Mardin Derik; Derik-Mardin arası uzaklık: 72 km. Derik-Mazıdağı arası uzaklık: 22 km. Derik-Kızıltepe arası uzaklık: 49 km. Derik-Diyarbakır arası uzaklık: 93 km. Derik-Şanlıurfa arası uzaklık: 154 km.
TARİH
Derik ilçesi, Turan Türklerinin Kayıhan aşireti tarafından kurulmuştur. Daha sonra zaman zaman Bizans, Acem ve Türk akınlarına uğramıştır. Bir zamanlar Hıristiyanlar ve Ermeniler, bölgede sayı olarak çoğunluk sağlamışlardır. İlçede 1874 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1926 yılına kadar Diyarbakır’a bağlı iken, bu tarihte Mardin iline bağlanmıştır. İlçenin ismi Farsça “Dikenlik” anlamına gelen “Dirrik” kelimesinin zaman içinde değişime uğrayarak günümüze “Derik” olarak ulaşmıştır. Bir zamanlar ilçede Hıristiyan manastırlarının çoğalmasına bağlı olarak da “Der” kelimesinin yerel dilde “Kilise” anlamına geldiği; “Derik” kelimesinin “Kiliseler Diyarı” diye anıldığı bilinmektedir. İlçede 40 yıl öncesine kadar, 6 kilise bulunmaktaydı ve bugün kilise sayısı bire düşmüştür.
GENEL
İlçenin kuzeyinde Mazıdağı ve Çınar, Güney ve güneydoğusunda Kızıltepe, Batısında Viranşehir ilçeleriyle çevrilidir. Denizden 780 metre yüksekliktedir. İlçe toprakları, kuzeyden güneye doğru alçalmaktadır. İlçenin doğu ve güneydoğusu ovalıktır. Kuzey tarafı ise dağlıktır. Bu dağlar üzerindeki Gıriguzi tepesi, ilçenin en yüksek tepesi olup 1208 metre yüksekliktedir. Bu dağlar arasında derin vadiler var. İlçe ikliminde en ilginç durum, kış ve ilkbahar ayları başında esen “baykür” denen rüzgardır ve oldukça etkilidir.
DERİK MESLEK YÜKSEK OKULU
Mardin Artuklu Üniversitesine bağlıdır.
ZEYTİN
İlçe merkezinde zeytin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bu zeytinliklerin tümü Tigran krallığı döneminde ekilmiştir. (MÖ 83 ile MÖ 77 yılları arasında) Zeytin ağaçlarının ilçedeki toplam sayısı 103 bin civarındadır. Yıllık zeytin üretimi ise 3500 tondur. Burada “halhalı” cinsi zeytin oldukça meşhurdur. 2018 yılında İngiltere’de düzenlenen Londra Uluslararası Zeytinyağları Yarışmasında altın madalya kazanmıştır. Ardından zeytine ve hem de yağa olan talep hızla arttı. Halhalı zeytini, çekirdeğinin küçük olması ve etinin dolgun olmasından dolayı tercih ediliyor. Raf ömrü de uzun olduğundan yıl boyu sofralarda tüketilebiliyor. Buralara yolunuz düşerse, halhalı zeytini satın almalısınız.
YAMAÇ PARAŞÜTÜ
İlçe yamaç paraşütü için uygun şartlara sahiptir. İlçe merkezinden 4 km uzakta bulunan, 350 rakımlı Zeytinpınar Mahallesindeki tepede yamaç paraşütü yapılabiliyor. Belediye tarafından verilen destekle, ilçede yamaç paraşütü yapılması için girişimlerde bulunulmuştur. Yerli halk, yamaç paraşütü kursu almaktadır.
GEZİLECEK YERLER
Yörede geçici barınma imkanı sağlayan muhtelif büyüklükte 16 mağara vardır. Bunların en önemlileri: 100 kişi kapasiteli “Beşbudak” köyüne bağlı “Sıltok” mağarasıdır. Bozok köyü doğusunda ise 200 kişilik “Habis” ve Herzin ve Çayköy köyünün doğusunda 200 kişilik “Kürtük” mağaraları var.
KİLİSELER
İlçe sınırları içinde Süryani, Ermani ve Keldanilere ait 6 kilise bulunmaktadır. Bu 6 kiliseden sadece bir tanesi ayakta kalmayı başarmıştır.
Dera Sor Kilisesi
Kale mahallesindedir.
Surp Kevork Ermeni kilisesidir. 1650 yılında yapılmıştır. Bu kilise hem ibadet hem de eğitim amaçlı iki bölümden oluşmuştur. Taş ve kırmızı topraktan yapıldığı için, Kırmızı Kilise ya da Kızıl Kilise olarak bilinir. Cemaatin Derik’ten ayrılması nedeniyle 1980’den bu yana kullanılmaz ama hala ayaktadır.
Mor Cırcıs Manastırı
İlçe merkezindedir. İnşa zamanı bilinmez, kesme taştan yapılmıştır ve dikdörtgendir. U şeklindeki koro balkonu ve yüksek tavanlı ferah mimarisiyle dikkat çeken tarihi manastırın bir de müştemilatı vardır.
TELBISIM HARABELERİ
İlçe merkezinin 3 km güneyinde, Mardin karayolu üzerinde, Tepebağ köyündedir.
Köy: Kale tepesi eteklerinde kurulmuştur. Bu tepe üstünde: 300-400 metrelik bir sahada, iç kale kalıntısı vardır. Bu kalıntıların mimari tarzından, kalenin Bizans dönemi yapısıdır. Kalenin dış surlarının izleri ise, güneyde kuru çay, batıda Anbar tepe, kuzeyde Gap bahçelerini ve doğuda Kasrı Nebi’yi içine alarak ilerler. Dış surlar, 2 kilometre uzunluğundadır.
Eski Tılbısım şehrini içine alır. Kale ve şehir içme suyu ihtiyacını, kışın Gap suyundan, yazın ise kuyu ve sarnıçlardan sağlamaktaydı. Hacılar mahallesindeki kalıntılardan, şehrin güney tarafının tamamen, saraylarla çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Bugün bile bazı evlerin içinde Bizans devrinden kalma, renkli mozaikler bulunmaktadır. Bugün şehir harabesi ve dış surların kalıntısı, tamamen yok olmuş durumdadır.
DERİNSU MAĞARASI
İlçe merkezine 25 km uzaklıkta, Derinsu köyündedir.
Mağara doğal yapısı, içinden çıkan derin su kaynağı ile ilgi çekmektedir. Sıcak havalarda mağaranın içindeki hava oldukça serindir. Mağara içindeki su kaynağının derinliği bilinmiyor.
Bu yüzden “Derinsu” ismi verilmiştir. Mağaranın içinde göl şeklindeki su, akarsu oluşturarak çeltik tarlalarına akıyor ve köye hayat veriyor. Gölün genişliği 13 metre ve uzunluğu ise yaklaşık 30 metredir. Mağaranın tavanının ortasında bulunan bir yarıktan ikinci bir mağaraya geçilir.
GAVUR FIRINI
İlçe merkezinin kurulu bulunduğu dağ eteğinin, doğu tarafında devam eden dağ yükseltilerinden, geniş bir ayrık ile ayrılmış olan yükseltinin ortasında, daire şeklinde oyularak oluşmuş bir kuyu vardır. Bu kuyunun derinliği, bugüne kadar ölçülememiştir. Dağın diplerine doğru inen kuyuya, birkaç kere inme girişimleri olmuşsa da gittikçe genişleyen çapına rağmen tam dibe inmeyi başaran olmamıştır. Enteresan bir yer.
RABAT KALESİ
İlçe merkezine 15 km uzaklıkta batıda, Hisarlı köyündedir. Kale, köyden yaklaşık 1.5 km kuzeydedir. (Bu yol yürüyerek gidilir.)
Roma döneminden kaldığı düşünülen kalenin inşa tarihi bilinmiyor. Kitabesi günümüze ulaşmamıştır. Kaynaklarda da yeterli bilgi yoktur. Kale Artuklular döneminde onarılmış ve birtakım ilavelerle genişletilmiştir. Kale Artuklular devri olmak üzere, ondan önceki medeniyetlerin izler bıraktığı bir eserler yumağı olmuştur.
Kale: Hisaraltı köyünün kuzeyinde, sarp bir vadinin doğusunda, sert kalkerli bir arazi üzerinde 150 metre kadar yükselir. Kuzeyden güneye doğru uzanan, gittikçe genişleyen bir vadi üzerinde kurulmuştur. Kale, yöresel kesme taştan ve yer yer de moloz taştan yapılmıştır. Kalenin çevresi 1500 metredir, 13 burçlu, dört köşesinde 15-20 metre yüksekliğinde 4 gözetleme kulesi bulunan muazzam bir yapıdır. Burçların yüksekliği 15 metre, surların yüksekliği ise 10 metredir. Bazı yerlerde surların yüksekliği 20 metreyi bulur.
Kalenin doğu ve batısında iki kapısı vardır. Bu kapılardan kale içine girildiğinde, iç kalenin iki savunma duvarı ile tahkim edildiği görülür. Bu 3 savunma duvarı, iç içe kapı ile birbiriyle irtibatlıdır. Kalenin üstü dümdüz bir alan görünümündedir. Binalar yer altında inşa edilerek üstü toprak ile örtülmüştür. Düzlük yerlerde sütun başları ve aslan kabartmaları vardır. Yer altındaki saray kalıntıları, erzak ambarları, su sarnıçları ve bina kalıntıları bugüne kadar sağlam kalmıştır.
Kale içindeki kalıntılardan bir bölümünün kale komutanına ait bir köşke ait olduğu iddia edilmiştir. Büyük kiliseyi gösteren tarafta, üzerlerinde haç işaretleri bulunan yekpare taşların yerleştirilmesiyle oluşturulan binalar bulunmaktadır. Bu tarz yapılanma Roma stilinin olduğu Rabat şehrinin de Roma döneminden kalan bir şehir olduğu tahmin edilmektedir. Kaledeki su sarnıçlarının kalıntıları, hala sağlamlığını korumaktadır. Kalenin çevresinde kilise kalıntıları vardır.
KENCO’NUN ŞATOSU
İlçe merkezinin güneybatısında, 30 km uzaklıkta, Atlı mahallesindedir.
Mardin-Ş.Urfa karayolunun 67’nci kilometresinden sola ayrılan yol, 1 km sonra buraya ulaşır. Kasr, Avrupalıların Şato, Türklerin Konak dedikleri türde, müstahkem tarzdaki bir yapıdır. Eskiden asayişi temin etmek zordu ve derebeyliklerinin birbirlerine karşı düşmanlıkları da vardı. Sık sık birbirlerinin topraklarına saldırır, çatışırlardı. Bu yüzden kasırlar bir küçük kale gibi inşa edilirdi. Bu tip kasırlar, Urfa ve Mardin bölgelerinde oldukça çoktur.
Ancak sadece Kesra Kanco olarak bilinen şato, tam olarak muhafaza edilerek günümüze ulaşmıştır. Kasr, 1705 yılında inşa edilmiştir. Kapı üzerindeki kitabeye göre ise; 1905 yılında ise Hüsen Kenco tarafından yenilenmiştir. Kasrın çevresi, 300 metredir ve dört köşe surlarla çevrilerek müstahkem bir kale şeklinde inşa edilmiştir. Kasrı çevreleyen surun kalındığı 80-90 cm dir. Şatonun dört köşesine, dışarıdan gelecek olan tehlikeleri gözetlemek için, birer gözetleme kulesi inşa edilmiştir. Kuzey ve batıda olmak üzere iki kapısı vardır.
Esas bina: 4 katlı, taştan inşa edilmiştir. Odalar genellikle dam örtülüdür. Dam kısmının dört yönünde birer gözetleme kulesi vardır. Dört katın duvarlarına ve damın üzerindeki 1.5-2 metrelik ihata duvarının çevresine, yarım metrede bir mazgal delikleri konmuştur.
Böylece savunma için tedbir alınmıştır. Yapının 2’nci katı kiler olarak kullanılmaktadır. Eskiden cami olduğu bildirilen bir odanın kapı kısmı ve yan pervazlar, siyah bazalt taşından yekpare olarak yapılmıştır. Üst kısmına konan yekpare bir taş üzerinde, eski Roma çivi yazısı vardır.
Kapı 30 cm kalınlığındadır. Kapı taştan olmasına rağmen, kolaylıkla açılıp kapanır. Hatta bir insan, kapıyı bir parmağı ile hareket ettirebilir. Söylenenlere göre, bu taş, kasrın doğusunda ve 3 km uzağında bulunan kerküşti harabelerinden alınarak getirilmiş ve buraya yerleştirilmiştir. Taş kapı, eski Roma kiliselerinin kapılarından bir tanesidir.
FITTAR HARABELERİ
Harabeler, İlçe merkezinin 13 km kuzeybatısı yönünde, Pınarcık (Fitne) köyündedir.
Kuzeyden güneye doğru uzayan, gittikçe genişleyen bir vadi içinde, 1 km uzunluğunda ve 500 metre genişliğinde, büyük bir şehir kalıntısı vardır. Harabeler arasında: saray, kilise ve birçok bina kalıntısı görülebilmektedir. Özellikle büyük kilise harabesini gösteren tarafta, üzerinde haç işaretleri bulunan büyük yekpare taşların, büyük bir titizlikle yerleştirilmesi ve yapılarda kullanılan taşların üst üste yerleştirilmesi ilgi çeker.
Bu taşların insan gücüyle yerleştirilmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir. Büyük binalar, taşların üst üste yerleştirilmesi ve bu şekilde birbirine kaynaştırılmış gibi yekpare taşlarla yapıldığı görülür. Bu şekilde yapı ve mimari tarzı, sadece Roma ve Bizans mimari stillerinde vardır. Bu yüzden, Fıttar şehrinin Bizans devrinden kalma bir yerdir. Fıttar, şehri; gerek doğa ve gerekse define avcıları ve hırsızlar nedeniyle, günümüzde tam bir harabe haline gelmiştir.
KRAL KIZININ TAHTI
İlçenin kuzeyinde, Zeytinpınar mahallesinde bulunan bir tepededir.
Yamaç paraşütü etkinliklerine sahne olan bu tepe, Roma ve Bizans dönemlerine ait tarihi kalıntıları saklar. Kireç taşı ve kayaların oyulması ile oluşturulmuş sarnıç, su kuyusu ve gözetleme kulesi harabeleri barındıran Kral Kızının Tahtı, yaklaşık 1200 metrelik rakımı ile geniş açılı bir manzara vardır. Bu mevkide günümüzde Bizans ve Roma dönemlerine ait sikkeler, yağmurda toprak aşınması sonucu ortaya çıkmaktadır.
SİN VE SEYDOŞ HAZRETLERİ
Sin ve Seydoş hazretleri, İslamiyeti yaymak amacıyla bölgeye gelen ve bu bölgede yaptıkları savaşta şehit oldukları sanılan iki kardeştir.
Hz Sin’in mezarı Derinsu köyündedir. Bu tarihi türbe ve mezarlık zaman içinde, mezar hırsızları nedeniyle harap olmuştur. Mezarların mimari yapısı oldukça dikkat çekicidir. Bu çekicilik nedeniyle: altın ve değerli eşyaların olduğu sanılarak mezarlar hırsızlarca soyulmuş, sadece birkaç tanesi kurtarılmıştır.
Hz Seydoş türbesi ise Sin ve Xanük köyü arasında Dumluca Barajı kıyısında yeşillikler arasındadır. Bu türbenin avlusunda bir pınar vardır. Bu pınardan yüzeye bol miktarda su çıkar. Ancak bazen gün içinde hiç su akmaz ve kurur. Bu iki kişinin, kız kardeşleri olarak bilinen Zine’nin türbesi de Hz. Seydoş türbesinin yanındadır. Çevre il ve ilçelerden bu türbeleri görmeye yoğun ziyaretçi gelmektedir.
BABA ÖMER TÜRBESİ VE SU KAYNAĞI
Türbe ve su kaynağı: Ballı, Alagöz ve Dumluca köyleri arasındadır. İlçe merkezine 13 km uzaklıktaki Alagöz köyü ve sonrasında 1.5 km güneybatıdadır.
Bu su kaynağının ismi yörede “Baumbar” dır. Kaynağın çevresinde: söğüt ağaçlarıyla çevrilidir ve piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Buradan çıkan su: Ballı, Beşkavak ve Dumanlı köylerindeki bahçe ve tarlaların sulanmasında kullanılır. Piknik alanının bulunduğu yerde, Baba Ömer adlı kişinin türbesi vardır. Mezarın bulunduğu alan çevrilidir ve türbenin tavanı, birçok kez inşa edilmesine rağmen, bilinmeyen bir nedenle çöktüğü söyleniyor. Gömülü kişinin Rebet kalesini kuşatan ve bu kuşatma sırasında yatırın bulunduğu yerde şehit düşen İslam ordularının sancaktarı olduğu sanılmaktadır.
Mardin şehir merkezi tanıtımı ve gezilecek yerler rehberi için.