İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

 

Şehir gezimize önce, “Eski Şehir” bölümünden: surlardan başlıyoruz.

Eski şehir gezisi bitince, arzu edenler şehrin “Yeni Şehir” bölümü” nü de gezebilirler.

Ancak, Kudüs’te özellik “Eski Şehir” bölümünde.

Yeni şehir bölümünün çok çok bir özelliği yok, burada belki çeşitli müzeler var, onlar ilginizi çekebilir.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

ESKİ ŞEHİR-OLD CİTY

Bu bölgedeki gezimize başlayacağımız yer: “The Rampart Walk” olarak isimlendirilen, surlar bölgesidir ve burada bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Bu surlar: Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmıştır. Surlarda, 8 kapı bulunmaktadır.
Bunlar:

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Golden Gate-Altın kapı

Bu kapı Zeytin dağına bakmaktadır. Yahudilere göre burası “Mesih” in Kudüs şehrine gireceği kapıdır, ama kapalıdır.

Çünkü: kapı, Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle, örülerek kapatılmıştır. Mesih gelirse, bu kapının mucizevi şekilde açılması bekleniyor. Kapıyı: Zeytin dağı üzerinde çeşitli yerlerden görebilirsiniz.

Yafa kapısı

Burası: en fazla tanınan ve kullanılan kapıdır. Yafa limanı yönünde, batıya açılmaktadır.

Yeni kapı

Kuzeyde, Hıristiyan mahallesine girişi sağlayan kapıdır.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Sha’ar Sh’hem-Şam kapısı

Müslüman mahallesine girişi sağlayan kapıdır. Burada bulunan Osmanlı dönemi kapısının altından, Roma dönemine ait önemli bir kapı kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Filistin bölgesine geçmek isteyenler de, bu kapıyı kullanıyorlar.

Herod kapısı

Kuzeydedir. Kapı: cephesi üzerinde çiçek motifleri bulunması nedeniyle bu ismi almıştır.

Aslanlı kapı

Aslan kabartmalarıyla süslü olduğu için bu isimle anılmaktadır. Ayrıca: Saint-Etienne kapısı olarak da bilinir. Bu kapı: doğuda “Eriha” bölgesine açılmaktadır.

Detritus kapısı

Güneyde, Ağlama duvarına en yakın kapıdır.

Sion-Davut kapısı

Sion tepesinde, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan kapıdır. Güneyde, El Halil yönüne açılmaktadır.

Çöp kapısı

Şehrin çöplerinin çıkarıldığı kapıdır.

Burada: yani surlar üzerinde, yukarıdan göreceğiniz Kudüs şehrinin, birçok gelişmiş Avrupa şehrinden daha farklı olduğunu hemen anlayacaksınız. Çünkü: surlardan izlediğiniz şehirdeki her yapı, her bina tamamen tarih kokuyor.

The Rampart Walk bölgesinden yürümeye devam ederseniz, buranın sonunda Ağlama Duvarına ulaşırsınız. Ancak: Ağlama Duvarına, şehir içinden yürüyerek ulaşmak isterseniz, bu kez, surlardan inmelisiniz.

Buradan inip şehir içine girdiğinizde, önce “Ermeni Bölümü” karşınıza çıkıyor.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

ERMENİ MAHALLESİ

Yahudi mahallesinin batısındadır.

Burada: birçok kilise göreceksiniz. Bunların bazılarının içine girmek mümkündür. Burada ayrıca, bolca “Türkiye” karşıtı yazı ve afiş görebilirsiniz.

Bunlar hala 1915 yılında kalmışlar.

Evet, oldukça küçük ve temiz bu bölgede, en ilgi çeken yer “Gülbenkian kütüphanesi” dir.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

YAHUDİ MAHALLESİ

Daha sonra: eski şehrin “Musevi Bölümü” görülüyor. Musevi bölümü: fanatik Yahudiler (Hasidik Yahudiler) den oluşuyor. İsrailliler, Yahudi mahallesini 1967 yılında yeniden inşa etmiş ve yenilemişlerdir. Bölgenin en temiz yeri burasıdır denilebilir.

Kudüs şehri hakkında genel bilgiler verirken yazdığım gibi, buraya, özellikle “Cuma” günü giderseniz: Cuma günü günbatımından Cumartesi günü gün batımına kadar “Shabbat” denilen kutsal zamanın içine düşersiniz. Bu dönemde: genellikle Sinegoglar dolar ve insanlar içeride dua ederler.

Zaten: İsrail’de, hafta sonu tatilleri “Cuma” ve “Cumartesi” günleri yapılır.

Pazar günü ise, çalışıyorlar.

Binlerce yıldır, böyle bir inanışları var ve Tevrat’ta yazdığına göre, eskiden bu kutsal günde çalışanları taşlayarak öldürüyorlarmış.

Hatta ve hatta: elektrik sisteminde bile bu dönemde kesintiye gidiyorlar, yalnızca asansörler çalışıyormuş.

Şehir gezimize ilk önce “Ağlama duvarı” bölümünden başlıyoruz.

Buraya girmeden önce, ilk karşımıza çıkan “Mamilla” denilen bir alışveriş merkezidir.

Musevi bölümüne ilk girdiğinizde: gezerken: bir çarşı karşınıza çıkıyor. Burası: Mamilla Alışveriş Merkezidir.

Burası: bir anlamda, İstanbul Kapalı Çarşı veya Mısır çarşısını anımsatmaktadır. Şehir içinde, taş duvarları ve mağazaları ile şehrin tipik atmosferini bozmayacak şekilde düzenlenmiş, tepesi açık bir alışveriş merkezidir. İçeriye girdiğinizde, güzel kafeler ve restoranlar da göreceksiniz.

Burada özellikle, yöreye özgü “İsrail Breakfeast” yani “kahvaltı” denemelisiniz. Bu kahvaltıda: omlet, süzme yoğurt, somon-tuna balığı karışımı kremalı bir tür meze, humus, avokado ve güzel bir salata getiriyorlar. Yanında ise “şampanya” ikram ediyorlar. Ama, dini yerlerin ziyaretinde, birçok müşteri bu şampanyayı içmemeyi tercih ediyorlar.

Bu çarşıdan: çeşitli tişörtler, kipalar (Yahudilerin kafalarına taktıkları küçük takkeler), mezuzular (Yahudilerin evlerinin giriş kapısına astıkları ve içinde Tevrat’tan pasajlar bulunan objeler) satın alabilirsiniz. Ayrıca: yine bu çarşıdan, Kudüs şehrine özel “dilek ipi” olarak isimlendirilen “kırmızı Kaballah ipleri” satın almayı unutmayın.

Evet, Musevi bölümünün bitiminde, Ağlama duvarı bulunuyor.

Ağlama duvarına girerken, İsrail askerlerinin yaptığı kontrolden geçmek gerekiyor. Kontrolden sonra: Ağlama duvarı bölümünde, haremlik-selamlık olarak ayrılan yerlere girebiliyorsunuz.

Yani: burayı, kadınlar ve erkekler, ayrı ayrı ziyaret edebiliyorlar. Ayrıca: yine buraya girişte dikkat edilmesi gereken birkaç husus daha vardır.

Kadınların: çok miniye kaçacak ölçüde kısa etek giymemeleri, ayrıca omuzları açıkta bırakacak kıyafet giymemeleri istenir.

Aksi halde: görevliler, kadınları, ağlama duvarına çok yaklaştırmıyorlar veya omuzları ve bacakları örtecek kıyafet veriyorlar. Sağ bölümde kadınlar dua ederken, duvarın büyük bölümü olan sol yanda ise erkekler dua ediyorlar.

Duvar hakkında ayrıntılı bilgi vermeden önce: duvara yaklaşırken yanınıza küçük bir kağıt ve kalem almanızı öneririm.

Çünkü: bu küçük kağıda dileklerinizi yazıp, bu küçük kağıdı, duvarın taşları arasına sıkıştırsanız, dileklerinizin olacağına inanılmaktadır. Öte yandan: eller duvara dönük dua edildikten sonra, duvara arkayı dönmeden buradan uzaklaşmak ta uyulması gereken bir kuraldır.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

HA-KOTEL HA-MA’ARAVİ-AĞLAMA DUVARI

Burası: şehirde Yahudiler tarafından kutsal olarak kabul edilen “Büyük Tapınak” ın: günümüze kadar ayakta kalarak gelebilmiş “Batı” duvarıdır. Öte yandan, bu duvarın ilginç bir yönü daha var.

Duvar aynı zamanda: Beytülmakdis yani Müslümanlar için kutsal kabul edilen ve diğer ismi “Mescid-i Aksa” olan bölümünde “Batı duvarı” olarak geçmektedir.

Büyük tapınak: kral Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Yahudiler tarafından kutsal olarak kabul edilen bu büyük tapınak: şehrin Roma işgali döneminde, Romalılar tarafından yıkılınca (sadece günümüzde mevcut bulunan Batı bölümü kalmıştır): Yahudiler o kadar üzülmüşler ve ağlamışlardır ki, buraya “Ağlama Duvarı” veya “Western Wailling Wall” ismini vermişlerdir.

Hatta: kıyamet günü olduğunda, büyük tapınağın, yine burada, aynı yerde inşa edileceğine inanıyorlar.

Evet, niye “ağlama duvarı” ve niye burada “ağlanır”: biraz önce de belirttiğim gibi, Yahudiler: bir zamanlar bu duvarın arkasında bulunan mabetleri için ve mabedin yeryüzüne yeniden gelecek olan Mesih tarafından yeniden inşa edilmesi için ağlıyorlarmış. Hatta: Yahudiler, duvarın kendi ağlamalarına eşlik ettiğine de inanıyorlar.

Ağlama duvarı: yaklaşık 19 metre uzunluğundadır ve toprak seviyesinden 18 metre yüksekliktedir. Yer üstünde 24 ve toprak zemin altında ise 19 taş sırasından oluşmaktadır. Taşlardan bazıları 12 metre uzunluğunda, 1 metre yüksekliğinde ve ağırlıkları ise 100 ton civarındadır.

Duvarın yüksekliği 18 metre olmasına rağmen, tapınağın yüksekliğinin 12 metre olduğu bilinmektedir. Öte yandan, bu duvarın tapınak duvarı olmadığı, batı cephesinin dayanak duvarı olduğu da söylenmektedir.

Evet,

Museviler, oldukça büyük boyuttaki bu taş duvar karşısına geçip ağlıyorlar ve tanrı ile konuşuyorlar. Bazı ziyaretçiler ise, dileklerini, küçük kağıt parçalarına yazıp, duvardaki taşların aralarına sıkıştırıyorlar.

Çünkü: Musevi inanışına göre, bu duvarın karşısında dilenen dileklerin gerçek olacağına inanılmaktadır. Hatta: Tanrının, taş duvar karşısında kendisiyle konuşanların seslerini duyacağına da inanılıyor. (yukarıda yanınıza küçük kağıt ve kalem almanızı hatırlatmıştım)

Son bir not: yazının başında da belirttiğim gibi: İsrailoğulları, Mısır’dan çıktıktan sonra, içinde Hz. Musa’dan kalma taş levhalarla, Hz. Harun’un eşyalarının bulunduğu Ahit Sandığının: burada yani Hz. Süleyman Mabedinde bulunduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca: bu sandığı bulacak kişinin “Mehdi” yani “Kurtarıcı” olacağına inanılıyor.

Bu nedenle: İsrail devleti: uzun yıllardır, Mescid-i Aksa çevresinde ve altında, arkeolojik çalışma adı altında tüneller kazarak, bu Ahit Sandığını arıyormuş. Öte yandan, Müslümanlar ise, İsrail’in bu çalışmalarında “Mescid-i Aksa”nın altına girdikleri ve tüneller kazarak buranın yıkılmasını sağlayacakları iddia ediliyor.

Evet, burası, son derece etkileyici ve kalabalık bir yer.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

WESTERN WALL TÜNELİ

Ağlama duvarı olarak isimlendirilen ve Romalılar tarafından yıkılan; 2000 yıl öncesinin Kudüs Tapınağının 455 metre yakınında, Batı Duvarı Tüneli bulunmaktadır.

Tüneller: Tapınak dağı içinde, çok sayıda kemerlerle desteklenen merdivenlerden oluşturulmuştur. Tüneller Müslüman Mahallesinin altına doğru gitmektedirler. Antik duvar boyunca: tünellerde yürümek mümkündür.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

DAVİDSON MERKEZİ

Burası: Batı duvarı yakınlarındadır. 8’nci yüzyıldan kalma bir binanın bodrum katında inşa edilmiştir. Burada, 10 dakikalık bir video gösterimi ile: Tapınak hakkında bilgi verilmektedir.

Hatta: Tapınak dağı, Ağlama Duvarı ve Güney Duvar hakkında da bilgiler sunulur. Görüntüler üç boyutlu sunulur ve ziyaretçiler, görüntülerin etkisinde kalırlar. Cumartesi günleri kapalı olan merkez, guruplar halinde gezilmektedir.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

HIRİSTİYAN MAHALLESİ

Burası: eski şehrin kuzey ve kuzeybatı bölümlerini kapsamaktadır. Buradaki en büyük anıt Kutsal Kabir Kilisesidir. Ayrıca: “Via Dolorosa” yani “Çile yolu” da Hıristiyan hacılar tarafından yoğun olarak ziyaret edilmektedir.
Evet, şehrin Hıristiyan mahallesinde: 40 kadar dini yapı bulunmaktadır.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Via Dolorosa-Çile Yolu

Kudüs şehrinin Hıristiyan mahallesindeki en çarpıcı yerdir. Hz. İsa: çarmıha gerilmek üzere, çivileneceği çarmıhı sırtında taşıyarak, bu yolu geçmiştir. Yani: “acıların yolu” anlamına gelir.

Yol üzerinde, 14 durak bulunmaktadır ve Hıristiyanlar için bu yol özel bir anlam taşımaktadır. Bu yol üzerinde ilerleyenler “hacı” olmaktadırlar. Yani, burası Hıristiyanlar için “hac yolu” olarak kullanılmaktadır.

14 durak noktası ise: Hz. İsa’nın çarmıhı taşırken, durakladığı ve zaman zaman da yere düştüğü yerler olarak değerlendirilmektedir. Zaten, bu noktalara da daha sonra kiliseler inşa edilmiştir.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Zeytin Dağı

Burası: eski Kudüs şehrinin doğusundadır. Surlarla çevrili Kudüs şehri ve Mescid-i Aksa buradan gayet güzel izlenmektedir.

Burasının da son derece kutsal bir mekan olduğuna inanılmaktadır. Tepede: 2000-3000 yıllık zeytin ağaçları bulunmaktadır. Hz. İsa’nın zaman zaman burada dinlendiği söylenmektedir. Aynı zamanda; İsa burada öğrencilerine, öğretilerini vermiştir.

Yine, rivayetlere göre: Tufan ardından, Nuh Peygamberin güvercini, bu tepeden aldığı zeytin dalını, kendisine götürmüştür. Ayrıca: Hz. İsa’nın 12 havarisiyle son akşam yemeğini yediğine inanılan yer de, bu dağın eteklerindedir.

Burada bir kilise bulunmaktadır. “Dominus Flevit” isimli bu kilise, bir Bizans kilisesinin kalıntıları üzerine, gözyaşı şeklinde, 1954 yılında kurulmuştur.

Tepenin eteklerinde, batı bölümündeki yamaçta: Yahudi mezarlığı bulunmaktadır. Surlar üzerindeki Altın kapının hemen karşısında bulunan bu mezarlıkta yatanların: Mesih geldiğinde “ilk canlanacak kişiler” olacaklarına inanılıyor.

Bu nedenle, duyduğuma göre, burada bir mezar yeri alabilmek için, milyon dolarların gözden çıkarıldığı söyleniyor.

Yahudi inancına göre: kıyamet gününde “sırat köprüsü” nün, tepenin iki yamacı arasında kurulacağına inanılıyor. Yahudi mezarlığındaki 150.000 mezar içinde, Yahudi Filozof Nahmanides’in mezarı da bulunmaktadır. Bunun yanında, birçok ünlü Yahudi’nin mezarı da buradadır.

Vadinin karşı yamacında ise “Müslüman Mezarlığı” bulunuyor. Burada: sahabelerden Hz. Selman-ı Farisi ve Rabiat-ül Adeviye’nin kabirleri bulunuyor. Burada “Türk bayrağı” dikkat çekiyor, çünkü 2009 yılında, buranın dış duvarları, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yaptırılmıştır.

Vadide: Müslüman ve Yahudi mezarlıkları arasındaki bölümde ise, bir Hıristiyan kilisesi dikkat çekiyor.

Hıristiyanlar da, kıyamet gününde, bütün hepsinin, bu kilise önünde toplanacaklarına inanıyorlar. Evet, burası Tevrat ve İncil’de anlatılan kutsal mekanlara ev sahipliği yapmasıyla önem kazanıyor.

Tepenin kuzeyinde: Müslüman Arapların yaşadığı “Tur Mahallesi” ve biraz daha kuzeyde ise “Kudüs İbrani Üniversitesi” bulunuyor.

Mary Magdalene Kilisesi

Zeytin dağı üzerindedir. Altın kaplama kubbeleriyle ilgi çekmektedir. Kilise, Annesi Maria Aleksandrovna anısına, Rus çarı Alexander II tarafından, 1895 yılında yaptırılmıştır.

Kilisenin büyük yeşil kapısından girince, sanki başka bir ülkede bulunduğunuza sanacaksınız. Aslında, Kudüs şehrindeki bir çok kilisede bu duygu hissedilir.

Çünkü: Avrupanın birçok ünlü başkanı ve lideri: kendi ülke stillerinde, özellikle 19’ncu yüzyılda, büyük binalarla kutsal şehri süslemişlerdir.

Burasıda, daha çok Rus tarihini yansıtır. Koruyucu aziz “Mary Magdalena” için seçilmiştir. Kilisenin tepesindeki 7 muhteşem altın kaplama soğan kubbe: Moskova şehrinde bulunan, 6’ncı yüzyıl kilise tarzına benzemektedir.

Bu altın kaplama soğan kubbeleri nedeniyle, kilise, Kudüs şehrinin en iyi bilinen kilisesidir.

Kilisenin “Golden Gate” denilen giriş kısmındaki çiçek bahçeleri ve servi ve zeytin ağaçları, ziyaretçilere muhteşem bir güzellik sunmaktadır.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Kidron Valley-Avşalom Mezarı

Burası, Kudüs şehrinin en kutsal yerlerinden birisidir ve Tapınak dağı ve Zeytin dağı arasında yer almaktadır. Buranın kutsal olmasının nedeni, Allah tarafından, dünya uluslarının ahiret gününde burada yargılanacak olmalarını belirtmesi nedeniyledir.

İncil’de belirtildiği üzere, David, burada asi oğlu Avşalom için bir mezar anıtı inşa ediyor. Avşalom, babasının adamları tarafından öldürülünce, buraya gömülüyor.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Mary Mezarı

Zeytin dağının eteklerinde, Kidron vadisinde: İsa’nın annesi Meryem’in mezarı bulunmaktadır. Bu mezarın bulunduğu kilise, Kudüs şehrinin en saygıdeğer kiliselerinden birisidir.

Söylenenlere göre: 1500 yıl önce, burada ilk ev inşa edilmiştir. Haçlılar tarafından tahrip edilen kilisenin yerinde, yalnızca küçük bir kubbe mezar kalmıştır.

Ama, 1130 yılında, yeniden kilise inşa edilmiştir. Yapının sivri gotik kemerleri bulunan iç bölümü inanılmaz güzeldir. Ancak, Kidron çayı, sık sık burada sel felaketine neden olmuştur.

Evet, içerinin dekoru gerçekten inanılmaz otantik, titrek kandil ışıkları, kilisenin içinde gizemli bir hava yaratıyor. Doğu Hıristiyan toplumları, burayı özellikle ziyaret ediyorlar.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Saint Sepulcre Bazilikası-Kıyamet Kilisesi-Kutsal Mezar Kilisesi

Burası: Sion Tepesinde, eski şehrin en yüksek noktasındadır. Bütün kiliselerin “anası” olarak bilinir. Buradaki ilk ibadet yerinin, bir pagan tapınağı olarak, Roma döneminde İmparator Hadrian tarafından, MS.2’nci yüzyılda inşa ettirildiği sanılıyor.

MS.4’ncü yüzyılda ise, Hıristiyanlığın kabul edilişiyle, burada İmparator Konstantin’in annesi Helena tarafından, ilk kilise inşa ettirilmiştir. Bu kilise, zamanla genişletilerek günümüze ulaşmıştır.

Buranın 1009 yılında Halife Hakim tarafından hemen hemen tümünün yok edildiği de söyleniyor. 1099 yılında ise, Robert adlı bir keşiş tarafından burası bulunur ve haçlılar tarafından, orijinal boyutlarında yeniden inşa edilir.

Bugün görülen yapı budur.

Burası: dünya üzerindeki: Katolikler, Ortodokslar, Ermeniler, Süryaniler, Kıpti ve Habeş kiliseleri tarafından, yani 6 mezhep tarafından kutsal olarak kabul ediliyor. Yani, Hıristiyan mezhepleri için, burası muhteşem önemli bir yerdir.

Her mezhep buraya sahip olabilmek için, yüzyıllardır büyük uğraşı verirler. Ancak: Osmanlı döneminde, bu uğraşıları çözmek adına, çok uygun bir çözüm bulunmuştur. Osmanlılar: bu kilisenin anahtarını bir Müslümana emanet etmişlerdir.

Çünkü: Protestanlar dışında, dünya üzerindeki bütün Hıristiyanlar: Hz. İsa’nın; burada çarmıha gerildiği, çarmıha gerilmesinin ardından kanlar içindeki cansız bedeninin, defnedilmeden önce, burada bulunan taş üstünde yıkandığı ve yine burada defnedildiğine inanıyorlar. Hatta: yıkandığı taşın, sürekli ıslak olduğu söyleniyor.

Bu yüzden: kiliseye “Kıyamet” yani “Diriliş” kilisesi ismi verilmiştir.

Evet: yapımı yaklaşık 1500 yıl geriye giden bu kilise, şehirdeki gezilecek yerlerden birisidir. Günümüzde: bazilika içindeki değişik alanlar: değişik Hıristiyan mezheplerinin kontrolü altındadır.

Örneğin: Hz. İsa’nın mezarının bulunduğuna inanılan yer, Yunan Ortodokslarının denetimindedir.

Burayı gezerseniz: duvarlarda yüzlerce yıl boyunca kazınmış haçlar göreceksiniz. Zemin seviyesinin altında, merdivenlerden indiğinizde: Kraliçe Helene döneminde yaptırılan ilk kilisenin temellerini-kalıntılarını görebilirsiniz.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Dormition Abbey

Zion tepesindeki bu muhteşem kilisede, Meryem’in öldüğüne yada “ebedi uykuya” daldığına inanılıyor.

Kilise, 1906 yılında kutsanmıştır. 1948 ve 1967 yılındaki savaşlarda ise zarar görmüştür. Kilisenin yukarısındaki kubbeli mozaik burç, bir Hıristiyan kilisesi için son derece sıra dışı bir görünüm vermektedir.

Manastırın bodrum katında “uyuyan Meryem” heykeli bulunuyor. Manastırın hemen yanında ise, yine dini özellikleri ağır basan bir yer bulunuyor.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Coenaculum

İsa ve 12 havarisinin son akşam yemeği yedikleri yerdir.

Burada: Kral Davut’un mezarı da bulunuyor. Ancak, söylenenlere göre, David: şehrin daha güneydoğusunda yatmaktadır. Ama, mezarı burada bulunmaktadır.

Yahudi hacılar, Kral David’in geleneksel ölüm yıldönümünü burada kutlamaktadırlar. Yani: mezarın buraya sonradan monte edildiği söyleniyor. Günümüzde, burası, gerek Hıristiyanlar ve gerekse Yahudiler tarafından paylaşılmaktadır.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

MÜSLÜMAN MAHALLESİ

Şehrin doğusundadır ve içinde “Hakem-i Şerif (burası Yahudiler tarafından “Tapınak dağı” olarak tanınmaktadır) bulunur. Ayrıca: 691 yılında tamamlanmış olan “Kubbet-ül Sahra” ( buraya Ömer Camii ismi verilmektedir) ve El-Aksa Camisi ziyaret edilmektedir.

MESCİD-İ AKSA

Burayı ziyaret etmek isterseniz: önce İsrail askerleri ve daha sonra Arap görevlilerin kontrolünden geçmek ve

Müslüman olduğunuzu ispatlamak zorundasınız. Çünkü: şehirde diğer kutsal yerlere girerken “din” zorunluluğu aranmamasına rağmen, buraya girmek için “Müslüman” olmak bir şart olarak ortaya konuluyor.

Hatta: girişin bu kadar zor olduğu kutsal mekanın içinde bile, uyulması gereken kurallar bulunuyor.

İçeride: gülmek, yüksek sesle konuşmak, şakalaşmak, laobali hareket etmek kesinlikle yasak, giysi zorunluluğunu elbette söylemiyorum, onu tahmin edebiliyorsunuzdur, özellikle bayan ziyaretçilerin giysilerinin uygun, yani kapalı olmaları şart.

Gelelim burası hakkında ayrıntılı bilgi vermeye

Burada bulunan 144 dönümlük alanda: Mescid-i Aksa, Aksa Camisi ve Kubbet-ül Sahra başta olmak üzere, birçok tarihi yapı bulunuyor ve bölgenin ismi “Beytülmakdis” olarak biliniyor.

Ancak: Kuran-ı Kerim’deki “İsra” suresinde, buranın ismi, Allah tarafından “Mescid-i Aksa” olarak belirtilmiştir.

Bu yüzden: Müslümanlar, Beytülmakdis olan bölgenin ismini “Mescid-i Aksa” olarak kullanırlar. Yani; Mescid-i Aksa; bir bina değil, bölgenin ismidir.

Özellikle: altın kubbeli yapının Mescid-i Aksa olduğu konusundaki bilgi, tamamen yanlıştır.

Müslüman inanışına göre: Beytülmakdis’in temelleri: Hz. Adem ve çocukları tarafından atılmış; MÖ.940 yılında ise, Hz. Süleyman tarafından yeniden inşa edilmiş ilk İslam mabedidir.

Cennetin kapılarının yeryüzüne en yakın olduğu yer olarak burası kabul edilmektedir. Çünkü: Hz. Adem cennetten çıkarılınca ilk olarak buraya gelmiş ve bir süre burada yaşamıştır.

Mescid-i Aksa ismi:

Burada bulunan “Muallak kayası” yani “Kubbet-ül Sahra” dan gelmektedir. Zaten: Mescid-i Aksa, bu kaya üzerine kurulmuştur. Peygamberimizin: bu kayanın üzerinden “miraca” yükseldiğine inanılır. Aynı zamanda, yeryüzündeki bütün tatlı suların kaynağının da, bu kaya olduğuna inanılır.

Hatta: bu muallak kayasının, Miraca yükselirken Peygamberimizi takip etmek istediği, onunla birlikte yükseldiği, bir süre havada asılı kaldıktan sonra ancak Hz.Cebrail tarafından durdurulduğuna ve yere düştüğüne inanılır.

Bu muallak kayasının: aynı zamanda, Hz. İbrahim’in en sevdiği oğlunu (oğlunun ismi Müslümanlara göre İsmail, Yahudilere göre İshak’tır) kurban etmek istediği yerdir.

Öte yandan: Mescid-i Aksa: Müslümanların ilk kıblesidir. Kabe’den sonra, yeryüzündeki en kutsal ikinci mabet burasıdır. Mekke şehrindeki “Mescid-i Haram” ve Medine şehrindeki “Mescid-i Nebevi” den sonra: üçüncü kutsal mekan olarak kabul edilmektedir.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Kubbet-ül Sahra

Buraya ulaştığınızda: “Kubbet-ül Sahra” yani “Sarı Kubbe” hemen dikkat çekiyor. Bu kubbe: Muallak kayasının zirvesinde kuruludur. Zaten bu yüzden, günümüze kadar olan süreçte bölgede olan depremlerden etkilenmemiştir, sadece zaman zaman yenilenmiştir.

Dış döşeme 1963 yılında yenilenmiş ve kubbe 1993-1994 yıllarında yeniden yaldızla süslenmiştir.

Bu kubbenin: MS.600’lü yılların sonunda Hz. Ömer tarafından 14 ayar altından yaptırıldığı biliniyor. İnşası: 668-691 yılları arasında tamamlanmıştır.

Kubbet-ül Sahra’nın hemen altında kalan mağaranın: “Miraç gecesi” Peygamberimiz tarafından ziyaret edildiğine ve Peygamberimizin: bu mağarada: Hz. İbrahim, Hz. Davut, Hz. Süleyman ve Hz. İlyas ile birlikte namaz kıldığına inanılıyor.

Kubbet-ül Sahra içinde bulunan ilk taş yani “hacer-i muallak”: Hz. İbrahim’in üzerinde oğlunu (oğlunun ismi Yahudilerde İshak, Müslümanlarda ise İsmail olarak geçer) kurban etmek istediği taştır.

Buranın çinileri Osmanlı çinileri ve halıları da Anadolu’dan gelmedir. İç kısımdaki ahşap süslemeler ve renkli mozaikler de ilgi çekmektedir.

El Aksa Camisi

Burası: Mescid-i Aksa bölgesindeki: ikinci büyük binadır. Hz. Ömer’in: Kudüs şehrine geldiğinde, beraberindekilerle birlikte ilk namazını burada kıldığına inanılıyor ve Aksa Camisinin temelleri, burada atılıyor.

Ancak: cami, yüzyıllar boyunca birçok kez yıkılıp yeniden yapılmıştır.

Caminin alt katında: iki koridor şeklinde “Kadim Aksa Camisi” bulunuyor. Bu koridorlara açılan kapıya ise “Nebi kapısı” deniliyor. Çünkü: Peygamberimiz, Miraca yükselmeden önce bu koridorlardan birini kullandığına inanılıyor.

Hatta, bu koridorlardaki kireç taşından yontulmuş sütunların; Miraç gecesi, Peygamberimiz tarafından, Mescid-i Aksa’da gördüğünü belirttiği sütunlar olduğuna inanılıyor.

Evet, cami günümüzde 5000 kişinin aynı anda ibadet edebileceği boyutlardadır. Caminin yakın tarihi geçmişinde dikkat çeken olaylara gelince: Ürdün Kralı Abdullah’ın 1951 yılında burada öldürüldüğü ve 1969 yılında yine caminin kundaklandığı hatırlanmaktadır.

Burak Mescidi

Mescid-i Aksa’nın güneydoğu köşesindedir. Yine inanışa göre: Peygamberimiz, Miraca yükselmeden önce, Kudüs şehrine geldiğinde “Burak” adlı bineğini, buraya bağlamıştır.

Zaten: mescidin duvarında küçük bir demir halka görülmektedir. Peygamberimiz: “Burak’ı, peygamberlerin atlarını bağladıkları halkaya bağladım” hadisiyle , bu halkayı ifade ettiğine inanılıyor.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

ESKİ ŞEHİR BÖLÜMÜNDEKİ ARKEOLOJİK YERLER

GENİŞ DUVAR

Şehrin kuzey duvarı kalıntıları, 1970 yılında ortaya çıkarılmıştır. Rechov Plugat Hakotel’in köşesindeki bu antik duvar kalıntılarını görebilirsiniz.

Duvar yaklaşık 23 metre genişliğindedir ve uzunluğu 10 metredir. Orijinal yüksekliğinin ise, muhtemelen 25 metre olduğu sanılıyor.

BURNT HOUSE

Burada, Roma döneminden kalma bir ev kalıntısı bulunuyor. Burayı ziyaret ederseniz: yanmış-kömürleşmiş ahşap gemi kalıntıları, bir Roma mızrağı ve bir kadının kol iskeleti görülebiliyor. Burada ayrıca o dönemde bir evin içindeki yaşamın betimlendiği bir slayt gösterisi de izlenebiliyor.

CARDO

Burası, antik Roma döneminde, şehrin iki ana caddesinden birisidir. Bir zamanlar burada dev sütunlar bulunuyormuş. Hatta yüksekliklerinin 16 metreye kadar ulaştığı tahmin ediliyor. Yolun genişliği ise, kaldırımlarla birlikte 50 ayaktır. Her iki tarafında, geniş kaldırımlar ve dükkanlar bulunmaktadır.

WOHL ARKEOLOJİ MÜZESİ

Müze “Yeshiva Hakotel” binasının bodrum katındadır. Burada, 2000 sene önceki evlerin neye benzediğini görebilirsiniz. Kalıntılarda: ilginç mozaik zeminler, taş mobilyalar, süs eserleri ve duvar resimleri, freskler görülür.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

YENİ ŞEHİR-NEW CİTY BÖLÜMÜ

Evet, yazının başında da belirttiğim gibi, burada pek ilgi çekici yer yok. Burası, 19’ncu yüzyıl sonlarında inşa edilmeye başlanmıştır.

Özellikle: 1967 yılındaki savaştan sonra: şehrin bu bölümü, İsrail tarafından imara açılmış ve hızla yeni yerleşim alanları inşa edilmiştir. Bu bölüm “Holoskot” olarak da isimlendiriliyor.

Holoskot

“Holoskot” kelime anlamı olarak: Nazi Almanya’sı tarafından, Avrupalı Yahudilerin zulüm ve imha dönemine verilen isimdir.

1933 yılında, Hitler, Almanya’da iktidara yükselince, Alman Yahudilerine karşı zulüm başlar. Yahudiler, zorla gettolara sürgün edilirler. Haklarına ve mülklerine el konulur ve son olarak Toplama kamplarına sürülürler.

II. Dünya Savaşının başlaması ile, Hitler: imha mangalarını bu kamplara gönderir ve toplama kampları, ölüm kampları haline dönüşür. “Babi Yar” denilen yerde, bir anda 30.000 Yahudi öldürülür.

Toplamda ise, 1.7 milyon Yahudi öldürülür. Evet, tüm bu olaylara “Holoskot” deniliyor.
Holoskot anısını korumak için, burada müze ve anıtlar bulunuyor.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Yüksek Mahkeme

Yüksek Mahkeme, etkileyici şekilde tasarlanmıştır. Yapıda, 5 tane görkemli mahkeme salonu bulunmaktadır.

İsrail Müzesi

1 Rupin Road üzerindedir.
Buranın koleksiyonunda “Ölü Deniz Parşömenleri” dikkat çekmektedir. Ayrıca: Japon Zen bahçeleri temelleri, uluslar arası sanatçıların heykel koleksiyonları ve eserleri sergilenmektedir. Kudüs: ikinci Tapınak dönemi modeli, şehrin topoğrafyası ve mimarlık özellikleri açısından ilgi çekmektedir.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Hayvanat Bahçesi

Malkha Mall yakınındaki Aharon Sholov Road üzerindedir.
Burada, 250 dönümlük bahçede, 1200 hayvan bulunmaktadır. Özellikle, İncil’de adı geçen ve soyu tükenme durumunda olan hayvan türleri barındırılmaktadır.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Knesset

Burası, İsrail Devletinin temsilcilerinin bulunduğu bir yerdir. Mekanda: genel kurul ve konferans salonları bulunur. Ayrıca devlet resepsiyonları için bir salon daha vardır. Genel Kurul salonu rehberli turlarla ziyaret edilmektedir.

Mahane Yehuda Market

Mahane Yehuda ve Elz Haim sokakları arasında, 1928 yılında inşa edilmiş bir büyük açık hava pazarıdır. Burada: meyve-sebze, balık, kümes hayvanları, ekmek ve unlu mamuller, ucuz restoranlar bulunur. Ayrıca: ev eşyaları, giysiler ve biraz önce de söylediğim gibi her türden taze gıdalar bulmak mümkündür.
Tezgahlarda ise, satıcı olarak: genç öğrenciler, Araplar ve Yahudiler göreceksiniz.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler
İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Rockefeller Müzesi

Bu müze: 1938 yılında, eski şehirde ilk müze olarak John D. Rockefeller tarafından kurulmuştur. Yapıda: ağır ceviz kapılar ve metal armatürler ile Ortadoğu taş kemerleri, kubbeleri ve iç avlu birleştirilmiştir.

Müzede: özellikle sikke ve mozaikler, heykeller ve lahitler görülmeye değerdir. Tarih severlere bu müzeyi ziyaret etmelerini öneririm.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

Bible Lands Müzesi

Müzede, antik bölgelerin ve tarihi dönemlerin içinde bir gezinti yapmak mümkündür. Özellikle İncil’de anlatılan topraklarla ilgili bilgiler bulunur. Kenan tanrıları, Kraliçe Esther ve daha birçokları.

Ayrıca: İsrail arazisi üzerindeki sayısız kültür ve inançlarda sergilenen objelerin ana temasıdır. Sergilenen objelerin çoğu: Mısır, Türkiye, Mezopotamya ve Yakın Doğu’dan toplanmıştır.

Objeler: 1913-2003 yılları arasında, Elie Borowski isimli şahıs tarafından toplanmıştır.

İsrail Kudüs Gezilecek Yerler

İslam Sanatı Müzesi

2.Hapalmach Street üzerindedir.
Başkanın ikametgahına yakın olan bu müze, 1974 yılında ziyarete açılmıştır. Müze: Bayan Vera Bryce Salomons tarafından kurulmuştur. Kendisi: Yahudiler ve Araplar arasında köprüler inşa etmesiyle tanınır ve bilinir. Sonuçta, İslam sanatında ileri düzey bilgi sahibi olmuştur.

Günümüzde: Arap şehirlerinden ve Doğu Kudüs bölgesinden gelen çocuklar, Arap ülkelerinden gelen devlet konukları da, bu müzeyi ziyaret etmektedirler.

Müzede sergilenen objeler: hançer, kılıç, kask, diğer silahlar, tekstil, halı, takı, cam eşyalar, seramik, metal eşyalar, satranç taşları, domino ve antika oyun kartları.
Müzede: İbranice, İngilizce, Arapça olmak üzere, üç dilde rehberli turlar düzenlenmektedir.

Yafa

Kudüs, Genel

Kudüs, Tarih

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

Kudüs şehrinde, eski ve yeni şehir bölümlerini gezdikten sonra: yine dini ve tarihi özellikler taşıyan, Kudüs şehri yakınlarındaki başka yerleri de gezebilirsiniz.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

SİON-ZİON DAĞI

Kudüs şehrinde, eski şehrin dışında, surların dışında bulunmaktadır. Ermeni mahallesinin güneyindedir.

Duvarların dışı dedim de: şöyle anlatılan bir efsane bulunmaktadır. 1538 yılında, Kanuni Sultan Süleyman şehir surlarını yaptırırken, “Kral David” in mezarının surların dışında bırakılması nedeniyle, surları yaptıran iki mühendisi idam ettirdiği söylenir.

Bugün Yafa kapısının iç avlusundaki iki mezarın, bu mimarlara ait olduğu söylenir.

Buranın ismine: ilk olarak MÖ.630-540 yılları arasında Samuel II’nin yazılı kayıtlarında rastlanmıştır.

Burası “Kudüs” şehri ile “eş” anlamlıdır. David tarafından fethedilmiş ve üzerine “Yevuslu” isimli kale yapılmıştır.

Bu kalenin: Süleyman Tapınağı ile aynı yerde yapıldığı söylenmektedir. İsa döneminde ise, Zion dağı yoğun nüfuslu ve şehir duvarlarının içinde, zengin bir mahalle olarak bilinir.

Yahudi inancına göre, burası “Tapınak dağı” olarak da bilinir ki, birinci ve ikinci tapınakların burada yapıldığı söylenir. Bu yüzden: tanrı ve insanlık arasındaki bağlantı nedeniyle, Yahudiler için, burası dünyanın en kutsal yeridir.

 

Holoskost-Holokost Cellar

Burası, bir müzedir. Müzede, bir açık avlu ve 10 sergi odası bulunmaktadır. Avluda: bölgede bulunan mezar taşı benzeri plakalar görülür.

Bunların üzerinde, İbranice yazılar görülür. Müzede sergilenenler ise: Tevrat’ta belirlenen dini olaylarla ilgilidir.

Örneğin: Polonya’daki “Buchenwald Toplama Kampı’”ndan bir “dua kitabı” ilgi çekmektedir. Diğer objeler ise: çantalar, ayakkabılar, parşömenlere yazılmış Tevrat.

Auschwitz toplama kampından getirilen: bir mahkum tarafından giyilen, Tevrat parşömenleri dikilmiş elbise ilgi çekmektedir.

Ayrıca, yine Naziler tarafından öldürülen “Holokost” kahramanlarının ölüm kamplarından getirilen “külleri” de burada bulunmaktadır. Naziler tarafından insan yağından üretilen “sabunlar” da görülmektedir.

 

Oksan Schinler Mezarı

Bu adam (1908-1974) etnik bir Alman Sanayicisidir. Alman Nazi Partisinin de üyesi olan bu şahıs: Nazilerden 1200 Yahudiye ölümden kurtarmıştır. Hatırlarsanız: 1993 yılında “Schinler’in Listesi” filmi çekilmişti. Kendisi: fabrikaları nedeniyle, ömrünü Polonya ve Çek Cumhuriyetinde geçirmiş ve 1974 yılında ölmüştür.

Ancak, öldüğünde beş parasız idi. Kendisi: Kudüs şehrine gömülmek istiyordu. Çünkü: “çocuklarım burada” demişti. Bunun üzerine: Tapınak dağı zirvesindeki “Katolik Mezarlığı”nda toprağa verildi. Kendisi Yahudi olmamasına rağmen, 1200 Yahudiye ölümden kurtardığı için buraya gömülmüştür.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

Gallicantu St Peter Kilisesi

Kilise: Tapınak dağının doğu kesiminde, dik bir yamaç üzerinde kurulmuştur. Çatısında: kara bir haç üzerinde, bir altın horoz yükselir. Zaten “Gali-cantu” Latince “horoz ötüşü” anlamına gelmektedir.

Kilisenin altında bulunan bir zindanın: İsa’nın tutuklanmasının ardından, gece boyunca burada kaldığı hücre olduğuna inanılır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

Dormition Abbey-Kilisesi

Günümüzde, Tapınak dağının zirvesindeki bir tepede, bu kilise bulunmaktadır. Kale gibi bina, bir konik çatı ve dört köşesindeki kuleleriyle dikkat çekmektedir. Eski şehrin güneyinde ”Zion kapısı” önünde durmaktadır.

Kilise, eski şehri çevreleyen surların dışında: Zion kapısına yakın yerdedir. 1898 yılında Alman imparatoru Kaiser Wilhelm II: Kudüs şehrini ziyaretinde, Sultan Abdülhamit’e, buradan “Alman Birliği” adına bir arazi satın almak istediğini söylemiştir.

Çünkü: İsa ve havarilerinin son akşam yemeğini yedikleri yer ve Meryem’in öldüğü düşünülen yer buradadır. Dolayısı ile, Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlar için kutsal kabul edilen bu yer: “uyku” veya “uykuya dalma” şeklinde isimlendirilir. Yani, ölümden söz etmiyorlar, uykuya dalma olarak kabulleniyorlar.

Öte yandan: Meryem’in öldüğü yer olarak bir yer daha biliniyor, evet “Efes” şehri. Yani: Meryem’in öldüğü ve ölmeden önce bir süre yaşadığı yer olarak “Efes” ve “Kudüs” düşünülüyor. Efes ile ilgili olarak: havarilerden St.John’un “Meryem’in İsa’nın ölümünden sonra Efes’e gittiğini söylemesine” dayanılmaktadır.

Öte yandan; Meryem türbesinin: Kudüs’de Zeytin dağının dibinde bulunduğuna da inanılmaktadır. Meryem’in burada öldüğüne dair mevcut kitapların, uydurma olduğuna inanılıyor. Burada, Meryem’e ait bir prototif mezar bulunduğuna inanılmaktadır.

“Dormition” kelime anlamı “varsayım” demektir. Evet, Alman-Köln Piskoposu Heinrich Renard (1868-1929): 1899 yılında, bu arazi üzerinde incelemeler sürdürür ve Bizans döneminde yapılmış “Aya Sion” kilisesi kalıntılarını bulur. Bu kalıntıların, Haçlılar zamanında yapılmış “Zion kilisesi” kalıntıları üzerine yapıldığı öğrenilir. Bunun üzerine, yeni kilisenin yapımına 1900 yılında başlanır ve 1910 yılında tamamlanır.

Kilise içinde bulunanlar

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
Kral David Mezarı

Kral David, bir İsrail kralı olarak bilinmektedir. Mezarı, bu kilise içinde bulunmaktadır. Aslında, yukarıda da belirttiğim gibi, burada daha önce bir Bizans dönemi kilisesi bulunmakta imiş ve mezar o kilisenin zemin kat köşesindedir.

Mezar: 14’ncü yüzyıldan kalma bir lahit içindedir. Lahdin üzerine, 1949 yılında modernist süslemeleri olan mavi bir bez örtülmüştür. Lahdin içinde bir cesedin bulunduğu biliniyor ama bunun tam olarak Kral David’e ait olup olmadığı hakkında herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Çünkü: İncil’e göre, David: toprağa gömülmüştür.

İsa ve 12 havarisinin son akşam yemeğini yedikleri yer

Kral David’in mezarının bulunduğu binanın üst katındadır ve “Cenacle” olarak bilinmektedir. “Cena” kelimesi bir tür “akşam yemeği” dir. Burası “Yeni Ahit” de, bir site ve Hıristiyan kilisesi olarak kabul edilir. Peki, bu olayın burada olduğu hakkındaki belirtiler nelerdir:

Yapılan araştırmalara göre: mevcut Kral Davud mezarının doğu ve güneydoğu duvarları: Roma imparatoru Theodosius döneminde yapılan, sekizgen kiliseden kalmadır. 382 yılında yapılan bu kilise: 394 yılında Papa tarafından kutsanmıştır. Yani, burada İsa ve Havarilerinin son akşam yemeğini yediklerine inanılmaktadır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

BETHLEHEM ŞEHRİ

Batı Şeria bölgesinde, Kudüs şehrine 9 km. uzaklıkta, güneydedir. İbranice isminin anlamı “Ekmek evi” demektir. Çölün kenarında bir tepe üzerinde kurulmuştur.

Burası: İsa’nın doğum yeri olarak kabul edilmektedir. Hıristiyan inanışına göre: Meryem ananın doğum yaptığı bu mağara hayvanlar için kullanılırken, yerel çobanlar, bebek doğduktan sonra, buraya doğudan üç bilge adamın geldiğini ve saygı-hediyeler sunduğunu söylemişlerdir.

MÖ.1000 yılında, İsrail’in ikinci kralı David’in de bu şehirde doğduğu söylenir. David: daha sonradan “Peygamber Samuel” olmuştur.

Günümüzde, İsa’nın doğduğuna inanılan mağaranın üzerinde, bir kilise bulunmaktadır ve dünyanın en eski Hıristiyan kilisesi olduğuna inanılır.
Burayı ziyaret ederseniz: buraya has bir el sanatı olan: zeytin ağacından yapılma ahşap oymalar, Meryem tasvirli inci-mücevher ve takılar ve farklı nakışlardan satın alabilirsiniz.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

Nativity Kilisesi

Burası, İsa’nın doğduğuna inanılan mağara üzerine inşa edilmiştir. Kale gibi ön duvarındaki tek kapı: 1.2 metre yüksekliktedir. Bu kapı, 1500 yılı civarında, bu ölçüye düşürülmüştür. Bugünkü Bazilika: Hıristiyan dünyasının en eski kilisesi olarak bilinmektedir.

6’ncı yüzyılda, Roma İmparatoru Jüstinyen tarafından yaptırılmıştır. Bu orijinal kilise; 339 yılında İmparator Konstantin (Hıristiyanlığı ilk kabul eden Roma imparatorudur) tarafından yaptırılan kilisenin yerine, İsa’nın doğum yeri olarak kabul edilen mağara üzerine yapılmıştır.

 

Nativity Grotto

Burası, İsa’nın doğduğuna inanılan mağaradır. İsa’nın doğum yeri, loş bir kaya mağaradır. Bunun üzerinde, bir yıldız ve onun mermer zemininde “Burada İsa Mesih, Meryem’den doğdu” yazmaktadır.

Dikdörtgen mağara: 12 metre uzunluğunda 3 metre genişliğindedir. Bayram günlerinde, mağarada bulunan 48 lamba yanmaktadır. Ancak, 1869 yılında bu nedenle ciddi bir yangın çıkmıştır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

NASIRA KASABASI

İsa’nın doğduğu ve büyüdüğü kasaba olarak bilinir ve tanınır. Günümüzde buraya “Nazareth” ismi verilmiştir ve gelişen bir şehir olarak bilinir. MS.1’nci yüzyıldan kalma “Nasıra” kasabası yani köyünün kalıntıları: randevu ile görülebilmektedir.

Kasaba her ne kadar Müslüman ve Arap şehri olarak bilinmesine rağmen: kilise, manastır ve diğer dini kurumlar boldur ve Hıristiyanlar için bir hac merkezidir.
Buranın çevresindeki en önemli yer: Müjde Bazilikasıdır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

Müjde Bazilikası

Bazilika: İsa’nın doğumunun, Cebrail tarafından müjdelendiği yerdir ve dünyanın en kutsal Hıristiyan dini yerlerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Bazilika: haçlı ve Bizans kalıntıları üzerine, 1969 yılında inşa edilmiştir. Katolik ve Ortodoks Hıristiyanlar, hacı olmak amacıyla burayı ziyaret ederler.

Evet, 2 katlı kilise: çarpıcı, modern, mimari tarzında ve renkli bir şekilde dekore edilmiş, Orta Doğudaki en büyük Hıristiyan kilisesidir.

Kubbe: geleneksel “Meryem Ana Evi” olarak düzenlenen bir mağara üzerinde durmaktadır ve burada, bir zamanlar Meryem’in yaşadığına inanılmasıdır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

St Joseph Kilisesi

Müjde kilisesinin hemen yanındadır. Ancak, Müjde kilisesinin yanında: sağlam ve iddiasız bir yapıdır. Merdivenlerle, kilisenin siyah-beyaz mozaiklerle süslü, 2 metre karelik avlusuna inilir. Daha aşağıda: 17’nci yüzyıldan kaldığına ve Yusuf’un marangozluk atölyesi olduğuna inanılan bir yer bulunur.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

Mary Kuyusu

Müjde kilisesinin kuzeyinde, yaklaşık 400 metre uzaklıktadır. Buranın, küçük kasaba olduğu dönemde, Meryem ve onun genç oğlu İsa tarafından sık sık kullanıldığına inanılmaktadır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

YİGAL ALON MÜZESİ-GALİLEE TEKNE

Müze; Celile denizi üzerinde, Kibutz Ginnosar bölgesindedir ve Yigal Alon (1918-1980) isimli askeri ve siyasi lider tarafından yaptırılmıştır.

Müzenin en değerli eseri bir tekne kalıntısıdır. Bu tekne, Hıristiyanlar tarafından dünyanın en değerli ve anlamlı arkeolojik hazinelerinden birisi olarak kabul edilir, çünkü teknenin “İsa” ya ait olduğuna inanılıyor.

Tekne kalıntısı: bir kuraklık sırasında, Celile denizi kıyısında, Ocak 1986 tarihinde, Celile’ye gelen iki balıkçı kardeş tarafından çamur içinde bulunmuştur. Yaklaşık 2000 yıl öncesine ait olduğu düşünülen tekne, 12 gün sonra, gün ışığına çıkarılmıştır.

Bilim adamları, teknenin: bir balıkçı teknesi veya Romalılara karşı bir deniz savaşında görev alan tekne olduğuna inanıyorlar. Ama, biraz önce de söylediğim gibi, Hıristiyanlar, bu tekneye İsa’nın ve havarilerinin bindiğine inanıyorlar.

Müzede, bu tekne dışında: Yahudiler ve Araplar tarafından yapılan sanat eserlerinin bulunduğu sergiler de düzenleniyor. Kalıcı sergiler: eski çağlardan günümüze kadar olan sürece ait arkeolojik buluntulardır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

MAR SABA MANASTIRI

Rum Ortodoks Mar Saba manastırı, 1500 yıl önce inşa edilmiş ve dünyanın en eski ve hala yerleşim bulunan manastırı olarak önem kazanmaktadır. İlk olarak, Türkiye’den buraya gelen bir keşiş tarafından kurulan manastır, daha sonra yıkılmış ve 1834 yılında büyük bir depremin ardından yeniden yapılmıştır.

Manastır: kuzeydeki St. George manastırı gibi, yalnızlık arayan rahipler tarafından kurulmuştur. Başlangıçta onlar mağaralarda yaşarken, Aziz Mar Saba önderliğinde bu manastır inşa edilmiştir. Altın çağında, manastırda 300 den fazla rahip bulunduğu biliniyor.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

HALHUL KASABASI

Batı Şeria bölgesinde, Güneyde Hebron şehrine 5 km. uzaklıkta, Judean dağlarının en yüksek tepesi üzerindedir. Deniz seviyesinden, 1026 metre yüksekliktedir.

Burada: Hz. Yunus’un makamı bulunuyor. Yahudiler tarafından Peygamber Jonah olarak bilinir. Mezarının bulunduğu yerde: Nabi Yunus Camisi bulunmaktadır. 1226 yılında Eyyübi döneminde yapılmıştır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

ERİHA ŞEHRİ

Batı Şeria bölümünde, Ürdün nehri yanındadır. Lut gölünün 8 km. kuzeyindedir.
Burası, 10.000 yıllık bir şehir olarak önem kazanmaktadır. Bu nedenle, dünya üzerindeki ilk yerleşim yeri olarak kabul edilmektedir. Kelime anlamı “parfüm” anlamına gelir.

Çünkü: çölle çevrilmiş vahada, harika kokulu çiçekleri ile tanınmaktadır. Yeşil bir bitki örtüsünü barındırır.

İncil’de bu şehir “palmiyelerin şehri” olarak geçmektedir. Eriha yolu üzerinde Hz. Musa’nın kabrinin bulunduğu külliye ziyaret edilir.

Bölgenin bir diğer özelliği de, buranın MÖ.35 yılında, Mark Antony tarafından Kleopatra’ya hediye edilmiş olmasıdır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

Zaccheus Sycamore Ağacı

Hişam Saray Oteli yanında bulunan ağaç, normal gibi görünse de, Hıristiyanlar için özel önem taşımaktadır. Zacchaeus: şehri daha iyi görebilmek için, arkasında kalabalık bir topluluk ile bu ağaca kadar yürümüştür.

Tel es-Sultan

Şehir merkezinin 2 km. dışında bulunan bu bölge: eski Eriha şehri olarak bilinir.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

Hişam Sarayı

MÖ.740 yılında inşa edilen Hişam Sarayı, tarih boyunca avlanma ve tarım merkezi olarak kullanılmıştır. Hatta, Emeviler döneminde bölge, kazandığı önem nedeniyle arkeologlar tarafından “Ortadoğu’nun Versay Sarayı da denilmektedir. Saray her gün ziyaret edilebilmektedir.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

Kurantul Manastırı

Hz. İsa’nın 40 gün 40 gece oruç tutarak şeytanla sınandığı ve sonrasında Peygamberliğini ilan ettiği manastır, bugün Yunan Ortodoks kilisesine bağlı bir manastır olarak görülmektedir. Buraya ulaşım zor, 400 metrelik bir yüksekliği tırmanmanız veya teleferikle buraya ulaşmanız gerekir. Manastır: Ayartma dağı üzerindedir ve Lut Gölü, Ürdün Vadisi ve Eriha bölgesinin muhteşem bir manzarasına sahiptir.

 

Dier Hijla-Aziz Gerasimus Manastırı

Burası, Eriha şehrinin doğusundadır.
Hz. İsa’nın vaftiz edildiği yer olarak bilinir ve Aziz Gerasimus tarafından, MS.455 yılında yaptırılmıştır. Burada, halen günümüzde Yunan Ortodoks cemaatinin bir bölümü yaşamaktadır.

 

Kbirbet Kurman

Eriha merkezinin 20 km. güneyinde bulunan buranın çevresindeki uçurumlarda, 1947 yılında Bedevi bir genç çoban tarafından “Lut Gölü Yazıtları” bulunmuştur. Bunlar: bakır üzerine yazılmıştır.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi
İsrail Kudüs yakınlarında gezi

 

LUT GÖLÜ-ÖLÜ DENİZ

Buraya, hem “Ölü deniz” hem de “Lut gölü” ismi veriliyor.

Kudüs şehrinden çıkıp buraya gitmek isterseniz, uçsuz-bucaksız tepeler arasından geçiyorsunuz.

Göle varmadan: Hz.Musa’nın kabri görülüyor. Burayı ziyaret edebilirsiniz. Kabir: Kudüs-Eriha yolu üzerinde, bir tepenin başında bulunan medresenin içindedir.

Göle gelince

Deniz seviyesinden 422 metre aşağıda olan “Bahrü-l-Meyyit” yani “Ölü deniz” Lut gölünde, Allaha isyan edenlerin feci akıbetine tanık olmuştur. Yani: Ölü deniz: bir anlamda, dünya üzerindeki en alçak kara kütlesi olarak da önem kazanmaktadır.

Gölün yüzeyi, dünyanın en alçak noktasıdır ki, deniz seviyesinden 800 metre aşağıdadır. Gölün uzunluğu 80 km. ve genişliği 18 km.dir. Su seviyesi, her yıl çok eski bir geçmişten bu yana 18 cm. çekilmektedir. Çevreciler: Lut gölünün yok olmaya başladığı yönünde uyarılar verdiğini ve bunun özellikle İsrail tarafından göl kıyısında kurulu bulunan “Bromür” fabrikası yüzünden olduğunu ileri sürmektedirler.

İsrail fabrikaları yüzünden, temiz su sıkıntısı çekilmektedir. Oluklar endişe verici boyutlara ulaşmıştır.

Denizdeki tuzluluk oranı çok yüksektir. Litre başına 340 gr tuzluluk oranı ile dünya üzerindeki en tuzlu denizdir. Bu yüksek tuzluluk oranı, göldeki yaşamı olumsuz etkiler.

Zaten bu yüzden “Ölü deniz” olarak adlandırılır. Bazı nehirlerden gelen balıklar, göle düştükleri gibi ölmektedirler. Bu balıklar, tuza bulanmış olarak sahillere sürüklenirler.

Ancak, bu yüksek tuzluluk oranı, aynı zamanda “iyileştirici” özelliklere de sahiptir. Düzenli olarak buraya gelen birçok hasta ziyaretçi üzerinde olumlu etkileri görülmüştür ve rahatlama sağlar.

Ölü denizin batı kıyılarında: suya kolay erişim sağlanan organize plajlar ve yüzme alanları ve tedavi plajları (Neve Zohar ve Ein Bokek) bulunmaktadır.

Su içindeki mineraller ve tuzların birleşimi, vücut için eşsiz ve yaratıcı tedavi edici özellikler sunmaktadır. Deniz yatağında, vücuda sürülen siyah çamur yatakları bulunmaktadır. Ziyaretçiler, vücutlarını bu siyah çamur ile kaplarlar.

Ölü deniz Judean Desert: aynı zamanda, çöl turizmi içinde önemli bir merkezdir. Eğer Lut Gölünde yüzmek isterseniz:

Feslika

Burası: Kumran’ın 3 km. güneyindedir. Her gün, buraya 08.00-17.00 arasında ulaşmak mümkündür.

Ein Gedi

Burası: Eriha şehrinden 50 km. ve Es-Saba’dan 80 km. uzaklıktadır. Egged-Kudus arasında, günde toplam 10 adet otobüs seferi bulunmaktadır. Egged-Massada arasında ise, günde 3 otobüs seferi bulunur, yolculuk 30 dakika sürer.

Sodom Dağı

Ein Gedi’nin 50 km. güneyindedir. Burası ilginç bir yer. Tarihte: Sodom-Gomorro laneti ve Lut kavminin yok olması ile ilgili bilgisi olanlar hatırlayacaklardır burayı. Peygamberin uyarılarına kulak asmayan Lut Kavimi, burada tanrı tarafından yok edilmiştir.

İsrail Kudüs yakınlarında gezi

EL HALİL ŞEHRİ

Burası: Tunç Çağında Filistin yöresinde kurulmuş ilk şehirlerden birisidir.
İslam inanışına göre: Adem ve Havva, cennetten kovulunca, bir süre burada yaşamışlardır.
İncil’de ise: El Halil: cennetten düşen dört deve ile ilgili olarak “Dörtlerin köyü” olarak bilinmektedir.

Başka bir inanışa göre de: İncil’de isimleri geçen ve burada gömülü oldukları söylenen, 4 çifte atıfta bulunulur. Bunlar: Adem ve Havva, İbrahim ve Sara, İshak ve Rabia, Yakup ve Leah.
Şehrin kuruluşu, Eski Ahitte’de tam olarak tarihlendirilmiştir.

İncil’e göre: Hz. Davud: MÖ.1000 yılına doğru, El Halil şehrinde kral ilan edilmiştir. 18’nci yüzyılın sonlarına doğru ise, şehir Filistin bölgesinin en önemli ticaret merkezi haline gelmiştir.
Kudüs şehrinden, El Halil şehrine giderken: yol üzerinde bir kısım Yahudi yerleşim merkezleri görülüyor. Öte yandan, yine yol üzerinde meşhur “Utanç Duvarı” görülüyor.

 

El Haram El İbrahim-Haram el Halil (Peygamberlerin Mezarları)

Bu cami: Hz. İbrahim ve ailesinin mezarlarının bulunduğu “Atabalar Mağarası” üzerinde 1206 yılında kurulmuştur. Eski Ahitte anlatıldığına göre: caminin altındaki mağara; Hz. İbrahim tarafından, eşi Hz. Sare’nin ölümü üzerine satın alınmış ve Hz. Sare, buraya defnedilmiştir. Takip eden süreçte, Hz. İbrahim, Hz. İshak, eşi Rıfka ve Hz. İshak’ın oğlu Hz. Yakup da buraya defnedilmiştir.

Evet, burası her ne kadar bir cami olsa da, Yahudi göçmenler, 1967 yılından bu yana, caminin bir bölümünde ibadet etmektedirler. Yani, Haram’ın bir bölümü Yahudiler, diğer bölümü Müslümanlar olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

Ancak, 1994 yılında Baruch Goldtein isimli fanatik bir Yahudi, burada toplu katliam gerçekleştirmiş ve 48 kişiyi öldürmüştür. İsrail devleti, bu olayı bahane ederek, ardından, şehrin yarısını ve caminin de yarısını ele geçirmiştir.

Müslüman tarafında: Hz. İshak ve eşi Rıfka’nın mezarları görülür. Yahudi tarafında ise: Hz. Yakup ve eşi Lea’nın mezarları bulunmaktadır. Her iki bölüm ortasında ise: Hz. İbrahim ve eşi Sare’nin mezarları bulunmaktadır.

Yafa

Kudüs Gezilecek Yerler

Kudüs, Genel

Özbekistan Buhara

Özbekistan Buhara

Buhara şehrinin birçok yüzü bulunmaktadır ve bu nedenle şehre değişik isimler verilmiştir. Bunlar “Kutsal Buhara”, “Akil Buhara”, “Mübarek Buhara” dır ama en doğru isim “Noble Buhara”dır.

Şehrin ismi: Buhara olmadan önce “Vikhara” dır ve bunun kelime anlamı “Budist Manastırı” dır. “Buhara” isminin kökeni ise “Bukhar” demektir ve bunun kelime anlamı, büyücüler dilinde “bilgi kaynağı” demektir. Bukhar aynı zamanda, putlar için kullanılan bir depo anlamında kullanılır.

Şehri ziyaret ettiğinizde: eski sokakları, mimarisi, uzun boylu minareleri ve asırlık anıtları hemen göze çarpacaktır. Bilim adamları tarafından incelenen bu sayısız ortaçağ eserleri nedeniyle, şehrin üzerinde antik bir atmosfer yükselir.

Arkeologlar tarafından, toprak zemin yaklaşık 20 metre kadar kazılmış ve bu bölümde: çeşitli konutlar, kamu binaları ve sur kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda şehrin ilk olarak 2500 yıl önce kurulduğu da ortaya çıkmıştır.

Özbekistan Buhara
Özbekistan Buhara
Özbekistan Buhara

 

Antik dönemlerde: Buhara çeşitli dinlerin merkezi olmuştur. Zerdüştler, müşrikler, Hıristiyanlar ve Budistler burada yaşamışlardır. Ancak 19. yüzyılın sonunda, şehir Müslüman dünyasının önemli bir kültürel ve dini merkezi haline gelmiştir.

O dönemden günümüze, birçok cami, mezar ve medrese kalmıştır. Genel olarak 4000 üzerindeki bu anıtlar, Buhara şehrini, Orta Asya’da tam bir açık hava müzesi haline getirmiştir.

Şehir: Orta Asya’daki en romantik geçmişe sahip şehirlerden birisidir. MÖ.500 yılında kurulan şehir, zamanla Büyük İskender tarafından ele geçirilmiş, Cengiz Han burayı ele geçirip yakıp yıktıktan sonra, Timur burayı yeniden imar etmiştir.

Aslında: Cengiz Han ordusu ile birlikte şehri kuşatınca, şehir halkı: hayatlarının bağışlanması ve şehrin yok edilmemesi karşılığında bir anlaşma yaparak, şehri Cengiz Han’a teslim etmiştir. Ancak Cengiz Han: bunu kabul etmesine rağmen, şehri teslim alınca sanatçıları ve genç kızları ve genç erkekleri ayırıp, herkesi öldürtmüş ve şehri ateşe verdirtmiştir.

Özbekistan Buhara
Özbekistan Buhara
Özbekistan Buhara

 

Şehre hayran kalan ünlü gezgin “Marco Polo” nun yazıtları, burayı İpek Yolu’nun entelektüel ve kültürel bir merkezi haline getirmiştir. Öte yandan: buradan dünyanın büyük tarihçileri, bilim adamları, yazarları ve düşünürleri yetişmiştir.

Tasavvuf anlayışı, Anadolu’ya kadar etkili olan Ahmet Yesevi burada yetişen ünlü kişilerin başında gelir. Buharalı mutasavvıflar arasında Bahaeddin Nakşibendi de bulunmaktadır.

19. yüzyılda Rusya ve İngiltere arasındaki “Büyük Oyun” sırasında iki İngiliz subayı olan Stoddart ve Connoly burada bulunan Erk Hisarı’nın önünde infaz edilmiştir.

Şehirdeki en eski anıtların başında: şehrin kapısı vardır. Orta Asya döneminden kalma kalenin bir duvar kalıntısı, savunma sisteminin eşsiz anıtı olarak görülmektedir. Bu duvar kalıntısı, sonsuz savaşlar sırasında, şehrin savunması için amaçlanan zapt edilmez istihkam inşasını göstermektedir.

Şehrin kapısı: duvarın dış tarafından yanmış tuğla ile yapılmıştır. Mevcut duvarın uzunluğu 11 metreye ulaşmaktadır. Bu duvarların ilk olarak Arap Naip Takhirid zamanında yapıldığı bilinmektedir. Şehir gelişip büyüdükçe, ortaçağ döneminde yapılan duvarlar arttırılmıştır.

Sonrasında 12.yüzyıla kadar yıpranan bu duvarlar, Karahanlı hükümdarı Arslan han zamanında (1102-1130) takviye edilmiştir. Takip eden süreçte 1207-1208 yılları arasında restore edilen duvarlar, 1220 yılında Cengiz Han orduları tarafından Moğol istilasında yeniden yıkılmıştır.

1540-1549 yılları arasında Abdal-Aziz Han döneminde duvarlar şehrin banliyöleriyle çevrilmiştir. Günümüzde, şehrin güneybatı kısmında, rekreasyon parkında bu ortaçağ surlarının bir kısmını görmek mümkündür.

Özbekistan Buhara
Özbekistan Buhara

 

Evet: Buhara Orta Asya’nın en kutsal şehirlerinden birisi ve aynı zamanda Orta Asya Türk kültürünün merkezidir. Öte yandan Özbekistan ülkesinin beşinci büyük şehridir.

Tarihi İpek yolu üzerinde özel bir yere gitmek düşünürseniz, burası mutlaka gidilmesi gereken bir yer olarak öne çıkar. Kalan Minar ve mavi kubbelerin arasından, bu şaşırtıcı şehri izlemek gerçekten çok otantiktir.

Şehrin dolambaçlı ve topraklı sokakları hem içme hem temizlik amaçlarıyla kullanılan su kaynaklarının çevresine inşa edilmiştir. Bu havuzlar sağlıksız oldukları için Sovyetler döneminde doldurulmuşlardır.

Dut ağaçlarıyla çevrili, içinde bir hankah ve medreseler olan Leb-i Havuz hala durmaktadır. Yakınlarda, Orta Asya’daki yüksek İslami eğitimin merkezi olan 14.yüzyıldan kalma Kukeldaş Medresesi bulunmaktadır.

Kahverengilerin ve mavilerin şehri olan Buhara, göz alıcı pazarları, muhteşem çini mozaikleriyle insanın bambaşka bir ortamı yaşamasını sağlar. Tarihteki yerinin sağlam olduğunu bilen şehir, çok rahat bir havaya sahiptir.

Buhara şehrinde 269.000 kişi yaşamaktadır. Şehir Özbekistan ülkesindeki 12 şehirden birisidir ve ülkenin güneyindedir.

Şehrin tarihi merkezi, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Buna göre: İpek Yolu üzerinde bulunan şehir, 2000 yıldan daha eskidir.

Kent dokusu büyük ölçüde sağlam kalmıştır. Orta Asya’da, bir ortaçağ kenti olarak eksiksiz örnektir. Özellikle: 10. yüzyıl Müslüman mimarisinin başyapıtı olan İsmail Samani mezarı ve çok sayıda 17.yüzyıl medresesi ilgi çekmektedir.

Burayı ziyaret etmek için en uygun dönem: Mart-Nisan ve Eylül-Ekim ayları arasındaki dönemdir. Buraya ulaşmak için İstanbul-Taşkent arasında havayolu ve Taşkent-Buhara arasında yerel havayolu kullanmak gerekir.

İstanbul-Taşkent arasındaki uçuş, yaklaşık 4 saat 20 dakika sürmektedir. Buhara şehrine trenle gitmek isterseniz, Semerkant-Buhara arasındaki tren yolculuğu yaklaşık 3 saat sürüyor.

Buhara tren istasyonu, şehir merkezine 12 km uzaklıktadır. Bunun sebebi: o zamandaki Buhara Emirinin politikasıdır. 1889 yılında tren hattı kurulduğunda, medeniyetle arasındaki bağların en aza indirgenmesi amacıyla tren hattı şehre bu kadar uzak kurdurulmuştur. Çünkü o dönemde, şehir bir yandan “Yasak Şehir” yani “en kapalı toplum” olarak bilinmektedir.

Yüzyıllar boyunca şehre hiçbir yabancı girememiştir. Çünkü Buhara Emirlerinin 17.yüzyıldan itibaren dünya ile ilişkilerini kestikleri söyleniyor. Gizlice girmeyi başaranlar ise, çok iyi Türkçe ve Farsça bilip, molla kılığında bölgeyi ziyaret eden seyyahlardır. Bölgeyi ziyaret eden seyyahlardan birçoğunun öldürüldüğü söyleniyor.

İpek Yolu aracılığı ile buradan geçen Müslüman tüccarlar haricinde kimse buraya giremiyormuş. Öte yandan, Buhara Emirliğinin bu kadar dış dünyadan izole olmasının en büyük nedenlerinden birisi de, coğrafi konumdur. Buhara şehrinin kuzey, batı ve güney bölümü bozkırlar ve çöllerle çevrilidir.

Doğuda ise dağlar bulunur. Buraya gelecek ordular, çölü geçme yollarını ve su kaynaklarını bilmedikleri takdirde, buraya ulaşmaları mümkün değildir. Bu nedenle de, ister seyyah, ister gezgin, ister elçi kim olursa olsun, bu bilgileri dışarı çıkarmamaları için öldürülmüşlerdir.

Hatta: şehri bir Rus sefir geldiğinde, onun bu bilgilere sızmasını engellemek için şehrin en uzak yerlerinde konaklattıkları söylenmektedir. Şehrin bu döneme ait anıları arasında idam edilerek öldürülen iki İngiliz dikkat çekmektedir.

İngiltere kraliçesi Victoria’nın temsilcisi olarak buraya gelen Teğmen Stocdart: yanında getirdiği hediyeleri Hindistan valisi adına Emire takdim edince, Emir Nasrullah Han, bunu kendisine hakaret sayar ve kendisini hapsettirir. Daha sonra onu kurtarmak için gelen İngiliz elçi de hapsedilir ve ardından ikisi de idam edilerek öldürülür.

Buhara ismiyle bilinen ünlü İran halı deseninin şehirle bir ilgisi yoktur. Gezginler ilk olarak buradaki Pazar yerinde bu halıları görmüş ve halıların burada yapıldığını düşünmüşler ve bu isim verilmiştir.

 

Şehrin popüler kafe ve restoranları

Buhara şehrinin yerel lezzetleri arasında öne çıkanlar: Buhara pilavı, baracha (soğan ile haşlanmış kuzu eti yemeği), Buhara somsa (etli domates dolması) dır. Bu ana yemekler yanında mayonez ile tatlandırılmış sebze salataları öne çıkar.

Ayrıca: şehirde Avrupa mutfağı yemekleri, diyet salata ve vajeteryan yemekleri ve restoran ve kafelerde İngilizce bilen personel bulmak mümkündür.

Kamp

M.İkbol str adresindedir. Her gün saat 10.00-23.00 arasında açıktır. Kamp isimli restoran: açık bahçe, iki salon, odalar ve çocuk odasından oluşan büyük bir komplekstir. Burada Özbek, Avrupa ve Uygur yemek kültürü tadılabilir. Özellikle: Uygur tarzı kızarmış sığır eti, çeşitli çorbalar ve tatlılar önerilir.

Bela İtalia

B.Nakshbandi str adresindedir. Burası ölçülü İtalyan tasarımı ile dikkati çeker. Şehrin eski ve yeni parçaları arasında yer almaktadır. Burada: Avrupa ve doğu mutfak kültürü tadılabilir. Özellikle: pizza, spagetti, Arap et yemeği ve Gürcü et yemeği önerilir.

Minzifa

Khujarushnoy str adresindedir. Burası Lyabi-Khauz yakınlarında, eski şehrin merkezindedir. İki hol ve bir terastan oluşmaktadır. Burada: Özbek, Avrupa ve vejateryan yemekleri bulunmaktadır. En popüler yemek ise pilavdır.

Rüsten-aka Ulusal Evi

Sarofon str adresindedir. Buhara şehrinin eski kesiminde yer almaktadır.
Burada: Özbek, Avrupa ve Vejeteryan tarzı yemekler sunulmaktadır. Popüler yemekler: dolma, mısır çorbası, elmalı turtadır.

Dolon

Khakhikat str adresindedir. Şehrin eski kısmında yer almaktadır. Burada: Avrupa ve Özbek yemekleri sunulmaktadır. Popüler yemek: shashlik ve shourpadır.

Doston Evi

K.Kalon str adresindedir. Burası ulusal geleneklere göre pişmiş Özbek yemekleri tatmak için şehirdeki en uygun mekandır. Burada Özbek yemek kültürü sunulur. Popüler yemekler: Buhara pilavı, shourpa, köfte çorbası, dolma, haşlanmış sebze salataları, somsa’

Özbekistan Buhara
Özbekistan Buhara

 

ŞEHİR MERKEZİNDE GEZİLECEK YERLER:

Özbekistan Buhara Buhara Kalesi-Arch
Özbekistan Buhara Buhara Kalesi-Arch

 

Buhara Kalesi-Arch

Ark kalesi, Buhara hanları tarafından konut olarak kullanılmıştır. Son kazılara göre: 4. yüzyılda yapıldığı görülür. 20 metre yükseklikte suni bir tepe oluşturulmuştur. Yani duvar yükseklikleri 18 metreye ulaşır.

Üst tabakalar, en son Bokharan Emiri döneminde inşa edilmiştir. Yapının ahşap kısmı ise, 1920 yılındaki genel yangın sırasında yanarak yok olmuştur. Ark içinde: Emirin konaklama odası, polis bölümü, ahırlar, giysi, halı, mutfak eşyaları, hazine, tophane, hapishane, kuyum ve diğer atölyeler ve cami görülebilir.

İlk olarak ise, Ark’ın devasa kapıları ilginizi çekecektir. Kapılar; iki katlı kule ile portal, kemer açıklığı ve üstünde kafesli mimari galeri görülür. Arkada da galeri ile çevrili bir müzik odası bulunur. Yan tarafta, mahkumların atıldığı nemli zindan bulunur.

Buhara Emirinin taht odası, tören ve festivaller için ayrılan oda: güneydeki girişin hemen ardındadır. Burası ahşap sütunlar üzerine tuğla döşeli olarak inşa edilmiştir. Uzun eksen bahçede, Emir tahtı bulunur. Bu mermer taht: mermer sütunlar üzerinde, boyalı, ahşap gölgelik altında, 1669 yılı Nuratian ustaları tarafından yapılmıştır.

Evet burası Buhara’nın en eski anıt gemisidir ve şehrin saldırı ve kuşatmaları sırasında kullanılmıştır. Ancak: tarih boyunca buraya gelen gerek Rus ve gerekse İngiliz elçiler dahi buranın cezalarından etkilenmişlerdir.

Böyle olunca, Rus Kızıl Ordusu şehri ele geçirince Emirin bu sarayını neredeyse tamamen yok olacak şekilde bombalamıştır. Emir bunun üzerine Afganistan’a kaçar ve burada Buhara Halk Cumhuriyeti kurulur ve zamanla Özbekistan ülkesinin bir parçası haline gelir.

 

Djami Camii

Arch içine girişten önce, saray camisini görebilirsiniz. Djami camisi: 18. yüzyılda inşa edilmiştir. Son onarımı ise, 1919-1920 yılları arasında, ünlü Özbek usta Shirin Muradov tarafından yapılmıştır.

Özbekistan Buhara Buhara Tren İstasyonu

Buhara Tren İstasyonu

Trans-Hazar demiryolu Orta Asya’ya inşa edildiğinde, buraya da 19. yüzyılda bu tren istasyonu yapılmıştır. İlk olarak 1888 yılında Kağan köyü yakınlarına yapılan tren istasyonu, ardından şehir genişletilince ve demiryolu standart geniş demiryolu olarak değiştirilince, buraya bu istasyon inşa edilmiştir.

Buhara demiryolları, eski Buhara Emirliği dönemindeki devrim ve Sovyet iktidarının kurulması sırasında önemli rol oynamıştır.

Günümüzde, biraz önce söylediğim gibi Buhara şehrinde iki tren istasyonu vardır. Tüm trenler Kagan istasyonuna ulaşır. Buhara-2 istasyonu yalnızca yük taşımacılığı için kullanılır. Şehre uzaklığı yaklaşık 15 km olduğu için, Buhara-1 tren istasyonu ile şehir arasında taksi kullanmak gerekir.

 

Devlet Mimarlık Sanat Müzesi

Afrosiab str adresindedir. Çarşamba hariç hergün açıktır ve saat: 09.00-16.00 arasında ziyaret edilebilir.
Buhara Devlet Mimarlık Sanat Müzesi: Ark kalesindedir ve 1922 yılında kurulmuştur.

Müzede: Özbek halkının entelektüel mirasına ait 100.000 öğe bulunmaktadır. Bunlar arasında öne çıkanlar: altın nakış, bakır, ganch oyma, mimari dekor, sikkeler, ev eşyaları, grafik eserler, resim, heykel, eski haritalar, kitaplar ve tarihi değeri olan diğer belgelerdir.

Özbekistan Buhara Samanids Mozolesi

Samanids Mozolesi

Maveraünnehir Halifeliği yerel hanedanının yöneticilerinden Sanctuary ailesine aittir ve Orta Asya mimarisinin bir incisi gibidir. Bu anıt, Arap fethinden sonra Orta Asya mimarisinin gelişim döneminin önemli bir başlangıcıdır.

Türbe: Samani hanedanının mimari stilini belirtecek şekilde, yarım kule ile örtülü bir küp bina şeklindedir.

Küp: istikrarı sembolize eder ve kubbe ise dünya için bir simgedir. (gök kubbe benzerliği) Böylece bina evrenin bir sembolüne dönüşür. Güneş ve gezegenlerin sembolleri: figürlü duvar içinde, türbenin girişindeki kemerler üzerinde dairesel diskler şeklindedir.

Evet bu Samani Türbesi: Orta Asya mimarisinin bir başyapıtı olarak kabul edilir. Yapıda, mimari ve sanatsal tasarımlar birlik içindedir.

Özbekistan Buhara Chasma-i Ayup

Chasma-i Ayup

Yüzyıllar öncesinde, Orta Asya’da azizler tarafından ziyaret edilen birçok yer bulunmaktadır. Bunlardan birisi de: Saint Eyüp kaynağı olarak tercüme edilen: Chashma-Ayub denilen burasıdır.

Bir efsaneye göre: bir peygamber bu toprakları ziyaret ettiğinde, çölde su sıkıntısı çeken insanlara yardım etmeye karar verir. Onun sopası ile vurduğu yerden, kristal berraklığında su kaynağı ortaya çıkar. İnsanlar bu suyun şifalı olduğuna inanmaktadırlar.

Zamanla kaynağın üzerine bir türbe inşa edilir. Türbe, dikdörtgen prizma şeklindedir. Farklı bir kubbe ile taçlandırılmıştır. Su kaynağı ve ana bina üzerinde konik bir kap bulunur yani özel çift kubbe görülür.

Bu yapının: 14-19. yüzyıllar arasında yapıldığı düşünülmektedir. Yapı: Khanaka döneminde, burayı ziyaret edenler için yapılmış bir konut ve yemekhane tesisi olarak kullanılmıştır. Aynı alanda “Kosh-Medresesi” de bulunur.

Buradaki ilk medrese: Modar-ı Khon: Abdullakhan II tarafından, annesi için inşa ettirilmiştir. Üzerindeki çini kitabeye göre yapılış tarihi: 1566-1567 yıllarıdır. Bir portaldan girilen binanın giriş kısmında: avlu çevresinde öğrenciler ve eğitmenler için yapılmış toplantı odaları ve bir cami görülmektedir.

Buradaki ikinci medrese ise “Abdallakh Han” medresesidir. 1588-1590 yılları arasında inşa edilmiştir. Orta Asya mimarisinin seçkin eserlerinden birisidir.

Yapıda alışılmış kompozisyonlar dışında çizgiler, simetrik devre düzenleri görülmektedir. Avlunun orta ekseni boyunca iki sıra penceresi olan geniş bir salon bulunur.

Özbekistan Buhara Chor-Minor Medresesi-Dört Minareler
Özbekistan Buhara Chor-Minor Medresesi-Dört Minareler

Chor-Minor Medresesi-Dört Minareler

Tacik diline göre “Chor-Minor” dört minare demektir. Burası, Buhara şehrinin sıra dışı anıtlarından birisidir. Ancak Buhara mimarisinden farklıdır. Hint etkisi ağırlıklıdır.
Açık alanda, sağ tarafta “Lyabi-Khauz” arkasında yer almaktadır.

Chor Minor: 4 minare ile çevrilidir. Kare şeklindeki medrese binasının üstü mavi kubbe ile taçlandırılmıştır, köşelerinde ise birbirinden farklı dekorlardaki dört küçük minare bulunur. Bu dört minaresin her biri farklı şekle sahiptir.

Kulelerin dekor elemanları, dünyanın dört dinin felsefi anlayışını yansıtmaktadır. Çünkü, minareler üzerindeki bazı unsurlarda bulunan haç Hıristiyanlık, balık ve Budist dua görülmektedir.

Medrese binası önünde, küçük bir lavabo ve veranda bulunur.

Evet; medrese zengin Türkmen halife Niyazkul zamanında yapılan ve günümüze iyi korunarak gelmiş bir yapıdır. Medresesinin yapım tarihi olarak 1807 görülmektedir. Günümüzde burada hediyelik eşya satan bir dükkan bulunuyor. Yukarı çıkmak isterseniz ücret ödemek gerekiyor.

Özbekistan Buhara Hoca-Gaukushon Ensemble
Özbekistan Buhara Hoca-Gaukushon Ensemble
Özbekistan Buhara Hoca-Gaukushon Ensemble

 

Hoca-Gaukushon Ensemble

Burası şehrin en büyük komplekslerinden birisidir ve içinde cami, minare ve medrese bulunmaktadır. Geçmişte, burası şehrin en büyük ticaret meydanlarından birisidir. Kelime anlamı boğaların öldürülmesidir.

Çünkü, burada geçmişte bir mezbaha bulunmaktadır.
16.yüzyılda buradaki meydana: büyük bir medrese ve büyük minareli cami inşa edilmiştir. Gerek cami ve gerekse diğer yapıların parası ise, Djuibar Şeyhi Hoca Saad tarafından verilmiştir.

Özbekistan Buhara

Fayzabad Khanqah-Tekke

Ünlü tasavvufçu Malvono Poyand-Mukhammad Fayzobodi tarafından 1598-1599 yılları arasında yaptırılmıştır ve kendisi 1601 yılında ölmüştür. Yapılış amacı, günlük namaz ve Cuma namazı için bir cami olmasıdır. Ayrıca sufi ayinleri ve dervişlerin geçici ikametgahı içinde kullanılması düşünülmüştür.

3 katlı yapıda: saray gibi büyük ve yüksek ışıklı bir salon bulunur. Bütün mimaride: arıtma, zarafet ve asalet hakimdir. Merkezi salonda: kubbe ve kemerli galeriler aracılığı ile iki kanat bulunur. Mekke yönünü gösteren Mihrad Behind, dervişlerin ikametgahı için yapılan khudjras (hücreler) kanatlardadır. İç kubbe: etkileyici kartonpiyerlerle süslüdür.

 

Fayzulla Khodjaev Müzesi

Tukay str adresindedir. Pazar günü hariç her gün açıktır ve saat: 09.00-17.00 arasında gezilebilir.
Fayzulla Khodjaev: 20. yüzyıl başlarında siyasi arenada en çarpıcı kişilerden birisiydi. Kendisi siyasi bir figür, bir sanat hamisi, eşit haklar ve demokrasi için savaşçı liderdi.

Zengin bir tüccar ailesinin oğlu olarak doğdu ve uzun bir süre Rusya’da okudu, çünkü babası ona laik eğitim vermek istiyordu. 1913 yılında Buhara şehrindeki evine geri döndüğünde, Buhara Cadidistlere katıldı. (bu bir partidir) Bunlar: insanların yaşamını iyileştirmeyi amaçlayan anayasa ve reformların benimsenmesi için bir gösteri düzenlediler.

Gösteride genç Bukharans kaçmak zorunda kaldı. Orta Asya: SSCB bünyesine girdiğinde Fayzullah Khodjaev, bölgesel yönetime katıldı ama büyük baskılar altında 1937 yılında idam edilerek öldürüldü.

Ancak, Buhara’da insanlar Fayzulla Khodjaev’i sevmektedirler ve ailesinin evi kendi adına bir müze haline getirildi. Müze ev: Buhara mahallesinde Goziyon denilen yerdedir. Soyluluğun temsilcileri ve zengin tüccarlar bir zamanlar burada yaşamıştır.

Müzenin odaları lüks ve zarif bir ayırt edici özellik göstermektedir. Tüm odalar ustaca ahşap oyma ve ganch ile dekore edilmiştir. Bir zamanlar Khojaev ailesine ait bütün sofra günümüze kadar gelmiştir. Evin altında yer altı tünel ağı bulunmaktadır. Bunlar tehlike durumunda khanın hoşnutsuzluğunu gizlemek için inşa edilmiştir.

Günümüzde müze ziyarete açıktır. Müzede sofra setleri, doğu mobilyaları ve 19.yüzyılda Bukharans yaşamının diğer niteliklerine ait nesneler sergilenmektedir. Ayrıca müze ziyaretçileri, Fayzulla Khodjaev’in biyografisini ve 1938 yılında ölene kadar onun faaliyetlerini öğrenebilirler.

Özbekistan Buhara Poi-Kalyan Esamble
Özbekistan Buhara Poi-Kalyan Esamble

 

Poi-Kalyan Esamble

Bunun kelime anlamı “Büyük kaide” demektir. Esamble 4 anıttan oluşmaktadır. Kalyan camisi, Miri-Arap Medresesinin cepheleri birbirine karşıdır. Aralarında ise Kalyan minaresi bulunur. Miri-Arap medresesinin güneyinde küçük Amir-Allimkhan medresesi vardır.

Özbekistan Buhara Kalyan-Kollon Minaresi
Özbekistan Buhara Kalyan-Kollon Minaresi

 

Kalyan-Kollon Minaresi

İslam’ın başlangıcından itibaren camiler üç tür olarak tasarlanmıştır. Bunlar: kırsal camiler, günlük camiler ve Cuma camileridir. 13. yüzyılda inşa edilen Djuma camisi hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Ancak, tahminlere göre, galerilerle çevrili geniş bir avlusu olduğu düşünülmektedir. Ancak 1127 yılında inşa edilen büyük minare bilinmektedir.

Onun muhteşem ve kusursuz görüntüsü, Buhara şehri manzarasında görenleri hayrete düşürecek düzeydedir. Normalde her caminin kendi minaresi olmasına rağmen, bu ana minare Djuma camisi yakınında yer almaktadır. Çünkü minarenin tepesinden, müezzinin sesi, müminleri namaza çağırmaktadır.

Buhara şehrinin bu en görkemli yapısı, Ortaçağ Buharalı tarihçi yazar Muhammed Narshakki’ye göre 12. yüzyılın ilk dönemlerinde Buhara hükümdarı Arslanhan tarafından yaptırılmıştır. Minare inşa edildiği 12.yüzyılda, Orta Asya’nın en yüksek minaresiymiş. Ancak, sitede bir minare inşa ettirmek için yapılan ilk girişim başarısız olmuş, şehrin altındaki birçok kültürel katmanlara ve yumuşak zemine dikkat edilmemesi nedeniyle, minare cami üzerine çökmüştür.

Yerine daha dayanıklısı 1127-1129 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu 45.6 metre yükseklikteki minare: mühendislik ve mimari harikası olarak kusursuz bir örnek kabul edilir. Pişmiş tuğla ve onun üstünde kalın tabandan, daralarak yükselen yekpare dairesel bir kule şeklindedir.

Turkuaz çinili yazıtta “Arslan Han” ismi okunmaktadır. Yukarıya doğru daralan yuvarlak gövde şeklindeki tuğla kule, karakteristik bir minaredir ve alt çapı 9 metre, üst çapı 6 metredir.
Minare, kuşatma ve savaş zamanlarında aynı zamanda bir gözetleme kulesi olarak da kullanılmıştır.

İlk yapıldığında yukarısında kubbeli başka bir bölüm olduğu düşünülmesine rağmen, günümüzde üst bölüm sadece koni şeklinde görülür. Minarenin gövdesi tuğladan yapılmış ve dar süs dizeleriyle çevrilmiştir. Bunlar düz ya da çapraz olarak, bir satranç tahtası gibi düzenlenmiştir.

Korniş üzerinde yazıtlı bir mukarnas gider. Friz, o zamanlar Buhara mimari dekorlarında yaygın olarak kullanılan mavi sır ile kaplıdır. Gövde ortasının çevresinde bir yıkık yazıt görülür. Bu 1920 yılında Mikhail Frunze komutasındaki askerler tarafından Buhara şehrinin alınması sırasındaki bombardımanda oluşmuştur.

1923 yılındaki restorasyon sırasında, burası, geometrik mozaiklerle süslenmiştir. 1976 yılındaki depremden sonra, korniş kısmı çökmüş ve eski fotoğrafları değerlendirilerek, 1980 yılında yeniden inşa edilmiştir.

Son bir not: küçük bir ücret ödeyerek minareye çıkmak mümkündür. Minareye çıkarsanız: bir zamanlar Buhara Emirinin yaşadığı ve Arck olarak adlandırılan kalenin harabe halini net şekilde görebilirsiniz.

Özbekistan Buhara Kalyan Camii
Özbekistan Buhara Kalyan Camii
Özbekistan Buhara Kalyan Camii

 

Kalyan Camii

Arkeolojik araştırmalara göre, burada Arap komutanı Kutebbiye Bin Müslüm tarafından 713 yılında, bir pagan tapınağı yerine şehrin ilk Cuma camisi yapılmıştır.

Cuma camisi yapıldıktan sonra minare yapımına geçilmiş, ancak yukarıda da sözünü ettiğim gibi minare caminin üzerine yıkılmış ve camiyi tahrip etmiştir. Bunun üzerine 1121 yılında Karahanlılar tarafından buraya yeniden bir cami yapılmış, ancak bu da Moğol istilası sırasında tahrip edilmiştir.

Günümüzde görülen cami ise, 15. yüzyılda yapılmıştır. Arkeolojik araştırmalar da günümüzdeki caminin altında iki cami kalıntısını göstermektedir. 20. yüzyıl başlarında Buharalı usta Shirin Muradov, caminin onarım çalışmalarına katılmıştır. Evet, camiye giriş ücretli, ancak Türk ve Müslüman olduğunuzu öğrenince ücret almıyorlar.

Caminin boyutları 80 x 130 metredir. Bunun düzeni, geleneksel uzun boylu ve büyük dikdörtgen avluludur. Günümüzde Buhara şehri manzarasına hakim olan bu yapı, 1514 yılında tamamlanmıştır. Caminin dekorunda öncelikle sırlı çini kullanılmıştır ve bunlar ağırlıklı olarak ana cephe ve mihrap üzerine yoğunlaşmıştır.

Cephede, yapılan arkeolojik araştırmalarda bir önceki cephenin fayans ve mozaiklerle süslendiğini ortaya koymuştur. Cami Semerkant’taki “Bibi Hanım Camisi” ile aynı ölçektedir.
Cami 12.000 kişi kapasitelidir.

Özbekistan Buhara Miri Arap Medresesi
Özbekistan Buhara Miri Arap Medresesi

 

Miri Arap Medresesi

Burası 16. yüzyıldan kalma ve Buhara şehrinin mimari anıtlarından birisidir. Yemen kökenli (atalarının Yemenden geldiği söylenir) Şeyh Abdullah Yamani’ye atfedilir. Kendisi Sheybanıdlerin manevi lideridir. Ubeydullah han (1512-1539) medresenin yapımı için bağışta bulunmuştur.

Dikdörtgen bahçesi 288 kubbe oluşturan galerilerle çevrilidir. Onlar 208 sütun üzerinde yükselir. Avlunun üzerinde mozaik bir tambur üzerinde mavi büyük kubbe yükselir. Kolon minare medresenin güneybatısındadır.

Birkaç kez restore edilmiş yapının mimarisi ve dekoru muhteşemdir. Medresenin hemen yanındaki Amir-Alimkhan medresesi ise 19.yüzyılda inşa edilmiştir.

Yapı 1924 yılına kadar şehir kütüphanesi olarak kullanılmış ve 1945 yılından itibaren dini medrese olarak faaliyetini sürdürmektedir. 1997 yılında Buhara şehrinin 2500 yıl dönümü arifesinde, ana cephe, çatı ve kubbeler tamamen yenilenmiştir.

Özbekistan Buhara Magoki-Attori Camii
Özbekistan Buhara Magoki-Attori Camii

 

Magoki-Attori Camii

Şehir merkezindeki bu cami, kentsel caminin bir örneğidir. Cami; İslamiyet öncesi pagan “Moh” tapınağı yerine inşa edilmiştir. Ancak, arkeolojik kazılarda, tapınağın üzerinde Samaniler döneminde yapılan bir de kubbeli cami kalıntısı ortaya çıkarılmıştır.

Ancak 12.yüzyılda zemin seviyesi yükseltilmiş ve ana cephe çok az hasar ile yeniden tasarlanmıştır. 16.yüzyıla gelindiğinde ise, alttaki kültür tabakaları ve yumuşak zemin nedeniyle cami toprağın derinliklerine batar gibi olmuş ve onun cephesi 1930 yılında yürütülen kazılar sonucunda ortaya çıkarılmıştır.

Caminin dış cephesi asimetriktir. Sağa dikdörtgen şeritler ile saçaklı bir gömme tonoz ve bir portal vardır. Mimari dekor, geometrik şekiller ve oyma terra-cotta taşıyan bitki desenli fayanslar ile kapalı tuğladan oluşturulmuştur.

Evet burası Karahanlılar döneminde yapılmış, Orta Asya mimarisinin mükemmel örneklerinden birisidir.

Özbekistan Buhara Kosh Medresesi
Özbekistan Buhara Kosh Medresesi
Özbekistan Buhara Kosh Medresesi

 

Kosh Medresesi

“Kosh” çifte anlamına gelir. Çünkü burada “Modari-han” ve “Abdullah-han” medreseleri bulunmaktadır, yani iki bina vardır. Binalar, dar sokak tarafında birbirlerine karşı karşıya dururlar. Girişin üzerinde çini resimlerle yapılış tarihi olarak 1517 yazılıdır.

Modari-han medresesi 974 ya da 1566 yılında inşa edilmiştir. Medresenin ana cephesi muhteşemdir. Abdullah-han medresesi ise, 1558 veya 1590 yıllarında inşa edilmiştir.
Her iki medrese de olağanüstü Orta Asya mimari eseridir. Abdullah-han medresesi, gök ışık olarak bilinen ve 12 taraflı ışıklı tanbur kubbe ve bahçe ve geniş salonla ortaya çıkar. Salon iki katmanlıdır.

Özbekistan Buhara Kukeldash Medresesi

Kukeldash Medresesi

Kukeldash medresesi: batı ve kuzeyde Khanaka ve Nodir Divan-Begi ve doğuda: Architectual ensemble Lyabi-Khauz gibi üç büyük anıtsal binalar ile oluşturulmuştur. Güneydeki kare bir meydan bulunur.
Lyabi Khauz topluluğunun şehirde 16. yüzyıldan kalma ilk yapısıdır. Medresenin boyutları 80 x 60 metredir. Şehirdeki en büyük medresedir. Burada 320 den fazla öğrenci yaşamış ve okumuş, 130 öğretim elemanı bulunmuştur. Bu durum Abdullah-han liderliğin altındaki devletin gücünü temsil etmektedir.
İki katlı binanın, girişi yarı saydam, yeşil oniks zarif sütunlarla süslenmiştir. İç dekorasyonda, beyaz kullanılmıştır.

Özbekistan Buhara Lyabi-Khauz Ensemble
Özbekistan Buhara Lyabi-Khauz Ensemble

 

Lyabi-Khauz Ensemble

Lyabi-Khauz kelimesi “rezervuar” anlamına gelir. Bölgede anlatılan bir efsaneye göre: Nadir Divan-Begi: yalnız bir kadının evi olarak inşa edilmiştir. Kadın, güçlü vezire evin altına bir su kanalı inşa ettirmesini söyledi ve bu su kanalları yapıldı.

Nadir Divan-Begi medresesi: 1619-1620 yılları arasında yapılmış, merkezi kubbe salonlu büyük bir binadır. Bina önce bir kervansaray olarak inşa edilmiştir. Daha sonra ise medrese olarak kullanılmıştır.

Khauz kanalları: dikdörtgen şeklinde, batı-doğu yönünde 36 ve 46 metre uzanan kanallardır. Kıyıları sarı kireçtaşı bloklarla yapılmıştır.

Burada: Nasreddin hocanın bir heykeli görülüyor, Özbekler onun Özbek olduğunu iddia ediyorlar. Havuz kıyısında lokantalar bulunuyor. Buralarda masalar yerden 30 cm yükseklikte ve yerdeki minderlere oturuluyor.

Burada Özbek pilavı yemenizi öneririm.

Özbekistan Buhara Nadir Divan-begi Medresesi
Özbekistan Buhara Nadir Divan-begi Medresesi

 

Nadir Divan-begi Medresesi

Burası: Lyabi-hauz mimari kompleksinin bir parçasıdır. Medrese binası kimin tarafından inşa ettirildiği bilinmemesine rağmen, vezir Nadir tarafından isimlendirilmiştir. Vezir Nadir, 1611-1642 yılları arasında, Buhara şehrinde hüküm süren Ashtarkhanid hanedanı hükümdarı İmamkuli-Han; emrinde çalışmış güçlü temsilcilerden biridir.

Bu hükümdarlar ve vezirler, sürekli savaşlarla meşgul olmalarına rağmen aynı zamanda şehir planlamasına da zaman ayırdılar.

Nadir Divan-begi medresesi, Orta Asya’nın tüm Müslüman anıtları içinde en tipik tarzda dekore edilenidir. Dekorasyonda İslamda pek alışık olunmayan şekilde, kuşlar, hayvanlar ve insan imgeleri ve güneş kullanılmıştır. Efsanevi kuşlar ile, mutluluk betimlenmiştir.
İkinci katta: yaşam için odalar bulunur.

Ana girişte, genişletilmiş forum dikkati çeker. Medreseye yakın bir havuz da inşa edilmiştir. Bu yapay rezervuar, daha sonra “Lyabi Hauz” olarak isimlendirilir ve Buhara şehrinin en bilinen yerlerinden biri haline gelir.

Şehir merkezindeki bu dikdörtgen havuz: 46 x 36 metre ebatlarındadır ve asırlık çınar ağaçlarının gölgesindedir. Kıyıları sarımsı kalker masif bloklarla yapılmış ve su basmanları taşlarla dekore edilmiştir.

Eski dönemde, burada Pazar kuruluyormuş. Günümüzde bu havuz kenarında, Buhara yöresel lezzetlerini tadabileceğiniz lokantalar bulunuyor.

Özbekistan Buhara Seyfettin ad-Din Boharzi-Buyan Kuli Han Mozolesi

Seyfettin ad-Din Boharzi-Buyan Kuli Han Mozolesi

Seyfettin ad-Din al-Bokharzi (1190-1261) sufi düzeni tesis eden Nadjmid ad-Din Kubro’nun takipçisidir. Kendisi: ünlü bir şair ve ilahiyatçı olduktan sonra “dünyanın şeyhi” unvanını almıştır. Ölümünden sonra mezarı üzerine, bu Boharzi anıtı dikilmiştir.

Ama burada aynı zamanda derviş ayinleri de düzenlenmiştir. Kendisinin takipçilerinden Buyan Kuli Han: Boharzi mezar yerinde ters gömülmüştür. Daha sonra onun kabri üzerine de türbe inşa edilmiştir.

Türbe: olağanüstü basitlik ve mimari fikir berraklığı, şekillerin ihtişamı ve ölçeğiyle dikkat çekiyor. Türbenin içinde hiç dekorasyon yoktur ve ancak muhteşem süslemeler dikkati çeker. Evet bu mezar yeri, ortaçağ ahşap oyma sanatı açısından tam bir başyapıttır.

Özbekistan Buhara Seramik Müzesi
Özbekistan Buhara Seramik Müzesi

 

Seramik Müzesi

Gijduvan str adresindedir.
Çömlekçilik Orta Asya halklarının temel el sanatlarından birisidir. Özbekistan topraklarında, seramik antik çağlardan beri büyük popülerlik kazanmıştır. Birçok Orta Asya ülkesi içinde beceri ürünü seramik güzel parçalar yaratılmaktadır.

Özellikle Özbekistan ülkesinde ise seramik her bölgenin kültürünü yansıtan, pek çok öykü, resim ve diğer pek çok şey tasvir edilmektedir.

Buhara ve Semerkant gibi şehirlerde seramik ünlüdür. Çünkü büyük ustalar bu şehirlerde yaşamışlardır. En önemli seramikler Gijduvan seramik okulu sanatçılarına aittir. Çünkü Gijduan seramik okulunun derin kökleri vardır.

Beceri nesilden nesile, babadan oğla geçer. Gijduan ustalarının eserleri, çömlekçi atölyelerinde değil, Seramik Gijduan Müzesinde görülebilir. Müze, modern ustaların geniş bir koleksiyonunu sergilemektedir. Onlar zengin renkler ve süslemelerle betimlenmiştir. Gijduan seramik okulu: geometrik desenler ile ayırt edilebilir. Yeşil ve mavi renkler dekorasyonda hakimdir.

 

Registan Meydanı

Ark’ın batı bölümünde, Arap döneminde Registan meydanı inşa edilmiştir. Burada 13.yüzyıldan itibaren çeşitli idari binalar ve saraylar bulunmuştur. 16.yüzyılda ise ticari mekanlar yer almıştır. Bu ticari mekanlarda pamuklu kumaşlar satılmış, ayrıca: et, tahıl, fantezi mal, kağıt, mürekkep, sığır, karpuz, kavun, ahşap mutfak eşyaları ve diğer şeylerin satışı sürdürülmüştür.
Registan meydanında günümüze ulaşan tek anıt 18. yüzyıl yapımı Bolo-Khauz’dur.

 

Bolo-Khauz Kompleksi

Burası: Registan Meydanında tek korunmuş anıttır. Emirin kalesi (Arch) bu anıtın karşısında bulunur. Bu karmaşık kompleks: Cuma camisi ve minaresinden oluşur. Kompleksin en eski kısmı “Bolo-Khauz” olarak isimlendirilen gölettir.

Burası günümüze ulaşmış, Buhara şehrindeki çeşitli göletlerden birisidir. Geçmişte bu rezervuarlar, şehir halkı için su kaynağı olarak kullanılmıştır. Ancak ne yazık ki, aynı zamanda birçok hastalık kaynağı olmuştur. Bu nedenle, göletlerin çoğu kapatılmıştır.

Bolo-Khauz Camii: Emir’in eşi emriyle 1712 yılında inşa edilmiştir. Diğer bir efsaneye göre ise: Emir Shakhmurat (1785-1800) tarafından, eşinin ölümü üzerine sevgi ifadesi olarak inşa edilmiştir.

Yapı: rafine bir sütun üzerinde, ahşap tavan, geleneksel varenda, bol kartonpiyer ile dekore ve çiçek-geometrik süs desenleri ile süslüdür. Kısa minare: Buharalı ünlü usta Shirin Muradov tarafından 1917 yılında inşa edilmiştir.

Özbekistan Buhara Samaniler Türbesi
Özbekistan Buhara Samaniler Türbesi
Özbekistan Buhara Samaniler Türbesi

 

Samaniler Türbesi

Buhara şehrindeki tüm ortaçağ yapıları arasında, Samaniler türbesi özel bir yer işgal etmektedir. Bu dünyaca ünlü mimari yapı: 9. yüzyılın bitiminde inşa edilmiştir. Yapılış amacı ise: İsmail Samani’nin: babasının ölümü ardından bir aile mezarlığı olarak yapılmış olmasıdır.

Daha sonra: İsmail Samani’nin kendisi ve torunu da buraya gömülmüştür. Aslında: İslam geleneklerine göre, Müslümanların mezarları üzerine herhangi bir heykel ve anıt dikmek günah olmasına rağmen, buradaki kakmalı kriptler ilginçtir.

Samaniler türbesi, düz bir tasarım dehası olarak gösterilmektedir. Buradaki kompozisyonda: cephe ve iç bölümler dengeli olarak tasarlanmıştır. Tepede yarı küresel kubbe bulunur. Bütün cepheler aynı ve köşelerde üç çeyrek kubbeli sütunlar bulunur.

Evet: bu bina küçük boyutlarda yeni bir mimari tarzı ortaya çıkarırken, öte yandan İslam mimarisi ile de bağlantı kurmaktadır.

Özbekistan Buhara Sitorai Mokhi-Khosa Sarayı

Sitorai Mokhi-Khosa Sarayı

19.yüzyılda Buhara emiri Nasrullah Han: kendisi için yeni bir konut inşa etmeye karar verdi. Ancak yaz dönemi sıcaklarından kurtulmak için havadar bir yer seçti ve mimarlar eski bir yönteme başvurarak yani giydirilmiş sistemle bu inşaatı yaptılar.

Ancak, Buhara şehrinin banliyölerinde yapılan bu şık saray günümüzde hayatta değildir.

Takip eden süreçte: Buhara emiri Mir Sayyd Muhammed Alim Han: yeni bir saray yapımını başlattı. Hatta efsaneye göre, emir bu yeni sarayı eşi Sıtora için yaptırmıştır. Birkaç yıl süren inşaat çalışmaları sonucunda, görülmemiş güzellikle bir yapı ortaya çıktı.

Rusya’da eğitilmiş olan Buharalı mimarlar, doğu ve batı tarzlarını başarıyla birleştirerek güzel bir yapı ortaya çıkardılar. Bir süre sonra emirin karısı öldü ve onun adı saraya verildi ve bu isim günümüze kadar korundu.

Ancak ne yazık ki, Sitorai Mokhi-Khosa isimli bu sarayda, ilk sarayın kaderini paylaşmış ve imha edilmiştir.

Kaybolmamış Sitorai Mokhi-Khosa Sarayı: Buhara’nın son emiri Mir Sayyd Muhammed Alim Han’ın emriyle 1912-1918 yılları arasında yapılmıştır. İnşaat iki Rus mühendis Margulis ve Kakovitch ile birlikte zamanın en iyi Buhaharı ustaları tarafından yürütülmüştür.

Saray: ana bina ve birkaç resepsiyon salonu ve emir için özel odalardan oluşmaktadır. Ünlü usta Shirin Muradov tarafından dekore edilen “White Hall” özellikle dikkat çekmektedir. Burada duvarlar aynalarla kaplanarak dekore edilmiştir.

Çünkü bu sarayda aynalar fazlaca kullanılmıştır ve orada bir yansıma oluşur. Özellikle Venedik ve Japon aynaları kullanılmıştır. Saray, ayrıca çay salonu, küçük minare ve misafirhane içerir. Sarayın her bölümünün kendi hikayesi ve efsanesi bulunmaktadır.

1927 yılında Buhara Emirliğinin yıkılmasından kısa süre sonra, saray müze haline dönüştürülmüştür ve bugün burası “Sanat ve El Sanatları Müzesi”ni barındırmaktadır.

Müzenin sergilerinde: 19-20.yüzyıllara ait mobilyalar, takılar ve Buharalı ustaların el sanatları, 14-20. yüzyıl Rus ve Japon porselenleri görülmektedir.

Özbekistan Buhara Ulugbek Medresesi

Ulugbek Medresesi

Ulugbek Medresesinin ismi geçen: bir bronz kapı plakası üzerinde bulunan yazıt, 1417 yılında bulunmuştur. Yazıtta: burayı yapan usta olarak “İsmail İbn Tahir İbn Makhmud Ispfargoni ismi geçmektedir. Bu usta: İran’da Timur tarafından yakalanmış ve Semerkant’ta Gur-Emir kompleksini yapmış ustalardan birinin torunudur.

Burası: şehirde Ulugbek tarafından inşa edilmiş ilk medresedir. Bu nispeten küçük olmasına rağmen büyük forumları ile dikkat çeker. Giriş holü, kubbe salonları, cami ve kare bahçe ilgi çekmektedir.

Özbekistan Buhara Abdulaziz-Khan Medresesi

Abdulaziz-Khan Medresesi

1651 yılında, Abdulaziz-han İbn Nadr-Muhammed tarafından yaptırılmıştır. Ön cephesinden bakıldığında ilk anda Ulugbek medresesine benzer. Ama bu medresenin boyutları (50 x 67 metre) ondan daha büyüktür. Özellikle iç dekorasyonu muhteşem güzeldir.

Mimar: peyzajı düzenlerken tuhaf ağaçlar arasında hafif pavyonlar, stilize bulutlar ve su akışını içeren beyaz zemin üzerine mavi çini porselen tarzında duvar resimleri kullanmıştır. Caminin bu güzelliğini sağlayanlar ise, son derece gelişmiş ve farklı sanat okullarının temsilcileridir.

Özbekistan Buhara İsmail Samani Türbesi

İsmail Samani Türbesi

Burası, dünya mimarisinin seçkin örneklerinden birisidir. Yazılı kaynaklara göre: türbe Samani hanedanı (10.yüzyıl) zamanında bir aile mezarlığı olarak 902-907 yılları arasında yaptırılmıştır. Hatta, yapının, babasının mezarı üzerine oğlu İsmail Samani tarafından yaptırıldığı bilinir ve kendisi de daha sonra buraya gömülmüştür. Yapının giriş kapısı, doğu tarafındadır.

Özbekistan Buhara Mirzo Ulugbek Medresesi
Özbekistan Buhara Mirzo Ulugbek Medresesi

 

Mirzo Ulugbek Medresesi

Mirzo Ulugbek emriyle üç medrese inşa ettirildiği bilinmektedir. Gijduvan 1422 yılında tamamlanmış, Semerkand ve Buhara’da ise 1420 yılında tamamlanmıştır. Bunların hepsi bazı benzerlikler gösterir, ancak cephe planı, büyüklük ve tasarım değişmektedir.

Karmaşık cami, yaklaşık 120 yıl Buhara Ubeydullah-Han’ın hükümdarı döneminde (1539-1550) yenilenmiştir. Daha sonra kompleks kapsamlı onarım çalışmalarından geçirilmiş ve Buhara Abdullah-han (1583-1598) döneminde yeniden yapılmıştır.

Burası yapılan üç medreseden en erken döneme ait olanıdır. Mirzo Ulugbek tarafından (1394-1449) yaptırılmıştır. Medresesin 1417 yılında tamamlandığı düşünülmektedir. Ulugbek, tarihçi Abdurazzak Samarkandi’ye göre, Buhara gezisi sırasında, Kasım 1419 yılında burayı ziyaret etmiştir. 1586 yılında medresenin onarıldığı yazılıdır.

Ancak, renk ve kaliteli orijinal dekoru farklılık gösterir ve duvar kaplamalarının çoğunun zamanla yıprandığı ve yok olduğu görülür. 19. yüzyıl sonlarında 20.yüzyıl başlarında, pencere çerçeveleri Usto Ahmed tarafından boyanmış ve hafif onarım yapılmıştır.

1994 yılındaki onarımda ise, ilk galeriler ve ikinci katlar, avlu ve avlunun çevresindeki bölümler restore edilmiş, ana portal önündeki zemin yüzeyi düzenlenmiştir.

Özbekistan Buhara

ŞEHİR YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER

Özbekistan Buhara Chor-Bekir Nekropol-Juibar antik mezarlar
Özbekistan Buhara Chor-Bekir Nekropol-Juibar antik mezarlar
Özbekistan Buhara Chor-Bekir Nekropol-Juibar antik mezarlar

 

Chor-Bekir Nekropol-Juibar antik mezarlar

Buhara şehir merkezine 5 km uzaklıkta, dut ağaçlarının gölgesinde bölgenin en sıra dışı yerlerinden birisidir. Chor Bekir nekropol’e ayrıca “ölüler şehri” de denilmektedir. Burada ilk mezarlar: bin yıl önce ortaya çıkarılmıştır. Ama günümüzde binlerce kişi tarafından ziyaret edilen bu mekandaki binalar: 16. yüzyılda inşa edilmiştir.

Buhara Samani hanedanı döneminde: 10. yüzyılda Peygamber soyundan gelen Djuybar Seyit ve ailesinin burada yaşadığı söyleniyor ve öldüğünde kendisi de bu mezarlığa gömülmüştür. 1560 yılında Shaybanid hanedanı hükümdarı Abdullakhan II: burada bir cami ve medrese yapılmasını emretti.

Aynı yıl bu komplek tamamlandı ve hocası Djuybar Seyit için bir hediye oldu. 1593 yılında Muhammed İslam olarak isimlendirilen Djuybar Seyit’in oğlu Khodja Bekir Sadi öldüğünde: yine burada babasının yanına gömüldü. Takip eden süreçte, yine önemli aile üyeleri, burada toprağa verildi.

Evet: Chor-Bekir Nekropolü içinde yapılan “Khazira” güzel dekore edilmiş tek bir girişten girilen, duvarlarla çevrili avluda bulunan bir mezar yapısıdır. Buraya tuğla duvarları olan uzun bir koridordan ulaşılır.

Kadınlar da dahil tüm hanedan üyeleri, burada toprağa verilmiştir.
Günümüzde Chor-Bekr toprakları: 30 mimari yapıyı barındırmaktadır. Burada başta söğüt ve meyve olmak üzere birçok ağaç dikilmiştir.

Chor-Bekir: gerçekten sıra dışı ve gizemli bir yerdir. Burayı ziyaret ederseniz, insan hayatının faniliği düşüncesi sizde hakim olacak ve ölüler dünyasını hissedeceksiniz.

Özbekistan Buhara Nakşibendi Ensemble-Memorial Kompleksi

Nakşibendi Ensemble-Memorial Kompleksi

Hoca Bakhouddin Nakşibendi anıt kompleksi: Müslümanlar için kutsal kabul edilen yerlerden birisidir. 16.yüzyılın büyük ilahiyatçısı, sufi Nakşibendi tarikatı kurucusu memleketi olan ve şehir merkezine 12 km uzaklıktaki köyü Kasri Orifon’da gömülmüştür. Bu mezar yerinde, öncesinde bir pagan tapınağı olduğu söyleniyor.

Nakşibende: aynı zamanda Amir Temur’un manevi öğretmenidir. Kendisinin 32 kez Mekke’ye hacca gittiği söylenir. İnsanları mütevazi olmaya çağırır ve lüksü kabul etmez. Onun felsefesinin başlıca ilkesine göre “işte eller, Tanrı ile kalp” dir.

Kompleksin ana binasında cami, minare ve küçük medrese bulunur. Batıda ayrı bir avluda, Nakşibendi’nin gömülü olduğu büyük mezarlık vardır. Annesi ve öğretmeni de, çok uzakta olmayan mezarlarda gömülüdürler.

Saint Bakhouddin Nakşibende türbesi: Orta Asya’da bir hac yeri olarak kutsal kabul edilmiştir ve farklı Müslüman ülkelerden gelen inananlar tarafından ziyaret edilir. Komplekste bir de tasavvuf hakkında kitap ve yazılı kaynaklar bulunan müze vardır.

 

Bahouddin Naqshband Memorial Kompleksi

Burası şehir merkezinin kuzeydoğusundaki bir sufi köyünün yakınlarındaki mezar kompleksidir. Yapı 500 yıl boyunca şekillendirilmiştir ama onun erken tarihi, kim tarafından ne zaman yaptırıldığı bilinmemektedir. İlk binalar muhtemelen, buranın yakınlarındaki sufi ölümü üzerine ortaya çıkmaya başlamıştır.

Ardından buraya müritleri, takipçileri ve Nakşibendi tarikatı üyeleri gömülmüştür ve kompleksin en prestijli bölümü “Dakhma-yi Şahan” ortaya çıkmıştır. Shaybanid Abdulaziz-han (1540-1550) emriyle, buraya 16.yüzyılda ilaveler yapılmış, kuzeybatı köşeye khanaka inşa ettirilmiştir.

Karmaşık yapılaşma, sonraki yüzyılda da sürdürülmüştür. Sovyet döneminde, burası hac yeri olarak kullanılmıştır. Şu anda, kompleks aktif olarak hala hac yeri olarak kullanılmaktadır. Büyük restorasyon çalışmaları: 1993-2003-2010 yıllarında sürdürülmüştür.

Evet, burası Nakşibende tarikatı üyeleri tarafından kutsal kabul edilmektedir. Çünkü: Burhaneddin Muhammed Buhari (1318-1389) bir Nakşibendi şeyhi olarak 14. yüzyılda Orta Asya’da tasavvufun en büyük temsilcisi olarak bilinmektedir.

Bahauddin mimari kompleksinin popüler mistik müzesi ziyarete açıktır. Ayrıca, tasavvuf çalışmaları için burada bir merkez bulunur.

Özbekistan Buhara Chashma-İl Eyüp

Chashma-İl Eyüp

Şehir merkezinin kuzeybatı banliyölerindeki Müslüman mezarı/türbesidir. Arkeolojik çalışmalar ve mimari özellikler incelendiğinde, buranın 1383 yılında inşasına başlandığı ve Shaybanid Abdallah-han II döneminde (1583-1598) tamamlandığı anlaşılmaktadır.

16.yüzyılda inşa edilen kırk günlük inziva odası bulunur. Hemen yanındaki kutsal kuyunun tatlı suyu içilir. Yerel efsaneye göre: su içildiğinde deri hastalıklarına iyi gelmektedir. Kompleks zamanla büyük bir mezarlığa dönüşmüştür.

Eyüp hayali mezarı üzerinde bir Kur-an suresi bulunur. Evet burası günümüzde Buhara şehrinin en saygın yerlerinden birisidir. Tüm Orta Asya’dan buraya gelen insanlar: Eyyüpün mezarı çevresinde yuvarlak tavaf yaparlar ve pirinç taneleri, buğday sapları, fesleğen atarlar. Yani, burası ibadet ve ayin yeridir.

Özbekistan Buhara Jeyran Ecocentre
Özbekistan Buhara Jeyran Ecocentre

 

Jeyran Ecocentre

1997 yılında nadir ve nesli tehlike altındaki hayvanların türlerinin korunması ve ıslahı için kurulmuştur. Yetiştirme merkezi: Kızıl kum çölünün güney batısında, Buhara şehir merkezine 42 km uzaklıkta, korunan doğal alan statüsündedir.

Burası, nadir tırnaklı memelilerin en etkili yetiştirme merkezlerinden birisi olarak tanınır. Nesli tükenmekte olan Asya yaban eşeği ve Przewalski atı da buranın koruma altındaki canlıları arasındadır.

Ayrıca yine Özbekistan kökenli yaygın ve nadir hayvan ve bitki türleri de burada bulunur. Burada: 29 tür memeli, 260 tür kuş, 21 tür sürüngen, 15 tür omurgasız hayvan bulunmaktadır.

Evet: buraya düzenlenen gezilere katılırsanız, burada nadir görülen hayvanları görebilir, bazı hayvanları bizzat besleyebilirsiniz. Ama özellikle, çöl yakınındaki bu merkeze, günün sabah saatlerinde gitmenizi öneririm, çünkü aşırı sıcak oluyor.

Özbekistan Buhara Khoja Abdalkhalik Al-Gijduvani Kompleksi

Khoja Abdalkhalik Al-Gijduvani Kompleksi

Buhara şehir merkezinin yaklaşık 50 km kuzeyindedir.
Yapının 1180 veya 1220 yılında ölen, ünlü sufi şeyhi, Orta Asya tasavvuf bağımsız okulun kurucusu Abdalkhalik ibn Al-Gijduvani’nin mezarının üstüne yapıldığı bilinmektedir.

Yazılı geleneğe göre, Abdalkhalik kendi okulunu kurdu ve ardından ünlü mistik Ebu Yakub Yusuf el-Ahmet Yesevi (1048-1140) ile çalıştı ve mistik okul daha sonraki dönemlerde “Khodjagan” denilen ve Nakshband (1318-1389) tarafından bilinen Bahaeddin Muhammed tarafından kabul edildi.

Al-Gijduvoni Müslümanlık şeriat gereksinimleriyle ilgili yaklaşık 60 düzenlemede bulunmuştur.
Bölgedeki Müslümanlar arasında, bu mezar son derece popülerdir.

Özbekistan Buhara Seyyid Amir Kulal Shrine

Seyyid Amir Kulal Shrine

Şehir merkezinin 25 km kuzeyinde Suhar köyündedir. Burası bir sufi okulu olarak kullanılmıştır ve ünlü bilim adamı-mistik Amir Kulal ve halefleri tarafından kullanılmıştır. Amir Kulal Bahaeddin: Nakşbendi olan birçok öğrenci yetiştirmiştir.

Ardından, Sovyet döneminde burası terk edilmiş ve 19. yüzyıl başlarında cami tamamen yıkılmıştır. Ancak, kendisinin bazı takipçilerinin girişimleriyle bağımsızlığın ilk yıllarında yeniden inşa edilmiştir. Ancak kendisinin mezar yeri net olarak tespit edilememiştir.

Ancak 2008 yılında yapılan çalışmalar sonucu mezar yeri tespit edilmiş ve bilginin mezarı üzerine, çift kubbeli türbe inşa edilmiştir. Ana mezar odası kufi yazılarla süslenmiş ve duvarlar yazılarla dekore edilmiştir.

Burada bunun yanında, ziyaretçiler için tesisler, cami, sekizgen bir gölet ve 10.5 metre yüksekliğinde bir minare bulunur. Bahçe cilalı tuğla ve mermer merdiven ile bölünmüştür. Kapıların ahşap yaprakları, Buharalı ustalar tarafından oyulmuştur.