyor.

“Aokigahara” (kelime anlamı: ağaçlar denizi) isimli bu orman: halk hikayelerine ve efsanelere konu olmuştur. Burada: hayaletler ve iblisler bulunduğu ve bu yüzden: burada yaşayan yoksul aileler tarafından terk edildiği söylenir. Öte yandan: Aokigahara ormanı: dünya üzerinde: San Francisco şehrinde bulunan “Golden Gate” köprüsünden sonra, en çok intihar edilen yerdir. 1950 yılından günümüze kadar olan süreçte, yaklaşık 500 den fazla insan, bu ormanda intihar etmiştir.

Japonya Tokyo çevresi

Hakone Hot Spring

Hakone kaplıcaları, Japonya’nın en popüler yerlerindendir. Günümüzde, burada bir düzineden fazla yayla ve birçok banyo evleri bulunmaktadır. Yumoto girişindeki kaplıcalar, bölgenin en ünlüleridir. Burada, özellikle yüksek kalitede su ve çok sayıda hamam ve misafirhane bulunur. Diğer kaplıca tesisleri ise, tepeler ve vadiler arasında dağılmıştır. Ziyaretçiler, kaplıca keyfi yaşamak için banyo evlerini kullanırlar.

Japonya Tokyo çevresi

Hakone Açık Hava Müzesi

Bu açık hava müzesinde: vadi ve dağların güzel manzarası eşliğinde, çeşitli heykeller sergilenmekte ve doğa ile sanat arasında bir denge oluşturulmaktadır. Heykellerin yanı sıra, müzede: resim, baskı, heykel ve seramik kreasyonlarından oluşan büyük bir Picasso koleksiyonu da, kapalı galerilerde sergilenmektedir.

Japonya Tokyo çevresi

YOKOHAMA

Kanagava bölgesinin başkenti olan Yokohama, 3 milyonluk nüfusu ile, Japonya’nın en büyük ikinci şehridir. Tokyo şehrinin, güneyindedir ve trenle yarım saatte ulaşılmaktadır.
Edo döneminin (1603-1867) döneminin sonuna doğru: Japonya’nın içindeki tecrit politikası devam eder. Yokohama şehrindeki liman, 1859 yılında kurulur ve ticarete açılır. Sonuçta, bu küçük balıkçı köyü, hızla büyür ve Japonya’nın büyük şehirlerinden biri haline gelir.

Japonya Tokyo çevresi

İZU YARIMADASI

İzu Hanto olarak bilinen burası: Tokyo şehir merkezinin, yaklaşık 100 km. güneyinde bir tatil alanıdır. Buranın güzel sahilleri, kaplıcaları, plajları ve ılıman iklimi, insanları buraya çeker.
Hafta sonlarında ve tatil günlerinde, İzu yarımadası oldukça kalabalıktır. Doğu kıyıları boyunca trafik sıkışır. Ancak, sezon içinde hafta içi günlerinde yarımadanın birçok yeri ıssızdır.

Japonya Tokyo çevresi

NARİTASAN TAPINAĞI

Naritasan Shinshoji olarak bilinen bu tapınak: büyük ve son derece popüler bir Budist tapınağıdır. Daha doğrusu bir kutsal sitedir. Tapınak: 940 yılında Budist Fudo Myoo tarafından, tanrı heykelinin çevresinde inşa edilmiştir. Kurucusu Shingon tarikatı lideri Kobo Daishi: Japonya’nın dini tarihinin en önemli isimlerinden birisidir.

Japonya Tokyo çevresi

KAWAGOE

Tokyo merkezine, trenle 30 dakika uzaklıktadır. Burada: eski bir şehri andıran bir ortam korunmaktadır. Edo dönemi (1603-1867) ve yüzyıllar öncesinin sokakları görülmektedir. Böylece: Kawagoe şehri, “Küçük Edo” olarak bilinmektedir.

Edo döneminde: Kawagoe: Tokyo şehrinde kullanılan malların tedarikçisi olarak zenginleşmiştir. İki şehir arasında sonraki dönemlerde yakın bağlar ortaya çıkmıştır. Yıllar boyunca, Kawagoe: Edo kültürü ve mimarinin kullanıldığı bir yer olarak önem kazanmıştır.
Şehirdeki en önemli yerlerin başında: Kitain Tapınağı ve eski Edo kalesi bulunmaktadır.

Japonya Tokyo çevresi

Kitain Tapınağı

Başlangıçta, 830 yılında inşa edilen tapınak, üç parça olarak yapılmış ve Tendai tarikatına ait iken, 17’nci yüzyılın başlarında, Shogun yani Edo döneminde, ana tapınak olarak seçilmiştir.
1638 yılında, bir yangında tapınağın büyük bölümü yok olur.

Daha sonra yeniden yapılan tapınak ise, 1923 yılındaki büyük Kanton depreminde ve II. Dünya savaşındaki bombardımanda yıkılmıştır. Geriye ise, bir çiçekli tavan ve dekor malzemesi kalmıştır. Hatta, burada bulunan bir odada: Iemitsu’nun doğduğuna inanılıyor.

Kitain tapınağının en önemli objeleri: Gohyuka Rakan heykelleridir. Buda havarilerinden olan 540 taş heykelin her birinde, kendi özel yüz ifadesi görülmektedir. Heykeller: ziyaretçiler tarafından yoğun olarak fotoğraflandırılmaktadır. Heykeller arasında dolaşabilirsiniz. Onlar, tapınak dışında küçük bir avluda bulunuyorlar.

Japonya Tokyo çevresi

Alley

Burası: küçük bir alışveriş caddesidir. Ancak, bu sokağa adını veren, geleneksel Japon tatlıları ve pastaları satılan mağazaların bulunmasıdır. Burada satılan orijinal şekerlemeler arasında: kırmızı fasulye ezmesi ve tatlı patatesten yapılmış çeşitli şeker, pirinç kraker, Karinto (şeker kaplı, derin yağda kızartılmış çerezler), dondurma ve kekler bulunur. Ayrıca, mevcut güzel hediyelik eşyalar olarak küçük oyuncaklar ve aksesuarlar da bulmak mümkündür.

1923 yılındaki büyük depremin ardından: Tokyo şehrinde büyük tatlı açığı yaşanmış ve Kashiya Yokocho içindeki şeker mağazalarına aşırı siparişler yapılmış ve böylece, bu mağazalar hızla büyümüş ve artmıştır. Günümüzde, burada 70 den fazla şeker ve tatlı mağazası bulunuyor. Burada, aynı zamanda nostaljik bir hava yaşanıyor, geleneksel Japon tatlılarından tatmak isterseniz, burayı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Japonya Tokyo çevresi

İKAHO ONSEN

İkaho Onsen: 4 tane kaplıcası ile ünlüdür. Doğu yamaçlarda bulunan Haruna dağı: aktif bir volkan olarak bilinir. İkaho: en çok taş merdivenleriyle tanınmaktadır. Şehir merkezindeki bu merdiven yolun kıyısında: eski moda oyun salonları ve dükkanlar bulunmaktadır.

Japonya Tokyo çevresi

KAWASAKİ

Burası: Tokyo ve Yokohama arasında sıkışmış bir kıyı kentidir. Tamagawa nehri boyunca uzanır. Şehir merkezinde, kıyıda, ağır sanayi tesisleri bulunur. Şehrin çevresindeki birkaç bölge ise, turizm açısından önem kazanır. Şehir merkezindeki Kawasaki Daishi tapınağı, Nihon Minkaen müzesi, ve Fujiko Fujio Açık hava müzesi, turistik özellikler taşımaktadır.

Kayseri Yeşilhisar

Kayseri Yeşilhisar

Buram buram tarih kokan bir yer, Kapadokya’nın hemen yakınında, Kapadokya kadar tarihi güzelliklere sahip olmasına rağmen, tanıtım eksikliği ve tarihi mekanların sonradan kısmen tahrip edilmesi nedeniyle, hak ettiği turizm değerine kavuşamamış bir yer, gerçekten muhteşem güzellikle yerler var, bence buraya gidin, bu tarihi yerleri tek tek gezin dolaşın, gerçekten oldukça güzel tarihi yerler var.

ULAŞIM:

İlçe Kayseri-Niğde karayolu üzerindedir. Yeşilhisar, İl merkezi olan Kayseri’ye 67 km uzaklıktadır. Yeşilhisar, Ankara arasındaki uzaklık 364 km. Yeşilhisar, Nevşehir arasındaki uzaklık 55 km. Yeşilhisar, Niğde arasındaki uzaklık 60 km.

TARİHİ:

MÖ 317 yılında bölgede Roma hakimiyeti görülür. Kapadokya bölgesinde ismi geçen 8 büyük şehirden bir tanesi de “Kbistra” veya “Siyiera” yani günümüzdeki “Yeşilhisar” dır. Yeşilhisar, Osmanlı döneminde Sultan III Mustafa tarafından, Karaman-Niğde sancağına bağlanmıştır. 1858 yılında nahiye olur ve Kayseri’ye bağlanır. 1902 yılında ise İncesu ilçesine başlanır. 1947 yılında İlçe olur.

Kayseri Yeşilhisar

GENEL

İlçe Kayseri ilinin güneybatısındadır. İlçe: Karadağ’ın doğuya uzanan etekleri üzerinde, geniş Karahisar ovasının batı ucunda kurulmuştur. Genel olarak düz araziden oluşur. Rakımı 1330 metredir. Bölgede karasal iklim hakimdir. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçer. Yağmur son derece azdır. İlçede ticaret ve sanayi gelişmemiştir, ekonomi tarıma dayalıdır. Özellikle elma ve kayısı yetiştiriciliği yaygındır. İlçede orman yoktur.

Kayseri Yeşilhisar Bez Bebekleri

NE SATIN ALINIR-SOĞANLI BEZ BEBEKLERİ:

Buralara yolunuz düşerse kendiniz veya yakınlarınız için hediyelik “bez bebek” satın alabilirsiniz. İlçe merkezine bağlı Soğanlı köyünde: yaşlı kadınların bugün de giydikleri yöresel kıyafetler: 20-70 cm boyunda ve 1 cm eninde, tahta ve saç iskelet üzerine giydirilmesi ile bez bebekler hazırlanıp satışa sunulmaktadır.

El işi üretimle yapılan bu bebeklerin en büyük özelliği: tamamen yerel özelliklere sahip çeşitli motif ve pullarla süslenmeleridir.

Üstünde; motiflerle süslenmiş etek, entari ve tül gelinlik olan Soğanlı Bebekleri, üç farklı boyda üretilir. Küçük boy bebekler: 20-25 cm arasında dimili yani şalvar ve etekli bebeklerdir. Orta boy bebekler: 25-30 cm arasında, dimili yani şalvar, fistan yani etek, önlüklü, kirmenli, testili, yabalı ve mini bebekli bebektir. Büyük boy bebek ise: 35-40 cm boyundadır. Bunlar da dimili yani şalvarlı, fistanlı yani etekli, önlüklü, kirmenli, testili, yabalı ve mini bebeklidir.

Kayseri Yeşilhisar Meslek Yüksek Okulu

YEŞİLHİSAR MESLEK YÜKSEKOKULU:

Okul: Fatih Mahallesi, 116 Sokakta bulunan Dr. Fuat SEZGİN Yerleşkesindedir. Kayseri Üniversitesine bağlıdır. Okul 2018 tarihinde eğitim ve öğretime başlamıştır. Veterinerlik bölümü ile bitkisel ve hayvansal üretim bölümleri vardır.

Kayseri Yeşilhisar

GEZİLECEK YERLER:

ULU CAMİ:

İlçe merkezinde, Cami Kebir mahallesindedir.

Caminin kuzey yönünde, yuvarlak kemer üzerinde, üç satırlık kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabeye göre, cami: 1348 yılında Eretna devletinin 1’nci Hükümdarı Alaaddin Eretna tarafından yaptırılmıştır. Eretna devleti kimdir? Anadolu’da Selçuklular ve İlhanlılar üzerine kurulmuş bir devlettir. Alaaddin Eretna, oğlu Hasan Bey’in ölümünden sonra bir cami, han ve hamam yaptırmıştır.

Kitabenin bulunduğu kapıdan avluya geçilir. Minare avlunun sol köşesindedir. Son cemaat yeri, iki sütunlu ve üç yuvarlak kemerlidir. Kemerler köşede, duvar üzerine oturur. Sağda üst köşede dikdörtgen şeklinde ve düz bir kapıdan çardaka çıkılır. Camiye, üzerinde üst üste iki kitabe bulunan yuvarlak kemerli bir kapıdan girilir. Ayrıca asıl kapı yanında, dikdörtgen şeklinde iki kapı daha vardır ki bunlar daha sonra pencere olarak değiştirilmiştir. İçeride karşılıklı dörder yuvarlak kaideli ve başlıklı sütun araları sivri kemerli olup düz tavanlıdır. Mihrap ve minber ahşaptır. Caminin içerisindeki mimari yapısı görenleri hayvan bırakıyor. Çünkü caminin içerisinde, 8 ayrı sütunun karşılığı, kendine paralel olarak yapılmış, 1.5 metre kalınlığında duvar bulunmaktadır.

Caminin minaresi, 12 köşeden oluşur. Her bir köşesi, yılın bir ayını işaret etmektedir.

Caminin bir diğer özelliği de, mevsim şartlarına göre değişkenlik göstermesidir. Cami yazın serin, kışın ise sıcak olma gibi bir özelliğe sahiptir. Mihrap ve minberi oyma tekniğiyle yapılmış olup devrin sanat kabiliyetini göstermesi açısından ilgi çeker.

Günümüzde 1300 kişinin aynı anda ibadet edebildiği bu cami, ilçenin en büyük camisidir.

Kayseri Yeşilhisar Soğanlı Vadisi

SOĞANLI VADİSİ:

Soğanlı köyü: Kayseri-Niğde-Nevşehir üçgenindedir. Yeşilhisar ilçe merkezine 15 km uzaklıktadır. Vadi: 25 kilometrelik kanyon şeklinde geniş bir alana yapılmıştır. Bu geniş alanda, Roma döneminden itibaren yerleşim olmuştur.

Vadi yamaçlarında bulunan kaya mekanlar ise, Romalılar mezarlık ve ardından gelen Bizanslılar ise kilise olarak kullanmışlardır. MS 4’ncü yüzyıldan itibaren, burası Hıristiyanlığın Kapadokya’daki merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Kapadokya bölgesinde ismi geçen 8 büyük şehirden bir tanesi de “Kbistra” veya “Siyiera” yani günümüzdeki “Yeşilhisar” dır. Biraz önce belirttiğim gibi, kaya mekanlarda kiliseler bulunmaktadır. Bu kiliselerde bulunan duvar freskleri, stil açısından 10-12’nci yüzyılları yansıtmaktadır.

Kayseri Yeşilhisar Soğanlı Vadisi

Soğanlı ören yerinde yaklaşık 50 civarında kaya kilise ve mağara vardır. Ancak günümüzde bunlardan sadece 8 tanesi gezmeye müsaittir. Diğerlerinin kapı ve pencereleri, önceki yıllarda örülerek kapatılmış ve güvercinlik olarak kullanılmaktadır.

Günümüzde burada gezilebilecek kiliseler: Karabaş kilisesi, Kubbeli kilise, Tahtalı (Azize Barbara) kilisesi, Yılanlı kilise, Saklı kilise, Tokalı kilise, Ballık kilise ve Geyikli kilisedir.

Ayrıca, ören yerinde bulunan “Peri Bacaları” vadiye ayrı bir güzellik katmaktadır. Ayrıca yine 400 kadar kaya oyuğu varken, oyuklar bugün kullanılmıyor.

Kayseri Yeşilhisar Soğanlı Vadisi

Kiliselerin özellikleri:

Ihlara-Göreme-Zelve vadilerindeki kaya yerleşimleri ve kiliselerinden farklı olarak: buradaki kiliseler kubbelidir. Çünkü tüflerin üzerinde kuruludur. Kiliseler ve mezarlarda, Hz İsa ve havarilerine ait resimler ve İncil’den sahnelerin yer aldığı freskler bulunmaktadır.

Kayseri Yeşilhisar Soğanlı Vadisi Kubbeli Kilise

Kubbeli Kilise;

En ilgi çeken kilise “kubbeli kilise” dir. Buranın diğerlerinden farkı, kayaların dışı da boyanarak ve işlenerek muntazam kubbeli bir kilise haline sokulmuş olmasıdır. Bu boyalar yüzyıllardır kaybolmadan, silinmeden bugüne kadar gelmiştir. Vadinin kuzey tarafından bulunan bu kilise iki katlıdır ve içi diğer kiliselerde olduğu gibi fresklerle doludur. Dev bir peri bacası, ustalıkla oyulmuş ve kilise haline getirilmiştir. Ayrıca yine burada: kayalara oyulmuş tüneller, merdivenler, koridorlar ve dehlizler bulunmaktadır.

Kayseri Yeşilhisar Soğanlı Vadisi Saklı Kilise

Saklı Kilise:

Kubbeli kilisenin alt katına Saklı Kilise denir. Kiliseye kuzeyinde bulunan kapıdan girilir ve güneyinde üç bitişik odası daha bulunmaktadır. Saklı kilisenin yakınlarında daha başka kaya kiliseleri ve kaya yerleşimleri bulunuyor.

Kayseri Yeşilhisar Soğanlı Vadisi Karabaş Kilisesi

Karabaş Kilisesi:

6’ncı yüzyılda inşa edilmiştir. Soğanlı yöresinin sanat değeri bakımından en büyük ve en güzel kilisesidir. Kilise duvarları 11 ve 13’ncü yüzyıllarda tekrar inşa edilmiştir. İlk olarak basit çizgiler ve motiflerle süslenmiştir. Freskler, 11’nci yüzyılda toprak boya ile yapılmıştır. Yağlı boyanın keşfinden sonra toprak boyalar yerine yağlı boyalar kullanılmıştır. Kilise 4 kısımdan oluşur. Kilisenin iç duvarlarını süsleyenler: İsa’nın doğumu, vaftizi, havlu ile kurulanması, dini mücadeleleri, çarmıha gerilmesi ve Saint Jean’in canavarı boğuşu gibi kompozisyonlar, 12 havarinin ve diğer azizlerin resimleri, Bizans ve Selçuklu motifleridir.

Yılanlı Kilise:

Kilise 14’ncü yüzyılda yeniden resimlendirilmiştir. İlk yapısı çok daha eskilere gider. Buradaki kompozisyonlara, diğer kiliselerde rastlanılmıyor. Kilise 3 bölmelidir. Üçüncü bölmesi: yontma taş ile yapılmış, sonradan yıkılmıştır. Duvar süslerinde: karşılıklı harp nizamı almış mızraklı askerler, İsa ve azizlerin resimleri bulunmaktadır. At üzerindeki Saint Jean’in yılana ve kurtlara saldırısı tasvir edilmiştir.

Tahtalı Kilisesi:

Yapım tarihi, 5 veya 6’ncı yüzyıla tarihlenmektedir. Daha sonraki yüzyıllarda İsa’nın vaftizi, havariler, azizler, koruyucu melekler, at üstünde bulunan Saint Jean’in canavarı öldürüşü gibi tasvirler, kompozisyonlar, portreler, Bizans ve Selçuklu motifleriyle süslenmiştir.

Sonuç:

Evet tüm bu tarihi kalıntılar, turizme açılıp milyonlarca insan buraya çekilecekten, günümüzde Soğanlı Kaya kiliseleri ve yerleşim yeri tehlike altındadır. Çünkü tepe üstlerinden kopan iri kaya parçaları kubbeli kaya kiliselerine çarpmış ve onları büyük ölçüde tahrip etmiştir. Ayrıca rüzgarın sebep olduğu erozyon ve yağmur suları da tahribata neden olmaya devam etmektedir.

Kayseri Yeşilhisar Erdemli Vadisi

ERDEMLİ VADİSİ:

Niğde-Kayseri kara yolunun batısındadır. Yeşilhisar ilçe merkezine 4 km uzaklıkta Erdemli köyündedir. Erdemli köyünün batısında, doğu-batı doğrultusunda uzanan vadi içerisinde arkeolojik kalıntılar bulunmaktadır.

Kayseri Yeşilhisar Erdemli Vadisi

Bu kalıntıların bulunduğu alan: Erciyes dağının aktif bir volkan iken püskürttüğü lavların akarsu aşındırması sonucunda oluşan kanyon şekilli bir vadidir.

Kayseri Yeşilhisar Erdemli Vadisi

Vadinin uzunluğu yaklaşık 10 km dir. Vadi içinden, Erdemli köyünde can bulan bir su akıyor. Köylüler tarafından sulamada kullanılan bu su, vadi içerisinde bir havuzda depolanıyor.

Vadiye “İçeriköy” adı verilmekte olup sert kayalardan oluşmuştur. Vadide çok sayıda kaya mekanları (manastır, kilise, odalar, gözetleme kuleleri, güvercinlikler) bulunmaktadır.

Vadi boyunca uzanan yerleşim alanında: 11 kilise vardır.

Bu kiliselerin isimleri: Haralam, İsli, Mezarlı, Çakıllı, Cami Altı, Develi, Kırmızı, Kervansaraydır.

Kayseri Yeşilhisar Erdemli Vadisi

Bu kiliselerin içerisinde duvar resimleri bulunur. Duvar resimlerinde İncil ve Tevrat konulu sahneler işlenmiştir. Ayrıca: bitkisel ve geometrik bazı süslemeler de kullanılmıştır.

Ayrıca yöre halkının “Ulu” ismini verdiği, kayaların doruk noktalarında bulunan mekanlar da bulunmaktadır. Vadinin derin olması, yükseklere şapel yapılmasına imkan vermiştir ve bu yüzden çok sayıda şapel mağara inşa edilmiştir. Bu şapellerin bir kısmında günümüzde de freskolar görülebilir.

Bunlar: Develi, Yarık, Sürgülü, Tapanlı Ulularıdır.

Bunların dışında, ayrıca vadinin güney yamacında büyük bir manastır, kale denilen teras ve kaynak sularının biriktiği bir havuz gölet vardır.

Bölge girişinde güney yamaçta bulunan büyük sütunlu kiliseyi, özellikle görmelisiniz.

Kayseri Yeşilhisar Keşlik Köyü

KEŞLİK KÖYÜ:

İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır.

“Keşlik” beyaz kayalık yer anlamına gelmektedir. Köyün ilk yerleşimcilerinin günümüzden 300-350 yıl kadar önce buraya yerleştikleri bilinmektedir. Köyün isminin ise, burada yaşayan bir keşişten geldiği söyleniyor. Ancak yine köyün ismine ait bir başka söylentiye göre, Orta Asya’dan buraya gelen Türkmenlerin, Keşlik bölgesinden gelmeleri nedeniyle, buraya da Keşlik ismini vermiş olmalarıdır.

Evet bugün köy, 90-100 haneli kagir evlerden inşa edilmiş, güneyindeki “Karatepe” yamaçlarına dayanan bir yerleşim yeridir. Köyün hemen arkasında doğal ve tarihi kayalıkların oluşturduğu üç oluşumlu alan “Kestel Mevkii” dir. Köyde oldukça yoğun doğal mağara, sığınak, kilise, Peri bacaları ve yeraltı şehri gibi yerler bulunmakta olup, henüz turizme açılmadığından ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Bunların çoğu, günümüzde köylüler tarafından ahır ve güvercinlik olarak kullanılmaktadır.

Kayseri Yeşilhisar Keşlik Köyü

DOĞANLI KÖYÜ KIRKMERDİVEN YERALTI ŞEHRİ VE KAYA MEZARLARI:

Köyün güneybatısında Arapsini ve Turistik Mevkiinde kayalara oyularak yapılmış: kilise, mağara ve kaya mezarları bulunmaktadır. Ancak bunlar maalesef define avcıları tarafından tahrip edilmiştir. Yeraltı şehri, Kayseri Müze Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalarının ardından, iniş basamakları ve giriş kapak açıklığı ortaya çıkarılmıştır.

 

KALEKÖY:

İlçe merkezine bağlı ve 3 km uzaklıktaki Kaleköy’de harabeler bulunmaktadır.

Kaleköy’ün yaklaşık 1.5 km güneydoğusunda bulunan “Küçük Kale” nin doğu yamacındaki kayalık alanda, kaya yerleşimi ve iki tane kaya kilisesi vardır. Kuzeyindeki “Büyük Kale” ile arasındaki alanda, moloz taş ve duvar kalıntılarından oluşan, eski köy yerleşimi vardır.

Kuzeyde zeminde: Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait yeşil ve mavi renkli seramiklere rastlanmıştır. Büyük Kale’nin tepesinde, sarnıç kalıntısı vardır. Batı yamacına doğru ise, eski köy yerleşimine ait mezarlık bulunur. Buradaki mezarlar genellikle düz toprak gömü olup, güneye doğru taş sanduka sarıklı mezarlar da görülebilir. Mezarlığın karşısında: köy yolunun diğer tarafında, birbirine 100 metre uzaklıkta, Orta çağ dönemine ait 3 tane düz yerleşim kalıntıları bulunmaktadır. Bu düz yerleşimlerin, 350 metre kadar kuzeydoğusunda ise, birbirine 75 metre uzaklıkta, 30 metre çapında iki Tümülüs vardır.

Kayseri Yeşilhisar Güzelöz Köyü

GÜZELÖZ KÖYÜ:

Güzelöz köyü: Ürgüp-Soğanlı kara yolu üzerindedir.

Bu bölgede, doğal kayalıklar içerisine yapılmış kiliseler, oldukça iyi korunarak günümüze ulaşmıştır. Bu kiliselerin planları değişiktir, bazıları fresklerle kaplıdır, ancak ön kısımlardaki freskler tahrip edilmiştir.

Kireçli Kilisesi:

Kaya oyularak yapılmış kilise haç planlıdır. İçerisi tamamen fresklerle kaplıdır.

Geyikli Kilisesi:

Sadece apsis bölümü açıktadır. Diğer kısımları çökmüştür. Apsis bölümünde, karşılıklı iki geyik figürü dikkat çeker. Ancak bu figürler de kısmen tahrip edilmiştir.

Karaağaçlı Kilisesi:

Kayaya oyulmuş dikdörtgen planlıdır. Apsis bölümü açıktadır. Freskoları çok fazla tahrip edilmiştir.

Kayseri Yeşilhisar Güzelöz Köyü Atlı Kilise

Atlı Kilise:

Dikdörtgen planlıdır. Kuzey tarafı kayaya oyulmuş, diğer kısımları ise kesme taştan yapılmıştır. Fresk izlerinden atlı bir resim seçilebilmektedir. Kilise ismini bu freskodan almıştır.

Kayseri Yeşilhisar İçmece Şifalı Su Tesisleri

İÇMECE ŞİFALI SU TESİSLERİ:

İlçe merkezinin 10 km güneyindedir.

Burası “Dutluk” olarak da bilinir. Tesisler: 2017 yılında hizmete açılmıştır. Tesislerde: 36 tane apart daire, sosyal tesis ve 6 tane dükkan (fırın, market, kasap, restoran, kafeterya) bulunmaktadır. Ayrıca çevre düzenlemesi ve peyzaj çalışmaları yapılmıştır.

İçmecedeki suların; içeriğinde bulunan sülfür nedeniyle başta mide ve sindirim rahatsızlıkları başta olmak üzere birçok hastalığa iyi geldiği söylenmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından verilen raporlar da suyun şifalı olduğu yönünde imiş. Su, her yaş gurubunda insan tarafından rahatlıkla içilebiliyor. İçme suyu şeklinde, aç karnına özellikle sabah içiliyor.

Burada, konaklamak düşününler için, apart otel bulunmaktadır.

Kayseri Yeşilhisar Sultan Sazlığı Milli Parkı

SULTAN SAZLIĞI MİLLİ PARKI:

Sultan Sazlığı, Erciyes’in kuzeyinde, Kayseri il merkezine 70 km uzaklıktadır. Sultan Sazlığı kuş cennetinin büyük kısmı ilçe sınırları içerisinde bulunur.

Sazlığın kuzeyinde bölgenin en yüksek volkanik dağı Erciyes bulunmaktadır. Sazlık, dağın eteklerinde büyük tatlı su bataklığından oluşmaktadır. Büyük kısmı sazlıklarla kaplı, yer yer kamış, kafa otu ve kındıralar bulunur. Açık havalarda ise nilüferler görülür. Sazlığın merkezine doğru ise, kuvvetli rüzgarlarda yer değiştirip, suyun alçalmasıyla aşağıya inen çok sayıda yüzen saz adacıkları görülebilir.

Sultan Sazlığı, güney ve kuzeyde bir tuzlu su gölü olan Yay Gölü ile ayrılır. Kuzeybatı köşesinde ise göle bağlı Çöl gölü vardır. Çok fazla tuz barındıran göl suyunun derinliği azdır. Çevresinde bitki örtüsü bulunmaz. Yazın kuraklaşır.

Sazlığa verilen “Sultan” ismi: bu alanın tarihi kökeninden gelir. Osmanlı Sultanlarından 4’ncü Murat, 1636 yılında Revan Seferine giderken bölgede konaklamış, otağını günümüzdeki Köşk Pınarının bulunduğu yere kurdurmuştur. Ordu 3 aydan fazla sürede burada kalır. Levazım taşıyan hayvanların yiyeceklerini temin etmek için Yay gölü içerisinde bir yol açılmış ve sazlığa geçiş sağlanmıştır. Sultanın ordusuna hizmet etmesinden dolayı, o tarihten itibaren sazlığın ismi “Sultan Sazlığı” olmuştur.

Kayseri Yeşilhisar Sultan Sazlığı Milli Parkı

Buraya Sultan Sazlığı isminin verilmesi hakkında bir başka söylenti daha vardır. Buna göre “Mekke’ye hacı olmak üzere giden Osmanlı Sultanları, dinlenmek ve avlanmak için uzun süre burada konaklamışlardır.”

Sultan Sazlığı ilk olarak, 1969 yılında dönemin Feke Orman İşletme Müdürü tarafından bulunmuştur. Daha sonra yapılan araştırmalarda, buranın dünya çapında önemli bir sulak alan olduğu tespit edilmiştir. Hatta, 1970 yılında, bazı kişilerin buradan topladıkları 300 bin kadar ördek yumurtasını, Kayseri’de sattıklarının öğrenilmesi üzerine, burası resmen “Su Kuşları Koruma ve Üreme Alanı” olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Öte yandan, 1977 yılında burası UNESCO tarafından “İnsan ve Biyosfer” programına dahil edilince, DSİ ile bir protokol hazırlanarak Sultan Sazlığının kurutulması önlenmiş, tedbir alınmıştır.

Kayseri Yeşilhisar Sultan Sazlığı Milli Parkı

Gelelim günümüze:

Burada 300 civarında kuş türü bulunmaktadır. Bu kuş çeşitliliği, Sultan Sazlığını Manyas gölünden sonra ülkemizin 2’nci önemli kuş cenneti yapar. Burada: çok sayıda kuşun beklenmesi, barınması, konaklaması ve kuluçkaya yatması için ideal bir ortam bulunmaktadır. Ülkemizin 7 önemli sulak alanından birisidir. Uluslararası Ramsar sözleşmesi kapsamına da alınmıştır. Tüm bunların yanında, Sultan Sazlığı: yörede hasırcılık ve el sanatları alanında da insanlara katkı sağlar. Köylüler sonbaharda ürettikleri saz ve sazdan yapılan el sanatı ürünleri hediyelik olarak satarlar. Evet, Sultan Sazlığında ne yapabilirsiniz.

Kayseri Yeşilhisar Sultan Sazlığı Milli Parkı

Sazlıkların arasında kayıkla gezinebilirsiniz. Yeşil, mavi ve sarının yarattığı büyüleyici bir fonda, kuşları izleyip fotoğraflayabilirsiniz.

Kayseri Yeşilhisar Zencibar Kalesi

ZENCİBAR KALESİ:

Kalenin: MS 6’ncı yüzyılda İranlılar tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Çünkü Lidya Kralı Elyad ve Medya yani İran kralı Kyaksar arasında çıkan savaş üzün süre Yeşilhisar ovasında devam etmiştir. Savaş sonrasında yapılan antlaşmaya göre: MÖ 580 yılında, Yeşilhisar, İranlıların eline geçer. İranlı kral Kyaksar: buranın ticari ve askeri önemini bildiğinden çevresini bir hisarla çevirttirir, yukarı kaleye ise tahkimat yaptırır ve ismini “Zencibar” koyar. Günümüzde görülen duvarlar, bu hisarın kalıntılarıdır. Zencibar kalesi, uzun süre İranlılar ve Yunanlılar arasındaki sınırda bir askeri bölge olarak kullanılmıştır. Daha sonra Romalıların eline geçmiş ve Türkler bölgeyi ele geçirdiğinde de kullanılmıştır. Çünkü: kale Akdeniz Bölgesini, İç Anadolu Bölgesine bağlayan geçitlerin korunması ve bölgedeki şehirlerin güvenliği için stratejik önemdedir.

Kayseri Yeşilhisar Başköy

BAŞKÖY:

Başköy, iki vadi arasındadır. Burada: eşsiz doğa manzaraları, tarihi kilise ve kaya oyma mekanlar bulunmaktadır. Tarihi tescilli yapıları ile Aziz George Kilisesi karşısında bulunan Başköy, tarihi süreç içinde birçok medeniyet tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.

Kayseri Kocasinan gezi yazıma ulaşmak için Kocasinan

Tanzanya Genel

Tanzanya Genel

Uçuş ve otel fiyatlarının ucuz olması nedeniyle, son yıllarda turizm sektöründe yıldızı hızla yükselen Tanzanya, turistik açıdan ve doğal güzellikler açısından ilgi çeken bir yer olarak popüler oldu.

Tanzanya ülkesine gideceklerin ilk bilmesi gereken ki, her an, her yerde kullanacağınız bir deyim “Jambo” yani “merhaba”

Ülkenin ismi: 1964 yılında birleşen “Tanganika” ve “Zangibar” ülkelerinin isimlerinin ilk hecelerinden oluşturulmuş ve “Tanzanya” ismini almıştır. Tanganika ana karada, Zangibar ise ana kara yakınlarındaki adadır. Birleşme olmasına rağmen Zangibar, kendi iç işlerinde bağımsızdır ve kendilerine ait bir hükümet tarafından yönetilirler.

Ülke, Afrika kıt’asının orta doğu bölümünde bulunmaktadır. Yüzölçümünün büyüklüğü açısından, dünyanın en büyük 31’nci ülkesidir. Sınırlarının toplam uzunluğu 3402 km. dir. Nüfusu, 46 milyon kişidir. Kişi başına düşen milli gelir: 523 dolardır.

Ülkenin doğusunda ise, Hint Okyanusu kıyıları yer alır. Ülkenin kuzeydoğusu ise, genellikle dağlıktır. Özellikle: Afrika’nın en yüksek noktası olan “Kilimanjaro” dağı önem kazanır. Kuzey ve batıda ise, genellikle büyük göller yer alır. Bunlar arasında, yine Afrika’nın en büyük gölü olan “Victoria gölü” bulunur. Yine Afrika’nın en derin gölü olan “Tanganika gölü” burada bulunmaktadır.

Ülkenin başkenti “Dodoma” şehridir. (nüfus 1.700.000 kişidir.) Ancak: bağımsızlık öncesine kadar, ülkenin başkenti, doğuda kıyıda bulunan “Darüsselam” şehriydi. (nüfus: 2.500.000 kişidir.)

Günümüzde, başkent değişmiş olsa da, Darüsselam şehri: birçok yönetim binası ve resmi kuruluşa ev sahipliği yapmasıyla bilinir. Ayrıca; bir ticaret şehridir ve ülkenin en büyük limanına sahiptir.

Tanzanya ülkesinde herhangi bir yeri ziyaret edecekler: yanlarına şart olmasa bile sıtma ilacı almalarını veya sinek kovucu losyon almalarını öneriyorum. Çünkü: bu ülkede, sıtma hala yaygın bir hastalık olarak gündemde. Kaldığınız birçok yerde cibinlik veriliyor ama yine de açık havada, akşam saatlerinde otururken, sinek kovucu losyon kullanmanız gerekir. Aksi halde, güzel umutlarla çıkılan bir tatil, saçma-sapan sonuçlar yaratabilir.

Öte yandan, bu ülke ziyaretinizde denize girmeyi düşünüyorsanız: şnolker ve palet de yanınızda bulundurmanızda yarar var. Özellikle: deniz dibinin güzelliklerini keşfetmek için kesinlikle şnolker kullanmanız lazım ve bu ülkede çok pahalı, yanınızda götürmeyi düşünebilirsiniz.

 

ULAŞIM

İstanbul’dan hareket ettikten 7 saat sonra, Dar-es Selam şehrine ulaşılıyor.
Ülkeye girişte vize istenilmiyor, ancak uçakta dağıtılan formu uçaktan inmeden mutlaka doldurun ki, havaalanında formu doldurmak için zaman kaybetmeyin. Evet, uçakta dağıtılan formu doldurduktan sonra, 50 Amerikan doları ile birlikte görevliye teslim ettiğinizde, vizeniz verilmiş oluyor.
Zanzibar adasına gidecekler ise, Dar-es Selam şehrindeki havaalanında, adaya gidecek uçağı beklemek zorundalar.

 

İKLİM

Ülkede “tropik” iklim görülür. Yüksek rakımlı bölgelerde, sıcaklık, bütün yıl süresince 10-20 derece arasında değişir. Geri kalan yerlerde ise, sıcaklık çok nadir olarak 20 derecenin altına düşer. Ülkede en sıcak aylar ise, Kasım-Şubat ayları arasındaki dönemdir ve bu dönemde sıcaklık 25-35 arasında seyreder. En soğuk daha doğrusu serin aylar ise, Mayıs-Ağustos arasındadır ve bu dönemdeki ortalama sıcaklıklar 15-20 arasında değişir.

Tanzanya Genel

EKONOMİ

Ülkede ekonomi ağırlıklı olarak tarıma dayalıdır. Ancak iklim koşulları nedeniyle, ülkenin yalnızca % 4’lük bölümü tarıma elverişlidir. Bunun dışında, ülkenin başlıca geçim kaynağı “altın” ve doğal gazdır. Çıkarılan doğal gazın büyük kısmı, ülke dışına ihraç edilir.
Evet, ülkede önemli yer altı kaynakları bulunuyor. Her ne kadar madencilik gelişmemiş olsa da, altın madenciliği nispeten ileri düzeydedir.

Ülkede ayrıca “Tanzanit” denilen bir tür değerli taş ünlüdür.

Ama ekonominin asıl can damarı turizmdir ki, ülke sınırları içinde bulunan Serengeti ve Ngorongoro milli parkları, dünya çapında ün salmış ve önemli bir turizm girdisi sağlamaktadır.

 

PARA

Ülkede para birimi olarak TSh kullanılır. Yani: “Tanzanya Şilini” kullanılır.
1 Amerikan doları= 1.626 TSh dir.

 

DİN

Tanzanya ülkesinde nüfusun üçte birlik bölümü: Müslüman ve Hıristiyan olup, kalan bölüm, yerel dinleri benimsemişlerdir. Ülke nüfusunun % 60’lık bölümü Müslümandır. Kalan bölümü ise Hıristiyan ve animist yani yerel dinleri kabullenenlerdir.

Zengibar adasının ise, % 99’luk kısmı Müslümandır. Bunların dışında, bir kısım Budist, Hindu ve Bahaide bulunur.

 

DİL

Tanzanya ülkesi, 125 farklı etnik gurubu barındırır ve buna bağlı olarak her etnik gurubun kendine özgü dili bulunmaktadır. Ancak ülkenin resmi dili “Svahili” dilidir. Sömürge döneminde resmi dil olan “İngilizce” bağımsızlık ilanından sonra da bir süre resmi dil olarak kullanılmaya devam edilse de, sonradan değiştirilmiştir.

Yani, ülke, eski sömürge dönemindeki dilini yani İngilizceyi günümüzde resmi dil olarak kullanmayan nadir Afrika ülkelerinden birisidir. İngilizce, sadece üniversite eğitiminde kullanılmaktadır ki, çoğu üniversite öğrencisi, sokak yaşamlarında İngilizce ve Svahili dilini karışık olarak kullanırlar.

Tanzanya Genel

İNSAN

Tanzanya: uzun boylu ve kırmızı cüppe giyen “Masai” ler başta olmak üzere, yaklaşık 120 etnik guruba ev sahipliği yapmaktadır ki, bu nedenle, etkin guruplar ve kabileler arasında, nadir de olsa ara sıra çatışmalar çıkmaktadır. Ama: Afrika’nın birçok diğer bölgesine göre, buradaki kabilelerin yine de huzur içinde yaşadıkları söylenebilir.

Masail’ler: Kenya’dan Tanzanya’ya çok geniş bir alana yayılmış durumdadırlar. Maa dilinin yanı sıra, Swahili dili de konuşurlar. Arusha’dan Manyara’ya kadar uzanan otoyol boyunca, tepelerde pek çok Masai köyü görülür. Bunlar: toprak evlerde, keçileri ve diğer hayvanlarıyla birlikte yaşarlar.

Çok az su kullanırlar. Evi kadın yapar ve kızı ile birlikte toprak üstünde yatar. Evin erkeği ise, oğlu ile birlikte deri yataklarda yatarlar. Çok sayıda hayvana sahip Masai erkekleri: çok sayıda kadınla evlenirler. Ancak, her kadın ayrı bir ev yapar ve erkek, geceyi hangi kadınla geçirmek isterse onun evine gider.

Sebze, ot ve balık asla yemezler. Sadece: inek ve keçi sütü, eti ve kanı ile beslenirler. Kan: hayvanları öldürmeden alınır ve süte karıştırılıp içilir.

 

YEME-İÇME

Tanzanya ülkesine giderseniz ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz: özellikle muz ve biftekle hazırlanan “Mitori” denen yemeği tatmalısınız.

Ayrıca: sebzeli güveç ki, balık veya kırmızı etle yapılmaktadır; “Michicha” iyi bir seçim olabilir.
Tanzanya’nın ulusal yemeği ise “Ugali” dir. Bu: Kilimanjaro bölgesinde de yoğun olarak bulabileceğiniz bir yerel yemek türüdür. Ama: ülkenin birçok yerinde, farklı usullerle pişirilmektedir.

İçecek konusuna gelince, Tanzanya’da, İngiliz sömürge yıllarının hatırana “sütlü çay” yoğun olarak tercih edilmektedir. Sütlü çayın yöresel ismi ise “Chai Maziwa” dır. Kahve ise, bölgede tadı bizim damak tadımızdan farklı, değişik bir tattadır.

Tanzanya Genel

TURİZM

Tanzanya: birçok doğal ve ekolojik değerlere sahip milli parklara ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle. Kuzeydeki Ngorongoro krateri ve Serengeti ulusal parkı ve güneydeki Selous ve Mikumi ulusal parkı önem kazanmaktadır. Batıda ise, Gombe ulusal parkı bulunur.
Güneybatıda, Rukwa bölgesinde, Tanganika gölünün güneyindeki çağlayanlar ise, Afrika’nın en uzun ikinci çağlayanları olarak bilinir.

Tanzanya Genel

TANZANYA’DA UNESCO TARAFINDAN KORUMA ALTINA ALINAN YERLER

1. Ngorongoro koruma alanı. 1979
2. Kilwa Kisiwani ve Songo Mnara harabeleri. 1981
3. Serengeti Milli Parkı.1981
4. Selous Koruma alanı. 1982
5. Kilimanjaro dağı milli parkı. 1987
6. Zanzibar daki taş şehir.2000
7. Kondoa Kaya resimleri. 2006

 

İDARİ YAPI

Ülkenin başlıca şehirleri:
1. Mwanza (2.942.000 kişi)
2. Dar es Salaam (2.498.000 kişi)
3. Mbeya (2.070.000 kişi)
4. Tanga (1.642.000 kişi)