Havana şehrinin batısında, Meksika körfezinin kıyısındadır. İspanyollar tarafından Küba’da kurulan son büyük şehirdir. Şehrin nüfusu, 120 bin kişi civarındadır. İsminin anlamı: “nehir çam, uzun boylu çam” demektir.
Havana şehrine olan uzaklığı: 175 km. dir. Şehir, 1774 yılında kurulmuştur. Mimari ilginçliğiyle öne çıkmaktadır. UNESCO tarafından, doğal korunma alanı olarak korumaya alınmıştır. Şehir ülkenin tarım merkezidir. Ancak, Havana şehrine göç nedeniyle, buradaki yerleşim büyük oranda azalmıştır.
Buranın en öne çıkan tarafı: dünyanın en iyi tütün yetiştirilen alanlarının, burada bulunmasıdır. Havana purolarının yapıldığı tütünlerin büyük bölümü burada üretilmektedir. Özellikle, Vinales alanını çevreleyen dağlar yani “Mototes” üzerinde, dünyanın en iyi tütün bitkileri büyüyor. Bunların çoğunun yaprakları, puro yapımında kullanılıyor ve elle kesiliyor. Daha sonra ise, üçgen ve penceresi olmayan evlerin önünde, palmiye ağaçlarının arasında, “Bohios” denilen asma yöntemiyle kurutuluyorlar.
Şehir merkezinde ise, yine Calle Jose Marti adını taşıyan cadde boyunca: neo-klasik tarzda mimari yapılar görebilirsiniz. Bu ana caddenin hemen arkasındaki sokaklarda bulunan ev ve dükkanlarda ise, puro yapılıyor ve turistlere satılıyor. Ayrıca, yine bu şehir merkezinde: Casa Garay isimli bir rom fabrikası bulunuyor. Buradan: yöreye özgü “guayabita del Pinar” isimli rom satın alabilirsiniz.
Şehirdeki ilk puro fabrikası, 1760 yılında açılmıştır. Çünkü, Küba’nın en iyi puroları, burada yetiştirilen tütün yapraklarından üretilmektedir.
Şehir, Küba standartlarına göre, mimari yönden oldukça iyi durumdadır. Şehirde, çok süslü , basımlı, neo-klasik yapılar görülüyor. Şehrin turizm yoğunluğu ise, genellikle turistlerin burada 1-2 gün geçirmeleri şeklinde olmaktadır.
Turistler özellikle: şehir merkezinde “Puro Fabrikası”nı gezerler. Ayrıca: hediyelik eşya dükkanları, Casa de la Culture olarak isimlendirilen, Kültür Evi ve bir de “Milanes Tiyatro” su, şehir merkezinde görmeniz gereken yerlerdir.
Şehirde: güneybatıya doğru ilerleyen yol: yukarıda sözünü ettiğim gibi, adada tütünün ana vatanı olan “Vuelta Abajo” bölgesine çıkıyor.
VUELTA ABAJO
Bu bölge, dünyada en büyük tütün yapraklarının yetiştirildiği bir yer olarak önem kazanıyor. Burada yetiştirilen tütün yaprakları: iğne-iplikle dikilerek, güneşin altında kurumaya bırakılıyor ve yeşilden kahverengi renge dönene kadar kurumaları bekleniyor.
VİNALES VALLEY VADİSİ
Şehir merkezinin 27 km. kuzeyindedir. 132 km. karelik yüzölçüme sahiptir. Burası: adanın en güzel ve doğal alanlarından biridir. Küba ülkesinin ulusal parklarından en gelişmiş ve büyük olanıdır.
Sarp kireçtaşı kayalıklar da, muhteşem manzarayı bütünlemektedir. Bu kireçtaşı kayalıkların: günümüzden 150 milyon yıl önce, deniz altında oluşup çökmüş devasa mağaraların günümüze ulaşan kalıntıları olarak değerlendirilmektedir. Burada da, kalitesi biraz daha düşük tütün yetiştiriciliği yapılmaktadır. Burada: yürüyüş ve kaya tırmanışı yapabilirsiniz. Ayrıca: geleneksel tütün üretim tekniklerini de görebilirsiniz. Vadinin çevresinde, birçok ilginç tepe bulunuyor. Derin vadi tabanında, bunun dışında, taro ve muz ekili alanlar görülüyor. Ayrıca, dağınık köy evleri görülüyor.
Bölge, 1999 yılında, Ulusal Tabiat Anıtı olarak UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: geleneksel çiftlik ve köy mimarisinin oluşturduğu peyzaj, gerçekten görülmeye değerdir. Ayrıca, tütün üretiminde, hala, eski tarım tekniklerinin kullanılıyor olması da, ortaya değişik görüntüler çıkarmaktadır. Buraya yaşayan yerli halk ise, Karayipler ve Küba kültürünün etnik bir karışımını oluşturmaktadır.
VİNALES KASABASI
Küçük bir yerdir. Bu kasabanın batısında, ilginç ve görmenizi önereceğim bir yer var. İplere bağlı olarak tutulan işçiler tarafından, 120 metre yükseklikte ve 180 metre genişlikteki bir kireçtaşı alan üzerinde yapılan “Mural de la Prehistoria” görülmeye değerdir.
CASA DEL VEGUERO
Şehir merkezinden, Vinales vadisine giderken, 25’nci kilometrede bulunmaktadır. Burada: Küba’da, gayri resmi tütünün sembolü olan, “Küba’nın Marlboro adamı, çiftçi, El Nino” görülebiliyor. Onun çiftliğinin hemen yanında ise, tütün ve hediyelik eşya satılan bir yer var.
SAN DİEGO KAPLICALARI
Burada, zengin kükürtlü sular var. Sağlık yönünden çeşitli faydaları olduğu söyleniyor. Yani, burada bir “SPA” merkezi ve çamur banyosu, masaj ünitesi gibi yerler var.
PLAYA MARİA LA GORDA
Daha batıdadır. Burada: güzel kumsallar ve su altı dalış yerleri bulunmaktadır. Ancak: buranın en öne çıkan özelliği: Vinales kasabasındaki, muhteşem güzel vadinin görünümüdür. Genellikle, Havana şehrinde konaklayan turistler, buraya günübirlik gezilere gelirler.
SAROA
Yine, bölgede özelliği olan bir yer olarak öne çıkıyor. Havana şehir merkezine 63 km. uzaklıktadır. Dağ eteklerine yerleşmiş, muhteşem güzel botanik bahçesi olan bir yöredir. 25 bin hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Bölgede, doğal su kaynakları var.
Buraya günübirlik geziye katılırsanız: orkide bahçesi, mango ağaçları, çin kirazı, kahve bitkisi ve benzeri egzotik bitkiler ve ağaçlar görebilirsiniz.
LAS TERRAZAS
Şehir merkezinin 20 km. kuzeydoğusunda, güzel bir köy olarak öne çıkıyor. Nüfusu, 1200 kişidir. Her ne kadar büyük olmasa da, bölgenin en ilginç yerleşim yerlerinden biridir.
Köy: dağlarla çevrili ve 1970 yılında konut seferberliği ve 1971 yılında, burada büyük bir ağaçlandırma projesi uygulanmıştır. Yani, erozyonu önlemek için teraslama yapılmıştır ve zaten bu yüzden köyün adı, İspanyolca “Terrazas” yani “teraslama” anlamına gelmektedir. Burada da, köyü çevreleyen dağlar üzerinde yürüyüş yapılabiliyor.
Bölge: 1984 yılında, UNESCO tarafından, doğal biyosfer rezerv alanı olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
Köyün turistik aktiviteleri: biyosfer, geniş yürüyüş yolları, doğal güzellik, otellerde konaklayan turistlerin San Juan ve Los Banos bölgesindeki plajlara ulaşımı ve muhteşem doğal güzellikler içinde yüzmeleridir.
Buraya yolunuz düşerse, yaklaşık 22 metre yükseklikten akan bir şelale var, onu mutlaka görmelisiniz.
ADALAR
Şehir: Küba ülkesinin en öne çıkan tüplü dalış merkezlerinden biridir. Özellikle: plaja 200 metre yakındaki, Maria la Gorda bölgesindeki Otel, tüplü dalış meraklıları için güzel olanaklara sahiptir.
CAYO LEVİSA ADASI
Bu ada: kuzeyde, Meksika körfezindedir. Buraya bir feribot ile ulaşabilirsiniz.
Adanın uzunluğu: 3 km. dir. Toplam alanı ise, 2.5 km. karedir. Genişliği ise, bazı yerlerde, birkaç yüz metreye kadar inebilmektedir. Adanın en büyük özelliği: muhteşem güzel ve el değmemiş kumsallarının bulunmasıdır. Bu kumsalların önündeki deniz ise, berrak ve tertemiz olarak önem kazanıyor. Burada: muhteşem güzel bir plaja ilave olarak, konaklama tesisi ve tüplü dalış için gerekli tesisler bulunmaktadır. Deniz dibinde ise siyah mercanlar var ve tüplü dalış için ideal bir yerdir.
CAYO LARGO
Şehrin güneyinde, Antil denizindedir. Ada: 25 km. uzunluğundadır. Bembeyaz kumsalı ve mavi-berrak deniziyle dikkati çeker. Adada, konforlu oteller de bulunuyor. Ancak, ana karadan daha pahalıdır.
İSLA DE LA JUVENTUD
Burası, gençlik adası olarak da bilinir. Ada: 50 km. lik çapı ile, Küba’nın en büyük adasıdır. Özellikle, adanın güney ucundaki dalış merkezi tercih edilir.
Ülkenin en önemli kaleleri: ticaret limanı üzerinde bulunmaktadır. Bu kalelere ulaşmak için: taksi kullanmanız gerekiyor. Taksi yolu da ilginç. Taksiler, bu kalelere ulaşmak için: Canal de Entrada’nın altındaki bir su tünelinden geçerek kalelere ulaşıyorlar.
Yani: kaleler, kanalın öbür yanında, Doğu Havana bölgesindedir.
CASTİLLO DE LOS TRES SANTOS REYES MAGOS DEL MORRO-EL MORRO
Bu kale: Havana körfezinin girişini korumak üzere yapılmış, yöredeki en eski kale olarak öne çıkmaktadır. 16’ncı yüzyıl sonlarında: 1589 yılında İtalyan mimar tarafından: Küba İspanya işgali altında iken yapılmıştır.
Kale, 1762 yılında, İngilizler tarafından ele geçirilmiştir. Kale yapıldığında, mevcut şehir limanının ağzı, su üzerinde, bir zincir çekilerek de korunuyormuş. Yapı: 4 katlı merkezi kışla şeklindedir.
Kaledeki büyük bir gözetleme kulesi: 1762 yılındaki İngiliz saldırısında havaya uçurulmuştur. Deniz feneri ise, 1846 yılında eklenmiştir. Hatta, bir dönem, deniz feneri okulu bulunmuştur.
Çünkü, o dönemde, bölgede korsan saldırıları çok yoğundur. Kalede, etkileyici toplar görülüyor. Bu toplar, günümüzde kötü bir şekilde paslanmış olarak görülmektedir.
Kalede, günümüzde, küçük bir sualtı arkeoloji müzesi bulunuyor. Ayrıca, kapı ve asma köprü mekanizması görülmektedir. Mevcut limanın ana ofisi, kalenin içindedir. Kuzeydoğu bölümünde: İngiltere Büyükelçisi tarafından hazırlanan ve 1762 yılı kuşatmasının anıldığı bir plaka görülüyor. Evet, kale bölgesinden Havana şehrinin manzarası muhteşem, bu güzelliği mutlaka görmelisiniz.
FORTALEZA DE SAN CARLOS DE LA CABANA-LA CABANA
Havana şehrinde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biridir. Diğer ismi “Saint Charles Fort” dur. El Morro kalesinin güneyindedir.
Limanın yanında; Havana körfezinin doğu tarafında bulunan bir kaledir. 1764-1774 yılları arasında, İngilizler tarafından inşa edilmiştir. Daha sonraki dönemde, Florida ile takas edilmesi sonucu buraya gelen İspanyollar tarafından kale, daha da geliştirilmiştir.
Kale yapısının, Amerika kıtasındaki en büyük kale yapısı olduğu bilinmektedir. Çok iyi korunarak günümüze gelmiştir. Özellikle, surları çok etkileyicidir. Kalenin bulunduğu tepenin yüksekliği: 60 metredir. Takip eden dönemlerde, kale yapısı, bir hapishane olarak kullanılmıştır. Özellikle: Batista rejimi sırasında, 1959 yıllarındaki devrim sırasında, hapishane olarak kullanılmıştır. Hatta, Che Guavere liderliğindeki devrim ayaklanmaları sırasında, bu kale devrimciler tarafından ele geçirilmiş ve Küba devrimi, uzun süre buradan yönetilmiştir. Kaleyi ziyaret ederseniz, Che’nin ofisini de görebiliyorsunuz.
Günümüzde: burası, bir park olarak düzenlenmiştir. Park alanında, halka açık evler ve çok sayıda müze bulunmaktadır. Her gün saat: 21.00’de, buradan top atışı yapılıyor. Anlamı ise, şehir kapılarının kapanmasıdır.
CASTİLLO SAN SALVADOR DE LA PUNTA
Havana limanının batı giriş bölümündedir. Yani: El Morro kalesinin bulunduğu, limanın önemli ve stratejik bir giriş kapısı gibi yapılmıştır. Yani, Havana körfezinin girişini korumak için tasarlanmıştır. Çünkü, o dönemde, korsanlar, bölge için büyük tehlike oluşturmaktadırlar.
Yapı: 1559 yılında inşa edilmiştir. 1582 yılında ise, Ada Valisi Juan de Tejeda tarafından güçlendirilme çalışmalarına başlanmıştır. 1595 yılında, büyük bir kasırga sırasında, kalenin ince surları büyük hasar görmüştür. 1602 yılında ise, surlar yeniden inşa edilmiştir. 1630 yılında, El Morro kalesinin anlatırken söylediğim gibi, bu iki kale arasına, deniz üstüne, bir bakır zincir çekilerek, körfezin girişi kapatılıyormuş. Zincir, o döneme ait bazı gravürlerde görülmektedir.
1997 yılında, bu kale de büyük bir restorasyon çalışması yapılmıştır. Bu restorasyonda, kale bölgesinde oluşturulan park alanında: çarpıcı kırmızı seramik fayanslar kullanılmıştır. Hemen kale önündeki alanda ise, ağır bir yük ile batmış olan bir İspanyol gemisi batığının bazı kargoları kurtarılmıştır.
Fidel Castro ölmeden, Küba görülmelidir. Çünkü: Amerika, 1959 yılındaki devrimin hıncını almak için pusuda bekliyor. Sovyetler Birliği, uzun zaman önce, Küba’dan desteğini çekti. Bu ülke: 60 yıldır Amerikan ambargosunun olumsuz etkileriyle boğuşuyorlar. Castro ölürse: büyük olasılıkla, ülkenin bugünkü egzotik hali bitecek ve günümüzdeki turistik özellikleri ortadan kalkacak.
VİZE
Küba ülkesine girmek ve burayı gezmek isteyenlerin dikkat etmeleri gereken başlıca husus: Küba’ya girdikten sonra, herhangi bir Amerikan konsolosluğundan, Amerika vizesi almak isterseniz, sizin durumunuz, diğer müracaat edenlere göre, 5 kat daha fazla kontrol ediliyor ve vize alma şansınız, belki inanmayacaksınız ve saçma gelebilecek ama, durum böyle, vize alma şansınız çok düşük oluyor.
Çünkü: Amerika ve Küba, yıllardır, büyük bir çekişme içindeler. Neyse, sonuç olarak, Küba ülkesi vize istiyor. Ama, bu vizenin öyle ağır gereklilikleri ve kısıtlamaları, prosüdürleri yok. Amaç, sanırım yalnızca vize ile para kazanmak. Yani, parasını ödediğinizde, vize hemen ertesi günü veriliyor.
Vize aldığınızda, uçağa bindiğinizde veya havaalanına indiğinizde, yine bir formalite daha var. 30 gün geçerli bir turist kartı almak zorundasınız. Vize ücreti ödeyip vize alanlardan turist kartı için ücret yok, ama vize almadan ülkeye gelenler, bu turist kartını edinirken, vize ücretine yakın olmasa da, bir ücret ödüyorlar. (25 Amerikan doları)
Yani: ülkeye girişte ve ülkede gezerken: gerek vizeniz ve gerekse turist kartınız bulunması gerekiyor. Dediğim gibi, turist kartını uçakta edinebilirsiniz. Zaten paket tur ile gidiyorsanız, sanırım tur operatörünüz, bu turist kartını da, bir şekilde edinip size teslim edecektir. Etmez iseler, takip ediniz. Özellikle, uçakta edininiz yoksa havaalanında, bir de bu kart için ayrı bir kuyruğa girip, birkaç saat beklemeniz gerekebilir.
Unutmadan, ülkeye müstakil yani kendi başınıza gittiyseniz, ülkeden çıkarken, havaalanında, yine çıkış parası adı altında 25 Amerikan doları vergi aldıklarını unutmayın.
ULAŞIM
Genellikle, Küba uçuşları için, aktarma gerekiyor. Örneğin: Madrid üzerinden aktarma yaparak, Küba’ya ulaşmak durumunda iseniz: İstanbul-Madrid arasındaki 4 saatlik uçuşu ve devamında, Madrid-Havana arasındaki: yaklaşık 10 saatlik uçuşu göze almanız gerekiyor.
Yani: İstanbul çıkışlı bir uçuşta, Madrid aktarmalı olarak Küba’ya ulaşmak için, yaklaşık 14 saatten biraz fazla uçuş yapmanız gerekiyor. Ama, yapılan aktarma sırasında beklemeleri de göze almak gerekiyor. Yani, sonuçta İstanbul-Küba arasındaki yolculuk, zaman zaman 20-24 saat kadar sürebiliyor.
HAVAALANI
Adanın en öne çıkan havaalanı: Havana şehrindedir. Havana şehri havaalanı, şehir merkezine 20 km. uzaklıktadır. Jose Marti Uluslararası Havaalanı (HAV) olarak isimlendirilmektedir. Havaalanında 3 Terminal bulunmaktadır. Yurt dışı uçuşlar, 3 numaralı terminalden yapılmaktadır.
Ülkeye girerken, gerek gümrük yetkilileri ve gerekse göçmenlik bürosu yetkilileri tarafından yolcular ve bagajların aranması işlemlerinin çok yavaş yapılıyor olması büyük sıkıntı yaratıyor. Bu yüzden; sıraya girip bayağı beklemek gerekiyor, hani sanki her yolcu için 5-6 dakika işlem süresi yürütmeleri, saatlerce havada kalmış yolcuları, ülkeye girişte büyük sıkıntı ile karşılaştırıyor ve bunaltıyor.
Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yolculuğunuzu: havaalanından bulacağınız bir taksi ile yapabilirsiniz. Ancak: havaalanlarındaki, diğerlerine nazaran daha pahalı “turistaxi” lerden ( bunların renkleri beyazdır) kaçınmanızı öneririm.
Sarı renkli “Panataxi” ler, çok daha uygun fiyat sunmaktadırlar. Bunlar ile, havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yolculuğunuzu: 10-12 CUC arasında bir ücrete yapabilirsiniz.
İKLİM
Adanın iklimi: sıcak ve nemlidir. Adaya gitmek için en uygun zaman ise: Kasım ve Mayıs ayları arasındaki dönemdir. Yaz mevsiminin sıcak ve nemli günlerinde, gezmek sıkıntı yaratıyor. Bu arada: adanın dağlık bölgeleri daha serin, güney ve doğu bölgeleri ise, sıcak ve nemlidir. Buranın en önem kazanan iklim durumu: ilkbahar aylarında görülen muhteşem fırtınalar ve kasırgalardır. Bu yüzden: gideceğiniz mevsime mutlaka dikkat etmelisiniz.
SAAT FARKI
Küba, ülkemizde uygulanan saat diliminden: 5 saat ileridedir. Bu nedenle, uçaktan inmeden önce, mahalli saati ayarlamalı ve saatinizi 5/6 saat ileri almalısınız.
RESMİ TATİL GÜNLERİ
1 Ocak : Özgürlük günü.
1 Mayıs : Uluslararası İşçi Bayramı.
25-27 Temmuz: Ulusal Ayaklanma Günü
10 Ekim : Bağımsızlık Savaşının başlangıç günü.
GENEL
Küba: bir Karayip ada ülkesidir ve ana ada ile, birkaç takımadadan oluşur. Bu takımadalarda, irili-ufaklı, 450 adacık bulunmaktadır. Genel olarak ise, Karayipler’in en büyük adasıdır. İdari bakımdan ise, 14 parçaya bölünmüştür. Havana, ülkenin en büyük şehri ve aynı zamanda başkentidir. Santiago ve de Cuba şehri ise, ikinci büyük kent konumundadır.
Ama, burayı yalnızca küçük bir ada olarak düşünmemelisiniz. Çünkü, burası aslında büyük ve uzun ve yeşil bir timsaha benzetiliyor. Bu timsahın uzunluğu, burnundan kuyruk ucuna kadar, tam 1250 km. dir. Hatta: yüz ölçümü olarak İngiltere’ye yakın olduğu söylenebilir. Bu büyük ada parçasında, yaklaşık 11 milyon insan yaşıyor ve bu nedenle, aynı zamanda Karayipler bölgesinin en kalabalık ülkesi konumundadır.
Bu kalabalık nüfusun: % 99’luk bölümü okur-yazardır. Ülkedeki ortalama yaşam süresi: 77’dir. Ülke nüfusunun, yaklaşık % 10’luk bölümü, günümüz Amerika’sında ikamet etmektedir. Bunların çoğu, bir zamanlar, çoğu küçük tekneler ile, denizden, Amerika’ya ulaşmışlardır. Özellikle, 6 Nisan 1980 tarihinde, 10 bin Küba vatandaşı, Havana şehrindeki Peru Büyükelçiliğine girerek, siyasi sığınma hakkı istemişlerdir. Bunun üzerine, 16 Nisan 1980 tarihinde, bunların büyük bölümü için, resmi göç izni verilmiştir.
Komünizmin dünyadaki son kalesi olan Küba, günümüzde birçok özelliğiyle ilgi çekmektedir. Dünyanın birçok bölgesi: hızla ve teknolojik olarak ilerlerken, Küba, ağır ağır yol almaktadır ve bu özelliği, insanların ilgisini çekmektedir.
1940-1950’li yıllara ait devasa Amerikan arabaları,
Küba caddelerinde ağır ağır ilerlemektedirler. Kırsal alanlarda ise, günümüzde bile, öküzlerin çektiği arabalar ve sabanlar, demir bisikletler kullanılmaktadır. Evler ise, uzun yıllar öncesinden bu yana kullanılan, eski aletlerle doludur ve bunlar, günümüzde halen kullanılmaktadır. Müzisyenler ise, 1900’lü yılların başından bu yana, aynı ritim, aynı ezgileri kullanmaktadırlar.
Ekonomi: ülkede uygulanan “Sosyalist Planlı Ekonomi” gereğince, tüm ekonomik örgütlenmeler, devlet kontrolünde yapılmaktadır. İşgücünün çoğu, devlet tarafından istihdam edilmektedir. Ancak, son yıllarda, bir kısım faaliyetlerde özel sektöre de yer verilmektedir. Ancak, yine de sermaye yatırımlarının, hükümet tarafından onaylanması şarttır. Kübalılar, hükümet izni olmaksızın iş değiştiremezler. 2005 yılı verilerine göre, ülkede yaşayan insanların aylık ortalama ücretleri: 334 pesodur ve bunun karşılığı: 16.70 Amerikan dolarıdır. Ülkedeki emeklilerin aylık maaşı ise: 9 Amerikan dolarıdır.
Küba ülkesinde, internet ve televizyon gibi kitle iletişim araçları, sadece 2008 yılından sonra serbest bırakılmıştır. Ama, günümüzde inanın bunlar yani internet ve televizyon, hala, yaygın olarak kullanılamıyor. Yalnızca, devlet dairelerinde ve büyük otellerde var.
Ancak, ülkenin diğer öne çıkan bir özelliği: tıp eğitiminin yaygın olmasıdır. Günümüzde, dünyanın az gelişmiş ülkelerinden gelen yaklaşık 20 bine yakın doktor adayı, Küba’da tıp eğitimi görmektedirler. Zaten, Küba ülkesinde, en ücra kesimde bile, doktor ve diş hekimi vardır ve bunların hizmetleri ücretsizdir.
İNSANLAR
Afrikalı siyah köleler, buraya, ilk önce 16’ncı yüzyıl başlarında getirildiler ve İspanyollar tarafından ortadan kaldırılan yerli nüfus yerine yerleştirildiler. Çünkü: adada, şeker endüstrisinin patlama yaptığı bu dönemde, işçi gücü gerekmektedir.
1886 yılında kölelik kaldırıldıktan sonra ise, bu kez, siyah kölelerin yerini Çinli işçiler almıştır. Aynı tarihten bu yana ise, etnik guruplar birbirleriyle kaynaşmış ve karışmışlardır. Yani, günümüzde: Küba’da yaşayan halkın, yarısından fazlası, melezlerden oluşmaktadır.
Evet, şehirdeki insanlar ve insanların yoksulluğu, yüzlerine yansıyan mutsuzluğu hemen dikkatinizi çeker. Yaşlı insanlar, Castro’yu kendilerini diktatör başkan Batista’nın baskıcı rejiminden kurtardığı için severler. Ama, ülkenin gençleri, artık bu sıkıntıların ve kısıtlamaların bitmesini istemektedirler. Yani: sonuçta ülkedeki insanların mutlu olduğu söylenemez. Bu durum, doğal olarak ziyaretçileri de etkilemektedir. Birkaç Amerikan doları kazanmak için: birçok rezillikler olduğu bir gerçek ve hatta bunlara canlı olarak şahit olabiliyorsunuz.
En başta geleni ise, cinsel istismar. Bu nedenle: zaten Kübalıların turistlerle konuşmaları bir anlamda yasaklanmıştır. Şunu unutmayın: Küba’da, herhangi bir Kübalı ile konuşursanız ve onların acıklı ve hüzünlü durumuna acıyıp, biraz zaman geçirmek, bir şeyler içmek isterseniz, unutmayın ki, karşınızdaki mahzun insanın, size çok rahatlıkla yalan söyleyebileceğini ve içilen veya yenen küçük şeyler karşılığında, büyük hesaplar ödeyebileceğinizi unutmamalısınız. Yani: bir anlamda, hani birçok turistik ülkede olur ya, yerliler, turistleri anlaştıkları market, restoran veya barlara götürüp, bir güzel yüksek hesap ödettiriyorlar.
Sonuçta: bu insanlar yani Kübalılar dilenmiyorlar, zaten dilencilik yasak. Ama, yanınıza gelerek sizden, sakız, sabun ve tükenmez kalem gibi şeyler istiyorlar. Bu insanları mutlu etmek istiyorsanız, yanınızda, bu tür bir şeyler götürmelisiniz.
Evet, ülkenin insanları, hala özgür değiller. Seyahat edemiyorlar, ancak devletten alınacak özel izinler ile, yolculuk yapabiliyorlar. Özel mülkiyetleri yok. Oteller, restoranlar, araba kiralama şirketleri, tur acenteleri, taksiler aklınıza ne gelirse, hepsi devlete aittir. Ama, tüm bunların yanında, ülkede suç oranı yok denecek kadar az.
DİL
Ülkede konuşulan resmi dil: İspanyolcadır. Ancak: adalılar, İspanyolcayı, çok hızlı konuşurlar ve azcık İspanyolca bilenlerin bunu anlaması mümkün değildir. Turizm sektöründe çalışan Kübalıların büyük kısmı ise, İngilizce bilir ve konuşurlar.
TURİZM
Küba, tüm ekonomik sıkıntılarından kurtulmak için, zamanla kapılarını turizme açmıştır. Başlangıçta, Küba’daki turizm, yalnızca tatil köyleriyle sınırlıydı. Zamanla, turizm, ülkenin en yaygın endüstrisi olan, şeker endüstrisinin yerini almıştır. Çünkü: ülkede, başta deniz olmak üzere, kumsallar ve güneş muhteşem güzel, yani bir anlamda cennet gibi bir yer. Özellikle, kumsalların bembeyaz güzellikleri göz kamaştırıyor.
Bu kumsalların en öne çıkanı ise: adanın kuzey bölümlerinde bulunan “Varadeno” sahilleridir. Diğer öne çıkan kumsallar ise: “Guardalavaca” ve “Playa Esmeralda” dır. Ayrıca: günümüzdeki turizm etkinliklerinde, Caya Largo ve Caya Coco adaları da önem kazanmakta ve tercih edilmektedirler. Ziyaretçiler, bu sahil kesimlerinde ve adalarda: yüzerler, açık denizde balık avlarlar ve dalgıçlar mercan kayalıklarına ve deniz altı batıklarına büyük bir keyifle dalarlar.
Yalnızca, sahil, deniz ve güneş mi?
Elbette hayır. Bu ülkede, turizm etkinlikleri gerçekten çok yoğundur. Adanın doğu bölümlerinde: bu kez karşımıza, büyük bir dağ sırası çıkıyor. Sierra Maestra denilen bu dağlar: birçok ayaklanmaya ev sahipliği yapmıştır. En yüksek noktası: 1975 metredir.
Adanın batı kesimlerinde ise, bu kez: büyük kireçtaşı kaya blokları görülüyor ki, bunların boyları 400-450 metrelere kadar uzanabiliyor.
Adanın ortasında ise, muhteşem bereketli şekerkamışı tarlaları görülüyor.
Havana çevresinde, 4 kişilik eski bir araba ile tur atmalısınız. Bunun bedeli: yaklaşık 20-30 CUC. Hotel İnglaterra Devrim Müzesi yakınlarından veya başka bir yerden, bu tür bir gezinti yapacak araba bulabilirsiniz.
Bu doğal güzelliklerin yanında, adanın elbette ilginç şehirleri de gündeme geliyor. Özellikle: Havana, büyüleyici güzellikler sunan bir şehir olarak öne çıkıyor. Trinidad ise: özellikle sömürge dönemi mimarisi ve yaşamının izlenebildiği bir yer. Santiago de Cuba ise, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı ve barındığı bir yer olarak önem kazanıyor.
Adayı, tam olarak gezebilmek için, yaklaşık 1 aylık süreye ihtiyacınız olacaktır.
Ancak, süresi size bağlı olan gezinize, mutlaka başkent, Havana şehrinden başlamanız şart. Daha sonra ise: adanın batısındaki tütün tarlalarına, oradan merkezde bulunan şeker kamışı ovalarına ve daha sonra adanın doğusunda bulunan yüksek dağlık kesime gidebilirsiniz. Adanın doğu kısmında, ülkenin en büyük ikinci şehri olan; Santiago de Cuba bulunuyor.
Bu arada, turizm açısından diğer hassas bir konu: ülkede, 1997 yılına kadar, turistlerin yerel kişilerin arasına karışmasının yasak olmasıydı. Ancak, 1996 yılında, ülkenin en büyük gelir kaynağı olan şeker sanayinde sıkıntılar yaşamında, Küba, Karayipler içindeki turizmden pay almayı düşünmeye başladı ve son yıllarda, turizmden aldığı payı, 3 kat arttırdı. Günümüzde, ülkeye, yılda yaklaşık 1.9 milyon turist geliyor. Bunların çoğunluğu: Kanada ve Avrupa Birliği ülkelerinden gelmektedirler. Turizmden elde ettikleri gelir ise, 2.1 milyar Amerikan Dolarına ulaşmıştır.
HAVANA TURİST OTOBÜS TURU
2008 yılından sonra, Küba Ulaştırma Şirketi, üç farklı tur düzenlemektedir. İnglaterra önünde, Parque Central önünden başlayan tur: Mar Azur Beach önünden Alamar bölgesine gider ve burada durur. Bu turun ücreti: 9 CUC. Günümüzde, Playas del Este bölgesine ulaşmak için en iyi ve ucuz yol budur. Doğu Havana’dan hareket eden, üstü açık, çift katlı otobüs turu ise, üç farklı güzergah takip ediyor ve Alamar bölgesine gidiyor.
AÇILIŞ-KAPANIŞ SAATLERİ
Ülkedeki müzelerin büyük çoğunluğu: haftanın 7 günü açıktır. Ancak, bir kısım müze: Pazartesi günü, tüm gün veya Pazar günü, yarım gün kapalı olabilir. Müzeler genellikle, saat: 09.00’da açılır ve saat: 17.00’de kapanırlar.
Restoranlara gelince: genellikle saat: 21.30’da kapanırlar.
PARA BİRİMİ
Ülkede, çok ilginçtir, 2 para birimi kullanılıyor. Böyle bir uygulamayı, dünyanın başka bir yerinde görmedim. Evet, bunlardan: bir tanesi, yerli halk yani Kübalılar tarafından, diğeri ise ülkeyi ziyaret eden turistler tarafından kullanılıyor. Her iki para birimi de birbirinden farklıdır. Bunlar:
1. Peso Cubana (CUP) yada Küba Pesosu ki, bu para birimi Kübalı halk tarafından kullanılmaktadır.
2. Amerikan doları, Euro ve Sterlin gibi; para birimlerine çevrilebilen ve özellikle turistlerin kullandığı para birimidir. Yani: Peso Convertible (CUC) Bu, dövize çevrilebilmektedir.
Bu ikisinin birbiri arasındaki değişim oranı: 1 CUC = 24 CUP şeklindedir. Peso Convertible’nin uluslararası düzeyde değerini hesaplamanın yöntemi ise, 1 CUP=1 Amerikan Dolarıdır. Yani: bir anlamda, bunun değeri, Amerikan dolarına bağlanmıştır.
Turistler: restoranlarda gelen hesapları, otel ücretlerini, ulaşım ücretlerini ve buna benzer tüm harcamalarını: “Peso Convertible” (CUP) ile yapmak zorundadırlar.
Peso Cubana (CUC): yalnızca, kalabalık olmayan ücra yerlerden, ara sokaklardaki satıcılardan ve belediye otobüslerinden veya sokakta satılan yiyeceklerden alırken kullanabilirsiniz. Yani: yanınızda, CUC bulundurmanıza pek gerek yok.
Küba pesosu: konvertbl yani uluslararası geçerliliği olan bir para birimi olmadığından: paranızı az az bozdurmanız ve ülke dışına çıkarken, yanınızda Küba pesosu bulunmaması için gerekli tedbirleri almanız önerilir, çünkü yanınızda bulunan Küba pesosu, yalnızca hatıra olarak kalır. Hatta, üzerinde Che Guavera’nın resmi bulunan pesoları hatıra olarak yanında bulunduranlar da olabiliyor.
Gelelim, döviz bozdurma işlemlerine
Ülkede: günümüzde, Amerikan doları bozdurmak isterseniz: bozdurma sırasında, ilaveten % 18’lik bir vergi ödemeniz gerekir. Ama: Euro’da bozdurma esnasında ödenecek vergi, yalnızca: % 8’dir. Paranızı: banka veya “Casa de Cambio” denilen yerlerde yani döviz bürolarında bozdurabilirsiniz. Daha uygun fiyat bulurmuyum? diye dolaşmanıza da gerek yok, çünkü ülkede, bütün fiyatlar sabittir, karaborsa yok. Ancak, döviz bozdururken, sahte peso olma ihtimaline karşın, siz yine de dövizinizi, havaalanında veya resmi döviz bürolarında bozdurmalısınız.
Zaten: havaalanında ülkeye indiğiniz gibi, havaalanı döviz bürosundan bir miktar bozdurmanız gerekiyor. Malum, şehir merkezine ulaşmak için, taksiye veya otobüse peso ödemek zorundasınız. Ancak, tur operatörleriyle geldi iseniz, dövizinizi havaalanı değil de, şehir merkezindeki resmi döviz bürolarından bozdurabilirsiniz. Çünkü: havaalanı döviz bozdurma yerinde yine sıraya girmeniz ve bir süre beklemeniz gerekir.
Tüm bunların yanında: bu ülkede, dolar veya Euro ile alışveriş yapma şansınız yok. Kredi kartı derseniz, adada, birçok yerde kredi kartı geçiyor ama siz yine de yanınızda nakit bulundurmayı ihmal etmeyin. Adada, özellikle Amerikan bankalarına ait kredi kartlarını, asla kabul etmiyorlar. Bu ülkede, Amerikan doları ve Amerikan bankalarının kredi kartları kesinlikle kabul edilmiyor, bunu sakın unutmayın.
BAHŞİŞ
Restoranlarda, kişi başına: 1 veya 2 CUC bahşiş bırakmak adettir. Veya: hesabın % 10 kadarı bahşiş olarak bırakılabilir. Gezgin müzisyen ve guruplara ise, yine 1 Peso Convertible bahşiş vermek gerekir. Bahşiş olarak bozuk para vermek yeterlidir.
ELEKTRİK
Adada kullanılan elektronik aletler: 110 ve 220 volt ile çalıştırılırlar. Ancak bazı prizler yassı pimli, bazıları ise yuvarlak pimlidir ve bu nedenle, bir adaptöre ihtiyacınız olabilir. Kaldığınız yer önemli.
KONAKLAMA
Bu ülkeye, tur organizasyonları ile değil de, kendi başınıza gitmek isterseniz: “Casa Particulare” denilen evlerden, oda kiralayabilirsiniz. Ancak, bu odaların, arzuladığınız lüksü ve hatta zorunlu ihtiyaçlarınızı bile karşılamakta sıkıntılar yaşatabileceğini unutmayın. Örneğin: ortak kullanılan banyolarda su akmaması, sabun bulunmaması gibi aksaklıklar çok karşılaşılan doğal hadiselerdir.
Aynı zamanda, oda kiraladığınızda, odanın sahibi ve komşularınızın, İngilizce konusunda yetersizlikleri de cabası.
Yani: bence macera aramaktan öte, otellerde kalmayı tercih etmelisiniz. Oda kiralamanın bir diğer dezavantajı: yemeklerde ortaya çıkıyor. Çünkü: bir yerlere gidip yemek yiyeyim dediğinizde, karşınıza, bizim ülkenin en kötü restoranları benzerleri çıkıyor ve üstüne üstlük bir ton para ödemek zorunda kalıyorsunuz. Yani, ucuz olduğu bilinen bir ülkede, normal standartların dışında bir yemek için, 50 Amerikan doları ödemek içten bile değildir.
Yani: düşük fiyatlı yemek yenebilecek restoran bulmak zor, bulsanız bile, yemeniz mümkün değil. Ufak tefek yerlerde yiyebileceğiniz pizzalar ise, fiyatları uygun olsa da, sürekli pizza yemek sıkıntı yaratacaktır.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI
Taksiler
Küba’daki şehirlerde, şehir içi ulaşım için kullanmanızı önereceğim tek seçenek: taksi veya bicitaxi. Bunun dışında, toplu ulaşım araçları gayet ucuzdur. Bu arada: devlet taksilerinde, taksimetre bulunmaktadır ve ücretler: CUP ile ödenir. Ulaşım bölümünde belirttiğim gibi, bazı yerlerde, beyaz renkli “Turistaxi” ler bulunmaktadır. Bunlar en güzel taksi olmalarına rağmen, ücretleri çok yüksektir.
Hatta, daha ucuz olan “Panataxi” ler de bulunmaktadır ve bunlar sarı renkli ve mavi logoludur. Bunlar: genellikle otel önlerinde ve havaalanında bulunurlar. Bunların dışında, bazı Kübalılar, kendi araçlarını taksi olarak kullanırlar. Taksi işareti olan Amerikan arabaları, belli hatlar üzerinde giderler ve çoğunlukla, adalılar için servis yaparlar.
Sonuç olarak: bence, sarı renkli mavi logolu devlet kontrolündeki taksimetreli taksileri kullanmalısınız. Zaten, turistlerin resmi hükümet taksileri dışında bir şeye binmeleri resmen yasaktır. Kent dışında, yasa dışı taksilere binmek pek dikkat çekmez ama özellikle havaalanı ile şehir merkezi arasında, pazarlık yapıp, daha ucuza fiyatla kesinlikle yasadışı taksilere binmeyin, çünkü polislerin hemen dikkatini çekiyor.
Bisiklet Taksi
Bunlardan birkaç yerde söz etmiştim. Bunlar: motosiklet motoruyla çalışan, üç tekerlekli sarı araçlardır. Normal taksiler kadar, bol miktarda bulunmaktadırlar. Bunlar ile, kısa mesafeli yolculuklar yapmak, muhteşem keyiflidir. Ücretleri ise, Panataxilerden yüksek değildir. Ancak, bunlara binmeden önce, ruhsatı bulunup bulunmadığını kontrol etmelisiniz, çünkü sürücü acemi olabilir.
Otobüsler
Adadaki otobüsler, turistler için pek iyi bir seçenek değildir. Zaten, çok az sayıdaki otobüs tıklım tıklım dolduğunda, bunu sizde hisseder ve rahatsız olursunuz. Ayrıca, bu kalabalık otobüslerde, yankesicilik te mümkün olmaktadır.
Tren
Latin Amerika ülkeleri içinde, raylı sistemi olan ilk ülke Küba’dır. Ancak, bu sistem kurulduğundan bu yana, gelişme kaydedememiştir. Ülkedeki trenlerle yolculuk son derece yavaştır. Kalkış zamanlarında sıklıkla gecikmeler yaşanır. Ayrıca, trenin bozulup durması da sık rastlanan hadisedir.