İspanya Sevilla Genel

İspanya Sevilla Genel

 

İspanya Sevilla Genel; Evet, Sevilla şehri: İspanya ülkesinde, İber yarımadasının güneybatı bölümünde, Endülüs özerk bölgesinin merkezi ve ayrıca en büyük şehridir.

Önce şehrin genel özelliklerinden söz etmek istiyorum.

Nüfus olarak: İspanya’nın dördüncü büyük şehridir.

Şehir, uzun yıllardır Katolik piskoposluk merkezidir.

Sevilla yeşillik ve özellikle portakal ağaçlarının yoğun olduğu bir şehirdir. Bir şey söylemeden geçmek istemiyorum “sokaklarda göreceğiniz portakal ağaçlarındaki portakalları sakın yemeyin, çünkü bunlar son derece ekşidir”

Şehir: Guadalquvir nehrinin kıyısındadır, daha doğrusu doğu yakasındadır.

Bu nehrin ismi uzun olduğundan her seferinde ismini yazmaktansa, nehir olarak söz etmek sanırım daha uygun olacaktır. Yani, yazı içinde nehir kelimesi kullandığımda, bu nehirden söz etmek istediğimi bilmelisiniz.

Bu nehir yüzlerce yıl öncesinden bölgenin yapısını etkileyen bir durumdadır. Romalılar bu nehre: “Betis” ve Araplar ise “Betik Vahd-Al-Khabir” ismini vermişlerdir. Yani, biraz önce söylediğim gibi, bu nehir, şehrin tarihinde önemli bir rol üstlenmiştir.

Şehir

Atlas okyanusundan 88 km. içeridedir. Başkent Madrid şehrinin 550 km. güneybatısındadır.

Yüzlerce yıl boyunca, farklı kültürel katmanların (Roma, Vizigot, Berberi, Gotik, Rönesans, Barok gibi) birbiri üzerine oturması nedeniyle, farklı tarihi alanlarda, farklı tarzlar oluşmuştur.

Ama yine de son derece derli-toplu görünür. Bu alanlar birbirlerine yürüme mesafesindedir.

Evet: Sevilla şehri, İspanya iç savaşının devam ettiği 1936-1939 yılları arasındaki süreçte, sürekli olarak milliyetçilerin elinde kaldığından ve bölgede çatışma yaşanmadığından, şehirdeki birçok mimari yapı ve anıt ayakta kalarak günümüze sağlam olarak ulaşmıştır.

FLAMENKO


İspanya Sevilla Genel;  şehrinin en önemli özelliklerinden birisi de Flamenko kültürüdür. Çünkü, şehir, Flamenko dansının merkezidir. Ama bunun yanında, yine şehre özgü bir dans türü olan “Sevillano” yine bu bölgede yaygındır.

Flamenko dansı Sevilla şehrinde izlenir. Ancak: Flamenko seyredeceğiniz mekanı dikkatli seçmeniz gerekiyor. Çünkü, birçok bar-taverna tarzı mekanda Flamenko gösterileri sergileniyor ve masanızda içkinizi yudumlarken, gösteriyi izleme imkanı buluyorsunuz.

Hatta: şehirdeki birçok Flamenko barı, giriş ücreti almazlar. İçkiye normalden biraz daha fazla ödemek suretiyle, girişi ücretsiz Flamenko barları bulmak mümkündür.

Ancak, İspanyollar gerçek Flamenko’nun böyle turistik hale getirilmesinden rahatsızdırlar. Ayrıca: Flamenko’yu sanat olarak yapan sanatçılar da, bu tür taverna-bar gibi yerlerde bulunmuyorlar.

Şehirde, Flamenko izleyebileceğiz yerler şunlar olabilir.


“Museo del Baile Flamenco” sanata adanmış ve her Cuma ve Cumartesi akşamları, ziyaretçilerine Flamenko dansları sunulan bir müzedir. Müze binası: 18’nci yüzyıldan kalmadır. Müzede: Flamenko sanat ve fotoğraf sergileri ve dans-gitar ve şarkı dersleri verilmektedir.

Flamenko izlemek isterseniz: “El Arenal” de düşünülebilir. Kültür Merkezi: gerçek Flamenko izlemek için en iyi noktalardan birisidir. Giriş ücretleri: öğrenciler ve çocuklar için 9 Euro, yetişkinler için: 13 Euro’dur.

Katedralin önünden kıvrılan “Alleyways” bölgesinde: Santa Maria la Blanca yakınlarında, Levies sokakta bulunan “La Carboneria” her gece, ücretsiz olarak Flamenko gösterileri sunmaktadır. Bence, tek adres burasıdır. Giriş ücretsizdir. İçecekler hesaplıdır. Gösteri: saat: 23.00 de başlıyor, 23.30 da kısa bir ara ve sonra yine başlayan gösteri, saat: 24.00’de biter.

Son olarak:

Şehirde Flamenko şovu izlemek isterseniz: “Casa de la Memorial de Al-Andulas” seçmelisiniz. Burası: Santa Cruz bölgesindeki bir kültür merkezidir ve çeşitli Flamenko yarışmalarında ödül kazanmış sanatçıları izlemek mümkündür.

Gösteriler: bir 18’nci yüzyıl Yahudi evinin arka bahçesinde yapılmaktadır. Konuklar için, sınırlı sayıda yer var ve gösteriler tiyatroda imiş gibi, sessizce izleniyor.

Fotoğraf: ancak gösterilerin sonunda, izin verildiğinde çekilebilmektedir. Bu gösterileri izleme ücreti, kişi başı 14 Euro’dur. Gitar, şarkı ve dansın ritim senfonisini bir arada yaşamak istiyorsanız, burayı tercih etmelisiniz.

 

SEVİLLA İNSANLARI


İspanya Sevilla Genel; Mitolojiye göre: tüm İspanyollar arasında, Endülüslüler hem en tutkunları ve hem de en tasasızlarıdır. Ancak, diğer Endülüs şehirleri gibi Sevilla’da, turizmden olumlu yönde etkilenmesinin yanında, çalışan bir şehir olarak bilinir.

Çünkü Endülüs bölgesinin başkentidir ve Güney İspanya’nın politik, idari ve hizmet merkezidir. Ayrıca, büyük bir Üniversiteye de sahiptir ki, bu üniversite şehrin kültürel yapısını büyük oranda etkiler.

Şehirde, gençler için başlıca yer: “Plaza del Salvador” meydanıdır. Gündüz saatlerinde de güzel olmasına rağmen, bu meydan esas olarak, her gece saat: 22.00’de dolar ve meydanda adım atacak yer bulunmaz.

Her milletten insan bulabileceğiniz meydanda, tanışmak için yanlarına gidip “hola” demeniz yetiyor. Bu arada: Sevilla şehrinde bildiğiniz gibi “İspanyolca” konuşuluyor ama diğer şehirlerdeki İspanyollar gibi, burada da, şehirliler “İngilizce” konuşmayı sevmiyorlar ve tercih etmiyorlar, kullanmıyorlar. Siz, bence birkaç kelime İspanyolca ve vücut dili kullanmalısınız.

Evet biraz önce söylediğim gibi, Sevillalı’lar, nehir kıyısında veya sokak ortalarında buluşurlar. Kısa sürede, köşe başlarında 100 kişi toplandığını görebilirsiniz.

Saat: gece yarısı 2-3’e kadar sokakta içki içilir ve sonra herkes kendi arkadaş gurubu ile kafasına göre bir bara veya diskoya gider. Zaten diskolar, her gece saat: 02.00’den sonra kalabalıklaşırlar.

Turistik olan restoran, bar ve diskolardan uzak durmak ve asıl İspanyol mekanlarına gitmek isterseniz: nehrin karşı tarafındaki “Triana” bölgesine gitmelisiniz. Çünkü, burası genelde çalışan kesimin oturduğu semttir. Asıl yerliler ile birlikte aynı tapas barlarına takılıp, aynı diskolara gidebilirsiniz.

 

HAVA DURUMU-SEVİLLA ŞEHRİNİ ZİYARET ZAMANI


Sevilla şehrine uygun bir mevsimde gitmeniz çok önemlidir.

Haziran-Eylül ayları arasındaki dönemde, sıcak güneş kendini gösterir. Hiç yağmur yağmaz. Temmuz-Ağustos ayları ise çok sıcaktır. Günlük sıcaklık 40 dereceyi geçer, gece ise 18 derece civarındadır.

İlk yağmurlar: Eylül sonu Ekim başında başlar. Kışın burayı ziyaret edecekseniz, gündüzün kazak ve akşam ceket yeterlidir.

Günlük sıcaklıkların aylara göre dağılımı şöyledir: Ocak:15-Şubat:18-Mart:21-Nisan:24-Mayıs:27-Haziran:32-Temmuz:36-Ağustos:38-Eylül:32-Ekim:26-Kasım:20-Aralık:16.

Sonuç olarak: Sevilla şehrine, özellikle Temmuz-Ağustos aylarında sakın gitmeyin, çünkü bir yandan sıcak öte yandan nem, insanı bunaltıyor.

Şehri en iyi ziyaret zamanı nedir?

Sevilla şehrini ziyaret etmek için en uygun zaman: İlkbahar dönemi ve özellikle “Nisan” ayıdır. Ama, şehri sakin bir zamanda ziyaret etmeyi düşünürseniz, bu kez “Nisan” ayında gitmemenizi öneririm.
Nisan ayı içinde, şehirde büyük kutlamalar gerçekleştirilir. Bu kutlamaların ilki: Semana Santa olarak bilinen “Kutsal Hafta” kutlamalarıdır. Ardından ise, Paskalya Pazarı kutlamaları yapılır.

Semana Santa kutlamalarında, nazarenos olarak isimlendirilen tövbekarlar: sivri başlıklı ve engizisyon cüppeli kıyafetleriyle, gece-gündüz mahalleler arasında dolaşırlar.

Bu bir haftalık kutlamaların ardından, şehirde “Feria de Abril” olarak isimlendirilen “Nisan Fuarı” düzenlenir. Bu fuar: şehir merkezinde, nehrin karşı kıyısında, bu amaç için ayrılmış olan fuar alanında gerçekleştirilir. Fırfırlı Flamenko elbiseleri giymiş kadınlar, toplu halde fuar alanına giderler. Siz de bu dönemde şehri ziyaret ediyorsanız, fuar alanına mutlaka gitmelisiniz.

 

ULAŞIM


İspanya Sevilla Genel; Evet, gelelim şehre ulaşmaya. Elbette şehre ulaşmanın çeşitli yolları var. Havayolu, tiren yolu ve karayolu.

 

SEVİLLA ULUSLAR ARASI HAVAALANI


Sevilla havaalanı, orta ölçekli bir havaalanıdır. Şehir merkezine, 25-30 dakika uzaklıktadır. Havaalanı ile şehir merkezi arasında, bir otobüs servisi bulunuyor. “Especial Aeropuerto” isimli bu otobüs servisi: havayolu ile şehre gelen ziyaretçilerin, 2.40 Euro’ya şehir merkezine ulaşımını sağlıyor.

Ama taksi kullanmak isterseniz, bunun maliyeti de, yaklaşık 18-21 Euro arasındadır. Ama, taksiler fazla bagajlar için 1-2 Euro fazladan talep edebilirler.

 

TREN ULAŞIMI


Sevilla şehrinde “Santa Justa” tren istasyonu var. Bu istasyon, şehir merkezinin doğu ucundadır. 1991 yılında tamamlanan istasyondan, hızlı trenler de hareket ediyorlar ve muhteşem bir hızla giden bu trenler İspanya ülkesinin birçok yerine kısa sürede ulaşımı sağlıyorlar.

Örneğin, bu hızlı trenler ile: Sevilla-Cordoba arasındaki uzaklık, 1 saatte alınabiliyor. Sevilla-Madrid arasındaki uzaklık ise, 3 saat civarındadır. Ancak, normal trenleri tercih ederseniz ki, bunlar da nispeten konforludur, Sevilla-Barselona arasındaki yolu, 11 saat civarında alabilirsiniz.

Sizler, yani ülkemizden bu şehri ziyarete gidecek ziyaretçiler, doğrudan uçak olmadığından büyük olasılıkla, İspanya’nın başka bir şehrine gidecek ve oradan, tren veya otobüs ile Sevilla şehrine ulaşacaksınız ki tren öneririm.

 

OTOBÜS ULAŞIMI

İspanya Sevilla Genel; İspanya ülkesinde, otobüs servisleri, inanılmaz dakik ve konforludur. Otobüsler düzenli olarak çalışacak şekilde planlanırlar.

Şehirde: nehir kıyısındaki “Plaza de Armas” bölgesinde otogar bulunuyor. Diğer otogar ise; Üniversite yakınlarında Santa Cruz semtinde “Prado de San Sebastian” otogarıdır.

Son olarak: Sevilla şehriyle birkaç şehir arasındaki otobüs yolculuklarının ne kadar zaman aldığından söz etmek istiyorum.

Sevilla-El Rocio arasındaki yolculuk: yaklaşık 35-50 dakika sürmektedir. Sevilla-Cordoba arasındaki yolculuk: 2 saat sürer. Sevilla-Granada arasındaki yolculuk: 3 saat ve Sevilla-Malaga arasındaki yolculuk: 1 saat civarında sürer.

Sevilla şehrinin yakınlardaki diğer şehirlere olan uzaklığını kilometre olarak da vermek istiyorum. Çünkü: araba kiralayarak buraya ulaşmak isteyenler olabilir.

Sevilla-Huelva arasındaki uzaklık; 91 km. Sevilla-Cadiz arasındaki uzaklık: 123 km. Sevilla-Malaga arasındaki uzaklık: 209 km. Sevilla-Cordoba arasındaki uzaklık: 143 km. Sevilla-Osasuna arasındaki uzaklık: 92 km. Sevilla-Carmona arasındaki uzaklık: 32 km. Sevilla-Camas arasındaki uzaklık: 5 km. Sevilla-Granada arasındaki uzaklık: 259 km. Sevilla-Almeria arasındaki uzaklık: 409 km. Sevilla-Estepa arasındaki uzaklık: 112 km.

İspanya Sevilla Genel

ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Sevilla, yürüyerek keşfetmek için ideal bir yerdir. Tarihi merkez: büyük oranda yayaların yürüyüşü için ayrılan, ideal dar ve dolambaçlı sokaklardan oluşur. Bu sokakları ve geçitleri dolaşmak, şehri tanımanın en iyi yoludur. Ama tek seçenek değildir. Sevilla şehrinde ulaşım için çeşitli alternatifler vardır.

OTOBÜS

Sevilla şehri, büyük bir toplu taşıma sistemine sahiptir. Otobüsler sık çalışır. Ancak, akşam saat 23.00’de normal seferler biter ve gece otobüsleri çalışmaya başlar. Gece otobüsleri, gece saat: 02.00’ye kadar çalışırlar, ancak farklı güzergahlar kullanırlar.

Otobüsler için: şehir içindeki bir çok haber standında satılan otobüs biniş kartı ( bu kartın ismi: Bonobus ) satın alabilirsiniz. Doldurulabilir özellik taşıyan bu kartlar, (depozito) 1.5 Euro dur ve her bir otobüs binişi: 1.30 Euro’dur.

Turistlere yönelik olarak kullanılan: 3 günlük sınırsız seyahat imkanı sunan kart için 10 Euro ödemeniz gerekir.

Evet, şehrin tarihi merkezine ulaşmanın en hızlı ve etkili yolu, otobüstür.

 

METRO

Sevilla şehir metrosu; 2009 yılında hizmete girmiştir. Metro şehir içinde, 18 km. boyunca, ters “U” şeklinde dolanıyor. Metro: her gün saat: 06.30 ile 23.00 arasında çalışmaktadır. Cuma ve Cumartesi günleri ise, metro, gece saat: 02.00’ye kadar çalışmaktadır.

Ancak özellikle akşam saatlerinde metro istasyonlarında gasp olaylarına karşı tedbirli olmanızı öneririm. Özellikle sakin istasyonlar tehlikelidir.
Metro biletleri: her biniş için 1.30 Euro’dur.

 

TAKSİ

Şehir içinde, taksilere kolayca ulaşabilirsiniz. Çoğu kişi, hız ve rahatlık için, geceleri taksi kullanmayı tercih ederler. Taksilerin tepesinde lisans numarası yazılıdır.
Evet, şehirde, merkezdeki cadde ve meydanlarda rahatlıkla taksi bulabilirsiniz. Ayrıca, otelde iseniz telefon ile de taksi çağırılabilir.

 

BİLETLER

İspanya Sevilla Genel; Şehir içi ulaşım araçlarını kullanmak için, toplu taşıma kartı türü kartlar da satın alabilirsiniz.

Örneğin: “Sevilla Kart” olabilir. Bu kart ile birlikte, bir de Sevilla şehir haritası verilmektedir. Bu kart: 1 günlük 50 Euro, 2 günlük 60 Euro ve 3 günlük 65 Euro’dur.

Bu kartı: turizm ofislerinden, havaalanı, tren istasyonu, seyahat acenteleri, ulusal ve uluslar arası tur operatörlerinden satın alabilirsiniz.

Bu fiyatları görünce şaşırmamak mümkün değil. Ama: bu kart ile: Real Alcazar’da rehberli gezi, gezi otobüslerinde sınırsız kullanım, tekne gezintisi, müze ve anıtlar için ücretsiz giriş, toplu taşıma araçlarında (tramvay hariç) sınırsız kullanım ücretsizdir.

Ayrıca, yine bu kart: gerek yetişkinler ve gerekse çocuklar için, şehir içindeki çeşitli restoranlar, dükkanlar, gösteri ve eğlence merkezlerinde önemli indirimler sağlamaktadır. Yani, en geniş kapsamlı kart budur.

 

BİSİKLET

Sevilla şehrinde, şehir gezisi için en uygun yollardan birisi de bisiklet kiralamaktır. Çünkü: şehrin her yerinde, otomatik bisiklet kiralama sistemi bulunmaktadır. Günlük: 10 Euro ödeyerek herhangi bir bisiklet kiralayabilirsiniz.

Eğer yalnızca 1 saat bisiklet kullanacaksanız: 1 Euro ödemelisiniz. Fazladan kullandığınız her saat için: ilaveten 2 Euro ödemeniz gerekir.

Evet, Sevilla bisiklet severler için bir cennettir. Çünkü: bisiklet yolları, tüm şehri kaplıyor.

İspanya Sevilla Genel

TARİHİ

Sevilla şehri: MÖ.2’nci yüzyılda, Romalılar tarafından inşa edilmiştir.

Bu dönemde, şehir “Baetica” eyaletinin bir şehri, yani “Hispalis” olarak bilinmektedir. Öte yandan, efsaneye göre: Sevilla şehri “Hercules” tarafından kurulmuş ve kökeni “Tartessian” medeniyetine kadar gitmektedir.

461 yılında, Romalılar zayıflayınca, şehir, Vandallar ve Vizigotlar tarafından ele geçirilir.

711 yılında ise: bu kez, bölgede Müslüman orduları görülür. Kuzey Afrikadan gelen Endülüs Emevileri şehri alırlar.
Bu dönemde: gerek Abbasi hanedanı ve gerekse Murabit ve Muvahhid dönemlerinde, şehir, bir ticaret ve kültür merkezi haline gelir. Muvahhidler döneminde, başkent olarak seçilir.

1248 yılına gelindiğinde: şehir, Kastilya kralı Fernando III tarafından ele geçirilir. Çünkü: Kastilya kraliçesi İsabella ile Aragonlu Ferdinand evlendiğinde: o döneme kadar dağınık durumda olan krallıklar birleştirilir, İspanyollar tüm topraklarını geri alırlar.

Bölgede:

Müslüman yönetimine son verilince, çok sayıda Magripli ve Yahudi, şehirden sürülürler. Bu durum: şehir ekonomisine büyük darbe vurur.

Takip eden süreçte ise: Kristof Kolomb, İspanya kraliçesi İsabella’dan aldığı destek ile, yola çıkıp Hindistan’a varmak yerine tesadüfen Amerika kıtasını bulur. Yeni kıtadan taşınan tüm zenginliklerin İspanya’ya akıtılmasında Sevilla çok önemli bir merkez ve zengin bir liman kenti olur.

İspanya ve Yeni Dünya arasındaki ticareti düzenlemek üzere, 1503 yılında, şehirde, Ticaret Odası kurulur. Bu durum, yaklaşık 200 yıl boyunca devam eder. Şehirdeki darphanede, Yeni Dünyadan gelen altın ve gümüş kullanılarak, bol miktarda para basılır.

1588 yılında, şehir 150 binlere varan nüfusu ile, İspanya ülkesinin en kalabalık ve zengin şehirlerinden biri olarak önem kazanır.

Ancak, bu zenginlik uzun sürmez. Çünkü, bu zenginlik, sömürgelerden sağlanan kazançlara dayanmaktadır. Sömürge imparatorluğu: 17’nci yüzyılda sarsılmaya başlayınca, ticarette gerileme görülür. Ancak, yine de kültürel yapı gelişimini sürdürür.

İspanyolların övünç kaynağı olan; ressam Velazquez, Zurbaran, Murillo ve heykeltıraş Montanes ve şair Herrera gibi sanatçılar, bu şehirden yetişirler. Hatta: Cervantes isimli yazarın, tüm dünyada en fazla okur tarafından okunan eseri olan “Don Kişot” u, Sevilla hapishanesinde tasarladığı bilinmektedir.

18’nci yüzyıla gelindiğinde: şehirde, sınırlı ekonomik kalkınma sağlanır.

19’ncu yüzyıldaki Fransız istilası, devrimler ve iç savaş: tüm gelişimleri durdurur. 1847 yılında ilk kez yapılan “Nisan Panayırı”, 1929 yılında yapılan “İber-Amerika sergisi” sonucu, şehirde yeniden canlanma yaşanır. Liman genişler, sanayi ve ticaret yatırımları artar. Özellikle: 1992 yılında, şehirde düzenlenen “Expo 92” dünya fuarı: şehirdeki alt yapının tamamen düzenlenmesini ve restore edilmesini sağlayarak, gelişimin hızlanmasını sağlamıştır.

EĞLENCE-GECE HAYATI


Sevilla şehrinde çok sayıda bar bulunmaktadır. Katedral çevresinde: ideal ve sessiz barlar ve kafeteryalar bulunmaktadır.

Özellikle: yaz aylarında “Isla Cartuja” bölgesine gidip, İspanyol gece hayatını görebilirsiniz. Çünkü, burada çok sayıda açık hava diskoteği bulunuyor. Özellikle yaz günlerinde aşırı sıcak nedeniyle kapalı yerlere girmek mümkün değildir.

Santa Cruz semti ve Argote de Molina sokağı: gecenin ilk saatlerindeki eğlenceler için önerilir.

Betis ve Yonca sokakları: buralarda gece boyunca çeşitli etkinlikler düzenlenen bar ve diskolar bulunur.

Julio Cesar ve Adriano sokakları: buralarda da eğlencenin doruğa çıktığı bar ve kulüpler bulunmaktadır.

Evet, diğer eğlence mekanları şunlardır

Los Gallos


Plaza de Santa Cruz bölgesindedir. Flamenko dünyasının yıldızlarını burada görebilirsiniz.

Tablaos de Flamenko


Flamenko gösterilerinin ağırlıklı olduğu bir mekandır.

El Patio Sevillano


Paseo de Cristobal Colon bölgesindedir. Burada: Flamenko, klasik İspanyol dansı, İspanyolca şarkı ve bölgesel dans gösterileri izleyebilirsiniz.

 

NE SATIN ALINIR


Sevilla şehrinde: çok güzel eserler bulabilirsiniz. Özellikle: tabak ve İspanyol fayansları satın alabilirsiniz. Ayrıca: el sanatları, giyim, deri eşyalar, hediyelikler vb. satın alabilirsiniz. Gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik olarak: birçok alternatif bulunuyor.

Uygun fiyatlı hediyelik eşya satın almanız için önerebileceğim yer: San Esteban kilisesinin hemen yanında bulunan mekandır. Burada: yöreye özgü magnet ve anahtarlıkların fiyatları, 1.5 ile 2 Euro arasında değişmektedir.

Triana:

Burası, seramik pazarıdır. Burada bulunan satıcılardan, otantik fayans satın alabilirsiniz. Ayrıca: özel tasarım plakalar ve karolar da olabilir. Çünkü: bu bölgede çok sayıda fayans fabrikası bulunmaktadır. Bu bölgede, yani nehrin öte yanında: birkaç butik alanı da bulunuyor.

La Campana ve Tetuan ve Sierpes bölgelerinin çevrelerindeki tarihi merkezlerin sokaklarında bulup satın alabileceğiniz ürünler: seramik, gitar, Flamenko kostümleri, nakışlar.

Özellikle: Noel döneminde, şehir tam bir alışveriş yeri haline gelir, birçok fuarlar düzenlenir.

Bunun dışında: şehirde, tüm büyük uluslar arası ve İspanyol giyim markaları (örneğin: şehirde Zara’nın dört mağazası bulunmaktadır) bulup satın alabilirsiniz.

Katedral çevresindeki, Santa Cruz alanındaki dolambaçlı sokaklar ve geçitlerde: İspanyolca ve Endülüs temalı “t-şört” ve küçük kız çocukları için, ucuz “Flamenko elbiseleri” bulup satın alabilirsiniz.

Corte İngles, İspanya’da, Amerikan tarzı giysi satan mağazalar zinciridir.

Tüm bunların yanında, ikinci el bit pazarı görmek isterseniz: Plaza del Duque ve Plaza de la Magdalena bölgelerindeki açık hava pazarlarına gitmelisiniz. Buralarda: deri giysiler, takılar vs. bulabilirsiniz.

Şehrin geleneksel açık hava alışveriş pazarı ise, Perşembe günleri “Feria” sokakta kurulur. Eğer antika meraklısı iseniz, burada antika eşya bulup satın alabilirsiniz.

Diğer alışveriş mekanları olarak ise: özellikle “Cabeza del Rey Don Pedro” caddesi ve bitişik sokaklarında, antika dükkanları ve çağdaş sanat resimleri satılan galeriler bulmak mümkündür. Antika fuarı: her yıl, yılda bir kez olmak üzere “Plaza de Armas” tren istasyonunun yanında düzenleniyormuş.

 

ALIŞVERİŞ YERLERİ

Bershka


Genç nesil arasında popülerdir.

 

Toro de Fuego


Hernando Colon bölgesindedir. Burada: çok sayıda ve zevkli “t-şört” bulup satın alabilirsiniz. Bunların baskı ve kumaş kalitesi yüksektir. Fiyatlar ise, muhtemelen 15-16 Euro civarındadır.

Blanco


İspanya ve Avrupa’daki genç kadınlar için popülerdir. Trendy ve özgür tasarımları, renkli ve rahat kıyafetleri: uygun fiyatlıdır.

El Corte İngles


Plaza del Duque bölgesindedir. Ana binada, giyim ağırlıklı birkaç kat bulunuyor. Tarihi merkezin dışında ise, Nervion Plaza var. Bu mağaza zincirinde fiyatlar, pek uygun sayılmaz.

Massimo Dutti


Erkek ve kadın moda giyim mağazalar zinciridir. Tasarımları resmi ama oldukça şık ve kentsel, kozmopolit detayları ile mükemmel kumaşlar kullanılmaktadır.

Alışveriş denilince: şehirdeki birkaç süpermarketten de söz etmek istiyorum. Ancak, bunların “Pazar” günleri kapalı bulunduğunu unutmayın.

Mas ve Dia


Bu iki popüler market: El Corte İngles içindedir. Burada: birçok şeyi, ucuz fiyatla bulup satın alabilirsiniz. Ayrıca: Dia markette: bir sürü, kendine ait indirimli markaların ürünlerini bulmak mümkündür.

 

Torre Sevilla AVM-Centro Comercial Bonito

Alışveriş merkezinden ayrı, binanın 19 katını kaplayan bir otel var. Açık hava alışveriş merkezidir. Dikkat burada Prime Mark mağazası bulunuyor.

 

Lagoh Sevilla:

Çok büyük bir alışveriş merkezidir. Zara ve HM gibi büyük markaların mağazaları, süper büyük bir Prime Mark var. Primor kozmetik ve parfüm mağazası var. Ancak satılan parfümler orijinal değilmiş. Her türden dükkan, her türlü yiyecek yiyebileceğiniz restoran ve tüm alışveriş merkezini çevreleyen bir göl var. İskele tipi teras bulunuyor.

 

El Duque, Sierpes, Tetuan:

Burası bir yaya bölgesidir. Büyük moda ve aksesuar markalarının yerleri, Sevilla şehir merkezindedir. Alışveriş merkezi: kuyumcular, büyük ulusal ve uluslararası mağazalar, estetik ve güzellik mağazaları, Mango, Zara, HM, Stradivarius, Mary Puz, Calzedonia, Bershka, Massimo Dutti, Sephora, Yves Rocher gibi kozmetik ve telefon satış mağazaları var.

 

Nervion, Triano, Los Remedios:

Nervion: Merkeze tramvay ve metro ile bağlantılıdır İhtiyacınız olan her şeyi bulabileceğiniz çok uluslu büyük markalara ve alışveriş merkezlerine sahiptir. Mağazalar: Luis Montoto ve Lus de Morales gibi caddelerde yoğunlaşır. 

Triana: Seramikler ve Triana pazarının lezzetleri bulunur.

Los Remedios: Bu semtte, özellikle yayalara ayrılmış, Calle Asuncion da birçok moda ve aksesuar mağazası vardır. Ayrıca mobilya ve dekor ürünleri satılmaktadır. 

 

İspanya Sevilla Genel

NE YENİR-NE İÇİLİR


Sevilla şehrinde, musluk suyu kullanılabilmektedir. En başta bunu belirttikten sonra, gelelim, şehrin en önemli yiyecek kültürüne.

Sevilla şehrinde “tapas” iyi bilinir ve hatta tapas’ın doğduğu yer olarak bilinir. Tabii bunun sonucunda, bu şehirde, yüzlerce tapas çeşidi bulmak mümkündür.

Tapas’ın yanında ekmek verilmiyor. Kraker benzeri bir yiyecek gelebilir, fakat onun içinde ayrı para ödemeniz gerekir. Kişi başına ortalama 2-3 Euro ödeyerek lezzetli bir tapas yiyebilirsiniz.

Şehir merkezinde, katedral çevresinde, birçok harika tapas yiyebileceğiniz yerler bulunmaktadır. Bunun dışında: güzel tapas yemeniz için önerebileceğim yerler: Plaza Cristo de Burgos bölgesinde bulunan “Taberna Coloniales” dir.

Bölümleri büyük ve yiyecekleri çok iyi olan bu mekan, rahat bir yerdir. Buraya yolunuz düşerse, ev yapımı tatlılardan tatmayı unutmayın.
Yine tapas yenebilecek güzel yerlere öneriler:

Santa Cruz bölgesinde: Buralarda, çok sayıda lezzetli tapas bulabileceğiniz yerler var. Örnek olarak: Bar Giralda, Modesto, Las Terasa, Casa Robles.

Triana bölgesinde: El Kiosco de las Flores, Bodeguita Sanlucar de, Casa Cuesta olabilir.

Santa Catalina bölgesinde: El Rinconcillo, El Bacalao, Quitapesares.

Favori tapas türleri ise şunlardır


1. Tortilla espanola-patatesli omlet,
2. Pulpo gallgeo-ahtapot galiçya,
3. Aceıtunas-zeytinli,
4. Patatas bravas-baharatlı patates,
5. Quesso manchego-koyun sütü peynirli.

Castilleja ve yakınındaki kasabada ise: tortes, kek, tatlılar ve özellikle ekmek tatlısı, pestinos ve ganotes gibi ev yapımı tatlılar bulup tadabilirsiniz.

 

YEMEK KÜLTÜRÜ-YEMEK MEKANLARI


Sevilla şehrinin en ünlü yemekleri: Flamenko yumurta, börekler, sote, enginar, Fried-Balık dolmasıdır.

Tatlı olarak ise: özellikle şehir manastırında yapılmış enfes tatlıları tatmanızı öneririm. San Laendro bölgesinde: şekerlendirilmiş yumurta sarısı tatlısı deneyin.

Evet, Sevilla şehrinin tipik yemeklerini tatmak için en uygun yer: tarihi merkez ve nehrin öte yanı, Triana bölgesidir.

Eğer sıcak yaz aylarında Sevilla şehrine giderseniz: çok lezzetli ve serinletici “Gazpacho” yani “ağırlıklı olarak domates ile yapılan soğuk çorba” tatmanızı özellikle öneririm.

 

NE İÇİLİR

Sangria:

Tarihi 2000 yıl önce, Romalılar İber yarımadasından geçtiler ve yol boyunca üzüm bağları diktiler. O zamanlar su içmek için güvensiz kabul edildiğinden, herhangi bir bakteriyi öldürmek için alkolle takviye edilmesi yaygındı.

İlk Sangria, muhtemelen şarap, su, bitki ve baharat karışımlarıyla sulandırılmıştır. Günümüz Sangriasında ise, genellikle meyve ve diğer alkolleri içeren bir şarap kokteylidir. Ancak karmaşık bir içecektir ve birçok insan içinde ne olması gerektiği konusunda farklı fikirler üretirler.

 

Cerveza-Bira

Damıtılmış alkollü bir içecektir. Arpa taneleri veya fermente edilmiş nişasta içeren diğer tahıllardan yapılır. Maya ile sudan ibarettir. Genellikle sarı altın renginde, siyaha ve kırmızımsı kahverengiye kadar değişik tonlarda, kehribar rengine sahiptir. Alkol derecesi, yüzde 3-9 arasındadır.

RESTORANLAR


Sevillalılar büyük restoranların müdavimleri değildirler. Yine de şehirde, tüm İspanyol Endülüs spesiyallerinin sunulduğu restoranlar bulabilirsiniz.

Arenal bölgesinde: kızarmış balık mekanları bulunuyor.

Şehirdeki restoranların mutfakları, genellikle akşam saat: 20.30’dan önce açılmazlar. Yani, yemek saatinizi buna göre ayarlamalısınız.

Yemek mekanları hakkındaki önerilerim

Rodilla


Öğle yemeği için burayı önerebilirim. Çünkü, burada tapas tipinde sandviçler var. Bu sandviç yanında, taze sıkılmış meyve suları ve harika kahve “Con Leche” tadabilirsiniz. Evet, Rodilla: ucuz ve aynı zamanda büyük bir seçenek olabilir.

Los Coloniales


Şehirdeki en ünlü restoranlardan biridir ve mutlaka gitmenizi öneririm.

El Cordobes


Alcazar yakınlarındaki “Santa Maria La Balanca” sokağındadır. İspanyanın en kaliteli yemeklerini, burada makul bir fiyata tadabilirsiniz. Özellikle: günün menüsünü (Menu del Dia) ve paella ve tortillo denemelisiniz.

Kafeler-Pastaneler

Sevilla şehrinde, birçok kafe ve pastane bulunuyor.
Katedralin karşısında: lezzetli çikolata ve kahve bulabileceğiniz “Cafe de İndias” bulunuyor. Burası: bir kahve dükkanıdır.

Caddedeki pastanede ise, çikolata satılıyor.

Evet: Cafe de İndias, Starbucks ve diğer bayilikler: şehrin son zamanlarında sayılarını arttırmışlardır.

Ama yöreye has, zincir dışında bir kahve dükkanı arıyorsanız: Calle Sierpes sonundaki “La Campana” önerebilirim.

Santa Maria la Blanca caddesinde, çok hoş kafeler bulabilirsiniz. Bu cadde üzerinde, aynı zamanda bir şeyler yemek için uygun yerler de var ki, ben örneğin: külahta balık, churro, paella yemenizi öneririm. Bu cadde, gerçekten her bütçeye uygun yani uygun fiyatlı mekanlar içeriyor.

Evet, tüm bunların yanında, bir şeyler içmek isterseniz

Cerveceria la İnternacional


Burası: Plaza Nueva bölgesine bir dakika yürüyüş uzaklığında, Calle Barcelona’dadır. İspanya’nın en iyi “bira” dükkanıdır. Burada: 250’den fazla bira türü ve harika tapaslar tadabilirsiniz.

BARLAR


Tüm kentin sokaklarında, çeşitli lezzetleri tadabileceğiniz barlar bulunmaktadır. Bu barlarda, her türlü tapas bulabileceğiniz gibi, buraya has bir şarap türü olan “Rıoja” tadabilirsiniz.

Pedelquivir ve El Faro de Triano bölgelerinde, nehir kıyısında, güzel manzaralı barlar bulunmaktadır.

Yonca bölgesinde: yaz aylarında çok canlı açık hava barlar dizisi bulabilirsiniz.
Triana, Betis ve bunlara yakın sokaklarda: yine nehir manzaralı barlar görebilirsiniz.
La Macarena bölgesinde de birçok bar var.

 

ŞEHİRDE KUTLANAN FESTİVALLER


Endülüs bölgesinde tutku ile festivaller düzenlenmektedir. Sevilla şehri de, bu bölgenin başkenti olarak, en önemli kutlamalardan bazılarına ev sahipliği yapmaktadır.

Semena Santa (Paskalya Haftası)


Şehrin en ünlü kutlamasıdır. İlk olarak, 14’ncü yüzyılda kutlanmaya başlamıştır. Kutlamalar 7 gün sürer ve 57 tarikat kutlamalara katılır.

Paskalya sırasında: gerek Sevilla şehrinde ve gerekse İspanya’nın diğer birçok şehir ve kasabasında yapılan sokak geçit törenlerinde: bir “nazareno” ile karşılaşabilirsiniz.

Bunlar: kafalarına kukuleta takarlar ve cüppe giyerler. Bu kıyafetleri üzerine: İsa’nın çarmıha gerildiği sahneler görülen desenler vardır. Ayakları çıplaktır.

Kendilerine bando eşlik eder. Taşıdıkları “pasos” denilen tabut sehpası, zengin süslemeler ile süslenir. Ayrıca: ellerinde “bakire Meryem” heykelleri taşırlar. Böyle bir törene rastlayan yabancı ziyaretçiler, öncelikle ürkerler ve korkarlar.

Ancak, unutmamak gerekir ki, bu bir gelenektir ve uzun yıllardır sürdürülmektedir. Yazının başında da belirttiğim gibi, 14’ncü yüzyıldan bu yana sürdürülmektedir.

Evet, özellikle Amerika’daki “Ku Klax” klanından kopyalanan bu kostümler; bir anlamda, katılan şahısların Engizisyon kimliklerini saklamakta kullanılır.

Hatta çoğu kez, paçavralar içinde, çıplak ayaklı, insan boyundaki haçları taşıyan, zincire vurulmuş ve tövbekar olarak isimlendirilen bu insanların tören kıyafetleri ve hareket tarzları gerçekten korkunçtur.

Ama, biraz önce söylediğim gibi, bu törenler, şehirdeki erkekler, kadınlar ve hatta çocukların katıldığı bir mahalle etkinliğidir.


Biraz da bu geçit törenlerinin yapılışından söz etmek istiyorum:

Geçit törenlerine katılanlar, kendi yerel kiliselerinden-katedrale kadar olan yolda, sokak ve caddeleri takip ederler. Ancak, kiliseleri, katedrale ne kadar uzaksa, yürüyüş o kadar uzun sürer ve bazen 12 saate kadar sürdüğü bile görülür.

Bu yürüyüş sırasında, özellikle “tabut sehpaları” çok ağır olabilmektedir. Bu yüzden, taşıyıcılar sürekli değişir ve ağırlığı dengelemek için, sallanarak yürürler.

Tören yürüyüşü ve katılanlar her ne kadar korkutucu olsalar da, özellikle haftanın zirvesi olan “Aziz Cuma” sabahında, tam bir kutlama havası hakim olur.

Törenin en haşmetli bölümü ise, bu Cuma günü öncesinde, Perşembe günü yapılır. Biraz önce söylediğim gibi, törenin zirve anı: Cuma günü, saat: 18.00 civarında, katedrale ulaşılan andır.

Bu anda: mücevherlerle süslü elbiseler içinde, çiçeklerle süslenmiş ve mumlarla aydınlatılmış tabut sehpası üzerinde taşınan “Bakire Meryem” görüldüğünde, törene katılanlar muhteşem etkilenirler, evet inanılmaz bir mistik ortam yaratılıyor.

Eğer bu geçit törenini izlemek isterseniz, törene hürmeten “şort” ve “tişört” giymemeniz istenir. Turizm ofisleri “hermandad alayı” olarak isimlendirilen tören geçit alayının rotasını ve zaman çizelgesini, her şehir ve kasaba için ayrı ayrı yayınlar.

Feria de Abril (Nisan Fuarı)

Sevilla şehrinde portakal ağaçları çiçeklendiğinde kutlamalar başlar. Fuar, ilk olarak bir tarım ve hayvancılık fuarı olarak 19’ncu yüzyıl ortalarında kutlanmaya başlamıştır. Esas amacı: Endülüs bölgesinin kırsal kesimindeki bir kutlamadır.

Kutlamalar sırasında; şehir ışıklandırılır, küçük fenerler tanzim edilir. Şehrin erkekleri: renkli elbiseler, kısa ceketler ve botlar giyerler. Şehrin kadınları ise, yine yöresel kıyafetler giyerler.

İspanya Sevilla Genel

KISA BİR ŞEHİR TURU İÇİN ÖNCELİK ÖNERİLERİM

Şehirde, elbette kalacağınız zaman önemli ama, bence durumunuz uygunsa yürüyerek veya bisiklet kiralayarak gezmenizi öneririm.

Katedralin bulunduğu “Avenida de la Constitucion” bitiminde bulunan “Plaza Nueva” ve “Plaza de San Fransısco” bölgeleri, Sevilla şehrinin en canlı yerleridir. Şehir hayatını görmek isterseniz, bu meydanlara zaman ayırmalısınız.

Hatta: “La Macerana” meydanındaki Parlamento binasının önündeki çimlere, siz de Sevillalılar gibi bir süre oturup mola verebilirsiniz.

Triana köprüsünden geçin, ama eşsiz mimariye sahip “Alamillo” yu da mutlaka görün. Triana bölgesinde: “Betic” caddesinde mutlaka bir tur atın.

Eski şehir yani tarihi merkez bölümünde. “Plaza Alfaffa” meydanı mutlaka hoşunuza gidecektir. Oradan katedrale dönmeye çalışırken ara sokaklara dalın ve kaybolun.

“Alameda de Hercules” bölgesini gezin.

Sevilla gezilecek yerler için yazım.

 

Avusturya Viyana Genel

Avusturya Viyana Genel

Avusturya Viyana Genel:

Sakin bir insanım, huzur ve güven arıyorum diyorsanız, Viyana şehri, tam size uygun bir yer. Eğlenmeyi, hareketli bir yaşamı severim, geceleri uyumayan bir şehir istiyorum diyorsanız, Viyana’dan hoşnut kalmayacaksınız.

Şehrin adı: Almanca “Wien” olarak okunuyor. Bunun dışında, tarihi süreç içinde; şehre verilen diğer isimler şunlar: Venia, Wienne, Vedunia. Bu kelimelerin anlamı: orman akışı. Habsburg hanedanlığı: Osmanlının en güçlü olduğu dönemde: Osmanlıya kafa tutan ve defalarca kuşatılmasına rağmen, düşmeyen bir şehri yüzyıllarca yönetmiş. Bu nedenle: hanedanlık “Bütün Dünya Egemenliği Avusturya’ya Aittir” sözünün Latince karşılığının baş harflerini “armasına” yazmıştır.

Şehir: 16.yüzyıldan günümüze, Avrupa’nın müzik başkenti olarak biliniyor. Müzik, bu şehirde, günümüzde de önemini koruyor. Johann Strauss’un valslerini, şehirdeki gezinizde, birçok yerde duyabileceksiniz.

Viyana: birçok yıl, dünyanın yaşanılacak en iyi şehirlerinin başında seçilmiştir. Tabii bu sözlerimi Viyana’ya gittiğinizde hatırlayıp ta, nerden uydurduğumu düşüneceksiniz. Ama, unutmamak gerekir ki, bu söylediklerim, Avrupa basınındaki ciddi yayın organlarının yaptıkları araştırmalar sonucu elde edilen veriler.

Zaten: dünyanın yaşanılacak en iyi şehri seçiminde, belli kriterler ön plana çıkıyor. Bu kriterler: güvenli, düzenli, ulaşımı rahat, eğitim ve sağlık sistemi gelişmiş, konumu özel olmak. Viyana; tüm bu kriterler değerlendirildiğinde, rakiplerinden öne çıkıyor. Özellikle: bu şehirdeki güven duygusu had safhada.

İnsanlar, birbirlerine o kadar güveniyorlar ki, şaşırmamak elde değil.

Evet, şehir güvenli bir yer. Burada: bir şeyiniz çalınmaz, ancak, siz bir şeylerinizi düşürüp kaybedebilirsiniz. Özellikle: pasaport öne çıkıyor. Bu yüzden, değerli eşyalarınızı ve özellikle pasaportunuzu yanınızda taşımamanız önerilir.

Benden size bir öneri: ülkeden ayrılmadan önce pasaportunuzun ilgili sayfalarının bir fotokopisini çektirin ve pasaportunuzu yanınızda gezdirmekten se, bu fotokopi sureti yanınızda bulundurun. Hatta, tüm yurtdışı seyahatlerinizde, bu iyi bir yöntemdir. Yoksa, pasaport kaybolduğunda, çok büyük sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsınız.

Mimarisi

Muhteşem bir şehir. Tarih ve sanatın muhteşem eserlerini görebilirsiniz. Görkemli heykelleri, düzenli yaşamı, az ama kültürlü nüfusu ile, Avrupa’nın kalbinde, ziyaretçilerin ilgisini çeken bir şehir.

Avusturya ülkesinin toplam 8 milyonluk nüfusunun, yaklaşık 2.5 milyon kişisi, burada yaşıyor. Bu şehir nüfusunun, büyük bölümü ise, öğrencilerden oluşuyor. Bir zamanlar: 50 milyon nüfuslu ve Habsburg hanedanlığı tarafından yönetilen Avusturya-Macaristan imparatorluğunun başkentliğini yapmıştır.

Yüzölçümü açısından düşünüldüğünde ise

Şehir 414 kilometrekarelik yüzölçümü ile, Avusturya’nın en küçük eyaletinin başşehri durumundadır. Kaplamış olduğu alanın, % 30’u yeşil alan.

Şehir meydanlarının birçoğunda: saatler var ve bunlar çalışır durumda ve zamanı doğru olarak gösteriyorlar.

Sokaklar ve caddeler çok temiz. Avrupa’nın en temiz suyu: Avusturya’daymış. Sular: Alplerden geliyor ve musluklardan akan sular içilebiliyor.

Şehirde: her şeyin olumlu olmasının yanında, bazı olumsuzluklar da yok değil. Örneğin: yazın bolca bulunan sivrisinekler. Özellikle, bir parkta otururken, gökyüzüne baktığınızda, sivrisinek bulutlarını görebiliyorsunuz. Bunun sonucunda, elbette ki, sivrisinekler tarafından ısırılıyorsunuz ve kaşıntılarınız başlıyor.

Viyana’da bulunduğunuzda: yaşadığınız yerin pencerelerini açtığınızda: muhteşem bir uğultu duyuyorsunuz. Sanırım: sokakların darlığı, apartmanların yüksekliği nedeniyle, böyle bir akustik oluşmuş. Sokakta olup biten her şey, bulunduğunuz yüksek katlara kadar, büyük bir uğultu halinde ulaşıyor.

2001 yılında, Innere Stadt (İç kent) bölgesi

UNESCO Dünya Mirası Listesine dahil edilerek, koruma altına alınmış. Ancak, burası listeye alınan tek yer değil. 1996 yılında, Schloss Schönbrunn bölgesi de, Dünya Mirası Listesine alınmıştır.

Avusturya Viyana Genel

ULAŞIM

İstanbul-Viyana arasındaki uçak yolculuğu, yaklaşık 2 saat sürüyor. Ama, ülkemizden hareket eden turların çoğunluğunda olduğu gibi, Prag-Viyana şehirlerinin birlikte bulunduğu bir tur paketi seçerseniz veya kendi başınıza giderseniz, bilin ki, Prag-Viyana arası, karayolu yaklaşık 4 saatlik bir zaman gerektiriyor ve bence bu yolu, kesinlikle gece yapın.

Çünkü, gündüz zaman kaybetmeye değecek bir yol değildir. Öte yandan, tura katıldınız, seçme hakkınız yok, gündüz saatlerine denk gelirse uyuyarak gidersiniz, çünkü yol keyifli değil, otobandır.

HAVAALANI

Viyana şehir havaalanı ismi: Wien-Schwechat. Havaalanı şehir merkezine, 20 km. uzaklıktadır. Modern olanaklara sahip bölgede, gelen yolcu katında: Turizm Danışma Bürosu da bulunuyor.

Bu ofisten: Viyana şehrine ait: broşür ve harita temin edebilirsiniz. Havaalanı düzenli, polisler sıkıntı yaratmıyor, pasaport kontrolünden çabuk geçiliyor ve hemen ardından bagaj alım bölümüne ulaşılıyor ve kapıdan çıkınca, dışarıda araçların park yeri vardır. Yani, düzenli bir havaalanıdır.

Bu arada, havaalanında bulunan satış mağazalarına yani free shop mağazalarına aldanmamanızı öneririm, çünkü: hava alanında satılan ürünleri, şehir merkezinde daha ucuza bulma şansınız var. Ancak, bu hava alanında diğer birçok yerde görmediğim bir özellik gördüm.

Bu hava alanında iki tane süpermarket var. Spar ve Billa olarak isimlendirilen bu süpermarketlerden özellikle Spar çok büyük, çeşit bol, fiyatlar uygun ve hemen merkeze yakın, yani zaman kaybetmezsiniz. Bence Viyana’dan almayı düşündüğünüz birçok şeyi, giderken yani geri dönerken hava alanındaki bu süpermarketlerden alın, fiyatlar uygun, hatta et ürünleri bile var ve uçak için gayet iyi paketliyorlar.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki ulaşım bağlantıları için çeşitli alternatifler var. Bu alternatifler: ulaşım süresine ve ücretine bağlı olarak değişiyor. Tercih sizindir.

İlk seçenek

CAT (City Airport Train) denilen bir ulaşım aracı. Bu araç, her 30 dakikada bir hareket ediyor ve 16 dakikada şehir merkezine varıyor. Ücreti: 10 Euro. İkinci seçenek: Şehir hatları treni. Bu araç: 25-30 dakikalık bir yolculuktan sonra, şehir merkezine ulaşıyor. Ücreti:  3 Euro. Diğer bir seçenek: otobüs. Havaalanından şehir merkezine giderken, toplam: 3.40 Euro’luk bilet kullanmanız gerekiyor.

Çünkü: şehir merkezi ve havaalanı bölgeleri, birbirinden farklı ve bu nedenle, yani aynı bölgede bulunmadıklarından, çift bilet kullanılması gerekiyor. Ancak: şehir içi ulaşımı yazısında belirttiğim gibi, 72 saat boyunca tüm ulaşım araçlarından ücretsiz yararlanmanızı sağlayacak “Wienne Card” denilen pasoyu kullanırsanız, böyle bir sıkıntı yaşamanızın gereği kalmayacak. Bu kart: havaalanındaki Turizm Ofisinde satılıyor.

TURİZM

Evet, daha önce söylediğim gibi: Viyana şehrine gidenler, genellikle: Prag-Budapeşte-Viyana paket tur programını satın alıp ta, buraya uğrayan ziyaretçilerden oluşuyor. Prag ve Budapeşte: tarihi süreç içinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun iki şehri ve Viyana bu imparatorluğun başşehri olmasına rağmen: günümüzde Prag ve Budapeşte: mimari yapılarının bozulmaması, doğa ve tarihin uyum içinde olması ile, Viyana’nın önüne geçmiş durumdalar.

Yani: Prag ve Budapeşte şehirlerini gören ziyaretçiler, Viyana şehrine gelince, bu şehri önceleri pek beğenmiyorlar. Viyana, daha çok yeni bir görüntü sergiliyor ve turizm açısından pahalı bir şehirdir. Prag ve Budapeşte ise daha çok tarihi binaların bulunduğu, tarihin daha çok egemen olduğu ve özellikle alışverişlerin ucuz olması açısından Viyana’dan üstündür. Ama, Viyana şehri de kendine has kültürü ve yapısı ile insanların ilgisini çekiyor, burada sadece gezin gezin gezin, sakın alışveriş yapmayın.

İKLİM

Şehir: nemli bir karasal iklime sahiptir. Kış mevsimi ve özellikle, Mart ayları: genellikle kar yağışlı geçiyor. İlkbahar ve sonbahar mevsimleri: hafif serin geçiyor. Yaz sıcakları: genellikle 22 derece civarında seyrediyor. Bu şehri gezmek için: kış aylarını tercih etmeyin. Kışın şehrin havası, muhteşem şekilde dondurucu.

Kışın bu şehre giderseniz, beş dakika gezersiniz, beş dakika bir kafede oturup ısınmanız gerekir ve bu şekilde, zamanınız geçer. Hani derler ya, “ayaz” yani “soğuk doğu rüzgarları”; havayı iyice soğutuyor.

Hani, kendinize güvenip de, “soğuk bana işlemez “ gibisinden düşünür ve kışın giderseniz, büyük olasılıkla pişman olacaksınız. Şehirdeki en güzel mevsim: ilkbahar. Yani: bu şehri görmek için, seçmeniz gereken en güzel zaman: Mayıs-Ekim ayları arasındaki dönem. Bu dönemde: özellikle, ilkbaharda: kestane ağaçları, beyaz leylaklar ve rengarenk açan çiçekler görebilirsiniz.

Ama: ilkbahar ve yaz başlarında, yine de, havanın kesin bir garantisi yok. Soğuk olmasa da, gündüzleri yağmur görülebiliyor ve akşamları, serinlik etkiliyor.

Bir bakıyorsunuz güneş açıyor, bir bakıyorsunuz yağmur ve yine güneş, sonra yine yağmur. Bu şehirde: Temmuz ve Ağustos ayların dışında, mutlaka yanınızda yağmurluk ve kalın giysiler bulundurmanız şart.

Kışın elbette yünlü giysiler şart ama bunun dışındaki zamanlarda, şehir gezinizde; sizi, akşam serinliğinden koruyacak bir kısım giysiyi yanınızda bulundurmanız şart. Sıkça yağmur yağıyor ve yağmur yağdığında, her yeriniz sırılsıklam olsa da, yerlerde asla su birikintisi oluşmuyor.

Çünkü: şehrin alt yapısı mükemmeldir. Temmuz ve Ağustos aylarında ise; Viyanalılar, şehirlerini, geçici olarak ziyaretçilere terk ediyorlar ve kendileri, tatile çıkıyorlar. Zaten: Temmuz ve Ağustos aylarında, şehir iyice ısınıyor ve muhteşem sıcak oluyor. Özellikle: merkezi bölgelerde bulunan bina, taş ve asfalt: sanırım şehrin aşırı sıcak olmasına neden oluyor.

GİYİM

Viyana şehrinde: doğu rüzgarları çok etkin. Bunlar: kışın ayaz şeklinde ve aşırı dondurucu olabiliyorlar. Bu yüzden, kışın bu şehre gidecek olanların, sıkı giysiler götürmelerini öneririm. Bunun dışında ise: gündüzleri sıcak olsa da, akşamları serinlik çıkıyor ve bu nedenle, akşam gezilerinizde, yanınızda mutlaka ilave bir üst giysisi bulundurmalısınız.

Ayrıca: çok ve belirsiz zamanlarda yağmur yağan bu şehre giderken, mümkünse, yanınızda mutlaka yağmurluk bulundurun. Bu arada: giyimden söz ederken, eğer bu şehirde: opera, tiyatro ve konser gibi sanat etkinliklerine mutlaka katılmayı düşünüyorsanız ki ben kesinlikle önermiyorum, giderken, yanınızda koyu renk bir takım elbise ve kıyafet götürmenizi öneririm. Çünkü, bu tür etkinlikler için, kıyafet zorunluluğu var.

DİL

Şehirde: “Almanca” resmi dil olarak kullanılıyor. Bunun  dışında ise, en yaygın dil “İngilizce” Şehirde, herkes İngilizce anlayabiliyor. Adres sorduğunuzda, insanlar size yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ama yine de İngilizcenin yaygın konuşulduğunu sanmayın, örneğin bir süpermarkete girdiğinizde eleman İngilizce den hiç anlamıyor.

DİN

Şehirde yaşayanların, çoğunluğu: % 50 kadarı: Katolik’tir ki hem de koyu Katolik’tir. Bunun dışında: % 8 Müslüman, % 6 Ortodoks bulunuyor.

Avusturya Viyana Genel

İNSANLAR

Yapılan bir araştırmaya göre: bu şehirde yaşayanların % 44’ü yabancı kökenliymiş. Üstelik bu araştırmaya, 1960’lı yıllardan sonra, bu ülkeye çalışmaya gelenlerin torunları, yani üçüncü nesil dahil edilmemiştir. Tabii, ortaya büyük bir göçmen nüfus çıkıyor. Ama: bunlar, Viyanalılar tarafından sevilmiyorlar. Viyanalılar; genellikle çok sakin ve kibar insanlar. “Merhaba” ve “Hoşça kalın” anlamında kullanılan “Servus” sözcüğünün anlamı; bu ülke insanları tarafından “hizmetkarınızım” gibi kabul ediliyor.

Yani: bu derece kibar insanlar. Siz de, bu şehirdeki gezinizde, bu kelimeyi yani “Servus” sözcüğünü kullanmaktan kaçınmayın. Yani: Viyanalılar yardımsever insanlar. Şehirde: birçok Türk ile karşılaşmak mümkün. Bunların çalıştırdıkları yerlerde ise, ülkemizden getirtilen birçok gıda ürününü bulabiliyorsunuz. Ancak, elbette fiyatları çok yüksek. Bunun yanında: metro istasyonlarında “tezgahtar aranıyor” türünden, Türkçe yazılı ilanlar görürseniz, şaşırmayın. Hatta: metrodan çıktığınızda, karşınıza “Denizbank” ve  “Vakıfbank” çıkabiliyor.

Bu iki banka şubesinin arasında ise “Topkapı Kebap Salonu”. Yani: bu derece yoğun Türk etkisi görülen bir şehir. 1529 yılındaki kuşatmada yapılamayanı, günümüzde göçmen işçilerimiz ve devam eden nesilleri sanırım yapmışlar ve şehirde yaşayan büyük bir Türk nüfusu ortaya çıkmış. Ama, bunlar yaşayış tarzı bakımından, yerel kültürlerinden asla vazgeçmiyorlar, yaşam tarzlarından taviz vermiyorlar ve yerli Viyanalılara değişik geliyor ve göçmenleri sevmiyorlar.

Özellikle: zenciler ve Hintliler, akşam saatlerinden yani saat: 19.00’dan sonra şehri ele geçiriyorlar. Şehirde yaşayan özellikle genç kesim, oldukça yardımsever ve İngilizce konuşma konusunda sorun çıkarmıyorlar. Ama, orta yaş ve üstü kesim, “Almanca” konuşma konusunda kararlılar. Çok da yardımsever değiller. Kısa ve net cevaplar vererek, başlarından savmayı tercih ediyorlar. Ben şehirde kaldığım sürede, Viyanalılarla ilgili bir problem yaşamadım, yani genelde sessiz ve sakin insanlar, herkes kendi ayarında, kimse kimseye sataşmıyor.

BAHŞİŞ

Oteller ve restoranlarda, hesap pusulasına dahil edildiğinde, bahşiş vermek zorunlu değil. Ama, yine de hesabın % 10 kadarı, bahşiş olarak verilebilir. Bir yerde yemek yediğinizde hesap fişine bakın, en altında bahşiş yani tip hesaba eklenmiş ise belirtilir, aksi halde hesabın % 10’u kadar bahşiş vermek gerekir.

ELEKTRİK

Şehirde ve otellerde: 230 volt elektrik akımı kullanılıyor. Fişler ise: yuvarlak-delikli. Tıraş makinası prizleri, genellikle çift voltajlıdır.

TUVALETLER (TOİLETTEN)

Şehirde, halka açık tuvaletler: genellikle, önemli cadde veya meydanların yakınlarında ve yaya alt geçitlerinde bulunuyor. Bunun dışında, acil durumlarda, kafelerdeki tuvaletleri de kullanabilirsiniz. Ancak genel yerlerde bulunan tuvaletlerin hepsi paralıdır.

Ya bir görevli oturur ve sizden 0.5 Euro para ister ya da tuvaletin kapısı şifrelidir veya tuvaletin kapısı, yine 0.5 Euro atılarak açılan bir düzenekle korunmuştur.

Yani, tuvalete girmek için yanınızda sürekli olarak 0.5 Euro bulundurmanızı öneririm. Bu arada, fast food restoranlarının tuvaletlerini ücretsiz olarak kullanmayı düşünenlere de, bu tuvaletler de ücretli, yine 0.5 Euro veya görevli tarafından para verilerek kullanılıyor. Bunu değerlendirirken, bir kafeye oturup birkaç Euro vererek bir şeyler içmek ve ardından ücretsiz tuvaleti kullanmak da bir alternatif olabilir.

Avusturya Viyana Genel

TUNA NEHRİ

Tuna, şehrin merkezinin kuzeyinden yani bir anlamda ortasından geçiyor, ama şehirle tam uyumlu bir yapısı yok. Özellikle: Tuna nehri üzerindeki köprüler, güzel veya mimari özellikleri yansıtan köprüler değil. Bunun yanında: Tuna nehri kıyısına: “Donaustadt” yani “Tuna şehri” isimli bir ilçe yapmışlar. Tarih kokan bir nehir yanında, tarihle pek ilgisi olmayan bir ilçe.

Hatta, bazı söylentilere göre: bu Avusturyalılar, şehirlerinin mimarisine o kadar güveniyorlarmış ki, şehrin içinden geçen Tuna nehrine, sırtlarını çevirmişler. Yoksa, koca nehir, niye öyle kendi başına salına salına akıyor, anlamak veya bunu herhangi bir şeyle izah etmek mümkün değil diye düşünüyorum.

Tuna nehri boyunca gezmek isterseniz, gezinti teknelerine binebiliyorsunuz.

VALS (DANS)

Vals, bir Alman dansı olarak biliniyor. Ancak, Viyanalılar tarafından, canlı bir dönüş hareketine dönüştürülmüştür. İlk kez: 1819 yılında görülüyor. Küçük bir müzik gurubu yöneten: Joseph Lanner, vals dansını, dans salonlarına taşıyor. Özellikle: Johann Strauss isimli kemancı, bu guruba katıldıktan ve gurup bir orkestraya dönüştükten sonra: vals, büyük bir gelişim ve değişim gösterir. Ancak, takip eden süreçte, Strauss, guruptan ayrılır ve kendi orkestrasını kurar. Bu gelişme üzerine: Lanner (Ayrılık Valsi)’i besteler.

Daha sonra: Lanner ve Strauss, şehrin kafelerinde, halk önünde, uzun yıllar vals müziği savaşları sergilerler. Özellikle: Strauss tarafından, Lanner’in cenaze töreninde bile vals çalınması, ilginç bir anı olarak tarihe geçer.

Avusturya Viyana Genel

MOZART

Aslında, Almanya-Salzburg doğumlu olan Mozart: burada en geniş şekilde kullanılıyor. Çeşit çeşit Mozart çikolataları, konserleri, restoranları, evi, cd’leri. Bunların tümünün, Avusturya ekonomisine üst düzey katkı sağladığı kesin. Hatta ve hatta, ünlü sanatçının, Osmanlı Mehter Marşından etkilenerek bestelediği, “Türk Marşı”, günümüzde bizim bile gururumuz olmuş. Ülke, tanıtımında kullanıyoruz. Sağlığında yeteri kadar değer bulamamış bu ünlü müzik adamının isminden, günümüzde, Viyanalılar had safhada yararlanıyorlar.