İsrail Kudüs Genel

İsrail Kudüs Genel

Dünyanın en eski şehirlerinden birisidir. Dünya üzerinde: üç din, yani Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Yahudilik için kutsal şehir olarak kabul edilir. Şehrin kelime anlamı, İbranice’de “Barış yeri” olarak geçmesine rağmen, maalesef bu şehirde barış hiçbir zaman olmamıştır. Bir anlamda: paylaşılamadığı için mi değerli, yoksa değerli olduğu için mi paylaşılamıyor?

Ağlama duvarında dua eden Musevileri izlerken, öte yandan, akşam ezanının okunduğunu duyabilir ve yine aynı anda, kiliseden çan seslerini işitebilirsiniz. Evet, bu şehri ziyaret ettiğinizde görsel ve işitsel olarak: kutsal bir beldede olmanın manevi atmosferini hissedeceksiniz.

Aynı zamanda: uluslar arası ortamda birçok ülkede kabul edilmemesine rağmen, günümüzde “İsrail” devletinin başkenti pozisyonundadır. (Birçok kişi, İsrail devletinin başkentinin “Tel-Aviv”olduğunu sanmaktadırlar.) Zaten yaklaşık 800 bin kişilik nüfusu ile de İsrail devletinin en büyük şehri olarak bilinir.

Şehir içinde inşaat yapmak isteyenler, şehrin genel görünümünü bozmayacak şekilde yapmak zorundadırlar. Böylece, Kudüs şehrinin tarihi havası, etkili bir şekilde korunuyor.

610 yılında, şehir, Müslümanlar tarafından “kıble” olarak kabul edilmiştir. Ayrıca: Hz.Muhammed’in, buradan “miraca” yükseldiği, elinin izini bıraktığı ve secde ettiğine inanılır.

Şehir, Yahudiler için de kutsaldır, çünkü: kutsal kitaplarına göre, İsrail kralı Davut, MÖ. Dönemlerde, Kudüs şehrini, Birleşik İsrail Krallığının başkenti olarak inşa etmiş ve ilk tapınakları, kralın oğlu Kral Süleyman tarafından, yine bu şehirde kurulmuştur. Ayrıca, dünyanın Kudüs’ten yaratılmaya başlandığına inanılır. Bu arada, Yahudiler bu şehirde başlarında “kipa” adı verilen bir tür başlıkla dolaşıyorlar.

Gerek Müslümanlar ve gerekse Yahudiler tarafından inanılan bir olay ise: “Kubbet-ül Sahra” içinde bulunan ve hacer-i muallak ismi verilen ilk taş üstünde, Hz.İbrahim’in oğlunu ( oğlunun ismi Yahudi inancında İshak, Müslüman inancında İsmail olarak bilinir) kurban etmek istediği taştır. Zaten: Filistinlilerin İsmail’den ve İsrailoğullarının ise İshak’tan geldiğine inanılır.

Gelelim Hıristiyanlara: İncil’e göre: İsa bu şehirde çarmıha gerilmiş ve 300 yıl sonra, Aziz Helena: İsa’nın hayatındaki haç noktalarının başlangıcı olarak burayı belirlemiştir.

Sonuç olarak: Eski Kudüs şehri: dini yönden, büyük öneme sahiptir. Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından inanılan “Eski Ahit” belgesinde, şehrin ismi yüzlerce kez geçmektedir. (600 kez) Bu konuda kısa bir bilgi vermek gerekirse: Hz. Davut’un Hz. Musa’ya gönderdiği “10 Emir” bulunan taş tabletlerin bulunduğu “Ahit Sandığı” bu şehre konulmuştur. Hz. Davut’un oğlu Süleyman’da: bu sandığı koymak için, şehirde, bir tapınak yaptırmıştır. (Büyük Tapınak)

Aslında: bu “Ahit Sandığı”: Müslümanların kutsal kitabı olan “Kuran-ı Kerim” de de geçmektedir. Bu sandıkta: taş levhalar, Tevrat’ın orijinal nüshası ve Musa’nın asasının bulunduğu söylenir. Müslüman inanışına göre: sandık “mehdi” tarafından ortaya çıkarılacaktır. Hıristiyan inanışına göre ise: sandık, tapınak ile birlikte yok olmuştur.

İsrail Kudüs Genel

COĞRAFİ KONUM

Akdeniz ve Ölü Deniz arasındadır. Konumunun yüksekliği nedeniyle, İsrail’in en serin yeridir. Yani, şehir Beyrut gibi tepeler üzerine kurulmuştur.
Şehrin deniz seviyesinden yüksekliği 760 metredir. Şehir: idari, dini, eğitim, kültür ve Pazar merkezidir. Kesme ve parlatılmış elmas, plastik, giyim ve ayakkabı ve elektronik baskı ve diğer ileri teknoloji sanayi gelişmiştir.

 

VİZE

İsrail devleti: lacivert yani umumi pasaport dışındaki pasaport sahiplerine vize uygulamıyor ve 3 aylık giriş izni veriyor. Yalnızca, uçakta, ülkeye girmeden önce, kalacağınız yer ve kişisel bilgileriniz konusunda bir kart dolduruyor ve bunu pasaport kontrolünde, pasaport kontrolü yapan görevliye veriyorsunuz.
Bunun dışında, lacivert pasaport sahibi olanların Büyükelçilik ya da Başkonsolosluktan vize almaları gerekiyor.

 

ULAŞIM

Burada havaalanı yok. İstanbul-Telaviv arasında uçmak gerekiyor.
Elbette: Telaviv havaalanına indiğinizde, saatler süren kontroller ve bütün bavul ve çantalarınızın aranması ve ardından İsrail ülkesine girişiniz onaylanıyor.

Her kontrol noktasında: kemerler, metal eşyalar ve her türlü “x-ray” cihazından geçmenizi engelleyecek malzemeler, objeler tek tek çıkarılıyor, işin kötüsü, bu şekilde birkaç kontrol noktası var ve her seferinde bu sıkıntıyı yaşıyorsunuz. Ama sonuçta, İsrail topraklarındaki İsrailliler, korku ile yaşıyorlar, aksi mümkün değil, çünkü her an çevreden atılacak uzun veya orta menzilli bir roketin tepelerinde veya tepenizde patlama riski yok değil.

Havaalanı, İsrail ülkesine göre gayet büyük ve modern yapılmıştır.
Buradaki otobüs terminali: Kudüs şehrinde göreceğiniz gibi, bir 8-9 katlı alışveriş merkezinin içinde bulunuyor. Merkezin 4’ncü katında şehir içi otobüsler, 6’ncı katında ise şehirlerarası otobüsler bulunuyor.

Daha sonra ise: Tel Aviv ile Kudüs şehri arasında karayolu ile yolculuk yapmanız gerekiyor ki, 60 km. lik bu yolculuk trafiğin çok yoğun olması nedeniyle yaklaşık 45 dakika ile 1 saat arasında sürüyor. Günün her saatinden, Telaviv “Ben Gurion” havaalanından, Kudüs şehrine servisler servis yapıyorlar. Telaviv-Kudüs arasındaki yolculukta sıkılmazsınız çünkü sağlı sollu ormanlar ve içinde cami minareleri yükselen köyler, tertemiz yerleşim yerleri göreceksiniz. Biraz önce de söylediğim gibi araç sayısı bir hayli bol, ama trafik bir yandan akıyor.

 

PARA

İsrail ülkesinde kullanılan para birimi Şekeldir ve işareti “Ç” dir.
1 Amerikan doları= 4 Ç dir.
Yani, son aylarda döviz kurundaki yükselmeyi de hesaba katarsak: 1 Şeker= 0.500 kuruşa denk geliyor.

 

İNSANLAR

İsrail halkı: özellikle turistlere karşı son derece yardımsever ve kibardır. İnsanlar gerek kadın ve gerekse erkek olsunlar, son derece şık ve temiz giyiniyorlar.

 

DİL-YAZI

İsrail ülkesinde, tüm yazılar ve levhalar “Hebrew” denilen İsrail alfabesine göre yazılıyor ve dolayısı ile anlaşılması zor bu durumun üstesinden gelebilmek için, kaldığınız otelin veya mekanın, mutlaka bir adres kartvizitini yanınızda bulundurmayı ihmal etmeyin, yoksa taksi şöförüne derdinizi, gideceğiniz yeri anlatamazsınız.
Neyse ki, güzel taraf: levhalar bu garip alfabe ile yazılı olmasına rağmen, rakamlar “Latin” yani bizim de kullanmış olduğumuz rakamlardandır.
Ayrıca: birçok turistik yerde, bu garip yerel alfabe ile birlikte, İngilizce de yazıları görmek mümkündür.

 

GECE HAYATI

Kudüs şehrinde gece hayatını yaşamak isterseniz: Alman Colony, Ben Yehuda alışveriş merkezi, Nakhalat Shiv, Shlomtsiyon Hamakla caddesi bölgelerinde: akşamları, gençlerin takıldıkları barları ve kafeleri görebilirsiniz. Bu mekanlar: şehrin “Yeni Şehir” bölümünde bulunuyor.

 

İKLİM

Şehirde pek kar görülmez. 1990 yılından sonra, yalnızca 2008 yılında kar yağmıştır. Genelde ise, kuru ve temiz bir havası olduğu söyleniyor. Çünkü: Tel Aviv şehrine gidiş yönündeki ormanlık alan çok etkilidir.

 

YEME-İÇME

Kudüs şehrini ziyaret ederseniz, mutlaka “Shawarma” yemelisiniz.
Bunların dışında, burada tatmanızı önereceğim yiyecekler: bir tür güveç olan “Cholent” ve kızarmış börek olarak tadına bakabileceğiniz “Malouweh” olabilir.

 

YAHUDİ KIYAFETLERİ

İsrail’deki dindar Yahudiler, Kudüs şehrinde yaşıyorlar. Bunlar, özellikle kıyafetleriyle tanınıyor ve ilgi çekiyorlar. Kadınlar: genellikle diz altı etek giyiyorlar ve başlarında “bandana” benzeri bir başörtüsü takıyorlar.

Erkekler: genellikle şapka giyiyorlar. Favorileri çok uzun ve bukle bukledir. Beyaz gömlek, siyah takım elbise giyerler. Bunlara “Hasidik Yahudileri” deniliyor.
Bunlar: hayatları boyunca şakaklarına makas ve sakallarına jilet dokundurmuyorlarmış. Bu yüzden: şakaklarından sarkan saçlar: kıvrıla kıvrıla lüle şekline dönüşerek uzuyor. Bu lülelere “peyos” deniliyor.

 

YAHUDİLERİN KUTSAL GÜNÜ-ŞABAT

Musevilerin kutsal günü olan “Şabat”: Cuma gün batımında başlıyor ve Cumartesi gün batımında bitiyor. Yahudilere göre: bu zaman diliminde: beşeri fiillerde bulunmak, çalışmak, ateş yakmak vs. haramdır.

Cuma günü saat 17.00’de her yer kapanır, otobüsler hareket etmezler. Bütün İbraniler: hava kararırken “Kotel” ismini verdikleri Ağlama duvarına akın ederler. Askerler: omuzlarında İsrail bayraklarıyla marş söylerler. Cumartesi gecesi, hava kararıncaya kadar ibadetlerini sürdürürler.

Zaten: İsrail devleti: hafta tatili olarak “Cuma ve Cumartesi” günlerini belirlemiştir. İsrail’de, Pazar günü, iş günüdür.
Peki niye böyle bir uygulamaları var: Çünkü, tanrının dünyayı 6 günde yarattığı ve 7 nci günü dinlenmeye çekildiğine inanıyorlar. Bu yüzden, binlerce yıldır, çalışmazlar, Tevrattaki olaylara göre, çalışanları da taşlayarak öldürürlermiş.

 

KUDÜS SENDROMU

Söylenenlere göre: şehri ziyaret eden turist ve hacılardan bir bölümü: kendilerini, bu şehirde daha önce yaşamış olan ve mukaddes kitaplarda isimleri bulunan (özellikle Hz. İsa ve Hz. Musa gibi) kişilere benzetmekte ve bu kişilere tıbbi müdahale yapılmaktadır.

Bu sendroma tutulanlar: beyaz giysiler giyerek şehirde gelip-geçenlere vaaz vermeyi düşünürler. Hatta: ilahiler söyleyerek, şehirdeki toplum düzenini bozmaya kadar giderler ve tutuklanırlar. Bu sendroma yakalananlar: beyaz giymeleri dışında sürekli temizlenmeleriyle de tanınıyorlar ve derileri soyulacak dereceye gelinceye kadar yıkanıyorlarmış.

Öğrendiğime göre: 1980-1993 yılları arasında şehri ziyaret eden 1200 civarında kişinin bu sendroma tutulduğu söyleniyor. Bunu niye anlattım, hani şehir sokaklarında gezerken beyazlar giymiş, çevresindeki insanlara nutuk atmaya ve vaaz vermeye kalkanları görürseniz, şaşırmayın.

İsrail Kudüs Genel

TURİZM

Şehirdeki bütün evler taştır. Taş dışında, yapı malzemesi kullanılması yasaklanmıştır. Bu yüzden, bütün evler birbirine benzemektedir. Şehir içinde gezerken, bu yüzden dikkat etmeniz gerekir, çünkü kaybolma riski fazladır.

Mescid-i Aksa ve Kubbet-ül Sahra’nın bulunduğu bölüme girerken: Müslüman olma şartı aranıyor. Yani: pasaportunuz yanında, nüfus cüzdanınızı da yanınızda bulundurmanızı öneririm, çünkü nüfus cüzdanı arkasında, İslam ibaresine bakıp, girişinize izin veriyorlar. Yoksa, girmek mümkün değil.

Şehirdeki diğer Hıristiyan ve Yahudi ibadet yerlerinde ise, böyle bir zorunluluk yok, eğer Arap değilseniz, özellikle Ağlama duvarına girmekte herhangi bir sorun yok, ama ağlama duvarında, haremlik-selamlık uygulaması ilginç gelecektir.

Şehir “Eski Kudüs” ve “Yeni Kudüs” olarak ikiye ayrılmıştır.

 

ESKİ KUDÜS BÖLÜMÜ-OLD CİTY

Eski şehir: iki tepe üzerinde kurulu, dört çeyrek parçadan oluşmaktadır. Bunlar:
Müslüman, Yahudi, Ermeni ve Hıristiyan çeyreği olarak isimlendirilir. Bu parçaların bulunduğu dörtgen alan yani eski şehir bölümü, 1542 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından surlarla çevrilmiştir. Ermeni bölümü dışındaki tüm bölümlerde, rahatlıkla “Türk” olduğunuzu söyleyebilirsiniz ve hatta size avantaj sağlar.

Müslüman Bölüm-Arabian Quarter

Şehrin doğusundadır ve içinde: Harem-i Şerif ( burası Yahudiler tarafından “Tapınak dağı” olarak bilinir) bulunur. Ayrıca: 691 yılında tamamlanmış olan “Kubbet-ül Sahra” (buraya Ömer Camii ismi de verilir) ve El-Aksa Camisi bulunur.

Yahudi Bölümü-jewish Quarter

Burada: Ağlama duvarı olarak da bilinen, eski büyük tapınağın “Batı duvarı” bulunmaktadır. Burası, Yahudiler için kutsal sayılan tapınağın istinat duvarıdır. İsrailliler, Yahudi mahallesini 1967 yılında yeniden inşa etmiş ve yenilemişlerdir. En temiz bölge, burasıdır.

Ermeni Bölümü-Armenian Quarter

Yahudi mahallesinin batısındaki bu bölümde: bolca “Türkiye” karşıtı yazı ve afiş görebilirsiniz. Oldukça küçük ve temiz bir bölgedir. Burada: “Gülbenkian Kütüphanesi” bulunmaktadır.

Hıristiyan Bölümü-Christian Quarter

Bu bölüm: eski şehrin kuzey ve kuzeybatı parçalarını kapsamaktadır. Buradaki en büyük anıt Kutsal Kabir Kilisesidir. Ayrıca: “Via Dolorosa” ayni “Çile yolu” da bulunuyor.

 

YENİ KUDÜS BÖLÜMÜ-NEW CİTY

Bu bölümde: lüks oteller, süper yollar ve güzel konutlar bulunur. Yani, burası gayet modern bir Avrupa şehrini andırır. Özellikle, şehrin bu bölümü 19’ncu yüzyıldan sonra çok gelişmiştir.
Bu bölümde: birçok eğitim kurumu, İsrail Parlamentosu (Knesset) ve diğer hükümet binaları bulunmaktadır.

Şehrin ortasında ise: yani eski ve yeni şehir bölümlerinin tam ortasında, bir Pazar kurulur. Bu pazarda, her şey ortalıkta satılıyor. Özellikle: Ermeni tarzı dekore edilmiş, seramik boncuk dizileri, otantik giysiler, işlemeli yastıklar, renkli yün halılar, mumlar ve şaşırtıcı cam ve sayısız hediyelik eşyalar bulup satın alabilirsiniz, bu pazara mutlaka uğrayın.

Sri Lanka Sigiriya

Sri Lanka Sigiriya

Sigiriya: Sri Lanka adasında: Dambulla yakınlarında “Matale” bölgesindedir. Buraya ulaşmak için: Colombo-Habarana karayolunda ilerlerken: İnamaluwa denilen yerde, doğuya yönelinir ve akabinde “İnamaluwa” bölgesini yaklaşık 10 km. geçince, Kimbissa bölgesinden, Sigira’ya ulaşılır.

Buraya “Lion Rock” bölgesi de deniliyor. Yaklaşık 200 metre yüksekliğindeki bu kaya kütleri: çevresindeki büyük bir alana hakimdir.

Akrabalarını ve babasını öldüren kral Kasapsa (477-95): dik yamaçlarda ve her taraftan ormanla çevrili, 370 metre yükseklikteki kırmızımsı rengin hakim olduğu bir granit tepe üzerine, zirveye bir saray yaptırır ve burada ikamet ettiği 11 yıl boyunca: olağanüstü görkemli bir konut yaratır.

Özellikle: kardeşi olan Prens Mugalan’ın Hindistan’a kaçması ve daha sonra bir ordu kurarak, intikam alacağını düşünerek, böyle bir kartal yuvası benzeri saray yaptırmaya karar vermiştir. (Aslında: Prens Mugalan, 18 yıl sonra, Hindistan’da bir ordu kurarak buraya geldi ve savaş sırasında, kral Kassapa’yı öldürdü ve Mugalan kralı oldu, Anuradhapura şehrine geri döndü ve oradan ülkeyi yönetmeye başladı. Burayı ise Budist rahiplere bıraktı.)

Kaya zirvesindeki binalar: kendi sarnıçları ve kaya heykelleriyle güçlendirilmiştir. Kaya dibindeki alt şehir: büyük bir duvar ile savunulmuştur. Ayrıca: yine alt şehir bölümü: kanallar, çeşmeler ve teraslı bahçelerle süslenmiştir.

Tuğla ve sıva ile yapılan ve dev bir aslan ağzından çıkan galeri ve merdivenler: tepe üzerindeki bir dizi siteye erişimi sağlamaktadır. Bu bölgede: MÖ.3’ncü yüzyıldan itibaren yerleşim bulunduğu tespit edilmiştir. Bölgede bulunan birçok mağarada: Brahmi dönemine ait, MÖ.1 ile 3’ncü yüzyıllara ait yazıtlar bulunmuştur. Hatta: bir kısım Sigiriya freski ve resimlerde bu mağaralarda görülmektedir.

Yukarıda sözünü ettiğim savaş sonucu yenilen kralın ölümünden sonra: 1150 yılında, kraliyet sarayı ve bölge terk edilmiş ve kral Kashyapa unutulmuştur. Kendisi: Sri Lanka tarihinde pek sevilmese de, Sigiriya kalıntıları: 21’nci yüzyılda ortaya çıktığında: kendisinin yüksek sanat tutkusu ve mühendislik becerileri hayranlık uyandırmıştır.

Takip eden süreçte ise, sarayın bulunduğu yer, 14’ncü yüzyıla kadar Budist manastırı olarak kullanılmıştır.

Sri Lanka Sigiriya
Sri Lanka Sigiriya
Sri Lanka Sigiriya

1831 yılına gelindiğinde ise, İngiliz yönetiminin subayı Binbaşı H. Forbes tarafından: Sigiriya yeniden keşfedilmiştir. 1853 yılında: Ahadams ve J.Bailey isimli arkeologlar kayanın zirvesine tırmanarak, arkeolojik araştırmalara başlamışlardır.

Günümüzde: burası UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek, koruma altına alınmıştır. Bölgedeki: en iyi korunmuş antik kent kalıntılarından birisidir. Aynı zamanda: Sri Lanka ülkesinde, en çok ziyaret edilen tarihi yerlerin başında gelmektedir. Çok sayıda anıtsal kalıntı: kalıntıları işgal eden çalı ve otların arasında bulunmaktadır.

Sri Lanka Sigiriya
Sri Lanka Sigiriya
Sri Lanka Sigiriya

 

Ziyaret:

Ziyaretçiler: Sigiriya Town bölümünde, içeriye giriş için bilet aldıktan sonra: yaklaşık 1 kilometrelik ağaçlarla çevrili yolda, yürüyerek “Sigiriya Rock” bölgesine doğru çıkarlar.
Dış hendek ve sur bölgesine gelindiğinde, sağ yanda “Arkeoloji Müzesi” görülür. Buradaki köprüden geçildikten sonra, kalenin düşmandan korunması için yapılmış olan bir savunma kapısından daha geçilerek, zirveye doğru ilerlenir.

Sri Lanka Sigiriya
Sri Lanka Sigiriya

 

Kaya:

Kaya bloku: bulunduğu bölgede, kilometrelerce uzaktan tanınabilecek eşsiz bir şekle sahiptir. Bir kale olarak, şehir: surlar ve hendeklerle çevrilerek savunması kuvvetlendirilmiştir. Şehrin, başlıca girişi batı bölümündedir. Ancak: şehre girmeye çalışacak askeri güçler: kayanın zirvesinden, kilometrelerce uzaktan rahatlıkla görülebilirler. Yani, düşmanın buraya sürpriz bir saldırı yapması mümkün olmamaktadır.

Sri Lanka Sigiriya

 

Hendekler-Su Bahçeleri:

Sigiriya şehrinin bahçeleri: bölgenin en önemli yeşil alanlarıdır. Bahçeler birbirinden ayrı olmasına rağmen, bağlantılı formdadırlar. Büyük iç sura paralel olarak hendek uzanır. Çünkü: bu surların gece gündüz korunması mümkün olmamaktadır. Hendeklerde bulunan su ile, surlar korunmaktadır. Üst havuzlarda biriken yağmur suları: yeterli olduğunda, basınç kanallarında su dağıtmak için kullanılmıştır. Su teknolojisi, günümüzde bile çalışır durumdadır. Sigiraya bölgesinde: yaklaşık 95 havuz veya gölet bulunmaktadır.

Batı bölümde bulunan bahçelerden, ilk bahçe: su ile çevrili bir arsadan oluşmaktadır. Su bahçeleri: doğu-batı ekseni üzerinde simetrik olarak inşa edilmiştir. Sigirya şehrine: güneydeki büyük bir yapay göl üzerinden bağlanırlar. Tüm havuzlar: bu gölden yer altı boru ağı ile beslenir. Ayrıca, hendeklerle birbirlerine bağlanırlar.

Sri Lanka Sigiriya

 

Kabul Salonu:

Burası: kaya dümdüz oyulmak suretiyle oluşturulmuştur, ayrıca yine kayaya oyulmuş bir taş koltuk bulunmaktadır. Burası: kraliyet kompleksinin bir parçasıdır.

Sri Lanka Sigiriya

 

Cobra Hood Mağarası:

Kendi doğal şekli nedeniyle, bu kayaya “Cobra Hood” ismi verilmiştir. Bu mağara: MÖ.1 ve 3’ncü yüzyıllar arasında, Budist rahipler tarafından mesken olarak kullanılmıştır. Mağara tavanında, erken Brahmi dönemine ait, 6-7’nci yüzyıllardan kalma resimler ve yazılar bulunur.

 

Stairway:

Sigiriya Rock antik yolu üzerinde, doğal bir peyzaj alanıdır. İki kayanın, iki tarafında bulunan bu iki mağara: doğal tepenin dışında oluşması nedeniyle önem kazanmaktadır. Buradaki teras bahçeleri: rahipler için konut olarak kullanılmıştır. Toprak erozyonunu önlemek için, çeşitli yüksekliklerde, taş istinat duvarları yapılmıştır. Çünkü: Sigiriya bölgesi, çok yağmurludur. Merdivenler, teras bahçeleri üzerinden geçilir.

Sri Lanka Sigiriya
Sri Lanka Sigiriya

 

Fresk:

1907 yılında, tepeyi ilk kez keşfeden Jonathan Forbes : “Tepenin bütün yüzü dev bir resim galerisi gibi görünüyordu. Belki de dünyanın en büyük resmidir diyebilirim” şeklinde notlarını tutmuştur.
Resim: kayanın tüm batı yüzünde, 140 metre uzunluğunda ve 40 metre yüksekliğinde bir alanı kaplamaktadır. Bu alan: yerel kaya tabanından, yaklaşık 100 metre yükseklikte, batı kaya bölümündeki bir boşluktadır.
Tüm figürlerde, 500 bayan resminin bulunduğu sayılmıştır. Bunlar: “Sigiri Apsaras” olarak adlandırılan asil genç kızların resimleridir. Ancak: bölge manastır olunca bunların büyük bölümü silinmiştir. Günümüzde: yalnızca 21 resim kalmıştır. Ancak: batı kaya bloku dışındaki birkaç yerde de resimler görülmektedir.

Sri Lanka Sigiriya

Ayna Duvar:

Ayna duvar: aslında bu tuğla duvarın üzerinde cilalı bir kaplama bulunmaktadır ve 8’nci yüzyıldan kalmadır.
Duvar: üzerine ziyaretçiler tarafından yazılan her türlü yazılar ile karalanmıştır. Çünkü: teras/platforma çıkan yol: ayna duvarın yakınından geçmektedir. Bu yazıların çoğu: 7-11’nci yüzyıllar arasından kalmadır. Hatta, yazıların bir kısmı, o zamanki dönemde, okuma-yazma öğrenen kadınlar tarafından yazılmıştır. Yazı için, metal objeler kullanılmıştır. Yazılardaki ifadeler: bayanlar ve güzellik hakkında, edebi deyimlerdir. Ancak: günümüzde ziyaretçilerin buraya yazı yazması yasaklanmıştır.
Burada: günümüzde: yalnızca “büyük bir aslan figürü” bulunmaktadır. Aslan pençesine: zirvedeki kaya üzerine inşa edilen demir merdivenlerle ulaşılır.
Kaya zirvede ise: yaklaşık 3 dönümlük bir alan üzerinde “Saray” temelleri ve birkaç gölet kalıntısı bulunmaktadır. En büyük gölet: kaya kesilerek yapılmış ve zirvede oluşan büyük rüzgar gücü kullanılarak, su, zemin seviyesinden, rüzgar enerjisi kullanılarak, bir hidrolik sistem tarafından, bu tankı dolduracak şekilde bir düzen yapılmıştır.

Sri Lanka Sigiriya

 

Aslan Merdiven ve Teras:

Sigiriya kompleksi: aslan şeklindeki bir kayanın üzerine kurulmuş olmasına rağmen, bu aslanın yalnızca iki devasa pençesi: kayanın kuzey tarafında görülmektedir. Kaya zirvesinde bulunan aslan pençesine giden merdiven: aslan merdiveni olarak bilinir. Kuzey bölümde, aslan pençesinin bulunduğu yerin girişinden hemen önce, bir bina kalıntıları bulunan oldukça büyük bir teras görülür.

 

Zirveye çıkılan demir merdiven:

Aslan pençesi bölümünden sonra: ikinci bir yükselti başlar ve demir bir merdivenle zirveye çıkılır. Bu çevresi demir parmaklı platformla çevrili merdivenden: çevreyi kuş bakışı izlemek mümkündür. Bu demir merdivenden, kayanın en üst bölümüne, son bölüme tırmanılır.

Sri Lanka Sigiriya
Sri Lanka Sigiriya

 

Zirve ve Saray:

Evet, tepenin zirvesinde, 5’nci yüzyıldan kalma kalenin kalıntıları bulunmaktadır. Zirvedeki arazi: 3.5 dönümdür. Burası: çeşitli teraslar, bahçeler ve saraylar için düzenlenmiştir. Burada: boyutları 90 x 68 metre olan bir kaya kesilerek, büyük bir havuz yapılmıştır. Ayrıca: yine tuğla kullanılarak yapılan birkaç küçük havuz bulunur. Sarayın tam planı ise, temel kalıntıları nedeniyle günümüzde bile belli olmaktadır. Çünkü: binaların temelleri sağlam olarak durmaktadır.

Sri Lanka Anuradhapura

Sri Lanka Anuradhapura

Burası: eski bir krallık olan “Anuradhapura krallığının” başkentidir. Günümüzde ise, Sri Lanka ülkesinin büyük şehirlerinden birisi olarak tanınmaktadır. Nort Centra Province bölgesinin başkentidir.

Buraya ulaşmak için: Colombo şehrinden, 206 km. uzaklıkta olup 5 saat otobüs yolculuğu yapmak gerekir. Ayrıca: tren ile de buraya ulaşmak mümkündür.

Şehrin yeni bölümü: oldukça küçüktür ve gerek “tuk tuk” denilen motorla çekilen yerel araçlar ve gerekse otobüsler ile, yarım saat içinde, bir ucundan öbür ucuna ulaşılır. Ancak: Old Town denilen tarihi şehir bölümü: oldukça büyüktür ve sakın yürüyerek denemeyin, kesinlikle bir “tuk tuk” kiralayın ve öyle gezin.

Tarihi şehir: 2005 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Sri Lanka ülkesinde, UNESCO tarafından koruma altına alınmış, sekiz yerden birisidir. Koruma altına alınmasının nedeni: dünya üzerinde insanların yerleştiği en eski şehirlerden birisi olarak kabul edilmesidir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

TARİHİ SÜREÇ

Burası: Sinhalar döneminde, 4’ncü yüzyıl ile 11’nci yüzyıl arasında başkent olarak kullanılmıştır. Çünkü: bu dönem, güneydoğu Asya’da: siyasi ve kentsel yaşamın en güçlü olduğu dönem olarak kabul edilmektedir. Şehirdeki manastır: Budistler tarafından, şehrin kutsal kabul edilmesine neden olmuştur.
Tabii: şehrin bilenen tarihi süreci budur. Yoksa, tarihsel kayıtlara göre, şehrin ilk olarak MÖ.5’nci yüzyılda kurulduğu düşünülüyor. Hatta: arkeolojik veriler, ilk kuruluşun MÖ.10’ncu yüzyıla kadar uzandığını gösteriyor. Yazı bulunmadan önce, insanların buraya yerleştiğine dair kalıntılar ele geçirilmiştir.

Evet: bu antik kalıntılarla dolu başkentte, tarihi kalıntılara meraklı olanlar güzel bir gezinti yapabilirler. Çünkü: tarihi kalıntılar iyi korunarak günümüze ulaşmıştır.

Sri Lanka Anuradhapura

Giriş kısmı için son birkaç not: unutmayın ki, Budist tapınaklar ve manastırların içinde ve yakınlarında dolaşırken: Budist ibadet edenlere saygı göstermek gerekir. Tapınak ve manastırların içine girerken, ayakkabı ve şapka çıkarmak gerekir. Bayan ziyaretçilerin giysilerinin omuzlarını ve kollarını örtecek şekilde olması tercih edilir.

Fotoğraf çekmek için, mutlaka uygun ortam kollanmalı, fotoğrafını çekeceğiniz kişilerin bunu kabullenmemesi halinde, asla ısrar edilmemelidir. Ayrıca: bölgede, ormanlık alan olması nedeniyle, maymunlar bulunuyor.

Bunlar, özellikle küçük makak cinsi maymunlar oldukça agresif olabiliyorlar ve bunlar, ziyaretçilerin bazı eşyalarını çalabiliyorlar, dikkatli olmanız gerekir. Sri Lanka hakkında genel konularda belirttiğim üzere: bu ülkede “sıtma” çok saygındır. Bu yüzden: yanınızda mutlaka sivri sinek kovucu losyonlar kullanın, karanlık ve loş dehlizlere, boşluklara ellerinizi sokmayın (yılan ısırıklarına karşı tedbir olması açısından)

Sri Lanka Anuradhapura

 

Kalıntılar

Kalıntılar: 3 bölümden oluşur. Bunlar:
1. Dagobas (Burada, 340 metre yükseklikte, birkaç metre aralıklarda değişen, duvar kalıntıları bulunuyor. )
2. Manastır binaları (burada: ortada taş platformlar ve taş sütunlara rastlanılmaktadır.)
3. Pokunas. (burası bir ormandır ve ormanda her yere dağılmış, içme suyu temini için kullanılan tesisat kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca: Dutugamunu denilen ve MÖ.164 yılında yapıldığı düşünülen bir kral sarayı kalıntıları da bulunuyor.)

 

NEW TOWN

Şehrin bu yeni bölümünde: birçok mağaza ve dükkan, ilginç bir Pazar yeri bulunmaktadır ki, bunlar da ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

OLD TOWN-MAWATHA ANTİK KENTİ

Bu kutsal şehir “Sanghamitta” ismiyle, Budist rahipler tarafından, MÖ.3’ncü yüzyılda, Buda’nın “aydınlanma ağacı” yani “kutsal ağacı” çevresinde kurulmuştur. 1300 yıl boyunca siyasi ve dini olarak gelişen şehir; 993 yılındaki işgalden sonra terk edilmiştir. Daha sonra, uzun yıllar: ormanlık arazide bulunması nedeniyle çalılar-otlar ve ağaçlarla gizlenmiş: daha sonra ise: sarayları, manastırları ve anıtları ile bir kez daha gün yüzüne çıkarılmıştır.

Buradaki tapınakları gezebilirsiniz. Adım başı tapınak bulunuyor. Ancak: bu tapınaklar: yapıldıkları dönemin en yüksek yapıları olmaları nedeniyle özel bir önem kazanıyor. Yani, o dönemde, bu kadar yüksek yapıların yapılmış olması, bir mühendislik harikası olarak kabul ediliyor.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Sri Maha Bodhi-Bodhi Tree

Buraya giriş ücretlidir, ücret 100 Rs.dir.
Bu bir ağaçtır ve Sinhalar tarafından “Bo” olarak bilinir. Ağaç yerden 6.5 metre yüksek bir terasta dikilmiştir.
Ağacın bulunduğu yere giden platformdaki merdivenler çok eski ama çevresindeki altın korkuluk oldukça moderndir. Ağaçların çevresindeki korkuluk ve diğer yapıların üzerine, dua bayrakları asılmıştır. Bunlar bir anlamda, adak bayraklarıdır. Ayrıca: vahşi fillerden korumak için ağacın çevresinde bir de duvar bulunmaktadır.

Evet, burası: Sri Lanka ülkesinde en kutsal ikinci yerdir. Nepal ve Bhutan ülkelerinde de, benzeri ağaçlar bulunur. Kutsal ağacın: yaşının çok eski olduğu düşünülüyor. Bodhi ağacının altında: Buda’nın: ruhsal gelişim ve aydınlanma geçirdiği söyleniyor ve zaten ağaç bu yüzden kutsal olarak kabul ediliyor ve her Budist tapınak yakınlarına, mutlaka bu ağaçtan dikiliyor. Ağacın kalp şeklindeki yapraklarına dikkat edin. Bu ağacın: MÖ.288 yılında dikildiği söyleniyor. Tapınak alanının çevresi: duvarlarla çevrilidir.

Çünkü: 1980 yılından sonraki dönemde artan terörist faaliyetler, tapınakta aşırı koruma tedbirlerinin alınmasına neden olmuştur. Tapınağa girerken, metal dedektörleriyle arama yapıyorlar. Ayrıca: burayı ziyaret etmeyi düşünürseniz, yanınızdaki çantaları sokmanıza izin verilmiyor, bilmelisiniz. Bu tür büyük çantalarınızı, otelde bırakmanızı öneririm. Ayrıca: tapınak içine ayakkabı ile de girilmiyor ve ayakkabılar, tapınak girişinde bırakılıyor.

Son bir not: her yıl 8 ARALIK tarihi, dünya “Bodhi günü” olarak: Hindistan, Japonya, Nepal ve diğer Budist yaşayan yerlerde kutlanmaktadır. Bu kutlamalarda, Budistler birbirlerini “Budu saranai” yani “Buda’nın barışı seninle olsun” diye selamlarlar.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Abhayagiri Vihara

Dünya üzerinde, Budizm ile ilgili olarak en geniş kalıntıların bulunduğu kutsal yerlerin başında gelmektedir. Merkezde: tarihsel, büyük bir manastır bulunur. Şehrin kraliyet başkenti olduğu dönemde, bu manastır: parlak renkli sırlarla bezenmiş, yaldızlı ve bronz kiremitlerle örtülü olarak muhteşem görüntü vermektedir. Şehrin, kuzeyinde bir tepe üzerindedir.

MÖ.2’nci yüzyılda kurulan manastır: takip eden süreçte, MS.1’nci yüzyıla kadar, tüm çevreden Budist felsefesini incelemek için gelen akademisyenlerin ve ziyaretçilerin odak yeri olmuştur. Buranın etkisi: başka yerlerde kurulan şubeleri aracılığı ile takip edilmiştir. Böylece: Abhayagiri Vihara: büyük bir kurum gibi işlev görmüştür.

Yapılan kazılarda ortaya çıkarılanlara göre:

Mimari elemanlar: sosyal inanç ve dini uygulamaları yansıtmaktadır. Budizm, o dönemde devletin resmi dini ve halkın çoğunluğu tarafından takip edilen bir inanış olmasına rağmen, bu yapıda, yerel insanların da inandığı “Hinduizm” etkilerini de görmek mümkündür. Mimarinin diğer özelliği: koruyucu tanrıların, koruduklarına inandıkları binaların girişlerine figüre edilmesidir.
Bina giriş bölümlerinde bulunan bu koruma taşlarının bir kısmının üzerinde: temsili Hindu sembolleri de bulunmuştur.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Jetavanaramaya-Dagoba

Kutsal manastırın yapımına: kral Mahasena (MS.273-300) döneminde başlanmıştır. Manastırın yapımı, oğlu Maghavanna zamanında tamamlanmıştır. Antik dünyanın en yüksek yapılarından biri olduğu düşünülmektedir. Yükseklik: 122 metredir. Bu yükseklik, buranın antik dünyada, dünya üzerindeki en yüksek üçüncü yapı olmasını sağlamıştır. (diğerleri Mısır piramitleridir)
Yapıda: 94 milyon adet pişmiş tuğla kullanıldığı hesaplanmıştır.

Ancak: yapının, yapıldığı dönemdeki mühendislik harikası olduğu aşikardır. Diğer bir özelliği ise: Budist rahipler arasındaki mezhep farklılıklarının, yapı içinde ayrı ayrı bölümlerde temsil edilmesidir. O dönemde, yapıda 10 bin rahip bulunduğu tahmin edilmektedir. Stupanın uzunluğu 177 metre, genişlik ise, merdiven uçlarından 9 metredir.

Avluda yükseklik 8 metredir ve yapının temeli, 8 metre derinlikteki bir kayanın üzerine oturtulmuştur. Avludaki taş yazıt üzerinde, yapıya bağışta bulunanların kimlikleri yazılıdır.
1909 yılına kadar, bu devasa yapı: ormanlık bir alanda bulunması nedeniyle, çalılarla kaplıydı.

Tapınağın rahibi, tapınağı temizlemek için onay aldıktan sonra toplanan keşişlerle birlikte tapınak alanını temizlediler, ancak temizliğe katılan keşişler daha sonra burayı terk etmek istemediler, ancak yasal işlemler nedeniyle ayrılmak zorunda kaldılar.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Ruwanwelisaya

Burası, şehirde, Budistler tarafından kutsal olarak kabul edilen bir ibadet yeri-stupa’dır.
Yapı: kral Dutugemunu tarafından yaptırılmıştır. Kral: MÖ.140 yılında, yapılan bir savaşın ardından tüm Sri Lanka’nın hakimi olmuştur. Yapının yüksekliği: 102 metredir ve çevresi ise, 292 metredir.

Bu ölçüleri nedeniyle: dünyanın en yüksek yapılarından biri olarak sayılmaktadır. Yani: antik şehrin en eski ve en büyük stupasıdır. Tamamen restore edilmiştir. Beyaz boyalı burada günümüzde ibadet sürdürülmektedir. Bu yüzden burayı ziyaret ederseniz, ibadet sürdürenlere karşı saygılı olmalısınız.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Thuparamaya

Burası da, Budist bir ibadet yeridir. Burada: kutsal Buda’nın köprücük kemiğinin bulunduğu kabul ediliyor. Hatta: Sri Lanka ülkesinde inşa edilen ilk dagaba olarak da değerlendiriliyor. Yapı: bir çeltik yığını şeklinde inşa edilmiştir.

Ancak, yapıldıktan sonraki süreçte zaman zaman yıkılmıştır. En son olarak: tamamen tahrip olan mekan: Kral Agbo II döneminde yeniden restore edilmiştir. MS.1862 yılından bu yana, günümüzdeki varlığı bilinmektedir. Bugün yapının tabanı 19 metre çapındadır. Kubbe: 12 ayak ile yere tutunur ve 50 metre çapında, 3.5 metre yüksekliktedir. Duvarlar: granit döşelidir.

Sri Lanka Anuradhapura

Mirisawetiya Vihara

Kral Elara tarafından, kral Dutugamunu’yu yenmesinin ardından, bu stupayı inşa ettirmiştir. Yapı inşa edildikten sonra, Buda’nın birkaç kutsal emanetinin (özellikle “asa”) buraya yerleştirildiği söyleniyor. Stupa, zaten asanın durduğu yere inşa edilmiştir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Lankarama ve Eth Pokuna (Elephant Pond)

Kral Valagamba tarafından, antik dönemde inşa edilmiştir. Ancak, daha sonra yenilenmiştir. Taş sütunlar, eski yapının kalıntılarıdır. Avlu: yerden 3 metre yüksekte, çapı: 45 metredir ve daireseldir.

Stupanın hemen yakınında “Eth Pokuna” isimli bir göl bulunuyor. Bu gölün genişliği 52 metre, derinliği 9.5 metre ve uzunluğu 160 metredir. Gölün suları: kanallarla Periyamkulama’dan temin edilmektedir. Bu yeraltında bulunan kanallar, aradan yüzyıllar geçmesine rağmen, halen çalışır durumdadır. Bunlar, muhtemelen rahipler tarafından kullanılmıştır. Burada: bir zamanlar 5 bin rahip yaşadığı tahmin ediliyor.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Isurumuniye

Bu tapınak: kral Devanampiya Tissa tarafından, şehrin başkent olduğu dönemde yaptırılmıştır. Kral Kasyapa (477-492) döneminde ise, yenilenmiştir. Tapınağın ismi: kralın 2 kızı ve onun isminden türetilmiştir.

Isurumuniye Aşıkları:

Bu: 6’ncı yüzyıldan kalma bir oymadır. Figürler büyük olasılıkla: Dutugemunu’nun oğlu Saliya ve sevdiği kız olan Asokamala’yı temsil etmektedir. Bu sevdiği kız uğruna: oğul, tahttan feragat etmiştir. Kompozisyonda ise: adamın kucağına oturmuş kadın, muhtemelen naz yapmak adına, bir parmağını uyarı mahiyetinde kaldırmış olmasına rağmen, adam devam etmektedir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Kuttam Pokuna

Burada, 2 tane havuz görülmektedir. Havuzların: Singala krallığı döneminde inşa edildiği bilinmektedir. Ancak: yine burada da bir mühendislik dehası hissedilmektedir. Olağanüstü mimari ve sanatsal kreasyonlar görülmektedir.
Bu iki havuzun derinlikleri: 14 ve 18 metredir. Uzunlukları ise: 52 ve 131 metredir. İki havuzu birbirinden ayıran, peyzajlı küçük bir havuz bulunmaktadır. Bunların: yıkanma havuzları olduğu düşünülüyor.
Havuzların yüzleri, granit döşemelerle kesilmiştir. Havuzlara su: yer altı kanallarıyla aktarılır ve havuza akan sular filitre edilerek akar ve benzer şekilde boşaltılması sağlanır.

Sri Lanka Anuradhapura

Ruvanvelisaya Dagoba

Halk müzesinin hemen arkasında duran, bu ince-beyaz dagoba: omuz omuza duran yüzlerce fillerden oluşan bir firiz işlenmiş duvar ile korunuyor. Batı girişinin hemen yanındaki firizlerin, MÖ.140 yılına ait olduğu düşünülüyor.
Dagoba: kral Dutugemunu tarafından yaptırılmıştır ama bitişini görememiştir. Hint güçlerinin verdiği tahribata rağmen yapının büyüklüğü 55 metredir. Eski formunu yani “balonu” şeklini korumaktadır.
Dagoba çevresindeki arazi: oldukça hoştur. Bu yeşil park alanında: çeşitli kalıntılar, gölet ve havuzlar, sütunlar görülmektedir.

Sri Lanka Anuradhapura

Lovamahapaya

Şehirde: Ruvanvelisaya ve Sri Mahabodiya arasındadır.
Bronz ve fayanstan bir çatı ile kaplıdır, duvarlarının ise gümüş ve değerli taşlarla süslü olduğu ve bu yüzden “saray” olarak da bilinir. Antik dönemde: yapı yemekhane ve ibadet yeri olarak kullanılmıştır. Daha doğrusu bu 9 katlı yapıda, bin civarında rahibin yaşadığı düşünülüyor.
120 metre uzunluğundaki binanın yapımının 6 yıl sürdüğü biliniyor. Ne kadar ütopya da olsa: binanın planının uzaydan getirildiğine inanılıyor. Yapı: kral Saddatissa döneminde tahrip edildi. Merkezinde, küçük bir bölüm kaldı ve günümüzde burası görülmektedir.

Sri Lanka Anuradhapura

 

Samadhi Heykeli

Şehirde “Mahamevnawa Parkı” içindedir. Heykelde, Budanın, ilk aydınlanma ile ilgili meditasyon duruşu canlandırılmıştır. Heykelde: kalkık avuçiçi ile bacağının biri kucağının üzerinde durmaktadır ve çarpraz oturur. Bu heykel: bu nedenle, yani bu görüntüsü ile: Budist inanışın en tipik parçalarından birisi olarak kabul edilir ve dünya çapında bilinir.
Evet heykelin yüksekliği 8 metredir ve granitten oyulmuştur.

 

Toluvila Heykeli

Buda’nın oturur görüntüsünü yansıtan bu heykel, 1900 yılında bulunmuştur. Heykelin: 4 veya 5’nci yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Granitten oyulmuş ve Sri Lanka’da en iyi korunarak günümüze ulaşmış heykel olarak kabul edilir.
Günümüzde: heykel “Colombo Ulusal Müzesi”nde muhafaza edilmektedir. Çünkü: heykel, Sri Lanka heykel sanatının bir başyapıtı olarak kabul edilmektedir. Tek bir parça granitten oyulmuştur ve Samadhi heykeline benzemektedir. Yüksekliği 5 metredir. Omuzları arasındaki mesafe 3 metredir. Heykelde: Buda, bacak bacak üstüne atmış, meditasyon durumundadır.

 

Archelogy Museum

Müzede sergilenen objeler: genellikle dini özellikleri olan objelerdir. Ayrıca: mücevherler, sikkeler, çanak-çömlek de bulunuyor.