Romanya Genel

Romanya Genel

Romanya: bize çok uzak değil, Trakya’da sınırı geçtikten sonra Bulgaristan ve hemen ardından Romanya. Bu ülkede, çok sayıda vatandaşımız yaşıyor. Burada benim amacım: elbette ülkelerin ve şehirlerin turistik özelliklerini yansıtmak.

Bu yüzden, öncelikle bu konuları incelemek gerekiyor ki, Romanya ülkesinde, özellikle Bükreş, Karadeniz kıyısındaki birkaç yer ve kayak turizminin yapıldığı birkaç yer turistik açıdan dikkat çekiyor. Her zaman olduğu gibi, gidilen yerlerde UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmış “Dünya Mirası” yerleri de özellikle siz okurlarıma belirtiyorum.

Öncelikle, şunu bilmek gerek: Romanya’nın tarihi: bizimkiyle iç içe geçmiştir ve tarih kitaplarımızda sıkça rastlanılan “Eflak” ve “Boğdan” buradadır. Ayrıca: yine dünya çapında ünlü “Kont Drakula” yine bu ülkede Transilvanya topraklarında yaşamıştır.

Ama: bu ünlü kişinin ismi, bizim kültürümüzde “Kazıklı Voyvoda” diye geçer. Çünkü: bu kişi, Osmanlı ile yakından bağlantılıdır. “Drakula” adını: silah kullanmadaki becerisi ve zalimliğiyle öne çıkan ve “Dragon” olarak tanınan babası Vlad Basarab’dan almıştır.

Baba Basarab: oğlu Drakula’yı 1442 yılında 10 yaşında iken Osmanlı topraklarına göndermiştir. Bu 6 yıllık sürede, işkence metotları hakkında kafa yormuş ve döndüğünde, bu konuda, yani işkence konusunda uzman olmuştur. Özellikle: “kazık” metodunu: yaşlısından gencine, katilinden hırsızına herkese uygulamıştır. Hatta: 20 bin civarında Osmanlı askerine de, aynı işkence metodunu kullandığından söz edilmektedir.

Evet: burada Romanya’nın geneli hakkında, sizlere ayrıntılı bilgiler verdikten sonra, yine bu sitede, şehir-şehir Romanya ülkesinin turizm ağırlıklı yerlerini birlikte gezelim.

Romanya: Balkan yarımadasında, Karpat dağları, Tuna ve Karadeniz ile işaretlenen kuzey bölümde, Orta Avrupa’da yer almaktadır.

Ülke toprakları, yaklaşık 237.500 km. karelik alana yapılmıştır. Kara sınırlarının uzunluğu: 2508 km. dir. Sınır komşuları: Bulgaristan, Macaristan, Moldova, Sırbistan ve Karadağ ve Ukrayna’dır. Sahil şeridi: 225 km. dir. Ülkenin Karadeniz seviyesinden en yüksek noktası: Moldoveanu’dur ve 2544 metredir.

Ülkenin milli bayramı: 1 Ocak 1918 tarihindeki “Birleşme Günü” dür.

Romanya Genel

ROMANYA TARİHİ

Romanya bölgesinde ilk yerleşimcilerin: günümüzden ikibin yıl önce, Hint-Avrupa kökenli Trakya kabileleri oldukları biliniyor.

Burada yaşayan ve “Dacians” ismi verilen yerli kabileleri: Karadeniz kıyısında koloniler kuran Yunanlılar ile karşılaştıklarında iyi ilişkiler kurmuşlardır.

Daha sonra, bölgede Romalılar görülür. Dacianslar nedeniyle: günümüzde tüm eski Latince ve Erken Ortaçağ kaynaklarında: Romanyanın bütün bölgelerine “Dacia” denilmektedir.

MS.270-275 yıllara arasındaki dönemde: Roma ordusu ve yönetimi: İmparator Aurelian tarafından burada egemenlik yürütüldü. Romenlerin ataları: birkaç yüz boyunca, Roma imparatorluğunun siyasi, ekonomik, dini ve kültürel etkisi altında kaldı.

MS.395 yılında Roma imparatorluğu bölününce, Romanya toprakları, Bizans yönetimi egemenlik alanında kaldı. Daco-Roma kültürel etkisi: MS.2-4’ncü yüzyıllarda sürdü ve 6-7’nci yüzyıla kadar devam etti. Bu süre içinde: Daco-Romalılar: Latin kıyafetleri içinde Hıristiyanlığı kabul ettiler.

Ortaçağ döneminde: MS.12 ve 13’ncü yüzyıllarda: Romanya topraklarında yaşayanlar çevresindeki Eflak, Boğdan ve Transilvanya beylikleriyle birlikte yaşamaya başlamışlardır.
895 yılında: Volga topraklarından gelen Macar kabileleri: Pannonia bölgesine yerleşmişlerdir. 995 yılında, bunların batıya ilerlemeleri: Rumenler tarafından durdurulmuştur.

14’ncü yüzyılın ikinci yarısında, bu kez: Osmanlı imparatorluğu güçleri, bölgeye dayanırlar. 1396 yılında: Osmanlılar Tuna kıyılarında görülmeye başlarlar.

Böylece: Romenler ve Osmanlılar arasında büyük çatışmalar yaşanır. 1453 yılının ardından: bütün Balkan yarımadası, Türk yönetimine girer. 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad şehrini alınca, Romanyanın çevresindeki Eflak/Boğdan bölgeleri 300 yıllık Türk egemenliğine girerler.

1541 yılında ise, Romanya toprakları da, Türk egemenliğini tanırlar. Ancak, diğer komşu ülkelerin aksine: Romenler, Osmanlı yönetimine ödedikleri tazminat karşılığında, iç özerkliklerinin korunması garantisini almışlardır.

16’ncı yüzyılın sonlarında: Eflak Voyvodası olan Michael: Hıristiyan birliği ve Papalık tarafından başlatılan anti Osmanlı koalisyonuna katılmış ve ülkenin bağımsızlığını kazanmak için ağır savaşlar vermiştir.

1599-1600 yıllarında: Romenlerin yaşadığı “Eflak-Transilvanya-Boğdan” prenslikleri: tarihte ilk kez birleşmişlerdir. Ancak, bu birliktelik, 1601 yılında Michael’in öldürülmesiyle sona erer.
1683 yılında Osmanlılar Viyana kuşatmasında başarılı olamayıp geri çekilince, Habsburg imparatorluğu Avrupa’nın güney-doğu bölümünde genişlemeye başlamıştır.

1699 yılında “Karlofça” andlaşması imzalanınca, Avusturya’da özerk bir prenslik kurulur. Rus çarı Petro: 1696-1725 yılları arasında, Dinyester nehrine ulaşır ve ardından fetihlerini devam ettirerek, İstanbul boğazı ve İstanbul’a hakim olma düşüncesiyle Romanya Beyliklerine kadar gelir ve buraya yerleşir.

Osmanlı imparatorluğu: 1711 yılında Moldova ve 1716 yılında Eflak prensliklerini tanır. Takip eden süreçte: Osmanlı-Avusturya-Rus imparatorluk orduları: başta Eflak olmak üzere bölgede etkinlik mücadelelerini sürdürürler.

18-19’ncu yüzyıllara gelindiğinde ise, bölgede büyük bir ekonomik ve sosyal değişimler gerçekleşir. Romanya: adım adım Avrupa’ya yönelir. 1699-1701 yılları arasında: Katolik kilisesi ve Transilvanya din adamlarının oluşturdukları din ağırlıklı birliktelikler, Romanya’nın egemenliğinin sağlanmasında büyük etki gösterirler. 1829 yılında imzalanan Edirne Barış Andlaşması: Romanya’nın ulusal kurtuluş savaşının son aşamasıdır.

24 Ocak 1862 tarihinde, “Romanya” adını alır ve başkent “Bükreş” olarak ilan edilir.
10 Mayıs 1866 tarihinde yapılan halk oylaması sonucunda: Carol I. Romanya’nın ilk kralı olarak seçilir.

1875 yılında Türk-Rus savaşı sonrasında, 9 Mayıs 1877 tarihinde, Romanya devlet olarak bağımsızlığını ilan etti. Prens Carol I komutasındaki bir Romen ordusu: Tuna nehrini geçti ve Plevne’yi kuşatarak, 10 Aralık 1877 tarihinde, Osman Paşa’dan kaleyi teslim aldı.

1914 yılında, I. Dünya savaşı çıktığında, Romanya tarafsızlığını ilan etti. 1916 yılında ise, müttefikler safına katılarak Avusturya/Macaristan imparatorluğuna karşı savaş ilan etti.
1921 yılında Romen Komünist partisi kuruldu ve 1924 yılında yasaklandı. 1930 yılında, Kral Carol II, tahttan vazgeçti ve yerine oğlu Michael geçti.

6 Eylül 1939 tarihinde, II.Dünya savaşı çıktığında, Romanya yine tarafsızlığını ilan etti. 1941-1944 yılları arasında ise, Romenler, kaybettikleri toprakları geri almak için, Almanlarla birlikte Ruslara karşı savaştılar.

Romanya; 1949 yılında COMECON ve 1955 yılında NATO karşıtı olarak kurulan Warşova Paktının kurucu üyesi oldu. Çavuşesku: komünist parti ve devlet sisteminde tek adam haline geldi. Bu yüzden: Sovyetler Birliği tarafından, yine aynı yıllarda, müdahale edilmeyen tek doğu Avrupa devleti oldu.

Ancak, bu dönemde, ülkenin tüm kaynakları: megaloman olarak nitelendirilen Çavuşesku tarafından: saçma sapan dev projelerde yok edildi. Bunun sonucunda, Romenlerin yaşam standardı düştü ve rejimdeki kriz derinleşmeye başladı.

Bu koşullar altında: 16 Aralık 1989 tarihinde, Timisoara başkanlığındaki isyan kıvılcımları, tüm ülkeye yayıldı. 22 Aralık 1989 tarihinde ise, 1000’den fazla can kaybı yaşanarak, diktatör, yönetimden uzaklaştırıldı.

Romanya Genel

İKLİM

Ülkenin iklimi: ılıman olmasına rağmen, sık kar yağışı ve sis görülür. Özellikle: kışlar, soğuk ve yağışlı geçer. Yazın: yine sık gök gürültülü ve güneşli havalar görülür.
Ilıman iklimi, doğal çevre şartları ve uygun toprakları ile, çok eski dönemlerden bu yana, yerleşim alanı olarak kullanılmıştır.

 

DİL

Romenlerin ana dilleri: Latince kökenlidir. Yani: çevresindeki diğer ülkeler “kril” yani değişik bir alfabe kullanırken, bunlar Latin alfabesini kullanıyorlar.

 

İNSANLAR

Romenler: kafa yapısı ve ruh olarak İtalyanlara benziyorlar yani bir anlamda Akdenizli gibi canlı, hareketli ve heyecanlılar. Genel anlamda: neşeli, esprili ve eğlenmeyi seven insanlar. Birkaç Romen: bütün dünyaca ün kazanmıştır, bunlar arasında: futbolcu George Hagi, jimnastikçi Nadia Comaneci, tenisçi İlie Nastase gibi.

 

TİCARET

Romanya: dünyanın 5’nci büyük şarap üreticisi ülkesidir. Ülkedeki popüler içkilerin başında “Palinca” denilen ve yüksek alkol oranı olan bir tür içki bulunmaktadır. Ayrıca: yine “Tzuica” yüksek alkol oranı ile başı çekmektedir ki, Romenler bu yüksek alkol oranlı içkileri içinde, neden neşeli oldukları konusundaki soruyu sanırım cevaplıyorlar.

 

DİN

Romenlerin % 87’si Ortodoks tur.

 

PARA

Ülkenin para birimi: lei’dir. Avrupa birliğine üye olmasına rağmen, kendi para birimlerini kullanıyorlar. Ama, elbette gerek Euro ve gerekse dolar, geçerli para birimidir.
1 Euro= 4.15 Lei.

Romanya Genel
Romanya Genel

 

TURİZM

Ülkedeki “Simaia” ve “Braşov” kayak meraklılarının başlıca tercih ettiği yerlerdendir.
“Sinai” şehri ise: yine ülkede önem kazanan, 2007 yılında “Avrupa Kültür Başkenti” seçilen, Transilvanya bölgesindeki Alman Sakson yerleşimcilerin kurduğu önemli şehirlerden biridir ve turistik açıdan gezilip görülmesi gerekir.

Çünkü: 1800’lü yıllarda şehir Romen Kraliyet Ailesinin yazlık merkeziydi ve Kral Carol I tarafından 200 civarında odası bulunan “Peleş Sarayı” yaptırılmıştır ki, günümüzde burada 2000 civarında sanat eseri sergilenen bir müze bulunmaktadır.

Öte yandan: elbette başkent Bükreş şehrinin de kendine özgü turistik özellikleri bulunmaktadır. Çünkü: başkent Bükreş şehri, hala yakın zaman öncesinin komünist rejim özelliklerini taşımaktadır ki, bu durum en çok mimari de görülür.

Karadeniz kıyılarındaki “Köstence” şehrine gelince, burası Osmanlı izleri ve Müslümanların yoğun yaşadıkları yerlerden birisidir. Köstence şehrinin hemen yanındaki “Mamaia” ise, özellikle çok yıldızlı turistik tesisleri barındırmasıyla tanınır.

Tuna nehrinin Karadeniz’e döküldüğü yer olan “Tuna Deltası” ise: UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Çünkü: buranın zengin faunasında 300 çeşit kuş ve 170 çeşit balık yaşamaktadır.

İskoçya Glasgow Genel

İskoçya Glasgow Genel

Glaskow; İskoçya’nın en büyük şehridir. İngiltere adasında ise, en kalabalık nüfus barındıran üçüncü şehirdir. Şehirde: birçok alışveriş merkezi ve kültür mekanları bulunmaktadır ve bu yüzden: hareketli yaşamın etkin olduğu bir yer olarak bilinir.

Şehir: 2013 yılı “Travelers Choice Destinasyonları” ödüllerinden: yükselişte bulunan en iyi üçüncü şehir ödülüne layık görülmüştür.

İspanya-Barcelona şehrinde ünlü mimar “Gaudi” ne ise, bu şehirde de “Makintosh” aynıdır. Ünlü mimar Charles Rennie Mackintosh: 1868 yılında bu şehirde doğmuş ve şehirdeki birçok mimari yapının yaratıcısı olmuştur.

Şehrin en büyük özelliği: tüm müzelerin ücretsiz olmasıdır. Bunun yanında: Edinburg şehrinden sonra burayı ziyaret edenler belki sıkılacaklardır. Çünkü: bu şehrin turistik yönü pek ağırlıklı değildir. İskoçya bölgesi gezinize, önce Glasgow ve ardından Edinburg şehri ile devam etmenizi öneririm. Edinburg şehri ne kadar güzel ve turizm yönü güçlü ise, Glasgow şehri de hareketli ve canlı olması ile tanınır.

Yalnızca giriş bölümünde değinmek istediğim bir husus var. İskoçya’nın diğer yerlerinde olduğu gibi, buranın kırsal kesimlerinde de “Scottish Cattle” denilen bir tür “sığır” görebilirsiniz ki, bunlar uzun saçlı ve sakallı gibi görünürler.

“2014 yılı Commonwealth Games” bu şehirde yapılacaktır. 11 gün boyunca, 17 spor dalındaki yarışmalar: 23 Temmuz-3 Ağustos 2014 tarihleri arasında düzenlenmiştir.

 

TARİH

Şehirde ilk yerleşimcilerin kim ve ne zaman yerleştikleri bilinmemektedir. Ancak: bilinen ilk yerleşimcilerin, MS.550 civarında buraya gelip yerleşen Hıristiyan toplulukları olduğu tahmin edilmektedir.

Yani; şehir 543 yılında Saint Mungo olarak bilinen Aziz Kentigern tarafından burada bir manastır kilisesi kurulduğu söyleniyor. Zaten: 1123 yılında, Glasgow katedralinin, Aziz Kentigen mezarı yerinde inşa edilmiştir.

6.yüzyılda ise, burada bir katedral yapılır ve bölgenin dini merkezi haline gelir.
1286 yılında, River Clyde üzerinde, keresteren Glasgow Bridge köprüsü yapılmıştır.

1297 yılında: William Wallace: İngiliz vali tarafından kaçırılan eşinin intikamını almak için, İngiliz işgal kuvvetlerine karşı, Lanark bölgesinde bir ayaklanma düzenlemiştir.

1410 yılında, River Clyde üzerindeki köprü, taş kemerli bir köprü ile değiştirilir.

1438 yılında Bishop kalesi inşa edilir ve katedral piskopos ve başpiskoposu için ikametgah olarak kullanılmaya başlanır. 1451 yılında, Üniversite kurulur.

1574 yılında şehirde veba görülür. 1625 yılında şehirde ilk iskele inşa edilir. 1652 yılında, yangın, şehirdeki birçok insanı evsiz bırakır.

Bu yangına, dünyanın ilk itfaiye teşkilatı, Edinburg şehrinden gelerek müdahale eder. 1660 yılında, şehirde ilk kömür yatakları bulunur.

1776 yılında, Adam Smith, Glasgow Üniversitesinde görev yapmıştır. 1807 yılında Hunterian Müzesi ve sanat galerisi açılır.

1841 yılında, şehir İskoçya’nın en büyük şehridir, ancak bu büyük nüfus, gecekondu tipi, kötü evlerde yaşamaktadırlar. 1896 yılında Glasgow metrosu açılır.

Şehrin limanına gemilerin yanaşabilmesi mümkün değil iken, 18.yüzyılın başlarında: Clyde ırmağının dibi temizlenerek derinleştirilmiş ve büyük gemilerin şehir limanına yanaşabilmeleri sağlanmıştır.

Böylece; Glasgow limanından: Batı Hint Adaları ve Amerika’daki kolonilere İskoç malları ve Afrikalı köleler götürülmüş: oradan ise şeker, tütün ve rom getirilmiştir. Özellikle: tütün ticareti konusunda, şehir önemli bir merkez haline gelmiştir. Zamanla: pamuklu dokumu da önem kazanmıştır.

19.yüzyılda: şehir, Avrupa’da Londra ve Paris ile birlikte en çok nüfusa sahip şehirlerinden birisi olarak bilinir. Çünkü: bu dönemde, bölgede kömür ve demir yatakları bulunmuş ve demir-çelik endüstrisi hızla ilerlemiş, sanayileşme sonucu, ülkenin birçok yerinden buraya gelen insanlar, işçi olarak çalışmaya başlamışlar ve şehrin nüfusu 1 milyona yaklaşmıştır.

İskoçya Glasgow Genel

ULAŞIM

İstanbul-Glaskow arasındaki uçuş süresi, yaklaşık 5 saat sürmektedir. Glasgow-Londra arasındaki havayolu ulaşımı ise, 1 saat sürmektedir. Glasgow-Edinburg arasındaki uzaklık 71 km. dir.

Şehir havaalanı “Glasgow Prestwick” : şehir merkezinin batısında 8 km. uzaklıktadır.
Glasgow City Center Buchanan Otogarı ile havaalanı arasındaki otobüs seferleri: her gün saat: 05.00-23.30 arasında her 30 dakikada sürmektedir.

Yolculuk süresi 55 dakikadır ve ücret 16 paund’dur. Havaalanı ile şehir merkezi arasında tren kullanmak isterseniz, yine yolculuk süresi 45 dakikadır.

İskoçya Glasgow Genel

İKLİM

Glasgow şehri: Moskova ile aynı enlem üzerindedir ancak sıcak Atlantik Okyanusu kıyılarında bulunması nedeniyle, hakim batı rüzgarı, buradaki iklimin ılıman olmasına neden olmuştur. Evet, şehirde: yazların sıcak ve kışların ılıman olduğu bir iklim düzeni hakimdir.

Ülkenin genelinde olduğu gibi, burada da yağış eksik olmaz, ama diğer bölgelere nazaran şehrin bulunduğu yer daha sıcak denilebilir.

Öte yandan: yine adanın diğer yerlerinde olduğu gibi, burada da hava şartları kısa zaman içinde değişir, bir bakarsınız güneş, biraz sonra ise, yoğun bir yağmur ve ardından yine güneş.
Bu şehri ziyaret etmek isterseniz: Haziran-Temmuz-Ağustos ayında buraya gitmelisiniz.

 

DİN

Şehirde: 1860 yılından itibaren şehre göçen Katolikler ve şehir merkezindeki Protestanlar arasında zaman zaman ciddi çatışmalar çıktığı görülmektedir.

Hatta: dünyanın en büyük ikinci derbisi olarak kabul edilen Glasgow Rangers ve Celtic futbol takımları arasındaki rekabette bu dini yapılara dayanmaktadır.

Çünkü: Glasgow Rangers taraftarları Protestan iken, Celtic taraftarları Katoliktir.

Bunları bilmenizde yarar var, çünkü olura bir futbol takımı forması alır ve rakip takımın mahallesinden veya mekanından geçerseniz, başınıza büyük dertler gelebilecektir. Bu yüzden: şehirde “din” faktörünün önemli olduğunun bilincinde olmanız gerekir.

 

DİL

İskoçya’nın diğer yerlerinde olduğu gibi burada da aksanlarını anlamakta mutlaka zorluk çekeceksiniz. Öte yandan, özellikle akşamları: biraz da sarhoş olmaları nedeniyle dilleri sürçmekte ve konuştukları hiç ama hiç anlaşılmamaktadır.

Bu yüzden: kendinizi üzmeyin ve yormayın, anlamaya gayret edin, anladıklarınız ile yetinin.

 

ELEKTRİK

Şehirde: 220 volt elektrik kullanılmasına rağmen, prizler üç girişlidir ve bu yüzden, burayı ziyarete gittiğinizde, mutlaka dönüştürücü bulundurmalısınız veya oraya vardığınızda satın almalısınız.

 

PARA

Şehirde: İngiltere’nin diğer yerlerinde olduğu gibi “paund” kullanılır.

 

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Otobüsler

Şehirdeki ana otobüs durağı: Buchanan Street caddesindedir. Otobüslere binmek için yanınızda bozuk para bulundurmanız gerekir, çünkü: sürücüden bilet alacaksınız ve sürücü para üstü vermez.

Ancak: otobüs bilet ücretleri, gideceğiniz yere göre değişmektedir. Gideceğiniz yeri söylediğinizde, sürücü size ödemeniz gereken ücreti söyleyecektir.

Öte yandan: sürücüden aldığınız bileti sakın atmayın, kaybetmeyin, çünkü: yolculuk sırasında bilet denetimi sıkça yapılmaktadır.
Evet: otobüsten inişler için, bindiğiniz kapıyı yani sürücüye yakın kapıyı kullanmalısınız.

Metro

Şehir metrosunun 16 istasyonu bulunmaktadır. Metro hatlarından: “The Quter Circle” saat yönünde: “İnner Circle” metro hattı ise, saat yönünün tersinde ilerler. Metro çalışma saatleri: 06.30-23.30 dur. Ancak: Pazar günleri çalışma saatleri kısalır ve akşam saat: 18.00 den sonra metro çalışmaz.

Tek binişlik metro ücreti: 1.20 paund, 1 günlük sınırsız biniş bilet ücreti ise, 3.5 paund.

 

GLASKOW ÜNİVERSİTESİ

Üniversite: 1451 tarihinde kurulmuş, Avrupa’nın en eski üniversitelerinden birisidir. Daha doğrusu, İngilizce konuşulan ülkeler arasında kuruluş tarihi itibarı ile en eski dördüncü üniversitedir. Dolayısı ile, Avrupa’da eğitim konusunda en prestijli eğitim kurumlarından birisidir.

Üniversitenin ana kampus merkezi: şehirde “Gilmorehill” denilen yerdedir. Ancak, başlangıçta Glasgow katedrali yakınında, şehir merkezinde, High Street üzerinde bulunan ve 1870 yılında yapılan binalarda bulunmuştur ve daha sonra biraz önce sözünü ettiğim yeni yerine taşınınca, eski binalar: Kelvingrove Sanat Galerisi ve Müzesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Üniversite içinde, rehberli turlarla gezi yapmak mümkündür. Bu gezide: Filozof Thomas Reid’in mezar taşı, Lord Kelvin’in laboratuvarı ve atmosferik cloisters ve tarihi merdivenleri görebilirsiniz.

Peru Genel

Peru Genel

Ülke: Güney Batı Amerika’da, Şili ve Ekvator arasında, Güney Pasifik Okyanusu kıyısındadır ve Güney Amerika kıtasının üçüncü büyük ülkesidir. Ülke arazisi: yaygın batı kıyı ovaları, merkezde And dağları ve Amazon havzasında tropikal doğu ovaları bulunmaktadır. Ülke: dünyanın en büyük 20. ülkesidir.

Ülke, coğrafi açıdan 3 bölgeye ayrılmaktadır. Bunlar: Selva, Sierra ve Costa bölgeleridir.

Costa: Pasifik okyanusu kıyısında, verimli vadiler ve çöllerden oluşan dar bir şerittir. Sahil ılıman bir iklime sahiptir, aşırı soğuk ve bunaltıcı sıcaklar görülmez. Ancak yüksek nem oranı ve yoğun sis olur. Yaz aylarında sıcaklık 30 dereceye kadar uzanır.

Sierra: Ülkenin bu dağlık bölgesi: Andes dağ manzaralarına hakimdir. Rakım seviyelerine göre birçok ekobölge vardır. Andes dağlarının en yüksek zirvesi 6768 metrelik Huascaran bölgesidir. Burada iki mevsim hakimdir. Nisan-Ekim ayları arasında yaz mevsimi ve Kasım-Mart ayları arasında ise yağışlı mevsim görülür.

Selva: Burası doğuda, Maranon ve Ucayali nehirlerinin birleşmesiyle doğan Amazon nehri havzasında, bitki örtüsü ile kaplı geniş düzlük alandır. Peru topraklarının en büyük bölgesidir ve ormanlar ile karakterize edilir. Bu ormanlık bölümde de iki mevsim vardır. Kasım-Mart ayları arasında bol yağmurlu mevsim ve Nisan-Ekim ayları arasında ise az yağışlı, çok nemli iklim görülür.

Ülkenin başkenti “Lima” şehridir. Şehir nüfusu 8.769.000 kişidir. Ülkenin toplam nüfusu: 29.549.517 (2012 sayımına göre) kişidir.

 

İKLİM

Ülkede kıyı bölgelerinde hafif, sıcak ve nemli hava egemendir. Ormanlar ve ovalarda ise kurak ve And dağlarında soğuk hakimdir.

Peru Genel

İNSANLAR

Ülkede genel nüfus oranı 30 milyondur. Bunun % 45’lik bölümü yerli, % 377lik bölümü melez ve % 15’lik bölümü Avrupalıdır. Okuryazarlık: şehirlerde % 95 ve kırsal alanlarda ise % 77’dir.

 

DİL

Ülkede resmi dil “İspanyolca” dır.

 

PARA BİRİMİ

Ülkede kullanılan para birimi “Nuevo Sol” (PEN) dir. Özellikle turistik yerlerde olmak üzere birçok işletme Amerikan Doları kabul etmektedirler.
Değer olarak şunu düşünebilirsiniz.
1 Amerikan Doları = 2.60 S. dir.
1 TL = 1.10 S. dir.
Ancak Nuevo Sol para biriminde hergün değişiklik olmaktadır, yani bu oran küçük miktarlarda değişebilecektir.

 

ELEKTRİK

Ülkede 220 volt elektrik akımı kullanılmaktadır.

Peru Genel
Peru Genel

 

PERU TURİZM

Machu Picchu: And dağlarının doğusundaki yamaçlara kurulmuş, insanoğlunun doğa ile ilişkisinin muhteşem bir örneği olan bu ünlü İnka şehri, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor.

Ama Peru elbette Machu Picchu’dan ibaret değil. İnka kültürünün beşiği Titicaca gölü, Latin Amerika’nın sömürge dönemine ait en güzel şehirlerinden biri olarak kabul edilen “Cuzco”, halen niye yapıldıkları bilinmeyen “Nazca” şekilleri, Arequipa şehrindeki Colca Kanyonu, Amazon bölgesindeki bakir yağmur ormanları ve son olarak ülke nüfusunun % 30’nu oluşturan yerli topluluklarının renk kattığı zengin kültür sebebiyle insanlar dünyanın dört bir yanından buraya geliyorlar.

 

NE İÇİLİR

Genellikle burada ziyaretçilere “mate de coca” yani “koka çayı” ikram ediliyor. Koka çayı: yüksek rakımda maruz kalınması muhtemel yükseklik hastalığına iyi geliyor ve zindelik veriyormuş.

Bu yüzden ülkenin yüksek kesimlerindeki gezilerinizde bol bol bu çayı içmeniz önerilir. Ayrıca, yine yüksek rakımlı yerlerde alkollü içeceklerden uzak durmanız önerilir.

Evet bunun dışında içecek olarak kola istediğinizde, bunun renginin “sarı” olduğunu göreceksiniz, şaşırmayın. “İnca Kola” gerçekte kola olmayıp, çok tatlı bir limonlu soda türüdür. Taze sıkılmış meyve suları veya mor mısırdan yapılan yerel “chicha morg” da içecek olarak düşünülebilir.

Alkollü içki arayanlar, Peru’nun milli içkisi yani üzüm brendisi “pisco” yu deneyebilirler. Ancak, bu oldukça sert bir içkidir ve sek içildiğinde kesinlikle çarpar.

Öte yandan içimi daha rahat olan “pisco sour” isimli ünlü kokteyl de düşünülebilir, bu pisco’ya ek olarak, limon suyu, yumurta akı ve şeker şurubu ile yapılmaktadır.

 

NE YENİR

Peru’da yöresel lezzetlerden tatmak isteyenler, lamaya benzer bir hayvan olan “alpaka” etini denemelidirler. Özellikle alpaka bifteği lezzetlidir. Önce bir tür kabak çorbası olan “sopa de zapallo” tercih edilebilir. Ardından: pilav ve sebzeli sığır etinden yapılan “lomo saltodo” deneyebilirsiniz. Biber soslu, yumurtalı ve zeytinli tavuk yemeği “aji de galinle” ve bu ülkede kumpir olarak kabul edilen “papa rellena” da yöresel lezzetler arasında sayılır.

 

NE SATIN ALINIR

Bu ülkede en gözde giyecekler: alpaka yününden örülmüş kazak, atkı, eldiven ve şapkalardır. Alpaka yünü, ipeksi bir yumuşaklığa sahiptir. Geç alev alması ve su tutmaması gibi özellikleri nedeniyle çok aranan, oldukça lüks bir yündür.

Alacağınız alpaka yününden giyeceğin fiyatı, alpakanın yaşına göre değişiyor. En değerlisi yavru alpakaların yününden yapılanlardır.

 

LAMALAR

İnkalar lamaları evcilleştirmişlerdir. Bunlar: And dağlarının soğuğuna ve çöllerin sıcaklarına dayanmaktadırlar.

Etinden ve yününden yararlanıldığı gibi, 40 kiloya kadar yük de taşıyabilmektedirler. Hatta, bir zamanlar İnkalar tarafından lamaların dışkısının “Pisaq” ta bulunan devasa taraçalarda kullanıldığı ve hasadın arttırılıp mükemmel sonuçlar alındığı biliniyor.

Zaten lamalar açık alanda otladıklarından dışkılarını toplamak kolay oluyormuş. Fransız And Çalışmaları Enstitüsüne göre: 12. yüzyılda And dağlarında yaşayan avcı-toplayıcı toplulukların, iyk kez tarım faaliyetlerine başlamaları, lama dışkılarını organik gübre olarak kullanmaları sayesinde gerçekleşmiştir.