Datça gezilecek yerler: Datça yarımadası, ülkemizin en güzel, tarihi, turistik ve doğal güzellikleriyle dolu olan bir yerdir.
BALIKAŞIRAN MEVKİİ
Datça Gezilecek Yerler: Burası, Datça yarımadasının en dar yeridir. Datça merkeze 40 km uzaklıktadır.
Burada genişlik yaklaşık 1 km. dir. 800 metreye kadar indiği de söyleniyor. Koyun çevresi ormanla kaplıdır. Koyun kıyısı ise çakıllıdır. Bazı yerler sazlıktır.
Burada: sağda Ege denizi, solda ise Akdeniz uzanır. Ancak herhangi bir tesis yoktur. Burada sadece karavan veya çadırla kamp yapmak mümkündür. Ancak herhangi bir tesis olmadığından her türlü ihtiyacınızı önceden karşılamanız gerekmektedir. Ateş yakmak da yasaktır.
Burada elbette bir rivayet bulunmaktadır.
Homeros’un anlattığı rivayete göre “eskiden balıkçılar bir denizden diğer denize geçmek için bu dar yeri kullanırlarmış. Hatta rüzgarlı havalarda, sırtlarında kayıklarını ve eşyalarını bir denizden öbür denize taşırlarmış. Bu yüzden bölge “Kayıkaşıran” olarak da bilinir.
Ancak bunun yanında bir söylenti daha bulunmaktadır. Balıkçıların bu bir taraftan öte tarafa geçmelerini esprili olarak “balıkların bir denizden diğerine atlamaları” şeklinde de betimlerler. Bu yüzden bölgenin ismi “Balıkaşıran” olmuştur.
Balıkaşıran bölgesiyle ilgili tarihi süreçte yine ilginç bir olay vardır. Bu olayı: Knidos kentini anlatırken yazdım, oradan okuyabilirsiniz, ancak kısa bir not: Knidoslular, Lidyalıların karadan yaptıkları saldırılardan korunmak için burayı kazmayı denemişlerdir.
Son birkaç not: yörede yine sıkça söylenen bir söz bulunmaktadır “balıkaşırandan öteye akıllı adam geçmez” Yine bir rivayet “balıkaşıranı aşan, oralara aşık olur bir daha geri dönmek istemezmiş” Biter mi, hayır “Ege’de tutulan bir balık, canlı halde Akdeniz’e bırakılabilirmiş.”
İSKELE MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler: 1947 yılına kadar Datça merkezi Reşadiye Mahallesi iken, İskele Mahallesi olmuştur. Datça’da: resmi kurumlar, sivil kuruluşlar, alışveriş ve eğlence merkezleriyle konaklama tesislerinin birçoğu İskele Mahallesindedir.
DATÇA LİMANI
Datça gezilecek yerler: Datça limanında birçok restoran ve otel bulunuyor. Limanda: birçok restoran, kafe, bar, alışveriş mağazaları bulunmaktadır. Ayrıca: bir anfitiyatro vardır.
Demeter Büstü ve Aslan Heykeli
Bunlar: 1850 yılında Knidos kazıları sırasında İngiliz Charles Newton tarafından İngiltere’ye British Museum’a götürülen eserlerin kopyalarıdır.
(Bu iki heykelin hikayesini merak edenler için Knidos antik kenti bölümünü okumalarını tavsiye ederim.)
Fok Badem Heykeli
Datça gezilecek yerler: Limandaki bu heykel, burayı ziyaret edenler tarafından yoğun fotoğraf çektirilen bir yer olarak tanınıyor.
Peki fok badem? Aydın-Didim ilçesi açıklarında, 2006 yılında henüz 1.5 aylık yavru ve yaralı bir Akdeniz fok yavrusu bulunur.
Bu yavru Foça Fok Rehabilitasyon Merkezinde tedavi edilir ve “Badem” ismi verilerek tekrar denize salınır. Ancak bu dişi fok balığı sık sık Datça’ya gelirdi.
Ancak 2012 yılından bu yana gelmemektedir, izi kaybolmuştur. Bunun üzerine, Datça Belediyesi tarafından Heykeltıraş Elbruz Denge’ye 2012 yılında “Fok Badem Heykeli” yaptırılır ve limana konur.
ESKİ KNİDOS-BURGAZ ÖREN YERİ
Datça gezilecek yerler: Burgaz Ören Yeri, Datça merkeze 2 km uzaklıktadır. Deniz seviyesinden 12 metre yüksekte, küçük bir yarımada üzerindedir.
Aşağıda Knidos şehri tarihçesinde belirttiğim gibi, Knidos şehri bugünkü yerine yerleşmeden önce, ilk olarak burada kurulmuştur.
Burgaz ören yerindeki kazı çalışmaları, 1993 yılından bu yana sürdürülmektedir.
Ören yeri: 1400 x 400 metre boyutlarındadır ve deniz kıyısı boyunca uzanmaktadır. Kent, sur duvarları ile çevrilmiştir. Bu sur duvarlarında, düzensiz yamuk dikdörtgen ve çokgen taş örgü teknikleri, karışık olarak kullanılmıştır.
Alanın güneybatısındaki sığ sularda ise deniz surları ve bir kule kalıntısı görülür.
Deniz kıyısında, MÖ 4’ncü yüzyıla tarihlenen iki liman kalıntıları da bulunmaktadır.
Bölgedeki kazılarda en eski olarak, MÖ 8’nci yüzyıla tarihlenen yerleşim katları bulunmuştur.
Burgaz ören yerinin: MÖ 4’ncü yüzyılda kısmen terk edildiği, ancak deniz kenarında depolama ve liman yükleme alanlarının bulunduğu, daha iç kısımlarda ise tarıma bağlı bir yaşamın sürdürüldüğü ve nekropol alanının varlığı anlaşılmıştır.
DATÇA MERKEZDE BULUNAN PLAJLAR
Datça gezilecek yerler: Hepsi de Mavi Bayraklı olan 3 plaj bulunmaktadır. Bunlar:
Hastaneönü Plajı
Taşlık Plajı
Kumluk Plajı.
Her üç plajda da Mavi Bayrak özelliklerinden olan duş, kabin ve cankurtaran gibi hizmetler Belediye tarafından sağlanmaktadır.
HASTANE ALTI PLAJI
Datça gezilecek yerler: Datça merkezinde Devlet Hastanesi binasının tam altında, Öğretmenevi’nin doğusundadır. Bu sahil, Club Datça Tatil köyüne kadar devam ediyor.
Oldukça kolay ulaşılan bir konumu nedeniyle tercih edilmektedir.
Ancak çok fazla geniş ve büyük değildir. Kumsalı küçük çakıllı, denizin ilk girişi de çakıllı, sonrası birkaç metre sonrası kumludur. Deniz ise soğuk, temiz ve berraktır. Sığdır. Bu yüzden, özellikle yüzme bilmeyenler ve çocuklu aileler tarafından tercih edilir. Özellikle sezonda aşırı kalabalık olduğunu unutmamak gerekir.
KUMLUK PLAJI
Datça gezilecek yerler: Datça merkezindedir. Hastane altı plajından kıyı boyunca limana doğru yürürseniz, Kumluk Plajına ulaşırsınız. Plaj: İlkokulun yanından başlar ve Cumhuriyet Meydanına kadar ilerler.
Plaj yaklaşık 300 metre uzunluktadır.
Sahil tamamen ince kumdan oluşmaktadır.
Deniz ise sığdır ve yavaş derinleşir. Bu yüzden yüzme bilmeyenler ve çocuklu aileler tarafından tercih edilmektedir.
Plajın yanında, trafiğe kapalı kumluk bir yol var. Bu yol boyunca çok sayıda yeme-içme mekanları ve konaklama yerleri bulunmaktadır.
Sahilde dizilmiş bu işletmelerden şezlong ve şemsiye kiralayabiliyorsunuz. Ancak akşam saatlerinde plajı akşama hazırlamak için şezlongları topluyorlar, buna göre akşamüstü saat 4-5 gibi plajdan ayrılmanız gerekiyor. Öte yandan, açık havada, denizle iç içe bir akşam yemeği için oldukça güzel bir tercih olabilir.
Son bir not: Her yıl Mayıs ayının ilk Pazar günü yapılan “Akdeniz’den Ege’ye Dostluk ve Barış Yürüyüşü etkinliğinde, Akdeniz kıyısındaki Kumluk Plajından toprak testilere doldurulan sular, Ege kıyısındaki “Gereme Koyuna” dökülüyor.
TAŞLIK PLAJI
Datça merkezinin batısındadır. Limandan Ilıca Kampinge doğru yürürseniz Taşlık Plajına ulaşırsınız. Plaj yaklaşık 400 metre uzunluktadır. Plaj: adı üstünde irili-ufaklı çakıl taşlarıyla doludur.
Plajın hemen yanından trafiğe kapalı Taşlık yolu geçiyor. Bu yol üzerinde yeme-içme yerleri sıralanıyor. Sahilde, bu işletmelerin şezlong ve şemsiyeleri bulunuyor, bir şeyler yiyip-içmek karşılığında şezlong ve şemsiyeleri ücretsiz kullandırıyorlar.
Ilıca Göletİ
Liman bölgesi bitiminde; Taşlık plajının hemen üst tarafında, denizin hemen yanı başında “Ilıca göleti” isimli doğal gölet vardır. Bu göl yörede oldukça popülerdir.
Bu göletten kükürtlü ve sıcak su kaynamaktadır. Suyun kaynadığı yerin çevresi duvarlarla çevrilmiş ve bu küçük gölet oluşturulmuştur. Sular, göletin duvarları arasındaki oyuktan, hızlı bir şekilde denize doğru akıyor. Denizdeki kişiler, bu suyun altında duş alıyorlar. Denize akan bu tatlı su nedeniyle, burada deniz az tuzludur.
Ayrıca: bu gölette koruma altında bulunan ve “doktor balıklar” olarak isimlendirilen bir tür balıklar vardır. Bu balıklar özellikle cilt hastalığı bulunanlar, bu göle girdiklerinde balıklar, ciltteki ölü deriyi yiyerek tedavi ediyorlar.
Kent Park
Taşlık plajın bitimindedir. Datça merkezinin tek yeşil alanıdır.
AZGANLI PLAJI
Taşlık plajından, güney yönde 1 km kadar yürüyerek buraya ulaşabilirsiniz.
Hava Radar Komutanlığını geçince sola döndüğünüzde, kıyıya çıkılıyor. Güneye devam ederseniz, 1.5 km sonra tertemiz denizi olan bu şirin plajı bulursunuz.
KARGI KOYU
Datça merkeze 3 km uzaklıktadır.
Datça merkezden buraya sık dolmuş ve Belediye otobüsü ulaşımı olmaktadır. Bu yüzden yani merkeze yakın olduğu için sezonda çok fazla kalabalık oluyor.
Çanak şeklindeki koyun çevresi dağlarla çevrilidir. Koyun doğal güzelliği, okaliptüs ağaçları ve kuzey rüzgarlarına kapalı oluşu çekiciliğini artırmaktadır.
Sahil: çakıllıdır.
Deniz turkuaz rengiyle ilgi çeker. Koy az rüzgar alır ve deniz suyu berraktır. Yüzmeye uygundur. Denizin içi ise kum değil, taştır. O yüzden deniz ayakkabısı kullanmanız önemle tavsiye edilir.
Koyda sahil boyunca: kafe ve restoranlar bulunmaktadır. Bu kafe ve restoranlara ait şezlong ve şemsiyeler vardır.
Ayrıca, yine burada “Halk Plajı” bölümü bulunuyor, buradan ücretsiz yararlanabilirsiniz.
ESKİ DATÇA MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Eski Datça Mahallesi, Datça merkeze 2.5 km uzaklıktadır. Datça ilçesinin en küçük Mahallesidir.
Marmaris üzerinden Datça merkeze gelirken, önce buradan geçiliyor ve sonra limana ulaşılıyor. Mahallenin 3 km güneyinde İskele Mahallesi ve 4 km kuzeyinde ise Reşadiye Mahallesi bulunmaktadır.
Burası, iskele mevkiindeki modern Datça kent merkezinden farklı olarak, eski yapıların çoğunlukta olduğu bir yerdir.
Zaten bu yüzden Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Çünkü Datça yarımadasının ilk yerleşim merkezlerinden birisidir.
Buradaki ilk yerleşimin MÖ 11’nci yüzyıla kadar indiği düşünülmektedir.
Buranın eski ismi “Dadya” dır.
Taş evler, begonvil çiçekleriyle süslenmiş taş sokaklar, renkli dükkanlar, kafe, bar ve restoranlardan oluşmaktadır. Denizden biraz uzak bu bölgede zeytin ve badem ağaçları bulunmaktadır.
Eski yapılar restore edilerek çoğunlukla Eski Datça Otelleri olarak hizmete açılmıştır.
Ayrıca: taş döşeli sokaklarda el sanatlarıyla uğraşan ve ürünlerini satan tezgahlar ve minik dükkanlar doludur. Buralarda Datça’nın meşhur çimdik oyası yapan kadınları izleyebilirsiniz.
Burada: ağaçların altında oturup, serinlemek için buranın meşhur acı bademlerinden yapılan “Datça gazozu” içmelisiniz ve bademli dondurmalardan yemelisiniz.
Eski Zeytin Değirmeni
Burada eskiden zeytinyağı üretiliyormuş. Eski zeytin değirmenlerine “Mengen” ismi veriliyor. Burada bulunan mengen de, 2015 yılında restore edilmiş ve günümüzde turistik tesis olarak kullanılıyor.
Can Yücel Sokak ve Can Yücel Evi
Datçanın bu bölgesi özellikle şair Can Yücel ile anıldığı için, şairin ismi bu sokağa verilmiştir. Burada “Can Yücel Evi” bulunuyor ve ev günümüzde müze olarak düzenlenmiştir. Can Yücel, hayatının son 10 yılını burada geçirmiştir.
Evin bahçesinde bulunan kütüphanede: Can Yücel’e ait kitaplar, fotoğraflar ve yazarın el yazıları ve daktilosu sergileniyor. Ayrıca ziyaretçiler için bir anı defteri bulunuyor.
Ancak ev sadece yılda bir gün ziyarete açıktır. (Can Yücel’in ölüm yıldönümü olan 12 Ağustos tarihinde) Çünkü halen evde, Can Yücel’in ailesi kalmaktadır, yani gidip kapıyı çalmamak gerekir. Sadece evin kapısında fotoğraf çektirebilirsiniz.
Can Yücel evini göremezseniz bile, ünlü şairin sürekli gittiği kahve olan “Orhan’ın yerine” mutlaka uğrayın, şaire ait anılar ve şairin yarım kalmış şarabını görün. Orhan’ın yeri: dut ağaçlarının altında oldukça samimi bir yerdir.
Burayı ziyaret ederseniz, patlıcanlı gözleme yemeyi unutmayınız. Bir de “Karabaş otu çayı” denemelisiniz.
EMECİK MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Emecik Mahallesi, “Alavara Mevkii” olarak da bilinir. Kızlan Mahallesinin ardından, Datça’nın en kalabalık 2’nci Mahallesidir. Yarımadaya girişte ilk köydür. Yani hemen Balıkaşıran’dan sonra gelir. Datça ilçe merkezine 20 km uzaklıktadır.
Emecik dağı, 747 metre yüksekliktedir ve bu dağın çevresi ormanlarla kaplıdır, burada yaban hayatı zengin olmasına rağmen son yıllarda bilinçsizce doğaya bırakılan zararlar maddeler ve yapılaşma nedeniyle yaban yaşamı tehdit altındadır.
Evet, Emecik Mahallesi bu Emecik dağının eteklerinde, tepelerde kuruludur.
öylenenlere göre, geçmişte İspanyol korsanları bu köye cüzzamlıları bırakırlarmış. Köyün havası ve suyu o kadar güzelmiş ki, bu köye bırakılan cüzzamlılar bile iyileşiyorlarmış.
Bölgenin Doğal Sit alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Datça Aktur
Datça yarımadasının hemen girişinde Emecik köyünde Aktur Sokaktadır.
Datça merkezine 30 km uzaklıktadır.
Site, iki birimden oluşmaktadır. Bunlar: Çiftlik ve Kurucabük koylarıdır. İki birimin arasındaki uzaklık 4 km dir. Her iki birim arasında, site tarafından ücretsiz ulaşım sağlanmaktadır.
Çam ağaçlarıyla kaplı oldukça güzel bir ormanlık doğal alandır.
Denizin temizliği ve maviliği ilgi çeker.
Burada: şık yazlıklar ve tatil evleri bulunmaktadır. Ayrıca kiralık villalar da bulunuyor. 1 km uzunluğundaki Aktur plajı: Mavi Bayrak ödüllüdür ve her yıl bu ödülü almaya hak kazanmaktadır.
Oldukça büyük bir sitedir. Site içinde: banka, sağlık ocağı, eczane, postane, üç tane süpermarket, yelken okulu, beş tane restoran, bar-disco, su altı dalgıç okulu, okuma salonu ve uluslararası bir kampingi bulunmaktadır. (Bu kamping ile ilgili ayrıntılı bilgi aşağıdadır.)
Aktur Datça Kamping
Aktur Tatil Köyünün hemen yanındadır.
Datça merkeze 30 km uzaklıktadır. Karavan veya çadır kampı için uygundur. Kamp kurulabilecek 140 alan ayrılmıştır. Alanda 420 kampçı konaklayabilmektedir. Ancak çadır ve karavan kiralama hizmeti yok, yani kendi karavan veya çadırınızı götürmeniz gerekiyor.
Kalabalıktan uzak, çam ağaçlarının altındaki kamp alanında, her türlü ihtiyaç karşılanabilmektedir. Yakınlarda çamaşır makinası, tuvaletler, banyolar, yemek pişirme yerleri bulunmaktadır. Karavan veya çadırlara elektrik hizmeti veriliyor. Ancak bölgede ateş yakmak yasaktır. Yemek yapmak için mutfak kullanılıyor.
Özil Kalesi
Mahallenin Özil mevkiinde, kayalık bir tepe üstündedir. Kalıntılar oldukça geniş bir alana yapılmış durumda görülmektedir.
Karaincir Tatil Köyünden sonra kaleyi görmek isterseniz, yamaçlara tırmanmanız gerekir. İlginç olan husus, kalıntıların hemen yakınına bir Tatil Köyü yapılmış olmasıdır. Tepenin biraz ilerisinde, Apollon kutsal alanı bulunmaktadır.
Kalede ilk Knidos şehri döneminden kalma sur duvarları ve yapı kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca, Bizans döneminde de ilaveden sur ve duvarlar yapılmıştır. Bizans dönemindeki yapıları ayırt eden en önemli özellik Horasan harçla örülmüş olmalarıdır. Sonuç olarak, antik dönemde burası önemli bir yerdir.
Sarı Liman-Apollon Kutsal Alanı
Marmaris-Datça karayolu üzerinde, Emecik köyü yakınlarında, Emecik dağı eteklerinde, Sarı Liman çevresinde bazı kalıntılar görülmektedir.
Alanda 1998-2006 yılları arasında arkeolojik araştırma kazıları yapılmıştır.
Bu çalışmalarda, kazı alanında Knidos-Dor kökenli bir şehir bulunduğu tespit edilmiştir.
Kutsal alan: doğusuna denizi alacak şekilde, eğimli bir yamaca kurulmuştur. Ve kademeli üç terastan oluşmaktadır.
Bunlar: Yukarı Teras, Helenistik Dor Tapınağı ve Aşağı Teras araştırılmıştır.
Alt Teras
Burada çeşitli yapılar vardır. Burada bulunan buluntulara göre, kutsal alan MÖ 7’nci yüzyıldan itibaren MS 7’nci yüzyıla kadar bir kült merkezi olarak kullanılmıştır.
Yukarı Teras
Burada Erken Bizans dönemine ait Büyük Bazilika ortaya çıkarılmıştır. Bazilika: 20 x 14 metre boyutlarında, üç neflidir. Doğusunda içten yuvarlak, dıştan beş cepheli bir apsisi, batısında ise bir narteksi vardır.
Orta Teras. Helenistik Dor Tapınağı
Orta Teras’ta, Helenistik dönemde Dor düzeninde inşa edilmiş Apollon Tapınağı ve sunak bulunmaktadır.
Burada doğu-batı yönünde konumlandırılmış yapının cephesi, doğuya bakar.
Tapınak: klasik Dor tapınaklarında görüldüğü gibi, 3 basamaklı bir yükselti üzerinde konumlanmıştır.
Ancak tapınak yapısı oldukça fazla tahrip olmuş durumdadır. Çünkü yapıya ait pek çok mimari blok, kutsal alandaki diğer yapılarda ve geç dönem kilisesinde devşirme olarak kullanılmıştır.
Alanda bulunan çok sayıdaki mimari parça değerlendirildiğinde, tapınağın Helenistik dönemde inşa edildiğine karar verilmiştir.
Tapınak kalıntılarının güneydoğu köşesinde bulunan Apollon rahiplerine ait bir yazıtta, Kutsal Alanın Apollon’a adandığı düşünülmektedir.
Ayrıca: yine tapınağın güneybatı köşesinde, MÖ 4’ncü yüzyıla ait bir Knidos sikkesi bulunmuştur. Buna göre, tapınağın MÖ 3’ncü yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilir.
Tüm bu buluntular ışığında, buranın Heredot yazıtlarında adı geçen “Apollon Tapınağı” olduğuna karar verilmiştir.
Knidos bölgesinde Apollon’un 2 farklı sıfat altında tapınımı görülmektedir. Bunlardan ilki, Heredot tarafından söz edilen “Apollon Triopios” dur.
Bir diğer sıfat ise “Karneios” dur. Bu sıfata Peloponnesos ve tüm Dor dünyasında rastlanmaktadır.
Tarihçi yazar Heredot’un yazdığı mitolojik bir öyküye göre: Kaneios; Zeus ve Europa’nin oğlu olan ve Apollon ile aşk yaşayan kişidir.
Knidos ve tüm 6 kentte yaşayan ve Dor Hexaopisi’ne bağlı Dor halklarının en coşkulu ve büyük bayramları, yaz mevsiminin son ayına da ismini veren “Karneia” şenlikleridir.
Bu şenliklerde: geleneksel koşu yarışmaları, müzik, şiir ve tiyatro yarışları düzenlenir. Kazananlara çeşitli ödüller verilir. Başlangıçta ödül olarak “Üç ayaklı kazan” verilirdi. Ancak bir kural vardı, kazanan ödülü tapınağa bağışlamak zorundaydı. Yani, ödül kutsal alan dışına çıkarılamazdı.
Buluntular ve Sonuç:
Kazılarda elde edilen buluntular ise: Mısır, Fenike, Etrüks kökenli ithal malların tanımlandığı geniş bir hinterlandı kapsamaktadır.
Şimdiye kadar Doğu Yunan üretimi olarak bilinen ancak Knidos malı olduğu kesinleşen, kireç taşı ve pişmiş toprak figürler ile çanak-çömlek ürünleri oldukça fazla zengin çeşitlilik göstermektedir.
Kutsal alanda bulunan epigrafik veriler ve adak eşyaları oldukları anlaşılan değerli eserler, özellikle Arkaik çağda, Emecik Kutsal Alanının Apollon ile ilişkilendirilmesini sağlamıştır.
Kazılarda, ayrıca MÖ 8’nci yüzyıla tarihlenen tapınma eşyaları, pişmiş toprak ve yerel kalker taşından yapılmış heykelcikler bulunmuştur. Bulunan bu heykelcikler arasında, 80 cm uzunluğunda ve başı kopmuş bir erkek heykeli dikkate değerdir.
Bu buluntular, Marmaris Arkeoloji Müzesine teslim edilmiş ve halen orada sergilenmektedir.
Emecik kutsal alanının, hem yeni ve hem de eski Knidos’a hizmet verdiği düşünülmektedir.
Kutsal alanda bulunan buluntular, alanın MS 12’nci yüzyıla kadar kesintisiz kullanıldığını göstermektedir.
Ancak Emecik kutsal alanı, özellikle MÖ 7 ile 6’ncı yüzyıllarda yaşamıştır. Kutsal alanda bulunan Apollon Tapınağı, bu tarihlerde Dor düzeninde inşa edilmiştir.
Ancak sonraki dönemde, tapınağın üzerine kilise inşa edilmiş ve tapınak yapısı çok fazla tahrip edilmiştir.
Evet, kazı çalışmaları sürdürülürken, Tapınak ve çevresinde önceki ve sonraki dönemlere ait başka tapınak ve kilise izleri bulunmuştur.
Sonuç, yöreyi ziyaret ederseniz, bence mutlaka zaman ayırın ve bu kutsal alanı gidin gezin görün.
PLAJLAR
Karaincir
Datça ilçe merkezine 15 km uzaklıktadır. Koya ulaşmak için Aktur ve Karaincir minübüslerini kullanmak gerekir.
250 metre uzunluğundaki plaj ise ince kumludur. Plajın genişliği ise 3 ile 25 metre arasında değişmektedir.
Koyda ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz tesisler bulunmaktadır. Sahil, şezlong ve şemsiye kiralayan tesisler tarafından işgal edilmiş durumdadır. Ancak zaten küçük olan koy, izinsiz şemsiyeler yüzünden adım atılamaz hale gelmiştir. (Son aldığım bir bilgiye göre, bu şemsiyeler kaldırılmış ve sahil açılmıştır.)
Koyda deniz sığdır, bu yüzden özellikle çocuklu aileler tarafından tercih edilir. Hatta Datça’nın birçok yerindekinin aksine, deniz burada ılıktır. Yüzmek için deniz içinde biraz yürümek gerekiyor.
Kuzey rüzgarlarına kapalı olması ve çevresinde yiyecek-içecek tesislerinin bulunması nedeniyle tercih edilmektedir.
Koyda, sahilin ilerisinde ise Karaincir adaları bulunuyor.
Plajın üst bölümünde: 600 konutlu yazlık bir site (Karaincir Tatil Köyü) ve kamping bulunuyor. Sitenin hemen kuzeyinde, Marmaris-Datça karayolu geçiyor. Kamping alanında ise karavan ve çadır kampı bulunuyor.
Güllük plajı
Datça merkeze 15 km uzaklıkta, Marmaris istikametindedir. Buraya ulaşmak için, karayolundan sonra sahile doğru 500 metre yürümek gerekiyor.
Karaincir koyundan bir önceki koydadır.
Perili köşk ve Adaburnu Gölmar Tesisleri burada bulunmaktadır.
Plajın hemen karşısında ise yakın adalar vardır.
Plaj: iri kumludur. Deniz ise çabuk derinleşir. Bu yüzden yüzme bilmeyenler için uygun değildir. Sonuç olarak, sakin ve sessiz bir ortam arzulayanlar tarafından tercih edilmektedir. Son bir not: 28 Haziran 2017 tarihinde Güllük mevkiinde bir orman yangını çıkmıştır.
Perili Köşk Plajı
Datça merkezinin doğusundadır. “Adaburnu” olarak da bilinir. Datça merkeze 15 km uzaklıktadır.
Çevresinde Güllük plajı ve Adaburnu Gölmar tesisleri bulunmaktadır. Öbür yanında ise Karaincir koyu bulunmaktadır.
Peki neden böyle bir isim verilmiştir. Söylenenlere göre, burada çok önceleri bir köşk yapılmış ve rüzgar nedeniyle köşkten uğultular geliyormuş ve bu yüzden yöreye “Perili Köşk” ismi verilmiştir.
Şu anda yani günümüzde de burada sadece bir yapı bulunuyor ve otel olarak kullanılıyor. Bu ev “Muğla Evleri” mimari stili kullanılarak yapılmıştır.
En büyük özellik: yörenin rüzgarlı olmasıdır. Bu rüzgar, yörede bir uğultu yaratıyor ve bu uğultu, perilerin fısıltısı gibi değerlendiriliyor.
Evet, burası genelde sakin ve kalabalıktan uzak bir ortamdır. Denizin dibi kum ve oldukça sığdır. Özellikle ada ile plaj arası çok aşırı sığdır.
Deniz çok temiz ve berraktır. Ancak burayı ziyaret etmek isterseniz, yanınızda şemsiye bulundurmanızda yarar var, çünkü burada şezlong ve şemsiye bulunmuyor.
Sahilin hemen karşısında bir ada bulunuyor. Sahilden, adaya geçmek için, deniz içinde bir yol bulunuyor ancak bu yolun gizli olduğu söyleniyor.
Alavara Koyu-Meriç
Emecik koyundan sonra, orman içinden buraya ulaşan toprak yol oldukça bozuktur. Ege denizi yani Kuzey yakasının doğal güzelliği olan bir yeridir. Çam ağaçlarıyla kaplı, çok güzel bir yerdir. Burası genellikle doğa yürüyüşçüleri tarafından yoğun kullanılıyor.
Alavara kalesi
Kale oldukça yüksek ve sarp kayalık bir yerdedir, yani ulaşımı oldukça sıkıntılıdır. Zaten, kale hakkında herhangi bir bilgi de bulunmuyor.
KIZLAN MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Kızlan Mahallesi, Datça-Marmaris karayolundaki köy, Datça merkeze 8 km uzaklıktadır. Datça girişinde, yel değirmenleri görüldüğünde, 100 metre sonra sağda “Kızlan Mahallesi” tabelası görülmektedir.
Datça yarımadasının en kalabalık köyüdür. Aynı zamanda en serin yeridir. Çünkü köy sırtını dağlara yaslamıştır.
Köy ismini: “Kızıl alan” yani “Kırmızı toprak” tan almıştır.
Köyün başlıca özelliği: hem Akdeniz ve hem de Ege denizinde kıyı şeridi olan bir yer olmasıdır. Datça’nın en uzun iki sahil şeridine sahiptir.
Köyün Akdeniz’e açılan güney kıyıları: yarımadanın en çok rüzgar alan bölgesidir ve windsuf yapmaya oldukça elverişlidir. Burada sörf eğitim merkezleri bulunmaktadır.
Burada, konaklamak için küçük tesisler bulunmaktadır.
Ayrıca: burada bulunan 2 zeytinyağı fabrikasında, organik zeytinyağı üretimi yapılmaktadır.
Her yıl Mayıs ayının ilk Pazar günü: geleneksel olarak yapılan “ Akdeniz’den Ege’ye Dostluk ve Barış Yürüyüşü” yapılmaktadır.
Bu yürüyüş Kızlan köyünde bitmektedir. Yürüyüşün bitiminin ardından, köyde şenlikler düzenleniyor. Yürüyüşte: Akdeniz’den Kumluk Plajından sembolik olarak toprak testilere doldurulan su alınarak Gereme Katıyalı bölgesinde Ege denizine dökülmektedir.
Kızlan Yel değirmenleri
Değirmenler, Datça merkeze 10 km uzaklıktadır.
Datça yarımadasında bulunduğu tespit edilen 28 tane yel değirmeninden 6 tanesi burada, Kızlan köyünün girişinde bulunmaktadır.
Değirmenler, karayolu ile köy arasındadır ve aralarındaki uzaklık oldukça azdır.
Bunlar, hafif yükseltiye sahip bir tepeden, düzlük alana doğru arka arkaya sıralanmıştır.
Değirmenler, muhtemelen 1900’lü yılların başında yakın çevrede yaşayan varlıklı Rumlar tarafından yaptırılmıştır. Yörede bulunan diğer değirmenler fazla faaliyette bulunmadıklarından, Kızlan değirmenleri, yıllarca yarımadanın ihtiyacını karşılamıştır. 1950’li yıllardan sonra ise motorlu değirmenler çıkınca, bu yel değirmenlerine olan ilgi azalmış ve terk edilmişlerdir.
Yel değirmenlerinin hepsi dairesel plandadır.
Değirmenler 3 katlıdır. Üst katı buğday öğütmek, orta katı buğdayı depolamak ve giriş katı ise ağırlama ve teslimat için kullanılmıştır.
Yel değirmenlerinin çapları 6 metredir. Yükseklikleri ise 5.5 metredir. Duvarları: moloz taştan yığma olarak yapılmıştır. Taş işçilikleri oldukça güzeldir. Duvarların kalınlığı yaklaşık 1 metre civarındadır.
Değirmenlerin girişleri genellikle güney yönündedir. Taş kemerli kapılarının yüksekliği 170 metre civarındadır. Değirmenlerin çatısı konik biçimindedir ve genellikle çinkodur. İçlerindeki mekanizma ise, tamamen ahşaptan yapılmıştır.
1,2, 3 ve 4’ncü sıradaki değirmenler, uzun süredir kullanılmıyor ve bu yüzden kısmen yıkık durumdadır. Yel değirmenlerinin mülkiyeti özel kişilere aittir. Ancak restore edilerek korunmaları sağlanmamaktadır. 5 Numaralı değirmen restore edilmiş ve günümüzde konut olarak kullanılmaktadır. Buraya girmek yasaktır.
6 Numaralı değirmen Hazineye aittir. 2009 yılında Datça Kaymakamlığı tarafından restore edilmiş ve kiraya verilmiştir. Günümüzde lokanta olarak kullanılmaktadır. Ancak bu lokanta “Turizm Otelcilik Okulu” tarafından işletilmektedir. Deniz manzaralı hoş bir ortam bulunmaktadır.
En tepede bulunan değirmen içinde, orijinal değirmen sistemini, çarklarını, ahşap malzemeleri görüp fotoğraflayabilirsiniz. Ancak boş ve bakımsız olan değirmenleri görebilmek için otların arasında biraz yürümeniz gerekiyor.
Datça Wineyard
Değirmenaltı Mevkiindedir. Marmaris yolu üzerindedir.
Bölgenin şarap üreticisidir. Burada Datça’nın yerel şarabını tadabilirsiniz.
Taştan inşa edilmiş bir yel değirmeni çevresinde kurulu, konaklama tesisi ve bağlardan oluşan muhteşem güzel manzaralı bir tepede bulunmaktadır. Manzarası nedeniyle, gün batımı ve şarap tadımı için yoğun tercih edilmektedir. Yani, özellikle gün batımını izlemeye gitmelisiniz.
Burada: bir etkinliğe katılarak bir bağ turu yapabilir ve ardından üretim tesislerini görebilir, peynir tabağı alarak şarap tadımını deneyiniz. Ancak unutmamak gerekir ki, gezim için en geç saat 16.00’da burada bulunmanız gerekiyor. Daha sonra şarap satın alabilirsiniz. Öneri isteyenler için “ballı şarap” düşünülebilir.
PLAJLAR
Gebekum Kumul Alanı
Datça yarımadasının güney kısmında, Kocadağ’ın güney sahilindedir. Datça merkeze 4 km kala, Perili köşk tabelasından sapıp yaklaşık 1 km toprak yoldan ilerleyerek buraya ulaşabilirsiniz.
Kumluk alan: Sörf Tatil Köyü ve Yolluca Ada arasında: 7 km uzunluğunda ve 200-400 metre arasında genişliktedir.
Bu kumluk alan “Koruma” altına alınmıştır. Çünkü bir zamanlar buradan inşaatlar için kum alınıyormuş. Günümüzde burada sahilden kum almak kesinlikle yasaktır.
Çünkü buraya has bir özellik var. Kumsal, rüzgarın etkisiyle kendisini çoğaltıyor ve yayılıyor. Yani bir bakıyorsunuz kumda kendi kendine tepecikler oluşuyor. Bir bakıyorsunuz başka tepeler oluşuyor.
Ayrıca: bu kumul hareketleri nedeniyle, hemen karşısındaki adaya, denizden yürüyerek ulaşmayı sağlayacak şekilde bir sığlık alan oluşmuştur.
Sonuç olarak bu kumul: binlerce yıl önce, deniz hareketlerinin yöredeki kara tabakası ile etkileşimi sonucunda oluşmuştur.
Kumluk alanın, 6 milyon yaşında bir fosil kumulu olduğu söyleniyor.
Kumsalda 5 tanesi endemik olmak üzere 100’den fazla bitki türü yaşamaktadır. Bunlar: ağaç, çalı, odunsu ve otsu bitkilerdir. Kumulda, 19 kuş türü belirlenmiştir.
Burada sörf yapılan turistik tesisler bulunmaktadır. Çünkü yukarıda belirttiğim gibi, koyda rüzgar eksik olmuyor.
Gereme
Kızlan köyüne 7 km uzaklıktadır. Ege tarafındadır.
Yolu topraktır. Zaten bu toprak yol, rüzgar güllerine ulaşmak ve ormancılar için yapılmıştır.
Koyda herhangi bir tesis veya yapılaşma yoktur. Bu yüzden yiyecek ve içeceklerinizi yanınızda getirmeniz gerekiyor.
Koy, piknik yapmak için uygundur. Çünkü koyun hemen dibinde orman bulunmaktadır. Yani ön taraf uçsuz bucaksız deniz, arka taraf ise ormandır.
Denizi ise oldukça güzeldir ama taşlıktır. Hatta o kadar fazla taşlık ki denize girer veya çıkarken kayıp düşme olasılığı vardır.
Deniz hemen derinleşmiyor, bu yüzden çocuklar için uygundur. Sahil de taşlıktır.
Burada çadırlı kamp ta yapılmaktadır ancak ateş yakmak yasaktır.
Katıyalı
Gereme’den devam ederseniz, Katıyalı piknik alanına ulaşırsınız.
Burada: sakin ve berrak denizde, denize girmekte mümkündür. Buranın en büyük özelliği: her yıl geleneksel olarak düzenlenen “Akdeniz’den Ege’de dostluk ve barış yürüyüşünün” burada tamamlanmasıdır.
Kızlanaltı Plajı
Burgaz Uzun Azmak ve Gebe kum koruma alanı arasındaki plajdır. Marmaris-Datça karayolunu kullanarak buraya ulaşmak mümkündür. Karaincir ve Aktur dolmuşlarıyla buraya ulaşmak mümkündür.
Kızlanaltı köyüne ait araziler nedeniyle “Kızlanaltı Plajı” ismini almıştır.
Yay biçiminde uzanan kumsalı oldukça güzeldir. Ancak oldukça uzun olan bu sahil şeridinde bir işletme yoktur. Bu yüzden şezlong, şemsiye veya soyunma kabini yoktur.
Tüm sahil kumdan oluşur. Deniz yavaş yavaş derinleşmektedir. Uygun ve güçlü rüzgarlar nedeniyle, özellikle wind sörf meraklıları buraya tercih etmektedirler.
REŞADİYE MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Reşadiye Mahallesi Datça’nın ilk yerleşim merkezidir. Mahalle ilk olarak 1908 yılında kurulmuş ve ilk kurulduğundaki ismi “Elaki” dir. Cumhuriyetin ilanının ardından, 1928 yılında yöre “Datça” olarak isimlendirilmiş ve bu mahalle ise “Reşadiye Mahallesi” ismini almıştır. Mübadele dönemine kadar, bu mahallede Türkler ve Rumlar bir arada yaşamışlardır.
1947 yılına kadar ilçe merkezi olan Reşadiye Mahallesi, daha sonra yerini İskele Mahallesine bırakmıştır.
Ancak burası “Kentsel Sit Alanı” olarak ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Bu yüzden: eski yerleşim büyük ölçüde korunmuştur.
Kıyılı olmayan, iki katlı taş evlerin ve tarihi konakların bulunduğu turistik bir yerdir.
Burada: dev çınar ağacı bulunan meydanlar, begonviller, incir, dut, zeytin ve badem ağaçları bulunmaktadır. Bu köyde: muhteşem bir konak bulunmaktadır.
Burada havuzlu ve saunalı turistik konaklama tesisleri bulunmaktadır.
Mehmet Ali Ağa Konağı-Kocaev
Osmanlı dönemi Muğla Valisi Mehmet Ali Ağa tarafından yaptırılmıştır.
Giritli Ali Ağaki: Datça yarımadasını, Osmanlı Sultanından dirlik olarak alınca, yöreyi kolayca denetleyebileceği bir merkez oluşturur. Reşadiye Mahallesinin en tepesine (o dönemde Datça’nın merkezi Reşadiye Mahallesidir.), denize doğru bakan görkemli bir konak yaptırır.
Takip eden dönemde konak, Ali Ağa’nın mirasçıları tarafından “Tuhfezadelerin malikanesi” olarak anılır.
Çünkü “tuhfe” Arapçada “armağan” demektir. Yani, buranın atalarına bir armağan olarak verildiğini belirtmek istemişlerdir.
Bugün görülen konak, 1800’lü yılların başında, Tuhfezade Mehmet Ali Ağa’nın babası tarafından yaptırılmıştır. O yıllarda Ağa, aynı zamanda Rodos’un belde yöneticisidir. 1950’li yılların başında, aileden hayatta kalan olmayınca, konak ve diğer miras, Tereke Hakimi tarafından, satışa çıkarılır, birkaç kez el değiştirir, tütün deposu, sinema, okul ve düğün salonu olarak kullanılır. Ancak bu dönemde kısmen yıpranır. Son olarak 2000’li yıllarda yine konak bir aile tarafından satın alınır.
Akdeniz mimarisinin özelliklerini yansıtmaktadır. Bölgede “Kocaev” olarak da bilinmektedir.
Konak: geniş bir arazi içinde, iki katlı olarak düzenlenmiştir.
Yapının zemin katı: taş duvarlarla örülmüştür.
Birinci kat ise ahşap direklere oturtulmuştur. Ahşap malzeme ve taş birlikte kullanılmıştır. Burada hol ve beş oda bulunur. Odalarda külahlı ocaklar vardır.
Bu katta, bir de “Osmanlı hamamı” bulunmaktadır. Hamam, külhanlı ve kubbelidir.
Muhteşem tarihi konak: 2002-2004 yılları arasında restore edilerek 18 odalı bir butik otele dönüştürülmüştür.
Otel günümüzde oldukça yoğun tercih edilmektedir. Çünkü büyüleyici bir ortam sunmaktadır.
Reşadiye Camii
Reşadiye Mahallesi bir tepenin eteklerine yayılmış durumda iken, bu cami, tepenin en üst noktasında yapılmıştır. Cami, Osmanlı mimari stilini yansıtır, tek kubbelidir. Caminin avlusu, teraslar halinde aşağıya doğru inmektedir. Yükseklik nedeniyle oldukça rüzgarlı bir ortamdadır.
Olive Farm Güller Dağı Çiftliği
Olive Farm: 1995 yılında bir Amerikalı tarafından kurulmuştur.
Kuruluş amacı: burada üretilecek kaliteli zeytinyağı ve yan ürünlerini, Amerika’ya göndermektir. Ancak 2005 yılında kurucu Amerikalı yaşlanınca, burayı bir İstanbullu kişiye satmış ve Amerika’ya geri dönmüştür.
Veeeee, gelelim bir başka iddiaya ki ben bu iddianın doğru olduğunu düşünüyorum. Knidos tanıtım yazımı okursanız, orada 1967-1977 yılları arasında bir Amerikalı Profesor olan Iris Lowe isimli kadının kazı yaptığı ve bu kazılarda bulduğu pek çok eseri yurt dışına kaçırdığı anlatılmaktadır.
Iris Lowe’in kazı izni, 1977 yılında bu durumun anlaşılması üzerine iptal edilir. Bunun üzerine, 1995 yılında yine bir Amerikalı, Richard Rosenberg yöreye gelir.
Reşadiye köyünde Güllerdağı çiftliği adı altında geniş bir arazi satın alır ve Türk vatandaşlığına başvurur, kabul edilir ve Reşat adını alır.
Zeytinciliğe başlar, kurduğu şirket kanalı ile Amerika’ya zeytin ürünleri göndermeye başlar, ancak sonradan anlaşılır ki, zeytinyağları arasında, yüzlerce tarihi eseri gizleyerek yurt dışına kaçırmıştır.
Yoksa bir Amerikalı, buralarda ne işi var, bir de tam Irıs Lowe’in bölgeden ayrılmasının sonrasında….
Evet, Olive Farm: 500 dönümlük bir arazi üzerine kurulan burada zeytin ağaçları bulunmaktadır.
Burada: günümüzde organik zeytinyağı, sirke, zeytin ağacından yapılan ahşap oyuncaklar, mutfak eşyaları, doğal reçeller, pekmez, sabun ve zeytinyağı bazlı doğal bakım ürünleri üretilmektedir.
Ayrıca, arazide bulunan bir çiftlik evinde hem konaklama, hem de alışveriş yapma imkanı sunulmaktadır. Konaklama yerinde 13 oda bulunmaktadır.
HIZIRŞAH MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Hızırşah Mahallesi, Datça’nın merkeze yakın köylerindendir. Köyün merkeze olan uzaklığı 5 km dir.
Arşivlere göre, 1911 yılındaki bir belgede köyün ismi “Batı” iken “Hızırşah” olarak değiştirildiği yazılıdır.
Kıyıdan uzak, Datça ovasının batısında ve iç kesimde bulunmaktadır.
Çevresi, yüksek dağlarla çevrilidir ve bu dağların arasındaki vadilerde badem tarımı yapılmaktadır.
Merkezde ise, Akdeniz mimarisinin hakim olduğu yörede, eski yapılar ve dar sokaklar yoğunluktadır.
Badem, bal, zeytin üreticiliği ve ipek dokumacılığı yapılmaktadır. Burayı ziyaret ederseniz ipek böceği yetiştiriciliği ve dokuma atölyelerini mutlaka ziyaret ediniz.
Burada konaklama imkanı yoktur, genellikle yerel halka yakın olmak isteyenler tarafından ziyaret edilmektedir.
Hacetevi Tepesi
Hızırşah Mahallesi, sırtını 355 metre yükseklikteki Hacetevi Tepesine dayamıştır.
Burası “Çare yeri” olarak da anılmaktadır. Neden “Çare yeri”?
Yöre halkının inanışına göre: burada 70 metre karelik bir alanda, çevresi taşlarla çevrili 3-4 tane çukur bulunmaktadır.
Bu çukurlarda dilek tutarak yaklaşık yarım saat uyumak ve uyurken görülen rüya, yaşlılara yorumlatılıyormuş.
Hacetevi tepesine çıkan yollara bilgi panoları yerleştirilmiştir. Panolarda hem yol tarifi hem de Hacetevi ile ilgili bilgiler bulunmaktadır. Patika yollar yeniden düzenlenmiştir.
Ancak burayı ziyaret etmek isteyenler için de uyulması gereken kurallar bulunuyor. Şöyle ki: Hacetevi tepesine gündüz çıkılır, çıkmadan önce abdest alınır, yanında su ve yiyecek götürülür. Sonra çukurlardan birinin içine uzanılır ve rüyaya yatılır.
Dönüşte aynı yoldan dönülmez. Götürülen yiyeceklerden artanlar, hayvanlar için bırakılır. Yarım veya bir saatlik uykuda görülen rüyalar, köyün yaşlılarına anlatılır ve yorumları istenir.
Günümüzde tepeye yerli ve yabancı turistler, hastalar, hamileler ve öğrenciler çıkıp dilek tutuyorlarmış.
Burada: antik dönemden kalma tarım terasları vardır. Bu tarım terasları, antik dönemden günümüze kadar fazla bozulmadan gelebilmiştir. Bu terasların, MÖ 4’ncü yüzyıldan itibaren, özellikle bağcılık faaliyetlerinde kullandığı anlaşılmaktadır.
Çünkü bu tarım terasları, özellikle yörenin en büyük çanak-çömlek ve özellikle amfora üretimi yapılan Kiliseyanı atölyelerine oldukça yakındır. Teraslarda üretilen şaraplar, bu atölyelerde amforalara doldurularak muhtemelen dış pazarlara gönderilmiştir.
Hızırşah Yel Değirmenleri
Değirmenyaka Mevkiinde 2 tane yel değirmeni vardır. Ancak bu yel değirmenlerinin günümüze sadece beden duvarları ulaşmıştır. Değirmenlerden bir tanesinin beden duvarlarının örgüsü, Hızırşah Kilisesinin duvar örgüsüne benzemektedir. Bunların Rumlar tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Değirmenler zamanla işlevlerini kaybetmiş ve terk edilmişlerdir.
İpek Dokuma Atölyesi
2009 yılında Datça Kaymakamlığı tarafından hayata geçirilen “Hızırşah köyü” Geleneksel El Sanatları Yaşatma ve Geliştirme Projesi ile ipek böceği yetiştiriciliği tekrar yaşatılmaya çalışılmıştır.
Proje kapsamında, Hızırşah Mahallesindeki eski bir okul binası, Kaymakamlık tarafından onarılarak İpek Dokuma Atölyesine dönüştürülmüştür. Buraya yine proje kapsamında dokuma tezgahları alınmıştır.
Evet, burada ipekli kumaşlar dokunuyor. Dokunan kumaşlar, ceviz, gelincik, karadut gibi bitkilerle boyanıyorlar. Boyanan ipekli kumaşlar: gömlek, şal, bluz, masa örtüsü, elbise gibi ürünlere dönüştürülerek atölyede ziyaretçilere satışa sunuluyor.
Antik Seramik ve Amfora Yapım Atölyeleri
Mahalle merkez yerleşiminin 1 km doğusunda Kilise yanı mevkiindedir.
Antik Knidos şehri, şarap üretimi ve üretilen şarapların Akdeniz ve Karadeniz’deki büyük pazarlara dışsatımı yapılmasıyla ünlüdür.
Bölgede şarap üretiminin gelişmesine bağlı olarak şaraplar için amfora ve seramik atölyeleri yapılmıştır. Bu atölyelerden birisi de yukarıda belirttiğim gibi Kiliseyanı mevkiindedir.
1980 yılında Hızırşah köyü için açılacak yeni yol inşaatı harfiyatında, köyün yaklaşık 700 metre uzağında çeşitli amfora yapım atölyeleri bulunmuştur.
1986-1992 yılları arasında burada resmi arkeolojik kazı çalışmaları yapılmıştır.
Bu kazılarda: yörede büyük seramik fırınları, sarnıç, yıkama havuzları ve değişik üretim artığı parçalar bulunmuştur. Ardından bölge Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Yörede bulunan fırınlar: Arkaik, Helenistik ve Roma dönemine aittir ve çanak-çömlek üretiminde kullanılmıştır.
Burada bulunan fırınlardan birinin; MÖ 4’ncü yüzyıl sonu ile MÖ 3’ncü yüzyıl başına ait, çoğu mühürlü olan amphoralar deposundan oluşmuş, daha eski bir dolgunun ortasına yapıldığı anlaşılmıştır. Bu fırın daha çok amfora üretiminde kullanılmıştır.
Antik döneme ait Reşadiye çömlekçileri, amforalar haricinde günlük seramikler de üretmişlerdir. Bunlara ait örnekler, kazılarda ele geçirilmiştir.
Hızırşah Camii
Mahalle yerleşiminin 700 metre doğusunda yol kodundan 5-6 metre yüksektedir. Selçuklu Camii olarak da bilinir. Cami günümüzde köyün dışında bulunmaktadır. Muhtemelen köy, eskiden cami çevresinde kurulu iken, sonradan bugünkü yerine taşınmıştır.
Caminin kitabesi yoktur.
Menteşoğulları Beyliği döneminde, MS 13 ile 15’nci yüzyıllar arasında yaptırılmıştır. Tek kubbeli cami, kare planlıdır. Beylikler dönemine ait mimari özellikler taşır. Son cemaat yeri, ana kubbede olduğu gibi, kiremitle kaplanmış üç küçük kubbe ile örtülüdür.
Caminin ismi neden “Hızır Şah” dır? Hızır Şah, 1400’lü yıllarda yaşayan ve bu bölgede vefat eden bir din bilginidir. Hızırşah’ın bu bölgeye yerleşim, bölgeyi İslamlaştırdığı tahmin edilmektedir.
Cami, birçok kere restore edilmiş ve 2013 yılında ibadete açılmıştır. Ancak restorasyonlar sonucunda cami, orjinalliğini tamamen yitirmiş ve yenilenmiştir. Caminin haziresinde çok sayıda mezar vardır.
Hızırşah Kilisesi
Datça merkeze 3 km uzaklıktadır. Caminin 400 metre doğusundadır.
Eski ismi “Taksiarhon kilisesi” dir. Günümüzde mülkiyeti Datça Belediyesine aittir.
Kilisenin, 1850’li yıllarda, burada daha önce bulunan bir kilise yıkılarak üzerine yapıldığı tahmin edilmektedir. Kilise inşaatında moloz taş ve tuğla kullanılmıştır. Kilise, Cumhuriyet sonrasındaki mübadele dönemine kadar Rumlar tarafından kullanılmış, Rumlar bölgeden ayrılınca bir süre arkeolojik parçaların saklandığı bir depo olarak kullanılmıştır. Daha sonra ise 2015 yılında Belediye tarafından restore edilerek “Kültür ve Sergi Evi” olarak ziyarete açılmıştır.
Papazın Evi-Papazın ini
Hızırşah köyünde, Yarık dağının kuzey yamacındadır. Oldukça dik bir yamaçtadır. Kireç taşının oyulmasıyla yapılmıştır. Ancak bu kaya oyuğunun önü duvarla örülmüştür. Önceleri burası bir gömü alanı olarak kullanılmış, daha sonra ise kutsal bir yer olmuştur.
Yörede yaşayanlar tarafından bilinen ismi “Papazın İni” dir. Mağaranın içinde Hıristiyanlık dönemine ait fresk türü bir duvar resmi bulunmaktadır. Resim: toprak ve saman karışımı bir harç üzerine yapılmıştır. Alt kısımları oldukça fazla tahrip edilmiştir. Resmin merkezinde, bir taht üzerinde Meryem ve kucağında çocuk İsa vardır.
Batır Kalesi
Mahalle yerleşimini doğudan çevreleyen 142 metre yükseklikteki Batır Tepesi üzerindedir. Kale kalıntılarının bulunduğu bölge, 1 ve 3’ncü derece arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak herhangi bir arkeolojik araştırma yapılmamıştır.
KARAKÖY
Datça gezilecek yerler, Karaköy Datça yarımadasının Ege tarafındadır. Datça merkeze uzaklık 8 km dir. Turizmden çok tarımla geçinen bir yerleşim yeridir. Bu yüzden konaklama tesisleri azdır.
Körmen Kairos Marina
2019 yılında tamamlanan bu marinada birçok tekne barınmakta ve bakımları yapılmaktadır. Marinanın yanındaki iskeleden “Bodrum” feribot seferleri yapılmaktadır.
MESUDİYE MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Mesudiye Mahallesi Datça merkeze 18 km uzaklıktadır.
Datça’dan sonra muhteşem güzel çam ağaçlarıyla kaplı ve bol kıvrımlı bir yoldan buraya ulaşılır. Datça’nın en çok ziyaretçi çeken ve en hareketli yeridir. Yarımadada en çok konaklama tesisi burada bulunmaktadır. Bu tesislerin birçoğu küçük işletmeler şeklinde düzenlenmiştir, bungalow tipi konaklama yerleri de bulunmaktadır.
PLAJLAR
Hayıtbükü
Sezon zamanı oldukça fazla kalabalıktır. Denizi temiz ve sığdır. Kumsal: kum ve küçük çakıl karışımıdır. Kumsal fazla büyük değildir. Bu yüzden özellikle çocuklu aileler tarafından tercih edilmektedir. Çevresinde, sahilin hemen arkasında kafe, çay bahçesi, pansiyon ve marketler sıralanmış durumdadır.
Bunların hemen kıyıdaki şezlonglarını kullanmak için, menülerini tatmanızı yani biraz para harcamanızı istiyorlar ve bu durumda şezlongları ücretsiz kullandırıyorlar. Yani, sahilde şezlonglar üst üstü yığılmış gibi duruyor.
Yani sahil bir şezlong bükü gibi görünüyor. Sonuç derseniz, plajın büyük kısmı işletmelere kiralanmış ve bu işletmeler tarafından plaj, şezlonglarla doldurulmuştur, oldukça kalabalık bir yer, tercih sizin.
Kızılbük-Gabaklar
Hayıtbükü yanındaki yokuştan yürüdüğünüzde, aşağıda bu gizli kalmış muhteşem güzel koyu görebilirsiniz. Burada: palmiyeler ve hurma ağaçları denize karışır. Datça merkeze 20 km uzaklıktadır.
Burası, yörenin en güze ve en temiz denizine sahip olmasıyla ünlüdür. Manzarası da harikadır.
Uzun zaman gizli kalmış olan bu koyda, günümüzde bir tesis bulunmaktadır. Bu tesiste: konaklamak için ahşap evler ve bungalovlar bulunmaktadır. Buraya çadır kurup kamp yapmak da mümkündür. Kampçılar arasında çok popüler bir yerdir.
Ovabükü
Hayıtbükü ile Palamütbükü arasında kalıyor. Yolu biraz sıkıntılıdır. Yol virajlı ve gidiş-geliş tek şerittir. Ovabükü, Datça merkeze 15 km uzaklıktadır.
Sakin bir yer olarak dikkat çeker. Yani sessiz ve kalabalık olmaması en büyük özelliğidir.
Ancak buranın denizi iyi yüzme bilenler için uygundur, yani çocuklu aileler için denizi uygun değildir. Kıyıdan birkaç adım attıktan sonra deniz derinleşiyor, hemen boy oluyor. Ayrıca, deniz biraz dalgalıdır.
Deniz suyu ise oldukça uygun sıcaklıktadır. Ne bunaltıyor ne de üşütüyor.
Ancak sahili taşlıktır, bu yüzden mutlaka deniz ayakkabısı giymenizi öneririm.
Kıyısında küçük pansiyonlar bulunmaktadır. Ancak bu işletmeler, sahili şezlonglarla doldurmamışlardır, yani gerekirse kendi plaj sandalyelerinizi kullanabilirsiniz.
Eğer bu işletmelerden yiyip içip hizmet alırsanız, işletmelerin şezlong, şemsiye, duş ve tuvaletini ücretsiz kullanabiliyorsunuz.
Burayı ziyaret ederseniz, özellikle lezzetli gözlemeleri mutlaka tadınız.
SINDI MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Sındı Mahallesi, Datça merkeze 20 km uzaklıktadır.
Datça yarımadasında kıyısı bulunmayan bir yerleşim yeridir. Dağlar arasındadır ve denizle bağlantısı yoktur. Tepelerin arasına gizlenmiş konumdadır. Burada yoğun tarım faaliyeti sürdürülmektedir.
Ayrıca: yürümeyi sevenler için doğa yürüyüşü parkurları bulunmaktadır. Burayı ziyaret ederseniz, Sındı Tarımsal Kalkınma Kooperatifinden, yöresel ürünler (badem ürünleri, zeytin, zeytinyağı, bal gibi) satın alabilirsiniz.
YAKA MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Yaka Mahallesi, Datça merkeze 22 km uzaklıktadır. Datça merkezi, Knidos’a bağlayan yol üzerindedir.
Yarımadanın içlerindedir. Eğimli bir arazide kurulduğu için hane sayısı da azdır. Ancak evlerin tümü güneydeki vadi ve vadinin gerisindeki deniz manzarasına yönlendirilmiştir.
Köyün nüfusu, bugün büyük oranda kıyı kesimine yani Palamutbükü sahiline yerleşmiştir. Zaten mahallenin muhtarlığı da Palamütbükü’ne taşınmıştır.
Çünkü: Yaka Mahallesi kıyılarında, günümüzdeki Datça’nın en ünlü koyu Palamutbükü koyu bulunmaktadır.
UKKSA
UKKSA: Uluslararası Knidos Kültür ve Sanat Akademisidir.
Köyün içinde bulunan merkezin bahçesi heykellerle doludur. Burası “Datça Açık Hava Heykel Müzesi” olarak kullanılmaktadır.
Yüzlerce yıllık muhteşem zeytin ağaçlarının arasında: sanatçı Nevzat Metin’in eski okul binası restore edilerek, sanatçı ve sanatseverlere kapılarını açmıştır.
Bahçeye serpiştirilmiş yüzlerce heykel, resim, seramik ve fotoğraf sergileri bulunmaktadır. Burada ayrıca sanat kampı, atölye etkinlikleri düzenlenmektedir.
PALAMUTBÜKÜ
Datça merkeze 25 km uzaklıktadır. Datça’nın Akdeniz’e bakan bölümünde konuşlanmıştır.
Gerek karayolu ve gerekse tekne ile ulaşmak mümkündür. Zaten günü birlik gezi teknelerinin başlıca uğrak yerlerinden biridir. Datça merkezden buraya dolmuşlarla da ulaşabilirsiniz.
Neden Palamutbükü? 19’ncu yüzyıl başlarından itibaren bölgede palamut ağacı meyvesinin (pelit) ticareti yapılmaya başlanır. Zaman içinde palamut ağacının kerestesinin de değerlendirilmesiyle beraber bu faaliyet kereste ticaretine döner.
Ancak günümüzde yöre halkı tarafından bölgede arıcılık ve hayvancılık yapılmaktadır. Bu yüzden yöreye “Palamutbükü” isim verilir.
Burada küçük bir liman ve uzunca 2 km uzunlukta bir kumsal vardır. Bu sahilin bazı kısımları kumlu, bazı kısımları ise çakıl taşlıdır.
Denizi taşlık ve oldukça temiz yani berrak ve soğuktur. Ancak hemen derinleşiyor, bu yüzden çocuklu aileler için uygun değildir.
Denizde boyunuzu geçen yerde bile, denizin içindeki çakılları ve yüzen balıkları rahatlıkla görebiliyorsunuz. 25 metre derinlikteki netliğe sahip su da zıpkınla balık avcılığı yapılmaktadır.
Sahil boyunda, küçük restoranlar, kafeler ve konaklamak için pansiyonlar bulunuyor. Bu işletmelerin şezlong ve şemsiyeleri hemen önlerinde sıralanmaktadır.
Sahilin az ilerisinde, bir ada bulunmaktadır. Adanın ismi Palamutbükü Adasıdır. Üzerinde yaşam yok, çorak bir adadır.
Kumyer Kalesi
Kalenin bulunduğu Kumyer mevkii, antik dönemde Knidos antik kenti için önemli bir yerdir. Günümüzde bulunan kale kalıntılarının, Roma ve Bizans döneminden kaldığı tahmin edilmektedir.
CUMALI MAHALLESİ
Datça gezilecek yerler, Cumalı Mahallesi, Datça merkeze 25 km uzaklıktadır.
Halkın büyük kısmı badem ve zeytin tarımıyla uğraşmaktadır. Palamutbükü’nün liman kısmındaki bazı turistik işletmeler, Cumalı Mahallesine aittir. Ayrıca: bölgenin doğal arazi yapısı nedeniyle, ilginç yürüyüş parkurları bulunmaktadır.
Çeşme Mahallesi
Knidos’dan Palamütbükü’ne inen yol üzerindedir.
Yöre sakinleri tarafından “Çeşmeköy” olarak da bilinir. Neden “Çeşme Mahallesi” ismi verilmiştir? Mahalle bir çanağa benzer, bu çanağın en alt kısmında bir meydan ve meydanda mahalleye adını veren bir çeşme bulunmaktadır.
Ancak bu çeşmenin yapılış tarihi ve yaptıranı bilinmemektedir. Ancak muhtemelen 1938 yılında Mehmet Bilgili isimli bir usta tarafından yapıldığı düşünülmektedir.
Cumalı Mahallesi merkezine 2 km uzaklıktadır. Cumalı Mahallesinden, nüfus ve bina yoğunluğu bakımından daha büyüktür ve ticaret daha canlıdır.
1983 yılında burada liman hizmete açılınca, özellikle yat turizmi hızla gelişmiştir.
Çeşmeköy Camii
Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Cami restore edilmektedir. Ancak bu restorasyon projesi, “Tarihi Kentler Birliği” tarafından düzenlenen 2015 yılı proje dalında başarı ödülü kazanmıştır.
Çeşmeköy antik köprü
Köprüye ulaşmak isterseniz, Çeşmeköy meydanından yaklaşık 700 metre yürümeniz gerekiyor. Antik döneme ait kemerli köprünün, Helenistik dönem yapısı olduğu düşünülüyor.
YAZI
Datça gezilecek yerler, Yazı Mahallesi, Datça yarımadasının en batısındadır. Datça merkeze 29 km uzaklıktadır.
Bölge: kentsel sit alanı statüsünde koruma altındadır.
Burada: zeytincilik, badem ve bal üretimi yapılmaktadır.
En büyük özelliği: Knidos antik kentine en yakın yerleşim yeridir. Knidos harabelerine giden yol, buradan geçmektedir.
Buraya yolunuz düşerse, bademli incir tatlısını mutlaka tadınız.
DATÇA YARIMADASINDA AKDENİZ TARAFINDAKİ KOYLAR
LİNDOS
Datça’nın en doğusundaki en güzel koylardan birisidir. Datça sınırı burada bitmektedir ve Marmaris’e geçilir.
Lindos koyuna gitmek için, Çatı koyuna giderken kullanılan toprak yoldan geçmek gerekir. Bu yolun uzunluğu yaklaşık 2 km dir. Koyun çevresi tamamen çam ağaçlarıyla doludur ve deniz ulaşımı daha kolay ve rahattır.
HURMALIBÜK
Burada çok sayıda Datça Hurması ağacı bulunduğundan bu ismi almıştır. Buraya genellikle tekne gezileriyle geliyorlar, karadan ulaşım çok azdır.
Deniz yolu ile buraya ulaştığınızda, hurma ağaçlarının nasıl orada ulaştığına şaşkınlıkla izleyeceksiniz. Ağaçların sanki oraya özellikle dikildiğini tahmin edeceksiniz.
Hurmalıbük alanında, yürüyüş yolları bulunmaktadır. Ancak bu parkurlar: engebeli ve zordur. Bu yüzden, genellikle tekne turları ile burası ziyaret edilmektedir. Denize gelince, tertemiz ancak rüzgar alır.
GÜNLÜCEK BÜKÜ
Hisarönü körfezindedir. Hurmalıbük koyundan hemen sonra gelmektedir. Günlücek kıyıları boyunca, 10 civarında büyüklü küçüklü bük vardır.
ÇİFTLİK KOYU-KURUCABÜK-KOVANLIK
Marmaris-Datça arasında olan bu birbiriyle yan yana olan üç koy, Datça merkeze 30 km uzaklıktadır. Her üç koyda da tatil siteleri bulunuyor. Koylar, tamamen çam ormanlarıyla kaplıdır. Deniz: kumludur. Site içinde: haftanın belirli günlerinde bulunan Pazar ilgi çeker.
ARMUTLU SU KOYU
Armutlu burnunun kuzeyinde, dağların içinde kalmış küçük bir koydur.
Kıyısı çam ağaçlarıyla kaplıdır. Koy, mavi yolculuk tekneleri tarafından ziyaret edilir. Karadan ise, Kargı koyu yürüyüş patikasından buraya ulaşmak mümkündür. Deniz suyunun oldukça berrak olması nedeniyle, yörede “Akvaryum Koyu” olarak isimlendirilmektedir.Datça yarımadasında mükemmel dalış alanlarından birisidir.
GÖKLİMAN
Armutlusu koyunun hemen arkasındadır. Bu iki koyu bir kara parçası birbirinden ayırmaktadır. Gökliman koyu da “Akvaryum koyu” olarak isimlendirilmektedir. Kapalı bir koydur, deniz oldukça berraktır.
İNCEBURUN KOYU
İnceburun: Kızlan ile Karaköy arasındadır. Buraya sadece deniz yolundan ulaşmak mümkündür. Yani günlük tekne turlarıyla buraya gidebilirsiniz.
İnceburun’da fener bulunuyor. Küçük koy, fenerin batısındadır.
Knidos’tan başlayıp, doğuya doğru uzanan dağların, çam ağaçlarıyla denize ulaştığı yerdedir. Koyda, herhangi bir işletme ve tesis yoktur.
Ancak, burada oldukça temiz olan deniz, koyun açıkta bulunması nedeniyle derindir.
Son bir not, İnceburun koyunda oldukça fazla arı bulunmaktadır ve arı saldırılarından korunmak için mutlaka tedbirli olmanız ve burada bir şeyler yiyip içmemeniz önerilir.
DOMUZ ÇUKURU-DOMUZBÜKÜ
Burada sadece tekne ile ulaşmak mümkündür ve Datça merkeze tekne ile 1 saat uzaklıktadır. Karayolu ulaşımı yoktur. Bu yüzden tur teknelerinin uğrak yeridir.
Uzun sahili: kum ve çakıllıdır.
Deniz suyu oldukça temiz ve berraktır.
Sadece bir tane doğa ile uyumlu konaklama tesisi bulunuyor. O tesiste de sadece bungalovlar bulunuyor.
Burada konaklarsanız, geceleri: muhteşem ve çok yıldızlı bir gökyüzü ile hemen karşıdaki Sömbeki adasının ışıklarını izleyebilirsiniz.
Çevrede yürüyerek ulaşılan bir mağara ve değişik şekillerde kayalıklar bulunmaktadır.
Ayrıca: burası yaklaşık 4-5 saatlik doğa yürüyüşü yapmak için tercih ediliyor.
Dilek Mağarası
Buraya küçük bir tekne ile girmek mümkündür. Ancak genellikle günübirlik tur tekneleri mağaranın yakınına kadar yaklaşabiliyorlar ve tur programlarında mutlaka bulunuyor.
Burada denizin derinliği: 12 metre civarındadır. Burada yüzülmekten ziyade herkes para atarak dilek tutuyor. Buraya metal para atıp, dilek dilenmektedir.
KURUBÜK
Datça’da enfes koylardan birisidir.
Koyda denize girmek oldukça keyifli olmasına rağmen, hiçbir işletme, tuvalet, duş gibi tesisler yoktur. Yani buraya huzur bulmak isteyenler geliyor. Deniz için deniz ayakkabısı kullanmak şarttır. Öğleden sonra günübirlik ve mavi tur tekneleri yanaşıyorlar. Yukarıda belirttiğim gibi herhangi bir işletme yok, yanınızda mutlaka su getirmeyi unutmayınız.
AKÇABÜK
Akçabük Kamp Alanı: oldukça güzel manzaralara sahip bir alandadır. Toplamda 50 dönümlük arazide, kendi çadırınızı kurabilir veya işletmenin kurduğu çadırları kullanarak konaklayabilirsiniz.
Hatta, büyük aile çadırları da vardır. Kamp alanında elektrik yoktur, acil hallerde sadece güneş enerjisinden elektrik temin edilmektedir. Kamp alanının denizi ise oldukça temizdir. Sahil kumludur.
Kamp alanında yiyecek satın almak mümkün değildir, bu yüzden burayı konaklamak için tercih ederseniz yiyecek ve içeceklerinizi yanınızda getirmeniz şarttır.
BAĞLARÖZÜ
Datça merkezden, Knidos’a varmadan 6-7 km öncedir. Buraya ulaşmak için: Knidos yolundan aşağıya doğru, toprak yolda 1 km kadar yürümek gerekiyor.
Burada piknik yapıp denize girmek mümkündür. Denize gelince, denizi taşlıktır.
DATÇA YARIMADASINDA EGE DENİZİ TARAFINDAKİ KOYLAR
BÜYÜK ÇATI VE KÜÇÜK ÇATI KOYLARI
Datça gezilecek yerler: Bu koylara karadan ulaşım yoktur, sadece denizden ulaşım mümkündür.
Birbirlerine oldukça yakın bu koylar genel olarak Çatı Koyları diye tanınır.
Datça ilçe merkezine 45 km uzaklıktadır ve Gökova körfezine bakmaktadırlar.
Datça yöresinde Bördübet Limanına yakındırlar ve koyların çevresi yemyeşil çam ve günlük ağaçlarıyla çevrilidir. Burada doğa ile baş başa huzurlu anlar geçirebilirsiniz. Rüzgara karşı korunaklı olan koylarda genellikle yatlar ve mavi tur tekneleri demirlemektedir.
MURDALA
Datça gezilecek yerler: Datça ilçe merkezine 38 km uzaklıktadır. Koya giden yollar Cumalı köyünden geçer. Ardından 10 km boyunca, bozuk ve toprak bir yoldan ilerlemek gerekir.
Murdala koyunda ise, tepelerde çam ve sandal ağaçları, düzlüklerde ise zeytin ve incir ağaçları bulunur. Yeşilin her tonunu barındıran doğa harikası koyda sahilin bir kısmı kayalık, bir kısmı ise kumluktur. Koyda site şeklinde yapılaşma bulunmaktadır.
DEĞİRMENBÜKÜ
Yazı Mahallesinden, 6-7 km uzaklıktadır. Yolu toprak, taşlık ve bozuktur. Sahilde piknik yapıp denize girebilirsiniz.
Datça hakkında genel bilgiler, tarihi ve ulaşımı